Jump to content

Allah'ın Yokluğunu Kimse İspatlayamaz!


Recommended Posts

>>> Genlerinle oynayıp ortaya çıkardığın soytarıya defolu mal demen senin acizliğin. Dediğim gibi sünnetullah değişmez.

Bu "defolu mallar" gen denen şeyin bilinmediği devirlerde bile vardır: İngiliz kraliyet ailesinin laneti gibi mesela..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 325
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ohoo birde bizi senaryo yazmakla suçlarsınız .Bak insan isteyince neler yazabiliyormuş :)

Zihnim nerdeyse ben oyum.Birisi hayattaysa diğerine ihtiyaç yoktur..

İkisini birden ayakta tutmak masraflı olur.

Ben senaryoyu yazmadan önce bunun mantık oyunu olduğunu söyledim zaten, teoride olamayacak bir şey de değil ama pratikte oldukça zor. Ama sen bu mantık oyununu kendi dini inancınla(ki bu mantık oyunu kadar bile mantık içermiyor) bir tutuyorsan neye inandığını anlamış olursun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Genlerinle oynayıp ortaya çıkardığın soytarıya defolu mal demen senin acizliğin. Dediğim gibi sünnetullah değişmez.

Tanrı senin savunma süretini hergün erteliyor bunun farkında olmayan sensin.

Ayrıca bazlardaki hidroksitlere gelince, ben anlamam ya kimyadan sana kendimce örnek verem bakem.

Sen ağzın ve burnunla nefes alıyorsun dimi, başına poşeti geçirince ve sıkıca bağlayınca da alamazsın dimi.

Halbuki alman lazım, ağzın ve burnun var ya :crazy:

Şimdi kapağını al ve yapman gerekeni yap :angry:

Ne genlerle oynaması yahu? Anibal söylemiş zaten. Bu genlerle illa bizim oynamamıza gerek yok. Tanrı işini doğru düzgün yapamadığı için gerek replikasyonlar sırasında oluşan kusurlar, gerek rastlantısal mutasyonlar, gerekse transgenik canlılar yüzünden doğada bu tip sonuçlar çoooooooook uzun zamandır ortaya çıkıyor zaten. Bunu sindirmek sana güç geliyor elbette...

Ha bu arada teori meselesine gelince...

Bi insan sindirim sisteminde problem yoksa ortalama günde 1 defa s.çar.

Bir müslüman ise sıçtığından daha fazla teori ortaya atar.

Bu yüzden ki müslümanların ortaya koyduğu bu argümanlar hiç bir zaman dötlerinin ortaya koyduğu b.klar kadar nitelikli değildir.

Mesela ağaçtaki elmalar, unlar, şekerler, helvalar, oksijenler, hidrojenler, ağızlar burunlar üzerinden verilen ipe sapa gelmez, analojik olarak bile kabul görmeyecek saçma sapan önermeler buna örnektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben senaryoyu yazmadan önce bunun mantık oyunu olduğunu söyledim zaten, teoride olamayacak bir şey de değil ama pratikte oldukça zor. Ama sen bu mantık oyununu kendi dini inancınla(ki bu mantık oyunu kadar bile mantık içermiyor) bir tutuyorsan neye inandığını anlamış olursun.

Önemli olan benim neye inandığım değil.Sen bildiklerinde yola çıkarak bir ikinci hayatın olabilitesini mantık oyunu kapsamında bile olsa gayet güzel açıkladın.Bende neden olmasın dedim.Yobaz bir kafam olmadığı için bütün olasılıkları değerlendirmek durumundayım..

Şu söyleşiden inancıma uymayan hiç bir şey çıkarmış değilim.Senin benim inancımın ne olduğunu bilmiyorsun .O ayrı mesele..İnsanların ortak kabulü ayrıdır.Gerçekler ayrı.Bu ikisini örtüştürebildiğizmiz derecede fikir edinebiliriz.

tarihinde ezberbozan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Teoriye bak beah... Maşallah...

Bergusaurus abla hiç düşündün mü bilim adamları neden sizden daha zor teori üretiyorlar diye? Sizin yanlış yaptığınız bir şeyler olmasın sakın?

Metafizik hiç bir şeyden bahsetmiyorum.

Ben de metafizikten bahsetmiyorum

Bir sürü bununla ilgili şeyler okuduk, şöyle ki, delilerin akıl hastanelerinde müzikle tedavi edilmesi, ya da bitkilere müzik dinletilmesi sonucu açığa çıkan bir takım durumlar. Bunun gibi düşünün. Eğer onlar yalansa bize dayatılan yalanlar sürüsüne bereket diyeceğim başka da bir şey demeyeceğim...

>>> Genlerinle oynayıp ortaya çıkardığın soytarıya defolu mal demen senin acizliğin. Dediğim gibi sünnetullah değişmez.

Bu "defolu mallar" gen denen şeyin bilinmediği devirlerde bile vardır: İngiliz kraliyet ailesinin laneti gibi mesela..

Bilim gen adını vereli daha şurda çok az olabilir ama bu gen gerçeğinin olmadığına mı işarettir anibal?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne genlerle oynaması yahu? Anibal söylemiş zaten. Bu genlerle illa bizim oynamamıza gerek yok. Tanrı işini doğru düzgün yapamadığı için gerek replikasyonlar sırasında oluşan kusurlar, gerek rastlantısal mutasyonlar, gerekse transgenik canlılar yüzünden doğada bu tip sonuçlar çoooooooook uzun zamandır ortaya çıkıyor zaten. Bunu sindirmek sana güç geliyor elbette...

Ha bu arada teori meselesine gelince...

Bi insan sindirim sisteminde problem yoksa ortalama günde 1 defa s.çar.

Bir müslüman ise sıçtığından daha fazla teori ortaya atar.

Bu yüzden ki müslümanların ortaya koyduğu bu argümanlar hiç bir zaman dötlerinin ortaya koyduğu b.klar kadar nitelikli değildir.

Mesela ağaçtaki elmalar, unlar, şekerler, helvalar, oksijenler, hidrojenler, ağızlar burunlar üzerinden verilen ipe sapa gelmez, analojik olarak bile kabul görmeyecek saçma sapan önermeler buna örnektir.

Doğada oluşan farklılıklar sonucu genler değişmiş olabilir, dedik ya sünnettullahı bilmiyorsun diye.

Nasıl olsa inançlıyız ya, ne söylediklerimiz nitelikli, ne de s..ctığımız b..klar....

Yok diyorsunuz ya b.kun hası bile sizde dimi :crazy:

Zaten yüzyıllardır bilimle uğraşan herkes ateist anasını satıyım :) :) :)

tarihinde berguzar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Önemli olan benim neye inandığım değil.Sen bildiklerinde yola çıkarak bir ikinci hayatın olabilitesini mantık oyunu kapsamında bile olsa gayet güzel açıkladın.Bende neden olmasın dedim.Yobaz bir kafam olmadığı için bütün olasılıkları değerlendirmek durumundayım..

Şu söyleşiden inancıma uymayan hiç bir şey çıkarmış değilim.Senin benim inancımın ne olduğunu bilmiyorsun .O ayrı mesele..İnsanların ortak kabulü ayrıdır.Gerçekler ayrı.Bu ikisini örtüştürebildiğizmiz derecede fikir edinebiliriz.

İnancının ne olduğundan bana ne sen ikinci bir yaşamdan bahsediyorsun, tanrı inancından bahsediyorsun bende bunların üzerinden gidiyorum. Bu konu içerisinde senin inancınla ilgili belirtmediğin herhangi bir şeyden bahsettiysem göster. O mantık oyunundan bu sonucu çıkarabildiğine göre inanman doğal zaten daha ne diyeyim ben sana. Tek diyebileceğim oku allahın adıyla. Hakkaten oku atıp tutma. Konuşurken daha önce dediğim şeylerle çelişir miyim diye kontrol et kendini. Başka bir şey daha söyleyeyim yazılı bir şeyler söylüyorsan gün gelipte kendinle mutlaka çelişeceğinin kanıtını bıraktığını fark etmek zorundasın. Buradan sonra söyleyeceğim kısmını kendi üstüne alınmak sana kalmış inancını bilmiyorum ya. Eğer sen bir kitapla evrensel değişmez kurallar getirebileceğini iddia ediyorsan bunun asla bu şekilde olamayacağını bilmiyorsun demektir. İşte bilim farkı buradadır asla ve asla artık evrensel asla değişemeyecek kuralları bulduğunu iddia etmez. Evrende gördüğü olguları açıklarken elinden geldiğince nasılını açıklamaya/yakınsamaya çalışır. Ama bu gördüğü olguların ne olduğunu değiştirmez. Anlayamadığınız kısım burası işte. Bilim bu olguların nasılı açıklanırken en yakın sonucu veren şeydir. Bilimsel değil dediğimiz şeyler ise bunun yakınından bile geçmez. Eldeki olguya bağımlı değildir. En kaba tabirle g.tten uydurmadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Esas sizin model Tanrınız doğaüstü de bizimki ile geçinemiyor, bizimki gayet doğaya uygun :crazy:

Bzim tanrımız, putumuz falan yok. Neden olmadığı da bu başlık altında gayet güzel izah edildi...Binaenaleyh her gördüğünüz sakallıyı babanız sanmayın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnancının ne olduğundan bana ne sen ikinci bir yaşamdan bahsediyorsun, tanrı inancından bahsediyorsun bende bunların üzerinden gidiyorum. Bu konu içerisinde senin inancınla ilgili belirtmediğin herhangi bir şeyden bahsettiysem göster. O mantık oyunundan bu sonucu çıkarabildiğine göre inanman doğal zaten daha ne diyeyim ben sana. Tek diyebileceğim oku allahın adıyla. Hakkaten oku atıp tutma. Konuşurken daha önce dediğim şeylerle çelişir miyim diye kontrol et kendini. Başka bir şey daha söyleyeyim yazılı bir şeyler söylüyorsan gün gelipte kendinle mutlaka çelişeceğinin kanıtını bıraktığını fark etmek zorundasın. Buradan sonra söyleyeceğim kısmını kendi üstüne alınmak sana kalmış inancını bilmiyorum ya. Eğer sen bir kitapla evrensel değişmez kurallar getirebileceğini iddia ediyorsan bunun asla bu şekilde olamayacağını bilmiyorsun demektir. İşte bilim farkı buradadır asla ve asla artık evrensel asla değişemeyecek kuralları bulduğunu iddia etmez. Evrende gördüğü olguları açıklarken elinden geldiğince nasılını açıklamaya/yakınsamaya çalışır. Ama bu gördüğü olguların ne olduğunu değiştirmez. Anlayamadığınız kısım burası işte. Bilim bu olguların nasılı açıklanırken en yakın sonucu veren şeydir. Bilimsel değil dediğimiz şeyler ise bunun yakınından bile geçmez. Eldeki olguya bağımlı değildir. En kaba tabirle g.tten uydurmadır.

Eğer bir kitapla evrensel değişmez kurallar getireceğim derken kuranı kastediyorsan yazık.

Biz sizlere bir şeyler anlatmaya çalışırken bile başarılı olamıyoruz.Kuran bilim konusunda atıp tutmaz.Kuran öğrenin bilin der.Ben bu fikirden yola çıkıyorum .İnanırmısın gerçekten yobazın ateisti müslümanı deisti yok.Hala aynı teraneden gider durursunuz.Kafanızda belirlenmiş bir şablon var.O şablondan bir türlü çıkamıyorsunuz..

Elimizdeki kitap sizin öğrenmenize mani değil efendim .

Bizide kısıtlamıyor.

Burada mslman geçinen yobazlara verdiğiniz oto cevapları ezberlemişsiniz.

Neyse ben neye inandığımı bileyim kendi gerçeğim bana yeter.

Fakat bir öneri vermk lazım sizn gibi düşünenlere insanları fazla küçümsemeyin.

Herkes birşeyle biliyor.Bir sürü inançlı bilim adamı var .Onların inancını zedelemeyen entropik kaos bizimkini hiç zedelemez.

Antony Flew de zaten bunadığı için inanca döndü.Viva ateizm ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

arkadaş sen üniversiteyi torpille bitirmişsin ama ilkokulunda da şüphe var-----zaten atomların akıllı olduğunu söyleyen yok benim odun kafalı arkadaşım-----yazıları iyi oku----

"""""Su Hidrojen ve oksijenden ibarettir. Biri yanıcıdır, diğeri yakıcı. Ama su ne yanıcıdır, ne de yakıcı.. Acaba neden?"""" senin gibi her gördüğüne dede diyen birinin anlaması zor ama----yine de ayrıntılarının yazayım yoksa senin mallığın artacak sonra ortalığı temizlemesi zor olacak----arkadaş atomlara akıllı diyen sensin---ve eğer onlarda akıl olsa idi bu aklın yeni ortaya çıkan varlıktada olması gerekirdi---yani vermiş olduğun örnek atomların aklının olmadığını---sadece onlara verilen görevleri yaptığını gösterir----yoksa aklı olmayan bu varlıklar ne bokuma senin gibi bir odunu yapmaya uğraşsın----yok diyorsanki zaten onlar uğraşmıyor-----atomlar kendiliğinden bir araya geliyor ----hiç bir zorlama yok----ayrıca biliçsizce ama her defasında aynı tip varlıkları oluşturacak şekilde biraraya geliyorlar----hatta bu biraraya gelmeleri hoşlarına gidiyor---daha sonra bu birliktelikleri kalıtsal oluyor--ama hala bilinçli yapmıyorlar--- sadece öküzlemesine bir araya geliyorlar----buna da ancak senin .....gibiler inanır----

"""""Sen, bir atomun tek başına ifade edebileceği bir iki durum, yani 1 ve 0'ın kombinasyonusun. Senin bir tek hücredeki milyarlaca atom demek, ifade edilebilecek 2 üzeri milyarla demek. Yani ikiyi milyarlarca kez kendisiyle çarpman demek.. """"" arkadaş matematiği de iyi bilirim ayakları için bunları yazıyorsan anlarız ama bu kadar da sallama-----yok iki durum varmış yok 0 ve 1 miş sallama kardeş sallama------sen de şu hani 0 ve 1 birlerle bilmem ne şekli bilmem ne kadar iterasyondan sonra çıkar yalanlarını uydurma bize---onu konu hakkında bilgin varsa konuşalım yoksa başkasının ağzı ile sallama------

"""""Bütün mesele, bir atomun kara verme yetenği var mı, yok mu, bundan ibaret. Ki var, Hidrojen Neon ile birleşmezken, Oksijene koşar aynen.. İşte hepsi bu kadar basit. """""" okadar basit değil benim kardeşim----karar verme diye bir durum zaten söz konusu değil---çünkü böyle bir olgu için bilgiye ihtiyaç vardır----yani bir atom başka bir atomla bileşik oluşturacaksa ve her zaman bunu yapacaksa bu bir bilgi gerektirir-----yani bir atom sürekli biliçsizce aynı atomla bileşik yapamaz----yani o atomu en azından bir özelliği itibarı ile tanıması gerekir---ayrıca bileşik yapmama gibi bir durum için de aynı şekilde bir tercih söz konusu olmaktadır ki bu da bilgi gerektirir---yani bilinçsizce bir arada bulunan atomlar nediye kendileri için tercih yapsınlar---eğer bir amaç yoksa senin belirttiğin gibi hidrojen---neonlada---oksijenlede vb....hepsi ile bileşik oluşturması gerekir budur bilinçsizce yapılan iş yoksa işin içine tercih girerse bilinçsizlik ortadan kalkar---

"""""bunuda anlayamazsın, oturda bir kendine bak..

zor gelebilir, o zaman balinalar bak.. Denizde yaşayan bir canlının hava soluması kadar aptalca bir şey olabilir mi? Hangi şapşal bunu böyle yapar?"""""" arkadaş sen deki kafa hep bu dünyaya göre ayarlı olduğu için abuk sabuk şeyler yazıyorsun-----ayrıca bu kafa ile gidersen niye biz bu dünyada ölüyoruz yaratan varsa--- bizi ölümsüz yapsın---ne diye yemek yiyoruz----ne diye doğuruyoruz gibi sorular sorarsın---çünkü sana göre bunların hepsi bilinçsiz tercihlerin neticesi---

mesela insan sana göre sahip olduğu sana göre kötü özellikleri itibarı ile mükemmel değildir-----ancak müslümanlara göre mükemmeldir----burada mükemmel denilen insanın mükemmelliği sahip olduğu üstün özelliklerden ziyade onun amacına uygun eniyi donanımlara sahip olmasındandır-----yani bizim gözümüz görmemiz gereken kadar görür bu onun mükemmelliğini değiştirmez----yani kaliteli bir arabada herşey var demek değildir----onun kategorisi içerisindeki arabalarda bulunan özellikleri itibarı ile kalitelidir-----yani amaca göre bir bmw de kalitelidir---bir tata da ------burada kalite veya mükemmelliği varolan şartlar altında değerlendirmek gerekir-----yani sen bu devirde kalkıp ilk yapılan otomotivin çok geri kalitesiz bir otomotiv olduğunu iddia edersen bu senin angutluğundur-----

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrının yokluğunu ispatlamak büyük bir çelişkidir. Evrenin dünyanın canlıların oluşumuna bakın, bu oluşumun arkasında dini kitaplardaki Tanrı'nın olmadığı kesin, Tanrının kitaplarda söyledikleriyle gerçekler arasında uçurumlar var çünkü. O halde, dinlerdeki Tanrı zaten yokluğunu bizzat kitaplardaki saçmalıklarla ispatlamıştır.

Peki dinlerden bağımsız salt bir Tanrının varlığını veya yokluğunu ispatlayabilir miyiz? Bugün Tanrı düşüncesine kaynaklık eden şey dinler ve kitaplarıdır; bunlar geçersiz hale geldiğine göre, bir insanın inanabileceği Tanrı sadece ve sadece onun düşüncesinin ürünü olabilir. Bu durumda o kişiye şunu sormak lazım: Bu Tanrı düşüncesine ulaşırken elinde somut bir dayanak var mı? Öyle ya somut bir evrenin oluşumunu açıklıyorsun, o halde bunu gösteren somut birşeyler olmalı elinde, yaratıldığını gösteren birşey. Dolayısıyla, sadece Tanrı yaratmıştır demeniz sorunu çözmüyor, Tanrıyı var hale getirmiyor; o Tanrının dayanağını GÖSTERMENİZ gerekir, ve bunu genel geçer bir yöntemle göstermelisiniz; herkesin üzerinde hemfikir olabileceği bir yöntemle. Elmayı Tanrı yaratmıştır diyemezsiniz, çünkü Elma ile Tanrı arasında bir neden-sonuç ilişkisi yoktur. Elma ile elma ağacı, toprak, su, mineraller arasında bir neden-sonuç ilişkisi kurabilir ve bunu doğrulayabilirsiniz. Dolayısıyla bu kesin bir mantık sorunudur. Mantıksal ilişki sorunu. Ama Tanrı söz konusu olduğunda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Bu durumda inandığınız Tanrı yine sadece sizin zihninizin ürünü olur ve sadece sizin için geçerli olur. Sadece zihninizin ürünü olan birşeye "o var, evreni o yarattı" demenizin hiçbir dayanağı yok demektir. Tanrınız mantıksal bir dayanaktan yoksundur demektir. Neden-sonuç ilişkisi gibi olmazsa olmaz bir ilişki biçimini karşılamıyor demektir. Bu da hayaletlere, Zeus'a, Gandalf'a, Örümcek adama inanmaktan farksızdır.

O halde, hem mantıksal açıdan sorunlu olan, hem de neden-sonuç gibi temel bir ilişki biçimini karşılamayan bir Tanrı'nın var olduğunu söylemek için değil de var olmadığını söylemek için son derece haklı nedenlerimiz vardır.

Böyle bir Tanrı, yani kaynağını sadece inanan kişinin zihninden alan bir Tanrı düşüncesi sürekli olarak kendi üzerine dönen, kendisinden çıkıp yine kendisine varan bir kısır-döngü oluşturur. Ve bu düşünce hiçbir zaman kendi dışına çıkıp bir başka gerçekliğe, bir varlığa, bir maddeye, bir elmaya bağlanamaz.

tarihinde keyserSoze tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer bir kitapla evrensel değişmez kurallar getireceğim derken kuranı kastediyorsan yazık.

Biz sizlere bir şeyler anlatmaya çalışırken bile başarılı olamıyoruz.Kuran bilim konusunda atıp tutmaz.Kuran öğrenin bilin der.Ben bu fikirden yola çıkıyorum .İnanırmısın gerçekten yobazın ateisti müslümanı deisti yok.Hala aynı teraneden gider durursunuz.Kafanızda belirlenmiş bir şablon var.O şablondan bir türlü çıkamıyorsunuz..

Elimizdeki kitap sizin öğrenmenize mani değil efendim .

Bizide kısıtlamıyor.

Burada mslman geçinen yobazlara verdiğiniz oto cevapları ezberlemişsiniz.

Neyse ben neye inandığımı bileyim kendi gerçeğim bana yeter.

Fakat bir öneri vermk lazım sizn gibi düşünenlere insanları fazla küçümsemeyin.

Herkes birşeyle biliyor.Bir sürü inançlı bilim adamı var .Onların inancını zedelemeyen entropik kaos bizimkini hiç zedelemez.

Antony Flew de zaten bunadığı için inanca döndü.Viva ateizm ...

Yok şöyle olamaz mı yok böyle olamaz mı diye gereksiz saçma iddialar ortaya atıp bunu bilimsel olarak kanıtlayamazsın, yok şunu şimdi biliyor muyuz gibi şaşkın sorularınızı üst üste koyarsam boyunuzu aşar. Önce olguların ne olduğunu öğrenin sonra ona uyumlu bir hipotez ortaya koyabiliyor musunuz bakalım. Senin üstüne yaptığım tüm yorumlar senin üstünedir. Senin gibi düşündüğünü benzer yanılgılara düştüğünü iddia edenler varsa(ki var sıralanıp duruyorlar zaten) sıralansınlar aynı kategorinin altına. Git oku öğren deyip duruyorum bir cümle okuyup gelip ahkam kesmeye kalkıyorsun. Kendini o müslüman geçinen yobazlardan ne şekilde ayırıyorsun sınırın ne ortaya koy. Kitabınıda baş ucuna al bir daha oku bakalım o yobazlar senden daha fazla mı kitabına uyuyor yoksa daha az mı?

Oku, oku, oku..... Sonra gel yorum yap tartışalım.

tarihinde alpcakir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrının yokluğunu ispatlamak büyük bir çelişkidir. Evrenin dünyanın canlıların oluşumuna bakın, bu oluşumun arkasında dini kitaplardaki Tanrı'nın olmadığı kesin, Tanrının kitaplarda söyledikleriyle gerçekler arasında uçurumlar var çünkü. O halde, dinlerdeki Tanrı zaten yokluğunu bizzat kitaplardaki saçmalıklarla ispatlamıştır.

Peki dinlerden bağımsız salt bir Tanrının varlığını veya yokluğunu ispatlayabilir miyiz? Bugün Tanrı düşüncesine kaynaklık eden şey dinler ve kitaplarıdır; bunlar geçersiz hale geldiğine göre, bir insanın inanabileceği Tanrı sadece ve sadece onun düşüncesinin ürünü olabilir. Bu durumda o kişiye şunu sormak lazım: Bu Tanrı düşüncesine ulaşırken elinde somut bir dayanak var mı? Öyle ya somut bir evrenin oluşumunu açıklıyorsun, o halde bunu gösteren somut birşeyler olmalı elinde, yaratıldığını gösteren birşey. Dolayısıyla, sadece Tanrı yaratmıştır demeniz sorunu çözmüyor, Tanrıyı var hale getirmiyor; o Tanrının dayanağını GÖSTERMENİZ gerekir, ve bunu genel geçer bir yöntemle göstermelisiniz; herkesin üzerinde hemfikir olabileceği bir yöntemle. Elmayı Tanrı yaratmıştır diyemezsiniz, çünkü Elma ile Tanrı arasında bir neden-sonuç ilişkisi yoktur. Elma ile elma ağacı, toprak, su, mineraller arasında bir neden-sonuç ilişkisi kurabilir ve bunu doğrulayabilirsiniz. Dolayısıyla bu kesin bir mantık sorunudur. Mantıksal ilişki sorunu. Ama Tanrı söz konusu olduğunda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Bu durumda inandığınız Tanrı yine sadece sizin zihninizin ürünü olur ve sadece sizin için geçerli olur. Sadece zihninizin ürünü olan birşeye "o var, evreni o yarattı" demenizin hiçbir dayanağı yok demektir. Tanrınız mantıksal bir dayanaktan yoksundur demektir. Neden-sonuç ilişkisi gibi olmazsa olmaz bir ilişki biçimini karşılamıyor demektir. Bu da hayaletlere, Zeus'a, Gandalf'a, Örümcek adama inanmaktan farksızdır.

O halde, hem mantıksal açıdan sorunlu olan, hem de neden-sonuç gibi temel bir ilişki biçimini karşılamayan bir Tanrı'nın var olduğunu söylemek için değil de var olmadığını söylemek için son derece haklı nedenlerimiz vardır.

Böyle bir Tanrı, yani kaynağını sadece inanan kişinin zihninden alan bir Tanrı düşüncesi sürekli olarak kendi üzerine dönen, kendisinden çıkıp yine kendisine varan bir kısır-döngü oluşturur. Ve bu düşünce hiçbir zaman kendi dışına çıkıp bir başka gerçekliğe, bir varlığa, bir maddeye, bir elmaya bağlanamaz.

arkadaş bu kadar zorlama kendini yani sen somut olursa inanırım yoksa inanamam diyorsun---bunu söyleyip sonrada da kendini bilim aşıkları arasına koyuyor bilimsel bir kanıt istiyorsun---bu davranışın kafasını kuma sokup herşeyin yolunda olduğunu sana bir kuş türünden farksızdır---şöyleki sen kafayı evrime devrime---doğal seleksiyon---mutasyondan bahsederken hep bilimsel ve somut nesnelerle konuşuyorsun---mesela pirimatlar denen canlıyı bizzat gören olmuş ama nedense biz sadece kemik bulmuş ona bilgisayarla istediğimiz şekli vermişiz ama ben sana yine de bu somut olanların yanında daha başka örnekler vereyim-----

mesela ultra viyole ışınları bunu sen somut olarak görebiliyormusun yada senin gözlerinle görememen bunların varlığını ortadan mı kaldırıyor----hadi onu geçeli bizim atom atom diye bahsettiğimiz senin ve evrendeki bütün canlıların temelini oluşturan bu varlıkları (şuanki teknolojide en son kuarklara kadar atom altı parçacıkların varlığından haberdar olunmuştur) ve bunları oluşturan daha küçük varlıkları be evrende somut olarak gören olmamıştır ve bu teknoloji ile de pek mümkün görünmemektedir ancak ileriki yıllarda ne olacağı bilinenemektedir----şimdi biz bunu somut olmasa da kabul ediyoruz çünkü aksi bizi yobaz yapar yani bilimsel buluşların karşısında olmak---hatta şuan bilemediğimiz atom altı varlıkların olduğunu iddia etmek tamamen bilimsel bir durum ancak bunu yaratan bir varlığın olduğunu belirtilmesi de bir o kadar yobaz bir durum değil mi kardeş

Link to post
Sitelerde Paylaş
DeHRi örtmene soracaksın onu. Bir fizikçiye madde nedir dersen seni döver dediydi. :) Bende okuduklarımdan zaten bunu anladım sonunda. Fizik basit birşey sanmıyorsundur umarım. Çok ayıp çok. :)

Fizik basit ilkelerle açıklar olguları, temelde yatan basit hareket biçimleridir, karışık olan matematiksel yapısıdır. Sana çok basit görünen bir hareket yapan nesnenin hareket denklemi bile çogu zaman sayfalar dolusu diferensiyel denklem çözümü gerektirir.

Fizikçi, "madde nedir" sorusuna verecek cevabı olmadığı için seni dövmez, madde geniş bir kategori oldugu için döver :)

Al bir kuantum optik kitabını mesela "ışık madde etkileşimi" diye bir konu başlıgı görürsün. Ne yani ışık madde değil mi burda? Işıkta madde ama burdaki madde tanımı en geniş anlamında değil daha dar anlamında fermiyonlarla sınırlanmış bir tanımdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
mesela ultra viyole ışınları bunu sen somut olarak görebiliyormusun

Evet...

yada senin gözlerinle görememen bunların varlığını ortadan mı kaldırıyor----

Somut kanıt "gözle görmekten" ibaret değildir. Hatta "gözle görmek" kanıt bile değildir; tekrarlanabilir olmalıdır.

hadi onu geçeli bizim atom atom diye bahsettiğimiz senin ve evrendeki bütün canlıların temelini oluşturan bu varlıkları (şuanki teknolojide en son kuarklara kadar atom altı parçacıkların varlığından haberdar olunmuştur) ve bunları oluşturan daha küçük varlıkları be evrende somut olarak gören olmamıştır

Yaklaşık 100 yıl önce bile gören olmuştur.

ve bu teknoloji ile de pek mümkün görünmemektedir ancak ileriki yıllarda ne olacağı bilinenemektedir

TV ekranının veya CRT monitörler ne zannediyorsun sen?

----şimdi biz bunu somut olmasa da kabul ediyoruz

Hayır, bunlar somut olduğu için kabul ediyoruz.

çünkü aksi bizi yobaz yapar yani bilimsel buluşların karşısında olmak---

Bilimsel bulgular tamamen nesneldir. Nesnel olmayan şey bilimsel bulgu değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Entropi çok tartışılan bir konudur. Fizktede tanımı vardır. Ama çok karışık bir konudur. Ne var ki dön dolaş iş düzene çıkar. Ateistlerin entropiye yüklediği anlam çok tartışmalıdır. Yemeyin ateistlerin bakış açılarını. İşte entropinin genel tanımı. Hemide TDK kaynaklı.

İstatistik kurallarına göre yönlendirilen bir haber kaynağının haber içeriklerinin oranı.

Ateistlere sorsan evren bozunmaya gidiyordur. Oysa bunun böyle olduğu kanıtlanamaz. Zaten milyarlaca yıldır süren düzen bozunumu toparlayan unsurlar olduğunu gösteriyor. Tabii ki bu çok iyi işleyen bir düzen sadece. Entropi falan hikaye kalır. Fizikteki tanımı itibarıyla entropi tabii vardır. Ama uzayıp giden birşey olduğu hikayedir. Ateistler böyle kavramları alıp oynamayı ve yutturmayı pek sever. Biraz deş iş öyle çıkmaz. Bunlara bilim insanları bile karşı çıkar ama ateistler bildiklerini okumaktan usanmaz.

Entropik evrenmiş. Yok ya. Sana göre öyle o. Bize göre değil. Atma atma alpcakir.

Kayış koptu, kafa boş dönüyor!..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kayış koptu, kafa boş dönüyor!..

Ne alakası var ? Sen önce terbiyeli ol. Bu ne densiz laftır. Fikrini açıklayan birisine bunları söyleme hakkını admin olmandan mı alıyorsun? Ben o lafları sana iade ederim. Böyle pat diye söyleyebildiğine göre onlar sana yakışır. Senin olsunlar.

Ayrıca sözlerimin açık dayanağı aşağıdadır.

Entropi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Fizikte Entropi, bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik birim. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır. Sembolü S'dir.[1]

Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar. Bu durum da faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azaltır. Faydasız enerjiyi (entropi) arttırır.

Örnek : Bir akışkan ısıtıldığında, molekül hareketleri düzensizleştiği

için entropisi artar.

Eğer bir sistem tamamı ile düzenli ise entropisi sıfır olabilir. Entropi, enerji gibi korunan bir özellik değildir. Bütün enerji değişimlerinde çevre ile sistemin entropi değişimlerinin toplamı daima pozitiftir. Bu da evrendeki toplam entropinin sürekli artmasına sebep olur.

Termodinamiğin ikinci yasasına göre entropi ile ilgili olarak şu bağıntı verilmiştir.

dS =dQ/T (buradaki q tersinir sistemler içindir. tersinmez olaylar için q'yu tersinir q'ya dönüştürmek gerekir)

Termodinamiğin ikinci yasasının değişik (ama eşdeğer) ifadelerinden birinde, kapalı bir sistemin entropisinin hiç bir zaman azalamayacağı belirtilir. "Kapalı" deyimi dışarıyla madde veya enerji alışverişinde bulunmayan sistem anlamına geliyor.

Klasik termodinamikte hacim, basinç, sıcaklık, enerji, ve entropi gibi kavramlar temel alınır. Diğer yandan termodinamik aynı zamanda istatistiksel kavramlar kullanılarak da ifade edilebilir. Mekanik (klasik veya kuantum) yasalarının istatistikle birleştirilerek kullanılması sayesinde geliştirilen "istatistiksel mekanik" veya "istatistiksel termodinamik", klasik termodinamiğin tarif ettiği ancak açıklayamadığı bazı olgulara derin açıklamalar getirmiştir. Bunlardan biri de entropi yasasıdır.

İstatistikte Entropi

Entropinin istatistik biliminde de ayrı bir tanımı vardır. Örneğin Boltzmann'ın ünlü denkleminde

S = k log W

entropi, S, bir sistemin girebileceği mikroskopik durumların sayısı, W, yoluyla tanımlanır. Burada k Boltzmann sabitidir. Sözü edilen mikroskopik durumların tanımı ve sayılması ise, sistemi oluşturan atomları tarif eden temel mekanik yasalar kullanılarak yapılır.

Entropi yasasının zaman açısından tek taraflı niteliği ve gelecek ve geçmiş arasında ayrım yapması, onu fizikte bilinen tüm diğer yasalardan farklı kılar. (Yüksek enerji fiziğindeki muhtemel bir istisna dışında.) Doğal fiziksel olayların, insanların ve diğer canlıların kurdukları düzenlilikleri artırmak değil azaltmak eğiliminde olması (örneğin depremde binaların yıkılması) ve benzeri bir takım olgular, entropi yasasına onun bilimsel tanımını aşan anlamlar yüklenmesine önayak olmuştur. Dawkins, özellikle "The Blind Watchmaker" (Kör Saatçi ) adlı kitabında, bu eğilimin genelleştirilmiş bir biçimi ile biyolojik evrim arasındaki bağlantılardan sözeder. Reichenbach, Bohm, Feynman, Popper ve Grünbaum gibi bazı düşünürler entropi yasası ve zaman kavramı arasındaki ilişkiyi değişik yollardan açıklamaya çalıştılar.

İşte sözlerime ciddi bir dayanak. Kırmızı ile işaretlediğim yerdir yukarıda.

Teoloji ve felsefede entropi

Entropinin sürekli artması, tüm hareket enerjisinin tamamen "işe dönüştürülemez ısı enerjisine" dönüştüğü bir noktayı tarif eder. Bu ise, sonunda tam anlamıyla hareketsiz bir evren oluşturacağından, birçok İslam düşünürü entropinin varlığını Kuran'da anlatılan kıyamet kavramının varlığına dair açık bir delil olarak sunmuşlardır.

Bu yorumu yapan İslam düşünürleri var. Hatta big crunch tezinden hareketle kıyameti öngörenlerde var. Görüldüğü üzere entropinin artması bir yıkım öngörülmesine sebep oluyor. Ancak ben farklı düşünüyorum. İslamda kıyamet öncesi fiziksel anlamda hiçbir bozulmadan bahsetmez. Sadece toplumun bozulmasından bahseder. Üstelik sefahat içinde bir bozulma bu. Kıyamet ise sura üfürülmesi ile kopacaktır. İslama göre Allah yürüttüğü sistemde hiçbir bozunma olmadan emri ile kıyameti koparacaktır. Bilimsel bilgilerle dini örtüştürmek isterken bence bir sürü yanlış yapılıyor. Big crunch ise bir anlamda yakın. Ama İslama göre yıkımın Allahın emri ile gerçekleşmesi bilgisini değiştirmiyor.

Budha düşüncesinde de bir entropi yaklaşımı vardır. Budha, "Bileşik olan heşeyin eninde sonunda çözüleceğini, dağılacağını" söyler. Budha'ya göre bu, evrensel bir yasadır ve istisnası yoktur. Entropi yasasındaki evrensel "düzensizliğe gidiş" olgusu, Budha düşüncesinde de yer almaktadır. Ayrıca Budha düşüncesince, bu düzensizliğin ardından yeniden düzenlilik geleceği öngörülmemiştir. Bu alan Batı düşüncesinde Kaos kuramları, Doğu düşüncesinde ise Tao açılımlarında ele alınır.

Budizm doğal olarak Hint inanışlarından etkilenmiştir elbette. Dağılıp dağılıp toplanan evren düşüncesi burada da var. Gerçi ateizmde de olan farklı değil. Aynı kapıya çıkıyor. Yani bu entropi yaklaşımı çok eski. Ben değil Vikipedi söylüyor.

Ben kendi hesabıma bu basit düşüncelere inanmıyorum. Dağılıp dağılıp toplanan evren, evrenin bir ekosistem olmasını öngörür. Aslında ilk bakışta insana neden olmasın dedirtiyor. Ama ben evrenin Tanrısız olamayacağını düşünüyorum. Bu sebeplede evren her ne olacaksa bunu Tanrı yönetecektir. Ekosistemleride Tanrı yaratır ve O sürdürür. Öyle herşey kurallar dahilinde de gitmez. Gitmiş olsa idi bugün elimizdeki bilgilerle böyle şaşkın olmazdık. Evrenin kaderi Tanrının elindedir. Entropinin bir yıkım olma durumunun abartı olduğunu düşünüyorum. Yok böyle birşey. Bu bir uydurma. Entropi her zaman toparlanır evrende. Yoksa bu evren milyarlarca yıldır nasıl düzensizliklere kaymadan akışını sürdürebilirdi? Ateistlerin kafasında var negatiflik. Onlar hep böyle birşeyleri anlatır durur. Oysa evreni Tanrı yönetir ve düzeni kusursuz işler.

Madem kendi cümlelerimle yazdıklarıma inanmadınız işte size kaynakçalı ispatı. Boş atıp dolu tutmuyoruz burada. Uydurmayı sevmem. Sıkı araştırırım. Benimle tartışırken bunu dikkate alın bir daha.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
arkadaş bu kadar zorlama kendini yani sen somut olursa inanırım yoksa inanamam diyorsun---bunu söyleyip sonrada da kendini bilim aşıkları arasına koyuyor bilimsel bir kanıt istiyorsun--

mesela ultra viyole ışınları bunu sen somut olarak görebiliyormusun yada senin gözlerinle görememen bunların varlığını ortadan mı kaldırıyor----hadi onu geçeli bizim atom atom diye bahsettiğimiz senin ve evrendeki bütün canlıların temelini oluşturan bu varlıkları (şuanki teknolojide en son kuarklara kadar atom altı parçacıkların varlığından haberdar olunmuştur) ve bunları oluşturan daha küçük varlıkları be evrende somut olarak gören olmamıştır ve bu teknoloji ile de pek mümkün görünmemektedir ancak ileriki yıllarda ne olacağı bilinenemektedir...

işte sizin tipik kaçış yönteminiz; ben somut bir tanrı göster demiyorum; somut evrenle tanrı arasında somut, doğrulanabilir bir bağıntı göster diyorum; ultra-viyole ışınların varlığını yarattığı somut etkiler, çeşitli işlemlere verdiği tepkiler üzerinden doğrulayabiliyoruz; yani test edip onaylayabiliyoruz; elektrik akımını da etkileriyle gözlemleyebiliyoruz; ama dedim ya siz kendi çözümsüzlüğünüzden kaçmak için gerçekten hiçbir anlamı olmayan şeyleri söylüyorsunuz; ultra-viyole ışınları ya da atomları neden-sonuç veya etki-tepki ilişkisi bağlamında doğrulayabiliyruz; verdiğiniz bu örnekler bile sizin düşüncenize karşı aslında, ama farkında değilsiniz, ağzınızdan çıkanı kulağınız duymuyor;

daha ileri gidelim, aklı ve aklın varlığını bile neden-sonuç /etki-tepki ilişkisi sayesinde gözlemleyebiliyoryuz, varlığını doğrulayabiliyoruz; her türden duygu ve düşüncenin beyin denen organda somut bir işleme karşılık geldiğini artık biliyoruz; yani duygu-düşünce denen en soyut şeyler bile tamamen somut fiziko-kimyasal süreçlerle açıklanabiliyor; kaba bir tabirle bugün bilim "aklı" bile "gösterebiliyor"; kaldı ki ben size Tanrıyı gösterin de demiyorum, o kadar insafsız değilim; ama en azından somut evrenle, olay ve olgular ile Tanrınız arasında bir doğrulanabilir nesnel bir neden-sonuç veya etki-tepki ilişkisi gösterin diyorum, arada mantıksal bir bağıntı kurun diyorum..

sizin vereceğiniz cevabınız olmadığı için, açıklama yerine sağırlar diyaloguna girişiyorsunuz... aynen devam edin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
... Peki bir de Allah'ı ele alalım. Allah'ın yokluğunu kanıtlamanız için tüm evrende araştırma yapmanız gerekiyor. Bu da mümkün olmayacağından Allah'ın yokluğunu ispatlayamazsınız...

Musluman80, iyi ki savcı olmamış. Sanırım bu zihniyete sahip herkeste aynı zihniyet var (Yürü be koçum! Kim tutar seni? İşte aradığım cümle buydu!!!) :crazy:

Ergenekon savcısı da aynı zihniyete sahip olabilir mi diye düşünüyorum. "Ergenekon'la alakan olup olmadığını bilemem. Sen olmadığını kanıtla, kurtul!"

Bir ŞEY'in ancak varlığı kanıtlanır, yokluğu değil. Varlığına dair ileri sürülen (sözde?) kanıtların çürütülmesiyle, yokluk kanıtlanabilir. Tanrının varlığına dair (Bunca mükemmellik, düzen, tesadüfen mi oldu? Görülen her şey Tanrı'nın varlığına kanıt değil mi? türünden zırvaları ciddiye almadığımıza göre) ne kanıt ortaya kondu ki, o çürütülerek yokluğu ispatlansın?

tarihinde cakircali tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...