Jump to content

Madde hayal mi gerçek mi?


Recommended Posts

Ruhçu öğreti ve onun izinden giden tüm oluşumlar aslında maddenin bir hayalden, bir ilizyondan ibaret olduğunu iddia ederler hep.

Buna kanıt olarak öne sürdükleri şeylerden ilki maddenin aslında enerjiden oluştuğu,maddenin kökenine inilerse enerji dalgalanması vb. şeylerle karşılacağımızı söylemeleridir.Bir de işin içine ışığı falan sokarlar,akılları sıra maddenin aslının ilizyon ,dumani ve hayaletvari birşey olduğunu ispatlarlar.

Ama hesaba katmadıkları birşey var,enerji denilen şey de madde dışı birşey değildir.Madde onun konsantre haliyse,enerji ise maddenin dağınık ve değişik halidir. Işık denilen şey de maddeden başka birşey değildir.Yani maddenin kökenine inilince yine karşımıza madde ve gerçeklik çıkmakta.

Maddeyi hayal zannedenlerin öne sürdükleri ikinci delil ise,madde aleminin aslında duyu organlarımızın oyunları sonucu varmış gibi algılandığını belirtmeleridir.

Eğer biz birşeyi görüyorsak o şey var olduğu için değil,gözümüz öyle algıladığı için gördüğümüzü,eğer bir şeyi duyuyorsak aslında yine kulak adlı alıcımızın yarattığı şeyi algıladığımızı söylerler.

Yine burada hesaba katmadıkları birşey var.Eğer söyledikleri gibi madem onlar gerçek değil,alıcılarımızın oluşturduğu bir ilizyon hepsi.Öyleyse niye bir alıcımız bozulunca hemen tamire yani tedaviye koşuyoruz.Madem alıcılarımın oynadığı oyun bütün bunlar öyleyse bir şaşının objeleri çift görmesi de ,sağlıklı bir gözün tek görmesi kadar normal ve sağlıklıdır.Öyleyse neden sağlıklı gözün gördüğü teki kabul ediyorsunuz da şaşı gören gözü "sağlıksız" ve yanlış görüyor kabul ediyorsunuz.

Veya niye kataraktlı bir gözün ışıkların etrafında hale görmesini "sağlıksız" ve "yanlış" kabul edip tedaviye başvuruyorsunuz.Madem gerçeklik denilen şey alıcılarımızın ilizyonundan ibaret niye bu durumu "hatalı" kabul edip ameliyatlara,ilaçlara veya bitkisel kürlere başvuruyorsunuz.

Yine aynı şekilde kulağı ağır işiten birini niye "sesleri sağlıklı bir şekilde işitemiyor" deyip tedavi etmeye kalkıyorsunuz.

Nedenini ben söyleyeyim.Çünkü madde gerçektir ve ilizyon değildir.Öyle alıcılarımızın oyunu falan hiç değildir ve evrensel değişmez ölçüleri vardır.Bu yüzden bu ölçüleri sağlıklı bir şekilde algılayamayınca,madde gerçekliğini sağlıksız bir şekilde algıladığınızı anlıyor ve hemen tedaviye koşuyorsunuz.Eğer madde bir hayal olsaydı buna gerek kalmazdı.Maddenin gerçekliği sabittir ve kişiden kişiye değişmez.Tabii alıcılarınızda bir bozukluk yoksa.....

Şimdi vereceğim ayetler konumuzla doğrudan ilgili değil.Çünkü birinci anlamları, Allah'ın gönderdiği ayetleri ve peygamberleri yalanlayanları eleştirmekte.Kendilerine getirilen apaçık kanıtlara rağmen sapkınlıklarını sürdürenlerden bahsedilmekte.

Yalnız ayetlerin apaçık birinci anlamlarını kabul ettikten sonra,ayetlerin işaret ettiği başka anlamlara da kafa yorabiliriz öyle değil mi?Tabii bizim yükleyeceğimiz bu ikincil ve üçüncül anlamlar birer iddia ve varsayım olmaktan ileri geçemiyecektir.Bu yüzden şimdi bu söyleceklerimi sadece "bir beyin jimnastiği" olarak kabul ediniz lütfen.Bunun dışında bir amacım yok.

-Sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir." diyeceklerdi. (Enam Suresi 7. ayet)

Bu ayetin açık anlamı dışında başka işaretlerine bakacak olursak;size apaçık bir şekilde alıcılarınızla algılayabileceğiniz fiziksel şeyler sunduğumuz halde sizler bütün bu gerçekleri bir ilizyon ve hayal kabul etmekte ısrar ediyorsunuz anlamına da gelebilir mi?

-"İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş!" diye.

-Bu da mı sihir, yoksa siz görmüyor musunuz? (Tur suresi 13 ve 14. ayetler)

Yine bu ayetin birinci açık anlamı dışında beyin jimnastiği yapacak olursak;işte madde alemine hep bir hayal,hep bir ilizyon dediniz durdunuz,şimdi tadın şiddetli ateşin azabını bakalım görün madde gerçekmiymiş yoksa ilizyon mu? anlamında da dolaylı bir uyarı içeriyor olabilir mi acaba?

Tur Suresi 44. Ayet: Onlar gökten bir parçayı düşerken görseler 'Birbiri üstüne yığılmış bir bulut" diyecekler.

Kamer Suresi 2. Ayet: Hala bir mucize görseler, yüz çevirip: "Süregelen bir sihir!" derler.

Bu ayetlerde de, birinci anlamları dışında, acaba madde alemini bir ilizyon olarak gören ve "maddenin kökeninde üstüste yığılmış enerji dalgalanmaları" falan var deyip gerçekliğini inkar etmeye kalkanlara bir uyarı olabilir mi?

-Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları zaman! O: "Nasıl şu gördüğünüz gerçek değil miymiş?" diyecek, onlar da: "Evet Rabbimiz hakkı için gerçek!" diyecekler. O zaman: "Küfrettiğinizin cezası olarak azabı tadın!" buyuracak.(Enam Suresi 30 ayet)

Yine bu ayette birinci ve gerçek anlamda şüphesiz ki kafirlerin dini inkarlarının sonucu yaşadıkları hüsran anlatılıyor.Ama yine ayetlerin birinci anlamı dışında beyin jimnastiği yapacak olursak,dolaylı da olsa,madde alemini tüm ispatlarına rağmen bir ilizyon kabul edenler eleştiriliyor olabilir mi?

Dediğim gibi bütün bu ayetleri yazmamdaki neden zihin egzersizi yapmak sadece.Zaten ayetlerin ikincil ve üçüncül anlamları için çıkıp da kimse kesin olarak "şu şöyledir" diyemez.Diyenler yanılgı içerisindedir.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili emre

Yazının giriş ve gelişme kısmı. Madde gerçekliği üzerine kurulmuş. Maddenin gerçekliğini güzel anlatıyorsun.

Sonra kurandan kendi somutluğundan bahseden sureler seçmişsin. Şöyle bir sonuca çıkma gayretin var;

Kuran somut gerçekliği ve maddeyi tanımlıyor, kendinin de (kağıttan yapılmış kitap) somut varlığından hareketle bana inanın demek istiyor.

Halbuki kuran öncesi inanılan putlar da somuttu. taştan, ağaçtan vs yapılmıştı.

Ama kuranda yazılanların (soyutlamaların) gerçekliği yoktur. Hayal mahsulüdür. Allah, cin, şeytan, melek, öteki dünya vs. İşte bunlardır hayal mahsulü olan.

Yani kuran somut gerçekliğe inanın demiyor. Deseydi zaten putlara inanın demekten farkı olmazdı.

Sonuç itibariyle, somut gerçekliğin sen de farkındasın. Ama kutsal kitabının da bu gerçekliği göstermesini istiyorsun. Ama ne yazık ki öyle demiyor.

Ayrıca önümüzdeki duran madde gerçektir. Saptamasının da ilginç bir tarafı yoktur.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili emre

Yazının giriş ve gelişme kısmı. Madde gerçekliği üzerine kurulmuş. Maddenin gerçekliğini güzel anlatıyorsun.

Sonra kurandan kendi somutluğundan bahseden sureler seçmişsin. Şöyle bir sonuca çıkma gayretin var;

Kuran somut gerçekliği ve maddeyi tanımlıyor, kendinin de (kağıttan yapılmış kitap) somut varlığından hareketle bana inanın demek istiyor.

Halbuki kuran öncesi inanılan putlar da somuttu. taştan, ağaçtan vs yapılmıştı.

Ama kuranda yazılanların (soyutlamaların) gerçekliği yoktur. Hayal mahsulüdür. Allah, cin, şeytan, melek, öteki dünya vs. İşte bunlardır hayal mahsulü olan.

Yani kuran somut gerçekliğe inanın demiyor. Deseydi zaten putlara inanın demekten farkı olmazdı.

Sonuç itibariyle, somut gerçekliğin sen de farkındasın. Ama kutsal kitabının da bu gerçekliği göstermesini istiyorsun. Ama ne yazık ki öyle demiyor.

Ayrıca önümüzdeki duran madde gerçektir. Saptamasının da ilginç bir tarafı yoktur.

Sevgiler.

Hayır sevgili Ekinci;

Birinci olarak vermeye çalıştığım düşünce, madde dünyasının gerçekliği. Ayetlerin de bunlara vurgu yaptığını gösteriyorum.

Şeytanlar sadece Ahireti, Allah'ı inkar ettirmekle kalmıyor, bu evrenimizi bile hayal, gerçek dışı gibi göstermeye çalışıyorlar.

Zaten bu evrenden bile şüphe eden bir insan, Allah'a da kesin bir şekilde iman edemeyecektir. Ruhçu öğreti sinsice imanı felç ediyor.

Allah ve yarattığı cinler, ahiret evreni vs. hepsi gerçekler.

Hayal mahsulü olan, senin hurafe ateizm dinin ve ruhçuların sana kakaladığı felsefeler(komünizm, evrim vs...). Yobazca kafanı kuma gömmen gerçekleri ortadan kaldırmıyor.

Cesaretle gerçek bilgiye ve bilime yöneldiğinde, kendinizin uydurduğu yalanlardan, hayal dünyandan kolayca sıyrılabileceksin.

Rabbim yardımcın olsun ve seni ışığıyla buluştursun.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Emre,

Hatalısınız, baştan sona hatalısınız. İçinizde beslediğiniz ruhçu öğretiye karşı kin, kendinizi eriyip bitirmeye; aklınızı durdurmaya yarıyor sadece.

İslam’ın en büyük sorunlarından biriside materyalist felsefe uzantısıdır. Eğer maddesel gerçekliği kabul edecekseniz, Tanrısal bir gücü ortadan kaldırmanız gerektirmektedir. Çünkü maddesel gerçeklikte, Tanrı’ya gereksinim yoktur. Madde ve enerji ayrılmaz bir bütün ve devinim içinde kaotik bir süreçle ilerler. Sorun işte tam burada. Hem bunları kabul edip hemde bir yaratıcı olarak “Tanrı” olgusunu sokarsanız işin içine, işte bu yazılar gibi herzaman zırvalarsınız.

İdealist felsefe bildiğiniz kadar basit değildir. Ayrıca idealist felsefe hakkında da çok zayıfsınız. “Maddenin enerji boyutundaki dalgalanma olmadığını” söylemişsiniz, neye dayanarak? Birde kur’an ayetlerinden öznel düşüncelerinize göre anlamlar çıkarmışsınız. Kur’an’ın zaten kendisi maddesel gerçekliğe tam zıt kutuptadır. Algılanamayan, test edilemeyen iddaalarla dolu bir kitabı nasıl maddesel gerçekliğe kanıt olarak sunuyorsunuz? Maddenin en temel özelliği sınanabilir olmasıdır. Şimdi siz bana maddeden oluştuğunu (ateş) iblis’i yani şaytanı; test edilebilir düzeyde ortaya sunun. Bunu yapabilirseniz ve bunun yanında daha bir çok iddaları (Melek,Tanrı vs..) algılanabilir düzeye indirgeyeceksiniz.

İdealist felsefenin, Tanrı’yı dışladığını düşünüyorsunuz fakat bu büyük bir yanılgıdır. Algılarla algılanılan şeylerin (size göre hayaller) bir Tanrı tarafından kişiye gönderilmesi konularıda mevcuttur. Bu çok derin bir konu, sayfalar yetmez.

Dolayısıyla, Tanrı’nın varlığı argumanını sunacaksanız, materlalist felsefeden oldum olması uzaklaşmanız gerekmektedir. İkisini bir arada yürütemezsiniz. Yürütmek istersenizde; “Herşeyin ilk sebebi” gibi mekanik bir mantığı kullanmazsınız herhalde.

Zecal.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şeytanlar sadece Ahireti, Allah'ı inkar ettirmekle kalmıyor, bu evrenimizi bile hayal, gerçek dışı gibi göstermeye çalışıyorlar.

Kim bu şeytan, evrenimizi nasıl ve nerede gerçek gibi gösteriyormuş?

Zaten bu evrenden bile şüphe eden bir insan, Allah'a da kesin bir şekilde iman edemeyecektir. Ruhçu öğreti sinsice imanı felç ediyor.

Bu evrenden şüphe eden kim? Ruhçu öğretiden kastın nedir?

Ruhlara, şeytanlara inanan sizlersiniz.

Allah ve yarattığı cinler, ahiret evreni vs. hepsi gerçekler.

Bunlar ne biçim, nasıl gerçek? Senin yazının başında anlattığın gerçeklikle bunların ne ilgisi var?

Hayal mahsulü olan, senin hurafe ateizm dinin ve ruhçuların sana kakaladığı felsefeler(komünizm, evrim vs...). Yobazca kafanı kuma gömmen gerçekleri ortadan kaldırmıyor.

Cesaretle gerçek bilgiye ve bilime yöneldiğinde, kendinizin uydurduğu yalanlardan, hayal dünyandan kolayca sıyrılabileceksin.

Sonuçta ben de seni doğru dürüst düşünen biri zannediyordum. Sende şizofrenik parçalanmalar var. Kafan karmakarışık, sapı samanı birbirine karıştırmışsın. Bir yandan maddenin gerçekliğinden dem vurup diğer yandan kendi ruhçu anlayışınızı bizlere yansıtıyorsun. Komünizmi, materyalizmi, evrimi ruhçu felsefe olduğunu söyleyerek, cinlere ve ahiret evrenine asıl gerçeklir diyerek zırvalıyorsun.

Gerçek bilgi ve bilimden de ne anladığın da meçhul.

Bir diyalogda, karşılıklı konuşmalarda anlamları üzerinde hemfikir olunmuş kelimelerle düşüncelerimizi ifade edersek anlaşabiliriz. Sen materyalizme ruhçu öğreti dersen, ne materyalizmi ne de ruhçu öğretiyi bilmediğin ortaya çıkar. Veya bu kelimelerin içini boşaltıp kendine göre anlam verdiğin anlaşılır. O zaman birbirimizi anlayamayız. Daha doğrusu anlamlarında hemfikir olduğumuz insanlar birbirini anlar da. Sen kendine göre anlamlandırdığın kelimelerle konuşursan. Herkes saçmaladığına hükmeder.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kim bu şeytan, evrenimizi nasıl ve nerede gerçek gibi gösteriyormuş?

Bu evrenden şüphe eden kim? Ruhçu öğretiden kastın nedir?

Ruhlara, şeytanlara inanan sizlersiniz.

Bunlar ne biçim, nasıl gerçek? Senin yazının başında anlattığın gerçeklikle bunların ne ilgisi var?

Sonuçta ben de seni doğru dürüst düşünen biri zannediyordum. Sende şizofrenik parçalanmalar var. Kafan karmakarışık, sapı samanı birbirine karıştırmışsın. Bir yandan maddenin gerçekliğinden dem vurup diğer yandan kendi ruhçu anlayışınızı bizlere yansıtıyorsun. Komünizmi, materyalizmi, evrimi ruhçu felsefe olduğunu söyleyerek, cinlere ve ahiret evrenine asıl gerçeklir diyerek zırvalıyorsun.

Gerçek bilgi ve bilimden de ne anladığın da meçhul.

Bir diyalogda, karşılıklı konuşmalarda anlamları üzerinde hemfikir olunmuş kelimelerle düşüncelerimizi ifade edersek anlaşabiliriz. Sen materyalizme ruhçu öğreti dersen, ne materyalizmi ne de ruhçu öğretiyi bilmediğin ortaya çıkar. Veya bu kelimelerin içini boşaltıp kendine göre anlam verdiğin anlaşılır. O zaman birbirimizi anlayamayız. Daha doğrusu anlamlarında hemfikir olduğumuz insanlar birbirini anlar da. Sen kendine göre anlamlandırdığın kelimelerle konuşursan. Herkes saçmaladığına hükmeder.

Sevgiler.

Sevgili Ekinci, sen tam bir psikayatrik vakasın.

Sizler ruhçu öğretiyi ve de materyalizmi bilmiyorsunuz. Sadece size benimsetilen sloganları ve zırvaları ezbere tekrarlayıp duruyorsunuz.

Ve bu sayede şeytanlar kolayca sizleri avuçları içinde oynatıyorlar.

1- Kuran'a yani İslam'a göre tüm yaratılmışlar maddidir. Ve bu yüzden Allah yaratılmışlardan tamamen ayrıdır, şirk yasaktır.

Cennet ve cehennem farklı fizik yasalarına sahip maddi bir evrenin(Rabbin katı) içindedir yine.

Aynı şekilde cinler ve melekler de ateşten yaratılmış, sapına kadar maddi varlıklardır.

Ve islam'da hiçbir canlının ruhu-hayaleti yoktur:

http://hanifmusluman.info/hanifdostlar/63....D=4361&PN=1

2- Komünizm ve evrim, şeytani ruhçu öğretinin binlerce yıldır insanlara aşılamaya çalıştığı hurafelerdir. Sadece son 2 asırda bunu bilim ve materyalizm maskesiyle de sunmaya başladılar.

Ve bu 21. yüzyılda sizlere reenkarnasyon ve ruhlar alemi yalanlarını da benimsetmeye çalışacaklar.

Zaten birçok dine ve öğretiye bunların önemli bir kısmını benimsettiler(Hinduizm, Yahudiliğin kabalası, tasavvuf, Hıristiyanlık vs...)

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=4792

3- Kuran yani İslam tamamiyle objektif delillere dayalı gerçek bilgiye iman etmeni emreder. Bu yüzden hurafeler ve sapkın inançlar yasaktır.

http://www.mucizeler.com/

http://www.diniyazilar.com/dy/oku/726/kura...i-emretmesi.htm

Umarım birgün ruhçuluğa kul-köle olmaktan vazgeçer ve gerçek bilgiye yönelirsiniz.

Hele ki kendinizi materyalist zannedip onlara uşaklık etmeniz tam bir kara komedi örneği.

Rabbim yardımcınız olsun.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili emre

kusurabakma ama sen gerçekten ne maddeyi ne de maneviyi biliyorsun.

Maddi şeyler; ölçülür, biçilir, deney yapılır, duyu organlarımıza hitap eder vs.

Cini periyi ateşten yaratıyorsun ama cinin perinin ateşine ilişkin tek bir veri ortaya koyamıyorsun.

öyle görülüyor ki. Biz birbirimizi hiçbir şekilde anlayamayacağız. Konuştuğumuz dil farklı. Kendi kafana göre birşeyler yazıyorsun ama yazdıkların ne anlama geliyor. Okuyanlar anlıyor mu? hiç umurunda değil.

Açtığın konuya mütahil olmam hataydı.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili emre

kusurabakma ama sen gerçekten ne maddeyi ne de maneviyi biliyorsun.

Maddi şeyler; ölçülür, biçilir, deney yapılır, duyu organlarımıza hitap eder vs.

Cini periyi ateşten yaratıyorsun ama cinin perinin ateşine ilişkin tek bir veri ortaya koyamıyorsun.

öyle görülüyor ki. Biz birbirimizi hiçbir şekilde anlayamayacağız. Konuştuğumuz dil farklı. Kendi kafana göre birşeyler yazıyorsun ama yazdıkların ne anlama geliyor. Okuyanlar anlıyor mu? hiç umurunda değil.

Açtığın konuya mütahil olmam hataydı.

Sevgiler.

Tam tersine, sizlere çorba olarak hatalı bir şekilde yedirilen kavramların gerçek yüzünü anlatıyorum.

Yıllardır bunları sizlere anlattığımdan, burada doğrudan özet şekilde sundum. Ama gördüğüm kadarıyla bugüne kadar bu açıklamalarımı okumamısşın bile, çok yazık gerçekten.

Neyse bu senin için bir başlangıç, ışığa ilk adımın olsun sevgili Ekinci. Ruhçuluğun pençesinde kıvranmaktan kurtuluşunun...

Komünizmin ve evrimin gerçek ve sapkın yüzünü gördükçe, artık gerişi dönüşü olmayan aydınlanma sürecine gireceksin.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...
Tam tersine, sizlere çorba olarak hatalı bir şekilde yedirilen kavramların gerçek yüzünü anlatıyorum.

Yıllardır bunları sizlere anlattığımdan, burada doğrudan özet şekilde sundum. Ama gördüğüm kadarıyla bugüne kadar bu açıklamalarımı okumamısşın bile, çok yazık gerçekten.

Neyse bu senin için bir başlangıç, ışığa ilk adımın olsun sevgili Ekinci. Ruhçuluğun pençesinde kıvranmaktan kurtuluşunun...

Komünizmin ve evrimin gerçek ve sapkın yüzünü gördükçe, artık gerişi dönüşü olmayan aydınlanma sürecine gireceksin.

Selam ve sevgiler.

1.Komunizmi aradan cikart olur mu?

2.Evrimi sapkin buluyosun ok

peki neyi sapkin??

Adem ve Havva daha mi akla yatkin??

3.Evet dedigin gibi madde enerjiden olusur enerji de yavaslatilabilirse(kendi hizi kadar)o zaman maddeye donusur

4.Maddeyi hangi salak hayal zannediyor?niye bi yerinden salliyosun?

madde iluzyondur diyen bi arkadas goster tamam dicem

bence sen dusunmeden ne kadar anladiysan o bilgilerinle bise kanitlamaya calisiosun ama yannis yapiosun

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

AHKAF

3. Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak gerçek ile ve belli bir süreye göre yarattık. İnkar edenler, uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.

Allah "gerçek"-"hak" olarak yarattığını da belirtiyor ayetlerinde.

Ayrıca bazı ayetlerinde yarattığı varlıklar üzerine yemin ediyor. Örneğin:

TIN

1. Yemin olsun incire, zeytine,

2. Tûr-i Sîna'ya,

3. Ve şu güvenli kente ki,

Rabbimiz bir hayalin üzerine yemin etmez. Gerçekler ki üzerlerine yemin etmekte.

Kısacası ruhçu öğretinin insanlara benimsetmeye çalıştığı "herşey algılarımızın bir oyunu, gerçekte madde bir hayalden ibarettir" inancı doğru değildir.

Yine her zamanki gibi ruhçuluk, insanları yanlış inanışlara ve hatta inkara yönlendirmek için çırpınmaktadır.

Bunu fark etmenin yolu yine "yalnız Kuran" deyip İslam'a yönelmekten geçmektedir sevgili arkadaşlar.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili emre,

pek çok müslümanda yahudi takıntısı varken

böyleleri her taşın altında yahudi parmağı ararken

benzer şekilde siz ve diğer bazı hanif arkadaşlarda da ruhçuluk takıntısı var.

öyle ki tamamen maddeci bir yaklaşım olan evrimsel gelişimi ruhçuluktaki ruhsal gelişime benzetip aralarında ilişki kuruyor

ve bunları benzer tehditler olarak algılıyorsunuz.

oysa islam maddeci görüşten çok uzakken, ruhçulukla iniltili pek çok öğeyi bizzat kendi içinde barındırmaktadır.

en basitinden materyalizm görünmeyen herşeyi reddederken, islam ve ruhçuluk pek çok metafizik öğeyi barındırırlar.

bu bakış tarzı bana gerçekçi gelmiyor.

saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Emre yazını çok beğendim..

Ruhçuluk islamada sokulmuş bir şekide ,bu konuda ne düşünüyorsun ?

Teşekkür ederim sevgili kardeşim.

Evet ruhçuluk İslam dünyasına hem hadis hem de özellikle tasavvuf öğretisiyle sokuşturuldu.

Halbuki Kuran tam tersine bu pagan inançla mücadele için gelmişti.

Yeri gelmişken yine belirtelim, İslam'a göre canlıların ruhu-hayaleti yoktur.:

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.as...D=4361&PN=4

Ve konuyla ilgili olarak, arkadaşımla birlikte hazırladığımız video:

http://video.google.com/videoplay?docid=87...85379&hl=en

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madde gerçekse Allah mekandan münezzeh olamaz.

Öyleya bu evren gerçekse Allah'ın gerçekliğiyle nasıl etkileşime girer...ya Allah'ın içindedir ya dışında

Allah cennette görülecekse ve bizde madde halinde cennette tekrar yaratılacaksak algılanan Allah nasıl mekansız olur

Bu çelişkiyi farkeden islam alimleri bile kıvırmak zorunda kalmıştır

İmam-ı Rabbani MEKTUBAT

"Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu. Vaktaki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti(açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur). Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değil dir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat'ın (Allah'ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya..."

''Sübhan Hak'kın halkı (Allah'ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir.' Bunun manası şu demeye gelir: 'Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur."

"Hariçte Yüce Hak'tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah'ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah'ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola..."

Muhyiddin Arabi

''Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan başka varlıklar, yahut alem adıyla anılan şey, Hak'ka nispetle bir şahsın gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan başka olan varlıklar, Allah'ın gölgesidir... Gölge şüphesiz histe mevcuttur.

...ış benim sana anlatttığım gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise hayalin manasıdır. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir şeydir. Kendi nefsi ile varolmuştur. Hak'tan hariç bir varlıktır. Halbuki kendi nefsinde böyle değildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmuş ve ona bitişik olduğu halde zahiri görünüşte sahibinden ayrılması imkansızdır.... Mesele sana anlattığımız gibi olunca bil ki, sen hayalsin. Bütün idrak ettiğin ve "o Hak'tan ayrıdır" yahut "o ben değilim" dediğin varlıklar da hep hayaldir. şu varlığın hepsi de hayal içindedir. Gerçek varlık, zatı ve aynı itibarıyle ancak Allah'tır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Madde gerçekse Allah mekandan münezzeh olamaz.

Öyleya bu evren gerçekse Allah'ın gerçekliğiyle nasıl etkileşime girer...ya Allah'ın içindedir ya dışında

Allah cennette görülecekse ve bizde madde halinde cennette tekrar yaratılacaksak algılanan Allah nasıl mekansız olur

Bu çelişkiyi farkeden islam alimleri bile kıvırmak zorunda kalmıştır

İmam-ı Rabbani MEKTUBAT

"Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu. Vaktaki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti(açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur). Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değil dir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat'ın (Allah'ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya..."

''Sübhan Hak'kın halkı (Allah'ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir.' Bunun manası şu demeye gelir: 'Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur."

"Hariçte Yüce Hak'tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah'ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah'ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola..."

Muhyiddin Arabi

''Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan başka varlıklar, yahut alem adıyla anılan şey, Hak'ka nispetle bir şahsın gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan başka olan varlıklar, Allah'ın gölgesidir... Gölge şüphesiz histe mevcuttur.

...ış benim sana anlatttığım gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise hayalin manasıdır. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir şeydir. Kendi nefsi ile varolmuştur. Hak'tan hariç bir varlıktır. Halbuki kendi nefsinde böyle değildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmuş ve ona bitişik olduğu halde zahiri görünüşte sahibinden ayrılması imkansızdır.... Mesele sana anlattığımız gibi olunca bil ki, sen hayalsin. Bütün idrak ettiğin ve "o Hak'tan ayrıdır" yahut "o ben değilim" dediğin varlıklar da hep hayaldir. şu varlığın hepsi de hayal içindedir. Gerçek varlık, zatı ve aynı itibarıyle ancak Allah'tır.

Madde nasıl gerçek değildir .Yaşayan, dokunan, gören bir varlık maddenin hayal olduğunu nasıl tasavur edebilir ?

Tabii ki Allah hem zamandan münezzeh hemde maddenin dışındadır ..

Sen cennette nasıl bir donanımla yaratılacağını nerden biliyorsun ?

Bunu ancak Allah bilebilir ve eğer cennete göreceğimizi söylüyorsa kesinlikle senin şu anda nasıllığını kavrayamayacağındır.yada benim ...

yukarıdaki yazıyı anladığımı söyleyemem çok fazla yabancı kelime içreiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın Emre,

Hatalısınız, baştan sona hatalısınız. İçinizde beslediğiniz ruhçu öğretiye karşı kin, kendinizi eriyip bitirmeye; aklınızı durdurmaya yarıyor sadece.

İslam’ın en büyük sorunlarından biriside materyalist felsefe uzantısıdır. Eğer maddesel gerçekliği kabul edecekseniz, Tanrısal bir gücü ortadan kaldırmanız gerektirmektedir. Çünkü maddesel gerçeklikte, Tanrı’ya gereksinim yoktur. Madde ve enerji ayrılmaz bir bütün ve devinim içinde kaotik bir süreçle ilerler. Sorun işte tam burada. Hem bunları kabul edip hemde bir yaratıcı olarak “Tanrı” olgusunu sokarsanız işin içine, işte bu yazılar gibi herzaman zırvalarsınız.

İdealist felsefe bildiğiniz kadar basit değildir. Ayrıca idealist felsefe hakkında da çok zayıfsınız. “Maddenin enerji boyutundaki dalgalanma olmadığını” söylemişsiniz, neye dayanarak? Birde kur’an ayetlerinden öznel düşüncelerinize göre anlamlar çıkarmışsınız. Kur’an’ın zaten kendisi maddesel gerçekliğe tam zıt kutuptadır. Algılanamayan, test edilemeyen iddaalarla dolu bir kitabı nasıl maddesel gerçekliğe kanıt olarak sunuyorsunuz? Maddenin en temel özelliği sınanabilir olmasıdır. Şimdi siz bana maddeden oluştuğunu (ateş) iblis’i yani şaytanı; test edilebilir düzeyde ortaya sunun. Bunu yapabilirseniz ve bunun yanında daha bir çok iddaları (Melek,Tanrı vs..) algılanabilir düzeye indirgeyeceksiniz.

İdealist felsefenin, Tanrı’yı dışladığını düşünüyorsunuz fakat bu büyük bir yanılgıdır. Algılarla algılanılan şeylerin (size göre hayaller) bir Tanrı tarafından kişiye gönderilmesi konularıda mevcuttur. Bu çok derin bir konu, sayfalar yetmez.

Dolayısıyla, Tanrı’nın varlığı argumanını sunacaksanız, materlalist felsefeden oldum olması uzaklaşmanız gerekmektedir. İkisini bir arada yürütemezsiniz. Yürütmek istersenizde; “Herşeyin ilk sebebi” gibi mekanik bir mantığı kullanmazsınız herhalde.

Zecal.

Nedense size cevap verememiş :D kendi argümanının Allah'ın varlığını yalanladığının farkında bile değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Madde nasıl gerçek değildir .Yaşayan, dokunan, gören bir varlık maddenin hayal olduğunu nasıl tasavur edebilir ?

Tabii ki Allah hem zamandan münezzeh hemde maddenin dışındadır ..

Sen cennette nasıl bir donanımla yaratılacağını nerden biliyorsun ?

Bunu ancak Allah bilebilir ve eğer cennete göreceğimizi söylüyorsa kesinlikle senin şu anda nasıllığını kavrayamayacağındır.yada benim ...

yukarıdaki yazıyı anladığımı söyleyemem çok fazla yabancı kelime içreiyor.

Maddenin dışındaysa sınırlı bir varlık nasıl mekansız olur?

Cennetteki fiziksel gerçekliğin farklılığı vücut gözüyle algılanacak Allah'ı mekansız yapmaya yetmez

Seninde idealizm hakkında bilgin yok anlaşılan...

Yaşıyorum dokunuyorum görüyorum derken aslında elektrik sinyallerinin beyninde oluşturduğu ilüzyonla muhatapsın...asla algılarının dışına çıkamayan

insan madde hakkında kesin konuşamaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranda devinimin gerçekliğine ilişkin bir ayet var ..Daha doğrusu benim farkettiğim bir ayet ..Belikde daha fazlasıda vardır devinimn gerçekliği Allahı nasıl reddebilir ki?..

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (HUD SURESİ / 108)

Cennetten sonrada göklerle yeriin devam etmesi devinimi doğruluyor..

Yaratılan herşey madde yaratan ondan Münezzehtir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...