Jump to content

ateistlerin çelişkileri-7 Kuran'a göre olgun olmayan taraflar evlenemez


Recommended Posts

Kuran'a iman etmeyenlerin, inanmayanların, kendine müslüman diyen cahillerin, yobaz sapıkların "islamda küçük yaştaki çocukların evlenemeyeceğini" sadece kuranın iki ayetiyle kanıtlamak mümkündür.

Başka kısımlarda yazan ve bunun aksini savunarak; 1 yaşında bile çocuklarla evlenilebileceğini iddia edenlerin nasıl rezil duruma düştüklerini hep beraber göreceğiz.

Öncelikle şu hususu herkese açıklıkla ilan ediyorum. İslam, kuran demektir. Hadis, sünnet, rivayet, falan-filan efendi, falan tarikat yada mezhep görüşleri islam değildir. Bu nedenle islamdan konuşmak islamı bilmek isteyen kurana bakmalı, ondan öğrenmeli veya eleştirisi olursa kurana göre yapmalıdır.

Kuran dışındaki, insan kaynakları asla islam değildir. Kuran varken başka söze, hadise gerek yoktur. Bu nedenle zaten, peygamber hadisleri dahi korunmamış ve bu güne taşınması zorunluluk, gereklilik görülmemiştir.

Kuran bırakılarak, başka rivayet, görüş ve iddialarla ortaya çıkmak ya islamı bilmemek olur, yada islamın gerçekleri işine gelmediğinden kuran dışı kaynaklara ihtiyaç duyulması olur.

İSLAM = KURAN

Konular buna göre kuran üzerinden görüşülmelidir. Aksi mümkün olamaz.

KURANDA EVLİLİK ŞARTLARI:

NİSA (4) - 6. Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter.

Kuranda tarafların evlenebilmeleri için, yeteri olgunluğa erişmiş olmaları şartı aranır. Bu nedenle evlilik için herhangi bir yaş özellikle belirtilmez. olgunluk denen olgu, rüşt dediğimiz ve medeni kanuna göre medeni hakları kullanma ehliyetinden bile daha kapsamlıdır. Bilindiği üzere, insanların kendilerini belli yükümlerin altına sokabilmeleri için, belli bir akıl yürütme becerisine sahip olması gerekir. İşte buna rüşt, bunu yapabilecek kimseyede reşit denmektedir.

Ülkelerde genellikle rüşt için kabul edilen yasal yaş 18 dir. Bizde rüşt yaşını 18 kabul edelim. Bu durumda reşit olmayan, yani 18 yaşın altındaki birey kendini hukuken yüküm altına sokacak anlaşmalara taraf olamaz. 18 yaşın altındakiler anlaşma yapmışlarsa bu anlaşmalar hukuken geçersiz kabul edilir. İşte reşit olmayanların bu durumundan daha farklı olarak kuranda olgunluk dönemi esas alınır. Olgunluk, reşitliğe göre daha geniş kapsamlı olarak, anlaşma yapmanın ötesinde; anlaşmanın sonuçlarının sorumluluğunu da akıl edebilme, üstlenebilme durumudur.

Dolayısıyla reşit olan bir kimse anlaşma yaparsa insan yapımı hukuk onun başka sonuçları ile ilgilenmez, anlaşmaya uymasını ve sonuçlarına katlanmasını ister. Halbuki kuran, olgunlukla; tarafların anlaşma yapmadan önce onun sonuçları içinde hazırlıklı olup olmadığını araştırır. Örneğin evlilik konusunda tarafların evlilik anlaşmasını yerine getirebilecek kabiliyette olup olmadığına bakar. Tarafların evliliğin ne olduğunu bilip bilmediklerini, ailede kişiye düşen görevleri yapıp yapamayacağına, sorumluluklarını yeteri kadar yerine getirip getiremeyeceğine bakar.

Kuranda evlilik, bazı aklı kıtların sandığı ve pratikte cahilce yada istismar edilerek uygulanan imam nikahı ile olmaz. İslam da evlilik, islami yönetim tarafından kayıt altına alınarak, resmileştirilir ve ilan edilir. Şu anda uygulanan resmi nikahlardan tek farkla ayrılır. Resmi nikahtaki işlemler islamda da olacaktır ve buna ilave olarak evlenen kadının korunması amacıyla boşanma halinde kendi ayakları üstünde durabilmesi için ayrıca mehir adı altında erkeği maddi yüküm altına sokan bir anlaşmada yapacaklardır.

Bu nedenle de bırakalım 1 yaş gibi ileri sapıklık uygulamalarını, 9-10 yaşlarındaki çocukların dahi evliliğin ne olup olmadığını bilmediklerini "olgunluk" kavramı ile ölçmek mümkündür. "Olgunluk" kavramı gereği taraflar evlenmeden önce, kendilerinin bu konuda serbest isteklerinin olup olmadığına bakıldıktan sonra, evliliği, aileyi, olursa çocukların bakım, eğitim vb. sorumluluklarını üstelenebilecek olup olmadıkları incelenir. Evlilik için başvurulan kurum bunları araştırıp, kanaat getirir. Ancak bu şartlarda evlilik olabilir.

Kuranda reşit denmez, çünkü reşitlik yukarıda anlattığım gibi daha dar kapsamlıdır. Evlilik için yeterli şart değildir. Kuranda evlilik için yaş da belirtilmez. Çünkü Coğrafik ve sosyal şartlar gereği olgunluk dönemleri bölgesel farklar gösterebilir. Bu yaş belirlemenin sakıncalarını kısaca örneklemeye çalışalım.

1- Örneğin evlilik yaşı için asgari 18 yaşın belirlendiğini varsayalım.

Bu durumda; insanlar 18 yaşını bitirmeden evlenemeyeceklerdi. Halbuki, bu olgunluğa bir iki sene önce ulaşabilenler olacaktır. Bu durumda bunların evliliği geciktirilecek ve yanlış gelişmelere neden olunabilecektir. Örneğin, birbirine aşık olduğunu söyleyen kişiler, kaçak evlilikler yaşayabileceklerdir. Gerçekten 16-17 de olgunluğa erişmişse ve evlenmek isterlerse taraflar neden engellensenki?

Günümüzde, Batı ülkelerindeki cinsel birliktelik yaşının düştüğü seviyeleri söylemek bile istemiyorum. Ama, bizim ülkemiz gibi ülkelerde; ortaokul öğrencilerinin bile ilişkiye girebildikleri görülürse, bazı kimselerişn bu yaşlarda cinsel olgunluğa erdikleri kabul edilebilir. Ama evlilik için bu yeterli değildir. Evlilik ve sorumluluğu konusunda da olgunluğa erişen ve ailenin geçimi için gerekli olan maddi kaynağında olması halinde bunların evlenebilmesi istisnada olsa olabilmelidir. Aksi halde 18 yaşın bitimi gibi geciktirmenin nelere mal olabileceği iyi hesaplanmalıdır.

2- Örneğin evlilik için 16 yaşın bitimi tespit edilmiş olsun. Bu defada, insanlar bunu istismar edebilecek, 16 yaşına giren herkesin diğer şartlarına bakılmadan evlenmesine göz yumulacaktı. Nasıl olsa ellerinde bu imkanı veren bir yaş belirlemesi olacaktı ve kendilerine bunu hak görebileceklerdi.

İşte insan yapımı kanunlarda belirlenen yaş tespitlerinin sakıncaları bunlarken, islamın belirlediği "olgunluk kriteri" evliliği problem yaratmadan sağlayabilmektedir.

Kuranda evlilik bu şekilde düzenlenir. Aksi hurafeler deli saçması, sapık, yobaz isteklerinin karşılanması amaçlı yazılardır. İslamdan değildir.

Kuranda, küçük kızların evlenemeyeceğini, yine boşanmayı düzenleyen Talak suresi 4. ayetinden de tespit edebiliriz. Her ne kadar talak 4. ayeti ile boşanmadan bahsedilsede, boşanma ile ilgili hükümlerden evliliğin ipucunu da bulabilmekteyiz. Bunu da yazının devamında anlatacağım.

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 147
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yazı çok uzun vaktim olmadığı için okuyamadım ama özetle benim dediklerimi anlatıyor. Günlerdir yobazlarla ve atesitlerle adeta savaştım ama inatla binbir saçma şeyle gelip, inkar ettiler.

Kafir = Gerçeği örten değil boşuna...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İSLAMDA (KURANDA) BOŞANMA:

Boşanma çocuk oyuncağı değildir. Bu nedenle erkek iyi düşünmeli, kolayca kadını zırt pırt sokağa atıp sonra tekrar alamamalıdır. Boşanma düşüncesi olursa, bunun gerçekten boşanma istendiğinde, yani artık onunla bir arada olma ihtimalinin sıfır kabul edildiği durumda olmalıdır. Bunun göstergesi de boşanan kadının başkasıyla evlenebilmesine razı olabilmektir. Bunu göze alan zaten boşanma isteğinde tam kararlıdır, emindir.

Bunu göze alamyırsa, kadını madara etmemeli, katlanmalıdır. Aksi halde hem boşa, hem de hiçbir şey yapmamış gibi geri al.

Boşananlar zaten neden kolayca bir araya gelebilsinlerki? Kolayca bir araya gelebilecekse neden boşanılırki? Boşanmadan biraz uzak kalınamzmı?

Hileli nikah meşru değildir. Hüllenin islamdan olmadığı, kandırıkçılık olduğu önceki yazımda anlatıldı.

Kuranda insanların rüşdüne evlilikleri kanıt olarak gösterilir zaten. Bu nedenle küçük yaştaki çocuklar, evliliğin ne olduğunu bilmeden, sorumluluklarını anlamadan evlendirilemez. Bunlar hemen imam nikahı şeklindeki yanlış pratiği de hatırlayarak, imam nikahıyla küçüklerin evlendirilebileceğini sanıyorlar. Halbuki islamda da evlilikler, yönetim tarafından resmi bir şekilde yapılıp, kayıt altına alınarak ilan edildiğini bilmiyorlar.

Önce talak deyiminin ne olduğunu öğren, ondan sonra o konuda yazılanları o konuyla ilgilendirmeye çalış doğruyu bulursun.

Boşanma ile ilgili hükümlerden; sen bir ayet hükmünü (doğrusunu bilmeden ve öğrenmek derdinde de olmadan, aksine bu yanlış anlamındakini kabul etmek istemen nedeniyle) yanlış yere çekerek "küçük kızlarla evlilik" sonucunu çıkarıyorsun.

Talak 4.ayette geçen ay hâli olmayanlar ifadesiyle, “anormal olarak ay hâli olmayanlar” kastedilmiştir; çocuk yaştaki evlendirmelerle ilgisi yoktur.

İslamda; Rüşd evliliğe bağlandığından, cinsel yönden gelişmemiş çocukların evlendirilmesi İslâmî açıdan cinâyettir. Çünkü bu evlilik ve cinsel birleşme, o çocuğun hem fizikî gelişimi, hem de psikolojik durumu açısından çok sakıncalıdır. Bu nedenle zaten çocukların evlendirilmesi islamdan değildir.

Pratikte sözde müslümanlar arasında rastlanan küçük yaştakilerle evlilik onların azgınlığını yenememeleri ve itibar kaybetmemek içinde islamdan gibi göstermelerinden kaynaklanır. Bunlar, bu sapıklıklarına kılıf bulmak için peygamberimize bile küçük yaştakilerle evlenme iftirasını atmakta sakınca görmezler. Bu iman etmeyenlerinde işine geldiği için daha geniş kitle tarafından kabul görür.

Talak 4 ayetini biraz dikkatlice okuyan herkes "adet olmamış kadınlar" deyiminden adet görmeyecek kadar küçük kızların değil, boşanma esnasında henüz adet görmeyenlerin olgun kadınların kastedildiğini görür.

Sadece ayeti, iyi düşünerek, örnekleyerek anlamaya çalışın bunu görürsünüz.

Bilmeden, öğrenmeden alim edasıyla ortalığa çıkmayın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazınızın buradakinden önceki kısımlarına katılıyorum. Ama burada bir hataya düştüğünüzü izninizle açıklamak ve düzeltmek istiyorum.

Olgunlaşmamış kızlarla evlenme realitesi islamdan önce varsada islamın bunu meşru görmesi sözkonusu olmamıştır. Bu yanlış uygulamalar islamda kabul görmezler. Bu nedenle bu uygulamaların islamla ilgisi olmasa bile islamın onlara ilgisi vardır. İslam bu uygulamayı kabul etmez ve evlilikte taraflarda olgunluk arar. Hatta, bunu yetim kızlar gibi şartları daha da kötü olanlarda bile arar. yani onların kötü şartları bile erken evliliğe mazeret kabul edilmez.

İslamda evlilik, aile, çoğalma çok önemli kurumlardır. Bu bakımdan bunun bilincinde, sorumluluğunda olmayan taraflar isteselerde evlendirilemez. Ama imansızlar şimdi bunu da anlayamayacak ve günümüzdeki imam nikahını islamda evlilik sanacaklardır.

(Burada yeri gelmişken değineyim. İslamda evlilik yine ilgili islami ülke yönetiminin belirlediği yetkililer tarafından tesçil ve ilan edilerek yapılır. Yani zamanımızdaki resmi evlilikten pek farklı değildir. Sadece, kadının güvence altına alınması için mehir denilen maddi bir anlaşma vardır.)

Kısaca islam, kendinden önce gelen bir adet olarak toplum tarafından kabul görse bile küçüklerin evlenmesini istemez, onaylamaz. Bu nedenle talak 4. ayetteki "ayhali olmayan kadın" küçük kız değil, boşanma esnasında adet olmamış kadındır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'a iman etmeyenlerin, inanmayanların, kendine müslüman diyen cahillerin, yobaz sapıkların "islamda küçük yaştaki çocukların evlenemeyeceğini" sadece kuranın iki ayetiyle kanıtlamak mümkündür.

Başka kısımlarda yazan ve bunun aksini savunarak; 1 yaşında bile çocuklarla evlenilebileceğini iddia edenlerin nasıl rezil duruma düştüklerini hep beraber göreceğiz.

Öncelikle şu hususu herkese açıklıkla ilan ediyorum. İslam, kuran demektir. Hadis, sünnet, rivayet, falan-filan efendi, falan tarikat yada mezhep görüşleri islam değildir. Bu nedenle islamdan konuşmak islamı bilmek isteyen kurana bakmalı, ondan öğrenmeli veya eleştirisi olursa kurana göre yapmalıdır.

Kuran dışındaki, insan kaynakları asla islam değildir. Kuran varken başka söze, hadise gerek yoktur. Bu nedenle zaten, peygamber hadisleri dahi korunmamış ve bu güne taşınması zorunluluk, gereklilik görülmemiştir.

Kuran bırakılarak, başka rivayet, görüş ve iddialarla ortaya çıkmak ya islamı bilmemek olur, yada islamın gerçekleri işine gelmediğinden kuran dışı kaynaklara ihtiyaç duyulması olur.

İSLAM = KURAN

Konular buna göre kuran üzerinden görüşülmelidir. Aksi mümkün olamaz.

KURANDA EVLİLİK ŞARTLARI:

NİSA (4) - 6. Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter.

Kuranda tarafların evlenebilmeleri için, yeteri olgunluğa erişmiş olmaları şartı aranır. Bu nedenle evlilik için herhangi bir yaş özellikle belirtilmez. olgunluk denen olgu, rüşt dediğimiz ve medeni kanuna göre medeni hakları kullanma ehliyetinden bile daha kapsamlıdır. Bilindiği üzere, insanların kendilerini belli yükümlerin altına sokabilmeleri için, belli bir akıl yürütme becerisine sahip olması gerekir. İşte buna rüşt, bunu yapabilecek kimseyede reşit denmektedir.

Ülkelerde genellikle rüşt için kabul edilen yasal yaş 18 dir. Bizde rüşt yaşını 18 kabul edelim. Bu durumda reşit olmayan, yani 18 yaşın altındaki birey kendini hukuken yüküm altına sokacak anlaşmalara taraf olamaz. 18 yaşın altındakiler anlaşma yapmışlarsa bu anlaşmalar hukuken geçersiz kabul edilir. İşte reşit olmayanların bu durumundan daha farklı olarak kuranda olgunluk dönemi esas alınır. Olgunluk, reşitliğe göre daha geniş kapsamlı olarak, anlaşma yapmanın ötesinde; anlaşmanın sonuçlarının sorumluluğunu da akıl edebilme, üstlenebilme durumudur.

Dolayısıyla reşit olan bir kimse anlaşma yaparsa insan yapımı hukuk onun başka sonuçları ile ilgilenmez, anlaşmaya uymasını ve sonuçlarına katlanmasını ister. Halbuki kuran, olgunlukla; tarafların anlaşma yapmadan önce onun sonuçları içinde hazırlıklı olup olmadığını araştırır. Örneğin evlilik konusunda tarafların evlilik anlaşmasını yerine getirebilecek kabiliyette olup olmadığına bakar. Tarafların evliliğin ne olduğunu bilip bilmediklerini, ailede kişiye düşen görevleri yapıp yapamayacağına, sorumluluklarını yeteri kadar yerine getirip getiremeyeceğine bakar.

Kuranda evlilik, bazı aklı kıtların sandığı ve pratikte cahilce yada istismar edilerek uygulanan imam nikahı ile olmaz. İslam da evlilik, islami yönetim tarafından kayıt altına alınarak, resmileştirilir ve ilan edilir. Şu anda uygulanan resmi nikahlardan tek farkla ayrılır. Resmi nikahtaki işlemler islamda da olacaktır ve buna ilave olarak evlenen kadının korunması amacıyla boşanma halinde kendi ayakları üstünde durabilmesi için ayrıca mehir adı altında erkeği maddi yüküm altına sokan bir anlaşmada yapacaklardır.

Bu nedenle de bırakalım 1 yaş gibi ileri sapıklık uygulamalarını, 9-10 yaşlarındaki çocukların dahi evliliğin ne olup olmadığını bilmediklerini "olgunluk" kavramı ile ölçmek mümkündür. "Olgunluk" kavramı gereği taraflar evlenmeden önce, kendilerinin bu konuda serbest isteklerinin olup olmadığına bakıldıktan sonra, evliliği, aileyi, olursa çocukların bakım, eğitim vb. sorumluluklarını üstelenebilecek olup olmadıkları incelenir. Evlilik için başvurulan kurum bunları araştırıp, kanaat getirir. Ancak bu şartlarda evlilik olabilir.

Kuranda reşit denmez, çünkü reşitlik yukarıda anlattığım gibi daha dar kapsamlıdır. Evlilik için yeterli şart değildir. Kuranda evlilik için yaş da belirtilmez. Çünkü Coğrafik ve sosyal şartlar gereği olgunluk dönemleri bölgesel farklar gösterebilir. Bu yaş belirlemenin sakıncalarını kısaca örneklemeye çalışalım.

1- Örneğin evlilik yaşı için asgari 18 yaşın belirlendiğini varsayalım.

Bu durumda; insanlar 18 yaşını bitirmeden evlenemeyeceklerdi. Halbuki, bu olgunluğa bir iki sene önce ulaşabilenler olacaktır. Bu durumda bunların evliliği geciktirilecek ve yanlış gelişmelere neden olunabilecektir. Örneğin, birbirine aşık olduğunu söyleyen kişiler, kaçak evlilikler yaşayabileceklerdir. Gerçekten 16-17 de olgunluğa erişmişse ve evlenmek isterlerse taraflar neden engellensenki?

Günümüzde, Batı ülkelerindeki cinsel birliktelik yaşının düştüğü seviyeleri söylemek bile istemiyorum. Ama, bizim ülkemiz gibi ülkelerde; ortaokul öğrencilerinin bile ilişkiye girebildikleri görülürse, bazı kimselerişn bu yaşlarda cinsel olgunluğa erdikleri kabul edilebilir. Ama evlilik için bu yeterli değildir. Evlilik ve sorumluluğu konusunda da olgunluğa erişen ve ailenin geçimi için gerekli olan maddi kaynağında olması halinde bunların evlenebilmesi istisnada olsa olabilmelidir. Aksi halde 18 yaşın bitimi gibi geciktirmenin nelere mal olabileceği iyi hesaplanmalıdır.

2- Örneğin evlilik için 16 yaşın bitimi tespit edilmiş olsun. Bu defada, insanlar bunu istismar edebilecek, 16 yaşına giren herkesin diğer şartlarına bakılmadan evlenmesine göz yumulacaktı. Nasıl olsa ellerinde bu imkanı veren bir yaş belirlemesi olacaktı ve kendilerine bunu hak görebileceklerdi.

İşte insan yapımı kanunlarda belirlenen yaş tespitlerinin sakıncaları bunlarken, islamın belirlediği "olgunluk kriteri" evliliği problem yaratmadan sağlayabilmektedir.

Kuranda evlilik bu şekilde düzenlenir. Aksi hurafeler deli saçması, sapık, yobaz isteklerinin karşılanması amaçlı yazılardır. İslamdan değildir.

Kuranda, küçük kızların evlenemeyeceğini, yine boşanmayı düzenleyen Talak suresi 4. ayetinden de tespit edebiliriz. Her ne kadar talak 4. ayeti ile boşanmadan bahsedilsede, boşanma ile ilgili hükümlerden evliliğin ipucunu da bulabilmekteyiz. Bunu da yazının devamında anlatacağım.

güzel bi yazı...1 noktada hata var

Kurana ters olmayan hadıslerı inkar edersenız namazdakı rekat sayılarından baslayın kendınızı soorgulamaya

Bir cok yalan yanlış hadıs var ama tümden yok dersenz bu kabul edılmez işte...

Yukardakı konu kuranda anlatılmıs ve bununla celısen hadıslerı getrmenın bı mantıgı yok..

isabetli bi yorum beklıyoruz sizden

Link to post
Sitelerde Paylaş

güzel bi yazı...1 noktada hata var

Kurana ters olmayan hadıslerı inkar edersenız namazdakı rekat sayılarından baslayın kendınızı soorgulamaya

Bir cok yalan yanlış hadıs var ama tümden yok dersenz bu kabul edılmez işte...

Yukardakı konu kuranda anlatılmıs ve bununla celısen hadıslerı getrmenın bı mantıgı yok..

isabetli bi yorum beklıyoruz sizden

Kuran'da namaz kılın diyor muymuş da nasıl kılınacağı hadislere kalsın?

aorskaya, senin yerine ben sıkıştırdım seni zahmetten kurtardım.

İki bira borcun var bana.

Konuya atıf yapmazsak aorskaya bizi döver: Mesela alkollü içecek haramdır diyen müslümandan bira istemek Ateist bir çelişkidir.

Bu konunun üzerine git aorskaya. Senin dandik çelişkilerine nazaran ciddi bir çelişki bu.

tarihinde Ulaş'ın sesi bu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da namaz kılın diyor muymuş da nasıl kılınacağı hadislere kalsın?

aorskaya, senin yerine ben sıkıştırdım seni zahmetten kurtardım.

İki bira borcun var bana.

Konuya atıf yapmazsak aorskaya bizi döver: Mesela alkollü içecek haramdır diyen müslümandan bira istemek Ateist bir çelişkidir.

Bu konunun üzerine git aorskaya. Senin dandik çelişkilerine nazaran ciddi bir çelişki bu.

:D arada gel güldür git..fazlası gerekmez..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranda reşit denmez

:DRezil edeceğim diye ortalara çıkan aorskayanın rezil olduğu an! Daha kuranında ne yazdığını bilmeyecek kadar kuran cahili, bir de "sadece kuran" iddiasıyla tafra yapıyor! Al senin bahsettiğin ayet: فَإِنْ آنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا = fe-in ânestum minhum ruşden

Ne oldu? Birazcık olsun utandın mı bari?

Rezillik bitmedi! "Sadece kuran" iddiası sahibi bu kişinin iddiasına göre islam devleti evlilikleri kayıt altına alırmış! Hani hadis, rivayet, fıkıh, cart curt yoktu? Göster bakayım ayeti! Şöyle bir ayet olsun bi zahmet: "Resulüm, bir memur tayin et ve evlilikleri yazsın. Muhakkak allah kaydedendir, kaydedenleri sever!" :lol:

Böyle bir ayet getiremeyeceksen yüzün kızarsın! Utanman varsa eğer...

Temcit pilavının da böylesi! Şu mevzuyu o kadar açıkladık, bir başlık daha açınca belki artık yeter diye cevap vermeye erinir, üşeniriz, usanırız! Aorskaya da "cevab veremedüler, cevab veremedüler" diye sevincinden zıplar belki! Umut fakirin tek dayanağıymış...

tarihinde demirefe tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Temcit pilavının da böylesi! Şu mevzuyu o kadar açıkladık, bir başlık daha açınca belki artık yeter diye cevap vermeye erinir, üşeniriz, usanırız! Aorskaya da "cevab veremedüler, cevab veremedüler" diye sevincinden zıplar belki! Umut fakirin tek dayanağıymış... [/font]

:lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

güzel bi yazı...1 noktada hata var

Kurana ters olmayan hadıslerı inkar edersenız namazdakı rekat sayılarından baslayın kendınızı soorgulamaya

Bir cok yalan yanlış hadıs var ama tümden yok dersenz bu kabul edılmez işte...

Yukardakı konu kuranda anlatılmıs ve bununla celısen hadıslerı getrmenın bı mantıgı yok..

isabetli bi yorum beklıyoruz sizden

MÜSLÜMANLAR EVLENİLİR DİYOR 9 YAŞINDAN KÜÇÜKLERLE...

PEYGAMBER VE HALİFELERİN KÜÇÜK KIZLARLA EVLENME NEDENLERİ NELERDİR?

TALAK suresi ..ayet..4 - Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz onların bekleme süresi üç aydır.

Bu surede kadınlarınız için den adetten kesilmiş olanlar..DOĞURGANLIĞINI BİTİRMİŞ OLANLAR

Henüz adetini görmemiş bulunanlardan…KÜÇÜK OLUP HENÜZ REGL OLMAMIŞ KIZLAR

Açık ve net olarak belirtilmiştir.

‘Henüz adet görmeyen’ kadınlardan ‘nasıl boşanılacağı’ anlatılmasının amacı nedir?

Doğal olarak buradan şu sonuç çıkarılmaz mı daha ergenliğe girmemiş kızlarla evlenilebilir ve hatta boşanılabilir.Bekleme süresi dediği hamilemi değil mi anlamındaki süredir.öyleyse kuran da bu ibareyi koyduğun zaman ergenliğe girmemiş kızlarla evlenilebileceği belirtilir.

Arap Müslümanlar bunun böyle olduğunu biliyorlar.Uygulamayı ise fetva ile şöyle yaptıklarını belirtiyorlar.Biz bu konuda Muhammedi örnek alıyoruz.Ayşe ile 6 yaşında evlenmiş fakat 9 yaşına gelmeden gerdeğe girmemişti diyorlar.(hani Muhammed koruma amaçlı evleniyordu)

Konu: Peygamberin Aişe’yle Nişanlaması ve Nikahlanması

Hadis No: 1553“Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: – Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım.”

HALİFE ALİNİN evliliği başka bir örnek

Hatice’nin 40 yaşında evlendiği, 41 yaşında Kasım’ı, 45 yaşında Zeyneb’i, 48 yaşında Rukiyye’yi, 49-50 yaşında Ümmü Gülsüm’ü, 52-53 yaşında da Fatma’yı dünyaya getirdiği yazılır.Şia’ya göre Fatma’nın doğum tarihi 614′dür ve Ali ile evlilik tarihi 623′tür. Yani 9 yaşında evlenmiştir.

HALİFE ÖMERİN EVLİLİĞİ

Hayatüs sahabe 3. ciltte Hz. Ömer'in, Hz. Alinin kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmek istediği ve Hz. Ali'nin kızını Hz. Ömer e gönderdiği, Hz. Ömer'in kızın eteğini kaldırp baktığı yazılıyor.

Hz. Ömer ( halifeyken, bir gün, Hz. Ali'den, kızı Ümmü Gülsüm'ü istedi. Hz. Ali, 0 küçüktür" dedi.

Bunun üzerine Ömer (r.a.), Hayır. Vallahi, bu bir şey değil; fakat sen beni engellemek istiyorsun" diye konuştu, Eğer gerçekten dediğin gibi (çocuk/sabî) ise onu bana gönder" diye ekledi.Aslında, Resûlullah'ın vefatından önce dünyaya gelen Ümmü Gülsüm, gerçekten küçüktü.2 Hattâ, bir rivayette, kendisinden, "O, o zaman bir kız çocuğu idi" diye söz edilir. Hattâ, Mescid-i Nebevî'de sonucu bekleyen Hz. Ömer'e yanındakiler, "Ey Mü'minlerin Emîri! Ondan ne istiyorsun? O küçük bir kız çocuğudur" demişlerdi.

Ben sorularla İslamiyet adlı siteden öğrendim bunları sizde araştırabilirsiniz Yaratan bir gücün bedevinin cinsel sapıklıklarının Önlerini açıp azdırmak için yanıp tutuşduğunu düşünmek akıla mantığa sıgmaz.O nedenle kuran Allahın gönderdiği bir kitap değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisa 6 ile ilgili hiçbir problem yok.Seninde söylediğin gibi evlilik yaşına(malları üzerine alabileceği aklının erebileceği yaş)gelince mal aktarımı yapılıyor.Buradan hareketle evlilik yaşının malların yönetilebileceği bir yaş olduğu anlaşılıyor.Bunda hem fikiriz.

Gelelim gene TALAK 4'e.

Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz...

Buradaki değinilmek istenen iki nokta var.

1-Küçük yaşta ergenliğe girmemiş.

2-Ergenlik yaşına gelmiş ancak adet görmüyor.

Okadar din alimine itibar etmedin bari Elmalılının yorumununa bak.

Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini – Kuran Dili, Talâk/4

Bunlar gerek 17 yaşından küçük olup henüz büluğa ermemiş olduklarından dolayı hayız görmemiş olanları ve gerek büluğ yaşının en üst sınırı olan 17 yaşını geçmiş, binaenaleyh yaş itibariyle büluğa ermiş oldukları halde âdet görmeyenleri kapsamaktadır.

Bunun dışında yada buna ilave olabilecek birşey varmı? Yok.

Eğer Ayet;

Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla olgunlaşıp âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz...

şeklinde olsaydı direk ergenlik yaşına girmesine rağmen görmeyenler olarak anlayacaktık.Maksat o olsaydı ayet böyle olması gerekirdi.

Şimdi bu adet görmeyenlerden anlatılmak istenen bunlar.

Bende soruyorum size

1-Neden TALAK 4 de yasaklayıcı bir ibare yokta,dereddüt giderilmesi için gerekli 3 ay beklenilmesi anlatılıyor?Madem küçük çocuklarla evliliğe karşı çıkıyor burda neden böyle bir kelime kullanımı var?

2-Nisa 6 ile TALAK 4 çelişmiyormu?

3-O dönemde küçük çocuklarla evlenildiği hatta günümüzdede bunların devam ettiği ortada.(Siz bu insanlara ne derseniz deyin.) o dönemdeki olayları engellemek yerine neden tereddütü gidermek için böyle bir ayet inmiştir?

Kuran bir ayetten ibaret değil anlamak için diğer ayetlerede bakmak gerekir diyeceksin.Evlilikle ilgili Talak 4 ve Nisa 6 ya baktığımızda birinde nikah çağını olgunluk (akıl-ruh,beden)olarak belirlemiş.Talak 4 de bunu destekleyici bir ibare olması yerine tam tersi daha olgunlaşmamışlardan tereddüt ederseniz diyor...

Söylemek istediğimi söyledim umarım.Direk cevap bekliyorum.

?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hoşgeldin junior Afrodit.. :D

Senin anlamanı beklemiyorduk zaten sevgili Doğrucu.

Namaz kılın bir tür mecaz değil. Namaz kılın diye bir şey yok Kuran'da ki meczedelim. (mecaz etmek demek yerine uydurduğum bir tür kelime bu. Uzun geliyor diye kısalttım. Erindim yani. Tembellik ettim)

Sonra bir şeyi daha anlamamışsın.

aorskaya hadislerin topunu şüpheli bulduğu için Kuran'da benzer şekilde karşılığını bekliyor. Dolayısıyla diğer -müslüman olmadığını iddia eden sahtekar- müslüman din kardeş de "hepsi şüpheli değildir" şeklinde yaklaştığıçün bu soruyu sorması beklenir. Onun adına sorduğumu ve karşılığında neden bira beklediğimi sanıyorum şimdi daha iyi anlamlandırabilebilomişsindir mi acaba sanıyorum inşaallah?

Hele bir tartışsınlar, Ateistlerin çelişkileri başlığında birbirleriyle bir çelişsinler de; bana ayrıca sorarsan bir ara cevaplarım.

Ben ne yılanım beeeen.

Şeytan gibiyim maşaallah.

tarihinde Ulaş'ın sesi bu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çocuklarla evlenmek neden ateistlerin çelişkisi olsun.

Bu açıkça Müslümanların çelişkisidir.

Bu başlık bu tezi savunuyor ama neyi savunduğunu bile bilmiyor başlığı açan.

Çocuklarla evlenme yaşını ateistler değil, Müslümanlar ortaya atıyor.

Sonra bazıları bu yaşı tekzip ediyor. Değiştirmeye çalışıyor.

Ve Müslümanlar kendi aralarında kedi-köpek gibi kavga ediyorlar.

Kimisi hadislere güvenilmez derken, bazıları hadislerin önemine değiniyor.

Ve bütün bu ahlaksızlıklar, aptallıklar, terbiyesizlikler ateistlere hamlediliyor.

Kendi sapkınlıklarını, pisliklerini göremiyor Müslümanlar..

Gafiller sizi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin anlamanı beklemiyorduk zaten sevgili Doğrucu.

Namaz kılın bir tür mecaz değil. Namaz kılın diye bir şey yok Kuran'da ki meczedelim. (mecaz etmek demek yerine uydurduğum bir tür kelime bu. Uzun geliyor diye kısalttım. Erindim yani. Tembellik ettim)

Sonra bir şeyi daha anlamamışsın.

aorskaya hadislerin topunu şüpheli bulduğu için Kuran'da benzer şekilde karşılığını bekliyor. Dolayısıyla diğer -müslüman olmadığını iddia eden sahtekar- müslüman din kardeş de "hepsi şüpheli değildir" şeklinde yaklaştığıçün bu soruyu sorması beklenir. Onun adına sorduğumu ve karşılığında neden bira beklediğimi sanıyorum şimdi daha iyi anlamlandırabilebilomişsindir mi acaba sanıyorum inşaallah?

Hele bir tartışsınlar, Ateistlerin çelişkileri başlığında birbirleriyle bir çelişsinler de; bana ayrıca sorarsan bir ara cevaplarım.

Ben ne yılanım beeeen.

Şeytan gibiyim maşaallah.

ne yılan ne şeytan boş bı kütüksün malesef...

iletılerının genelınde hakaretlerle bastrmaya çalışıyon ama bilgin olsaydı bu yolu secmezdinn..

herkesın konustgndan farklı konuşmaman bişey bıldıgını göstermiyor..zihinsel copy paste:) ama o zihnin ürünü degıl işte bu yzuden kütüksün...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Rezil edeceğim diye ortalara çıkan aorskayanın rezil olduğu an! Daha kuranında ne yazdığını bilmeyecek kadar kuran cahili, bir de "sadece kuran" iddiasıyla tafra yapıyor! Al senin bahsettiğin ayet: فَإِنْ آنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا = fe-in ânestum minhum ruşden

Ne oldu? Birazcık olsun utandın mı bari?

Demirefe,senden gittikçe daha tutarlı yazılar alıyorum. Düşüncelerim aksine de olsa mantık yürütüldüğü içinde seviniyorum. Ama hep bir hata yapıyorsun. En büyük hatan yazılan yazıları tam olarak okumuyorsun.

Ben insanların anladığı ve hukuken tarif edilen "rüşt"ün tanımını yazımda yaptım. Ama sen okumadığın için bu tanımı yaptığımı ve bu tanıma uyan reşitliğin kuranda yer almadığını söylediğimi de anlayamadın. Kurandaki rüşd, insan hukukundan daha farklı ve kapsamlı olan olgunluk olduğunu, bu nedenle kuranda (insan hukukundaki) reşitlik geçmediğini yazdım. Hatta, yaşlarla ilgili örneklerle de konuyu açıkladım. Ama olsun, bu düzeltilmeyecek bir hata değil. Bundan böyle buna da dikkat etinmi seninle gerçekten zevkle yazışılabilir.

Aslında buradaki yazından ziyade Talak 4. ayeti ile çok güzel bir yazı yazmışsın. Orada, da hata yaptığını ve yazını yeniden örneklendirerek düşünürsen hatanı görebileceğini belirtmiştim. Umarım yeniden incelemeiş ve hatanı görmüşsündür. Çünkü Talak 4. ayetinde de "küçük kızdan bahsedilmediğini" örneklerle ispatlayarak anlatacağım.

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

güzel bi yazı...1 noktada hata var

Kurana ters olmayan hadıslerı inkar edersenız namazdakı rekat sayılarından baslayın kendınızı soorgulamaya

Bir cok yalan yanlış hadıs var ama tümden yok dersenz bu kabul edılmez işte...

Yukardakı konu kuranda anlatılmıs ve bununla celısen hadıslerı getrmenın bı mantıgı yok..

isabetli bi yorum beklıyoruz sizden

Hadisler olmadan, Kurandan namazı nasıl kılacağımızımı soruyorsun? Böyle anlıyor ve bir yere yazdığım yazıyı buraya yapıştırıyorum. Anlaşılmayan kısım olursa yeniden yazarsın.

Tahminin dediğin gibi önemli olmamakla birlikte yanlıştı. Kurana iman eden biri olarak, ondakileri anladığım gibi yapmazsam, iman etmiş olamam ve dinden çıkarım.

Eğer buraya bir tuzak cümle sıkıştırmaya çalışıp, dikkatimden kaçarsa onunla avlamayı düşünürseniz hata edersiniz. Namaz kılmayan, zekat vermeyen mümin olamaz. Böyle bir şey yok, nerden çıkardın bu tanımı?

Müslüman teslim olan demektir. Mümin ise, teslim olduktan sonra istenilenleri canı gönülden yapmaya çalışan demektir. Yani, mümin müslümanlıktan daha üst bir aşamadır. Bu nedenle bilerek yada bilmeyerek gelişigüzel yazmayalım.

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri ürperir. Allah'ın âyetleri onlara okunduğu zaman imanlarını kat kat artırır ve sadece Rablerine güvenirler. Onlar namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar. İşte gerçek mü'minler onlardır. Onlar için Rableri nezdinde dereceler, mağfiret ve güzel rızık vardır" (el-Enfâl, 8/2-4).

Kimin avukatlığını yapıyorsun, kim seni vekil tayin etti? Söylersen sevinirim.

Ancak; bu önemli değil sen ve müvekkilin için kısaca anlatayım. (Konu, kuran olunca ve gerçekten edeplice yazınca hiç sorun olmaz.)

Hatırlayacaksınız, namaz sadece Muhammed peygamber zamanında ortaya çıkan bir müessese değildi. Önceden ne kadar pratik aktarılabildi, bilmiyorum ama, İbrahim peygamberin, çocuklarıyla kabeyi müslümanların namaz dahil ibadetleri için hazır tutmaları, bakımını yapmaları ile görevlendirildiğini biliyoruz. İşte (en az) buradan başlayarak Muhammed peygamberimize kadar gelen bir namaz pratiği vardı.

Kuran inene kadar bu namazlarda insanlar kendilerine göre serbetçe dua ediyorlar yada Allah'a övgüler söyleyebiliyorlardı. Ama kuran geldikten sonra "namazda kurandan okuyun" denilerek (müzemmil (73)- 20), namazda herkesin söz serbestisi kaldırıldı, sadece kurandan olanların namazda kullanılması istendi. (Burayı kısaca anlatıyorum, çünkü kurana göre namazda, şu an pratik edilen ve diyanet tarafından belirlenen namazdan çok farklıdır. Bunun için namaz ibadetinin ne olduğu ayrıca cevaplanarak detaylandırılabilir.) Böylece kuranla birlikte namazın esas içeriği belirlenmiş oldu. Namazın (kıyam, rükuu, secde) gibi şekilsel şartları ise; sizden öncekilerden nasıl gördüyseniz öyle devam edin denilerek, süregelen şekilsel pratik devam ettirildi.

1) Kıyam (ayakta durmak) [bakara-238 ; Hac-26; Şuara-218; Nebe-38; Mutaffifun-6]

2) Rüku (eğilmek) [Maide-55; Bakara-43; Tevbe-112; Hac-26,77; Sad-24; Fetih -29]

3) Secde (yere kapanmak) [Nisa-102; Tevbe-112; Hicr-98; Furkan-64; Secde-15; Zümer-9; Fetih-29; Kaf-40; Necm-62; Kalem-43; Alak-19]

Ayrıca, namaz kurana göre vakitli farzlardandır, kazası yoktur. Namaz ya vaktinde kılınır, sevabı kazanılır yada vaktinde kılınamaz sevabından mahrum kalınır. Mezhepçilerin yaptıkları gibi geçmiş namazların kazaları olmaz. Ama fazladan ne kadar istenilirse namaz kılınabilir.

Namaz, uyku, unutmak, baygınlık, anestezi/koma gibi elde olmayan haller nedeniyle vaktinde kılınamamışsa düşer. Bunlar için kaza olmaz. Ama kaza yerine daha fazla namaz istenirse kılınabilir.

Allah, savaşta bile namzdan vazgeçmediği için, müslümanın bilinçli iken namazı terkedecek mazeretide olamaz. İş-güç, üşenmek, erinmek bunlar mazeret değildir.

Ayrıca, cünüb iken namaz kılınamaz. Sarhoşken ne dediğini bilir hale gelene kadar namaz kılınamaz.

Burada bir hususu daha hatırlatmak ve sonlandırmak istiyorum. Namaz bilinçli kılınmalıdır. Yani kişi namazda ne dediğini bilmelidir. Ağzından çıkanı kulağı duymalı, kulak akla iletmeli, akıl yorumlayıp kabul ile kalbe gönderebilmeli ve gönülde desteklenebilmelidir. Ne dediğini bilmeyenlerin kıldığı namaz, bu nedenle kuranda eleştirilip, namazın doğru kılınması istenir.

Daha fazla detaya girmeyim, çünkü gününümüz pratiklerinin pek çoğu istenen bu namaza uygun değildir.

Sanırım özetle anlaşılmıştır.

Arkadaş, bütün yazılarımı okuduysan sabah namazı, öğle namazı vb. nin ne kadar olduğunu neden ayrıca belirtmemi istiyorsun. Kuranda bütün vakit namazların asgari rekatını vermedimmi? Sana niye günde 3 vakit, 5 vakit desinki. Vakitleri belirtince sen de o vakitlerden sayıyı bulabilirsin. Aksi halde, günde 3 kere 5 kere istediğin zamanlarda namaz kılacağın anlaşılabilirki istenen bu değildir. Her namaz belirtilen vakitlerde kılınabilir, bu nedenle vakitlere değinilir.

Kuranda göstersene bana namazda iskontoyla ilgili gördüm dediğin yeri. Kuranla, kuran dışı insan kaynaklarını birbirine karıştırma. Kuranda namaz bellidir, iskonto falan yoktur. İnsan anlatımlarını da Din sanma. Din kurandır. Başkası değil.

Şimdi öğrenmişsindir artık değilmi din neymiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da namaz kılın diyor muymuş da nasıl kılınacağı hadislere kalsın?

aorskaya, senin yerine ben sıkıştırdım seni zahmetten kurtardım.

İki bira borcun var bana.

Konuya atıf yapmazsak aorskaya bizi döver: Mesela alkollü içecek haramdır diyen müslümandan bira istemek Ateist bir çelişkidir.

Bu konunun üzerine git aorskaya. Senin dandik çelişkilerine nazaran ciddi bir çelişki bu.

Ulaş, polemik yapmak adına yazmaya üşenmiyorsun, ama namazdan bahseden ayetleri sen de çok iyi biliyorsun. Başka bir yerde sana da yazılmıştı benzeri bir itiraz için diye hatırlıyorum. Sen, şimdi biraz daha soracak arkadaşa, hangi ayette "namaz" yazıyor, gösterin bana namaz kelimesini de dersin değilmi?

Bira ters gelir ama başka borcum olsun, inşallah karşılaşma imkanı olurda buradan kolayca yazan sizlerin gözümüze bakarken neler yaşayacağınızı da görürüz. Böylece belki fazladan ikramlarımızda olur, kimbilir?

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...