Tam Forum Görünümü: Edip Yuksel Ateistlere CEVAP veriyor---1
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTFORUM
Sayfalar: 1, 2, 3, 4
EdipYuksel
DİNSAVAR:

1- Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.

2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.

3- Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

4- Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır.

5- Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir.

Bu ayetlerde Muhammedin helal olan bir şeyi haram kılmasından bahsediyor.Olayın muhammedin eşleri ile ilgili olduğuda gayet açık.Öyleki Muhammedin karıları onun aleyhine dayanışma içine girdikleri için Allah onları fırçalıyor ve hatta Muhammed sizi boşarsa bende ona daha iyi karılar veririm diyor.

Şimdi soruya gelelim.

Helal haram meselesi öyle basit bir mesele değil. Dolayısıyla bize ne diye geçiştirmene izin vermem. Muhammed'in helal olmasına rağmen haram saydığı şey nedir? Ayetlerde bu belli değil.

EDİP: Eğer bir kişi,Allah'a iftirada bulunmadan sadece kendisine bir şeyi yasaklıyorsa o kişinin bileceği bir iştir. Yapılan yasaklama zararlı ise kişi onun sonuçlarına katlanacaktır. Örneğin, ben kilo kaybetmek için çayıma şeker atmayı için kendime yasakladım. Muhammed neyi yasaklamış önemli değil demek ki. Önemli olan bu ayetlerin bize verdiği mesajdır. Senin kafan, Kuran sözkonusu olunca her ayette sürekli kirli bez koklayan büyük bir buruna sahip olduğu için bu ayetlerden belki benim aldığım hiçbir mesajı almayacaksın. Örneğin, 3'üncü ayet bana hadis rivayet etmenin kötü olduğunu bildiriyor. Hele peygamberin aile hayatı ile ilgili uydurulmuş hadisler bu ayetler çöp tenekesine mahkum ediliyor.

FEANOR: Halk arasında müslümanların cehennemde cezalarını çektikten sonra cennete gittiği söylenir, bize din hocası da böyle demişti ama ben okuduğum ayetlerde cehennemden cennete transfer görmedim. Doğrusu nedir?

EDİP: Evet yok böyle bir transfer.

FEANOR (devam): "Ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez." (5:51)

a) Bizim lisede Yahudi bir çocuk vardı, iyide bir çocuktu arkadaşı çoktu, hepimizin onu dışlaması daha mı ahlaklı olurdu?

cool.gif Daha okul çağındayken ailemizin kararıyla yabancı bir ülkeye yerleştik diyelim, sınıftada hiç müslüman yok, o zaman kimseyle arkadaşlık kurmayacak mıyız? Bu sağlıklı bir durum mudur? Peki bizle arkadaş olmaya çalışan birileri olursa onlara ne diyeceğiz?

EDİP(devam): Bunu ve benzeri iki soruyu geçenlerde Ahmet Hakan adındaki bir gazete yazarı köşesinde sormuştu. Ona gönderdiğim cevabı iliştiriyorum:

Merhaba Ahmet: "Hocalara Üç Soru" başlıklı makalende (Hürriyet, 25 Kasım 2007) isimlerini saydığın "muhterem hocalardan" birisi olmadığım, hatta Türkiye'de yaşamadığım halde, senin gibi "az buçuk mürekkep yalaşmışlığım" ve listelediğin soruları daha önce kendi kendime sorduğum için yönelttiğin sorulara cevap vermek istiyorum. Benim gibi hocalık-moca, hazret-efendi gibi ünvanlara karşı allerjili, düşündüğünü sansürlemediği için ismi belli çevrelerde radyo aktifleşmiş bir Kuran öğrencisinin aşağıdaki cevabını okuyucularınla paylaşıp paylaşmamaya sen karar vereceksin kuşkusuz.

BİR: Kuran’da hem "Yahudi ve Hıristiyanların dost edinmemesi" öneriliyor, hem de "Bir Müslüman erkeğin, Hıristiyan ya da Yahudi kadınla evlenmesi"ne cevaz veriliyor. Burada bir çelişki yok mu? "Dost edinme! Ama evlenebilirsin" şeklinde ortaya çıkan bu çelişkiyi nasıl izah etmektesiniz?

EDİP: Kuran'ın Yahudi ve Hristiyanlar ile dostluk konusunda uyaran 5:51 ayeti ile evliliğe izin veren 5:5 ayeti arasında bir çelişki var. Kitapların cümlelerine kaleideskop ile bakarsak, yani cümleler ile paragraflar, paragraflar ile bölümler, ve bölümler ile tüm kitap arasındaki ilişkiyi gözardı edersek hemen hemen her kitapta bir sürü çelişki bulabiliriz. Daha doğrusu çelişkiler üretebiliriz. MESAJ adlı Türkçe Kuran çevirisin ve Amerika'da yeni yayımlanan Quran: a Reformist Translation kitabının dipnotlarında bu yapay çelişkiye değinmiştim.

Eğer 5:51 ayetinden altı ayet sonrasına bakılırsa kendilerini dost edinmememiz istenen kitap halkının niteliklerinden sözedildiğini göreceğiz.

"Ey (gerçeği) takdir edenler, sizden önceki kitap halkı ve nankörler arasında sisteminizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Takdir etmişseniz Allah'ı dinlemelisiniz." (5:57).

Demek ki, daha önceki ayetteki emir, müslümanların fikir özgürlüklerini engellemeye çalışan ve tektanrıcı felsefelerinden dolayı onları düşmanca bir tavırla alaya alan gruplara gösterilen makul bir tepkiden ibarettir. Görüldüğü gibi bu ayetler sosyal, kişisel ve finansal ilişkiler konusunda değildir.

Müslümanlara karşı düşmanca tavır almayan ve onları alaya alarak aşağılamayan herkese karşı barış içinde bir ilişki geliştirilmelidir. Nitekim Kuran, kitap halkının arasından erdemli insanlar olduğunu bildiriyor (3:113; 3:199; 5:69). Evliliğin amacının iki cins arasında sevgi ve şevkat üretmek olduğu da bildiren Kuran (30:21), kitap halkının yemeğinin yenmesine ve onlarla evliliğe izin veriyor (5:5). Dahası, Kuran, hukuku din kardeşliğinin üstünde tutar. Lütfen 8:72; 16:91-92 ayetlerini inceleyiniz. Savaşın temel prensibi için 60:7-9 ayetine bakınız.

İKİ: İslam dininde Yahudiler için "lanetlenmiş kavim" tanımlaması vardır. Bir ırkın topyekûn lanetlenmesi yaklaşımı, İslam’ın ortaya koyduğu "Herkes Allah katında eşittir" prensibiyle çelişmiyor mu? Bu çelişki hakkında ne düşünmektesiniz?

EDİP: Lanetlenmiş gruplardan sözeden ayetleri incelersek onların bazı olumsuz tavırları sergiledikleri için lanetlendiklerini ve ilahi lanetin tavırla alakalı olduğunu rahatlıkla anlayacağız. Lanet kelimesi Kuran'da tam kırk kez kullanılır ve bunlardan sadece birkaç ayette Yahudilerden sözedilir ve bunların hepsi değişik zamanlarda değişik suçlar işleyen bir gruba özelleştirilir. Örneğin, sabit fikirli olmakla övündükleri için (2:88), sözleri bağlamından kaydırdıkları ve Cumartesi yasağını çiğnedikleri için (4:46-47), anlaşmayı bozdukları ve kelimelerin anlamlarını bağlamlarından kaydırdıkları için (5:13), ve gerçekleri halktan gizledikleri için (2:159). Büyük suç işledikleri için laneti hakkeden Yahudi gruplarından ayrı olarak Araplar dahil birçok grup için lanet ifadesi kullanılır. Hatta bazı Arapların nankörlük ve ikiyüzlülükte en ileri olduğunu bildirir Kuran (9:97-99. Bu ayetteki Arab kelimesinin çoğulu olan A'rab maalesef Arapların etkisiyle çevirilerde "bedevi" diye çarpıtılmıştır). Örneğin, sadatlarına ve din büyüklerine körü körüne izledikleri için gerçeği takdir edemiyenler (2:64-67), gerçeği takdir eden bir kişiyi haksız yere öldürenler (4:93), şeytan (4:118), hurafelere inanıp azanlar (4:51), kötülük işleyen ikiyüzlüler (9:68), namuslu kadınlara iftira edenler (24:23), Allah adına şeriatler uyduran zalimler (11:18), anlaşmaları bozup yeryüzünü ifsad edenler (13.25), yalancılar (3:61), zalimler (40:52)...

Görüldüğü gibi Yahudilerden bazı gruplar Yahudi ırkından oldukları için değil, bazı suçları işledikleri için lanetlenmişlerdir. Dahası, Yahudi olmayan bir sürü gruplar da benzeri suçları işledikleri için aynı biçimde Allah'ın lanetini hakketmişlerdir. Nitekim, tarih boyunca, sözde bazı Müslüman gruplar yukarıda saydığım birçok suçu işlemiş ve laneti hakketmişlerdir.

Kuran, Yahudilerin arasından erdemli ve dürüst insanların olduğunu açıkça bildiriyor (3:113-114). Dahası, Kuran'da isimleri geçen yaklaşık 30 elçinin en az yirmisi Yahudi'dir. Kuran, üstünlüğü cinsellikte veya soy-sopta gören cahili anlayışı redder, üstünlüğün sadece erdemlilikle gerçekleşebileceğini bildirir (49:11-13. Ayrıca bak: 4:34; 7:199; 24:61; 30:22; 33:5; 48:17; 60:12). Yahudi düşmanlığı şeytani bir doktrin olmasına rağmen, maalesef Araplardan kaynaklanan bu ırçılık yaygındır Müslümanlar arasında. Siyonist faşizmin Filistin'deki zülmunu bahane ederek tüm Yahudileri lanetleyen bu Nasırcı ve Baasçı faşizt ideoloji, hem uydurma hadislerle ve hem de kelimelerinin anlamı kaydırılıp bağlamından koparılan ayetlerle desteklenir. İşin ilginci, ayetleri ve kelimeleri bağlamından koparanlar, Kuran'da lanetlenen gruplardan biri olarak sayılır.

ÜÇ: Geçenlerde Suudi Arabistan Kralı, Vatikan’ı ziyaret edip Papa’ya armağanlar sundu. Oysa Papa, Suudi Arabistan Kralı’na iade-i ziyarette bulunamaz. Çünkü Mekke ve Medine’ye Müslüman olmayanların girmesi yasak. Bu yasak kararı "bir arada yaşama" fikrine aykırı değil mi? Yasak kararının arkasında hangi "mantık" yatmaktadır.

EDİP: Gerçi bana göre her ikisinin dibi bir diğerinden kara din istismarcılarıdır, ama Suudi Kralı'nın Papa'ya armağan olarak kılıç sunduğunu görünce, Amerikan emperyalizmin milyonları katlettiği bir zamanda İslam peygamberinin şiddet uyguladığını iddia ederek emperyalizmin propagandasına alet olan Papa'nın ondan daha zeki olduğunu veya en azından temsil ettiği halka ve mezhebe Suud Kralı kadar ihanet etmediğini anladım.

Mekke'ye ve Medine'ye (asıl ismi Yesrib) gelince... Kuran'da bu kentlere Müslüman olmayanların girmesini yasaklayan bir hüküm yoktur. Dahası, Kuran'a ihanet eden, cehalet ve hurafelere dayanan uygulamaları zorla insanlara empoze eden kokuşmuş bir krallığın böyle bir yasaktan sözetmesi dünyanın en büyük ironilerinden birisi olup bana 9:19 ayetindeki soruyu anımsatıyor. Sadece Mescidi Haram diye bilinen İbrahim'in inşa ettiği mescide girişi yasaklar Kuran (9:28). Tektanrıcılığa adanan küçük bir binaya ona inanmayan insanların alınmamasının ne gibi bir zararı olur ki?

FEANOR (devam): "Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (9:5).

Burdaki haram aylardan kastedilen nedir? Siz bu aylarda karşınıza çıkan müşrikleri öldürüyor musunuz? Öldürmüyorsanız Allah'ın emrine karşı gelmiş sayılmaz mısınız?

EDİP (devam): Az önce bana bir soru yöneltmiştin: "Peki bizle arkadaş olmaya çalışan birileri olursa onlara ne diyeceğiz?" Şimdi bana yönelttiğin bu sorunu ben bağlamından koparıp bir başka foruma azsam ve Feanor adında birisi bana böyle bir soru yöneltti diye onların senin hakkındaki görüşlerini sorsam, ne dersin? Cevap verenlerin büyük bir kısmı bu soruyu yönelten kişinin ya bir geri zekalı, asosyal bir inek, veya bir psikopat olması gerektiğine hükmedeceklerdir değil mi? Peki haklı mı olurlar? Büyük olasılıkla hayır. Zira onlara gösterilen ifade bağlamından koparılmış bir ifadedir. Şimdi senden ricam sözkonusu ayetin öncesini ve sonrasını oku ve öldürülmelerine izin verilen politeistlerin ne tür politeistler olduğunu, müslümanlara karşı ne gibi suçlar işlediklerini öğren. (Seni kastetmiyorum, ama işin ilginci, Kuran'a yöneltilen eleştirilerin önemli bir bölümü bu tür bağlamından koparma hokkabazlığına, ardniyetine veya saflığına dayanmaktadır).

FEANOR (devam): İblis Cin midir Melek midir? "Hani meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. Ama meleklerin kendi iradeleri yoktur ve bazı ayetlerde ise iblis cin olarak geçiyor." (2:34).

EDİP (devam): Kuran'a göre İblis bir melekti. Adem'in (yani bizim) yaratılışımız üzerine kıskançlık göstererek ve böbürlenerek Tanrı'nın emrine karşı gelmiş ve böylece cin haline dönüşmüştür.

BLACKROCK: Bir 19'cu olarak "The Number 23" adlı film hakkında ne düşünüyorsunuz? Filmin nümerolojik mucizeleri oldukça fazla. Senaristini tanrı, Jim Carrey'i de peygamber olmaktan alıkoyan sebepler nelerdir?

EDİP: Saçma soruların saçma cevapları hakkettiğine inanıyorum. Öyleyse şu cevabımı mazur görünüz: Bir taşçı (rock=taş) olarak Türk alfabesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sen de ben de bu forumda yazarken Türkçe'nin 29 harfini ve dilini kullanıyoruz. Öyleyse seni ben beni de sen olmaktan alıkoyan sebepler nelerdir?

ANDROMEDA: [Feanor'ün sorusuna bir yorum] Aslında burada problemlerden biri de ; hadisler reddedildiğinde birçok ayetin sebeb-i nüzullerinin de kaybolacağıdır ... Tuhaf bir şekilde çoğu ayet o günün gündelik şahsi , toplumsal ve siyasi olaylarına cevap olarak indiği için , kutsal kitap tamamen anlaşılmaz halde kalacak veya dileyen onu istediği gibi kullanabilecektir... İçinde birçok tenakuzu ve şiddeti barındıran böyle bir kitap , suistimallere herzaman açıktır... Bunu yaşayarak da görüyoruz.. Ayrıca belli bir sebep için inmiş bir ayetin hükmünün ebedi olup olmadığı da asla belli değildir... Ayrıca ebedi değilse zaten o ayetlerin böyle bir kitapta işi ne ?... Bu kadar karışık, tartışmalı, yoruma açık, tertipsiz, o günün gündelik siyasetini içinde barındıran, bilimsel bir anayasa olamaz ...

EDİP: Andromeda, Sunnilerin bize kullandığa mantığa sarılıyor. Bu mantık ilginç bir biçimde Kuran tarafından bir çeşit öngörü olarak birçok ayetle mahkum edilmiştir. Nitekim bu konudaki ayetleri Müslüman Dinadamlarına 19 Soru kitabımda ve İslami Reform için Manifesto adlı makalemizde detayıyla tartıştık. Kuran’daki ayetlerin anlamı maalesef “nüzul sebebi” denilen uydurma hadislerle çarpıtılmıştır. Kuran, kendisini takdir eden ve akıl ve mantık ışığıyla değerlendiren insanlar için hiç de karmaşık bir kitap değildir. Dilenirse en açık metinle tartışmalı ve yoruma açık hale getirilebilir. Nitekim, açık ve net olması için yüzlerce hukukçunun katkısıyla hazırlanan anayasalar ve yasalar bile kısa zaman içinde “karışık, tartışmalı ve yoruma açık” duruma sokulur. Andromeda Kuran’a önyargıyla ve geleneksel hurafelerin oluşturduğu parazitlerin arasında değerlendirdiği için haliyle Kuran’ı anlayamayacaktır. Yukarıdaki ifadeler bu gerçeği ifade etmekten başkar bir şey mi yoksa?

Amerikan emperyalizmin afyonlama kolu olan Hristiyan evangelistleri tarafından desteklenen ve islam’a ve tüm Müslümanlara karşı kin ve öfke üretme propagandası için kullanılan bir websitesinin kurucusu olan Ali Sina ile yaptığım bir aylık tartışmada o adam da bunları iddia etmişti. Ancak kısa sürede amacını öğrendik. Kuran ayetlerini eleştirmekte zorlanacağını bildiği için bana zorla hadis ve sünneti kabul etmeye çalışıyordu. “Kuran hadissiz sünnetsiz anlaşılamaz” gibi saçma sapan bir argümanla aklınca beni kandıracak ve hadis ve sünnet batağında beni çamura bulayacaktı. Umarım Andromeda’nın derdi beni o çamura sokarak “saman adam” denilen metodu kullanmak değildir.

OTHELLO: Edip Beye mütevazi bazı sorularım var umarım yanıtlar...

1-) İnandığınız allah kainatı neden yaratmış ve bizleri sınıyor?

EDİP: Bu konuda cevabını bulamadığım önemli bazı felsefi sorular olmasına rağmen, Kuran ayetlerinin ışığı altında spekülasyonlarda bulunacağım. Yaratıcılık yönünün bir uygulaması sonucu olarak yaratılmış olabiliriz. Hani, yaratıldığı halde yaratılış programından bağımsız bilinç ve özgür iradeye sahip paradoxal bir yaratığın yaratılması, Ezeli ve Sonsuz Güce sahip Yaratıcı bir Bilinç'ten beklenen bir işlemdir. Yaratanların Yaratıcısı için "özgür iradeye sahip bir robot" doğal bir üründür. Sınırlı da olsa özgür iradeye sahip bilinç sahibi yaratıkların arasından programlarını geliştiren ve virüslere kaptırmayan yaratıkları seçmek istemiş olabilir.

Anlayacağın veya anlamanı umduğum bir dille özetleyeyim: Özgür iradeyle sınanılan ve 19 mantık kuralıyla (ruh) donatılan bir sistem programından oluşan bir kişi olarak, hayatım boyunca rasyonel kararlar ile gerçeği takdir ederek erdemli tavırlarla kendimi geliştirdiğim taktirde Güç, Bilgi, Adalet ve Hikmet Sahibi Sevgili Yaratıcıma tekrar kavuşacağım ve ebediyetle ödüllendirileceğim. Sistem programımı küçük bir alanda da olsa bana verilen özgür iradem yoluyla yaptığım doğru seçimlerle geliştirirken o programın bütünlüğünü ve işlevini çelişkili kodlarla sabote etmek isteyen virüslerden de korumam gerekir. Sistemin Programcısı yarattığı bu istemi virüslerden korumak için bana bedava bir paradigma programı da vermiş olup parolasını defalarca ilan etmiştir. Bu paradigmanın parolası, Arapça harfler ve sayısal olarak W6A1H8D4 (Türkçe'de TEK) kelimesidir. Bu parolanın gizemi, amacı ve doğruluğu, bizzat Programcıdan geldiği çeşitli objektif ve sübjektif delillerle kanıtlanan bir Mesaj yoluyla Programcı tarafından Tanık (Şehid) olunur.

Kendilerine verilen 19 mantık kuralını suistimal eden ve kendilerine bir anımsatma ve rahmet olarak gönderilen Mesaj'a karşı bağnazca ve cahilce tavır takınanlar, kendilerini "doğru önermelerle yanlış önermeleri bir birine karıştıran" iblisi virüslere veya "programcının amacına aykırı önermeleri içeren çeşitli dinsel veya ideolojik doğma paketleri yoluyla sistem programına taşıyan" şeytani virüslere açarlar ve hayat boyu seçip indirdikleri kötü data dosyaları ile kendilerine zulmederler. Bu programlar ölüm denilen transfer işlemi yoluyla evren değiştirerek Sistem Gününde asıl programcı tarafından yargılanırlar. Kendilerini virüslerden koruyup iyi data ve modüllerle geliştiren programlar ödüllendiriler ve kendilerini virüslerden korumayıp kötü data ve modüllerle işlemez hale getiren programlar cezalandırılır. Bu hızlı değerlendirme ve yargılama sonucunda, sistem programlarını çeşitli virüslerle ve kötü dosyalarla kirletip işlemez hale sokanlar, özellikle sistemin ana programını zedeleyen veya şirk yoluyla fragmentlere ayıranlar cehennem denilen bir karantinaya alınırlar. Orada kendi kendilerine yaptıkları haksızlık konusunda birbirlerini suçlarlar ve pişmanlık gösterirler. Sonunda, cehennemle birlikte yok edilip sonsuzluğa gömülürler. Dünya adı verilen laboratuvarda kendilerini tevhid inancı yoluyla virüslerden koruyan ve erdemli tavırlar göstererek geliştiren programlar ise Tanrı'nın melekutunda ebedi bir hayat sürerler.

(Mantığın 19 Kuralı için bak: Introduction to Logic, Irving M. Copy & Carl Cohen, Pearson Education, 2002, p. 361-363 ve kapak içi tablo)

OTHELLO: 2-) İslam hiç bir şekilde İnsanın insanı sömürmesine karşı değil, ücretini zamanında veriniz gibisinden ötesi yok, demekki Allahınız bizlere sınıflı toplum biçmiş yani birileri sermayeder olup diğerlerini çalıştırıp sırtından para kazanacak... insanların, insan gibi yaşayabileceği, emeğinin karşılığını alacağı, birbirini sömüryeceği, Zekata sadakaya muhtaç olmayacağı, sınıfsız bir toplum sizce makul mu? mümkün mü? bir İslamcı olarak bunları Allah-Kuran bağlamında nasıl anlıyorsunuz??

EDİP: Kuran, “kişi için ancak çalışmasının ürünü vardır” prensibini destekler. Kuran yeryüzünde cennet oluşturma iddiasında değildir. Bu iddia yeryüzündeki test koşullarıyla çelişir. Marks’ın “herkes için ihtiyacına göre ve herkesten kapasitesine göre” prensibi ütopik olup, maalesef realitede sadece diktatörlükler oluşturmuş ve şirket sömürüsünü devlet sömürü ile değiştirmekten başka bir sonuç elde etmemiştir.

Kuran varlıklı ile yoksul arasındaki farkı çeşitli yollarla azaltmaya çalışır. Ancak, dünyadaki test için nasıl ki şeytana ve kötü düşünce va tavırlara izin vermişse, insanlara bencil veya yardımsever, sömürücü veya adaletli tavırlardan dilediklerini seçme imkanı tanımıştır. Testin amacı açısından bakıldığında zenginlik veya yoksulluğun eşit derecede avantajlar veya dezavantajlar sağladığına inanıyorum.

OTHELLO: 3-) Neden müslümansınız? Arap Yarımadasında o şartlara göre o dönemin sosyal hadiseleri gereği dinler çıkmış, o şartlara uyuyorlar...bu gerçeği sizin görmeniz gerekirdi...

EDİP: 19.org sitesinde yayımlanan "Ne Kadar Müslümansınız?" başlıklı makalemde belirttiğim gibi ahlaki ve sosyal yasaları keşfetmek için ilahi bir kitaba ihtiyacımız yok. Dağda yaşamaktan vazgeçmiş, güvenlik ve rahat için anlaşma içerisine girdiği insanlarla birlikte şehirlerde yaşamayı seçmiş olan rasyonel insanlar, hırsızlığın, yalan söylemenin, adam öldürmenin sonunda kendi kişisel çıkarlarıyla çeliştiğini anlarlar. Bu yüzden, Musa'nın levhasında yer alan 10 Emrin evrenselliği tartışmalı olan ilk iki felsefi prensibi izleyen sekiz ahlaki yasa, akıl ve deneyimle bilinecek evrensel yasalardır. Tanrı'nın doğaya koyduğu yasaları keşfetmek ve doğa kitabını okuyup anlamak ve ondan yararlanmak için de deneyler yoluyla öğrenme ve akıl yürütme yeterlidir. Kutsal kitaplardaki ahlaki emirler ve öğütlerin hemen hepsi, doğamızla keşfedebileceğimiz noktalarda sadece birer hatırlatmadan ibarettir. Müslümanlık, yani SADECE Yaratıcıya, Gerçek'e barış içinde teslimiyet, paradoxal bir biçimde insana hem özgürlük bahşeder, hem de ebedi bir hayatın kapısını açar.

İslam dini bir özel isim olmayıp, insanlık tarihi boyunca Allah’a teslim olanların sahip olduğu paradigmadır. İslam dini evrenseldir (3:83), tek geçerli dindir (3:85), ırkları birleştiricidir (49:13), ulusları barıştırıcıdır (2:62; 2:135-136), herkese adaleti vadeder (5:8), kişisel deneyimin ötesinde objektif delil gerektirir (3:86; 2:111; 21:24; 74:30), korunmuş ve matematiksel olarak kodlanmış bir kitaba sahiptir (15:9; 2:23), barış ve realiteyi savunur (60:8,9), aracılar ve ruhbanlar tanımaz (2:48, 9:31,34), servet dağılımını teşvik eder (59:7), üretimsiz ekonomiye tolerans göstermez (5:90; 3:130), toplumsal işlerin yürütülmesinde danışmayı gerekli görür (42:38), kişiye büyük değer verir (5:32), kadına değer verir (3:195; 4:124; 16:97), doğa ve çevre ile uyum içinde olmamızı ister (30:41); ögrenmede metot olarak akıl ve deneyi kullanır (17:36)… Kısacası, İslam, evrendeki fiziksel yasalara ve onların dayattığı sosyal kurallara uygun bir yaşam sürmek ve evrenin yaratıcısına gönülden teslim olmaktır.

Müslüman olmakla gerçek özgürlüğümü kazandım ve hayatın amacını öğrendim. Kuran’ın tanımladığı bir müslümanlık beni rasyonel düşünmeye ve bilime saygı duymaya, tüm insanları kardeşim bilmeye, farklı fikirlere karşı toleranslı olmaya, yoksullara ve zayıflara yardım etmeye, haksızlıklara karşı durmaya, kısacası erdemli olmaya yöneltiyor. Dahası Yaratıcımın hayatımın en sıkıntılı dönemlerinde dualarımı olağanüstü biçimde cevaplandırdığına tanık oldum. Maalesef, İslam diye sunulan Sunnilik ve Şiilik gibi mezhepler birçok hurafayi, çelişkiyi ve haksızlığı içermektedir. Kuran’ın tanımladığı müslüman tipini ayetlerle aşağıya alıyorum ve sana soruyorum: Kuran ayetlerinden alıp aşağıda listelediğim karakter ve tavırlardan hangisi "Ortaçağın Arap yarımadısına" gömülmeyi hakkediyor?:

• Hakkında bilgisi olmayan bir şeyi doğru diye kabul etmez (17:36)
• Bilmediği vakit uzmanlara danışır (16:43)
• Allah'ın emirleri olduğuna bilgi üzere kanaat getirdikten sonra onları akıl, mantık ve tarihi delillerle anlamaya çalışır (7:179; 8:22; 10:100; 12:111; 3:137)
• Her hangi bir statusko veya geleneği doğmatik olarak izlemez; yeni düşüncelere açıktır (22:1; 26:5; 38:7)
• Özgür düşünceli olup düşünce özgürlüğünü savunur; farklı düşünceleri dinler ve en güzeline uyar (39:18)
• Söylentilere ve rivayetlere araştırmadan ve sorgulamadan inanmaz (10:36,66; 53:28)
• Tanrı'nın yaratışını yerde ve göklerde inceler; yaratılışın başlangıcını araştırır (Darwin dede gibi) (2:164; 3:190; 29:20)
• Bilgiyi arar çünkü en önemli şey Tanrı'nın takdir edilmesidir (3:18; 13:13; 29:43,49)
• Özgür kişilerdirler, kalabalıklara uymazlar, ve kalabalıklardan korkmazlar (2:112; 5:54,69; 10:62; 39:36; 46:13)
• Atalarının veya ulusunun dinini körü körüne kabullenmez, izlemez (6:116; 12:103,112)
• Tanrı'nın mesajını başkalarıyla paylaşmaktan para kazanmaz (6:90; 36:21; 26:109-180)
• Bilmek için okurlar ve okumayı beyan ile, yani kritik bir sorgulama ile yaparlar (96:1-5; 55:1-4)
• Tanrısal vahyi ve işaretleri görmezlikten gelmezler (25:73)
• Gereksiz detaylara kafayı takarak asıl noktayı kaçırmazlar (2:67-71; 5:101-102; 22:67)
• Bir konuda karar vermek için yeterli bilgiye sahip olmadıkça karar vermeyi ertelerler (20:114)
• …
• Gerçeği konuşular ve yalan söylemezler; ancak adalet ilkesiyle çelişmeyen taktiklere izin verilir (8:7-8; 25:72; 33:70; 12:70-81)
• Kötülüğe karşı iyilikle karşılık verirler, haksızlığa karşı direnirler, ve bağışlamayı intikama tercih ederler (42:40-43)
• Aktif, dimanik, yaratıcı ve cesur insalardırlar (2:30-34; 4:75-77; 15:28-30)
• Egoist ve kibirli değildirler (25:43; 17:37)
• Dirençli ve alçak gönüllüdürler (31:17-18)
• Cesurdurlar (33:23)
• Umutlarını kaybetmezler; optimisttirler (12:87; 39:53)
• Yeryüzünde mütevazice dolaşırlar, cahiller kendilerine sataşınca onları hoşgörü ve onurla karşılayıp "barış" önerirler (25:72: 29:63)
• Prensiplere sımsıkı sarılırlar, ama farklı metodlara açıktırlar (2:67-71, 142; 3:103; 5:54; 22:67)
• Başarıncaa böbürlenmezler ve kaybedince üzülmezler (57:23)
• Birlik ve beraberliği desteklerler; kıskançlıktan ötürü bölünmezler (3:103; 6:159; 61:4; 42:14)
• Dünya nimetlerine sıtlarını dönmeden ahlaki kuralları ve iyilik yapmayı tercih ederler (28:77)
• Sözlerini yerine getirirler (17:34)
• Yeme ve içmada aşırıya gitmezler, sarhoş edici maddeler ve kumardan uzak dururlar (7:31; 2:219)
• Tahrik etmeyen bir giyim ve kuşamı tercih ederler (24:30-31)
• Başkalarıyla alay etmezler (49:11)
• Boş konuşmalarla vakit geçirmezler (23:4)
• Kadın ve erkek arasında, ırklar arasında ayırım yapmazlar; üstünlüğün sadece erdemlik ile olduğunu bilirler (49:13)
• Kendilerine verilmiş sorumlulukları ciddiye alırlar ve verdikleri sözü tutarlar (23:9)
• Herkese medenice davranırlar ve herkesi barışçı bir biçimde selamlarlar (2:83; 28:55; 43:89; 4:86)
• Problemlerden kaçmazlar; aksine problemler üzerine aktif olarak yoğunlaşıp onları adil bir biçimde çözmeye çalışırlar. Çözüm fiziksel bir kavgayı gerektirse bile (49:9)
• Süphecilikten uzak dururlar (49:9-10,12)
• Zorlanmadıkça kralallara, prenslere ve sultanlara uymazlar ve demokratik bir danışma sistemine göre çalışırlar (4:59)
• Allah'ın partizanıdırlar (58:22)
• Hukuk sınırlarını aşmazlar, ancak kendilerini saldırılara karşı korurlar (7:33; 42:39)
• …
• Hizmetlerini sadece Tanrı'ya adarlar ve O'nun otoritesine hiçbir şeyi ortak koşmazlar (17:22-23)
• Haksız yere öldrmezler ve zina işlemezler (29:68)
• Tanrı'ya güvenip erdemli ve hayırlı tavırlar sergilerler (2:62, 112)
• Tanrı'yı/Gerçek'i herşeyten ve herkesten çok severler (5:54; 9:23)
• İnsanlardan çekinmezler; sadece Tanrı'dan çekinirler (5:44; 33:37, 39)
• Tanrı ile sürekli iletişim kurarlar (23:10)
• İşledikleri suçlardan dolayı pişmanlık duyup hayırlı işlere geri dönerler (29:70)
• …
• Anneye ve babaya saygı gösterirler (17:23-24)
• Eşlerini severler ve onları koruyup kollarlar (30:21)
• Akrabalara, yoksullara, ihtiyaç sahiplerine yardım ederler ve topluma yararlı işlerde bulunurlar (9:60; 17:26)
• …
• Sosyal ve politik işleri için danışma prensibini uygularlar (42:36)
• Adaletli davranırlar ve adalet, gerçek ve merhamet gibi Tanrısal yasalarına göre yönetirler (4:58, 135; 5:8; 7:28-29; 5:44)
• Kibirlenerek halktan yüzlerini çevirmezler, yeryüzünü şımarıkça dolaşmazlar; Allah'ın kibirlileri ve gösterişçileri sevmediğini bilirler (31:18; 57:23)
• Formaliteye takılmadan belli vakitlerde namazı gözetirler ve kendilerinden daha az nimete sahip olanlarlanimetplerini paylaşırlar (98:5; 22:67)
• Adaletli liderlere saygı duyup desteklerler, ama onları putlaştırmazlar (4:59; 33:56; 9:30-31)
• Rüşvet vermezler ve sahtekarlık yapmazlar (2:188)
• Tefecilik yapmazlar; muhtaçlara bağışta bulunurlar (2:275-80)
• Yardımı ölçülü yaparlar (29:67)
• Finansal ve ekonomik işlemlerde dürüst ve adateltli davranırlar (6:152)
• Yalan yere tanıklık etmezler (29:71)
• Ne savurgan ne de cimridirler (17:26-29)
• İnsan hayatı kurtarmaya çalışırlar; kimseyi öldürmezler ama meşru bir sebep istisna (17:33)
• Kendilerine yapılanlara benzeri bir biçimde karşılık verirler, ancak affetmenin daha üstün olduğunu bilirler (2:179; 13:14; 45:14; 64:14)
• Yetimlerin ve öksüzlerin malını yemezler (17:34)
• Gerçeği takdir edenlerle evlenirler; politeistlerle evlenmezler ve zina işlemezler (5:5; 23:6-7; 30:21; 17:32)
• …
• Vurdumduymaz değiller; politik ve sosyal konularla ilgilenirler (5:79)
• İyiliği yaymaya ve kötülüğü durdurmaya (3:104)
• İyilik yapmayı ertelemezler (3:114)
• Toplumun iyiliği için aktiftirler (23:5)
• Tanrı yolunda birbirlerini desteklerler (8:74)
• Sistem için toplumda hukuk adamları yetiştirirler (9:122)
• Birbirleriyle iyi işlerde yarışırlar ve kötü işlerde birbirlerine yardımcı olmazlar (5:2)
• Paralarıyla ve canlarıyla adalet ve gerçek için savaşırlar (4:75; 9:111)
• Hukuk öğrenimini desteklerler (9:122)
• İyi işlere azimle devam ederler, zorluklar karşısında korkuya kapılmazlar; başarının zorluğu izlediğini bilirler (2:45, 177; 94:5-8)
• Haksızlığa ve baskıya uğrayanların hakları için savaşır (4:75)
• Barış için yollar arar (2:208; 4:90; 8:61; 2:208)
• İlericidirler (15:24; 74:37)
• Kendilerini iyiye doğru değiştirirler (reform) ve başkalarını da buna çağırırlar (6:48,54; 7:35,56,142; 11:117; 12:101; 21:72,105)

GEZGİN95: Merhaba Edip bey. Kuran'da şiddet içeren, savaşa iten bir sürü ayet var. Müslümanlar, bu savaşların "savunma amaçlı" olduğunu ileri sürerler.

Bu savaşların amacının ne olduğu, yani, savaşların hangi şartlarda sürmesi gerektiği ayetlerde belirtilmiş; örneğin :

"... din Allahın olana kadar ... " (2:193)
"Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar ..." (8:39)
"... tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse ..." (9:5)
"... hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar ...." (9:29)
....

Savaşların, "herkesin müslüman olmasına kadar" sürdürülmesinin emredilmiş olması, bu savaşların bir savunma savaşı değil, İslamı yayma savaşı olduğunun kanıtı değil mi?

Hatta barış yapılabilecek bir durumda bile barışa yanaşılmaması emrediliyor:

"Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın...." (47:35)

Savaşlar savunma amaçlı olsaydı, bunların yerine "... düşmanınız aman dileyene, barış isteyene kadar ..." sözü daha uygun olmaz mıydı? Bu savaşların amacı, Kuran'da açık seçik yazılmış. Öyle değil mi?

EDİP: "... Din Allah'ın oluncaya kadar" ifadesinde yer alan Allah'ın dinini maalesef Sunni veya Şii şeriatlerle, mezhepçi öğretilerle karıştırıyorsun. Allah'ın dini, adalet, özgürlük ve barış prensipleri üzerine kurulu bir sistemdir. Böyle bir sistemin egemen olması demek hiçbir kişinin veya toplumun dininden veya fikrinden dolayı baskıya uğramaması; hiç kimsenin cinsinden, ırkından veya renginden dolayı ayırıma uğramaması; yeryüzünde zulüm ve haksızlığa rıza gösterilmemesi; devlet konusunda halkın oyuna saygı gösterilmesi ve dünyada barış ve dostluk ortamının sağlanması demektir.

Nitkeim, yukarıda Othello'nun 3'üncü sorusuna verdiğim cevapta tarif edilen İslam sistemi egemen olursa hem laik ve hem demokratik bir ortam oluşturur. Laiklik ile demokrasi arasında yaşanılan teorik ve pratik gerginlik Kuran'daki islami sistem federal yani çok hukuklu bir laik sistem öngörerek daha özgür ve demokratik bir ortam oluşturur. Bu arada alıntıladığın iki ayetin çevirisinde hatalar var. Şu anda detaylı bir şekilde bu hataları tartışamıyacağım (Quran: a Reformist Translation kitabının girişinde 9:29 ayetinde geleneksel meallerde anlamı çarpıtılan "cizye" kelimesiyle ilgili detaylı bir tartışmamı bulacaksınız.)

47:35 Siz üstünken gevşemeyin ve barışa çağırın. ALLAH sizinle beraberdir ve işlediklerinizi ziyan etmeyecektir.

9:29 Kendilerine kitap verilenler arasından, ALLAH’a ve ahiret gününe inanmayan, ALLAH’ın ve elçisinin yasakladığını yasaklamayan ve gerçek dine uymayan kimselerle boyunlarını eğip elleriyle savaş tazminatı verinceye kadar savaşın.

Siz maalesef, bilerek veya bilmeyerek, barışa çağıran düzinelerce ayeti görmezlikten geliyorsunuz. Dahası, savaşla ilgili ayetleri bağlamlarından cımbızlayarak koparıp çarpıtıyorsunuz. Sizin yukarıya aldığınız üç ayetin bağlamını vereyim de bu konuda gerçeği merak edenler kendileri karar versinler.

2:190 Sizinle savaşanlarla ALLAH yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. ALLAH saldırganları sevmez.
2:191 Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Sınırlanmış Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. İnkarcıların cezası böyledir.
2:192 Son verirlerse, ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
2:193 Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din ALLAH için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
2:194 Sınırlanmış ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. ALLAH’ı dinleyin ve bilin ki ALLAH erdemlilerin yanındadır.
**
8:39 Baskı ve zulmü ortadan kaldırıncaya ve dini sadece ALLAH’a ait kılıncaya dek onlarla savaşın. Düşmanlığa son verirlerse, elbette ALLAH yaptıklarınızı Görür.
8:40 Dönerlerse, bilin ki sahibiniz ALLAH’tır. O en iyi Mevla (Egemen/Dost/Koruyucu) ve en iyi Yardımcıdır.
8:41 Ayırım gününde, iki ordunun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize ve ALLAH’a inanıyorsanız, bilin ki elinize geçen her ganimetin beşte biri ALLAH’ın ve Elçisinindir. Bu pay, akrabalar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışların hakkıdır. ALLAH her şeye Güç Yetirendir.
**
9:1 Bu, ALLAH ve elçisinden, kendileriyle anlaşma yapmış bulunduğunuz putperestlere bir ultimatomdur:
9:2 Yeryüzünde dört ay daha dolaşın, bilin ki siz ALLAH’ı aciz bırakamazsınız ve ALLAH inkârcıları rezil eder.
9:3 Bu, aynı zamanda, ALLAH ve elçisinden tüm halka, büyük hac günü yayımlanmış bir bildiridir: ALLAH putperestlerden uzaktır, elçisi de… Tövbe ederseniz sizin için daha iyidir. Dönerseniz, bilin ki siz ALLAH’ı aciz bırakamazsınız. İnkârcılara acı bir azabı müjdele.
9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Sınırlanmış aylar çıkınca, (hâlâ barışa yanaşmıyorlarsa) o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her hareketlerini izleyin. Tövbe edip namaz kılar ve zekât verirlerse yollarını serbest bırakın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
9:6 Putperestlerden biri sizden geçiş emniyeti dilerse ona koruma sağla ki ALLAH’ın sözünü işitsin; sonra onu kendisinin güvenlik bölgesine ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.
9:7 Putperestlerin ALLAH ve elçisi yanında nasıl bir anlaşması olabilir ki? Sınırlanmış Mescit’te sizinle anlaşma yapmış olanlar hariç. Onlar sizin haklarınızı gözettikleri sürece siz de onların haklarını gözetin. ALLAH erdemlileri sever.

FREEWILL: Evrensel dediginiz bu kitap ile (Kuran ile) Allah "kolelik" gibi igrenc bir sistemi ortadan kaldirmis midir, yoksa onu duzenleme yoluna mi gitmekle mi yetinmistir? SAYGILAR

EDİP: Yargıtay Cumhurity Başsavcısı Vural Savaş'ın Refah Partisinin kapatılması davası için hazırladığı mütaala taslağına verdiğim cevap, ilk baskısı Ozan Yayınları tarafından 1997 yılında Devlet/Demokrasi/Oligarşi/Teokrasi adıyla kitap olarak yayımlandı. O kitabın son bölümlerinde Vural'ın kölelik konusunda İslam'a yönelttiği suçlamanın asılsızlığını delilleriyle tartıştım. Gerçi kitap hala piyasada ve kütüphanemde mevcut, maalesef kompüterimde elektronik olarak mevcut değil. (Kitabın İnglizce orijinalı olan Cannibal Democracies, Secular Theocracies: the Turkish Version --Yamyam Demokrasiler, Laik Teokrasiler: Türkiye Versiyonu-- New York'ta bir üniversitenin düzenlediği uluslararası bir sempozyumun konusu olmuştu.)

Orijinali Reformist Translation'de yayımlanan "İslami Reform için Manifesto" başlıklı makalemde kölelikle ilgilli bölümü buraya alıntılıyorum:

Yaygın olarak uygulanan kölelik Kuran tarafından kaldırılmıştır (4:25,92; 5:89; 6:10; 8:67; 24:32-33; 58:3; 90:1-20). Kuran köleliği büyük bir günah olarak değil, günahların en büyüğü olarak kabul eder. Kölelik, ölmeden önce tövbe edilmediği sürece affedilmeyecek Allah'a ortak koşmaya eşdeğerdir. Kuran su götürmez şekilde Allah dışında bir efendi (rab) kabul etmeyi reddeder. Birinin efendisi olduğunu iddia etmek Allah olduğunu iddia etmek ile aynıdır (12:39-40; 3:64; 9:31). Muhammed'in vefatından on yıllarca sonra krallar, ve kralların köleleri dini liderler, Yusuf'un arkadaşının efendisine atıfta bulunuşunu (12:41,42) çarpıtarak köleliği yeniden canlandırmak ve haklı çıkarmak istediler. Ama Yusuf'un Allah dışında hiç kimseyi efendisi veya rabbi olarak nitelendirmediğini, ve hapishane arkadaşlarına, adaletsizliği ve üzerlerindeki sahte efendilik iddiasını reddederek özgürlüğe ulaşmaya çalışmalarını tavsiye ettiğini gözden kaçırdılar (12:39-40).

16:75-76 ayetleri köle biri ile özgür birini karşılaştırır ve özgür biri olmanın önemini vurgular. Nitekim Kuran, insanlar üzerindeki efendilik iddiasından dolayı Firavun'u kınar (79:15-26). Allah Yahudileri kölelikten kurtarmış ve özgürlüklerinin özlemekte oldukları yiyecek çeşitliliğinden daha önemli olduğunu hatırlatmıştır (2:57-61). Kuran, Muhammed'i barış zamanında düşmanlarını yakalayıp hapse atmaması için uyarır, ve bu davranışa sadece savaşa katılanlara karşı izin verir (8:67). Kuran, ortak koşanların köleleri olduğu gerçeğini kabul eder (24:32; 16:75), ve köleleri özgürlüklerine kavuşturmayı müslümanların bir niteliği ve etkinliği olarak değerlendirir (90:13). Nitekim, dinlerini sadece Allah'a adamaya karar veren öncüler kölelerini özgürlüklerine kavuşturdukları gibi çevrelerinde müslüman olmayan grupların kontrolü altındaki köleleri de parayla satın alıp özgürlüklerine kavuşturmuşlardır.

Hadis, Sünnet ve çeşitli mezheplerin şeriatleri yoluyla İslam'ın ilerici mesajını gerisin geriye cahiliye dönemi inanış ve pratiğine çeviren Emevi ve Abbasi yönetimleri bu illetli uygulamayı tekrar hortlatmışlardır.

Köleliğin acısını en çok çeken, ve Musa'nın önderliği yoluyla Allah tarafından kurtarılan (Mısır'dan Çıkış 1:13-14) Yahudilerin, sonraları köleleştirmeyi kutsamaları ve bu uygulamayı kutsal kitaplarına sokmaları ironiktir (Mısır'dan Çıkış 21:26-27; Levililer 25:44-46; Yeşu 9:6-27).

İsa'nın köleliğe hiçbir zaman göz yummamasına rağmen, St. Paul, modern Hristiyanlığın kurucusu, "Din kitlelerin afyonudur" Marksist özdeyişini haklı çıkarırcasına, bir yerde efendilerin kölelerine iyi davranmasını öğütler (Colossians 3:22), ve kölelelerden efendilerine karşı "korku ile itaatkar olmalarını" ister (1 Peter 2:18; Ephesians 6:5; 1 Timothy 6:2; Colossians 3:22; Titus 2:9). Dinin ayrıcalıklı sınıflar tarafından insanları köleleştirmek veya onlardan yararlanmak amacıyla kullanılması, Güney Afrikalı bir lider tarafından berrak şekilde tarif edilir: "Misyonerler Afrika'ya geldiğinde, onların Kitab-ı Mukaddes'i, bizim ise toprağımız vardı. 'Gözlerimizi kapayalım ve dua edelim' dediler. Gözlerimizi açtığımızda, bizim Kitab-ı Mukaddes'imiz, onların ise toprağı vardı".
EdipYuksel
ONUR: Edip Bey, sizi yenilikci bir din adami (arastirmaci-yazar) olarak desteklemekle birlikte size Islam ve siyaset hakkinda bir kac soru sormak istiyorum.

1- Islam ile herhangi bir milli kimligin sentezi yapilabilir mi?
2- Siz ya da ailenizin fertlerinden herhangi biri, daha onceden Kurt-Islam sentezciligi yapti mi?
3- Kurt-Islam sentezciligi yapip milleti domuz bagi ile oldurenler ile Turk-Islam sentezciligi yapip sizin kardesinizi oldurenler arasinda herhangi bir fark goruyor musunuz?
4- Aslen Zaza asilli olmasina ragmen Kurt-Islam sentezciligi yapan Seyh Zaid ile Kurt asilli Said-i Kurdi´nin, devlete karsi giristikleri mucadeleyi nasil degerlendiriyorsunuz?

Simdilik sorularim bu kadar. Tesekkurler....

EDİP: 1- İslam'dan kastın Sünnilik veya Şiilik ise onlar zaten Arap kimliğinin sentezi olan bir dindir. Ancak İslam'dan kastın Muhammed peygamberin ilettiği Kuran ise insanlık kimliğinin sentezi olabilecek evrensel bir mesajdır.

2- Ne ben ne de ailemden biri (dayılarımı ve oğullarını dahil etmiyorum), Sünnilik döneminde bile, böylesi saçma bir sentezi hayal bile etmedi. Zira, ben ve ailemin hiçbir ferdi Kürtçülük yapmadı. Irkçılığı, hatta jingoist ulusalcılıği ilkel ve zararlı bulan bir insanım ben. Geçen yüzyılda "ulusalcılık" uğruna yapılan savaşlarda milyonlarca masum insan ölmüş ve nice şehir yerle bir olmuştur. Irkçılık veya jingoizm insanlık için en tehlikeli virüslerdir.

3- Hayır. Ben Ademoğullarını din ve ırk kılıçlarıyla bölüp birbirine düşman eden hertürlü senteze ve ideolojiye karşıyım. Bü dünya korkunç derece soğuk veya sıcak olan vahşi bir evrende çok değerli bir hayat merkezidir ve bu dünyada kardeşçe ve barış içinde yaşamanın yollarını aramalıyız; birbirimizle olan ufak farklılıklarımızı abartarak düşmanlık etmek rasyonel bir tavır değildir.

4- Ben devletleri kutsamam; aksine, ABD başta olmak üzere devletlere karşı allerjim vardır. Noam Chomsky'nin politik tavrına yakın bir tavra sahibim. Devletler bireyler için var olmalı; tersi değil. Böyle olunca sadece "devlete isyan" bir hata olmayabilir; hatta zalim ve totaliter bir devlet durumunda olumlu ve cesur bir tavır olarak bile görülebilir. Nitekim, Atatürk Osmanlı'ya isyan ederek bir devlet kurdu. Sultan'a karşı olan hareketi başarılı olmasaydı bugün Atatürk'ün ismini bugün tarih kitaplarında "İngliz Ajanı Hain Mürted " diye öğrenecek ve bana onun hakkında soru yöneltecektin.

Şeyh Said'i pek tanımam, ama çocukluğumda ve gençliğimde Said-i Nursi'nin risalelerini okumuş ve hatta Nurcu cemaatin ileri gelenleriyle (Kutlular ve Fethullah dahil) ailece ve şahsen tanışmış bulunuyorum. Hemşerim Said-i Kurdi gençlik döneminde Kürtlerin bağımsızlığı için bir ara politika yapmış ama daha sonra bu tavrın yanlışlığını farkedip vazgeçmişti. Hatta İkinci Said diye adlandırdığı "politikasız politika" döneminde yazdığı risalelerde Türkleri alabildiğine öven, kraldan çok kralcı ifadeler kullanarak Kürtleri Türklere itaat etmeye çağırıyor.

Dilersen bu konuları ikinci rauntta dilediğin yöne doğru biraz daha irdeleyebiliriz.

CROM: Edip bey kuranmeali.com isimli sitede her ayetteki farklı uzmanların tefsirlerini aynı anda yanyana görebilme imkanımız var. Ben ordaki tefsirlere baktığımda Yaşar Nuri Öztürk'ün ve sizin tefsirlerinizin diğerlerinden çok farklı olduğunu gördüm. Eski tefsir uzmanları mı arapça bilmiyor yoksa siz mi arapçaya daha hakimsiniz? Bence Yaşar Nuri ve siz kuranın ayetlerini kulağa hoş gelecek şekilde değiştiriyorsunuz..

----

"... Süphe yok ki çekinenlere bir kurtulus ve kutluluk ve murâda eris yeri var; bahçeler, üzümler, ve memeleri yeni sertlesmis yasit kizlar. Ve dopdolu kadeh. Ne bos bir söz duyarlar orda, ne birbirlerini yalanlama...” Nebe sûresi, âyet: 31-34

EDİP: Yaşar ile Kuran dışındaki rivayetleri ciddiye almama konusunda ortak metodolijiyi kullandığımız için çeviri konusunda benzer sonuçlar elde etmemiz normaldir. Mesaj adlı Kuran çevirimden önce Kuran Çevirilerindeki Hatalar adlı bir kitap yazmıştım. İlk basımı 1992 yılında Gösterge Yayınevi ve daha sonra Milliyet'in Ad Yayınları ve en son Oza Yayınevi tarafından yayımlanan o kitapta Türkçe onbir mealden seçtiğim bazı ayet meallerini dil ve Kuran'daki bağlam açısından analiz etmiş ve Arapça bilmeyen ancak aklını kullanabilen objektif okurlarımın rahatlıkla izleyip anlayabileceği bir metodla çeviri hatalarını ifşa etmiştim. Piyasadaki Kuran çevirilerinin büyük bölümü Kuran ayetlerini, Kuran'ın inişinden iki yüz yıl sonra uyudurulup derlenmiş hadis kitaplarının karanlığında yorumlamaya çalışıyorlar. Böyle olunca o meallerin akıl sahibi bir insanın kulağına ve beynine hoş gelmemesi gayet normaldir. Bu yüzden, bu hadisli-sünnetli ve mezhepli-tarikatli hurafeler dinine inanmayan dinsizler, o dine inanan mukallitlerden daha çok Kuran'ın mesajına yakındırlar. Tabi ki, dinsizliği ideolojik doğmalarla bir din haline dönüştürenler ve ateizmi bağnazca savunanlar hariç; onlar da dindar insanlar gibi gerçeklere karşı kör ve bağnazdırlar.

Sizin alıntıladığınız meal, 78:31-34 ayetlerinde cenneti, yani akıllarını kullanan erdemli insanlara söz verilen mecazi bahçeyi tanımlayan ifadeler arasında kullanılan "Kevaiba Atraba" ifadesinin anlamını çarpıtmıştır.

78:31 Erdemliler için kurtuluş vardır.
78:32 Bağlar, bahçeler…
78:33 Sıradışı ve yaşıt (eş) lar…
78:34 Dolu kadehler…
78:35 Orada ne bir boş söz ne de bir yalan işitmezler.
78:36 Rabbinden bir karşılık; hesaplanmış bir armağandır.

78:33 ayetindeki Kevaib kelimesi Kab (20,70,2) kelimesinin çoğuludur. Mekke'deki Kabe de bu kökten türer. Ayaktaki aşık kemikleri de aynı kelimeyle anılır. Kelime kısaca çıkıntı anlamına gelir. İnglizce'de sıradışı şeyler için "outstanding" ifadesi kullanılır. Aynı şekilde, çölün ortasında inşa edilen ilk halkevi olan binaya da bu yüzden Kabe (çıkıntı, sıradışı, dikkat çekici) ismi verilmiştir. Bu ayette memeden sözedilmediği gibi eş kelimesi de geçmez. Ben Türkçe çevirimde 78:33 ayetindeki ilk kelimeyi "genç" olarak çevirmiştim. Bu ayeti Arapça'nın kuzeni olan Aramice dilini kullanarak inceleyenler bu iki kelimenin aslında "olgun üzümler" den sözettiğini ileri sürmüşlerdir. Bu iddiayı araştırıp inceleme imkanı bulamadığım için onaylayamıyorum, ama ayetin bağlamıyla çelişmediğini görebiliyorum.

ERCUMENT: Edip sen ne tuaf bi adamsın ya..

Beni güldürdün... Sorunu anlamamıştım bugüne kadar..sanmıştımki maddenin miktarı Q oldu böyle oldu Q olmasaydı şöyle düzensizlikler falan olacaktı gibi bir şeyi anlatmak istediğini sanmıştım.. Üç boyutlu bir resme dikkatli bakarsında hiçbirşey görünmeyen karışıklıkta, sonra resim seçilmeye başlarda şaşırırsınya... Ben de şaşırdım... Sen nasıl bi adamsın ya...

Anladığım kadarıyla sıfır ile diğer sayılar arasındaki fark diğer sayıların kendi arasındaki farktan farklı birşey... Yani diğer sayılar birbirlerinden türer... Ama sıfırdan hiçbirşey türemez... Bir sayısından bile her sayıyı elde edebilirsin yada tüm sayıları birbirlerine dönüştürürsün...ama sıfıra dönüştüremezsin hiçbirini ve sıfırdanda hiçbir sayı türetemezsin..

Yoklukla varlık arasındaki fark sıfırla diğer sayılar arasındaki fark gibi..

Yani varlık yokluktan türeyemez.. Varlıkta yokluğun biryerlerinden çıkmış birşeyde olamaz...Varlık varsa yokluktan çıkmamıştır... O zaman varlık esastır ve sonsuzdur... Aslında yokluk yoktur...

Yokluk yoksa uzaydaki madde /enrji miktarı neden sınırlı diyorsun galiba anladığım kadarıyla.... Aslında sonsuz bir varlık olmalı diyorsunuz anladığım kadarıyla...

Başka birşeylerde diyorsan lütfen yazar mısın?...

EDİP: Evet ben biraz tuhaf bir adamım ve başka şeyler de diyorum, Ercüment. Keşke seni güldürdüğüm kadar düşündürebilseydim de... Sıfır ile sonsuz arasında sonsuz sayı olacağına göre herhangi bir sayıya tekabul edecek bir miktardaki varlığın sadece varoluş sebebi değil, aynı zamanda varolma miktarı da sorgulanmalı. Madde/enerji ezeli olsa varoluş nedeni sorusu anlamsız veya gereksiz görülebilir ama miktarıyla ilgili soru hala cevap bekleyen felsefi bir soru olarak akıl sahiplerine haykırmaya devam eder.

PANTE: 19 Konu nedeniyle Muhammedî değilim: ....

EDİP: Sevgili Pante, yönelttiğiniz 19 Soru çok güzel sorular ve onları inşallah ayrı bir dosyada cevaplayacağım.

ANDROMEDA: 20. sorum da şu : "Bu 19 problemi görüp de İslama içim ısınmazsa Allah beni nasıl suçlayabilir ve yargılayıp ceza verebilir? Bu adil olur mu?"

EDİP: Allah kimseye sebepsiz bir ceza (karşılık) vermez. Herbirimiz, seçtiğimiz ve layık olduğumuz cezayı (karşılığı) buluyoruz. Siz yukarıdaki soruları içtenlikle soruyorsanız ve onlara makul (yani akıllı) cevaplar bulamadıysanız sizin İslam'ı inkar etmeniz gerekir. O sorulara, belki de en önemli gördüklerinize, sizi tatmin edici cevaplar bulunca da bu inkarınızdan vazgeçebilmelisiniz. Adil olan bir Allah var ise sizi bu inkarınızdan dolayı cezalandırmamalı, hatta ödüllendirmelidir; zira siz onun size vermiş olduğu en önemli nimet olan aklı kullanmış olmuş oluyorsunuz. Nitekim o aklı kainat kitabındaki ayetleri anlamak için kullandığınızda bilgi ve teknoloji ile ödüllendiriliyorsunuz.

PANTE: Hem de tüm güzel amellerini boşa sayıp, inananların hardal tanesi kadar amelini hesaba kattığı halde, inanmayanları değerlendirmeye, hesaba dahi sokmadan sonsuza kadar cehennemde yakmak, bunca kafa karıştıran, akıl dışı, bilim dışı ayetlere, çelişkilere rağmen adalet midir? Üstelik de isteseler dahi kalpleri mühürlenerek inanamayacak duruma sokulmalarına rağmen? Tevrat'a inanmayan: Pisagor, Sokrat, Aristo, Platon, Kur'an'a inanmayan: Ebu Talib, Edison, Newton, Voltaire, Einstein, Atatürk ve benzerleri ayetlere göre ebedi cehennemliktir. "Galu bela" ya göre önemli olan sadece tek Tanrıya inanmakken, Muhammed'e ve İslam'a inanmayı ebedi cehennemden kurtuluş için zorunlu kılmak çelişki değil midir?

EDİP: Bilerek veya bilmeyerek kompleks bir soru yöneltiyorsun. "Sevgili Pante, sen sevgilini geçen gün akşam yemeğinden sonra dövüp gözlerini morarttıktan sonra neden bir bardak su içtin?" Böyle bir soruyu doğru bulmayacaksın değil mi? Sorduğun soru Kuran'da olmayan varsayımlar veya yanlış bilgilere dayanıyor. Hepsini burada teker teker tartışmak istemiyorum, zira o konuları tartışmayı onları doğrudan sorgulayan daha güzel ve kompleks olmayan sorulara bırakacağım.

Ebedi hayatı kazanmak için Musa'ya, İsa'ya veya Muhammed'e inanmak şart değildir. Bu şartlar onları daha sonra putlaştıran cahillerin uydurduklarıdır. Örneğin, Kuran'da otuz kez geçen La ilahe illa Allah veya La ilahe illa Hu ifadelerinin hiçbirine bu isimler eklenmez. Sünniler, Muhammed'in vefatından sonra tevhid (birleme) inancını şirk (ortaklık) inancına çevirmişler ve Muhammedsiz bir Allah'ın yetersizliğini iddia etmişlerdir. Daha sonra eklenen putların sayısı çoğaltılmıştır. Nitekim Sünni camilerde Allah'ın isminin yanında Muhammed, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin isimlerini bulacaksınız. Evrenin Yaratıcısının isminin yanına O'nun hizmetçilerinin ismini ekleme saygısızlığını gösteren putperest zihniyetin Şii versiyonun da Allah, Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin isimlerine ek olarak daha başka putlaştırılmış isimler eklerler.

Pisagor, Sokrat, Aristo ve Platon'un ebedi cehennemlik olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? İddianızı Kuran'a göre değerlendirdiğimde insanların ebedi kurtuşulu konusunda asıl ve son yargının Allah'a ait olduğunu bildiğim için bu konuda Allah adına yargı veremem. Hani bu konuda benim Kuran'ın ışığında ulaştığım şahsi yargımı merak ediyorsan bildiriyim: Pisagor, Sokrat, Aristo ve Platon Tek Tanrı'ya inanan ve erdemli tavırları benimseyen insanlar olup büyük olasılıkla 2:62 ayetinde bildirilen gruba dahildirler. Dahası, Sokrat'ın Yunanlılara gönderilmiş bir Allah elçisi olduğuna kanaat getirmiş bulunuyorum. Apology adlı savunmasını okumak bile bu kanaate varmak için yeterlidir. Aynı durum diğer isimler için de sözkonusu. Örneğin, Newton üçleme inancını mantıkla çelişkili bulup reddeden bir tektanrıcıydı. Örneğin, Mustafa Kemal Atatürk'ün de, devrimlerini ve kendisine isnat edilen çelişkili hadisleri (sözleri) kritik olarak incelediğimde, Allah adına uydurulan hurafelere ve dinlere karşı tepki gösteren rasyonel bir tektanrıcı olduğuna inanıyorum. Nitekim Atatürk'ün hayatının en önemli noktalarında kendini gösteren 19 sayısı onun aynı zamanda olumlu bir misyon için Allah tarafından seçilmiş bir lider olduğunu gösterir (bu konuyu inşallah ileride Kader ve Özgür irade konularını tartışacağım soru ile delilleri ile tartışacağım).

BİLELİMÖĞRENELİM: Ben tüm sorulara cevap verebileceğinize eminim, 13 yüzyıldır yeterince materyal topladınız.

Zaten bu din sorulabilecek tüm sorulara cevap verebilmek amacıyla var, bakın foruma her sorunun cevabı var, her cevaba bin tane soru var. Büyük patlamaya bile bir kulp buldular, bulurlar.

Yine de bu din ilkel din, bu felsefe boş, yüzyıllardır bir şey üretmemiş, hemen reddet, anında cevap et.

Diğerlerinin aksine benim sorabilecek bir sorum yok, cevap bulacağınıza ve verdiğiniz cevabın sizi mutlu edeceğine eminim. Bunun için değil mi zaten?

EDİP: Tüm sorulara maalesef cevap veremiyorum sevgili BilelimÖğrenelim. Kaldı ki, 13 yüzyıldır biriken metaryeller bana yaramıyor; aksine benim savunduğum felsefenin ve mesajın aleyhinde... Umarım alınmazsın, ama o materyaller daha çok ateistlere ve Kuran'a karşıt olanlara hizmet ediyor. Kuran konusunda girdiğim tartışmaların büyük bölümünü maalesef, 13 yüzyıl boyunca üretilen hurafeleri Kuran'ın mesajından ayırmak için kullanmak zorunda kalıyorum.

Büyük Patlama konusuna değineceğim inşallah. Seninle onun kulpunu da dibini da tartışacağım. Umarım o zamana kadar hayatımızda oluşan küçük patlamalar engeller yaratmaz. "Bu din" diye eleştirdiğiniz dine gelince: ben inanmıyorum o dine. Şahsen ben de o dine karşı mücadele veriyorum.

Ama sana şunu anımsatmak isterim: Geldiği vakit hurafelerin ve cehaletin karanlığında yaşayan ilkel kabileleri bir anda reforme edip birleştiren ve onları o çağın en ileri medineyet öncüleri haline dönüştüren; matematik, optik, tıp, otomasyon, astronomi ve felsefe dallarında yüzyıllarca bilgi üreten ve bugünkü Batı medeniyeti ve teknolojisine büyük katkılarda bulunan Kuran mesajını daha sonra o mesaja ihanet edenlerin geri tavırlarıyla mahkum etmek haksızlıktır.

C3PO: Iyi de dinlerin cevap veremeyecegi soru yok ki!

EDİP: Var, hem de çok var. Örneğin, senin ismin neden C3PO? Bunun cevabını bulamıyorum Kuran'da.

PRİMAT: Bir başka başlık altında "kuranda hayvanın yeri" konusunu tartışır ve nedenkuranda hayvanlardan söz edilmez sorusuna yönelmişken, şöyle bir ileti eklediniz.

"O zaman her kitap için aynı soruyu yöneltmen gerekmez mi? Atatürk'ün nutkunda kaç cümle böceklere ayrılmış veya Anayasa'da kaç madde böcekelerle ilgili diye soracaksın."

Kutsal ve değişmez olduğunu iddia ettiğiniz kitapla, toplum dinamiklerine göre değişebilen ANAYASA'yı bir mi tutuyorsunuz?

EDİP: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası değişebildiği için mi hayvanlardan ve böceklerden bahsetmiyor sanıyorsunuz? Ne alaka?

REQUIEM: Şiddetle cevap bekliyorum;

1) Evrim teorisi hakkında ne düşünüyorsunuz, eğer bilimsel bulmuyorsanız, yaratılışın bilimsel mekanizmalarını yazar mısınız?

2) Diğer dinlerin tahrif olduğunu mesela İncil'in değiştiğini düşünüyor musunuz?

3) Sonsuz yaratma ve bilme gücü olan Allah'ın oldugu bir yerde kulun özgür iradesi oldugunu düşünenlerden misiniz?

EDİP: Aynı şiddetle cevap veriyorum

1) Evrim teorisini dünyadaki canlıların oluşumu konusunda kanıtlara sahip ve tutarlı açıklama getiren bir teori olarak kabul ediyorum. Kuran'daki bazı ayetler evrim teorisini destekler nitelikte... Dahası evrim olayını Tanrı'nın varlığı konusunda bir delil olarak değerlendiriyorum. Bu konuda, orijinalini İnglizce yazdığım "The Blind Watch-Watchers or Smell the Cheese: An Intelligent and Delicious Argument for Intelligent Design in Evolution" (Saata Bakan Körler veya Peyniri Koklamak: Evrimde Akıllı Tasarım için Akıllı ve Lezzetli bir Tartışma) başlıklı makaleyi Türkçe'ye çevirip bir soru olarak asacağım buraya inşallah.

2) Evet, İslam dini nasıl zamanla politeist bir ortaçağ arap örf ve adetine çevrilmişse Yahudilik ve Hristiyanlık da aynı şekilde tahrife uğramıştır. İncil kısmen tahrif edilmiştir. Bu konuyu, "19 Questions for Christian Clergy/Hristiyan Dinadamlarına 19 Soru" adlı İnglizce/Türkçe kitabımda örnekleriyle tartıştım.

3) Aksine, deterministik bir evrende deteriministik yasalarla işleyen bir biyolojik yapıya sahip bir insan olarak Allah gibi bir paradox çözücü olmadan özgür iradeye inanmam mümkün değildir. Ben ateist olsaydım özgür iradeyi kabul edemezdim. Lütfen sorguladığınız konu üzerinde biraz düşünün.
MUTLUİSM: Ben de Muhammed'in 2 amcasıyla ilgili görüşlerinizi almak istiyorum:

1) Ebu Talip : her ne kadar Ali'ciler aksini iddia etse de , kafir olarak ölmüştür ve bu yüzden Muhammed , ardından gözyaşı dökmüştür. Kuran'a göre gideceği yer cehennemdir. "Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır." (Araf 36) Sizce Ebu Talip olmasa, peygamberi Muhammed olan bir islam dini olur muydu?

2) Ebu Leheb : Muhammed'e önce akrabalarına tebliğ et ayeti gelmiş. Bütün akrabalar işi gücü bırakıp toplanmış. Muhammed, ben peygamberim diye akrabalarına hitap etmiş. Ebu Leheb'de ya sen bizi buraya bunun içinmi çağırdın diye bir taş atmış. Ondan sonrada Tebbet suresi gelmiş. Ebu Leheb çok mu saçma bir şey sorup taş atmış da, Allah tarafından bu kadar lanetlenmiş?

EDİP: Ayet ve surelerin iniş sebepleriyle ilgili rivayetlerin hiçbirisini inandırıcı bulmuyorum. Dahası, 111'nci surede geçen "ebu leheb" ifadesi "ateşin babası" anlamına gelip kızgın ve azgın bir insanı konu ediniyor. Bu ayetlerden yıllar sonra müslümanlar bunu bir adama lakap olarak yakıştırmışlardır. Nitekim, "mescidi aksa" (en uzak mescit) ifadesi de aynı şekilde Kuran'ın inmesinden ve Muhamed peygamberin ölümünden yıllar sonra Darusselam (Kudus) kentinde inşa edilen bir camiye isim olarak yakıştırılmıştır.

XİSLAM: Allah kullarını yaratıyor, yarattığının cennetlik ve cehennemlik olduğunu biliyor ama o yinede kulları nasıl cehennemlik olduklarını anlasınlar diye dünyaya gönderiyor eğer bu olmasaydı ne olurdu bir bakalım.

Kul: Neden beni direk cehenneme yolladın yaşamama fırsat verseydin belki kendimi düzeltirdim.

Allah: Senin kendini düzeltemeyeceğini biliyordum seni o yüzden dünyaya yollamamın bir mantığı yoktu.

Kul: Ben yoktum hiç birşey yoktu bizi yarattın ve baktınki cehennemlik bir kul yaratmışsın, ben tüm bunları senin bana verdiğin o özgür irade ile yapmışım. Ama bana verdiğin o özgür iradeyi başkasına verseydin, veya bana beni cennete götürecek bir irade verseydin sonuç ne olurdu? Çünki yine senin verdiğin özgür irade ile cennette olanları görüyorum bunu nedini nedir?

Allah: Onlar bunu hakkedenlerdir çünki onlara verdiğim iradeyi iyi yönde kullanacaklarını biliyordum ve onları cennete yolladım.

Kul: Cennetlikler senin verdiğin özgür iradeyi iyi kullandılarsa bunu ne ile ve nasıl yaptılar? Neden onlar kullandılarda ben kullanamadım, benim bir şeyden haberim yok yaratılmışım özgür irede verilmişim ve cehennemdeyim.

Allah: Peki o zaman sen dünyaya yaşamaya git gör ve gel.

Kul dünyaya gönderilir aradan 34 yıl geçer ve ölür Allahın karşısına çıkar.

Allah: İşte gördünmü neden cehennemlik olduğunu?

Kul: Evet sen herkeze özgür irade vermişsin bunu gördüm. Ama ben bir katilin sadece bir saatlik eğlencesinin sonucu olarak dünyaya gelmiş olduğumu, annemin beni hırsız olarak yetiştirdiğinide gördüm, keşke bununda sebebini bilseydim, ben doğmadan önce ne yaptım?

Benim Annem ile Babam da bunları özgür iradeleri ile yaptılarsa bunda benim bir suçum varmı?

Veya bu olanların benim özgür irademle bir alakası varmı, ben o kişilerin çocuğu olmayı özgür irademlemi istedim senden böyle bir talebim oldumu?

Bir Hıristiyanın çocuğu olarak büyüdüm hırsızlığın hayatın gerçeği ve bunu yapmanın çok iyi, hüner isteyen birşeyin olduğu öğretildi bana. Çevrem sürekli polislerin çok kütü insanlar olduğunu onlardan sürekli kaçmamız gerektiğini anllatırdı, ve beni yakalamaya çalışan bir polisin kurşunu sonucu buradayım.

Ama dünyada gördüğüm bazı çocuklar vardı güzel okullarda çok iyi insanlar tarafından yetiştirilmişlerdi. Annem beni eve içki parası getirmediğim zaman döverken o çocuklar aileleri tarafından başları okşanarak okumaları istenirdi.

Ben tek başıma odada soğuktan donmuş ve aç karnımla uymaya çalışırken onların çocuklarına "ne olur şundanda biraz yemelisin" dediklerini ve "Anne burası çok sıcak şu üzerimdeki kazağı çıkartmak istiyorum" dediklerini işittim, o çocuklar bunları hak etmek için ne yaptılar bunu çok merak ettim.

Hepimizi sen yaratıp iradelerimizide sen verdin, oysa benim yaşayabilmek için yiyecek bulmak zorunda olduğum bir hayatım oldu. Birgün bir müslüman ile tanıştım ve bana Allahtan bahs etti adına Kur'an denen bir kitap okudu, bana o ne isterse onun olacağını o istemeden hiç bir şeyin olamayacağını anlattı.

Ama aynı zamandada özgür irade denen birşeyin olduğunu, bu Allahın herşeye gücünün yettiğini, heryerde olduğunu ama aynı zamanda kullarına seslenmek için bir elçi yolladığından bahs etti. Bunları nereden biliyorsunuz dediğimde bana "bunları kur'an söylüyor" dedi ben de "Kur'an'ın allahın kitabı olduğunu kim söylüyor?" dedim "Muhammed söylüyor" dedi, bende "Muhammedin elçi olduğunu kim söylüyor?" dedim o kişi "Kur'an söylüyor" dedi. yani dedim "siz Muhammede inanıyorsun" o kişi "hayır biz Allah inanıyoruz" dedi, ama dedim tüm bunları size söyleyen Muhammed değilmi? O kişi evet diye yanıt verince kafam karıştı. Ve düşünmeye başladım orada uygulayamayacağım şeyler vardı, onlara öğretin diyordun ben neyi öğretecektim hırsızlığımı? İnsanlara yardım edin diyordu ben ne ile yardım edebilirdim çünki benim kendi karnım aç.... Dostlarınıza iyi davranın diyordu oysa benim hiç dostum olmamıştı.. Anne ve Babanızı sevin diyordu ben bunları bana yaşatan insanları nasıl sevebilirdim.. Allah'tan iste verir diyordu ben istedim ama birşey verilmedi.. Ve dünya benim gibi kişilerle dolu ben tüm bunları yine senin bana verdiğin irade ile yaşadım, bunların olmasını ben istermiydim yani ben kötü yaşamayı bir günahkar olmayı nerede ve ne zaman istedim? Bu yolu doğmadan önce nasıl hangi özgür iradeyle istedim bu aileyi ve çevre benim seçimim mi? Ya öteki çocuklar doğmadan önce nasıl bir özgür iradeyle ne yaptılar da o şekilde rahat bir hayatları vardı? Eğer bana da Muhammede verdiğin iradeyi verseydin ben yine bu şekilde mi olacaktım? Herkeze iradelerini veren sensen bu nasıl bir özgür irade oluyor? İnsanın iradesinde çevresel faktörlerin bir önemi yokmu? Biz nerede doğacağımızı kimlerin çocuğu olacağımızı kendimizmi belirliyoruz? Keşke bunlarında sebeplerini bilseydim...

Allah: (Burasını Edip Yüksel cevaplasın)

Not: "Burasını Edip Yüksel cevaplasın" Denilen kısımdaki yazıların Allah adına konuşma olacağı yönünde bir itiraz gelebilir. Ama zaten kur'an izah edilinmeye çalışılan herşey Allah adına konuşma sayılabilir. Burada istenilen Din seçiminde çevresel etkenlerin öneminin olup olmamasıdır. Eğer varsa islamdan başka dini kabullenmeyen (Hatta bazan kabullenen bazan kabullenmeyende diyebiliriz) Allah hıristiyan doğan bir çocuğun büyüyünce islamı bulması ile islamcı bir ülkede doğan çocuğun durumlarının adil olup olmadığıdır soru. Soru eski bir yazımdır. SAYGILAR.

EDİP: Sevgili XİSLAM, burada yönelttiğiniz sorunun birisini, özgür iradenin özgür olmayan birisine nasıl verileceği paradoxu, hala ben soruyorum ve bir cevabını bulmuş değilim. Burada çok güzel bir şekilde ifade ettiğiniz sorunun tartışmasını inşallah Kader ile ilgili konuyu tartışacağım soruya erteliyorum. Bilmukabil saygılarımla.

SİGNATURE: Edip bey merhaba.... Foruma yeni katıldım, size sormak istediğim soru aslında çocukluğumdan beri kendime sorduğum soru... Din konusunda çok bilgili değilim. Umarım cevap alırım...

"Bilirsiniz herzaman temsili olarak iki yol vardır (derler) en basit anlamıyla... iyi yol ve kötü yol... iyi yolu seçersek cennete gideriz ve kötü yolu seçersek cehenneme (diye bilinir). Bir de Kur'an'dan ve belkide hadislerden bildiğimiz, duyduğumuz ya da okuduğumuz "Allah istemezse dal kıpırdamaz" ve "Alacağımız nefesin, atacağımız adımın sayısını, hatta hangi yolu izleyip hangi yolu izmeyeceğimizi Allah bilir" diye söylenir ve geçer gerekli her yerde."

Sormak istediğim: Eğer Allah nasıl bir yol izleyip nasıl kararlar alacağımızı biliyorsa ve daha en başından belkide ruhlarımız yaratılırken bunu bizim için yazdıysa, nereye (cennet ya da cehennem) gideceğimiz en başından belliyse neden iki yol var önümüzde seçmemiz için bizi bekleyen?

Sizde bunun bir cevabı olduğunu biliyorum. Yanıtınızı bekliycem.

EDİP: Bu da kader ve özgür iradeyle ilgili güzel bir soru. İnşallah yukarıdaki soruyla birlikte bunu da ileride Kader ve Özgür irade konusunu tartıştığımda değerlendireceğim.
obs
bunu kimsenin okuyacigini dusunmuyorsundur herhalde..smile.gif bu yaziyi okumak ne kadar vakit alir..keske kisaltarak onemli(!) kisimlarini yazsaydin..
mamuli
Kimsenin okuması önemli değil, edip yuksel ateistlere cevap veriyor görüntüsünün korunması önemli laugh.gif
EdipYuksel
QUOTE(obs @ Dec 24 2007, 02:53 PM) *
bunu kimsenin okuyacigini dusunmuyorsundur herhalde..smile.gif bu yaziyi okumak ne kadar vakit alir..keske kisaltarak onemli(!) kisimlarini yazsaydin..


Sevgili OBS:

Bu bir tek kişiye verdiğim tek bir cevap değil ki. Buraya bana ve inancıma yönelik yüzlerce soru asıldı. Herbirisine cevap vermeye çalışıyorum smile.gif

Soruları gözden geçirip ilgini duyanlarına verdiğim cevaba bakmaya ne dersin? Veya eline bir zar al ve düşen rakama denk gelen soru/cevap çiftini oku dilersen...

Belki en güzel seçeneğin şu olacak: Çık dışarı; bir papatya bul ve kokla. Oooops! Kış mevisimi! Papatya yerine o zaman bir bir uğur böceği yakala ve konuş onunla. Böylece hem kafayı bulma hem de o kafayı Yaratan'ı bulma şansını arttırırsın smile.gif

Selam,
Edip
Z_alim
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 24 2007, 11:40 PM) *
FEANOR (devam): İblis Cin midir Melek midir? "Hani meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. Ama meleklerin kendi iradeleri yoktur ve bazı ayetlerde ise iblis cin olarak geçiyor." (2:34).

EDİP (devam): Kuran'a göre İblis bir melekti. Adem'in (yani bizim) yaratılışımız üzerine kıskançlık göstererek ve böbürlenerek Tanrı'nın emrine karşı gelmiş ve böylece cin haline dönüşmüştür.


ben bu cevabinizi mantiksiz buliyorum...

Rahmân 14
İnsanı, çömlek gibi kuru bir çamurdan yarattı.


Rahmân 15
Cinleri de dumansız ateşten yarattı.

melek olan iblis nasilda cin oluveriyor..?
malum cinlerde ayri varliklardir..

vede FEANOR un sorusunu tumden okumamissiniz herhalde..

meleklerin kendi iradeleri yoktur.. nasilda melek olan iblis iradesini kullanabiliyor..?
dinsavar
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:40 AM) *
DİNSAVAR:

1- Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.

2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.

3- Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

4- Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır.

5- Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir.

Bu ayetlerde Muhammedin helal olan bir şeyi haram kılmasından bahsediyor.Olayın muhammedin eşleri ile ilgili olduğuda gayet açık.Öyleki Muhammedin karıları onun aleyhine dayanışma içine girdikleri için Allah onları fırçalıyor ve hatta Muhammed sizi boşarsa bende ona daha iyi karılar veririm diyor.

Şimdi soruya gelelim.

Helal haram meselesi öyle basit bir mesele değil. Dolayısıyla bize ne diye geçiştirmene izin vermem. Muhammed'in helal olmasına rağmen haram saydığı şey nedir? Ayetlerde bu belli değil.

EDİP: Eğer bir kişi,Allah'a iftirada bulunmadan sadece kendisine bir şeyi yasaklıyorsa o kişinin bileceği bir iştir. Yapılan yasaklama zararlı ise kişi onun sonuçlarına katlanacaktır. Örneğin, ben kilo kaybetmek için çayıma şeker atmayı için kendime yasakladım. Muhammed neyi yasaklamış önemli değil demek ki. Önemli olan bu ayetlerin bize verdiği mesajdır. Senin kafan, Kuran sözkonusu olunca her ayette sürekli kirli bez koklayan büyük bir buruna sahip olduğu için bu ayetlerden belki benim aldığım hiçbir mesajı almayacaksın. Örneğin, 3'üncü ayet bana hadis rivayet etmenin kötü olduğunu bildiriyor. Hele peygamberin aile hayatı ile ilgili uydurulmuş hadisler bu ayetler çöp tenekesine mahkum ediliyor.


Maşallah çok güzel cevap vermişsin

Bu ayetler islamda ırza tecavüzün belgesidir. Muhammed denilen namus düşmanının haram kıldığ şey,allahın helal kıldığı ırza tecavzüdür.Sizler bu pislikleri apaçık anlatan hadisleri kıvırma imakanı bulamadığınız için yok sayıyorsunuz. Sonra da kurana kıçınızdan istediğiniz anlamları yüklüyorsunuz. Sizin gibi üç beş çulsuzdan başka kim inanır buna

Siz ne kadar hadisleri yok saysanızda kuran ırza tecavüzün helal olduğunu söylüyor.

Enfal 69- Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhamet edicidir.



Ahzap 50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.


Ahzâb 26 Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz

İslamda cariye : Gece baskınlarında ele geçirilip köleleştirilen kadınlardır. Bu kadınların tıpkı bir mal gibi alınıp satılması legal olduğu gibi; aynı zamanda bu kadınların bir seks kölesi olarak kullanılması da helaldir.
Bu kadınlarla evlilik dışı seks yapmak serbesttir, zina kapsamına girmez. Üstelik bu kadınların evli olup olmaması da önemli değildir. Dahada çarpıcı olanı ise; bu kadınların sex’e hayır deme şansları da yoktur. Yani yasal tecavüz. Helal tecavüz.
Kuranda “Cariyelerinizle evlilik dışı seks yapmayın” diyen tek bir ayet yoktur.
“Başka biriyle evli cariyelerinizle seks yapmayın” diyen tek bir ayet de yoktur.
“Cariyelerinizin rızasını almadan onlarla seks yapmayın” diyen de tek bir ayet yoktur.
Bakınız tam tersine nasıl ayetler var:

MÜ’MİNÛN/6. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

Nisâ/3 . Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2 Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya SAHİP OLDUĞUNUZ (CARİYELER) İLE YETİNİN. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi; bu bir yasal tecavüzdür. Çünkü cariyenin rızasına gerek görülmemiştir. Rızası alınmadan bir kadınla cinsel münasebette bulunmanın adı tecavüzdür. Ayrıca kendisini tıpkı bir mal gibi alıp satan, babasını, kardeşini katleden, biriyle hiçbir kadın seks yapmak istemez. Zaten bu bilindiği için onların rızasına gerek görülmemiştir.


Hadis

Gün, Muhammed' in karılarından Hafsa' nın günüydü. O gün Muhammed, Hafsa' yla cinsel ilişkide bulunmak üzere kalkıp gider. Hafsa' nın odasına varır. Ama Hafsa' yı bulamaz. Tam o sırada da, bir zamanlar Mısır Mukavkısı' nın kendisine armağan ettiği cariyelerden Marya ortaya çıkmıştır. O anda Muhammed, cinsel ilişki için tam hazırlıklıdır. Cariye'yi tutup yatırır Hafsa' nın yatağına, ve işini görmeye başlar. Muhammed'in cariyesi ile yatması doğal. Kuran da, karılarının dışında cariyeleriyle de yatmasına olanak veriyor (bkz. Ahzab suresi, ayet 50,52) İşin bu noktası olağan olmasına olağan. Ne var ki, cariyeyi özgür (hurre) olan bir kadının, üstelik Ömer kızı Hafsa'nın yatağında koynuna alıyor. İşte bu olağan değil. Terslik bu ya, o sırada, Hafsa da çıkagelmiştir. Muhammed' in Marya (Mariye) ile ilişkisini görür. Bir süre kendine egemen olup kapıda bekler. Muhammed işini bitirmiştir. Hafsa tepkisini gösterir:
"Tanrı elçisi! Sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. Öyle bir şey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! Benim günümde, benim sıramda ve benim yatağımda bir cariyeyi yatırıp yapıyorsun!"

Muhammed ne desin? Sonra, Muhammed' ile Hafsa arasında şu konuşma geçer:

Muhammed: "Vallahi Billahi Marya ile bir daha yatmayacağım!"



Kuran

tahrim 2- Allah size yeminlerinizi bozmayı meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.



Hadis

Hafsa! Marya' yı kendime haram etsem de ona bir daha yaklaşmasam; bundan razı olur musun?

"Evet!"



Kuran

Tahrim 1- Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.



Hadis


Muhammed hemen ant içmiştir:

"Hafsa! Aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?"

"Tamam!"

Ne ki, Hafsa bu durumu Aişe'ye anlatır.(Bkz. Taberi, Camiu'l-Beyan,28/102)



Kuran

Tahrim 3- Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.



Siz kıçınızı yırtsanız bile kuran ile bu rivayet motamot uyuşuyor.Şimdi gelelim yoruma

Muhammed yemin etmiş bir daha cariyesi marya ile yatmayacağına ama hani bir söz vardır

Alışmış kudurmuştan beterdir diye. İşte aynen onun gibi ömrü cariyelerin ırzına tecavüzle geçen muhammed şimdi nasıl o güzelim maryadaan uzak kalsın? Eee allah putu ne güne duruyorki,zaten o putun yegane derdi muhamedin şeyinin keyfi için ayet indirmek değilmi ?

bak neler indirmiş?



Tahrim 4- Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır.

Tahrim,5- Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir.

Yani

Muhammed istediği gibi istediğini düzer,düdükler sakın ona engel olmayın yoksa sizi boşar bende ona sizden daha taze çıtırlar veririm diyor.



EdipYuksel
QUOTE(mamuli @ Dec 24 2007, 03:01 PM) *
Kimsenin okuması önemli değil, edip yuksel ateistlere cevap veriyor görüntüsünün korunması önemli laugh.gif


Demek ki Mamuli kardeşim, ateistler de bu foruma yüzlerce soru ve eleştiriyi, "ateistlerin müslümanlara soru soruyor görüntüsünün korunması" amacıyla mı asıyorlar? unsure.gif

Umarım ki cevaplarımı asar asmaz yukarıya astığın diz kapağı refleksli yorum, benim verdiğim hiçbir cevabı okumadan peşinen yargılayan, yobaz ve doğmatik kafanın ürünü değil de, bu cevaplarımı daha sonra okuyacak muzip ve aydın bir kafanın ürünüdür.
EdipYuksel
QUOTE(Z_alim @ Dec 24 2007, 03:02 PM) *
ben bu cevabinizi mantiksiz buliyorum...

Rahmân 14
İnsanı, çömlek gibi kuru bir çamurdan yarattı.
Rahmân 15
Cinleri de dumansız ateşten yarattı.

melek olan iblis nasilda cin oluveriyor..?
malum cinler de ayri varliklardir..

vede FEANOR un sorusunu tumden okumamissiniz herhalde.. meleklerin kendi iradeleri yoktur.. nasilda melek olan iblis iradesini kullanabiliyor..?


Meleklerin iradelerinin olmadığını bildirmez Kuran. Ayrıca meleklerin ateşten (enerjiden) farklı bir maddeden yaratıldığını da... Ya benim hadis ve madislere inanmadığımı bilmiyorsun, ya da hadis ve madisleri Kuran ayetlerinden ayıracak kadar bilgiye sahip değilsin.

Selam,
Edip
EdipYuksel
Kuran'a karşı yönelttiği eleştirilerine verdiğim cevap karşısında köşeye sıkışıp hemen hadis çöplüğünden hadisler toplayıp kendi kendini tatmin etmeye çalışan Dinsavar namlı arkadaşı hakaret içeren uslubunu düzeltmesini öneriyorum.

Bu küfürlü ve hakaretli uslubu kullanmaya devam ettiği sürece maalesef onun yazılarını muhatap almayacağım.

Selam,
Edip
herakles
QUOTE
Hadis

Gün, Muhammed' in karılarından Hafsa' nın günüydü. O gün Muhammed, Hafsa' yla yemek yemek için bulunmak üzere kalkıp gider. Hafsa' nın mutfağına varır. Ama Hafsa' yı bulamaz. Tam o sırada da, bir zamanlar Mısır Mukavkısı' nın kendisine armağan ettiği cariyelerden Marya ortaya çıkmıştır. O anda Muhammed,patates kızartması ister. Cariye'yi sokar hafsanın mutfağına, ve patetesleri kızartırlar. Muhammed'in karnı aç herşey doğal. Kuran da, patates kızartması yemeye olanak veriyor. İşin bu noktası olağan olmasına olağan. Ne var ki, cariyeyi özgür (hurre) olan bir kadının, üstelik Ömer kızı Hafsa'nın mutfağında patates kızartmasını yiyor. İşte bu olağan değil. Terslik bu ya, o sırada, Hafsa da çıkagelmiştir. Muhammed' in kızartma yediğini görür. Bir süre kendine egemen olup kapıda bekler. Muhammed karnını doyurmuştur. Hafsa tepkisini gösterir:

"Tanrı elçisi! Sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. Öyle bir şey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! Benim günümde, benim sıramda ve benim mutfağımda cariyenin yemeğini yedin!"

Muhammed ne desin? Sonra, Muhammed' ile Hafsa arasında şu konuşma geçer:

Muhammed: "Vallahi Billahi Marya'nın yemeğini yemeyeceğim!"

Kuran

tahrim 2- Allah size yeminlerinizi bozmayı meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.

Hadis

Hafsa! Marya' nın yemeğini kendime haram etsem benden razı olur musun?

Kuran

Tahrim 1- Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.


Hadis


Muhammed hemen ant içmiştir:

"Hafsa! Aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?"

"Tamam!"

Ne ki, Hafsa bu durumu Aişe'ye anlatır.(Bkz. HZ Mercimek R.A.)

Kuran

Tahrim 3- Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.


Bu rivayette Kuran'a uydu:))


dinsavar
Daha önce online kurancıların sahtekarlıklarından bahsetmiştim. Kuran hakkında söylediklerini tamamı yorum ve yorumların sonuna sadece ayet ve sure no ları var. Okuyanda vay canına beee bu kuranda neymiş diye şaşırır.Bu apaçık okuyucuyu aldatma taktiğidir. Eğer ayetlerin sadece nolarını değil içeriklerini yazsalar yaptıkları yorumların çöpe gideceğini çok iyi biliyorlar.

QUOTE
Hakkında bilgisi olmayan bir şeyi doğru diye kabul etmez (17:36)
• Bilmediği vakit uzmanlara danışır (16:43)
• Allah'ın emirleri olduğuna bilgi üzere kanaat getirdikten sonra onları akıl, mantık ve tarihi delillerle anlamaya çalışır (7:179; 8:22; 10:100; 12:111; 3:137)
• Her hangi bir statusko veya geleneği doğmatik olarak izlemez; yeni düşüncelere açıktır (22:1; 26:5; 38:7)
• Özgür düşünceli olup düşünce özgürlüğünü savunur; farklı düşünceleri dinler ve en güzeline uyar (39:18)
• Söylentilere ve rivayetlere araştırmadan ve sorgulamadan inanmaz (10:36,66; 53:28)
• Tanrı'nın yaratışını yerde ve göklerde inceler; yaratılışın başlangıcını araştırır (Darwin dede gibi) (2:164; 3:190; 29:20)
• Bilgiyi arar çünkü en önemli şey Tanrı'nın takdir edilmesidir (3:18; 13:13; 29:43,49)
• Özgür kişilerdirler, kalabalıklara uymazlar, ve kalabalıklardan korkmazlar (2:112; 5:54,69; 10:62; 39:36; 46:13)
• Atalarının veya ulusunun dinini körü körüne kabullenmez, izlemez (6:116; 12:103,112)
• Tanrı'nın mesajını başkalarıyla paylaşmaktan para kazanmaz (6:90; 36:21; 26:109-180)
• Bilmek için okurlar ve okumayı beyan ile, yani kritik bir sorgulama ile yaparlar (96:1-5; 55:1-4)
• Tanrısal vahyi ve işaretleri görmezlikten gelmezler (25:73)
• Gereksiz detaylara kafayı takarak asıl noktayı kaçırmazlar (2:67-71; 5:101-102; 22:67)
• Bir konuda karar vermek için yeterli bilgiye sahip olmadıkça karar vermeyi ertelerler (20:114)
• …
• Gerçeği konuşular ve yalan söylemezler; ancak adalet ilkesiyle çelişmeyen taktiklere izin verilir (8:7-8; 25:72; 33:70; 12:70-81)
• Kötülüğe karşı iyilikle karşılık verirler, haksızlığa karşı direnirler, ve bağışlamayı intikama tercih ederler (42:40-43)
• Aktif, dimanik, yaratıcı ve cesur insalardırlar (2:30-34; 4:75-77; 15:28-30)
• Egoist ve kibirli değildirler (25:43; 17:37)
• Dirençli ve alçak gönüllüdürler (31:17-18)
• Cesurdurlar (33:23)
• Umutlarını kaybetmezler; optimisttirler (12:87; 39:53)
• Yeryüzünde mütevazice dolaşırlar, cahiller kendilerine sataşınca onları hoşgörü ve onurla karşılayıp "barış" önerirler (25:72: 29:63)
• Prensiplere sımsıkı sarılırlar, ama farklı metodlara açıktırlar (2:67-71, 142; 3:103; 5:54; 22:67)
• Başarıncaa böbürlenmezler ve kaybedince üzülmezler (57:23)
• Birlik ve beraberliği desteklerler; kıskançlıktan ötürü bölünmezler (3:103; 6:159; 61:4; 42:14)
• Dünya nimetlerine sıtlarını dönmeden ahlaki kuralları ve iyilik yapmayı tercih ederler (28:77)
• Sözlerini yerine getirirler (17:34)
• Yeme ve içmada aşırıya gitmezler, sarhoş edici maddeler ve kumardan uzak dururlar (7:31; 2:219)
• Tahrik etmeyen bir giyim ve kuşamı tercih ederler (24:30-31)
• Başkalarıyla alay etmezler (49:11)
• Boş konuşmalarla vakit geçirmezler (23:4)
• Kadın ve erkek arasında, ırklar arasında ayırım yapmazlar; üstünlüğün sadece erdemlik ile olduğunu bilirler (49:13)
• Kendilerine verilmiş sorumlulukları ciddiye alırlar ve verdikleri sözü tutarlar (23:9)
• Herkese medenice davranırlar ve herkesi barışçı bir biçimde selamlarlar (2:83; 28:55; 43:89; 4:86)
• Problemlerden kaçmazlar; aksine problemler üzerine aktif olarak yoğunlaşıp onları adil bir biçimde çözmeye çalışırlar. Çözüm fiziksel bir kavgayı gerektirse bile (49:9)
• Süphecilikten uzak dururlar (49:9-10,12)
• Zorlanmadıkça kralallara, prenslere ve sultanlara uymazlar ve demokratik bir danışma sistemine göre çalışırlar (4:59)
• Allah'ın partizanıdırlar (58:22)
• Hukuk sınırlarını aşmazlar, ancak kendilerini saldırılara karşı korurlar (7:33; 42:39)
• …
• Hizmetlerini sadece Tanrı'ya adarlar ve O'nun otoritesine hiçbir şeyi ortak koşmazlar (17:22-23)
• Haksız yere öldrmezler ve zina işlemezler (29:68)
• Tanrı'ya güvenip erdemli ve hayırlı tavırlar sergilerler (2:62, 112)
• Tanrı'yı/Gerçek'i herşeyten ve herkesten çok severler (5:54; 9:23)
• İnsanlardan çekinmezler; sadece Tanrı'dan çekinirler (5:44; 33:37, 39)
• Tanrı ile sürekli iletişim kurarlar (23:10)
• İşledikleri suçlardan dolayı pişmanlık duyup hayırlı işlere geri dönerler (29:70)
• …
• Anneye ve babaya saygı gösterirler (17:23-24)
• Eşlerini severler ve onları koruyup kollarlar (30:21)
• Akrabalara, yoksullara, ihtiyaç sahiplerine yardım ederler ve topluma yararlı işlerde bulunurlar (9:60; 17:26)
• …
• Sosyal ve politik işleri için danışma prensibini uygularlar (42:36)
• Adaletli davranırlar ve adalet, gerçek ve merhamet gibi Tanrısal yasalarına göre yönetirler (4:58, 135; 5:8; 7:28-29; 5:44)
• Kibirlenerek halktan yüzlerini çevirmezler, yeryüzünü şımarıkça dolaşmazlar; Allah'ın kibirlileri ve gösterişçileri sevmediğini bilirler (31:18; 57:23)
• Formaliteye takılmadan belli vakitlerde namazı gözetirler ve kendilerinden daha az nimete sahip olanlarlanimetplerini paylaşırlar (98:5; 22:67)
• Adaletli liderlere saygı duyup desteklerler, ama onları putlaştırmazlar (4:59; 33:56; 9:30-31)
• Rüşvet vermezler ve sahtekarlık yapmazlar (2:188)
• Tefecilik yapmazlar; muhtaçlara bağışta bulunurlar (2:275-80)
• Yardımı ölçülü yaparlar (29:67)
• Finansal ve ekonomik işlemlerde dürüst ve adateltli davranırlar (6:152)
• Yalan yere tanıklık etmezler (29:71)
• Ne savurgan ne de cimridirler (17:26-29)
• İnsan hayatı kurtarmaya çalışırlar; kimseyi öldürmezler ama meşru bir sebep istisna (17:33)
• Kendilerine yapılanlara benzeri bir biçimde karşılık verirler, ancak affetmenin daha üstün olduğunu bilirler (2:179; 13:14; 45:14; 64:14)
• Yetimlerin ve öksüzlerin malını yemezler (17:34)
• Gerçeği takdir edenlerle evlenirler; politeistlerle evlenmezler ve zina işlemezler (5:5; 23:6-7; 30:21; 17:32)
• …
• Vurdumduymaz değiller; politik ve sosyal konularla ilgilenirler (5:79)
• İyiliği yaymaya ve kötülüğü durdurmaya (3:104)
• İyilik yapmayı ertelemezler (3:114)
• Toplumun iyiliği için aktiftirler (23:5)
• Tanrı yolunda birbirlerini desteklerler (8:74)
• Sistem için toplumda hukuk adamları yetiştirirler (9:122)
• Birbirleriyle iyi işlerde yarışırlar ve kötü işlerde birbirlerine yardımcı olmazlar (5:2)
• Paralarıyla ve canlarıyla adalet ve gerçek için savaşırlar (4:75; 9:111)
• Hukuk öğrenimini desteklerler (9:122)
• İyi işlere azimle devam ederler, zorluklar karşısında korkuya kapılmazlar; başarının zorluğu izlediğini bilirler (2:45, 177; 94:5-8)
• Haksızlığa ve baskıya uğrayanların hakları için savaşır (4:75)
• Barış için yollar arar (2:208; 4:90; 8:61; 2:208)
• İlericidirler (15:24; 74:37)
• Kendilerini iyiye doğru değiştirirler (reform) ve başkalarını da buna çağırırlar (6:48,54; 7:35,56,142; 11:117; 12:101; 21:72,105)

GEZGİN95: Merhaba Edip bey. Kuran'da şiddet içeren, savaşa iten bir sürü ayet var. Müslümanlar, bu savaşların "savunma amaçlı" olduğunu ileri sürerler.

Bu savaşların amacının ne olduğu, yani, savaşların hangi şartlarda sürmesi gerektiği ayetlerde belirtilmiş; örneğin :

"... din Allahın olana kadar ... " (2:193)
"Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar ..." (8:39)
"... tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse ..." (9:5)
"... hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar ...." (9:29)
....

Savaşların, "herkesin müslüman olmasına kadar" sürdürülmesinin emredilmiş olması, bu savaşların bir savunma savaşı değil, İslamı yayma savaşı olduğunun kanıtı değil mi?

Hatta barış yapılabilecek bir durumda bile barışa yanaşılmaması emrediliyor:

"Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın...." (47:35)
Z_alim
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:10 AM) *
Meleklerin iradelerinin olmadığını bildirmez Kuran. Ayrıca meleklerin ateşten (enerjiden) farklı bir maddeden yaratıldığını da... Ya benim hadis ve madislere inanmadığımı bilmiyorsun, ya da hadis ve madisleri Kuran ayetlerinden ayıracak kadar bilgiye sahip değilsin.

Selam,
Edip


ozaman dolayisiyla sizin FEANOR a verdiginiz cevap asilsiz kaliyor..

hadislere inanmayisinizdan haberim var.. ama ben hadis kökenli birsey sormadim..
cevap diye yazdiginiz yorumun aslinda asilsiz bir yorum oldugu göstermek istedim.. yani bir cevap niteligi tasimiyor..
cunku meleklerin neyden yaratildigi yazmiyor kuranda, ama cinler ile insanlarin neyden yaratildigi yaziliyor..
meleklerin neyden yaratildigini yazmamasi sizin bu soruya cevabinizin olmadigini gösteriyor kanimca.. : ))

saygilar..
dinsavar
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 01:19 AM) *
Kuran'a karşı yönelttiği eleştirilerine verdiğim cevap karşısında köşeye sıkışıp hemen hadis çöplüğünden hadisler toplayıp kendi kendini tatmin etmeye çalışan Dinsavar namlı arkadaşı hakaret içeren uslubunu düzeltmesini öneriyorum.

Bu küfürlü ve hakaretli uslubu kullanmaya devam ettiği sürece maalesef onun yazılarını muhatap almayacağım.

Selam,
Edip



Sadece hadis yokki verdiğim ayetleri ne yaptın edip,onlarıda mı çöpe atttın ?

puhahahahahahahaah
ateist
Hadis cöplügünü bosverin Ediy bey. Apacik ayetlerdende örnekler verilmis.
Apacik diyen allaha karsi gelip hala ayetlerden zorla mucize cikartmaya calisiyorsun. Sinekten yag cikartma diye buna derim ben.
EdipYuksel
Sevgili Herakles;

Bu güzel cevabını takdir edebileceğini sanmıyorum. Zira yüzlerce küpün üzerine çıkıp etrafa hakaretler yağdıran bir adamın enerjisinin ve dikkatinin büyük kısmı başka şeylere harcanıyor.

Çok sevdim bu uydurduğun sebeb-i nuzulü.
haci
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:10 AM) *
Meleklerin iradelerinin olmadığını bildirmez Kuran. Ayrıca meleklerin ateşten (enerjiden) farklı bir maddeden yaratıldığını da... Ya benim hadis ve madislere inanmadığımı bilmiyorsun, ya da hadis ve madisleri Kuran ayetlerinden ayıracak kadar bilgiye sahip değilsin.

Selam,
Edip


İyi de sevgili Edip Yüksel kardeşim..
Meleklerin iradesi olmadığını Kur'an yazmaz ama, meleklerin inatçılığını yazar.
Ademe secde etmeyen İblis, cennetten atılmış ve Şeytan olmuştur.
Onun cin olduğunu sananlar yanılıyorlar.
İslam'da iblis cinle karıştırılır ama, şeytandır..

Ayrıca şeytan kıyamet günü cennete dönme ayrıcalığına da sahiptir..

Bunu da Müslüman'ların çoğu bilmez..
Acaba Edip Yüksel kardeşimiz biliyor mu?

Selamlar..

HACI
dinsavar
Sen hadislere çöplük dersen edip, o zaman bana kuran için çöplük deme hakkını vermiş olursun. Kimse hadislere çöplük diyemez.
EdipYuksel
QUOTE(dinsavar @ Dec 24 2007, 03:24 PM) *
Sadece hadis yokki verdiğim ayetleri ne yaptın edip,onlarıda mı çöpe atttın ?

puhahahahahahahaah


Yani uydurma hadisleri special effect için mi aralara serpiştirdin? Hadislerle ayetlerin anlamını çarpıtmaktan vazgeçip sadece ayetler üzerinde tartışma cesaretin varsa o zaman git o yazıdaki çarpıtmaları, uydurmaları ve hakaretleri çıkar ondan sonra seninle konuyu tartışmaya devam ederiz.

Herakles'in astığı uydurma hadis sana ibret olmalı; ama maalesef asabiyetinden dolayı derin nükteleri farketmiyorsun.

Selam,
Edip
herakles
QUOTE
İyi de sevgili Edip Yüksel kardeşim..
Meleklerin iradesi olmadığını Kur'an yazmaz ama, meleklerin inatçılığını yazar.
Ademe secde etmeyen İblis, cennetten atılmış ve Şeytan olmuştur.
Onun cin olduğunu sananlar yanılıyorlar.
İslam'da iblis cinle karıştırılır ama, şeytandır..

Ayrıca şeytan kıyamet günü cennete dönme ayrıcalığına da sahiptir..

Bunu da Müslüman'ların çoğu bilmez..
Acaba Edip Yüksel kardeşimiz biliyor mu?

Selamlar..

HACI


Kardeşim ateistsen ateistce yorum yap kendi yorumunu İslamda budur o biliyormuya getirmişsin?

Verdiğin yorumları hangi dayanakla ve hangi ayetler çerçevesinde yazdın?

Hacı Kuran'ı mı yazdın?

haci
QUOTE(herakles @ Dec 25 2007, 12:36 AM) *
Kardeşim ateistsen ateistce yorum yap kendi yorumunu İslamda budur o biliyormuya getirmişsin?

Verdiğin yorumları hangi dayanakla ve hangi ayetler çerçevesinde yazdın?

Hacı Kuran'ı mı yazdın?


Ateist nasıl yorum yapar?
Ateistçe yorum yapmak ne demektir?

Kur'an'ı ben yazmadım haliyle..

Ama onu biliyorum...

Bu da beni Kur'an'ı yazmış kademesine çıkarabilir..

Yazmakla, yazılanları bilmek aynı şeylerdir..

Tabii yazan yazdıklarını bilenden daha bilgildir.
Ama bu hiç bir şeyi değiştirmez.

Sana önce Kur'an'ı okumanı ve öğrenmeni tavsiye ediyorum..
O'na inanmak veya inanmamak ayrı bir olay..



HACI
mamuli
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:05 AM) *
Demek ki Mamuli kardeşim, ateistler de bu foruma yüzlerce soru ve eleştiriyi, "ateistlerin müslümanlara soru soruyor görüntüsünün korunması" amacıyla mı asıyorlar? unsure.gif

Umarım ki cevaplarımı asar asmaz yukarıya astığın diz kapağı refleksli yorum, benim verdiğim hiçbir cevabı okumadan peşinen yargılayan, yobaz ve doğmatik kafanın ürünü değil de, bu cevaplarımı daha sonra okuyacak muzip ve aydın bir kafanın ürünüdür.


Evet, tahmin ettiğin gibi yazılarını okumayacağım. Ama aynı kitabı okuduğumuzdan emin olabilirsin. Okuduğumuz kitabın bakara suresinin 99. ayetinde
"Andolsun ki sana apaçık ayetler indirdik. Onları ancak fasıklar inkar eder. " diyor. Ben de kitabı zihnimi ve yüreğimi açık tutarak, doğa kanunlarını (size göre allahın kanunları olsa gerek) referans alarak okuyorum. Kitap ben "apaçığım" diyorsa en azından onun apaçık olup olmadığını kontrol etmeliyiz ki apaçık olduğunu (veya olmadığını) herhangibir kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde tespit etmiş olalım.

smile.gif

Referansın kuran ise ve o da apaçık ise ben kuranı okumayı tercih ederim. Tercihim yanlış mı yoksa?
herakles
QUOTE
Sana önce Kur'an'ı okumanı ve öğrenmeni tavsiye ediyorum..
O'na inanmak veya inanmamak ayrı bir olay..


O konularda bildiğin birşey yok yazdıklarından açık.

Sen söylediğin zırvalıkların ayetlerini sun..

Bana Kuran konusunda tavsiye verecek kişi değilsin...

Ateistçe yorum nasıl yapılırıda mı bilmiyorsun?

Sana bir ateistin el kitabı yazar yollarım..

Selam.
ateist
Edip yüksel, cahil müslümanlari kandirmak icin, burasi üzerine bir belgesel hazirliyor olmali. Isine gelen soru ve cevaplari alip, ateistleri mat ettim havasi verecek. Oysa buraya her türden insan gelip gider,
En basit soruya bile cevap vermeyip, sag kulagini, sol eliyle kafasinin arkasindan dolandirarak, destanlar yaziyor.
Apacik kitaptan mucize cikartarak, allaha karsi gelmiyormusunuz Edip bey? Acikmidir degilmidir?
Köle düzmek serbestmidir degilmidir?
Muhammed akrabalarini düzmeye yetkilimidir?
Niye ganimet paylasiminda kivirma taktigi uygulamistir yüce allah?
Kiblede de ayni sekilde?
Kadinin yarim sayildigini inkarmi ediyorsun?
O zaman öyleydi de, bu zaman böyleydiyi birakip, sapik ve ilkel ayetler üzerinde aciklik getirecek sözler sarfedin.
Uzun cevaplarla, tiyatro oynamayin.
Ahlakliliginiz, buradan hazirlayacaginiz belgeselinizin, ne kadar objectif olacagiyla ilintilidir.
Dürüst davranmazsaniz, burayi seyreden yüzbinlerede rezil olursunuz.
dinsavar
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 01:32 AM) *
Yani uydurma hadisleri special effect için mi aralara serpiştirdin? Hadislerle ayetlerin anlamını çarpıtmaktan vazgeçip sadece ayetler üzerinde tartışma cesaretin varsa o zaman git o yazıdaki çarpıtmaları, uydurmaları ve hakaretleri çıkar ondan sonra seninle konuyu tartışmaya devam ederiz.

Herakles'in astığı uydurma hadis sana ibret olmalı; ama maalesef asabiyetinden dolayı derin nükteleri farketmiyorsun.

Selam,
Edip


Ben sana o ayette yasaklanan ne diye sordum sen bana ne haram edildiği önemsiz demişsin yani cevap yok.

Diyorsun ki,

QUOTE
Senin kafan, Kuran sözkonusu olunca her ayette sürekli kirli bez koklayan büyük bir buruna sahip olduğu için bu ayetlerden belki benim aldığım hiçbir mesajı almayacaksın.


Senin ne alıp almadığın beni zerre kadar ilgilendirmez. Vereceğin cevap bu ayette haram kılınanın ne olduğunu bilmiyorum olacaktı. Eğer böyle yapsa idin sana tek kelime itira etmezdim. Ama sen beni, senin uyduruk mesajın gibi anlamadığım için burnumu boka sokar hakaret edersen elbetteki böyle sert tepki alırsın. Sonrar ayyy efendim bana hakaret ediliyor diye sızlanmaya ve mazlm ayaklarına yatmana gerek kalmazdı.
haci
QUOTE(herakles @ Dec 25 2007, 12:44 AM) *
O konularda bildiğin birşey yok yazdıklarından açık.

Sen söylediğin zırvalıkların ayetlerini sun..

Bana Kuran konusunda tavsiye verecek kişi değilsin...

Ateistçe yorum nasıl yapılırıda mı bilmiyorsun?

Sana bir ateistin el kitabı yazar yollarım..

Selam.

Bu ne cür'et..
Kendine gel ve
Edip Yüksel'in cevabını bekle..
Muhatabım sen değilsin..
Senin gibi çok gafil Müslüman gördüm..
Bir kalemde işini bitirebilirim..

HACI
haci
Bu arada senin Müslüman veya ateist olman bir şey değiştirmez..

herakles
QUOTE
Bu ne cür'et..
Kendine gel ve
Edip Yüksel'in cevabını bekle..
Muhatabım sen değilsin..
Senin gibi çok gafil Müslüman gördüm..
Bir kalemde işini bitirebilirim..


Bitir de görelim!

Kendi engizisyonunu mu kurdun ha?Bağnaz herif.
herakles
QUOTE
Sevgili Herakles;

Bu güzel cevabını takdir edebileceğini sanmıyorum. Zira yüzlerce küpün üzerine çıkıp etrafa hakaretler yağdıran bir adamın enerjisinin ve dikkatinin büyük kısmı başka şeylere harcanıyor.

Çok sevdim bu uydurduğun sebeb-i nuzulü.


Sevgili Edip,

Provoke tip kaynıyor böyle sana sabır üstü sabır diliyorum.Yazdığım şeyi takdir ettiğimden değil rivayet uydurmakta görüldüğü gibi hiç zor değil.

Selam...
BOSS
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:02 AM) *
Sevgili OBS:

Bu bir tek kişiye verdiğim tek bir cevap değil ki. Buraya bana ve inancıma yönelik yüzlerce soru asıldı. Herbirisine cevap vermeye çalışıyorum smile.gif

Soruları gözden geçirip ilgini duyanlarına verdiğim cevaba bakmaya ne dersin? Veya eline bir zar al ve düşen rakama denk gelen soru/cevap çiftini oku dilersen...

Selam,
Edip

FEANOR: Halk arasında müslümanların cehennemde cezalarını çektikten sonra cennete gittiği söylenir, bize din hocası da böyle demişti ama ben okuduğum ayetlerde cehennemden cennete transfer görmedim. Doğrusu nedir?

EDİP: Evet yok böyle bir transfer.

Edip bey güya cevap vermiş, o kadar şey yazmış sorulan soruya "böyle bir transfer yok" demiş. Edip bey kaynak vermeden nasıl böyle birşey yok diyebiliyorsunuz, yoksa tanrıdan ilhammı alıyorsunuz?
EdipYuksel
QUOTE(Z_alim @ Dec 24 2007, 03:22 PM) *
ozaman dolayisiyla sizin FEANOR a verdiginiz cevap asilsiz kaliyor..
hadislere inanmayisinizdan haberim var.. ama ben hadis kökenli birsey sormadim..
cevap diye yazdiginiz yorumun aslinda asilsiz bir yorum oldugu göstermek istedim.. yani bir cevap niteligi tasimiyor..
cunku meleklerin neyden yaratildigi yazmiyor kuranda, ama cinler ile insanlarin neyden yaratildigi yaziliyor..
meleklerin neyden yaratildigini yazmamasi sizin bu soruya cevabinizin olmadigini gösteriyor kanimca.. : ))
saygilar..


İlla her soruya cevap vermek zorunda hissetmiyorum kendimi. Ama, bu konuyu dilersen izlemen için maddeleyeyim.

1. Meleklerin arasında bulunan iblis/şeytan Allah'a isyan ediyor.
2. Bu isyanı işledikten sonra onun cin'e dönüştüğü bildiriliyor.
3. İkinci maddeden ya yapı değişikliğini anlarız ya da fikir değişikliğini.
4. Yapı değişikliği kastediliyorsa sen haklısın; fikir değişikliği kastediliyorsa ben haklıyım.
4. Müslüman iken kafir olan birisi nasıl ki yapı değişkliği değil de fikir değişikliğine uğrarsa, Allah'ın emirlerini yerine getiren bir meleğin de isyan edip cin olması halinde fikir değişikliğine uğraması aynı kitabın kullandığı dille daha uyumludur.
5. O halde Şeytan bir melek iken isyan ederek cin olmuştur. Cinler isyan eden melekler olduğundan melekler de cinler gibi ateşten (enerjiden) yaratılmıştır. Tıpkı kafirler isyan eden müslümanlar gibi toprak ve sudan yaratılmışlardır.

Selam,
Edip
EdipYuksel
QUOTE(dinsavar @ Dec 24 2007, 03:30 PM) *
Sen hadislere çöplük dersen edip, o zaman bana kuran için çöplük deme hakkını vermiş olursun. Kimse hadislere çöplük diyemez.


Özür beyan ederim. Senin hadislere saygı gösterdiğini bilmiyordum. İmkanım olursa "çöplük" kelimesini çıkaracağım o yazımdan.

Selam,
Edip
C3PO
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 24 2007, 11:51 PM) *
C3PO: Iyi de dinlerin cevap veremeyecegi soru yok ki!
EDİP: Var, hem de çok var. Örneğin, senin ismin neden C3PO? Bunun cevabını bulamıyorum Kuran'da.


1- Ben size soru sormadim. Bu basligi acan arkadasa yazdigim bir cumle idi. Zaten soru da degil.

2- Diyelim ki boyle bir soru sordum, "Dinlerin aciklayamadigi seyler var mi?" diye.

"Senin ismin neden C3PO? Bunun cevabını bulamıyorum Kuran'da"

Bu verdiginiz cevabin zeka urunu bir cevap oldugunu dusunuyorsaniz tebrik ederim. Bence cevap yazmis olmak icin herseye birseyler hazmaya calismayin.

3- "Ateistlere cevap veriyorum" demissiniz. Ben hem ateist degilim, hem de size soru sormadim. Ama siz bana burada bana 3. sinif bir komedi filminden atlamis gibi bir cumle yaziyorsunuz.

Sizin icin arastirmaci bir insan diyorlar ama bu yazdiginiz laubali yoruma sizin adiniza utandim.

"Ama senin yazdigin da laubali, boyle bir cevabi hak ediyor" diyorsaniz. Ben buna katilmiyorum. Simdi bir din yaratsam iki gunde, sorulacak her turlu soruya cevap verebilecegimi biliyorum.

Ornegin, Benim adim C3PO cunku Duha daginin tepesinde peygamber efendim Hz. Sahyahak'a Melek Jaddak demistir ki:

"Ey, Sahyahak! Biz oyle yapariz ki, bundan yillar sonra internet diye birsey icad edildiginde imansizliklarini aciga vuran kafirlerin zihnini celecegiz! ve onlar kendilerine ne idugu belirsiz ecnebi isimleri ile hitab edeceker!"
terliksi
QUOTE(obs @ Dec 24 2007, 11:53 PM) *
bunu kimsenin okuyacigini dusunmuyorsundur herhalde..smile.gif bu yaziyi okumak ne kadar vakit alir..keske kisaltarak onemli(!) kisimlarini yazsaydin..



!!!

uğraşılmış vakit ayırılmış onlarca iddaa toplanmış kolaylık olsun diye bir yerde alt alta cevaplanmış
verdiğin cevaba bak !
edip abi.görüyorsun Kuran ne kadar doğru.ne yapsan nafile bunlara !

cevap veriyorsun! kim okuyacak diyor
vermiyorsun ! niye vermiyor diyor.
gidemedim bir türlü şu forumdan.bıktım bu adamlardan ama
ya sabır !
Z_alim
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 01:34 AM) *
İlla her soruya cevap vermek zorunda hissetmiyorum kendimi. Ama, bu konuyu dilersen izlemen için maddeleyeyim.

1. Meleklerin arasında bulunan iblis/şeytan Allah'a isyan ediyor.
2. Bu isyanı işledikten sonra onun cin'e dönüştüğü bildiriliyor.
3. İkinci maddeden ya yapı değişikliğini anlarız ya da fikir değişikliğini.
4. Yapı değişikliği kastediliyorsa sen haklısın; fikir değişikliği kastediliyorsa ben haklıyım.
4. Müslüman iken kafir olan birisi nasıl ki yapı değişkliği değil de fikir değişikliğine uğrarsa, Allah'ın emirlerini yerine getiren bir meleğin de isyan edip cin olması halinde fikir değişikliğine uğraması aynı kitabın kullandığı dille daha uyumludur.
5. O halde Şeytan bir melek iken isyan ederek cin olmuştur. Cinler isyan eden melekler olduğundan melekler de cinler gibi ateşten (enerjiden) yaratılmıştır. Tıpkı kafirler isyan eden müslümanlar gibi toprak ve sudan yaratılmışlardır.

Selam,
Edip


her soruya cevap vermek zorunda degilsiniz elbette.. ama yorumlariniza karsi yazilmis sorulara karsi cevap vermeniz cok daha dogru..

2. sikta belirttiginizi dogrularsaniz zaten is bitmis olcak.. cunku cine dönusturulme olayini ben görmedim kuranda..

vede bildigim kehf suresinde o cinlerdendir der.. ama bir sizin mealinizde farkli gördum.. bunun sebebinide aciklayabilirmisiniz..?

seytanin yapimi, fikirmi degistirildigi kuranda acik degildir..

önceki yorumumda dedigim gibi bilinmeyen bir konuda cevap mumkun degildir, sadece kendi görusunuzu bildirebilirsiniz.. buda sadece bir görus olarak kalir..




EdipYuksel
QUOTE(C3PO @ Dec 24 2007, 04:41 PM) *
1- Ben size soru sormadim. Bu basligi acan arkadasa yazdigim bir cumle idi. Zaten soru da degil.

2- Diyelim ki boyle bir soru sordum, "Dinlerin aciklayamadigi seyler var mi?" diye.

"Senin ismin neden C3PO? Bunun cevabını bulamıyorum Kuran'da"

Bu verdiginiz cevabin zeka urunu bir cevap oldugunu dusunuyorsaniz tebrik ederim. Bence cevap yazmis olmak icin herseye birseyler hazmaya calismayin.


Herşeyden önce bu başlığı açan "arkadaş" benim. İkincisi, cümlenizi soru olarak almadım. Bir iddia olarak algıladım ve yanlışlamak için şakacı bir uslupla cevap verdim. Senin zeki olup olmamadığını değerlendirecek kadar veriye sahip değilim ve bu konuda kendimi karar mercii kabul etmeyecek kadar da zekiyim, ama hoşsohbet biri olmadığınızı anlıyorum. Hayattan bezmiş ve belki de bir köşede yalnız yaşayan biri olabileceğiniz büyük bir ihtimal. Eğer öyleyse sizi daha da üzmek istemem. Hakkını helal et.

Mutlu olmanız dileğiyle,
Edip
EdipYuksel
QUOTE(terliksi @ Dec 24 2007, 04:47 PM) *
cevap veriyorsun! kim okuyacak diyor
vermiyorsun ! niye vermiyor diyor.


Evet aynen öyle smile.gif Hani bu bana Nasrettin Hoca'nın oğlunu ve eşeği hikayesini andırıyor.

Ancak, bu forumda ciddi ciddi düşünen ve analiz yapan onur sahibi birçok ateist te var. Onlardan bir tanesi bile bu foruma katılmam için yeterli bir sebep. Tabi bu arada sadece refleks rüzgarıyla ateizme doğmatik olarak takılan kişiler de var. Onların da nazına ve başıma attıkları yumurta ve domateslere tahammül göstereceğiz artık.

Selam,
Edip
BOSS
FREEWILL: Evrensel dediginiz bu kitap ile (Kuran ile) Allah "kolelik" gibi igrenc bir sistemi ortadan kaldirmis midir, yoksa onu duzenleme yoluna mi gitmekle mi yetinmistir? SAYGILAR

EDİP: Yargıtay Cumhurity Başsavcısı Vural Savaş'ın Refah Partisinin kapatılması davası için hazırladığı mütaala taslağına verdiğim cevap, ilk baskısı Ozan Yayınları tarafından 1997 yılında Devlet/Demokrasi/Oligarşi/Teokrasi adıyla kitap olarak yayımlandı. O kitabın son bölümlerinde Vural'ın kölelik konusunda İslam'a yönelttiği suçlamanın asılsızlığını delilleriyle tartıştım. Gerçi kitap hala piyasada ve kütüphanemde mevcut, maalesef kompüterimde elektronik olarak mevcut değil. (Kitabın İnglizce orijinalı olan Cannibal Democracies, Secular Theocracies: the Turkish Version --Yamyam Demokrasiler, Laik Teokrasiler: Türkiye Versiyonu-- New York'ta bir üniversitenin düzenlediği uluslararası bir sempozyumun konusu olmuştu.)
Yaygın olarak uygulanan kölelik Kuran tarafından kaldırılmıştır (4:25,92; 5:89; 6:10; 8:67; 24:32-33; 58:3; 90:1-20).



Edip bey burdaki ayetleri yakından inceledim ve kuranın köleliği kaldırdığına dair bir yaklaşım göremedim isterseniz birlikte inceleyelim.
4:25,92; 5:89; 6:10; 8:67; 24:32-33; 58:3; 90:1-20

4:25 İçinizden kim hür olan mümin kadınları nikahla alacak mali güce sahip değilse, ona da sahip bulunduğunuz mümin cariyelerinizden var. Allah, kadrinizi imanınız ile çok iyi bilir. Siz müminler hep birbirinizden sayılırsınız, o halde fuhuşta bulunmayan gizli dost edinmeyen, namuslu yaşamakta olan cariyeleri sahiplerinin izniyle nikahlayınız, mehirlerini de güzelce kendilerine veriniz. Eğer evlendikten sonra bir fuhuş irtikap ederlerse o vakit bunlara, hür kadınlar üzerine terettüp edecek cezanın yarısı lazım gelir. Bu durum sizden günaha girmek korkusunda olanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah günahları bağışlayandır, merhamet edendir.

Yukarıdaki ayete göre cariyenin izni olmasına gerek yoktur sahibin izni olması yeterli tecavüze devam diyor tanrınız.


5:89 Allah, bilmeyerek yaptığınız boş yeminlerinizden sizi sorumlu tutmaz. Ancak bile bile kendinizi bağladığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti çoluk-çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri doyurmak yahut giydirmek veya bir köle azad etmektir. Bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutar. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti bu! Bununlar beraber, yeminlerinizi gözetin. Allah size hükümlerini böylece açıklıyor ki, şükredesiniz.

Yukardaki ayete göre köle olan bir kişi hür olabilmek için sahibinin bilmeyerek yemin etmesini beklemeli artık kaç yıl bekleyecekse. Birde sahibi bilmeyerek yemin etmezse vay o kölenin haline kadınsa zaten ömrü boyunca tecavüz edilmeye mahkum...

6:10 Andolsun ki, senden önce gönderilen peygamberlerle de eğlenildi, ancak o eğlendikleri hak, o maskaralığı yapanları çepeçevre kuşatıverdi.

Yukarıdaki ayetin köleliğin kaldırılmasıyla ne alakası var? Saçmalamışsınız

8:67 Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kafirlere karşı ezici bir üstünlük sağlamadıkça), esirlerinin olması doğru değildir. Siz dünya varlığını istiyorsunuz, Allah ise ahireti kazanmanızı istiyor. Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir.

Yukarıdaki ayetde esirlerden bahsediliyor kölelerden değil. Esirlerle köleleri bir tutuyorsunuz galiba.

24:32-33
32.Bir de sizden olan dulları ve kölelerinizden, cariyelerinizden doğru gidenleri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onlara fazlından zenginlik verir. Allah, nimeti bol olan, herşeyi bilendir.

Yukarıdaki ayetde sizden olanları derken kast edilen kimler acaba? köleler müslüman olmadığına göre kimlerden bahsetmiş acaba?

33. Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar, sahibi bulunduğunuz köle ve cariyelerden , kendi bedellerini ödeyip azad edilmek için anlaşma yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen yazılı anlaşma yapın ve Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici varlığını kazanacaksınız diye, sakın namuslu kalmayı dileyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın. Her kim de onları fuhuşa zorlarsa, şüphesiz ki Allah, onların zorla bu işe sürüklenmesinden sonra, onları bağışlar, merhamet eder.

Yukarıdaki ayete göre, Bir köle kendi bedelini nasıl ödeyebilirde azad olabilir dersiniz? Parası pulu olmayan bir köle ya fuhuş yapar yada çalıp çırpar kendi bedelini öder yoksa işi gene allaha kaldı.

58:3
Kadınlarından zihar ile ayrılmağa kalkıp da sonra dediklerini geri alacak olanların, ikisi ilişkide bulunmadan önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte siz bununla öğütleniyorsunuz. Allah her ne yaparsanız haberdardır

Yukarıdaki ayete göre, Zihar tahminimce hülleye benzer birşey galiba. Köle bu durumda yine sahibinin zihar ile ayrılmağa kalkmasını beklemeli aksi takdirde köleliğe devam.

Ne hikmetse allahın bazı kulları bazı kulları tarafından köle olarak kullanılıyor, allahda, bazı kullarını kölelikten kurtarmak için bazı kullarının, günah işlemesi gerektiğini bildiriyor. Bu ne yaman bir çelişkidir.

Allah bize hidayet sizlerede akıl versin. AMEN
gezgin95
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 12:40 AM) *
GEZGİN95: Merhaba Edip bey. Kuran'da şiddet içeren, savaşa iten bir sürü ayet var. Müslümanlar, bu savaşların "savunma amaçlı" olduğunu ileri sürerler.

Bu savaşların amacının ne olduğu, yani, savaşların hangi şartlarda sürmesi gerektiği ayetlerde belirtilmiş; örneğin :

"... din Allahın olana kadar ... " (2:193)
"Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar ..." (8:39)
"... tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse ..." (9:5)
"... hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar ...." (9:29)
....

Savaşların, "herkesin müslüman olmasına kadar" sürdürülmesinin emredilmiş olması, bu savaşların bir savunma savaşı değil, İslamı yayma savaşı olduğunun kanıtı değil mi?

Hatta barış yapılabilecek bir durumda bile barışa yanaşılmaması emrediliyor:

"Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın...." (47:35)

Savaşlar savunma amaçlı olsaydı, bunların yerine "... düşmanınız aman dileyene, barış isteyene kadar ..." sözü daha uygun olmaz mıydı? Bu savaşların amacı, Kuran'da açık seçik yazılmış. Öyle değil mi?

EDİP: "... Din Allah'ın oluncaya kadar" ifadesinde yer alan Allah'ın dinini maalesef Sunni veya Şii şeriatlerle, mezhepçi öğretilerle karıştırıyorsun. Allah'ın dini, adalet, özgürlük ve barış prensipleri üzerine kurulu bir sistemdir. Böyle bir sistemin egemen olması demek hiçbir kişinin veya toplumun dininden veya fikrinden dolayı baskıya uğramaması; hiç kimsenin cinsinden, ırkından veya renginden dolayı ayırıma uğramaması; yeryüzünde zulüm ve haksızlığa rıza gösterilmemesi; devlet konusunda halkın oyuna saygı gösterilmesi ve dünyada barış ve dostluk ortamının sağlanması demektir.

Nitkeim, yukarıda Othello'nun 3'üncü sorusuna verdiğim cevapta tarif edilen İslam sistemi egemen olursa hem laik ve hem demokratik bir ortam oluşturur. Laiklik ile demokrasi arasında yaşanılan teorik ve pratik gerginlik Kuran'daki islami sistem federal yani çok hukuklu bir laik sistem öngörerek daha özgür ve demokratik bir ortam oluşturur. Bu arada alıntıladığın iki ayetin çevirisinde hatalar var. Şu anda detaylı bir şekilde bu hataları tartışamıyacağım (Quran: a Reformist Translation kitabının girişinde 9:29 ayetinde geleneksel meallerde anlamı çarpıtılan "cizye" kelimesiyle ilgili detaylı bir tartışmamı bulacaksınız.)

47:35 Siz üstünken gevşemeyin ve barışa çağırın. ALLAH sizinle beraberdir ve işlediklerinizi ziyan etmeyecektir.

9:29 Kendilerine kitap verilenler arasından, ALLAH’a ve ahiret gününe inanmayan, ALLAH’ın ve elçisinin yasakladığını yasaklamayan ve gerçek dine uymayan kimselerle boyunlarını eğip elleriyle savaş tazminatı verinceye kadar savaşın.

Siz maalesef, bilerek veya bilmeyerek, barışa çağıran düzinelerce ayeti görmezlikten geliyorsunuz. Dahası, savaşla ilgili ayetleri bağlamlarından cımbızlayarak koparıp çarpıtıyorsunuz. Sizin yukarıya aldığınız üç ayetin bağlamını vereyim de bu konuda gerçeği merak edenler kendileri karar versinler.

2:190 Sizinle savaşanlarla ALLAH yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. ALLAH saldırganları sevmez.
2:191 Onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın; zulüm ve işkence öldürmekten beterdir. Sınırlanmış Mescid’in yanında sizinle savaşmadıkça onlarla savaşmayın. Size saldırırlarsa siz de onlara saldırın. İnkarcıların cezası böyledir.
2:192 Son verirlerse, ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
2:193 Zulüm ve işkence ortadan kalkıncaya ve din ALLAH için oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
2:194 Sınırlanmış ay ancak iki taraflı gözetilebilir. Ateşkese uymak karşılıklıdır. Size saldırırlarsa onlara aynen saldırın. ALLAH’ı dinleyin ve bilin ki ALLAH erdemlilerin yanındadır.
**
8:39 Baskı ve zulmü ortadan kaldırıncaya ve dini sadece ALLAH’a ait kılıncaya dek onlarla savaşın. Düşmanlığa son verirlerse, elbette ALLAH yaptıklarınızı Görür.
8:40 Dönerlerse, bilin ki sahibiniz ALLAH’tır. O en iyi Mevla (Egemen/Dost/Koruyucu) ve en iyi Yardımcıdır.
8:41 Ayırım gününde, iki ordunun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize ve ALLAH’a inanıyorsanız, bilin ki elinize geçen her ganimetin beşte biri ALLAH’ın ve Elçisinindir. Bu pay, akrabalar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışların hakkıdır. ALLAH her şeye Güç Yetirendir.
**
9:1 Bu, ALLAH ve elçisinden, kendileriyle anlaşma yapmış bulunduğunuz putperestlere bir ultimatomdur:
9:2 Yeryüzünde dört ay daha dolaşın, bilin ki siz ALLAH’ı aciz bırakamazsınız ve ALLAH inkârcıları rezil eder.
9:3 Bu, aynı zamanda, ALLAH ve elçisinden tüm halka, büyük hac günü yayımlanmış bir bildiridir: ALLAH putperestlerden uzaktır, elçisi de… Tövbe ederseniz sizin için daha iyidir. Dönerseniz, bilin ki siz ALLAH’ı aciz bırakamazsınız. İnkârcılara acı bir azabı müjdele.
9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Sınırlanmış aylar çıkınca, (hâlâ barışa yanaşmıyorlarsa) o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her hareketlerini izleyin. Tövbe edip namaz kılar ve zekât verirlerse yollarını serbest bırakın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
9:6 Putperestlerden biri sizden geçiş emniyeti dilerse ona koruma sağla ki ALLAH’ın sözünü işitsin; sonra onu kendisinin güvenlik bölgesine ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.
9:7 Putperestlerin ALLAH ve elçisi yanında nasıl bir anlaşması olabilir ki? Sınırlanmış Mescit’te sizinle anlaşma yapmış olanlar hariç. Onlar sizin haklarınızı gözettikleri sürece siz de onların haklarını gözetin. ALLAH erdemlileri sever.


Soruma cevap vermeyip laf kalabalığı yapmışsınız.

Savaşın bitmesi için herkesin müslüman olması şartı varsa, bu nasıl bir savunma savaşı olabilir?


Aşağıdaki çevirinizde ise, ayeti saptıran sizsiniz. Parantez içindeki eklentileri yok sayın, ayet çok açık.

9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Sınırlanmış aylar çıkınca, (hâlâ barışa yanaşmıyorlarsa) o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün.....

aslında şu şekilde:
QUOTE
9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Sınırlanmış aylar çıkınca, o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün.....


çok açık değil mi?

Bu mu barışa teşvik eden kitap?

Şunu da daha dikkatli okuyun:

9:7 Putperestlerin ALLAH ve elçisi yanında nasıl bir anlaşması olabilir ki? Sınırlanmış Mescit’te sizinle anlaşma yapmış olanlar hariç. Onlar sizin haklarınızı gözettikleri sürece siz de onların haklarını gözetin. ALLAH erdemlileri sever.

"Sınırlanmış mescit" neyse artık, orada olmayanların anlaşması yok sayılıyor.


Ne kadar saptırırsanız saptırın, kıvırtırsanız kıvırtın, Kuran, İslamın zorla dayatılmasını emrediyor. Anlaşmalar yok sayılıyor.
.
terliksi
haklısın abi.burda gerçekten düşünmesini bilen.iyi abilerim ve arkadaşlarımda var.ama malesef sayıca azlar.

ayrıca nasrettin hocayı dünyada tek geçerim.bana göre en büyük alim nasrettin hocadır.
onunda sözleri aslında espirilerinin altına iyi bakılırsa Kuranla birebirdir.

bindiği eşşeği saymaması !
ipe un sermesi !
parayı verenin düdüğü çalması !
kedi eti yediyse ....... kedi nerede...... et neredesi !
banamı inanıyorsun eşşeğe mi demesi !

bunlar bence espirisinin altında Kuran mesajı olan sözlerdir.

EdipYuksel
QUOTE(BOSS @ Dec 24 2007, 04:18 PM) *
FEANOR: Halk arasında müslümanların cehennemde cezalarını çektikten sonra cennete gittiği söylenir, bize din hocası da böyle demişti ama ben okuduğum ayetlerde cehennemden cennete transfer görmedim. Doğrusu nedir?

EDİP: Evet yok böyle bir transfer.

Edip bey güya cevap vermiş, o kadar şey yazmış sorulan soruya "böyle bir transfer yok" demiş. Edip bey kaynak vermeden nasıl böyle birşey yok diyebiliyorsunuz, yoksa tanrıdan ilhammı alıyorsunuz?


Sevgili Boss: Soruyu okuman birkaç saniye sürerdi. Niye bu kadar dikkatsiz davranıyorsun? Hani illa da cevabımda bir kusur bulmak için acele etmek, gerçeği arayan bir insanın tavrı değil.

Bana soruyu soran kişi "Kuran'da X göremedim" diyor ve benim doğrulamamı veya yanlışlamamı bekliyor. Ben de kendisine, "Haklısın ben de X'i görmüyorum" anlamında bir çümle yazdım. Şimdi olmayan bir şey için ne kaynağı verebilirim ki?

Şimdi ben sana: "Boss, Aksaray'dan İstanbul Belediyesine giden yolda, üzerinde "Dikkatsizlere Dikkat" diye yazılı bir trafik işareti olduğu söylenir. Ama ben o yollara baktım böylesi bir trafik işareti görmedim. Doğrusu nedir?" diye size sorsam...

Sen de bana cevap olarak: "Evet yok böyle bir işaret" dersen senden kaynak vermeni mi beklemem lazım?

Bu arada kendini biraz tanıtır mısın? Okumadan, anlamadan hemen cevap yazmaya kalkmasan kimbilir seninle iyi anlaşacağız smile.gif
C3PO
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 01:56 AM) *
Herşeyden önce bu başlığı açan "arkadaş" benim. İkincisi, cümlenizi soru olarak almadım. Bir iddia olarak algıladım ve yanlışlamak için şakacı bir uslupla cevap verdim. Senin zeki olup olmamadığını değerlendirecek kadar veriye sahip değilim ve bu konuda kendimi karar mercii kabul etmeyecek kadar da zekiyim, ama hoşsohbet biri olmadığınızı anlıyorum. Hayattan bezmiş ve belki de bir köşede yalnız yaşayan biri olabileceğiniz büyük bir ihtimal. Eğer öyleyse sizi daha da üzmek istemem. Hakkını helal et.

Mutlu olmanız dileğiyle,
Edip


Cok tesekkur ederim. "Bu basligi acan arkadas" demem yanlis olmus o konuda haklisiniz. Bu durumda yorumumun "ben size soru sormadim, bana cevap vermemeliydiniz" diye ozetlenebilecek kismindan dolayi ozur dilerim, ve sozumu geri aliyorum. Ama geri kalaninin halen arkasindayim. Bu arada bana verdiginiz cevap ta tam bir arastirmaci, yazar, veya kendinizi nasil tanimliyorsaniz yani saygi deger bir meslege sahip okumus bir insana "yakisir" olmus. Yazdiklarim size dokunmus anlasilan. Eh, ben de dokunsun diye yazdim zaten.

Beni daha fazla uzmediginiz icin de cok tesekkur ederim.
Z_alim
QUOTE(gezgin95 @ Dec 25 2007, 02:07 AM) *
Soruma cevap vermeyip laf kalabalığı yapmışsınız.

Savaşın bitmesi için herkesin müslüman olması şartı varsa, bu nasıl bir savunma savaşı olabilir?


Aşağıdaki çevirinizde ise, ayeti saptıran sizsiniz. Parantez içindeki eklentileri yok sayın, ayet çok açık.

9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Sınırlanmış aylar çıkınca, (hâlâ barışa yanaşmıyorlarsa) o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün.....

aslında şu şekilde:


çok açık değil mi?

Bu mu barışa teşvik eden kitap?

Şunu da daha dikkatli okuyun:

9:7 Putperestlerin ALLAH ve elçisi yanında nasıl bir anlaşması olabilir ki? Sınırlanmış Mescit’te sizinle anlaşma yapmış olanlar hariç. Onlar sizin haklarınızı gözettikleri sürece siz de onların haklarını gözetin. ALLAH erdemlileri sever.

"Sınırlanmış mescit" neyse artık, orada olmayanların anlaşması yok sayılıyor.


Ne kadar saptırırsanız saptırın, kıvırtırsanız kıvırtın, Kuran, İslamın zorla dayatılmasını emrediyor. Anlaşmalar yok sayılıyor.
.


kim derdiki birgun gene gezgine cevap vercem.. : ))


9:4 Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla iş birliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
9:5 Kutsal aylar çıkınca, o putperestleri yakaladığınız yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her hareketlerini izleyin. Tevbe edip namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. *
9:6 Putperestlerden biri sizden geçiş emniyeti dilerse ona koruma sağla ki ALLAH'ın sözünü işitsin; sonra onu kendisinin güvenlik bölgesine ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.

sen ayeti kendin yorumliyorsun hep oldugu gibi acizene gezgin..

islamin zorla dayatilmasi nerde.. verdiginiz sureye kendiniz bakin.. anlasmaya uymayanlarin öldurulmesinin neresi kötu..? bumu yoksa zorla dayatmak..?
anlasmalarin yok sayildiginida gösterde görelim..??

tevbe 6 da ne guzelde görunuyor hersey acizane gezgincim.. : ))

terliksi
insan düşüncelerinde kararlı objektif ve tutarlı olmalıdır.
ateistler ve bir çok inanan arkadaşımız bunu malesef yapmıyorlar.kimi zaman bende ve herkezde bu hatayı yapıyor.

Kuranı eleştirirken bir sebebin sonucu olarak gelen ayetleri sebebine bakmadan eleştiriyorlar.oysa bunu kendi hayatlarında hiç uygulamıyorlar.üstelik kontra örnekler verincede sinirlenip kızıyorlar.

kimisi burda Kuran öldür kaldır vur parçala bu maçı kazan diyor diye sürekli iddaa koyuyor.bizde her seferinde cevap veriyoruz.
ama aynı tas aynı hamam devam ediyor.kimse bu hayatı parçalı bulutlu algılamıyor.hep sebep sonuç ilişkisi içinde algılıyor.
ama diğer bir fikre gelince malesef bu tutum değişiyor.işte ibrahimin babası ile olan dialoğu dünyada hep yankılanıyor.
göz göre göre yanlışta ısrar ediyor insan.ve bunu bir huy edinmiş.


ben kontra ve kasıtlı başlıklar açtığım zaman bana hep ver yansın edildi.hatta hakaret ve ağır küfürler edildi.

sözler sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirilmelidir.aksi taktirde sözlerin bir manası olamaz.

örnek

ordular ilk hedefiniz akdenizdir.
sebebi görmezsek.Atatürkün orduyu pasaklandığı için denize yolladığını düşünmek zorunda kalırız.ve bu sözünde başka hiçbir izahı olamaz.ama ateistler bunu hiç kabul etmez.daima küfürle cevap verirler.oysa yaptıkları birebir aynı şeydir.
sözler sebeplerden ayırd edilemez.ve bu Kuran için asla yapılamaz.çünkü Kuran bir bütündür.bütünün bir parçasını bile kabul etmemezlik söz konusu olamaz.

öldür emirleri Kuranın bütünü ile çok kolay açıklanıyor.
haksız yere cana kıyma
adil ol
haksızlık yapma.
haksız yere öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir vs vs vs gibi onlarca temel ayet vardır.
Kurana iman eden biri asla bu ayetlerin dışında hareket edemez
bir öldürme söz konusu ise.
kesinlikle haklı sebeplerle olabilir.başka hiçbir şekilde olamaz.
ama ateistler bunu göz göre göre çarpıtır.kendi hayatlarındada sebep ve sonuç ilişkisi olmadan düşünüyorlarsa

klasik kontra ve can yakan sözümü yine söylüyorum

ben size ölmeyi emrediyorum .M.K.Atatürk.

eğerki sözler sebeplerden ayrı düşünülebiliyorsa.ben bu sözle Atatürkün bir cani olduğunu anlıyorum.
milletini yaşatmak yerine öldürmeyi tercih etmiştir çünkü.

ama bu tabiki ateist gözü ile Kurana bakışın
hayatın başka bir yerine yansıtılması ile böyle düşünülür.o mantık hayatın başka yerlerine aynen böyle akseder.
ama ateistler atatürk söz konusu olunca sana küfür eder ve aklı doğru çalışır
ama dine gelince aynı benim atatürk örneğindeki şeyi yaparlar
BOSS
QUOTE(EdipYuksel @ Dec 25 2007, 02:14 AM) *
Sevgili Boss: Soruyu okuman birkaç saniye sürerdi. Niye bu kadar dikkatsiz davranıyorsun? Hani illa da cevabımda bir kusur bulmak için acele etmek, gerçeği arayan bir insanın tavrı değil.

Bana soruyu soran kişi "Kuran'da X göremedim" diyor ve benim doğrulamamı veya yanlışlamamı bekliyor. Ben de kendisine, "Haklısın ben de X'i görmüyorum" anlamında bir çümle yazdım. Şimdi olmayan bir şey için ne kaynağı verebilirim ki?

Şimdi ben sana: "Boss, Aksaray'dan İstanbul Belediyesine giden yolda, üzerinde "Dikkatsizlere Dikkat" diye yazılı bir trafik işareti olduğu söylenir. Ama ben o yollara baktım böylesi bir trafik işareti görmedim. Doğrusu nedir?" diye size sorsam...

Sen de bana cevap olarak: "Evet yok böyle bir işaret" dersen senden kaynak vermeni mi beklemem lazım?

Bu arada kendini biraz tanıtır mısın? Okumadan, anlamadan hemen cevap yazmaya kalkmasan kimbilir seninle iyi anlaşacağız smile.gif

Sevgili Edip Yüksel

Burada kim haklı kim haksız yada kim bilgili kim bilgisiz diye bir uğraş peşinde değiliz elbet, amacımız, doğruları gün ışığına çıkartmak değilmidir. Tüm çabamız insanları düşünmeye itip elimizden geldiğince doğruları bulmalarını sağlamak ki benim asıl uğraşım budur.

Okumadan anlamadan cevap yazdığımı söylüyorsunuz, fakat, aşağıdaki verdiğim ayetde, okumadan anlamadan cevap yazmadığımı ayeti okuyup, okumadan, anlamadan yazmadığımı göreceksiniz.

Müminun/103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.
C3PO
Edip Bey,

Oncelikle size soylemek isterim ki, igneli tartismamiz beni oldukca uzdu. Sizin bana soylediklerinizden degil, benim size soylediklerimden oturu.

Oncelikle buyugumsunuz (ben 27 yasindayim) , ve de yaptiklariniza katilmasam da sonucta yaptigi ise emek harcamis birisiniz. Bir isim yapmissiniz. Herkez yapamaz.

Ben sizin yorumunuzu gorunce belki biraz fazla alindim. Buyuk ihtimalle size kotu bir etki etmedi yazdiklarim ama yine de etmis olabilecegini dusunmek bile beni cok rahatsiz ediyor.

Saygilarimi sunarak, ve islediysem kusurlarimdan dolayi ozur dileyerek bu tartismadan cekilmek istiyorum. (Zaten bir suru var tartisan).
amanav
QUOTE(BOSS @ Dec 25 2007, 03:45 AM) *
Sevgili Edip Yüksel

Burada kim haklı kim haksız yada kim bilgili kim bilgisiz diye bir uğraş peşinde değiliz elbet, amacımız, doğruları gün ışığına çıkartmak değilmidir. Tüm çabamız insanları düşünmeye itip elimizden geldiğince doğruları bulmalarını sağlamak ki benim asıl uğraşım budur.

Okumadan anlamadan cevap yazdığımı söylüyorsunuz, fakat, aşağıdaki verdiğim ayetde, okumadan anlamadan cevap yazmadığımı ayeti okuyup, okumadan, anlamadan yazmadığımı göreceksiniz.

Müminun/103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.


sevgili BOSS burada şunun gibi birşey ifade ediyor! kimki ateistce davranır varlığımı inkar ederse cehennemde ebedidir.... Örnektir

örneğin kimki yetim hakkı yer kul hakkı yer karşılığında helallik alamazsa cehennemde ebedidir...

Allah herşeyden önce şunu ifade eder! suçlar cezasız kalmayacaktır ve karşıma haddini aşandan fazla günahla çıktığın vakit cehennemde ebedisin demektedir haddini bil insanlığından ödün verme demektedir senden ona ibadet etmeni şart koşmuyor ona ibadet etmeyebilirsinde fakat onu inkar etme onu inkar ettiğinde haddini aşmışsın demektir....

şuna benzer: bir iş yerinde çalışıyorsun patronun var ve birisi sana sorunca yok patronum diyorsun ve ısrarcı oluyorsun sonunda patron bunu işitiyor ve seni işinden ediyor...

ibadetin şart değil ama varlığını insanlara bu kadar açık ve net biçimde gösteren bir yaratıcı varken bunu inkar etmek anlamsızdır yarın bir gün son nefesinde şeytan çevrende dolaşırda salavat getiremezsen vay haline!

bir örnekle bağlayım Annemden:
Annemin ölüm anı.

olayın şahitleri iki teyzem yurt dışında olmam sebebiyle bu olaya şahit olamadığım için çok üzgün olduğumu bildirmek zorundayım.

annem son nefesini vermeden önce teyzemler büyük ayşe ve küçük meryem annemin yanında kendisine şehadet getirtmek için yardım etmek istemişler 4 defa denemişler ama nedense tam yarısına geldiğinde küçük teyzeme annem şu sözlerle seslenerek Meryem kızım burada birisi var bunu söylememi istemiyor bunlar çok kötüymüş kızım diyerek şehadetini bir türlü tamamlayamamış (hastanede 7 ameliyat geçirmişti annem) sonunda küçük teyzem imamhatip mezunu kuran meal ve tesvirini bilen arapçası çok kuvvetli biri olarak büyük teyzeme abla sen şehadetini tamamlattır ben kuran okuyacam ablamın yanında şeytan var diyerek teyzeme yardımcı olmasını söylemiş.

teyzem her zaman ynında bulundurduğu kuranını açarak okumaya başlamış o arada büyük teyzemde anneme şehadetini tamamlamasına yardımcı olmuş ve hemen akabinde annem son nefesini vererek bu dünyaya veda etmiş....

Annem kendisi eski bir ameliyata bağlı enfeksiyonun kangrene dönüşmesi sebebiyle hastaneye acil olarak kaldırılmıştı.

kangrene dönüşme süreci 24 saat!

bugün abimle telefonda biraz konuştuk bu tartışmalar aklıma gelince kendisine sordum annem son nefesini verirken yanında kaç kişi vardı? diye aldığım cevap 2 teyzem kuzenimin eşi yengem 8ismi fatma) abim ortanca erkek kardeşim ve küçük kızkardeşim; akabinde olayın içindeki kişileri arayarak teyit etmek istedim durumu önce telefondaki abimle teyid ettim sonra diğerleri ile...

sonuç: şeytan insana en yakın olduğu an ölüm anıdır.
BOSS
Aşağıda, ebedi cehennemlik olan müslümanlar için inmiş ayetlerden bazılarını verdim, eğer daha isterseniz getirebilirim sevgili Edip bey ve Amanav bey.

Faiz Yiyenler: Bakara/275. Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.

Müslüman katilleri: Nisa/93. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

Kibirli Kur'an inkarcıları Örneğin Edip Yüksel gibiler: Araf/36. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

Kötüler: Bakara/ 81. Kim kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar ateşin halkıdırlar, orada ebedi kalırlar.

Kafirleri dost edinenler: Maide/80. Onlardan birçoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardır.

Günahları sevaplarından çok olanlar: Müminun/103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.

Doğru yola iletilmeyen unutkanlar: Secde/13-14. Dileseydik, herkesi doğru yola iletirdik. Fakat; “Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım” diye söz verdim. Siz madem bu güne ulaşacağınızı unuttunuz. Biz de sizi unuttuk. Tadın ebedi azabı.
amanav
QUOTE(BOSS @ Dec 25 2007, 04:10 AM) *
Aşağıda, ebedi cehennemlik olan müslümanlar için inmiş ayetlerden bazılarını verdim, eğer daha isterseniz getirebilirim sevgili Edip bey ve Amanav bey.

Faiz Yiyenler: Bakara/275. Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.

Müslüman katilleri: Nisa/93. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

Kibirli Kur'an inkarcıları Örneğin Edip Yüksel gibiler: Araf/36. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

Kötüler: Bakara/ 81. Kim kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar ateşin halkıdırlar, orada ebedi kalırlar.

Kafirleri dost edinenler: Maide/80. Onlardan birçoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardır.

Günahları sevaplarından çok olanlar: Müminun/103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.

Doğru yola iletilmeyen unutkanlar: Secde/13-14. Dileseydik, herkesi doğru yola iletirdik. Fakat; “Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım” diye söz verdim. Siz madem bu güne ulaşacağınızı unuttunuz. Biz de sizi unuttuk. Tadın ebedi azabı.


bu mükemmel
Doğru yola iletilmeyen unutkanlar: Secde/13-14. Dileseydik, herkesi doğru yola iletirdik. Fakat; “Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım” diye söz verdim. Siz madem bu güne ulaşacağınızı unuttunuz. Biz de sizi unuttuk. Tadın ebedi azabı.

açıkça söylüyor sana düşünme yetisi verdim göz verdim kulak verdim tad alasın diye dil verdim karnını doyur diye ağız verdim bunlara karşın sen yolundan saparsan yerin bellidir...

din ile ilgili bir zorlama yok ayetlerde ve şu yazdıklarının tümü sadece iyi bir insan olmayı öğütlüyor Allah ona gönülden bağlı olanı ona karşılıksız ibadet edeni sevgi sunanı sever onu mükafatlandırır....

varlığına inanıp iyi bir insan olarak yaşarsın varlığını inkar etmezsen ödülünü muhakkakki alırsın.
EdipYuksel
Çok teşekkür ederim C3PO, bu yazınız için. Ben hataları ve zaafları olan bir insanım. Bazan ben de daha sonra pişman olacağım tepkiler gösteririm. Hayatım boyunca, özgürce düşüncelerimi ifade ettiğim için muhatap edildiğim hapishaneler, işkenceler, acılar ve iftiralar beni çok güçlendirdi.

İnan ki sizin sözleriniz beni hiç üzmedi. Senin gibi duyarlı ve vicdanlı bir kişinin fikri ve inancı ne olursa olsun benim için saygıya değer bir insandır. Dünyamız sizin gibi barış ve anlayış sahibi insanlara muhtaç.

Selam,
Edip

QUOTE(C3PO @ Dec 24 2007, 05:46 PM) *
Edip Bey,

Oncelikle size soylemek isterim ki, igneli tartismamiz beni oldukca uzdu. Sizin bana soylediklerinizden degil, benim size soylediklerimden oturu.

Oncelikle buyugumsunuz (ben 27 yasindayim) , ve de yaptiklariniza katilmasam da sonucta yaptigi ise emek harcamis birisiniz. Bir isim yapmissiniz. Herkez yapamaz.

Ben sizin yorumunuzu gorunce belki biraz fazla alindim. Buyuk ihtimalle size kotu bir etki etmedi yazdiklarim ama yine de etmis olabilecegini dusunmek bile beni cok rahatsiz ediyor.

Saygilarimi sunarak, ve islediysem kusurlarimdan dolayi ozur dileyerek bu tartismadan cekilmek istiyorum. (Zaten bir suru var tartisan).

Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.