Jump to content

Türkiye'nin politik şiddet tarihi ve kitle psikolojisi


Recommended Posts

Bugün Türkiye halkının içinde olduğu politik psikolojiyi anlamak için Mustafa Kemal ihtilali öncesine dek uzanan kapsamlı bir bakış gerekir. Halk 1920'ler öncesi dönemiyle ne kadar kopmuşsa, bu dönemin sosyolojik yapısını ve yaşanılan olayların anılarını ne kadar unutmuşsa da, içten içe hissetmektedir.

Osmanlı Devleti'nin son iki asırı boyunca topraklarıyla beraber popülasyonu, zenginlikleri ve gücü yitirilmiştir. Batıda ortaya çıkan sanayi devrimi anlaşılmamış, bunun da sonuçları hem iktidar hem de halk için yıkıcı olmuştur. Cumhuriyet rejimi bu dönemle yüzleşilmesini sağlayamadığı gibi, kültürel kopuşmaya yol açan inkilapları yüzünden her türlü yüzleşme ve sindirme çabasını da zorlaştırmıştır. Süreç en sonunda yaşanan kaybın duygusal anlamda inkarı ve toplumsal hafızadan silinmesiyle sonuçlanmıştır. İşte bu başlık bugün içinde olunan "balık hafızalı" ruh halinin, güncel olaylarla bile yüzleşmeyi beceremeyen toplumun ortaya çıkışının tarihidir.

1996 tarihli bir metin:

Türkiye’de Politik Şiddetin Çapı

Türkiye'nin yukarıda anlatılan çercevede bir tür polis devleti haline gelmesi aynı zamanda ciddi biçimde örselenmiş (travmatize edilmiş) bir toplumun varlığına işaret ediyor...

...bu ülkede son onbeş yılda devlet tarafından işkence edilmiş bir kaç milyon insan var.

Bunlara ek olarak, Doğu'daki savaşın doğrudan etkilerine maruz kalmış, vahşete tanık olmuş bir kaç milyon kişi daha var.

Yine bu savaşta her iki taraftan ya da hiç bir taraftan olmadan öldürülmüş 25,000 [35,000] insan var.

Protesto gösterilerinde polis tarafindan sürekli dövülen insanlar var.

Kabaca toplarsanız, son 15 yılda doğrudan travmaya maruz kalmış 5 milyon insan ediyor.

Bir de bunlara ölenlerin, kaybedilenlerin, işkenceye yatırılanların, tehdit edilenlerin yakınlarını ekleyin. Analarını, babalarını, eşlerini, sevgililerini, çocuklarını, dostlarını ve diğer sevdiklerini ekleyin.

En muhafazakar tahminle bütün bu sayılan insanlar 15-20 milyonluk bir nüfusa tekabül ediyor. Bu rakam her geçen gün daha da artıyor.

Ülke nüfusunun en azından üçte ya da dörtte birini oluşturan bu 15-20 milyon insan, büyük çoğunlugu Devlet tarafından olmak üzere, örselenmişlerdir.

Paker, M. (1996). Şimdi utanmazsak, ne zaman? Birikim, 88.

Her engellenme hali bir tür saldırgan eğilim birikimi yaratmakta olduğundan, duygusal olarak çabuk tetiklenen saldırganlık alışkanlığı oluşturacaktır. Türkiye halkı çok uzun bir zamandır devamlı olarak iktidar tarafından engellenmeye maruz kalmakta olduğundan, katı bir ruh hali taşımakta ve biriken şiddeti boşaltmak için zayıf hedef aramaktadır. Kıbrıs ve Kuzey Irak askeri harekatlarına yönelik aşırı destek, azınlıklara yönelik hoşgörüsüzlük-şiddet ve "Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye" ideali buna politik çapta örnekler olarak gösterilebilir.

Birey veya grupların kendilerini tehdit altında hissetmeleri politik şiddeti körükleyen bir başka etkendir. Tehdidin varlığı karşısında savunma güdüsüyle grup/birey katılaşarak içine kapanır ve gene saldırganlık eğilimi gösterir. Kemalist inkilapların şiddet yoluyla kendisini kabul ettirmeye varan uygulamaları - rejimin iktidar uygulama aygıtı olarak çalışan İstiklal mahkemeleri, nihayetinde Kemalist inkilaplara karşı duygusal, negatif bir tepkiyi de beraberinde yaratmış olur. Zaten geçmişin muhafazakar yapısını taşıyan anadolunun yerel halkı, daha da kendi içine kapanıp otoriterleşerek bugünün "2. cumhuriyetçiler"ini oluştururlar.

Şimdiye kadar AİHM'ne götürülen, Türkiye'den ve Türkiye Devletine karşı açılan davaların sadece %5'ini Türkiye kazanmıstır. Batıda erişilen refah düzeyine Türkiye'de ne kadar uzak olunduğunun ve bunda devlet politikalarının da payı olduğunun göstergesidir. Davalar kaybedildikçe devletin hem içerde hem dışarda prestiji git gide zedelenmektedir.

Sürekli olarak çok çeşitli sorunlar boğuşan Türkiye için geçmişle yüzleşmek çok daha zordur: demokratikleşmeyle, ekonomik problemlerle, faili meçhul cinayetleriyle, askeri diktatörlüklerle, Susurluk, Gladio gibi yasadışı örgütlenmelerle yüzleşilmeden, daha eski travmalarla yüzleşilemez. Osmanlı'nın yıkılış sürecini anlayıp içselleştiremeyen halk, Cumhuriyet'e de ancak içi boş sloganlarla destek verebilmekte, böylece de kendi refahını kendi eliyle gerçekleşmesi imkansız hale getirmektir.

Diyalog kurmak her zaman sağlıklıdır. Türkiye diyaloğu yasaklayan, ruh sağlığı bozuk toplumu yaratan kötü alışkanlıklarını sona erdirmesi gerekmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben okudum bunu birkaç saat önce, fena bir yazı değil . İtirazım olsa... ederdim! Nasıl bir katılım bekliyorsun bilemiyorum :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Halkın bu durumu kesinlikle yabana atılacak birşey değil. Güncel siyasete doğrudan etki ediyor:

Hani Kemalist kesimin sürekli Akp hükümetine yönelttiği "suni gündem yaratarak halkı oyalama" suçlaması(aynı zamanda komplo teorisi) var ya.. Dünün gündeminin kolayca geçistirilebilmesi aslında halkın çok uzun süreden beri balık hafızalı olmasından kaynaklanıyor, yani bir nevi kabahat bizzat halkı bu hale getiren önceki iktidarlara ait diyebiliriz. Muhtemelen Akp hükümeti kasten gündem yaratmak için özellikle uğraşmıyor, uğraşıyor olsalar bile halkın unutkanlığının asıl sorumlularının onlar olmadığı açık.

Şöyle de ilginç bir deney vardı: http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...t=0&start=0

Bu deney 50 sene önce yapılsaydı farklı bir sonuç alınır mıydı acaba ? İşte ortadaki sorunun kökleri o denli derin, tarihsel sürecin ulaştığı durum o kadar vahim

Link to post
Sitelerde Paylaş

O başlıkta benim paylaştığım deneye ne diyorsun untermensch? Onlarca yıl önce Türkiye'den oldukça uzak bir yerde yapılmasına rağmen otorite figürlerinin insanlar üzerinde ne kadar etkili olabildiğini gösteren bir deney. Yakınlarda tekrarlayanlar da oldu bu deneyi sanırım, ve sonuç aynıydı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O deney bu konuyla paralel sayılır. Orada birey kendi akıl ve vicdanını grup liderine teslim eder, bir bakıma kendisini elemiş, yerini lidere bırakmış olur. Grup liderinin boyunduruğu altında, hayatta kalma güdüsüyle itaat içinde yaşamını sürdürür. Kendisine uygulanan iktidarı içselleştirdikçe bu başlıkta bahsettiğim gibi işlediği kabahatleri "unutacaktır". Kendisini liderle özleştirdiği, liderden bağımsız olan varlığını inkar ettiği için, davranışlarının sorumluluğu da liderin sorumluluğu ile özleşir. Artık lider otoritesi ile yüzleşmesi için önce kendi kabahatlerini kabullenmesi gerekecektir. Almanya Üçüncü Reich sonrasında kendisiyle yüzleşmeyi (oldukça)başardığı için, Führer'in idealizasyonunu da ortadan kaldırabilmiştir.

Türkiye toplumu kuşaktan kuşağa tekrar tekrar Milgram deneyini yaşamıştır. Travmalar o denli birikmiştir ki belli başlı bir dönem veya otoriteyle hesaplaşmakla atlatılamaz.

Ha Türkiye bu durumdaki tek toplum mudur, değildir eminim ki yakın tarihte benzer süreçlerden geçen diğer bir çok toplum vardır ama benim sosyolojik bilgim onları tespit etmek için yeterli değil.

*Bu arada peşinen söyleyeyim; başlığımı karıştırmayın, bana iktidar uygulatmayın. İçselleştirilirsem kötü olur 8)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Untermensch, topluluğun balık hafızalı oluşundan şikayetçisiniz,

ancak biliyorsunuz ki, hafızanın bir çalışma yöntemi var.

Kötü hatıralar daha derine atılıyor dolayısı ile zor hatırlanıyor

yada hatırlanmak istenmiyor, güzel hatıralar ise daha bir yüzeyde

kolay hatırlanıyor.

Topluluğun kötü geçmişiyle yüzleşmemesi

bu hafıza sürecinden kaynaklanmaktadır. Birde, topluluğun hatasını

kabullenip bundan ders çıkarması bir erdemlilik işidir, bizim

gibi erdemsiz topluluklar bu yüzleşmeden kaçmaları normaldir.

Bilinçsiz toplulukların bir özelliği ve biyolojik bir olgu olan olumsuz

anıların hatırlanmamasından şikayetçi olmak ne kadar doğru?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer bu gün, bu ülkede kan gövdeyi denize taşımıyorsa, bunun sebebi Mustafa kemal ATATÜRK'dür.

Çünkü, İslam'ın olduğu yer, normal olarak kan gölü olması gerekirdi. Gavur zaten ya cizyesini verip, kuyruğunu kısar, köşede bucakda sessiz sedasız yaşar, ya da en ufak bir hak arayışında, apaçık katledilir. O yüzden, gavurdan hiç bahsetmeyelim bile.

Pekiyi ya müslümanlar? Eğer İslam varsa, onlar da ya sunni, alevi, şii deyip birbirlerini bombalarlar, veyahut da o fırsatları da yoksa, Arap-Türk-Kürt yok bilmem ne diyerek birbirlerini yerler. Eğer bir müslüman ülkede, bunların hiç biri olmuyorsa, ya o ülkeden Atatürk geçmiştir, veyahut da susturulacak olanları susturmuş olan, eli sopalı bir diktatör vardır. Yani, bir taraf, öbür tarafın haklarını gasp edip susturmuştur.

Eğer bu gün Türkiye'de din bakımından veya ırk bakımından sokak çatışması yoksa, ve buna da "demokrasi olduğu için yok" derseniz, bu ülke insanını zerre kadar tanımıyorsunuz demektir.

Çünkü bu ülkedeki, az buçuk, demokrasi bile, Ata sayesindedir. Bu halk sayesinde değildir. Demokrasi bu halka tepeden indirilmiştir. Zorla dayatılmıştır. Bu gayet normal. Demokrat olmayan bir tanrının inananlarının kültüründe demokrasi diye bir şey zaten olamazdı.(Bakınız: Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. bakınız: cizye alın, köleleştirin, mallarını ve canlarını size helal ettik. vs. vs.)

Atatürk öyle bir yapıştırıcı maddedir ki; dünya görüşü tamamen birbirlerine ters insanlar tarafından bile hala simge durumundadır.

Örneğin kominist sitesine girip bakın Atatürk avatarları çoktur. Ateist sitesinde de öyledir. Bunlara tamamen ters ideolojisi olan bazı dini çevrelerde bile simgedir Atatürk.(Bakınız: HY sitelerinde bile). Irkçıların sitelerine bak, orada da başbuğ Atatürk'dür. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Evet, bunların bir çoğu Ata'yı yedek olarak simgeleştirdiler. Çünkü her ne kadar birinci planda Ata'yı gösterseler de, öncelikli olan asıl kendi ideolojileri idi. Dincinin amacı, Ata'yı kullanarak din yaymak, komünistin amacı Ata'yı kullanarak kömünizmi yaymak, kapitalistin amacı Ata'yı kullanarak kapitalizmi yaymak, liberalistin amacı liberazim'i, sağcınınki sağı, solcununki solu yaymak idi. Hatta bunların bazıları, içten içe Ata'ya düşman oldukları halde, Atatürk'çülüğü kimseye kaptırmadılar.

Fakat bu kadasrı bile, İslam kültürünün baskın gelip, insanların birbirlerini yemesine engel oldu.

Son zamanlarda görüyorum ki foyalar ortaya çıkmaya başladı. Şimdiye kadar Atatürkçüyüm dümeniyle gemisini yürütmeye çalışanlar, şimdi Ata'nın devrimlerine bile utanmadan laf etmeye başladılar. Bu çok tehlikeli bir iştir ve bunun sorumlusu AKP imam örgütüdür. Kürt açılımı filan palavradır. Maksat Atatürk'ü bitirme hamlesinde Kürtlerle işbirliği yapmaktır.

Eskiden, Kürtlerde de Atatürk sevgisi vardı. Çünkü Ata sadece Türklere değil, Kürtlere de vatan kazandırdı. Örnek mi istiyorsunuz? Benim anne tarafım 215 yıldan uzun bir zamandır İstanbulludur fakat kökenleri Kürttür. Annem hala "ben Kürt kızıyım" diyerek konuşur yeri geldiğinde. Ata öldüğünde annem 6 aylıkmış. Cenazesi top arabasında taşınırken, bütün halk sokaklara dökülmüş ve bunların arasında anneanem de varmış. Anneanem Hüngür hüngür gözyaşları dökerken ne demiş biliyor musunuz? "Keşke Ata'm öleceğine, şu kucağımdaki yavrucağım ölseydi de(annemden bahsederek) yüreğim böyle yansaydı".

Sadece Türk-Kürt değil, bu gün hala Ermeniler bile Ata'ma aşıktır. Benim çocukluğum Ermeniler arasında geçti. Onların çoğunun evinin duvarında, Atam baş köşede asılıdır.

İlk önce müslümana "siz müslümansınız, sizin Ata'nız Atatürk değil, Muhammed'dir" dediler. Sonra Kürd'e; "siz Kürtsünüz, Atatürk sizin atanız değildir" dediler.

Ne kadar gariptir ki; bu gün benim, "Atatürk benim de Atamdır" diyen, Atatürk hayranı İskoçyalı arkadaşım bile var. Neden dediğinizde ise, "O tüm dünyaya örnek insan olduğu için hepimize faydası olmuştur" cevabı verir.

Ata'ma bir İngiliz'in yapmadığı düşmanlığı, bir Ermeninin yapmadığı nankörlüğü, bu gün bu vatanın nimetlerinden faydalananlar yapıyorsa, bu gidişatın sonu iyi değil demektir.

Bu Kürt açılımı meselesi, Atatürk düşmanlarının hepsini küstahlaştıdı. Yakında "Atayı koruma kanunu kaldırılsın da rahatça küfür edelim" diyenler de çıkacak ve bu günkü Atatürkçülerin çoğu buna destek olacak.

Ne yapacaksınız? Yerinden mi oynatacaksınız Ata'yı? Yapışkanı mı koparacaksınız ayrışmak için? O yapışkan bir koparsa ne olur biliyor musunuz? Kominist kapitalisti, kapitalist koministi, sağcı solcuyu, solcu sağcıyı, alevi sunniyi, sunni aleviyi yakaladığı yerde öldürür. Bu arada hazır zıvanadan çıkmışken Türklerle Kürtler kardeş kardeş geçinir sanmayın. Memleket kapanın elinde kalacağı için, şimdiye kadar sırf gavur olmadığı için susan Türk en sonuda 30,000 vatan evladının hesabını sormaya kalkar. Zira, PKK müslüman değil de, ASALA gibi hiristiyan, yani gavur bir örgüt olsaydı, bu zaten çoktan ortaya çıkardı.

Benim anam Kürt'dür. Dolayısıyla bende de en az %50 Kürt kanı vardır. Ve benim alt ve üst kimliklerim yoktur. Dinim de yoktur, dolayısıyla dünya vatandaşıyım. Ve dolayısıyla benim dilim(lisanım) de yoktur. Her dil benimdir, her ülke benimdir, her millet benim milletimdir. Ve bu yüzden, Kürd'ü sevmememe imkan yoktur. Kürd benim hem canımda, hem de kanımdadır.

Eğer bu açılımın adı "Kürt açılımı" değil de "azınlıklar açılımı", "insan hakları açılımı" "Alevi'nin, Ermeni'nin, Rum'un, Yahudi'nin, Ateist'in açılımı" olsaydı, işte o zaman Atatürk düşmanlığı yapmamak şartıyla, bu açılıma en büyük destek ben olurdum.

Ama yok, diğer azınlıkların bütün sorunları kalsın, sadece Kürtlerinkini halledelim, gerisine sonra bakarız, deyip, Kürtlere ayrıcalık tanınacaksa, sorarım ben o açılımın hesabını elime fırsat geçince.

Hele ki, asıl maksat benim Ata'mı bitirip, yerine birkaç parça İslam topluluğu getirmek ise, benim vatanımı parçalamak ise, ben "keşke Yunanistan'la da aramızda sınır olmasaydı da o kardeşlerimle de bütünleşebilseydim" derken, zaman içerisinde yavaş yavaş vatanımın topraklarında Kürdistan kurup benim sınırlarımı daha da küçültmek ise, sorarım ben o Kürt açılımın hesabını zamanı gelince.

Benim babam öleli 20 sene oluyor. Benim annem ona aşkından hala o evdeymiş gibi yaşıyor, hala yas tutuyor, hala gizli gizli ağlıyor. Ve benim gözümde de, onlar hala birlikte. Benim anamla babamı birbirinden ayıranından, bunun hesabını öyle birsorarım ki, öyle bir sorarım ki; Türk kanımı da, Kürt kanımı da son damlasına kadar akıtırım. Vallahi de akıtırım, billahi de seve seve akıtırım. Bakmayın bu kalleşliklere susanlardan olduğuma. O AKP İmam örgütüne de güvenmeyin. Onların çoğu, en geç 7-8 yıl içinde, soluğu İmralıda Apo'nun yanında alacaklar.(Dediydi dersiniz)

Sadece teröristle masaya oturmaktan değil, laik devleti yıkma çabalarından da çok sabıkaları var. "Bu varoş nasıl olsa, AKP'den başkasına oy vermez, biz de kolaylıkla gemiyi yürütürüz" diye de düşünmeyin. Şu şişirme ekonomi balonuna bir iğne battığı zaman, görürüz o zaman varoş AKP filan tanıyacak mı? Ondan sonra görürsünüz onların çoğunun devlet güvenlik mahkemelerinde süründüklerini.

Ata bu; ne yapacağı belli olmaz. Bir hortlarsa çok hesap sorar dincilerden, dilcilerden, ırkçılardan, gericilerden, dericilerden.

Saygılar, sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer bu gün, bu ülkede kan gövdeyi denize taşımıyorsa, bunun sebebi Mustafa kemal ATATÜRK'dür.

Çünkü, İslam'ın olduğu yer, normal olarak kan gölü olması gerekirdi. Gavur zaten ya cizyesini verip, kuyruğunu kısar, köşede bucakda sessiz sedasız yaşar, ya da en ufak bir hak arayışında, apaçık katledilir. O yüzden, gavurdan hiç bahsetmeyelim bile.

Pekiyi ya müslümanlar? Eğer İslam varsa, onlar da ya sunni, alevi, şii deyip birbirlerini bombalarlar, veyahut da o fırsatları da yoksa, Arap-Türk-Kürt yok bilmem ne diyerek birbirlerini yerler. Eğer bir müslüman ülkede, bunların hiç biri olmuyorsa, ya o ülkeden Atatürk geçmiştir, veyahut da susturulacak olanları susturmuş olan, eli sopalı bir diktatör vardır. Yani, bir taraf, öbür tarafın haklarını gasp edip susturmuştur.

Eğer bu gün Türkiye'de din bakımından veya ırk bakımından sokak çatışması yoksa, ve buna da "demokrasi olduğu için yok" derseniz, bu ülke insanını zerre kadar tanımıyorsunuz demektir.

Çünkü bu ülkedeki, az buçuk, demokrasi bile, Ata sayesindedir. Bu halk sayesinde değildir. Demokrasi bu halka tepeden indirilmiştir. Zorla dayatılmıştır. Bu gayet normal. Demokrat olmayan bir tanrının inananlarının kültüründe demokrasi diye bir şey zaten olamazdı.(Bakınız: Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. bakınız: cizye alın, köleleştirin, mallarını ve canlarını size helal ettik. vs. vs.)

Atatürk öyle bir yapıştırıcı maddedir ki; dünya görüşü tamamen birbirlerine ters insanlar tarafından bile hala simge durumundadır.

Örneğin kominist sitesine girip bakın Atatürk avatarları çoktur. Ateist sitesinde de öyledir. Bunlara tamamen ters ideolojisi olan bazı dini çevrelerde bile simgedir Atatürk.(Bakınız: HY sitelerinde bile). Irkçıların sitelerine bak, orada da başbuğ Atatürk'dür. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Evet, bunların bir çoğu Ata'yı yedek olarak simgeleştirdiler. Çünkü her ne kadar birinci planda Ata'yı gösterseler de, öncelikli olan asıl kendi ideolojileri idi. Dincinin amacı, Ata'yı kullanarak din yaymak, komünistin amacı Ata'yı kullanarak kömünizmi yaymak, kapitalistin amacı Ata'yı kullanarak kapitalizmi yaymak, liberalistin amacı liberazim'i, sağcınınki sağı, solcununki solu yaymak idi. Hatta bunların bazıları, içten içe Ata'ya düşman oldukları halde, Atatürk'çülüğü kimseye kaptırmadılar.

Fakat bu kadasrı bile, İslam kültürünün baskın gelip, insanların birbirlerini yemesine engel oldu.

Son zamanlarda görüyorum ki foyalar ortaya çıkmaya başladı. Şimdiye kadar Atatürkçüyüm dümeniyle gemisini yürütmeye çalışanlar, şimdi Ata'nın devrimlerine bile utanmadan laf etmeye başladılar. Bu çok tehlikeli bir iştir ve bunun sorumlusu AKP imam örgütüdür. Kürt açılımı filan palavradır. Maksat Atatürk'ü bitirme hamlesinde Kürtlerle işbirliği yapmaktır.

Eskiden, Kürtlerde de Atatürk sevgisi vardı. Çünkü Ata sadece Türklere değil, Kürtlere de vatan kazandırdı. Örnek mi istiyorsunuz? Benim anne tarafım 215 yıldan uzun bir zamandır İstanbulludur fakat kökenleri Kürttür. Annem hala "ben Kürt kızıyım" diyerek konuşur yeri geldiğinde. Ata öldüğünde annem 6 aylıkmış. Cenazesi top arabasında taşınırken, bütün halk sokaklara dökülmüş ve bunların arasında anneanem de varmış. Anneanem Hüngür hüngür gözyaşları dökerken ne demiş biliyor musunuz? "Keşke Ata'm öleceğine, şu kucağımdaki yavrucağım ölseydi de(annemden bahsederek) yüreğim böyle yansaydı".

Sadece Türk-Kürt değil, bu gün hala Ermeniler bile Ata'ma aşıktır. Benim çocukluğum Ermeniler arasında geçti. Onların çoğunun evinin duvarında, Atam baş köşede asılıdır.

İlk önce müslümana "siz müslümansınız, sizin Ata'nız Atatürk değil, Muhammed'dir" dediler. Sonra Kürd'e; "siz Kürtsünüz, Atatürk sizin atanız değildir" dediler.

Ne kadar gariptir ki; bu gün benim, "Atatürk benim de Atamdır" diyen, Atatürk hayranı İskoçyalı arkadaşım bile var. Neden dediğinizde ise, "O tüm dünyaya örnek insan olduğu için hepimize faydası olmuştur" cevabı verir.

Ata'ma bir İngiliz'in yapmadığı düşmanlığı, bir Ermeninin yapmadığı nankörlüğü, bu gün bu vatanın nimetlerinden faydalananlar yapıyorsa, bu gidişatın sonu iyi değil demektir.

Bu Kürt açılımı meselesi, Atatürk düşmanlarının hepsini küstahlaştıdı. Yakında "Atayı koruma kanunu kaldırılsın da rahatça küfür edelim" diyenler de çıkacak ve bu günkü Atatürkçülerin çoğu buna destek olacak.

Ne yapacaksınız? Yerinden mi oynatacaksınız Ata'yı? Yapışkanı mı koparacaksınız ayrışmak için? O yapışkan bir koparsa ne olur biliyor musunuz? Kominist kapitalisti, kapitalist koministi, sağcı solcuyu, solcu sağcıyı, alevi sunniyi, sunni aleviyi yakaladığı yerde öldürür. Bu arada hazır zıvanadan çıkmışken Türklerle Kürtler kardeş kardeş geçinir sanmayın. Memleket kapanın elinde kalacağı için, şimdiye kadar sırf gavur olmadığı için susan Türk en sonuda 30,000 vatan evladının hesabını sormaya kalkar. Zira, PKK müslüman değil de, ASALA gibi hiristiyan, yani gavur bir örgüt olsaydı, bu zaten çoktan ortaya çıkardı.

Benim anam Kürt'dür. Dolayısıyla bende de en az %50 Kürt kanı vardır. Ve benim alt ve üst kimliklerim yoktur. Dinim de yoktur, dolayısıyla dünya vatandaşıyım. Ve dolayısıyla benim dilim(lisanım) de yoktur. Her dil benimdir, her ülke benimdir, her millet benim milletimdir. Ve bu yüzden, Kürd'ü sevmememe imkan yoktur. Kürd benim hem canımda, hem de kanımdadır.

Eğer bu açılımın adı "Kürt açılımı" değil de "azınlıklar açılımı", "insan hakları açılımı" "Alevi'nin, Ermeni'nin, Rum'un, Yahudi'nin, Ateist'in açılımı" olsaydı, işte o zaman Atatürk düşmanlığı yapmamak şartıyla, bu açılıma en büyük destek ben olurdum.

Ama yok, diğer azınlıkların bütün sorunları kalsın, sadece Kürtlerinkini halledelim, gerisine sonra bakarız, deyip, Kürtlere ayrıcalık tanınacaksa, sorarım ben o açılımın hesabını elime fırsat geçince.

Hele ki, asıl maksat benim Ata'mı bitirip, yerine birkaç parça İslam topluluğu getirmek ise, benim vatanımı parçalamak ise, ben "keşke Yunanistan'la da aramızda sınır olmasaydı da o kardeşlerimle de bütünleşebilseydim" derken, zaman içerisinde yavaş yavaş vatanımın topraklarında Kürdistan kurup benim sınırlarımı daha da küçültmek ise, sorarım ben o Kürt açılımın hesabını zamanı gelince.

Benim babam öleli 20 sene oluyor. Benim annem ona aşkından hala o evdeymiş gibi yaşıyor, hala yas tutuyor, hala gizli gizli ağlıyor. Ve benim gözümde de, onlar hala birlikte. Benim anamla babamı birbirinden ayıranından, bunun hesabını öyle birsorarım ki, öyle bir sorarım ki; Türk kanımı da, Kürt kanımı da son damlasına kadar akıtırım. Vallahi de akıtırım, billahi de seve seve akıtırım. Bakmayın bu kalleşliklere susanlardan olduğuma. O AKP İmam örgütüne de güvenmeyin. Onların çoğu, en geç 7-8 yıl içinde, soluğu İmralıda Apo'nun yanında alacaklar.(Dediydi dersiniz)

Sadece teröristle masaya oturmaktan değil, laik devleti yıkma çabalarından da çok sabıkaları var. "Bu varoş nasıl olsa, AKP'den başkasına oy vermez, biz de kolaylıkla gemiyi yürütürüz" diye de düşünmeyin. Şu şişirme ekonomi balonuna bir iğne battığı zaman, görürüz o zaman varoş AKP filan tanıyacak mı? Ondan sonra görürsünüz onların çoğunun devlet güvenlik mahkemelerinde süründüklerini.

Ata bu; ne yapacağı belli olmaz. Bir hortlarsa çok hesap sorar dincilerden, dilcilerden, ırkçılardan, gericilerden, dericilerden.

Saygılar, sevgiler.

Atatürkü kendinize zırh yaparak batı emperyaliminin söylemlerini müslüman halklara mal edemezsiniz.

İslam judaize olmadan önce yaşadığı parlak dönem Romada bile yoktur.

Bu yazının amacı aydınlanma değil, doğu toplumlarını karalama.

yemezler.

buz gibi Hristiyan propagandası yapıyorsunuz.

tarihinde Neferkamin Anu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

-- Hepimiz Ermeniyiz!!

-- Vay, ağbi ne kadar demokratsın. İnsan ayrımı yapmadan ezilenin yanında olabiliyorsun. Yakışır sana, helal olsun.

-- Kürt açılımı varmış.

-- Yok yaa? Benim haberim yoktu. Gerçekten mi?

-- Valla var.

-- Hurra, "hepimiz Kürdüz" o zaman.

-- Vayy, helal ağbi. Valla aciyip demokratsın.

-- Eee olacak o kadar. Biz "hepimiz müslümanız" İslam hoşgörü dini ne de olsa.

...

-- "Hepimiz Türk'üz"

-- Vay seni kalleş. Seni vatan haini. Sen beni ne hakla Türk sayarsın lan?

Evet, Hepimiz Ermeniyiz, Kürt'üz, Hepimiz müslümanız. Gerekirse Yunan da oluruz ama Türk olunca antidemokratsın. Her şey olabilirsin ama çağdaş ve modern olmak istiyorsan asla Türk olmamalısın.

Yukarıdaki yazdıklarım oluyor mu? Yani Türk'üm diyene basıyorlar mı kalayı? Yok olmuyor ama yakındır. Çünkü Rum'un, Ermeni'nin, Alevi'nin ödediği vergilerle kendine cami yapanlar, müslüman değildiler Türk'düler. Arap dini değil, Türk dini için yaptılar o camileri. Kök tengriye tapınmak için. Zavallıcık masum PKK'lıları de dağlara çıkıp katledenler de Türkler olduğuna göre, vurun abalıya. Ermeniyi de zaten katleden o değilmiydi? Değil mi ama?

Hele Türk'ün öz kültürü türban uğruna, o mahkemeleri basıp, hakimleri katledenler yok mu; Türk lafını duyunca kusacağı geliyor insanın.

Nasıl? Rahatladınız mı? Ne milletmişiz biz be? Haberimiz yoktu şimdiye kadar. AKP sayesinde anladık ne mal olduğumuzu. Meğer her pisliğin altında biz varmışız.

Hadiyin lan ordan. Türkiye'de Türk mü var? Kimmiş Türk? Hangi Türk yaptı bunları? Bırak milliyetçi Türk'üm diyeni, "ırkçı Türk'üm diyen bile, bire bir Arap.

Avrupa'da bile birisi hırsızlık yapınca, nüfus kağıdına bakıyorlar. T.C yazıyorsa, "pis Türk yapar, normaldir".

O da ordan "yok yahu ben Türk değilim Arap'ım veya falanca millettenim" demiyor.

Haydi ordan be! Avrupa'da Türk mü var ki hırsızlık yapsın? Oradaki T.C vatandaşlarının veya "Türkiye'de Türkler bizi kesiyor" diyerek kaçanların %50'si Arap, %25'i hem Arap hem Kürt. Geri kalanı ise Kürt.

Türkiye'de Türk yokken Avrupada mı Türk olacak? İslamdan önceki Ata'sını kafir sayıp yok sayan, kendi Türkçe dilinde birbirlerine selam verecek kelimesi bile kalmamış, arkadaşına Arapça selam veren, isimlerinin en az %70'i Arap ismi olan, Arapçayı yücelteceğim derken, Türkçeyi aşağılayan kendini bilmezler mi Türk?

Yoksa adı bile Arap adı olan "Osman"lıyı öve öve bitiremeyenler mi Türk? Neredeymiş Türk? 3-5 alevi Türkmen var diye onlardan mı bahsediyorsunuz? Bütün bunları yapanlar onlar hee?

Demek PKK haklıymış hee? Demek bu Alevi Türkmenler bayağı bir eziyet etmiş Kürtlere, müslümanlara, Ermeniye Rum'a.

İyi öyleyse, verin herkesin hakkını geri? Yooo olmaz, sadece müslüman olanlarınkini vereceğiz. O da sunni olanlarınkini sadece. Alevi Kürtlere de sonradan bir çelme takarız nasıl olsa.

Türk müsün? seni idare ederiz ama bir şartla. Ne o şart? Yanında mutlaka İslam olacak. Hatta yanında değil, önünde İslam olacak. Önce Türkmüş gibi gösterebilirsin ama gerçekte önce müslüman olmalısın. Yoksa olmaaaz.

Müslüman olmazsam ne olacak? O halde Kürt ol, Rum ol, Ermeni ol, Türk olma da ne olursan ol. Demokrasi yapıyoruz burda, senin gibi gaddarın ne işi var aramızda?

Atatürk mü? Koy avatarına ama bir şartla. Alttan alttan yaptığı devrimlere, ve dolayısıyla kendisine "ben her türlü düşünebilen entelim" dümeniyle söveceksin.

vay be! ne günlere geldik be! Daha düne kadar yaptığı devrimler, yere göğe sığdırılamazken, bu gün AKP sayesinde, Ata'm da, bende ülkeden kovulacak, küfürü kafiri hak edecek hale geldik. Neymiş Kürt açılımı. Kürt filan değil, İslam açılımı İslam. Atatürk'ü parçalama açılımı. Hem de, Atatürk avatarlarıyla, Atatürkçülük laflarıyla.

Neymiş demokrasiyimiş! Ne oldu alevi açılımına? Yolda kaldı, su kaynattı değil mi? Nerde Hrant'ın katillerini azmettirenler? Hani hepiniz Ermeniydiniz?Onun modası nasıl olsa geçti değil mi? Yeni demokrasi modası var; Kürt açılımı. Alevileri Madımak'da yakanlar nerede? Sakın Kürt açılımı demokrasisi peşinde koşuyor olmasınlar? Kumkapı'da Rumların evlerini yağmalayanlar, kızlarına tecavüz edenler nerede? Kürt açılımında mı?

"Azınlıklar açılımı" olsa olmaz mı? Yook olmaz Kürt açılımı olacak. Niye? Çünkü ötekiler terör yapamıyorlar. Kürtler cumhurbaşkanı bile olabiliyorlar bu ülkede ama ötekilerden belediye başkanı bile seçilemiyor. Onun için Kürt açılımı yapmak lazım. Hem zaten Kürtler müslüman, ötekiler gavur. Allah bize onların canlarını, mallarını ve henüz ayak basmadığımız topraklarını helal etti. Aleviler de gavur. Ateistler zaten gavurdan beter, hele bir de Türk ise, deccalden beter.

Yahu şuna "Azınlıklar açılımı"diyelim. Yook yook olmaaaz.

Vay bee. Demek ki bu ülkede haklar terörle alınıyormuş. PKK kendisiyle ne kadar övünse azdır. Şimdi onlar da dağda, o cahil akıllarıyla, "demek ki biz hakikatten haklıymışız ki, başkalarını es geçip, bize haklarımızı veriyorlar" diyorlardır mutlaka. "Biz bu kadar insanı katletmeseydik, bunlar bize hak filan tanımazlardı" diyorlardır mutlaka. Apo bile yaptıklarının keyfini sürüp, kendisiyle gurur duyuyordur şimdi.

Atatürk giti, yeni kahraman Apo. Bu öyle bir açılım ki; dünyadaki tüm terör örgütlerine cesaret ve azim verecek bir açılım. "Bak Kürtler terör sayesinde alacaklarını aldı, biz de hız verelim" diyecekler.

Bu gidişat iyi değil. İyi değil. Bu dediklerimin çıkacağını göreceksiniz. Eğer "Kürt açılımı" değil de, gerçekten barışçıl bir "azınlıklar açılımı" olsaydı, Kürtlerin de hakları aynı açılım içinde verişlseydi, o zaman bu iş legal olurdu ve kimse rahatsız olmazdı. Eleştiren olsa dahi, sönük kalırdı.

Ama bu şekilde, amaçlı, maksatlı, saman altından su yürütürcesine yapılan açılım, çok tehlikeli bir açılımdır. Diğer azınlıkları teröre teşviktir. Terör yapan hakkını alır, gerisi kalır felsefesinin geçerli kıllar.

Tekrar söylüyorum. AKP en geç 7-8 yıl içinde tökezleyip, koalisyonlara dahi giremeyecektir. Şu anda kadrolaşmadan dolayı onlara açılmayan(açılamayan değil) davalar, onlar düştükten sonra bir bir gelecektir. Onların çoğu hayatlarının geri kalan kısmını hapislerde geçirecektir. Ve bu Türkiye'nin başına gelebileek en iyi senaryodur. Aksi halde milliyetleri ve dini hisleri bu kadar kaşımanın sonucu felaket olacaktır. Hatta Türkler(Gerçek ve yalın Türkler) bu ülkede artık ezilen azınlık durumunda. Yakında Türkiye'de Türk azınlığı terörü bile başlarsa hiç şaşırmayın.

Söylemedi de demeyin.

Saygılar, sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bilinçsiz toplulukların bir özelliği ve biyolojik bir olgu olan olumsuz

anıların hatırlanmamasından şikayetçi olmak ne kadar doğru?

Kötü hatıralar eğer seçilmiş travmaya dönüşürse, yaşanılan travmatik olayın detayları unutulurken(ve önemsizleşirken), tehdidin duygusal anlamdaki varlığı sürekli hatırlanmaya devam eder. Bu duygusal hal kuşaktan kuşağa aktarılabildiği için çok uzun süre varolabilme özelliği taşır. Travmatik olayın üzerinden asırlar geçebilir, gene de sürekli devam ediyormuş gibi hissedilecektir.

Bizim halkın sizin deyiminizle erdemsizliği, eski travmalarını aşamamasının sonucu olarak sürekli duygusal, irrasyonel tepkiler göstermesidir.

Dikkatinizi çekmiştir ; toplumsal konular gündem olduğunda, Türkiye'de neredeyse herkez duygusallaşır. Ancak kendisini eski travmalarla yüzleştirmeyi başaran kişi, gerçekten "aydın" olma imkanına sahiptir.

"Aydın"a Türkiye'de nefret duyulmasının nedeni de budur aslında ^_^

tarihinde untermensch tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Untermensch'e bu konuda büyük ölçüde katılıyorum.. Maalesef kökeninde travmalar olan bu duygusallık yüzünden, bu konuları doğru dürüst tartışamıyoruz. Tartışma argümanlarla değil, sloganlarla, giderek küfürleşmelerle yürüyor. Oysa eğer bir şeyleri aşacaksak, toplum olarak kabuğumuzu çatlatacaksak mutlaka bu konular soğukkanlılıkla ve özgürce tartışılmalı.

Bu arada, bu başlıkta Notamatik'in dilegetirdiği düşüncelere yaygın olarak rastlanıyor. Bunun nedeni, tarihi bağımsız ve nesnel kaynaklardan değil, beynimize gözümüzü açtığımız andan itibaren kazınmış resmi ideolojinin penceresinden öğrenmemiz. Her şeyin miladı Atatürk ile başlatılıyor. Bu tamamen yanlış ve imparatorluklar kurmuş ve yüzlerce yıl tarihin en büyük öznelerinden biri olmuş bu büyük ulusa karşı büyük bir saygısızlık ve haksızlık. Bu düşünce, içinde onmaz bir aşağılık duygusunu taşıyor. Tek bir insan olmadan koskoca bir ulusun bir hiç olduğu düşüncesi ne kadar tutarsız ve ne kadar çarpık bir düşüncedir?!

Link to post
Sitelerde Paylaş
. Cumhuriyet rejimi bu dönemle yüzleşilmesini sağlayamadığı gibi, kültürel kopuşmaya yol açan inkilapları yüzünden her türlü yüzleşme ve sindirme çabasını da zorlaştırmıştır.

zaman gaz. görebileceğimiz sığ ve yüzeysel bir üslup....Resmi tarih diyip duruyorsunuz da zaten resmi tarih dediğimiz şey Osmanlıcı- Türk-İslam sentezci bir yapıdadır ve bilinen anlamda Kemalizmi kabul etmez, üstü kapalı aynen bu şekilde eleştirir..

Ele aldığımız Resmi Tarih 1930'ların ise bu ayrı bir konudur...Her Devrim bir kopuştur, Kemalist Devrimde Osmanlıyı eleştirerek gelişmiştir..

Fransız Devrimi, Ekim Devrimi bu şekilde olmakla beraber, şu günlerde Ilımlı İslam sapması da ülkemizde kendi tarihi paradigmasını oluşturuyor ve Kemalizmi yerin dibine sokuyor..

Bizim görevimiz TArihi gerçeklere, belgelere sadık kalmaktır bu durumda..

Yukarıda Kültürel kopuş denmiş, bu çok içi boş ve sığ bir ifadedir, hangi kültürün neresinden kopmuşuz var mı bir babayiğit gelsin tartışalım bakalım..

İslamcılar bu ifadeyi mesela Harf Devrimi için kullanırlar, Arap alfabesinden Latin Alfabeye geçişi kültürel kopukluk olarak ifade ederler..bu mudur demek istediğiniz mesela?

İşiniz gücünüz gericilerin değirmenine su taşımak hem de gerçek olmayan , yüzeysel şeylerle..

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslamcılar bu ifadeyi mesela Harf Devrimi için kullanırlar, Arap alfabesinden Latin Alfabeye geçişi kültürel kopukluk olarak ifade ederler..bu mudur demek istediğiniz mesela?

Aferin Faithnomore, canım feda sana. Çok güzel örnek vermişsin. Bak sana daha beterini anlatayım. Ben cahil yakaladın mı asasıra konuştururum ki, cehalet canavarı nerelerde anlayayım. Bizim kapıcı bazen bize cam silmeye gelir. Bu kapıcı acaip milliyetçidir, her resmi bayramda mutlaka balkonuna geniş bir bayrak asar ve uzunca bir süre çıkarmaz. Orucunu da ihmal etmez tabi ki. Fakat cam silerken sohbet esnasında bana bir gün ne dedi biliyor musun? "Atatürk her şeyi iyi yaptı da, Türk alhabesini değiştirmekle iyi yapmadı. Onun yüzünden bir sürü insan cahil kaldı."

Atatürk'ün %2 olan okuryazarlık oranını, alhabeyi değiştirdikten hemen sonra, 5 yıl içinde %20'ye çıkarttığından tbii ki haberi olmaz öyle cahillerin ama Arap alfabesini Türk alhabesi sanmasına ne dersin?

Saygılar, sevgiler.

---------------------------

Bakın diğer arkadaşlar, söylediklerimi anlamadınız galiba! Evet, duygusallaşmış olabilirim. Hatta olabilirim değil, duygusallaştım. Ama zaten kızdığım şey de bu. Beni duygusallaştıran şey ne ise, onu ortaya çıkarana kızıyorum.

Yukarıda da bahsettim, benim en az %50'im ana tarafımdan dolayı Kürt'dür. Hatta daha da fazlam diyebilirim çünkü genetiksel olarak anne tarafına daha fazla benziyorum. Nitekim ben, çok iyi tanınmış Kürtlerden birinin torunuyum.

Ve yine nitekim ben, bırakın ırkçılığı, doğru düzgün milliyetçi bile sayılmam. Çünkü benim çocukluğumdan, 25 yaşıma gelene kadar, 10 arkadaşım vardıysa, 7'isi Ermeni idi. Diğer 3'ü ise, Türk-Kürt , Rum ve Yahudi milletlerinden karışık idi.

25 yaşından sonra ise, arkadaşlık yaptığım insanların yine 10 tanesinden 7 tanesi İngiliz, Alman, Belçikalı, Hollandalı vs. insanlardır. Geri kalanı ise Türk veya Kürtdür. Benim tek çocuğum var, onun bile annesi Alman. Ve benim Alman kayın validem, beni tapacak kadar sever. Hastayken bile hasta yatağından beni arar, "senin sesin beni iyileştirir" der.

Yani şimdi bu durumda, hiç mi hiç ırkçı olamayacak bir insan bile, duygusallaşıyorsa, şimdiye kadar hiç bir yazısında ne bu konulara ne de siyasete girmemiş bir insan hassaslaşıyorsa, bu işte bir iş var demektir ve bunun suçlusu ben değilim.

Yani, dinci değiliz, ırkçı da değiliz, pek de milliyetçi de sayılmayız, derken hiç bir manevi değerimiz yoktur da demedik yani.

Bakın madem iş buraya kadar geldi, madem ki her tarafta artık kartlar açık oynanıyor. O halde ben de şimdiye kadar kimsenin kolay kolay dile getirmediği şeyleri dile getireyim.

Dikkat ederseniz, çocuğu şehit olan bir aile, feryad figan ediyor ama hiç biri de çıkıp, "pis Kürtler Allah belanızı versin" demiyor. Çünkü dememeleri gerektiğini biliyorlar. Sadece PKK'ya lanet okuyorlar. Evet, bu bir sağ duyudur. Böyle olması gerekir. Çünkü PKK her ne kadar son zamanlarda açık açık şehirlerde cirit atıyor olsa bile, hala PKK'ya lanet okuyan Kürtler çoğunlukta.

Fakat, bu kazın bir ayağı sadece. Bir de öbür ayağına bakalım. Acaba, bu PKK, Kürt milletinden değil de, Ermeni veya Rum veya Yahudi milletinden olsaydı, durum aynı olurmuydu? Yani o zaman acaba Yahudi böyle bir şey yaptığında, "kahrolsun Yahudi mi derlerdi yoksa yine sadece "Kahrolsun PKK" mı derlerdi? İşte kilit nokta burada. Asla öyle bir şey olmazdı. Kökünü kazırlardı Yahudilerin burada. Türkiye de tek bir Yahudi kalmazdı. Aynı şey, diğer gayri müslümler için de geçerlidir. Adam teee buradan Filistindeki Yahudilere kin besliyor, kaldı ki buradaki Yahudi, kendi ülkesinde onun canı ciğeri evladını öldürecek hee? PKK Yahudi olsaydı, bırakın bir tane Yahudi bırakmayı, hırslarını alamayıp, Rumları ve Ermenileri de keserlerdi. Ve nitekim de, Kumkapı olaylarının canlı şahidi annem de anlatıyor, Rum olayından dolayı, Ermeni ve Yahudi olduklarını bildikleri insanları bile yağmalamışlar, tecavüzler etmişler.

Evet, PKK'ya rağmen kimsenin çıkıp Kürtlere laf etmemesinin sebebi, aynı dinden olmalarıdır. Bu bal gibi ortadadır. Fakat bunun lafını da kimse etmemektedir. Ama bunun sebebi, sabırdır sabır. Sabır ne demektir bilirsiniz. Sabır boşvermişlik değildir. Bir deftere yazıp siğneye çekmektir. Bu sabrın da mutlaka bir sınırı vardır, zorlamanın alemi yoktur.

Evet, şimdiye kadar hep susuldu ama deftere yazıla yazıla susuldu. Çünkü, herkes de bal gibi biliyor ki; her ne kadar KÜrt=PKK denemez ise de, PKK'ya terörist gönderen halk, yine Kürt halkından başkası değildir. Herkes de biliyor ki; PKK'ya terörist örgüt diyemeyen bir partiye, hatta bununla da yetinmeyip, daha bu gün bile parti liderlerinin, PKK teröristlerini hapishanede ziyarete giderken, "onların da görüşlerini almamız lazım, onun için ziyarete geldik" diyerek pişkin pişkin basın açıklaması yapan bir partiye, oy verenlerin de tamamı Kürt halkıdır.

Böyle bir durumda, siz benim duygusallaşmamdan korkmayın, asıl o yüreği yanan anaların, babaların duygusallaşmalarından korkun. Eğer Allah muhafaza, tek bir kıvılcım çıkarsa, ben yine sağ duyumla hareket etmesini bilirim. Çünkü benim nede olsa, yarım Kürt, yarım Türk. Üstelik de benim yakın ailemde tek bir şehit yok.(Şehit yazdığıma bakmayın, kahraman olarak anlayın).

Hele bir de biraz cahil aile ise, ilk kıvılcım çıktığında neler olabileceğini tahmin bile etmek istemiyorum.

Tekrarlıyorum ki iyi anlaşılsın. Madem ki her şey konuşuluyor, o halde PKK'nın öldür öldür bitmeyen, aksine çoğalan teröristlerinin kaynağı nedir? Hangi millettir? Bunu da konuşalım. Birini konuşup, öbürünü konuşmamak olmaz.

Evet, bir kısım köy korucusu, maaş alıp PKK'ya kurşun sıkıyor. O halde maaş almayan köylünün köyünü PKK bastığı zaman, köylünün PKK'ya neden kurşun sıkmadığını da konuşalım.

Benim, köyümü barkımı, evimi ocağımı eşkiya basacak, çoluğuma çocuğuma, öğretmenime kurşun yağdıracak, ben de evimde kalaşnikof olduğu halde, onu alnının ortasından vurmayacağım he? Peşinden gider kökünü kuruturum be! Askere de bırakmam o işi. Bunu yapan, değil benim milletimden olması, babam olsa vururum babam. Evimi barkımı kimseye bastırtmam ben. Eğer saldıranlar Ermeni olsaydı, o Kürtler o PKK'lıları Ermenistana kadar kovalayıp, oradaki diğer Ermenilerle birlikte keserlerdi. Türk olsalardı bile pek de iyi davranacaklarını sanmıyorum.

PKK'yı asıl bitirmesi gereken millet, Kürt milletidir. Bitiremiyorlarsa, Kürtlerin hepsi sorumludur.

Geriye ne kalıyor? "Kürtlerin suçu yok. Onlar davalarında haklıdır" demek kalıyor. Pekiyi tamam haklıdır diyelim. Ne kadar haklıdır? Sırf Kürtçe konuşamıyorum diyerek 30,000 insanın katledilişine kimisi destek olacak, kimisi ise göz yumacak kadar mı haklıdır?

Benim dilimi kessinler, hiç bir dili konuşamayayım ama yeter ki tek bir insana kurşun sıkılmasın. Bir dili konuşamak cinayet işleme sebebi midir?

Kaldı ki, Kürtler istedikleri yerde Kürtçe konuşuyorlar. Türkiye'de tek bir Kürt, Kürtçe konuşuyorsun diye dayak yememiştir. Ama başkaları başka dili konuşunca dayak yiyorlar. Kim yemiştir derseniz söyleyeyim. Ben yedim.

Evet, bizzat ben dayak yedim. Hem de öyle bir dayak yedim ki, 20-25 kişi üstümüze çullandı, nefes bile alamayacak kadar hırpalandım.

Sebep neydi biliyor musunuz? Yanımdaki iki arkadaşım birbirleriyle Ermenice konuştu. Ve bu yüzden beni de Ermeni sandılar. Tek sebep bu idi. Üstelik de bizi kıyasıya dövenler Pezevenk idi. Kerhaneden koşup gelip bizi dövdüler.(Kerhaneye gittiğimi filan sanmayın, o caddeden geçiyorduk sadece. Orda kerhane olduğunu bile o zaman öğrendik). Daha 18 yaşlarında bile değildik. Polis gelmese arabayla üstümüzden geçmek üzereydiler. Polis mi? Dava mı? Polis ne dedi biliyor musunuz? "Bunlarla uğraşmayın, bunlar aşiret. canınıza kıyarlar".

Bu ülkede Kürt cumhur başkanı var. Başbakanlık da yaptı kendisi. Bu ülkede KÜrt İdris adında kabadayı bile vardı, daha yeni öldü, babamın arkadaşıydı. Şimdiki mafyanın da %70'i Kürt.

Sen bir ülkede mafya bile olabilecek kadar her haltı yiyebileceksin, ondan sonra da bana baskı yapıyorlar diyerek 30,000 masum insanın kendi milletin tarafından katledilmesine seyirci kalacaksın. Yok böyle bir şey. Varsa da, sabır var, ondan var.

Çıksın bana bir Kürt, desin ki ben Kürt olduğum için, şunu olamıyorum desin. Bir tek olamadığı şey belki üst düzey subay olamıyordur, o da böyle bir ortamda herhalde öyle olacak.

Devlet yatırım yapmıyor muymuş? Bütün Doğu anadolu, İstanbulun kamburudur. Doğu anadolunun çaldığı elektrik faturasını, batı anadolu ve İstanbul ödüyor. Dahası, batıdan doğuya her yıl katrilyonlarca lira para akıtılıyor. Ne yapsaydı batı? Kazandığının tamamını Kürtlere mi gönderseydi? Hiç bir devlet, yıllar yılı vergi harcadığı bir yerden karşılığı gelmeyince, bundan fazlasını yapamaz. Eğer ekonomik yönden geri kaldılarsa, suçu devlette değil, kendi aşiretçiliklerinde, feodal yapılarında, ırkçılıklarında, dinciliklerinde, bağnazlıklarında arasınlar. Sanki devlete çok bir şey vermişler de karşılığını alamamışlar. Yok böyle bir şey. Üstelik, böyle bir şey olsa dahi, bu insan öldürme sebebi değildir. Buna para için adam öldürmek denir.

Resmi dil mi istiyorlarmış? Bir devletin içinde, birden fazla resmi dil saçmalıktır. Dahası ırkçılıktır. Bazı AB ülkelerinde olabilir. Onlar birbirleri yemeyen millet. Ayrıca onların da bu saçma iş yükünden çok da karlı çıktıkları söylenemez. Çünkü birden fazla resmi dil demek, en az %25 daha fazla bürükratik-ekonomik yük demektir. Sırf ırkçılık uğruna bu saçmalığa göz yumulamaz. Uygulamada da aksaklıklar ortaya çıkar. Ayrıca kimin işine yarayacakmış o ikinci resmi dil? Türkçe bilmeyen Kürtlerin mi? Hiç kimse kusura bakmasın. yaşadığı ülkenin resmi dilini bilmeyen insan zaten insan dahi olamaz. Ben Japonya'da yaşasam, benim birinci dilim Japonca olur, Rusya'da yaşasam Rusca olur ve bundan da zerre kadar gocunmak aklımın ucundan bile geçmez. Bu ülkede Türkçe değil, Kürtçe resmi dil olsaydı, bundan da gocunmaz, ilk görev olarak Kürtçe öğrenirdim. İnsan olabilmek için. Neden böyle yapardım? Çünkü ben ırkçı değilim. Benim nece konuştuğum değil, ne konuştuğum beni insan yapar. Yok illa da şu dili konuşacağım deyip, üstelik de bunun için 30,000 insanı katledersem, veya seyirci kalırsam bu da beni hayvan bile yapmaz, aşağılık bir yaratık yapar.

Okul mu yok? Söylesinler ses çıkarmadıkları PKK'lılarına, okullarını bombalamasınlar, öğretmenleri kaletmesinler, ondan sonra gelsinler bana söylesinler, oraya okul yapmayan devleti hepberaber rezil edelim. Kızları okula göndertmeyen hacılarını, hocalarını aşiret liderlerini bana doğru kovalasınlar, ondan sonra ben onlara okulun en güzelini yapmazsam suratıma tükürsünler. Ben salak mıyım vatanımda cahil isteyeceğim. Cahilin bana zarardan başka ne faydası olacak?

Türkler, Kürtleri şimdiye kadar hep bu vatanın öz evladı saydılar. Hiç bir zaman onları azınlık gören olmadı. Ama onlar illa ki "biz azınlığız, biz bu milletten ayrı bir milletiz" diyorlarsa, o zaman tüm azınlıklara hakları ne zaman verilecekse, onların da hakları o zaman verilir. Kürtlerin bir ayrıcalığı yoktur. Terör yapmış olmaları onlara bir ayrıcalık tanımaz.

Ayrıca bu da yetmez, başka azınlıklara ne haklar veriliyorsa, Kürtlere de aynısı verilir, extradan başka bir şey verilemez. Demokratik ülkelerde, haklar etnik yapıya göre ayrı ayrı verilmez.

Üstelik hiç bir ülke her azınlığın istediği her şeyi vermek zorunda da değildir. İnsan hakları çerçevesinde neyi hak ediyorsa en fazla onu alabilir. Örneğin, resmi dil filan alamaz. Mesela Ermeni, Rum, çerkez, nasıl Türkiye'de resmi dil alamıyorlarsa, yabancılar Almanya'da nasıl resmi dil alamıyorlarsa, Kürtler Fransa'da nasıl resmi dil alamıyorlarsa, Kürtler de Türkiye'den azınlık adı altında resmi dil filan alamazlar.

Hiç bir kimsenin, kendi geri kalmışlığını başkasının üstüne yüklemeye hakkı yok. Madem ki bu ülkeyi kuran Ata'yı kendilerine Ata saymayıp, şeylerinin, şıhlarının, saİT'lerinin peşinden gidiyorlarsa, bu geri kalmışığı da fazlasıyla hak ediyorlar demektir. Bunun sorumlusu, o bölgeden 5 lira vergi ancak toplayıp, oraya 10 lira harcayan devlet değildir.

Yok ama maksat, azınlık hakları filan değil , düpedüz toprak almak ise, toprak kan ile alınır. Erkek gibi çıkıp, "bize ne verirseniz verin, biz diğer azınlıkların haklarına razı değiliz, toprak istiyoruz, görmüyor musnuz? Kan döküyoruz işte" desinler, biz de ona göre başımızın çaresine bakalım. Yok öyle Ali Cengiz oyunu.

Ben ırkçı filan değilim. Ve bütün bu söylediklerimi, Kürt tarafımla söylüyorum. Biraz duygusallaşmış olsam da, Türk tarafımı hala susturuyorum. Yaygarayla, kavgayla, çirkeflikle, kan ile, kim hakkını alıyorsa, haklı dahi olsa haksızdır.

Ve bu PKK-AKP işbirliği, gidişatı hiç bir hayra vesile olmayacaktır. Bu işin sonu her iki taraf için de hüsran olacaktır.

AB yıllardır azınlık hakları diye yırtınırken, Kürt hakları çıkarmak hiç hayra alamet değildir.

Ata'mı niye mi eleştirmem? Bu yapılmaya açılışlan kalleşliklerin hesabı sorulurken, Ata'mın çatısı altında toplanacağız da ondan. Yoksa kör döğüşü olur, tadı çıkmaz. O yüzden o çatıda herhangi bir delik açmam. Benim Ata'mın herhangi bir hatası olmnuş olsaydı dahi, ben bunu ulu orta her çoluk çocuğun, her cahilin ortasında konuşup, Ata'mı yıpratmam.(Herkesin okuyabildiği bir forumda mesela) Hele ki Ata'ma karşı PKK-AKP savaşı açıldığı şu günlerde, onun her hatasını yalar yutarım. taparım ben Ata'ma.

Saygılar, sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yukarıda Kültürel kopuş denmiş, bu çok içi boş ve sığ bir ifadedir, hangi kültürün neresinden kopmuşuz var mı bir babayiğit gelsin tartışalım bakalım..

Kemalist devrimin toplumsal "formatlama" inkilaplarını inkar mı ediyorsunuz :) Madem ortada kopuşma gayesi yok, neden tarihin -baştan- yazımı, alfebe değişimi ve kelime varlığının yeni kelimelerle yenilenmesi yoluyla Türkçeleştirilmesi, tüm bağımsız yayınların-muhalefetin kapatılması, mitolojik Türk etnisitesinin ve dilinin orta asyada doğuş teorileri, tarih-takvim-ölçü birimlerinden sivil kıyafetlere kadar bir yığın değişiklik neden yapılsın? İnkilaplardan önce bu işler halledilemiyor muydu :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...