Jump to content

KUR'AN'ın TARİHTEKİ YERİ


Recommended Posts

Ve Kur'an'la ilgili diğer gizemli konular.......

Bütün bunlar ve İslam ve Kur'an'la ilgili diğer konuların çoğunda, Batılı bilim adamları bir konsensusa varamamaktadırlar.

Bunun en büyük nedeni İslam ve Kur'an hakkındaki bilgiler için Batı'nın yalnız İslam kaynakları ile yetinmesi ve 19'uncu yüzyılın başlarına kadar İslam'la bilimsel olarak ilgilenmemesi gösterilebilir. Bu süre içinde yalnız İslam kaynaklarına dayanılarak öğrenilen bilgiler yerleşmişler, sorgulanmadan kabul görmüşler ve tabulaştırılmışlardır.

Artık onlara kimse dokunamaz.

Onları kimse değiştiremez.

Onlar hakkında kimse gerçekten bilimsel ve nesnel araştırmalar yapamaz.

Yoksa onları da sorgulamak ve Kur'an'ın kökenini deşmek, İslam efsanesine bir son vermek mümkün müdür?

Batı bilim adamları ve teologlar yüzlerce yıl sonra ilk defa son yıllarda, şimdiye kadar ciddiye alarak ilgilenmedikleri İslam ve Kur'an ile ilgili konuları bilimsel olarak incelemeye karar vermişler ve bu incelemeler meyvalarını vermeye başlamıştır.

Onların ilki ve son derece bilimsel olarak yazılan kitabı olan The Qur'an in its historical context bu yıl, Gabrial Said Reynolds'un editörlüğünü yaptığı bir yapıt olarak yayınlanmıştır.

Bu başlık altında bu kitaptan özetleyerek Türkçeye çevireceğim exerpt'ler bulacaksınız.

Selamlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 56
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kur'an ciddi olarak ilk defa Batılı araştırıcılar tarafından 1970'li yıllarda sorgulanmaya başlanmıştır.

Kur'an hakkında o zamana kadar kabul edilen geleneksel görüşlere, Günter Lüling, John Wansbrough, Michael Cook ve Particia Crone tarafından meydan okunmuştur.

Ama bu araştırıcılar aralarında bir konsensusa varamamışlardır.

Tabii onların geleneksel kabullere karşı başlattığı bu akım hem Batı'da, hem de İslam dünyasında, dirençle karşılanmıştır.

Ayrıca aralarında bir konsensus da olmadığından, ortaya atılan çeşitli kuramlar ve açıklamalar tatmin edici olmamışlardır.

Yine de farklı da olsalar, Kur'an ve İslam'ın temellerinden sarsan bu yeni görüşler, diğerlerinin de konu ile ilgilenmelerine neden olmuştur.

Bu ilk meydan okumalar, kısa bir zaman sonra İslamsal dogmalar ve Kur'an hakkında geleneksel görüşlerden radikal olarak farklı bir takım görüşlerin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Başka bir ifade ile İslam ve Kur'an ile ilgili çağdaş anlayışların mayası atılmıştır.

Önceleri bu maya yalnız birkaç Batılı araştırıcının domaini ile sınırlanmış, geniş halk kitleleri bu gelişmelerden haberdar olmamıştır.

Her ne kadar ilk defa 2000 yılında Christoph Luxenberg'in yazığı bir kitap olan Die Syro-Aramaische Lesart des Koran oldukça yaygın bir kitleye ulaşmışsa da, bu kitap daha önce yazılanlardan daha ileri ve devrimsel diyebileceğimiz görüşlere yer vermemiştir.

Devam edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ın tarihdeki yerini araştırırken aşağıdaki beş sorunun yanıtını vermeye çalışacağız.

1. Bugün mevcut Kur'an'ı, geçmişte yazılmış ve henüz kutsallaştırılmamış orijinal verziyonuna kadar izleyebilir miyiz?

Bu henüz kutsallaştırılmamış Kur'an için Günter Lüling Ur-Qur'an terimini kullanıyor.

Batılı Kur'an bilginleri şimdiki Kur'an'ın bir öncüsü olan ve çok önceleri yazılmış bir metnin var olduğuna inanmaktadırlar.

Bu bilginlere göe bugün mevcut Kur'an, (eğer yaşamışsa) Muhemmed zamanından kalmadır.

Bu konuda, konunun bazı hususları hakkında farklı düşünen Luxenburg dahil, hemen bütün batılı Kur'an bilginleri hemfikirdir.

Ancak bu inanışı paylaşmayan'lar da vardır. Onların başında gelen Wansbrough, bugünkü Kur'an'ın daha önce mevcut bir antik metne kadar uzanmadığı ve iki yüzyıl gibi uzun bir süre içinde, Arap toplumunda mevcut çeşitli yazılı materyellerin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu tezini savunmaktadır. Başka bir deyişle Arap toplumunun kollektif bilincinin bir meyvasıdır, Kur'an.......

Warnsbrough, Muhammed zamanında hiç bir yazılı metnin olmadığına inanmaktadır. Muhammed'in yaşayıp yaşamadığının önemi yoktur. Yaşamış olsa bile, Kur'an'la Muhammed'in bir ilişkisi olamaz. Çünkü Kur'an, hem Muhammed'in ölümünden sonra kutsal bir kitap olarak derlenmiştir, hem de zaten Arabistan'da değil, Mezopotamyada bir yerlerde bir araya getirilmiştir.

Görüldüğü üzere bunlar İslam kaynaklarının öğretileri ile bağdaşmayan, konunun muğlaklaşmasına neden olmakla beraber, kesin çözümler getirmediği için çok daha bilimsel ve olası görüşlerdir. Çünkü İslam kaynaklarına göre bilgi eksikliği olması gerekirken, bilgi çokluğu ve kesinliği söz konusudur.

İslam kaynakları bu konuda en ufak bir kuşkuya yer vermemektedirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet Sevgil hacı. batının kuran araştırmalarından bir kaçını okudum.Yanlız onlar kuranın kökeni ile ilgili değilde kuranın birkaç yönünü ve bu yönlerin hiçbir kitapta bulunmamasını anlatıyorlar.Kuranın mealleriyle ilgili bir konuda okumuştum.

Sanırım ilk bahsettiğiniz araştırmalardan bir tanesi idi.Kuranın özünden uzaklaştıkça ilahi mesajı almanın güçleştiğini ancak yinede alınabildiğini anlatıyordu.Yani kurana öncülük eden orjinal kuran ve orjinal kurandan mealler ile uzaklaşmak.

konunun bir devamı yada bir örneklemesi olacak mı?

tarihinde iLLeGaLTM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Konu devam edecek İllegalTM kardeşim.

Daha yeni yüzeyini tırmalamaya başladık.

Derinliklerine penetre olacak ve İslam yalanını aydınlığa çıkaracağız.

Madem niyetiniz budur daha önceki konuluranızda belirttiğim gibi isbata dayanmalıdır.görüş ve fikirler isbata dayanmadıkça önem kazanamazlar.bunları muhakak benden iyi biliyorsunuz

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
Madem niyetiniz budur daha önceki konuluranızda belirttiğim gibi isbata dayanmalıdır.görüş ve fikirler isbata dayanmadıkça önem kazanamazlar.bunları muhakak benden iyi biliyorsunuz

Saygılar

Yazılanları kanıtlamak gibi bir derdimiz yoktur.

Bilim bize olguları bilindiği kadar nakleder.

Bilinmeyen yerlerini araştırmaya devam eder ve onlar hakkında ancak bazı kuramlar ileri sürebilir.

Neyi isbat etmemizi istiyorsunuz?

İslam'ın karanlık bir başlangıcı olduğunu mu?

Muhammed'in yaşamadığını mi?

Kur'an'ın çok sonraları yazıldığını mı?

Konuyu tartışmaya devam edeceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarda Ur-Qur'an'dan bahsetmiştim.

Yani ilk Kur'an'dan veya Kur'an öncesi Kur'andan......

2. Orijinal Kur'an'ın var olduğunu kabullenelim. Bu Kur'an'ın doğası nedir?

Kur'an'la ilgilenen bilim adamlarının tümünün paylaştığı düşünce Kur'an'ın hitabettiği toplumlar için bir din ve moral yol göstericisi olduğudur.

Bugün mevcut Kur'an'da bu husus açık ve nettir. Orijinal Kur'an'ın da aynı niteliklere sahip olduğunda herkes hemfikirdir.

Bunların dışında bilim adamları orijinal Kur'an'ın içeriği hakkında farklı görüşlere sahiptirler.

Aşağıda onlara kısaca değineceğim.

Herşeyden önce orijinal Kur'an'daki ilahi (dinsel) mesajın ne olduğu konusunda fikir birliği yoktur.

Müslüman'ların geleneksel İslam olarak bildikleri din, hicretten 2 yüzyıl sonra son şeklini almıştır.

Batılı din bilginlerinin çoğu da bu görüşü paylaşmaktadırlar.

Ancak bazı Batılı bilginler İslam olarak pratik edilen dinin farklı bir din olduğuna inanmaktadırlar.

Farklı bir din olmasa bile yöredeki diğer dinlerden derin bir şekilde etkilenen bir İslam olmalıdır bu din.

Onlar da Yahudilik ve Hristiyanlıktan başkaları değildir.

Aslında bu iddianın başlangıcı 1883 yılına kadar gider. O zamanlar batılı bilginler İslam ile yeterince uğraşmadıklarından bu konuda yazılan bir kitap dikkatlerden kaçmıştır. Abraham Geiger o yıl Was hat Muhammed aus dem Judenhume ausgenommen adlı bir kitap yazmış ve Yahudiliğin Kur'an ve Muhammed üzerindeki etkilerini dile getirmiştir.

Yahudiliğin Muhammed üzerindeki etkisi o kadar fazladır ki, C.C. Torrey, Muhammed'in Yahudiliğe geçtiğini bile iddia etmiştir.

Şurasını hatırlatayım ki, Muhammed'in yaşamamış olabileceği o zamanlar bilinmiyordu.

İslam, İslam kaynaklarının tekelinde idi. Batı onları sorgulayamıyordu.

Öte yandan din bilginlerinin bir çoğuna göre Kur'an'ın içeriği, Hristiyanlıktan da oldukça esinlenmiştir.

Günter Lüling Kur'an'ın orijinalinin Hristiyanlığa ait, Mekke Hristiyanlarının ayinlerde söylediği şiirsel ilahiler olduğunu ileri sürmüştür.

Fred M. Donler'in ise bu konuda farklı bir kuramı vardır.

Buna göre İslam Emeviler döneminde kristalleşmiştir. Ondan önce yeterince açık ve net bir din değildir. İslam ve kitabı son şeklini almadan önce hem Hristiyanlıktan hem de Yahudilikten etkilenmiştir.

Orijinal Kur'an'ın özelliklerinden biri de oral olmasıdır. Bundan ağızdan kulağa geçerek yayılması kastedilmemektedir. Yazılan bir metnin oral olarak okunması kastedilmektedir. Bu bağlamda oku emri bir anlam kazanmaktadır.

Orijinal Kur'an'la ilgili bir diğer husus da onun ayinsel bir niteliğinin olup olmadığıdır. Yani ayinlerde okunan bir metin mi olduğudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hicr-9. Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.

Tur/ 1-7. Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Nerede ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitap?

"Onu biz koruyacağız" diyen, neden koruyamamıştır?

Orijinalinin ortada olmaması demek, korunamamış olması demektir.

1400 yıllık kitap ortada yok ama, 2000 yıllık Tevrat mevcut.

Tur suresinin ilk 8 ayetinin, nuzül sırasına göre daha 1. yılda geldiği söylenir.

Ve yukarıda yazdığım ayet vahyedildiği söylenen ilk 25. ayettir.

Allah, daha 25. ayetinde ince deri üzerine düzenle yazılmış kitaptan sözetmektedir.

Ama, herhalde egemenlik Emevilerin eline geçince karşı devrim gerçekleştirilmiş, geçmişin tüm izleri yokedilmiş, karşı duranlar katledilmiş. İslam'ın içine putperest adet ve ibadetleri yeniden sokulmuş. :rolleyes:

Link to post
Sitelerde Paylaş

İgnaz Goldziher,( http://en.wikipedia.org/wiki/Ign%C3%A1c_Goldziher ) 1900 yılında Paris'de Sarbon Üniversitesinde "Dinler Tarihi" konusunda yapılan uluslararası konferansdaki 20-25 sayfalık konuşmasının (Islamizme et Parsisme) ilk bir kaç sayfasını batılı tarihcilerin ve din tarihcilerinin kolaya kaçtığını, hadis-siyer-kronik derlemerini kritik bir şekilde gözden geçirmeden, araştırmadan kabullendiklerinden yakınıyor. Bu eserlerin, geçmiş zaman için (200 yıllık geriye) delil/kanıt olamayağını vurguluyor. Ve örnekler veriyor.

Konuşmasının ana konusu ise Pers inancının şimdiki İslamdaki izleri.

SEvgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

3. Orijinal Ur-Qur'an'ın var olması halinde, hangi dil onu temsil edecektir?

Ayrıca yazılı metinle dil arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Önce Kur'an'da kendi dili hakkında neler yazıldığına bakalım.

12: 2 Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

13: 37 İşe biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'dan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.

16: 103 Yemin olsun ki, biz, onların, Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysa ki bu, apaçık Arapça bir dildir.

20: 113 Biz onu işte böyle, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onun içinde tehditleri türlü ifadelerle sıraladık ki sakınabilsinler, yahut da Kur'an onlara yeni bir hatırlatıcı/hatırlatma sunsun.

26: 195 Açık-seçik Arapça bir dille indirildi.

39: 28 Bunu, eğri-büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup saklanabilsinler.

41: 3 Bilgi ile donanmış bir toplum için ayetleri, Arapça bir Kur'an halinde ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu.

41: 44 Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi? ister yabancı dilde, ister Arapça De ki: O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onalrın kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektetdir.

42: 7 İşte böyle! Biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekiler uyarasın.Ve toplama günü konusunda da uyarıda bulunasın. Hiç kuşku yok o güde. Bir bölük cennettedir, bir bölük ateşte.

43: 3 Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık

46: 12 Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindendir.

Kur'an'ın 10 ayeti onun neden Arapça olduğunu açıklamaya adanmıştır.

Aynı şeyi tekrarlamanın ne gibi bir amacı olabilir.

Belki de orijinal Ur-Qur'an Arapça değildir. 43:3 bu konuda bir ip ucu veriyor sanki.

Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.

Demek ki daha önce Arapça değildi?

Bu ayet orijinal Kur'an hakkında bize bazı ip uçları veriyor olabilir mi?

Neyse..

Biz devam edelim.

Bugünkü Kur'an'ın dili ve imlası, başka bir dilden yazılmış Kur'an'ın edit edilimiş şekli gibi durmaktadır.

Bu durunmda Ur-Qur'an, en eski Kur'an'dan da eski olmalıdır. Orijinal Kur'an yalnız, dilin iskeleti de denen, sessiz harflerden oluşmuştur.

Bu şekilde yazılan metinlerde nokta virgül ve aralıklar olmadığı gibi, sesli harfler de yoktur.

İslam kaynaklarına göre bu ilk güvenilir olmayan metinler 700 yılında al-Hajjaj ibn Yusuf tafafından nokta , virgül ve diğer işaretler eklenerek düzeltilip, güvenilir hale getirilmişlerdir.

Bazılarına göre bu işaretler İslam'dan önce Suriye ve Irak'da, Aramaic ve Syriac sistemlerinde geliştirilmiştir. Onların da Hindistandan adapte edilimiş olmaları mümkündür.

Metinlere yeterince güvenilmediği için, orijinal Kur'an'ın dilinin ne olduğu da kesin olarak bilinmemektedir.

Bazılarına göre Kur'an'ın stili Bedevi şiirleri şeklindedir.

Özet olarak diyebiliriz ki Kur'an'ın imlası Mekke lehçesini andırmakta ise de, metinin kendisi daha çok bedevi şiirimsi bir dili yansıtmaktadır.

İkisi birden olamayacağına göre ortaya çıkan bu paradoksu çözmek şimdilik mümkün değildir.

Kur'an'ın dili konusunda kesin bir konsensusa varılmamamıştır.

İlginç olarak Kur'an'ın kendisinin kendi diline verdiği önem dikkate alınırsa, Arapça dışında bir dilin orijinal Kur'an'ın yazılmasında kullanıldığı iddiası hiç de yabana atılmmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

islam tarihini belki oguz haci mohammed xislam ya da benzeri katilimcilar kadar iyi bilmesemde, asgari ölçüdeki bilgilerimle islam dininin neden palazlandiğini kestirebilmekteyim.(şayet benim gibi bir diyalektik adamina islam gibi ossuruktan tayyare bir dini araştirmak yakişmaz :D )

türkiye'de ki müslümanlarin-adina müslüman denilebilirse- cogu kuran'ın tanrı tarafindan gökten cuk diye muhammed'e düşürüldüğünü sanirlar, zavallilar bilmiyorlar ki kuran denilen şeyin islamin olusum ve gelişim sürecinde yavaş yavaş olustugunu ve içindeki şeylerin muhammed'in çevresinde kendisi ile dalga geçenlere vermeye caliştiği yanitlar, savaşlarda ele geçirilen -carpilan- ganimetlerin paylaşimi, karıların ve mirasin bölüşümü, tevrat ve incilden aşirilmiş sümer ve babil kökenli mitolojik hikayeler(yaratılış, adem hevva, mucize, tufan, kıyamet vs..) vs.. gibi şeylerden ibaret oldugunu..

açip türkçesini bir kere bile incelemeden arapçasini ezberleyen ve hatim dedikleri bu işlem sayesinde cennete gideceklerini sevap kazandiklarini sanan kafasi sulandirilmiş bir sürü zavalli saf insanla kaynamaktadir ortalik.

bilmiyorlarki o taptiklari şeyin içinde muhammedin uckurunu tatmin etme adina ayetler uydurdugunu (ahzap 38-39), bu kitabin halifeler döneminde zilyon defa yakilip tekrar derlendiğini, ortalikta tek bir orjinal mushafinin kalmadiğini ve ayet siralamalarinin karmaş kurmaş olup belli bir düzene sahip olmadiğini....

ne üzücü.

tarihinde LBronstein tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın kutsal kitabı olan Kuran üzerinde İncil ve Tevrat kadar oynanmamıştır.Bu durum bunun sağlamlığını ortaya koymaktadır.Aslında bazı durumlar hariç Hırıstyanlıkla farkı fazla yoktur.

İslamı diğer dinler üzerine tercih etmemin en önemli sebebi bugün yeryüzünde düşmanı en çok olan din olmasıdır.25 yıldır bu dinin öğretilerinin içerisindeyim.Ve akla mantığa bir ters durum görmedim.Elbette açıklanmasında zorlandığım konuları da var.Ama bunu dinini kendisi de kabulleniyor.

İslam dini üzerinde yaşanan bu kadar problemin İslamın kendisinden değil onu aktaran müslümanlardan bir de İslama kıl olan bazı çevrelerin çarpıtmasından anladığım için bu dini seçtim.

Kuranı insan ürünü düşünerek okudum.İçinde çelişkiler aradım.Bilime ters ve hurafeleri araştırdım.Ancak ters bulamadım.Gerçi Allahın öfkesini anlatan ayetleri hep şaşırarak okudum.Sanki tüm insanların değilde müslümanların Tanrısı imiş gibi görünüm veren ayetler hep dikkatimi çekti.Ancak anladım ki bu durum zamanla öğrenilebilir.O halde bu çözemediğim durum benim için bir inkar sebebi olmammalı.

İslam çok çarpıtılıyor.İnanın bunu bir savunmacı yönümle söylemiyorum. İslam yıpratılmak için değil de öğrenilmek için araştırılırsa kabullenecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslam çok çarpıtılıyor.İnanın bunu bir savunmacı yönümle söylemiyorum. İslam yıpratılmak için değil de öğrenilmek için araştırılırsa kabullenecektir.

Hakanım, ne kadar öğrenebildin İslam'ı ve Kur'an'ı?

Örneğin tüm çelişki iddialarına vakıf mısın?

Kaç çelişkili konu kaldı kafanda ve hangileri?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hicr-9. Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.

Tur/ 1-7. Tûr’a, yayılmış ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a , yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.

Nerede ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitap?

"Onu biz koruyacağız" diyen, neden koruyamamıştır?

Orijinalinin ortada olmaması demek, korunamamış olması demektir.

1400 yıllık kitap ortada yok ama, 2000 yıllık Tevrat mevcut.

Tur suresinin ilk 8 ayetinin, nuzül sırasına göre daha 1. yılda geldiği söylenir.

Ve yukarıda yazdığım ayet vahyedildiği söylenen ilk 25. ayettir.

Allah, daha 25. ayetinde ince deri üzerine düzenle yazılmış kitaptan sözetmektedir.

Ama, herhalde egemenlik Emevilerin eline geçince karşı devrim gerçekleştirilmiş, geçmişin tüm izleri yokedilmiş, karşı duranlar katledilmiş. İslam'ın içine putperest adet ve ibadetleri yeniden sokulmuş. :rolleyes:

Küçük bir dipnot : Tur = Türk

Link to post
Sitelerde Paylaş

KUran saçma sapan düzensiz bir kitaptır herhengi bir konudan bahsederken pat bakıyorsunuz başka bir konu çıkıyor karşınıza. İlk gelen ayetler kuran'ın sonuna son gelen ayetler baş taraflara konulmuş. Fatiha açan demek kuranın başına koyulmuş oysa indiriliş sırasına göre 4. sırada. İnananlar nasıl inanıyorsunuz bu kitaba hayret.

tarihinde deistman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar Kur'an'la ilgili üç sorunun yanıtını vermeye çalıştık.

Kaynağımız The Qur'an in its historical context.

1. Bugün mevcut Kur'an'ı, geçmişte yazılmış ve henüz kutsallaştırılmamış orijinal verziyonuna kadar izleyebilir miyiz?

2. Orijinal Kur'an'ın var olduğunu kabullenelim. Bu Kur'an'ın doğası nedir?

3. Orijinal Ur-Qur'an'ın var olması halinde, hangi dil onu temsil edecektir?

Dördüncü ve beşince sorulara yanıtlar vererek konuya devam edeceğiz.

Önce şimdiye kadar yazılanların çok kısa bir özetini sunalım.

Günümüz Kur'an'ının Ur-Qur'an da denilen, ilk ve orijinal bir Kur'an'ın devamı olduğuna inanılmaktadır.

Bu orijinal Kur'an'ın kökeni bilinmemektedir. Dilini de Arapça olmadığı görüşü hakimdir.

Orijinal Kur'an kutsal bir kitap değildir. Kitap haline getirilmesi 700'lü yıllarda veya biraz daha önce gerçekleşmiştir.

Orijinal Kur'an'daki ilahi mesajın ne olduğu konusunda bir konsensusa varılamamıştır.

Batı bilim adamları ilk pratik edilen İslam dininin şimdikinden farklı olduğuna inanmaktadırlar.

O din Hristiyanlık, Yahudilik ve putperestliğin karışımından oluşmuştur.

Bazıları İslam'ın Emeviler devrinde kristalleştiğine inanmaktadırlar.

Emeviler İslam dinini kabul etmişler ve onu resmi din yapmışlardır. Bunun için de ritüellerinin ve kitabının bir daha değişmemek üzere son şeklini almasını sağlamışlardır.

Orijinal Kur'an'ın özelliklerinden biri de oral olmasıdır. Bundan ağızdan kulağa geçerek yayılması kastedilmemektedir. Yazılan bir metnin oral olarak okunması kastedilmektedir. Bu bağlamda oku emri bir anlam kazanmaktadır.

Bu Kur'an'ın ayinlerde kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir.

Dördüncü soru ile devam edelim.

4. Orijinal Kur'an nasıl aktarılmakta idi?

Batı bilim adamlarının çoğu orijinal bir Kur'an'ın var olduğuna ve onun Kur'an olarak devam ettiğine inanmaktadırlar.

İslam bilim adamları geleneğe göre Kur'an'ın oral olarak aktarıldığına inanmaktadırlar. Muhammed ilk Müslüman'lara Kur'an'ı ezberletmiş ve onlar bu geleneği sürdürmüşlerdir.

Batı bilim adamları ise bu görüşe karşı gelmekte ve orijinal Kur'an'ın yazılı olduğuna ve okunarak aktarıldığına inanmaktadırlar.

Bu aktarma sırasında orijina Kur'an edit edilmiş ve son şeklini alana kadar sürekli olarak değişmiştir.

İslam kaynaklarına göre Muhammed'e ait olduğu ve kitaplaştırıldıktan sonra yakıldığı ileri sürülen Kur'an bu orijinal Kur'an olmalıdır.

5. Kur'an ne zaman ve nasıl kodlanmış ve kutsal bir kitap haline getirilmiştir?

Kodlanma ve kutsallaştırmak farklı süreçlerdir.

Kur'an'ın kodlanması demek, bir daha değiştirilmemek üzere son şeklini alması demektir. Tabii küçük değişiklikler yine de mümkündür.

Kutsallaşması ise, kitabın toplumda ilahi bir otorite olması demektir.

Burada ilginç bir çelişki vardır. Kodlanma mı önce gelmiştir, yoksa kutsallaşma mı?

Önce kutsallaştırılmamış bir kitabı kodlamanın ne anlamı olabilir?

Kodlama temel olarak kitabın otoritesine bir sınır koyacağından, kutsallaştırma ile birlikte gerçekleştirilmiş olması akla daha yakındır.

İslam kaynaklarına göre Kur'an'ın kodlanması Osman'ın halifeli zamanında gerçekleştirilmiştir. Bu Kur'an için Osman'ın düzelttiği metin deniyor.

İslam'a göre Kur'an, Muhammed'e vahyolur olmaz kutsallaşmıştır.

Önceleri bu görüşü Batılı bilim adamları da kabul etmişlerdir. Çünkü yakın zamanlara kadar İslam'ın ve Kur'an'ın başlangıcında tek otorite İslam kaynakları idi. Kimse bu kaynağa meydan okumadığı için onlar olduğu gibi kabul ediliyordu.

Ancak son zamanlarda, özellikle Wansbrough's Qur'anic Studies (1977) çalışmaları geleneksel İslamsa görüşe meydan okumuştur.

Buna göre Kur'an Muhammed'in zamanından 200 yıl sonra netleşmiş bir kitaptır. Bu arada Wansbrough'nun da Muhammed'in yaşamadığına inandığını sanmıyorum. Ancak bu görüş de tartışmalıdır ve bazıları tarafından (örneğin John Burton tarafından) reddedilmiştir. John Burton'un delilleri Muhammed'in yaşadığına ve Kur'an'ın son şeklini almasına katkıda bulunduğuna işaret etmektedir. Burton buna Muhammed'in mushaf'ları demiştir.

Her ne kadar Kur'an'ın kodlanma ve kutsallaşma tarihleri kesin değilse de, bunun çok sonraları değil, en geç yedinci yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştiğine inanılmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

150 dolar verip aldığım The Qur'an in its Historical Context kitabının tümüyle bilimsel bir üslupla yazıldığına değinmiştim.

Bilimsel olarak yazılınca da, her cümlesi eleştiriye ve yoruma açık bir kitap olmaktan kurtulamıyor.

Ama o eleştirilerin de bilimsel olması koşulu var.

Bu yüzden kitabın gün ışığına çıkardığı sorunlar ne kadar tartışmalı olurlarsa olsunlar, bilimsel olmayan iddialarla reddedilemezler.

İlginç olarak bu kitap, kendisi ile çelişkili bir üslup izliyor.

Örneğin bazı yerlerde Muhammed'in yaşadığını, bazı yerlerde ise Kur'an ile Muhammed arasındaki köprüyü kurmayarak, Muhammed'in varlığına gereksinim olmadığına değiniyor. Aslında onlar çelişki bile olmayabilir.

Çünkü kitabın ana teması Muhammed değil.

Kur'an!

Muhammed'in yaşayıp yaşamadığı konusunda bir konsensusa varılmaması kitapta bir çeşit çelişki şeklinde tezahür ediyor.

Benim anladığım kadarıyla yazarlar Muhammed'in yaşamadığı savına angaje olmuş olsalardı, çok daha tutarlı bir kitap yazmış olurlardı.

Bu kitabı ilerde Ohlig ve Puin'in ve Kalisch'in kitaplarının tamamlayacağa benziyor.

Kur'an'ın Muhammed'in eseri olmadığının kanıtı, Muhammed'in yaşamadığının kanıtlarından biri ve en önemlisidir.

Ama kitap, her bakımdan bilimsel olmak zorunda olduğu için, bu konuda son sözü başkalarına bırakıyor.

Kur'an'la ilgisi olmasa bile bazı ayetleri tartışırken Muhammed'den bahsediyor.

Osmana atıflarda bulunurken de şüpheli bir dil kullanıyor.

Osman tarafından derlenen Kur'an için sanki Osman tarafından değil de, başkaları tarafından derlenmiş bir Kur'an olabileceği izlenimini veriyor.

Osman'ın yaşayıp yaşamadığı belirsizleşiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam'a göre Kur'an'ın yaklaşık dörtte üçü Mekke'de yazılmıştır. Dörtte biri ise Medine'de.

Yine ayetlerin nuzül sırası dikkate alındığında görülür ki Kur'an sure sure yazılmamıştır.

Yani, sureler bir sıra izlememiş, birisi bittikten sonra diğeri başlamamıştır. Sadece küçük surelerde bu gerçekleşmiştir. Örneğin, bir hafta Rahman suresine 5 ayet geldiyse, sonraki hafta Meryem suresine 3 ayet gelmiştir. Uzun surelerin çoğu böyle karmaşık bir şekilde tamamlanmıştır. Çoğu sure 5-6 yılda ancak tamamlanmıştır.

Ayrıca yine İslam'a göre ayetler deri, kemik, tahta ve taş gibi ilkel malzemelere yazılırmış.

Şimdi soralım.

Katipler ya da ayetler okunduğunda bunları yazıp saklayan insanlar, kağıdın olmadığı ortam ve şartlarda ayetleri surelere nasıl birleştiriyorlardı.

Önce her ayeti geçici olarak yazıp daha sonra surelere mi taşıyorlardı?

Bunun için her surede boşluklar mı bırakıyorlardı?

Deri parçaları, tahta, kemik, taş gibi malzemelerle bu iş nasıl gerçekleştiriliyordu?

Bu soruların yanıtı yoktur. Yanıtı olmadığı gibi iddiaların, savların kanıtı da yoktur.

Yani, ilkel malzemelere yazıldığı bilgisi doğru olmayabilir.

Bir başka soru işareti, 3/4'ü Mekke'de yazılmış Kur'an metinleri Medine'ye nasıl taşınmıştır?

Mekke'de yazılan metinlerin Kureyş lehçesi ile yazıldığı ve noktalama işaretleri kullanılmadığı düşünülürse,

örneğin 10 yıl önce yazımı başlamış uzun bir surenin okunuşunda hataya düşülmemesi için metnin önceden biliniyor olması gerekir. Muhammed'in okuma yazma bilmediği iddiası dikkate alındığında buna yanıt vermek imkansızlaşır. Tüm metinlerin birkaç kişi tarafından ezberlenmiş olduğu yanıtı ikna edici olamaz. Çünkü hicretten önce tamamlanmamış ve ayetleri karışık gelmiş sureler vardır.

Bu sorulardan, Cebrail'in yardımcı olduğu gibi bir yanıtla sıyrılınabilir ancak ki inanmayanlar açısından tatmin edici bir özelliği yoktur.

Sonuç olarak; Kur'an'ın yazımında Mekki ve medeni ayrımı, Ayetlerin parça parça geldiği, Muhammed'in okuma yazma bilmediği, ayetlerin ilkel malzemelere yazıldığı bilgileri çelişkilidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...