Jump to content

Evrenin genişlemesi


Recommended Posts

  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evren yaşlandıkça genişleme hızı azalırmı ?

veya hızlanırmı ?

yada hep aynı şekildemi genişlemeye devam etti ve bu hız saptanabilmişmidir ?

Şimdiden teşekkürler.

Evrenin giderek hızlanarak genişlediği sanılıyor.

Nedeni de evreni genişleten karanlık enerjinin artması..

Kimse bu nedenin nedenini bilmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrenin genislemesinin durup durmayacagi tamamen evrendeki madde miktarina bagli. Eger madde miktari yeterli ise galaksiler bi noktada durup geriye hareket edecekler degilse galaksiler sonsuza kadar birbirinden uzaklasacak. Uzaklasma hizi yavaslayacak ama hic bizaman sifir olmayacak cunku uzaklastikca birbirlerini daha az cekecekler.

tarihinde Dilbilim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Karanlık enerji hakkında bir iddia ortaya atmıştım.. Onu es geçebilirsiniz.

Ama bu vesile ile karanlık enerji hakkında bilgi sahibi de olabilirsiniz..

KARANLIK ENERJİNİN DOĞASI HAKKINDA BİR KURAM

Einstein’ın genel görelik kuramı, çağdaş kozmolojinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu kuramında Einstein çekim gücünü uzay ve zamanın oluşturduğu geometrik tablonun bir öğesi olarak imgelemiştir. Uzayın bir dokusu vardır ve bu doku içinde yer alan madde tarafından katlanmaya, bükülmeye ve çeşitli şekillerde deformasyona maruz kalmaktadır. Bu evren statiktir. Yani ne büyümekte veya genişlemekte, ne de küçülmekte veya daralmaktadır. Einstein genel görelik kuramını ortaya attığı zaman evrenin statik olmaktan başka bir davranışı olabileceği düşünülmüyordu.

Ancak bu kuram evrenin neden statik olduğunu yeterince açıklayamıyordu. Çekim gücünden dolayı evrenin küçülmesi (daralması) gerekmez miydi? Eğer evren gerçekten statik ise, maddenin çekim gücüne karşı olan bir güçle dengede tutulması gerekiyordu. Bu arada Einstein’la mektuplaşan ünlü Rus fizikcisi Friedman genel görelik kuramının evrenin genişlediğini ortaya koyduğunu iddia etmişti. Einstein bu iddiaya da karşı idi. Kuramının evrenin çökmesini önlemesi için ona kozmolojik katsayı eklemeye karar verdi.. Bu katsayı itici bir güç idi ve evrenin kendi üzerine çökmesini nötralize edecekti. Daha sonra Hubble evrenin genişlediğini buldu ve Einstein formülüne eklediği kozmolojik sabitin hayatının en büyük gafı olduğunu itiraf etti ve onu formülünden çıkardı.. Ama kozmolojik sabit yok olmadı.. Yok olmadığı gibi yeni bir anlam da kazandı. Önceleri evrenin genişleme hızının, çekim gücünün etkisi altında, yavaşladığı sanılıyordu. Daha sonra evrenin giderek artan bir hızla genişlediği anlaşıldı. Bu genişleme hızının kozmolojik sabite eşit olduğunun anlaşılması bu sabite yepyeni bir anlam kazandırdı.

KARANLIK ENERJİ NEDİR?

Karanlık enerjinin doğası iyi bilinmemektedir. Son yıllarda yapılan hesaplamalara göre gözle görünen ve doğası az çok bilinen olağan maddenin ve radyasyonun evrenin yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturduğu hesaplanmıştır. Görülmediği için karanlık madde olarak isimlendirilen ve doğası hakkında hemen hiç bir bilinmeyen madde ise yüzde 22 gibi küçük bir oranla temsil edilmektedir. Karanlık madde proton-nötron-elektron’lardan oluşan olağan madde ile tepkileşmemektedir ve direkt olarak gözlemlenmemiştir. Kozmologlara göre karanlık maddenin varlığı kesindir. Kütlesi ve hareket halindeyken momentumu vardır. Ayrıca çekim gücünden de etkilenmektedir.

Evrenin geride kalan yüzde 74’ü ne olağan maddedir ne de karanlık maddedir. Çekim gücünü etkiler ve basınca sahiptir. Çekimi etkilemesine rağmen momentumu yoktur. Şimdiye kadar karşılaşılan hiç bir şeye benzememektedir. Ama ilginç olarak Einstein’ın formülünde değindiği kozmolojik sabitin ta kendisi gibi durmaktadır. Kozmologlar karanlık enerjinin neden olduğu basıncın evrenin genişlemesi için gerekli basınca eşit olduğunu, biraz da şaşkınlık içinde, bulmuşlardır.

Evren genişledikce yeni karanlık enerji ortaya çıkmakta ve olağan maddenin oranı giderek azalmaktadır. Geçmişte evrende mevcut karanlık enerji oranının çok düşük olduğuna inanılmaktadır. Evren şimdiki evrenin onda biri yaşında iken olağan maddenin mevcut madde ve enerjinin yüzde 98’ini oluşturduğu hesaplanmıştır. O zamandan beri evren genişlemekte ve karanlık enerji oranı artarken, olağan madde oranı düşmektedir. İlerde evren şimdikinin beş katı genişleyince olağan madde oranının evrende mevcut bütün madde ve enerjiye oranının milyonda 15’i düzeyine düşeceği hesaplanmıştır.

Özetle diyebiliriz ki evren giderek artan bir hızla genişlemekte ve ona parelel olarak karanlık enerji oranı da artmaktadır. Olağan maddenin miktarı değişmediğinden oranı sürekli olarak düşmektedir. Bunlar bilinen ve tahmin edilen katı gerçeklerdir. Karanlık enerji nedir bilinmemektedir. Neden arttığı da meçhuldür. Evrenin en bol metası, hakkında en az bilinenidir. Yapılan bütün gözlemlerin ve hesapların ne gibi bir anlamı olabilir?

Karanlık enerji hakkında eskiden geliştirdiğim bir kuramı gelecek iletimde yeniden gündeme getirerek tartışmak istiyorum. Umarım katılırsınız.

KARANLIK ENERJİ HAKKINDA BİLİNENLER…

Kuramsal fizikçiler evrende görünen madde ile karanlık maddenin, olması gereken bütün madde ve enerjinin yalnız yüzde 30’u kadar olduğunu hesaplamışlardır. Evrenin yüzde 70’inin doğası bilinmemektedir. Bunun enerji olduğuna inanılmaktadır. Nasıl bir enerji olduğu bilinmediğinden karanlık enerji olarak isimlendirilmiştir. Bu enerji itici bir güçtür. Kütle çekim gücünün zıttı olup, kütleitim gücü olarak da isimlendirilebilir.

Önceleri Big Bang’den beri genişlemekte olan evrenin genişleme hızının giderek azalması gerektiğine inanılıyordu. Ancak son zamanlarda yapılan ölçmeler evrenin genişleme hızının değil yavaşlamak, giderek artan bir hızla arttığını göstermiştir. Bu gözlemin anlamı ne olabilir? Evren neden giderek artan bir hızla genişlemektedir? Bu genişleme ile karanlık enerji arasında bir ilişki olabilir mi? Varsa o ilişkinin doğası nedir? Daha da önemlisi, giderek artan bu enerjinin kaynağı nedir?

Kuantum mekaniğine göre boşlukta karşıtları ile birlikte yalancı zerreler ortaya çıkarlar ve birbirlerini nötranize ederler. Geride vaküm enerjisi denen bir tür enerji kalır. Karanlık enerji hakkında bilinen hemen hiç bir şey yoktur. Dolayısıyla bu konu her türlü spekülasyona açıktır. Bu enerji türünü simgeleyen zerrelerin ne olduğu veya olabileceği hakkında bilinen ve ortaya atılan hiç bir kuram yoktur. Evrenin en bol matahı, hakkında en az bilinenidir.

Big Bang’in ilk 300 bin yılını izleyen 4 milyar yıl içinde kazanılan ilk momentum giderek yavaşlamış, 8 milyar yıl sonra bu yavaşlama en düşük düzeye inmiştir. Daha sonra ise genişleme tekrar hız kazanmış ve bu keresinde evren giderek artan bir hızla genişlemeye başlamıştır. Evrenin bu hızını muhafaze etmesi durumunda 50 milyar yıl sonra galaksiler birbirlerinden iyice uzaklaşacaklar ve gökyüzü galaksilerden çok fakir bir görünüş alacaktır.

Peki bütün bunların anlamı nedir?

Karanlık enerjinin doğası ile evrenin giderek artan bir hızla genişlemesi arasında ne gibi bir ilişki olabilir?

Bu ilişki benim karanlık enerjinin doğası hakkında ileri sürdüğüm kuramın temelinde yer almaktadır.

Bilindiği üzere hareket eden maddenin kineti enerjisi artar. Enerjinn kütle olarak bir karşılığı vardır. Einstein bunu E=MC^2 formülü ile ifade etmiştir. Hareket etmekte olan bir otomobil, duran bir otomobilden daha büyük bir kinetik enerjiye, dolayısıyla daha fazla bir kütleye sahiptir. Bu fazla ağırlığı ölçmek bile mümkündür.

Aynı gözlemi hızla genişlemekte olan evren için de düşünmek, hatta artan kütleyi veya enerjiyi hesaplamak bile mümkündür. Bence hızla genişlemekte olan evrenin toplam kinetik enerjisi artmakta ve bu enerji galaksilerin etrafında karanlık enerji şeklinde birikmektedir. Evren genişledikce yeni karanlık enerji ortaya çıkmaktadır. Bu enerji, negatif bir enerji olduğunu bildiğimiz kütleçekim enerjisinden farklıdır ve itici güce sahiptir. Bu haliyle karanlık enerjiyi pozitif enerji olarak düşünebilirsiniz. Özet olarak diyebilirizi ki evren genişlerken kazanılan kineti enerji galaksilerin etrafında karanlık enerji olarak birikmekte ve bu enerji evreni daha da artan bir hızla iterek genişlemeye zorlamaktadır. Bana göre evrenin giderek artan bir hızla genişlemesinin nedeni kinetik enerjiden kaynak alan itici güçtür. Genişlemenin kinetik enerjisi itici güce dönüşmekte ve bu güç kaynak aldığı genişlemeyi daha da hızlandırarak, kısır bir döngünün ortaya çıkmasına neden olmaktadı. Bu nedenden dolayı evren giderek genişlemek zorundadır. Kütleçekim gücü, kütleitim gücünden biraz daha fazla olabilir. Evren kuantum yasalarını tatmin etmek üzere aniden genişleyerek ortaya çıkmış ve ilk anında negatif çekim gücü ile, pozitif madde birbirlerinden ayrılmışlardır. Bu dönemde henüz karanlık enerji yoktur. Karanlık maddenin de olmaması mümkündür. Karanlı madde ve enerji evrenin genişlemesine bağlı olarak sonradan ortaya çıkan varlıklar olabilir.

Evrenin genişlemesinden de itici güç sorumludur ama, bu benim bahsettiğim karanlık enerjiden farklı bir güçtür. Yalancı zerre içinde enerji yoğunluğu düşemediği için, çok kısa bir süre içinde, büyük bir negatif basınç ortaya çıkmış ve etrafında itici gücün oluşmasına neden olmuştur. Bu Einstein’ın genel görelik kuramı ile bağdaşmaktadır. Ancak çok kısa bir süre sonra (10^-37 ile 10^-34 saniyeleri arasında) itici güc yok olarak yerini çekici güce terketmiştir. İlk dönemde genişleme ışık hızını yaklaşık 100 kere geçmiştir. Daha sonra evren ışık hızının altında hızlarla genişlemesine devam etmiştir.

Evren bugün de genişlemektedir. Her an işgal edilen boşluk içinde galaksiler yayılırlarken etraflarından onlarla ilgili artan kinetik enerjiye bağlı karanlık enerji birikmektedir. Yani karanlık enerji yoktan var olmaktadır. Nedeni ise evrenin giderek artan bir hızla genişlemesinden dolayı kinetik enerjinin sürekli artmasıdır..

Sonuç olarak diyebiliriz ki karanlık enerjinin varlığı kaçınılmazdır. Çünkü evrenin hızla genişlemesi sırasında Einstein’ın E=MC^2 formülüne göre ortaya çıkması gereken kinetik enerjinin bir yerlerde bir tür birikecektir. Karanlık enerjinin nedeni evrenin genişlemesidir. Evren giderek genişleyecek ve karanlık enerji giderek artacaktır. Nitekim gözlemler bunu göstermektedir.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Esenlikler...

Düşük bir ihtimal dahilinde olsa da Evrenin bir gün yeniden Kütleçekim gücüne kapılarak bir nokta da toplanacağını düşünebiliriz.

Bunun aksi iddia edilebileceği gibi bu yönde düşünmekte Bilimseldir.

Buna Bilim dünyası 'Big-Crounch' demektedir.

Şimdi, tamamen kendi tespitim olan bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Evren 1 noktasında ortaya çıktığında 'f=ma & e=mc^2' kanunları birbirinden bağımsız hareket etmek süreciyle hem Evren'i Işık hızının 100 katı hızla genişlemeye sürükledi hemde Galaksiler arasında astronomik mesafeleri ortaya çıkardı/çıkarmaya devam ediyor.

Kütle Çekim sabiti : 0.5 N dir.

Bu sabit bir nokta'da en büyük hız olan Işık hızını bile durdurabilecek güçtedir. (Bkz. Blackholes)

şu an Galaksiler henüz oldukça genç ve Karadeliğe dönüşen Galaksi sayısı oldukça az.

Günümüzden 200 milyar yıl sonra Bugün kü Galaksilerin 78% i Karadeliğe dönüşecektir bu durum da Kütle Çekim gücü öylesine büyük olacaktır ki,

Galaksilerin birbirinden uzaklaşması hızı bir nokta da sabitlenecek ve geriye çalışmaya başlayacaktır süreç.

(Bkz. Andromeda - The Milkyway crash in 3 billion years)

Bunu takiben, Çekim gücü sonunda Kara Delikler vasıtası ile tüm Karadelikleri (Galaksileri) bir noktada birleştirecek ve daha da büyük bir Kütleye sahip kılacaktır.

bu şekilde madde'nin yeterli ağırlığa ulaşması sağlanacak ve bunun sonucunda tüm Evren 'Işık Hızı Sabitinde Genişlese Bile'

X Merkezinin çekimine kapılarak geriye doğru küçülecektir.

Esen Kalınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Günümüzden 200 milyar yıl sonra Bugün kü Galaksilerin 78% i Karadeliğe dönüşecektir bu durum da Kütle Çekim gücü öylesine büyük olacaktır ki,

Galaksilerin birbirinden uzaklaşması hızı bir nokta da sabitlenecek ve geriye çalışmaya başlayacaktır süreç.

Bir yıldız ya da galaksi karadeliğe dönüştüğünde kütle çekim gücü artmaz. Güneş bir şekilde bir anda karadeliğe dönüşecek olsa, Dünya ile arasındaki kütle çekim kuvveti artmaz. Kütle çekim kuvveti kütle ile doğru, uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Yıldız karadeliğe dönüştüğünde kütlesi artmaz. Dolayısıyla belirli bir uzaklıktaki bir cisimle arasındaki kütle çekim kuvveti değişmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Esenlikler,

Sayın haci ve deicide,

Benim de kastettiğim, Hidrojen>Helyum>Karbon füzyonunu sonlandırıp 'Demir' çekirdeği halinde içe çöken yıldızın 'kütlesinin' arttığı değil, Karadeliğe dönüşen yıldızın çevresinde ki bilimum partikülleri (madde) içerisine çekerek kütlesini arttıracağı ve bunun sonucunda kütle çekimi yoğunluğunun artacağıdır.

Yukarıda benim vermek istediğim mesaj şuydu;

1) Evren'in şu an hızla genişlediğini biliyoruz (Spektrumda ışık frekansının 'mavi' den 'kırmızıya' kayması) peki bu duracak mı nasıl duracak ?

-Bende Evren de yeterince madde olduğuna inandığımı belirttim (10^66) , ancak dağınık halde maddenin bu genişlemeyi durdurması imkansız. Bir araya gelen maddelerin özellikle karadeliklerde 'Kütleyi Artırarak!' çekim gücünü doğru orantılı etkilemesi, Evrenin genişlemesini engelleyecektir.

Maddenin karadelik bünyelerinde toplanması ve karadeliklerinde 'Spiral Galaxy' lerde gördüğümüz gibi merkez bir çekim alanında buluşması, oldukça uzun süreler alacaktır,bunun için özellikle 'Hyper-Super Nova' yıldızlarının füzyonu tamamlamaları şarttır. (Bkz. 200 Milyar Yıl)

Bahsettiğim karadelikler 'Supermassive Karadeliklerin de üzerinde bir çekim gücüne sahip olan Galaktik merkez çekim alanları' dır.

Esen Kalınız.

tarihinde ArthurUnal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ArthurUnal,

Evrenin genişlemesi evrenin kütlesinin kendi üzerine uyguladığı çekim nedeniyle durmasından söz ediyoruz. Bu çekim kuvveti evrenin toplam kütlesi ile doğru, evrenin yarıçapının karesiyle de ters orantılıdır. Dolayısıyla, bu çekim kuvveti evreni oluşturan maddelerin karadeliklerde toplanıp toplanmaması ile değişmez.. Ama evren genişledikçe azalır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deicide,

Evrenin kesin bir genişleme sürecinde olduğunu düşünmüyorum, her ne kadar 'f=ma' ve 'e=mc^2' birbirinden bağımsız olarak Evren de hüküm sürse de 'circle' teorisini göz ardı ettiğini düşünüyorum.

Bir madde ne kadar kütleye sahipse o kadar çekim gücü etkilidir ve etrafında ki 'alanı' daraltır. Bu açıdan Karadelikleri 'oyun dışı' bırakmanı oldukça yadırgıyorum, eğer Evren'de 'bazen' 'yasalar' bağımsız hareket ederek 'olağanüstü' bir durum meydana getirerek, 'ışık hızının 100 katı hızlara ulaşmaya imkan veriyorsa' , mutlak suretle Evrenin temel gücü olan 'Gravitonların' Kainatın geleceğinde 'aktif rol' alacağını düşünüyorum.

200 Milyar yıllık bir sürecin sonunda Evrenin 'Karanlık Madde baskısını' kırarak yeniden 'merkez çekim' kuvvetine kapılarak içe doğru 'daralacağını' düşünüyorum.

Bu dolaylı bir 'Statik Evren' düşüncesidir. Olağan dışı 'yasalar' sonsuza dek hükmetmez, Evrenin 'abstraction' unu oluşturan temel kanun 'kütle çekimi' dir.

Esen Kalın.

tarihinde ArthurUnal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrenin kesin bir genişleme sürecinde olduğunu düşünmüyorum, her ne kadar 'f=ma' ve 'e=mc^2' birbirinden bağımsız olarak Evren de hüküm sürse de 'circle' teorisini göz ardı ettiğini düşünüyorum.

'f=ma' ve 'e=mc^2' birbirinden bağımsız olarak Evren de hüküm sürmesinin ne anlama geldiğini ve bunun da konuyla ilgisini anlamadım. Ayrıca 'circle' kuramının da ne olduğunu bilmiyorum. Eğer döngüsel evren yani genişleyen ve çöken ve tekrar genişleyen... evren modelinden söz ediyorsan, pek de revaçta olmadığını söyleyebilirim. Çünkü evrenin çöküşü ile ilgili gözlemlerle tutarlı bir model ortada yok. Gözlemler genişlemenin hızlanarak sürdüğünü söylüyor. Her yeni bulgu da bununla tutarlı. Örneğin kozmik arka alan ışımasının yeni elde edilen yüksek çözünürlüklü dağılımının ayrıntılı analizi de bunu söylüyor.. Bunun da duracağına ilişkin en ufak bir işaret yok ortada.

Bir madde ne kadar kütleye sahipse o kadar çekim gücü etkilidir ve etrafında ki 'alanı' daraltır. Bu açıdan Karadelikleri 'oyun dışı' bırakmanı oldukça yadırgıyorum,

Yıldız karadeliğe dönüştükten sonra dönüşmeden öncekinden daha mı fazla kütleye sahip? Tam tersine, yakıtını bitip süpernova şeklinde patladıktan sonra kütlesinin önemli miktarını uzaya savurarak kaybediyor. Daha sonra yuttuğu kütle, savurduğu kütlenin yanında bir hiç. Sadece çok yoğunlaştığı için yüzeyinden ışık kaçamıyor.

eğer Evren'de 'bazen' 'yasalar' bağımsız hareket ederek 'olağanüstü' bir durum meydana getirerek, 'ışık hızının 100 katı hızlara ulaşmaya imkan veriyorsa' , mutlak suretle Evrenin temel gücü olan 'Gravitonların' Kainatın geleceğinde 'aktif rol' alacağını düşünüyorum.

Nerede, hangi yasa nasıl bağımsız hareket etmiş? Bir yasanın hareket etmesini tanımlayalım önce, sonra da bunun nasıl bağımsız olabileceğini.. Hangi yasa ışık hızının 100 katı hızlara ulaşmaya imkan vermiş? Nerede ve ne zaman ışık hızının 100 katı hız diye bir şey söz konusu olmuş?

Kuramsal bir parçacık olan ve şimdiye dek hiç gözlenmemiş Graviton'un evrenin temel gücü olması ne demek? Aktif rol oynamak nasıl oluyor? Kusura bakma ama tanımlanmamış, formülize edilmemiş terimlerle bilim yapılmaz.

200 Milyar yıllık bir sürecin sonunda Evrenin 'Karanlık Madde baskısını' kırarak yeniden 'merkez çekim' kuvvetine kapılarak içe doğru 'daralacağını' düşünüyorum.

Neye göre ve hangi gözlemlere, hangi deneylere dayanarak düşünüyorsun? Karanlık madde değil, karanlık enerji.. Önce bunu doğru söyleyelim. Karanlık madde, galaksilerin ışımaları ile gözlenen kütlelerinin dış bölgelerindeki yıldızların hızı dolayısıyla ölçülen kütleleri arasındaki farkı açıklamak üzere varsayılan bir madde türü. Daha ne olduğu bilinmiyor. Karanlık enerji de, evrenin giderek artan bir oranda genişlemesinden sorumlu tutulan, yine ne olduğu bilinmeyen varsayımsal bir enerji türü. Sanıyorum bunu kastediyorsun. Bunlar üzerinde spekülasyon yapıp neyin hangisinin baskısını kıracağını söylemeden önce, ne olduklarının tespit edilmesini beklemek daha doğru bence. Yoksa dayanaksız bir şekilde düşünmek başlı başına bir kanıt, argüman değil..

Bu dolaylı bir 'Statik Evren' düşüncesidir. Olağan dışı 'yasalar' sonsuza dek hükmetmez, Evrenin 'abstraction' unu oluşturan temel kanun 'kütle çekimi' dir.

Yukarıda dediğim gibi. Olağan yasa ne, olağan dışı yasa ne? Bunları birbirinden neye göre ayırdediyoruz? Abstraction ne demek? Bunları tanımlamadan kurduğumuz cümleler uzaktan havalı görünseler de bir anlam ifade etmezler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

EVREN NEDEN GENİŞLİYOR?

Daha önce Big Bang ve öncesi ile ilgili polemikler başlığı altında şunlara yer vermiştim.

Adresi aşağıda... Oraya bakabilirsiniz.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...20&start=20

Orada quote ediyorum:

Evrenin faz dönüşümü sırasında genişlemeyi sağlayan vaküm enerjisinin açığa çıktığını iddia ediyorlar.

Buradaki vaküm enerjisi, suyun faz değiştirirken etrafa saldığı gizli enerjiye (sıcaklığa) benziyor.

Bu genişlemenin ömrü çok kısadır. 10^-32 saniye sürmüştür.

Ancak bu süre içinde mevcut evren her 10^-34 saniyede bir ikiyle katlanmıştır.

Başka bir deyişle 10^-32 saniye içinde evren kendini en azından 100 kere katlamıştır.

Bu geometrik katlanma bir protondan 10^20 defa daha küçük olan yalancı zerrenin veya false vacuum'un, 10 sm çapına ulaşması demektir.

Bu süreç sırasında ışık hızı en azından 100 kere geçilmiştir.

Bu demektir ki bir tenis topu, 10^-32 saniyede, bugün gözlemlediğimiz evren kadar genişlemiştir.

Big Bang sırasında evreni genişleten enerji vaküm enerjisidir. Bunun suyun faz değiştirirken etrafa saldığı latent enerjiye benzediğine değinmiştik.

Daha sonra evreni genişleten enerjinin yine vaküm enerjisi olması mantıklıdır. Ama bu enerjinin birikmesi ve giderek artması açıklanması güç bir gözlemdir.

Evrende uzay, Big Bang sırasındaki ani genişleme dışında, yavaş bir şekilde genişlemektedir.

Ve bu genişleme her tarafı tutmaktadır. Yani vaküm enerjisi her yerdedir. Uyguladığı basınç homojendir. Bu yüzden galaksiler üzerinde bir strese neden olmamaktadır.

Tabii bütün bunlar insan sağduyu ve rasyonalitesi ile bağdaşmayan gözlemlerdir.

Ama varlıklarını da inkar etmemiz mümkün değildir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deicide,

teker teker verdiğin quote ları şu an tek tek cevaplandırmak konunun gidişatını değiştireceği için bir ara detaylı şekilde açıklayacağım, yalnızca şuna değinmek istiyorum, Big-Bang sırasında Evrenin genişleme hızının 299.792^100 olması Bilim dünyasında kabul gören bir Teori değil midir ?

Eğer değilse şu sorunun cevabının verilmesi gerekiyor.

Big-Bang'in oluşum anında maddenin yayılabilmesi için f=ma yasası geçerli olmalı, aksi takdirde maddenin bu sonsuz yoğunlukta ki alandan dışarı yayılması yerine tıpkı Hyper-Super Nova yıldızlarının ömürlerinin sonunda yaptıkları gibi içe çökmesi ve sonucunda da Evrenin başlamadan sonlanması gerekmez miydi ?

Esen Kalın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Deicide,

yalnızca şuna değinmek istiyorum, Big-Bang sırasında Evrenin genişleme hızının 299.792^100 olması Bilim dünyasında kabul gören bir Teori değil midir ?

Önce ışık hızının yüz katı dedin, şimdi ışık hızı üzeri 100 diyorsun. Bu ikisi birbiriyle hiç ilgisiz büyüklükler. Ayrıca her ikisi de yanlış. Şişme (inflation) kuramı, büyük patlamanın erken döneminde evrenin üstel bir genişleme döneminden geçtiğini söyler. Üstel genişleme demek, evrenin büyüklüğünün belirli bir süre içinde iki katına çıkması ve bunun da bir süre boyunca tekrarlanmasıdır. 1.5 x 10-32 saniye sürdüğü sanılan bu dönemde evrenin büyüklüğü, bir proton büyüklüğünden 1026 gbi bir faktörle, 10 cm çapına kadar büyümüş olduğu öne sürülmektedir. Bu mesafe, ışığın bu sürede alabileceği uzaklıktan kat kat fazladır. Sanıyorum bunu söylemek istiyorsun..

Ama genişleme, cisimlerin hareketi demek değildir. Bunu daha önce söyledim. Dolayısıyla bu durum, ışık hızının aşılmazlığı ilkesinin ihlali değildir. Ayrıca bunun herhangi bir yasanın bağımsız hareket etmesi ile ilgisi yoktur. Yasalar nesnel varlıklar değildirler, hareket de etmezler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Esenlikler,

Deicide,

Öncelikle konuya gösterdiği ilgi alâka için teşekkürler, şimdi bir sorum olacak sana müsadenle,

Big-Bang sırasında Maddenin birbirinden uzaklaştığı değil Evrenin genişlediğini söylüyorsun, (ki kütle çekim yasası ile kısmen uyumlu)

Şimdi, bu takdir de şunu soracağım,

Eğer bu denli hızlarda genişleyen bir Evren'den söz ediyorsak ve Maddeler de genişleyen evren aracılığı ile birbirinden uzaklaşıyorsa;

Samanyolu Galaxysine 2.2 milyon ışık yılı uzaklıkta olan Andromeda Galaxysi ile kendi Galaxymiz birbirlerine doğru muazzam hızlarda yaklaşmaktalar.

Andromeda : 1.000.000 km/h

Samanyolu : 500.000 km/h

Ortalama yakınlaşma hızları : 750.000 km/h

Ortalama Kozmik Çarpışma süresi : (-) 3.1 milyar yıl.

Bu durumda Işık hızına 'yakın' bir hızla genişleyen 'evren' de, maddeler hâlâ birbirilerine nasıl yakınlaşabiliyor, neden karanlık enerjinin 'evreni genişletme' hızı bunları birbirinden ayırmaya 'yetmiyor' ?

Esen Kalın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir yıldız ya da galaksi karadeliğe dönüştüğünde kütle çekim gücü artmaz. Güneş bir şekilde bir anda karadeliğe dönüşecek olsa, Dünya ile arasındaki kütle çekim kuvveti artmaz. Kütle çekim kuvveti kütle ile doğru, uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Yıldız karadeliğe dönüştüğünde kütlesi artmaz. Dolayısıyla belirli bir uzaklıktaki bir cisimle arasındaki kütle çekim kuvveti değişmez.

Kütleleri sırasıyla Ma, Mb, Mc olan A, B ve C gezegenlerimiz olsun. A ve B'nin C'den uzaklıkları d (=aynı) olsun.

Bu durumda C üzerindeki kuvvetler Mc.Ma/d2 ve Mc.Mb/d2 olsun. Diyelim ki; A ve B birbirlerini hızla yaklaşıp çarpışıyorlar ve tek bir kütle haline geliyorlar. Bu durumda C üzerindeki kuvvet Mc(Ma+Mb)/d2 olur ki bu da yukarıdaki iki kuvvetin toplamı olur. Deicide haklı ama....

Ama ben, A ve B birleştiklerinde, C üzerinde etki eden vektörel kuvvetin büyüyeceğini ve C ile A+B'nin birbirlerine yaklaşmasında etkili olan kuvvetin buyuyeceğini düşünüyorum.

Yanılıyor muyum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu daha önce başka bir başlıkta da sormuş ama yanıt alamamıştım.

Big bang dan sonra evren genişliyor. (ister bir balonon yüzeyindeki benekler olarak düşünün. İster bir pastanın kabarması olarak) Galaksilerin sürekli birbirinden uzaklaşması, hiçbir şekilde yaklaşmaması, yaklaşıp çarpışmaması gerekir.

Yaklaşma durumu nasıl izah ediliyor?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...