Seyircin 0 Kasım 25, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 25, 2009 gönderildi (düzenlendi) Lavinia :: Özdemir Asaf Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, lavinia. Adını gizleyecegim Sen de bilme, lavinia. Kasım 25, 2009 tarihinde Seyircin tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Kasım 25, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 25, 2009 gönderildi Yalnızlık :: Özdemir Asaf Yalnız kaldınız sanırsınız, Biliyorum. Yalnız bırakılmışsınız, Biliyorum. Ötesi yok. Ötesi var: Yalnızlık Müziğin bile seni dinlemesidir. Yalnızlık İnsanin kendine mektup yazması Ve donup-donup onu okuması Yalnızlığın da ötesidir. Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Kasım 25, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 25, 2009 gönderildi (düzenlendi) Aldanı-Alatı :: Özdemir Asaf i Benim düşlerimin içinde O uyuyordu, duyuyordum. Ben bir uykusunda onun Bir düşünde bulundum... Uyuyordu, duyuyordu, Avundum. ii Benim düşlerimin içinde O uyumuyordu, biliyordum. Ben ne bir uykusunda onun, Ne bir düş'ünde bulundum... Bulunsaydım, Vururdum. Kasım 25, 2009 tarihinde Seyircin tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Kasım 25, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 25, 2009 gönderildi (düzenlendi) Sevinç ile Hüzün :: Özdemir Asaf Sevinci kapıştılar taşımayı bilmeden, Şimdi bilen yok, nerede oturuyor. Köyün delisi hüzün, yalnız kaldı yollarda Adam-adam sınıyor, arıyor yoldaşını... Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor. Görünüp siliniyor o günden beri Sevinç bir an gözlerde, dudaklarda, Yerini sevgilisi hüzün'e bırakıyor.. Sevinç'se uzaklarda, hep uzaklarda, Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor. İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda Hüzün, aramaktadır, yitik yavuklusunu, O günden beri sevinç yerinde durmaz Ve kişiliğini ararken uzaklarda O günden beri kimliksiz hüzün olmaz. Kasım 25, 2009 tarihinde Seyircin tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Kasım 25, 2009 gönderildi Raporla Share Kasım 25, 2009 gönderildi İNSANLIĞIN SINIRLARI Eğer o eski Mübarek Tanrı, Devrilip dönen Bulutlar üstünden Mutlu şimşekler Serperse yere; Kalbimde çocuksu Bir bağ ve korku, Öperim sarılıp Eteklerini. Çünkü bir insan Mutlu Tanrılarla Ölçmesin kendini. Kalkıp yerinden Değerse başıyla Yıldızlı göklere, Kurtulur ayağı Bastığı topraktan Eğlenir yel, bulut Bu hevesiyle. Fakat o, kemiği Etiyle yiğitçe, Durarak basarsa Bu sağlam yapılı Dünyanın böğrüne; Yetişmez o zaman Benzetmek kendini Bir asma dalına Yahut meşeye Nedir ayıran Tanrıyı kişiden? Sayısız dalgalar, Durmadan değişen, Ölümsüz bir akış: Bir dalga kaldırır, Bir dalga yok eder Ve bizi batırır. Küçücük bir çember Sınırlar bu ömrü. Sayısız nesiller Durmadan dizilir Daima var olan Bu sonsuz zincire. Johann Wolfgang Von GOETHE Link to post Sitelerde Paylaş
queenofhearts 0 Aralık 1, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 1, 2009 gönderildi MARIA Sustu Another Life gazinosu Sustu şarkılar, Paletimde renk sustu, fırçamda şekil Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde Sustu Peramos'un mazgallarından Şehre pancur pancur dökülen arya, Artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar, Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya. Bu medar ikliminin tenha gecesinde Sardı bambu kamışlarını pişman bir sükut Sardı bu sızı Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı Sapsarı bir şüphe sarar ya işte öylesine berbat bir hal var. Hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey Ama dördüncü tarassut kulesinde Bir şüpheli sinyal var Hayır hayır yalan bütün bunlar Artık ne kadere inanıyorum ne fala Yalan söylüyor o falcı kadın O hintli parya. Ben yalnız sana inanıyorum Yalnız sana, MARYA... Beni kahrediyor böyle geçen her gece Bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer Ve gökyüzünde emanet duran şu asma fener. İnan ki sevgili MARYA Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük Ve hepsi angarya. Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda Pol'un ebedi matemine rağmen Virjini olabilirdi bu vapurda Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun. Baharda geleceğim diyordun hani Haydi gel daha ne bekliyorsun işte mevsim bahar ya. Fırçam neden böyle titrer bilir misin? Ve neden resimlerimde fon sapsarı Anlıyorsun değil mi yavrum Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun Bu tropikal zehir, Bu müzmin malarya, Sensiz nasıl da boş iskele, sensiz nasıl da tenha şehir Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde Koydan yıldızları çalmışlar bir bir, Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya. Ama kim düşünür yıldızları, Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler Matemler içinde tekmil batarya. Bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer Birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz. Nasıl, ağlıyor musun MARİA? .. Sil gözlerini, sil yavrum Bizim yokluğumuzdan ne çıkar Aşkımız var ya. BEKİR SITKI ERDOĞAN Link to post Sitelerde Paylaş
tolonbey 0 Aralık 4, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 4, 2009 gönderildi Iste böyleee, Necibi Fazili YOBAZI Ataya düsman Tipik Bir TAZI. Hem yazar Hem korkar Hemde kacar Kuyruk Apis arada. Böyle Kabaklar yetisir, Bizim orda SERADA. Elleri kara yazar Kellesindeki Et GIBI Sevdigi yobazlarin Taaaa KENDISI Tipkida EFENDISI. Veyil kuyusu DIBI. . Bedirde Bu yamuk Kediyi aslan GÖRMÜS. Canakkalayi Tutupda 30 cadirlih Bedire YORMUS. Ulan sen sayi bilmezmisin? A DÜMBELEK. Canakkalada yeddi düvele karsin savasildi 250.000 sehit Bedirdeyse 1350 FISTANLI bedevi KÖYLÜ Kavgasi A KELEK. Senin eserin Hüseyin Üzmez hi.....ri. Seklide Fikride Zikride Tamda SENSIN. Size Yahsir Develerin diyari Onlar gibide KEMSIN. Gastamonuya gacmis Gürgenler arasina, Ahrabasi Dört eliyle gorusun DEYE Ayi ayiykan sormus Hic gelmezdin Buraya. Ataya Küfür edenlerle Tabikine girdin siraya NEYE? Sizlere Yasalar Ne yaparsalar HAKTIR Enindede Somundada sizin, Isiniz BOKTUR. Ayi Ayiyken görür iken DOGRUYU. Bunlar hala Inatla savunurlar EYRIYI. Kin Kusuyorlar Heryana KIN. Alyan Varsa cihsin ileri, Bu nasil DIN? Tolonbeg Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 9, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 9, 2009 gönderildi Madımak'ta, barbarlar tarafından katledilen Behçet Aysan'dan... Aşk için prelüd 2 İstasyon önünde bir top ağaç ağacın gölgesinde ben ve uzanıp giden sapsarı bir tül bozkır ve bir türkü "daha senden gayrı aşık mı yoktur nedir bu telaşın vay deli gönül" ve bir tren ne bir düdük çalar ne el eder kar yüklü yağmur yüklü kalbim gibi keder yüklü bir tren durmaksızın geçer o böyle bir akşam böyle bir trene bineceğini düşler ben böyle bir akşam böyle bir trenden ineceğimi… Avunuruz. Behçet Aysan Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Matilde'ye Sone :: Pablo Neruda Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman, Çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat. Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın, Ateş de pay alır kendine soğuktan Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, Sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak Bir yolculuğa yeniden başlamak için: Bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni. Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun Ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarı Hem seviyorum,hem de sevmiyorum seni. Sevgimin iki canı var seni sevmeye. Bu yüzden sevmezken seviyorum seni Ve bu yüzden severken sevmiyorum seni. Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Unutmak Yok :: Pablo Neruda Nerelerdeydin diye sorarsan "Hep eskisi gibi", diyeceğim. Toprağı örten taşlardan söz edeceğim, sürdükçe kendini harcayan ırmaktan; ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim, gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan ablamı. Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden günler yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece birikiyor ağızda? Neden ölüler? Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük kelimelerle konuşmak zorundayım, ağzı zehir gibi yakan araçlarla, çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla ve avutamadığım yüreğimle. Andaç değil yanımızda götürdüklerimiz unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil, yaşlarla kaplı yüzler, boğazımıza yapışan eller ve yapraklardan sıyrılan şey: aşınmış bir günün karanlığı acıyı kanımızda tatmış bir günün. İşte menekşeler, işte kırlangıçlar bize sevinç veren ne varsa, geçici ve küçük duyarlıkların yan yana göründüğü süslü kartpostallarda. Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim, dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu, ne karşılık vereceğimi bilemem: öyle çok ki ölüler, ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler, ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler, ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller, ve öyle çok ki unutmak istediklerim. Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi (düzenlendi) Yasaklanmış Şiirler :: Nizar Kabbani Nasıl söyler türküsü o ağız, Dudakları dikilmişken, beyim? Bir Arap ozanı ölünce bugün Kim yakarır onun için? Benim şiirim el öpmez Şiirimin ellerini öpmek Sultanlara düşer! 1 Dostlarım Başkaldırmıyorsa, neye yarar şiir? Azgınları ve azgınlıkları yıkmıyorsa, neye yarar şiir? Zamanı ve mekânı Sarsmıyorsa, neye yarar şiir? Satrapların başındaki tacı Yere çalmıyorsa, neye yarar şiir? 2 İşte bunun için çekiyorum başkaldırı bayrağını Şu âna dek gün yüzü görmeyen milyonlar adına. Dal ile serçeyi ayıran, Gül ile sarı çiğdemi ayıran nedir? Göğüs ile nar'ı ayıran, Deniz ile zındanı ayıran nedir? Nedir mavi ayla karanfili ayıran ? Yiğitlik sözcüğünün gizinden, Giyotinin gizini ayıran nedir? 3 İşte bunun için çekiyorum isyan bayrağını! Enikler gibi boğazlanmaya götürülen milyonlar adına Gözleri oyulanlar adına Dişleri sökülenler adına Asitte eritilenler adına, solucanlar gibi Yoksun olanlar adına Sesten, düşünceden, dilden Çekeceğim başkaldırı bayrağını. 4 İşte bunun için çekiyorum başkaldırı bayrağını O örtünün altında Öküz gibi oturan halklar adına Dostluğu büyük, aynı tastan içen halklar adına Develer gibi yük çeken halklar adına Gün doğusundan gün batısına Yük çeken deve gibi Sudan ve arpadan başka hakkı yok Özlemi yok beyin karısının Beyin dişi köpeğinin Berberinin olmaktan başka. Yaşasın bir demet yonca Yaşasın tek tanrı diye Allah'a yalvaran Halklar adına! 5 Ey şiirin dostları! Ben ateş ağacıyım, özlemlerin bilicisiyim ben Elli milyon âşığın gerçek sözcüsüyüm Sevgi ve inleyiş bilenin ellerinde uyur Ya da yasemin ağaçlarında. Ey dostlarım! Kılıcın saltanatını hep reddeden Bir yarayım ben.. 6 Ey değerli dostlarım! Dilsizlerin diliyim ben Görmezlerin gözüyüm ben Okumazlara denizin kitabıyım ben Hapishane kaşalotlarına Gözyaşlarıyla kazınan Yazılarım ben Bu çağ gibiyim ben de, sevgilim! Çılgınlıklarla karşılarım çılgınlıkları Kırarım nesneleri çocukluktaki gibi Kanımda devrim ve esenlik kokusu Hep bildiğiniz gibiyim ben Hoşuma gider yasa çiğnemek Hep bildiğiniz gibiyim ben Şiirleyim... O yoksa var olmak istemem... 7 Dostlarım! Sizsiniz gerçek şiir. Ne gülmenin de önemi var Ne de surat asmanın Sultana öfkelenmenin de. Sizler benim sultanlarımsınız Sizlerden onur, güç, yetke İstiyorum Tuz ve taş üstünde uyuyan Kentlerde Şiirlerim yasak. Şiirlerim yasak, Çünkü insana Sevginin ve uygarlığın Kokusunu taşıyor onlar Şiirlerim yasaklandı, Çünkü her dizesi muştu taşıyor sizlere. Dostlarım! Sizleri bekletmekteyim hâlâ O kıvılcımı tutuşturmak için... Aralık 11, 2009 tarihinde Seyircin tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Fincanı Okuyan Kadın :: Nizar Kabbani Oturdu.. Umutlanarak ters çevrilmiş fincanımdan gözlerinde korku belirdi ansızın Dedi: Ey oğulhüzünlenme Bu aşk sana yazılmış Ey oğul Ölene kadar tanıklar Aşka tapmaktan kim ölmüş Fincanındadünyanın korkusu dolu Hayatın yolculuk ve savaşlarla... Çok seveceksin ey oğul... Çok öleceksin ey oğul... Unutulan bütün topraklara aşık olacaksın.. Yenilen krallar gibi geri döneceksin.. Hayatınla, ey oğul, kadının.. Gözleri, suphanallah tapılacak cinsten Ağzı..bir salkım üzüm gibi resmedilmiş Gülücüğü, gül musikisi Ancak senin gökyüzün bulutlu.. Ve yolların... bir kapalı... bir kapalı ki sorma Ey oğul... kalbinin aşkıdır bu Kasrın kulesinde uyuyan Büyük bir kasır bu ey oğul Köpekleri ve askerleri dilsiz Kalbin sultanıysa içinde uyuyor.. Kim girecek kaybolan taşlarından.. Kim tutacak ellerini kucağından... Surlara gömülen gözbebeklerini Tırnaklarını kim çözecek belinden Ey oğul... Kaybolan... kaybolan... kaybolan Birçok yıldız... görüyorum Ancak bir okumaya başlasam Fincanı tıpkı senin fincanına benziyor Aynısı bilsen ey oğul Hüznü senin hüznün aynısı Kaderleriniz bir... yürüdüğü yol aynı Aşk dolu hançerin keskin ağzında Gölgesi bir sedef gibi Gölgesi dizili hüzün gibi Kaderiniz aynı uykuya dalmış Denizde aşkınız kopan dalgalarda Parçalanarak... milyonlarca defa... Yenilen krallar gibi geri dönerek... Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Ellerime Sığmayan :: Metin Fındıkçı Kırık bir testidir eşikte duran. Ovaya yayılan acı bir sudur. Oysa sığmaz gecenin gözleri yanan mumlara, ellerime sığmaz bir yara içinde büyüyorum akan suyun tadı kaplanın gözlerinde durur gitgide organlarıma karışıyor talan edildikçe kadim yerler. Mumlarda tükenen gecenin gözlerine bakıyorum sen büyüyen bir fısıltıyla çıkıyorsun geceden gündüze dağılan nar tanelerini örtüyorsun karanlıktan aydınlığa açılıyorsun. Çocuk giysiler içinde mavi bir gecede ağaç dibinde telaşlı bir karınca yuvasında koyu ve diri kokunu duyuyorum. Ellerimde suyun asi yüzü kınında terli bir bıçak. Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Düş ve Kudret :: Metin Fındıkçı Yansıyan kandil yangını Uzak karanlığın kayganlığında, provasız Cambuğusuna çizilir iki kalbin arasına düşen bıçak. Kalbim parçalanmış mimoza Taşların takasında unutulan Yıllar sonra ilk neyi sormalıyım sana! Kendi ışığına doğru uçar aşk. "İki nehir ki bacakların" Kendi kuytusuna çekilmiş renksiz, Birçok beklentiye yenik bakıyorum suyuna Bir kasrın taşlarındaki hüzün eskisiyle Bozulsaydı. Aynasına bakıp kirlettiğimiz suyun büyüsü Bozulurdu, İki çıplak ten arasında Hazır kopmak üzreyken fırtına. İşte çıplaksın ve gizler yaşıyor bedeninde. Link to post Sitelerde Paylaş
Seyircin 0 Aralık 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 11, 2009 gönderildi Kimim Ben? :: Carl Sandburg Başım yıldızlarla çarpışır Ayaklarım dağların doruklarındadır Evrensel yaşamın kıyılarında, Derin vadilerinde gezinir parmak uçlarım Derinlere, yaşamın asli özüne iskandil eder ellerim Mukadderatın çakıl taşlarıyla oynarım. Binlerce kez cehennemlere gidip döndüm Cennetin her köşesini tanırım, Tanrıyla düşüp kalktığımdan. Kanla su gibi oynar, dehşete şapka çıkarttırırım. Aşinayım çoktan güzelliği yakalamanın tutkusuna Dahası "uzak dur" diye yasaklanan her şeyin tümüne İnsanoğlunun müthiş isyanına. Benim adım gerçektir; Ben evrenin ele geçirilmez tek esiriyim. Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 12, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 12, 2009 gönderildi HAYKIRAN BEN DEĞİLİM Haykıran ben değilim, yer gümbürdüyor, Dikkat et, dikkat, çünkü çıldırdı şeytan, Uzan kaynakların duru dibine, Yapış pencere camına, Gizlen elmasların ışıltısı ardına, Taşlar altında böcekler arasına, Gizle kendini sıcak ekmek içinde, Sen yoksul, sen. Yeni sağanaklarla süzül toprağa - Boşuna yıkanıyorsun kendi içinde, Yalnız başka suda yıkayabilirsin yüzünü, Bir çim yapracığında minik bir uç ol Daha büyük olacaksın bu dünya ekseninden. Hey, makineler, kuşlar, yapraklar, yıldızlar! Kısır anamız çocuk için yakarıyor. Dostum, değerli, sevgili dostum, İster korkunç, ister olağanüstü, Haykıran ben değilim, yer gümbürdüyor. Attila Jozsef Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 12, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 12, 2009 gönderildi TERTEMİZ YÜREK Ne anam var, ne babam. Ne yurdum var, ne tanrım. Ne beşiğim var, ne kefenim. Ne sevgilim, ne aşkım, ne evim barkım. Tam üç gün var açım, komadım ağzıma bir lokma. Veririm ömrümün yirmi yılını, gücümü kuvvetimi, varımı yoğumu. Kim alacak onları? Hiç kimse. Şeytan isteyecek onları benden. Bu tertemiz yüreği, bu iyi kalbi Ne diye çalıp öldürmemeli? Alacaklar gelip bir gün beni, koyacaklar kutsal, karanlık toprağa. Gelecek bir ot uzanacak alacak şu güzelim yüreğimden gücümü. Attila Jozsef Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 12, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 12, 2009 gönderildi MERHABA CANIM ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri de çok severiz hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamıyacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve bir gün elbette zeki müreni seviceksiniz (zeki müreni seviniz) Arkadaş Zekai Özger Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 12, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 12, 2009 gönderildi YORGUN DEĞİLİM Yorgun değilim, seni beklemekten,seni düşlemekten,geçen günlerden, yeniden başlasam da bir başka yenilgiye. Yorgun değilim, ne aşktan,ne dostluktan,ne de ölümden, geceye gözlerimi açarak bakıyorum. Yorgun değilim, ne acıdan,ne umuttan,ne de korkudan, sonbaharla birlikte kazıya başlıyorum. Yorgun değilim, ne geçmişten,ne şimdiden,ne de gelecekten; bir yanlızlığım vardı,gittikçe aşıyorum. Özdemir İnce Link to post Sitelerde Paylaş
insanemektir 0 Aralık 12, 2009 gönderildi Raporla Share Aralık 12, 2009 gönderildi (düzenlendi) ANAYASASI İNSANIN Paul Eluard için yazılmıştır Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın: Savaşlara yoksulluklara Ve binbir belaya karşın İlle de yaşayacaksın! Us yasası bu insanın: Suyu şavka döndürüp Düşü gerçeğe çevirip Düşmanı dost kılacaksın! Anayasası bu insanın Emekleyen çocuktan Uzayda koşana dek Yürürlükte her zaman Can Yücel Aralık 12, 2009 tarihinde insanemektir tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts