Jump to content

Allah Nerdedir?


Recommended Posts

Meleklerin kanatları olduguna göre

melekler fiziksel varlıklardır ki havayı kanatları ile iterek uçsunlar !

ee atmosfer dışındada kanatlarla uçamıycagına göre allah büyük ihtimallen varsa bulutların arasında bi yerde !

hatta öksürünce gök gürler

sinirlenince şimşek çakar !

Duygusal film izlerse yagmur yagar !

Porno izlerse kar yağar :D !(yazmıycaktımda dayanamadım :D )

Wc ye giderse başımıza taş yağar !

zıplarsa deprem olur !

vs !

Allah ALLAHı başımızdan eksik etmesin !

Saygılar !

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 92
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

TANRI VAR MIDIR?

Bir üniversite profesörü öğrencilerine su soruyu sorar;

- Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?

Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.

- Evet, her şeyi Tanrı yarattı!

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'Evet efendim' diye cevaplar.

Profesör devam eder.

- Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur. Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de Tanrı şeytandır.

Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.

Bu arada başka bir öğrenci ayağa kalkar ve 'Bir soru sorabilir miyim profesör' der. Profesör sorabileceğini söyler.

Öğrenci 'Soğuk var mıdır' diye sorar.

Profesör; 'Nasıl bir soru bu böyle, tabii ki vardır' di ye cevaplar. 'Sen hiç soğuktan üşümedin mi?'

Öğrenci 'Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur; yaşamda/ gerçekte biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (273 derece C) sıcaklığın kesin yokluğudur. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıkları mızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir' der ve devam eder.

- Profesör, karanlık var mıdır?

- Tabii ki vardır.

- Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur. Yasamda/ gerçekte karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık old uğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçerek! Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/ mekân için kullanılan bir kelimedir. O zaman size son bir soru daha sormak isterim, efendim. Şeytan var mıdır?

Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte cevaplar..

- Tabii vardır. Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir.

Öğrenci itiraz eder.

- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak Tanrı'nın yokluğudur. O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı'nın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/ kötülük insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarının bir sonucudur. O, aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk, ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.

Profesör kürsüdeki yerine çöker .

Genç öğrencinin adı Albert Einstein'dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

öyle cımbızla bir kaç ayet ve sözle ne yapmaya çalışıyorsunuzki okursan tam oku risalei nuru okumadan en kolay iş olan inanmam kelimesi yetmez önce bir oku sonra tüm evreni dolaş heryere bak bak bakalım kimi bulacaksın kimi reddedeceksin o zaman belli olur. bir de şu olayı okurmanı

TANRI VAR MIDIR?

Bir üniversite profesörü öğrencilerine su soruyu sorar;

- Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?

Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.

- Evet, her şeyi Tanrı yarattı!

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'Evet efendim' diye cevaplar.

Profesör devam eder.

- Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur. Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de Tanrı şeytandır.

Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.

Bu arada başka bir öğrenci ayağa kalkar ve 'Bir soru sorabilir miyim profesör' der. Profesör sorabileceğini söyler.

Öğrenci 'Soğuk var mıdır' diye sorar.

Profesör; 'Nasıl bir soru bu böyle, tabii ki vardır' di ye cevaplar. 'Sen hiç soğuktan üşümedin mi?'

Öğrenci 'Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur; yaşamda/ gerçekte biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (273 derece C) sıcaklığın kesin yokluğudur. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıkları mızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir' der ve devam eder.

- Profesör, karanlık var mıdır?

- Tabii ki vardır.

- Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur. Yasamda/ gerçekte karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık old uğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçerek! Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/ mekân için kullanılan bir kelimedir. O zaman size son bir soru daha sormak isterim, efendim. Şeytan var mıdır?

Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte cevaplar..

- Tabii vardır. Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir.

Öğrenci itiraz eder.

- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak Tanrı'nın yokluğudur. O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı'nın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/ kötülük insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarının bir sonucudur. O, aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk, ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.

Profesör kürsüdeki yerine çöker .

Genç öğrencinin adı Albert Einstein'dir. istedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
öyle cımbızla bir kaç ayet ve sözle ne yapmaya çalışıyorsunuzki okursan tam oku risalei nuru okumadan en kolay iş olan inanmam kelimesi yetmez önce bir oku sonra tüm evreni dolaş heryere bak bak bakalım kimi bulacaksın kimi reddedeceksin o zaman belli olur. bir de şu olayı okurmanı istedim.

bu yazıyı okumuştum.

burada einstein bahsettiği varlık allah mı?

risalleri beynimi tümden kaybetmeden okumayı bırakmış bir insanım,

ucuz yırttım yani.

yazdığın metinle yazımın başında sorduğum soruların ne alakası var?

kurana ve hadislere bakarak bana allahın nerde olduğunu söylemenizi istedim sadece.

sevgiler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
o başlığı ara ara takip ettim zaten.

ben akli çıkarımdan ziyade,

hadis ve ayetleri referans alan bir açıklama istiyorum.

kurandaki allah gökte tahtında oturan bir hükümdar gibi tasvir edilmiş.

öte yandan gene kuran hiçbirşeye benzemediğini

ve bize şah damarımızdan yakın olduğunu da söylüyor.

sahabe bu çelişkili durumu pek kurcalamamış.

bize şuana kadar allah mekandan ve zamandan münezzehtir diye yutturulan algı biçimi

sonradan kelamcılar tarafından ortaya konmuş.

ilk müslümanlar allahı bizim anladığımız gibi anlamamışlar sanırım.

kendisinin bir yeri ve makamı olduğu anlaşılıyor.

yer değiştirebildiği de.

önceki iletilerimdeki ayetlerden bu anlaşılıyor.

ben bunlara dayanan bir adres istiyorum. ;)

bence muho panteist :D

Allah heryerdedır demıs :D neden olmasın belkıde panteıstır ama o zamanlar panteıstın ne oldugunu bılmedıgı ıcın ıslam demıstır muslumanlık demıstır :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
bence muho panteist :D

Allah heryerdedır demıs :D neden olmasın belkıde panteıstır ama o zamanlar panteıstın ne oldugunu bılmedıgı ıcın ıslam demıstır muslumanlık demıstır :D

aslında hadislerde ya da kuranda

allah zaman ya da mekandan münezzehtir şeklinde bir ifade olmadığı gib

allah her yerdedir nevinden bir ifade de yok.

sadece kainatın her yerinde ne var ne yoksa allah onu bilir deniyor.

zaten ehli sünnet de bu her yerde olmayı ilmiyle her yerde olmak anlamında söylemekte.

hani allaha bir mekanda bulunmayı yakıştıramadıklarından.

oysa kuran bize allahın yerini gayet güzel açıklıyor.

hadisler de kıvırmaya fırsat vermeyecek şekilde olayı daha da somutlaştırıyor.

zannımca muhammed allahını yaratıklarına benzemekten

ve her türlü acizlikten tenzih etmesine rağmen bir mekana bağlı olmayı acizlik olarak düşünememiş.

o günün şartlarında çölde yaşayan bir bedeviden bu kadarı beklenir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İncil'den bu konuyla ilgili alıntı:

‘… Onları Atina'da bekleyen Pavlus, kentin putlarla dolu olduğunu görünce yüreğinde derin bir acı duydu. Bu nedenle, gerek havrada Yahudilerle ve Tanrı'ya tapan diğerleriyle, gerek her gün çarşı meydanında karşılaştığı kişilerle tartışıp durdu. Epikürcü ve Stoacı bazı filozoflar onunla atışmaya başladılar. Kimi, «Bu laf ebesi ne demek istiyor?» derken, kimi de, «Galiba yabancı ilahların haberciliğini yapıyor» diyordu. Çünkü Pavlus, İsa'yla ve dirilişle ilgili müjdeyi duyuruyordu. Onlar Pavlus'u alıp Ares tepesi kuruluna götürdüler. Ona, «Yaydığın bu yeni öğretinin ne olduğunu öğrenebilir miyiz?» dediler. «Kulağımıza yabancı gelen bazı konulardan söz ediyorsun. Bunların anlamını öğrenmek isteriz.»

Tüm Atinalılar ve kentte bulunan yabancılar, vakitlerini hep yeni düşünceleri anlatarak ve dinleyerek geçirirlerdi. Pavlus, Ares tepesi kurulunun önüne çıkıp şunları söyledi: «Ey Atinalılar, sizin her bakımdan çok dindar olduğunuzu görüyorum. Ben çevrede dolaşırken, tapındığınız yerleri incelerken üzerinde, ‘BİLİNMEYEN TANRI'YA’ diye yazılmış bir sunağa bile rastladım. Sizin bilmeden tapındığınız bu Tanrı'yı ben size tanıtayım.

«Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, göğün ve yerin Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, tüm ulusları bir tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bir bucağına yerleştirdi. Ulusların var olacağı belirli süreleri ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı. Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir. Nitekim, `O'nda yaşıyor ve deviniyoruz; O'nda varız.' Ozanlarınızdan bazılarının belirttiği gibi, `Biz de O'nun soyundanız.'

«Tanrı'nın soyundan olduğumuza göre, Tanrısal özün, insan düşüncesi ve becerisiyle biçimlendirilmiş altın, gümüş ya da taştan bir nesneye benzediğini düşünmemeliyiz. Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor. Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi'yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir.»

Ölülerin dirilmesiyle ilgili sözleri duyunca kimi alay etti, kimi de, «Seni bu konuda bir daha dinlemek isteriz» dedi. Bunun üzerine Pavlus aralarından çıktı gitti. Birkaç kişi ona katılıp inandı. Bunların arasında kurul üyesi Diyonisyus, Damaris adlı bir kadın ve birkaç kişi daha vardı.'

(İncil, Elçilerin İşleri, 17/16-34)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Iste böyleeeeee

Ülen Castro,bah bu dindarlari yine kötü yerlerinden yahaladin vede beni coh güldürdün.

Valla hahlisan.

Bu melekler Fezadaysa kanat gerek yon.

Cünkü fezada hava yok olunca kanadada gerekyok.

Burdada yahaladin müslümlerin attihlarini.

Eyer gercekten ganatlari varsa,onlar dünyada yasiyorlardir.

Dünyada deyilseler,müslüler burdada atiyorlar demek.

Zaten,heryerde atiyorlar,burdada atmislar cohmu.

On bine bir eklenmis cohmu sankim:-))))).

Valla ,bu islami kaynahlari birazdaha gurcalarsah,yahinda gatihsiz ateis olabilme mömkünati dogabilür.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
aslında hadislerde ya da kuranda

allah zaman ya da mekandan münezzehtir şeklinde bir ifade olmadığı gib

allah her yerdedir nevinden bir ifade de yok.

sadece kainatın her yerinde ne var ne yoksa allah onu bilir deniyor.

zaten ehli sünnet de bu her yerde olmayı ilmiyle her yerde olmak anlamında söylemekte.

hani allaha bir mekanda bulunmayı yakıştıramadıklarından.

oysa kuran bize allahın yerini gayet güzel açıklıyor.

hadisler de kıvırmaya fırsat vermeyecek şekilde olayı daha da somutlaştırıyor.

zannımca muhammed allahını yaratıklarına benzemekten

ve her türlü acizlikten tenzih etmesine rağmen bir mekana bağlı olmayı acizlik olarak düşünememiş.

o günün şartlarında çölde yaşayan bir bedeviden bu kadarı beklenir.

kuran, allahın nerede olduğunu söylüyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

yedi kat göğün üzerindeki arşında kendisi.

oradan yeri ve gökleri yönetiyor.

bu konuyla ilgili önceden çok şey karalamıştım.

onları toparlar toparlamaz yeni bir başlık altında tartışmaya açacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
yedi kat göğün üzerindeki arşında kendisi.

oradan yeri ve gökleri yönetiyor.

bu konuyla ilgili önceden çok şey karalamıştım.

onları toparlar toparlamaz yeni bir başlık altında tartışmaya açacağım.

lütfen mümkünse ayet olsun. çünkü bende "ki sizin de bildiğinizi düşündüğüm" panteist hadisler fazlasıyla var... yani panteizme karşı ayetler nelerdir?

tarihinde FightClub tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...