Jump to content

Aydemir Güler : Esas darbe şimdi yapıldı


Recommended Posts

Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Aydemir Güler’den Ergenekon ve kapatma davalarına yorum

Esas darbe şimdi yapıldı

SÖYLEŞİ

LEYLA TAVŞANOĞLU

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Aydemir Güler’le konuşuyoruz. Daha düne kadar Soğuk Savaş döneminde komünizm adını telaffuz etmek bile “içeri alınmaya” yeterken bugün tek merkezli dünya sayesinde Türkiye’de TKP var. Güler önce liberal sol ve sosyalist sol arasındaki ayrımı yaptıktan sonra sosyalist solun halk kitlelerine er ya da geç ulaşmayı başaracağı mesajını veriyor. Kimilerinin, olmayan bir askeri darbe tehlikesini gözümüzün içine sokmaya çalıştıklarına dikkat çeken Güler, “Esas darbe süreci AKP’yle birlikte bugün yaşanıyor” diyor. Ülkede tarikat ve cemaatlerin açıkça kol gezdiğinin altını kalın çizgilerle çizen Güler, “Başbakan BOP’un eşbaşkanı olmakla övünüyor. ABD bugün AKP’yle birlikte Türkiye’yi militarist bir ülke haline getiriyor” yorumunu yapıyor.

- Bugün Türkiye’nin içine düştüğü durumu nasıl görüyorsunuz?

GÜLER - Biz kamuoyuna açıklayacağımız bir broşür hazırladık. Bunun başlığını da “Felaketin eşiğinde” koyduk. Durumun gerçekten böyle olduğunu düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel bir serüveni var. Biz TKP olarak Türkiye’de bir kapitalist düzen olduğunu, bunun değişmesi ve sosyalizmin kurulması gerektiğini savunuyoruz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bir tarihsel ilerlemedir. O tarihsel ilerlemenin emekçiler cephesinden, sosyalizm penceresinden bakıldığında çok değerli üç kazanımı olduğunu düşünüyorum.

- Nedir bu üç kazanım?

GÜLER - Birisi bağımsızlıktır. Oysa bugün Türkiye’nin geldiği yerde bağımsızlık yabancı düşmanlığı, çirkinlik, bir garabet, hatta darbecilik olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Bağımsızlık Türkiye’nin kuruluşunda bir temel taştı. Bugün ise bu bir kriminal vaka haline getiriliyor.

İkinci önemli kazanım laiklik. Bu sadece bir devlet biçimiyle ilgili bir sorun değil. Sıradan insanlar toplumsal, siyasal yaşamda söz sahibi olabilecekler mi? Yoksa iktidar, ilahi kaynaklardan mı beslenecek? Bence laiklik durumunda sıradan insanlar, emekçiler hayatlarına, topluma müdahale zemini yakalayabilirler. Üçüncü önemli kazanım da sosyal devlettir. Türkiye’de sosyal devlet hep yaralı, bir ayağı sakat olmuştur. Ama devletin vatandaşlarına eğitim, sağlık hakkı sunması, insanca yaşamasından sorumlu kabul edilmesi diye bu ülkede bir gelenek vardı. İçi ne kadar boşaltılmış olursa olsun bu bir değerdi. Bugün ise devlet insanlarına, “Sizi bana kimse parayla vermedi ki, ne yaparsanız yapın” diyor. Felaket bu. Türkiye bu kazanımlarını bütünüyle kaybettiğinde ortada bir ülke, bir halk kalmaz.

- Aylardır gündemimizin baş sırasında yer alan AKP’nin kapatılması davası var. Sizce AKP kapatılır mı kapatılmaz mı?

GÜLER- AKP kapatılır mı kapatılmaz mı sorusunun cevabı ne yazık ki önemsizleşti. Sadece AKP değil ABD ve AB, bu kritik süreçte on yıllar sonra Türkiye’yi ziyaret etmek için vesile icat eden İngiltere Kraliçesi, Türkiye’nin başına musallat olan çeşitli emperyalizm komiserleri var. Bir de Türkiye’deki Emniyet Teşkilatı’na bakalım. Emniyet Teşkilatı’nı elinde tutan bir tarikat ve Emniyet Teşkilatı’nın faaliyetleri var. Bence AKP kapatılmalıdır. AKP’nin hukuki meşruluğu tarihsel gayri meşruluğu tarafından elinden alınmalıdır.

- İyi de, bu mücadele bir dava sürecine havale edilebilir mi?

GÜLER- Edilemez. Bu kitlelerin, aydınların, toplumsal kuvvetlerin devreye gireceği bir siyasal, ideolojik, kültürel mücadelenin parçası olduğu zaman değer taşır. Yoksa parti kapatılıyor, yeni parti kuruluyor. Şu anda AKP kapatılırsa onun mirası üzerine oynayacağı bir oluşum başladı. Bakın, Abdüllatif Şener AKP’nin, RP’nin bakanı değil miydi? 1993’te Sıvas katliamı yapıldığında Sıvas milletvekili değil miydi? O dönem Sıvas katliamını yapanların yanında yer almadı mı? Ne değişiyor? Bizim bu dalganın bütünüyle, kitlelerle birlikte uğraşmamız lazım. Türkiye halkı kendi davasını divana bırakamaz.

Hangi tarikat nerede biliniyor

- Tarikatlar ve cemaatleri yasaklayan, yasadışı ilan edilen kanun hâlâ yürürlükte değil mi?

GÜLER - Tabii ki yürürlükte. Ama açıyorsunuz gazeteleri, çarşaf çarşaf hangi siyasi partide hangi kanadın hangi tarikatı temsil ettiği, nereden nemalandığı haberleri var. Hatta hangi kasabaların hangi tarikatların elinde olduğu da söyleniyor. Camiler tarikatlar arasında paylaşılıyor. Hangi devlet kurumunda hangi tarikatın ağırlık taşıdığı biliniyor. Bu, son günlerin ya da son yılların bir operasyonuyla gerçekleştirilmedi. Türkiye’deki egemen düzen kapitalizm kendisini böyle yapılandırdı. Tarikatlarla, laikliğin, bağımsızlık fikrinin altını oyarak, dünya çapındaki neo-liberal dalganın parçası olarak, sosyal devleti inkâr edip tasfiye ederek bir yola girdi. Felaket aslında şu: Ya Türkiye toprakları kendini uçurumun kenarına getiren kapitalizmi kusacak ya da kapitalizm ve emperyalizm Türkiye’de bir köleler, bir paralı askerler topluluğu üretecek.

- Bizler böyle bir süreçten geçerken Ergenekon adı verilen bu operasyon ortaya çıktı. İnsanlar neyle suçlandıklarını bilemeden 13 aydır iddianamesiz içeride tutuluyorlar. Siz bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

GÜLER - Bu bir operasyon. Dava dersek buna hukuki bir değer atfetmiş oluruz. Bu operasyon, “Türkiye’de darbe tehdidi var” sloganıyla yürütülüyor. Bana göre de bu operasyonun kendisi Türkiye’de bir darbe sürecini temsil ediyor. Yani şu anda bizler Türkiye’de bir darbe yaşıyoruz. Bence Ergenekon operasyonunu yürüten tarafın argümanlarıyla da biraz ilgilenmek lazım. Türkiye’de bir kontrgerilla gerçeği vardır. Üstelik bu Türkiye’ye özgü bir durum da değil. Ayrıca Türkiye’de bu 1970’li yıllardan beri biliniyor. Kitaplarda, yazılarda defalarca ortaya kondu. Bu yapının herhangi bir noktasına, uzvuna projektörü tutmak, “İşte, illegal örgütü yakaladık” demek çocuk oyuncağıdır. Sadece Susurluk’u hatırlayın. O arabanın içinde kimler vardı ve onlar kimlerle beraberdi? Bugün Türkiye kontrgerillasının kimi uzuvlarına bir projektör tutuluyor. Ben bunun hiçbir inandırıcılığı olduğunu düşünmüyorum.

- Neden?

GÜLER - Bugün Türkiye’de darbe yapmak, serbest darbe tasarlamak suç inancı yerleşmiş durumda. Darbecilik bir suç olarak kabul edilecekse önce 12 Eylül’le hesaplaşılacak. 12 Eylül’ün paşası hayatta. Hiçbir soruşturmaya konu olmuyor. AKP hükümeti iktidara geldiğinde Kenan Evren’i misafir etti, tavsiyelerini aldı. Kucak kucağa bir görüntü veriyorlar. Eee sonra? Sonra birileri darbe tasarlamış. Türkiye’de darbe tehlikesinden şikâyet etmek için darbeye karşı mücadele etmek, eski darbelerin hesabını sormak gerekir. Bunu yapmıyorsanız inandırıcı olmak mümkün değildir. ABD’den yana olmak darbeye karşı olmak olarak algılanır oldu. Eğer dünya bu şekilde bir dönüşüm geçirdiyse, “Türkiye’de şu siyasete darbe yoluyla müdahale edelim” diyen birtakım güçler aynı zamanda ABD’nin karşıtı güçlerse onlara sadece üzülünür, onlara bir operasyon yapmaya bile gerek yoktur. Çünkü bu olsa olsa bir fantezi olarak kalır. ABD’siz darbe olmaz.

ABD’siz darbe olmaz

- Yani ABD’nin onayı olmadan Türkiye’de darbe olamaz mı?

GÜLER - Bu olabilecek bir şey değil. Türkiye Ortadoğu’nun, dünyanın merkezinin göbeğinde son derece önemli, olağanüstü devlet geleneği olan bir ülke. ABD’siz darbe yapmak isteyenlerin, ABD karşıtı darbecilerin ciddiye alınması mümkün değildir. Bu operasyon bir hedef olarak darbeciliği gösterip suçluyor. Türkiye’de darbelerden, darbecilikten en mustarip olan kimdir? Türkiye soludur. Bu operasyon Türkiye soluna, “Benim arkama yerleş. Beni destekle, benim saflarıma katıl. Bunu yapmazsan seni darbecilerle aynı kaba koyarım” diyor. Bu genel olarak ilerici değerlere, solculuğa, solculara dönük bir operasyondur. Bugün solun beğenilir olanının yapması gereken şu: AKP iktidarının destekçisi, şakşakçısı olmak. Bizim bunların bir kısmını deşifre etmemiz, bir kısmının da karşısına geçip mutlaka engellememiz lazım. Demin sözünü ettiğim Türkiye tablosunda bir tane temiz, namuslu, değerli olgu var. O da en genel hatlarıyla solculuk. Bu sol o operasyonla yok edilmek isteniyor. Önce buna engel olmamız lazımdır. Biz bunu yapmaya, solu o operasyonun bir parçası değil, karşısında konumlandırmaya, bu dalgayı durdurmaya çalışıyoruz.

- Bir kısım medyada kendilerine liberal sol diyen arkadaşlar var. Bir de Türkiye’de sosyalist sol var. Liberal sol arkadaşlar açıkça Ergenekon’a destek veriyor. Ama sosyalist solun da bu operasyona destek verdiğini söylüyorlar. Bu tanım doğru mu?

GÜLER- Bu yılın başlarıydı sanıyorum. Murat Belge bir yazısında, “Sadece darbeciler değil bir de darbecilerin sokağa döktüğü yüz binler var. Onlardan da hesap sorulması lazım” dedi. Sonradan gördük ki operasyon tam da buna yönelerek devam ediyor. Akıl mı veriyorlar akıl mı alıyorlar? Orası tartışmalı bir durum. Ama sonuçta bu son derece çirkin ve sakil. Buradan solculuk çıkmaz. Solda solcu olarak takdim edilen ve değerlerini de sadece o takdimlerden kazanan kimileri verdikleri zararı solcu etiketiyle yaptıkları için bir kıymete sahipler. Bu tablo içinde bu kesimlerin bir kısmı düpedüz, alenen, “Antiemperyalizm kaba milliyetçilikten ibarettir. Irkçılıktır. Yabancı düşmanlığı neyse antiemperyalizm, bağımsızlık da odur” diyor.

Başka çelişkilerde var

- İyi de bu liberal arkadaşlar ve AKP yöneticileri AKP’nin Türkiye’yi darbelerden uzaklaştıracaklarını savunmuyor mu?O zaman bu nasıl yaman bir çelişkidir?

GÜLER- AKP Türkiye’yi darbelerden uzaklaştırmıyor. Darbenin çok daha mümkün olduğu bir yere doğru götürüyor. Bu söylediklerimin kitleler tarafından anlaşılamayacağını düşünmüyorum. Eğer bunlar doğruysa AKP cephesinin yalan dolanlarına göre bunları kitlelere ulaştırma şansına daha fazla sahip olduğumuza inanıyorum. Siz çelişki dediniz. Başka çelişkiler de var. Fethullah Gülen ABD’de yaşıyor. Geride bıraktığımız günlerde ABD Türkiye’ye ilginç bir sopa gösterdi. Gülen’i gönderirim, dedi. Sonradan herhalde gösterdiği sopanın karşılığını aldı ki, “Oturma izni veriyorum” dedi. Her şey yalan. Yalanların hükümsüz hale geleceği bir duvar var. Kitlelere, halka bu zemin ortaya çıktığında yalan sökmez. Bizim buna güvenmemiz lazım. Kitlelerin karşısında, “Türkiye BOP’a hizmet ediyor” denecek ve Türkiye daha demokratik bir ülke haline gelecek. Öyle mi? Ne yazık ki insan aklı bu saçmalığa inandırılabiliyor. Ama bunu geri püskürtmek mümkündür. Yeter ki tartışmalarımızı kitlelerin önüne taşıyabilelim. Bir de, “En iyisini halk bilir” türünden ifadeler biraz afaki kaçıyor. Ama bugün büyük bir yalan üzerine kurulu operasyonlar ancak halktan kaçırılarak sürdürülebilir. Siz kitlelerin karşısına çıkıp, İran en büyük düşmanımız, ABD en büyük dostumuz, dediğiniz zaman bunu halka anlatamazsınız. Buna kimse inanmaz. Yeter ki o halk kriterini oluşturup devreye sokabilelim.

CUMHURİYET

27 Temmuz 2008

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 114
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

- Bugün Türkiye’nin içine düştüğü durumu nasıl görüyorsunuz?

GÜLER - ...Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel bir serüveni var. Biz TKP olarak Türkiye’de bir kapitalist düzen olduğunu, bunun değişmesi ve sosyalizmin kurulması gerektiğini savunuyoruz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bir tarihsel ilerlemedir. O tarihsel ilerlemenin emekçiler cephesinden, sosyalizm penceresinden bakıldığında çok değerli üç kazanımı olduğunu düşünüyorum.

- Nedir bu üç kazanım?

GÜLER - Birisi bağımsızlıktır. ...

İkinci önemli kazanım laiklik. ...

Üçüncü önemli kazanım da sosyal devlettir. .....

Felaket bu. Türkiye bu kazanımlarını bütünüyle kaybettiğinde ortada bir ülke, bir halk kalmaz.

.....

- Bizler böyle bir süreçten geçerken Ergenekon adı verilen bu operasyon ortaya çıktı. İnsanlar neyle suçlandıklarını bilemeden 13 aydır iddianamesiz içeride tutuluyorlar. Siz bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

GÜLER - Bu bir operasyon. Dava dersek buna hukuki bir değer atfetmiş oluruz. Bu operasyon, “Türkiye’de darbe tehdidi var” sloganıyla yürütülüyor. Bana göre de bu operasyonun kendisi Türkiye’de bir darbe sürecini temsil ediyor. Yani şu anda bizler Türkiye’de bir darbe yaşıyoruz. ....

Bugün Türkiye kontrgerillasının kimi uzuvlarına bir projektör tutuluyor. Ben bunun hiçbir inandırıcılığı olduğunu düşünmüyorum.

- Neden?

GÜLER - Bugün Türkiye’de darbe yapmak, serbest darbe tasarlamak suç inancı yerleşmiş durumda. Darbecilik bir suç olarak kabul edilecekse önce 12 Eylül’le hesaplaşılacak. 12 Eylül’ün paşası hayatta. Hiçbir soruşturmaya konu olmuyor. AKP hükümeti iktidara geldiğinde Kenan Evren’i misafir etti, tavsiyelerini aldı. Kucak kucağa bir görüntü veriyorlar. Eee sonra? Sonra birileri darbe tasarlamış. Türkiye’de darbe tehlikesinden şikâyet etmek için darbeye karşı mücadele etmek, eski darbelerin hesabını sormak gerekir. Bunu yapmıyorsanız inandırıcı olmak mümkün değildir. ....

....

- Bir kısım medyada kendilerine liberal sol diyen arkadaşlar var. Bir de Türkiye’de sosyalist sol var. Liberal sol arkadaşlar açıkça Ergenekon’a destek veriyor. Ama sosyalist solun da bu operasyona destek verdiğini söylüyorlar. Bu tanım doğru mu?

GÜLER- Bu yılın başlarıydı sanıyorum. Murat Belge bir yazısında, “Sadece darbeciler değil bir de darbecilerin sokağa döktüğü yüz binler var. Onlardan da hesap sorulması lazım” dedi. Sonradan gördük ki operasyon tam da buna yönelerek devam ediyor. Akıl mı veriyorlar akıl mı alıyorlar? Orası tartışmalı bir durum. Ama sonuçta bu son derece çirkin ve sakil. Buradan solculuk çıkmaz. Solda solcu olarak takdim edilen ve değerlerini de sadece o takdimlerden kazanan kimileri verdikleri zararı solcu etiketiyle yaptıkları için bir kıymete sahipler. ....

- İyi de bu liberal arkadaşlar ve AKP yöneticileri AKP’nin Türkiye’yi darbelerden uzaklaştıracaklarını savunmuyor mu?O zaman bu nasıl yaman bir çelişkidir?

GÜLER- AKP Türkiye’yi darbelerden uzaklaştırmıyor. Darbenin çok daha mümkün olduğu bir yere doğru götürüyor. Bu söylediklerimin kitleler tarafından anlaşılamayacağını düşünmüyorum. Eğer bunlar doğruysa AKP cephesinin yalan dolanlarına göre bunları kitlelere ulaştırma şansına daha fazla sahip olduğumuza inanıyorum. Siz çelişki dediniz. Başka çelişkiler de var. Fethullah Gülen ABD’de yaşıyor. Geride bıraktığımız günlerde ABD Türkiye’ye ilginç bir sopa gösterdi. Gülen’i gönderirim, dedi. Sonradan herhalde gösterdiği sopanın karşılığını aldı ki, “Oturma izni veriyorum” dedi. Her şey yalan. Yalanların hükümsüz hale geleceği bir duvar var. Kitlelere, halka bu zemin ortaya çıktığında yalan sökmez. Bizim buna güvenmemiz lazım. Kitlelerin karşısında, “Türkiye BOP’a hizmet ediyor” denecek ve Türkiye daha demokratik bir ülke haline gelecek. Öyle mi? Ne yazık ki insan aklı bu saçmalığa inandırılabiliyor. ...

CUMHURİYET

27 Temmuz 2008

Son zamanlarda okuduğum, içinde en yerli yerinde fikirler barındıran yazı bu.

Süreci çok iyi analiz etmiş Aydemir Güler.

Kaldı ki analiz ederken temel marksist referanslara da bağlı.

Bilhassa Cumhuriyetin kazanımları ile ilgili olan kısım oldukça önemli.

Bu ülkede örgüt yönetenlerin bile çok büyük bir kısmı marksizmi bilmez.

Kafasına göre konuşur, durur.

Marksizmi bilmediği halde biliyormuş gibi davranmayı da ihmal etmez.

Sonradan bunlardan bazıları liberal olur; bazıları sol komünist.

Daha az sorumluluk sahibi olanları ise biraz sıkıştırsan "bunlar benim fikirlerim" der, hoop! sıyrılır işin içinden.

Bu işin ciddiyetinin farkında değildir bunlar.

Yeri geldiğinde marksizmin bir bilim olduğunu söylemeyi de asla ve kat'a unutmazlar. Yersen.

Ne hikmetse bu "bilim"i doğru kullanmak için en ufak bir çaba içerisinde değildirler.

Onların savunuları -tutarlık adına- sonuçlarına vardırılsa ortaya şöyle bir sonuç çıkar : "Tabip istemez; benim kendi kocakarı ilaçlarım var. Tohtor beni ellemesin. Benim kocam benim ameliyatımı yapar."

Yani "Çocukluk hastalığı"yla malul sol komünistler de en az sol-liberaller kadar başa beladır.

Aydemir Güler'i bu mülakattan dolayı tebrik etmek gerek.

Esaslı bir ders vermiş.

tarihinde Fuzûlî tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Darbecilerle komunistler elele. Ne kadar hoş bir tablo. Gözlerim yaşardı.

Komunistler aslında cuntacılığı, polis devletini pek severler. Dünyada sosyalist ve komunist deneyi gerçekleştiren ülkelerde bunu gördük. Şimdi de Ergenekon Operasyonuna "gulu gulu dansı" diyen Ulusalcı Faşistlerle kanka olmuşlar. Ne kadar hoş.

Size sadece şunu diyorum: Durmak yok, yola devam! :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bence AKP kapatılmalıdır. AKP’nin hukuki meşruluğu tarihsel gayri meşruluğu tarafından elinden alınmalıdır.
Yıllarca yasadışı ilan edil, soruşturmalara, hapis cezalarına maruz kal, ondran sonra gel, demokrasi (!) adına AKP'nin kapatılmasını savun. AKP gayrı meşru da CHP' mi MHP'mi meşru...

"Sadece AKP değil, bu ülkeyi emperyalizme peşkeş çekilmesine neden olan anlaşmalara imza atan, bu yönde ilişkilere giren tüm siyasi partiler kapıtılmalı ve tüm yöneticileri vatan hainliğinden yargılanmalı" dese başım gözüm üstüne derdim. Ama bunu diyecek bir yüreği yok ki... Uzak bir ihtimal ama (uzaktanda öte) umarım bu ülkenin bbaşına geçmezsiniz sayın Güler, çünkü isminizin önünde hiç haketmediğiniz bir komunist sıfatı var...

Baksanıza komünizm düşmanları bile sizi alkışlıyor...

saygılarımla

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Komunistler "demokrasi" den bahseder ama onların bahsettiği Leninin deyimiyle "merkezci demokrasi" yani kısacası tek partili, baskıcı, "buharlaştırmacı" polis devleti.

Komunist ve faşistlerin "bağımsızlık" ve "anti-emperyalizm" dediği ise dış ticareti kapatmak, ki bunun sonucu sadece piyasadaki malların kalitesinin düşmesi ve fiyatlarının artmasıdır.

Yabancı sermaye ülke ekonomisi büyütür. "Peşkeş" çekmek değil. Niye "Güneydoğuya yatırım yapılmalı" deyince herkes anlaşıyor da, o zaman ülkenin batısından sermaye akışı olunca bunun pozitif yanını herkes görüyor da, ülkenin dışından içine sermaye akınca bu kötü oluyor? Nasıl bir ekonomi anlayışıdır?

Komunistler ve faşistler "anti-emperyalizm" derken aslında ÖZGÜRLÜK ten nefret ediyorlar. Onların tek dayanamadığı insanların özgür olması. Bir şekilde onları polis devletine esir etmek, onların nasıl yaşayacaklarına kendileri karar vermek istiyorlar. Davaları bundan ibarettir.

tarihinde ludwig tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yıllarca yasadışı ilan edil, soruşturmalara, hapis cezalarına maruz kal, ondran sonra gel, demokrasi (!) adına AKP'nin kapatılmasını savun. AKP gayrı meşru da CHP' mi MHP'mi meşru...

"Sadece AKP değil, bu ülkeyi emperyalizme peşkeş çekilmesine neden olan anlaşmalara imza atan, bu yönde ilişkilere giren tüm siyasi partiler kapıtılmalı ve tüm yöneticileri vatan hainliğinden yargılanmalı" dese başım gözüm üstüne derdim. Ama bunu diyecek bir yüreği yok ki... Uzak bir ihtimal ama (uzaktanda öte) umarım bu ülkenin bbaşına geçmezsiniz sayın Güler, çünkü isminizin önünde hiç haketmediğiniz bir komunist sıfatı var...

Baksanıza komünizm düşmanları bile sizi alkışlıyor...

saygılarımla

Tabi ki de kapatılmalı.

Adama bak tam amerikan taktiği sen 3-4 islami örgüt toplan kendin gibi olmayan herkesi belli belirsiz tutukla,tutuklat.Sonra ergenekon diye çık dolaş hukuk devleti de.Kendi çetelerin nolucak.Antalya'da belediye başkanı rakibi olduğu için kiralık katil olarak öldürdükleri nolucak?Bildiri dağıtırken vurulan tkpli yoldaşım nolucak?

Demokrasi bu mu?

Evet AKP kapatılsındır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tabi ki de kapatılmalı.

Adama bak tam amerikan taktiği sen 3-4 islami örgüt toplan kendin gibi olmayan herkesi belli belirsiz tutukla,tutuklat.Sonra ergenekon diye çık dolaş hukuk devleti de.

Yazdığımı kopyalamışsınız ama okumadığınız belli. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar hukuk kurallarını işleten bir tane hükümet gösterir misiniz ? CHP'mi hukuk sevdalısı MHP' mi...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki Darbe Günlükleri Ayışığı, Sarıkız, Eldiven darbe planları, Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, Ümraniye bombaları, Cumhuriyet Gazetesi bombalaması felan ne oluyor? Gözün gördüğü şeyi inkar mı edelim? Ergenekon sadece AKP'ye karşı olduğu için arkasında mı duralım bu kadar apaçık suç deliline rağmen? Bu kadar haysiyetsizlik olmaz.

Hukuk devletinden bahsediyorsan önce 27 Nisan e-muhtırasına ses çıkarmayan yargıdan, 367 kararından, Yargıtay ve Danıştay muhtıralarından, Türban kararından, Şemdinli sanıklarının askeri mahkemede serbest bırakılmasından ki sivil mahkemede 30 yıl hapis verilmişti, Komik derecede gülünç AKP kapatma iddianamesinden bahset. Bu mu hukuk devleti? Ergenekon Operasyonu bile Genelkurmayın izni olmadan olmuyor. Bu mu hukuk devleti.

tarihinde ludwig tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazdığımı kopyalamışsınız ama okumadığınız belli. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar hukuk kurallarını işleten bir tane hükümet gösterir misiniz ? CHP'mi hukuk sevdalısı MHP' mi...

saygılarımla

Kim gösterir umrumda değil.Şunu biliyorum hiç kimse böyle bir sivik dikta uygulayamadı.Adam açık açık kendine uymayan herkesi içeri alıyor.Bildiğin anladığın silahsız darbe!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki Darbe Günlükleri Ayışığı, Sarıkız, Eldiven darbe planları, Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, Ümraniye bombaları, Cumhuriyet Gazetesi bombalaması felan ne oluyor? Gözün gördüğü şeyi inkar mı edelim? Ergenekon sadece AKP'ye karşı olduğu için arkasında mı duralım bu kadar apaçık suç deliline rağmen? Bu kadar haysiyetsizlik olmaz.

Hukuk devletinden bahsediyorsan önce 27 Nisan e-muhtırasına ses çıkarmayan yargıdan, 367 kararından, Yargıtay ve Danıştay muhtıralarından, Türban kararından, Şemdinli sanıklarının askeri mahkemede serbest bırakılmasından ki sivil mahkemede 30 yıl hapis verilmişti, Komik derecede gülünç AKP kapatma iddianamesinden bahset. Bu mu hukuk devleti? Ergenekon Operasyonu bile Genelkurmayın izni olmadan olmuyor. Bu mu hukuk devleti.

AKP yanlısı gazeteler HRANT öldüğünde o kadar kınamadılar,Cumhuriyet gaztesi bombalandığında hiç görmedim böyle kınamalar haber vermeler.Hatta Vakit gazetesi manşet bile yapmadı.

Ama suç atıcak bir ergenekon olunca nasıl da büyüdü.

1 mayısta veya her eylemde solcular provakatördü.Ama AKP ile özgürlük için elele verince nasıl da solcu aydınlar oldular(tabi solcudan sayarsak)

Bırakın artık bunları yahu!

Akp karşıtı olunca ergenekoncuyuz.Akpnin yanında olunca demokratız.Daha büyük saçmalık mı var...

Link to post
Sitelerde Paylaş
İxion bey, madem kafasına göre haysiyetli namuslu insanları içeri alıyorlar, o Darbe Günlükleri, Ayışığı, Sarıkız darbe planları, Ümraniye bombaları, Danıştay saldırısı neymiş. Bir açıkla bakalım.

Haysiyetlisinden namusundan bahsetmedim ben.İşçi parti hayranı biri falan da değilim.Ama yapılanlar açık kendi karşıtı olan herkesi bir bahaneyle içeri alıyor.Atatürk'ü cemevlerini ergenekonun içine alan adamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hrant vurulduğunda dincilerin kınamamasıyla (ki hatırlıyorum Tayyip tabiki olayı kınadı), Hrant'ı Ergenekoncuların öldürmesi ve onların suçlu olması ve senin de tam tersi onları "namuslu, sadece AKP karşıtı yurtsever vatandaşlar" olarak göstermenin yanlış olduğunu söylememiz arasında nasıl bir bağlantı var söylermisin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kim gösterir umrumda değil.Şunu biliyorum hiç kimse böyle bir sivik dikta uygulayamadı.Adam açık açık kendine uymayan herkesi içeri alıyor.Bildiğin anladığın silahsız darbe!
AKP'nin enti demokratlığı yeni bir şey değildi. Bugüne kadar sessiz kaldınız konu ergenekon olunca mı hukuk devleti aklınıza geldi. Bakın bu başlığın altında "Vurana 9 yıl Vurulana 15 yıl" diye bir başlık var hiçbiriniz o başlığa gidip de "Nerede devlet nerede hukuk" diye bir şey yazmadınız. Hukuka yaklaşımınız bile hukuksuzca. Birileri sabaha karşı gözaltına alındı, bu nasıl hukuk dediniz. Ama Türkiye'de gözaltılar hep böyle bir sabaha karşı yapılıyordu. Bunlar adliyeye çıkarıldı, oysa adliyeye çıkarılmadan yargısız infaz edenler vardı bu ülkede. Pardon ama siz o zaman neredeydiniz. Bu hukuk sevdanız ne zaman başladı...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ludwig adlı sümüklüböcek,

Darbecilerle komunistler elele. Ne kadar hoş bir tablo. Gözlerim yaşardı.

Aydemir Güler'in sözlerinden bu sonucu mu çıkardın? :lol: Ayrıca darbeye karşıysan gerçekten, git Bodrum'daki K.Evren'i al! Hem o darbeyi sadece planlamadı, yaptı! Onu neden tıkmıyorsunuz içeri? Çünkü kendiniz de o darbenin çocuğusunuz! 12 Eylül olmasaydı, sol bu kadar etkisizleşir ve sağ bu kadar büyür, ülkemizin her yanı dinle kaplanıp toplum bu kadar gericileştirilir ve ampul tek başına iktidar olabilir miydi?

Yabancı sermaye ülke ekonomisi büyütür. "Peşkeş" çekmek değil. Niye "Güneydoğuya yatırım yapılmalı" deyince herkes anlaşıyor da, o zaman ülkenin batısından sermaye akışı olunca bunun pozitif yanını herkes görüyor da, ülkenin dışından içine sermaye akınca bu kötü oluyor? Nasıl bir ekonomi anlayışıdır?

:lol::lol::lol: Bir kere ülkenin batısından doğusuna sermaye akışı olması hiç de iyi birşey değildir, çünkü o sermayedarların doğuya gitme amacı, o yöredeki halkımızın da refahını artırmak değil, oradaki insanları batıdakilerden daha ucuza ve güvencesiz olarak, kölece şartlarda çalıştırıp üretim maliyetini düşürmek ve karını artırmaktır! Yani sömürünün daha da artmasıdır bu! Yabancı sermaye konusu da böyle. Uluslararası sermaye, hangi ülkede iş gücü ucuzsa oraya gidip sömürüyor. Ayrıca bize gelen yabancı sermaye yeni yatırımlar falan yapmıyor, varolanın mülkiyeti değişiyor yalnızca! Bunun adı ''peşkeş çekmek''tir!!!

Komunistler ve faşistler "anti-emperyalizm" derken aslında ÖZGÜRLÜK ten nefret ediyorlar. Onların tek dayanamadığı insanların özgür olması

Pardon, senin özgürlükten kastettiğin ne? Başkalarının emeğini sömürerek kar etmek üzere sermaye biriktirmek mi? E peki o sömürülenler ne olacak? Eğer sermayeyi ve özel mülkiyeti özgürlük olarak tanımlıyorsan, bunlara sahip olmayanların köle olduğunu kabul ediyorsun demektir! Yani büyük çoğunluk özgür değil. O halde sen ne özgürlüğünden bahsediyorsun? Azınlık özgürlüğü! Ha bu arada faşistler ne zaman anti-emperyalist oldu? :lol:

Hallac01,

Yıllarca yasadışı ilan edil, soruşturmalara, hapis cezalarına maruz kal, ondran sonra gel, demokrasi (!) adına AKP'nin kapatılmasını savun. AKP gayrı meşru da CHP' mi MHP'mi meşru...

Elbette onlar da gayri meşrudur ama şu an tek başına iktidar olan kim? AKP! Diğerlerini eleştirsek adam diyecek ki ''kardeşim biz iktidarda mıyız, niye bize dadandın?'', haklı! O halde eleştirinin iktidarda kim varsa ona odaklanması gayet normal değil mi hallac01? Hemen neden, sanki adam ''CHP ve MHP meşrudur'' demiş gibi çarpıtıyorsun? Neden siz de birşeyler yaparak yükselmek yerine, çabalayan insanları aşağı çekmeye çalışıyorsunuz?

Uzak bir ihtimal ama (uzaktanda öte) umarım bu ülkenin bbaşına geçmezsiniz sayın Güler, çünkü isminizin önünde hiç haketmediğiniz bir komunist sıfatı var...

Baksanıza komünizm düşmanları bile sizi alkışlıyor...

Demek komünist sıfatını haketmiyoruz! Peki kim hakediyor? Yapacağı devrim sonrasında sosyalizmi değil de demokratik halk bilmemnesini getirmek isteyen ve sosyalizmi bu aşamadan sonraya erteleyen sizler mi? Devrim sonucu direkt sosyalizmi getirmek istemiyorsan, komünist olamazsın! Sosyalist devrimcilere komünist denir. Zaten sizin isminizde de hiçbir zaman ne sosyalist ne de komünist sıfatı yer almadı, hep ''halk'', ''kurtuluş'', ''devrimci'' v.s. dediniz ama komünizm diyemediniz hiç! Şehit düşen yoldaşları için camide hutbe verecek kadar marksizmden uzaksınız! Bize komünistlik öğretmek sizin gibi işçi sınıfına güvenmeyip köylülükten medet uman küçük burjuva devrimcilerine düşmez. Siz mahalle arasında çocuklarla kavga edip devrimcilik yaptığınızı sanmaya devam edin, TKP sosyalist devrimin öncüsüdür. Bak bugün burjuva medyanın diline bir haber düşmüş. Veli Küçük, Dursun Karataş'la hangi bağlantı içindeydi, Abdullah Çatlı'yla Karataş ne görüştü...bunlar hakkında.

Yani demem o ki sen kendi işine bak dostum.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Freddie bey. Başkalarının emeğinin sömürülmesi derken neyden bahsediyorsunuz açıklarmısınız? Çünkü benim bildiğim bir işverenle bir çalışan arasında genelde bir anlaşma mukavele ve kontrat olur. Aynı piyasada birşey satanla alan gibi ortada bir ticari anlaşma vardır. Burda alan memnun satan memnundur. Sömürme nasıl oluyor?

tarihinde ludwig tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Freddie bey. Başkalarının emeğinin sömürülmesi derken neyden bahsediyorsunuz açıklarmısınız? Çünkü benim bildiğim bir işverenle bir çalışan arasında genelde bir anlaşma mukabele ve kontrat olur. Aynı piyasada birşey satanla alan gibi ortada bir ticari anlaşma vardır. Burda alan memnun satan memnundur. Sömürme nasıl oluyor?

''Alan menun satan memnun'' değildir. Tersanede ölen işçilerin, ''memnun'' bir şekilde öldüklerini mi düşünüyorsun? Emeğini satarak yaşayanlar, başka çareleri olmadığı için, bir zorunluluk gereği böyle yaparlar. Ortada bir ticari anlaşma vardır ama taraflardan birinin seçme şansı yoktur. Beğenmediği işe girmesin diyebilirsin ama girmeyip ne yapacak? Nasıl yaşayacak? Ne yiyip içecek? Patronunun koyduğu ve karını artırıp maliyetlerini düşürmek için hep daha ağırlaştırdığı kurallara uymak zorundadır işçi.

Sömürü şuradadır: Üretim toplu bir halde, herkesin çalışmasıyla yapılır ama gelirin paylaşımı sırasında iş karışır ve bir çelişki doğar. Üretim aracının özel mülkiyetine sahip olduğu için patron çok büyük bir pay ve yetki alır. Böylece paylaşımda büyük bir haksızlık çıkar ortaya. Patronun hep daha fazlayı hedeflemesi dolayısıyla, ücretler hep düşüş gösterir. Patron en düşük ücretle en fazla saat çalıştırmayı ister(ki karını maximize etsin), işçi ise en fazla ücretle en az saate çalışmayı ister. Görüldüğü gibi patron ile işçisinin çıkarı birbirine zıttır. Bunun kökeninde patronun üretim aracı üzerinde sahip olduğu, paylaşım sırasında büyük haksızlığa sebep olan özel mülkiyeti vardır. İşçi onun işçisidir, onun malıdır! Sömürü budur. Sınıflar mücadelesi budur. Ana çelişkiyi tekrarlarsam: Üretim sosyal karakterde olmasına rağmen, mülkiyet özel karakterdedir. Bu çelişki tarihin motorudur. Er ya da geç çözülecektir. Haklı ve çok olan emekçiler olduğu için sosyalizmden yana çözülecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
TKP sosyalist devrimin öncüsüdür.
Yılın esprisi bu herhalde, kuruçeşmelerde bırakılan bir özlemi dile getiriyorsunuz sadece. Sosyalist devrimin öncüsü TKP bu devrimi nasıl yapacak, 'oy'la. Hadi TKP'ye oy verelim bir sabah bakalım bu ülkede devrim olmuş... En devrimci partiden aday ol, iki salon konuşması, üç miting, 3 tane broşür, afiş, pankart, üniversitede, 3 forum, 5 kuşlama 2 stickleme alın size devrim Devrim bu kadar kolay mıydı yahu.. Çocuk oyuncağıymış devrimcilik... Desenize 3 vakte kadar devrimi yaparsınız. Bunu rüyamda görsem burda bir terslik var derdim. Benim rüyalarımda görüpte inanmayacağım şeyi siz uyanıkken söylüyorsunuz. Siz gerçekten uyandınız mı yoksa hala uyurgezer misiniz.

Bak bugün burjuva medyanın diline bir haber düşmüş. Veli Küçük, Dursun Karataş'la hangi bağlantı içindeydi, Abdullah Çatlı'yla Karataş ne görüştü...bunlar hakkında.
Sizin sosyalist devrim öncülüğünüz ancak burjuva kalemşörlerin söylemleriyle beslenir galiba. Devrimin öncüsüsünüz ya, bane devrimci söylemlerinizle gelin, burjuva ağızla değil... Ee başka ne diyor burjuva kalemşörleriniz...

saygılarımla

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hallac,

Sosyalist devrimin öncüsü TKP bu devrimi nasıl yapacak, 'oy'la. Hadi TKP'ye oy verelim bir sabah bakalım bu ülkede devrim olmuş

Diyorsun da, senin, devrim için demokratik imkanlardan propoganda ve örgütlenme adına faydalanma diye birşeyden haberin yok mu? Bak, işçi sınıfının gerçek durumunu veri almayıp kendi hayali ''devrimciliğinin'' peşinden gitme eğilimindeki senin gibi sol lafazanlara karşı büyük lider Lenin şunları söyler: “Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız, özellikle hâlâ papaz takımının aldattığı ve kır koşullarının aptallaştırdığı işçiler mevcut olduğu için, bu kurumlarda çalışmalısınız. Bunu yapmazsanız gevezeden başka bir şey değilsiniz.” (“Sol” Komünizm)

Sevgiler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...