Jump to content

Doğal Seçilim, Kendiliğinden Örgütlenme ve Entropi Arasındaki Entrikalı İlişkiler


Recommended Posts

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=44411

Bu başlık yukardaki başlığın devamı şeklinde yorumlanabilir.

Evrendeki düzenden enerji ve maddenin karşılıklı etkileşmesi sorumludur.

Mevcut yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır.

Ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar biyolojik sistemler de aynı fizik kanunlarına tabidirler.

Bilinen doğal yasaların dışında ve onlarla açıklanamayan, yalnız canlılara özgün davranış biçimleri ve kanunlar yoktur.

Çünkü yalnız cansız dediğimiz maddeden oluşan canlılar, cansız maddenin uyduğu ve aralarında termodinamik kanunların da olduğu bütün fizik yasalarına uymak zorundadırlar.

Biyolojik sistemler için ayrı ve özgün kanunlar yoktur.

Canlılıkla ilgili her türlü özellikler bilinen ve kabul edilen olağan fizik ve kimya kanunları ile açıklanabilirler.

Onların arasında madde enerji ilişkilerini yakından inceleyen termodinamik kanunlar da vardır.

Canlılarla termodinamik kanunlar arasındaki ilişki günümüzde bile çözümü henüz tam olarak yapılamamış ve doğaları iyi bilinmeyen son derece entrikalı bir konudur.

Biz bir dizi ileti ile bu ilginç konuya ışık tutmaya devam edeceğiz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 45
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Doğal seçilim evrime düzen getiren ilginç bir süreçtir ama bu süreç yalnız canlılarla ilgili düzenden sorumlu değildir.

Evrende enerji ve maddenin karşılıklı etkileşmesine bağlı olarak ortaya galaksiler, güneş sistemleri, gezegenler ve yıldızlar şeklinde bir düzen çıkmaktadır.

Kendiliğinden örgütlenme paradigmasını simgeleyen bu düzen de doğal seçilimdir.

Canlıların evrimi sırasında yeni türlerin ortaya çıkması, her doğal seçilim sürecinde ortaya yeni bir düzenin ortaya çıkması ile özdeştir.

Doğal seçilime maruz kalan canlı popülasyonunda genotipik ve fenotipik değişiklikler nasıl yeni bir düzenin habercisi iseler, madde ve enerjinin karşılıklı tepkileşmesi sounucu fiziksel sistemlerde ortaya çıkan değişiklikler de bir düzenin habercisidirler.

Biyolojik sistemlerde maddenin canlı olması, sonucu ve etkileşmenin fiziksel doğasını değiştirmez. Değiştirmemelidir.

Çünkü madde aynı maddedir.

Canlılarda davranışların farklı yasalara uyduğunun en ufak bir delili yoktur.

Canlılarda madde çok karmaşık bir sistemin öğesi olduğundan enerji ile olan tepkileşmeleri de karmaşıktır.

Ama aynı maddenin laboratuvar koşullarındaki davranışları ile canlı vücudundaki davranışları arasında hiç fark yoktur.

Evrimsel süreçler sırasında canlılar arasındaki rekabetten ve sonunda ortaya çıkan düzenden sorumlu doğal seçilimin fizik kanunları arasındaki yeri ne olabilir?

Doğal seçilim bir kanun mudur, yoksa sadece istatistiksel belki ama, ilgilendiği konular hakkında oldukça yararlı bilgiler veren bir sonuç mudur?

Doğal seçilimin bir kanun olmadığını savunabiliriz.

Çünkü kanun olması için gerekli özelliklere sahip değildir doğal seçilim.

Buna rağmen boyutları evrensel olan ilginç bir süreçtir.

Darwin'sel rekabet olarak da bilinen doğal seçilim aslında yalnız evrime özgün bir süreç değildir.

Darwin'in doğal seçilimi biyolojik sistemlerde ortaya çıktığı için oldukça karmaşık olan kimyasal bir rekabet ve seçilimdir.

Doğal seçilim için kendiliğinden örgütlenmenin oldukca sofistike bir verziyonu olduğu söylenebilir.

Bir şekilde kendiliklerinden ortaya çıkan düzenli sistemler entropiyi etrafa düzensiz sistemlerden daha çabuk ve daha etkili bir şekilde yayarlar.

Örneğin hava sistemleri sıcaklığı ekvatordan kutuplara bu sistemlerden yoksun durgun atmosferik sistemlerden çok daha çabuk ve etkili bir şekilde iletirler.

Yaşam için de aynı şeyler söylenebilir.

Genç dünyada biriken jeotermal enerjinin açığa çıkıp yayılması canlı varlıklar tarafından hızlandırılmış ve kolaylaştırılmış olabilir.

İster jeotermal olsun, ister fotosentetik ya da kemosentetik, dünyanın enerjisini etrafa en etkili bir şekilde yayan sistemler ortaya çıkmış olabilir.

Yani canlılığın ortaya çıkmasını doğal seçilim ile açıklamak mümkündür.

Eğer durum gerçekten bu ise, koşulların uygun olduğu diğer gezegenlerde de canlıların olmaması için bir neden yoktur.

Çünkü canlı varlıklar enerji dağılımı ile ilgili süreçlerde etkili olmaktadırlar.

Tabii aslında etkili olan biyokimsal süreçlerdir. Canlılık onun bir yan ürünüdür.

Fiziksel bir konu olan doğal seçilim, doğanın mümkün olan bütün olası durumlardan hangisini seçtiği olarak tanımlanabilir.

Devam edecek.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Termodinamik yapılan işle enerji arasındaki grift ilişkiler üzerinde çalışmalar yapan bir bilim dalıdır.

Bilimsel olarak iş, belli bir mesafe için bir objenin üzerine uygulanan kuvvettir ve matematiksel olarak iş=kuvvet x mesafe olarak formüle edilebilir.

Çeşitli şekilleri olan enerji de bilimsel olarak bir işi başarmak yetisi olarak tanımlanabilir.

Termodinamik kinetik enerji ile ilgilenir.

Bu enerji ya hareketle ilgilidir ya da sıcaklık farklarından kaynak alan ısı enerjisi şeklindedir.

Termodinamik temel olarak iş yapılırken bir enerji türünün diğer bir enerji türüne dönüşmesi, ya da bir yerden diğer bir yere gitmek ile ilgilenir.

İlk termodinamik kanun bir Fransız bilim adamı olan Sadi Carnot tarafından 1820'li yıllarda tanımlanmıştır.

Buna göre enerji yok edilemez ve yoktan var edilemez.

Ancak şekil değiştirebilir.

Başka bir deyişle evrende mevcut enerji her zaman aynı kalmak zorundadır.

İkinci termodinamik kanun Clausius ve Thomson tarafından tanımlanmıştır.

Thomson ısının bir enerji türü olduğunu ve işe dönüşürken veriminin yüzde yüz olmadığını,

Clausius ise ısının sıcaktan soğuğa doğru hareket ettiğini ve bunun tersinin mümkün olmadığını bulmuştur.

Birlikte bu iki gözlem enerjinin dağılması paradigması olan entropi kavramının ortaya çıkmasından sorumludur.

Birinci ve ikinci termodinamik kanunlar bize şunları söylerler:

Enerji ne yaratılabilir ne de yok edilebilir.

Sadece bir şekilden diğer bir şekle dönüştürülebilir.

Ancak bu dönüşümlerde randıman yüzde yüz olmayıp, bir kısım enerjinin kullanılabilirliği azalır.

Görüldüğü üzere bu tanımlamalarda düzensizlikten, rastgelelikten bahsedilmez.

Düzen ve düzensizlik kavramları ikinci termodinamik kanunun yorumu sırasında ortaya atılmışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sezgi ile kavranması oldukça zor olan entropiyi çeşitli örneklerle açıklayan, kitap, dergi, makale şeklinde çok sayıda popüler kaynakların olması bir sürpriz oluşturmamalıdır. Termodinamiğin kapalı bir sistemde çok sayıda parçacıklarla ilgili matematiksel çalışma olan istatistiksel termodinamikten, yüksek basınç altında jeotermodinamik termodinamiğe, canlılar ve ekosistemleri ile ilgilenen biyotermodinamikten, kimyasal termodinamiğe kadar oldukça geniş bir uygulama alanı vardır. Mühendisler motorlar ve elektrik santralları inşa ederken termodinamik kanunlara uymak zorundadırlar. Klasik termodinamikte entropi sisteme giren ama mekanik işe katılmayan enerji miktarı olarak tanımlanır. İstatiksel mekanikte entropi istatiksel olasılık fonksiyonudur. Yüksek entropi yüksek olasılığı, düşük entropi ise düşük olasılığı ifade eder.

Entropinin düzensizliği simgelediği ileri sürülmüşse de, temel olarak bu entropinin tanımı olmayıp, eksik ve kusurlu bir metaforudur.

Matematiksel olarak belirtilen entropi kavramının nesirle açıklanmasıdır.

Entropi her zaman düzensizlik değildir ama bu iki kavram birlikte kullanılabilir.

Her ne kadar genel olarak evrendeki entropi zamanla artarsa da, evrenin bazı yerlerinde, diğer yerlerinde artma olmuşsa, azalabilir.

Örneğin artık yanmayan bir ocakta terkedilen sıcak çay dolu bir demliğin entropisi zamanla azalacaktır. Onu kompanze etmek üzere etrafında entropi artmak zorundadır.

Bir düzene sahip canlıların yaşadığı deniz kıyılarında entropi azalmayacak, hatta artacaktır. Canlılardaki düzene, onların içinde yaşadığı suda artan entropi ile karşı gelinecektir.

Hatta bu entropi canlılardaki düzenden daha fazla olmalıdır.

Çünkü evrende entropi giderek artmak zorundadır.

Boltzmann'ın entropi yorumu entropinin düzensizlik olarak nitelendirilmesinin temel nedenidir.

İkinci termodinamik kanunu stokastik çarpışma fonksiyonuna indirgeyen Boltzmann entropiyi olasılıklar kanunu yapmıştır.

Olayı şöyle açıklayabiliriz:

Daha önce, 1871 yılında Maxwell gaz moleküllerini bilardo topları olarak modellemiş ve moleküllerin her çarpışması sonunda dengede olmayan hız dağılımının giderek düzensizleştiğini ve sonunda makroskopik bir monotonluk ve simetri kazandığını gözlemlemiştir. Boltzmann mikroskopik olarak düzensiz olan makroskopik monotonluğun maksimun entropi anlamına geldiğini farketmiştir. Boltzmann'a göre lokal rastgele çarpışmalar sonunda mutlaka düzensizliğe neden olacaklarından, entropinin düzensizlik olması en büyük olasılıktır. Ayrıca yine Boltzmann'a göre moleküllerin aynı hızla ve aynı yöne hareketi (düzenli davranışları) sonsuz derecede olasılık dışı bir enerji konfigürasyonudur.

Son yıllarda bu görüşün yanlış, tam tersinin doğru olduğu anlaşılmış ve maximum entropy production kavramı ortaya atılmıştır.

Aşağıda bu konu geniş bir şekilde tartışılacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maksimum entropi üretimi (MEÜ) (Maximum Entropy Production MEP) entropi yasasına eşlik eden ve onun daha derin bir anlam kazanmasını sağlayan ilginç bir kanundur.

Klasik termodinamik kanunlar bize termodinamik denge durumunda entropinin maksimum olacağını ve evrende potansiyellerin minumum düzeyde tutulacağını söyler ama, bunun böyle olması için nasıl bir patikanın seçildiğinden, nasıl bir mekanizmanın izlendiğinden bahsetmez.

Evrende düzen ve kendiliğinden örgütlenme Boltzmann'ın iddialarının aksine, sonsuz derecede uzak bir olasılık olmadığı gibi, ortaya çıkması kaçınılmaz bir sonuçtur da.

Bu düzen açıkça hem yasal ve olağandır, hem de fırsatçıdır. Kendisine sağlanan her olasılıktan hemen yararlanır.

Tartışmamıza bir düzeni simgeleyen kendiliğinden örgütlenme paradigması ile devam edelim. Benard hücrelerini ele alalım.

http://en.wikipedia.org/wiki/Rayleigh%E2%80%93B%C3%A9nard_convection

Bir petri kabına viskoz bir sıvı (sıvı bir yağ örneğin) ile dolduralım ama sıvının kalınlığı fazla olmasın.

Kabı alttan uniform bir şekilde ısıtalım. Yani petri kabının bütün alt yüzeyi aynı sıcaklığa maruz kalsın.

Sıvının alt yüzeyi ısınacak, üst yüzeyi nisbeten soğuk kalacaktır.

Yani burada sıcaklık bazında ve bir kuvvet alanı şeklinde bir potansiyel farkı oluşacaktır.

Sıcaklık kritik bir eşiğin altında ise ısı alttan üste doğru hareket edecek ve moleküller arasındaki düzensiz çarpışmalar entropi üretecektir.

Sıcaklık farkı ve dolayısıyla sıcaklıklar arasındaki potansiyele bağlı kuvvet biraz daha artırılarak kritik eşik aşılırsa, sıvıda kendiliğinden örgütlenmeyi simgeleyen, milyonlarca molekülün birlikte ahenkli bir şekilde hareketinden oluşan Benard hücreleri ortaya çıkacaktır.

Benard hücrelerinin ortaya çıkması hiç de olağanüstü bir durum değildir.

Bu hücreler usulüne göre tekrarlanan deneylerin hepsinde ortaya çıkacaklardır.

Isı farklarına bağlı potansiyel kuvvetin belli bir eşiği aşması bu hücrelerin ortaya çıkması, yani kendiliğinden örgütlenme için yeterlidir.

Yüzey boyutların karesi olarak genişlerken, hacim küpü olarak genişlemektedir.

Hacmi yüzeyin kuşatamayacağı kadar genişleyen hücre bölünecektir.

Peki bu kritik eşik nedir?

Bu eşik düzenli durumu destekleyen minumum bir kuvvetin varlığıdır.

Bu eşik aşıldığı süre düzeni simgeleyen Benard hücreleri ortaya çıkacaktır.

Başka bir deyişle bu sistemde ortaya çıkan düzen fırsatçıdır ve eline geçen ilk fırsatta şansını denemektedir.

Evrende entropi sürekli olarak arttığından, düzenin arttığı her durumda çevrede entropi daha da artmak zorundadır.

Kendiliğinden örgütlenerek bir düzene sahip olan sistemler maksimum entropi üretimi yasasını tatmin etmek üzere etrafa entropi yayacaklardır.

Bunlara otokatakinetik sistemler de denir.

Onlarla devam edeceğiz... Henüz anlaşılmamış olabilir ama ileri sayfalarda ve sonunda sorunun tam olarak anlaşılacağına eminim..

O zaman bu yazdıklarım size daha anlamlı gelecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Otokatakinetik (autocatakinetic) sistem kendini idame ettiren bir antitedir.

Bu sistem öğelerinin sürekli hareketleri sırasında dağılan alan potansiyellerinden ortaya çıkan bir dizi çizgisel olmayan (nonlinear) ilişkilerden oluşmuştur.

Otokanakinetik sistemler kendi iç özgürlük sınırlarını kendileri seçerler ve böylece kendi dağılan yüzeylerini maksimuma çıkarırlar.

Benard hücrelerinde gözlemlendiği gibi, yüzey boyutların karesi olarak genişlerken, hacim boyutların küpü olarak genişler.

Bu nedenden izometrik olarak büyümekte olan otokanakinetik sistemler minumum büyüklüğün üstünde kendiliklerinden bölünürler ve böylece kendi yayılan yüzeylerini çoğaltırlar.

Bu kendiliğinden örgütlenme ve bir düzendir.

Düzenli bir şekilde örgütlenen sistemler evrende kendiliklerinden ortaya çıkarlar ve varlıklarını idame ettirirler.

Benard deneylerinde olduğu gibi, basit fiziksel sistemler Boltzman'ın entropinin düzensizliği simgelediği ve düzenin ortaya çıkmasının imkansız olduğu görüşünü yanlışlar.

Çünkü düzen ilk fırsatta kendini manifest eden ve sık karşılaşılan bir olgudur.

Önceleri bu fırsatçı düzenin bilimsel temelinin ne olduğu anlaşılamamıştır.

Bu durumu gözlemleyen Bertalanffy yeni ve henüz keşfedilmemiş bir termodinamik kanunun varlığından kuşkulanmıştır.

Schrödinger de entropiye karşı gelen kuramsal bir negentropinin varlığından bahsetmiştir.

Düzensizlikten düzenin ortaya çıkması bir nehrin kaynağına doğru ters yönde akması anlamına gelmektedir.

O halde giderek artmakta olan entropiye rağmen ortaya çıkan düzeni açıklayan bir kanun olmalıdır.

O kanunun da entropi olacağını kimse düşünememiştir.

Düşünemeyenler arasında Schrödinger gibi, en parlak bilim adamları da vardır.

Düzenin nedeninin düzensizlik olabileceğini kim düşünebilir?

Tabii aslında entropi düzensizlik değildir. Entropinin düzenden sorumlu olması, düzensizlik olmadığının kanıtıdır.

Düzensizliğin düzene dönüşmesi sırasında sistemin uzay-zaman boyutlarında genişleme olmaktadır.

Yukarda değindiğimiz gibi yüzey boyutların karesi olarak genişlerken, hacim küpü olarak genişlemektedir.

Otokatakinetik sistemlerin, kendisini dengeden uzak tutacak entropiyi yeterince üretmesi ve kendisini geliştirmeyi ve idame ettirmeyi kompanze etmesi durumunda, var olmasına izin verilir. Evrendeki sistem ve düzen budur.

Başka bir ifade ile ortaya bir düzenin çıkması için sistemin ve çevrenin birlikte yeterince entropi üretmesi ve yeterli kaynağı bularak onları etrafa yayması gerekmektedir.

Bunun için de potansiyelleri etrafa yaymada düzenli akımın, düzensiz akımdan daha etkili olması gerekmektedir.

Ve nitekim bu gerçekleşmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İkinci termodinamik yasanın klasik yorumuna göre entropi maksimum olmak zorundadır.

Bu aynı zamanda sistemle çevresi arasındaki potansiyelin (sıcaklık farkının) en düşük olması anlamına gelir.

Bu farkın mümkün olduğu kadar hızlı ve etkili düşürülmesi gerekmektedir.

Ancak bu kanun mevcut patikalardan hangilerinin izlenerek bunun başarılacağı ile ilgilenmez.

Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz:

Sistem, mevcut kısıtlamalar da dikkate alınarak, kendisinin ulaşabileceği maksimum entropiyi en çabuk ve en etkili bir şekilde yayacak olan patika veya patikaları seçecektir.

Bu maksimum entropi üretimi kanunudur.

Şurasına tekrar dikkatleri çekmek isterim ki MEÜ kanunu ikinci termodinamik kanuna ek bir konundur.

Onun yerini almamıştır.

İkinci termodinamik kanun entropinin maksimum olacağını söyler.

Maksimum entropi üretimi kanunu ise maksimum entropinin, kısıtlamalar muvacehesinde, mümkün olan en büyük hızla ve etkili bir şekilde başarılacağını kurgular.

Bu konuda verilen klasik bir örneğe kısaca değinmek istiyorum.

Dağ başında bir ormanlıkta karların ve buzların arasında yer alan sıcak ve şirin bir dağ kulübesi imgeleyelim.

Sıcak kulübeden soğuk ormanlığa ısı kaçacaktır. Bilindiği üzere ısı sıcaktan soğuğa doğru hareket eder.

Dışarısı ile içerisi arasında sıcaklık bazında bir potansiyel farkı vardır.

Kulübeden ormanlığa ısı enerjisi kaçacak ve aradaki potansiyel en küçük düzeye düşürülmeye çalışılacaktır.

Bu bir fizik kanunudur.

Önce kulübenin oldukça iyi yanıtıldığını düşünelim.

Isı yalnız duvarlardan kaçabilecektir.

Daha sonra bir pencere ve bir kapı açarak ısının kaçmasının önündeki engelleri azalttığımızı düşünelim.

Isı kulübeden daha büyük bir oranla kaçmaya başlayacaktır.

Bu durumda sağduyumuz bize, ısının kaçmasını önleyen engellerin ortadan kaldırılması anlamına gelen yeni bir patika veya patikaların açılmasının, sistemin ısısını daha etkili bir şekilde düşüreceğini söyleyecektir.

Kulübe ve onun hemen dışındaki ormanlıktan oluşan sistem, aradaki potansiyel farkını, artan bir oranla, minumum bir düzeye düşürmeye çalışacaktır.

Bu demektir ki sistem kendisine verilen bir fırsatı değerlendirmektedir.

Ayrıca kapı ve pencerenin açılması bütün enerjinin bir anda dışarı kaçması ve potansiyelin yok olmasına neden olmayacağından, duvarlardan hala ısı enerjisi kaçmaya devam edecektir.

Burada kapı ve pencere ve duvarlar olmak üzere ısının kaçacağı en azından üç patika vardır.

Her patika kendisine bağışlanan, kendisinin sahip olduğu enerji drenajını maksiumun düzeyde ve en büyük hızla sağlamak zorundadır.

Bu bir kanundur.

Pencere ve kapı aracılığı ile kaybolan ısı, duvarlardan kaybolan ısıdan çok daha fazla olacaktır.

Görüldüğü gibi bu örnekte sistem kendisine bağışlanan fırsatlardan maksimum ölçüde yararlanmaktadır ve sistem fırsatları otomatik olarak, kendiliğinden seçmektedir.

Başka bir deyişle sistem kendisine verilen olanakları kullanarak potansiyel farklarını minumuma düşürecek bütün fırsatları, en hızlı ve etkili bir şekilde kullanmaktadır.

Potansiyelin minumum düzeye düşmesi, entropinin maksimum olması demektir.

Maksimum entropi üretimi kavramının temeli budur.

Bütün bunlardan çıkan anlam şudur:

Eğer evren, potansiyelleri en hızlı ve etkili bir şekilde minumun düzeye indiren dinamikleri yeğliyor ve düzenli akım potansiyelleri düşürmede düzensiz akımdan daha etkili oluyorsa, eline geçen her fırsatta düzeni yeğleyecektir. Düzenin fırsatçı olmasının anlamı budur.

Burada önemli olan yasa entropinin etrafa hızla ve maksimum düzeyde yayılması olgusudur.

Düzenli sistemler entropilerini etrafa, düzensiz olanlardan daha çabuk ve etkili bir şekilde yaymaktadırlar.

Düzenli sistemlerin ortaya çıkmasının ve kendiliğinden örgütlenmenin mümkün olmasının temel nedeni budur.

Evren entropinin mümkün olduğu kadar çabuk ve etkili bir şekilde etrafa yayılmasını zorunlu kılan bir yasaya sahip olduğu için, kendiliğinden örgütlenme mümkündür ve bu durumla dünyada ve evrende her an karşılaşılmaktadır. Kasırgalar, hortumlar, depremler, tsunamiler ve diğer sayısız doğal afetler ve ayrıca bütün evrende gözlemlenen her türlü düzen, kendiliğinden örgütlenmenin örnekleridir.

Daha önce değindiğimiz Boltzmann'a ait, düzen üretiminin sonsuz derece az olasılığa sahip olduğu görüşü yanlıştır.

En son görüşlere göre evrenden, eline geçen her fırsatta bir düzen oluşturması ve uzay-zaman boyutlarını genişletmesi beklenmelidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Otokatakinetik (kendiliklerinden ortaya çıkan ve varlıklarını devam ettiren) sistemler çevrelerindeki potansiyelleri ve kaynakları dengeden uzaklaştırıp kendilerine çekerek, kendilerini geliştirmek ve idame ettirmek için kullanırlar.

Bu arada alanın uzay-zaman boyutları da genişler.

Buna örnek olarak genişlikleri binlerce km'ye ulaşan kasırgaları gösterebiliriz.

Burada alan dediğimiz sistemin kendisi ve çevresidir.

Bu şekilde ortaya çıkan otokatakinetik sistem entropiyi etrafa daha etkili ve çabuk bir şekilde yayar.

Bu özellik otokatakinetik sistemlerin yeğlenme nedenidir.

Kendiliğinden örgütlenmeye örnek olarak kasırgaları ele alalım.

Önce bu sistemin nasıl başladığına ve geliştiğine bir göz atalım.

Kasırgalar tropikal iklimlerde ve açık deniz ve okyanuslarda, sıcak ve nemli bulutların örgütlenmesi sonu ortaya çıkan şiddetli fırtınalardır.

Deniz sıcaklığının en azından 26,5 santigrad derece ve üstünde olması gerekir.

Güneş tarafından ısıtılan rutubetli hava hızla yükselirken, artan rutubetten dolayı alçak basınç ortaya çikar.

Rutubetle satüre olan bu havada rutubetin yoğunlaşması fırtına bulutlarının ortaya çıkmasının nedenidir.

Sıcak hava yükselirken serin hava ondan boşalan yeri almak üzere harekete geçer.

İlerde kasırgaya organize olacak atalete sahip bu sistem okyanusun üzerinde yükseklerde durmaktadır.

Ama altında dünya dönmeye devam etmektedir. Yerçekimi bu sistemi dünya ile birlikte döndürmek için yeterli değildir.

Buna Coriolis etki denir.

Dünya kendi etrafında dönmesi, yukarı doğru yükselmekte olan sıcak havanın spiral şeklini almasına neden olur.

Dünya kendi etrafında döndüğü için yukarı doğru yükselen sıcak hava bunu ancak düz olarak değil de, spiral şeklinde yapabilir.

Sıcak hava yükselirken hız kazanır ve rüzgarlar alçak basınç merkezi etrafında giderek artan bir hızla dönmeye başlar.

Bu sırada tropikal alçak basınç önce tropikal depresyona, ardından da kasırgaya dönüşür.

Bu fırtınanın çapı birkaç yüz km ile birkaç bin km arasında değişir.

İyice organize olan bu kasırgalarda yaklaşık 50 km çapında, rüzgarların olmadığı güneşli, alçak basınçlı, sakin bir hava vardır.

Ama onun çevresindeki rüzgarların hızı saatte 200 km'yi geçebilir.

Görüldüğü üzere kasırgalarda çeşitli düzensizlikler bir araya gelerek bir düzen oluşturmaktadırlar.

Önce hava ısınmakta ve nemden zenginleşmektedir.

Bu durum yörede atmosferik basıncın düşmesine neden olmaktadır.

Rutubetli havada atmosferik basınç kuru havadan düşüktür.

Dünyanın kendi aksisi etrafında dönmesi, yükselmekte olan sıcak havanın sarmal (spiral) bir şekil almasından sorumludur.

Bu spiral şekil rüzgarların sıcak hava ve rutubetten dolayı oluşan alçak basınç merkezi etrafında giderek artan bir hızla dönmesine neden olacaktır.

Bu etmenlerin her biri diğerlerinden bağımsızdır. Ama kasırgalarda bir araya gelmektedirler.

Bu sistem entropisini etrafa yaymakla yükümlüdür.

Bu bir doğa kanunudur.

Ayrıca bunu en etkili ve çabuk bir şekilde yapmak zorundadır da..

Bu zorunluk bu sistemin giderek organize olması demektir.

Entropi kanunu sistemi organize olmaya zorlamaktadır.

Çünkü ancak o zaman bu sistem entropisini en çok ve en etkili bir şekilde etrafa yayabilir.

Yani maksimum entropi üretimi kanunu kendiliğinden örgütlenme için gereklidir.

Bu kanun yüzünden evrende enerji-madde ilişkileri bir düzen içinde gelişmekte ve kendiliğinden örgütlenme mümkün olabilmektedir.

Kendiliğinden örgütlenmeden entropi sorumludur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buraya kadar yazdıklarımızı özetleyelim..........

Doğal seçilim temel olarak bir fizik yasasıdır.

Daha da ötesi doğal seçilim kendiliğinden örgütlenme olgusunun daha sofistike bir şeklidir.

Kendiliğinden örgütlenme daha önce Schrödinger'in kurguladığı gibi entropi karşıtı bir düzenle değil, doğrudan doğruya entropi yasası ile gerçekleşir.

Boltzmann'ın evrenin düzeni değil, düzensizliği yeğlediği görüşü yanlıştır.

Evren her ikisini de yeğler.

Ayrıca entropinin düzensizlik olduğu görüşü doğru olsa bile eksiktir.

Her bilimsel konuda entropinin farklı bir anlamı vardır. Çoğu kere bu anlam düzensizlik değildir.

Maksimum entropi üretimi ikinci termodinamik yasaya ek bir kanundur.

Bu kanuna göre düzensizliklerden düzen ortaya çıkmaktadır.

Düzensizlik eline geçen her fırsatta düzen oluşturmaktadır.

Kasırgalar bunun ilginç bir örneğidir.

Enerji madde etkileşmeleri, maksimum entropi üretimi kanunundan dolayı, kendiliğinden örgütlenen sistemlerin ortaya çıkmasından sorumludur.

Henüz maksimum entropi üretme yasasının canlıların ortaya çıkması ve evrilmesi konusundaki yerine ve önemine değinmedik.

İlerde ona da değineceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer entropi, kendiliğinden örgütlenme şeklinde bir düzenin yeğlenmesini sağlıyor ve kendiliklerinden örgütlenen sistemler entropiyi etrafa en etkili bir şekilde yayıyorlarsa, kendiliğinden örgütlenmenin nihai şekli olan canlılığı da yeğliyor demektir.

Doğada canlılıktan daha karmaşık bir sistemin varlığı bilinmemektedir. Büyük binalar, köprüler, tuneller, barajlar, göller, limanlar, şehirler ve metropollar, hatta ülkeler,tek bir hücrenin bile sahip olduğu karmaşık düzene sahip değillerdir. Bu muhteşem hücresel düzen kendiliğinden ortaya çıkmıştır. O halde biyolojik sistemlerin ortaya çıkmasını sağlayan ve cesaretlendiren, onlara önayak olan bazı kanunlar var olmalıdır. Ayrıca o kanunların madde-enerji etkileşmelerinin ürünü olmaları da gerekmektedir. Çünkü evrende, düzenli-düzensiz her yapı, madde-enerji etkileşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun bilinen bir istisnası yoktur.

Böyle bir kanun varsa o ne olabilir?

İlk bakışta öyle bir kanunun evreden düzenli karmaşıklığı sağlaması gerektiği şeklinde bir düşünceyi savunmak hiç de yanlış olmamalıdır.

Çünkü evrende düzensizlik varsa, ona karşı gelen bir düzen de olmalıdır. Nedeni de çok basit bir insansal mantıktır.

Evrende hemen her olgu karşıtı ile ortaya çıkmaktadır. Herşey karşıtı ile kaimdir. Madde-antimadde, yaşam-ölüm, sempatik-parasempatik gibi..

Eğer entropi düzensizliği simgeliyorsa, ona karşı düzeni sağlayan bir kanun olmalıdır. Bu kanun madde-enerji ilişkilerine bir düzen getirmelidir.

Nitekim Schrödinger negentropi terimi kavramını entropiye karşı bir kanun olarak ortaya atmıştır.

Evrende düzeni sağlayan yasaların olması gerektiğini savunan başka bilim adamları da vardır.

Evet. Gerçekten böyle bir kanun vardır.

Ama o kanun entropiye karşıt bir kanun değildir.

O kanun entropinin ta kendisidir.

Entropi hem düzenden ve hem de düzensizlikten sorumludur.

Tabii entropinin düzenslik olmadığını bilirsek, bu durum bize sürpriz gelmeyebilir.

Entropi yalnız bazı durumlarda düzensizliği simgeleyen bir doğa kanunudur.

Temel olarak entropi, madde-enerji ilişkilerinden açığa çıkan bir yan üründür.

Birinci ve ikinci termodinamik kanunları birlike şöyle ifade edebiliriz:

Enerji ne yaratılabilir ne de yok edilebilir.

Sadece bir şekilden diğer bir şekle dönüştürülebilir.

Ancak bu dönüşümlerde randıman yüzde yüz olmayıp, bir kısım enerjinin kullanılabilirliği azalır.

Entropi temel olarak bir kısım enerjinin kullanılabilirliğinin azalmasıdır. Bunu biz düzensizlik olarak kabul edebiliriz.

Aslında bu evrensel bir fenomendir. Bir yerde ortaya çıkan düzenin, etrafında ve bütün evrende düzensizliğin artırması demektir.

Başka bir ifade ile, evrende enerjinin kullanılabilirliği giderek azalmaktadır.

Enerji-madde tepkileşmeleri sonunda geride her seferinde daha az kullanılabilir bir enerji kalmaktadır.

Çoğu kere bunun nedeni ısı şeklinde açığa çıkan enerjinin kullanılabilirliğin az olmasıdır.

O halde evrenin bir yerindeki düzenin, diğer yerlerinde ve tümünde düzensizliğe neden olması hiç de mantıksız değildir.

Ama yalnız bu kanun canlıların ortaya çıkması için yeterli olamaz.

Hatta bu kanun canlıların ortaya çıkmasının önündeki en büyük engeldir.

Bu kanuna karşı bir kanun olmalı ve o kanun evrende düzeni sağlamalıdır.

İşte bu bağlamda maksimum enerji üretimi kanunu devreye girmektedir.

Rastgele ortaya çıkan düzensizliklerden maksimum miktarda entropi üretmek zorunluğudur bu kanun.

İki rastgele süreç bir araya geldikleri zaman, o şekilde davranmalıdırlar ki, onlardan oluşan sistem etrafa maksimum miktarda entropi yaymalıdır.

Kasırgayı buna örnek olarak gösterdik..

Peki bu kanun nasıl oluyor da evrende, en azından bir gezegende, canlılığın ortaya çıkmasını sağlıyor.

Canlılığın temel olarak kimyasal bir süreç olduğunu biliyoruz. Evrim de temel olarak kimyasal bir süreçtir.

Atom ve moleküller birleşerek giderek karmaşıklaşan bir yapı oluşturuyorlar.

Bu tepkileşmelerin hepsi, eğer bir düzeni sağlıyorlarsa, etrafa entropi yayıyorlar.

Entropi kanunu onlardan entropilerini etrafa maksimum miktarda ve mümkün olduğu kadar kısa bir zaman içinde yaymaların bekliyor.

Ve bu maksimum miktara ulaşmak için kimyasal tepkileşmelerin bir düzen içinde olmalarını zorunlu kılıyor.

Sonunda ortaya çıkan canlı varlıklar etrafa maksimum miktarda entropi yaymaya başlıyorlar.

Entropi kanununa göre bir sistem ne kadar düzenli ise, entropisini etrafa o kadar çabuk ve etkili bir şekilde yaymaktadır.

Doğa entropinin etrafa çabuk ve etkili yayılmasını sağlarken, aynı zamanda çok karmaşık olan canlıların da ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Enerjinin daha az kullanılabilir olması paradigması olan entropi ayrıca maksimum düzeyde olmak zorunda da olduğundan, evrende kendiliğinden örgütlenen sistemler vardır.

Canlılık bu sistemlerden biridir.

Maksiumun entropi üretimi yasası, evrende canlılığın ortaya çıkmasından sorumludur.

Canlılık entropiye rağmen değil, entropiden dolayı ortaya çıkmıştır.

Bu sonuç bizi evrende başka gezegenlerde de canlı varlıkların olabileceğini, hatta olmaları gerektiğini düşünmeye zorlamaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili hacı,

Kendiliğinden örgütlenme, entropi, doğa yasaları, düzen, kaos, enerji, canlılık, doğal seçilim vb. konularında daha önceleri açılmış başlıklar var idi. Tabi arşiviminiz akibeti kimbilir kimlere hizmet için ulaşılmaz hale geldiğinden, bu konuları sen tek başına ve yeniden ele alıp tartışmaya açıyorsun. Önceki başlığın ve bu başlığın açılmasından bir aydan fazla zaman geçmiş olmasına karşın, kimse konuya dahil olmak istemiyor. Kendin açıp kendin devam ediyorsun. Keşke arşivimize ulaşmamız mümkün olsa idi, bu konularda daha önceleri neleri tartıştığımıza bakabilseydik.

Bu iki başlıkta da. Doğa yasaları, entropi, kendiliğinden örgütlenme, canlılık, madde, enerji, düzen, düzensizlik, kaos, basitlik, komplekslik, vs şeklindeki pek çok kavram, kafalarımızda kaos yarattı. Başkalarını bilmem ama bende yine pek çok kavram kargaşasına yol açtı. Bu konularda zaten pek çok insanın kafası karışıkken, açıklamaların bu karışıklığa son vermediği gibi iyice karıştırdı. Çünkü bu kavramları iletilerinde sıklıkla kullanmana karşın bu kavramların anlamları açıklığa kavuşturulmadığı için, herkes kafasındaki anlama göre iletilerini anlamaya çalışıyor. Tıpkı öcü kavramı gibi. Çocuklara öcü nedir? diye sorarsanız. Her birinden farklı bir yanıt alırsınız.

En öncelikli olanlarından başlayalım.

Düzen nedir?

Enerji nedir?

Doğa yasası nedir?

Entropi nedir?

Örgütlenme nedir?

Madde nedir?

Zaman nedir?

Ve bunlar gibi pek çok temel kavramların anlamlarının, açılımlarının ortaya konulması gerek. Bu anlam ve açılımlarda bir mutabakat sağlanması gerek. Bu anlamlarda bir mutabakat sağlanmadığı sürece bu kavramları içeren açıklamaların anlaşılması zor olur. Subjektif olur. Herkes kendi anlağına göre anlar.

Ben iletilerinde eski yanlışlarını (bana göre) devam ettirdiğini görüyor ve gereksiz polemiklere yol açmamak için lafı fazla uzatma gereğini hissetmiyorum.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Drekinci.

Bu terimlerden ne anlıyorsan onlar odur. Terimlerin hiçbiri egzotik ve aşırı tartışmalı değil.

Ve hemen hepsini forumda tartıştık zaten.

Tekrar tartışmaya ve onları tanımlamaya gerek olduğunu sanmıyorum.

Onlardan ben ne anlıyorsam sen de onu anlıyorsun yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Düzen nedir?

Enerji nedir?

Doğa yasası nedir?

Entropi nedir?

Örgütlenme nedir?

Madde nedir?

Zaman nedir?

Bunları teker teker tanımlarsak....

Düzen nedir?İki üç taşı o şekilde bir araya getirirsin ki, onlar doğada o şekli almazlar. Temel olarak düzen budur.

Enerji nedir? İş yapma yetisidir.

Doğa yasası nedir? Temel olarak evrende maddenin her zaman, her yerde uyduğu kurallar dizisidir.

Entropi nedir? Çeşitli bilim dallarında entropinin farklı anlamları vardır. Ama temel olarak enerjinin tekrar kullanılabilirliğinin azalmasıdır.

Kullanılan enerji her seferinde bir atık üretir ve bu yüzden daha az kullanılabilir olur. Entropiyi rastgelelik veya düzensizlik olarak da tanımlamak mümkündür. Bu tanımlama doğru ama eksiktir.

Örgütlenme nedir? Düzen gibi bir şeydir. Atom ve moleküllerin düzenli bir şekilde bir araya gelmesinden oluşan bir antitedir. Bu terim örneğin cansız maddenin bir araya gelmesinden (örgütlenmesinden) oluşan canlılar için kullanılabilir.

Madde nedir? Bir enerji türüdür.

Zaman nedir? Madde ve enerjinin hareketlerinden açığa çıkan bir kavramdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keşke bu kadar uzatmadan anlatsan ve tekrarlara başvurmadan anlatsan hacı,

Hacının anlattıkları şu anlama geliyor, entropi artışını hızlandıran şey bizzat canlılığın kendisidir. Eğer evren entropik bir son ile bitecekse bunu bizzat biz yapacağız. Artacak tüm teknolojiler bizzat buna hizmet edecek ve bu artışı hızlandıracak. Mevcut yasalara göre entropi her zaman daha hızlı artmaya çalışacağı için teknoloji de hızla gelişecek ayrıca evrende başka yerlerde de muhtemelen bu olacak, hatta olmamışsa dahi bunu biz taşıyacağız başka yerlere. Kısacası insan veya her çeşit canlı ve hatta teknoloji entropinin artışını hızlandırmak için vardırlar. Entropiye karşı var değillerdir. Zorunlu sonuç budur.

tarihinde alpcakir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birinci termodinamik kanuna göre:

Evrende enerjinin miktarı belli..

Ne yeni enerji ortaya çıkabilir, ne de mevcut enerji yok edilebilir.

Yalnız bir türden başka bir türe dönüştürülebilir.

İkinci termodinamik kanun olan entropiye göre ise...

Her ne kadar enerji yok edilemezse de, kullanılabilirliği zamanla azalır.

Zamanla aynı enerji daha az kullanılabilir hale gelir.

Normalde evrendeki eğilim bu yöndedir. Mevcut enerji miktarı değişmemektedir ama aynı enerji giderek daha az kullanılabilir hale gelmektedir.

Big Bang sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve ilk atomlar olan hidrojen, helyum ve az miktarda lityum ve berilyum atomları sentez edilmişlerdir.

Bunlardan yalnız hidrojen atomu basınç ve ısı altında başka elementlere dönüşebilir.

Big Bang sırasında maddenin öğelerinin oluşması tekilliğin kırılması (simetrinin bozulması) anlamına gelir.

Bu entropinin başlangıcıdır.

Madde parçacıklarının ilk 300 bin yıl içinde bir araya gelerek ilk atomları oluşturması ise bir düzendir.

Maddenin çekim kuvveti altında öbek öbek toplanması da bir düzendir. Onların arasındaki uzayda dağılmış maddelerde düzensizlik vardır.

Yıldızların oluşması ve hidrojen yakıtını başlatması bir düzendir.

Yıldızlardan etrafa enerjinin yayılması ise yıldız açısından düzensizlik olarak düşünülebilir.

Ama yıldızın uydusu olan bir gezegen için o bir düzendir.

Düzen ve düzensizliği bu şekilde tanımlarken bazı yanlışlar yapmamız mümkün.

Ama temel olarak düzen ve düzensizlik, entropi bu şekilde açıklanabilir.

Görüldüğü üzere düzensizliği simgeleyen hatta en büyük düzensizlik olan Big Bang'i izleyen dönem düzenliliktir.

Ardından düzen ve düzensizlik birbirlerini izlemekte veya yanyana birlikte ortaya çıkmaktadırlar.

Düzene rağmen, evrende genel olarak düzensizlik artmaktadır. Bu düzensizlik ilerde bilinen evrenin yok edecektir.

Çünkü enerjinin kullanılabilirliği azalarak bir yerde artık kullanılamaz hale gelecektir. Buna rağmen enerji miktarı değişmeyecektir.

Hidrojenden değer elementlerin ortaya çıkması bir düzendir. Bu süreç sırasında etrafa entropi yayılmaktadır.

Dört hidrojen bir araya gelip bir helyum atomuna dönüşürken, etrafa enerji salmaktadır.

Bu bir düzendir ve yıldızda ve evrende düzensizlik artmak zorundadır.

Daha sonra bu elementler bir araya gelince kendiliğinden örgütlenme ortaya çıkmaktadır.

Entropi enerji-madde etkileşmelerinde ortaya çıkan bir sonuçtur.Yan üründür.

Evrende mevcut her türlü maddenin varlık nedeni hidrojendir. Hidrojen olmasaydı, hiçbiri olmazdı.

Hidrojenden diğer elementlerin oluşması bir düzendir.

Bu düzeni entropi kanunu desteklemektedir.

Çünkü bu kanuna göre evrende entropi artmak zorundadır.

Hidrojenden diğer elementlerin oluşması bir düzense eğer ve evrende entropi artmaya devam edecekse, hidrojenden diğer elementlerin sentezi doğal yasalar tarafından kolaylaştırılacaktır.

Aynı minval üzere, elementlerin bir araya gelmeleri bir düzendir ve bu düzene artan entropi eşlik edecektir.

Hem düzensizlik yeğlenecek hem de düzensizliğe bağlı düzen yeğlenecektir.

Bu öyle bir düzensizliktir ki, düzenden sorumludur. Düzen ve düzensizlik birbirleri ile iç içedirler.

Maddenin bu şekilde bir araya gelmesi örgütlenme olarak tanımlanabilir.

Bu kendiliğinden olan örgütlenmedir.

Entropi yasası kendiliğinden örgütlenmeyi kolaylaştırmaktadır.

Çünkü kendiliğinden örgütlenen sistemler etrafa daha çok entropi yaymaktadırlar.

Enerjinin etrafa dağılmasını entropi yasası kolaylaştırmaktadır.

Canlı varlıklar da aynı şeyi yapmaktadırlar. Canlı varlıklar yüzünden enerji etrafa daha kolay dağılmaktadır.

Etrafta ne kadar büyük bir düzen varsa, entropi etrafa o kadar yayılacak ve enerji o kadar az kullanılabilir olacaktır.

İlk ilkel hücreden insana kadar her canlı varlık, madde-enerji ilişkilerinin maksimum entropi üretmesi zorunluğu kanunundan dolayı ortaya çıkmışlardır.

Bilincin de nedeni entropi yasasıdır.

Hidrojen diğer maddelere dönüşen ilk atomdur. Hidrojen olmasaydı, evren ortaya çıkamazdı.

Hücre de diğer bütün canlıların ortaya çıktığı ilk düzendir.

İlk hücreden sonra etrafa yayılan onun genleri değildir.

Kendisidir. Zamanla değişip evrilere devam etmiştir ama bizi oluşturan hücrelerin hepsinin yaşı 4 milyar yıldır.

4 milyar yıl önce ilk hücre ortaya çıkmıştır. O hücre zamanla evrilerek değişmiş olsa da, devam edip durmaktadır.

Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre bizim atamızdır.

İnsansal bilinç evrendeki en büyük düzen ve etrafa en çok entropi yayan bir varlıktır.

Bu bilinç evrenin ömrünü biraz daha kısaltmaktadır.

Hacı bizi uyarmadı demeyin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsansal bilinç evrendeki en büyük düzen ve etrafa en çok entropi yayan bir varlıktır.

Bu bilinç evrenin ömrünü biraz daha kısaltmaktadır.

Hacı bizi uyarmadı demeyin...

Biraz daha diyerek bu günden bahsettiğini umuyorum. Yoksa bu dediğin insan bilincini hafife almaktır. Gelecekte şu an yeterince sömüremediğimiz enerji kaynaklarını da daha etkin sömürüp etrafa daha hızlı yayarak entropi artışına katkımız artacak. Evrene yayılıp her yerde kolonize olacağız. Bu günkü durumumuz ile kıyaslanamayacak derecede entropi artışına sebep olacağız. Eğer güneşin(bir yıldızın) enerjisini güneşten daha etkin bir şekilde evrene yayabilirsek ki şimdilik imkansız gözüken şey bu o zaman görürüz entropi ne hızda artıyor evreni sonuna ne kadar hızla yaklaştırıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Düzen nedir?

Enerji nedir?

Doğa yasası nedir?

Entropi nedir?

Örgütlenme nedir?

Madde nedir?

Zaman nedir?

Bunları teker teker tanımlarsak....

Düzen nedir?İki üç taşı o şekilde bir araya getirirsin ki, onlar doğada o şekli almazlar. Temel olarak düzen budur.

Enerji nedir? İş yapma yetisidir.

Doğa yasası nedir? Temel olarak evrende maddenin her zaman, her yerde uyduğu kurallar dizisidir.

Entropi nedir? Çeşitli bilim dallarında entropinin farklı anlamları vardır. Ama temel olarak enerjinin tekrar kullanılabilirliğinin azalmasıdır.

Kullanılan enerji her seferinde bir atık üretir ve bu yüzden daha az kullanılabilir olur. Entropiyi rastgelelik veya düzensizlik olarak da tanımlamak mümkündür. Bu tanımlama doğru ama eksiktir.

Örgütlenme nedir? Düzen gibi bir şeydir. Atom ve moleküllerin düzenli bir şekilde bir araya gelmesinden oluşan bir antitedir. Bu terim örneğin cansız maddenin bir araya gelmesinden (örgütlenmesinden) oluşan canlılar için kullanılabilir.

Madde nedir? Bir enerji türüdür.

Zaman nedir? Madde ve enerjinin hareketlerinden açığa çıkan bir kavramdır.

Sevgili hacı, bu kelimeleri kendine göre tanımlamışsın. Belki pek çok kişi de bu tanımlamaları kabul edebilir. Ama anlamlandırmalar eksik kalmış.

Düzen için benim tanımım şöyledir.

Tekrarlanan benzer hareketlere düzen denir. Basitten karmaşığa ve komplekse göre anlamlandırılabilir. Bir sarkacın sallanmaları basit bir hareketin tekrarı, bir fırtınanın veya bir canlının oluşumunun tekrarı ise karmaşık hareketlerin tekrarıdır ve bu tekrarlara düzen denir. Evrendeki tüm hareketlerin toplamı ikinci bir kez daha tekrar edebilecekse tüm evrene düzen hakimdir denilebilir. Ancak Evren açık bir evren ise ikinci bir tekrar olamayacaksa evrene kaos hakimdir denir. Bu kaosun içinde tekrarlanabilen hareketler yanı daha basit düzenler oluşabilir.

Entropi den benim anladığım ise; tıpkı zaman gibi, bir daha tekrarlanması mümkün olmayan hareketlerdir. Geri dönüşümsüz hareketlerdir. Senin tanımın ile çelişmez. Bir enerji bir iş yapmış ise enerjinin bir kısmı o işi yaptığı için artık o iş yeni ve başka bir enerji gerektirmeden eski haline dönemez. Eski haline dönüştürebilmek için yeni ve başka bir enerji kullanmak gerekir. Bu anlamda evrende birbirinin aynı hareketler mümkün değildir. Ancak benzer hareketler mümkün ve oldukça sıktır. İşte bu benzer hareketler düzeni oluşturur.

Doğa yasasında da uyuşmazlığımız devam etmektedir. Madde hareketleri, benzer şartlarda benzer şekilde davranıyorsa bunlara doğa yasası diyoruz. Aksi durumda (senin tanımında olduğu gibi) maddenin her zaman, her yerde uyduğu kurallar değildir. Yasayı kurala, maddeyi de bu kurala bağımlı kılıyorsun. Maddenin uymak zorunda olduğu bir kural yoktur. Madde davranışlarından kuralı ve yasayı biz çıkarmaktayız.

Madde bir enerji türü değil, enerjinin yoğunlaşmış şeklidir.

Zaman ise maddenin dört boyutundan biri olan hareketin oluşturduğu bir fenomendir.

Şimdi benim anladığım anlamlarda senin iletilerini ele alıp kavramaya çalıştığım zaman, doğrusu tatmin edici sonuçlar çıkaramıyorum.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili hacı, bu kelimeleri kendine göre tanımlamışsın. Belki pek çok kişi de bu tanımlamaları kabul edebilir. Ama anlamlandırmalar eksik kalmış.

Düzen için benim tanımım şöyledir.

Tekrarlanan benzer hareketlere düzen denir. Basitten karmaşığa ve komplekse göre anlamlandırılabilir. Bir sarkacın sallanmaları basit bir hareketin tekrarı, bir fırtınanın veya bir canlının oluşumunun tekrarı ise karmaşık hareketlerin tekrarıdır ve bu tekrarlara düzen denir. Evrendeki tüm hareketlerin toplamı ikinci bir kez daha tekrar edebilecekse tüm evrene düzen hakimdir denilebilir. Ancak Evren açık bir evren ise ikinci bir tekrar olamayacaksa evrene kaos hakimdir denir. Bu kaosun içinde tekrarlanabilen hareketler yanı daha basit düzenler oluşabilir.

Entropi den benim anladığım ise; tıpkı zaman gibi, bir daha tekrarlanması mümkün olmayan hareketlerdir. Geri dönüşümsüz hareketlerdir. Senin tanımın ile çelişmez. Bir enerji bir iş yapmış ise enerjinin bir kısmı o işi yaptığı için artık o iş yeni ve başka bir enerji gerektirmeden eski haline dönemez. Eski haline dönüştürebilmek için yeni ve başka bir enerji kullanmak gerekir. Bu anlamda evrende birbirinin aynı hareketler mümkün değildir. Ancak benzer hareketler mümkün ve oldukça sıktır. İşte bu benzer hareketler düzeni oluşturur.

Doğa yasasında da uyuşmazlığımız devam etmektedir. Madde hareketleri, benzer şartlarda benzer şekilde davranıyorsa bunlara doğa yasası diyoruz. Aksi durumda (senin tanımında olduğu gibi) maddenin her zaman, her yerde uyduğu kurallar değildir. Yasayı kurala, maddeyi de bu kurala bağımlı kılıyorsun. Maddenin uymak zorunda olduğu bir kural yoktur. Madde davranışlarından kuralı ve yasayı biz çıkarmaktayız.

Madde bir enerji türü değil, enerjinin yoğunlaşmış şeklidir.

Zaman ise maddenin dört boyutundan biri olan hareketin oluşturduğu bir fenomendir.

Şimdi benim anladığım anlamlarda senin iletilerini ele alıp kavramaya çalıştığım zaman, doğrusu tatmin edici sonuçlar çıkaramıyorum.

Sevgiler.

Önce şunu yanıtlamak istiyorum:

Maddenin uymak zorunda olduğu kural yoktur....

Vardır sevgili Drekinci...

O kural maddenin kendisidir. Madde aynı koşullarda evrenin her yerinde aynı şekilde davranır.

E=MC2 ye göre maddede çok miktarda enerji vardır. Ama madde hala enerji türüdür. Sen miktardan bahsediyorsun. Nicel kavramdan. Biz ise nitel kavrama değiniyoruz.

Yani maddenin enerjinin yoğun hali olması ile maddenin enerji olması farklı kavramlardır.

Düzen aynı hareketlerin tekrarlanması şeklinde de tanımlanabilir ama doğada mükemmel bir düzen yoktur.

Örneğin dünyanın güneş etrafında dönmesi düzenli değildir. Çok az da olsa düzensizlikler vardır.

Spiral bir galaksi düzeni simgeler. Olduğu kadar.. Bir güneş sistemi de düzenlidir.

Bir bina da düzeni simgeler. Bir köprü de düzendir. Saçını taraman bile bir düzendir. Saçını taradığın zaman etrafa entropi yayarsın.

Saçın ne kadar düzgünse etrafa yaydığın entropi o kadar çoktur.

Bu terimlerde bir kargaşalık yok sevgili Drekinci..

Senin kafan karışık. Hepsi o kadar.. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Düzen diye tanımlanan şey konusunda anlaşmazlıklar olduğu görülüyor. Doğaldır bunların olması. Çünkü düzen dediğimiz şey yapay bir tanımdır.

Basitçe entopi kavramı üzerinden gidersek ne deniyordu; minimum enerji maximum düzensizlik. Ee buyrun o zaman size soruyorum havadaki bulut mu daha düzenlidir yoksa birikintideki su mu?

Bu hesaba göre daha az enerjiye sahip olan suyun buluttaki su buharından daha düzenli olması gerekir. Sağ duyumuz bulutu daha düzensiz olarak görür. O zaman düşünmemiz gereken ya entropi kavramındaki düzen olarak adlandırılan şey bizim düzen dediğimiz şey değildir ya da entropi ile adlandırılmak istenilen şey yanlıştır. Konuyu anlamak için bence burada düzen dediğimiz kısmı unutmamız gerekli, entropi ile asıl anlatılmak istenen hacının da söylediği gibi enerji dağılımı arasındaki farkların azaltılmaya çalışılması olduğudur. Bu ister istemez doğal olarak işleyecek olan süreçtir. Enerji fazlalığı olan kısım fazla olan enerjisini daha az olan kısma zorunlu olarak aktaracaktır. Ancak bu şekilde enerji dengesi sağlanabilecektir. Burada asıl anlamamız gereken durum ise canlılığın, bilincin ve teknolojinin bu süreci hızlandırdığıdır.

tarihinde alpcakir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...