Jump to content

Marxisme karşı güzel beleş bir kitap


Recommended Posts

  • İleti 203
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

AnArchos senin kafanın çalıştığını biliyorum, cevabı yazarken senin yazını alıntılamamın sebebi mülkiyet konusunu açman, cevaba ihtiyacı olan sen değilsin yoksa başkası

vippu mudur nedir, o adam.. asturda aynı şekilde.. hiç kendi düşünceleri yok, kopyalama düşünceler... aynı genler gibi salaktırlar bu adamlar, sürekli kopya ederler düşünceleri.. nesilden nesile aktarılması gibi, kişiden kişiye aktarırlar. işte bu yüzden tartışmalar hep kısırdır... yeni fikir olmaz.. birisi bir adamın anlattıkları söyler, diğeride başka bir adamın... biri diğerini aşağılar, öteki diğerini... bundan dolayı üste çıkanlar kendini beğenmişlik taslar, kasıla kasıla anlatır.. ne diyelim, kopyalayın bakalım...

bu durumda başlıkta ki tek zeki benim

bana tapım lan artık :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu muhabbetleri iyi bilirim, ama ilgim yoktur.. genelde bu muhabbeti yapanlar papağandır, amanın şu herif böyle dedi, amanın bu herif böyle dedi... ha birde okuduğu yazarları söylemeyen, bunu kendi düşüncesi gibi gösteren adamlar vardır ki, işin cabası, o diğer gruptaki kişilerden daha salağıdır... bunlardan birisi vippu mudur nedir, o adam.. asturda aynı şekilde.. hiç kendi düşünceleri yok, kopyalama düşünceler... aynı genler gibi salaktırlar bu adamlar, sürekli kopya ederler düşünceleri.. nesilden nesile aktarılması gibi, kişiden kişiye aktarırlar. işte bu yüzden tartışmalar hep kısırdır... yeni fikir olmaz.. birisi bir adamın anlattıkları söyler, diğeride başka bir adamın... biri diğerini aşağılar, öteki diğerini... bundan dolayı üste çıkanlar kendini beğenmişlik taslar, kasıla kasıla anlatır.. :D ne diyelim, kopyalayın bakalım...

Aptal herif, tam tersi, belki yazar isimleri ve alıntılarla sıkıcı kıldığım yazılara sahip olduğum eleştirisi yapılabilir.

İlgin olmadığı gibi, konuya ilişkin bilginin de olmadığı ortada. Ne zırvalıyorsun o zaman?

İçine girip, tek kelime edemediğin bir tartışmaya uzaktan laf sokup, yaptığın 'Şark kurnazlığı'nı yiyeceğimizi mi sanıyorsun?

Hadi oyna sen kendi kendine.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu muhabbetleri iyi bilirim, ama ilgim yoktur.. genelde bu muhabbeti yapanlar papağandır, amanın şu herif böyle dedi, amanın bu herif böyle dedi... ha birde okuduğu yazarları söylemeyen, bunu kendi düşüncesi gibi gösteren adamlar vardır ki, işin cabası, o diğer gruptaki kişilerden daha salağıdır... bunlardan birisi vippu mudur nedir, o adam.. asturda aynı şekilde.. hiç kendi düşünceleri yok, kopyalama düşünceler... aynı genler gibi salaktırlar bu adamlar, sürekli kopya ederler düşünceleri.. nesilden nesile aktarılması gibi, kişiden kişiye aktarırlar. işte bu yüzden tartışmalar hep kısırdır... yeni fikir olmaz.. birisi bir adamın anlattıkları söyler, diğeride başka bir adamın... biri diğerini aşağılar, öteki diğerini... bundan dolayı üste çıkanlar kendini beğenmişlik taslar, kasıla kasıla anlatır.. :D ne diyelim, kopyalayın bakalım...

50 tane kopyala yapıştır başlık açtıktan sonra iyi olmuş bu yazdığın, durma devam et, powerade.

Link to post
Sitelerde Paylaş
50 tane kopyala yapıştır başlık açtıktan sonra iyi olmuş bu yazdığın, durma devam et, powerade.

Bu zeka özürlüyü dikkate almayın. Bir aptallık abidesinin resmini kendine avatar olarak seçen birinden ne beklenir?!

Rol yapıyor. Hesabı ve amacı nedir bilmiyorum ama bir iki yüzlü o.. Müslümanlıkla filan da alakası yok.. Her şeyi sahte, her şeyi kolpa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

minton: Diyalektik başlığında sana yönelttiğim yazılarımı görmezden geliyorsun ne zaman ki zor sorular sorsam. Bu başlıkta da senin sorduğun "kârı açıkla o zaman" soruna cevap verdim kaç gün önce. Ama gene görmezden geldin. Ama halen artı-değer diye ortalıkta dolaşıyorsun. Biraz dürüst ol.

Vilppu7: Sana da teessüf ederim. Hans Herman Hoppe'la yemek yedim diyorsun. Liberte yayınevinin sahibine Atilla abi diyorsun. Anarko-komunist ve libertaryen laflar ediyorsun. Sonra bir anda kalkıp postmodern sol anarşist oluyorsun. Bu ne alaka ya? Yakışıyor mu? Yeni nickin de Sartre'nin bir kitabındanmış. Peki demek ki sen bu tarz felsefeyi, postmodern solculuğu felan ciddiye alıyorsun. Yakıştıramadım. Sartre salağın tekidir. Felsefesi uyduruktur. Sana bu yazıyı okumanı tavsiye ediyorum: http://www.friesian.com/existent.htm

Zaten Zizek'e atıfta bulununca şaşırmıştım. Baktım arada Foucault dan da dem vuruyorsun. Sermayenin postmodernleşmesi, fabrki-toplum gibi garip postmodern laflar ediyorsun. Postmodern zırvalıkların tamamının değersiz ve uyduruk olduğunu bilmen lazım. Libertaryenlikten dönersen de insan merkezci felan olur. Piyasa ve özgürlük düşmanı olmaz.

Zaten sol cenahta olduğun Filistinci olmandan da belliydi. Yazık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Minton bey. Yukarda 4. sayfada sana yazdığım açıklamayı tekrar yapıştırıyorum. Lütfen bir cevap rica ediyorum.

İşçi emeğini işverene satıyor. Yoksa malın son alıcısına satmıyor. Öyle olsaydı o zaman işverenin kar etmemesi lazımdı. Çünkü bir iş görmüyor olurdu. Ama işveren aslında işçiyle son alıcıyı bir araya getiriyor. Ayrıca birinden parayı alıp diğerine parayı vermiyor. İşçiye parasını peşin peşin ödüyor ve malın sahibi oluyor. Artık onu satma derdi ona ait. Aksi halde işçinin o mala alıcı bulmak gibi bir derdi olacaktı. Ama işçi emeğini satıp parasını aldı. Burda işveren alıcı arıyor ve malı da ona malolan fiyatın biraz üzerinde satıyor. Eğer bu kar olmasaydı, onun da bu işi yapmakta bir çıkarı olmazdı. Ve üretim olmazdı. İŞveren mala alıcı bulana kadar bir zaman da geçiyor. Burda iki önemli olay var. Birincisi işverenin mala alıcı bulmak için harcadığı emektir. Bu onun te emeği de değildir. daha önce de üretim fikrini bulmakla, ve üretim aracını, hammaddeyi, işyerini ve işçiyi de arayıp bulup bir araya getirmekle bir emek harcadı. İkinci bir olay da bu adamın işçiye malı satmadan önce para ödemiş olması ki, arada geçen bu zamanın bir faizi vardır. Sonuçta işveren kar ederse bunu haketmiştir. Ama zarar da edebilir, ki zarar ettiği zaman işçiden gidip ücretini geri alamaz. Kapitalistliğin olayı bu riski almaktır. İşçi güvenli olan bir kazanç yolunu tercih etmiştir. Ücretini düzenli olarak alır. Malın karla mı zararla mı satıldıyla ilgilenmez. Herhangi bir risk almaz. Ayrıca mal satılmadan önce parasını alır. İşte kar denen olay böyle açıklanır.

Bu arada kardeşin biri de (Cervantes galiba) zarar etmeyi açıklarken risk demiş. Peki adam risk alıyor ve zararı hakediyor, kârı niye haketmesin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
öğret o zaman

"Materyalist tarih anlayışına göre tarihte belirleyici etken son aşamada gerçek yaşamın üretimi ve yeniden üretimidir. Ne Marx ne de ben hiç bir zaman daha fazlasını iddia etmedik. Eğer sonradan herhangi biri çıkıp ta ekonomik etken tek belirleyicidir dedirtmek üzere bu önermenin anlamını zorlarsa onu hoş soyut anlamsız bir söz haline getirmiş olur. Ekonomik durum temeldir. Ama çeşitli üst yapı öğeleri-sınıf mücadelesinin siyasal biçimi ve sonuçları savaşlar bir kez kazanıldıktan sonra kazanan sınıf tarafından hazırlanan anayasalar v.b-hukuki biçimler, hatta bütün bu gerçek mücadelelerin mücadeleye katılanların beynindeki yansıları, siyasal, hukuki, felsefi teoriler din anlayışları ve bunların daha sonraki doğmatik sistemler halinde gelişmeleri, hepsi de tarihi mücadelelerin gidişi üzerinde etki yaparlar ve bir çok durumda ağır basarak onun biçimini belirlerler...''

Felsefe İncelemeleri, "Joseph Bloch'a Mektup"..

Link to post
Sitelerde Paylaş

iyi de marxa göre sınıf mücadelerini hukuğu sanatı v.b belirleyen üretim ilişkileri değil midir

ayrıca alıntıladığın yazı birşeyin olmadığını söylüyor ama onun yerine bir fikirde ortaya atmıyor

keşke daha önceden cewap werseymişim neyse

örnek olarak liberalizm adı üstünde özgürlükçü bir akımdı

bunuda liberal ekonomiye borçludur

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Materyalist tarih anlayışına göre tarihte belirleyici etken son aşamada gerçek yaşamın üretimi ve yeniden üretimidir. Ne Marx ne de ben hiç bir zaman daha fazlasını iddia etmedik. Eğer sonradan herhangi biri çıkıp ta ekonomik etken tek belirleyicidir dedirtmek üzere bu önermenin anlamını zorlarsa onu hoş soyut anlamsız bir söz haline getirmiş olur. Ekonomik durum temeldir. Ama çeşitli üst yapı öğeleri-sınıf mücadelesinin siyasal biçimi ve sonuçları savaşlar bir kez kazanıldıktan sonra kazanan sınıf tarafından hazırlanan anayasalar v.b-hukuki biçimler, hatta bütün bu gerçek mücadelelerin mücadeleye katılanların beynindeki yansıları, siyasal, hukuki, felsefi teoriler din anlayışları ve bunların daha sonraki doğmatik sistemler halinde gelişmeleri, hepsi de tarihi mücadelelerin gidişi üzerinde etki yaparlar ve bir çok durumda ağır basarak onun biçimini belirlerler...''

Felsefe İncelemeleri, "Joseph Bloch'a Mektup"..

Engels demiş bunu galiba? Peki ya altyapı-üstyapı olayı noldu? Hani deterministti tarih? Hani diyalektik vardı?

Yoksa başka türlü insan davranışını ve tarihin ilerleyişini pek çok etkenin etkilediğini herkes biliyor. Ama MArxismin olayı tarihin gelişimini maddi yasalara bağlamasıydı, bunun da temelinde üretim biçimi olduğunu söylemişti. Üstyapı dediği toplumun düşünce dünyasının altyapı olan üretim biçimi tarafından şekillendiğini söylemişti.

Ama burda bir çelişki var.

Marxism de bir düşüncedir. Ve üretim biçimi kapitalist olan bir toplumdan çıkmıştır. Halbuki dünyanın gerçek göürüşü olan MArxismin tarihin sonu olan komunist toplumda çıkması gerekirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
iyi de marxa göre sınıf mücadelerini hukuğu sanatı v.b belirleyen üretim ilişkileri değil midir

ayrıca alıntıladığın yazı birşeyin olmadığını söylüyor ama onun yerine bir fikirde ortaya atmıyor

keşke daha önceden cewap werseymişim neyse

örnek olarak liberalizm adı üstünde özgürlükçü bir akımdı

bunuda liberal ekonomiye borçludur

sorduğun sorunun tam da yanıtı yukarıda var bence 1 daha oku derim..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Engels demiş bunu galiba? Peki ya altyapı-üstyapı olayı noldu? Hani deterministti tarih? Hani diyalektik vardı?

Yoksa başka türlü insan davranışını ve tarihin ilerleyişini pek çok etkenin etkilediğini herkes biliyor. Ama MArxismin olayı tarihin gelişimini maddi yasalara bağlamasıydı, bunun da temelinde üretim biçimi olduğunu söylemişti. Üstyapı dediği toplumun düşünce dünyasının altyapı olan üretim biçimi tarafından şekillendiğini söylemişti.

Ama burda bir çelişki var.

Marxism de bir düşüncedir. Ve üretim biçimi kapitalist olan bir toplumdan çıkmıştır. Halbuki dünyanın gerçek göürüşü olan MArxismin tarihin sonu olan komunist toplumda çıkması gerekirdi.

alt yapı-üst yapı ilişkisi karşılıklı yani diyalektik bir ilişkidir, donuk-mekanik ve ekonomist bir açıklama biçimi hiç bir zaman Marksizme ait değildir..

''Kendi tarihimizi kendimiz yapıyoruz. Ama herşeyden önce belirli öncüllerle birlikte ve en çok belirli koşullar içinde. Bütün öteki koşullar arasında en sonunda belirleyici olanlar ekonomik koşullardır. Ama siyasal koşullar v.b. hatta insanların beyinlerine musallat olan gelenek bile kesin ve son verici olamasa da gene bir rol oynar."

Aynı eser..

Sınıf ÇAtışması ya da sınıfsal çelişki Toplum katmanında en sert ve derin olan çelişkidir, bu diğer koşılların göz önüne alınmayacağı anlamına gelmez yukarıdaki alıntıda çok güzel tespit edildiği gibi ''Geleneklerin bile etkisi vardır''..

Aynen bizim gibi Asyagil toplumlar için ne kadar da geçerli ve doğru bir tespit..

Link to post
Sitelerde Paylaş

faithnomore tamam ben hatalıysam kabul ederim ama demek istediğim bunlar değil

herhalde etkiliyecek diğer faktörlerde temel olarak bahsettim ben

aksi takdirde zaten aptalca olur

ama marxın şunu dediğini söyledim sadece

özgürlük feodalizmle çelişen bir düşüncedir mesela

gelişmiş kapitalist toplumlaeda geleneklerden kurtulmak daha kolaydır

herhalde beni aptal zannettin

Link to post
Sitelerde Paylaş
alt yapı-üst yapı ilişkisi karşılıklı yani diyalektik bir ilişkidir, donuk-mekanik ve ekonomist bir açıklama biçimi hiç bir zaman Marksizme ait değildir..

''Kendi tarihimizi kendimiz yapıyoruz. Ama herşeyden önce belirli öncüllerle birlikte ve en çok belirli koşullar içinde. Bütün öteki koşullar arasında en sonunda belirleyici olanlar ekonomik koşullardır. Ama siyasal koşullar v.b. hatta insanların beyinlerine musallat olan gelenek bile kesin ve son verici olamasa da gene bir rol oynar."

Aynı eser..

Sınıf ÇAtışması ya da sınıfsal çelişki Toplum katmanında en sert ve derin olan çelişkidir, bu diğer koşılların göz önüne alınmayacağı anlamına gelmez yukarıdaki alıntıda çok güzel tespit edildiği gibi ''Geleneklerin bile etkisi vardır''..

Aynen bizim gibi Asyagil toplumlar için ne kadar da geçerli ve doğru bir tespit..

Ama acaba olay dediğin gibi mi? Sınıf çelişkisi acaba gerçekten bu kadar belirleyici mi? Yoksa Marx ve sosyalistler öyle olmasını mı arzu ediyorlar ki işçiler arasında bir sınıf bilinci uyandırmaya çalıştılar? Hitler Almanyasında sınıf çatışmasından ziyade bir ırk bilinci ve çatışması vardı. Bizim bugünkü Türkiye de sınıf bilinci ve çatışması yok. Derdimiz Kürt sorunu, Ermeni sorunu, AB ye girelim mi felan.

Sınıf çatışması derken demek istenilen şudur anladığım kadarıyla. Deniyor ki üretim araçlarına sahip olanlar işçileri sömürüyor ve bu sömürüyü örtbas etmek için kendi sınıflarının çıkarına uygun bir şekilde, yanıltıcı, olaya kendi açılarından bakan, hatta gerçekleri çarpıtan felsefeler ve ekonomi teoriler ortaya atıp işçileri uyutuyorlar. Söylenen budur. Bu yüzdendir ki sosyalistler kapitalist ekonomiyi "bujuva ekonomistleri" felan diyerek reddediyor.

Ama bu acaba ne anlama gelir. Eğer her sınıf kendi çıkarına uygun felsefe ve ekonomi bilimi (hatta tüm bilim) yapıyorsa, o zaman sosyalistlerin yaptığı ekonomi ve felsefe de işçi sınıfının çıkarını korumak için dizayn edilmiş olmaz mı? O zaman onu da "proleter ideolojisi" diye reddemez miyiz? Yani demek istediğim şudur: eğer tüm yapılan bilim ve felsefe eğer belli sınıfsal çıkarlara binaen üretiliyorsa, o zaman "doğru" diye birşey olamaz. Bir göreceliğe saplanırız. Her felsefe bir sınıfa göre doğru demektir. Yahut bir tarihi aşamaya göre doğrudur. Tarihi periyorlardan bağımsız bir mutlak doğruluğpa sahip olamaz. Böyle bir şey mümkün olamaz.

Ama Marxism kendini doğru olarak ortaya koyuyor. O zaman biz onu nereye koymalıyız?

Link to post
Sitelerde Paylaş
faithnomore tamam ben hatalıysam kabul ederim ama demek istediğim bunlar değil

herhalde etkiliyecek diğer faktörlerde temel olarak bahsettim ben

aksi takdirde zaten aptalca olur

ama marxın şunu dediğini söyledim sadece

özgürlük feodalizmle çelişen bir düşüncedir mesela

gelişmiş kapitalist toplumlaeda geleneklerden kurtulmak daha kolaydır

herhalde beni aptal zannettin

seni aptal filan zannetmem sözkonusu değil tam olarak kastettiğin üretim biçiminin ve güçlerinin gelişmesi ve bunların yansıması ise elbette Kapitalizm, Feodalizmin bir üst aşamasıdır ve ondan üstündür, Kapitalizmi gelişmiş ve kurumsallaşmış bir toplumda Feodal kalıntılar ve gelenekler oldukça azalmıştır mesela Batı Avrupa gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...