Jump to content

ludwig

Üyeliği Sonlandırılmış Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    3.593
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne ludwig kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Açılım ve EMASYA

    Ali Bayramoğlu - 25 Kasım 2009 Çarşamba

    ..

    Bu durumda soru şu: sistemin üzerinde “demoklesin kılıcı” gibi duran, askerleşmiş düzenin en derin aşamalarından birisini oluşturan EMASYA protokolü ne olacaktır? Yol bu protokolle birlikte mi alınacaktır?

    Emasya'nın işlevlerini hatırlamakta fayda var…

    “İlk işlevi”ni iç siyasette yerine getirir EMASYA.

    Protokole göre her ilde garnizonlarda oluşturulan “Asayiş Güvenlik Merkezleri”yle sivil emniyet ve mülki amiri istihbarat, değerlendirme ve planlama açısından askere bağımlı kılınmıştır. Tüm toplumsal ve istihbari bilgiler askerin elinde birikmekte, fişleme doğal bir işlem haline gelmektedir. Öte yandan asker gerekli gördüğü durumlarda toplumsal hadiselere mülki amirin iznine gerek kalmadan el koyabilmektedir.

    “İkinci işlevi” düzeni askerileştirmedir.

    Protokol hükümlerine göre herhangi bir iç güvenlik harekâtı süresince polis Özel Harekât Timleri EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıkları'nın emrine, geçici köy korucuları, bölgedeki ilgili Jandarma komutanlığının emir-komutasında olarak, yine EMASYA Komutanlıkları'nın emrine verilir.

    İç Güvenlik Harekâtlarında ve harekât bölgelerinde harekât kontrolü, yani komuta bölgedeki en üst askeri birimde, fiilen ülkenin ezici bir çoğunluğunda KKK karargâhlarındadır. İç harekât durumunun özellikle Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van'da geçici değil sürekli bir durum olduğu düşünülürse, ülkenin ciddi bir bölümünde asayiş alanının her bakımdan askerileştiği açıktır.

    “Üçüncü işlevi” ise ikame işlevidir.

    Şöyle: Jandarmanın valilerden kimi tekil olaylarda ya da 1 yıla varan uzun sürelerle her tür konuda polis alanlarında görev yapma yetkisini alması son yıllarda sıkça görülen durumlardan birisidir. Bu tür görevlendirmeler istisna olmaktan çıkmış, askeri otoritenin sıradanlaşmış talepleriyle bir rutin haline dönüşmüştür.

    ..

    http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Default.aspx?t=25.11.2009&y=AliBayramoglu

  2. Ben Nietzsche'nin mesela vatansever falan olduğunu sanmıyorum. Tutarlı bir ateist değerlerin varlığına inanmaz. Freddie'yi görmüyor musunuz? Demiyor mu bunlar metafiziktir diye? Öyle olunca normal olarak rasyonel olmak isteyen bir insanın sadece kendisini düşünmesi gerekir. Bakın Nietzsche'nin felsefesine mesela. Var mı vatan, millet, toplum falan?

    Bir Müslümanın ateistlerin vatanseverliğinden kuşku duyması normaldir. Çünkü değerlere inanan bir ateist tutarlı değildir. Tutarsız ateist olmaz mı, olur. Ama temel kabullerini tutarlı olarak sonuna götürüp nihilist veya egoist de olmaz mı bir ateist? Niye Müslüman şüphe duymasın?

  3. Ifeelgood

    O astığım resmi silemezsin.

    O resimde forum kurallarına aykırı hiçbirşey yok.

    Sadece bazı gerçekleri su yüzüne çıkartıyor. Ülkenin gerçeği bu. Bu da seni bir Kemalist olarak rahatsız ediyor.

    İletimi silersen çok adaletsiz ve taraflı bir iş yaparak adminlik güçlerini kötüye kullanmış olursun.

    Hani herşeyi tartışabiliyorduk?

    O resim ve orda çıkan manzaraya dair çok değerli sosyolojik analizler yapılıyor.

    Bak Etyen Mahcupyan neler yazmış: http://taraf.com.tr/makale/8729.htm

    Sen seversin sosyoloji. Bana git sosyoloji oku deyip durmuyor musun?

    Eğer silersen diye tekrar veriyorum. Söz konusu resim budur:

    tas1056cb8ee048dbaf5by.jpg

  4. Rahatlıkla Avrupalı ile aynı kültüre mensup olduğumu söyleyebilirm...

    Ülkemizin çağdaş insanları Atatürk devrimleri sayesinde muasır medeniyet seviyesine ulaşmıştır.

    tas1056cb8ee048dbaf5by.jpg

    Bu fotoğraf Kemalist devrimin savuınucusu CHP'nin kalesi İzmir'de çağdaş bir bayanın ülkenin azınlıklarından Kürtler'in konvoyunu Avrupalıca karşılamaya hazırlandığı bir anda çekilmiş.

  5. Normale oldukça yakınım. Bunu bilimsel olarak söylüyorum. Arada sırada uzmanına check ettiriyorum. Sana da öneririm.

    ..

    Satanizmi övdüyse gider yanıtını verirsin. Satanizmi savunamazsınız diye bir kuralımız yok bizim. Savunan kişi yanıtlanır.

    Şeriatçıları yasaklamış mıyız? Burada kadını gömüp recm etmeyi savunan sapkınlar da vardı ve yazdılar.

    Tehdit yağdırmadım, mazlumu oynama. Bütün uyarılarıma rağmen kıza son anda bile "sapık, ruh hastası" demişsin.

    ..

    Sen deyince oluyor nedense.

    Neyse boşver.

  6. ..

    Ayrıca satanizm de bana göre bir din ve Freddie de onu savunabilir. Karşılığında da grekli yanıtları veririz, verirler.

    Kaldı ki böyle bir şey yok. Kız ateist.

    ..

    Zaten o da satanizm (Anton Lavey'in satanizmi) ateist bir felsefedir dedi. Gayet de olumlu cümlelerle bu tarz satanizmi ve kurucusunu övdü. Biz gerizekalı değiliz. Kimin neye sempatisi olduğunu görebiliyoruz.

    ..

    Freddie'ye hala hakaret ediyorsun.

    Bir daha burada ya da herhangi başka bir başlıkta bunu yaparsan atılacaksın.

    ..

    İyi bakalım. Yağdır tehditlerini. Şimdi gidip üye sildirme başlığında kendim ismimi sildiriyorum. Sen de amacına ulaştın işte. Yalan dolan bahanelere gerek yok. Sizin niyetiniz belli oldu.

  7. Ludwig,

    Ben hak kavramını değil, tarih dışı bir hak anlayışını reddediyorum. Farkı anlayabiliyorsun değil mi?

    Anlayamıyorsan da sakın belli etme.

    Eğer ortada bir hak varsa bu hak herkes içindir. Nasıl ki yaşama hakkı sadece bir kesim için değil de herkes içinse, mülkiyet hakkı da bir kesim için değil herkes için olmalıdır. İbrahim Talıses bile olayı kavramış durumda; ''Madem yaşamaya geldik dünyaya, benim de herşeyden bir hakkım vardır.'' diyordu bir şarkısında.

    Nasıl ki yaşama hakkı bu hakkın alınamayacağından ibaret olmayıp herkesin doğuştan bu hakka sahip olduğu belirlemesini de yapar; benzer biçimde, mülkiyet hakkı da hem doğuştan tüm insanlara tanınır hem de bu hak gaspedilemez. Ama kapitalizmde emekçilerin mülkiyet hakları gaspedilmekte ve toplumun büyük bölümü mülksüz bırakılmaktadır. Haklar sadece yarışanın aldığı birşey değil, herkesin sahip olması gerektiği önkabulünün yapıldığı birşeydir. Eğitim hakkı da, eş seçme hakkı da, yaşama hakkı da v.s. tüm insanlara doğuştan tanınır. Öyleyse mülkiyet hakkı da böyle olmalıdır. Herkesin mülkiyet hakkı vardır, buna sahip olamayanların hakkı çiğnenmiştir. Bu haklarını almak için harekete geçmeleri çok doğaldır.

    ..

    Sana verdiğim cevaptan önce söylediğini tekrar etmişsin. Ben zaten bu söylediklerini eleştirmiştim.

    Mülkiyet hakkı demek "herkesin mülkü olacak" demek değildir. Mülkiyet hakkı demek mülkün senden rızan dışında alınamaz demektir. Sen "milletin malı yok" deyip bu mülkiyet hakkının ihlalidir demen çok komik. Hesapta filozofsun. Bu mudur senin kapasiten?

    Tarih dışı hak kavramı derken ne dediğini anlıyoruz heralde. Hakları pozitivist açıdan görüyorsun. Ve diyorsun ki devlet ne yazmışsa hak odur. Ama burda bir sorun yok mu? Çünkü bazen biz devletin yasalarını değiştiriyoruz. Neye dayanarak bazı yasaların "yanlış" olduğunu anlıyoruz? Demek ki senin metafizik diyerek reddettiğin alana dair bir algımız var ki devletin bazı yasaları bize "yanlış" gelebiliyor.

  8. Üstüme vazife değil ama ben yanıtlayayım: Emeğin hakim/başat biçiminin entelektüel, iletişimsel ve duygulanımsal emek olduğu, ve artık üretimin gösterge-değer üzerinden kotarıldığı geç kapitalizm çağında üretim, bütün bir toplumsal ilişkilerin yeniden-üretimi anlamına gelmektedir.

    Eğer bu doğruysa, kapitalizm kendisini yalnızca ücretlendirdiği işçiler üzerinden değil, ücretlendirilmemiş tüm diğer emek kategorileri üzerinden de üretiyor demektir ki, Freddie'nin dediği ve benim de işaret ettiğim manada değer teorisinin parçalanması, sömürünün mükemmelleşmesi anlamına gelmektedir.

    Ayrıca, mesele bu da değil: İnsanların yaşamak içim emir altına girmek, kendi emek güçlerini başkalarının kontrolüne sunmak zorunda olduğu her an, yaşam-zamandan çalınması anlamında sömürü koşulları altına girmiş olur.

    Yaşayabilmek için sürekli çalışma zorunda kaldığımız ve emeğimize hükmedildiği sürece, bireyselliğimizden çalınıyor demektir ve bu diğer tüm sömürü kavramlarının ifade edebileceğinden daha ciddi bir sömürü gerçekliğinin varlığını imler.

    Alternatif nedir? Ya herkes kendi çiftliğinde kendi yiyeceğini kendi yapacak ve işbölümü olmayacak. Ya da devlete çalışılacak ve merkezi planlama olacak. İkinci alternatifte de gene emir altında çalışıyorsun işte. Hem de daha beter. Çünkü bu sistemde devlet senin ne meslek yapacağını da belirliyor, nerde çalışacağını da belirliyor. Sana karneyle hangi ürünlerin dağıtılacağını da belirliyor. Kapitalizmde en azından kendi mesleğini seçebiliyorsun. Kazandığın parayı bildiğin gibi harcayabiliyorsun.

    Komunizmde belki devlet senin kaç çocuk yapacağına bile karışacak. Belki çocuğunu alıp kendi komün kurumlarında yetiştirecek falan. Bundan ala sömürü olur mu? Emeğimizi bırak varlığımıza hükmedilmesidir bu.

    Emeğimizi başkasına satmamız onun karşılığında da başkasının emeğinin satın almamızı sağlıyor. Burda eğer bir "sömürü" varsa karşılıklı oluyor. Ve hayatın devam etmesi için gerekli.

    Kapitalizmde en azından bu işler tepeden emirle olmuyor. Rızaya dayalı olarak hasıl oluyor.

  9. Biz tabii ki tarafsız değiliz. Öncelikle forum kurallarından tarafız. Bunu kimse aklından çıkarmasın.

    Senin komünizm saplantın artık kabak tadı verdi, insanları açıkça taciz ettin. Freddie bir başka başlıkta senin ona ettiğin onlarca hakaretten artık bıktığını ve şikayetçi olduğunu belirtmiş.

    O başlıkta sana yazdığı tek bir ileti bile yokken girip yine saldırmıştın.

    Bunu her yerde yapıyorsun zaten, yeni bir şey değil.

    ..

    Sen normal misin??

    Freddie o başlıkta açıkça satanizmi savunuyordu. Bak dikkatli oku: satanizm!

    Satanizmi savunan birine "ahlaki kaygılar taşımadan ne istiyorsan onu yap" diye inanan birine ruh hastası demek anormal mi???

    Sen kendin burda yeri gelince uyuşturucu başlıklarını kitlemiyor musun?

    Satanizmin ne olduğunu anlamıyorsun galiba.

    Satanist birisi kedi değil çocuk da keser. Çocuğa tecavüz de eder.

    Bak dikkat et: "ahlaki kaygı taşımadan kafana eseni yap" diyor. Bunu savunuyor. Hatta bunu geleneksel ahlaktan üstün gösteriyor.

    Bu sapıkça değil mi?

    Sence abartıyor muyum??

    Yoksa sen artık ben ne yapsam gözüne mi batar oldu en son ki AKP-Taraf-Zaman yanlısı laflarımdan beri?

    Dikkat et, algında çarpıklık olabilir. Sen daha iyi bilirsin bu işleri gerçi.

    Komünizm saplantının yarattığı gerginlik, Freddie ve onun gibi birkaç kişiye kafadan saldırıp hakaretler etmen artık tolere edilmeyecek.

    Mirket girdiğinden beri, benle uğraşıyor, adminleri bana karşı gazlıyor. BALABAN bana kusar gibi hakaretler yağdırıyor. Faithnomore beni buluşup "sohpet" etmeye davet ediyor, "adi cahil çapulcu" diyor. Bunun dışında ondan bundan işittiğim günlük küfürler de cabası. Barışarock "çapulcu" dedi geçen, Pante "lavug". Daha şimdi "kereste" demiş birini rapor ettim. Bana kafayı takmış bir dolu adam var burda, sen beni mi saldırgan ve milleti mağdur eden biri olarak göstereceksin??

    Koca forumu komunistler ve ulusalcılar domine ediyor. Bir avuç "liboşuz" burda ve bize hakaret etmek çok normal görülüyor. Çünkü hem yeni bir hareket olduğu için saygın değil, hem de sayımız az olduğu için itilip kakılmaya müsaitiz. Bu forumda da herkes bunu sonuna kadar istismar ediyor. "Hain", "ahlaksız" vs ilan edilip duruyoruz.

    Sen kalkıp "zavallı" Freddie'yi benim "acımasız saldırılarımdan" koruyacaksın öyle mi?

    Senin o zavallı Freddie'n bu forumda kitle katliamı yapma fikirlerini açıkça konuşmuş birisi. Halkın mülkünü tahılını elinden zorla alıp "gerici" bölgelerdeki insanları açlıkla itaate zorlamak, hatta gerekirse bu yöntemle yoketmekten bahsetti. Bu yöntemi Lenin ve Stalin'in yaptığına işaret etti. Bunu merkezi planlamanın avantajlarından, faydalı kullanımlarından biri olarak anlatıyordu.

    Bu forumda "insan öldürmek niye yanlış ki" gibi felsefe yapıyor. Kedi kesmiş kız için "masumca hıncını almış" diyor. Başka başlıkta da Satanizm reklamı yapıyor.

    Bu insan mı zavallı ve mağdur??

    Bana ruh hastası sapık gibi geldi. Kusura bakma. Belki de ben önyargılıyımdır!

  10. bu ortalama(!) genç uluslararası ilişkileri bu şubatta 3.5 yılın sonunda 3 küsur ortalama ile bitiriyor olacak canım...

    abd'nin ırakta ne işi var açıklar mısın bana çok bilmiş ass licker?!

    insanları kategorize etmek zorunda mısın?

    ben kendimi kategorize etmiyorum

    milliyetçi de değilim

    zaten istesem de olamam...

    George Friedman "America's Secret War" kitabında ABD'nin Irak'a girme sebebini Suudiler'in gözünü korkutup El Kaide konusunda işbirliğine zorlamak olduğunu söylüyor.

    Ama ABD Saddam'ın biletini zaten daha önceden kesmişti. 1998'de Clinton Irak'a müdahele etmek üzereydi. Saddam ulusalararası anlaşmaları defalarca ihlal etti. 1998'de BM silah denetçilerini de ülkesinden kovdu.

    Olaya "petrol için" diyen saflar açıklasın bakalım ABD'nin bu savaşa harcadığı 700 milyar dolar, ve yere batan imajının maliyeti petrol çıkarmaktan kazanılacak mı. Ve zaten Irak ABD'nin hazırladığı petrol yasasını üç senedir parlementodan geçirmedi. Ve geçirmeyek çünkü sonunda bu sene 30 Haziran'da olayı tüm dünya şirketlerine ihaleye açtı. Benim bildiğim kuyulardan birini İngiliz ve Çin şirketlerin ortaklaşa aldığı.

  11. ..

    edit: bütün değer yargılarınız tecavüzcüler tarafından manipule ediliyorken

    bana gelip neyin ahlaklı neyin ahlaksız olduğunu anlatamazsın

    tecavüzcünün bu iş için değişik aletleri araçları varken

    kurbanın da böylesine araçları var karşı koymak için

    11 eylül saldırıları etik değil

    veya

    intihar saldırıları ahlaksızca

    diyorsanız

    manipulasyona geliyorsunuz demektir

    savaşta her şey mübahtır...

    taraflar düşmanın zayıflıklarını kullanır aciz olduğu yere vurur

    liberalizmi özgürlüğü destekleyen abd nin yaptığı düzinelerce ahlaksız iş var tarihte

    asıl iki yüzlü olan sizsiniz!

    Çok ilginç. Yukarda "kancık değilim" diyordun. Ama 11 eylülün yapılma şeklini de kancıklık olarak görmüyorsun demek.

    Çünkü ABD'nin tankları, tüfekler, uçakları, gemileri var. Mertçe karşısına geçecek düşmana karşı hazırlar. Ama bu adamlar öğrenci vizesiyle, sanki ABD'de eğitim almak için geliyorlar. Ve sanki bir yere gidecekmiş gibi sivil dolu uçaklara biniyip ve bunları kaçırıp, gene sivil dolu binalara düşürüyorlar. Bu da sana göre kancıklık değil ama mubah, çünkü "savaşta herşey serbest".

    Madem savaşta herşey serbest, o zaman senin ABD ve Rusya'dan nefret etme sebebin bunların sivillere yaptığı zulüm olamaz. Çünkü kendi ağzınla diyorsun "savaşta herşey mubah". Orman kanunu var değil mi? Kim güçlüyse o koysun diğerine.

    O zaman sen bu savaşta taraf tutman bir tarafın adice işler yapması, diğerinin şerefli olması falan değil. Başka sebeplerden bir tarafdan "nefret" ediyorsun ve diğer tarafa sempati besliyorsun.

    Bu da demekki benim analizimi doğruluyor. Senin nefretinin sebebi ABD'nin sivil öldürmesi falan değil. Bu ülkenin gücü, zenginliği, güzelliği seni kıskandırıyor. Kendi ülkenin ezikliğinden dolayı bunlara hınç besliyorsun. Ve belki de bu güç Araplarda ya da Pakistanlılar'da olsa bu kadar ezik hissetmeyecektin. Çünkü belki de olaya bir ortadoğulu ve beyaz ırk çatışması çerçevesinde de bakıyorsun. Belki de bunlardan beyaz oldukları için nefret ediyorsun. Belki de tarihsel Müslüman-Hristiyan husumetinden besleniyor nefretin.

    Milliyetçi bir Türk-İslamcının ABD nefretinden farklı değil senin "solcu" nefretin.

    Bütün bir "Iraklı çocuklar" ya da "emperyalizm, kapitalizm" lafları işin maskesi.

  12. Küçük kafalı insanlar bazen olayları anlıyamıyor. İnsan zaten dünden Batı'dan nefret etmeye hazır olunca bunun önüne de olayları basitleştirip, ABD'yi şeytanlaştıran hale indirgeyen milliyetçi açıklamaları da hemen alıp iman ediyorlar.

    Türk TV'sinde bol bol zaten bu tarz propaganda yapıldığı için cahil bir milliyetçi genç zaten başka bir şeye gerek duymuyor.

    Irak ve Afgan savaşlarına bakarken 11 eylülden, El Kaide'den, Saddam'dan, Taliban'dan bahsetmeyip sanki ABD zevk için ya da petrol için bu "tecavüzü" gerçekleştirmiş gibi olayı çarpıtanlar işte bu tarz milliyetçi eğilime sahipler ve zaten sebep arıyorlar ırkçı nefretlerine dayanak bulmak için.

  13. Ne diye her konuyu Stalin'e, komünizme getirip Freddie'yi gördüğün yerde ilgili ilgisiz saldırıyorsun?

    Hem kızı zorla ajite ediyorsun, hem de durmadan hakaretler yağdırıyorsun.

    Git ve komünizm saplantını başka yerlerde çöz. Başlıkları da, insanları da gereksizce germe.

    O her konuyu getirip kapitalizme bağlarsa ben de komunizme bağlarım. Sen de her konuyu şeriatçıya bağlıyorsun ona bakarsan.

    Ben istersem onun kişisel çelişkisini ve tutarsızlığını gisteririm. Ettiği laflar da açıkça olmasa da bir komunist propaganda ve devrim iması vardı. Ben buna karşı çıkmakta haklıyım.

    Sen kendi işine bak.

    Tarafsız değilsiniz. Bana kişisel husumetiniz var. Sırf politik fikirlerim size ters diye ("liboşum" diye) bana admin olarak ayrı muamele tutmak niyetindesiniz.

    "Stalinci salaklar mısınız" gibi ortaya bir laf kullandım diye bir gün uzaklaştırma aldım. Uzaklaştırmayı veren kendisi zamanında burda komunizmi savunmuş birisi.

    Herkesin derdi belli.

    Kişisel husumetinizi admin güçlerinizi kullanarak hınç alın bakalım.

    Başlık, insan geriyor muşum. "Liboşlara" sayıp dökenler başlık, insan germiyor ama!

    İkiyüzlüsünüz.

  14. Astur Freddie'yi çok güzel yerden yakaladı.

    Freddie hakkı hukuku "metafizik bunlar" diyerek reddediyor. Zaten kaç kere bu forumda başlık açıp bu tarz nihilist fikirler savundu.

    Albatros da keza doğada hak yoktur dedi.

    O zaman bu şahıslar bize anlatsın bakalım. Nasıl oluyor da "sömürü" diye birşey olabiliyor. Çünkü Astur'un dediği gibi sömürmek demek bir haksızlık yapılması demektir. Hak yoksa haksızlık nasıl oluyor?

    Mülkiyet hakkında da insanların doğanın kaynaklarına el koymasına karşı çıkıyorsunuz. Niye? Çünkü "doğanın kaynakları bütün insanların ortak malıdır". Ama sen bunu nerden anladın? Bu da anca metafizik olarak temellendirilebilecek bir iddia değil mi? Sen hem bir yanda hak yoktur diyorsun, sonra da doğanın kaynaklarının hakkı hukukuna dair bazı iddialarda bulunuyorsun. Nasıl oluyor da oluyor?

    ----------

    Albatros ayrıca "ya haklar komple vardır, ya da hiçbiri yoktur" dedi. Yani mülkiyet ya da yaşam hakkını kabul edersek sağlık-eğitim alma vs hakkını da kabul etmeliymişiz. Ama insanlar temel hakların ne olduğunda tam olarak anlaşmıyor ki. Olay sanki hakların neler olduğunu belirlemişiz de bunun metafizik temelini bulamıyoruz değil ki? Liberaller hakları "beni rahat bırak" ilkesi etrafında formüle ediyor. Sosyaldemokratlar ise "toplum herkese bir anne gibi bakmalıdır" falan tarzı açılardan bakıyor ki bu eğitim, sağlık vs haklarına inanıyor. Ve siz anarşistler bile aslında "doğanın kaynakları herkesin ortak malıdır" derken belli bir hak hukuktan bahsediyorsunuz. O zaman ne diye "bunu kabul edersen bunu da kabul et" oluyor olay? Tek bir haklar paradigması yok ki. Farklı ilkelerden çıkartılan farklı haklar var.

    -----------

    Ve Freddie'nin saçmaladığı bir yere dikkat çekerek bitireyim. Diyor ki mülkiyet hakkı varsa o zaman herkesin mülkiyeti olmalıymış. Yoksa bu mülkiyet hakkının ihlaliymiş. Ama mülkiyet hakkının anlamı bu değil. Mülkiyet hakkı demek senin bir malın varsa başkası gelip bunu senin elinden zorla alamaz demektir. Herkesin mülk sahibi olarak başladığı bir ekonomik süreçte de bazı insanlar gayet mülksüz kalabilir: doğal afet bunun mülkünü yokeder, ya da yaptığı yatırım iflas eder, veya ekonominin gelişimi bunun mülkünü değersiz kılacak yönde gelişir vs. Böyle olunca da "haydi baştan başlıyoruz" diye herkesin mülküne el koyup baştan paylaştırma bir hak olmaz. "Devrim hakkı" falan diye bahsettiği olay heralde bu ve temelde bir gasptır. Ve olayı yanlış aksettiriyor. Diyor ki devrim yapıp herkesin mülkü devrimci rejim tarafından gaspedilince herkesin mülkiyeti olmuş oluyor. Ama öyle değil. Mülkün kamusal mal olması başka, herkese pay edilmesi başka.

    -------------

    Burdan da Albatros'un sorduğu soruya gelelim. "Eski çağlardan bugüne mülkler nasıl sahip olunmuş, el değiştirmiş bilemeyiz" diyor. Yani eski çağlarda gasplar, zorbalıkla elde edilen mallar olmuş olabilir, ve günümüze miras yoluyla bırakılmış olabilir. Keza toprak ağaları, derebeyleri falan genelde böyle olduğu varsayılır. Ama bunun çaresi tüm mülkü kamu malı yapmak değil, toprağı alıp köylüye dağıtmaktır. Buna toprak reformu denir ve pek çok ülke böyle yöntemler kullanmıştır. İnsanlar kendi arazisine sahip olup gelişebilir.

  15. ..

    Avrupalı kapitalistlerin işgücü talebi yüzünden göçlerine izin verilen müslüman işçilerin yarattığı kültürel zıtlaşmanın kökeninde kapitalist sistemin ihtiyaçları vardır. Kapitalizm yine gericilik ve faşizm üretiyor.

    Çözüm belli...

    Harbi mi la? Sadece minareyi mi yasaklamışlar?

    Bu İsviçreliler de denyo ha. Ben de camileri yasakladılar sanıp adam sanmıştım bunları. :)

    ..

    Freddie'nin çözüm anlayşı "saygı duyarım değerli adamdır" dediği büyük diktatör ve katil Stalin'in demir yumruk yöntemleri galiba.

    Ama yarın bu söylediklerini unutup gene "özgürlük ve demokrasi de bizimdir" diye başlayacak tabi.

  16. Pilot bölge Erzincan’da ‘Bitirme Planı’ devrede

    Gizli tanıklar, İrtica İle Mücadele Planı’nın ‘cemaatleri terör örgütü gösterme’ başlığının nasıl hayata geçirilmek istendiğini yer, zaman ve kişi gösterek tüm ayrıntıları anlattı

    ..

    Soruşturma kapsamında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının bilgisine başvurduğu Gizli Tanık Erzincan; yaklaşık bir yıldır muhbirlik yapmakta olduğu Erzincan Jandarma İstihbarat yetkilileri tarafından, Erzincan’da kaldığı cemaatlere ait ev, yurt ve eğitim kurumlarına silah, mühimmat, vb. suç unsurları ve kamera yerleştirmesinin istediğini, kendisinin bunu kabul etmemesi üzerine Jandarma İstihbarat görevlilerinin 800.000 TL para teklifinde bulunduklarını anlattı.

    800 bin TL’lik İş bankası’na ait çeki kabel etmeyince Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’le görüştürüldüğünü, Cihaner’in kendisine Savcı Hüseyin diye tanıttığını anlatan Gizli Tanık Erzincan “Gerek Jandarma İstihbaratçı Kerem gerekse Başsavcı Cihaner “Şayet sana verdiğimiz görevlerin en ufak bir şekilde ucu bize dokunursa senin bütün sülaleni bitiririz yok ederiz, gerekirse biz de ölürüz ama senin sülalelini bitirdikten sonra ölürüz” diye ayrı ayrı tehdit ettiler” dedi.

    Gizli Tanık X ise; Çatalarmut Barajı’nda mühimmatın bulunmasından bir gün sonra Erzincan Jandarma Alay Komutanı A.T. ve Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile görüştüğünü belirterek “El bombaları ve silahları buraya polis attı” diye ifade vermesini istediklerini” anlattı.

    ..

    http://stargazete.com/politika/pilot-bolge-erzincan-da-bitirme-plani-devrede-haber-228929.htm

    Bahriyeli 5 subayın sırlarla dolu ölümü

    Ergenekon, cephanelikler ve darbe planları ile gözlerin çevrildiği Deniz Kuvvetleri’nde iki yılda 5 rütbeli subay sırlarıyla birlikte öldü. Subayların ilişkileri sis perdesini kalınlaştırıyor.

    Ergenekon ve Kafes Eylem Planı soruşturmasında çok sayıda muvazzaf subayın sorgulandığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda son iki yıl içinde 5 rütbeli subay şüpheli şekilde hayatını kaybetti. İstanbul’daki evinin balkonundan düşerek yaşamını yitirdikten sonra Ayışığı Darbe Planı’nı deşifre eden subay olduğu ortaya çıkan Emekli Deniz Albay Belgütay Varımlı’dan önce Ergenekon soruşturmasında ismi iddianame eklerinde yer alan Yüzbaşı Olgun Vural askeri lojmanda ölü bulunmuştu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki yapılanmaya ait bilgileri sızdırdığı ileri sürülen Yüzbaşı Vural’ın ardında bıraktığı intihar mektubu dikkat çekiciydi. Listede ismi geçen Binbaşı Ümit K.’ya hitaben yazılan mektupta “ Bulmacanın parçaları beni gösteriyor ama ben değilim. Bana inanın, Ümit K. bana inan” sözleri Vural’ın yoğun baskı altında olduğunu gösteriyordu. Olgun Vural’ın beylik tabancasıyla intihar ettiği resmi kayıtlara geçti.

    ..

    http://stargazete.com/politika/bahriyeli-5-subayin-sirlarla-dolu-olumu-haber-228591.htm

  17. nefretim batı medeniyeti değil

    abd de batı medeniyeti değil

    abd yi sevmiyorum

    rusyayı da sevmiyorum

    çeçenleri de sevmiyorum veya afganları da sevmiyorum ama

    bu ikisinden birisi bunların karıncasını ezdiğinde zevk alıyorum

    ayrıca iki yüzlü değilim gayet açık ve netim

    abd nefretim var

    ve bunu dillendirebiliyorum

    bazıları gibi kıvırtmıyorum

    suç değil kardeşim

    nefret suç değil

    beni yargılayamazsınız bence uzun uzun cümleler kurup edebiyat parçalayıp daha fazla rezil olmayın...

    ha ludwig biliyor musun sen johnson letter'ı?

    bilmiyorsan oku diyecektim, yine...

    benim memleketimde de binlerce insan teröre kurban gitti

    abd eminim çook üzülmüstür

    ne de olsa iyi kalpli ahlaklı şu bizim abd ama biz değiliz!

    ayrıca benim kapitalizmle bir derdim yok başlayacağım senin obsesyonuna ulan! saçmalama artık...

    Sapıkça...

    Nasıl bir ruh halidir ki bu "onların karıncasını bile incittiğinde zevk alır" olabilir...

    Mesela Çeçenler Beslan'daki okulu basıp, ilkokul çocuklarını 3 gün esir aldığında, bunları 3 gün aç susuz bırakıp, etraflarına bombalar astığında, yetişkin erkekleri bunların gözü önünde vurduğunda, tuvalete bile gitmelerine izin vermediğinde, bazılarına tecavüz ettiğinde, ve sonunda çıkan çatışmada çoğunu vurup öldürdüğünde de "zevk" aldın mı?

    Ne cins bir sapıktır ki insan "nefret ediyorum, beni yargılayamazsın" deyip durur?

    Derdinin kapitalizm olmadığını söylüyorsun ama "İkiz kulelerde çalışanlar ne amaca hizmet ediyordu, kime ne kazandırıyordu" lafınla olayı ekonomik mevzulara dayandırmadın mı?

    Sen tam olarak niye adamlardan nefret ettiğni bile bilmiyorsun demek, sadece bahane arıyorsun.

    Dediğim gibi heralde eziklik ve kıskançlık senin derdin. bunlar büyük ülkeler, özellikle Amerika büyük ve zengin ve güzel olduğu için kıskanıyorsun.

    Ama bu kıskançlık nasıl böyle 3000 masum insanın kadın çoluk çocuk katledilmesinden "zevk" almaya varabilir?

    Sen bir doktora görün istersen. Bunlar sağlıklı ruh halleri değil.

  18. Bu ülke için orijinal kendi sosyolojisi üretilmesi gerekir. 19. yüzyıl Almanya'sı için yapılmış ve kafayı kapitalizme takmış analizleri alıp her çağa ve coğrafyaya uyacak altın anahtar gibi kabul etmek ahmaklıktır.

    Bak Etyen Mahcupyan bu ülkede, Türkiye'ye dair orijinal bir sosyoloji üretiyor. Mesela yazılarından rasgele bir alıntı getireyim:

    ..

    Çünkü ‘Türklük’, kültürel veya etnik bir temelden hareketle değil, doğrudan devlet üretimi ile oluşmuş bir kimlik. Diğer bir deyişle kimin ‘Türk’ olduğu veya neyin ‘Türk’e yakıştığı, toplumsal birikime değil, devletin ‘Türk’den beklediğine bakarak anlaşılıyor. Devletin tanımladığı ve ‘kurtardığı’ halkına bağışladığı bir kimlik bu... Böylece halkın ‘millete’ dönüşmesi de mümkün olmakta. Kısacası ‘Türklük’le ilgili entelektüel ve ideolojik hegemonya devletin ve doğal olarak devletçilerin uhdesinde. Bu durumda devletin saptadığı ‘milli’ çıkarlar ve ‘milli’ siyaset stratejisi de ‘Türklüğün’ ideolojik zeminini oluşturuyor ve ‘Türk’ olmak bunları benimsemeyi ve savunmayı gerektiriyor. Dolayısıyla söz konusu ‘milli’ çıkarlara ve stratejiye aykırı olan her şey ‘Türklüğü’ tehdit ettiği gibi, ‘Türklüğe’ dayanan bir siyasete de hamaset malzemesi sağlıyor.

    ..

    http://taraf.com.tr/makale/8429.htm

    Hani bak her boku kapitalizme dayandırmadan da gayet güzel analizler yapılıyor.

    Ve şuna da bak:

    ..

    Cumhuriyet’in pembe dönemindeki ‘sürekli devrim’ ufkunun, bugün ‘sürekli darbe’ye dönüşmüş olması şaşırtıcı değil. Çünkü o devrimlerin ruhunda, zaten kendisini toplumun üstünde farz eden bağımsız bir elitin iradesi var. Diğer bir deyişle Cumhuriyet zaten bir darbe düzeni... Bu açıdan bakıldığında orduyu mazur görmek bile mümkün. Ne de olsa kendilerine düşeni yapmanın peşindeler. Diğer bir deyişle eğer Cumhuriyet’i otoriter zihniyete uygun olarak şekillendirir, o noktada sabitler ve her türlü değişim talebini güç kullanarak bastırma yolunu benimserseniz, ordunun da pek başka türlü davranmasını bekleyemezsiniz. Dolayısıyla bugün karşımızda yozlaşmış bir askerî kurum yok. Yozlaşmayı doğallaştıran bir rejimin askerî kurumu var.

    Bunu kabullenmenin zorluğu karşısında birçok insan bunun ‘ittihatçılık’ olduğunu vurgularken ‘Atatürkçülükten’ de ayırma kaygısı taşıyor. Öyle ki devletin bütün kötü tarafları ‘ittihatçılık’, iyi tarafları ise ‘Atatürkçülük’ olarak sunuluyor. Bunun ardındaki koruma içgüdüsünü ve devleti kaybetme korkusunu anlamak mümkün. Ancak tesbit yanlış... Çünkü Mustafa Kemal’in bazı İttihatçılara mesafe almasının ardında siyasi erk kavgası ve kariyer çatışmasından fazlası çok etkili olmamış. İdeolojik planda bakıldığında Cumhuriyet’in hem kadro hem de siyaset stratejisi açısından ittihatçılığın devamı olduğunu görmek pek de zor değil.

    Bu nedenle de Cumhuriyet’in devleti ve ordusu alışmış olduğu, bildiği ve bunca yıldır kurumsal prestiji ayakta tutmaya hizmet etmiş olan bir tutumu sürdürüyor. Sorun şu ki, bunca yıl bu yapılanlara ‘yozlaşma’ denmiyordu, ama şimdi deniyor... Ordunun ve onun destekçisi olan kurumların anlamamakta ısrar ettikleri şey, Cumhuriyet’in bugün kabul edilmesi mümkün olmayan bir zihniyet içinde şekillendiği ve ‘Cumhuriyet’in ilkelerinin’ yorumlanma biçiminin de artık taşınamayan söz konusu zihniyeti temsil ettiği.

    ..

    http://taraf.com.tr/makale/8370.htm

    Türkiye'nin sosyolojisini böyle yapmak durumundasın. "Kapitalizm", "burjuva" falan değil bizim olayımız.

  19. Emperyalist dediğin Osmanlı'nın atalarına dinlerini satanlar aynı bu Araplar değil mi?... Katliam yoluyla din ihrac etmek emperyaliizm değil de Osmanlı mı emperyalist?... Gücü eline geçiren her milletin yaptığı bir iş bu.. Din insanları rasyonaliteden koparır ve katliamlara kapı aralar...

    Arap-İslam imparatorluğu da yayılmacıydı, Türk-Osmanlı da, İngiltere de. Araplar ve Türkler bunu din için yaptılar. Ama laikçe hatta din karşıtı ideolojilerle yayılmacılık ve katliam yapan imparatorluklar da geçti dünyadan: Naziler ve Komunistler. Bu ikisinin yarattığı çapta insanlık suçlarını ve trajedisini de hiç bir din temelli imparatorluk beceremedi.

  20. Orta sınıf (Küçük burjuvazi) olayına gelecek olursak, bu sınıf komünizmin geleceği açısından en önemli ögeleri içinde muhteva etmektedir. Bu sınıfın yok olmaması durumunda, komünizm olgusu pekte ayakları yere basan bir olgu değildir. Ayrıca belirtmek gerekiyor ki, bu sınıf, sınıf savaşımı önünde de bir engeldir. Burjuvazi ve Proleterya arasında tampon bölge oluşturmaktadır. Bu tampon bölge ortadan kalkmadıkça, sınıf savaşımı belirginleşmeyecek ve nihai sonucuna varamayacaktır.

    Trustedyou, bu tespite kesinlikle katılıyorum. Küçük burjuva bireycidir ve salt özel mülkiyet kurumuna dayanır ve avunmayı kendi dönmedolabının sefaletinde arar. Küçük burjuvazi ahlakı dinle temellendirmiş, devleti dinle açıklamıştır. Fakat bu düşüncenin aksine devlet, sömürüyü tekeline alan, dini ve diğer üstyapı kurumlarını bu erek doğrultusunda kullanan bir yapılanmadır, saltanat üyelerinin oligarşik yapılanmasıdır.

    Altyapı-üstyapı falan iyi diyorsun da bu ülkede askerin borusu ötüyor. Burjuvanın falan değil. Senin Marx'ın Türkiye'yi görse afallardı. Marx'ın teranelerini her kapıyı açan altın anahtar gibi görmeyi bırakın. Bu ne güçlü imandır.

  21. Göktengriciğim, sen benim sevdiğim bir kardeşimsin.

    Ben İsviçre minareleri konusunda yorum yapmadım daha, onun üzerinden Türkler hakkında konuştum. Minare konusunda ise ben de senle aynı fikirdeyim. Adamların şehirlerinin tarihsel silüetini korumak istemeleri doğal. Biz de Bağdat Caddesinde 3 kattan yüksek binaya izin vermiyoruz. Hem Müslümanlar haywan gibi show yapmadan da ibadet yapabilir. İsviçreliler camileri yasak etmiyor ki, sadece minareleri.

    Ben bir olay biliyorum. İngiltere'de Avrupa'nın en büyük camisini yaptırmak istemişler. Suudi parasıyla. Karşı çıkanların başında da bir İngiliz adam varmış. Bunun resimlerini, hem de 4-5 yaşında kızlarıyla resimlerini falan bir video yapıp Youtube'a koymuş Müslümanlar. "Rahmetli iyi adamdı" falan diye yazılarla. Yani tehdit. Böyle de pislikler yani. Kendi ülkelerinde ise Hristiyanlara kiliselerini tamir ettirme izni vermezler, bırak yenisini inşa etmeyi (ileri çağdaş ülkemizin de ruhban okulu yasağını unutmayalım). Zımmi yasalarına göre Hristiyan ve Yahudi ata bile binemez. Eşşeğe binecek. Kılıç ta kuşanamaz. Bir de Kuran'da der "aşağılanmış olarak cizyeyi ödeyecekler." O cizye denilen haracın amacı aslında o adamları aşağılamaktır. Ama Batılılar demokrasiye falan inanınca Müslimler bu hoşgörüyü sonuna kadar da istismar etmeyi iyi biliyorlar. Çok iğreniyorum ben de bu işten.

    Daha Müslümanların Batı'da Hristiyanların çocuklarını İslam'a çekip, her köşede "Davet" dedikleri misyoner büroları açıp, İslam'a dönenlerin şehadet getirme seslerini sitelerde show yapıp ve daha çok misyonerlik amacıyla kullanıp da, kendi ülkelerinde ise Hristiyan misyonerliği de Hristiyanlığa dönmeyi de yasak etmeleri ikiyüzlülüğüne girmiyorum bile!

    Ermeni meselesinde ise bizi suçlu yapan 100 sene önce yapılan değil. Bunu inkar etmemiz bizi suçlu yapan. Tek yapmak gereken bunu inkar etmekten vazgeçmek. Adam gibi mecliste bunu kabul edip, dünyadan özür dilemek, güzel bir anıt dikmek falan. Kimse zaten bizi suçlu ilan etmiyor biz doğmadan yapılmış şeyler için. Ama olayı da inkar etmenin de alemi yok. Tüm dünyada imajımız bu mevzuda "yuh öküzler" düzeyinde şu an. Amerikan yönetimi falan sırf ilişkiler bozulmasın diye fazla üstelemiyor mevzuyu hasıraltı ediyor. Ama çok reziliz. Çirkef bir halimiz var.

  22. Hala inanamıyorum Uyusukkursun'un ettiği lafa. Adam resmen "iyi ki olmuş 11 eylül bana ne, zaten ordakiler ne amaca hizmet ediyor" dedi. Buna inanamıyorum. Aynı insan bir de Iraklı çocuk edebiyatı yapıyor.

    Hayır sen insan hayatını önemseyen biri falan değilsin. Iraklı çocuk olayı senin için sadece nefret ettiğin Batı'ya saldırmak için bahane. Batı'ya da nefretin her ne kadar kapitalizme falan dayandırsan da aslında bir ülkücü ya da İslamcı Türk Batı'dan Amerika'dan niye nefret ediyorsa onun için ediyorsun. Irkçılık, ezeli Hristiyan beyaz düşmanlar, ve şimdinin bizden daha zengin daha güçlü ülkelerine karşı olan ezikliğin kıskançlığın ve hıncın. Temelde böyle olan bu nefreti "kapitalizm sömürü emperyalizm" falan diye klişe ideolojik safsatayla maskeliyorsun ve aklınca meşrulaştırıyorsun.

    Sonunda "11 eylül olsun bana ne, yemişim ABD'yi" diyebiliyorsun. 3000 masum canın haince katledilmesinden böyle bahsederken bir de ahlaki bir üstünlük bile taslıyorsun. Aklınca ideolojik safsatalarla Batı'ya karşı olan ırkçı, eziklikten doğma hıncını maskeliyorsun. Iraklı çocukları da bu iğrençliğe alet ediyorsun.

    İşte caanım ülkemin güzel ahlaklı güzel kalpli insanı. Ne kadar gurur duysam azdır.

×
×
  • Yeni Oluştur...