Jump to content

Recommended Posts

ilim senin beyninin bir lopunu alayim sonra git ruhunla hayatini yasamaya devam et, bakalim ruh sana hayatta nasil yardim edecek.

Beynimiz de akılsız ve şuursuz ve kör atomlardan yaratılıyor. Fakat, beynimizde mesela nohut tanesi kadar bir yerde, bütün hayatımız ve öğrendiklerimiz ve meyvenin tadı, kokusu, bir insanın siması ve diğer sıfatlar ve telefon numarası ve çalıştığı yer ve annesinin adı karıştırılmadan yazılıyor. Elbette bunu yapan şey, akılsız ve şuursuz ve kör atomlar olamaz. Öyle ise, beyin ve göz ve kulak gibi aletler ruhun bu şehadet alemindeki bir cihazlarıdır.. Yani, maddi alemlerden istifade etmesi için ruh cevherine bu cihazlar verilmiştir.

Ayrıca, eğer bu aletlerimiz Allah'ın harika sanatlarıdır. Allah, ilim ve kudretini ve iradesini ve diğer isim ve sıfatlarını vücudumuzdaki bu alet ve makinelerle gösterip kendini bize tanıttırıyor..Eğer bu sanatlar olmasa idi, Allah'ı isim ve sıfatları ile bilip, tanıyamazdık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın ilim (Bilim)

Baktınmı Wikipedi'ye bak orada islamda ruh kavramı hakkında güzel bir içerik var.

Şimdi biraz sabırla oku!!!

İsrâ 85

Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.

İslami anlayıştaki ruh kavramı

Ruh, çoğu felsefi ve dini düşünceye göre maddesel olmayan, elle tutulamayan, gözle görülemeyen fakat varlığına inanılan; ayrıca yaşayan her varlığın içinde ve temelinde olduğuna inanılan olgudur.

Ruh genel olarak sonsuz ve ölümsüz kabul edilir. Ruh düşüncesi veya inancı ölüm sonrası hayat veya ahiret inancıyla yakından ilgilidir. Fakat bu konuda düşünceler çok geniş olarak değişir hatta aynı dinde bile ölümden sonra ruha ne olacağı tartışma konusu olabilir. Dinlerin çoğunluğu ruhu madde dışı görür ancak bir bölüm de ruhun madde olduğunu savunur. Ruhun ağırlığını ölçmeye kalkan bilim adamları da vardır. Müslümanlar arasında "ruh" kavramı, tasavvuf ekollerinin etkisiyle, "nefs"in karşılığı bir olgu olarak algılanır olmuştur. Buna göre, "nefs/nefis" insanın şeytana açık olumsuz yanıdır ve onu kötülüklere/günahlara sürükler. Ruhu bu etkiler altında bulunan insanın kurtuluşa erebilmesi mümkün değildir, çünkü beden hapsine tutuklanmıştr. Bu tutuklanmadan kurtulup kurtuluşa ermesi, teknik deyimiyle "fenafillah/tanrıda yok olmak" ve böylece "bekabillah/tanrıyla kalıcılaşmak" için kesinlikle ruhun arındırılması gerekir. Bunun için de adına seyrüsluk denilen ve bir mürşidin yönlendirmesiyle/denetiminde gerçekleştirilen süreçte zikir ve riyazet yöntemlerine baş vurulur. Buysa, insan ruhunun küllî/tanrısal ruhtan ayrıldığı ve tekrar ona kavuşmakla huzur bulabileceği savı üzerine kurgulanmış "gelenek" diye anılan ve ucu ta animizme dek varan bir inanıştan kaynaklanan bir anlayıştır. Kızılderili, kelt ve benzeri topluluklar da dahil olmak üzere hemen tüm eski dinlerde görülen bu inanç, günümüzde belirgin bir biçimde Hinduizm'de olmak üzere gerek yahudi, gerek hıristiyan ve gerek islâm tasavvuf kolları arasında halen yaşamaktadır. İslâm'ın temel inançlarını belirlemiş olan Kur'an-ı Kerim'e göre ise, böyle bir ruh telakkisi yoktur. Nitekim, orada "sana 'ruh'tan soruyorlar; de ki: o, Allah'ın emrindendir; onun hakkında size çok az şey bildirimiştir" denilerek, "ruh"un bir "şey/fenomen" değil, bir "iş", "yetki", "buyruk" olduğu vurgulanmıştır. Gerçekten de Kur'an-ı Kerim'de "ruh"un "isim" formunda kullanıldığı tek kavram "ruh-ul-kudus"tur. Bu da Cebrail adlı meleğe ait bir isim olarak anılmaktadır. "Ruh"un geçtiği bütün ayetlerde kelime/kavram hep "vahy/vahiy", emr/buyruk, söz ve bir yere kadar da yetki anlamlarını taşımaktadır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ruh

tarihinde nektar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İslâm'ın temel inançlarını belirlemiş olan Kur'an-ı Kerim'e göre ise, böyle bir ruh telakkisi yoktur. Nitekim, orada "sana 'ruh'tan soruyorlar; de ki: o, Allah'ın emrindendir; onun hakkında size çok az şey bildirimiştir" denilerek, "ruh"un bir "şey/fenomen" değil, bir "iş", "yetki", "buyruk" olduğu vurgulanmıştır. Gerçekten de Kur'an-ı Kerim'de "ruh"un "isim" formunda kullanıldığı tek kavram "ruh-ul-kudus"tur. Bu da Cebrail adlı meleğe ait bir isim olarak anılmaktadır. "Ruh"un geçtiği bütün ayetlerde kelime/kavram hep "vahy/vahiy", emr/buyruk, söz ve bir yere kadar da yetki anlamlarını taşımaktadır.

şimdiye kadar tyaklaşık 30000 tefsir gelmiş. Bu 300000 tefsirin hepsi ruhun varlığını söylüyor. Yani, bu konuda İslam alimlerinde ittifak vardır. Zaten tartışmamız bu değildir. Aklen ve mantıken de düşünürsek, akılsız ve şuursuz ve kör atomların veya meddelerin birleşmesi ile seven, düşünen, şefkat ve merhamet eden bir canlı meydana gelmez. Çünkü, ne oksijende ve ne karbonda ve ne suda ve ne de atomlarda böyle bir kabiliyet yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...
Bilgisayar Cansiz olurmu.???

Elektirigi kapayinca Ölüyor.!!

Hasta olunca calismiyor vs.!!

Onunda bir sekilde ,kendine özgü cani var.!!

SAYGILAR

Elektrik bilgisayarın CANI dır.. İçinde Çalışan Program ise; Ruhu dur.. İnsan dediğiniz Ruhtur.. Sair organların hepsi Ruhun hizmetine verilmiş... Beyin onun bilgisayarı, göz onun penceresi.. Ruh Vucud sarayının Sultanıdır.. Ama O sultanın bu sarayada dost ve düşmanları var..

Bilimin Ruhu kabul etmek zorunda kalacağına eminim.. Ölmezsek öğreniceğiz.. Ölünce Zaten anlıyacağız..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateist anlayışa göre ateist bir kimsenin bir yakını işkencelerle öldürülse ateistin katili cezalandırmak gibi bir düşüncesi olamaz, katil sorumlu da tutulamaz çünkü herşey tesadüftür, katilin varlığı da ultraviyole ışınlarıyla oluşmuştur, katili cezalandırmak yerine evrimini tamamlayamadığı düşünülüp affedilmesi gerekir, yahut bütün olanlar beyindeki kimyasallardan kaynaklanmaktadır katile ceza yerine şefkatle yaklaşıp tedavi edilmesi gerekir yahut insanların bir kısmı -son derece zeki olmalarına rağmen-(katiller,hırsızlar,savaş çıkaranlar, şavaş çıkmasına sebep olan ülke yöneten diktatörler,silah satıcıları,soykırım yapanlar,uyuşturucu satıcıları, savaş çıkmasına sebep bankerler, yani tüm suçlular) evrimini tamamlayamamış insanlardır.Dolayısıyla insanlar eşit olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Elbette kanıtlarım..İnsan ve diğer canlılar, cansız atomlardan ve onun alt parçalarından yaratılmıştır. Fakat, cansız ve akılsız ve kör olan atomların birleşmesinden gören, bilen, düşünen, seven insanlar ve diğer canlılar meydana gelmektedir.

Baştan başlayalım.. Atomlar ve onların alt parçaları dediğin şey, her neyse, onların cansız olduğunu nerden çıkarıyorsun? Atomun cansız olduğunu nerden biliyorsun? Atomun duygusuz olduğunu nerden biliyorsun? Bir atomla meyhane masasında sohbet ederek mi öğrendin bunu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ateist anlayışa göre ateist bir kimsenin bir yakını işkencelerle öldürülse ateistin katili cezalandırmak gibi bir düşüncesi olamaz, katil sorumlu da tutulamaz çünkü herşey tesadüftür, katilin varlığı da ultraviyole ışınlarıyla oluşmuştur, katili cezalandırmak yerine evrimini tamamlayamadığı düşünülüp affedilmesi gerekir, yahut bütün olanlar beyindeki kimyasallardan kaynaklanmaktadır katile ceza yerine şefkatle yaklaşıp tedavi edilmesi gerekir yahut insanların bir kısmı -son derece zeki olmalarına rağmen-(katiller,hırsızlar,savaş çıkaranlar, şavaş çıkmasına sebep olan ülke yöneten diktatörler,silah satıcıları,soykırım yapanlar,uyuşturucu satıcıları, savaş çıkmasına sebep bankerler, yani tüm suçlular) evrimini tamamlayamamış insanlardır.Dolayısıyla insanlar eşit olamaz.

Ateist olamadan ateist inancı iyi bildiğini sanan senin gibi hastalıklı ucubeler b.ktan dinini savunmaya çalışırken işte böyle komik duruma düşüyorsunuz.

Senin şu sivri zekanla yazdıklarına göre: tersi düşünüldüğünde sizin içinde aynı durum sözkonusu olur.

siz de de katilli allah yaratmıştır.cinayeti işlemesi için gereken ortamı o kurmuştur.Beyindeki seıvıları o yaratıp salgılatmıştır.Ama gelgörki bu kişi cinayi işleiynce allah suçlanmaz...

Ateist inanıştaki eşitsizlik senin sandığın gibi aptalca değildir....

Link to post
Sitelerde Paylaş

hucrelerimiz beyin olumunden sonra birkac saat daha calismaya devam eder, tırnaklarımız bile uzar. peki ruh ne zaman vucuttan ayrılmaya karar verir, beyine mi bakar, butun hucrelere mi? beyine bakacak ise, beyinimizi koyalim bir kavanozda donduralim, ruh beyinde hapis kalir mi? hucrelere bakiyor ise her gun vucuttan ayrılan, eklenen sayisiz hucre ruhu nasıl etkiler? kollarimi bacaklarımı kaybedeyim mesela, ruhumdan da bir parca kaybetmis olmaz miyim?

ahah ne diyorum ben ya :P

sunu soyleyecek cesaretiniz, sayginiz neden yok acaba:

"canlılıgı aklım almiyor, o yuzden ruh diye birsey uyduruyoruz, oluyor"

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ha öyle olmuyo yani,biri inanış mı dedi , kendinizi böyle inanışlara kaptırmayın, sonra bilimden uzaklaşırsınız ;)

İnanış lafını ilk söyleyen sendin.Senin lafını sana göre yontarak doğrulttum...

Sen nasıl bir hastasın lan her b.ku kıvırtıyosun.Hiç mi cevabın yok?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bi varlığın bilgisine ulaşmak için önce 5 duyu organımızın en az biriyle duyumsamamız gerekir, ondan sonra varlığına dair yorum yapılır ..

Siz ruh vardır derken nası bi yol izlediniz .. yoksa sadece kulaktan dolma zırvalarla, inancınıza mı entegre ettiniz..?!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ateist anlayışa göre ateist bir kimsenin bir yakını işkencelerle öldürülse ateistin katili cezalandırmak gibi bir düşüncesi olamaz,

Buna inanıpta denemeni tavsiye etmem.

Çünki Ateistler o katilin öbür dünyada cehennemde yanmayacağını bilgiklerinden cezasını kendileri verirler.

Ama müslüman birisi için söylediklerin geçerli olabilir çünki adam senin akrabanı öldürürse senin ceza vermene gerek yok zaten allah ona öbür tafarta işkence yapacak...

Ama tabi tövbe ederse af olur :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...
Beynimiz de akılsız ve şuursuz ve kör atomlardan yaratılıyor.

Deme! Kör atomlardan oluşan beyin, bir trafik kazası sonucu tıravma geçirdiğinde bilinç, nasıl oluyor da geçici olarak ortadan kayboluyor dersin? Niçin diye düşündün mü? Eğer ruh, gerçekten olsaydı, trafik kazası geçiren beynin yaralanması sonucu, kişide anımsama, anlamlandırma, algılama süreçleri, ruh'a en gereksinilen oğur(zaman)da ortadan kaybolup gitmezdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deme! Kör atomlardan oluşan beyin, bir trafik kazası sonucu tıravma geçirdiğinde bilinç, nasıl oluyor da geçici olarak ortadan kayboluyor dersin? Niçin diye düşündün mü? Eğer ruh, gerçekten olsaydı, trafik kazası geçiren beynin yaralanması sonucu, kişide anımsama, anlamlandırma, algılama süreçleri, ruh'a en gereksinilen oğur(zaman)da ortadan kaybolup gitmezdi.

Fena tokat atmışsın Teginli.. Bunlar Nurcu nur onların beyinlerini yok etmiş.. Bunlar yatacak bir yer, çek yat, yiyecek iki lokma verenlerin kulu olup beyinlerini onlara satanlar.. Anlatamazsın gerçekleri bu yüzden ama sen yine de durma... Yolun açık olsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş

ruhlarımız hakkında bize az bir bilgi verilen;

sırrı, mahiyeti saklanan;

hikmetler gereği sebeplere, kurallara, baştan koyulmuş kanunlara yani maddeye hapsedilmiş özlerimizdir.

bu hapis, bu ayrılık doğumla başlar ölümle biter.

ayrılığın bittiği yerde asıl doğuş başlar.

baştan konan kanunlar alfabe gibidir.

alfabeyle iyi kelimeler, cümleler, anlatımlar kurulabildiği gibi

kötüsü de beteri de kurulur.

bu sebeplerden sadece iyilik yoktur. kötülük de vardır.

ruhlarımızda madde alemindeki kaderleri içerisinden sürekli seçim yaparak marifetlerini ortaya koyarlar.

kimi kardelen gibi zorda açar kimi güç, bolluk içinde azar.

kimi elmas kimi kömür çıkar ortaya.

islam ve bilgi kültürü sentezim bu şekilde...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...