Jump to content

Tuncay Özkan


Recommended Posts

Tuncay Özkan'ı en son dinlediğimde Kanal Türk'ü satmıştı bir yobaza. Bir de birazcıkın Mehmet Ali Birand'ın programında izledim gene birilerine esip gürlüyordu. Bugün sabah sabah yahu bu adam nerede sorusu aklıma takıldı ve sitesine girdim bakalım ne yapıyor diye? Gene döktürmüş abimiz.

Kanaltürk satılmak zorunda mıydı?

Tuncay Özkan kanalla birlikte “Biz kaç kişiyiz “hareketini de sattı...

Biz kaç lirayız, hatta biz kaç dolarız...

Kanaltürk’ü satan Tuncay Özkan vatanı da satar...

Tuncay Özkan kendisini de mi sattı?

Tuncay Özkan gizli Fetullahçı mı?

Tuncay Özkan Amerikan ajanıymış...

Tuncay Özkan Fetullahçılardan aldığı parayla bölünmeye yol açacak parti kuracak...

Tuncay Özkan bölücüdür...

Aslında Tuncay Özkan ....?

diye suçlanıyor Tuncay. Evet belki biraz ağır hitamlar ama olacak o kadar milyonlarca insanı peşinden sürükleyen ve onları bir şekilde hareketin içine çeken insandır Tuncay. Ve daha sonra ellerindeki tek tük haber kaynağını satarak onları dımdızlak ortada bırakan insandır da. Kanalını en çok eleştirdiği akp ve tayyip yandaşına satan da Tuncay'ın ta kendisidir. Ahde vefa, namus, yeeeeeeeeteeeeeeeeeeeeeeeeeeer diyen bağıran da odur. Kısaca Tuncay bir çok şeydir halkın gözünde.

Tuncay'ı dinleyelim:

Gözlerim fal taşı gibi açılıyor duyduklarım karşısında... Bir mücadeleye adanmış kocaman bir hayat. Kimilerine kocaman gelmeyebilir. Kimilerine süresi, kimilerine içeriği dar gelebilir. Ama bana kocaman geliyor. Hele son 6 yılı... Hele bir de daha yapacaklarımı bilseler...

Kanaltürk’ü kurmak için çıktığımız yolculukta 2003, bizi nelerin beklediğini biliyorduk. Kanal bizim için bir araçtı. Amacımız Türkiye’nin nefesini kesen faşizme karşı durmak emperyalizmin Türkiye’yi bölüp parçalamasına engel olmaktı. Çok çalıştık. Kazandığımız ne varsa ve dahi canımızı ortaya koyarak. Hiç kimseden bir kuruş hibe ve yardım almadan, tamamen kendi paralarımızla, çıktık yola ve çok çalıştık ...

Türkiye’de çoğulcu sistemin devamı, parlamentoda tek sesliliğin engellenmesi ve özellikle CHP ile MHP' nin parlamentoda yer alabilmesi için çok çabaladık.

Ben başından beri bu elemanda bi bokluk olduğunu çözmüştüm. Zamanında da buradaki bazı abilerimle ağızdalaşına girdiğim de olmuştur. Ama bunlar geride kaldı. Önümüze bakalım :D Akp sudan çıkmış ak kaşık değil. Tuncay'ı yerden yere vururken onları kanatsız melek olarak göstermek olmaz tabiki de. Ama Tuncay Özkan'da az anasının gözü değil.

Akpli bir işadamına kanalı satması. Ona bunu yapan zihniyete. Kendi deyimiyle bir faşoya satması !!!! Birçok insan tarafından eleştirildi. Ona güvenenlerin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı. Ne dediyse olmadı. Kabul ettiremedi.

Faşizm'e karşı olduğunu söyledi, çok seslilik dedi ve mhp gibi bir parti için oy dilendi. Kısacası sağlıklı düşünebilme yetisine sahip her insanda az da olsa bir soru işareti bıraktı. Ama kimilerinin ondan başka sığınacak ne limanı vardı ve yeni bir hareket başlatacak potansiyeli. Bir bakıma denize düşen yılana sarıldı. Desteği aldıkça bir halt yediğini sandı Tuncay. Ama sonu hüsran oldu. Chp başkanlığına adayım 2000 bilmem kaçta iktidarım dedi. Chp başkanlık seçimindeki halini herkes görmüştür.

Neyse devam edelim:

Türkiye’de zaman ve hafıza arasında inanılmaz bir sorun var. AKP iktidara gelmiş. Faşizm kol geziyor. Tuncay Özkan yani ben, Tayyip Erdoğan’ın Çankırı meydan konuşmasında dediği gibi rejimin cazgırı gazeteci olarak, kendisi yani AKP Genel Başkanı ve Başbakan olarak bastırınca, görevimden yuvarlanmışım. Çünkü Irak savaşına karşı çıkmışım. Wolfowitz ile Pearle Amerika’nın iki savaş bakan yardımcısı başında bulunduğum görevden ayrılmam için baskı yapıyor. Recep Tayyip Erdoğan bastırıyor. Tuncay görevinden yuvarlanıyor. Türkiye’de kimsenin gıkı çıkmıyor. Herkes sus pus... Hatta mutlular. Hele beni Amerikalılara gammazlayan gazeteci müsvetteleri çok mutlular..

Biz bir karar alıyoruz, dostlarımız, birlikte yolculuk yapa geldiklerimiz, geleceğe de birlikte yürüyecek olanlar: Televizyon kuracağız. Para kendi paramız. Kuruyoruz. Herkes kurma diyor. Kur diyene rastlamadım. Yayına geçerken faşistlerin yaptıklarını anlatamam. Hele bir tanesi yaptıklarını çok sonra “İdarenin takdiri kim karışır” diye açıkladı.

Sonra yol arkadaşlarımız çıkıyor ortaya. Örneğin CHP... Gidip reklam istiyoruz. Veriyor. Gerekli garantilerini alarak ama. Alacak. Her şey yasal... Her şey ortada. Her yıl CHP den aynı anlaşmalarla para alanlar sonra aslan kesilip vuruyorlar bize. Vursunlar :

Türkiye'de faşizm AKP iktidarı ile birlikte gelmedi. O zaman Aydın Doğan'ın çiftliğinde gününü gün ediyordun. Fettullah ile röportajında gülümseyen gözlerle ona bakışın. el pençe divan duruşun. efendim diyişin. AH TUNCAY AH!

Türkiye'de faşizm zaten vardı. Ama sen bu işten rant sağlamak için çok iyi bir yöntem buldun. Akp karşıtı insanları bir çatı altında birleştirerek bunlardan büyük rant elde ettin. Sonra onları ortada bıraktın. Ne demiş Bosh: İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim. Ama sen insanların güvenini kaybettin bir kere. Şimdi paracıklarını say. Yada git halkın derdini dinle yobazdan aldığın paracıklarla. Hiçbir şey farketmez.

şimdi de Tuncay'ın cevapları geliyor

Kanaltürk satılmak zorunda mıydı?

-Zorundaydı. Ne yazık ki. Ama yenisi onları daha da sıkıntıya sokacak. Şöyle düşünün Kurtuluş Savaşında ateşler içindeki çocuğunun üzerinden örtüsünü alıp top mermisi ıslanmasın diye mermiye saran anne bu hareketi yaparken hangi duygular içinde olabilir. Bundan sonrası için yapacaklarımız ancak kanaltürk satılarak yapılabilirdi. tıpkı o anne gibi davrandık vatan sağolsun dedik.

Bu kanal ne hikmetse bir türlü kurulamadı. Ya da ben görmedim. Kanaltürk'ü sattın. Yeni kanal pazartesi yayında dedin. Var mı gören bilen.?

Biz kaç lirayız, hatta biz kaç dolarız...

-Bunu diyen erdemsizlerin amacı kendi siyasal yolculuklarına adam toplamak. Tuncay Özkan ile Biz Kaç Kişiyiz arasına girmek ve adam çalmak. Onlar hakkında en ağır hakaretleri ediyorum. Ama onlar alınmaz. Onlar Kanaltürk’e de, Tuncay Özkan’a da Biz Kaç Kişiyiz’e de karşı çıktılar, çıkacaklar, yarın başka şeyler yapacaklar. Onlar mı verdi Kanaltürk’ün parasını, onlar mı kurdu Biz Kaç Kişiyiz’i? Onlar kim oluyor ki? Hala faşizme yağ yakanlar onlar değil mi?

Biz Kaç Kişiyiz karşısında yenilecekler. Bunu göreceğiz.

Midyat, Seyfoo GÜLÜN! Nhahahahaha

Tuncay Özkan kendisini de mi sattı?

-Tuncay Özkan‘ın ölüsü bırakırsa Mustafa Kemal’in sancağını, gelip tükürün mezarıma. Kanaltürk araçtı, amaç Türkiye’nin kurtuluşu. Bizi yolumuzdan kimse ve hiç bir oyun döndüremez. Ölmek var yılmak dönmek yok. Özgür ve tam bağımsız Türkiye için varız varolacağız.

Yeter be Mustafa Kemal adını artık ağzına alma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 42
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tuncay Ozkan zavalli biridir. Piyondur. Ne yaptiginin farkinda degil, politikadan anlamaz.
Sonuna kadar haklısınızda bir dönem bu forumda dahil olmak üzer enasıl bir tuncay özkan rüzgarı esiyordu hatırlıyor musunuz? Yaşanananlar hızlı tuncaycıları değilde tuncayın gerçek yüzünü göstermeye çalışanları haklı çıkardı...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim millet agzi laf eden, bagiran, sinirlenen, kufreden kisilere karsi daha cok sempati besler. Neyse canlari sagolsun. Sinan Aygunde ayni kezza. Adam en basta "ahan bu solcu haaa" diye algilandi, sonra Aygun gercek yuzunu gostermeye baslayinca durum anlasildi. Sagcisida solcusuda(kendine solcu diyen kisiler) simdi var olan duzeni korumak icin muthis bir mucadeleye girmisler. Solcu diye gecinenler daha yakin gecmiste bu 12 eylul rejimini yikmaya calisiyordu,simdi ise en atesli savunuculari, buda ilginc valla.

Ama isin en ilginc kismi AKP bilerek yada bilmiyerek bu 12 eylul rejimini yikacak, artik bunu Islam miltanizmini yasallastirmak icinmi yoksa baska sey icinmi yapacak bilinmiyor, birde ergenekon davasi cikti. Ergenekon var olan duzenin koruyuclaridir diye bilirim, bu yuzden 12 eylul rejimi can cekisiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Akpli bir işadamına kanalı satması. Ona bunu yapan zihniyete. Kendi deyimiyle bir faşoya satması !!!! Birçok insan tarafından eleştirildi. Ona güvenenlerin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı. Ne dediyse olmadı. Kabul ettiremedi

Olaylari degerlendirirken bence biraz daha objektif olunmali , öncelikle neden sorusu sorulmali , bunca ugrasidan sonra neden? mecbur birakilmis olamazmi?, kaynaklari kesilmis , bes parasiz birakilmis olamazmi, ne yani dava ugruna ailesini ac biraksa daha mi iyiydi , ben burada ona destek vermeyip sahip cikmayanlari kiniyorum ayrica Nesini yeriyorsunuz adamin ,satar veya satmaz kendi bilecegi istir satana kadar yaptiklari ile degerlendirin , birine bin iyilik yaparsin birgün yapmazsin en kötüsü sen olursun , adam daha ne yapsin , sizlerin yaptigi asagidaki hikayedeki halk ile birebir uyuyor

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış.Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini

istemiş.Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.Üzüntüyle ustasına gitmiş.Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.Öğrenci resmi yeniden yapmış..Usta yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş.Öğrenci denileni yapmış.Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

"İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma"...

tarihinde klon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bendeniz, zamanında Tuncay Özkan'ın gıyabında ona laf sokarken birileri hepimiz T. Özkanız dercesine kılıç kuşandılar ama şimdi idollerinin pazara çıkan ipliğinin hint kumaşı olmadığı anlaşılınca pervasızca bir zamanlar idolleri olan adama saldırıyorlar, buna ne denir biliyo musunuz?: Dumura uğramış inanç..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tuncay Özkan değişerek gelişiyor.

Siyaseti öğreniyor.

Çok itici,bunu da duygularını dizginleyip daha ağır daha yerli yerinde daha az konuşarak aşabilir belki.

Tam bir halk kahramanı havası var,CHP'den kurtulması güzel.

Yeni kahraman yaratmak için ortam çok müsait.

Bu Tuncay Özkan olabilir,olmayabilirde.

Kurnaz davranırsa zamanla daha iyi ve hatta Tayyip Erdoğan'a rakip olacak kadar iyi bir siyasetçi olabilir.

Onu izlemek heycanlandırıyor beni,tam olarak halkı ve halkın enerjisini yansıtıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ah tuncay ah. ofsayt tuncay. hiç gol olmayan adam.
Ofsayt Osman aklıma geldi. Hani Sadri Alışık'ın oynadığı unutulmaz karakterlerden. "Bu damı ofsayt. Bu da mı gol değil" diyen Ofsayt Osman...

Ama Tuncay'ın ofsaytlığı aynı değildir. Ofsayt Tuncay, bu halka gol atmıştır. Ve ofsayta atılan bu gol kabul görmüştür...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben tuncay özkan'a hala güvenenlerdenim. :)

Sen de mi aktifus? :)

Aktifus senle ilgili gözlemlerimden yola çıkarak bir yorum yapmak istiyorum hakkında. Hoşgörüne sığınıyorum. Gözlemlerim yanlışsa kusura bakma.

Tuncay Özkan kimdir?

Tuncay Özkan Aktifus gibi iyi niyetli demokratların iyi niyetini suistimal eden bir balon muhaliftir. Laik, ulusalcı, sosyal-demokrat kılığında meclise girip icraatta bulunamayan ve parlementonun baraj ve sandalye yüzdeleri stratejisi yüzünden meclise girememiş tüm muhalif kitleleri temsil ettiğini iddia eden bir şovmendir. İlgi toplamasının nedenlerinin başında da alternatifi yokmuş gibi görülmesi gelir.

Neyini gördüm de Tuncay Özkan'a bu kadar saldırıyorum?

Neyini görmediğimden mi başlasam bilemiyorum. Aktifus gibi demokratlar bilmem kaç kollu bir terazinin orta yerinde dururlar. Tarihten bir takım çıkarsamalar yapmışlardır ve bu çıkarsamalara göre uç siyasetler pek çok kırılma noktasına getirmiştir ülkeleri. Aktifus gibiler temkinli davranırlar. Sadece iyi niyetlerinden. Bu suçlanılacak bir davranış değil.

Ama ben bir kırılma noktasının gerektiğini söylüyorum. Siyasetin kutuplara çekilip en uç noktalarda gündemler yaratması gerektiğini söylüyorum. Bedeli ağır olabilir. Ama devrimler bedel gerektirir.

Çünkü bu zamana kadar demokrasi istismarı insanları hep ortalarda kalmaya, insanları asgari müştereklerde buluşturmaya zorladı. Ve her nedense kapitalizmin oyuncağı haline gelen demokrasi asgari müşterekleri hep işçi sınıfının aleyhinde belirledi. Faşizm ya da yobazlık artık devletin resmi ideolojisi olmadan da hizmet verebiliyor. Adı islam devleti konulmasa da laik bir ülke şeriatla yönetilebiliyor ya da en demokratik haklar kaba kuvvetle bastırılabiliyor. Irkçılığın ise kamu kurum ve kuruluşlarının prosedürlerinde yer alarak resmileşmesine gerek yok.

Eğer tüm bunlardan birini kullanmak istiyorsanız bunun demokratik -ya da aksinin antidemokratik- olduğuna kamuoyunu ikna etmeniz yeterli. Tuncay Özkan bence demokrasi istismarcılarının karşı kanadını oluşturuyor. AKP demokrasisinin yerine neo-liberal, sözde sosyal-demokrat, laik(?), ulusalcı (milliyetçiliğin bi boy küçüğü), Kemalist (tam karşılığı hala bilinmeyen kelime) bir demokrasi imgesi yaratmaya çalışıyor kafalarda. Yeşil sermaye yemesin ama mavi, turuncu, pembe sermayeler yesin diyor bir bakıma.

Yahu bırakın hiç biri yemesin. Bırakın kırılsın. Bırakın inceldiği yerden kopsun. Hep birileriyle uzlaşarak, hep sineye çekerek, hep kemer sıkarak nerye kadar gideceğiz? Bırakın siyaset en uç noktalara çekilsin de diyalektik yasaları işlesin. Artık şu ya da bu biçimde bir devrim şart. Şayet devrim onların (faşistler, yobazlar, falanlar, filanlar) devrimi olsa dahi kaybedilecek bir şey yok. Bunu artık görebilmemiz lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
...

Yahu bırakın hiç biri yemesin. Bırakın kırılsın. Bırakın inceldiği yerden kopsun. Hep birileriyle uzlaşarak, hep sineye çekerek, hep kemer sıkarak nerye kadar gideceğiz? Bırakın siyaset en uç noktalara çekilsin de diyalektik yasaları işlesin. Artık şu ya da bu biçimde bir devrim şart. Şayet devrim onların (faşistler, yobazlar, falanlar, filanlar) devrimi olsa dahi kaybedilecek bir şey yok. Bunu artık görebilmemiz lazım.

Bir marksist-leninist, bu alıntıdakinden daha anti-marksist-leninist bir söylem geliştiremezdi.

Thecrow, senin marksizmden çakozlamadığını biliyordum da bu kadarını senden bile beklemezdim.

Belki Drekinci seninle boy ölçüşebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ofsayt Osman aklıma geldi. Hani Sadri Alışık'ın oynadığı unutulmaz karakterlerden. "Bu damı ofsayt. Bu da mı gol değil" diyen Ofsayt Osman...

Ama Tuncay'ın ofsaytlığı aynı değildir. Ofsayt Tuncay, bu halka gol atmıştır. Ve ofsayta atılan bu gol kabul görmüştür...

saygılarımla

Zaten gol olmasaydı bu kadar tartışılmazdı.

Ha! bu arada halka değil; kendi kalesine gol atmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tucay Özkan'a Ağıt:

"senin çağıltın evladım, güneşi düşününce uğulduyan sokaklar,

zaten bu terli, bu tozlanan bulutlar arasında saklı bir yerlerinde birşeyler saklayan

senin çağıltın evladım..

Sonra öldün, sonra yuhaladılar seni, genç marksistler, pusulasız ulusalcılar lahana yaprakları attılar cenazene

senin çağıltın evladım..." :D:D:D

tarihinde Hunter tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...