Jump to content

Ordu ile sivil siyaset neden karşı karşıya.


Recommended Posts

Türkiye siyasetinde 1950 lerden beri CHP hep aynı taktiği uygulamıştır.

Aman ha bana oy verin yoksa Türkiye ye faşizm gelir, dinci gelir, komünist gelir vs vs. 1950 lerden beri bu öcü politikacını kimse yutmuyor ki CHP yi iktidara getirmiyor. CHP yönetimlerinin demokrat olacağının kanıtı nedir? Vee dikkatli bakılırsa zaten CHP iktidarda olmasa bile, Devlet kadroları ve ordu ile yönetim dizginlerini hep ellerinde tutmuşlardır.

Türkiye demokrasisinin dinci faşist iktidarla mücadelesini CHP yürütmüyor. CHP kendi iktidar mücadelesini yürütüyor. Kendi iktidar mücadelesinde ise öcü taktiğini uyguluyor. Bu taktiği yiyen var yemiyen var. Büyük kitleler yemiyor ki oy vermiyorlar. Geleneksel sol ise CHP nin kuyruğuna takılmaktan başka bir çıkış yolu göremiyorlar. Şimdilerde Barış ve Demokrasi Partisine çağrılar devam ediyor. Bu parti ile de Türkiye solunu kürtlerin peşine takmayı düşünüyorlar her halde.

Türkiye solu kendi gücü ile örgütlenmeli, işçi, köylü, aydın tüm emekçi kesimleri çatısı altında birleştirmeli, Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm yolunda ilerlemelidir. Bugün, Türkiye'de böyle bir parti boşluğu vardır. Zaten böyle bir parti kurulup gelişmeye başladığı zaman, CHP si SHP si Akı karası, yerlisi yabancısı bir olup yolunu kesmeğe çalışıyorlar.

80 küsür yıllık TC de tüm siyasi akımların iktidarını gördük. Yok birbirlerinden farkı. Neoliberalizmin ve globalizmin inisiyatifinden bağımsız hareket edebilecek parti yok.

Bahsettiğim doğrultudaki bir partiyi yaşatmayan bir Türkiye dincisinden ırkcısına, yerlisinden globaline her türlü melanetten başını kaldıramayacaktır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 67
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sevgili ERCUMENT görüyorum ki fena değilsin.

Liberalizm ve Neoliberalizm devleti dışlıyor. Neden dışladığın Astur'a sor. Veya onlarla olan tartışmalarımıza göz at.

Dünyada serbest piyasa diye bir şey kalmadı ki, serbest rekabet kalmadı ki. Neoliberallerimiz rekabetin kendileri için dezavantaj olduklarının bilincine vardılar. Birbirleriyle rakip olmak yerine ortak olmanın, sermayelerini birleştirmenin, tekel olmanın, kartel olmanın avantajlarının farkına vardılar. Piyasa serbest olsaydı eğer, yerli sanayimizi kurmamızın önünde hiçbir engel olmazdı. Tolonbeg güzel yazıyor biraz da onun söylediklerine kulak ver. Bir sermaye grubu tekel haline geldikten sonra hiç kendilerine rakıp olacak yeni sermaye birikmelerine fırsat verir mi? Siyaset ve hukuğun sermaye grupları karşısında, tarafsız kaldığını mı zannediyorsun? Uzan grubuna nasıl piyasadan sildiler, Doğan grubuna nasıl astronomik cezalar geliyor. Biraz piyasaya bak siyaset hangi sermaye gruplarının önünü açıyor hangilerini tıkıyor görmeğe çalış.

Liberal dediğin devletlerin ayakta kalması, geri kalmış veya gelişmekte olan devletlerin yıkılması pahasına olmaktadır. Devletlerin de piyasası vardır. Bazı devletler yıkılıp parçalanıyor, bazıları bu yıkımdan nemalanıyor. Üstelik başta da söylediğim gibi neoliberalizm devleti dışlıyor daha geniş bir coğrafyada daha geniş pazarlar istiyor. Neoliberalizm devletlerin kendi halkına karşı korumacı politikalarını karşı çıkıyor. Artık devletlerin de üstünde şirketler var. Devletlerin politikasını şirketlerin çıkarları belirliyor. Nemalanan devletlerin ayakta kalması onların haklı olduğunu göstermez. Güçlü olduğunu gösterir. Güçlülük her zaman haklılık demek değildir.

Sevgiler.

Kimse rakibi olsun istemez ama rakip doğar.

Zatende doğuyor.

Kazanç azalınca rakipler azalır

Kazanç artmaya başlayınca rakipler artar.

Hem kazançlı hemde rakipsiz olabilmen için ürününün bilgisine başkalarının ulaşamamsı gerekir.

Yada çok hızlı olup ilerde gitmelisin devamlı.

Uzan grubu tüm ihtiyacı olan teknolojiyi ve ürünleri serbest piyasadan aldı.

Ama kendileri siyasallaşıp kendi ülkesinde serbest piyasaya karşı olmaya çalıştı.

İhtiyacın olan ürünleri serbest piyasadan alırda

Siyasi gücünün olduğu yerlerde serbest piyasayı engelleyip rakipsiz kalmaya çalışırsan.

ozaman başka siyasi güçlerde sana engel olur.

Hem uzan motorolayı çarpmıştı.

Amerikada şirket çarpıp ta ülkene kaçıp ulusalcı ayaklarına girmek varmı

Adamı böyle uzatırlar işte.

Devlet dediğin böyle olmalı.

Liberallerinde devlete ihtiyacı var.

Ama liberalizme göre şekillenmiş devlete.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunca yaşananlara rağmen meseleyi hala sivil siyasetle ordu arasında görmenin mantığını anlamak mümkün değil. Tüm olay, dinci faşizm ile demokrasi arasındadır.

Siz buradakilerin ya da bazı çakma sosyalist partilerin yaklaşımına aldanmayın.

Dün bir toplantıdaydım, farklı sosyalist görüşlerden birçok arkadaşla sohbetlerimiz oldu.

Hemen hemen tamamına yakını siyasi iktidarı adım adım demokrasiyi kaldıran, kanunsuzluğu yerleştiren, komplolarla kendinden olmayan kurumları sindirmeye çalışan bir yapı olarak görüyor ve sonuçta ABD hükmü altında bir dinci faşist rejime doğru gidildiği teşhisinde bulunuyor. Bunların kimisi ÖDP'li, kimisi TKP'li, kimisi SHP'li, kimisi de bağımsız.

Hiçbiri buradakiler gibi saçmalamıyor. Hepsi iktidar eliyle büyük bir tasfiye harekatının yürütülmekte olduğunu görebiliyorlar. Bunun ABD projesi olduğunu, buna karşı direnmek gerektiğini, ordu ve yargıyı da ele geçirmelerinden sonra artık bunların tutulamayacağını söylüyorlar.

Demokrasi, bu dinci faşist iktidara karşı direniyor. Ama gün geçtikçe güç kaybediyor, tükenmek üzere.

Bakın TİB'in başındaki adam hala görevde. Yasalara karşı hareket ediyor ama başbakana hizmet ettiği için tutuluyor. 70.000 kişiyi yasadışı olarak dinliyor bu iktidar. Bu 70.000 kişinin görüştüğü insanları da dahil ettiğinizde yaklaşık 500.000 insanın özel hayatına giriyor. Hangi demokratik ülkede böyle birşey var?

Basın susturuluyor, tek ses haline getirilmek isteniyor. İlerde beğenmediğimiz Doğan yayın grubunu çok arayabiliriz bu gidişle. İnsanlar bir telefon görüşmesi nedeniyle tutuklanabiliyor, aylarca hapis yatıyor.

Bunu darbe dönemlerinde dahi yaşamadı bu ülke. Darbe dönemlerinde bu kadar korku duyulmadı. İnsanlar birbirleriyle konuşmaktan çekiniyor. Telefonlarda konuşurken sözcüklere dikkat etmek zorunda kalıyor.

Tekel işçilerine kanalizasyondan çekilmiş suyu fışkırtıyorlar. Bu cesaret siyasi iktidardan geliyor.

İstifa edecek milletvekillerinin kameraya alınmış görüntülerini basına servis yapıyorlar.

Adama komplo kurup yol kesmişler. Ve kameraya almışlar. Türkiye bunları yaşıyor.

Ve kedi iyice köşeye sıkıştırıldı artık.

Tahrikler, baskılar, tacizler dayanılmaz hale geldi.

Bir darbe olursa artık, darbecileri alkışlamayacağım ama eleştirmeyeceğim de.

Bir tarafın dinciler olduğu apaçık ortada.

Ama bu tespit yeterli değil ayrıca çözümde üretmiyor.

Dincilerle batı nasıl oluyorda müttefik oluyorlar.

Neden hedefi batılaşmak olan kesim ortak düşman pozisyonuna düşüyor.

müttefikliklerinden dolayı güçlü oluyorlar.

Hem inanç olarak bukadar zıt iki inanaç müttefik oluyor.

Batılılaşmak amacında olan kesime karşı.

Bu iki gücü ayırmanın yolu yokmu?

Yada güçlerden biriyle düşmanlığa sebep olacak nedenleri ortadan kaldırmanın bir yolu.

Yada her ikisiylede.

Ayrıca batılılaşmak hedefinde olanlar neden bu kadar güçsüzleşiyorlar.Güçsüzler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ERCUMENT

Uzan grubu tüm ihtiyacı olan teknolojiyi ve ürünleri serbest piyasadan aldı.

Ama kendileri siyasallaşıp kendi ülkesinde serbest piyasaya karşı olmaya çalıştı.

İhtiyacın olan ürünleri serbest piyasadan alırda

Siyasi gücünün olduğu yerlerde serbest piyasayı engelleyip rakipsiz kalmaya çalışırsan.

ozaman başka siyasi güçlerde sana engel olur.

Hem uzan motorolayı çarpmıştı.

Amerikada şirket çarpıp ta ülkene kaçıp ulusalcı ayaklarına girmek varmı

Adamı böyle uzatırlar işte.

Devlet dediğin böyle olmalı.

Liberallerinde devlete ihtiyacı var.

Ama liberalizme göre şekillenmiş devlete.

Şu iki paragraftaki çelişkiyi görebilirsen sana tam not vereceğim.

Bir de başta savundukların ile bu görüşlerini karşılaştır.

Neyi savunuyorsun? Kimden yanasın?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ERCUMENT

Şu iki paragraftaki çelişkiyi görebilirsen sana tam not vereceğim.

Bir de başta savundukların ile bu görüşlerini karşılaştır.

Neyi savunuyorsun? Kimden yanasın?

Sevgiler.

Bir taraftan olmak yerine önce gerçeği görmeye çalışıyorum.soyut bir gerçeği değil ..sadece var olan yaşanan bir gerçeği.

liberallerinde devlete ihtiyacı vardır. Hemde siyasi güçlü devlete.

Anlaşmalara uymayan ,yamuk yapan biri dünyanın öbür ucunada kaçsa kulağından tutup hakkını alabailecek bir devlete.

Anlaşmaları koruyacak devlete ihtiyacı vardır. dünyanın öbür ucundaki devlette bu durumda anlaşmaları dikkate almak zorunda kalır.

Almazsa güven kalmaz o devlete.İtibarı düşer.

Böyle bir devletle ticari her ilişkide 4 defa düşünülmeye başlanır.

Başka kötü sonuçlarda doğar.

Liberallerinde güçlü devlete ihtiyacı vardır.

Mesela Tayyip Erdoğanda gitti Libyaya, Türk müteahhitlerin alacağını o ülkeden aldı.

Uluslar arası iş yapacak kapasitesi ve ürünü olan şirketler önlerinde siyasi engeller olsun istemezler.

Bu tür şirketlerin etkin olduğu ülkelerde, siyasi engel çıkaranlarla mücadele eder.

Dünyada bu mücadele çok çetin geçmektedir.

Ekonominin önüne güç ve siyasetle emgel çıkaranlarla güç ve siyasetlede mücadele edilmektedir.

Bu mücadelelerden biriside İrana uygulanan ambargodur. ve İranla yapılan mücadeledir.

İran yönetimi kendi ülkesindeki ticarete siyasi engeller çıkardığı için onun serbest piyasadan faydalanması siyasi yöntemlerle engellenmekte.

Saddam arap milliyetciliğini yayıp hayata geçirmeye başlayınca petrol üzerinde siyasi güç sahibi olacağından dolayı yok edildi.

SSCB de ekonomiye siyasi engeller çıkaran bir yapıdaydı.Mücadele edildi.

Ekonomiye siyasi engeller çıkaranlar hep yok edildi.

O devletler demokratik değillerdi zaten olamazdıda.

Ayrıca zaten teknolojik olarakta geri kalıyorlar.

Kendi halklarında da homurtular fazla oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmadı ERCÜMENT

Hak aramaya yer bırakmadın. Güçlünün güçsüzü ezmesini doğal karşıladın.

Kendi halkının çıkarlarına, kendi sınırları içindeki yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip çıkmaya çalışan devletlere bu olanağı vermedin.

Hep en üstteki en güçlü ve en zengin tabakaları korudun ve onların çıkarlarını ön planda tuttun.

Ortada kendi devletin diye bir şey kalmadı.

Verdiğin örneklerde görüldüğü gibi devlet şirketlerin çıkarlarını koruyor, sınırları içindeki halkın çıkarlarını değil.

Liberalizmin balonunu patlatan deneyi izlemedin mi?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmadı ERCÜMENT

Hak aramaya yer bırakmadın. Güçlünün güçsüzü ezmesini doğal karşıladın.

Kendi halkının çıkarlarına, kendi sınırları içindeki yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip çıkmaya çalışan devletlere bu olanağı vermedin.

Hep en üstteki en güçlü ve en zengin tabakaları korudun ve onların çıkarlarını ön planda tuttun.

Ortada kendi devletin diye bir şey kalmadı.

Verdiğin örneklerde görüldüğü gibi devlet şirketlerin çıkarlarını koruyor, sınırları içindeki halkın çıkarlarını değil.

Liberalizmin balonunu patlatan deneyi izlemedin mi?

Sevgiler.

Liberalizm iyi ve kötü haliyle bu ve sosyalizmden bu haliyle de daha iyi.

Çünkü sosyalizmde 7 milyara dayanmış dünya nüfusu için gerekli olan şeyler anlamsızlaşır.

Ayrıca manevi olarakda insana ters düşer, boğar.

Çalışmak, üretmek, gelişmek, verimli olmak, daha iyi olmak,başarılı olmak,kazanmak,en iyi olmak gibi şeyler sosyalizmde anlamsızlaşır.

Anlamsızlaşıncada değerlendirme de ortadan kalkar.

Gelişme olmazsa milyonluk şehirlerin ihtiyaçlarını karşılayamazsın.

Her ferdin tüm toplum için çalışmasını beklemek gibi bir durum doğar.

Buda zaten yukarda saydığım şeylerin anlamsızlaşması demektir.

Birey özgürlüğü de anlamsızlaşırki

Buda yaratıcılığı öldürür.

Herşeyi tüm toplum için yapmak değeri kalırki bu bilinç ancak çok özel durumlarda insanlardan beklenmeli.

Tüm toplum için doğru olanı yapmayı

Bunu bırak nomal fertlerden beklemeyiki zaten tüm fertlerin bukadar bilinç ve duygu içinde olması imkansız.

Çok özel insanlar bile başaramaz.

Toplum için en doğru şey nedir.?

Buna ancak toplumun üstünde bir kurum karar verebilir.

Oldumu insanlar ne yaptığını bilmeyen birer makine.

Daha iyisini yapmak,üretmek, gelişmek gibi kavramlar anlamsızlaştığından dolayı

teknoloji ve ürünler gelişmez.

Gelişmeyince artan nüfusun ihtiyaçları karşılanamaz

Sistem köhneleşir

Yeni kurulacak sistemde eskinin ele geçirilen ganimetleride tükenmeye başlayınca

Eski sitemden kalan değerlerde unutulmaya başladıkca.

Fakirlik ve anlamsızlık diz boyu olmaya başlar.

Halbuki serbest ekonomide herşey hızla geliştiğinden artan nüfusun ihtiyaçları ancak bu şekilde karşılanır.

Değerlendirebiliyorsan maden denen şeyin bir anlamı vardır.

Değerlendirebilende bırak değerlendisin.

Yerin altında olupta üstünde bin yıl oturulsa ne olurki.

Madeni kim nekadar değerlendirbiliyorsa okadar değerlendirir.

Madenler milli iken halkın bundan dahamı fazla yararlandığını sanıyorsun.

Girişim sahibi işletmeciler maden konusunda devlet memurları kadarda mı millete faydası olmuyormuş.

senin devlet memurların falan nerde. Şu bizim devlet memurlarından ve kurumlarından bahsediyorsun heralde.

Bu işler devletin elinde olunca dahamı faydalı oluyormuş.

Halk derken sanki tanrısal gücü varda birileri bu gücü elinden alıyormuş gibi söylüyorsun.

Şu bilgisayarın üretilmesimi daha harika yoksa bunu benim kullanmammı.

Yada bindiğim arabanın

Yada uzaklara çok yük taşıyabilen gemileri uçakların.

Bunlardan herkes doğrudan yada dolaylı olarak faydalanıyor.

Ayrıca serbest ekonomi müdehale edilmezse herkese şu ana kadarki tüm sistemlerden daha çok hak,hukuk, imkan vermiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ERCÜMENT öyle tahmin ediyorum ki. Geçimini kendi emeğinle sağlamıyorsun.

Hele asgari ücretle günde 10-12 saat çalışmak zorunda kal.

Hele Ana-baba vesayetinden çık, kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalış, çalışabilir durumda ol ve çalışacak iş bulama.

Bak bakalım içinde bulunduğun durumdakilere liberalizm ne vaadediyor, ne veriyor? sosyalizm ne?

Birisi bu ülkenin %80i aptaldır diyor ve sen alınmıyorsan kendini %20 lik grupta gördüğün içindir. Tabi gerçekten %20 lik grupta olmak başka, %80 lik grupta olup, %20 lik grupta olduğunu zannetmek başka şeydir.

Birincisi gerçek, ikincisi bu istatistiğin doğru olduğunu gösteriyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazının tamamını çok beğendim Ercüment, ellerine sağlık.

Ben sadece şu tespitinle ilgili bir yorum yapmak istiyorum:

"Halk derken sanki tanrısal gücü varda birileri bu gücü elinden alıyormuş gibi söylüyorsun.

Şu bilgisayarın üretilmesimi daha harika yoksa bunu benim kullanmammı.

Yada bindiğim arabanın

Yada uzaklara çok yük taşıyabilen gemileri uçakların.

Bunlardan herkes doğrudan yada dolaylı olarak faydalanıyor."

Aynen dediğin gibi bu "halk" sözcüğü, bizim ortodoks marksistlerimizin gözünde dokunulmazlığı olan kutsal bir imge,

adeta bir tanrı gibidir. Halk denince akan sular durur, halk nedir, kimlerden oluşur, neye muktedirdir diye sorduğunda kızıl oklar birden üzerine çevrilir ve linç edilirsin. Kısacası halkı eleştirmene izin verilmez, o herşeyin üzerindedir.

İslamcıların mazlum edebiyatından özünde hiçbir farklı olmayan bu klasik halk retoriğinin belkemiğini, onlar için kurtarılmayı bekleyen mağdurlar/masumlar yığınının masalsı bir tasviri oluşturur. Bugün devletin tepesismnde oturanlar sanki halkın içinden değil de uzaydan gelmişlercesine yapay bir sömürücü - egemen ve mağdur- sömürülen sınıf çelişkisi yaratılır ve devletle halk arasında bir antagonizma örülür. Hakların her zaman ödevlerle birlikte var olduklarını bu dogmatiklere asla anlatamazsınız; onlara göre devlet, sanki sonsuz kaynaklara sahipmiş gibi, her daim ve karşılıksız halkın karnını doyurmak, ona iş temin etmek, barınak sağlamakla mükelleftir. Hiçbir kendiliğinden girşim iradesi göstermeyen, tembel, uyuşuk, cahil ve kaotik bu halk kitlesinin, geometrik artış gösteren nüsufuyla birlikre dev bir asalaklar kümesine dönüşmekte olduğu, ülke zenginliğinin bu parazit yaşam tarzıyla soyulup soğana çevrildiğini söylediğiniz zaman halk düşmanı ilan edilirsiniz. Eğitimsiz işgücünün, okumamış cahil bir amelenin sadece kas gücüyle oldukça önemsiz bir üretici güç olduğunu bu aymazlara anlatmanın olanağı yoktur. Ekonomide zenginliğin bilim ve teknolojiyle yaratıldığını, taş devrinden yaşayan bu cahillere anlatamazsınız.

Kupkuru bir duygu sömürüsü, ajite edici sloganlar ve yalan yanlış sözümona bilimsel ekonomik tahliller ardında saklanan gerçek, yaşama taban tabana zıt bir dünya kavrayışıdır. Sömürüldüklerini iddia ettikleri kitlenin, teknoloji ve girişimle yaratılmış olan dünya zenginlikleri sömürmekten başka bir işlevi olmayan asalaklar sınıfının ta kendisi olduğu gerçeğinin üzeri örtülmektedir. Bu paranoytak dünya görüşünü savunanların, çağdaş ve evrensel değerlerden ve bilimin egemen kılınmasından söz etmemeleri de onların sisli dimağlarının bir başka dışavurumudur. Ülkemizdeki gibi aşırı uçlarda yaşayan bir toplumda, bu mazlum demogojisinin esas itibariyle din ilkelliğinden hiçbir farkının olmadığının altını çizmek aydınlık yarınlara özlem duyan herkesin görevidir.

tarihinde MrGuitar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Vah sevgili MrGuitar; ERCUMENT'te hitap edip bana giydirmeğe çalışıyorsun.

Halk'a işçiyi de patronu da, Ağa yı da marabayı da, Yöneteni ve yönetileni de dahil edersen, halk dediğin şey ne bokuma yarar. Sınıfsız imtiyazsız toplumuz, hepimiz halkız demekle bir yere varılır mı?

Hadi sen bir halk tarifi yap ta görelim.

Benimle neyi tartışmak istiyorsan dolaylı, dolambaçlı yollarda laf sokuşturma. Aç bir başlık davet et.

Şu iletindeki çelişkileri kendin görmeğe çalış, ben göstersem yüzün kızarır.

İşçiyi yücelten yok. İşçi ne ise odur. yapan yaratan, değerini bilirsin, bilmezsin, bilmezsen gözüne sokarım.

Eğitimsiz işgücünün, okumamış cahil bir amelenin sadece kas gücüyle oldukça önemsiz bir üretici güç olduğunu bu aymazlara anlatmanın olanağı yoktur.

Yalnızca bu cümleni sana yalatırım. Sen kendini ne .... sanıyorsun. Eğitimsizde olsa (hoş bu eğitimsizlik senin yüz karan) onlarda senin gibi insan.

Önce sen kendi zavallılığını gör.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee,

Sevgili Drekinci ,Nesin evet dediki bu ülkenin % 70 i abtaldir.

Altal dedikleride islamcilardi bu sözleri söyledigi siralarda.

Aradan yillar gecti,birde ne görelim,araliksiz hakarat ettigi islamcilari övmeye baslamazmi,öldügünde inanmis Araplasmis olarak gömüldü.

Oglu Alide babasinin yolundan yürüyor.

Sanirim Nesinlerin ROTASINI deyistiren islamcilarin parasidir.

Halbuki müslümanlarin ulu kisilerinin cogu ölürken inancsiz gitmislerdir.

Bunlardan biri Ibni Sinadir.

Ibni-Sinanin pirleri Yunanli filosoflardi.

Ankarada SAGGALLI biri dini imani bütün kendince.

Bir hastane aciyor adini Ibni- Sina koyuyor.

Buda gösteriyorki insanlarimiz ras gele bir seyi tutuyor.

Ama ne olursa olsun,yeterki elinde birsey olsun.

Buda gösteriyorki insanlarimiz daha KARPUZ olamamislar,KELEKLIGDE BER DEVAM.

Orgeneralin biri gidiyor FALCIYA soruyor.

Ben genel kurmay baskani olacakmiyim?:-)))))))).

Falcida bir televizyona ciktiginda konu geldiginde söyle dedi.

Orgeneralin biri gelip bana dediki,bir bak bakalim,genel kurmay baskani olabilecekmiyim :-))))))).

Bizde siradan vatandaslara kiziyoruz.

Bu neyi gösteriyor?

ADAM GIBI ADAM , YETISTIREMIYORUZ.

Emmeeeee,atmaya sira geldimi,VALLAH MANGALLARDA KÜL GOMAYIH.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili tolonbeg Aziz Nesin hakkındaki iddiaların palavradan öte bir şey değil. Aziz Nesin sağlığında demiştir ki beni dindar görürseniz bilin ki bunamışım. Üstelik hangi bilgiye dayanarak araplaşmış olarak gömüldü diyerek iftira atıyorsun. Hiçbir dinsel ritüeli kabul etmediği gibi mezarı da yoktur.

İnsanları değerlendirmedeki kriterlerin tam da kendini yansıtıyor.

Artık kim karpuz kim kelek kendin karar ver.

Bir zamanlar Kars'ın merkezinde azeriler ağırlıkta idi. Köylerinde ise kürtler. Kürtler tarım ve hayvancılıktan elde ettikleri ürünleri Kars'ın merkezine gelip satarlar ve her satışta kazık yerler. Yağı, peyniri, yapağısı hep azeriler tarafında ucuza kapatılır. Bu kazıklanmayı gören kürt'ün biri, bu kez de ben kazıklayayım diyerek tenekenin yarısını bok doldurur ve üstüne de iki parmak yağ koyarak pazara getirir. Satmak istediği azeri tüccar yağı üst'ten tadına bakmak için parmaklar. Parmaklarken kürt "efendi fazla kurcalama bokunu çıkarırsın" diye uyarır. Ama bizim azeri yağın tadını mahsus beğenmez biraz daha derinden almak ister. Parmağını biraz daha derine daldırınca yağın altından bok çıkar. Kürt hemen atılır. "Ben demedim mi kurcalama bokunu çıkarırsın" diye.

Şimdi sen de bu Aziz Nesin hikayesi ile olayın bokunu çıkardın.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vah sevgili MrGuitar; ERCUMENT'te hitap edip bana giydirmeğe çalışıyorsun.

Sana giydirilecek tek şey olsa olsa bir deli gömleğidir. Seni dikkate aldığımı da nereden çıkardın. Yazdıklarını okumuyorum bile. Ucube fikirlere harcayacak zamanım yok çünkü. Dolayısıyla seni muhatap bile almıyorum; Ercüment kardeşimizin yazısı gerçekten de güzeldi, ben gerçeği söyleyeni, doğru yolu göstereni her zaman onurlandırırım. Bu benim dünya görüşümün ve insani değerlerimin gereğidir. Ercüment gibi aydın insanların yazılarını daha çok görmek istiyorum; karanlıkları yok etmeye azmettim çünkü! Senin bunları anlamanı zaten beklemiyorum.

Halk'a işçiyi de patronu da, Ağa yı da marabayı da, Yöneteni ve yönetileni de dahil edersen, halk dediğin şey ne bokuma yarar. Sınıfsız imtiyazsız toplumuz, hepimiz halkız demekle bir yere varılır mı? Hadi sen bir halk tarifi yap ta görelim.

Benimle neyi tartışmak istiyorsan dolaylı, dolambaçlı yollarda laf sokuşturma.

Asıl sen şimdi Atatürk'ün sözünü araya sıkıştırarak, dolaylı olarak ne söylemeye çalışıyorsun Drekinci? Laf sokuşturan kim burada ha? İmtiyazsız, sınıfsız bir toplum, özel mülkiyeti ortadan kaldırarak değil, anayasal haklar ve özgürlükler herkese eşit kılınarak sağlanır. Bu anlamda senin var gibi göstermeye çalıştığın bir sınıf ayrımı gerçekte yoktur. Yukarda alıntıladığın sözün sahibi, ülkemizi uygar bir hukuk devletinin egemenliğine kavuşturmuş, devrimleriyle çağdaş insanın yaratılması yolunda büyük ilerlemeler kaydetmiş bir devrimcidir. Sizlerin mistik determinizmizle tarihten ve de işçi sınıfından bekleyegeldiğiniz dönüşümü, o kendi iradesiyle yapmıştır. Hasetiniz nedeni de budur. Bimiyoruz sanmayın. Ucubelerin erdeme çamur atma kavgası her zaman var olmuştur; cehalet ortadan kaldırılıp gerçekten insanlaştığımız zaman, işte ancak o zaman gerçek uygarlıklara adım atabilir olacağız. Bunun için de öncelikle sizler gibi dogmatiklerin tarihe gömülmesi şarttır.

Şu iletindeki çelişkileri kendin görmeğe çalış, ben göstersem yüzün kızarır.

Drekinci, bana maval okuma kardeşim. Biz de biraz çakarız senin o marksizm dediğin şeyden, sanma ki bu yollardan geçmedik. Türkiye'de marksist geçinenlerin ezici çoğunluğu köylü zihniyetli kara cahillerdir; sizlerin bu işçi ve halk aşıklığınızın altında yatan şey, kesinlikle bilgi ve bilim değil, feodal bağlarınızdan arınamamış, kent kültürünü benimseyememiş zavallı köylüler oluşunuzdur. Ben sizin ruhunuzu bilirim allahın köylüleri! Bana çelişki göstereceğine, forumda yazılan onca başlığı aç da oku, kendini birazcık eğit artık; taş devrinde yaşımıyoruz.

İşçiyi yücelten yok. İşçi ne ise odur. yapan yaratan, değerini bilirsin, bilmezsin, bilmezsen gözüne sokarım.

İşçi sınıfını yücelten yokmuş... Tersine sizin tek yaptığınız cahil kitleye kuyrukçuluktur!

İşçi sınıfının kahraman avukatı:

Senin o taşkafana kaba kuvvetle ekonomik anlamda dikkate alınabilir "değer" üretilemeyeceğini nasıl sokacağız ha? Girişimcinin imalat teknolojisi, makinesi, alet-edevaı olmadan senin o yüce işçin kas gücüyle neyi üretip de ortaya koyabilir? Şu uçuk satırları yazdığın bilgisayarını hangi işçi icat etti? Sen "değerin üretilmesi sürecini" tüm diğer altyapı faktörlerinden soyutlayıp tek başına işçinin kas gücüne dayandırabileğini mi sanıyorsun yoksa? Sen bir ekonomi cahilisin Drekinci, bu yaştan sonra da iflah olmazsın. Yine de belirtmeden geçmeyelim, bu satırları okuyacak insanları bilgilendirelim. Ekonomide zenginlik ve değer, atıl haldeki hammadde ve kaynakların KNOW-HOW sayesinde işlenerek metaya dönüştürülmesi sonusu varlıklarını ihdas ederler. İmalat bilgi ve teknolojisi, emeğin üretkenliğini sağlayan biricik olgudur. Bu teknoloji ve girişimcinin üretim planı olmadan, senin o muhterem işçi kaba kuvvetiyle asla değer üretemez. Kas gücü eşekte de var Dreiknci. Üstüne biner tepiklersin, sana sunacağı hizmet birkaç km ötedeki köyüne seni ulaştırmaktan ibarettir. Bizi gelişmiş ülkeler sömürmüyor, biz onları sömürüyoruz! Adamların kafayı işleterek tesis ettikleri o devasa imalat teknolojisini sömürüyoruz, üstelik bilime en ufak bir katkımız dahi yok. Bize teknolojiyi parayla satmaktan vazgeçtikleri gün, bırak şu elinin altındaki bilgisayarı ve cep telefonlarını kıçımıza giyecek pantolon dahi bulamayacağız. Senin işçinin neyi var ki sömürülecek ha? Tıpkı kendi babasından gördüğü gibi peydahladığı 5-10 tane çocuğundan ve kıçındaki bir karış boktan başka sömürülecek nesi var işçinin? Ankara'da bir tekel işçisi Bakan'a bağırıyor: "4 tane çocuğum var! Açız!" Ulan bana mı sordun dört çocuğu yaparken! O dört çocuğu yaparken nasıl bakacağım diye düşündün mü? Sen o kadar çocuğu benim vergilerimle geçinsin diye mi peydahladın! Asalak çapulcular! 1.5 milyar maaş + SSK bile size fazladır! Size insan denilir mi? Cahil ucubeler!

Yalnızca bu cümleni sana yalatırım. Sen kendini ne .... sanıyorsun. Eğitimsizde olsa (hoş bu eğitimsizlik senin yüz karan) onlarda senin gibi insan.

Sanrıların yüzüne vurulunca, kafanda yarattığın hayali paradigmalar yerle bir olunca saldırganlaşmaya başlıyorsun tabii. Önyargılarının parçalanmasına karşı oluşturduğun basit bir savunma mekanizmasının dışavurumları bunlar. Senin ne yazacağını bile tahmin edebiliyorum ben; çünkü o dar kafanı avucumun içi gibi biliyorum.

Önce sen kendi zavallılığını gör.

Kimin ne olduğunu burada herkes açıkça görüyor. İnsanlar, zavallıca ve hayal mahsulü demogojilerin gerçek yüzünü artık duru gözlerle görüyorlar. At gözlüğü takan sizler göremiyorsunuz tabii. Getirip defalarca gözünüzün ta içine soksak da yine görmeyeceksiniz, çünkü körsünüz kör!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili MrGuitar beni her ne kadar dikkate almasan da. Bu uzun iletin dikkate aldığını gösteriyor.

İşçinin kas gücünü makine aksamlarının çalışmasına benzetirsen bu benzetmeyi sana yediririm.

Bu dünyadaki çalışan insanlar birkaç kapitalistin ihtiyacını karşılayan makineler değildir. Eğitimlisi eğitimsizi hepsi birer insandır ve yapılan yaratılan bütün değerler bunlar içindir.

Plan, proje, buluş bunları yaşama geçirenler olmadıkca bir ...ma yaramaz.

Ne fikiri eylemden üstün, ne eylemi fikirden üstün tutamazsın. Bunlar birbiri peşi sira, iç içe yan yana, hiçbirine öncelik tanımadan sürer gider. Fikir üretenler birkaç kişidir ama onu yaşama geçirenler binlercedir. Fikir üretenler ile onu uygulayanlar arasında bir uyum zorunludur. Birinden birini önde tutmak isteyenlerin elinde bir şey kalır ama onu da sen bul.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili MrGuitar beni her ne kadar dikkate almasan da. Bu uzun iletin dikkate aldığını gösteriyor.

Seni değil okuru Drekinci, senin neyini dikkate alayım ki. Okura saygım olduğu için yanıtlıyorum.

İ

şçinin kas gücünü makine aksamlarının çalışmasına benzetirsen bu benzetmeyi sana yediririm.

Habire yediririm, şöyle yaparım falan filan diyorsun ama kimin ne yediğini burada herkes görüyor Drekinci. Bu basit manevralar seni içinde düştüğün durumdan kurtadmıyor; tersine komik oluyorsun. Hadi yedir de görelim madem. Ne diyeceksen söylesene? Sadece yediririm demişsim. Oysa ben sana iktisadi değerler nasıl üretilir açık bir dille anlattım; bir ilkokul öğrencisinin anlayabileceği kadar sade bir dille üstelik. Yanıt?

Bu dünyadaki çalışan insanlar birkaç kapitalistin ihtiyacını karşılayan makineler değildir.

Kapitalist, üretim araçlarının özel mülkiyetini elinde bulunduran bir girişimcidir; amacı kar etmektir, işçinin kıçını kurtarmak değil. Kimse kimseye geçim sağlamakla mükellef değildir, olamaz da, eşyanın tabiatına aykırıdır.

Eğitimlisi eğitimsizi hepsi birer insandır ve yapılan yaratılan bütün değerler bunlar içindir.

Eğitimsiz/vasıfsız insan yarım insandır. Üretim sürecine katılımı sadece onun kas gücüyle sınırlıdır. Gelişen teknolojiyle giderek önemsizleşen/değerini yitiren kaba kuvveti dışında insanlığın değer üretme sürecine sunabileceği hiçbir şey olmadığı gibi ülkemizdeki örneklerinden de açıkça görülebileceği üzere cehaleti ve sayıca çokluğuyla:

1 - İt gibi üreyerek dev bir işsizler ordusu ve dolayısıyla da işgücü enflasyonu yaratır ve emeğin ücretini tabana çeker;

2- Dogmalarından başka hiçbir şeyi olmadığından toplumun yaşam standardını düşürür, sürüyle göç ettiği kentlerde terör ve kültürel yozlaşma yaratır: cinayet, fuhuş, rüşvet, kapkaç, şantaj vb suçların en çok görüldüğü kesimdir.

3 - Geçmişteki AP, MÇP, DYP, ANAP ve günümüzdeki AKP gibi aydınlanma düşmanı siyasi oluşumları tepemize geçirenler işte bu cahil kitlenin ta kendisidir. Bu sürü, tüm toplumu tehdit eden ihanetin ve yaşanan kaosun baş mümessilidir! Çünkü kara cahildir.

Senin insan tanımı için belirlemiş olduğun hiçbir standardın yok Drekinci. Senin için üzerine gömleğini giyip dışarı çıkan herkes insan. Ve insanlar arasında hiçbir nitelik/kalite erdem farkı yok. İşte senin o dümdüz, vulgar dünya görüşün ve daracık bakış açınla görebildiklerin böyle bir dünya. Oysa ki eğitim herşeydir; cahil insanın insan vasfından söz etmek bile yersizdir.

Plan, proje, buluş bunları yaşama geçirenler olmadıkca bir ...ma yaramaz.

Senin planın, projen, bilimsel bir buluşun vardı da Amerika gelip elinden mi aldı, ya da sen bilim üretmeyesinden diye elini kolunu bağlayan mı oldu? Hikaye anlatma bize Drekinci! Sabah akşam yatıp kalkıp allah-u ekber demekten ve yan gelip yatıp devlete bana baksın diye ağlamaktan başka hiçbir bk üretmeyen tembel, cahil ve aymaz bir topluluksun. Almanya, Japonya gibi ülkeleri biraz araştır da ekonomik kalkınma nasıl olurmuş, değer nasıl yaratılırmış öğren! Cahil cahil konuşup boşuna elektrik israfına neden olma burada.

Ne fikiri eylemden üstün, ne eylemi fikirden üstün tutamazsın. Bunlar birbiri peşi sira, iç içe yan yana, hiçbirine öncelik tanımadan sürer gider. Fikir üretenler birkaç kişidir ama onu yaşama geçirenler binlercedir.

Fikir herşeydir.

Bilim herşeydir.

Teknoloji herşeydir.

Kas gücü ise hiçbir şeydir. Yaz bunları kafana Drekinci!

Ben bir fikir üretir ve dünyadaki tüm insanların kas gücüyle yapamayacakları bir buluşla uzaya açılır, diğer gezegenlerde maden tesisi kurup zenginliğime zenginlik, gücüme güç katarım. Sense bunu görüp bana "beni sömüremezsin, zenginliğini benimle paylaşacaksın, kan emici" der ve hiçbir şey üretmeden her zaman kargaşa yaratırsın. Sen hala proleteryanın kıçında dolan dur, aynı nakaratı söyleyip aynı sloganlarla kendini avutadur, dünya almış başını uzaya gidiyor Drekinci, değiştir şu eski kafanı.

Fikir üretenler ile onu uygulayanlar arasında bir uyum zorunludur. Birinden birini önde tutmak isteyenlerin elinde bir şey kalır ama onu da sen bul.

Bu uyum zaten doğal seçilim yasalarıyla kendiliğinden kuruluyor; gönül isterdi ki insanlar boğaz zoruyla çalışmak ve düşük ücrete talim etmek zorunda kalmasın, ama aydın geçinen aymazlarımız cahil kitleye düzgün bir yaşam standardının nasıl sağlanacağını anlatmak yerine, onların kuyruğuna takılıp sapık ideolojilerini yaymaya çalıştıkları ve gerçekleri asla dile getirmedikleri içindir ki bunlar azdıkça azıyorlar; nüfus planlaması yapacak, daha yararlı ve kalifiye bir işgücü haline gelmek için çaba gösterecekleri yerde "dört çocuğum var, devlet bana baksın" diyerek duygu sömürüsü yapıyor ve asalak yaşam tarzlarını değiştirmek için en ufak bir irade sergilemiyorlar. Tersine, "en az üç çocuk yapın" diyen mezcupşarı başımıza Başbakan diye dikiyorlar. İnsanın hepinizin köküne kibrit suyu diyesi geliyor!

Link to post
Sitelerde Paylaş

ay şu şeriat gelse de kurtulsak komünistler liboşlar kürttçüler arapçılar birbirlerini yer mi yemez mi görürüz :D

irana şeriat devrimi komü-liberal ittifağı sayesinde geldi.

şeriatçılar liboşları ve komüleri her zamanki gibi kullandı,gaza getirdi,şeriat gelincede liboş-komü ittifağı boynunda iple uyandı yeni islam cumhuriyetinde güne. :)

eğer burayada şeriat gelirse liboş-komü ittifağı yine akıllanmamış bir şekilde şeriatçılar tarafından pislik gibi kullanılıp atılıcak.

Cumhuriyet'i Atatürkçü düşünce ile korumaya çalışırken bunların .ıçlarını koruyoruz haberleri yok ki gariplerimin.

Birde birbirlerini yemiyorlar mı bitiyorum sanki düşmanlarmış gibi,kardeş onlar arada sırada kavga ederler kardeşler arasında olur böyle şeyler takmayın. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili MrGuitar, iletilerini gözden geçir.

Cahillikten medet uman, cahilleri sömüren kapitalistlerden farkın olmadığını görebilirsen ne ala.

Senin buluş dediğin şeyleri fabrikalarda işçiler yaşama geçirmiyor mu? işçiler; yaşama geçirdiği üretimin arkasındaki buluşların farkında değiller mi?

Hatta bu buluşları yapanlar kimler? Sen kapitalistler olduğunu mu zannediyorsun? Kapitalistler bir boktan anlamaz. Yalnız sermayeleri vardır. Buluşları bile üretimin içindeki emekçiler bulur.

Sen hala kapitalistlerin kıçında dolan dur.

Kapitalist olup olmadığını bilmiyorum ama. Hep söylerim. Kapitalistsen savunduklarında bir tutarlılık vardır. Ama değilsen aptalın dik alasısın.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili MrGuitar, iletilerini gözden geçir.

Cahillikten medet uman, cahilleri sömüren kapitalistlerden farkın olmadığını görebilirsen ne ala.

Senin buluş dediğin şeyleri fabrikalarda işçiler yaşama geçirmiyor mu? işçiler; yaşama geçirdiği üretimin arkasındaki buluşların farkında değiller mi?

Hatta bu buluşları yapanlar kimler? Sen kapitalistler olduğunu mu zannediyorsun? Kapitalistler bir boktan anlamaz. Yalnız sermayeleri vardır. Buluşları bile üretimin içindeki emekçiler bulur.

Sen hala kapitalistlerin kıçında dolan dur.

Kapitalist olup olmadığını bilmiyorum ama. Hep söylerim. Kapitalistsen savunduklarında bir tutarlılık vardır. Ama değilsen aptalın dik alasısın.

Sevgiler.

Sana yazmayı kesiyorum Drekinci. Hiçbir boka kafan basmadığı gibi giderek küstahlaşıyorsun da.

Sen hangi amelenin buluşundan bahsediyorsun? Git işine Drekinci. Hayal alemlerinde avunan ucube bir zavallısın sen. Daha kafa ve kol emeğini birbirinden ayırmayı bile bilmiyorsun.

Kapitalist bir boktan anlamaz demişsin. Bir boktan anlamayan sensin allahın taşkafalı ortodoks marksisti! Kapitalist işini kotaramazsa batıp gider, işini bilmek zorundadır! Sen özel girişimi devlet işletmesi mi sanıyorsun yoksa? Kara cahil!

Ben çok zengin bir kapitalistim! Hem de komprador burjuvazinin ta kendisiyim!

Var mı diyeceğin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...