Jump to content

Dunyanin alayi agnostiktir


Recommended Posts

2 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

Tam tersi Şafi isminin olması için hastalık ve Rezzak için açlık olması gerekmez mi?

 

Hastalığı verirken şafi olunamayacağına göre bu özelliklerin `bazen sonsuz` ya da `sonsuz değil` olması gerek. Çelişkinin sonsuz kısmında olduğunu göstermeye çalışıyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 791
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

18 dakika önce, bayşapka yazdı:

 

Hastalığı verirken şafi olunamayacağına göre bu özelliklerin `bazen sonsuz` ya da `sonsuz değil` olması gerek. Çelişkinin sonsuz kısmında olduğunu göstermeye çalışıyorum. 

Benim kastettiğim ise mantıksal olarak bir kişiye şafii diyebilmemiz için zaten hastalığın zuhur etmesi gerekmez mi? Tamamen hastaliksiz bir ortamda o ismi nasıl anlaşılır veya ortaya çıkar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, akılsızşuursuzatom said:

Benim kastettiğim ise mantıksal olarak bir kişiye şafii diyebilmemiz için zaten hastalığın zuhur etmesi gerekmez mi? Tamamen hastaliksiz bir ortamda o ismi nasıl anlaşılır veya ortaya çıkar?

 

Ben dediğini anladım, şifa fikri için hastalığın olması gerekiyor diyorsun. Birincisi hastalığın ne olduğunun bilinmesi için var olmasına gerek yok. Örneğin kanser yok diyelim. Ama hücrelerde hatalı kopyalama olsaydı ne olurdu diye düşünülüp keşfedilebilir. İkincisi yine fikrin kendiyle çeliştiğini tekrar tekrar  söylüyorum. Şifa sonsuzsa şifada pause'a basıp hastalık yaratman gerek. Sonsuz şifada hastalık olamaz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, bayşapka yazdı:

 

Ben dediğini anladım, şifa fikri için hastalığın olması gerekiyor diyorsun. Birincisi hastalığın ne olduğunun bilinmesi için var olmasına gerek yok. Örneğin kanser yok diyelim. Ama hücrelerde hatalı kopyalama olsaydı ne olurdu diye düşünülüp keşfedilebilir. İkincisi yine fikrin kendiyle çeliştiğini tekrar tekrar  söylüyorum. Şifa sonsuzsa şifada pause'a basıp hastalık yaratman gerek. Sonsuz şifada hastalık olamaz. 

Evet bu konuda katılırım size. Ancak bir kişinin sonsuz merhamet şifaya sahip olması onu her eyleminde mutlak anlamda kullanmasını gerektirir mi? Mesela sonsuz merhametli ama dünyada acıyı da yaratıyor. Yani tam %100 ünü kullanma zorunluluğu olmadığını ancak bir kısmını faal yapma iradesinin olabileceğini düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Evet bu konuda katılırım size. Ancak bir kişinin sonsuz merhamet şifaya sahip olması onu her eyleminde mutlak anlamda kullanmasını gerektirir mi? Mesela sonsuz merhametli ama dünyada acıyı da yaratıyor. Yani tam %100 ünü kullanma zorunluluğu olmadığını ancak bir kısmını faal yapma iradesinin olabileceğini düşünüyorum.

 

Sonsuz demek sınırsız ve sürekli demek. Sonsuz olmadığı sürece çelişki olmaz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, bayşapka yazdı:

 

Sonsuz demek sınırsız ve sürekli demek. Sonsuz olmadığı sürece çelişki olmaz. 

Tanrı eylem yaparken bütün sıfatlarını aynı anda kullanmak zorunda mı? Örneğin bir eylem yapıyor. İradesini kullandı kudretini kullandı ama merhametini kullanmayıp hikmetini kullandı ve imtihan için kötülüğü, şifayı açlığı yarattı böyle de olamaz mı? Ya da diğer durum ise; tanrı bazı sıfatlarını çalışır durumdan tamamen pasif duruma alıp istediği zaman da yine aktif edemez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ın sıfatının sonsuz olması onu dünyada sonsuz olmasını gerektirmez. Zira dünya ve insan sonlu.


Yani Hayat ismi Allah için sonsuz. Ancak dünyada insan üzerindeki tecellisi sonludur. Zira öldüren ve dirilten hayat veren iki zıt ismi var. Yani baki olan sadece O dur. İnsan fanidir.


Misal güneş sürekli zati ışık kaynağı yani ışığı kendinden.
Ama ay veya dünya bir nevi ışık sıfatına sahip olmadığı için ay ve dünyanın sadece güneşe dönük kısmı güneşin ışık sıfatına kaynaklık eder. Ters yönü karanlıktır. Yani bu durumda bu güneşin ışık sıfatı sonsuz değil zira dünya ve ayı her zaman tamamen aydınlatamıyor dememiz gerekir.


Güneş sürekli daima ışık sahibidir .Ancak dünya ve ay ışık kaynağı olmadığı için sadece güneşe dönük kısmı  aydınlık olur. Bu güneşin değil ayın kusuru. Aslında kusurda değil zira insanın geceye uykuya dinlenmeye de ihtiyacı var. O uzun sıcak gündüzde çalışan yorulan insan serin karanlık gecede uykuya dalar.


Allah bir an uyuklamaz ve uyumaz ancak insan uykuya muhtaç şekilde yaratılmış. Dolayısı ile Allah'ın her sıfatının insanda sürekli tecelli etmesi gerekmiyor. Bazı sıfatlar zatidir ve ebedi ezeli olanlar bunlardır. Bunlar insana verilemez. Baki hay kadim kayyum ...gibi.


Ancak ahirette insanda ebedi hayat kazanacağı için bir nevi   insanda artık Allah'ın ebedi hayatı ile sıfatlanmış olur.

Şunu da eklemeliyiz ki 99 isim rivayeti misal Tirmizi'den gelen 99 isim içinde şafi ismi yoktur. Şafi  ismi Kur'an ayetlerinde fiil olarak yeşfa olarak geçer. Hz İbrahim söyler.


Ayrıca önemli bir hususta şudur: Şifa kelimesi sadece maddi bedeni hastalıkların izalesi için geçmez hatta çok az geçer .Çoğu manevi ruhi huzur kalp sakinliği genişliği ferahlığı gibi şek ve şüpheden arınma emin ve iman içinde olma hidayet içinde olma anlamındadır.


Bal içinde insanlar için şifa var denir. Bu maddidir. Kur'an içinde şifa der buda manevidir.
Aslında çoğu maddi hastalıkların kaynağı da psikolojiktir. Psikosomatik denilen aslında maddi kaynağı olmayan ancak psikolojik rahatsızlık ruhi bunalım akli zorlamalar ile ortaya çıkan rahatsızlıklardır.


Şunu katiyen diyebilirim ki insan bağışıklık sistemi şayet kafa rahat kalp huzur içinde ise zirve durumdadır. Tabii tabii temiz hava su besinlerde esasen maddi bozulmamış saflığı gösterdiği için bunlarda bedene şifadırlar.


99 isim hadisi ihtilaflıdır. Allah'ın Kur'an da bizzat geçen isim ve sıfatları vardır. Bir de esma hüsna ifadesi geçer ki bunların sayısının zati manada sınırlı olması mümkün değildir.


Yani misal Allah'ın kelamı denizler mürekkep olsa  ormanlar ağaç olsa onlar tükenir Allah'ın kelimatı tükenmez denir.
Bu yüzden  Kur'an'a Allah'ın kelamı denilse de Allah'ın zati kelamı sadece Kur'an değildir. İnsana yönelik sonlu bir kelimattır Kur'an . Aynen ayın bir kısmını aydınlatan ışık güneşin tüm ışığı değil sadece bir kısmıdır misali gibi.


Birde zati isimler süreklilik ifade eder arazi sıfatlar sonludur:
Misal zeytin isim olarak daimidir. Ancak sıfatı olan yeşil zeytin siyah zeytin deki yeşil ve siyah bir nevi arazi ve geçicidir. Zira bunlar zaman içinde değişmekte ve de yok olabilmektedir. Zati olan ise zamanla değişime uğramaz sabit kalır. Yani yeşilde olsa siyah da olsa zeytin ismi sabit kalır değişmez.


Bu yüzden Allah'ın isim ve sıfatları  bahsinde değişik ihtilaflar olmuş:


Misal bir kısmı her isim sıfattır ancak her sıfat isim değildir der. Bir kısmı isim ve sıfat aynıdır der.
Gayri sıfatlar işte şafi rezak gibi sıfatlar mahlukun yaratılması ile ortaya çıktığı için ehli sünnetçe hadis kabul edilir. Hadis yani ezeli ebedi olmayan sonradan yaratılan devreye giren demek.


Ama vücud kıdem beka gibi zati isimler Allah'ın zatına ait olduğu için bunlar mecburen ve bilaistisna ezelidir ve ebedidir.
Allah'ın hem kabz hem basd isimleri var ve zıttır. Yani hem daraltan hem genişleten.
Dolayısı ile bunlar hadis mahlukat üzerinde tecelli ettiği için gayri fiili sıfatlar denilir.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Tanrı eylem yaparken bütün sıfatlarını aynı anda kullanmak zorunda mı? Örneğin bir eylem yapıyor. İradesini kullandı kudretini kullandı ama merhametini kullanmayıp hikmetini kullandı ve imtihan için kötülüğü, şifayı açlığı yarattı böyle de olamaz mı? Ya da diğer durum ise; tanrı bazı sıfatlarını çalışır durumdan tamamen pasif duruma alıp istediği zaman da yine aktif edemez mi?

 

Tabii edebilir. Eğer o özellikler *sonsuz* değilse. Sonsuz "çok fazla" demek değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

Allah'ın sıfatının sonsuz olması onu dünyada sonsuz olmasını gerektirmez. Zira dünya ve insan sonlu.


Yani Hayat ismi Allah için sonsuz. Ancak dünyada insan üzerindeki tecellisi sonludur. Zira öldüren ve dirilten hayat veren iki zıt ismi var. Yani baki olan sadece O dur. İnsan fanidir.


Misal güneş sürekli zati ışık kaynağı yani ışığı kendinden.
Ama ay veya dünya bir nevi ışık sıfatına sahip olmadığı için ay ve dünyanın sadece güneşe dönük kısmı güneşin ışık sıfatına kaynaklık eder. Ters yönü karanlıktır. Yani bu durumda bu güneşin ışık sıfatı sonsuz değil zira dünya ve ayı her zaman tamamen aydınlatamıyor dememiz gerekir.


Güneş sürekli daima ışık sahibidir .Ancak dünya ve ay ışık kaynağı olmadığı için sadece güneşe dönük kısmı  aydınlık olur. Bu güneşin değil ayın kusuru. Aslında kusurda değil zira insanın geceye uykuya dinlenmeye de ihtiyacı var. O uzun sıcak gündüzde çalışan yorulan insan serin karanlık gecede uykuya dalar.


Allah bir an uyuklamaz ve uyumaz ancak insan uykuya muhtaç şekilde yaratılmış. Dolayısı ile Allah'ın her sıfatının insanda sürekli tecelli etmesi gerekmiyor. Bazı sıfatlar zatidir ve ebedi ezeli olanlar bunlardır. Bunlar insana verilemez. Baki hay kadim kayyum ...gibi.


Ancak ahirette insanda ebedi hayat kazanacağı için bir nevi   insanda artık Allah'ın ebedi hayatı ile sıfatlanmış olur.

Şunu da eklemeliyiz ki 99 isim rivayeti misal Tirmizi'den gelen 99 isim içinde şafi ismi yoktur. Şafi  ismi Kur'an ayetlerinde fiil olarak yeşfa olarak geçer. Hz İbrahim söyler.


Ayrıca önemli bir hususta şudur: Şifa kelimesi sadece maddi bedeni hastalıkların izalesi için geçmez hatta çok az geçer .Çoğu manevi ruhi huzur kalp sakinliği genişliği ferahlığı gibi şek ve şüpheden arınma emin ve iman içinde olma hidayet içinde olma anlamındadır.


Bal içinde insanlar için şifa var denir. Bu maddidir. Kur'an içinde şifa der buda manevidir.
Aslında çoğu maddi hastalıkların kaynağı da psikolojiktir. Psikosomatik denilen aslında maddi kaynağı olmayan ancak psikolojik rahatsızlık ruhi bunalım akli zorlamalar ile ortaya çıkan rahatsızlıklardır.


Şunu katiyen diyebilirim ki insan bağışıklık sistemi şayet kafa rahat kalp huzur içinde ise zirve durumdadır. Tabii tabii temiz hava su besinlerde esasen maddi bozulmamış saflığı gösterdiği için bunlarda bedene şifadırlar.


99 isim hadisi ihtilaflıdır. Allah'ın Kur'an da bizzat geçen isim ve sıfatları vardır. Bir de esma hüsna ifadesi geçer ki bunların sayısının zati manada sınırlı olması mümkün değildir.


Yani misal Allah'ın kelamı denizler mürekkep olsa  ormanlar ağaç olsa onlar tükenir Allah'ın kelimatı tükenmez denir.
Bu yüzden  Kur'an'a Allah'ın kelamı denilse de Allah'ın zati kelamı sadece Kur'an değildir. İnsana yönelik sonlu bir kelimattır Kur'an . Aynen ayın bir kısmını aydınlatan ışık güneşin tüm ışığı değil sadece bir kısmıdır misali gibi.


Birde zati isimler süreklilik ifade eder arazi sıfatlar sonludur:
Misal zeytin isim olarak daimidir. Ancak sıfatı olan yeşil zeytin siyah zeytin deki yeşil ve siyah bir nevi arazi ve geçicidir. Zira bunlar zaman içinde değişmekte ve de yok olabilmektedir. Zati olan ise zamanla değişime uğramaz sabit kalır. Yani yeşilde olsa siyah da olsa zeytin ismi sabit kalır değişmez.


Bu yüzden Allah'ın isim ve sıfatları  bahsinde değişik ihtilaflar olmuş:


Misal bir kısmı her isim sıfattır ancak her sıfat isim değildir der. Bir kısmı isim ve sıfat aynıdır der.
Gayri sıfatlar işte şafi rezak gibi sıfatlar mahlukun yaratılması ile ortaya çıktığı için ehli sünnetçe hadis kabul edilir. Hadis yani ezeli ebedi olmayan sonradan yaratılan devreye giren demek.


Ama vücud kıdem beka gibi zati isimler Allah'ın zatına ait olduğu için bunlar mecburen ve bilaistisna ezelidir ve ebedidir.
Allah'ın hem kabz hem basd isimleri var ve zıttır. Yani hem daraltan hem genişleten.
Dolayısı ile bunlar hadis mahlukat üzerinde tecelli ettiği için gayri fiili sıfatlar denilir.
 

Bu sıfatlar tek tek ölçülerek mi test edilmiş?

Mesela

Evet arkadaşlar şu anda Allahın sonsuz sıfatını test ediyoruz.

Tam da düşündüğümüz gibi, sonsuzmuş.

İkinci teste geçiyoruz.

Dirilten sıfatı testi başlatılıyor.

Ve bu da doğru çıktı.

Dirilten sıfatı da gerçekmiş.

 

Böyle böyle test ve analizler mi yapıldı yoksa birisi bir kaç kelime tekrarladı dinleyenler de "evet, çok doğru" mu dedi?

Bu kuran, din, iman, inanç sistemlerinde testlerle, analizlerle elde edilen sonuçlar var mı?

Yoksa hep uzun sakallı adamların lafları mı dayanak noktası?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizm bilimsel metotlar ile uyumlu değil diyen Templeton ödülü sahibi Fizikçi ve astonom olan Marcelo Gleiser'a ateizme neden karşısınız diye sorulduğunda:
" “The absence of evidence is not evidence of absence,”  diye cevap verir.
Delilin yokluğu,yokluğun delili değildir diye tercüme edilebilir.


https://www.scientificamerican.com/article/atheism-is-inconsistent-with-the-scientific-method-prizewinning-physicist-says/

 

Kendisini agnostik olarak tarif eder. Ancak dine karşı da toleranslıdır. Zira  mevcut bilimin bildiklerinin bilinmezler içinde bir nokta olduğunu bilir.
Biliyoruz ki bilimsel metotlar mutlak ve doğru değildir. Hele kuantum ve izafiyet ile  mevcut materyalistik bilimsel kalıpların tuz buz olduğu bir dönemde  bu beşeri sıradan şeyleri mutlak ve doğru sanmak bir zandan öteye gitmez. Hele sosyal ve ruhsal manevi metafizik gibi fiziği aşkın şeyleri maddenin dar kalıpları ile tartmak beyni tartıp ahan da aklın bu kadar fil senden akıllı demeye gider.
Kaldı ki mevcut dar ve aşınmış kalıplar daha canlılığı bilinci aklı beyni dahi çözememiş iken zira paradigmalar farklı tutup bu kırık tartılar ile   güneşi tartmak abes ile iştigaldir.

 

Zira yok dediğimiz veya bilinemez denilen nice şeylerin sonradan var olduğunu ve bilindiğini biliyoruz.

 

Bilim var olan kurulu sistemin analizi ile ortaya çıkan şeydir.

Sistem bilimsel ki ,sonucunda bilim çıkıyor.

Eh bu kurulu sistemleri bilim üretmedi bilim sebep değil sonuçtur

Eh ben neden sonucu sebep ilan edeyim ki.

 

Bu şuna benzer Dumanın sebebi ateştir. Ateş sebep duman sonuçtur.

Tutup duman  olmasa idi ateş olmazdı mı diyeceğiz.

Oysa atasözü ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ki bu hakikati ifade eder.

 

Ha duman bir delildir. Bizi ateşe götürür. Şu kurulu sanatlı ilimli hikmetli kainatta sonuçtur yaratılmıştır delildir bizi ilk sebep asıl faile hakiki müesirre götürür.

Binayı mimar yerine ikame edenler madde ezelidir dünya ezelidir demeye başladılar.

Yani deliler çok ve açık.

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

Allah'ın sıfatının sonsuz olması onu dünyada sonsuz olmasını gerektirmez. Zira dünya ve insan sonlu.


Yani Hayat ismi Allah için sonsuz. Ancak dünyada insan üzerindeki tecellisi sonludur. Zira öldüren ve dirilten hayat veren iki zıt ismi var. Yani baki olan sadece O dur. İnsan fanidir.


Misal güneş sürekli zati ışık kaynağı yani ışığı kendinden.
Ama ay veya dünya bir nevi ışık sıfatına sahip olmadığı için ay ve dünyanın sadece güneşe dönük kısmı güneşin ışık sıfatına kaynaklık eder. Ters yönü karanlıktır. Yani bu durumda bu güneşin ışık sıfatı sonsuz değil zira dünya ve ayı her zaman tamamen aydınlatamıyor dememiz gerekir.


Güneş sürekli daima ışık sahibidir .Ancak dünya ve ay ışık kaynağı olmadığı için sadece güneşe dönük kısmı  aydınlık olur. Bu güneşin değil ayın kusuru. Aslında kusurda değil zira insanın geceye uykuya dinlenmeye de ihtiyacı var. O uzun sıcak gündüzde çalışan yorulan insan serin karanlık gecede uykuya dalar.


Allah bir an uyuklamaz ve uyumaz ancak insan uykuya muhtaç şekilde yaratılmış. Dolayısı ile Allah'ın her sıfatının insanda sürekli tecelli etmesi gerekmiyor. Bazı sıfatlar zatidir ve ebedi ezeli olanlar bunlardır. Bunlar insana verilemez. Baki hay kadim kayyum ...gibi.


Ancak ahirette insanda ebedi hayat kazanacağı için bir nevi   insanda artık Allah'ın ebedi hayatı ile sıfatlanmış olur.

Şunu da eklemeliyiz ki 99 isim rivayeti misal Tirmizi'den gelen 99 isim içinde şafi ismi yoktur. Şafi  ismi Kur'an ayetlerinde fiil olarak yeşfa olarak geçer. Hz İbrahim söyler.


Ayrıca önemli bir hususta şudur: Şifa kelimesi sadece maddi bedeni hastalıkların izalesi için geçmez hatta çok az geçer .Çoğu manevi ruhi huzur kalp sakinliği genişliği ferahlığı gibi şek ve şüpheden arınma emin ve iman içinde olma hidayet içinde olma anlamındadır.


Bal içinde insanlar için şifa var denir. Bu maddidir. Kur'an içinde şifa der buda manevidir.
Aslında çoğu maddi hastalıkların kaynağı da psikolojiktir. Psikosomatik denilen aslında maddi kaynağı olmayan ancak psikolojik rahatsızlık ruhi bunalım akli zorlamalar ile ortaya çıkan rahatsızlıklardır.


Şunu katiyen diyebilirim ki insan bağışıklık sistemi şayet kafa rahat kalp huzur içinde ise zirve durumdadır. Tabii tabii temiz hava su besinlerde esasen maddi bozulmamış saflığı gösterdiği için bunlarda bedene şifadırlar.


99 isim hadisi ihtilaflıdır. Allah'ın Kur'an da bizzat geçen isim ve sıfatları vardır. Bir de esma hüsna ifadesi geçer ki bunların sayısının zati manada sınırlı olması mümkün değildir.


Yani misal Allah'ın kelamı denizler mürekkep olsa  ormanlar ağaç olsa onlar tükenir Allah'ın kelimatı tükenmez denir.
Bu yüzden  Kur'an'a Allah'ın kelamı denilse de Allah'ın zati kelamı sadece Kur'an değildir. İnsana yönelik sonlu bir kelimattır Kur'an . Aynen ayın bir kısmını aydınlatan ışık güneşin tüm ışığı değil sadece bir kısmıdır misali gibi.


Birde zati isimler süreklilik ifade eder arazi sıfatlar sonludur:
Misal zeytin isim olarak daimidir. Ancak sıfatı olan yeşil zeytin siyah zeytin deki yeşil ve siyah bir nevi arazi ve geçicidir. Zira bunlar zaman içinde değişmekte ve de yok olabilmektedir. Zati olan ise zamanla değişime uğramaz sabit kalır. Yani yeşilde olsa siyah da olsa zeytin ismi sabit kalır değişmez.


Bu yüzden Allah'ın isim ve sıfatları  bahsinde değişik ihtilaflar olmuş:


Misal bir kısmı her isim sıfattır ancak her sıfat isim değildir der. Bir kısmı isim ve sıfat aynıdır der.
Gayri sıfatlar işte şafi rezak gibi sıfatlar mahlukun yaratılması ile ortaya çıktığı için ehli sünnetçe hadis kabul edilir. Hadis yani ezeli ebedi olmayan sonradan yaratılan devreye giren demek.


Ama vücud kıdem beka gibi zati isimler Allah'ın zatına ait olduğu için bunlar mecburen ve bilaistisna ezelidir ve ebedidir.
Allah'ın hem kabz hem basd isimleri var ve zıttır. Yani hem daraltan hem genişleten.
Dolayısı ile bunlar hadis mahlukat üzerinde tecelli ettiği için gayri fiili sıfatlar denilir.
 

Çoğu sıfatı hadis gibi görünüyor o halde. Adalet merhamet şafii rezzak kahhar vs. Hatta kudret tekvin bile zora giriyor bu vaziyete göre. Hem sonsuz sıfatlara haiz bir varlığın sonlu platformda eylemde bulunması onun sonsuz sıfatlara sahip olduğunu değil en azından bizim açımızdan belli bir ölçüde olduğunu gösterir. Çünki sonsuz olmasını gerektirmiyor bu sıfatlarının. Kaldı ki sizin dediğinize rezzak şafii ismi zaten sonsuz değil merhametle öyle. İrade sıfatı sonsuz diyebilirsiniz ama sonlu maddi ortamda iradesini sonsuz olarak kullanamaz ne kadar isterse istesin. Eğer irade etmek derken istediği gibi seçebilmek kastediliyorsa bunun için sonsuz vasfına gerek yok maximal irade de denilebilir. Fakat sonsuz iradeyi zuhur ettirmek için sonlu ortamın olması onun sonsuz bir sıfata haiz olduğunu bence göstermiyor. Kaldı ki kudret sıfatı da öyle. Evreni yaratmak ve idare etmek için maximal kudrete ihtiyaç olsa da sonsuz kudrete sahip olunması gerekmez. Sonuçta evrendeki maddeler sonludur. Bu anlamda dediğiniz gibi en fazla kıdem beka gibi sıfatlar kalıyor o da zati sıfat olarak düşünülebilir zaten. Mutezile burada sıfatlar zattan ayrı değildir demiş. Ehli sünnet ne ayrı ne gayrıdır demiş bazıları da tamamen ayrı demiş. O zaman kendi zatınım dışındaki bütün sonsuz sıfatlara şüphe ile bakmak lazım sizin dediğinize göre.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Ateizm bilimsel metotlar ile uyumlu değil diyen Templeton ödülü sahibi Fizikçi ve astonom olan Marcelo Gleiser'a ateizme neden karşısınız diye sorulduğunda:
" “The absence of evidence is not evidence of absence,”  diye cevap verir.
Delilin yokluğu,yokluğun delili değildir diye tercüme edilebilir.


https://www.scientificamerican.com/article/atheism-is-inconsistent-with-the-scientific-method-prizewinning-physicist-says/Kendisini agnostik olarak tarif eder. Ancak dine karşı da toleranslıdır. Zira  mevcut bilimin bildiklerinin bilinmezler içinde bir nokta olduğunu bilir.
Biliyoruz ki bilimsel metotlar mutlak ve doğru değildir. Hele kuantum ve izafiyet ile  mevcut materyalistik bilimsel kalıpların tuz buz olduğu bir dönemde  bu beşeri sıradan şeyleri mutlak ve doğru sanmak bir zandan öteye gitmez. Hele sosyal ve ruhsal manevi metafizik gibi fiziği aşkın şeyleri maddenin dar kalıpları ile tartmak beyni tartıp ahan da aklın bu kadar fil senden akıllı demeye gider.
Kaldı ki mevcut dar ve aşınmış kalıplar daha canlılığı bilinci aklı beyni dahi çözememiş iken zira paradigmalar farklı tutup bu kırık tartılar ile   güneşi tartmak abes ile iştigaldir.

 

Zira yok dediğimiz veya bilinemez denilen nice şeylerin sonradan var olduğunu ve bilindiğini biliyoruz.

 

Bilim var olan kurulu sistemin analizi ile ortaya çıkan şeydir.

Sistem bilimsel ki ,sonucunda bilim çıkıyor.

Eh bu kurulu sistemleri bilim üretmedi bilim sebep değil sonuçtur

Eh ben neden sonucu sebep ilan edeyim ki.

 

Bu şuna benzer Dumanın sebebi ateştir. Ateş sebep duman sonuçtur.

Tutup duman  olmasa idi ateş olmazdı mı diyeceğiz.

Oysa atasözü ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ki bu hakikati ifade eder.

 

Ha duman bir delildir. Bizi ateşe götürür. Şu kurulu sanatlı ilimli hikmetli kainatta sonuçtur yaratılmıştır delildir bizi ilk sebep asıl faile hakiki müesirre götürür.

Binayı mimar yerine ikame edenler madde ezelidir dünya ezelidir demeye başladılar.

Yani deliler çok ve açık.

 

Ateşin dumana sebep olduğunu nerden çıkardınız gözlemlediniz mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, AteistBakish yazdı:

Bu sıfatlar tek tek ölçülerek mi test edilmiş?

Mesela

Evet arkadaşlar şu anda Allahın sonsuz sıfatını test ediyoruz.

Tam da düşündüğümüz gibi, sonsuzmuş.

İkinci teste geçiyoruz.

Dirilten sıfatı testi başlatılıyor.

Ve bu da doğru çıktı.

Dirilten sıfatı da gerçekmiş.

 

Böyle böyle test ve analizler mi yapıldı yoksa birisi bir kaç kelime tekrarladı dinleyenler de "evet, çok doğru" mu dedi?

Bu kuran, din, iman, inanç sistemlerinde testlerle, analizlerle elde edilen sonuçlar var mı?

Yoksa hep uzun sakallı adamların lafları mı dayanak noktası?

Sorun eğer bu sıfat denilen şeyler miktarsal bir şeyse ki bazıları miktarı gibi görünüyor mesela ; kudret. Mesela merhamet gibi. Bunların sonsuz olması ilginç geliyor bana. Sonsuz miktara ulaşmak mümkün mü ki sayarak veya başka bir yöntemle. Bu anlamda sonsuz kudret daima bir süreci ifade edip sonlanmayı düşündürmüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, bayşapka yazdı:

 

Tabii edebilir. Eğer o özellikler *sonsuz* değilse. Sonsuz "çok fazla" demek değil. 

Fakat bazı sıfatları sonsuz değil. Mesela şifaa rezzak merhamet vb. Bu evrenle beraber yaratılmış sıfatlardır. Bu anlamda merhameti sonsuz denemez. Ya da şifası sonsuzdur denemez. Çünkü faaliyet alanı sonlu mekandır sonlu durumlardır.

tarihinde akılsızşuursuzatom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, AteistBakish yazdı:

Bu sıfatlar tek tek ölçülerek mi test edilmiş?

Mesela

Evet arkadaşlar şu anda Allahın sonsuz sıfatını test ediyoruz.

Tam da düşündüğümüz gibi, sonsuzmuş.

İkinci teste geçiyoruz.

Dirilten sıfatı testi başlatılıyor.

Ve bu da doğru çıktı.

Dirilten sıfatı da gerçekmiş.

 

Böyle böyle test ve analizler mi yapıldı yoksa birisi bir kaç kelime tekrarladı dinleyenler de "evet, çok doğru" mu dedi?

Bu kuran, din, iman, inanç sistemlerinde testlerle, analizlerle elde edilen sonuçlar var mı?

Yoksa hep uzun sakallı adamların lafları mı dayanak noktası?

Bunlar test edilebilir şeyler mesela irade sıfatı olmasa tercih olmazdı. Kudret olmasa yaratıp idare edemezdi. Tekvin olmasa yaratamazdı vb. Bu anlamda evrene bakarak sıfatlarını çıkartabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayılarda sonsuz ancak ben kullanabildiğim kadarını kullanıyorum. Kullanabildiklerimi isimlendirip tanımlıyorum.

Evet sonsuz da belli işlemlerde kullanılır ancak zaten limit gibi sonsuza yaklaşan şeylerde aslında mecazi kullanılıyor.

Bu yüzden sonsuz sayıları kapsar ancak sayabildiklerim sonsuz değildir. Aslında paradoks gibi ama değil.

Allah'ın sıfatlarının sonsuz olması ,ila ki sonlu mecralar da da sonsuz tecellisini gerektirmez. Çünkü kapsayıcıdır.

 

Ben sonsuz zenginim. Maddi Varlığım sayılmıyor. Ancak fakir biri benden para isterken  sınırlı bir miktar söyler. Zira sonsuz harcanan bölünen bir şey değil.

 

paralel Aynalarda da sonsuz görüntüler oluşur. Ancak ayna  sınırlı olduğu için belli bir kısmı görebiliyoruz. Ancak aslında teoride formülü var sonsuz görüntü oluşur.

sınırlı mecralar doğal olarak sınırsızı sınırlar. Ahiret bu sıfatların tam kamil derecede tecelli edeceği bir mecradır diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Sayılarda sonsuz ancak ben kullanabildiğim kadarını kullanıyorum. Kullanabildiklerimi isimlendirip tanımlıyorum.

Evet sonsuz da belli işlemlerde kullanılır ancak zaten limit gibi sonsuza yaklaşan şeylerde aslında mecazi kullanılıyor.

Bu yüzden sonsuz sayıları kapsar ancak sayabildiklerim sonsuz değildir. Aslında paradoks gibi ama değil.

Allah'ın sıfatlarının sonsuz olması ,ila ki sonlu mecralar da da sonsuz tecellisini gerektirmez. Çünkü kapsayıcıdır.

 

Ben sonsuz zenginim. Maddi Varlığım sayılmıyor. Ancak fakir biri benden para isterken  sınırlı bir miktar söyler. Zira sonsuz harcanan bölünen bir şey değil.

 

paralel Aynalarda da sonsuz görüntüler oluşur. Ancak ayna  sınırlı olduğu için belli bir kısmı görebiliyoruz. Ancak aslında teoride formülü var sonsuz görüntü oluşur.

sınırlı mecralar doğal olarak sınırsızı sınırlar. Ahiret bu sıfatların tam kamil derecede tecelli edeceği bir mecradır diye düşünüyorum.

Mesela tanrının sonsuz olan zati olmayan bir sıfatı var mı? Kıdem beka hayat haricinde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok uzun bir konu. Sadece şu kadarını yazayım: İsim sıfat ile aynıdır diyenler şöyle bir misal verirler:
İnsanlardan ismi adil ancak sıfatı zalim olan insanlar var. Yani ismi Adil ama fiiliyatta zalim.
Veya Adı Alim ancak ilmi yok fiiliyatta cahil. Dolayısı ile ismi ile müsemma değil .Yani sıfatı ile ismi uyuşmuyor.
Allah için bu durum söz konusu olmayacağı için diyorlar ki Allah'ın ismi ile sıfatı aynıdır. Gayri dir diyenlerde başka sebepler öne sürerler.


Ehli sünnet ise aslında ne aynıdır ne gayridir derler diye biliyorum. En azında ekseriyet böyle.
Şimdi ne aynı ne gayri misaline: Adamın aynadaki görüntüsü adamın aynı değil ama gayri de değil.
Yani o görüntü adamın aynı zatı ayna önünde var olduğu için  var.
Ve aynadaki görüntü adama tabiidir. Yani Adam kolunu kaldırsa görüntüde kaldırır.
Aynı olmazsa kaldırmaz. Yani gayri değil.
Ama aynı da değil. Yani adamın aynadaki görüntüsüne ateş edilse adama bir şey olmaz. şayet aynı olsa adamında ölmesi yaralanması gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Ateizm bilimsel metotlar ile uyumlu değil diyen Templeton ödülü sahibi Fizikçi ve astonom olan Marcelo Gleiser'a ateizme neden karşısınız diye sorulduğunda:
" “The absence of evidence is not evidence of absence,”  diye cevap verir.
Delilin yokluğu,yokluğun delili değildir diye tercüme edilebilir.


https://www.scientificamerican.com/article/atheism-is-inconsistent-with-the-scientific-method-prizewinning-physicist-says/

 

Kendisini agnostik olarak tarif eder. Ancak dine karşı da toleranslıdır. Zira  mevcut bilimin bildiklerinin bilinmezler içinde bir nokta olduğunu bilir.
Biliyoruz ki bilimsel metotlar mutlak ve doğru değildir. Hele kuantum ve izafiyet ile  mevcut materyalistik bilimsel kalıpların tuz buz olduğu bir dönemde  bu beşeri sıradan şeyleri mutlak ve doğru sanmak bir zandan öteye gitmez. Hele sosyal ve ruhsal manevi metafizik gibi fiziği aşkın şeyleri maddenin dar kalıpları ile tartmak beyni tartıp ahan da aklın bu kadar fil senden akıllı demeye gider.
Kaldı ki mevcut dar ve aşınmış kalıplar daha canlılığı bilinci aklı beyni dahi çözememiş iken zira paradigmalar farklı tutup bu kırık tartılar ile   güneşi tartmak abes ile iştigaldir.

 

Zira yok dediğimiz veya bilinemez denilen nice şeylerin sonradan var olduğunu ve bilindiğini biliyoruz.

 

Bilim var olan kurulu sistemin analizi ile ortaya çıkan şeydir.

Sistem bilimsel ki ,sonucunda bilim çıkıyor.

Eh bu kurulu sistemleri bilim üretmedi bilim sebep değil sonuçtur

Eh ben neden sonucu sebep ilan edeyim ki.

 

Bu şuna benzer Dumanın sebebi ateştir. Ateş sebep duman sonuçtur.

Tutup duman  olmasa idi ateş olmazdı mı diyeceğiz.

Oysa atasözü ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ki bu hakikati ifade eder.

 

Ha duman bir delildir. Bizi ateşe götürür. Şu kurulu sanatlı ilimli hikmetli kainatta sonuçtur yaratılmıştır delildir bizi ilk sebep asıl faile hakiki müesirre götürür.

Binayı mimar yerine ikame edenler madde ezelidir dünya ezelidir demeye başladılar.

Yani deliler çok ve açık.

 

Uçan atlar, mağarada melekler, denizi değnekle dövenler, bitmeyen sular ve yemeklere doğru diyen bir adamsın yahu :)

Bilimmiş, mantıkmış senin neyine gerek.

Sana uçan peri hikayeleri anlatarak hipnoz ediyorlar seni.

Burada da sıkı ve güçlü duruş sergiliyor güya.

Cinlerle meleklerden bahset bana sebastian :D 

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Sorun eğer bu sıfat denilen şeyler miktarsal bir şeyse ki bazıları miktarı gibi görünüyor mesela ; kudret. Mesela merhamet gibi. Bunların sonsuz olması ilginç geliyor bana. Sonsuz miktara ulaşmak mümkün mü ki sayarak veya başka bir yöntemle. Bu anlamda sonsuz kudret daima bir süreci ifade edip sonlanmayı düşündürmüyor.

 

Konuşma yetisi ile birlikte mesaj aktarımı başladı.

Bu mesaj aktarımlarıyla birlikte onaylı ilanlar yani medya ilan ortaya çıktı.

Toplumlar ilkel zamanlardan beri tanrıcılar, tanrısal varlıklar tarafından yönetildiğinden

Bu onaylı ilan ve yayınlar hep akli dengesi bozuk bir merkezden çıktı.

Şu anda bile temizleniyor ama yine de mesajlardan %70 bir kısım hala deliler tarafından ilan edilip yayınlanıyor.

 

Yani bu tanrı saçmalığıyla ilgili boşuna nefesini harcama.

Tanrı firavunları varlamaya çalış :D

Onların en azından sarılı mumyaları var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...