Jump to content

Tanrı Neye Yanıt Veriyor?


Recommended Posts

22 dakika önce, AteistBakish yazdı:

Ateizm dışarıdan simule edilemeyen bir bilinç seviyesidir.

:D

Dindar olmasına rağmen, ateist olduğunu simule etmeye çalışanlar var ve birçoklarını çok farklı ortamlarda görme tanıma fırsatım oldu. :0_80cbc_37a71a73_L:

İlginç insanlar.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, kavak yazdı:

:D

Dindar olmasına rağmen, ateist olduğunu simule etmeye çalışanlar var ve birçoklarını çok farklı ortamlarda görme tanıma fırsatım oldu. :0_80cbc_37a71a73_L:

İlginç insanlar.

EvVet, diğerleri onları Ateist sanıyor ama.

Mesela youtube'da var ya öyle videolar

İmana gelen Ateist rolü yapıyor bir embesil

Ona soru soruyor bir müslüman ve cevap veremiyor

Alayı yalancı bunların :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, AteistBakish yazdı:

EvVet, diğerleri onları Ateist sanıyor ama.

Mesela youtube'da var ya öyle videolar

İmana gelen Ateist rolü yapıyor bir embesil

Ona soru soruyor bir müslüman ve cevap veremiyor

Alayı yalancı bunların :)

Hem de zibil gibi var. :D

Bu sözde uyanıklar, akıllarınca kendilerinden olmayanların geri zekalı olduğunu zannediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu forumda 24 saat mesai yapan, muhtemelen doktordan raporlu bazı arkadaşlar var. onlara iyi davranalım. çok ciddiye almayın. kısa cevaplar verin. tek sosyalleşme ortamları burası. ilginç olan şu ki bu forumları ayakta tutanlar da onlar. iyi ki varsınız canlarım. her ne şeye tapıyor veya inanıyorsanız, bilin ki sizi seviyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Yani diyorsun ki, ben bir aletten mesela kazma, makas, çekiç gibi başka bir şey değilim. Sana göre, yaratanının amacına ulaşmak için yaptığı herhangi bir aletten farkın yok. Yani bir makastan öteye bir fonksiyonunun olmadığını kabul etmiş oluyorsun. Peki bunda nasıl bir gereklilik görüyorsun?

Hayır diyorum ki sen öylesin. Var oluşunu kendin açıkla ve yorumla kendine bir ottan farksız bir mahlukat olduğu sonucuna varabilecek misin bakalım. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, rahip said:

Hayır diyorum ki sen öylesin. Var oluşunu kendin açıkla ve yorumla kendine bir ottan farksız bir mahlukat olduğu sonucuna varabilecek misin bakalım. 

 

 

"İnsanın yapısını ve yaşamını inceleyince kesinlikle bir amaç için yaratıldığı aşikar oluyor. " bu senin ifaden değil mi? Bir amaç için yaratıldığına inandığına göre bir alet olduğunu kabul etmiş oluyorsun. Kazma sana çok uyuyor bu durumda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

"İnsanın yapısını ve yaşamını inceleyince kesinlikle bir amaç için yaratıldığı aşikar oluyor. " bu senin ifaden değil mi? Bir amaç için yaratıldığına inandığına göre bir alet olduğunu kabul etmiş oluyorsun. Kazma sana çok uyuyor bu durumda.

Tapınaklarda sadece fizik kanunları yokmuş gibi düşünülüp yaşanılmaz.

Tapınaklarda ayrıca tutarlılık ve istikrar prensibi de yok olur.

Bu yüzden bütün inananlar yani tapınak üyesi topluluklar tutarsız ve istikrarsızdır.

Yani bir konuştuğunu yarım saat sonra unuturlar. Yalan söyleyip yalanları çıksa dahi utanmazlar.

Yüce kutsal amaç tüm küçük kusurları görünmez yapar.

Bu yüzden bu tapınakçılarla konuşmalar anlamsız.

Travma yaratacak şok yaşamalılar.

Mesela inancının karikatürü çizilirse, inancının eleştirisi, yanlış olduğu sert şekilde dile getirilirse onun yaşayacağı travma onu kurtarabilir.

Ama 5 bin kitap oluşturacak konuşma bile işe yaramaz.

En etkili silah mizah ve parodidir.

tarihinde AteistBakish tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, rahip yazdı:

Hayır diyorum ki sen öylesin. Var oluşunu kendin açıkla ve yorumla kendine bir ottan farksız bir mahlukat olduğu sonucuna varabilecek misin bakalım. 

 

Şu ot kıyaslamasından çok hoşlanıyorsun galiba. Tamam, evrimsel sürecin sonucunda insan, canlıların içinde en tepede gibi gözüküyor. Konuşuyor, düşünüyor, yaratıyor, kompleks aygıtlar üretebiliyor/kullanabiliyor vs.

Ancak dahası var...

Hayali varlıklara inanıyor, tapıyor, kendi inancından olmayanları tü kaka ilăn ediyor, taptığı sözde ilahların gönlünü hoş tutmak için kurban kesiyor vs. Bunları yapabilince n´oluyor, çok ulvi bir yere gelinmiş mi oluyor?

 

Ot ise kendi halinde takılan bir şey. Bitiyor, yeşeriyor, bir süre sonra kuruyor(kurumayanlar da var elbette)...seneye tekrar bitiyor, yeşeriyor vs. Bak gördüğün üzere kimseye bir zararı yok. Hasılı hayali varlıkların peşinden gideceğime ot! olurum daha iyi. Gerçi uyuz olduğum (ısırgan vb.) otlar da yok değil.:D

  

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

"İnsanın yapısını ve yaşamını inceleyince kesinlikle bir amaç için yaratıldığı aşikar oluyor. " bu senin ifaden değil mi? Bir amaç için yaratıldığına inandığına göre bir alet olduğunu kabul etmiş oluyorsun. Kazma sana çok uyuyor bu durumda.

Oo sağduyu da buralardaymış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
38 dakika önce, AteistBakish yazdı:

Ama 5 bin kitap oluşturacak konuşma bile işe yaramaz.

En etkili silah mizah ve parodidir.

Bu yöntem de çok tehlikeli, çünkü bilhassa İslam´ı, tanrısını ve elçisini eleştiren her türlü mizah veya  karikatürler yüzünden insanlar yakın geçmişte bir hiç uğruna öldürüldüler veya zarar gördüler. Günümüzdeki Hrıstiyanlık, İslam´a nazaran çok ılımlıdır ancak bu hep böyle değildi. Hrıstıyanlığın orta çağda uyguladığı insanlık dışı vahşet, yenilir yutulur cinsten değildi.

Bu kutsal kitaplarda espri ve mizah namına bir şey bulamazsınız. Okudukça içinizi bir karamsarlık basar. Sevgi, aşk hak getire!:D

Muhtemelen bu yüzden her türlü eleştiriyi düşmanlık gibi algılıyorlar. Halbuki eğer ortada kızacak birisi varsa, o tanrının ta kendisidir. Buyursun, gelsin, yapılan eleştirilere bizzat kendisi yanıt versin.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, kavak yazdı:

Şu ot kıyaslamasından çok hoşlanıyorsun galiba. Tamam, evrimsel sürecin sonucunda insan, canlıların içinde en tepede gibi gözüküyor. Konuşuyor, düşünüyor, yaratıyor, kompleks aygıtlar üretebiliyor/kullanabiliyor vs.

Ancak dahası var...

Hayali varlıklara inanıyor, tapıyor, kendi inancından olmayanları tü kaka ilăn ediyor, taptığı sözde ilahların gönlünü hoş tutmak için kurban kesiyor vs. Bunları yapabilince n´oluyor, çok ulvi bir yere gelinmiş mi oluyor?

 

Ot ise kendi halinde takılan bir şey. Bitiyor, yeşeriyor, bir süre sonra kuruyor(kurumayanlar da var elbette)...seneye tekrar bitiyor, yeşeriyor vs. Bak gördüğün üzere kimseye bir zararı yok. Hasılı hayali varlıkların peşinden gideceğime ot! olurum daha iyi. Gerçi uyuz olduğum (ısırgan vb.) otlar da yok değil.:D

  

Ot zararsız evet sadece amaç olarak aynı olduğunu söylüyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, sağduyu yazdı:

 

"İnsanın yapısını ve yaşamını inceleyince kesinlikle bir amaç için yaratıldığı aşikar oluyor. " bu senin ifaden değil mi? Bir amaç için yaratıldığına inandığına göre bir alet olduğunu kabul etmiş oluyorsun. Kazma sana çok uyuyor bu durumda.

Bir amaca sahip olmak kazma olmayı gerektirmez, amaçsız olmak bunu gerektirir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, rahip said:

Bir amaca sahip olmak kazma olmayı gerektirmez, amaçsız olmak bunu gerektirir. 

 

Amaç senin değil ki, seni yaratanın amacı. Gerçi her şeye gücü yeten, her şeyi bilen bir tanrının nasıl bir amacı olabilir ki? Daha fazla güç mü, daha fazla bilgi mi?

 

Sahi bu tanrı seni nasıl bir amaçla yaratmış sence?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
Teorik olarak bir varlık, Tanrı olarak kabul ediliyorsa; Ona ulaşmak ve iletişim kurmak gibi bilinmezliğini ortadan kaldırmak; Onu Tanrı yapan tanımlamadan çıkartır. 
 
Örneğin insanoğlu Aya varmadan önce Ayı bir Tanrı olarak görebiliyordu. Ay tanrısı, fırtına tanrısı gibi tüm Yunan tanrıları gibi. Ama teknoloji gelişti. Fırtınanın nasıl oluştuğunu biliyoruz. Poseidon artık insanlar için Tanrı olamaz. Yada aya Uzay gönderiyoruz ve bilinmezliğini kaldırdık. 
 
Özetle kanıtlanan Tanrı artık Tanrı değildir. Eğer bunun tersi olsaydı, yani Tanrı birşey yanıt verse idi, Tanrı "Google" olurdu. 
 
Bir gaz çıkarmayı metan salınımının veya sülfür koku moleküllerinin nasıl difüzyon olduğu ile betimlemeyiz değil mi? Bu almanya'da normal türkiyede ahlaksız bir davranış olarak görülebilir. 
 
Hayat, elbette fizik yasaları ile işliyor. Ancak felsefe, sanat, ahlak, estetik, duygu gibi akıl haritamızın birleştirdiği "bütüncül" çıkartımlar inançtır. Bilimsel metotlar ile Tanrıyı kanıtlama bu açıdan eksik bir yaklaşım. Çünkü aklımızın hayatı anlama şekli bir fizik kitabı gibi değildir. 
 
Hayatı: kendiniz, olmayan ve/veya olamayan Tanrı, kalan herşeyide dolduran matematik olarak görür isek, evet haklısınız. Hatta biz bile bir iletişim aslında kurmuyoruz. Benim burada size yazdığımı kanıtlayabilirmisiniz? Bir cümle okumanız benim varlığımı kanıtlar mı? 
 
Tabi bütün bunlar hayatı mükemmel denge, mükemmel koşullar, olarak görenlere olan yüksek kıskançlık seviyesinden gelebilir. 
 
Yağan yağmura şemsiye açarsanız orda Tanrı hiç olmaz. Yere düşen damlanın kaybettiği enerjiyi hesaplarsanız orda da Tanrı yoktur. Olsa olsa Tanrı yanaklarınıza değen ıslaklığı hissettiğiniz şeydedir. 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, Rhodium yazdı:
Teorik olarak bir varlık, Tanrı olarak kabul ediliyorsa; Ona ulaşmak ve iletişim kurmak gibi bilinmezliğini ortadan kaldırmak; Onu Tanrı yapan tanımlamadan çıkartır. 
 

 

Arkadaşım o kadar uzun yazıyorsun da

Şunu unutuyorsun

Bu Tanrı denilen kavramın ortaya çıkış kaynaklarının tamamı insanların ağızlarından çıkan ve yalan ifadelerle oldu.

Yani Tanrı denilen şeyin ortaya çıkışı kül kedisiyle aynı.

Böyle olduğu halde kaynağa dönüp bir sürü laf demezken, ben yoktur deyince mi bana bir srü saçmalık sıralıyorsun.

Bak yazdığımı iyi oku

Tanrı denilen şey bir yalan, insanların yalanıyla, vahiy denilen şeylerle oluşturuldu.

Bunu saygın bir düşünceymiş gibi davranamazsın.

Kül kedisindeki arabaya dönüşen kabakla aynı yaklaşırsın.

 

Bana o kabak hakkında yazsana? 

 

Bir sürü laf yazmayı biliyorsunuz, lan kaynağa yönelip bir sürü sorsanıza?

Yalanlar apaçık ortada

Sen bu yalan deyince bana bir sürü lafı neye göre ediyorsun?
Bu saçmalığı hangi gerekçeyle saygın ve itibar edilebilir sayıyorsun?
 

Mağara gerekçeleri mi? :) 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, AteistBakish said:

 

Arkadaşım o kadar uzun yazıyorsun da

Şunu unutuyorsun

Bu Tanrı denilen kavramın ortaya çıkış kaynaklarının tamamı insanların ağızlarından çıkan ve yalan ifadelerle oldu.

Yani Tanrı denilen şeyin ortaya çıkışı kül kedisiyle aynı.

Böyle olduğu halde kaynağa dönüp bir sürü laf demezken, ben yoktur deyince mi bana bir srü saçmalık sıralıyorsun.

Bak yazdığımı iyi oku

Tanrı denilen şey bir yalan, insanların yalanıyla, vahiy denilen şeylerle oluşturuldu.

Bunu saygın bir düşünceymiş gibi davranamazsın.

Kül kedisindeki arabaya dönüşen kabakla aynı yaklaşırsın.

 

Bana o kabak hakkında yazsana? 

 

Bir sürü laf yazmayı biliyorsunuz, lan kaynağa yönelip bir sürü sorsanıza?

Yalanlar apaçık ortada

Sen bu yalan deyince bana bir sürü lafı neye göre ediyorsun?
Bu saçmalığı hangi gerekçeyle saygın ve itibar edilebilir sayıyorsun?
 

Mağara gerekçeleri mi? :) 

 

Örneğin bir ceylan susadığında nehirden su içerken bir timsah tarafından avlanıyor. Ne salak ceylanmış diyebilirmiyiz. Ceylan, aptal, yalancı veya düzenbaz olamaz öyle değil mi. Bu iç güdüsel susuma arzusu.

 

İşte bu noktada Tanrı için meselenin yalandan olup olmadığının bir mantığı bulunmuyor. Sonuçta evrendeki insanın bir şekilde Tanrı kavramını ortaya koymuş olması yeterlidir. 

 

Kaynak doğruyu söylese idi ve kanıtları ile bir Tanrı ortaya koysaydı: Ancak Tanrı kavramı insanlar tarafından benimsenmemiş işlememiş olsaydı. Yüzyıllardır din vb olmasaydı insan sürüsü için Tanrı kavramı hiç olmamış olsaydı: kaynak doğruyu söylemiş olsa bile bir Tanrıdan söz edemezdik.

 

Burada mesele hayatın dışına çıkıp onu ölçmek değildir. Mesele hayatın bir parçası olmaktır. Biz insanlar ve düşüncelerimiz hayatın dışında ayrı bir boyutun elemanları değiller. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Rhodium yazdı:

Örneğin bir ceylan susadığında nehirden su içerken bir timsah tarafından avlanıyor. Ne salak ceylanmış diyebilirmiyiz. Ceylan, aptal, yalancı veya düzenbaz olamaz öyle değil mi. Bu iç güdüsel susuma arzusu.

 

İşte bu noktada Tanrı için meselenin yalandan olup olmadığının bir mantığı bulunmuyor. Sonuçta evrendeki insanın bir şekilde Tanrı kavramını ortaya koymuş olması yeterlidir. 

 

Kaynak doğruyu söylese idi ve kanıtları ile bir Tanrı ortaya koysaydı: Ancak Tanrı kavramı insanlar tarafından benimsenmemiş işlememiş olsaydı. Yüzyıllardır din vb olmasaydı insan sürüsü için Tanrı kavramı hiç olmamış olsaydı: kaynak doğruyu söylemiş olsa bile bir Tanrıdan söz edemezdik.

 

Burada mesele hayatın dışına çıkıp onu ölçmek değildir. Mesele hayatın bir parçası olmaktır. Biz insanlar ve düşüncelerimiz hayatın dışında ayrı bir boyutun elemanları değiller. 

Ceylan da veri işler, timsah da.

Ceylan veri işleyemediği, risk analizini yapamadığı için av olmuştur.

Ayni şeyi timsah da yaparsa avını kaçırır ya da av olur.

Timsahın sonsuz av kaçırma hakkı yok.

Rakamları bilmiyorum ama çitalarda biliyorum.

Çita üç avdan boş dönerse kendi ölüyor.

Bu hayvanlardaki veri işleme yeteneği sadece farkındalık düzeyinde.

Tek açıdan, birinci şahıs kamerası gibi bakıyorlar hayata. İçinde olmaktan başka şansları yok. Buna farkındalık deniyor.

 

Veri işleme yeteneği insanda da var.

Daha kapsamlı ve sadece birinci şahıs kamerasıyla değil.

Bir de dış kamera var. Modelliyor. Simulasyon yapıyor. 3 boyutlu.

Buna farkındalığın da farkında olmak deniyor.

 

Bu veri işleme sırasında dış verileri toplayıp işlemden geçirmek ve sonuç üretebiliyoruz.

İşte Tanrı virüsü burada ortaya çıkıyor.

Mesela yağmur, rüzgar olayını anlayamadığımızda iletişim yeteneğimizi kullanmışız ve sözlü olarak yağmurla, rüzgarla ilgili veri toplamadan sonuçlar modellemişiz.

Bu modelleme ve simulasyon yeteneğimiz iletişimde de var.

Olmayan şeyleri simule edebiliyoruz.

Buna yalan söylemek deniyor.

 

Yani uzatmak istemiyourm.

Senin tanrı doğal bir sürecin sonucu değil.

Bir hatanın, hastalığın, yanılsamanın sonucu olarak ortaya çıktı.

 

Şimdi tutup eski insanların senden daha bilgili olduğunu söyleyemezsin.

 

O zaman şu soru çıkıyor karşımıza?

Bu eski bilgisiz, hatalı işlemler yapan insanlar bir fikri veya şüpheyi mükemmel bir düşünce sürecinden geçirip sonuca ulaşmış olabilirler mi?
Hayır.

Binalarından, kap kacaklarından, yaşamlarından, korkularından, takıntılarından, yaptıklarından görünüyor her şey.
5 bin yıl önce dokunmatik ekranlı cihazlar icat edebilecek donanımda mıydılar?

O halde senin derdin nedir?

Bu bariz bir hastalık ve hatalı işlem yürütme.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...