jynx
Normal Üye-
İçerik sayısı
40 -
Katılım
-
Son ziyaret
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
jynx kullanıcısının paylaşımları
-
Nisa 6'da eğer evlenme çağına geldiklerinde olgunlaşma görürseniz mallarını verin diyor. Eğer evlilik yaşı 7-8 yaşsa, 7-8 yaşındaki bir kızda mallarını vermek için olgunlaşma beklenmesi saçma olmuyor mu? Yani 7-8 yaşındaki bir kızda nasıl bir olgunluk görünebilir? Ayet, evlilik için olgunlaşma gerekmez demese de, evlilik yaşını 7-8 yaş olarak kabul ettiğimizde de ortaya bir saçma bir durum çıkmıyor mu?
-
Merhaba, Biliyorsunuz ki islamda bir evlenme yaş sınırı yok. Ama müslümanlarda buna karşılık, evlenen kadınların eşlerinden mehir aldığı için evlenen kadının para harcama kabileyetine sahip olması gerektiğini söylüyorlar. O yüzden 7-8 yaşındaki bir kız evlenemez diyorlar. Müslümanların bu argümanı hakkında sizin düşünceniz nedir?
-
Fussilet suresi 31.ayet “Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır.” Burda cennette istediğimiz her şeyin olacağı söyleniyor. Araf suresi 43.ayet "(Cennette) onların altından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki: "Bizi bu nimete kavuşturan Allah’a hamdolsun! Allah bize bahşetmeseydi biz kendiliğimizden elde edemezdik. Hakikaten rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler." Onlara, "İşte size cennet. Yapmış olduğunuz i
-
Engelli biriyle ilişkiye girmek doğaya/evrime aykırı mıdır?
bir konu jynx içerik ekledi : BİLİM FORUMU
Hayvanlara baktığımız zaman nerdeyse hiç bir hayvanın sakat bir hayvanla üremediğini görüyoruz, hatta çoğu hayvan yavrusu sakat doğduğu zaman ya onu öldürüyor ya da yavrusunu reddediyor (yanlış bilgiyse düzeltin). Bu bağlamda engelli biriyle ilişki yaşamak aslında doğaya ya da evrime aykırı bir şey midir? -
İsrail krallığında yaşayan yahudiler musevilikten önce neye inanıyorlardı?
-
Dünya'nın belli bir yörüngede hareket etmesi, kendi ekseni etrafında dönmesi ve Güneş'in etrafında dönmesi ne zaman, kim tarafından bulunmuştur? İnternette araştırdım bulamadım. Bilen biri varsa cevap verebilir mi?
-
Peki devlet o şeyi yasallaştıracağına ya da yasaklayacağına nasıl karar verecek?
-
Peki bir şey, bir kişiye ahlaklı geliyor ama başkasına ahlaklı gelmiyorsa hangisinin doğru olduğunu nerden bileceğiz?
-
Caner taslaman ateizme göre evrensel bir ahlak anlayışının olamayacığını söylüyor. Neye ahlaken iyi neye ahlaken kötü diyemeyeceğimizi savunuyor. Burda Kerem Cankocak'la bir tartışması var. Sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz ne?
-
Herkesin bildiği gibi semavi dinlerin sümer mitolojisiyle bir sürü benzerliği vardır. Ateistler, semavi dinlerin o mitolojilerden kopya çektiğini savunurken, müslümanlar da onlara da bir peygamber geldiğini ve bir hak dinini bildirdiğini ama sonra o toplulukların o dini tahrif ettiği için bu benzerliklerin oluştuğunu savunur. Ama müslümanların bu bakış açısının neden doğru olamayacağını aşağıdaki örneklerle söyleyeceğim. Şimdi o benzerliklerin bazılarına bakalım. Sümerlilerde kadınlar tarlaya benzetilir. Tevrat ve Kuran'da da bu benzetme vardır. Bu benzerliğe diyeli
-
En güçlü içgüdümüz hayatta kalma içgüdümüz olarak gösteriliyor. Ama birçok insan kendi hayatını başkası için feda edebiliyor. Bu hayatta kalma içgüdüsüne ters bir şey değil mi? İnsanın önce kendi hayatını düşünmesi gerekmez mi?
-
İnterenete bakmadım. Biliyorum kuralı. Ayrıca bunu yabancıya öğretmenin zorluğunu ne, gerçekten anlamadım. Suffix kullanımının çokta net bir kuralı yok dedin. Ama gördüğün gibi var.
-
Peki siz kesin olarak yaşamadığını mı düşünüyorsunuz?
-
Çünkü muhammedin yaşadığı dönemde okuma yazma oranı %1-2. Sözlü edebiyat gelişmiş. Yazıya aktarma geleneği yok. O zaman kullanılan arapçanın yazı için uygun olmaması da sebep olabilir. Emevilerle birlikte araplar devlet haline geldi. Ve sikkelerde muhammed adı görülmeye başlandı. Kuran eğer kolektif bir bilincin ürünü olsaydı, yazılma şekli tevrat veya incil gibi olurdu. Tevrat ve incil, bahsedilen peygamberin sözde yaşadığı tarihten sonra yazılmıştır. Şurda yaşadı, şunları yaptı, şurda öldü gibi geçmişe yönelik anlatımlar vardır. Kuran'daysa "muhammed şurda yaşadı, şurda öldü" gib
-
Sert ünsüz yumuşaması kuralı çok basit. Sonu ç, k, p, t ile biten bir sözcüğe ek geldiğinde ç c'ye, k ve g ğ'ye, t d'ye, p b'ye dönüşür. Sadece bazı sözcüklerde istisna olarak bu yumuşama görülmüyor o kadar. Ama yumuşamanın olduğu sözcüklerde harf değişiminde, istisnasız tüm kelimelerde yukardaki kural geçerlidir. Yani ç her zaman c'ye dönüşür. İstisnası yoktur. Bence gayet basit bir kural. Ve ingilizcenin başka bir zorluğu telafuzu birbiriyle aynı ya da çok benzeyen çok fazla kelime var. Ve her bir sözcüğün onlarca eş anlamlısı ve yakın anlamlısı var. Ne kadar kelime ezberlersen e
-
Türkçe'nin gramer yapısının batı dillerinden farklı olması, onun zor olduğunu göstermez. Sadece o dillerden farklı olduğunu gösterir. O suffix'lerinde hepsinin kuralı var. Ayrıca sanki 30 yıl ingilterede yaşayan türklerin aksanı aynı ingiliz gibi mi oluyor hayır. Eğer türkçe gibi eril-dişi kavramı (bazı dillerde nötr cinsiyette var, almanca gibi) olmayan, düzensiz fiil diye bir şey olmayan, gramer kurallarının düzenli olduğu, çok az istisnanın olduğu, yazıldığı gibi okunan, her harfin bir sese sahip olduğu, kelime sayısının çoğu dile göre daha az olduğu, cümledeki kelimelerin sıras
-
Ülkemizde her sene üniversite sınavı yapılıyor. Herkesin kaderini etkileyen bir sınav. Peki sınavda neden herkese aynı sorular soruluyor? Adaletli olması için. Eğer herkese farklı sorular sorulursa adaletli olmaz. Çünkü mesela önündeki soruları yapamadığı için üniversite sınavını kazanamayan bir öğrenci düşünelim. Bu öğrenciye belki de önüne başka bir öğrenciye gelen sorular gelseydi o soruları yapacaktı ve üniversite sınavını kazanacaktı. O yüzden üniversite sınavında herkese aynı sorular sorulur ve adalet sağlanır. Dünya hayatına baktığımızda kimi fakirlik, sefalet ve açlıkla yaş
-
Üçüncü tekilde "arabasını" diycektim yanlış olmuş. n kaynaştırma harfi s ye dönüşmüyor. İkinci tekil iyelikte "ın, in un, ün" değil sadece "n" iyelik eki geldiği için ve üçüncü tekil iyelikte, isimle iyelik eki arasına da "s" kaynaştırma harfi girdiği için çekimler farklı oluyor ve karışıklık olmamış oluyor.
-
Onu bilmiyorum ama "geldin mi" de şahıs ekinden zaten kime söylendiği anlaşılıyor. Onun üçüncü tekil şahıs hali "geldi mi" dir. Ve fiildeki şahıs ekinden sonra hal eki de dahil hiçbir ek gelemeyeceği için karışıklık yaşanmaz. Benim bahsettiğim durum iyelik ekinden sonra hal eki gelmesi. Eğer dediğin gibi n çeşitlerini kaybetmekten kaynaklanıyorsa, ikinci tekil iyelik eki "n, ın, in, un , ün" deki "n" yle, kaynaştırma harfi olan "n" nin farklı söylenmesi gerekiyor. Çünkü karışıklık ordan kaynaklanıyor. Bu arada bu karışıklık için ismin sonu ünsüzle bitmesi gerekir. Eğer
-
Bence türkçe en kolay dillerden biri. Eril-dişil kavramı yok. Düzensiz fiil diye bir şey yok. %99 yazıldığı gibi okunuyor. Gramer kuralları son derece mantığa uygun. İstisna çok az sözcük var. Ve telafuzu da kolay. Ama bazen yanlış anlaşılmalara sebep verebiliyor. Ya da kimden bahsedildiği belli olmayabiliyor. Örneğin "Yalanını ortaya çıkaracağım." dediğimizde, sözü söylediğimiz kişinin yalanı mı yoksa başka bir kişinin yalanından mı bahsettiğimiz belli değil. Çünkü ikinci tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimiyle üçüncü tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimi aynı.
-
Baptizati'nin yazmasında bahsi geçen söz şu. "Kardeşimin yazdığına göre, bir sahte peygamber ortaya çıkmış. (Sergius) Kandidatus sarazenler tarafından öldürüldüğünde Ceasaera'ydayım dedi İbrahim. Ve yahudiler (buna) çok sevindiler. Dediler ki, sarazenlerle birlikte gelen peygamber gözüktü, ve Mesih İsa'nın yolda olduğunu haber veriyor" Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Baptizati'nin sahte peygamber ve yaydığı din hakkında birinci elden bir bilgisi yok. Bir kardeşinin, bu peygamber hakkında Yahudiler'den duyduğu bilgileri aktarıyor. Muhammed, Mesih İsa'nın yolda olduğu
-
Muhammed'in yaşadığı dönemde, daha sadece arap yarımadasına yayılmış bir islam devleti var. Bizanslılarla yapılan ilk savaş zaten 629 yılında oluyor. Onu da müslümanlar kaybediyorlar. 631'de Heraklios, islamiyet'in yayılmasını engellemek için arap yarımadasına sefer düzenliyor. O savaşı müslümanlar kazanıyor. Bu durumda muhammed'ten bahseden ilk yabancı kaynakların 633'te başlaması çok ta anormal değil. Ayrıca Antik ve Klasik çağlar sözel anlatımların güçlü olduğu çağlardır. Yazılı anlatım fazla gelişmemiştir. Dini yazmalar haricinde, içinde bulunduğu dönemin olayları hakkında bil
-
Bana göre doğmadan önce nasıl bir 'hiç' sek öldükten sonra da öyle olacağız. Siz doğmadan önce ne olduğunuzu hatırlıyor musunuz. Hatırlamıyorsunuz çünkü bir hiçtiniz. Öldükten sonra da bir hiç olacaksınız.
-
Muhammed'in yaşadığını gösteren yabancı kaynaklar var. 634 yılında Baptizati adlı hristiyan bir yazarın yazısında, sarakenler arasında çıkan sahte bir peygamberden bahseder. 636 yılında Mark ve Matta incillerinin olduğu bir kodekste Muhammed'in arapları'nın yaptıklarından bahseder. 640 yılında Papaz Thomas'ın eserinde, 634 yılında Muhammed'in araplarınından yaptığı savaştan bahseder. 660 yılında Sebeos'un yazdığı kronikte, Muhammed isimli bir tüccarın peygamber olarak ortaya çıktığı, arapları birleştirdiğinden, putlara tapmayı bıraktığından bahse
-
İslam kendinden önceki dinlerin bozulmuş halidir.
Başlık, jynx kullanıcısının konusunu cevapladı: ATEİSTFORUM
Şöyle bir yorum buldum. Yanlış anlaşılma olmasın bunları kabul ettiğimden değil, müslümanların tüm iddialarının çürütülmesi için buraya koyuyorum. ay kültü iddiasıbu iddianın ilk çıkış noktası fanatik hıristiyanlardır. islam dinin karalama çalışmasıyla bu iddiaları ortaya atmaktadırlar. buna göre allah ismi, kuran’ın gelişinden de önce vardı. araplar, islam dininden önce de allah’ı biliyorlardı. bu iddiaya göre allah yani el- ilah ay tanrısının adıydı.islam inancı da ay kültünden gelmekteydi. bu iddiaların ışığında diğer semavi dinlerle hiçbir ilgisinin olmadığını, arkeolojik bulgu