vitamin

Böyle bir genelleme insanın doğasına uygun değil. İnsanlar gelişir, düşünceleri, eylemleri değişir. Senin bugünkü düşüncelerin 10 sene öncekilerle aynı seviyede mi? Bu foruma gelen insanların düşünceleri gelmeden önceki gibi mi? Dünya her gün değişiyor, bu değişimler tüm insanların hayatlarını değiştiriyor. Dünyayı algılayışları, hayattaki hedefleri aynı kalmıyor. Bu savunduğun senaryo bana göre genellenemez.

Buradaki insanlara belli bir düşünme kapasitesinde olan insanlar. Olup bitenin farkındalar. Şu paylaşımının ek buradaki insanlara katkısı çok az. Esas katkıyı başka forumlarda paylaşarak yapabilirsin.

Çok iddia sıfır kanıt. Hala akıl diyorsun.

İşte buna götünden uydurma diyoruz. Senin o var bu var demen bir şeyi değiştirmiyor, hayallerin iddia etiğin şeylere birer kanıt değil. Var olanın kanıtı var. Senin iddianın ise kanıtı yok, fark bu. Hem de çok sağlam bir fark. Seni burada kimse ciddiye almaz, ki öncelikle sen kendi kendini ciddiye almamalısın. Artık kendi zihinsel devrimini gerçekleştirmelisin. Devrim, öcü gibi algılanacak bir kelime değil gerçekten düşünen insan için. Değişim, devrim gibi kelimeler kafası tek tip çalışan, ezberci beyinlerin korktuğu kelimeler. Evet, 40 sene inandığın şeyi sorgulamak z

Aklını kullanarak Tanrı'yı bulamazsın tam tersi olur. Tanrı'ya inanan insanlar genellikle aklını yarım kullananlardır. Bilimle uğraşan bir insanın bu günkü bilimin sınırlarına geldiğinde bilinenin ötesi için Tanrı demesi sadece bir nitelemedir. Bilim adamının bugün bilinmeyen için kullandığıdır, bilmiyorumun eş anlamlısıdır. Neyse, şimdi senin en büyük hatan bir önkabulden geliyor. O önkabul de bir şeyin başlangıcının olması gerektiği önkabulüdür. Etrafında başlangıç olarak algıladığın şeyler sadece birer şekil değişimidir. Hiçbir şeyin aslında başlangıcı yoktur. Devam eden bir

Yani Tanrı dediğin şey bir gözleme, bir veriye dayanmıyor, canının istediği gibi kurguluyorsun, hayal gücü. Çünkü hayal gücü olmak zorunda, gerçek olamadığı için haya gücü olmak zorunda, öyle var olduğunu iddia edebilirsin sadece. Hayal gücün dışında var olamayan bir Tanrı nasıl her şeye gücü yeten sıfatına layik olabilir? 13 milyar yıl öncesini de 13 milyar sonrasını da aynı anda görüyor gibi bir atmasyon bir kurgu yapıp, yat kalk, Tanrım beni cennetine al diyorsun. Tanrı dediğin şeyin götünden uydurduğun bir şey olduğunu fark edemiyor musun?

Öncelikle bir şeyin başlangıcı olmak zorunda mıdır değil midir bunu bir kafanda netleştir. Eğer maddenin başlangıcı olmak zorunda ise Tanrı dediğin şeyin neden başlangıcı olmak zorunda değil, neye dayanadark, canın öyle kurgulamak istediği için mi yoksa bir gözleme, bir veriye dayanarak mı böyle bir iddiada bulunuyorsun? Ha yok, her şeyin başlangıcı olmak zorunluluğu yoksa evrenin/maddenin bir balangıcı olmak zorunda değildir, hep vardır. Böyle bir durumda Tanrı'ya gerek yoktur.

Roger Penrose'un bilinç teorisi kuantum teorisiyle alakalıdır. Senin savunduğun şeyle alakası ne? Penrose'un "ben teistim" dediği veya tanrının varlığını iddia ettiği bir video gösterebilir misin?

Düşünelim, var mı test edilebilir birkaç örnek?

Şekilsel eleştiri: Metni okumak çok zor. Akıcılık yok. Yoruyor, bıktırıyor. Sık sık parantez içinde açıklamalar cümle akışını bozuyor. Anlamayı zorlaştırıyor. Sanki yabancı dilden çevrilmiş bir metin etkisi yaratıyor, anlama açısından. Yeniden daha akıcı yazılabilirse sonuna kadar okuyabilirim ama yarıda bırakmak zorunda kaldım.

Tanrı varsa neden rüya görüyoruz? Rüyalar neden fizik kurallarına bağımlı gelişirler? Rüyanda yüksek bir yerden düştüğünü görürsün ve aynen gerçekte düşüyormuş gibi korkar, terler, kaygıya kapılırsın, hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Rüyana bir savaş alanının ortasında başlarsın ve aynen gerçekte bir savaş alanının içindeymiş gibi saklanmaya, kendini korumaya çalışırsın. ... Rüyalar her ne kadar soyut olsalar da fiziksel gerçekliğe uygun oluşmaktadırlar. Düşerken yere doğru düşersin. Bir şeye çarptığıda etki tepkiyi hissedersin. Olaylar hep bir

Abdullah Gül, Erdoğancı olmayan AKP'lilerin ve Kürtler'in oylarını alabilecek ve Erdoğanı belki %40'ların altınana itebilecek bir aday olduğu için Erdoğan tarafından devre dışı bırakıldı. Derin devlet uydurma ve gereksiz bir argüman bence.

Teist forumlarında sormak gereken sorular bunlar.

Yasal hız sınırının altında gebermeyeceğini mi düşünüyorsun?

Bir şeyin yasal olması adil olması anlamına gelmiyor. Adil olmak, herkese eşit davranmak değildir, hak edene hakkını vermektir. Refleksleri yeride olan, adrenalini hissetmek isteyen insanlar yasal hız limitlerinin üstünde sürebilmelidir. Bu kişinin tercihidir. Yasalar düzenleyici olmalarının ötesinde sürekli bir baskı unsuru olarak kullanılırsa herkesin keyfi kaçmaya başlar, hayat çekilmez hale gelir. İnsanlar kendilerini daha özgür hissedecekleri yerlere gitmeye başlarlar... Aslına bakarsan yasalara uymak zorunda da değiliz, sonuçlarına katlanmayı göze aldığımız sürece...

Bu yaklaşımla bakınca bir bileşen sorunlu olduğu için tüm sistemi çöpe atmak gerekiyor. Ancak, bozuk bileşenler tamir edilerek sistemin faydası maksimize de edilebilir. Böylece bir insanın doğumundan, X yaşına kadar geçen sürede harcanan enerjiyi hesaba katarsak küçük müdahalelerle onu hayatta tutmak, yok olup yeni bir insanın benzer bir seviyeye gelmesinden daha pratik/faydalı olacaktır. Daha az enerji/zaman gerektiren bir yol. Örnek, Stephen Hawking. Fiziksel olarak kusurlu bir insandı ama yüzyılın en önemli fizikçisiydi de aynı zamanda. Bu adamın topluma fiziksel olarak hiçbir faydası

Mağdurun ifadesi, satıcının internet sitesindeki vaatleri ve bunların karşılanıp karşılanmadığını gösteren her türlü belge. Ancak bunların yanında satıcının ifadesi ve ifadesini destekleyecek her türlü belge vs. Ben vaadimi yerine getirdim derse bunu kanıtlayacak banka dekontu, kripto para transfer bilgileri vs. sunması gerekiyor. Zaten keyfi olarak suçlamada bulunursan suç uydurmadan ve bu uydurmaya bağlı olarak başka mağduriyetler oluşturmuşsan karşı dava açılabilir. Mağdurun bulunduğu yer veya suçun işlendiği yerdeki mahkemeler yetkilidir varsayılan ol

Sözleşmeye gerek yok, olay dolandırıcılık çünkü karşı taraf hileli harek ediyor, vaatle kandırıp çıkar sağlama ve mağduriyet var. Dava mağdurun bulunduğu yerde açılabilir. Mahkeme adı yazılı olmadığı için dava açılamaz çok saçma bir iddia. Hak aramaya engel bir durum değil bu. Yazılı olmasa da bir yerde dava açılır, yeri orası değilse bile adalet sistemi yerini belirler ama dava açılır. Tabi karşı tarafın da ifadesi/savunması alınması gerekiyor ki herhangi bir yolla ödeme yapıp yapmadığı belirlensin. Ödeme yapmadığı anlaşılırsa mağduriyet yarattığı için suç oluştuğu kabul edilir ve d

Pratikte işleyiş ağır olabilir, sistem ideal işlemeyebilir ancak suçun A veya B olması işleyişe bir engel değil. Benim düşüncem sistemi işletmesi tarafında. Açsın davayı 5 sene de sürse bir sonuca varacaktır. Zaten büyük ihtimalle parasını alabilirse ancak bankadan alabilir, satıcı yakalansa bile para yoksa üzerinde donunu da almak istemez herhalde...

Mağdur nerdeyse orada dava açabilir. X ülkesine gidip hakkını orada aramasına gerek yok, uluslararası anlaşmalar böyle sorunları çözmede kolaylık sağlamak nedeniyle vardır ve imza atan tarafları bağlar. Öyle olmasa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını Türkiye uygulamaz veya Türkiye'de alınan mahkeme kararlarını diğer ülkeler uygulamaz. İdeal yargılama koşulları mevcutsa süteçler tıkır tıkır işler. Neyse, burada savcılık/mahkeme mağdurun parayı gönderdiği bankadan paranın nereye gittiği ile ilgili bilgi alır ve ilgili ülkenin yargı birimleriyle bu uluslararası anlaşmala

Nerde açacaktı davayı? Internette mi?

Bence bankadan parayı talep edebilirsin. Neden? Birkaç gün önce şöyle bir haber okudum. Online alışverişlerde dolandırıcı satıcı, alıcıya telefon yerine hıyar gönderiyormuş. Alıcı satıcıya ulaşıp parasını talep edemediği durumlarda (adresi vs. sitede yer almıyorsa veya uydurumaysa, ...) parasını kargo şirketinden talep edebilirmiş. Kargo şirketi veya diğer aracı firmalar zincirleme olarak bu işten sorumlu kabul ediliyor. Çünkü nihayetinde bu hıyarlı kargoyu birisi bir adresten gönderdi ve para satıcının hesabına aktarıldı. Satıcı, gerçek iletişim bilgilerini gizlemeye çalışsa da

Milyarlarca atışa gerek yok. Başlangıç koşulları sağlandığında evrim ve doğal seçilim gördüğün her türlü yapının oluşmasına neden oluyor. Bu yapılar tasarım değil evrim ve doğal seçilimin zorunlu sonuçlarıdır. Konunun devamını anlayabilmen için evrim ve doğal seçilimi anlaman gerekiyor.

Yazdığımı tam anlamamışsın. Görmek istediğini görüyorsun. Tekrar anlatayım. 100 tane tavla zarını bir su bardağına koy, çalkala ve yere at. Bu işlemi 10 kere tekrarla. 1. atışında gelen dağılımın diğer atışlarında gelen dağılımlara göre bir üstünlüğü var mı? Yok. Hepsi aynı olasılığa sahip. Ancak bizler o dağılımlardan birinde var olma şansını yakaladığımız için o dağılımın bizim için çok özenle oluşturulmuş olduğunu düşünüyoruz (tüm zarların 6 gelmesi gibi). O bizim yaşadığımız dağılım o olasılıklar içinden öyle bir dağılım ki 0.1 birim oynatılmamış hali zaten ke

Olasılıksızlık durumu ve evren... Nasıl bir olasılıksızlıktır acaba bu? 5 tane zarımız olsun. 6 yüzünün her birinde 1'den 6'ya kadar farklı sayıları olan zarlar... 5 zarın her birinin 6 gelmesi durumunu tasarım olarak kabul edelim ve bu durumun şans eseri oluşması olasılığını hesaplayalım. Bir zarı attığımızda üst yüzünün 6 gelme olasılığı 6'da 1 dir. 5 zarın her birinin üst yüzünün 6 gelme olasılığı bu durumda; P = (1/6) x (1/6) x (1/6) x (1/6) x (1/6) = (1/7776) olur. Yani bu 5 zarı 7776 kere atarsak 1 seferinde hepsinin üst yüzünün 6 gel