Jump to content

Ahlak doğuştan mı gelir sonradan mı kazanılır?


Recommended Posts

Ahlak fıtri midir yoksa sonra kazanılarak eğitilerek mi kazanılır( yani bir nevi dinlerin eğitimleri ve diğer ahlaki beşeri felsefe ve sistemlerin verdiklerinin hepsini katıyoruz ) mevzusu is İslam ve felsefe ve insanlık tarihinde   çokça tartışılmıştır.

 

Burada daha çok İslami bakışı açıklamaya çalışacağım.


Kur'an ve sünnete fıtrat kelimesi ahlak kelimesini de barındıran daha geniş bir manaya sahip.
Yani inanan inanmayan diye ayırmadan umum insan beşer ademoğlu nas gibi durumlarda halk ta fatır da kullanılmış.
Ancak fıtrat her ne kadar halk yaratma anlamına da gelse halk halık tan daha farklı bir manaya sahiptir.

Sünnet (Sünettullah)ise sanki fıtratı ve ahlakı kapsayan daha umumi kanunlar gibi duruyor.
Halk daha çok bir sebebe maddi bir başlangıca dayanırken fıtrat fatır daha çok sebebsiz maddesiz örneksiz bizzat Allah tarafından yaratılan ve diğer şeylere isnat edilmeyen bir özgül tekil manaya sahiptir.


Sahih buharide geçen şöyle bir hadis bize aslında fıtratın ahlaktan daha umumi ve tüm insanları kapsayan bir şey olduğunu söyler:
" (الناسُ معادنُ، خيارهم في الجاهليةِ خيارهم في الإسلامِ، إذا فَقِهُوا) [صحيح البخاري]،

"İnsanlar madenler gibidir cahiliyede hayırlı olanlar ,İslam da da hayırlı olanlardır yeter ki anlayışı olsa"
başka versiyonda altın ve gümüş madeni gibidir ilavesi de vardır.
başka bir rivayette :" Huyun yaratılıştan geldiğini ifade eden bir diğer hadis, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın el-Eşecc (radıyallâhu anh)'e söylediği şu sözdür:

"Sende iki haslet var ki Allah onları sever: Hilm ve hayâ." Eşecc sormuştur:

"Ey Allah'ın Resûlü, bunlar bende eskiden beri mi var, (yoksa Müslüman olduktan sonra) yenilerde mi hasıl oldu?"
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın mevzumuz açısından ayrı bir ehemmiyet taşıyan cevabı şu:
"Eskiden beri var!" Bunun üzerine Abdü'l-Kays kabilesinden olan Eşecc'in Allah'a ifade ettiği şükran cümlesi de mevzumuzu aydınlatır:
"Beni, sevdiği iki hasletle mecbul kılan Allah'a hamd olsun:
اَلْحَمْدُ للّهِ الَّذِى جَبلَنِى عَلى خُلَّتَيْنِ مِمَّا يُحِبُّهُمَا اللّهُ
Hadiste Eşecc'in, o iki hasletin eski mi, yeni mi? olduğunu sorması ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın eskiden beri mevcudiyetini beyan etmesi, huyu meydana getiren bir kısım hasletlerin yaratılıştan mevcut olduğunu ifade eder." 
Bu hadisin Arapçasın da yaratılıştan gelen anlamında cebel kökünden cibilliyet der. Cibilliyet anlam olarak maya yaratılış fıtrat olduğu gibi kalıba dökme şekil verme anlamına sahiptir.

Bir çok ayette ve bu gibi hadislerden anlıyoruz ki ahlakın fıtri  yaratılıştan ve insan olmaktan gelen sağlam bir temeli ve mayası vardır sonra ki ilaveler esasen bu temel üzerine yükselme sağlar.
Zira altın madeni toprak ile karışıkta olsa altındır çamura düşse de altındır her halükarda özünü korur.
Özü her durumda aynıdır. Ancak karanlıkta altının elmasın parlak ihtişamlı halini göremeyiz.
ışık altında özünden gelen göz kamaştırıcı güzelliğini değerini müşahede etmekteyiz.
Sonra fikir düşünme ve akıl ile takviye edilen ve vahiy ile yönlenen tamamlanan bir ahlak var ki
yani adeta talim terbiye amel düşünce akletme ile kazanılmış ahlak ki buda fıtri ahlakın uzantısı hükmündedir.
Bir çok felsefi hukuki sistem esasen bu akıl ve fikir düşünce yolu ile iyi ve kötünün ayrılması ile oluşan bir ahlak var.
Hemen hemen bütün felsefi ve hukuki sistemlerde ortak evrensel kabul görmüş iyi ve kötü şeyler vardır. Haksızlık ,hırsızlık ,gasp etme,kötü fiiler işleme zemmedilmiş diğergamlık adalet cesaret yardım etme medh edilmiştir.
Genel de batılı filozoflar insanın boş bir kağıt şeklinde doğduğunu sonradan iyilik veya kötülük kazandığını söyler.
İslam ve doğulu filozoflar hem doğuştan gelen sabit huyları hem de bunların eğitim ile şekillendirilip
iyi olanların yükseltmek ,kötü olanları törpülemek gerektiğini söylerler 
Yine bir hadiste buna işaret var:
" ((إنَّ بني آدم خلقوا على طبقات شتى، ألا وإن منهم البطيء الغضب سريع الفيء  (1) ، والسريع الغضب سريع الفيء، والبطيء الغضب بطيء الفيء، فتلك بتلك، ألا وإن منهم بطيء الفيء سريع الغضب، ألا وخيرهم بطيء الغضب سريع الفيء، وشرهم سريع الغضب بطيء الفي"
"Şüphesiz adem oğlu değişik farklı tabakalarda yaratılışa sahiptir:
Kimileri geç öfkelenir,erken öfkesi geçer.Kimi erken hızlıca öfkelenir,hızlıca söner,Kimisi geç öfkelenir,geçte öfkesi söner,kimide  öfkesi geç söner,erken öfkelenir.bunlardan en hayırlısı,geç öfkelenip,erken öfkesi sönendir.Şerlisi kötüsü de erken öfkelenip,geç öfkesi sönendir."


hakikaten erken öfkelenip,hızlıca her şeye öfkelenip,öfkesi uzun sürenler epey bir tehlikelidirler.
Geç öfkelenip ,hatta hiç öfkelenmeyip,doğal olarak öfke sönmesine de ihtiyaç duymanyanlara ne mutlu.Ama işte insanın yapısında az da olsa öfkelenme ne yazık ki var.
Aslında öfkesi hızla geçenler genelde iyidirler.
Aslında tabiat kökü dabe damga baskı demek.
Halk huluk yine yaratılış huy demek.
Cibiliyette kalıba dökme şekil verme 
Fıtrat aslında kökü yarmak demek. Bitkilerin çimlenip toprağı yararak çıkması gibi.
Tohumun yarılması aslını göstermesi.
veya dişin damağı yarıp çıkması.
fıtrat aslında mayalanan hamurun daha olgunlaşmadan kabarmadan hızlıca pişirilmesine de deniyor.
İnsanın fıtratındaki acelecilikte bence buna tam uygun. Bir şeyi olgunlaşmasını beklemeden hızlıca yapma. O yüzden sık sık insana sabır dayanma tavsiye edilir.

Adeta gökler ve yer  ikilisi için bu fatır kelimesi çok kullanılır.
Adeta bir tohum gibi küçük bir noktanın yarılıp kocaman bir meyveli çiçekli ağaca dönmesi gibi
gökler ve yer adeta bir toz gibi bir tohum zerresinin çatlaması yarılması patlaması ile  genişleme ile yaratılması gibi.
F-l-k kelimesi de aslında yarmak patlatmak çatlatmak anlamında.
İnfilak kelimesinin de köküdür.
 " اِنَّ اللّٰهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰىۜ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
"Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır; ölüyü diriden ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur, nasıl yüz çevirirsiniz?"
Atomunda çekirdeği var meyvenin de hücrenin de.
Bu çekirdekler adeta çatlayarak bölünerek daha büyük enerji meydana getirir.
Nükleer enerji zaten çekirdek anlamında nukleus tan gelir. arapçası الطاقة النووية  
النووية  zaten ayette geçen çekirdeği yarmak " فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰىۜ " tohum tane ve çekirdeği patlatan manasındadır. infilak etti denir bombalar için patlayan çatlayan şeyler için ki bu kelimede ayetlerde kullanılmış.
26:63 " Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi"
aslında bitki çekirdekleri ve tohumlar su ile patlar.
suyun böyle patlayıcı bir etkisi var.

Aslında bunun daha detaylı izahı var.

 

Nasıl ki maddi beden olarak insanın ne kadar ortak noktası var ise ancak parmak izi retina ses tonu yürüyüşü vb farklı yönleride varsa

manevi ruhi yapısını oluşturan ahlak vicdan insanlık gibi yönlerinin de hem fıtrat gibi ortak yönleri hem de daha bireysel ve sonradan kazanılan ahlak gibi farklı yönleri de var.

Ahlakın hem fıtrat gibi umumi doğuştan gelen temeli var hem de sonradan tecrübe amel akletme fikretme amel gibi onun üzerine bina edilen gelişen yönü var diyebiliriz.


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 47
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Tanri ademi yaratip meleklere secde ettirirken neden adem erdemli oldugunu gösterip “ ben kimimki tanri dururken bana secde ediyorsunuz, hic gerek yok" dememis acaba.

Yaradilisinizda erdem yok sizin. Tek istediginiz size itaat edilmesi.

Sen cocuklarina dogan bir sonraki cocuga secde mi ettiriyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

Ahlak fıtri midir yoksa sonra kazanılarak eğitilerek mi kazanılır( yani bir nevi dinlerin eğitimleri ve diğer ahlaki beşeri felsefe ve sistemlerin verdiklerinin hepsini katıyoruz ) mevzusu is İslam ve felsefe ve insanlık tarihinde   çokça tartışılmıştır.

 

Burada daha çok İslami bakışı açıklamaya çalışacağım.


Kur'an ve sünnete fıtrat kelimesi ahlak kelimesini de barındıran daha geniş bir manaya sahip.
Yani inanan inanmayan diye ayırmadan umum insan beşer ademoğlu nas gibi durumlarda halk ta fatır da kullanılmış.
Ancak fıtrat her ne kadar halk yaratma anlamına da gelse halk halık tan daha farklı bir manaya sahiptir.

Sünnet (Sünettullah)ise sanki fıtratı ve ahlakı kapsayan daha umumi kanunlar gibi duruyor.
Halk daha çok bir sebebe maddi bir başlangıca dayanırken fıtrat fatır daha çok sebebsiz maddesiz örneksiz bizzat Allah tarafından yaratılan ve diğer şeylere isnat edilmeyen bir özgül tekil manaya sahiptir.


Sahih buharide geçen şöyle bir hadis bize aslında fıtratın ahlaktan daha umumi ve tüm insanları kapsayan bir şey olduğunu söyler:
" (الناسُ معادنُ، خيارهم في الجاهليةِ خيارهم في الإسلامِ، إذا فَقِهُوا) [صحيح البخاري]،

"İnsanlar madenler gibidir cahiliyede hayırlı olanlar ,İslam da da hayırlı olanlardır yeter ki anlayışı olsa"
başka versiyonda altın ve gümüş madeni gibidir ilavesi de vardır.
başka bir rivayette :" Huyun yaratılıştan geldiğini ifade eden bir diğer hadis, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın el-Eşecc (radıyallâhu anh)'e söylediği şu sözdür:

"Sende iki haslet var ki Allah onları sever: Hilm ve hayâ." Eşecc sormuştur:

"Ey Allah'ın Resûlü, bunlar bende eskiden beri mi var, (yoksa Müslüman olduktan sonra) yenilerde mi hasıl oldu?"
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın mevzumuz açısından ayrı bir ehemmiyet taşıyan cevabı şu:
"Eskiden beri var!" Bunun üzerine Abdü'l-Kays kabilesinden olan Eşecc'in Allah'a ifade ettiği şükran cümlesi de mevzumuzu aydınlatır:
"Beni, sevdiği iki hasletle mecbul kılan Allah'a hamd olsun:
اَلْحَمْدُ للّهِ الَّذِى جَبلَنِى عَلى خُلَّتَيْنِ مِمَّا يُحِبُّهُمَا اللّهُ
Hadiste Eşecc'in, o iki hasletin eski mi, yeni mi? olduğunu sorması ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın eskiden beri mevcudiyetini beyan etmesi, huyu meydana getiren bir kısım hasletlerin yaratılıştan mevcut olduğunu ifade eder." 
Bu hadisin Arapçasın da yaratılıştan gelen anlamında cebel kökünden cibilliyet der. Cibilliyet anlam olarak maya yaratılış fıtrat olduğu gibi kalıba dökme şekil verme anlamına sahiptir.

Bir çok ayette ve bu gibi hadislerden anlıyoruz ki ahlakın fıtri  yaratılıştan ve insan olmaktan gelen sağlam bir temeli ve mayası vardır sonra ki ilaveler esasen bu temel üzerine yükselme sağlar.
Zira altın madeni toprak ile karışıkta olsa altındır çamura düşse de altındır her halükarda özünü korur.
Özü her durumda aynıdır. Ancak karanlıkta altının elmasın parlak ihtişamlı halini göremeyiz.
ışık altında özünden gelen göz kamaştırıcı güzelliğini değerini müşahede etmekteyiz.
Sonra fikir düşünme ve akıl ile takviye edilen ve vahiy ile yönlenen tamamlanan bir ahlak var ki
yani adeta talim terbiye amel düşünce akletme ile kazanılmış ahlak ki buda fıtri ahlakın uzantısı hükmündedir.
Bir çok felsefi hukuki sistem esasen bu akıl ve fikir düşünce yolu ile iyi ve kötünün ayrılması ile oluşan bir ahlak var.
Hemen hemen bütün felsefi ve hukuki sistemlerde ortak evrensel kabul görmüş iyi ve kötü şeyler vardır. Haksızlık ,hırsızlık ,gasp etme,kötü fiiler işleme zemmedilmiş diğergamlık adalet cesaret yardım etme medh edilmiştir.
Genel de batılı filozoflar insanın boş bir kağıt şeklinde doğduğunu sonradan iyilik veya kötülük kazandığını söyler.
İslam ve doğulu filozoflar hem doğuştan gelen sabit huyları hem de bunların eğitim ile şekillendirilip
iyi olanların yükseltmek ,kötü olanları törpülemek gerektiğini söylerler 
Yine bir hadiste buna işaret var:
" ((إنَّ بني آدم خلقوا على طبقات شتى، ألا وإن منهم البطيء الغضب سريع الفيء  (1) ، والسريع الغضب سريع الفيء، والبطيء الغضب بطيء الفيء، فتلك بتلك، ألا وإن منهم بطيء الفيء سريع الغضب، ألا وخيرهم بطيء الغضب سريع الفيء، وشرهم سريع الغضب بطيء الفي"
"Şüphesiz adem oğlu değişik farklı tabakalarda yaratılışa sahiptir:
Kimileri geç öfkelenir,erken öfkesi geçer.Kimi erken hızlıca öfkelenir,hızlıca söner,Kimisi geç öfkelenir,geçte öfkesi söner,kimide  öfkesi geç söner,erken öfkelenir.bunlardan en hayırlısı,geç öfkelenip,erken öfkesi sönendir.Şerlisi kötüsü de erken öfkelenip,geç öfkesi sönendir."


hakikaten erken öfkelenip,hızlıca her şeye öfkelenip,öfkesi uzun sürenler epey bir tehlikelidirler.
Geç öfkelenip ,hatta hiç öfkelenmeyip,doğal olarak öfke sönmesine de ihtiyaç duymanyanlara ne mutlu.Ama işte insanın yapısında az da olsa öfkelenme ne yazık ki var.
Aslında öfkesi hızla geçenler genelde iyidirler.
Aslında tabiat kökü dabe damga baskı demek.
Halk huluk yine yaratılış huy demek.
Cibiliyette kalıba dökme şekil verme 
Fıtrat aslında kökü yarmak demek. Bitkilerin çimlenip toprağı yararak çıkması gibi.
Tohumun yarılması aslını göstermesi.
veya dişin damağı yarıp çıkması.
fıtrat aslında mayalanan hamurun daha olgunlaşmadan kabarmadan hızlıca pişirilmesine de deniyor.
İnsanın fıtratındaki acelecilikte bence buna tam uygun. Bir şeyi olgunlaşmasını beklemeden hızlıca yapma. O yüzden sık sık insana sabır dayanma tavsiye edilir.

Adeta gökler ve yer  ikilisi için bu fatır kelimesi çok kullanılır.
Adeta bir tohum gibi küçük bir noktanın yarılıp kocaman bir meyveli çiçekli ağaca dönmesi gibi
gökler ve yer adeta bir toz gibi bir tohum zerresinin çatlaması yarılması patlaması ile  genişleme ile yaratılması gibi.
F-l-k kelimesi de aslında yarmak patlatmak çatlatmak anlamında.
İnfilak kelimesinin de köküdür.
 " اِنَّ اللّٰهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰىۜ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
"Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır; ölüyü diriden ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur, nasıl yüz çevirirsiniz?"
Atomunda çekirdeği var meyvenin de hücrenin de.
Bu çekirdekler adeta çatlayarak bölünerek daha büyük enerji meydana getirir.
Nükleer enerji zaten çekirdek anlamında nukleus tan gelir. arapçası الطاقة النووية  
النووية  zaten ayette geçen çekirdeği yarmak " فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰىۜ " tohum tane ve çekirdeği patlatan manasındadır. infilak etti denir bombalar için patlayan çatlayan şeyler için ki bu kelimede ayetlerde kullanılmış.
26:63 " Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi"
aslında bitki çekirdekleri ve tohumlar su ile patlar.
suyun böyle patlayıcı bir etkisi var.

Aslında bunun daha detaylı izahı var.

 

Nasıl ki maddi beden olarak insanın ne kadar ortak noktası var ise ancak parmak izi retina ses tonu yürüyüşü vb farklı yönleride varsa

manevi ruhi yapısını oluşturan ahlak vicdan insanlık gibi yönlerinin de hem fıtrat gibi ortak yönleri hem de daha bireysel ve sonradan kazanılan ahlak gibi farklı yönleri de var.

Ahlakın hem fıtrat gibi umumi doğuştan gelen temeli var hem de sonradan tecrübe amel akletme fikretme amel gibi onun üzerine bina edilen gelişen yönü var diyebiliriz.
 

 

Yahu, sen de bal gibi biliyorsun. Bu tür uzunca ve karman çorman yazıları kimse okumuyor. Sen kendin bu yazdıklarından hiçbir şey anlıyor musun?

Huuu... duydun mu, kimse okumuyor!

 

Ahlak mevzusu ne sizin gibilerin ne de dinlerin tapulu malıdır. Bu mevzu, sürü halinde yaşayan hayvanlara aittir. İnsanlar mı? Onlar da hayvan olduğuna göre, onlar için de geçerlidir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, sieg im krieg yazdı:

Ahlak ve vicdan hayvanlarda var mı?

Kediler tecavüz ederek ürüyor, hayvanlar birbirini yiyor, biz de hayvanları yiyoruz.

 

Onlarda da ilkel bir seviyede olsa bile var.

Aklına sadece kediler mi geliyor?  Keza kedilerin hepsi mi tecavüzcü?:D

Mesela yardımlaşma ve dayanışma hayvanlar dünyasında da var olan bir gerçek. Ahlakı pat diye insanlar icat etmedi, evrimsel süreçte zamanla ortaya çıkmış bir durum.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, kavak yazdı:

Onlarda da ilkel bir seviyede olsa bile var.

Aklına sadece kediler mi geliyor?  Keza kedilerin hepsi mi tecavüzcü?:D

Mesela yardımlaşma ve dayanışma hayvanlar dünyasında da var olan bir gerçek.

 

Maymunlarda öksüz yavrularin evlat edinildigini okumustum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, deadanddark yazdı:

 

Maymunlarda öksüz yavrularin evlat edinildigini okumustum.

Evet, doğrudur.  Evrimsel süreç içerisinde sosyal yaşamayı kendi kendimize icat etmedik, çevremizde yaşayan canlılardan/hayvanlardan gördük ve zamanla daha da geliştirdik. Bu nedenle hayvanlara hak ettikleri saygıyı yeterince göstermediğimizi düşünüyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Secde kelimesini daha önce açıklamıştım:

 

Allah c.c.  ademi topraktan yaratıp boş heykel gibi ruhsuz kalıba secde edin dese idi o zaman şirk olurdu

ancak topraktan şekillendirip maddi bedenin içine ruhundan üfledi isimleri esmayı öğretti sonra secde edin dediği için bu şirk olmaz.

 

ayetlerde yer ve gökte olan her şey ona secde eder veya tesbih eder denilir

yıldızlar ağaçlar secde eder denir

 

secde terim olarak insanın Allaha ibadet için alnını yere koymadır

ancak geniş anlamda selamlama hürmet ve saygılarını sunma hayranlığını belirtmek için boyun eğerek selam ve saygısını sunma vardır

yani ibadet etme manası yoktur

bizde mecazen çok kere bir ressamın bir mimarın fevkalede bir şairin önünde saygı ile eğiliyoruz bu terim manasında secde değildir

secde eğilme demektir

misal arapçada  سَجَدَتِ النَّخْلَةُ hurma ağacı yüklü ağır meyvelerinden dolayı yere doğru büküldü eğildi denir.secde lafzı kullanılır.

السَّفِينَةُ تَسْجُدُ لِلرِّيحِ :sefine gemi veya yelkenli rüzgara secde etti yani boyun eğdi rüzgar gücü ve etkisi ile rüzgar yönünde hareket etti ona tabii oldu demektir.

veya ağaçlar ayçiçekleri günebakanlar güneşe yöneldi yani boyunlarını güneşin olduğu tarafa eğdi büküldü

yoksa ayetlerde geçen belkis kavmi güneşe tapıyordu anlamında secde değildir 

 

kaldı ki  ayetlerde resule ulul emre itaat vardır bu secde demek değil ona tabii olma demektir.

 

ayetlerde sihirbazlarda musaya tabii oldular üstünlüğünü kabul ettiler secdeye vardılar

veya yusuf as kardeşleri secde ediyor yani onun üstünlüğünü kabul edip tabii oluyor.

melekler adem as üstünlüğünü kabul ediyor zira esmayı bilemediler 

şeytan o topraktandır deyip maddesel kıyas yaptı asi oldu

meleklerde manasına  bakıp kan döken birisi mi dediler

Allah esmayı öğretip ilmi aklı huviyeti ile bambaşka bir şekilde ademi yarattı ne meleklerin nede şeytanın dediği gibi oldu

o yüzden melekler Allahım senin bize bildirdiklerin harici bir şeyi bilmiyoruz her şeyi bilen sensin deyip itaat ettiler.

 

zati manada Allah aracılık kabul etmez o yüzden aradan peygamberi dahi çıkarır kullarım sana beni sorarlarsa bilsinlerkin onlara çok yakınım şah damarından da yakınım dua edenin duasını kabul ederim dua çağrı davet isteme demektir.

 

peygamberlere itaat  tebliğ yönündedir yoksa mutlak iman itaat noktasında değildir.

 

kaldı ki teşbihte hata olmasın bir komutan  diğer erlere kendi emir erine uyun dese buda komutanın emridir zira uyun diyen de o dur yoksa bizzat emir erine itaat değildir.

zira o emir eri komutana yakınlık nisbeti ile onun emirlerini iletir.kendi şahsi emri değildir.

hz adem aynı zamanda peygamberdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Secde kelimesini daha önce açıklamıştım:

 

Allah c.c.  ademi topraktan yaratıp boş heykel gibi ruhsuz kalıba secde edin dese idi o zaman şirk olurdu

ancak topraktan şekillendirip maddi bedenin içine ruhundan üfledi isimleri esmayı öğretti sonra secde edin dediği için bu şirk olmaz.

 

Sen harbiden bu toprak saçmalığına inanıyor musun?

O zaman anlatsana şu topraktan yaratılma meselesini detaylıca. Yok öyle yağma; böyle sadece yaratıldı deyip kaçmak yok.

Buyur anlat...

Toprağı aldın, suyu da kattın...eee sonra?

Bir güzel yoğuruyor musun?

Evet; izah et bakalım. Tüm dataylarını yaz şuraya...

 

Alıntı

 

ayetlerde yer ve gökte olan her şey ona secde eder veya tesbih eder denilir

yıldızlar ağaçlar secde eder denir

 

secde terim olarak insanın Allaha ibadet için alnını yere koymadır

ancak geniş anlamda selamlama hürmet ve saygılarını sunma hayranlığını belirtmek için boyun eğerek selam ve saygısını sunma vardır

yani ibadet etme manası yoktur

 

Yanlış biliyorsun. Secde etmek, korkaklığın, teslimiyetin ve boyun eğmenin resmidir. Yoksa ne diye kelleni yere koyup ve kıçını havaya kaldırasın?

Bu eylemde saygı maygı yoktur, olamaz da. Eskiden insanlar hükümdarların karşısında korkudan nasıl yere kalpaklanmışsa, aynısını uydurdukları tanrılara yapıyorlar.

 

İbadet dediğin nedir ki?

Köleliktir, kişiliğıni satmaktır, boyun eğmektir. Evet; işin özü tam olarak bu. Öyle uzunca süslü püslü gazel okumalara hiç gerek yok aslında.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

ancak topraktan şekillendirip maddi bedenin içine ruhundan üfledi isimleri esmayı öğretti sonra secde edin dediği için bu şirk olmaz

 

Neden secde eden adem olmuyor, sonradan gelen o?

 

Bir saat önce, nogodbutAllah yazdı:

şeytan o topraktandır deyip maddesel kıyas yaptı asi oldu

meleklerde manasına  bakıp kan döken birisi mi dediler

 

Kan dökmenin ademden önce ne anlami var, daha önce kimlerin kani döküldü?

Tanri ilk cini yarattiginda ona neyi üfledi? Ilk cine secde edilmedi mi?

Bu varliklarin insanlar gibi ibadet ettigi , iyileri ve kötüleri oldugu söylenir. Neden seytan ademe secde etmek zorunda?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 04.09.2021 at 20:28, deadanddark yazdı:

 

Maymunlarda öksüz yavrularin evlat edinildigini okumustum.

 

:)

Bir ara ifeelgood da forumda yavru ceylanı yemeyen kaplanı ahlaka örnek gösteriyordu.

Sanki kaplan yemediği yavru ceylanı bakıp büyütüp okutmuş gibi :)

Yok böyle şeyler hayvanlar dünyasında.

Yavrunun kokusu varlığı bir şekilde biliniyordur da yadırganmıyordur.

Sürü üyesi kabul ediliyordur yani.

 

Bu dediğin ana babasız yavrunun kabullenilmesi nadir olaylardan. 

En yaygınını yavrunun ölüme terkedilmesi, ölmesi, öldürülmesi.

 

Ayrıca koku hafızası diye bir şey var.

Bir çok hayvanda var bu.

 

İneklerde atlarda bile oluyor.

Hayvan yeni doğurduğu yavrunun herhangi bir nedenle kokusunu hatırlamazsa, unutursa, yavru hafızasında yok oluyor.

İnekler tos vurur atar yavruyu, at ısırır tekmeler kovar.

Ayılar, porsuklar yavruyu çatır çatır yer.

 

Ahlak diye bir şey yok hayvanlarda.

Termitler, karıncalar, arılarda, enfeksiyon şüphesi bile binlerce koloni üyesinin imhası demek.

Yani bunlarda bizdendir, hepimiz aynı kovanın çocuklarıyız muhabbeti yok.

 

Ahlak tamamen bir inanç.

İnanç olduğunun kanıtı hapishaneler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, AteistBakish yazdı:

Ahlak tamamen bir inanç.

İnanç olduğunun kanıtı hapishaneler

 

Onlarla bizleri herseyimizle tamamen kiyaslamak dogru degil.

Sartlarimiz imkanlarimiz cok farkli. Koloniyi kurtaracak tibbi yardim nereden gelecek. Koku ,ses ,görsel hafizamiz olmasi degilki mesele sadece. Aglayan bebege annesi olmayan kadin da karsi koyamaz.

Yavrusunu nasil sahiplendiklerine bak, onlar icin avlanmalarina , korumak icin verdikleri mücadelelere bak. Dogurup kendi haline terketmeyi , bir yerlere birakmayi nasil kötü bir davranis olarak görüyoruz öyle degil mi?

Ahlakin inanc olmasi ve hapishaneler timarhaneler arasindaki baglantiyi biraz acmalisin.

tarihinde deadanddark tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, deadanddark yazdı:

 

Onlarla bizleri herseyimizle tamamen kiyaslamak dogru degil.

Sartlarimiz imkanlarimiz cok farkli. Koloniyi kurtaracak tibbi yardim nereden gelecek. Koku ,ses ,görsel hafizamiz olmasi degilki mesele sadece. Aglayan bebege annesi olmayan kadin da karsi koyamaz.

Yavrusunu nasil sahiplendiklerine bak, onlar icin avlanmalarina , korumak icin verdikleri mücadelelere bak. Dogurup kendi haline terketmeyi , bir yerlere birakmayi nasil kötü bir davranis olarak görüyoruz öyle degil mi?

Ahlakin inanc olmasi ve hapishaneler timarhaneler arasindaki baglantiyi biraz acmalisin.

 

Benim bildiğim kadarıyla, gerçek bir ateistin hırsızlık yapmamak için "hırsızlık yapma" komutuna ihtiyacı yoktur.

BU komut sistemi ortalıkta dolaşıyor ve komut sistemin ardında da inananlar var.

Görmüyor musunuz? 

Senin düzgün davranıp yaşamak için talimatlara komutlara mı ihtiyacın var?

Ezan dinlemek gibi bu komut sistemini niye dinliyorsunuz?

Yayın yapan binaları kurumları otoriteleri komple yok edelim.

 

Neyi koruyorsunuz?

Kıyamıyor musunuz inananlara, sistemlerine dinlerine?

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 dakika önce, AteistBakish yazdı:

 

Benim bildiğim kadarıyla, gerçek bir ateistin hırsızlık yapmamak için "hırsızlık yapma" komutuna ihtiyacı yoktur.

BU komut sistemi ortalıkta dolaşıyor ve komut sistemin ardında da inananlar var.

Görmüyor musunuz? 

Senin düzgün davranıp yaşamak için talimatlara komutlara mı ihtiyacın var?

Ezan dinlemek gibi bu komut sistemini niye dinliyorsunuz?

Yayın yapan binaları kurumları otoriteleri komple yok edelim.

 

Neyi koruyorsunuz?

Kıyamıyor musunuz inananlara, sistemlerine dinlerine?

 

Seni anliyorum.

Bende diyorumki zaten bizim olanin, bizde olanin bir yerden , bir tanridan bir dinden esantiyon gelmedigi.

Dindar olana yaninda bir adet ahlak verilmedigini onlara ögretmek.

Öyle hadi yapalim demekle olmuyor.

Kiliseye gidenlerin önünü kesip pataklayayim mi?

Bak adamlar müzeyi cami yapiyor. Elimizden gelense onlari kovup yeniden müze yapip ibadete kapatmak. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, AteistBakish yazdı:

Sürü üyesi kabul ediliyordur yani.

 

Dönüp dolaşan tüm mevzu bu aslında.  Biz de bildiğin sürü hayvanlarıyız.  Böyle doğuyoruz, türümüz bu. Bunun yadırganacak nesi var?

Şunu bir türlü anlatamadık sana; herkesten ırak tek bir kişi olarak yaşamak istiyorsan, yaşayabiliyorsan...sıkıntı yok.

Ancak yanına bir eş, arkadaş veya yoldaş almaya yeltendiğin vakit mecbursun kuralları koymaya ve ona göre yaşamaya. Adına ne dersen de, o sana kalmış bir şey.

Ve kural koyma mevzusunun dinle imanla hiç ilgisi yok, çünkü kuralsız bir şekilde hiçbir sürüyü bir arada tutamazsın. Kaos kaçınılmaz.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
44 dakika önce, deadanddark yazdı:

 

Seni anliyorum.

Bende diyorumki zaten bizim olanin, bizde olanin bir yerden , bir tanridan bir dinden esantiyon gelmedigi.

Dindar olana yaninda bir adet ahlak verilmedigini onlara ögretmek.

Öyle hadi yapalim demekle olmuyor.

Kiliseye gidenlerin önünü kesip pataklayayim mi?

Bak adamlar müzeyi cami yapiyor. Elimizden gelense onlari kovup yeniden müze yapip ibadete kapatmak. 

 

 

 

Yaptırım otoritesi ortaya çıkıyor.

Bu ortaya çıkan tüm otoriteler din tanrı inanç merkezli

 

Bana anlatır mısın?

Çocuk öldürenlere nasıl bir ceza yaptırım uygulayacaksın?

Detaylıca anlat.

Öldürenin tespitinden zaptına, yüzleşme salonundan, değerlendirme ekibine ve yaptırım tesislerine nasıl olacak?

Örnek vereyim.

Pendik Kadıköy hattındaki tüm minibüsçüler tanrı din inanç sisteminin üyesiyken, Pendik'ten Kadıköy'e yeni minibüs hattını nasıl yerleştireceksin?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, kavak yazdı:

 

Dönüp dolaşan tüm mevzu bu aslında.  Biz de bildiğin sürü hayvanlarıyız.  Böyle doğuyoruz, türümüz bu. Bunun yadırganacak nesi var?

Şunu bir türlü anlatamadık sana; herkesten ırak tek bir kişi olarak yaşamak istiyorsan, yaşayabiliyorsan...sıkıntı yok.

Ancak yanına bir eş, arkadaş veya yoldaş almaya yeltendiğin vakit mecbursun kuralları koymaya ve ona göre yaşamaya. Adına ne dersen de, o sana kalmış bir şey.

Ve kural koyma mevzusunun dinle imanla hiç ilgisi yok, çünkü kuralsız bir şekilde hiçbir sürüyü bir arada tutamazsın. Kaos kaçınılmaz.

 

Kuralların yaptırım gücü ne?

Yani uymayınca ceza sistemini ve ceza darbesini indiren otorite ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, AteistBakish yazdı:

 

Kuralların yaptırım gücü ne?

Yani uymayınca ceza sistemini ve ceza darbesini indiren otorite ne?

 

21 dakika önce, AteistBakish yazdı:

Ayrıca kim diyor bu mecbursun olayını?

İnsan topluluğu yaşam alanına girmiş bir ayı bir insan çocuğu tutup parçalayıp öldürebiliyor ya?

Ayıyı mecbur kılmayan ve insanı mecbur kılan şey ne?

 

Senin de dahil olduğun sürü türü diyor!

Trafık lambasının önünde beklerken "Amaaan, bu yeşil ışığı beklemek harbiden salaklık!" diye hormurdanarak kırmızıda geçmeye yeltenerek deneyimleyebilirsin. 5 kere denersen, en azından 1 keresinde ezilmen olası. Ezilmek istemiyorsan, trafik kurallarına uymak zorundasın.  Bu kurala o ayı kılıklılar da uymak zorunda.

Sen söylemeden ben yazayım; gerekli ve mantıklı kurallar olduğu gibi saçma sapan kurallar yok değil.  Ancak bunlar sürü türü olduğumuz gerçeğini değiştirmez.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, kavak yazdı:

 

 

Senin de dahil olduğun sürü türü diyor!

Trafık lambasının önünde beklerken "Amaaan, bu yeşil ışığı beklemek harbiden salaklık!" diye hormurdanarak kırmızı da geçmeye yeltenerek deneyimleyebilirsin. 5 kere denersen, en azından 1 keresinde ezilmen olası. Ezilmek istemiyorsan, trafik kurallarına uymak zorundasın.  Bu kurala o ayı kılıklılar da uymak zorunda.

Sen söylemeden ben yazayım; gerekli ve mantıklı kurallar olduğu gibi saçma sapan kurallar yok değil.  Anca bunlar sürü olduğumuz gerçeğini değiştirmez.

 

 

Uymazsan biyolojik bir hastalık falan var mı?

Mesela uymayanların toplam kalp atış sayılarında bir milyon atış azalma mı oluyor?

Sizler hasta mısınız?

Bir şeye mecbur değilsin.

Kurallar koyulmazsa sen çocuk öldürecek misin?

Kural ilanı mı seni çocuk öldürmekten veya tecavüz etmekten alıkoyuyor?

Sizler bir çeşit müslüman mısınız?

Müslümanlar böyle konuşuyor çünkü.

İman olmasa dehşet bir dünya tasfiri var kafalarında.

Sizler de ahlak olmasa dehşet bir dünya tasfiri var kafanızda.

 

Madem toplumu örnek verdin, toplumdan konuşalım.

İçinde bulunduğun toplum Türkiye.

Madem topluma sürüye uyum göstermek gerekiyor.

O zaman sen niye islamcı iskeletine, davranış modeline, kültürüne sahip bu topluma sürüye uyum sağlamıyorsun?

Burada yazdıkların düşündüklerin sözlerin tamamen ters onların sürüsüyle toplumuyla

Niye uyum sağlamıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...