Jump to content

Hayat Nedir?


Recommended Posts

O halde fabrikayı çalıştıran şey işçileri değil.İşçiler halen daha orada.Ama fabrika çalışmıyor...

Elantirik,yani enerji.elektrikler gidince işçiler çalışamıyor,çalışamayınca patron maaş vermiyor,maaş alamayınca işçilerde aç kalıp ölüyor.

bu kadar basit mi ?

evet.

diceksin ki madde duruyor basalım enerjiyi çalıştıralım.

5.kattan attığın bilgisayaraistersen 350 v ver.

tarihinde Tanri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Elantirik,yani enerji.elektrikler gidince işçiler çalışamıyor,çalışamayınca patron maaş vermiyor,maaş alamayınca işçilerde aç kalıp ölüyor.

bu kadar basit mi ?

evet.

diceksin ki madde duruyor basalım enerjiyi çalıştıralım.

5.kattan attığın bilgisayaraistersen 350 v ver.

Madem bilgisayar örneğine meraklısınız aynı soruyu sizede sorayım hemde bilgisayar üzerinden bir analoji kurarak..

İnsan vücudunda beyin ve kalp haya için 2 önemli organ.Biz beyine işlemci kalbede güç kaynağı adını verelim..

Vucudunda bilgisayar olsun..

Bizim güç kaynağı tekledi kriz geçirdi.Artık bilgisayara enerji itmiyor dolayısıyla işlemci çalışmaz.

Fakat bizim bilgisayar biraz ilginç.Yanan güç kaynağımız zamanında sadece bir cm.'lik bakır telden ibaret birşeydi.Zamanla o bakır tel kendini kopyaladı inşa etti ve kendini bir güçkaynağına çevirdi..Yani kendi kendini çoğaltabilen temel parçaları var..

Ancak güç kaynağının yarısından fazla devresi kablosu yanmış..

Kendi kendini baştan inşa eden güç kaynağımız neden kendi yarısını yeniden icad edemiyor?Bu yeteneğe ssahip değil mi artık değilse neden değil?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ancak %40 Hücremiz halen daha sağ bulunuyor.Beyinde çalışan 100 işçimizden 60'ını kaybettik 40 işçi halen daha varlığını sürdürüyor..

Olabilir.

>>> Aynı şekilde vücudta halen daha bir çok hücre hayatta yaşıyor.

Evet, en azından belki beyin dışında her şey çalışıyor olsun.

>>> Bilirsin İnsan vucudu kendini onarabilen bir yapı.Bir yerin kesilse yada parmağını ezsen o noktada ki hücreler ölür.Ancak diğer hücreler bölünür çoğalır ölen hücrelerin yerlerini yenileri alır herkeş eski haline döner.

İyide, benim bildiğin insan vücudu kendini onaramaz. En azından çoğu yerini.

İnsanın öldüğünün kabul edilmesi için gidip tırnağı veya ciğeri gibi bir seçim değilde, beyninin seçilmesi kura ile değil, gayet bilinçli bir sebepledir.

>>> Peki beyinde ki 40 hücremizin bir eksiğimi var?Ölen hücrelerin yerleri çoğalarak doldurulamaz mı?

Doldurulamaz, beyin hücreleri diğer sinir hücreleri gibi kendilerini yanileyemez.

Olay şudur. Beynin örneğin ön tarafından 1/3'lük kısım ölsün, hatta bıçakla kesip at orayı mesela. Büyük bir ihtimalle ölmezsin. Ama hafızanın büyük kısmı kaybolur büyük ihtimalle. Diğer yandan kişiliğin genel olarak değişir, vücudun aksar, sanatçı olursun sonradan filan bir şeyler olur, ama yaşarsın.

Fakat beynin vücudu idare eden kısmında bir şey olursa, o zaman ne olur? Diyelim bu bölge en fazla %10 olsun, beyninin %90'ı çalışıyor olsun. Vücudun o %90'ın sağ kalması için gereken kan, oksijen vs. vs. yi beyninin o bozulan kısmı ile sağlıyor. Yani, o kısım bozulunca, mesela nefes almayacaksın ve geri kalan %90'da çabucak ölecek.

Bu sadece beyin için geçerli değil elbette. Mesela, böbreklerinde olursa böyle bir sorun,vücudun zehirleri arıtamayacak bunlarda vücudunun kalan kısmında çabucak tahribata yol açacak ve öleceksin.

Gördüğün gibi, insan bir bütün, bir parçası eksik olunca, artık iş yapamaz olacaktır. Hayatı fonksiyonlarını devam ettiremez.

Aslen insan çevresi ile de bir bütündür. Örneğin, bacağın koparsa, koşamazsın, av olur bir yırtıcıya mesela.

>>> Küçücük bir damladan koskoca bir fabrika inşa eden onu hasar gördüğünde onaran hücreler hasar büyük olunca eli kolu bağlı duruyor. Bunun sebebi nedir?

Bunun temel sebebi onu bir damla sanıyor olmandır. Bu işi yapan DNA'dır aslen. DNA kendi kopyasını yapabileceği gibi, partial, yani kısmi kopyasını da yapabilir. Böylece tek bir DNA'dan farklı farklı bölgeler kopyalanabilir. Bu kopyalama işlemi, mRNA'nın alabileceği bir kod oluşturur ötesi malum protein sentezi hikayesidir.

Ökaryotlarda, tek bir DNA farklı tür hücreler için gereken bilginin tümünü taşır. Hangi parçanın aktif olacağı ise, hormonlar ve enzimler tarafından belirlenir. Bebek ana karnında gelişirken bunu annenin salgıladığı hormonlar vs. sağlar.

Bunun dışında, DNA saf kopya olan kök hücreleri de üretir. Kök hücreler ise gene hormonlar vs. yoluyla örneğin sinir hücresine veya deri hücresine dönüşür.

Kök hücrelerinin üretimi kısıtlıdır. Ve insanlarda bunları organ yapmaya itecek olan hormonlar sadece anneden gelir.

Yani, kök hücreler bir böbrek yapamaz insanlarda. Bir kolda yapamaz. Ama bazı kertenkelelerde (türleri bu değil aslında) kopan kolun yerien yenisini yapabilir. Yengeçlerdede.

Fakat, eğer kopan kol değilde kalp ise? Yeni bir kalp yapana kadar, olmayan kalp kan dolaştıramayacağı için, yeni bir kalbi yapacak hücreler süratle ölüme mahkum olacaklardır.

İşte canlıların tamir yetenekleri bununla sınırlıdır. Eğer zarar gören organın yenisini yapacak tertibat varsa, olsa bile yeterince kök hücre üretmek için harcanacak zaman, enerji ve malzemeyi temin edene kadar o organsız yaşanabilecekse, o zaman o organın tamiri mümkün olacaktır.

Fakat, insnalar gibi memelilerde, enerji kullanımı çok dengeli olduğu için, bir organın kısmi veya tamamen kaybı çoğu zaman onun yenisini yapmaya yetecek enerji ve zamana sahip olmamakla sonuçlanır. Bu yüzden, memelilerde ve haliyle insanda, organlarını tamir yeteneği hemen hiç yoktur. Bu kabiliyetimiz, çok eski atalarımızda var olmuş olabilir, ama memeli olma sürecinde bize avantaj sağlamadığı için körelip gitmiş olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi kendini baştan inşa eden güç kaynağımız neden kendi yarısını yeniden icad edemiyor?Bu yeteneğe ssahip değil mi artık değilse neden değil?

**Bakır tel elektriği iletir mi ? evet iletir.

**Hücre kendisini kopyalar mı ? evet kopyalar.

**Bakır tel (devre yolu) üzerinden akım geçince ısınıyor mu ? evet ısınıyor,genleşiyor,genleşip soğudukça yıpranıyor, günün birinde kopuyor,artık akım geçirmiyor.

**Nasıl bakır tel yıpranıyor artık akım geçirmiyor,hücre de fizik kanunları uyarınca bir çok sebepten "yıpranıyor" ve kendini kopyalayamıyor.

Senin sorun %100 verimli makine yapılabilir mi yahut sonsuza dek çalşacak devri daim mak. yapılabilir mi sorusuna benziyor,hayır imkansız çünkü termodinamik var.

Biz canlılarda madde+enerjiyiz ve bakır telin tabi olduğu fizik kanunlarına tabiyiz,yanlışım varsa düzeltecektir arkadaşlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1993 Yılında Brandeis Üniversitesinde ''Hayat Nedir?'' balıklı bir sempozyum düzenlenir.

Bu sempozyumda hayatında tanımını yapmak için bir sürü bilim adamı fikirlerini beyan ederler.Sempozyumun sonunda ise şu tanım üzere birleşilir

Hayat, enerji üreten bir dizi ELEKTROKİMYASAL işlemlerdir

Ne kadar basit ve kısa tanımlanmış değil mi?

iLLeGalTM,

Yalancısın, sen bir kolpacısın. Ya tamamen kafadan atıyorsun, ya da desteksiz sallayan bir yerlerden kopyaladın bunu. Elifi görse mertek sanan bir kara cahilsin ve beslendiğin kaynaklar da aynen böyle. Ne demek "enerji üreten bir dizi ELEKTROKİMYASAL işlem"?! Hayat enerji üretmez. Nükleer süreçler dışında hiçbir fiziksel süreç enerji üretmez. Hayat, dışarıdan aldığı enerjiyi kullanır. Bunun kaynağı da ya Güneş'teki füsyondur, ya da Dünya'nın derinliklerindeki fisyon. Enerji üreten tek bir organizma bile yoktur. Hayat enerji üretir diyen birisi, enerjinin ne demek olduğu konusunda zerre kadar bilgisi olmayan bir eblehtir. Bu da sizin nurculara çok yakışır. Bütün bu cehaletine bakmadan, gelmiş, burada saçma sapan spekülasyonlar üretiyorsun kendi üç santimlik çapınla!

Şimdi getir bakalım. Brandeis Üniversitesi ne zaman "hayat enerji üretir" demiş? Öyle mi demiş, yoksa bambaşka bir şey mi demiş de senin bu saçmalığı aktardığın fiziğin f'sini bilmeyen cahiller böyle yazmış?!

Haydi bakalım, bekliyoruz!

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ancak %40 Hücremiz halen daha sağ bulunuyor.Beyinde çalışan 100 işçimizden 60'ını kaybettik 40 işçi halen daha varlığını sürdürüyor..

Olabilir.

>>> Aynı şekilde vücudta halen daha bir çok hücre hayatta yaşıyor.

Evet, en azından belki beyin dışında her şey çalışıyor olsun.

>>> Bilirsin İnsan vucudu kendini onarabilen bir yapı.Bir yerin kesilse yada parmağını ezsen o noktada ki hücreler ölür.Ancak diğer hücreler bölünür çoğalır ölen hücrelerin yerlerini yenileri alır herkeş eski haline döner.

İyide, benim bildiğin insan vücudu kendini onaramaz. En azından çoğu yerini.

İnsanın öldüğünün kabul edilmesi için gidip tırnağı veya ciğeri gibi bir seçim değilde, beyninin seçilmesi kura ile değil, gayet bilinçli bir sebepledir.

>>> Peki beyinde ki 40 hücremizin bir eksiğimi var?Ölen hücrelerin yerleri çoğalarak doldurulamaz mı?

Doldurulamaz, beyin hücreleri diğer sinir hücreleri gibi kendilerini yanileyemez.

Olay şudur. Beynin örneğin ön tarafından 1/3'lük kısım ölsün, hatta bıçakla kesip at orayı mesela. Büyük bir ihtimalle ölmezsin. Ama hafızanın büyük kısmı kaybolur büyük ihtimalle. Diğer yandan kişiliğin genel olarak değişir, vücudun aksar, sanatçı olursun sonradan filan bir şeyler olur, ama yaşarsın.

Fakat beynin vücudu idare eden kısmında bir şey olursa, o zaman ne olur? Diyelim bu bölge en fazla %10 olsun, beyninin %90'ı çalışıyor olsun. Vücudun o %90'ın sağ kalması için gereken kan, oksijen vs. vs. yi beyninin o bozulan kısmı ile sağlıyor. Yani, o kısım bozulunca, mesela nefes almayacaksın ve geri kalan %90'da çabucak ölecek.

Bu sadece beyin için geçerli değil elbette. Mesela, böbreklerinde olursa böyle bir sorun,vücudun zehirleri arıtamayacak bunlarda vücudunun kalan kısmında çabucak tahribata yol açacak ve öleceksin.

Gördüğün gibi, insan bir bütün, bir parçası eksik olunca, artık iş yapamaz olacaktır. Hayatı fonksiyonlarını devam ettiremez.

Aslen insan çevresi ile de bir bütündür. Örneğin, bacağın koparsa, koşamazsın, av olur bir yırtıcıya mesela.

>>> Küçücük bir damladan koskoca bir fabrika inşa eden onu hasar gördüğünde onaran hücreler hasar büyük olunca eli kolu bağlı duruyor. Bunun sebebi nedir?

Bunun temel sebebi onu bir damla sanıyor olmandır. Bu işi yapan DNA'dır aslen. DNA kendi kopyasını yapabileceği gibi, partial, yani kısmi kopyasını da yapabilir. Böylece tek bir DNA'dan farklı farklı bölgeler kopyalanabilir. Bu kopyalama işlemi, mRNA'nın alabileceği bir kod oluşturur ötesi malum protein sentezi hikayesidir.

Ökaryotlarda, tek bir DNA farklı tür hücreler için gereken bilginin tümünü taşır. Hangi parçanın aktif olacağı ise, hormonlar ve enzimler tarafından belirlenir. Bebek ana karnında gelişirken bunu annenin salgıladığı hormonlar vs. sağlar.

Bunun dışında, DNA saf kopya olan kök hücreleri de üretir. Kök hücreler ise gene hormonlar vs. yoluyla örneğin sinir hücresine veya deri hücresine dönüşür.

Kök hücrelerinin üretimi kısıtlıdır. Ve insanlarda bunları organ yapmaya itecek olan hormonlar sadece anneden gelir.

Yani, kök hücreler bir böbrek yapamaz insanlarda. Bir kolda yapamaz. Ama bazı kertenkelelerde (türleri bu değil aslında) kopan kolun yerien yenisini yapabilir. Yengeçlerdede.

Fakat, eğer kopan kol değilde kalp ise? Yeni bir kalp yapana kadar, olmayan kalp kan dolaştıramayacağı için, yeni bir kalbi yapacak hücreler süratle ölüme mahkum olacaklardır.

İşte canlıların tamir yetenekleri bununla sınırlıdır. Eğer zarar gören organın yenisini yapacak tertibat varsa, olsa bile yeterince kök hücre üretmek için harcanacak zaman, enerji ve malzemeyi temin edene kadar o organsız yaşanabilecekse, o zaman o organın tamiri mümkün olacaktır.

Fakat, insnalar gibi memelilerde, enerji kullanımı çok dengeli olduğu için, bir organın kısmi veya tamamen kaybı çoğu zaman onun yenisini yapmaya yetecek enerji ve zamana sahip olmamakla sonuçlanır. Bu yüzden, memelilerde ve haliyle insanda, organlarını tamir yeteneği hemen hiç yoktur. Bu kabiliyetimiz, çok eski atalarımızda var olmuş olabilir, ama memeli olma sürecinde bize avantaj sağlamadığı için körelip gitmiş olmalı.

Yazdıkların makul anibal mantıklı..

Yanlız bir kaç mesele daha var.

Kök hücrelerin beyin hücresine dönüşebildiğini biliyorum.Ancak böyle olsa bile insanı hayyta tutacak zaman zarfı içinde gerçekleşmiyor olabilir..

Bizim ölümsüzlük sırrımız sinir hücrelerinin nakline bakıyor anlaşılan.

Neyse konu üzerine yine düşüneceğim..

Teşekkürler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

iLLeGalTM,

Yalancısın, sen bir kolpacısın. Ya tamamen kafadan atıyorsun, ya da desteksiz sallayan bir yerlerden kopyaladın bunu. Elifi görse mertek sanan bir kara cahilsin ve beslendiğin kaynaklar da aynen böyle. Ne demek "enerji üreten bir dizi ELEKTROKİMYASAL işlem"?! Hayat enerji üretmez. Nükleer süreçler dışında hiçbir fiziksel süreç enerji üretmez. Hayat, dışarıdan aldığı enerjiyi kullanır. Bunun kaynağı da ya Güneş'teki füsyondur, ya da Dünya'nın derinliklerindeki fisyon. Enerji üreten tek bir organizma bile yoktur. Hayat enerji üretir diyen birisi, enerjinin ne demek olduğu konusunda zerre kadar bilgisi olmayan bir eblehtir. Bu da sizin nurculara çok yakışır. Bütün bu cehaletine bakmadan, gelmiş, burada saçma sapan spekülasyonlar üretiyorsun kendi üç santimlik çapınla!

Şimdi getir bakalım. Brandeis Üniversitesi ne zaman "hayat enerji üretir" demiş? Öyle mi demiş, yoksa bambaşka bir şey mi demiş de senin bu saçmalığı aktardığın fiziğin f'sini bilmeyen cahiller böyle yazmış?!

Haydi bakalım, bekliyoruz!

Yanlış çevirmiş olabilirim Deicide neden olay çıkarıyorsun?İngilizcem çok iyi değildir.

Üreten değilde aktaranda olabilir bilemiyorum...Bu kadar ağır yazman gerekmezdi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayat Nedir? Madde midir?Yoksa Daha ötesi mi?

Elbette daha ötesidir çünkü gördüklerimiz duyularımızla hissettiklerimizdir yalnızca, duyularımızla hissettiklerimiz gerçekten var mıdır bilemiyiz, bilebilmemiz için gördüğümüzün farklı boyutları olmadığından emin olmamız gerekli, emin olabilir miyiz?

Tıpkı rüyadan uyanmasak rüyanın gerçek olmadığını fark edemeyeceğimiz gibi.

Rüyadan uyandığımda hissettiklerim her zaman sanki gerçek gibi, gerçek bir yaşam, gerçek bir hayat gibi.

Kalp atışları, korku, sevgi hepsi...

Ve o bir anlık süren rüyalar nasıl sanki saatlerce sürmüş gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Portakal nedir?

Portakal için tüm söyleyebileceğimiz onu gördüğümüz, hissettiğimiz, kokladığımız ve tattığımızdır.

Portakal turunçgiller familyasından meyvedir.Sarıdır,yuvarlaktır.Suyunu içeriz.

Sadece öyle midir?

Gerçekten var mıdır ya da duyularımızın beynimize ulaştırdığı gibi midir her şey?

Sadece öylemidir portakal herşeydir portakalsız olmaz,onsuz hayat düşünelemez gibisinden sorgulama olmaz.

Bilimsel açıklamayla yetinmeyip bunun dışında birşeyler arayışına girip anlamlandırmalar gayretine girmek tuzaktan başka birşey değildir.

Asıl tuzak görüntüye aldanmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayat, enerji üreten bir dizi ELEKTROKİMYASAL işlemlerdir

Bu başlık dikkatimden kaçmış...

Bu yanlış bir hayat tanımı...

Şöyle olmalıydı...

Hayat, enerji kullanan bir dizi ELEKTROKİMYASAL işlemlerdir.

Çünkü canlı varlıklar enerji üretmezler. Tüketirler. Bir enerji şeklini başka enerji şeklinde çevirirler..

Ama bu tanımlama da pek iyi durmuyor..

Eğer yaşamın tarifi yukardaki gibi yapılmışsa, onu yapanlar idiot olmalı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayat saçmalıktır. Canlıların olması mekanik bir hata yüzündendir :D.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...