-
İçerik sayısı
70 -
Katılım
-
Son ziyaret
-
Dinsizliğin ahlâksızlıkla eşdeğer olması üzerine..
Başlık, Kozmos kullanıcısının konusunu cevapladı: ATEİSTFORUM
...daha iyidir, değil mi? Uzun bir aradan sonra esenlikler... Başlığım, insanlık adına adaleti sağlamakla kalmıştı, ancak anlaşılan o ki kaldığı yerde hiçbir gelişme gökstermeksizin öylece kalmış. -
İnsan, yaşadığı doğal ortamı belirli ölçülerde manüple edebilir; ancak bunun tersi durumlarda göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ters durumlar için verebileceğimiz en güncel örnek, özellikle sıcak bölgelerde yazın yaylaya çıkan insanlardır. Yazın o bölgelerde, şehirdeki nemli ve sıcak havanın etkisiyle daha serin yerlere gitme isteği insanlarda doğar. Genellikle yaşlı ve emekli insanların bu isteği daha fazladır. Şehir yaşamı hızlı, iş yaşamı süreğen ve hava kirliliği yoğun olduğu için şehirden uzaklaşılarak şehire oranla daha serin ve temiz yerler seçilir. Bu saydıklarınıza in
-
Dinsizliğin ahlâksızlıkla eşdeğer olmasının ahlâk kurallarını dinlerin belirlemesinin yanında bir diğer nedeni, popüler kültürde sözde inançlı insanların olumsuz davranışlarının üstünü örtmek için dine sarılıp yalan söylemesidir. Popüler kültürde kötü bir davranış sergileyen insandan, kendine temize çıkarmak için: “Ben Müslüman bir adamım, beş vakit namazımı kılarım, yapmayın etmeyin!” gibi şeyler duymak hiçte umulmayacak bir durum değildir. Bu insanlar yüzünden dinsizlik, ahlâksızlıkla eşdeğer bir seviyeye gelmiştir. Bu olay, bizim kültürümüz dışında olmuyor olabilir ancak söz konusu biz isek
-
Öyle birşey dediğinizi söylemiyorum. O paragrafımdaki nesnelere değil, yönteme bakınız. Esenlikler!
-
(NOT: Yazının bir bölümünden sonra size hitap etmekten çıkmaktadır.) Sayın Anibal, Sonus için, verdiğiniz örnekler bir şey ifade etmiyor; çünkü siz son model bir arabanın eski model arabalardan ileri geldiğini savlayarak, şuan ki arabanın rahatlıkla bu haline gelebileceğini söylüyorsunuz, yani döngüsel bir akıl yürütüyorsunuz. Elbette bu örneğin sizin için ne ifade ettiğini anlıyorum, tutarlı olduğunu da biliyorum; fakat bu örneği sonus’un düşündüğü şekle çevirmek biraz zor gibi görülüyor. Şimdi, otomobil bir canlı değildir ve üreyemez, kendi kopyalarını oluşturamaz; ancak canlılık için
-
DNA hakkında akademik düzeyde bir bilgi birikimine sahip değilim; ama bunu bilgisayar üzerinde sizin söylediğiniz şekilde modelleyebilirim. Bu modellemeye geçmeden önce şunu bir kez daha dile getiriyorum: DNA’yı canlı organizmadan bağımsızmış gibi tanımlıyorsunuz. Buradan hangi sonucu elde etmek istediğinizi anlamış değilim. Demişsiniz ki; “Çünkü DNA’daki içerik canlıda karşılık bulmaktadır.” Şimdi benim anlam veremediğim nokta, DNA kümesi ile “canlı organizma” kümesi farklı mıdır? Öncelikle bu konuda uzlaşmalıyız. Canlının tanımı gereği maddesel olarak içerisinde DNA var ve içerisindeki bu bi
-
Başlığın konusu olan iletiyi dikkate almamışım. "İndirgenemez karmaşıklık" hakkında R.Dawkins'in birçok kitabı var ancak kısa kesitler olarak alıntılayabileceğim kitap sadece Tanrı Yanılgısı'dır. "Kör Saatçi" ise geniş ölçekte derinlemesine açıklamalar getirmiştir, kitabı satın almanızı tavsiye ederim. "Tanrı Yanılgısı" kitabından alıntı: -İndirgenemez Karmaşıklık- Darwin ve Wallace’nin çözdüğü sorunun önemini şişirmek imkânsızdır. Yaşayan her organizmanın anatomisi, hücre yapısı, biyokimyası ve davranış özelliklerinden, ayrıntılı örnekler vererek söz edebilirim. Ancak görünür
-
Hem niceliksel özelliklerin hesaba katılmasını, hem de niteliğin unutulmamasını istiyorsunuz ve sezgisel örnekler vererek okuyucuları duygusal yönden etkileyerek sonuca varmaya çalışıyorsunuz. Sizin, bizim anlamamızı istediğiniz tek şey, herhangi bir şeyin bir yerde karşılığı olması ve sistemli bir şekilde karşılığı ile bir sonuç vermesidir. Yukarıda bahsettiğiniz şeyler indirgenemez karmaşıklık argümanı değil, akıllı tasarımdır. Siz olgulara idealist olarak yaklaştığınız için bu çıkarsamaları elde etmeniz oldukça doğaldır. Size göre herhangi bir şey başka bir şeyle etkileşime girerek
-
Tasarım öyle demiyor ise "kopyalama" diye birşeyi de umarım biliyordur ve yine umarım bu kopyalamadaki değişiklikleri ve "birikimi" aklının ucundan geçirecek kadar zekidir. Ben oradaki tümcemde "yaşamsal" önem taşıyan organlardan bahsettim ve verdiğiniz örnek olan "kalp" üzerinden değerlendirdim. Kalbi özne üzerine düşünürsek elbette bu indirgenemez, bir canlının kalbini çıkarırsanız elbette yaşayamaz. Benim burada önemle belirtmek istediğim şey, olayı soyutlayarak nesilden nesile görmenizdir, evrim bilincine iye olmanızdır. Bu özne üzerindeki "kalp" olayına dayanarak elbette indirgenem
-
Ben yaşamımda bu kadar berbat bir analoji, bu kadar berbat bir "indirgenemez karmaşıklık" akıl yürütmesi görmedim. Siz, sanırım canlıların "yürek" gibi yaşamsal önem taşıyan organların canlı organizma dışında sözümona "fabrika" gibi biryerde özenle yapılarak ilgili canlıya entegre edildiğini falan sanıyorsunuz. Evrim Kuramı'nın iddiasına göre düşünürsek yeni doğan gelişmiş bir organizma da zaten yürek var, evrim geçirirken bu "yürek" organı organizma dışında da gelişmiyor, evrilmiyor...Evrim kuramı, "varolan" bir yapının nesilden nesile gelişmesini ve karmaşıklaşmasını anlatıyor; bu "varolan"
-
"Tanrı yanılgısı'nın yanılgısı" İlgili kitap: [link] Yayımlanan kitabın adı kötü olmakla birlikte, yazarın teoloji üzerine bilgilerinin kötü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sonucu çıkarmamızdaki temel neden, kitabın daha ilk başlarında konu hakkında yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadığını yansıtan tümcelerinin olmasıdır. Kitapların önsözleri önemlidir; çünkü yazarın ilerleyen sayfalarda hangi konulara değineceğini, nasıl bir yöntem izleyeceğini ve size ne aktaracağını belirten sözler içermektedir. İşte bu kitaptaki önsöz, Richard Dawkins'in ironilerine oranla düşük seviyededir
-
Hiç öyle "kolayca başaracaksınız", "üstesinden gelirsiniz", "kendinize güvenin" falan demeyin. Sigara yüksek derecede bağımlılık yaratır ve yoksunluğunu çok kötü durumlarda sanrı görürcesine yaşarsınız. Sigara bağımlısının ilk olarak dikkat ettiği nokta, sabah kalktığı anda sigara bulup içmesidir. Kahvaltı falan dinlemez, nikotinin kanına karışmasına, sinir sisteminin tetiklenmesine, bilincinin yerine gelmesine ihtiyacı vardır. Ardından yemek sonrası sigara içme ihtiyacı vardır ki bu en kötü durumdur. Yemeği yersiniz ama karnınız doymaz, sürekli bir eksiklik "doymama" durumu yaşarsınız. Heme
-
Forumda daha önceleri dile getirdim ve şimdi de getiriyorum: Sigaranın sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi vardır, psikolojik değildir. Maddesel bazda etkiler yapar, merkezi sinir sistemini uyarır ve bunun yanında "deprasan" etkisi yaratır. Lütfen bu gibi konularda dayanak sunarak konuşma yapın ya da hiç konuşmayın. Esenlikler!
-
Müslümanlara göre inançsızlar akılsızdır, Allah'ın verdiği o muhteşem aklı kullanamazlar ve Allah'ın varlığını akledemezler. Ateistlerin aralarında az çok yer edinmiş müslümanlar ise bundan biraz daha farklı davranarak ama özündeki aşağılama hevesini kırmayarak usluplarını korurlar. Özellikle bu forumda çok rastladığım üzere "Ateit" demeleri bunun en sağlam kanıtıdır. Bu aşağılama seviyesi öyle boyutlara gelmiştir ki, karşısındaki bir yetişkine çocuğa davranırcasına yaklaşır ve şöyle söyler: "Gel sana onun ne demek olduğunu öğreteyim","Bak aslında biraz düşünsen çok kolay","Aslında herkes in
-
Neden "georgia" yazı tipini kullanmıyorsun? Bu forumda sana sıkıntı yaşatmıyorlar değil mi?