Normal Forum Görünümü: Bağdat, Buhara ve İskanderiye
Ateistforum > ATEİSTFORUM > ATEİSTFORUM
Sayfa: 1, 2
Hocam19y
''İnsanlık bilim ve kültür tarihi, yüzyıllar önce üç ünlü kütüphanenin yok olması sonucunda bir daha yerine getirilmesi imkansız büyük kayıplara uğramıştır. Bunlar Bağdat, Buhara ve İskanderiye kütüphaneleridir.
750-1258 yılları arasında hüküm süren ve Abbasiler devrinde, başta Aristoteles, Platon ve Sokrates olmak üzere eski Yunan düşünürlerinin, Süryani yazarlarının eserlerinin Arapça’ya çevrilmesiyle birlikte çok parlak bir bilim ve kültür hayatı doğmuş, Bağdat’da kültür, bilim ve felsefe ağırlıklı eserlerle dolu dünyanın en büyük kütüphanesi meydana gelmiştir. Abbasiler devrine son veren Moğol Hakanı Hülagü, Bağdat’ı aldığında göçebe kültürünün içgüdüsel davranışı ile ilk olarak Bağdat Kütüphanesi’ndeki tüm eserleri Dicle nehrine atarak yok etmiştir. Hepsi el yazması olan kitapların mürekkeplerinin, Dicle’nin sularının haftalarca bulanık akmasına yol açtığı bilinmektedir.''


Katkılarınızı bekliyorum

(Mümkünse yerli yada yabancı kaynak vererek)





ph34r.gif
orhan11
Site'de de bulunan, asagidaki eski yazimi konuya yardimci olur dusuncesiyle yapistiriyorum;



İskenderiye kütüphanesi, antik dönemlerin bilinen en büyük kütüphanesidir. Fakat ne yazık ki tamamen imha edilmiş, hatta geriye tek bir kitap (tomar) bile kalmamıştır.

İskenderiye kütüphanesine yapılmış vandal saldrı, hiç süphesiz düşünce ve bilgiye karşı yapılmış ilk saldırı değildir. Fakat bağnaz kafaların insan hafızasına yaptığı en önemli darbedir. İnsanlığın en büyük birikiminin İskenderiye'de yok edilmiş olması, insanlığın birikimlerine daha önce yapılan diğer saldırıları unutturmamalıdır:

- M.Ö 740'larda Babil kralı, kendisi ve ailesini konu etmeyen bütün kitapları imha ettirmiş,

- M.Ö 213 yılında Çin imparatoru arkeoloji dışındaki bütün kitaplari nehirlere attırmış,

- M.S 54 yılında din adamı Paulos Efes kütüphanesinde bulunan pagan ve doğu dinlerine ait kitapları yok etmiş,

- M.S 476 da yine Efes de 100.000'in üzerinde el yazması bir yangında yok olmuş,

-M.S 640 da Araplar İran'i işgal ettiklerinde sayısız el yazmasını yok etmişler,

-Ve tarihin tanıdığı en vahşi toplum olan Moğollar, 11. ile 13. yuzyıl arasında, saldırdıkları ve işgal ettikleri her yerde milyonlarca kitabı imha etmişler...

Başlık konumuz İskenderiye kütüphanesine yeniden dönelim; büyük İskenderin ölümünden sonra, Mısır bölgesi Ptolemaios hanedanının eline geçti. Aristotales'in öğrencilerinden Demetrios Atina'dan kovuldu ve İskenderiye'ye sığındı ve Ptolemaios'un koruması altına girdi. Ptolemaios Demetrios'a her türlü imkanı sağladı ve büyük bir kütüphane kurmasını istedi(M.Ö 250). Böylece kurulan kütüphanede her türlü eser saklandığı gibi, dünyada bulunan bütün kitaplar yazman köle'ler tarafından çoğaltılarak, kütüphaneye ilave edilmeye başlandı. Kısa zamanda 700.000 papirüs tomarı oluşturuldu. (Milli kütüphane de 1 milyonun biraz üzerinde kitap olduğu düşünülürse, İskenderiye kütüphanesinin büyüklüğü anlaşılabilir)

Aynı dönemde İskenderiye kütüphanesi ile boy ölçüsebilecek bir kütüphane daha bulunmaktadır; Bergama (Pergamon) kütüphanesi. Roma'lıların yönetimi altında bulunan Bergama kütüphanesinden, Antonius tarafından 200.000 parşömen tomar'ın alınarak, Kleopatra'ya hediye edildiği ve bunların da İskenderiye kütüphanesine konulduğu üzerine bilgiler bulunmaktadır.

İskenderiye kütüphanesinin, M.Ö 47 yılında Sezar'ın İskenderiye'yi işgali sırasında, limanda çıkan bir yangın nedeniyle büyük bir bölümü yok olmuştur. Kasıtlı mı yoksa kazaen mi olduğu hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Sonrasında kütüphane yaklaşık 700 yıl sürecek, yeniden toparlanma dönemi yaşamıştır. Fakat asıl ve nihai felaket M.S 639 yılında gelecektir; Arap-İslam işgalcileri. 639 yılında, Arap-İslam Halifesi Ömer'in emri ile, bu muhteşem kütüphane geriye tek bir kitap kalmaksızın tamamen imha edilmiştir...

İslam Halifesi Ömer'in verdiği imha emri ilginçtir;

"Kütüphanedeki kitapları inceleyin, Kuran'a aykırı bir şey varsa tamamını yok edin. Kuran'a aykırı bir şey yoksa yine yok edin; nasıl olsa hepsi Kuran'da yazıyor."

Bu ahlaksız emir İslam dünyası tarafından haklı bulunup unutturulabilir, fakat insanlık tarihi İslam'ın bu vahşiliğini asla unutmayacaktır!
Hocam19y
Teşekkürler Oğuz,

Gerçekten ibret verici bir olay!

İslamın neden ülkeleri geri bıraktığı bu tür uyğulamalarsan belli!

****

''Buhara Kütüphanesi’ni İbni Sina yaktı

Tarihte yok edilen ikinci büyük kütüphane Samanoğulları Devletine ait Buhara Kütüphanesi’dir ve yok edilme sebebi ve yok eden çok ilginç bir kişidir. Samanoğulları; Horasan Maveraünnehir, Kirman, Cürcan, Rey ve Taberistan bölgelerini içine alan bir devlet kurmuşlardı. Bu devletin hükümdarlarından Nasroğlu Nuh, kendisine çok acı veren bir hastalığa yakalanmış, ancak doktorlar bu hastalığı tedavi edememişlerdi. O dönemde şöhreti oldukça yaygın yeni ve genç bir hekim tavsiye ettiler. Bu genç doktor İbn-i Sina idi. İbn-i Sina o sırada henüz 17 yaşında idi ve dini ilimler başta olmak üzere; tıp, matematik, astronomi, fizik, kimya, tarih, felsefe gibi devrin bilinen tüm ilimlerini ayrıca Arapça, Farsça, Yunanca, Latince, Süryani ve İbrani dillerini çok iyi bilen gerçek bir dahiydi. İbn-i Sina’yı Samaoğulları Devleti’ne davet ettiler, Nasroğlu Nuh’u tedaviye başladı ve çok kısa bir zamanda iyileştirdi. Bunun karşılığında İbni Sina para yerine, o sırada kendi haline terk edilmiş ve kapalı duran kütüphanenin Hafız- Kütüp’lüğünü, yani müdürlüğünü istemiş, Nuh, bunu hiç de önemsemeyerek kabul etmiştir.

İbn-i Sina “Seyranü’l Hikme” diye anılan bu kütüphaneye girdiği zaman, hakiki bir hazine ile karşılaştığını anladı. Burada her türlü bilime ait hiç duyulmamış tek nüsha sayısız kitap vardı. İbn-i Sina bunu fırsat bilip gece gündüz bunları okudu, önemli gördüklerini ise ezberledi. Uzun bir süre kütüphaneden çıkmadan çalıştı notlar aldı. Sonra bir gün kütüphane tamamen yandı. Böylece tüm bilgiler de İbni-i Sina’ya kalmış oldu. İleride yazacağı kitapların kaynakları bilinmeyip, hepsinin kendi bilgisi olduğunun sanılması için Seyvanü’l Hikme’yi İbn-i Sina’nın bizzat kendisinin yaktığı ve bu büyük bilgi ve kültür hazinesini yok ettiği söylenmiştir.''

Hakan Çifçi

Hakan Çifçi'nin iddiası daha doğrusu kaynağına katılan var mı?
Ebu Leheb
dinlilerin çoğu kendi kitaplarından başka kitap tanımıyor. belki diğer kitapları kendi kitaplarına rakip görüyorlardır. bari kendi kitaplarınını okusalar. aziz nesin üstad herekese kuran okumayı tavsiye etmişti, keşke bu tavsiye gerçekleşseydi de tüm müslümanlar inandığı kitabı bi okusalardı..o zaman daha kalabalık olurduk! laugh.gif

şu diyanet o kadar bütçeye rağmen bedava kuran dağıtmıyor ya fitil oluyorum. kardeşim bas dağıt millet kuran okusun. okusun da görsün!
orhan11
Hocam,

Buhara kutuphanesinin Ibni Sina tarafindan yakildiginin iddiasi pek akla yatkin degil. Ustelik oylesi bir kutuphanedeki kitaplari okumaya insan omru yetmez. Adam ne zaman okudu, ne zaman yakti?

Bana biraz ucuk bir hikaye gibi geliyor, ama arastirmakta yarar var...

Bir kurcalayayim...
Hocam19y
İnternetteki kaynaklar:

''İbn-i Sina suçlu mu?



Yok edilen ikinci büyük ve önemli kütüphane ise Samanoğulları Devleti döneminde kurulan Buhara Kütüphanesi... Samanoğulları, Horasan Maveraünnehir, Kirman, Cürcan, Rey ve Taberistan bölgelerini içine alan bir devlet kurmuştu. Bu devletin hükümdarlarından Nasroğlu Nuh, amansız bir hastalığa yakalanmış, ancak doktorları bu hastalığı tedavi edememişlerdi. Kendisine, şöhreti oldukça yaygın yeni ve genç bir hekimi tavsiye ederler. Bu genç doktor İbn-i Sina'dır. Genç hekim, Nasroğlu Nuh'u tedavi eder ve kısa zamanda iyileştirir. İbn-i Sina para yerine, o sırada kendi haline terk edilmiş ve kapalı duran kütüphanenin kütüphane müdürlüğünü ister; Nuh da bu isteği hiç önemsemeden kabul eder. Gerçek bir hazinenin bulunduğu kütüphanede çalışmalar yapan ve hemen hemen bütün kitaplardaki bilgileri alan İbn-i Sina'nın bir süre sonra kütüphaneyi yaktırdığı iddia edilir. Sonraki yıllarda, bu kütüphanedeki bütün bilgileri kendisine aitmiş gibi sunduğu belirtilen İbn-i Sina'nın Seyvanü'l Hikme'yi bizzat yaktırdığı bir rivayet olarak tarihin acı sayfalarında yer alır.



I. Attalos'un yaptırdığı dünyanın büyük kültür merkezlerinden Bergama Kütüphanesi de benzer bir trajedi ile tarihin karanlık sayfalarındaki yerini alır.''

Özcan Ünlü

http://www.siraze.net/edebiyat/kose2/guzyorum8.htm

*****************

Hakan Çifçi

http://www.istanbullife.org/yokedilen-tari...kisa-tarihi.htm

http://www.makalem.com/Search/ArticleDetai...ARTICLE_id=1017

*****************

Ben Ancak gelecek hafta sonu büyük kitapçıları ve Milli kütüphaneyi ziyaret edebilirim.Biraz komple teorisi gibi ama araştırmaya değer!
Hocam19y
Oğuz,

Hafta sonu kütüphaneye gitme fırsatım olmadı,ancak bir kaç büyük kitapçıya baktım.İbni Sina ile ilgili bir kaç kitap vardı ,ancak Buhara Kütüphane'sinin yakılması ile ilgili doğrudan kaleme alınan bir kitap bulamadım.İbni Sina ile ilgili
kitaplarda tabii ki onun bulduğu buluş ve katkılardan söz edip onu öven eserler şeklinde yazılar yer alıyordu.Daha detaylı bir tarama ancak kütüphanelerden yada Türkiye dışındaki kitapçılardan bakılarak yapılabilir.


Bu bağlamda Hacı,Darvinist yada Kızılsakal'ın katkısı büyük olabilir.

Ben de araştırmaya devam edeceğim.Ancak internetteki iddialar her ne kadar komplo teorisi gibi görünsede incelemeğe değer.

Gerçekler ortaya çıksın...

Belkide burada bir ilke imza atarız
seckin
bazen düşünürüm ; bir şekilde geçmişe gitsem yapmak isteyeceğim şey ne olurdu diye ve kendime hep şu cecabı veririm: kitapçı,kütüphaneci,yazman ya da öyle bir şey; tıpkı şu an akademik kariyer yapmayı düşündüğüm gibi.

insan ancak yazarak sonsuzlaşır görüşündeyim.her ne amaçla yazılmış olursa olsun,hangi dilde yazılmış olursa olsun, kitap insanın doğayı yorumlamaya çalıştığının bir göstergesidir(tabii aşırma yazıları bunun içine katmak istemiyorum..)

kütüphanelerin yakılması ise insanlığa yapılmış olan en büyük kötülüktür.

okuduğum bir kitapta (adını hatırlayamıyorum) eski bir astronot şöyle diyor:

'yakılan endülüs kütüphanesinden bize birkaç kitap kaldı ve biz bu kitapların insanlığa kazandırdığı yorumla, aya çıktık.eğer bir kaç kitaptan fazlası kalmış olsaydı, yapabileceklerimizi düşünemiyorum bile...'

kitap yakılmasına karşı olduğum gibi; düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasına da karşıyım.kötüde olsa her düşünce ortaya gelip tartışılsın ki, gerçeğe bir adım daha yaklaşalım...

bunu biliyormuydunuz:
türklerle, arapların dini yayınlarından oluşan kütüphanelerine ve sadece din eğitiminin verildiği medreselerine pozitif bilimler girmiştir.
Hocam19y
Bu günde geçmiştede her türlü bilimsel çalışmada kaynak göstermek gerekir,tüm bilim adamları bunu yapar.Yazdıkları eserlerde Giriş,genel bilgiler,materyal metot,Çalışmanın sonucu ,tartışma(Literatürle uyumluluğu,uyumsuzluğu yada yeniliği..) ...yararlanılan kaynaklar(Literatürde).

Bildiğim kadarıyla İbni Sina eserlerinde kaynak gösterememiştir.
knz
aklıma geldi, iskenderiyede çok büyük bir deprem olmuştu,.
hiç bu konu da bilgi var mı ?

ibni sina nın hiç kaynak kullanması kütüphaneyi kendi yoksetsin veya etmesin onun araklama yaptığını gösterir.


şimdilik bişey diyemiyorum, ilginç bir konu hocam.
haci
Bence kanıtlanması ve dedikodan öteye gitmesi olanaksız iddialara iltifat etmemelisiniz. İbn-i Sina yazdıkları için elbette bir kaynak gösteremezdi... Çünkü tek kaynak kendisi idi. Yazdıklarının arasında bugün kabul edilen çok az gerçek bilgi vardı. Yine de İbn-i Sina’yı kundakçılıkla suçlamak ona yapılan en büyük haksızlık olmalı. Bahsedilen kütüphanelerde yanan kitapların geçmişe ışık tutmaktan başka bir yararı olamazdı. Ama yalnız o neden bile onları bir hazine olarak kabul etmeye yeter....

Arada bir 1900’lerin başlarında yazılmış tıp kitaplarını alır incelerim. Burada bir lokanta var.. Eski kitaplardan oluşmuş bir kütüphane ile iç içe... Yemeğinizi yedikten sonra eski kitapların tanesini bir dolara satın alabiliyorsunuz. Oradan epeyi eski tıp kitabı almış ve çoğunu birkaç gün sonra çöpe atmışımdır. Günümüzde bilgi, özellikle tıp bilgisi, hızla eskiyor. Önemsiz ve değersiz, hatta zararlı bir kavrama dönüşüyor. Eski tıp kitaplarına göz atmamın nedeni, bazı hastalıkları nasıl tanımladıklarını ve tedavi ettiklerini öğrenmek.. 1930 ve 1940’li yıllarda bile şimdi kolaylıkla tanınan ve tedavi edilen hastalıklar ne yeterince tanınıyor ne de tedavi edilebiliyormuş.. O kitaplardan kazandığım bütün bilgi işte bu...

İbn-i Sina dönemine giderseniz farklı bir durumla karşılaşabilirsiniz. O dönemde bilgi eskimiyordu. Yüzlerce, hatta binlerce yıllık bilgiler tazeliklerini koruyorlardı.. Çünkü bilimde ilerleme yoktu.. Bu nedenden dolayı o zamanının bilgisi, o zamanda yaşayanlar için son derece önemli idi. Ama o bilgilerin bizim için önemi, onların geçmişe ışık tutarak o zamanın anlayış ve mentalitesini göstermesi dışında, yok.. Ama dediğim gibi bu bile onların ardından ağıt yakarak dövünmek için yeterli bir neden... Ibn-i Sina’nın bir kütüphane yakacak kadar hırslı biri olduğunu sanmıyorum. Kanıtı olanaksız dedikodular iftiradan öteye gidemezler.
Selamlar
HACI
Hocam19y
Hacı,

İnternetteki iddiaları okuyunca insan şaşırıyor...Amerika'da İbni Sina için

ne diyorlar bilemiyorum?Tabii ki bizde çok saygıdeğer biri olarak

anılıyor.Amacımız tabii ki onu karalamak değil.Ancak yukarıdaki iddialar

neden ortaya atılıyor.Adam siyasetçi filan değil,sadece başarılı bir Müslüman

bilim adamı olduğundan mı?O da biraz düşündürücü...
haci
Sevgili Hocam
Bati'nin ne kadar rezil olabilecegini sen bana sor.. Ne kadar ahlaksizlik varsa Bati'da var. Tabii ne kadar guzellik varsa da orada var. Bati'li insan kendi ozu dahil, hemen herseyi sorgular.. Suclar. Kotuler.. Biz de korkarim sonunda Bati'nin bu tarafini taklit etmeye basladik. Bir ovunc kaynagimizi kendi elimizle yok ediyoruz. Hem de yalan ve iftiralarla. Hic bagislanacak sey degil. Kac tane sevdigimiz, ovundugumuz, guvendigimiz Musluman bilim adamimiz var?
Var olanlari da yok ediyoruz.
Bati'nin Ibn-i Sina'yi kotuledigini sanmiyorum. Bir iki serseri o konuda yazmis olabilir ama, biz bu suclamari savunmaliyiz..

Selamlar
HACI
Hocam19y
O zaman bu topike bu anlamda yazı yazmayayım.
Gauss
ABD'de Amerikali bir doktorun muayenehanesine gittim, bekleme salonunun duvarinda koca bir resim vardi. Resimde 3 adam vardi, bir yanda Hipokrat, diger yanda Galen, ortalarinda her ikisinin de ustadi gibi resmedilmis, bir elinde koca bir kitap olan bir adam, altinda Avicenna (Ibni Sina) yaziyordu.

Gurur duydum, cocuk gibi sevindim. Boyle degerlerimiz fazla yok zaten. Olanlari da bosuna karalamayalim, harcamayalim.
unver
Merhaba;

İskenderiye kütüphanesini ilk olarak Hristiyanlar yaktı diye biliyorum.Müslümanlara gelinceye kadar orada zaten çok az kitap kalmış.Kalanını da onlar yakmış sanırım.

Kim bilir;belki de İskenderiye kütüphanesinde dinlerin doğuşuyla ilgili ne bilgiler vardı!
orhan11
Unver,

Iskenderiye kutuphanesi ilk defa Roma'lilar doneminde yakildi (ya Romalilar tarafindan, ya da kazaen). Fakat o donemde Romalilar Hristiyan degillerdi. Zaten ortada Hristiyanlik diye bir din yoktu...
unver
Oğuz;

İskenderiye kütüphanesi Hristiyanlar tarafından yanlış hatırlamıyorsam M.S. 300'lü yıllarda yakıldı.O dönemde dediğin gibi Romalıların resmi dini Hristiyanlık değildi.Ama yine de Hristiyanlığı benimsemiş topluluklar vardı.Ama bir ihtimal Hristiyan olmayan Romalılar tarafından da yakılmış olabilir.
haci
Sevgili Hocam
Ben bu gibi konular tartışılmasın demiyorum. Ama tartışmaları spekülasyonlardan çok bilimsel gerçeklere dayatmaya çalışmalıyız. İbn-i Sina’nın yaşadığı zamanda bilim denen bir şey yoktu. Dolayısıyla İbn-i Sina’nın buluşlarını bilimsel olarak kabul edemeyiz. Ama onları yanlış kabul ederek çöpe de atamayız. Bilim bu günkü konumunu eski ve emprik olarak kazanılan bilgilerin birikimine borçludur. Bilim hala emprik yöntemlerden ve tesadüfi buluşlardan yararlanmaktadır. İnsan sağlığında bugün bile yararı olan bazı alkaloidlerin binlerce yıldır kullanıldıklarını biliyoruz. Dolayısıyla İbn-i Sina’nın kullandığı ilaçlarınb arada birb bazı hastalara iyi gelmesi beklenmelidir. İbn-i Sina’nın kaynak göstermemesinin nedeni, o zaman için böyle bir geleneğin mevcut olmamasıdır. Bugün buna mecburuz. Bilimin bugün anladığımız anlamda geçerli olmadığı bir zamanda bir yazarı kopyacılık ve hırsızlıkla suçlamamak gerekir. Bu yanlıştır.

Daha da ilginci istisnasız bütün kuramlarının yanlışlığı kesinlik kazanmış Freud, bugün için bile bir kahraman bilim adamı olarak kabul edilmektedir. Bu ne kadar doğrudur? Freud’un hiç bir kuramı kanıtlanmadığı gibi, hepsinin yanlış olduğu kanıtlanmıştır. Ne rüya tabirlerinde, ne de nöroz ve psikozların tanımında Freud hakldır. Hemen hepsini cinsellikle açıklamıştır. Bugün cinselliğin Fredu’un düşündüğü gibi ruh hastalıklarına neden olduğu reddedilmiştir. Aslında ruh hastalıklarının varlığı reddedilmiştir. Beyindeki her olayı materyelistik olarak açıklamak mümkündür. Onlara karşı ilaçlar dizayn edilmesinin sebebi budur. Bugün akıl hastalıkları ilaçlarla (materyelle) tedavi edilmektedir. Freud’un fiktif bir yazar, hatta bir şarlatan olmasına rağmen, günümüzde ondan hala sempati ile bahsedilmesinin ve isminin saygınlıkla geçmesinin nedeni, çok üstün bir yazar olmasıdır. Hiç bir eseri çağdaş bilimsellik eşiğini aşamamıştır ama, kitapları insanların gönlünü fethemiştir. O kadar etkili bir yazardır ki Freud, fiktif yapıtlarında kullandığı bazı terimler bugün hala kullanılmaktadır. İd, ego, süperego gibi terimler Freud tarafından ortaya atılmışlardır. Çağdaş tıbda onlar hiç bir şey ifade etmezler. Freud’un onlara verdiği anlamlardan yoksundur, bu terimler. Ama onları her gün yazılarımızda kullanmaktayız.. Hem de Freud’un onlara verdiği anlamı vererek kullanmaktayız. Daha dün diyebileceğimiz bir zamanda yaşamış olan ve bütün kuramları yanlışlanmış sahte bir bilim adamı olan Freud hakkında bile ileri geri konuşamıyorken, gelmiş geçmiş en büyük hekimlerden biri olarak adını tarihe altın harflerle yazdırmiş İbn-i Sina hakkında nasıl bu kadar rahat yorum yapabiliriz., bilmiyorum. Yine de bu tür tartışmalari yasaklayalim demiyorum.. Tartışalım. Ama adil olmaya da çalışalım.

Selam ve sevgiler

HACI
kitapsiz
Gurur duydum, cocuk gibi sevindim. Boyle degerlerimiz fazla yok zaten. Olanlari da bosuna karalamayalim
-----------

Gauss ,

(Ibni Sina) türk"mü? de, "bizim" degeri"miz"! oluyor?
olsa olsa araplarin degeri olur.
biz ibni sina ile gururlanma hakkini nereden aliyoruz?
haci
Kitapsiz...
Sevmek icin Ibn-i Sina'nin Turk olmasi gerekmez..
Bizim de dahil oldugumuz Dogu ve Musluman bloguna ait olmasi yeter..
Islam'i reddedebiliriz ve elbette ateist oldugumuz icin acimasiz elestiririz ama, aslimizi inkar edemeyiz.. Ibn-i Sina'yi savunmamin nedeni odur.
kitapsiz
sende haklisin haci, ibni sinain disinda islam adina gurur duyacak baska bir seyimiz olmayinca..
seceneksizlikten vede mecburen.. ibni sina ya sevilecek yada sevilecek laugh.gif
varmi ibni sinadan baska sevilecek müsüman?
yok!
görüyorsunki, benfe hakliyim.
photon_mapping
kitapsiz:)
knz
çiçek aşısının bile anonim olduğu bir yerdi burası
Gauss
Kitapsiz,

Ben o notu yazarken Ibni Sina'nin Turk oldugunu saniyordum (hala da oyle saniyorum). Senin notun uzerine google'da biraz arastirma yaptim, bu konu tartismali gorunuyor. Yine de Turk olmasi buyuk ihtimal. Sonucta Ankara'da Ibni Haldun Kutuphanesi, Harezmi Universitesi yok ama Ibni Sina Hastanesi var. smile.gif

Ibni Sina ile ovunmemin sebebi sadece Turk olmasi degil, bizim da dahil oldugumuz dogu-Islam kulturunden cikip, turlu bagnazliklarla mucadele edip (vebalilarin cesetlerini oldurulme tehlikesine ragmen zorla yaktirmisti sanirim) kendi emegiyle en tepeye tirmanmasi ve 6 ASIR orada kalmasidir.

Turk olmasa da onunla ovunurum, ama Turk ise daha fazla ovunurum, yalan soylemeyeyim simdi.
kitapsiz
ibn, arapca oglu anlamina geliyormus yanilmiyorsam. ibni sina olunca sinani oglu oluyor. ben daha hic ibni diye balayan türk adi duymadim.

bizde ahmet oglu, mehmet oglu denir.

bende arastiracagim.
orhan11
Unver,

Iskenderiye kutuphanesi MS 300'de degil, MO 47'de yanmistir.. Yukarida baslik yazisinin altinda tarihi bilgiler de iceren yazim bulunuyor. Bir goz at istersen...
orhan11
Ini Sina Turk degildir. Buhara'da yetismis olmasi akla Turk olabilecegi dusuncesini getirebilir ama, Ibni Sina, babasi gorevli olarak Buhara'da oldugu icin Buhara'dadir...
Hocam19y
Türkiye'nin Ankara'daki en gözde hastanelerinden biri olan İbni Sina Hastanesi(Ankara Tıp Fakültesi'ne bağlı) ismini bir Türk doktorundan almıştır.bunu hepimiz böyle biliriz, aksini ilk defa burada duydum... ohmy.gif
tomambay
test
izafi
QUOTE
Kim bilir;belki de İskenderiye kütüphanesinde dinlerin doğuşuyla ilgili ne bilgiler vardı!


Evet... dinlerin bir "boş inanç" olup, olmadığını o bilgilerle çok daha iyi anlayabilirdik şüphesiz!...

ya hiç bir din olmazdı ya da ateizm diye birşey!...

Oğuz'un yukarıda belirttiği diğer kütüphanelerde de kimbilir ne bilgiler vardı...

Aslında bu kitapları yok edenler insanlığın gelecek tarihini de yazdılar bilmeden...

İnanılmaz acı!...
alioktay
Sevgili Kitapsiz,
İbn-i Sina hakkinda ayrintili yazmistim.(arsiv-okuyalim guzellesim-topigi)
Sina muslumanlarin ovunmelerine karsin aslinda İslam disi bir kisilik.Yani bizden taraf.Bulamazsan ayni bilgileri veririm.(kaynak islami )
kitapsiz
-okuyalim guzellesim-topigi
--

bu topik yeni forumdami?
yoksa, eski forum arsivindemi ali smile.gif ktay?

pek cok sagol.
alioktay
Kitapsiz,
sozunu ettigim topik eski forumun arsivinde.
kitapsiz
aneeeeeeeeeeeeey! bir cuval samanin icinde igne aramak gibi bi is...
allah yardimcim olsun amin.
alioktay
Yeri gelmşiken İbn_i Sinayı anmadan geçemeyiz,

Sina için benim söyleyebileceğim iki şey var,birincisi Sinanın yanlış yerde ,ikincisi ise dünyaya erken gelmiş bir dahi olduğudur.çalışmaları geniş bir alanı kaplayan bu aydın insan klasik bir düşün adamının en seçkin örneğini oluşturur.
Kendisinden dinleyelim;
-“herhangi bir sorun bana çok büyük geldiği zaman (güç)camiye girip namaz kılar ve yaratıcıya,bana kapanan kapının açılmasına ve bana karmaşık gelen şeyin basitleştirilmesine kadar niyaz ederdim.Gece olduğunda evime döner,önüme lambamı koyar ve kendimi okuma ve yazmaya verirdim.Eğer beni uyku sararsa veya kendimi zayıf hissedersem,güç toplamak için bir kupa şaraba başvururdum.”

Başlarken mümini bitirirken kafiri okşayan bu alışılmadık tümceler,özel insanlarda görmeye alışık olduğumuz aykırı kişiliğin ve tarzın yüz yıllar önce bile var olan bu özelliğin pırıltılarıdır.pırltılarıdır da kendi söyleminden de anlaşılacağı üzere zamanının kıt olanakları ve dinsel bariyerleri nedeni ile okuma,yazma ve niyazdan öteye gitmeyen bir bilimsel etkinlik olarak durmaktadır.
Mutezilecilerle birkaç teknik konuda tartışmış olmasına karşın kendinden önce yaşamış Kindi gibi aklın üstünlüğünde ısrar eden,bağımsız bir kafa yapısına sahiptir.Hamadan emirinin vezirliğini yaptığı sırada ordudaki köktencilerle tartışmaya girerek bu mürtecilerce idamı istendi.Kaçtı ve dostları tarafından saklanarak canını zor kurtardı.ve bu dostlarının “ılımlı ol” uyarılarına verdiği yanıt çok yüce oldu:
-“Genişlemesine kısa bir yaşamı,uzunlamasına dar bir yaşama yeğlerim.”
Bundan sonra bilim ile inançları ve mantığı arasında bir sentez kurma çabaları tekrar ulemanın oklarını üzerine doğrultmasına yetti.ve sapkınlıkla suçlandı.buna verdiği yanıt ise çok çarpıcıydı.
-“Bana sapkın demek o kadar kolay iş değildir
Benim inancım kadar hiç bir dinsel inanç sağlam değildir.
Eğer ben sapmışsam bütün dünyada emsalim yok
Çünkü o zaman dünyanın herhangi bir yerinde
tek Müslüman yok.”

Ne kadar yakındıysa da gerek kendi çağında gerekse sonraki yıllarda köktenciler tarafından sapkın ilan edildi.

Gazali onu sapkınların başı ilan ederken en çok Aristo nun felsefesini iletmesi üzerinde durdu.

O günlerin fundamentalistleri ile şimdikiler arasında pek de fark göze çarpmıyor.
Merkezi Londra da bulunan Suudilerin finanse ettiği Fundamental bir dergide çıkan şu görüşler ilginçtir.
“Orta çağın Kindi,Farabi,İbn Haytam,İbn Sina gibi ünlü bilim adamlarının öyküsü,Müslüman olmalarından başka “islami” denecek hiçbir şeyin olmadığını göstermektedir.Tam aksine,yaşamları belirgin biçimde gayrı islami idi Tıp,Matematik,Kimya,ve felsefe dallarındaki başarıları Grek düşüncesinin doğal ve mantıki bir uzantısından ibaretti”

Bu görüş gerçekleri yansıtsa da,islamın anayurdundan kaynaklanması bakımından ibret verici anlamlar içermektedir.zira İslam ile bilim arasındaki zar niteliğinde tutunan bu bağı bile koparmaya çalışmak Müslüman mentalitesinin bilim aşkının yalan olduğuna ilişkin önemli bir ip ucudur


Demisiz ve hemen altina sevgili İzafi ileti yollamis almadan edemedim.
Yaw İzafi sen de baya kadim dostmussun be aramizda...


izafi
(no login)
203.219.67.127 kısa gerçek... April 22 2003, 6:22 PM


Sen buraya gelsene Ali.. Hem böyle abesle istigallerle zaman harcamamis olursun.. Napican ibni sinayi, Hamadan emirinin vezirini.. Su üc günlük dünyada degermi ölüp gitmislerin tasasini çekmek... Gel uzunlamasina dar yasa anasini satiim.. Kimseden hayir yok.. Bi aferimle geçistirir namertler.. Kendini düsün... Hem sarabin krali var buralarda.. Güzel karilar, kumarhaneler, koko, xds, kompa... bol kazan, doyasiya harca... Burda hersey free.. Suna, buna doyamadim demezsin.. Doy, Koy, canin ne isterse.. elin köyünden gelmis krolar ne karilar götürüyo burda bir bilsen.. Farabi, el kindi.. ye ye gel sindi... Burda kadin erkeklerin 2, Dullar 4 misli... Gel Latin takil..
alioktay
Kitapsiz Eureka!demeyi unutmusum.
orhan11
Ismi Ibn seklinde baslayanlardan hic hoslanmamisimdir...

Kucuklugumden beri bunlari "ibne" ile ozlestirme gibi bir hata icine dusmusumdur...

Ama,

Ibn-i Sina'yi o kategoriye koymasamda, onun o kadar da makbul biri olmadigini dusunuyorum...

Tarihi kayitlar onun bir kopyaci oldugu seklinde bilgiler iceriyor...

Dusuncem dogru olmayabilir, ama yine de bu yondeki bilgilerin de dikkate alinmasi gerektigini saniyorum...
kitapsiz
bulup yapistirdigin icin sag laugh.gif l arsimet ali smile.gif ktay...
internette bütün arastirmalarima ragmen ibni sina hakkinda daha fazla bilgiye sahip olamadim.
orhan11u anliyorum.. bu ibn"lerle baslayan isimler benim üzerimdede kötü etki yapiyor.
üstelik bu bi arap adi..
araba dünyaya yaydigi islam mikrobundan dolayi güvenip yok...

islamin milyonlarca kötülerinin icinden bir iki iyice olanlarini secmek ne zor allam yaw? unsure.gif
Gauss
www.britannica.com'a gore Avicenna (Ibni Sina)

born 980, Bukhara, Iran
died 1037, Hamadan

Islamic philosopher and scientist.

Arabic Ibn Sina in full Abu 'Ali al-Husayn ibn 'Abd Allah ibn Sina He became physician to several sultans and also twice served as vizier. His Canon of Medicine was long a standard work in the field. He is known for his great encyclopaedia of philosophy, The Book of Healing. His other writings include The Book of Salvation and The Book of Directives and Remarks. His interpretations of Aristotle influenced European Scholasticism. His system rests on a conception of God as the necessary existent: only in God do essence (what God is) and existence (that God is) coincide.

Burada her hangi bir millet adi gecmiyor. Sadece musluman deniyor. Yalniz adamin tam adi Ali al-Husayn ibn 'Abdullah ibn Sina imis. Bu, musluman bile olsa, bir Turk'un adi olamaz. Adam Arapmis anlayacaginiz. sad.gif

Yahu bir tane dise dokunur bilim adamimiz yok tarihte, BIR TANE!
orhan11
Cok fazla olmasa da, bir tane adamimiz yok demek biraz acimasizlik gibime geliyor...

Istersen BIRUNI'yi bir arastir...
Gauss
www.britannica.com'a gore

al-Biruni

born September 973, Khwrezm, Khorsn
died Dec. 13, 1048, Ghazna, Ghaznavid Afg.

PERSIAN scientist and scholar.

Diger Ingilizce sitelere gore de adam Iranli. Ayrica, kendi devri icin onemli bir adam olmakla beraber, kantara vurdugumuzda cok da agir cekmiyor (bu benim fikrim).

Su adini kendime nickname yaptigim Gauss, fizige ve matematige bizim milletce tum tarihimizde yaptigimizdan daha fazla katki yapmistir.
orhan11
Pardon soylemeyi unutmusum...

Bir de Suleyman Celebi var...

Hani su meshur mevlit kasidelerini yazan muhterem...


SUSADIM GAYET HARARETTEN KAT'I

SUNDULAR BIR CAM DOLUSU SERBETI...


Diyen ve dedigi bu zirvalarin husu icinde dinlendigi kisi...
orhan11
Gauss,

ben Biruni'nin Turk oldugunu biliyorum...

Yine de emin olmak icin bakacagim...
Gauss
Biruni sanirim Ozbek Turk'u imis. Yaptiklarini okuyunca da adama haksizlik ettigimi kabul ediyorum.

http://www.biographybase.com/biography/Biruni.html

Iranli olma meselesine gelince, adamin dogdugu ve hayatini surdurdugu yerler o siralarda Iran egemenligi altinda imis.

Iyi, en azindan 1100 sene once yasamis Biruni'miz var!
orhan11
Gauss,

Grand Larousse, BIRUNI icin su aciklamayi yapiyor;

Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el BEYRUNI (BIRUNI)

TURK BILGIN (973 - 1051)

..........

Biruni Turktur ve onemli bir bilim adami olmasinin yanisira taninmis bir tarihcidir.

Turklerin Muslumanlar tarafindan zorla muslumanlastirilmasi ve Araplar tarafindan katledilisleri konusunda cok onemli tarihi bilgileri aktaran kislerin basinda gelir...

Dogruyu yanlis kaynaklardan ogrenmeyelim...

Biz de yeri geliyor Omer Hayyam'i Turk diye lanse ediyoruz...

Ama o da Iranlidir...
orhan11
Sabah kalkinca aklima bir baska Turk alim daha geldi;

FARABI

Dunya capinda unlu bu alimi nasil unuttul?
Hocam19y
Oğuz ve Gauss,

Gerçekten çok ilginç! İbni Sina'yı hep Türk bilirdik,

yeni bir şey daha öğrenmiş olduk.

Farabi olayına gelince her ikisinide(İbni Sina) yabancı

kaynaklarada bakarak ben de araştıracağım...

Enteresan...

Bu topic çok bilge bir topic...
alioktay
orhan11 yanildigini sanmis.

""Ismi Ibn seklinde baslayanlardan hic hoslanmamisimdir...

Kucuklugumden beri bunlari "ibne" ile ozlestirme gibi bir hata icine dusmusumdur... ""

farkinda olmadan bu iliskiyi kurmus.


İbn, oglu demektir.
İbne=Oglan

Osmanli argosunda "ibn" tek basina (yani bir ismin onunde degil) kullanildiginda,"edilgen escinsel" olarak kullanilirdi.
Hocam19y
Yahoo'daki yabancı kaynaklarda da Türk olarak geçmiyor.

Ancak yılmadım araştırmaya devam edeceğim.
Bu basit görünüm sadece metinlerden oluşur. Resim ve Daha Fazla Bilgi Görmek İçin Forumun Normal Haline Geçmeniz GerekmektedirBuraya Tıklayın.