Jump to content

Muhammed'in iktidarsizligi


Recommended Posts

Bolum 1) Kucuk Muhammed

Bolum 2) Hatice ve Muhammed

Bolum 3) Peygamberligin baslangici

Bolum 4) Hicret

Bolum 5) Böl ve ele geçir taktiği

Bolum 6) Cennet vaadleri ve siddete tesvik

Bolum 7) Baskinlar ve Yagmalamalar

Bolum 8) Muhammed'in tecavuz ve iskenceleri

Bolum 9) Muhammed'in iktidarsizligi

Muslumanlar arasinda Muhammed'in ustun cinsel guce sahip olduguna dair yaygin bir inanc vardir. Muhammed'in sehveti hakkinda bir cok sahih hadisler mevcuttur. Ornek olarak su hadise bir goz atalim;

Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı. Kendisine:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?"

"(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha paktır!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219).

Ustteki hadisten anladigimiz kadari ile Muhammed bir gecede tum hanimlarini sirayla ziyaret ederek hepsi ile yatabilecek guce sahiptir. Oysa ki durum tamamiyle Muhammed'in duzmecesidir. Muhammed "50'li yaslarindan sonra" artik iktidarsiz bir erkektir. Gunumuzde sehveti ve cinsel gucu hakkinda boburlenen kisilerin "cogunun" aslinda cinsel yonden iktidarsiz ve kompleksli kisilikler oldugunu bilmekteyiz. Muhammed'in sehveti hakkinda gecen tum rivayetler 50'li yaslarindan sonra ortaya cikmistir. Muhammed Hatice ile olan evliligi doneminde 40 yasini askin bir hanimdan 7 tane cocugu olmustur. Oysa ne hikmettir ki 40 kusur yasinda bir bayandan yarim duzine cocuk yapan Muhammed, 50'li yaslarindan sonra onca gencecik kizlarla evlenmesine ragmen hic bir cocugu olmamistir.

Muslumanlar ustte ki paragrafimdan sonra hataya dustugumu, Muhammed'in iktidarsiz olmadigini iddia edebilir ve kanit olarak Mariye'den olan "sozde" oglu Ibrahim'i ornek gosterebilirler. Islami kaynaklara gore Muhammed'in Mariye'den bir oglu olmustur.

Isin enteresan tarafi ise, Islam alimi Ibni Sad, "Tabakat" adli eserinde Mariye'yi Medine'de surekli ziyaret eden hristiyan bir adamin olduguna dair bilgilere eserinde yer vermistir. Ayni bilgilere Taberi'de de rastlamak mumkun. Rivayet'e gore Mariye ve Mebur hakkinda cikan dedikodulara son vermek icin Muhammed Ali'yi gorevlendirir ve Mebur'u oldurmesini emreder. Mebur Ali'yi karsisinda gordugunde korkudan entarisini kaldirir ve avret yerini Ali'ye gosterir. Mebur'un cinsel organi olmadigini goren Ali, Mebur'u oldurmekten vazgecer ve Mebur'un hadim oldugunu Muhammed'e bildirir.

Oncelikle aklimiza gelen soru sudur ki, Muhammed neden sucsuz bir kisinin oldurulmesini istemistir? Mebur gercekten penissiz ya da hadim bir kisi ise o halde Muhammed bunu neden bilemedi ve Ali'yi o'nu oldurmekle gorevlendirdi? Mebur Ali'nin o'nu oldurecegini nereden biliyordu da entarisini kaldirip avret yerini gosterme ihtiyacini kendinde hissetti?

Muslumanlarin bu durumu ortbas etme cabalarinin bir diger sekli ise Mebur'un aslinda Mariye'nin kardesi oldugudur. Mebur Mariye'nin kardesi olsa idi bir kere medine'de dedikodu cikmasina hic bir gerek kalmazdi.

Diger bir ortbas cabasi ise Mebur'un cok yasli bir erkek olmasidir. Oysa ki yine islami kaynaklardan okudugumuz bilgilere gore Mebur, Sirin ve Mariye Muhammed'e Misir hukumdari Mukavkis tarafindan gonderilen 3 kolelerdir. Misir hukumdari Muhammed'e neden yasli bir kole gondermistir? Hatta yolculuk sirasinda Sirin ve Mariye'nin guvenligine de bizzat Mebur ustlenmistir. Mebur cok yasli bir erkek ise Mariye ve Sirin'in guvenligini nasil saglayacakti?

Ayse hakkinda cikan dedikodularda da Safvan'a hadim iftirasi atilmamis miydi? Muhammed'in hanimlari ile anilan tum erkekler neden hep hadim damgasi yiyiyordu?

Tum bu ortbas cabalari neden? Hikayeler neden birbirini tutmuyor? Muhammed'in gizlemeye calistigi gercek nedir?

Yoksa Ibrahim Muhammed'in degilde, asil Mebur'un mu ogluydu?

Devam ediyorum....

Diger bir rivayete gore Ibrahim dogdugunda Cebrail melegi Muhammed'e gelerek "Esselamu aleykum ya aba ibrahim" (selamun aleykum ya ibrahim'in babasi) demistir. Apacik belli ki Muhammed yine her zaman ki gibi Cebrail'den tasdik alarak medine'de cikan dedikodu ve soylentileri susturmak istemistir.

Muhammed narsist kisiliginin yani sira kendisini bir seye inandirmakta ve sartlandirmakta usta idi. Psikolojik rahatsizliklari sebebiyle kendisinin peygamber olduguna inanan Muhammed, Ibrahim'in de kendi oglu olduguna da inanmis ve Ibrahim 16 aylik bir bebek iken oldugunde aglamistir. Fakat icindeki suphe hic bir zaman dinmemistir.

Muhammed, Ibrahim dogdugunda 60 yaslarinda yasli ve ihtiyar bir adamdi. Mariye cok genc ve guzel bir kadin olmasina ragmen Muhammed hic bir zaman onunla evlenmedi. Cunku hakkinda cikan dedikodular ve icindeki suphe muhammed'i her zaman rahatsiz etmistir. Mariye ile neden evlenmediginin sebebi gun gibi asikardir.

Yine Ibni Sad'in "Tabakat" adli eserine baktigimizda, Ibrahim bebek iken Muhammed onu kollarina almis ve Ayse'ye soyle demistir; "Bak, bana ne kadar benziyor degil mi?". Ayse Muhammed'in sorusuna su cevabi verir; "Ben pek bir benzerlik gormuyorum". Muhammed ise " Tombul yanaklarini gormuyor musun?" diye cevap verir. Ayse bu sefer " Yeni dogan her cocuk sut ictigi icin tombul yanaklidir" cevabini verir.

Diger bir yalan ise Muhammed'in 30-40 erkegin sehvet gucune sahip oldugudur. Muhammed'in yapmak istedigi hayatinin son 10 senesinde yasadigi cinsel acizligi gizlemektir. Yazimin basinda da belirttigim gibi Muhammed 25-35 yaslari arasinda tam 7 cocugu olmustur ve bu cocuklarin tumu 40 yasini askin Hatice'dendir. Muhammed'in haremindeki karilari ve cariyelerinin hicbiri Muhammed'e cocuk verememistir. Sorunun nedeni ise Muhammed'in iktidarsizligidir.

Daha onceki yazilarimda Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini ve epilepsi olabilme ihtimalini saglam kaynaklarida ele alarak yazmistim. Yazimi okumak icin Tiklayiniz---->Muhammed'in psikolojik rahatsizliklari

Ayrica nette ufak bir arastirma sonucu buldugum "Epilepsi ve cinsellik" adinda bir yazidan ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istedim;

"Sıklıkla bu tedavi ömür boyu sürdürülür. Birçok hastalıkta olduğu gibi, hastalığın kendisi de, kullanılan ilaçlar da cinsel yaşamı etkileyebilir. Hastanın varsa cinsel eşi ile birlikte, tedaviyi düzenleyen nöroloji uzmanıyla bu konuda konuşmasında büyük yarar vardır." Kaynak icin Tikla!

Muhammed son 10 senelik yasami ve iktidarsizligi suresince hanimlarini (ozellikle ayse'yi) eliyle oksayarak tatmin etmeye calismistir.

Diger bir rivayete gore Cabir ibn Abdullah isimli bir kisi ve Muhammed arasinda soyle bir konusma gecmistir;

Câbir şöyle demiştir: Babam Abdullah, arkasında yedi yâhud dokuz kız bırakıp vefat etti. Bir müddet geçince ben bir kadınla evlendim. Peygamber :

"Evlendin rni yâ Câbir?" diye sordu. Ben:

Evet evlendim! diye cevâb verdim. O:

"Bakire kız ile mi, yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben:

Dul bir kadınla evlendim, dedim. Peygamber:

"Kendisiyle oynaşacağın, seninle oynaşacak- -yâhud: Kendi­siyle gülüşeceğin, seninle gülüşecek- bir kızla evlenseydin ya!" bu yurdu.

Muhammed'in cogu hadislerde karilari ile cinsel iliskiye girmeyip sadece oksadigi ve kadinlarin mahrem yerlerini elledigi vurgulaniyor. Hatta bazi hadislerde ise Muhammed cogu zaman cinsel iliskiyi "kafasinda canlandiriyor" ve bu yolla kendini tatmin etmeye calisiyordu;

"Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu."

Buhârî, Tıbb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Müslim, Selâm 43, (2189).

Ustteki hadiste anlatilmak istenen sudur ki, Muhammed Ayse ile oynastigi vakitler hayal gucunu kullanarak Ayse ile cinsel munasebette oldugunu gozlerinde canlandiriyordu. Muhammed iktidarsizligini yahudilerin o'na buyu yaptigi gerekcesi ile gizlemeye calisiyordu. Bir diger hadiste ise Ayse su sozleri kullaniyor;

"Sizden hanginiz, nefsine, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nefsine hakim olduğu kadar hakim olur?" Buhari, Hayz 5; Müslim

Genc yasin verdigi tecrubesizlikle, Ayse bu durumu "peygamber'in nefsine hakimiyeti" olarak kabulleniyor, ya da Muhammed o'na oyle diyordu. Halbuki Muhammed'in hicte nefsine hakim olabilen birisi olmadigini hem Mariye ile Hafsa'nin yataginda yakalanisindan ve hemde Safiye'yi kocasini oldurerek dul bir kadin olarak aldigi gunun aksami yataga atmasindan biliyoruz. Ayrica yine Ibni Sad'in "Kitab El-Tabakat El-kabir" adli eserinde, Ayse'nin su sozlerine rastlamaktayiz;

"Ben peygamberin avret yerini hic bir zaman gormedim.."

Muhammed'in hanimlarina neden avret yerini gostermediginin yorumunu sizlere birakiyorum..

Buraya kadar yazdiklarimin hepsi sadece birer spekulasyon. Muhammed'in gercekten iktidarsiz oldugunu ustteki yazdigim orneklerden cikarmak kisinin kendi hur iradesine kalmis bir durumdur. Fakat Ibni Sad, Islam aleminin gelmis gecmis en buyuk alimi ve bizzat kendisininde ogretmeni olan Omer Ibn Vakid el-aslami'nin su sozlerine kitabinda yer veriyor ,ki bu sozler Muhammed'in iktidarsiz oldugunun kesin delili diyebiliriz.

Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu soylerdi. "Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten sonra her zaman kendimde gerekli gucu hissettim" Tabakat, Cilt 8

Ustteki sozler Muhammed'in itirafi degil de ne olabilir? Cebrail'in Muhammed'e sihirli yemekler sunup o'nu 30-40 erkegin sehvetine eristirdigini belirten hadislere sikca rastalamaktayiz. Allah neden Muhammed'in sehvetini guclendirmek icin Muhammed'e pismis et veriyor? "ol" diyerek bu isi beceremiyor mu? Yoksa Muhammed insanlara sehveti ile boburlenebilmesi icin bu tur abzurd bir hikayeyi insanlara anlatarak kendi egosunu mu tatmin ediyordu? Bugun bile Arap kulturunde kisinin cinsel gucu erkekliginin sembolu degil mi?

tarihinde Sexy Huri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 177
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

iyide iktidarsız bir adam neden evlatlığının karısına bile göz dikip haremine katmak istesin?bu çok büyük bir risk değilmi?biraz mantıksız geldi bana.

ayrıca pekçok kadını yatağına attığını biliyoruz.hem böyle bişey olsa ayşe kesin yumurtlardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
iyide iktidarsız bir adam neden evlatlığının karısına bile göz dikip haremine katmak istesin?bu çok büyük bir risk değilmi?biraz mantıksız geldi bana.

ayrıca pekçok kadını yatağına attığını biliyoruz.hem böyle bişey olsa ayşe kesin yumurtlardı.

Cadicim,

Arap kulturunde o caglarda ne kadar cok karin varsa. o kadar karizman vardi.

Kisi bir kadin ile beraber olmak istemesi icin cinsel guce sahip olmasi gerekmiyor. Heleki isin ucunda karizman varsa. Muhammed'in karilari ile "sadece" oynastigina dair bir cok sahih hadis mevcut. Ayse zaten yumurtlamis ama yasi cok kucuk oldugu icin dogru tespit yapamamis :)

Muhammed kendisi itiraf ediyor zaten cinsel kuvveti olmadigini. sozde cebrailin ona getirdigi bir tas yemek sonucu 30 kisinin sehvetine ulasmis.. Buna mi inananlim yani? Muhammed bu hikayelerle durumu ortbas edip kendi egosunu tatmin etmiyor mu?

tarihinde Sexy Huri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu soylerdi. "Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten sonra her zaman kendimde gerekli gucu hissettim" Tabakat, Cilt 8

Allahın Viagradan haberi yokmuymuş?

O degilde muhammed'e hangi hayvanin etini vermis cebrail? kesin tavsan etidir :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in karıları ile ne yaptığını bilmiyoruz.

İktidarsız olması mümkün, çünkü Muhammed'in cinsel iktidarı abartılarak anlatılıyor.

Muhammed'in dürüstlüğü ve ideal insan olmasının anlatıldığı gibi..

Biliyoruz ki Muhammed ne dürüsttür ne de ideal bir insandır.

O halde Muhammed'in iktidarsız olması gerçekten büyük bir olasalıktır.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Muhammed'in karıları ile ne yaptığını bilmiyoruz.

İktidarsız olması mümkün, çünkü Muhammed'in cinsel iktidarı abartılarak anlatılıyor.

Muhammed'in dürüstlüğü ve ideal insan olmasının anlatıldığı gibi..

Biliyoruz ki Muhammed ne dürüsttür ne de ideal bir insandır.

O halde Muhammed'in iktidarsız olması gerçekten büyük bir olasalıktır.

HACI

Yorumun icin tesekkur ederim haci..

Ayrica hemen belirtmek isterim ki konuda bahsettigim muhammedin dogustan iktidarsiz oldugu degil, hayatinin son yillarinda iktidarsiz oldugudur.

Muhammed hatice ile evlendigi ilk yillarda isini gorebilmis olabilir. Fakat Muhammed oldugu gune kadar sehvetli degildir. Sehveti hakkinda atip tutmaya basladigi yillar aslinda iktidarsizliginin basladigi yillardir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu."

Buhârî, Tıbb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Müslim, Selâm 43, (2189).

Ustteki hadiste anlatilmak istenen sudur ki, Muhammed Ayse ile oynastigi vakitler hayal gucunu kullanarak Ayse ile cinsel munasebette oldugunu gozlerinde canlandiriyordu. Muhammed iktidarsizligini yahudilerin o'na buyu yaptigi gerekcesi ile gizlemeye calisiyordu.

iyi de huri bu verdiğin hadis ten pek de iktidarsız olduğu anlamı çıkmıyor ki. devamı da şöyle diye biliyorum:

Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:

"Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum husustâ Allah bânâ fetvâ verdi?"

"Hangi hususta Ey Allah'ın Resülü?" dedim.

"İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine:

"Bu zâtın rahâtsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:

"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:

"Kim büyüledi?" Diğeri:

"Lebîd İbnu'l-Asâm adındaki Benî Züreykli bir yahudî" diye cevap verdi. Öbürü:

"Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadâşı:

"Bir târâkla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurmâ tomurcuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri:

"Pekalâ, şimdi nerede?" diye sordu. Arkâdaşı:

"Zervân kuyusunda!" cevâbını verdi."

Bunun üzerine Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp:

"Ey Aişe! AIIah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu iIe sulanan) hurmâ ağaçlarının başları da sanki şeytanların başIarı gibiydi!" dedi. Ben:

"Ey Allah'ın Resülü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.

"Hayır" dedi ve ilave etti:

"Bana gelince, Allah bana âfiyet Iütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"

Resülullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"

bir sorun hakkında dua edip fetva almış, yapmadığı şeyleri yaptığını sanması konusu olabilir, onu anlatıyor gibi.

tarihinde crossfox tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
iyi de huri bu verdiğin hadis ten pek de iktidarsız olduğu anlamı çıkmıyor ki. devamı da şöyle diye biliyorum:

Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:

"Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum husustâ Allah bânâ fetvâ verdi?"

"Hangi hususta Ey Allah'ın Resülü?" dedim.

"İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine:

"Bu zâtın rahâtsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:

"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:

"Kim büyüledi?" Diğeri:

"Lebîd İbnu'l-Asâm adındaki Benî Züreykli bir yahudî" diye cevap verdi. Öbürü:

"Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadâşı:

"Bir târâkla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurmâ tomurcuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri:

"Pekalâ, şimdi nerede?" diye sordu. Arkâdaşı:

"Zervân kuyusunda!" cevâbını verdi."

Bunun üzerine Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp:

"Ey Aişe! AIIah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu iIe sulanan) hurmâ ağaçlarının başları da sanki şeytanların başIarı gibiydi!" dedi. Ben:

"Ey Allah'ın Resülü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.

"Hayır" dedi ve ilave etti:

"Bana gelince, Allah bana âfiyet Iütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"

Resülullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"

bir sorun hakkında dua edip fetva almış, yapmadığı şeyleri yaptığını sanması konusu olabilir, onu anlatıyor gibi.

Guzel kardesim..

Ayse ne diyor? Peygamber yapmadigi bir seyi yapdi zannediyordu..

Neymis bu yapmadigi sey? Yaptigini sanip aslinda yapmadigini detayli aciklayan bir bilgi var mi?

Yani demek istedigim ortada Muhammed'in bir kusuru var, fakat o kusurun ne oldugu tam anlami ile aciklanmiyor. sadece "yapmadigi bir seyi yapti saniyordu" deniliyor.. Bunun iki turlu aciklamasi var..

1) ya bunamis..

2) ya da Ayse ile seks yapmadiklari halde yapmis gibi triplere giriyordu. Ayse'de haliyle muhammed'e yapmadigini soyleyince muho'da gururuna yediremeyip, bana buyu yapildi diyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

merhabalar arkadaşlar...

zor ve derin konulara dalınmış bu sitede. burada doyurucu bir tartışma yapmak için sağlam okumak lazım. hatta okumak da, bilmek de yetmez bu ucu bucağı olmayan konuları tartışmak için. "kalple düşünenler" ancak bunu anlayabilir. bizim üç boyutlu dünya algımız bizi yanıltmasın, göremediğimiz şeyleri inkar etmeyelim. bu tür konularda bu kadar ivedi ve kulaktan dolma bilgilerle konuşmak ziyandır.

biliyorum..

ne dersem diyim bu mesajı zaten okumak için değil cevaplamak için okuyacaksınız...

inanın da demiyorum...

ama saygılı olun lütfen... kırıcı olmuşsunuz çok. hele Hz. Muhammed'le ilgili... sapıklığını nerden duyudunuz bilemem ama güvenirliğini, yardımseverliğini, dürüstlüğünü de duymuş olmalısınz. Peygamber olarak değil, insan olarak. O kendini taşlayanları bile affediyordu... Yazık arkadaşlar...

şunu da ekleyim Mevlana diyor ki:

'Yanlış ve doğru hakkındaki fikirlerimizin ötesinde bir alan var. Sizinle orada buluşacağım. Ruh, çimenlerin arasına uzandığında, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz.'

hoşça kalın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
merhabalar arkadaşlar...

zor ve derin konulara dalınmış bu sitede. burada doyurucu bir tartışma yapmak için sağlam okumak lazım. hatta okumak da, bilmek de yetmez bu ucu bucağı olmayan konuları tartışmak için. "kalple düşünenler" ancak bunu anlayabilir. bizim üç boyutlu dünya algımız bizi yanıltmasın, göremediğimiz şeyleri inkar etmeyelim. bu tür konularda bu kadar ivedi ve kulaktan dolma bilgilerle konuşmak ziyandır.

biliyorum..

ne dersem diyim bu mesajı zaten okumak için değil cevaplamak için okuyacaksınız...

inanın da demiyorum...

ama saygılı olun lütfen... kırıcı olmuşsunuz çok. hele Hz. Muhammed'le ilgili... sapıklığını nerden duyudunuz bilemem ama güvenirliğini, yardımseverliğini, dürüstlüğünü de duymuş olmalısınz. Peygamber olarak değil, insan olarak. O kendini taşlayanları bile affediyordu... Yazık arkadaşlar...

şunu da ekleyim Mevlana diyor ki:

'Yanlış ve doğru hakkındaki fikirlerimizin ötesinde bir alan var. Sizinle orada buluşacağım. Ruh, çimenlerin arasına uzandığında, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz.'

hoşça kalın...

Siteye hosgeldiniz sayin Altair,

Oncelikle seviyeli ve beyefendi (bayan iseniz bagislayin) uslubunuz icin tesekkur ederim.

Yazinizi illa ki bir cevap yazayim niyetiyle okumadim. Iyi niyetli oldugunuz yazinizda ki uslubunuzden belli oluyor zaten.

Fakat yaziniz sanki bende "Peygamber'in kotulukleri varsa, bir o kadar da iyilikleri vardir" izlenimi birakti. Ustelik konu hakkinda ve konu ile direk ilgili hic bir elestiri ya da yorumda bulunmamissiniz.

Ayrica "bu tür konularda bu kadar ivedi ve kulaktan dolma bilgilerle konuşmak ziyandır" demissiniz.

Islam dininin A'dan Z'si kulaktan dolma bilgiler degil midir?

Peygamber ona soyledi, o ebu bilmemneye bildirdi, o da cemaate buyurdu, cemaat kendi ailesi ile paylasti derken dinin ogretileri kulaktan kulaga dolasir durur. Bizimde yapabilecegimizin en azi, bu kulaktan kulaga dolasan bilgileri pesinen kabullenmeden kendi hur irademizle tartmak ve dogru yolu bulmak. Fakat dolaniyoruz dolaniyoruz yine ayni yerde sayiyoruz. Sizin bahsettiginiz ilmi imani bir turlu tutturamiyoruz.

Mantik ilim ile celisiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
merhabalar arkadaşlar...

zor ve derin konulara dalınmış bu sitede. burada doyurucu bir tartışma yapmak için sağlam okumak lazım. hatta okumak da, bilmek de yetmez bu ucu bucağı olmayan konuları tartışmak için. "kalple düşünenler" ancak bunu anlayabilir. bizim üç boyutlu dünya algımız bizi yanıltmasın, göremediğimiz şeyleri inkar etmeyelim. bu tür konularda bu kadar ivedi ve kulaktan dolma bilgilerle konuşmak ziyandır.

biliyorum..

ne dersem diyim bu mesajı zaten okumak için değil cevaplamak için okuyacaksınız...

inanın da demiyorum...

ama saygılı olun lütfen... kırıcı olmuşsunuz çok. hele Hz. Muhammed'le ilgili... sapıklığını nerden duyudunuz bilemem ama güvenirliğini, yardımseverliğini, dürüstlüğünü de duymuş olmalısınz. Peygamber olarak değil, insan olarak. O kendini taşlayanları bile affediyordu... Yazık arkadaşlar...

şunu da ekleyim Mevlana diyor ki:

'Yanlış ve doğru hakkındaki fikirlerimizin ötesinde bir alan var. Sizinle orada buluşacağım. Ruh, çimenlerin arasına uzandığında, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz.'

hoşça kalın...

Merhaba,

Bak o döngü nasıl işliyor.

İnsanlar genelde karşılarındakilerin yazdıklarını inançlarına göre okumuyor.

Eğer yazan kişi her topikte ortalığı batırıyorsa, fikir üretmek yerine "laga luga" yapmaktaysa,

Teist olsun Ateist olsun, yazdıklarını okumadan pas geçerim. Kendini belli etmiştir zaten.

Yeni üye olan üyelerin yazdıklarını her zaman dikkatle incelerim, nasıl biri olduğunu anlamaya çalışırız.

Fikirlere karşılıklı saygı duyulursa problemler konuşarak aşılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler Huri...

Adım onur bu arada memnun oldum :)

İşte çelişki de burda mantık ilim ile çelişiyor. Fizikçi profesör Hans Dürr'e bir kulak verelim mi:

"Sayın Profesör Dürr, maddeyi nasıl tanımlarsınız?

Aslına bakarsanız madde diye bir şey yok. En azından bizim bildiğimiz şekliyle yok. Yalnızca ilişki yapıları, sürekli dönüşüm ve hayatiyet söz konusu. Biz bunu tasavvur etmekte zorlanıyoruz. Gerçekte maddesel temeli olmayan bir ilişki mevcut. Biz bunu ruh olarak da adlandırabiliriz. Bunu bizzat yaşarız ama kavrayamayız. Daha sonra madde ve enerji ortaya çıkıyor. Adeta katılaşan, pıhtılaşan bir ruh misali. Albert Einstein`e göre madde enerjinin seyrelmiş şeklidir. Maddenin alt yapısı gerçekte seyrelmiş enerji olmayıp tamamen kendine özgü bir canlılıktır. Biz bunu bilgisayardaki yazılıma benzetebiliriz.

Yani orjin temel bedensiz bir şekilden ibaret? Bize bu düşünce çok yabancı geliyor.

Evet, bu bizim dar düşüncemiz. Bizler ilk olarak, ilişkisel yapıları anlamamızdan önce maddeleri düşünmeliyiz. Sevgiyi ele alalım. Biz sevgiyi, örnek olarak iki insanın birbiriyle olan ilişkisi olarak tasavvur ediyoruz. Ama sevgi tek başına bizim tasavvurumuzda çok güç ele alınıyor. Seversek, o zaman durum ayrı tabi.

Kuantum fizikte tam burada söz konusu mu?

Bir bakımdan evet, fakat kavramlar bile bizi yanıltıyor. Bu dilin bir sorunu. Bizler beraberlerinde fiillerde kullanmak zorunda kaldığımız halis maddeleri konuşmalarımızda kullanıyoruz. Bu düşüncelerimizi baskı altına alıyor. Kuantum fiziği konuştuğumuzda fiiller dili kullanmak zorundayız. Atomaltı kuantum dünyasında maddeler, nesneler, duyularımızla kavrayıp algıladığımız şeyler yok. Yalnız hareketler, süreçler, bağlantılar, bilgiler söz konusu. Burada adlandırılan kavramları da bizler dilimize şöyle çevirebiliriz: Hareket ediyor, sona eriyor, birbiri ile ilişki içinde, birbirinden haberdar. Bu sayede hayatiyetin orjini hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse, biz tahmin ediyoruz ve hayatımıza geçiriyoruz.

Neden bunu kavramakta zorlanıyoruz?

Çünkü beynimiz kuantum fiziğini anlamak için eğitilmemiş. Beynim bana esas itibariyle beslenme ihtiyacım için ağaçtan elma koparmamda yârdim ediyor. Bizim güncel konuştuğumuz dil „elma koparma lisanı“. Bu dil aşırı derecede hayatiyetimize hizmet için yapılandırılmış. Herhangi bir faaliyette bulunmadan önce, bizi arzu ettiğimiz hedefe vardırıp vardırmadığını düşüncelerimizden geçiririz. Bu iki yönlü mantıktır. Fakat bu iki yönlü evet-hayır mantığı doğanın mantığına uymaz. Kuantum fiziği doğayı daha iyi tanımlar, çünkü kuantum dünyasında daha fazla mantık değeri hüküm sürer. Evet – hayır haricinde, böyle de olabilir, fakat söyle de olabilir mantığı vardır. Bizler buna alışmalıyız."

değerlendirmlerinizi bekliyorum...

saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sexy, sen ciddi kitap yazmayı fln düşünüyor musun?

Madde madde öyle bir sıralamışın ki, alıp ilk okuyan ben olmak istiyorum :D

Belli ki epey bir araştırma yapmışın bunları yazmadan önce, kaynaklardan anlaşılıyor.

Olaylara mantıklı bir perspektiften bakman olumlu bir durum tabi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Teşekkürler Huri...

Adım onur bu arada memnun oldum :)

İşte çelişki de burda mantık ilim ile çelişiyor. Fizikçi profesör Hans Dürr'e bir kulak verelim mi:

"Sayın Profesör Dürr, maddeyi nasıl tanımlarsınız?

Aslına bakarsanız madde diye bir şey yok. En azından bizim bildiğimiz şekliyle yok. Yalnızca ilişki yapıları, sürekli dönüşüm ve hayatiyet söz konusu. Biz bunu tasavvur etmekte zorlanıyoruz. Gerçekte maddesel temeli olmayan bir ilişki mevcut. Biz bunu ruh olarak da adlandırabiliriz. Bunu bizzat yaşarız ama kavrayamayız. Daha sonra madde ve enerji ortaya çıkıyor. Adeta katılaşan, pıhtılaşan bir ruh misali. Albert Einstein`e göre madde enerjinin seyrelmiş şeklidir. Maddenin alt yapısı gerçekte seyrelmiş enerji olmayıp tamamen kendine özgü bir canlılıktır. Biz bunu bilgisayardaki yazılıma benzetebiliriz.

Yani orjin temel bedensiz bir şekilden ibaret? Bize bu düşünce çok yabancı geliyor.

Evet, bu bizim dar düşüncemiz. Bizler ilk olarak, ilişkisel yapıları anlamamızdan önce maddeleri düşünmeliyiz. Sevgiyi ele alalım. Biz sevgiyi, örnek olarak iki insanın birbiriyle olan ilişkisi olarak tasavvur ediyoruz. Ama sevgi tek başına bizim tasavvurumuzda çok güç ele alınıyor. Seversek, o zaman durum ayrı tabi.

Kuantum fizikte tam burada söz konusu mu?

Bir bakımdan evet, fakat kavramlar bile bizi yanıltıyor. Bu dilin bir sorunu. Bizler beraberlerinde fiillerde kullanmak zorunda kaldığımız halis maddeleri konuşmalarımızda kullanıyoruz. Bu düşüncelerimizi baskı altına alıyor. Kuantum fiziği konuştuğumuzda fiiller dili kullanmak zorundayız. Atomaltı kuantum dünyasında maddeler, nesneler, duyularımızla kavrayıp algıladığımız şeyler yok. Yalnız hareketler, süreçler, bağlantılar, bilgiler söz konusu. Burada adlandırılan kavramları da bizler dilimize şöyle çevirebiliriz: Hareket ediyor, sona eriyor, birbiri ile ilişki içinde, birbirinden haberdar. Bu sayede hayatiyetin orjini hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse, biz tahmin ediyoruz ve hayatımıza geçiriyoruz.

Neden bunu kavramakta zorlanıyoruz?

Çünkü beynimiz kuantum fiziğini anlamak için eğitilmemiş. Beynim bana esas itibariyle beslenme ihtiyacım için ağaçtan elma koparmamda yârdim ediyor. Bizim güncel konuştuğumuz dil „elma koparma lisanı“. Bu dil aşırı derecede hayatiyetimize hizmet için yapılandırılmış. Herhangi bir faaliyette bulunmadan önce, bizi arzu ettiğimiz hedefe vardırıp vardırmadığını düşüncelerimizden geçiririz. Bu iki yönlü mantıktır. Fakat bu iki yönlü evet-hayır mantığı doğanın mantığına uymaz. Kuantum fiziği doğayı daha iyi tanımlar, çünkü kuantum dünyasında daha fazla mantık değeri hüküm sürer. Evet – hayır haricinde, böyle de olabilir, fakat söyle de olabilir mantığı vardır. Bizler buna alışmalıyız."

değerlendirmlerinizi bekliyorum...

saygılar

Sayin Altair,

Konumuz "Muhammed'in iktidarsizligi" ile ilgili.

Siz isterseniz ustteki yazinizi forumun bilim bolumunde bir konu olarak acin.

Kuantum fizigi Muhammed'in sehveti ile baglayabilir iseniz yazalim, tartisalim. Fakat saniyorum yeri bu konu degil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

burdaki bazı arkadaşları anlamakta güçlük çekiyorum...

kimisi muhammedin iyi biri olduğunun ispatı peşinde... diğerleride muhammedin puştun teki olduğunun ispatı peşindeler...

ya diyelim ki muhammed öyle yada böyle..... ama herkes kendinden sorumlu değilmi... muhammedin nasıl biri olduğu kendisini bağlar.... size ne oluyor... hem gözünüzle görmediğiniz bir adamın hayatı hakkında bu kadar atıp tutmak niye...

önce kendi gözümüzün önünde duranla uğraşsak olmaz mı?

muahammedi veya bir başkasını bu kadar rahat yargılayabiliyorken... acep siz kendinizide yargılaya biliyormusunuz... kendinizden nefret edip... egonuzu hor görebiliyormusunuz... yoksa hala örtünmesi zor bir kibir ve gururla mı başbaşasınız

veya karşındakinin gözündeki çöpü çıkarmaya çalışmadan önce kendi gözündeki çöpü önce çıkarsan daha iyi değilmi...

yoksa karşındakinin gözündeki çöpü çıkartayım derken... bu yarı kör halinle alim allah onun gözünü çıkartıverirsin

madem iyilikten adaletten yanasınız... haksızlığa tahamülünüz yok.... o zaman .. burda oturup... 1400 yıl önce ölmüş bir adamla uğraşacağınıza... buyrun şuanki... haksızlıklara baş kaldırıp... güzel şeyler üretebilmek için çabalayım...

gelin önce çevremizde güzel şeyler üretelim... ve kendimiz önce insan olmanın gereklerini yerine getirelimki. sonra başkalarını yargılama hakkını elde edebilelim...

eğer bunu beceremiyorsak... başımızı önümüze eğip... bari bunu becerebilmiş insanlara bir nebze olsun saygı göstermesini becerelim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guzel kardesim..

Ayse ne diyor? Peygamber yapmadigi bir seyi yapdi zannediyordu..

Neymis bu yapmadigi sey? Yaptigini sanip aslinda yapmadigini detayli aciklayan bir bilgi var mi?

Yani demek istedigim ortada Muhammed'in bir kusuru var, fakat o kusurun ne oldugu tam anlami ile aciklanmiyor. sadece "yapmadigi bir seyi yapti saniyordu" deniliyor.. Bunun iki turlu aciklamasi var..

1) ya bunamis..

2) ya da Ayse ile seks yapmadiklari halde yapmis gibi triplere giriyordu. Ayse'de haliyle muhammed'e yapmadigini soyleyince muho'da gururuna yediremeyip, bana buyu yapildi diyor.

iyi de huri kafana göre yorumlamış gibi oluyorsun ya bunamış ya da seks yapamıyordu. burada bir açıklama yok ama bunu sekse bağlayabileceğimiz bir yönde pek göremiyorum. evet bunamışl diyebiliriz ama seks yapamıyordu bu yüzden böyle dedi demek de beni pek tatmin eden bir şey olmadı açıkçası.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...