Jump to content

hayatın başlangıcı ve evrim....


Recommended Posts

sevgili ateist ve diğer görüşlerdeki arkadaşlar...

bilim dünyası, dünyadaki hayatın, başlamasını çok hızlı bulduğundan, bir kesim bilim insanları , yaşamın bir yıldızdan dünyaya gelerek başladığına inanmaktadır, gelişimlerin sıralama olarak böyle süratli olması dünya ve yıldızların oluşum biçimlerine göre izahı zor bir durum olduğunu göstermektedir diyorlar.

birde oluşum ve hayat konusunda evrim teorisine göre,

bir canlıdan başka bir canlı oluşurken, ara geçişlerin bir bütünü komplike yapıyı oluşturamadan yok olması , ölmesi kaçınılmaz. örneğin bir gözü ele alalım , sinir sistemi ve beyin bunlar bir mekanizmanın parçası gibi, oksijen ve besin gibi ihtiyacları sırayla yada kadameli olarak gibi aktarılması gözün fonksiyonlarını kaybetmesine ve tamamen oluşmadan ölmesine , beden olarak neden olacaktır, sırasıya önce şu gelişme sonra bu diye göz gibi tek bir duyumuzun oluşumu mümkün değildir. komplike yapılarda tek tek ara ara gibi geçişler o yapıyı oluşturmadan yok etmesine nedendir. yada canlılığın zaman ilerledikçe gelişmeleri gibi durumları düşünürsek bazı canlılar zaman içerisinde gelişmesi gerekirken dahada fonksiyonlarını kaybedip zayıflamışlardır. yetenek olarak... örneğin ilk arı ların şuankinden daha donanımlı bir ırk olduklarını okumuştum. ilk arılar böyle ise günümüzdekiler neden bunlar gibi değildirler, tabiki bu konuyu sadece okudum araştırmam okumakla sınırlı. bilginize sunmayı doğru buluyorum.

birde ara geçiş ler ara formlar gibi bu konuların oldukça basit tutulmaları, ara form var deniyor ama elde bulunan örnekler bir insanoğlu ırkını yada bir insanın yada bir hayvanın öz kimliğini oluşturup işte kanıtı diyecek türden değil,

canlılardaki sistemlerde , dolaşım, solunum ve sindirim gibi sistemlerin belli periyotlarla gelişmesi mümkün değildir, bunlardan her biri komplike yapılardır eksik olan bir bütünün parçası tamamen yok olmasına neden olacaktır. organların zamanla oluşması yada kademeli gelişim mümkün değildir.

bir hücre zaman içerisinde yada sırayla, bir oluşum göstermesi, tamamen ölmesi demek değilmidir.

yada maddenin basite indirgenemez, komleks bir yapı olduğunu bilim kabul ediyor. keza evrende de bir bütünlük gösteren yapıların tesadüfen değilde komplike bir gelişimle oluştuğunun kanıtlanması,...

bu sizce bir tesadüf müdür ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı bey, tesadüf, böyle bir mekanizmayı oluşturmaya yetecek cevap değildir.

Sizin cevabınız da benim cevabımı çürütecek güce sahip değildir.

Nedenini açıklamıyorsunuz?

Evrim küçük bir kimyasal tepkileşme ile başlar. Diğerleri zamanla ilkine katılır ve bu süreç ilerler.

Bunun böyle olduğunu bilim kabul ediyor.

Tesadüfü reddetmeniz için olayı açıklamanız gerekiyor.

Nedir o açıklama?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İsteyen aşağıdaki cevaplardan bir tanesini doğru kabul etmekte serbesttir.

1) Bilimde genel kabul gören özet bir cevap: İlk maddenin nasıl oluştuğunu bilmiyoruz. Büyük patlama sonrasında hidrojen, helyum ve berilyum elementleri oluştu. Genel çekim kuvvetinden dolayı atomlar birbirlerini çektiler ve birleşerek ilk yıldızları ve gezegenleri oluşturdular. Büyük yıldızlar hidrojen ve helyum atomlarını sıkıştırarak karbon, oksijen, fosfor (ve diğer pek çok elementi) oluşturdular ve patladılar. Bu atomlar yıldız patlamaları sırasında ve sonrasında uzayda çarpışarak su, bazı organik molekülleri ve diğer bazı küçük molekülleri oluşturdular. Hidrojenin en küçük element olmasından dolayı en fazla sayıda olması ve oksijenin sadece 2 hidrojenle birleşmesi özelliği sayesinde su uzaydaki en fazla bulunan molekül oldu. Yine hidrojenin çok olması ve karbonun kolay bağ yapması sayesinde sudan sonra en çok bulunan moleküller basit organik moleküller olarak meydana geldi. Su ve organik moleküller uzayda her yere saçıldı. Bazıları meteorlarla taşınarak gezegenlere düştü. Meteorların gezegenlere çarpması sırasında ortaya çıkan büyük enerji sayesinde daha kompleks organik moleküller oluştu. Bu moleküller arasında ilk hücre duvarının oluşumunda önemli rol oynayan privük asit de vardı. İlk canlı yapıların DNA'sı yoktu. Ancak DNA'ların oluşması için yeterli çeşitlilikte molekül vardı. DNA bu moleküllerin birleşimiyle oluştu ve hücre zarları içine hapsedildi. Kendi varlığını koruyabilen basit moleküllerden hücrelere kadar tüm yapılar doğal olarak diğerlerine karşı avantajlıydı. Ortam tarafından yok edilmemenin en iyi yolu çoğalma mekanizması veya kristalleşmeydi. Kristaller tek gövdede büyüyen yapılardı. Ancak çoğalma mekanizması dağınık şekilde büyüyebilme sayesinde egemen oldu. Günümüzde bilinen en eski büyük moleküler yapılar DNA (3.6 milyar yıl) ve kristallerdir (4.3 milyar yıl). Kristaller dayanıklıkları sayesine uzun ömürlü olmuşlardır. DNA ise kopyalama yeteneği sayesinde bunu başarmıştır. Doğanın basit bir kuralı vardır. Var olabilenler var olurlar. Yok olanlar yok olurlar. Evrim yaşamla değil ölümle açıklanır. Ölmemiş her şey bugün hala vardır. Bu DNA için de kristaller için de geçerlidir. Pek çok farklı form doğada tesadüf eseri oluşmuş ve bunlar arasından var olabilenler yani yok olmayanlar varlığını sürdürmüştür diğerleri ise yok olmuştur. Buna seçilim mekanizması deniyor.

2) İslamda genel kabul gören cevap: Allah ol dedi oldu.

Evet, seçim sizin. İstediğinize inanmakta özgürsünüz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili mamal, bilimsel detayları okumak değilde sizlerin sadece kendi düşünceleri ile yada kurduğunuz cümleler ile ifade etmeniz daha iyi olacaktır.

mesela tesadüf nedir, sadece bir defaya mahsus birşeymidir...

eğer bir olgunun adı tesadüf ise arada sırada tekrarlanması gerekmezmi...

buradan başlayabileceğimi düşünüyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tesadüf bir kere de oluşur bin kere de.

Tek gereksinimi bir amacı olmamasıdır.

amacı olmasıdır ?

o zaman şöyle bir örnek vereyim,

karadenizin herhangi bir yerine basketbol potasını koyuyorum ve basket topunu herhangi bir ilin kıyısında bırakıyorum, bu topun basket olabilme ihtimali sizce kaçtır ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu tarz sorular ve düşünceler müslümanlara hiç bir şey kazandırmaz. Bilimsel düşüncenin zemini " Bilmek " le değil, bilmediğini kabul etmekle başlar. Halbuki müslüman ne kadar bilimsel ! Ve sofistike sorular soruyor olursa olsun aslında kafasındaki cevap (Ön kabul) bellidir. O nedenle bu arkadaşlarla bilim zemininde buluşmak,tartışmak , fikir alışverişinde bulunmak mümkün değildir.

Örnek ;

o zaman şöyle bir örnek vereyim,

karadenizin herhangi bir yerine basketbol potasını koyuyorum ve basket topunu herhangi bir ilin kıyısında bırakıyorum, bu topun basket olabilme ihtimali sizce kaçtır ?

Hadi buyurun...

tarihinde albastı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

profosor albastı teşhisi koydu, bravo..

kafamdaki cevabı görecek kadar duru görü yeteneğine sahipmisin , bakıyorumda hepiniz tam bilim analizcisi olmuşsunuz.

Hayatı ve evrimi basket le örneklediğin için kafanın içi bize ayna gibi net görünüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili mamal, bilimsel detayları okumak değilde sizlerin sadece kendi düşünceleri ile yada kurduğunuz cümleler ile ifade etmeniz daha iyi olacaktır.

O cümleleri ben kurdum. Bilimsel kabulleri özetler. Başka nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum.

mesela tesadüf nedir, sadece bir defaya mahsus birşeymidir...

eğer bir olgunun adı tesadüf ise arada sırada tekrarlanması gerekmezmi...

buradan başlayabileceğimi düşünüyorum

Tesadüf ya temel bir özelliktir (kuantum mekaniğindeki gibi temel bir fizik yasası) ya da meydana gelen bir özelliktir (çok parçacıklı sistemlerin doğal olarak düzensiz davranışları). Tesadüf bu iki şekilde açıklanır. Bir tesadüfün aynısı katrilyonlarca defa tekrar edebilir. Örneğin su moleküllerinin oluşumu tesadüf eseri 2 hidrojen ve bir oksijenin çarpışmasıyla olur. Yıldızlar patlamadan önce yıldızın içinde o kadar çok oksijen ve hidrojen oluyor ki patlama sonrasında bir kısmı çarpışıp suyu oluşturuyorlar. Şimdi bu tesadüf mü değil mi? Tek tek atomlara bakarsak evet tesadüf. Çünkü bazı oksijenler ve hidrojenler su moleküllerini oluştururken bazıları uzaya kendi başlarına saçıldılar. Ama genel olarak bakarsak o kadar çok oksijen ve hidrojenin arasında bir kısmının su oluşturması çok doğal yani tesadüf değil. Diğer moleküller de aynı böyle. Organik moleküllerden hücrelere kadar her şey böyle. Yani hem tesadüf hem de madde bolluğu. Uzayda şu anda büyük ihtimalle binlerce gezegende hayat var. Bu tesadüf değil. Bu kadar çok gezegen ve organik molekülün olduğu bir uzayda yaşamın oluşması çok doğal. Ama insan gibi bir memelinin tam da dünyada evrimleşmiş olması tesadüf.

tarihinde mammal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında teistlerin kaldıramadığı konu bilim bir çok soruya cevap bulmak için yok alır ve bulurda, onlarınsa ellerinde yegane ol dedi oldu var ve bunun hiç bir bilimsel açıklamasının olmayacağını bildikleri için bu tarz sorular sorup yaratıldıklarını ıspatlama çabası içine giriyorlar. Onların ilk önce yaratıldıklarını kanıtlamaları lazım ama nerde..

Link to post
Sitelerde Paylaş

verdiğim örnek saçma geliyor, peki neden saçma...

ilk aklıma gelen ve gayet mantıklı olarak izah edilebilen, bir amacı olan, reaksiyonun başlamasını tetikleyecek etmenler olan , gerekli koşulların var olduğu bir örnek. rüzgar , hava, gel-git, suyun kaldırma kuvveti vs vs.

oysaki sizlerin bahsettiği madde ve kimyasal reaksiyon dediğiniz olayda, bu gibi hatta hiçbir etmen yoktu, yokluktan var olan bir etkileşme ve sonuç var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

verdiğim örnek saçma geliyor, peki neden saçma...

ilk aklıma gelen ve gayet mantıklı olarak izah edilebilen, bir amacı olan, reaksiyonun başlamasını tetikleyecek etmenler olan , gerekli koşulların var olduğu bir örnek. rüzgar , hava, gel-git, suyun kaldırma kuvveti vs vs.

oysaki sizlerin bahsettiği madde ve kimyasal reaksiyon dediğiniz olayda, bu gibi hatta hiçbir etmen yoktu, yokluktan var olan bir etkileşme ve sonuç var.

Biraz (aslında epey) temel bilim ve matematik çalışman lazım. Kusura bakma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben madde diye bişey olmadığını ve sadece tek bir varlık olduğunu düşünüyorum. Gördüğümüz evren hepimiz tarafından aynı algılanıyor bu hepimizin bir olduğunun göstergesi. Yine yapılan deneylerde maddenin parçacık gibi gözlendiği fakat deney sonucunda dalga olduğu ortaya çıkıyor.Madde dalgaysa gözlerimiz bizi kandırıyor demektir ve madde dalgaysa aynı anda pekçok yerdedir hatta heryerdedir diyebiliriz. Bence tüm kainat tek bir varlığın kurgusu o yüzden hepimize aynı geliyor çünkü hepimiz biriz ve aynı pencereden bakıyoruz algılarımızın dışına çıkamıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...