-
İçerik sayısı
26 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
İletiler bölümüne YuRTSeVeR kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
Asıl iftiracı sensin terbiyesiz! Başka başlıklarda senin iletilerini okudum. Ergenekon avukatlığı yapıyor darbeleri savunuyorsun.
İşe bak ya darbeci pislikler bile bize çamur atıyor artık.
-
Kardeşim sen yalanları söylüyor, iftiralar atıyor, sonra da kurduğun tuzağa kendi düşünce kıvırıp duruyor, konuyu dağıtıp kişiselleştiriyorsun.
Bir şey bildiğin de yok, boş boş atıp duruyorsun.
Hukuka, yargıya saygı dedin, şimdi kalkmış yargıyı suçlayıp yalanlıyorsun.
Yargı ezici çoğunlukla (11 yargıcın 10'u) partinin 30 ayrı eylemi "laikliğe karşı eylem" olarak nitelemiş ve ceza verip uyarmış, sen kalkmış neymiş o eylemler, hepsi yalan filan diyorsun.
O çok bilmiş "Hmmm, hee" diye başlayan cümlelerini de senin gibi aklı evvellere sakla. Belki onları korkutur ikna edersin.
Durmak yok, AKP yanaşmalığına devam! Hepinize çok yakışıyor maşallah!!
Sen çarpıtıp duruyorsun, cevabını veremediğin sorularda kıvırıyorsun, madem bir şey bildiğin yok saçma cevaplar verme de kendini rezil etme. Sen bir kararda yargıyı destekliyor, diğerinde suçluyorsun. Tutarsızlık kaynıyor görüşlerin.
Ben 30 karar yok mu dedim, nedir mi dedim? Orda da cahilliğin su yüzüne çıktı daha suçlamaların ne olduğunu bile bilmiyorsun. Sonra ukala ukala 'git araştır' tipinden söylemlerde bulunuyorsun. İlkokul öğrencileri gibi ezbere konuşmakla olmaz bu işler.
-
Otur kendin araştır neymiş o eylemler. Ben uydurmadım herhalde. Madem verilen karardan haberdarsın, 30 ayrı eylemden cezalandırıldığını da biliyorsundur. Çok blmişlik yapacağına git araştır.
Hımm, 30 ayrı eylemi de ezberlemişsiniz. Tabii bu eylemlerin ne olduğu konusunda bir bilgi yok. Hangi 30 eylem? Çok biliyorsanız engin bilginizle bizi aydınlatın lütfen.
Demin yargıya saygı diyordun? Ne oldu birden? Kafana bir şey mi düştü? Niye demin hukuka saygı isterken birden sayıklıyorlar demeye başladın?
Eee, biz gösterdik. Göstermeyen sizsiniz. Demek ki böyle laiklik karşıtı ciddi eylemler yapmamış. O kadar tehlikeli olsa kapatılırdı heralde. Mahkeme mi işe yaramıyor yoksa?
Böyle ağızlar kahvehanede kullanılır. Bu tür gevezeliklerinizle uğraşamam. Verecek cevabınız yoksa birden saldırganlaşmayın.
Hmmm, gerçekten.
Çünkü AİHM de Danıştay da böyle bir karar almamıştı, böyle bir yasa da çıkmamıştı. Aleviler yoğun bir biçimde okullarda din baskısına maruz kaldıkları için gidip AİHM'ye başvurdular, davalar açtılar. O zaman da böyle davlar açılmış ve böyle kararlar alınmış olsaydı, bu soruların anlam kazanırdı.
Hee, ben şimdi anladım. Demek ki mahkeme kararı çıkmadan bu tür durumların 'kötü' olduğu, insan hakları ihlali olduğu anlaşılmıyormuş. Yani mahkeme kararı çıkmayan her durum normal seyrinde devam edebilir yani. Türkiye'de AIHM'den çıkıp uygulanmayan başka şeyler de var. Ama sizdeki din saplantısı bir tek bunları görüyor. Ne diyelim tez zamanda iyileşmeniz dileğiyle.
Ben zorunluğu askerliği savunmadığım gibi, sabahtan beri de eleştiriyorum. Aklınızı orduyla bozmuşsunuz..
AKP üvey evlat değildir, açıkça bedevi yanaşması, vatan haini şeriatçı bir partidir. Hırsızların soysuzların, din aktörü Siyasal İslamcıların partisidir.
Bana AKP'li ağzıyla gelme. Her sıkıştığınızda askerlikten bilmem neden bahsederek de savunma yaptığını zannetme.
Ne savunması. Ne akpli ağzı. Bunlar ne biçim hezeyanlar. Neden bu kadar saldırganlaşıyorsunuz, akp'yi dilinize doladığınız kadar ülkenin sorunlarıyla uğraşsanız çok daha ilerleme kaydedilirdi; ama cuntacıların tipik özelliği budur. Çok konuşurlar ama boş konuşurlar. Aynı sizin şu anda yaptığınız gibi. Bu kadar sinir akp'ye değil size zarar verir. Kendinizi eritip tüketeceksiniz bir gün
-
Ben kapatılmışlar ya da kapatılmalılardı demiş miyim? Bilakis, kapatılmamalılardı ve eşikten döndüler.
11 tane yargıçtan 10'u "laiklik karşıtı eylem yapmak" suçundan cezaya mahkum etti, uyarı verdi.
Mahkemelere, hukuka saygı duymayanlar bugün ortadadır ve ülkenin yargıçları ayaktadır. Hükumete sert eleştiriler yağdırmış, "yargıdan elini çek" demişlerdir. Ülke faşizme, diktatoryaya doğru kayıyor diyerek imamları uyarmıştır.
Neymiş acaba bu laiklik karşıtı eylemler? Kadrolaşmadan falan bahsetmeyin, her gelen hükümet aynısını yapmakta. Bu akp'ye özgü bir şey değil. Laiklik karşıtı eylem olarak mahkemenin elinde dede korkut masallarından başka bir şey var mı? Yoksa bir eylem var da bizden mi saklıyorlar.
Uyuyor muydunuz yoksa?.
Ben hep uyanıktım da bana ulusalcılar bayağı bir rüya görmüşler gibi geliyor. Ulusalcılarla aynı şeyleri görmediğimiz kesin.
Danıştay ve AİHM, okullarda zorunlu din derslerinin kaldırılması yönünde karar vermiştir ama bu hukuka ve insan haklarına saygılı hükumet, onu da sümen altı etmiştir.
Hukuka saygı konusunda tartışırsak ve siz bu imamları savunursanız, emin olun altında kalırsınız.
Onlar hukuk, yargı, hak tanımazlar.
Hımmm, gerçekten mi? Zorunlu din dersini sevgili paşamız Kenan Evren ülkeyi anarşiklerden kurtarmak için yaptığı darbe sonucu hayatımıza uyarlamıştır. 80'den sonra kaç tane parti iktidara geldi? Niye hiçbiri kaldırmadı, bu neden akpnin suçu oluyor?
Peki zorunlu askerliğin kaldırılması yönünde, vicdani red yönünde aihm'nin verdiği kararlar. Değerli ordumuz bunları neden kabul etmiyor acaba? Bir de bundan bahsedelim. Akp'ye hep üvey evlat muamelesi. Akp'yi ben de sevmem ama yeni bir moda oldu her suçu akp'ye atmak. Bakalım daha neler duyacağız.
-
Adamlar laiklik karşıtı eylem yapmaktan açıkça yargılanıp kapatmanın eşiğinden dönmüş, bu çok zekiler üç günlük Kürt Açılımı numaralarına tav oluyor.
Kapatılmışlar mı kapatılmamışlar mı? Yani siz mahkemenin kararına bile saygı duymuyorsunuz. Halkın kararına saygı duymamanızı zaten geçtim.
Saygılar.
-
Ben Türkiye Halkı'nın iradesine saygı göstermiyorum demedim ki. Ayrıca bir Türk vatandaşı olarak öyle bir hakkım yok. Ben diyorum ki Türkiye Halkı'nın iradesine saygı gösterin diye demokrasi çığırtkanlığı yapanlar İsviçre Halkı'nın iradesine de de saygı göstersinler.
Minare yapılmasını engellemek inanç özgürlüğünü engellemek değil. Camii yapılmasını engellemek inanç özgürlüğüne ve insan haklarına aykırı olabilirdi ama minerasiz camii olmaz diye birşey yok.
AKP'nin İslamcı olduğunu herkes biliyor tüm dünya biliyor bir siz bilmiyorsunuz herhalde.
Laikliğin refenduma sunulmasıyla minarelerin referanduma sunulmasını mukayese ediyorsanız çok ayıp ediyorsunuz. Ayrıca buyursunlar laikliği referanduma sunsunlar bakalım ne çıkacak? Türkiye'de insanların ekseriyesinin laiklikle sorunu yok. Bir takım malum siyasilerin sorunu var.
Yok hayır, halk iradesine saygı gösterin diye sendin. Ben de diyorum ki yarın öbür gün gayrımüslimlere yani azınlıklara (lozanda gösterilen tek azınlık gayrımüslimlerdir) farklı yaptırımlar uygulamayı ön gören bir referanduma gidilse ne olacak? Siz halkın iradesine o kadar değer verdiniz ki, ben hızınızı alamayıp laikliği bile kaldırabileceğinizi düşündüm, ama sadece kıvırdınız. Çünkü halkın iradesine saygı göstermek değildi amacınız, sadece müslümanlardan alınmış bir HAK için zil takıp oynamaktı. Dediğim gibi karar öyle veya böyle iptal olacak, hevesiniz kursağınızda kalınca isterseniz bir daha görüşelim. Siz de o zaman pankartlarınızla sokaklara çıkar ve 'İsviçre halkının iradesine özgürlük' diye bağırırsınız. Halk iradesine çok düşkünsünüz ya, çok seversiniz, halkçısınız ya
Saygılar.
-
Hani milli iradeye saygı? Bizde AKP'yi seçenler milli irade de İsviçre'deki halk patlıcan mı? Orda devlet böyle bir karar almadı ki, halka sordular halk yasaklansın dedi. Bunun inanç özgürlüğü ile de alakası yok. Adamlar camiyi yasaklamadılar ki, yeni minare yapımını yasakladılar. İslamiyette minerasiz camide namaz kılınmaz diye birşey yok. İsviçre halkının milli iradesine saygılı olalım.
Böyle olmak için çok mu uğraşıyorsunuz bilmem ki. Siz değil misiniz sabahtan akşama kadar laiklik elden gidiyor çığırtkanlıkları yapan? Madem Akp şeriatçı, madem akp % 47 oy alabiliyor, demek ki halk laikliğin kalkmasını istiyor. Sen neden Türkiye halklarının iradesine saygı göstermiyorsun da İsviçrelilerin iradesine saygı gösteriyorsun? Yarın laikliği referanduma taşısalar kabul edecek misin?
1 Ya kabul edeceksin; ki bu senin azınlığı çoğunluğa mahkum ettiğin, hukuk devletinin kurallarını iplemediğin ve insan haklarını ihlal ettiğin anlamına gelecek.
2 Ya da kabul etmeyeceksin ve bu da senin riyakarlık yaptığını gösterecek.
Herhangi birisini seçebilirsin
Saygılar.
-
Liberal olsun da taştan olsun
-
Sevgili Drekinci
Şu adamın seviyesine düşme rica ederim. Belli ki ya bir kara cahil ya da bir troll. Yazdıklarının neresinden tutup ne anlatacaksın ki?
Saygılar.
-
Sevgili yurtsever.
Kapitalistler, kapitalizm tarih sahnesine çıktığından beri emek sömürüsü ile sermayelerini biriktirmiş devasa bir düzeye getirmişlerdir. Eğer bir ürünü maliyetinden (hammadde + emek) de düşük bir fiyata satmak zorunda kalıyorlar ise zarar nereden çıkıyor. Daha önce biriktirdikleri kardan.
Daha sosyalizme gelmedik. Yukarıdaki değerlendirmem dışında bir değerlendirmen var ise söyle. Kardan zarar edilmesi demek yine bir miktar kar ediliyor sonucuna nasıl varıyorsun. Basbayağı kardan zarar ediliyor ama yine de kuyruğu dik tutuyorlar. İnisiyatifi elden bırakmıyorlar. Kardan zarar edelim ama sosyalizme geçit vermeyelim. İşte senin söylediğin kar bu. Az buz bir kar değil. Düzenin yönetimi yeter ki kendi ellerinde olsun.
Sevgiler.
Sevgili Drekinci
Kârdan zarar kavramını da karıştırmaktasınız. Kârdan zarar demek şudur: Örneğin ben 1 liraya bir kalem almaktayım ve onu 3 liraya satmayı düşünüyorum; ancak onu 2 liraya satmak durumunda kaldım. İlk hesabıma göre 2 lira kar yapıyordum ( yani % 200) ; fakat satış durumuma göre % 100 kar yaptım. İşte bu benim kar payından yaptığım zarardır. Krizler patlak verdiğinde işveren kardan zarar etmiyor, imal ettiği ürünü satamıyor; ya da zararına satıyor. Bu zararına dediğimiz durum kârdan değil, imalattan zarar oluyor. Çünkü mal satılamaz ve elinde kalırsa iflas etmiş olursun ve zararının bir bölümünü karşılayabilmek için ürünü maliyetinin altında bir fiyata satarsın. Ancak bu tam olarak reel krizi karşılamamakta. Bu küçük çapta bir kriz olarak fabrikanın kendi içinde bir süre halledebileceği bir durum. Bazı fabrikalarda işçilerin paralarını aylarca alamadığını da bilmekteyiz. Bu durumdan kaynaklanan başlıca sonuçlardan biridir işçilerin ücretlerini alamaması.
Kârdan zararın bir diğer durumuna gelince, eğer elde edeceğiniz (kârla beraber) toplam para metanın fiyatı+ işçi ücretine yetmiyorsa, yani kârdan zarar fazla olur da, bunu karşılayamaz boyuta gelirse işte o zaman da bir kriz patlak verebilir. Bu durumda işletme kendini kısa sürede düzeltebilirse devam edebilir; düzeltemezse batmaya mahkumdur. Hiçbir işletme serbest piyasada rekabet ederken sosyalizmi düşünmez. Genelde kâr hırsıyla uğraşıyorlar ve akıllarına paradan başka bir şey gelmiyordur.
Sermaye birikimi ve emeğin sömürüsü konusunda ben de size katılıyorum, ve insanlığın buna daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Daha önceki sosyalist uygulamalardaki hatalardan da yeteri kadar ders alındı, bu sefer sosyalizm çok daha güçlü olarak geliyor. Latin Amerika'da sosyalizmin nasıl yayıldığını görmekteyiz. Üstelik bu sefer devrim yapıp bir de karşı devrimcilerle uğraşarak değil, seçim sistemiyle iktidara gelmekteler ve düzenlemeler daha rahat yapılacak. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde eğer yaşarsak dünyanın nasıl yüzünü sosyalizme yeniden döneceğini yaşayarak tecrübe edeceğiz.
Saygılar.
-
Din dersi görmek istememek veya "cemevim ibadethane sayılsın" demek insan hakkı değil değil mi müslümanlara göre?...
Sevgili Andromeda
Bunun konuyla ne alakası var, senin ülkende doğru düzgün ne yürüyor ki bu durum düzgün olsun? Zoruunlu din dersi bir insan hakları ihlalidir. Üstelik sadece aleviler için değil müslümanlar için de. Herkese zorunlu olarak hanefilik mezhebinin fikirleri dayatılıyor. Türkiye'de o kadar mezhep varken müslüanlar bu duruma nasıl itiraz etmiyor, anlamakta güçlük çekiyorum. Bu ayrı bir tartışma konusu.
İsviçre'nin göz göre göre hukuku çiğnediğini görmektense, neden müslümanların uygulamalarından bahsedip karşı savunma geliştiriyor, durumu çarpıtıyor, ajite ediyor ve suyu bulandırıyorsunuz? Yani bu düşünce mantığınıza göre El Kaide ikiz kulelere saldırdı diye, ABD'nin Afganistan'da uyguladığı terör son derece meşru oluyor. Açıkçası müslümanlarla kısas konusunda gayet iyi anlaşabileceğinizi düşünüyorum.
Saygılar.
-
Şöyle bir durum var, sanki milliyetçiler kesinkes yurtsever olur gibi bir durumdan bahsedilmiş. Milliyetçiler genelde ya komprador olurlar ya da salak. Buyrun isterseniz ülkemizdeki milliyetçileri inceleyelim. Ülkemizdeki milliyetçiler kimlerdir? Ülkücüler, Alperenler, bir nebze kemalistler.
Şimdi bu grupların hangisi kendi ülkesini sömüren Amerikan politikalarına, liberal tuzaklara karşıymış? Bunlardan hangileri kendi ülkelerini sömüren serbest piyasa ekonomisine karşıymış? Ülkenin her karış toprağı satılıyor, bunlara hangi milliyetçi itiraz etmiş? Milliyetçilerin kendi ülkeleri için hayatlarını feda etmeleri komik bir durumdur, çünkü ülkelerini bizzat kendileri o duruma getirmiştir.
Bu arada unutmadan: milliyetçilik bir çocukluk hastalığıdır.
Saygılar.
-
Sevgili tsusedyou kapitalizm zaman zaman krize girer. Krizlerini iyi analiz etmek gerek. Krizlerin en kaba değerlendirilmesi, Kar'dan zarar etmesidir. Kardan zarar etmesi inisiyatifi elden bırakmama demektir. İşçi ve emekçiler, sosyalistler alternatif olmadığı sürece kapitalizmde kriz olur, kardan zarar ederler. Ama inisiyatifi elden bırakmazlar. Mesele Marksizmin ırzına geçmek değil. Objektif gerçekleri objektif değerlendirmektir. Üstelik marksizmin ırzına da geçmiş değiliz. Marksizm emek sömürüsünüsü kabak gibi ortaya koymuştur. Ve biz de bu sömürünün hala devam ettiğini görüyor ve söylüyoruz. Marksizm yalnız kapitalizmin krizlerini ele almaz, aynı zamanda yerine konulacak bir sosyalist düzeni de ele alır. Yerine konulaca sosyalist bir düzen eksik ve yetersiz ise, kapitalistler alternatifsiz demektir ve krizlerini bir şekilde atlatırlar. Sosyalistler kapitalistlerin krizlerinden yararlanırlar ama kendileri hazır değilse, işçi ve emekçileri örgütleyerek, bilinçlendirerek sosyalizm hedefine yönlendirememişlerse kapitalistler krizlerini atlatırlar.
sevgiler.
Sevgili Drekinci
Böyle bir yazı okuduğuma inanamıyorum. Krizlerde kardan mı zarar ediliyor? Kardan zarar edilmesi demek gene bir miktar karın elde edilmesi demektir. Demek biz bunca yıl yanlış biliyormuşuz. Demek ki kar miktarı düşünce işveren batıyor, bütün işçiler işsiz kalıyormuş. Yani 5 milyar kar ederken bu kar 4 milyara düşerse şirketler batıyormuş. Sevgili drekinci kriz aşırı üretimin yeterli olarak satılamaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Zaten meta satılamıyorsa demek ki kar daha meydana gelmemiştir. Kar daha meydana gelmeden işveren nasıl kardan zarar yapıyor?!
Sizin bahsettiğiniz doğal süreç içindeki marksizm de çok farklı. Marx kapitalist sistemin doğal süreç içinde sosyalistler tarafından ele alınmasıyla değiştirileceğini değil, kapitalizmin artık yürüyemez duruma gelerek bizzat kendi kendisini yok edeceğini ve yerini sosyalist sisteme bırakacağını söylemektedir. Yani bu süreç içerisinde gelip liberallerden sistemi hop diye devralan bir sosyalist grup yok.
Sosyalistlerin liberallerden sistemi devralıp sosyalizm uygulaması seçeneği, öngörüldüğü üzere işçi sınıfının harekete geçmesiyle oluşan devrim seçeneğidir. Siz bu iki durumu birbirine karıştırmışsınız.
Saygılar.
-
İsviçre bağımsız ülke. AB ülkesi de değil. Kendi iç işlerine kimse karışamaz.
Minare bir simgedir. İsviçre'nin göbeğinde bir İslam simgesi taşımasının anlamı ne?
Adamları bayrakları bile haç.. Hristiyan kökenli ülke..
Türkiye'de bir İsviçre kilisesi inşan edilmesine siz sıcak bakıyor musunuz?
Hadi belki utanıp da olsun diyebilirsiniz ama, diyanet buna izin verir mi?
İstanbulda çan kulesinde koca bir kırmızı haç olan bir kilise inşasına izin verilir mi?
Buna Müslüman Türk'ler kabuslarında bile izin vermezler.
Siz bu iletinizle hiç samimi değilsiniz.
Hep bana zihniyetini hala sürdürüyorsunuz.
Bıraksalar ve mümkün olsa İsviçreyi fethedip bir İslam ülkesi yapmak istersiniz.
Ya da her tarafını cami ve minare ile doldurur, adamları haraca bağlarsınız..
Sizi gidi insanlık düşmanları sizi. .
Kimi kandırıyorsunuz..
Sevgili hacı
Ne alakası var şimdi. Türkiye de Avrupa Birliği üyesi değil. Peki AIHM'in aldığı kararlar Türkiye'yi bağlamıyor, yaptırım olarak uygulanmıyor mu? Karar AIHM'e götürülecek ve %100 iptal edilecek. Siz de burda etekleriniz zil çalarken hevesiniz kursağınızda kalacak. Siz resmen hukuk düşmanısınız, elinizden gelse mahkemeyi etkileyip kararı engellersiniz. Kararın ne olacağı belli, neden bu kadar zorunuza gidiyor? Bu arada size müslüman olduğumu söylemedim, saldırı için yanlış yerden girip baltayı taşa vurdunuz. İsviçre medeni bir ülke olabilir; ama bu karar gibi hukuğu hiçe sayarsa olacaklar bellidir. Ayrıca bunun yaratacağı sonuçlar altından da kalkamazlar. Öyle veya böyle bu karar geri çekilecek. İzlemeye devam edin diyorum
Saygılar.
-
Yurtsever, buna cevabın?
Yazdığın ortodoks sosyalist tekerlemeler de forumda çok kereler tartışıldı. Arama motorunu kullanmanı tavsiye ederim.
Sevgili Astur
Durumu sürekli çarpıtıyor ve demagogluk yapıyorsun. Bu yüzden sana cevap verme gereği görmüyorum. Nedense devlet müdahalesini kabul eden liberaller olduğunu söylemek istemiyorsun. Ne zaman çarpıtmalarla değil de gerçeklerle tartışırsan o zaman doğru bir zeminde ilerlenebilir.
Saygılar.
-
Değerli kardeşim,
Ben sarhoş muyum ki iki de bir bu tür laflar ediyorsun?
Hoş değil ama.
Sizinle paylaşabileceğimiz herhangi bir fikirsel etkinliğimiz olamayacağını gördüm.
Durum budur.
Estağfurullah efendim, ne haddimize, ben öyle demek istemedim. Sizi kırdıysam özür dilerim.
Saaygılar.
-
PES!
Ben buna ne yazayım şimdi?
Bensiz devam edin.
Sevgili MrGuitar yarın sizi ayık bir şekilde de bekler ve tartışmaya kaldığımız yerden devam ederiz. Yarın hatalarınızı szin de farkedeceğinize eminim.
Saygılar.
-
Sevgili MrGuitar
İşçinin yarattığı değer, işverenin know-how'u ve tüm riskleri ile birlikte üstlendiği girişimi ile anlam kazanır ve ihdas olur. Üretim teknolojisini çekip alırsanız geriye sadece kaba kuvvet kalır ki bu güç tek başına asla değer üretemez. Hatta bu kaba gücün yaşamı tehlikededir, tıpkı traktörün icadıyla artık sadece ahırda bir değer üretebilecek olan öküz gibi, ilerleyen teknoloji ve makileşmeyle birlikte amelelik de tarihin çöplüğüne gömülecektir.
Sayın MrGuitar doğrusu bu iletinizle beni afallattınız. Böyle çarpık bir söylem beklemiyordum sizden. İşçi metayı işlemezse işverenin metası hiçbir işe yaramaz. Oysa siz işçiyi işverene muhtaç gibi göstermişsiniz, bilakis işveren işçiye muhtaçtır. İlerleyen teknoloji vb söylemleriyle postmodernist hezeyanlar ortaya dökmek, insanlığın belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı zamanları beklemek biz sosyalistlerin işi değildir.
Kaba kuvvet tek başına nasıl değer üretemiyormuş, çok merak ediyorum. İşçi örneğin bir evinin içindeki bir taşı oyup kap-kacak yapamıyor mu? Serbest piyasa ekonomisinde sistem için vazgeçilmez sınıfın işçi sınıfı olduğunu pekala biliyoruz. Üretim teknolojisi yokken, teknoloji gelişmemişken dünyada işçi yok muydu? Bu paragrafın hangi hatasını düzelteyim, nerden başlayayım bilemiyorum.
Diğer yandan, emeğin fiyatının belirlenmesi konusunda yaptığım açıklamaların üzerine söylediklerinizden bir anlam çıkaramadım. Arz-talep olgusunu iyi anlamak gerekiyor. İşçi sendikaya gerek duyuyorsa zaten zavallı bir konumdadır gibi acaip bir şey söylemişsiniz ki bunu dikkate almam olanaklı değil. Size önerim, sendikalı işçiyi bir yana bırakıp, ondan çok daha kötü durumda olan hizmet sektöründeki adaletsiz anarşiden söz etmeniz olabilir. Türkiye'de işten atılan işçinin tazminat hakkı olduğunu ve işsizlik sigortasında devasa bir fonun birikmiş olduğunu da anımsatmak yerinde olacaktır.
İşten atılma durumu keyfi değil, kriz durumunda ortaya çıkarsa, şirketin batmasıyla oluşursa ne olacak, bunu anlatabilir misiniz? İşsizlik sigortasında devasa bir birikim asla gerçekleşmemekte, bu insanca bir yaşam için yeterli bile olmamaktadır. İşin ilginç tarafı kapitalizme iman etmiş olanlar işverenin kontrol edilemeyen sermaye birikimini fazla bulmaz da 3 lira işsizlik sigortasını devasa diye nitelendirir.
Son olarak, grev, işçinin elinde yaşamsal bir silahtır, grev hakkı tanınmasın da demiyoruz, ne var ki bu gücün kötüye kullanıldığı da dipdiri önümüzde durmaktadır. Şimdi sorunların çözümü üzerinde konuşabilmek için daha gerçekçi bakmak ve önceden bilinmesi gerekenleri anlamak, tartışmanın sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu göstermiştir sanırım.
Sevgili MrGuitar eğer siz grevi yaşamsal bir silah olarak tanımlarsanız, zaten işçinin bir zavallı olduğunu itiraf etmiş olursunuz. İşçi emeğinin değerini artırabilmek için ya tehdit edecektir ya da o paraya talim edecektir. Biz buna iki ucu .oklu değnek demekteyiz. Biz olaya son derece gerçekçi yaklaşmakta ve serbest piyasa ekonomisinin son derece çarpık bir sistem olduğunu görmekteyiz.
Bu yanlışlarla dolu yazınızı, saatin ileri olması ve uykulu olmanıza bağlıyorum.
Saygılar.
-
Liberal ideolojiyi benimsemiş insanları kast etmediyseniz, kimi ettiniz?! Kafamıza göre herkese liberal diyebiliyor muyuz?!
Bir şeyin olmadığının kanıtı olmaz bu arada.
Sevgili Astur
Müdahale edilen bankalar, işletmeler, bunların yöneticileri liberal değildiler de kapitalizmin içine sızmış sosyalist işbirlikçiler miydi?
Saygılar.
-
Liberal görüş içinde bu konuda karşıtlık yok. Klasik liberaller, minarşistler, anarko-kapitalistler vs. hep beraber bu duruma karşılar.
Durumdan hoşnut kalan "bir sürü liberal" kimlermiş? Bir iki örnek istesem?
Ben liberal derken yazar, bunu savunan profesörleri falan kastetmedim. Sevgili Astur sonuçta devletin binbir güçlükle kurtarıp müdahale ettiği bazı yerler vardı. Siz bunların hiçbirinin liberal olmadığını mı iddia ediyorsunuz? Eğer bunu iddia ediyorsanız, ben de sizden kanıt isteyeceğim.
-
İşverenlerin hepsi liberal miymiş? Ekonomik krizde ABD devleti müdahale etmesine etti, buna tepki verenler de ABD'deki libertarian'lar oldu. ABD'de herkesin liberal olduğunu falan nereden çıkarıyor insanlar gerçekten anlamıyorum.
Bu arada eski nickin neydi forumda?
Sevgili Astur
Liberal görüş içerisinde karşıtlıklar ayrı bir tartışmanın konusu. anarko-kapitalistler bu duruma karşı çıkıyor olabilir; ama şu anki kriz sisteminde bir sürü liberal bu durumdan oldukça hoşnut kaldı değil mi? Yani aman bizi kurtarmayın, serbest piyasa sisteminde kaybettik diyen olmadı. Siz gerçekten kriz patlak verdiğinde anarko kapitalistlerin de yardımı reddedeceğine inanıyor musunuz?
Bu arada eski nickin neydi forumda?
Bu kısmı pek anlayamadım. Bu foruma bu akşam saat 6 sularında kayıt oldum.
Saygılar.
-
Bu kısmı delillendirmezseniz yalancı olduğunuzu düşünmek durumunda kalacağım.
Sevgili Astur
Benden ne gibi bir kanıt beklemektesin? Kriz durumunda devlet liderleriyle işverenlerin partilerindeki konuşma kayıtlarını mı vereyim, yoksa bunların 5 çayı sırasında seri şekilde çekilmiş fotoğraflarından bulunan dudak okuma dökümanlarını mı? Son ekonomik krizde ABD duruma müdahale etti mi etmedi mi? Bankaları kurtarmak için ek bir bütçe yarattı mı?
Saygılar.
-
Yalancıyı ...?!
Sevgili Astur?
Alıntı yaptığım kısmı pek anlayamadım açıkçası, anlamak istemediğim şekli çok kaba gibi gözükmekte.
Saygılar.
-
Sevgili MrGuitar
Eşitsizlik hayatın kendisinde var. Her bireyin emeği, eşit üretkenlikte değildir. Kimi ustanın elinde çıkar bir esere bazı durumlarda paha piçmek olanaksızdır, kısacası işçilik kalitesine ve üretkenliğine göre, arz-talep içinde belirlenecek bir karşılığa sahiptir. Bu durumda, emeğin fiyatı da yine arz-talebe göre belirlenecektir. Amerika'da bir temizlik işçisinin saat ücreti 8 $'dır. Bu kimi zaman, emek arzının düştüğü durumlarda 15 $'a bile çıkabilir.
Evet, eşitsizlik hayatın kendisinde var. Üstelik tam olarak irade dahilinde gerçekleşmeyen bir eşitsizlik de doğada fazlasıyla mevcut. Eşitsizliğin olması eşitsizliğin kullanılmasını gerektirmez. Talep durumunda işçinin ücretinin arttığını söylemişsiniz. Açıkçası bu sadece havada kalan bir söylemdir. Çünkü gerçekte bu böyle değildir. Yaptığı işi, emeğinin ürettiği nesneyi satan işçinin kendisi değildir. İşveren işçinin yarattığı şeyi satar ve bundan maksimum kar yapabilme durumuna bakar. İşverenin kar yapabilmesi için de satış fiyatı ve işçiye ödediği ücret arasında maksimum fark olması gerekmektedir. Bunun için de işçiye ödenecek miktarın düşürülmesi gerekir. Bahsettiğiniz gibi değişik sektör veya kurumlarda eğer işçininaldığı ücret iki katına kadar çıkabilse dahi, işveren bunun çok daha üzerinde kar yapmaktadır ve işveren ücreti dilediği gibi belirleyebilme hakkına sahiptir. Haksızlıktan bahsetmişken, işverenlerin emeğin değerini belirlerken son derece başına buyruk şekilde hareket etmesinin de haksızlık olduğunu belirtmeden geçmemeliydiniz.
İşçi işverene ve işveren de işçiye muhtaçtır. İşçiler grev silahları gerektiği gibi kullanarak, kimi durumlarda hakettiklerinin üzerinde bir ücret bile koparabilirler. Sendikal örgütlenmenin kökleştiği gelişmiş ülkelerde, hatta bizim ülkemizde bile bunun örneklerini görmek mümkündür.
Hakettiği ücretin üzerinde söyleminizi neye göre belirlediniz çok merak ediyorum. İşçinin hakettiği ücret nedir ki, hakettiğinin üzerinde ücret aldığı gibi bir kanaate vardınız? Sendikal örgütlenmeden bahsettiğimize göre, demek ki bireysel olarak işçinin işveren karşısında hiçbir etkinliği yoktur. İşçiler sendikalaşmak zorunda kalıyorsa, bu işçilerin bireysel olarak işverenler karşısında bir hiç olduğunu gösterir. Ayrıca işçilerin durumu tehlikelidir, kriz durumunda sorgusuz sualsiz kapının önüne koyulma tehlikeleri vardır, durumlarının pek de güvenceli olduğu söylenemez. Çalıştıkları zor şartlardan bahsetmiyorum bile.
Devletin ekonomiye müdahalesinin doğurduğu vahim sonuçlar, uygulanıldığı ülkelerin deneyimleriyle sabit bir olgudur. Serbest rekabetin hakim kılınması esastır.
Önelikle krizler sadece devletin müdahale etmesiyle oluşmaz. Üretim ve tüketim miktarları arasında bir uçurum olduğu an kriz patlak vermektedir. Liberaller de bu kriz durumunda devlet babanın piyasaya müdahale etmelerinden son derece hoşnuttur. Yani liberalizm bize dokunma ticaretimizi yapalım; ama başımız sıkışırsa gel kıçımızı kurtar demektedir. Liberallerin bir karar vermesi gerekmektedir, devlet müdahale etmeli midir, etmemeli midir? Ortalık güllük gülistanlıkken etmesin, kriz patlak verince devlet baba bizi kurtarsın. Bunun pek çelişkili bir durum olduğu görülüyor açıkçası.
Saygılar.
Durmak yok, yola devam !
in ATEİSTCAFE
gönderildi
Benden neden korkacakmışsın? Senin rezil bir pislik olman sana yeter. Çok güzel birşeymiş gibi bir de göğsünü gere gere darbeyi savunuyor.
Umarım darbe olur da sizi alıp size de iki tane jop sokarlar. O zaman size girenin ne kadar sert olduğunu anladığınızda belki aklınız başınıza gelir.