Jump to content

kikima

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    217
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne kikima kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 2 hours ago, democrossian said:

     

    Benim söylediğim de mecazi veya soyut değil. Eskiden zindanlar cehennem olarak kullanılırdı. Girenin cesedi bile dışarı çıkmaz, zindanın toprağına karışırdı. Bu bazen çıkılması olanaksız derin bir çukur veya vadi gibi doğal bir cehennem de tabii ki olabiliyor. Sonuç olarak dini cehennem kavramı bundan kaynaklı. Konunun özü bu...

     
     
     
     

    Siz de haklısınız, zindanlar cehennem gibiydi. Ama benim dediğim 'gibi' değil. Cehennem denen yerin bizzat kendisi ortadoğuda bir vadi diyorum. Adı da Cehennem Vadisi (Ci-Hinnom ya da Ci-henna) vadisi, turistik olarak da gidip görebilirsiniz. Cehennem kavramı da o vadinin birebir kendisinden gelmektedir. Orada insanları birebir yakarak cezalandırıyorlardı. Aşağıdaki kırmızı yer ibrani dinlerde geçen cehennemin birebir kendisidir. Şehir büyüyünce Kudüs'ün içinde kalmış.591b6530d22e3_ScreenShot2017-05-16at2_45_57PM.thumb.png.f349120cb22deb860c40478ac5dd8b8b.png

    Screen Shot 2017-05-16 at 2.47.10 PM.png

  2. 21 hours ago, Kogro said:

    Bana göre, hiçbir şey hakkında söylenen her şey, benim için hiçbir şeydir. 

     

    Internet üzerinden Lawrence Krauss'un Yoktan Var Olan Evren adlı 1 saatlik konuşmasını bulup izledim. Evrenin hiçbir şey olduğunu ve ona da hiçbir şeyin hakim olduğunu söylüyor ve bu da demek oluyor ki adamın elinde hiçbir şey var. Bir anlığına düşündüm, kavramaya çalıştım ancak çok saçma geldi. Hiçbir şey, hiçbir işe yaramaz, bu kadar basit.

     

    Hiçbir şeyden hiçbir şey çıkıyor dese bile, evrenin hiçbir şey olduğu kesin mi? ve hangi nedenle evren hiçbir şeydir? Hangi açıdan hiçbir şeydir? Ya benim okuduğum kitapların, araştırmaların, yazdığım yazıların hepsi bir salaklıktı ve adamın dediklerini anlamadım (onca yıllık birikime rağmen) ya da ben haklıyım. Eğer bir gün beni buna inandıracak bir şey olursa, tabii ki de hiç tereddüt etmeden evrenin hiçbir şeyden yaratıldığına inanacağım, kabullenmemek gibi bir şey söz konusu değil fakat şu anda da beni ikna edebilen bir şey yok.

     

    Benim deizmi desteklemem, diğer insanların ateizmi desteklemesi, dünyadaki 4500 diğer dini ve her çeşit inancı reddetmesi demektir. Bu, o dinlerden birine inananlar için de geçerli. Biraz beyin kullanılırsa, mantık kullanılırsa, duygular bir kenara atılırsa, en doğru şey bulunur. Ben bunu yaparak deizmi buldum çünkü duygular kişiden kişiye değişir, özneldir. Ama mantık dediğiniz şey nesneldir, herkes için aynıdır, kanıtlanabilir. Ben, İslam'a, ona inananlar aptal veya terbiyesiz olduğu için inanmamazlık etmiyorum, mantıksızlıklar ve çelişkiler içerdiği için inanmıyorum. Diğer 4500 dine de bu sebepten dolayı inanmıyorum. Yani sebep aynı.

     

    O zaman İslam'a mensup olan 1 milyar insan, mantıklı şeyi düşünemiyorlar mı? Evet, düşünemiyorlar. Bence bunun sürü psikolojisi ile alakası var, insanların etraflarındaki koşullar ile alakası var. Örneğin, 7 milyar insan küfrediyorsa, bu iyi bir şey midir? Bu eylem herkes yaptığı için birden bire doğru bir şeye dönüşür mü? Tek bir kişi küfretseydi kötü mü olacaktı?

     

     

    Kitabı okumadan bu kadar yazmanıza inanamıyorum, bir de okusanız neler yazacaksınız demek ki. Düşünmek iyi tabii ama önce bir de okumak da gerek. Bariz bir şey, bir saatlik konuşma kitabın içindeki bütün kuramı anlatmaya yetmez. Yukarıdaki yazıdan benim anladığım kısaca diyorsunuz ki: ''Kitabı okumadım ama konuşmasını dinledim, bence söyledikleri çok saçma çünkü ben anlamadım ve ikna olmadım. Bence, dinler konusunda da ben haklıyım herkesin benim gibi düşünmesi en mantıklısı olur.'' Ne diyeyim bu mantık (felsefi teknik anlamda) yeteneği ile size kolay gelsin bu hayatta.

  3. 18 hours ago, democrossian said:

     

    Böyle cehennemler her toplumda vardı. Toplumlar sadece insan yerine koydukları ve öfkelendikleri kişileri normal şekilde öldürürlerdi. Kilisenin işkence ederek öldürdüğü cadıların bile ruhu !!! şeytandan !!! kurtarılmaya çalışıldığı için işkence edilirdi!

     

    Fakat bazı kişileri insan yerine koymaz, bunları elleriyle cezalandırmaya tenezzül etmezlerdi. Onları böyle "cehennem"lere atarak kendi kendilerine ölmelerini sağlarlardı. Bu tarz bir yerin Selçuklu Devletinde de olduğunu kazıda gözlerimle gördüm. Bunu görme şansını elde etmiş çok ender kişilerden biriyim. Basın yayın kesinlikle görmedi. Ne yazık ki bu tarihi kalıntılar orijinal halleriyle korunamayıp ranta kurban edilerek yok oldu. Öyle alıp taşları müzeye koymakla tarihi koruyamazsınız.

     

    Selçuklu cehennemini ayrıntılı anlatmamayım, içiniz kararır. Korkunç bir yerdi. Ömrümde böyle korkunç bir şey görmedim.

     

     

    Benim söylediğim mecazi bir şey değil. Arap yarımadasında belli bir yerden söz ediyorum Ge-hinnom ya da Ge-hanna vadisi olarak bilinen yer. Bugün hala gidip gezebilirsiniz. Tamamen olduğu gibi fiziksel bir yeri kastediyorum hiç soyut filan değil.  

  4. 23 hours ago, Kogro said:

    Çünkü ateizm, Büyük Patlama'yı hiçbir gücün yaratmadığını söyler, bu benim için epey saçma. Hiçlikten hiçlik oluşması şaka gibi. Bana göre mutlaka bir güç olmalı, bir şey olmalı. Ben buna inanıyorum, ama onlar her şey tesadüf diyorlar, buna inanmıyorum.

     

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Lawrence_Krauss

     

    Lawrence Krauss Kanadalı kuramsal fizikçi yeni kitabı 'A Universe From Nothing' bunu anlatıyor. Onun yeni kuramına göre bütün bunların hiçlikten çıkmış olması olası görünüyor. Bilginize...

  5. On 5/7/2017 at 01:08, skeptikal said:

    Neden o zaman "kutsal" kitabında "Cehennem insanların mutsuz olacağı yerdir." dememiş de ateş demiş? İnsanları tehdit etmiyor da ne yapıyor? Hacc 19 da kaynar sudan bahseder. Yani yakma üzerine olduğu belli. İnsan yanarken konuşur ama örnek video atmamı istemezsin sanırım. Yanarken bir şeyler yapmaları zaten kitap yazarının saçma bir hayal gücü olduğunu ve hatalı tasavvurlarda bulunduğunu gösteriyor.

     

    Cehennem dünyada bir yerin adıdır. Ge-hinnom or Gehenna vadisi gerçekten de eski çağlarda insanları yakarak cezalandırdıkları bir yer idi. Tevrat, İncil ve Kuran'da buraya gönderme yapılıyor. Bakınız: https://en.wikipedia.org/wiki/Gehenna

  6. 10 hours ago, Godless Crusader said:

    Şu başlığı biraz toparlayalım, özünden saptı. Sonuç olarak, kabaca bir figür vermeniz gerekirse, sizce Türkiye'de yüzde üzerinden dinsiz oranı kaçtır? Ne kadarı içine kapanıktır, bu oran ne zaman Avrupa'daki seviyesine ulaşır? Tahminlerinizi alalım.

     
     

     

    Kişisel fikirler olacak bir iş değil bu ama açıkçası kayıtlı müslüman sayısı gerçeği yansıtmamaktadır. Ülkenin %1'i agnostik, %1 Deist %1'i ateist olsa 2.500.000 kişi eder. Ama yine de kişisel fikir soruyorsanız bence bu oranlar her kategori için en az %3-5'lerdedir. Ancak Avrupada'ki düzeye ne zaman ulaşır sorusuna umut dolu bir yanıt veremeyeceğim. Zira bu eğitim karmaşasında özgür düşünce hergün kan kaybediyor. Geriye bile gidebiliriz.

  7. Benim bu konuda bir kuramım var aslında: Şimdi efendim şöyle Allah ve melekleri Cebrail,  Mikhael filan bunlar aslında uzaylı. Yörüngedeki uzaygemisinden dağın içindeki radyo alıcısına konuşuyorlar. Muhammed de yavrum yazık kaza ile kendini bu radyo alıcısının yanında bulmuş ve dinlemeye başlamış. Onlar yukarıdan 'biz şunu ettik, bunu yaptık' filan diyorlar çünkü Amiral, binbaşı, yüzbaşı filan çoğul bir grup uzaylı da o yüzden. Bu arada Kuran'daki kesiklikler, mantıksız kopukluklar da radyo sinyalindeki kopuklukla açıklanabilir. Nasıl bir taşla iki kuş... Şaka şaka... :)

  8. 'Tanrı' eski Türklerin dinindeki Tengri'den gelmektedir. Tengri ya da bugünün Türkiye Türkçesindeki Tanrı ibrani dinlerin allahı ile aynı kişi hiç değildir. O mavi göktür. Tengricilik der ki 'Bütün insanlar ve bütün dinler kusurludur. İnsanları dinlerine ve ırklarına göre ayırma, gönüllerine bak.' Herkesin doğayı gözleyip kendi vicdanıyla davrandığı bir din Tengricilik. O kadar doğa temelli ki pis ellerini derede yıkarken sudan onu kirlettikleri için özür dileyen insanlar var. Bir bebek doğduğunda ağaç dikmek, mezarın üzerine ağaç dikmek, dilek ağaçları vs. gibi alışkılar hep Tengricilikten kalma bize. Bu Tengri anlayışının birbirinden farklı insanları kapsayıcılığının bir yansıması Osmanlı imparatorluğunda bir çok dinin üyelerinin birlikte göreceli olarak barış içinde yaşamasını sağlamasında görülebilir. Tanrı sözcüğü bana çok daha kadim onbinlerce yıllık eski ve bilge Türk dinini anımsatıyor. Orta doğunun Allah'ı ile Orta Asya'nın Tanrı'sını birbirine karıştırmayalım lütfen. 

  9. Ben şu anda yurt dışında okuyorum. Burada üniversite kitaplığında bulduğum bir ansiklopedideki 1988-1989 civarlarında yapılmış bir istatistiğe göre Türkiye'nin %88'i kayıtlı müslüman, bu Alevileri ve müslüman kayıtlı görünüp aslında ilgisi olmayanları da kapsıyor, %6-8'u diğer dinlerden Yahudi, Hristiyan vs. ve % 4-6 ateist and deist görünüyor. Ama bu tabii neredeyse 30 yıllık bir istatistik. Ben bu rakamların çok daha değiştiğini düşünüyorum.  Geçenlerde Tengrici bir gençle yapılan bir röportajı izledim 'Biz 3-4 milyon kişiyiz aileden Tengriciyiz hiç islama dönmedik' dedi. Öyle şaşırdım kaldım. Belki bu insancıklar da müslüman kayıtlı olabilirler. Demek ki gerçekten de iyi bir istatistik gerekiyor. 

  10. Niye bilmiyorum ama hadi de ki kuran elestirilemez: ama kurana inanan insanlarin adaletsizlikler karsisinda duyarsiz kalmalarini kurana baglamalari elestirilebilir. Kurani ve islami elestirmeyelim hadi, peki kuranin ve islamin gercek inananlari olduklari saviyla ortalikta dolasan insanlari, yani kendi beyanatlariyla kuranin ve islamin gercek temsilcilerinin davranislari da kutsal midir? O da mi elestirilemez? Elimizde varligi ve yoklugu ile ilgili bir delil bile olmayan bir "yer"deki adaleti tartismak ise... biraz suyunun suyu oluyor bence...

  11. Tanrının mantıgını kavramak zordur . Kitabı okuyup kendi mantıgımızda çelişkiler bulmamız , çelişkili oldugu anlamına gelmeyebilir .

    Çok daha karmaşık, etkili, kapsayıcı ve hiç bu kadar kör gözüm parmağına çelişkiler barındırmayan yüz binlerce kitap varken: Şu kadar binlerce yıllık felsefe varken ve mantığın teknik olarak suyu çıkmışken bu ifadeye katılmak için geçerli bir gerekçe göremiyorum. Bu sadece bahane kokuyor bana...

    Hem kutsal kitapları hemde doğanın işleyişini derinlemesine araştırmamız gerekir .

    Kesinlikle katıldığım bir ifade kutsal kitapları okuyalım. Toplasanız 1000 sayfayı biraz geçer hepsi zaten.

    Sonra da doğanın işleyişine dönelim yüzümüzü ve onu araştıran "bilim"e. Şöyle kaba saba bir araştırma bize yüz binlerce sayfalık uçsuz bucaksız bir kitaplık listesi çıkarır zaten. Kolay gelsin.

    Bu yüzden kütüphaneler dolusu kitap okumana gerek yoktur . Maneviyat başka birşeydir .

    Bu ifadeye de hiç katılamayacağım: Ben... mmm... biraz okudum... biraz çok okudum aslında... Ve her okuduğumla maneviyatımın zengişleştiğini gördüm. Sayfalar eklendikçe arkaarkaya hiç bir kutsal kitabın tek başına ya da hepsinin toplam olarak (onları da okudum birden çok kere) veremeyeceği bir derinleşmeyi sadece kitap okuyup düşünerek edindiğimi düşünüyorum.

    Bence maneviyat, zihinsel zenginliğinizin duygusal dünyanıza yansımasıdır. Sadece maneviyat arz eden kitaplarla ve boşlukta düşünerek edinilebileceğini sanmıyorum.

  12. Eskiden yazlari çalıştığım ofiste bir yabancı uyruklu arkadaş da vardı. Bizim çocuklardan biri sordu ona "sen tanrıya inanıyor musun?" diye. O da (işte ben bir güce inanıyorum aşamasında bir arkadaş) "Ben bir güce inanıyorum." dedi.

    Beriki sürdürdü :

    " peki kiliseye gitmiyor musun burada?"

    "Hayır!"

    "Ama tanrıya inanıyorsun"

    "Ama dinlere inanmıyorum!"

    "Ama nasıl olabilir bu?"

    Ben burada devreye girdim tek tümce:

    "Tanrıya inanmakla din adamlarına inanmak aynı şey değil tabii..."

    Çocuk dondu kaldı! Hiç düşünmemiş bunu bana uzun uzun inanamaz bir ifadeyle baktı, kafasının içindeki dişlilerin yerlerinin değiştiğini gözlerimle görebildim. Hoş bir duygu...

    Çevremde dürüst, güvenilir sözünün eri biri olarak biliniyorum. Sık sık insanlara, kendi beyinleriyle düşünmelerini ve bana inanmamalarını gidip bir kaynaktan doğrulamalarını söylerim. Bu onları şaşırtıyor biraz ama düşünüyorlar da. Bu yöntemle kitaplara ve ansiklopedilere alıştırdığım öğrencilerimiz sayısı az değil.

  13. Sıradan bir demokrasi durumu olarak benden farklı düşünen bazı arkadaşlarım sordular: "Neden hayır diyorsun?" diye. Ben de bu nedenle referandumda oylanacak maddelere ilişkin rahatsız olduğum bazı noktaları dile getirmek gereği duydum. Bunun duygusal bir yanı yok. Tasarıyı okudum. Notlar aldım. Farklı görüşleri de okudum ve karar verdim.

    Bilmem hatırlar mısıniz "Çiti çiti Bang bang!" diye bir müzikli film vardı, işte bu öneri bende oradaki cadının arabası izlenimini uyandırıyor, istediğimiz şeylerle dolu bir gizli kafes. Aşağıdakiler tamamen kişisel düşüncelerimdir. Hiç kimse katılmak durumunda değildir. Günlük hayatlarımızda gereğinden fazla alışılır duruma geldiği üzere benden farklı düşündüğünüz için kızmam, kırılmam, fikrinizi değiştirmek için sizi itelemem. Sadece benzer olgunlukta davranmanızı umabilirim.

    Parti kapatma davasının TBMM'nin iznine bağlanmasını örneğin abes buluyorum. Referandum'dan sonraki 30 gün içinde yapılabilecek uygulamalara yer veren geçici maddeyi ciddi bir boşluk ve hatta tehdit olarak görüyorum. Yüksek Askeri Şura'nın alacağı askerle ilişik kesme kararlarının yargıya götürülmesinin önünün açılmasını da yanlış buluyorum. Yüce Divanın vereceği kararlara yargı yolunun açılmasını ise oldukça manidar buldum diyebiliriz.

    Bunlarla birlikte Adalet bakanının HSYK'nın başkanı olması ve Adalet Bakanlığı Müsteşarının kurulun doğal üyesi olması ilkeleri değiştirilmemiş, bunun yargının bağımsızlığına açık bir engel olduğu ise bir sır değil sanırım. Sonra bir parti hakkındaki kapatma davası (herhalde bundan korkuyorlar) referandumdan önce bile açılmış olsa referandumdan sonraki kanunlara tabi olacak! Halbuki bir kanun değişikliğinde ancak o gün ve sonraki tarihlere ait işleyişleri bağlayıcılık koyabilirsin! Güçler dengesini altüst edecek ve yargının bağımsızlığını yok edecek bu tasarıyı, içerdiği onayladığım bazı maddelere rağmen bütünsel olarak onaylıyamıyorum. Rest ortada: "...bütün değişiklikler bir bütün halinde halk oylamasına gidecek..." yani yerse... Ama ne yaparsınız işte ben de emrivakiye hiç gelemem tabiatım böyle...

    Kısacası ödün vermeyi kabul etmiyorum.

  14. Benimkini kaybettim, yeniden okumak istiyorum. Tübitak'ta baskısı tükenmiş, yeniden basacak gibi de durmuyorlar. Kabalcı'da yok, ideefixe'de de yok, sahaflarda da yok! Kuzey yayınlarının yayın haklarını aldığını basacağını duydum ancak tamammen dedikodu gibi geldi bana. Kuzey yayınları henüz konuyla ilgili sorumu yanıtlamadı. Kimilerinin topluca alıp depolarda sakladığına ya da yaktığına dair de dedikodular var... Bilemiyorum... Online var mı? Online olursa çok mutlu olurum... Bildiğiniz online adres varsa paylaşın lütfen... Teşekkürler.

  15. Benim birakmamin 4. yili. Highone kesinlikle hakli az dayanin bir daha asla donemezsiniz. Benim birakmam imkansizdi, niyetim de yoktu. Ama Allen Carr'in kitabini okudum ve "gercekten cok sacma bunu icmek yaa naapiyorum ben?" dedim. Uc gun sonra da biraktim. Gunde 3 paketi buluyordum. Yapabilirsiniz. Gercekten, ben yaptiysam herkes yapar.

  16. Çocukluk saflığın ve duygusallığın zirvesi demektir.İslama göre tüm çocuklar günahsızdır.Çocuklar dışarıdan olumsuz bir müdahale olmadığı sürece yaratıcıyı bulabilir.Çünkü yaratılan her insanın yapısı tek yaratıcıyı tanımaya çok müsaittir.

    Ateist çocukları:toplumdan soyutlanmış, toplumun inanışlarına ters düşen baba ve annenin çocuğu olmaları nedeniyle bir yabancılaşma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.Neden ve nasıl gibi temel sorularına ebeveynlerinden alacakları o inanılmaz kafa karıştırıcı insanın yaratılış gerçeğine uymayan cevaplar çocuklar için zor bir imtihanın başlangıcıdır

    Çocuk;bu dünya ve evren kimin eseri (doğal olarak çocuk bu soruyu soracaktır çocuk da olsa bir eserin mutlaka yaratıcısı olduğunu kavrayacaktır)

    Ateist:biz yaratılmadık tesadüfen oluştuk.dedelerimiz de maymun.bir evrim sonucu oluştuk

    Çocuk:ne korkunç biz hayvan dan mı türedik

    Çocuk:biz ölünce nereye gideceğiz

    Ateist:bir yere gitmeyeceğiz sonsuz bir yokluktur bir ölüm

    Çocuk:ne kadar acı

    bence ateistler bir daha düşünsün en azından çocukları için....

    (gerçekten çocuğu olan ateist arkadaşlar bu topicte ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.)

    Benim gercekten cocugum var! Bu durumda sanirim gerceklerden konusabilirim:

    Cocuklugun safligin zirvesi olduguna tamamen katiliyorum. Ancak duygusalligin zirvesi oldugundan emin degilim. Cocuk inanilmaz derecede gercekcidir. "Cocuklarin disaridan "olumsuz mudahale" (cok tarafli bir deyis)olmadikca yaraticiyi bulabileceklerini" kim soyluyor? Bunu ogrenmek istiyorum. Bunu soyleyene soracaklarim var; Bu sahis hic Platon okumus mu? Arkasindan Aristoteles'i gormus mu? Locke'dan ve Russel'den ve sunca yillik egitim bilim tarihinden ve bu tarihin iceriginden haberi var mi? Psikoloji bilgisi lisedeki haftalik 1 ders saatinden mi ibaret yoksa hic mi yok? Pedagoji sozcugunu duymus mu? Duymakla kalmayip konusunu biliyor mu? Konusunu biliyorsa iceriginden ne haber? Butun bunlari gectim hayatinda gercekten merakli bir cocukla yanliz basina 1 hafta gecirmis mi? Yoksa kisir kafasiyla salliyor mu?

    "Neden ve nasıl gibi temel sorularına ebeveynlerinden alacakları o inanılmaz kafa karıştırıcı insanın yaratılış gerçeğine uymayan cevaplar çocuklar için zor bir imtihanın başlangıcıdır"

    Neden?

    Nasil?

    inanılmaz kafa karıştırıcı

    yaratılış gerçeğine

    1. Gercekte olmayan bir seyi gercek saymaya tip dilinde ne denir?

    2. Yaratilis gercegi savi "Neden?" sorusunu nasil yanitliyor?

    3. Yaratilis gercegi savi "Nasil?" sorusunu nasil yanitliyor?

    Bu sorularin yanitlarini yasamin baslangicina dair bilimsel yaklasimin tezini "Fantasia" uzun metrajli cizgi filminin birincisinde yaklasik 2 dakikalik bir bolumde bulabilirsiniz. Gercekten hic kafa karistirici degil. Ve hatta eglencelidir izleyin oneririm.

    Çocuk;bu dünya ve evren kimin eseri (doğal olarak çocuk bu soruyu soracaktır çocuk da olsa bir eserin mutlaka yaratıcısı olduğunu kavrayacaktır)

    Yok oyle olmuyor. Cocuk hic boyle bir soru sormuyor. Yaklasik 600.000 soru soruyor ama bunu hic sormuyor. Uzgunum ama bu onermeniz tamamen temelsiz.

    Bakiniz bir cocuk dunyayi kulagi, burnu, gozu, agzi ve eliyle tanir. Bir cocuk, bir insan yavrusu tamamen nesnel gerceklere odaklidir. Onun tek derdi vardir: Hayatta kalmak!

    Yemek ister, dokunmak ve dokunulmak ister. Konusabildigi zaman ilk yaptigi sey cagirmak ve yemek talep etmektir.

    3 yas civarinda nesnel cevresi ile ilgili sorular sormaya baslar, aslinda tek bir soru: " BU NE?"

    Siz de yanitlarsiniz: Agac, kus, cocuk, araba, bebek, kahve, bebek arabasi, top, kum, kova, sehpa, tas, masa, ucak, sandalye, caydanlik, kase, kalem, uzum, kitap, pantolon, kolye, dis macunu, hardal, kasik, bez, havlu, tursu, bilgisayar, halka, domates, kavanoz, kitaplik, canta, anahtar, kayisi, kilit, cam, bardak, cam bardak, simit, dugme, tavuk...

    Ve arkasindan ikinci soru gelir: "Niye?"

    Burada diyalog soyle gelisir:

    " Bu NE?"

    " Agac"

    " Niye?"

    "...!?... meyva versin diye!"

    "Peki o niye?"

    "Kuslar da yesin, biz de yiyelim, diye"

    "Peki o niye?"

    "Beslenelim diye"

    "Peki o niye"

    " Buyuyelim diye"

    "Peki o niye"

    ...Boyle gider...

    6 Yasi dolaylarinda:

    Cocuk sorar: " Anne bu kuvetteki su nerden geldi?"

    Anne" Musluktan"

    "Oraya?"

    "Borudan"

    "Oraya?"

    "Sebekeden" (Burada bir parantez acilip sebeke nedir o anlatilir)

    "Oraya?"

    "Barajdan" (burada da baraj anatilir)

    "Oraya?"

    "Nehirden"

    "Oraya?"

    "Yeralti kaynagindan"

    "Oraya?"

    " Yagmur yaginca topraga dusen sular topragin altina suzulmus oradan"

    "Yagmur nasil olmus?"

    ... Kisaca butun donguyu anlatirsiniz, cok karisik mi bu yanitlar? Sanmiyorum. Sorular tam tersi yonde de baslayabilir "Bu su kuvetten nereye gidiyor?" (...donguyu tersine anlatirsiniz)

    Benim cocugumla aramda yukardakilere benzer guvenle soyleyebilirim ki binlerce diyalog gecti...Yani gunde bunlardan 10 tane olsa ki daha fazla siz hesaplayin 3-5 yili.

    Hepsini yanitladim, bilmedigimi ogrendim, sikilmadim, usanmadim, kurtulmaya calismadim, keyif aldim hatta... Ve ogrendim ki dusunmek ogrenilen ve ogretilen bir sey.

    Benim cocugum suyla, volkanlarla, bulutlar, taslar, otlar, cicekler, agaclar, kediler, denizler ve yildizlarla ilgili bir dolu soru sordu ama hic Bu dunya ve evren kimin eseri? diye sormadi. Bir kere bile! "Bu dunya nasil olustu?" dedi. Bunu da basitce anlattim, ve hatta heyecanli bir masala cevirdim cok eglendik.

    Bakin gercekten ilginc "biz oluce nereye gidecegiz" diye de hic sormadi (demek ki bu da sizin on kosullulugunuza bagli gercekte uzerine dusunulmemis bir soru). Ancak "Biz olunce ne olacagiz?" diye sordu. Ben de gercegi soyledim: "Topraga karisacak ve agac olacaksin. En sevdigin agac hangisiyse onu olmayi secebilir ve mezarina dikilmesini isteyebilirsin onceden."

    Benim cocugum anasinifina gidene kadar boyle bir yaratici fikri hic kendiliginden olusmadi kafasinda! Hic! Bununla ilk karsilastiginda da gelip bana sordu "Anne allah nedir?" yanitladim "Bir cok insanin bu dunyayi, icindekileri, seni, beni, evreni ve herseyi yarattigina, biz insanlari denemek icin dunyaya koyduguna, iyi davranirsak odullendirecegine, kotuluk yaparsak atesle yakarak cezalandiracagina inandiklari bir guc" bana pis pis bakti "Sen inanmiyorsun buna herhalde" " Ben inanmiyorum, ama sen kendin karar vereceksin inanip inanmamaya" dedim o da bana " Sacmalama lutfen!........ Eve donerken bakkaldan mandalina alalim mi?" dedi.

    Aslinda herseyi bilinen bilimsel bilgilere dayanarak bu kadar basitce anlatmak mumkun...Ama yetenek meselesi tabii...

    Ve cocuklar bunu anlar... Onlar cocuk aptal degiller...

  17. Hayatimda bu kadar sacma bir baslik gormedim.

    Her insan yasadigi ekmek yedigi topragi savunur!

    Buna ulu manitu'ya tapan kizilderililer de dahil, yuzlerce yil gerilla yontemleriyle burnundan getirdiler beyaz adamin...

    Vatani sevmenin ya da satmanin allah inanciyla ilgisi yoktur (bkz. isbirlikci, arkadan satan, yalaka, somurge arap ve musluman devletleri.). Vatani sevmenin Vatan sevgisiyle ilgisi vardir.

    Bir insanda allah inanci olmamasi vatan sevgisi olmamasi demek degildir, bunlar ayri kavramlardir. Ancak belli ki sizin icin boyle degil!

    Acaba allah inanciniz ugruna vatani satar miydiniz ben de bunu sorguluyorum simdi o zaman? Nitekim ornekleri gorulmemis degil hem de pek cok kere...

  18. Kesinlikle katiliyorum. Universite buyuk cogunluk icin buyuk zaman kaybi. Gereksiz. Bu ulkenin her alanda calisana ihtiyaci olur. Yanliz ben Lise sona kadar olan egitim sisteminin sil bastan duzenlenmesi gerektigini dusunuyorum.

    -Insanimiz nasil bilgi edinilecegini ogrenmeli.

    -Binbir tane aklinda kalmayan ezber yapmaktansa saglikli dusunerek sonuca ulasmayi ogrenmeli.

    -Kaynak kullanmayi ogrenmeli.

    -Kitap okuma aliskanligi edinmeli. Beyaz dizi olsun yine de okusun...

    -Yemek yapmak, musluk tamir etmek, butce idaresi, alisveris listesini dogru yapmak ve kullanmak, ve hatta tornavida ve cekic kullanmaya kadar giden gunluk hayatta illaki bir gun gereken ama asla konusu olmayan konular okullarda gundeme gelmeli. (Uzaktan kumanda pili degistirmekten aciz kadinlar var bu memlekette, bunlari gordukce kadinligimdan utaniyorum ayip yahu!?...)

    -Lisedeki matematik cok fazla ve gereksiz ayrica dusunmeyi de ogrenmiyor kimse... Kesinlikle matematik hafifletilmeli, ilk okul matematigi yeter de artar bol bol... Sanki herkes muhendis olacak memlekette...

    -Bu ulkede soyle bir durum var: Diyelim ki matematikcisiniz, gercek matematikci yani formuller teoremler gak guk... Lisede matematik dersi veremezsiniz. Ama yarim yamalak bilin matematigi, egitim fakultesini (iyi yapanlara lafim yok ama sayica azlar) arka kapidan bitirseniz dahi gidip ders veriyorsunuz.

    -Diyelim ki ressamsiniz bu boyle, diyelim ki piyanistsiniz boyle, kimya muhendisi olsan kimya dersi veremezsin, felsefe icin de ayni gecerli...

    Iste asil katliam budur...

    Bu yukarida saydigim isleri profesyonel duzeyde yapan insanlar icin pedagojik formasyon tas catlasa 1 haftalik bir kurstur, cunku zaten hic biri kara cahil degildir... Ama oyle islemiyor iste...

    ... Ve boyle...

  19. Cok sacma sapan bir baslik olmus...

    Ya Felsefe hakkinda hic bir fikriniz yok iskembeden salliyorsunuz, ya dalga geciyorsunuz, ya da sacmalik sizsiniz sayin forum sahibi...

    Acikli bir sekilde bu basliktaki sayiklamalariniz bile felsefe yapmaya giriyor... Ancak tabii ki gercek bir felsefi dusunme disiplininden cok uzaksiniz...

    Felsefe bilmenin bilgisidir. Nasil bilinebileceginin bilgisidir. Dusunmenin yontemlerinin arastirilmasidir. Dusunmenin araclarinin arastirilmasidir. Felsefe bir insan arastirmasidir.

    Bilim ilerledikce felsefeye olan ihtiyac da azalmaz tam tersine artar. Cunku, insani bir felsefeyle temellendirilmeyen bilimle ancak ucuncu sinif makine muhendisi olurusunuz. Saplantili bir takim yaklasimlarin tuzagina dusup Doktor Mendel de olabilirsiniz tabii.

    Lisedeki felsefe dersinde gercek bir filozofla karsilasmadiginiz icin uzgunum, yine de size felsefenin sacmaligi uzerine felsefe yapacak yetiyi vermis sanirim...

  20. Allahın yapabileceği herşeyi sayabilirmiyiz? Sayamamamız onun yapabileceği şeylerin sonsuz olduğunu göstermez mi? Doğadaki herşeyi ve yanında kendi boyutumuzda olmayan şeyleride saymamız gerekicek..(hybercube olayını bilenler, bilirler 4. boyut meselesini)

    aynı şekilde ilmi içinde sonsuz ilim derken ilminin bir hesabı varmıdır? Olmaması sonsuz olması manasını getirmez mi ??

    saygılar

    Allahin yapamiyacagi bir ya da bir kac seyi saysak nasil olur? (bkz. surusune bereket forumlar...)

    Bu bir anda yapabilecegi seylerin sonsuzlugunu ortadan kaldirir mi kadirmaz mi?

    Dunyadaki her kum tanesini bir numarayla etiketlemiyor olmamiz onlarin sonsuz oldugunu mu gosterir?

    Sonsuzluk nedir? Tanimlayiniz...

  21. bu şekilde yaşmak zor mu sorusuna pek cevap verilmemiş.Aslında bu bayramda ateistlere olan acıma hislerim nedense daha fazla arttı....

    Hic zor degil yildizlarda kayar... degil... Tam tesine ben hala gururluyum hic bir canliya kiymadigim icin... Ya siz?

    Benim hayatimda olan insanlari hatirlamak icin bayrama seyrana gereksinimim yok. Onlari her daim goruyorum. Onlar da beni bir zahmet bu bayrami bayramdan saymadigim ve kutlamadigim icin hos goruyorlar. Iyilik yapmak icin de daha buyuk sevap olacak bir tarihi beklemiyorum... Hic zor degil iyi insan olmak ve disaridan bir geleneksel yaptirima da gerek yok. Karsiliginda da dunyanin daha iyi bir yer olmasindan baska hic bir beklentim yok tum inananlarin aksine... Insanlarla olan iliskilerim emin olun daha saglikli, daha durust, daha gercek.

    Mutlu olmak ya da mutlu etmek icin bayrami beklemek!?

    Bazi gunlere digerlerinden daha cok onem vermek? Sanki digerleri daha onemsizmis gibi!?

    Butun hayatinizi gecirilmesi gereken bir ceza olarak goruyor ve gun sayiyor olmak!?

    Gelecek daha guzel bir yasamin umuduyla elinizdeki belkide tek gercek yasami kafanizin icindeki dort duvarin icinde yasamak!?

    Ben bunlarin tam tersini yapiyorum... Asil ben bu yuzden aciyorum sizlere iste... Keske ozgurlugun, ozgur dusunmenin ve bu kosullarda bagimsiz olarak iyi olmanin gucunu herkes duyabilse... Bu guc sizi cennet umuduyla yaptiginiz iyiliklerden cok daha fazla mutlu ediyor inanin cunku bilinc altinda ya da ustunde hic art niyet yok cok daha saf...

  22. Koyunları- sığırları canlı canlımı yiyorsun :lol:

    Bazen bazi seyleri anlamamak icin ozel bir ilac mi kullaniyorsun?

    Bir canliyi oldurmek geriye donusu olmayan ve insani sonsuza kadar degistiren bir esiktir. Bu esik bu forumdaki kimileri icin cok eskilerde kalmis ve onemsiz olabilir ama ben henuz gecmedim o esigi. Ve bu yuzden benim icin cok onemli... Nasil anlatsam bazilari icin bekaretin onemini dusunun ondan on milyon kat onemli benim icin...

    Ayrica Kasaptan aldigin etleri sen mi olduruyorsun? Bicakliyor musun o okuzu her hafta? Haftalik alisverisinin bir parcasi mi karnini yarmak okuzun ya da boynunu koparmak tavugun? Degil! Ve bunu anlamamak icin ayak diriyorsun (inat etmek anlamina)... Ha tabi sen her hafta yedigin eti oldurup, karnini desiyorsan, elinde bir bicak ve ustunde bir onlukle pirzolalarini parcalayip aksam yemegine yetistiriyorsan o ayri... ya da yerken bununla ilgili fanteziler kuruyorsan o baska... Simdi soyle bana sen gectin mi bu oldurme esigini?

  23. Yanlız hayvan kesmek konusunda ateistler biraz duygusal mı ne ?

    Vejeteryenler konuşsa hak vericem de et yiyenler bu konuda atıp tutmasa iyi olur gibime geliyor.

    Sirin :)... Sanirim ateistler de muslumanlarin hayvan kesmek konusunda biraz "duygusuz mu ne?" oldugunu dusunuyor.

    Ayrica daha once de belirttigim gibi yemek ile onu oldurmek ayni sey degil...

×
×
  • Yeni Oluştur...