Jump to content

ateistler okuyunuz...


Recommended Posts

Bu hikayede en büyük özellik birşeye inanmak için onu görmenin şart olmadığını bizim aklımızın alamayacağı olağanüstü şeylerinde varolabileceğini gayet mükemmel bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır.

Başka enerji kaynaklarının mümkün olup olmadığını fark etmek için beklemeleri veya mümkünse araştırmaları gerekir.

Onun yerine birşeyleri gerçek olarak kabul ediyorlar. Hem de ağızları, mide asitleri gibi aksi yönde kanıt oluşturabilecek şeyler varken.

Bu şahısları yazan herhalde dindar biri. İnançlıların inançlarına ters düşen yeni şeyler keşfedildiğinde ne kadar şaşırdıklarını iyi biliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ciddiyetten bahsetmişsin ok sohbet edebilmek için sözcüklere ihtiyaç var demişsin sağırlar nasıl sohbet ediyor.

Dış dünya algı organları ile algılanır ewet ama doğru algılanırmı tartışılır.bende algı ateistiyim nası olcak peki şimdi..

Ciddiyet dedin peki senin algıladığın şeye nasıl güvenebilirim sen bebeklerinkine güvenemezken.gözün 6000 iie 16000 öngstrom arası dalgaboylarını algılıyor ve bunu elektrik olarak beyne iletiyor beyninde bunları GÖRÜNTÜYE ÇEVİRİYOR keza kulağın 4000 ile 8000 hz arası frekansları algılıyor.Bunların altı veya üstü bizim için (algılayamadığımızdan algı araçlarımız sınırlı kapasitede olduğundan) yok mu farzedeceğiz.Peki bizden fazla yada az algıladıklarını idda ettiğimiz varlıkları bu sınırlı algılama araçlarımıza göremi yargılayacağız.

Mesele bebeklerin algılaması değil senin komiğine gitmiş oalbilir ben sadece nereden biliyorsun BELKİ de vardır dedim var demedim... sadece ALLAH konusunda olduğu kadar keşke her konudadada şüpheci olsanız da bende size CİDDİ diyebilsem

Bak şimdi,

İkra doymaz ve durmaz birisiniz herhalde.

Ciddiyetten bahsetmişsin ok sohbet edebilmek için sözcüklere ihtiyaç var demişsin sağırlar nasıl sohbet ediyor.

Sözcükler şeylerin kavramlarının ifadesidir. Bu ifade yaygın olarak sesli yapılmakla birlikte sağırlarda el işaretleri yoluyla kavramları yani sözcükleri birbirlerine ileterek konuşurlar. Hiç görmemenize hayret ettim şimdi.

Bizim tek duyu organımız kulağımız değil ne de olsa. Ve hatta hem sağır hem kör olan kişiler dokunmak yoluyla yine konuşurlar. Bu kişilerin ellerinin içinde yapılan el hareketleriyle onlara bir alfabe öğretilir. Bu alfabeyle kendilerini ifade etmeleri ve kavramları öğrenmeleri sağlanır. Bunun filmi bile var aslında...

Dış dünya algı organları ile algılanır ewet ama doğru algılanırmı tartışılır..

Elbette miyop biri ile sağlıklı biri aynı şeyi görmez. Ama miyop biri gözlük takınca o da sağlıklı kişinin gördüğünü gürür. Diğer algı organlarınızın algısı ile doğrulayabileceğiniz bilgiyi temelde doğru kabul edebilirsiniz.

Ciddiyet dedin peki senin algıladığın şeye nasıl güvenebilirim sen bebeklerinkine güvenemezken...

Benim neye güvenip güvenmediğim sizin bana güvenip güvenmemenizin belirleyeni olmaz, bu sadece yanlış bir çıkarım. Ayrıca ben bebeklerin algısına güvenmiyor değilim, demekki bu yanlış bir algılamaya başlı yanlış bir çıkarım.

gözün 6000 iie 16000 öngstrom arası dalgaboylarını algılıyor ve bunu elektrik olarak beyne iletiyor beyninde bunları GÖRÜNTÜYE ÇEVİRİYOR keza kulağın 4000 ile 8000 hz arası frekansları algılıyor.

Bunlar için link bekliyorum. Keza gözü bilmiyorum ve bulamıyorum ancak kulak için verilen sayıların doğruluğundan oldukça şüpheliyim. Bu duyuş sınırı en son baktığımda (ki bir kaç gün oluyor) 20 ila 16.000 hz arası idi.

Bunların altı veya üstü bizim için (algılayamadığımızdan algı araçlarımız sınırlı kapasitede olduğundan) yok mu farzedeceğiz.Peki bizden fazla yada az algıladıklarını idda ettiğimiz varlıkları bu sınırlı algılama araçlarımıza göremi yargılayacağız.

Çok haklı bir konuya müthiş bir doğrulukla parmak basmışsınız tebrik ederim. Tabii ki bizim duyu organlarımızın dışında kalan şeyleri yok saymayacağız. Ama elbette algımızın dışında kalan, bizi aşan şeyler için araç kullanacağız. Bkz. mikroskop, teleskop vs. Yani biz 500 yıl önceki insan kadar aciz değiliz bu konuda neyse ki. Sesleri, dalga boylarını, manyetik alanları filan ölçebiliyoruz. Ölçtükten sonra, ne bileyim kullandığınız "yargılama" sözcüğünü biraz ağır bulduğumdan ben buna değerlendirme diyeceğim; ölçtükten sonra fiziksel algı sınırlarımızın dışında kalan şeyler hakkında bir değerlendirme yapabiliyoruz. Ör. Yarasalar.

Mesele bebeklerin algılaması değil senin komiğine gitmiş oalbilir ben sadece nereden biliyorsun BELKİ de vardır dedim var demedim...

İşte yukarıdaki ölçüm araçlarının deneylerine dayanarak biliyorum (bkz. ultrason) ki bebekler anne karnında konuşmazlar. Yani ben de anneyim, ultrasona da girdim, arkadaşlarıma da eşlik ettim yok böyle bişey. Sakin sakin uyuyorlar. Doğduktan ancak dört ay sonra kendi ellerini ancak fark eden bir canlıdan söz ediyoruz. Kedi olsa çocukluk evresinin ortasına ulaşırdı dört ayda. Zaten en ufak izi olsa yukarıda yazılan hikayedekine benzer bir olasılığın bilim dünyası birbirine girerdi. Belkisi olmayan şeyler vardır. Belli koşullarda bir çok şeyin belkisi artık bilim için yoktur. Bazı "şeyleri" bilebiliriz. Bilimsel bilgiyle ve bilim felsefesiyle ne kadar ilgilendiğimiz bilinebilirlik ve bilinemezlik sınırlarının ne kadar farkında olduğumuzu belirler sadece.

Kısaca saçma. Saçma olduğu kadar da etkisiz bir yazı yukarıdaki.

Link to post
Sitelerde Paylaş

senin gibi cumleleri tek tek ayiklayip cevap verememem tamamen usengecligimden ama sondan baslamak istiyorum.

Gercekten sasirdim annesin ve bebeklerin daha anne karninda seslere tepki verecegini okumamis olabilirsin fakat gorememissinde (gercekten sasirdim elestri deil)

sonra o anlatilan bebek hikayesi ile hic bir baglantim yok ewet o hikaye super vede dogru yada sacma demedim fazla takilip kaldin konuya.

Gozun ve sesin algi birimleri arasinda yanilmis olabilirim baskalari gibi google dan indir copy-paste yap yapmadim bu konularda extra bir uzmanligimda yok sadece okudugum yanlis aklimda kalmis ama anlatmak istedigim konu yerine birimlere takilmissin.

Senin neye guvenip guvenmedigini bilememem algi konusnda enteersede etmiyor zaten ben olaya evrensel bakmaya calisiyorum sen ahmet cakar-kazim kanat diyologu yapiyorsun.

sagirlarin sohbeti konusundaki engin ve aydinlatici bilgiler icin tesekkur gene misalere takilip kalmisin ayni kuarnadi misaller gercek sanan birebir algilayan muslumanlar gibi madem merak ettin bulabilirsen sana link yolicam olcu birimleri hakkinda

Son olarak evet doyman bilmeyen biriyim ama herhalde benim sorunum degilmi.Allah kimseyi bilgiye tok yapmasin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

buyrun efendim bulamadiginiz linki 10 saniye kadar kisa bir surede google buldum bu arada cok ozur dilerim okuduklarimdan aklimda kalan birimi 6000 ile 16000 ongsrtom yazmistimya 4000 ile 7000 mis bu hayati hata icin gayet insanca bir hareket olan unutma yanlis hatirlama icin ozur diliyor sevgili GOOGLE tesekkuru bir borc biliyorum

sana bu konuda KESINLIKLE cevap yazmayacagim istedigin gibi sacmalayabilirsin

http://www.odevsel.com/biyoloji/4309/gorme-organimiz-goz.html

(ISIK bolumune bak geen bulamazsin falan cevap yazmicam ya kolaylik olsun)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...