Jump to content

Kuranda kar mucizesi


Recommended Posts

Evet beyler bayanlar.Bir sorum var.Abdest bildiğimiz gibi suyla alınır,etrafta su bulamadığımız istisna durumlarda da teyemmüm adı verilen şekil uygulanır.Yani toprakla abdest alınır.

İlkin şu geliyor aklıma kitabın indiği bölgedeki toprak bildiğiniz kumlu toprak ve kullanılmaya elverişli olabilir,tabi buna temizlik denebilirse.Ama basit bir mantıkla dünyada bir sürü toprak çeşidi olduğunu göz önünde bulundurursak allahın sadece arabistandakileri düşündüğü sonucuna varabiliriz,değil mi?

Ama asıl sorum bu da değil.Şimdi ben kuzeye doğru gittiğimi hayal ediyorum.Görme ihtimalimin fazlalaşağı birşey geliyor aklıma ki o şey de zaten suyun katı halidir:kar

Neden karla abdest alınamıyor ve hatta neden kuranda hiç "kar" sözcüğü geçmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 124
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Abdest kelimeside Oruc ve Namaz gibi Farisi ve ordanda hint kökenli bir kelimedir..

Abı:SU Dest:EL anlamında olup abdest kısaca el suyu demektir.

Kuran'da Maide 6 ayeti abdest olarak düşünülen bölümdür..

Kar meselesine gelince Muhammed hiç kar görmediği için kardan bahsetmemiş olabilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Su arap kültürüne olan hayranlik ile din olgusu birbiri icine bukadar gecmemis olsaydi , bizim müslümanlar kendilerini Arap sanmasalardi su an bulundugumuz yerden 100 yil ileride olurduk hele o cübbe giymis , sakal bir karis sarikli tipleri sokakta görmüyormuyum sehirde maymun görmüs gibi oluyorum adamlar daha arap modasi ile dini ayiramiyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
Su arap kültürüne olan hayranlik ile din olgusu birbiri icine bukadar gecmemis olsaydi , bizim müslümanlar kendilerini Arap sanmasalardi su an bulundugumuz yerden 100 yil ileride olurduk hele o cübbe giymis , sakal bir karis sarikli tipleri sokakta görmüyormuyum sehirde maymun görmüs gibi oluyorum adamlar daha arap modasi ile dini ayiramiyor

Aynı dertten bende müzdaribim sevgili klon. Yalnız ben artık sesimi çıkarıyorum ve kovuyorum onları.Hem de sokaktan.

Muhammedin kardan haberi olmadığına pek katılmıyorum. Sonuçta Haticenin mal yüklü kervanlarına bakıyordu. Birisi muhakkak anlatmıştır. Ama kar Arabistan dışında bulunduğundan, kendisininde saçmalıklarına bütün dünyada inanacak gerzekler olacağını o günkü koşullarda düşünememiştir.

Saygılarımla,

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birde bazı mantık kuralları vardır; Kur'ana bu kurallar ışığında bakabilirsiniz..

Bu mantık kurallarından birisi; Delil, iddia edilen şeyden daha gizli olmamalıdır... Yani delil; müddeadan daha hafi olamaz.. Olursa akıl dağılır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birde bazı mantık kuralları vardır; Kur'ana bu kurallar ışığında bakabilirsiniz..

Bu mantık kurallarından birisi; Delil, iddia edilen şeyden daha gizli olmamalıdır... Yani delil; müddeadan daha hafi olamaz.. Olursa akıl dağılır...

Mask türkçe konuş,kendi cümlelerini kullan ve dediğini açıkla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'anın delili kainat, öğreticisi ise Hz. Peygamberdir... Muhatabı insan aklı ve vcidanıdır.. Maksat ve gayesi ise 4 şeydir..

- Tevhid.. Yani bu kainatın bir yaratıcısı olduğunun izah ve ispatı.

- Nübüvvet.. Yani peygamberlik müessesi..

- Haşir.. Yani öldükten sonra hesap vermek üzere diriltileceğimiz hakikati.

- Adalet.. Yani insanın başı boş bir mahluk olmadığı, hayatından ve yaptıklarından mes'ul olduğu...

Kur'an bu maksat ve gaye ışığında kainata bakmış ve muhatabın aklını esas almıştır.. İnsanlar ise derece derecedir.. Kur'anın en büyük mucizesi ise i'caz-ı Manevisidir.. Yani az söz ile çok mana ifade etmek ve manaları akla havale etmek...

Bunu yaparken ortaya koyduğu hakikatler her insanın, her devirde aklen görüp, bilebileceği hakikatlerdir..

Kur'an iddiasını ispat için insanların genelini muhatap alır.. Bu genel muhtap içinde ortaya koyduğu delliler her devirde, ortalama akıl sahibi bir insanın idrak edebileceği meselelerdir... Yani insanlarca bilinen ve alışılagelmiş şeyler olmalıdır....

Mesela bu asırda KAR hakkında ilmen bildiğimiz meseleri o devirde nakl etmiş olsaydı... Delil olarak ortaya koyduğu hakikat; iddiadan daha fazla açıklama gerektirecekti.. Ama zaman bu hakikate perde olacağından iddia abes ve manasız kalmış olacaktı...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kur'anın delili kainat, öğreticisi ise Hz. Peygamberdir... Muhatabı insan aklı ve vcidanıdır.. Maksat ve gayesi ise 4 şeydir..

- Tevhid.. Yani bu kainatın bir yaratıcısı olduğunun izah ve ispatı.

- Nübüvvet.. Yani peygamberlik müessesi..

- Haşir.. Yani öldükten sonra hesap vermek üzere diriltileceğimiz hakikati.

- Adalet.. Yani insanın başı boş bir mahluk olmadığı, hayatından ve yaptıklarından mes'ul olduğu...

Kur'an bu maksat ve gaye ışığında kainata bakmış ve muhatabın aklını esas almıştır.. İnsanlar ise derece derecedir.. Kur'anın en büyük mucizesi ise i'caz-ı Manevisidir.. Yani az söz ile çok mana ifade etmek ve manaları akla havale etmek...

Bu sözü papağan gibi tekrarlıyorsunuz.Yav kardeşim bir cümlenin birden fazla anlamınn olması sadece anlam kargaşası yaratır.Öyle en cahilinden en bilginine hitap etmek için bunun aksine herşeyin okununca direk anlaşılması gerekir.Yoksa bilginin mecazi anlam olarak kullanıldığını anladığı bir cümleyi cahili direk anlamıyla anlar.Ne yazık ki bu kitap o kadar işlevsizdir ki okuma yazma bilmeyen %99 a bile hitap edemez anladın mı?

Bunu yaparken ortaya koyduğu hakikatler her insanın, her devirde aklen görüp, bilebileceği hakikatlerdir..

O halde ne diye aha gerçekliği yüzyıllar sonra ortaya çıktı diye önümüze mucizeler sürüyorsunuz.Önce dediklerin çelişmesin.

Kur'an iddiasını ispat için insanların genelini muhatap alır.. Bu genel muhtap içinde ortaya koyduğu delliler her devirde, ortalama akıl sahibi bir insanın idrak edebileceği meselelerdir... Yani insanlarca bilinen ve alışılagelmiş şeyler olmalıdır....

Ortalama aklı olmayanlar?

Mesela bu asırda KAR hakkında ilmen bildiğimiz meseleri o devirde nakl etmiş olsaydı... Delil olarak ortaya koyduğu hakikat; iddiadan daha fazla açıklama gerektirecekti.. Ama zaman bu hakikate perde olacağından iddia abes ve manasız kalmış olacaktı...

Yav dağların depremi önlediğini söylediğini iddia ettiğiniz o ayet ne peki,ve onun gibileri.Çelişikidesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadis No : 3702

Ravi: Aişe

Tanım: Resulullah (sav)'la bir seferde beraber idik. Beyda nam mevkiye veya Zatul-Ceyş denen yere gelmiştik ki benim bir kolyem kop(up kaybol)du. Resulullah (sav) onu aramak için kaldı, O'nunla birlikte herkes orada kaldı. Bir su başında da değillerdi. Üstelik beraberlerinde su da yoktu. Halk Hz. Ebu Bekr (ra)'e uğrayıp: "Aişe'nin yaptığını gördüm mü! Hem Resulullah'ı, hem de herkesi burada oyaladı. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" demişler. Resulullah başını dizlerimin üzerine koymuş uyurken Ebu Bekr (ra) çıkageldi. "Sen Resulullah (sav)'ı da halkı da, burada hapsettin. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" diyerek, babam beni azarladı ve Allah'ın dilediğince başka şeyler de söyledi. (Öfkesini daha da yenemeyip) eliyle böğrüme böğrüme dürterek (canımı yaktı). Resulullah'ın başı dizimin üzerinde olduğu için kımıldamamaya çalıştım. Resulullah (sav) sabaha kadar, susuz olarak uyudu. Sabah olunca Allah Teala Hazretleri, teyemmüm ayeti'ni inzal buyurdu: "...Su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size zorluk yapmak murad etmez, bilakis sizi temizlemek, ve üzerinizdeki nimetim tamamlamak ister, ola ki şükredersiniz" (Maide 6). Üseyd İbnu Hüdayr -ki (Akabe biatına katılan) nakiblerden biridir- dedi ki: "Ey Ebu Bekr ailesi! Bu, sizin ilk bereketiniz değildir." (Hz. Aişe) sözüne devam ederek) dedi ki: "Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım. (Kaybolan) kolya altında çıktı."

Kaynak: Buhari, Teyemmüm 2, Fedailu'l-Ashab 5, 30, Tefsir, Nisa 10, Maide 3, Nikah 65, 125, Libas 52, Hudud

Görüldüğü gibi teyemmüm sadece temiz toprakla oluyormuş.Ama eksiklik giderici din bilginleri heryerde temiz toprak bulunamayacağını görmüşler.

Maide

6 - Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...