-
İçerik sayısı
1.119 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
Arthur S. kullanıcısının paylaşımları
-
Siz bayansınız ve türbanlısınız sanırım. Bu kadar beylik bir laf ettikten sonra, ancak bayan ve türbanlı olmanız lazım ki, altta ki görüşleri belirtmeniz açısından çelişki içerisinde olmayabilesiniz. Her neyse önemli değil. Bence bütün bireylerin tercihleri serbest bırakılmalı. Reşit değil diye çocukları baskı altında tutmanın kutsanacak bir tarafı yok. Ama gelin görün ki, bu 18 yaşını geçmişlerin reşitliği ve kendi kararlarını bağımsız verebilirmişliği, liberal bir hayalden öte, gerçekle bağlantısı bulunmayan bir şey. Üniversite öğrencisi takar ama üniversite dışında.
-
Şu soruya cevap verecek bir babayiğit liberal yok mu? Türban yanlıları nerdesiniz?
-
Uzasın uzasın. Yeni eğlenmeye başladım, nereye gidiyorsun? Ergenliğin psikopatolojisinden çakıyormuşsun gibi, birde bahsetmekle tehdit ediyorsun. Seni muhattap almıyorum zaten, kimsin ki sen? Düşüncelerini muhattap alıyorum onlarda senin sapkın kişiliğini tamamlıyorlarsa ben ne yapabilirim?
-
Basitleşme. Senin evladın olacağıma boynuma değirmen taşını bağlayıp, karşıyaka iskelesinden atarım kendimi. Entellektüel geçinen bir babam olmasındansa, piç olmayı bile yeğlerim. Ayrıca senin çocuk sahibi olabileceğini pek sanmıyorum. Senin demenle çalışmıyor parmaklarım, kendine gel, seni gerizekalı, ister cevap yazarım, ister destan düzerim. Kim olduğunu sanıyorsun sen?
-
O başlık kilitlendiği için sana buradan cevap veriyorum. Amma duygusal adammışsın ya, iki güleryüz gösterdik diye, tartışmalarda da hoşgörülü davranma zorunluluğumuz neye dayanıyor? Normal sohbet başka, tartışma başka, zoruna mı gitti? Biraz profesyonel ruha sahip ol. Bu kadar duygusal olup provakasyona gelme sende. Adam gibi hiç bir şey koyamayıp ortaya, sonrada beni suçlamanda ayrıca komik kaçmış. Liberal solcu musun sen? İşine geldiğinde liberal gelmediğinde solcu ayakların var. Komedisin. Benim ne bildiğime sen karar veremezsin ama irade konusunda ki zırvalarından sonra hoş görüyorum. Edi
-
Çok haklısın. Ama susmuyorlar bir türlü. Her başlığın gelip içine ediyorlar. Bir zamanlar yöke bağırıp çağırırlardı. Şimdi dillerine bile almıyorlar. Bu ne iki yüzlülüktür anlayamadım.
-
Çok güzel bir yazı olmuş. Paylaşım için teşekkürler.
-
Ya hep ya hiç, bu mantaliteyle bir şey tartışılmaz. Bana kalsa kimse türban takmasın. Üniversitelerde ve bütün kamu kurumlarında yasak olmasıda benim açımdan yeterli. Neyse beni burada polemiğe çekmeyin, konu dağılıp duruyor. Dileyen varsa gelsin hodri meydana.
-
Türbanın üniversitelerde yasak olmasını savunuyorum. Dileyen biri varsa, hodri meydanda tartışabiliriz. Ayrıca ekleme yapmak istiyorum. Bu tartışmalara yeterince girdik, dileyen baş örtüsü hakkımız adlı başlığa göz atabilir. Yani artık sıktı.
-
Hiç heyecan var mı Dostum? Biraz paylaşabilirmisin?
-
Amacım buydu. Ulaşmışım. Utanabildiğine göre hala iyi niyetine güvenebilirim. Ve sana saygı duyarım. Gayet iyi anladım. Aslında mantalite uyuşmazlığı var. Senin beni anlayamamana neden bu. Süper bir çıkarım. İmzalık bir ileti. Buradan itibaren ayrılmaya başlıyoruz. Nedeni şu, sen iradeyi varsayıyorsun dolayısıyla, mutlaklığı, kesinliği, mükemmelliği. Bu da tanrı inancının bir gereği tabii. Ama burada yinede birbirine zıt işleyen iki irade varsayımın, kabak gibi duruyor ortada. Kadir-i mutlak allahın iradesi ve tek tek insanların iradesi. Allah açısından değilde, tek tek insanlar açısı
-
Önceside var tabii. Bak queen bunu demiş. Ve ardından sen bunu söylemişsin. Saygılarımla...
-
Burası bir forum, düşüncelerimizi paylaştığımızı sanıyordum. Bir iletiyi bana yazmana gerek yok, istediğim yerden cevap verme hakkına sahip olduğumu düşünme hatasına düşmüşüm. Queen ile tartışıyordun. Ne tartıştığınızıda gayet iyi biliyorum. Haklısın damdan düşer gibi araya dalmışım. Kusur işte bağışla.
-
Ayrıca şunu belirtmektede fayda var. Sana karşı niyet okusam bile, bunu kötüye yormamalısın, iyi niyetli olduğunu düşündüğüm için, saygılarımla, demekten kendimi alıkoymuyorum.
-
Bu sadece bir latifeydi. Niyetim saygısızlık değildi, yanlış anladıysan, özür dilemiş bulunayım. Bak Bergüzar şimdide beni anlama özürlü yaptın. Tamam canın sağolsun. İfaden şuydu; üzerinde istediğin gibi yaşayabildiğin bir dünya. Yanlış anlaşılacak ne var burada? Bir açıklama getireceğine sürekli beni gerizekalı ve anlama özürlü gösterme çabasındasın. Saygılarımla... Bunu sana yazdıktan sonra, bu yaptıkların zoruma gitmiyor değil.
-
Her yer vatan toprağı kardeşim. Ben bayrak dalgalanan her yerde yaparım. Ama tercihim, komando olursam, daha gönüllü yaparım .
-
Haklısın. Bazıları kendi çocuklarını bile beslemiyor. Sokak hayvanı gibi sokak çocukları terimi doğuyor. Onun için evde insan besleyin demek çok ağır kaçar. Sadece şunu ileri sürebilirim, hayvansever iyi niyetli beyler, hayvanlara döküp, barınaklar vs. yapacaklarına, önce o insan yavrularını, sokak çocuklarını nasıl kurtarabiliriz gibisinden bir düşünceyle hareket etseler, biraz daha güvenilir bir niyete sahip olabilirlerdi gözümde. Ama sokak çocukları gibi bir terim kullanılmakta olduğu sürece, bu hayvanseverlerin sevgisinin ego tatmininde öte geçmediğini ileri sürebilirim. Ayyy zavallı kedi,
-
Hayırlı tezkereler kardeşim. Bende peşinden gelcem zaten. Sen önden git bana yer yap .
-
M.S. 80 yılında yapımı bitmiş olan Kolezyum, 55 bin kişilik seyirci kapasitesine sahipti. Bu herhalde, soruna yeterince tatmin edici bir cevap oluşturabilir.
-
O kadar geniş bir alana yayılmış bir imparatorluğun, başkentini ihya etmek için zorlanacağını, düşünmüyorum.
-
Yine yanlış hatırlamıyorsam . Köleleride nüfus sayımına dahil etmiyorlardı. Bir Roma vatandaşının 2 köle sahibi olduğu varsayımıyla bu nüfus 2 katına katlanabilir. Bu bilgi doğruysa .
-
Yanlış hatırlamıyorsam, Roma nüfus belgelerine göre, M.S 1000 yılında yapılan bir nüfus sayımında, Romanın nüfusu 3.000.000'un üzerinde bir rakama tekabül ediyordu.
-
Biraz geç oldu ama. Bergüzar altta ki ifadeler bana ait değil sanırım. Üzerinde nasıl yaşayacağına karar verdiğin dünya varsayımından sonra, ne anlamalıydım acaba? Beni gerizekalı yerine koymaya devam edersen, sana olan ufacık saygımda kalmayacak bilesin. Saygılarımla... Fark ettiysen bu kelimeyi pek sık kullanmıyorum.
-
Hoşgeldin brutal. İyi ki geldin valla. Sıkıntıdan patlayacaktım . Duygulara pozitif ve negatif olarak bakan sensin. Bence bu bir hata. Övünç duymak için çabalamak, bence insanı yıpratan bir durum, ya da bir ideal duruma ulaşmak vs. bunların hepsi yıpratıcı. Bu yıpratıcı duygulardan arınmaya çalışıyorum en azından. Çabalamaktan vazgeçmek, rahatlık vermiyor mu sana? Suçluluk duymak ve sorumluluk ise cidden insanı çok geren duygular, bu bezlerde tarağım yok artık.