bir_akil_insan

masonluk belgesi siz gibiler çok gelir buraya. aynı zırvaları söyler durursunuz. bu yüzden pek de ciddi olmayacak şekilde yanıt veriyoruz farkındaysanız. masonluk belgesi ile gelen başka deliler de olmuştu, onlara gereken yanıtları verdik. aramaya inanırsanız, ilgili yanıtlarımı bulabilirsiniz. kanıt olarak getirdiğiniz kitaplar pek bir önem taşımıyor. kimi zaman yazarı, kimi harun yahyaya atıfta bulunan yazarlar ve kitaplar söz konusu. hala bizimkiler her kimse, onların atatürk masondur ve masonlar tarafından kullanılıp öldürüldü yazdığı bir örnek getirmediniz. ho

bu yazarlar bizimkiler ve kendileri de aynen sizin gibi 'atatürk masondu, masonlar onu kullanıp sonra da öldürdüler' mi diyorlar?

siz koyu radikal şeriatçı mısınız? buyrun paylaşın kitapların isimlerini ve alıntıladığınız ya da yararlandığınız kısımları. yukarda yazdıklarınız mustafa armağan, kadir mısıroğlu, mustafa akyol ve birkaç liboşun söyleyegeldikleri şeyler. kafası bulanmış başka hangi laikçi varmış ki atatürkün mason olduğunu, masonlar tarafından yetiştirilip sonra da öldürüldüğünü söylüyor olsun? yukarda bunları söyleyenler sizinkiler demeye çalışmış gibisiniz. kimmiş bu bizimkiler?

müslümal tarih yazıcılığını konu ettim, ürünleri olan kitaplar ya da uyduruk "teori"lerinin ayrıntıları beni çok ilgilendirmiyor. teori, olgunun hikayesidir. izlediğiniz müslümal tarih yazıcılığı yolunda olgular oldukça seyrek ve eğer işe yarıyorlarsa kullanılır. gerisi tümüyle uydurmadır. yukarda yazdığınız yazının içinde atatürkün öldürüldüğünü öne sürüyorsunuz. öldürenlerin masonlar olduğunu öne sürüyorsunuz. atatürkün mason olduğunu öne sürüyorsunuz. masonların, mason olan atatürkü kullanıp, sonra öldürdüğünü öne sürüyorsunuz... kafanız pek güzel. ama dediğim gibi.

masalar yeşil derili olur! masalar yeşil derili olursa, demek ki masonlar tokatlıdır! ortaya kanıtsız, dübürden uydurma bir iddia at. bunun üzerine de yine en az onun kadar zırva şeyleri iselerle, demek kilerle falan bağla. içine mason, ittihad falan ekle. olsun sana müslümal tarih yazıcılığı. işin daha da gülünç tarafı, bu akıl hastası sürüsü, daha 3-4 sene öncesine kadar, fetullahın gevşek dübüründen rahmet emmek için birbirini cırmıklıyorlardı. şimdi fedöyü de katar olmuşlar uyduruk senaryolarına

arap yarımadasında zeytin bulunmuyor. zeytin akdeniz kıyılarında yer alır. fil hikayesi yine arap yarımadasında değil, ancak levant bölgesinde olabilir. orada filler uzun zaman savaş araçları olarak kullanılmış fakat bir fili arap yarımadasına sokup hayatta tutmanız pek olası değil. oysa ki kuranda rabbinin fil sahiplerin ne yaptığın görmedin mi der. demek ki muhataplar filleri ve fil olayını biliyor olmalılar. oysa ki arap yarımadasında hiçkimse fili bilmez. petrada fil başlı sütunlar vardır ve büyük tapınağın önündeki bahçede dururlar. masala göre filler yemenden gelip mekkenin önü

kaf 15in öldükten sonra yeniden yaratılış olduğunu kabul ediyorsanız, aynı ayeti sürekli yeniden yaratılış olarak nasıl satmaya kalkıyorsunuz? ayıptır. bir de, işin daha komiği, allah niyeyse sürekli olarak bir yeniden yaratış içinde... niye? çünkü ele işte. bu düşüncenin temelinde de, allahına büyüyü yakıştıramamak bulunuyor. illa ki fiziksel gerçekliklere uydurmaya çalışmak yüzünden, demek ki aslında anlar var ve bu anlar içinde sürekli yokedip yaratma olmalı ki, iki sahne arasında istediği değişikliği gerçekleştirerek mucizeler ortaya koyabilsin. oysa ki, inandı

hayal dünyanızda yarattığınız şeyi satmaya çalışıyorsunuz ve uydurdularınız önünüze konulunca da kızıyorsunuz. sizin iki derdiniz var. biri, kuranı kabul etmemek. diğeri de kendi uydurduğunuz dini satmak. bunu da öncelikli olarak bize yapmaya çalışıyorsunuz ki, zaten en zor yoldan başlamışsınız. öncelikle bu dini müslümanlara satmaya çalışın. yerlerse, bize gelin.

ilkçağ zırvalarını getirip duruyorsunuz. muhammedin varlığına dair en ufak bir kanıtınız varsa, buyrun koyun ortaya. muhammedden söz edilmeye, muhammed'in sözde yaşadığı tarihlerden çok sonra başlanır. islamın her gerçekliği, masalını yalanlar. size, savınızı kanıtlamanız için basit bir yöntem sunuyorum: muhammed bu kadar uyduruk, önemsiz, zırto bir insan mıymış ki, yaşadığı döneme dair tek bir yerde bile ismi geçmiyor? yaşadığı döneme ait bir tanecik, muhammed karakterine işaret eden kanıt koyacaksınız ortaya. çok mu zor? tersinden gidelim. madem haklarında

insan sözünü anlıyoruz ve diyoruz ki allah kelamı sandığınız şey de yine insan sözüdür, örnekleri ile de ortaya koyuyoruz. uydurmuşsunuz kısmına dönelim: kaf 15 : İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler. masala göre öldükten sonra yeniden yaratılış/kaldırılış söz konusudur. kendi kendinize anlamlar uydurmayın.

elin kesilmesi değil de, sayısı mı sıkıntı sizin için? kesmek biçmek nasıl da normalleşmiş müslümancıklarda bile.

bir de ben deneyeyim ey peygamber. biz mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini; anlaşmanın hak sahibi olduğu kimselerden allahın sana (çeşitli hileler aracılığıyla ağına düşürmek yolu ile) verdiği; seninle birlikte (marsa) göç etmiş (akıl hastası) amca ve hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını; ve (meslek edinme konusunda) kendini (uygun bir maaş + yol + yemek karşılığı çırak olarak) Peygamber'e sunan ve peygamberin de kendisini evlendirmek istediği mü'min bir kadını-ki bu (bir meslek edinmek konusunda çırak olmak için gelen kadını durduk yerde biriyle evlendirmek dallamalığı) yal

islamda defalarca yeniden yaratılmanın yalnızca allaha özel olduğunu görebiliyoruz. her müslüman, allahını durumları göre sürekli olarak yeniden yaratıyorlar. siz de yine allahınızı baştan yaratmışsınız ve demişsiniz ki: allah da kaderine mahkumdur. öyle ki, onu oturup her özelliği ile sayabilirim. tüm yazdıklarınızda detaylı bir allah anlatımı var. kendinizi bunca detayla anlatamazsınız. bu da allahınızı son derece mekanik olarak tasarladığınızı gösterir. fakat ne var ki, kendi uydurduğunuz tanrınızın, islamın tanrısı ile ismi dışında pek bir benzerliği bulunmuyor.

temel iki tane sav var. 1 - ya ortaçağ diyorum, kimin nasıl kaydı tutulacaktı??? 2 - adam yaşamasa bunca hadis falan nasıl yani? 1 - yazma ve kayıt tutma alışkanlığı, yazının tarihi kadar eskidir. çünkü yazının ortaya çıkması zaten kayıt tutma ihtiyacındandır. örneğin, tüm yazı tarihine oranla daha yakınlarda olan sümerden kalma borç kayıt tabletleri bulunuyor. ama sümerlerden yaklaşık 4-5bin sene sonra yaşamış olan tüccar muhammedden kalma borç/ticaret belgeleri bulunmuyor. peygamber muhammedden kalma emirler vb bulunmuyor. savaş lordu muhammede dair çevre ülke/ka

biraz açmak gerekir: bunca etki yaratan birisinin, sözü geçen coğrafyanın hiçbir yerinde, hiçbir komşu devlette kaydı olmaması, böyle bir kişinin aslında hiçbir zaman varolmadığını ortaya koyar. elde olan tek kaynağa baktığımızda da: kaynağın içindeki şeylerin, söylenegelenlerden çok daha farklı yerler ve zamanları işaret ediyor olması da yine bu adı geçenlerin masal kahramanı olduğunu anlatır. kafalar karışmıyor. inanmak isteyenlerin düz mantık itirazları söz konusu, o kadar. bilinmeyenler elbette ki var. fakat bu bilinmeyenler, uydurmaların doğruluğunu gerektirmiyor.

emevilere kadar geçen sözde islam devrinin hiçbir gerçekliği bulunmuyor. anlatılagelen şeyler başka şeylerin uyarlanması vb olabilir @dreimalali bu konuda geçen gün detaylı bir yazı yazmıştı.

insanlar, olmayan şeyler adına bu zahmetlere girişmiyorsa, tersten gidilerek: - yunan tanrıları vardır, çünkü yunan mitolojik külliyatı arabın masallarını 100 kere cebinden çıkartır. dahası, arabın masallarının önemli bir kısmı da yunan mitolojisinden araktır. kim niye bunca uydursun? - hindu tanrıları vardır, çünkü insanlar durduk yerde binlerce tanrı uydurup onlara tapınmazlar ... gelmiş geçmiş her tanrıyı doğrulayabilirsiniz. bu durumda, islam gene uydurma olur. çünkü islama göre allahtan başka ilah yoktur. oysa ki yukardaki mantıkla bütün tanrıları doğruladı

pek çok bilimsel konu binyıllara yayılan anlayış, araştırma, deneyim ve felsefik yaklaşımda temellenir. fakat kuranda bilimle ya da bilimsel gerçeklikle ilgili hiçbir şey yoktur. atomlar da, altı da, üstü de kuranda yer almaz. kuran, demir çağı arabının cehaletinin açık bir yansımasıdır. boşuna kendinizi yormayın. bu cehalet öylesine kepazeliktir ki, dönemin yunanının neredeyse binlerce yıl önce bulduğu şeyleri bile bilemez durumdadırlar. örneğin: ayasofyanın tarihi 360lı yıllara dayanır. bundan 300 yıl sonrasında bile arabın hala yapabildiği te

neyse ki huri konuyu çoktan açmış; canlandıralım o zaman. hamd yalnız allaha mahsus ise, muhammed ismi nasıl var olabilir? allah muhammed isminde birini nasıl yaratabilir ya da kendisi yaratmamışsa, varlığına nasıl izin verebilir?

yukevviru gene geldi ha sizi şuraya alalım. dehaha palavrasını da şuradan okuyabilirsiniz. işin daha da gülünç tarafı, anadili arapça olan araplar kuranı okuyup dünya düzdür, aha kuranda yazıyor diyor. önce müslüman olup, sonra arapça öğrenmiş olan türkler ise ya siz bilmiyorsunuz yukevviru bu demek, dahv şu demek diye araplara kendi dillerini öğretiyorlar.

Kendi hayalinizde yarattığınız bir argümanı yanlışlıyorsunuz. Arabın dünyası allahın yaydığı ve üzerine dağlar koyduğu yeryüzü ve onun üstünde gökyüzünden ibarettir. Savunduğunuz kitapta zaten yeryüzünü yayıp, üzerine sağlam dağlar çaktığını söylüyor. Yukarda anlattığınız şey zaten tümüyle sizin uydurmanız. arabın dünyası düzdür, ama sizin yutturmaya çalıştığınız gibi dümdüz değildir. dünyanın yuvarlaklığına dair kuranda hiçbir şey bulamazsınız.

Karıştırmışımdır bir başkası ile; önemli olan, öne sürdüğünüz gibi asırların söz konusu olmamasıdır. Diğer yandan, kendi tercümenizi yapıyor olmanız iyi hoş, fakat burada da pek çok kere gösterildiği üzere, çevirilerinizi gerçeklere uydurmak üzere yamultuyorsunuz. Bu yüzden, söylediklerinizin pek bir anlamı kalmıyor. kuran, uydurulduğu dönemin cehaletini yansıtır. siz bunu istediğiniz kadar hayatın gerçeklerine uydurmaya çalışın. şu denli saçma bir savunmayı yapıyor olmanız bile, bir hayal dünyasında yaşadığınızın açık göstergesidir. ga

https://phys.org/news/2018-02-evolution-replay.html Betül Kaçar e.coli bakterilerinin genlerini 700 milyon yıl önceki örnekler ile değiştirip, nesiller boyu üreterek evrimi yeniden oynatıyor.

tefsirül mizan - 1952 - 1972 aralığında yazılmış tefsirül maverdi - 1900lerin başı tefsir ul tahrir ve tenvir - 1984 tefsir ül meraği - 1900lerin ikinci çeyreği asırlarca önce kısmı pek tutmuyor. diğer yandan, tefsir ül celaleyn var, işinize gelmez pek ama hem 1400lerin sonunda yazılmış ve yazanın öğrenicisince 1500lerin başında sürdürülmüş hem de dünyanın düz olduğunu açıkça söyler. o da aynı kurandan beslenir.

Burada bir açıklama gerekiyor. Kuranın tanımları ya da betimlemeleri, evrensel gerçekliklerle değil, bu gerçeklerin gözlemleri ile örtüşür. Yani, kuranın göğü, hava katmanları, atmosfer, uzay değil; tıpkı yer gibi bir başka sert zemindir. o zeminde cennet vardır. tanrı orada yaşar. ölenlerden iyi olanlar oraya gider. kötü olanlar da daha aşağı, bir başka zemin olan cehenneme iner. bu yüzden örneğin göğün kırılıp yere dökülmesi anlatılır ayetlerde. sebe 9 Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı