Jump to content

Çocukluktan Yetişkinliğe


Recommended Posts

Bütün çocuklar, belli dönemlerde ‘’ Tanrı tarafından seçilmiş kişi, özel biri’’ olduğuna inanırlar.. İşte bu yüzdendir ki, dindarların halen çocukluktan çıkamamış yetişkinler olduğunu düşünüyorum. Bende dindarlığı yaşadım ve dindarların bu duyguyu yoğun yaşadığından eminim. Bana göre tüm dindarların içinde, uyuklayan bir peygamber yatmaktadır. Ve belli dönemlerde tanrının kendisiyle konuştuğunu, ona özel görevler verdiğini, dünyayı/ yaşamı olduğundan daha farklı bir hale… edindiği fikir doğrultusunda değiştirebileceğine inanırlar. Bu durumun çocuklar için normal olduğunu düşünüyorum, çünkü belli olayları daha yaşamamış ve gerçekliğe henüz varamamışlardır. Ama bunun yetişkinler için tehlikeli buluyorum. Kendini seçilmiş kişi olarak gören kişilere örnek vermek gerekirse, Ağca örneği, Fethullah ya da Adnan Oktar gibi insanlar güzel bir örnek teşkil eder. Ama dediğim gibi diğer tüm dindarların içinde bir peygamber uyuklar. Seçilmiş kişi olduğunu düşünmesiyle, kendisini diğer insanlardan farklı olarak düşünmesiyle, hayata zarar verdiğini düşünüyorum. Bu yüzden de diyorum ki, din insanları birbirinden koparmaya, ayırmaya hizmet ediyor. Hem kendin gibi düşünmeyenlere karşı, hem de senin dışındakilerle dost olmamanı.. dost olarak, bir yardımcı olarak sadece sözde(!) Allah’ın yeterli olacağının düşünülmesiyle, iş birliğinin, yardımlaşmanın kökü kurutuluyor.

Sonuç olarak diyebilirim ki, işte bu yüzden din insanlara zarar veriyor. Kuranda yazan emirleri saymıyorum bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben cocukken (6-7) yasındayken allaha kufurler yagdırırmısım nedense etrafımdakı herkes sureklı allah allah die konusurlardı felan bende sinrlenırdım hay bu allahın artk o yasta ne bldgm kufur varsa edermısım.Küçüklkten belliymiş ne olucagım (: küçükken hiç ole seçilmiş felan da sanmazdım kendimi

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sonuç olarak diyebilirim ki, işte bu yüzden din insanlara zarar veriyor. Kuranda yazan emirleri saymıyorum bile.

Buna bende katiliyorum...

17 sene önce falan yatili kuran kursunda bir kiz 12ya da 13 yasinda olcak kafayi böyle yemisti kizin sürekli söyledigi suydu"Yanicaz yanicaz ve yine yanicaz ates bitmeyecek sönmeyecek" bunu sürekli saclarini falan yolarak söylerdi ... Artik bumu Allah sevgisi a$ilamak bilemiyorum....

Link to post
Sitelerde Paylaş
bence ateist olmak kadar saçma ve mantıksız birşey olamaz şu kainatta.

Burda konu ateist olmak değil.. Zaten senin mantığının alabileceğini de düşünmemiştim.. Bir dindar olarak yukarıda ki örneklemelere ne diyorsun?? Kendini özel biri olarak görüyormusun?? Tanrının sana belli görevler verdiğini, bu yönde hareket etmen gerektiğini, bir amaç doğrultusunda bu dünyayı değiştirmen gerektiğine inanıyormusun?? En azından dürüst bi yanıt bekliyorum, vermezsende zaten kendini kandırırsın, benim düşündüklerim ortada.. Ve senin bu konuya sadece, ''ateist olmak çok saçma yahuu'' demen bile, yukarıda ki yazıyı okuyup, ama kabullenemediğini gösterir :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
ya ztn o saydin 2-3 insan salakin teki ya onalri ne örnek veriorsun be :P :D

Bunlar medyada görünen insanlar.. Arkadaşlarımdan da örnek veririm, ama bu seferde biz onları tanımıyoruz diye yakınırsın.. Bari kendine bak ne diyim?!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çocuklar dini öğretiyle büyütüldüklerinde Sangre'nin sözettiği şeyleri

yaşamaları çok doğal.

Gerçekte varolmayan şeylere inanmaya çok yatkındırlar.

Periler, sihirler, masal kahramanları ve benzerleri, önemli yer tutar beyinlerinde.

Ancak Tanrı inancı bunlara benzetilse de ciddiyetini korur.

Çünkü ciddi bir engelleri vardır oyunlarına alet etmelerine.

Cehennem korkusu.

O korku nedeniyle, kendilerini sonsuz ateşten korumak için "özel" olduklarına

inanmak isterler. Bir de biraz daha özgüvenden yoksun çocuklarda

görülebilir "seçilmiş olmak" isteği.

"Ben aslında özel, hatta seçilmiş biriyim ama bunu kimse bilmiyor ve anlayamıyor"

diye düşünebilirler.

Yetişkinlerde de olan kabul ve saygı görme dürtüsü çocuklarda daha da güçlüdür.

Ne kadar dindar olursa olsun, büyüklerin çocuklara 12 yaşından önce dini eğitim

vermeye başlamaları çok sakıncalıdır.

Cehennem korkusu ciddi travmalara neden olmakta, ebeveynlerse uyumaktadır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne kadar dindar olursa olsun, büyüklerin çocuklara 12 yaşından önce dini eğitim

vermeye başlamaları çok sakıncalıdır.

Cehennem korkusu ciddi travmalara neden olmakta, ebeveynlerse uyumaktadır...

bu korku öyle olumsuz bir etki yapmaktadır ki,

bazı arkadaşlar bu forumda yazılanları gördükleri halde halen daha müslüman kalmak için direnebilmektedirler. ;)

sevgiler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atesit olmanın dayanılmaz hafifliği nedir?

Bakın şimdi "cemevleri ibadethane midir değil midir" tartışması gündemimizde, Feto hocanın gelip gelmemesi gündemde.

Aslında ne kadar anlamsız konular.

Siz de atesit olunuz, olmasanız bile -mış gibi yapınız, kolaydır...

O zaman cemevleri de ibadetkarane olsun,camileri dua ile 7 kat dibe yollayalım, Feto hocanın ölmüş beyin hücrelerini, içinden ırmaklar akan cennet hurilerine meze yapalım diyebilirsiniz.

Çok kolaydır.

Çünkü o en büyük yalandan nemalanan o kalabalık ekibe arkanızı dönüp suratlarına yellenebilirsiniz o zaman...

Link to post
Sitelerde Paylaş

sangre yazını okudum gzl bi açıklama olmuş haklısın bende de ufakken olmuştu o tip şeyler mesela cinleri ve ruhları hissedebilen bi yüce varlık gibi :D ne saçmaydı ya

yorumlarıda okudum kosovalı herzamanki gibi yine konuyla alakasız bişiler yazmış nedense bunun geleceğini parlak görmüyorum konu değiştirerek su üzerine çıkmasını ii bilen biri :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada cok iddiali bir genelleme olmus. Ben hic bir donemde , kendimi secilmis biri gibi hissetmedim. Bir de code379 var. Sadece bir forumda 2 kisi var ise, bu bir genelleme hatasini gosterir.

Dinlerin insanliga zararli olmasinin en buyuk nedeni dogmatik olmalaridir. Kutsal kitaplarda yazilan sacmaliklari saymiyorum bile. :lol:

Saygilarimla,

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada cok iddiali bir genelleme olmus. Ben hic bir donemde , kendimi secilmis biri gibi hissetmedim. Bir de code379 var. Sadece bir forumda 2 kisi var ise, bu bir genelleme hatasini gosterir.

Ben yaptığım genellemeleri çoğunlukla kendime bakarak yaparım .. Ben bir insanım, eğer ben insan olarak belli olayları yaşıyorsam, bu durumun tüm insanlar için aynı olduğu sonucuna varırım.. Bu bir hastalık olmadığı için, bireylerde tek tek gözlemlenebilecek bi durum değildir.. Tüm bireylerde aynı oranda olmasa da gözlemlenebileceğini düşünüyorum .. Tabii ki insanların peygamber misali geziceğini söylemedim.. Ama içinde bir yerlerde, özel olduğun hissi her zaman mevcuttur.. Eğer öyle olmasaydı, şu anda yetişkin olarak tanımlayabileceğimiz bir çok insan ırkçılık bataklığında olmazdı.. Tasavvufların bireysel gelişme, mükemmele ulaşma çabaları da aslında bu yöndedir.. Hepsinin kaynağı, ilahi müdahale sanrısıdır bana göre.. Ve bu genellemede de yanıldığımı pek düşünmüyorum :)

tarihinde sangre tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Sangre, eger genellemeleri kendine bakarak yaparsan, bu genelleme degil, ozelleme olur. Her insani kendin gibi gormemelisin.

Ayrica bu psikoloji ve sosyoloji iceren bir konudur. Hastalik olmasi gerekmez. Hastalik derken medical bir hastalik diye dusunuyorum.

Yok diger turlu bir hastalik diyorsan , psikoloji ve sosyoloji sadece hastalik konularini icermez.

Insanlarda, daha genis olarak tum canlilarda bir kendini ozel hissetme tabiiki vardir. Bu da bir ben merkezcilik nedeniyledir. Kaynagi da yasama durtusudur.

Bizim bunu gorebilmemiz, o kisinin veya canlinin ben merkezciliginin disa vurumu ile olur. Bu disa vurum fazla yansirsa ''bencil'' deriz.

Tum bunlardan sonra bir de yanilmiyorum demen biraz komik dogrusu.

Saygilarimla,

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence az rastlanan bir durumdan genelleme yapılmış. Çoğu inançlı insan kendisini özel insan olarak görmek değil, kendisini sıradan, herkes gibi bir tanrının kulu olarak görmektedir. Kendisini özel hisseden insanların zeki olanları da Fethullah Gülen, Adnan Oktar gibi yukarı çıkarlar. Geri kalanları da tanrının kulu, hocasının sıradan müridi olarak görür kendini.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Sangre, eger genellemeleri kendine bakarak yaparsan, bu genelleme degil, ozelleme olur. Her insani kendin gibi gormemelisin.

Ayrica bu psikoloji ve sosyoloji iceren bir konudur. Hastalik olmasi gerekmez. Hastalik derken medical bir hastalik diye dusunuyorum.

Yok diger turlu bir hastalik diyorsan , psikoloji ve sosyoloji sadece hastalik konularini icermez.

Insanlarda, daha genis olarak tum canlilarda bir kendini ozel hissetme tabiiki vardir. Bu da bir ben merkezcilik nedeniyledir. Kaynagi da yasama durtusudur.

Bizim bunu gorebilmemiz, o kisinin veya canlinin ben merkezciliginin disa vurumu ile olur. Bu disa vurum fazla yansirsa ''bencil'' deriz.

Tum bunlardan sonra bir de yanilmiyorum demen biraz komik dogrusu.

Saygilarimla,

Sizin bahsettiğiniz kendini özel hissetme ile benim bahsettiğim çok farklı şeyler.. Ben yaşama dürtüsünden bahsetmedim, insanların bi anlamda kendini kutsal zannetmelerine değindim.. Aslında kendini özel sanma sadece bunlardan biridir; Anneyi kutsallaştırma, sevgiliyi kutsallaştırma, bir nesneyi veya idol olarak ünlü birini, yada savunduğu fikri kutsallaştırma bunlara örnek olabilir.. Hepimizin birbirimizden farklı yönleri olabilir ama hepimiz sonuçta insanız ve ben şu ana kadar kendi adıma vardığım sonuçlar ile diğer insanları gözlemlediğimde, benimle bir olduklarını gördüm.. Her zaman derim ki, insan anlamak istiyorsa ilk önce kendi içine bakmalıdır.. Başkasına baktıktan sonra kendi hakkında veya insan hakkında bir yargıya varmamalıdır.. İnsanların yanılgılarının bi çoğu bana göre burdan geliyor.. Tabii ki ben kendi olanaklarımla size bunu kanıtlayamam ama kendime bakınca böyle olduğunu anladım, etrafımda ki insanlara bakınca da bunun bir gerçeklik olduğunu anladım .. Belki yeteri kadar çok insanla tanışmadım belki de tanıştım bilemiyorum, bu benim sadece kendi tecrübelerimle elde ettiğim bir yargı.. Tabii ki biri çıkarda her hangi bir psikoloğun bu konuda ki çalışmasını getirir, benim vardığım sonucun yanlış olduğunu söylerse, yanılmışım demektir :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu hakkında Cioran'ın güzel bir yazısı var.. Daha önce de yazmıştım bu foruma ama konuyla ilgili olduğu için tekrar basmak istedim.. Belki kafalarda ki fikirler daha net yerine oturur..

Anti-Peygamber

Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar...

Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önereceği ânı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz...

Çöpçüsünden züppesine kadar herkes, cinaî cömertliğinin kesesinden harcar; Hepsi, mutluluk reçeteleri dağıtır; Hepsi, herkesin adımlarına yön vermek ister: Ortaklaşa hayat, bundan ötürü tahammül edilmez bir hale gelir; İnsanın kendi hayatı daha da çekilmez olur: Başkalarının işlerine hiç karışmadığı zaman kişi kendi işleri için o kadar endişe duyar ki, kendi "benliği"ni bir dine çevirir, ya da tersten havarilik yaparak "benliği"ni yok sayar: Evrensel oyunun kurbanıyızdır...

Varoluşun veçhelerine getirilen çözüm önerilerinin bolluğu, ancak bu önerilerin nafilelikleriyle mukayese edilebilir. Tarih: İdeal imalathanesi... Huyu suyu belli olmayan mitoloji, sürülerin ve yalnızların taşkınlıkları... Gerçekliği olduğu haliyle tasarlamanın reddi, ölümcül kurgu açlığı...

Fiiliyatımızın kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilinçsizce meyilli olmamızdadır. Reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilinç parçasını bir gezegene dönüştürür. Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; Eğer kıyaslamak, yaşamak'tan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlarına karşı körleşmektir...

Bütün fiiliyatımız ''soluk almaktan imparatorluklar ya da metafizik sistemler kurmaya kadar'' kendi önemimiz hakkında bir yanılsamadan, bilhassa da peygamberlik içgüdüsünden çıktığına göre, kendi hükümsüzlüğünü doğru bir şekilde görmesi durumunda, işe yarar olmaya ve kendini kurtarıcı gibi göstermeye kim çalışırdı ki?

"İdeal"siz bir dünya, doktrinsiz bir can çekişme, yaşamsız bir ebediyet hasreti... Cennet... Fakat kendimizi oyalamaksızın bir saniye bile var olamazdık: İçimizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır.

İdeal bir şekilde zihni açık, yani ideal bir şekilde normal insan, içindeki hiçlik'ten başka hiçbir şeye tutunmamalıdır... Onu işittiğimi farz ediyorum: "Amaçtan, bütün amaçlardan koparılmışım; arzularımın ve burukluklarımın sadece formüllerini muhafaza ediyorum. Sonuca bağlama eğilimine direndiğim için ruhu yendim; Tıpkı hayatı da, onun içinde çözüm aramaktan dehşete kapılarak yendiğim gibi... İnsanın seyri? ne mide bulandırıcı şey! Aşk? iki tükürüğün karşılaşması... Bütün duygular mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebessümdedir yalnızca.

(Vaktiyle bir "benliğim" vardı; artık sadece bir nesneyim... Yalnızlığın bütün uyuşturucularını tıka basa alıyorum; Dünyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak kadar hafiftiler. İçimdeki peygamberi öldürmüş olduğuma göre, nasıl olur da insanlar arasında hâlâ bir yerim olabilir ki?)

Cioran

tarihinde sangre tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...