bir_akil_insan

birine, kendisinde anlama güçlüğü olduğunu anlatabilmek gerçek bir çile. son birkaç yazımda, tanrı diye bir şeyin neden olmadığını son derece açık biçimde anlattım. bilal düzeyindeki anlatımı anlayamıyorsunuz ne yazık ki. bununla birlikte, harun yahya ve dildoları günler geceler boyu çalışsalar, dünyanın sözdebilimin yapsalar da tanrı kavramının dübürden uydurma olduğu gerçeğini değiştiremezler. diğer bir konu olarak: bu forumda, bu zırvaları ilk kez getirip yapıştıran siz değilsiniz. bu forumda, onca anlatıma, okuyun, araştırın gelin, şu konulara bakın söyl

harun yahya reyiz ve kırk kedicikler

tanrı diye bir şey yoktur, çünkü: - tanrınız ya eksiktir ya da eksik değildir(mükemmeldir). bu ikisi dışında bir şey olamaz. - tanrınız eksik ise, onu kim yarattı ? kimse yaratmadı ise, demek ki eksik varlıklar kendiliğinden varolabiliyor. bu durumda zaten tanrınızın varlığını veya sizin uydurmanız olmadığını kanıtlayan herhangi bir şey bulunmuyor. çünkü eksik varlıklar olan biz veya evren de kendiliğinden varolmuş olabilir. - tanrınız eksik değil ise, neden bir eylemde bulunuyor? tanrınızın herhangi bir eylemde bulunması, örneğin bir şeyi yaratması, onun gerçekleşmesine ihtiya

ilginç gelen siz kafadaki insanların inadı. kaç defa evrim sürecini inceleyin, okuyun, öğrenin dedik. yukarda tüm canlılar birlikte evrimleşir, uzak atalarımızın besinlerini biz yiyemeyiz ya da bize yeterli olmaz dedik. sizin c vitamini deposu meyveler bundan yüzbinlerce yıl önce ortada yoktular , onları insanlar o hale getirdi dedik. bunlar kafanıza girmeden, kulaktan sekip gidiyor. oturup okuduğunuz zaman ne kadar saçma şeyleri öne sürdüğünüzü göreceksiniz. ama elbette asla da okumayacaksınız. cehaletin temel şartı öğrenmeden, bildiğini iddia etmektir.

çevrenize bakın bunlar kendi kendine hebele hübele diyen müslümancıkların bakar kör olmaları hiç şaşırtmıyor eser 17.yy ait. esere baktığımızda, kabaklardan birinin olgunluktan patlamış, diğer meyvelerin iyice kızarmış ve en dolgun hallerinde olduğunu görüyoruz. karpuzlar da demek ki en olgun halleri ile resmedilmişler. 17.yyın en olgun karpuzları bunlar işte.

hayır. ilkel insanların sindirim sistemi, o dönemdeki besinler için uygundur. evrim sürecini tek taraflı düşünemezsiniz. canlılar, birlikte evrimleşirler. bugünün insanı, 200bin yıl önceki insanın yediklerini yiyemez. ama bugünün insanını bu hale getiren şey, 200bin yıllık besinleri ile birlikte evrimleşme sürecidir. sizin için basitleştireyim: - ağaçta elmalar var - elmalardan gözüme dolgun olanları yiyorum - tuvaletimi toprağa yapıyorum - dolgun olanları yediğim için, onların tohumlarını kendi gübremle toprağa bırakmış oluyorum - buradan çıkan

ne yazık ki müslümancıklar bildiklerini sandıkları hiçbir şeyi bilmiyorlar. bugünün o kıpkırmızı karpuzlarına bakarak allah ne güzel yaratmış diyenlere, 17.yydan enfes bir karpuz gelsin: evet büyükler ve çocuklar. karpuza dikkatli bakınız. karpuzdaki sarmalları bugünün karpuzunda da görebilirsiniz, her ne kadar kırmızılar arasında kaybolmuş olsa da. 17.yy için karpuz, ilk fotodakiydi. bugünün karpuzu ise diğeri... bugün yediğiniz o besleyici besinlerin hepsi, insanlar tarafından seçilerek o hale getirildiler. doğğadaki vahşi halleri, bugünün insanı tara

bir tanrının olmadığına kanıt isteyenlere basit bir düşünce örneği: bir kişi kendilerine gelip şunu söylüyor: a - sen birini öldürdün! b - ben kimseyi öldürmedim! a - kanıtla o zaman! b - kimi öldürmüşüm? a - sen bilirsin onu, öldürdüğüne göre maktul hakkında az da olsa bilgin var b - ne zaman öldürmüşüm? a - sen bilirsin onu, cinayeti işleyen sensin, zamanını da biliyorsun b - nerede öldürmüşüm? a - sen bilirsin onu, cinayeti işleyen sensin, yerini de biliyorsun bu sorgudan çıkamazsınız. tanrının olmadığını kanıtla söylemi,

kutsal kitaplardaki tanrılar da insan biçimlidir. kutsal kitapları okumadığınız için bilmiyorsunuz. kuranda elleri, gözleri, kulakları, baldırı olan, oturabilen konuşabilen bir tanrı söz konusudur. judeo-hıristiyanlıkta tanrı insanı kendi görüntüsünde yaratmıştır. bu yüzden binyıllardır tanrılar insan olarak çizilir ve bundan kimse rahatsız değildir. mitolojilerdeki tanrılar da yaratır. çok tanrılı sistemlerde bile çoğunlukla her şeyin yaratıcısı ya da yaratımın sorumlusu üst tanrı bulunur. örneğin babil yaratılış mitinde bir tanrı bir başka varlık ile savaşıp, onu ikiye ayı

kutsal kitaplardaki tanrılar, eski tanrıların özelliklerini yavaş yavaş tek bir tanrıda toplanması ile olur. eskiden her şeyi paylaşan tanırlar, onların adına konuştuğu öne sürülen kişiler tarafından tek bir tanrıya indirgenir. mitoloji okumanızda yarar var, bunu açık ve seçik görebilirsiniz.

konu ile ilgili önceki yazılarımda ayetlerin küçücük bir kısmını verdim. dönüp okuyunuz, ayetleri kendiniz de araştırınız. uyduruk kitapta her şey için nokta atış ayet arıyorsanız eğer, bulacağınız nokta atışlar yalnızca peygamberin çükünün rahatı için gelen ayetlerde yer alır. geri kalan neredeyse her şey genel hükümler içerir. genel olarak kafirler öldürülecek der. ailenizin eşikteki, beşikteki ne kadar kafir varsa, kılıca yatırılır.

yazdıklarımı okumuyorsunuz, yanıt vermeye kalkıyorsunuz. size kaç tane ayet verdik kafirler hakkında: hepsinde de katilu-hum yazıyor. onları öldürün demektir. dahası, sözde yanıt verdiğiniz konuda 3 soru var. 3 soruyu da isteğiniz müslümana sorun. bakın bakalım ne yanıt verecekler? ha yok kafir öldürülmez falan diyorlarsa, zaten müslüman değildirler, kurandan haberleri yoktur. kafir öldürülür diyorlarsa, 2. ve 3. sorulara verdkleri yanıtlar evlere şenlik olabilir, islam bilgisine sahip olup da müslümanlığı tam olarak içselleştirememiş olanların beyninin erim

tanrı diye bir şey yoktur. tanrılar insanların doğa ve yaşamdaki bilinmezlikler karşısında yarattıkları üstün varlıklardır. örneğin: kızgın olan, birine zarar veren bir canlı insan için korkutucudur. aynı kızdığı zaman bir insanın veya hayvanın bir şeyler atması, saldırması gibi gökten yıldırımlar indiğinde; aynı kızdığı zaman bir insanın bağırması gibi gök gürlediğinde insan doğal olarak yukarlarda bir yerlerde ona kızan birileri olduğu düşüncesini üretmiş olabilir. bu ve benzeri durumlar ile insanlar her toplumda kendi tanrılarını yaratagelmişler. ve bu tanrılarda görülen ortak

sevgili müslümancıklar! hacınız, hocanız, ağanız, şıhınız kimse ona şunları sorun: - tebliğ edilen ve yine de islamı reddeden kafiri öldürmek uygun mudur? dinini iyi kötü bilen bir müslüman: uygunu geç! farzdır bile, diyecektir. sonra yine sorun: - anam babam kafirlikte inat ediyorlarsa, onları öldürmek uygun mudur? burada yine dinini bilen müslüman farzdır diyecektir ama bir kısmı kıvırabilir. bırakın kıvırsınlar. sonra şunu sorun: - anam babam kafirlikte inat ediyorlarsa, onları arkadaşım öldürebilir mi? bir

kuranı ve islamı güzel bir şeymiş gibi göstermeye çalıştığınız tüm ayetler nesh olup gitmiştir. anlamazdan geliyorsunuz, açıkça yazdığımız halde. yine yazalım: - anne baba kafir ise, yalnızca tevbe suresi bile onların öldürülmesine yeter. - çünkü islamın hayali tanrısı olan arap der ki, ben kafama göre ayetleri değiştiririm. en son gönderdiğim geçerlidir. ayrıca kuran okumadığınız için bilmiyorsunuz belli ki, öğretelim: kurana göre zalim: enam 21 - Kimdir Allah'a boş yere iftirâ edenden, yahut onun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim? Şüphe yok ki zâlimler, m

:D lokman kesin mekke ayetidir demiştim, öyle imiş. bilirsiniz belki, mekke ayetlerinin önemli bir kısım medeni ayetler ile geçersiz kılınmıştır. medeni ayetler özetle der ki: müslüm olmayan herkesi öldürün, yalnızca kitaplılar eğer vergi vermeyi ve köpekleşmeyi kabul ederlerse onlara dokunmayın. bu da yine kuranın çelişkilerle dolu bir kitap olduğunun bir başka örneği. savunduğunuz her şey, kuranın sonraki dönem ayetleri tarafından geçersiz kılınmıştır. bu yüzden açıklıyor olmaları çok bir şey ifade etmiyor. işlerine gelince neshten dem vuranlar, işlerine gelmeyince iy

chplileri ve atatürkçüleri faşist olarak nitelemiyor. dönemindeki türk faşistinin halk partisi kadrolarından destek gördüğünü söylüyor. bunu hitabe ile dalga geçerek değil, ondan esinlenerek yapıyor. herkesin özel bir düşünce sistemi vardır. düşünceler ya da hesaplar bir ölçüde tutuyor diye bir arada bulunan, topluluk oluşturan bireylerin tüm düşüncelerinin aynı yönde işleyip aynı sonuçlar üretmesini beklemek körlüktür, çünkü insanın kendinden biraz olsun haberi olması gerekir. kimse içinde bulunduğu topluluktaki bireyler ile 100% aynı düşüncelere sahip değildir. birisi bir başka

tevbe 123ten haberiniz yok Ey inananlar, önce kâfirlerden yakınınızda bulunanlarla savaşın(kâtilû), onlar, sizde bir şiddet ve azim bulsunlar ve bilin ki Allah, hiç şüphe yok, çekinenlerle berâberdir. katilu - katl - katil - katletmek-katliam(katl-i âm) bunlar hep aynı şeyi anlatır ve anlamı savaş değildir.

külhan isimli kitabı da bulup okuyabilirsiniz. osmanlıda hamamlar ve hamamlarda dönen olayları anlatır. elbette kaçınılmaz olarak bu konular da geçer.

kitabı aldım ve okudum, size de okumanızı öneririm. kitapta genelleme bulunmuyor, örnekler ve olabildiğince isim vererek toplumsal yaşamdaki oğlancılık gerçeğinden kesitler sunuyor.

bu müslümancıkların dünyayı kendi sığ leğenleriyle sınırlı sanmaları ne gülünç. estetik cerrahi adında bir tıp dalı var. bunun bir de uluslararası topluluğu var, internette bulabilirsiniz. bunlar düzenli olarak istatistik yayınlıyor. kusurlu buldukları vücutlarını düzelttirmek isteyenlerin geçirdikleri ameliyat istatistiklerini de bulabilirsiniz. göz doktorluğu diye bir meslek var. kusurlu gözleri düzeltmek üzerine çalışıyorlar. dünyada ortalama 10 kişiden 6sı gözlük ya da lens kullanıyor. gözlerindeki kusuru giderebilmek ya da yaşam kalitesini düşürmemek için.

lut diye biri de, kavmi de büyük olasılıkla hiçbir zaman var olmadı. aynı masalı farklı anlatımlarla farklı mitolojilerde bulabilirsiniz. tarihsel bir kaynak olarak kuran, en azından 1000 yıl önce de bu konuların sıkıntılı konular olduğunu ortaya koyar, bundan başka bir gerçekliği yoktur. bunca eski konuları bizansa mal etmenin bir anlamı yoktur demek için verdiğim bir örnektir lut masalı.

kuranda lut kavminin kötü işi yapması nedeniyle helak edildiği yazar. cennette ise gılmanlar verilecektir müminlere. kuran ve binlerce yıllık öncülleri ile birlikte tarihte ve doğadaki örneklere bakarak diyebiliriz ki: bu durum insan / hayvan doğasının bir parçasıdır. şartlar ve kültürler bunu normalden öte akım haline getirebilir. fakat bunlara bunlardan geçmiştir demek, ucuz yönlü bahane üretmektir. bu anlamda osmanlı sarayına islamdan geçmiştir demek bile bizansa göre çok daha doğrudur. fakat belirttiğim gibi, bu canlı doğasının parçasıdır. ne islam, ne sümer ne başka bir uygur

yazdıklarınızı yaratma yerine ayak yalama ile yeniden yazdım. ne denli uyduruk bir mantık kurduğunuzu anlayabilmenizi isterdim, ne yazık ki kör göze parmak örneklerim bile bunu sağlayamıyor.