Vilppu7 0 Oluşturuldu: Mart 1, 2009 Raporla Share Oluşturuldu: Mart 1, 2009 Merhaba arkadaşlar, 3 yıldır düzenli olarak psikiyatra gidiyorum. Bundan önceki doktorum, bende 'borderline personality disorder' olduğunu söylemişti; şu anki doktorum, Avoidant Personality Disorder'dan şüpheleniyor. Bunların DSM'deki tanı kriterlerine baktım, bana birebir uyuyorlar. Hatta, DSM'de olmasa bile, kimi psikiyatrların 'borderline-avoidant mixed personality disorder' diye birşeyden bahsettiğini okudum netten. Doktorumla sıkı ilişkiye devam edeceğim, ancak sizin (özellikle haci ve ifeelgood'dan yorum bekliyorum), hastalığı aşmama yardım edebilecek önerileriniz, tavsiyeleriniz var mı acaba? Bazen, özellikle kaygı düzeyim yüksek olduğu durumlarda, insanlarla konuşmak, görüşmek veya -ve hatta- yanyana durmaktan bile rahatsız oluyorum. En son kız arkadaşımla ilişkimizde; konuşmalarımda, tavırlarımda etkisi görülüyor muydu bilinmez ama, sürekli 'hata yapıcam, yanlış anlayacak/düşünecek, beni terk edicek, tek başıma ne yaparım?' korkusuyla yaşadım, kız arkadaşımla konuşmak bana o kadar yük oluyordu ki, konuşmak yerine mesaj çekmeyi tercih ettiğim zamanlar oluyordu. Gerçi yine iyi zamanlarımdayım, kendimi neredeyse tamamen insanlardan izole ettiğim dönemler oldu Özellikle bu tarz dönemlerde, kaygı miktarımı azaltmak için, pratik tavsiyeleriniz var mı? Yani kendimi kaygılı bir durumda bulduğumda, bunu yenmenin pratik yöntemleri nelerdir acaba? Bildiğim/gittiğim hiçbir doktor, terapinin gerekli olduğunu düşünmüyor. 2 farklı antidepresan (Atarax/Anafranil) ve bir antipsikotik (Zyprexa) kullanmaktayım. Sizce terapinin, özellikle benim durumumda etkililiği nedir? Yanıtlarınız için şimdiden teşekkür ederim. not: mrseppy, diğer başlıkta seni yanıtlayamadım, bunu okuyorsan, bu konudaki önerilerin için teşekkür ederim, dikkate alacağım Link to post Sitelerde Paylaş
NomadUn 0 Mart 1, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2009 gönderildi (düzenlendi) Anladığım kadarıyla, sanırım her türlü durumda doğru bir şekilde anlaşılmayı istiyorsun. Bu düşünceyi aklından çıkarman lazım. Ayrıca hatasız insan da olmaz. Hatalar yapacaksın ve yeri gelir yanlış da anlaşılacaksın ve her şeyi sakin karşılayıp sakince izah edebilmeyi deneyeceksin. Ama ortam "bana yan bakanın ben bilmem hörekesini" dediği bir ortamsa o ortamdan ayrılman gerek; ya da hiçbir şeyi kale almayan, ukela, aldırışsız, megaloman bir insan olursan öyle bir ortama adapte olabilirsin:) Bazı psikopatlar da var, sen çok başka bir düşünceyle bir şeyler yaparken o çok farklı algılayıp çok kötü tepki gösterebiliyorlar; yani sen niyetinin ne olduğunu bilerek ölümüne eylemlerine devam et; eğer tüm bu riskleri kabullenebiliyorsan. Bir de maalesef insanlar artık birbirlerine de yardımcı olmuyorlar-birbirlerini anlamaya çalışmıyorlar, gerçekten bireysel anlamda da acımasız bir savaş-sadizm var. Böyle bir ortamda kaygı duymamak zor ama bunun çaresi de şu: gerekirse yalnız yaşamayı kabullenebilmek. Çünkü ne yaparsan yap böyle bir ortamda zaten kimse kimseyi gerçekten sevmiyor, değer vermiyor; dilediğin iyiliği, sevecenliği göster ne elde edebilirsin.. Ya ben kötü bir insan değilim ama niye dışlanıyorum vb diyorsan bu büyük bir hatadır; bırak dışlasınlar, öyle bir ortamda bulunmaya bile gerek yok. Ama sevdiğin, inandığın insanların arasında da bazı kaygıları yaşıyorsan geçmişinde yaşadığın kimi olayların etkisi olarak olumsuz geçmişinin olumsuz yansıması olan olumsuz düşünceler seni olumsuz bir şekilde etkiliyor demektir. Aslında insanlar sevdikleri insanların yanında da az çok kimi kaygıları yaşarlar ama kaygının şiddetinin normalin üstünde olmasıdır sorun olan. Bu sefer de kendi kendini ikna edeceksin; bu insanlar öyle insanlar değil ve hadi diyelim kimi zaman dediklerim yanlış anlaşıldı bir şekilde konuşur doğrusu izah edilebilir; çünkü bu insanlar konuşulabilecek ve birçok sorunu aşabilecek insanlar diyerek kendini telkin edebilirsin. Reddedilmeyi, kabul görmemeyi, yanlış anlaşılmayı, sevilmemeyi kabul etmek gerekir. Kendi içine bakıp niyetlerinde gerçekten kötülük olmadığına inanıyorsan giden gitsin zaten. Kendi niyetlerinden eminsen kendine güven ve kendini sev, diğer insanların sevip sevmemesi ulaştığın bu gerçek karşısında çok da önemli değil. Yeni ortamlar deneyebilirsin, bir sürü ortama girip çıkıp benzer anlayışta başka insanlarla karşılaşma olasılığını yükselt ve onlarla karşılaştığında güzel bir paylaşım içine girdikçe kimi kaygıların da hızlı bir şekilde azalacaktır. Ama bu mücadeleyi vermeyip kendi kabuğuna çekilirsen, böyle insanlarla karşılaşmadıkça ve paylaşım içine girmedikçe kaygın aynı şiddetini sürdürecektir. Ama bazen ne kadar çabalarsan da çabala şans mıdır kısmet midir bilinmez böyle insanlarla karşılaşılamayabilinir, o zaman da bu gerçeği de kabul etmek gerekir. Böyle bir durumda da yine kendi niyetinden eminsen "yeter artık, kaygılanmaktan sıkıldım, kaygılanmıyorum artık" vb şeklinde kendi kendini ikna etmelisin. Kısacası sen niyetlerinde eminsen kendini sev ve kendine güven, geri kalanın önemi yok. Tüm iyi ve güzel niyetlerine karşın reddediliyorsan, ısrarla yanlış anlaşılıyorsan, dışlanıyorsan zaten o ortamı kendi haline bırak. Bu dünyanın Hitler gibi adamların yüceltilip ilahlaştırıldığı bir dünya olduğunu da unutma. Türlü propaganda ve empoze edilişlerle insanların yönlendirildiği ve çoğulun bu doğrultuda bir hissiyata sahip olduğu ve sen ise bu hissiyatın dışında çok daha farklı isen ama bu farklılığın kötü bir yanı yoksa ama yine de buna rağmen görmezden gelinebiliyorsan bırak öyle ortamları, bırak seni görmezden gelsinler. Yani neden böyle-şöyle deyip kendi içini yeme ve bu gerçeklikle de pişmeye çabala. O yüzden Niçe'yi seviyorum, diğer insanlar anlamasalar da:)) Neyse, ben de bu şekilde düşüncelerimi paylaşmak istedim;) saygılar... Mart 1, 2009 tarihinde NomadUn tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kale 0 Mart 1, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2009 gönderildi (düzenlendi) Ben de nomadUn a katılıyorum. Vilppu7 senin aradığın pratik çözümlerse, İnsanlarla birlikte vakit geçirmeye çalış. Daha fazla ortama gir çık fazla bir beklentin olmasın ama. Hata yapmaktan korkma Kabuğuna çekilme,kendini fazla dinleme çok fazla izole olmamaya çalış en mantıklısı olur. Bir de tanımlara,isimlere fazla takılma bırak onu uzmanlar halletsin. Sen pratik hayattakilere bak. Mart 1, 2009 tarihinde kale tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
IFeelGood 0 Mart 1, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2009 gönderildi Sevgili Vilppu7, Zaten bir doktorunuz varmış ve tedavi görüyormuşsunuz ama, size psikoterapi uygulanmasını nasıl gerekli görmediklerini anlayamadım. Çünkü Avoidant Personality Disorder, mutlaka psikotrapi gerektiren bir kişilik bozukluğu formudur. Bence iyi bir terapsit bulmalı, farmakoterapi ile birlikte bunu da sürdürmelisiniz. Doktorunuz henüz tam teşhisi koyamamış anladığım kadarıyla. Borderline Personality Disorder mı, yoksa Avoidant Personality Disorder mı olduğunuza dair net bir karar vememiş. Şüpheleniyor demişsiniz. Ancak bu iki hastalığın birlikte görüldüğü durumlar da vardır. Yani Avoidant Personality Disorder'a eşlik eden diğer hastalıklar arasında Borderline P. D. da vardır. Bazen depresyon ve sosyal fobi de Avoidant Personality Disorder'a eşlik eder. Hepsi ayrı ayrı değerlendirilmeli tabii ama hangisinin hangisine eşlik ettiği de iyi analiz edilmeli. Hastalığınızın tüm karakteristik özelliklerini biliyorsunuz zaten. Hepsini öğrenmişsiniz. Şikayetiniz ise ankisiyete ile nasıl başedeceğinizi bilmemeniz. Hastalığın doğal seyri olarak kaygılarınızın arttığı dönemde asosyal olmayı yeğliyorsunuz. Kaldı ki Avoidant Personality Disorder olan kişi kesinlikle asosyal değildir. Size uzaktan yardımcı olmaya çalışmak pek mümkün değil sevgili Vilppu. Mutlaka ama mutlaka bir psikoterapiste başvurmalısınız. Daha önce de söylediğim gibi bu hastalığın sağaltımında kullanılacak birinci yöntem psikoterapidir. Bireysel terapi, grup terapisi ve aile terapisi, öngörülen terapi yöntemleridir. Ama benim kişisel fikrim bireysel terapinin çok daha etkin olduğu yönündedir. Terapistinizden emin olmak isteğiniz çok belirgindir sizin. Sizin çok iyi anlayacağınızı bildiğim nedenleri var bunun. Size karşı çok nazik olmalı, mutlaka çok pozitif ilişki kurmalı, sizi kritize etmemeli ve dolayısıyla güven duymanızı sağlamalı. Aksi takdirde en ufak bir olumsuzlukta geri çekilecek, belki de tedaviden hızla kaçacaksınız. Çekingen Kişilik Bozukluğu (Avoidant Personality Disorder) olan kişiler genel olarak belli bir dereceye kadar insanlarla iletişim kurma yeteneğine sahiptir, terapi ile bu yetenekleri geliştirilebilir. Herhangi bir yardım almaz ise yaşamdan tamamiyle kendilerini soyutlayabilir ve tamamiyle izole olabilirler. Ama sizinle ilgili kişisel fikrimi de söylemeden edemeyeceğim. Son derece düzgün, iyi eğitimli olduğu belli, oldukça nitelikli birisiniz. Hata yapmaktan korkmayın. Hatta yapın ve oturup kendinizle dalga geçmeyi deneyin. Hiç kimse sizden daha değerli değil. Hatta en iyi ihtimalle, en fazla sizin kadar değerli. Hata yaparsanız yaptınız.. Sizin endişelenmenizden daha büyük ızdırap verecek ne gibi bir sonucu olabilir ki.. Telafi edilmeyecek hata yoktur. Sizi beğenmeyen de beğenmeyiversin.. Bu onların sorunu... Öyle değil mi? Sevgilerimle.. Link to post Sitelerde Paylaş
Dragon 0 Mart 2, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 2, 2009 gönderildi Sevgili IFeelGood, ben bu cevabınızdan kendi adıma çok faydalandım. Vilppu7 arkadaşımız hakkında ki kişisel görüşlerinize bende katılıyorum. (Valla gaz vermek için değil,gerçekten öyle) Rexino diye bir arkadaş vardı. Onu ne kadar sevdiysem bu arkadaşı da o kadar sevdim. Yani çok sevdim. Umarım aynı kişiler değillerdir. Çünkü iki tane olması bir tane olmasından iyidir. Demek ki, en son söylediğiniz cümlede doğru. Beğenmeyen beğenmeyiversin. Hatta asla beğenmesinler bizlerin kıymeti kalmayabilir. Siz İstanbul'da mısınız? Link to post Sitelerde Paylaş
Vilppu7 0 Mart 2, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mart 2, 2009 gönderildi Sevgili IFeelGood, ben bu cevabınızdan kendi adıma çok faydalandım. Vilppu7 arkadaşımız hakkında ki kişisel görüşlerinize bende katılıyorum. (Valla gaz vermek için değil,gerçekten öyle) Rexino diye bir arkadaş vardı. Onu ne kadar sevdiysem bu arkadaşı da o kadar sevdim. Yani çok sevdim. Umarım aynı kişiler değillerdir. Çünkü iki tane olması bir tane olmasından iyidir. Demek ki, en son söylediğiniz cümlede doğru. Beğenmeyen beğenmeyiversin. Hatta asla beğenmesinler bizlerin kıymeti kalmayabilir. Siz İstanbul'da mısınız? Hakkımdaki olumlu fikirleriniz için çok teşekkür ederim sevgili dragon Rexino, Trajito ve Deicide, bu forumun en kalifiye, entelektüel ve zeki üyeleridir. Rexino bildiğim kadarıyla Azerbaycan'da yaşıyor. Bir süre foruma uğramama kararı almıştı, sonra ne oldu bilmiyorum. İstanbul'da yaşıyorum dragon, evet. NOT: Diğer arkadaşlara da yanıt vereceğim, beni yanıtlayan herkes çok çok güzel noktalara parmak basmış, hepinize teşekkür ederim. Ifeelgood a iki kere teşekkür ederim Link to post Sitelerde Paylaş
Dragon 0 Mart 2, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 2, 2009 gönderildi Hah iyi. 2 tanesiniz. Sizin gibi insanlar lazım bu ülkeye... İstanbuldaysan umarım görüşürüz. Sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
Deicide 0 Mart 2, 2009 gönderildi Raporla Share Mart 2, 2009 gönderildi Sevgili Vilppu, övgülerin için çok teşekkürler. Değer mi, bilemiyorum ama yine de insanın göğsü kabarıyor duyunca.. Konunun uzmanı değilim ama anladığım kadarıyla bu tür durumlarda öz telkinin çok önemi var. Kendi kendine küçük kararlar alıp onları uygulamak ve sonuç aldıkça kararları genişletmek iyi bir yol olabilir örneğin.. Küçük karar derken, çekindiğin veya korktuğun konu ile ilgili olarak, "ne olacaksa olsun, ama şunu şöyle yapacağım" türünden kararlar. Anladığım ve bildiğim kadarıyla bu tür durumlarda, rasyonel ve irrasyonel periyodlar birbirini izliyor.. Yani kendi başına kaldığında, sakinken neyi nasıl yapman gerektiğini, korkularının yersizliğini vs anladığın, göreli olarak daha tutarlı dönemler oluyor ama günlük yaşam içinde de elinde olmadan irrasyonel ve anlam verilemeyecek şekilde davrandığın zamanlar oluyor. İşte bu dönemlerde yerine getirebileceğin küçük kararlar alabilirsin diyorum. Öyle bir şey olmalı ki, sırf aldığın karar öyle diye, korkmana veya içgüdülerin aksi yöne sürüklese bile, ne olacaksa olsun diyerek yerine getirebileceğin kararlar olabilmeli. Kendini dinlediğinde bunların mutlaka aolabileceğini görmeni umuyorum.. Önce çok ufak şeylerden başlayıp sonra kontrollü bir şekilde büyütmek yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Bunlarla başedebilecek donanımı olan, çok düzgün ve kaliteli birisin. Zekanın da yüksek olduğu anlaşılıyor ayrıca. Normaldir, herkeste buna benzer şeyler bulunur. Kiminde biraz daha rahatsız edici ve dışarıdan farkedilebilir olur, kiminde de daha hafif.. Anladığım kadarıyla da henüz çok gençsin. Atlatırsın.. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts