Jump to content

İslam'da Hırsızın Cezası ve Kısasa Kısas


Recommended Posts

Sen böyle teferruatla uğraş, o örneği hırsızlıkla bağdaştıran senin kafan, benim değil.

Başın mı dönüyor senin :)

Hırsızlık eyleminin kısasının tazmin olamayacağı sarahatine karşı o ahmakça misali veriyorsun ve sonra "bunu hırsızlık ile bağdaştıran senin kafan" diyorsun!

Seni nasıl ciddiye alabilirim ki pante, de bana :)

Tevrat'ı gönderen Allah, "Hırsıza misliyle ödetin" diyor.

Tüm peygamberler döneminde de böyle uygulanıyor.

Ah canım, dinler tarihi noktasında eçheliyetinden mütevellid galiba gelen her yeni şeriatın, evvelki şeriatlerde yer alan bazı hususları nesh ettiğini veyahut değiştirdiğini, yeni hükümler vaaz ettiğini bilmiyorsun!

İsrailoğullarına gelen şeriatın muamelat kısmının kıyamete kadar baki kalacağını sana kim söyledi!

Mesela isanın zina eden kadına dair söylediği sözlere nazar et!

Oradan hiçbir şey çıkaramazsan, şahitlik husunda o cemiyette cari uygulamayı tashih ettiğini sen dahi idrak edebilirsin!

Sen mi uydurmayacaksın!

Hadi ver o zaman hadisin adresini!

Hangi hadisin!

Dediğimi anlamadı isen tekrar edeyim, Hz. Muhammedin "kızım fatımada olsa elini keserim" sözünü hıfzımızdan sehven yani hataen beytülmalden diye yazdığımı söyledim, hakikaten de sen "beytülmal mi demiş" diye sual ettiğinde öyle yazdığımı fark ettim!

O yazdığım şekliylede yaygın bir telaffuz vardır, amma ben kaynaklarda bu minvalde bir nakle rastadığımı hatırlamıyorum, zihnimizin bize yaptığının sebebi bu yanlış telaffuz olmalı!

Ha yok "kızının elini keseceğini nerede demiş" diyor isen işte sana nazar edebileceğin bir kaynak!

Sen bırak şimdi "mevcut hukuk" diyerek konuyu çarpıtmayı.

Devlet malını soyanı "Onun da hazinede hakkı var" diye affetmek, adaletsizliğin dikalasıdır.

Uydurmaktan hiç mi sıkılmazsın sen!

Devlet malına el uzatanın af edildiğini sana kim söyledi, misyoner ağabeylerin mi!

Tazir cezası ne demektir bilir misin, sana biraz fıkıh öğren diyoruz!

İki kişi, üçüncü bir şahsın hırsızlık yaptığına dair şahitlikte bulundular. Bunun üzerine Hz. Ali adamın kolunu kesti. Bu iki kişi gidip bir müddet sonra diğer bir adamı getirip: "Biz hata etmişiz, hırsızlığı yapan o değilmiş (bu imiş)" dediler. Hz. Ali bunların şahidliğini iptal ederek (getirdikleri bu şahıs aleyhinde kabul etmedi. Ayrıca) onlara, önceki adamın diyetini yükledi ve: "Bilsem ki siz bu işi bilerek yaptınız, kollarınızı keserdim" dedi.

Ne demiş idik!

İslam rejiminde "yalancıdan" şahit olmaz!

Şahitlik içün fıkıhta zikredilen şart ve ahvali bilsen ve hangi hallerde kişinin şahitliğinin iptal olduğu, bu noktada islam hukukunun hassasiyetini görebilsen, yani biraz fıkıh bilgin olsa islam rejiminde "yalancıdan şahit olmaz" sözünün haklılığını sende teslim edebilir idin!

Amma olmaz, gayz ve cahillik tek sermaye olduğu içün buradan "yalancı şahit çıkmaz" manası devşirecek sonra kendi yediği bu nane içün başkasına afiyet olsun denecek :)

Sende hiç ilerleme göremiyorum, çok kabiliyetsiz birisisin, tekamüle kapalısın!

Gerçeğe sadakat şart!

tarihinde Alchindus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 102
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Zavallının eli ne oldu bu arada. El arada kaynadı gitti..

Hz Ali kısası bilmiyormu yoksam. Hani sizlerin kollarınızı keserdim demişya.

İslam fıkhını öğrenmek lazım acaba bu Hz Alinin sözüne göre göre nasıl bir hüküm çıkarmışlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hangi hadisin!

Dediğimi anlamadı isen tekrar edeyim, Hz. Muhammedin "kızım fatımada olsa elini keserim" sözünü hıfzımızdan sehven yani hataen beytülmalden diye yazdığımı söyledim, hakikaten de sen "beytülmal mi demiş" diye sual ettiğinde öyle yazdığımı fark ettim!

O yazdığım şekliylede yaygın bir telaffuz vardır, amma ben kaynaklarda bu minvalde bir nakle rastadığımı hatırlamıyorum, zihnimizin bize yaptığının sebebi bu yanlış telaffuz olmalı!

Ha yok "kızının elini keseceğini nerede demiş" diyor isen işte sana nazar edebileceğin bir kaynak!

Pişkinliğin de bu kadarı olur ha!

Ben yazmasam ve kaynak istemesem, üstüne yatacaksın hatanın.

Sen hata yapınca hıfzında kalanı sehven yazmış oluyorsun.

Ama karşındaki yapınca aşağılamaktan geri durmuyorsun.

Benim aklımda doğru kalmış ama. Demek ki akıl akıldan üstün olabiliyor.

Ama sen zırt pırt "pante fıkh bilmez, hadis bşlmez, cart-curt bilmez" diye ahkam kes.

Sıkılmadan bir de kaynak veriyorsun, benim doğruladığım hadise.

Bu kadar irtifanı düşürme. "Haklıymışsın, beytülmal değilmiş" demekle alçalmazsın.

Uydurmaktan hiç mi sıkılmazsın sen!

Devlet malına el uzatanın af edildiğini sana kim söyledi, misyoner ağabeylerin mi!

Tazir cezası ne demektir bilir misin, sana biraz fıkıh öğren diyoruz!

Sen o tazir cezalarından utanmaz mısın?

Baklava çalanın elini keseceksin. Gasp yapana sadece 6 aya kadar hapis vereceksin.

Evrakta sahtekarlık yapanın, tefecinin, rüşvetçinin cezasını bir kıyasla bakalım küçük hırsızla.

İnsan olan bu kıyaslamadan hicap duyar. "Bu nasıl bir hukuktur?" diye yüzü kızarır.

"Tazir cezası" nı duyan da el kesmeden daha kötü bir ceza zannedecek. Tam bi adalet ayıbıdır.

Bunu yazanlar-çizenler adalet hırsızıdır.

Kur'an'da nerede yazıyor, bunların eli kesilmeyecek, tazirle idare edilip geçiştirilecek." diye?

Gaspeden, kapkaç yapan gizlice çalandan daha kötüdür.

Çünkü şiddet de içerir. Rüşvet de, evrakta sahtecilik de, devlet malını soymak da hırsızlıktır.

O öğren dediğin fıkhı çok iyi biliyorum merak etme sen.

Adaletsizliğe verilecek en iyi örnektir İslam fıkhı.

Ne demiş idik!

İslam rejiminde "yalancıdan" şahit olmaz!

Şahitlik içün fıkıhta zikredilen şart ve ahvali bilsen ve hangi hallerde kişinin şahitliğinin iptal olduğu, bu noktada islam hukukunun hassasiyetini görebilsen, yani biraz fıkıh bilgin olsa islam rejiminde "yalancıdan şahit olmaz" sözünün haklılığını sende teslim edebilir idin!

Amma olmaz, gayz ve cahillik tek sermaye olduğu içün buradan "yalancı şahit çıkmaz" manası devşirecek sonra kendi yediği bu nane içün başkasına afiyet olsun denecek smile.gif

Sende hiç ilerleme göremiyorum, çok kabiliyetsiz birisisin, tekamüle kapalısın!

Gerçeğe sadakat şart!

El Kindi, çırpındıkça batıyorsun.

Sinekten yağ çıkarmaya çalışıyorsun.

Adamın boşu boşuna yalancı şahitler yüzünden kolu gitmiş, sen kalkmışsın tekrar şahitlikleri kabul edilmediğiyle avunuyor ve "ne demiştik" diye kendini haklı göstermeye yelteniyorsun.

-Masum insanın kolu nerde kolu?

-Ali kesti?

-Niye kesti?

-Yalancı şahitlere aldandı.

Ee, biz ne demiştik?

"Yalancı şahitler olabilir, masum insanların boşu boşuna eli-ayağı kesilebilir" demedik mi?

Gerçeği bilimde ara, sadakati bilime göster! Yalana-dolana değil!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kısas mantığı içerisinde hırsızlığın para cezası ile cezalandırılması kısas olayına girmez ..Bence alcintus bu konuda haklı.
Bence Kısas konusunda kuranda kendi içerisinde tutarlılık var.

Ama Tevrat ile kuran arasındada hırsızlığın cezalandırma şekli arasında farklılık varmış.

Kuranın hükmümü daha medenice ve akıllıca, yoksa tevratınkimi?

Ve kuranda hırsızlıkla ilgili bir cezalandırma yöntemi olduğu halde kuran bunu neden değiştirmiş. Başlığın mevzusu asıl olarak bu.

Ama kısas konusunada takılındı. Tevratta hırsızın cezalandırma şekli kısas çerçevesinde mi değerlendiriliyor acaba. Bilgilensek iyi olur.

Ama başlığın mevzusu tevratta var olduğu halde para cezası neden değiştirildi. Kuranda cezalandırmalar genelde bedene yönelik mi ne?

Sevgili Ercüment;

Öncelikle belirtmeliyim ki; başlığımız "İslam'da hırsızın cezası ve kısasa kısas"

Kur'an değil İslam.

Şimdi düşünelim:

Hırsızlık nedir?

Sadece eve, dükkana, kümese girip çalmak mıdır?

Yankesicilik hırsızlığa girer mi?

Dolandırıcılık, sahtekarlık hırsızlığa girer mi?

Gasp, kapkaç hırsızlığa girer mi?

Bu saydıklarımın tümü hırsızlığın çeşitlerinden.

Şimdi bana göre gasp, kapkaç hırsızlıktan daha beter bir suç.

Bir kadının çantasından gizlice cüzdanını almakla, kadını yerlerde sürükleyip çantasını kapıp kaçmak aynı görülemez. Gasp da, kapkaç da şiddet ve korku yaşatmak da var. Sadece maddi zarar değil, manevi zarar da veriliyor. Mağdur psikolojik travmalar yaşayabiliyor.

Buna rağmen yine de gaspı, kapkacı hırsızlıkla eşit varsayalım.

İslam'da gizlice çalanın eli kesiliyor. Gaspedene sadece 6 aya kadar hapis veriliyor.

Eğer gaspeden malı harcar-yer-telef ederse ne yapılıyor dersin?

Aynı değerde karşılığı ödettiriliyor. Yani mala mal.

Mala mal ne demek? Kısas demek.

1- Kullanmış olsun veya olmasın taşınabilir bir malı gasb eden herkes altı aya kadar hapis ile cezalandırılır. Eğer malı telef etmişse bedeli ödettirilir ve cezası artırılır. Eğer şeklini değiştirmişse duruma bakılır; mal değerinden bir şey kaybetmişse bir yıl hapsedilir, kaybetmemişse altı aya kadar hapis ile cezalandırılır.

Gördüğün gibi İslam'da hırsızlıkta hem had cezası var, hem tazir cezası var, hem de kısasa kısas anlamında malın karşılığının ödettirilmesi var.

Dolayısıyla bundan daha büyük tutarsızlık olmaz.

Dersen ki ben kur'an için söylemiştim; Ben de kur'an için sadece "putperest cezasını almış, Tevrat'takini neshetmiş" diyorum.

Yani Kur'an'la ilgili tartışacağımız konu; Bu had cezasının putperest kaynaklı olması ve Tevrat'taki kısasa kısas yani "çalınan mala karşı misliyle mal" cezasına uymamasıdır.

İslam'la ilgili olan ise hırsızlık çeşitlerindeki uygulamalar, cezalar, hadisler ve adaletsizliklerdir.

Tevrat'ta kısas konusu yok. Kısas, Arapça bir kelime. Yani, "aynıyla karşılığı" demek. Buradaki aynılık, cins olarak aynılık. Ama misliyle fazlalık olabiliyor.

Nitekim Tevrat'ta mala mal'da misliyle fazlalık cezası var.

Koyun çalandan inek istenmiyor. Ama 2 koyuna karşı 5 koyun isteniyor.

Bu ceza kısastır. Kısas dışında bir konuya girmez.

İslam'da da gasp için, beytülmal soygunları için verilen cezalar kısas kapsamındadır. Had cezası yoktur.

Malı aynen geri alır, ödetir + hapis cezası verir.

Bizim sorumuz ise küçük hırsıza neden böyle uygulanmamış?

Benim görüşüm şu: İslamcılar, Kur'an'daki hırsıza el kesme cezasını sınırlamış, daraltmış. Büyük hırsızlıkları aynı Tevrat gibi uygulamış ama ayete uyabilmek için küçük hırsızlare had uygulamış.

Yani hile yapılmış, üstelik adaletsizce bir hile olmuş.

Çeyrek dinarlık hırsızlığın cezası el kesmek ama milyar dinarlık yolsuzluklara tazir. İşte İslam'ın adaleti!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante.

Şimdi kurandaki kısas la ilgili bir kaç ayete bakarsak ve onlardanda kısas ile ilgili bir genelleme yaparsak şöyle bir durum çıkıyor ortaya.

Karşı tarafın sana verdiği zararın eşitiyle ona zarar verilmesi. Ancak karşılığı verilemeyen durumlar için geçerli olabilir.

Diyelim adam senin elini kesti tabiki elini sana geri veremeyeceği için sende ona aynı şekilde cezayı vereceksin ve eşitleneceksin.

Ama hırsızlık yaparsa çaldığı şeyi geri alırsan mal olarak eşitlenmiş olursun. Fazladan bir ceza verirsen eşitlik bozulur. Vereceğin bir artı cezayı eşitlik sınıfına sokabilirmisin.

Belki hırsız sana mal kaybından yaşattığı acıyı parasal ceza ile ona yaşatmakla eşitlik sağlanmış olabilir. Böyle düşünülebilir. Ama yinede tam olarak kurandaki kısas mantığına uymuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante senin ne kadar serefsizin teki oldugun halis muhlis ortada iken, benim hakkimda ileri geri konusmanin ici bos gevis getirmekten baska birsey ifade etmez ki, sen ki yarim aklin ile ahkam kesen dangalak mertebesinde, sana ders verenler insan olabilmis zikri ile fikri bir olan insanlar.

Utanmaz arlanmaz adam, tüm sig idaalarin basina yikildikca, "öyle demedim ki"lerdesin, bu ne bicim bir ahmaklik bu ne bicim bir siglik, allah senin belani versin diye dua etmeye gerek yok, buradan görüldügü kadar layiki ile vermis zaten, kendi eli ile rezil rüsva oluyorsun, bundan iyi bela mi olur.

Senin idaa ettigin hic bir sey, islam fikihinda yeri yok, bu ancak senin elindeki ( yeri geldiginde carptilmis diye lanse ettigin ) meal ile arapca bilmeden, arapca grammeri ahkam kesen aklin ile fikih hakkinda ahkam kesmenden kaynaklaniyor, simdi de söylecek lafin kalamdi, "kuranin degil" islamin fikihi diyebiliyorsun....iste tutarli hic bir idaan yok, hic bir dogrun yok, bu kezde islamda uygulanan herhangi bir fiil'in kurani kerimde yeri yok idaasindasin, bu idaayi ortaya atan kim ? misyoner cemaatlerin yavsakligini yapan pante !

Utanmaz arlanmaz adam, bu yazdiklarimizi zaten biz biliyoruz, bizim sayemizde diger islam ve müslüman düsmanlari her gecen gün senin hakkinda yanilmadigimizi görüyorlar, bakalim simdi neyi lafi nasil eveleyip geveleyeceksin.....

isterseniz ben yazayim, senin diyecegin laf su olacak.....

"ya ben öyle demek istememistim, ben olabilir, neden böyle degilde öyle olabiliyor diye sormustum, benim niyetim sadece tartismak, herhangi bir idaada bulunmuyorum ki zaten" diye sürülmüs vasilini kurumasini beklemye gececek kendisi, allah bana ömür verdikce türkiye'ye de su kesintileri vermedikce, ben seni her gece gusullenmeye gönderecegim misyoner cemaatlerinin gönüllü yavsakligini yapan pante söz !

tarihinde Cheragh tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante senin ne kadar serefsizin teki oldugun halis muhlis ortada iken, benim hakkimda ileri geri konusmanin ici bos gevis getirmekten baska birsey ifade etmez ki, sen ki yarim aklin ile ahkam kesen dangalak mertebesinde, sana ders verenler insan olabilmis zikri ile fikri bir olan insanlar.

Utanmaz arlanmaz adam, tüm sig idaalarin basina yikildikca, "öyle demedim ki"lerdesin, bu ne bicim bir ahmaklik bu ne bicim bir siglik, allah senin belani versin diye dua etmeye gerek yok, buradan görüldügü kadar layiki ile vermis zaten, kendi eli ile rezil rüsva oluyorsun, bundan iyi bela mi olur.

Senin idaa ettigin hic bir sey, islam fikihinda yeri yok, bu ancak senin elindeki ( yeri geldiginde carptilmis diye lanse ettigin ) meal ile arapca bilmeden, arapca grammeri ahkam kesen aklin ile fikih hakkinda ahkam kesmenden kaynaklaniyor, simdi de söylecek lafin kalamdi, "kuranin degil" islamin fikihi diyebiliyorsun....iste tutarli hic bir idaan yok, hic bir dogrun yok, bu kezde islamda uygulanan herhangi bir fiil'in kurani kerimde yeri yok idaasindasin, bu idaayi ortaya atan kim ? misyoner cemaatlerin yavsakligini yapan pante !

Utanmaz arlanmaz adam, bu yazdiklarimizi zaten biz biliyoruz, bizim sayemizde diger islam ve müslüman düsmanlari her gecen gün senin hakkinda yanilmadigimizi görüyorlar, bakalim simdi neyi lafi nasil eveleyip geveleyeceksin.....

isterseniz ben yazayim, senin diyecegin laf su olacak.....

"ya ben öyle demek istememistim, ben olabilir, neden böyle degilde öyle olabiliyor diye sormustum, benim niyetim sadece tartismak, herhangi bir idaada bulunmuyorum ki zaten" diye sürülmüs vasilini kurumasini beklemye gececek kendisi, allah bana ömür verdikce türkiye'ye de su kesintileri vermedikce, ben seni her gece gusullenmeye gönderecegim misyoner cemaatlerinin gönüllü yavsakligini yapan pante söz !

Senin ne dediğini daha şimdiye kadar görmedik birader.

Belliki acılar içerisinde kıvranıyorsunuz.

Tüm savunduğunuzun şeylerin nekadar boş şeyler olduğunu heralde görebiliyorsunuz bence acınız ve kininiz ondan.

Yahudi hukukunun ve hikayelerinin kuranın öncüsü olduğu bilinen birşey.

Muhammetin yahudilerin yazılı sözlü kaynaklarını kurana aktardığı açıkca görülüyor.

Birçok şeyi yahudilerden aldığına göre , hırsızlığın parasal cezasını neden almadı. Ayrıca malın cezasını mal ile vermek eşitlik ilkesinede yakın.

Parasal cezanın heryönüyle daha doğru olduğu apaçık ortada.

Muhammetin insan vücuduna yönelik saldırı ve cezaları tercih etmesi neden. Neden tevrattaki bedensel cezaları alıyorda yahudilikte bedensel olmayan cezayıda beden cezasına dönüştürüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Diyelim adam senin elini kesti tabiki elini sana geri veremeyeceği için sende ona aynı şekilde cezayı vereceksin ve eşitleneceksin.

Ama hırsızlık yaparsa çaldığı şeyi geri alırsan mal olarak eşitlenmiş olursun. Fazladan bir ceza verirsen eşitlik bozulur. Vereceğin bir artı cezayı eşitlik sınıfına sokabilirmisin.

Belki hırsız sana mal kaybından yaşattığı acıyı parasal ceza ile ona yaşatmakla eşitlik sağlanmış olabilir. Böyle düşünülebilir. Ama yinede tam olarak kurandaki kısas mantığına uymuyor.

Sevgili Ercüment;

Kur'an'da kısasta eşitlik yok.

Daha önce ayeti vermiştim:

Bakara-194. Haram ay haram aya kısastır. Hürmetler (saygılar-yasaklar-ateşkesler) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir.

Görüldüğü gibi ayette kısasın misillemesi de var.

Yapılana karşı aynı cinsten karşılık vermektir kısas ama misillemeli olabilir.

Yani, birisi bir tokat attı. Tokat atana sopayla değil, yine tokatla cevap verilecek. Ama bu tokat daha şiddetli bir tokat olabilir.

Ben "mala mal" olayında da aynı özelliği görüyorum.

1 koyuna karşılık 5 koyun istenmesi de misillemeli kısastır.

Yine de görüşlerimiz farklı olabilir. Saygı duyarım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pante senin ne kadar serefsizin teki oldugun halis muhlis ortada iken, benim hakkimda ileri geri konusmanin ici bos gevis getirmekten baska birsey ifade etmez ki, sen ki yarim aklin ile ahkam kesen dangalak mertebesinde, sana ders verenler insan olabilmis zikri ile fikri bir olan insanlar.

Utanmaz arlanmaz adam, tüm sig idaalarin basina yikildikca, "öyle demedim ki"lerdesin, bu ne bicim bir ahmaklik bu ne bicim bir siglik, allah senin belani versin diye dua etmeye gerek yok, buradan görüldügü kadar layiki ile vermis zaten, kendi eli ile rezil rüsva oluyorsun, bundan iyi bela mi olur.

Senin idaa ettigin hic bir sey, islam fikihinda yeri yok, bu ancak senin elindeki ( yeri geldiginde carptilmis diye lanse ettigin ) meal ile arapca bilmeden, arapca grammeri ahkam kesen aklin ile fikih hakkinda ahkam kesmenden kaynaklaniyor, simdi de söylecek lafin kalamdi, "kuranin degil" islamin fikihi diyebiliyorsun....iste tutarli hic bir idaan yok, hic bir dogrun yok, bu kezde islamda uygulanan herhangi bir fiil'in kurani kerimde yeri yok idaasindasin, bu idaayi ortaya atan kim ? misyoner cemaatlerin yavsakligini yapan pante !

Utanmaz arlanmaz adam, bu yazdiklarimizi zaten biz biliyoruz, bizim sayemizde diger islam ve müslüman düsmanlari her gecen gün senin hakkinda yanilmadigimizi görüyorlar, bakalim simdi neyi lafi nasil eveleyip geveleyeceksin.....

isterseniz ben yazayim, senin diyecegin laf su olacak.....

"ya ben öyle demek istememistim, ben olabilir, neden böyle degilde öyle olabiliyor diye sormustum, benim niyetim sadece tartismak, herhangi bir idaada bulunmuyorum ki zaten" diye sürülmüs vasilini kurumasini beklemye gececek kendisi, allah bana ömür verdikce türkiye'ye de su kesintileri vermedikce, ben seni her gece gusullenmeye gönderecegim misyoner cemaatlerinin gönüllü yavsakligini yapan pante söz !

Seni ispatlamaya davet etmiş ve şöyle yazmıştım:

Sen benim yazılarımda tek 1 tane "Kemalistim" ifadesi bul, ben yazmayı bırakacağım.

Bu kadar açık ve net konuşuyorum.

Ama ben sana Kemalist olmadığımı ifade ettiğim birçok yazımı delil olarak getirebilirim.

Şimdi var mısın iddiaya;

Sen bulursan ben artık din konularında yazmayı bırakacağım.

Bulamazsan, ben sana Kemalist olmadığım ifadelerini gösterirsem;

"Ben adi şerefsiz tahrikçi provakatörün tekiyim. Pante hakkında sürekli yalan ve iftirada bulunuyorum. Aslında o her konuda objektif yazıyor. Kendisini çok takdir ediyor ve saygı duyuyorum. Bugüne kadar yaptığım tüm küstahlıklar için kendisinden özür diliyorum." yazısını Ateistforumdaki profilime mesaj olarak yazmaya var mısın? Elimde mükemmel bir delil olsun sana karşı.

Yiyor mu?

Hadi yiyorsa söz ver ve başla.

Yok yapamayacaksan eğer, bu da senin ne tür bir mahluk olduğunun göstergesidir.

Ama bir kanıt getirmek yerine yine aşağılık iftiralarını sürdürmektesin.

Bu da senin zerre kadar bir ahlaka sahip olmadığının göstergesidir.

Böyle bir duruma düşsem asla yazmaya elim varmazdı.

Ya özür dilerdim ya da bir daha yazamaz, o kişinin karşısına geçemezdim.

Çünkü erdem bunu gerektirir.

Sen adi bir yaratıksın. Daha önce tescilliydin, bir kez daha tescillendi.

Bundan sonra sana yanıt vermeyeceğim.

Aynı diğer sitede yaptığım gibi seni adam yerine koymayacağım.

En ufak tahrikkar provakatif yazını da rapor edeceğim.

İyisi mi adımı hiç o pis ağzına alma ve benden, yazılarımdan, başlıklarımdan uzak dur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

[/b]

Sevgili Ercüment;

Kur'an'da kısasta eşitlik yok.

Daha önce ayeti vermiştim:

Bakara-194. Haram ay haram aya kısastır. Hürmetler (saygılar-yasaklar-ateşkesler) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir.

Görüldüğü gibi ayette kısasın misillemesi de var.

Yapılana karşı aynı cinsten karşılık vermektir kısas ama misillemeli olabilir.

Yani, birisi bir tokat attı. Tokat atana sopayla değil, yine tokatla cevap verilecek. Ama bu tokat daha şiddetli bir tokat olabilir.

Ben "mala mal" olayında da aynı özelliği görüyorum.

1 koyuna karşılık 5 koyun istenmesi de misillemeli kısastır.

Yine de görüşlerimiz farklı olabilir. Saygı duyarım.

O..

Ben kırmızıyla belirttiğin misillemeye dikkat etmemiştim. Ben illa eşitlik olması gerektiğini düşünmüştüm (Kuranın kısas mantığını eşitleme olarak görmüştüm)..

Eğer yukarda belirttiğin ayetteki mantık varsa. O zaman hırsızlığa da kısas uygulanabilir hemde kuranın mantığı içerisinde.

Tamam dostum teşekkürler.

Akıl, sağduyu, sezgi, insanlık olarak hertürlü teşekkürü hakeden birisin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben yazmasam ve kaynak istemesem, üstüne yatacaksın hatanın.

Sen hata yapınca hıfzında kalanı sehven yazmış oluyorsun.

Ama karşındaki yapınca aşağılamaktan geri durmuyorsun.

Pante hem yazılanlar, hem bunları yazanların geçmişi ortada!

Ben hiçbir vakit, sehven yaptığım bir hatayı reddetme sefaletine düşmedim! Üstelik burada da görüldüğü gibi, yaptığım manayı çarpıtma veyahut muhim bir hata değil, Hz. Muhammedin hırsızlık eden kızı dahi olsa onun elini keseceğini, yani hukukun herkese eşit uygulanacağı sözünü naklederken zihnimizde meydana gelen hatalı bir çağrışım ile bu çalma işini bir alana tahsis eden bir söz kullanmışım!

Durumu farkedince de hata etmişim, söz öyle değil böyle işte kaynağı da demişim!

Amma sen, seni tanıdığım ilk günden bu yana nerede ise her bir mesajında en az bir yalanını yanlışını yüzüne vurduğum halde bunlar hiç olmamış gibi davranan, bile bile çarpıtma yapan ve bunlar faş edildiğinde yüzsüzce kıvıran birisisin!

Bu noktada sesi soluğu en son sen olmalısın :)

Bak sadece şu başlığa baksak kaç tane hile hurda, çarpıtma yaptığın görülür ve zati biz gösteriyoruz! Bu mesajından sonra da yapmışsın onuda göstereceğim!

Amma sen, yine utanıp sıkılmadan bilmediğin islam hakkında gayz ile sallamaya devam edeceksin!

Ne diyor kuran!

قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ

De ki: "Herkes kendi şekline, tabiat mizaç karakterine göre amel eder."

İsra 84

Ama sen zırt pırt "pante fıkh bilmez, hadis bşlmez, cart-curt bilmez" diye ahkam kes.

Bilmiyorsun tabi, internet vasıtan olmasa bırak fıkhın deruni konularını, otuziki farzı zikredemezsin :)

Halin ortada pante!

Bu kadar irtifanı düşürme. "Haklıymışsın, beytülmal değilmiş" demekle alçalmazsın.

Ben ifadede beytül mal geçiyor diye bir ısrar ve iddiada bulunmadım ki pante, diyorum ya sen "beytül mal mi demiş" dediğin anda ben böyle yazdığımı fark ettim! Sonra da zikrettim böyle yazmak ile hata etmişim deyu!

Mesele bu!

Sen o tazir cezalarından utanmaz mısın?

Baklava çalanın elini keseceksin. Gasp yapana sadece 6 aya kadar hapis vereceksin.

Pante, eçheliyette sınır sanımıyorsun!

Tazir cezasını resmi otorite belirler, gün gelir altı ay diye karar verir, zamanın icapları değiştiğinde altı sene vs!

Baklava diye zırvalıyorsun amma on dirhemlik baklava neye tekabül eder diye hiç bakmıyorsun, atış serbest ya :)

İslam, belirlediği ölçüler ile kişi hakkı olmayan her neye elini uzatmış ise, o uzanan eli keser, çünki islam ve onun cemiyetinde birikmiş malda hakkı olanın hakkı hak sahibine verilmelidir!

Bu sebep ile kıtlık olduğunda, açlık olduğunda bu ceza uygulanmamakta, amma islam, cemiyette olması gerektiği gibi zengin zekatını veriyor, devlet vatandaşını istihdam etme mükellefiyetini ifa ediyor, sokakta aç susuz perişan vatandaşını bırakmıyor ise, böyle bir cemiyette hakkı olmayan mala uzanan el kesilir diyor!

Bu ilahi hukuku beğenmeyen eçheller de, beşeri hukukun devletin, kendisine karşı işlenen suçları değilde, vatandaşın vatandaşa işlediği suçları affetmesini, otuzbinkişinin katilini asamayıp, kafasını keserek katlettiği masum bir kız ortada iken, yaşı hangi keramet ile kati olarak çekilmiş onsekizyaş hududunun altında kalıyor diye bir caninin çocuk telakki edilip bir kaç sene yatıp çıkmasını içlerine sindirebiliyor olduklarına göre, ortada sindirim sistemi sıkıntısı var demektir :)

Hak sahibine hakkı verilmiş bir cemiyette kişinin hakkı olmayan mala el uzatması halinde o el kesilir!

Kur'an'da nerede yazıyor, bunların eli kesilmeyecek, tazirle idare edilip geçiştirilecek." diye?

Fıkıh bilmiyorsun deyince suratın asılıyor, ağlaşıyorsun!

Kuranda umdeleri ile zikredilen suçlara verilen cezalara had cezası nedir, kuran suçu ve unsurlarını zikretmiştir bu cezalarda! Sınırları net belirlemiştir ve ancak bunlar tamamı ile vucuda gelir ise kuranda zikredilen cezalar tatbik edilebilir!

İşte zikredilen bu suçlara dair unsurlar tam teşekkül etmemiş ise gerçekleşen fiil cezasız kalmayacak, tazir cezası devreye girecektir!

Buda kuranın teşride sahasını çizdiği sünnet tarikiyle tespit ve tayin edilmiştir ve aynı tarik ile içtihada bakan cihetlerde vardır!

Bilmiyorsun ya, tekrar edelim!

İslam hukukunun iki ana kaynağı vardır: Kuran ve sünnet!

O öğren dediğin fıkhı çok iyi biliyorum merak etme sen.

Agnostizm de yalan söylemeye müeyyide yok nasıl ise değil mi :)

Adamın boşu boşuna yalancı şahitler yüzünden kolu gitmiş, sen kalkmışsın tekrar şahitlikleri kabul edilmediğiyle avunuyor ve "ne demiştik" diye kendini haklı göstermeye yelteniyorsun.

Daha evvelde söyledim, her sistemde hukukub icraasında beşeri hatalar vucuda gelebilir!

Bu tek başına mevzubahis hukuk sisteminin adaletsizliğine karine olamaz, bunu söylemek ahmaklıktır!

Burada verilen örnekte sistem değil beşer hata yapmıştır ve sistem kendi içinde mağduriyet içünde araçlara sahiptir ve bu sebep ile hataen zarar verilmesine binaen diyete hükmedilmiştir!

Bu gün seküler kafanın "haza adalet" diye tesmiye ettiği hukuk sistemlerinde doğal olarak uygulamada hatalar olmaktadır!

Muhim olan hataların kaynağıdır ve uygulayıcıyı sistemin hatalardan ne nisbette sakındırdığıdır!

Her bir konuda olduğu gibi burada da kimse islamın eline su dökemez!

Hakikat budur!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle belirtmeliyim ki; başlığımız "İslam'da hırsızın cezası ve kısasa kısas"

Kur'an değil İslam.

Çok gezdik, çok okuduk amma böylesi pante gibisini görmedik!

Lafa bakınız, "başlığımız islamda hırsızın cezası ve kısasa kısas, kuran değil" :)

Eçhel, kuran hangi dinin kitabı ve islamda hırsızlık ve diğer had cezaları ve kısas hükmü nereden geliyor :)

Kurandan!

Böyle laf salatası, böyle hile mi olur!

İslamdaki kısas kurandan geliyor ve kuran islamın bu dinin ana kaynağı :)

Sana evvelki mesajımda dedim ya, hile hurda çarpıtmadan başka bir şey bilmiyorsun ve bunları göstereceğim, işte şuda bariz bir örnek!

İmdi bir başka örnek daha var!

Kur'an'da kısasta eşitlik yok.

Daha önce ayeti vermiştim:

Bakara-194. Haram ay haram aya kısastır. Hürmetler (saygılar-yasaklar-ateşkesler) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir.[/b]

Görüldüğü gibi ayette kısasın misillemesi de var.

Yapılana karşı aynı cinsten karşılık vermektir kısas ama misillemeli olabilir.

Şunları yazdığın içün sana ne kadar teşekkür etsek azdır!

Neticede "meal münekkididir, bilmediği bir din ve kitap hakkında ahkam kesmektedir" diyoruz ve bunu her daim ispat ediyoruz amma, bunun tesiri, bu hali bizzat senin bizi zahmete sokmadan ifade etmen kadar olamaz!

Neymiş neymiş!

Ayette misilleme deniyormuş!

Acaba demeliyiz ve pante mevzu bahis olduğunda bu acabayı mutlaka demeliyiz :)

الشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمَاتُ قِصَاصٌ فَمَنِ اعْتَدَى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُواْ عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ

Hürmetli ay hürmetli aya ve bütün hürmetler biribirine kısastır, o halde kim size tecavüz ettiyse siz de ona ettiği tecavüzün misli ile tecavüz edin de ileri gitmeye Allahdan korkun ve bilin ki Allah müttekilerle beraberdir.

Bakara 194

Ayette kırmızıya boyadığım yerdeki ifade bi misli ifadesidir!

Misli ile mükabeledir söz konusu olan!

Benzerine riayet mümkün olmayan hususlarda kısas yapılmaz. Kıymetli şeyler birbirine takas edilmez. Hukukun derecelerine uymak gerekir. Mesela: gasbedilen bir şey mevcud ise aynen alınır. Misliyat (aynı şeyler)tan ise, aynı cinsten misli ile; değil ise malî misli olan kıymeti ile ödettirilir.

Kısaca meşru olan, kayıtsız şartsız karşılık vermek değil, ayniyle karşılık vermektir. Misle riayet edilmeyince, doğrudan bir zarar meydana getirilmiş ve zarara zarar ile karşılık verilmiş olur. Halbuki İslâm'da, "Doğrudan zarar vermek caiz değil, zarara zararla karşılık vermek de caiz değildir." Fakat zararı ortadan kaldırmak lazımdır. Zarar ise zarurî olarak misli ile takas edilerek ortadan kaldırılabilir. Yoksa diğer bir zarar ortaya atılmış olur. Takas demek olan kısas kelimesi, bu aynı olma mânâsını taşıdığı halde yanlışlık yapılmaması ve hükümde asıl maksat olduğu gösterilmemesi için sonuç olarak ayrıca da delil getirilmiştir.

İşte aynı ile olması şart koşulan, "Hürmetler, hürmetlere kısastır." genel kaidesi gereğince, haram ay da aynı haram aya takas edilir.

Elmalılı, Bakara 194 tefsiri

Pante, meal münekkidi olduğu, bazı meallerde misilleme tabirini gördüğü ve ayette açıkça kısas yani muadil karşılık zikredilmiş isede "misillemede sınır aşılır" diye sevince kapılıyor, "Yani, birisi bir tokat attı. Tokat atana sopayla değil, yine tokatla cevap verilecek. Ama bu tokat daha şiddetli bir tokat olabilir." gibi saçmalıklara imza atıyor, kuranın "misilleme" demediğini bilmediği içün böyle saçma sapan neticelere varıyor, "misillemeli kısas" gibi anca bunun uydurabileceği hilkat garibesi sözler söylüyor ve kuranın açıkça "katla" ile sınırladığı kısası hırsızlığa tatbike yelteniyor!

İmdi daha evvel dediğim gibi nerede ise her bir mesajında birden fazla hatasını gösterip, hilesini suratına vuruyoruz bu adamın amma hiç üzerine alındığı yok!

Bundan sonraki mesajda da böyle yapacaktır buna da eminiz, çünki gerçeğe sadakati yok!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bilmiyorsun tabi, internet vasıtan olmasa bırak fıkhın deruni konularını, otuziki farzı zikredemezsin

Halin ortada pante!

Sen giderken biz geliyorduk El Kindi!

Çocukluğumuzda ezberlediklerim ne yazık ki hala aklımda.

Hepsi de gereksiz bilgiler, boşa yer işgal ediyorlar.

Yahu senin fıkıh dediğin nedir allasen!

Sanki geniş, büyük bir ilimmiş gibi bahsediyorsun.

İçi boş, basit ve zırvalardan ibaret birkaç madde.

Kısasa kısas, had, tazir, miras, talak. Nedir yani?

Oturup da ezberlemek zorunda mıyım? Takıldığım yerde açar bakarım.

Daha evvelde söyledim, her sistemde hukukub icraasında beşeri hatalar vucuda gelebilir!

Bu tek başına mevzubahis hukuk sisteminin adaletsizliğine karine olamaz, bunu söylemek ahmaklıktır!

Burada verilen örnekte sistem değil beşer hata yapmıştır ve sistem kendi içinde mağduriyet içünde araçlara sahiptir ve bu sebep ile hataen zarar verilmesine binaen diyete hükmedilmiştir!

Bu gün seküler kafanın "haza adalet" diye tesmiye ettiği hukuk sistemlerinde doğal olarak uygulamada hatalar olmaktadır!

Muhim olan hataların kaynağıdır ve uygulayıcıyı sistemin hatalardan ne nisbette sakındırdığıdır!

Her bir konuda olduğu gibi burada da kimse islamın eline su dökemez!

Hakikat budur!

Gerçeğe sadakat şart!

Yine kıvırdın El Kindi!

Beşer hata yapmışmış!

Yahu beşerden olmayan mı var?

Bahsimiz beşer zaten! Sanki İslam’ın kara kanunlarını elinde tutup hüküm verenler beşer değil.

O sistemi kuran da beşer, tatbik eden de. Kurarken da hata yapmış, uygularken de.

Sistem bozuk sistem!

Beşer ne yapsın?

Sistem, beşerin zaaflarından dolayı yanlış kararlar vermeye çok açık.

İnsanın elini-ayağını kesmek yerine hapse atmış olsan, belki zaman içinde olay net olarak anlaşılacak.

Ya da malın karşılığını misillemeli olarak alıp had cezasını 3. Kez tekrarı halinde uygulamış olsan yine masumların kanını dökmemiş olacaksın.

Ama bunu bugün bile düşünemeyen naşeller varken, o ilkel dönemde nasıl düşünülsün?

Doğru, ilkellikte İslam’ın eline su dökülemez!

Çok gezdik, çok okuduk amma böylesi pante gibisini görmedik!

Lafa bakınız, "başlığımız islamda hırsızın cezası ve kısasa kısas, kuran değil"

Eçhel, kuran hangi dinin kitabı ve islamda hırsızlık ve diğer had cezaları ve kısas hükmü nereden geliyor

Kurandan!

Böyle laf salatası, böyle hile mi olur!

İslamdaki kısas kurandan geliyor ve kuran islamın bu dinin ana kaynağı

Sana evvelki mesajımda dedim ya, hile hurda çarpıtmadan başka bir şey bilmiyorsun ve bunları göstereceğim, işte şuda bariz bir örnek!

İmdi bir başka örnek daha var!

Ben de senin gibi yanar dönerini görmedim bre na'şel Kindi!

İslam Kur'an'mış!

Bir önceki mesajında "Kur'an ve Sünnet" diyen meczup, şimdi kalkmış Kur'an diyor!

Olur da bu kadarı olur! Pes doğrusu.

Kur'an'da tek ayet var, tek madde var. Ama sünnette ve İslam'da onlarca madde.

Hadi bırak sünneti bakayım, o İslam hukukun o tek ayet ile kesmekten başka ne yapacak?

Ayette kırmızıya boyadığım yerdeki ifade bi misli ifadesidir!

Misli ile mükabeledir söz konusu olan

Evet, burada haklısın.

Ayetteki misli sözcüğünü “misliyle” ya da “misillemeli” olarak çevirmek yanlış.

Çünkü Türkçede yanlış anlaşılmaya yol açıyor. Katıyla, fazlasıyla anlamı algılanabiliyor.

Doğrusu “benzeriyle, aynısıyla” çevirmek olmalı.

Ee, arada bir sen de böyle haklı çık be Alchindus.

Bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş.

Arada bir de olsa böyle “haklısın” dedirt kendine. :D

Gerçi sen onu da diyemiyor, hemen kıvırmaya başlıyorsun ya, biraz beni örnek al.

Bu durumda Kur’an’da misilleme olmadığı söylenebilir mi?

Evet, öldürme-yaralama-saldırmada kısas için “Kur’an aynıyla ceza veriyor” diyebiliriz.

Ahiretteki ceza hariç.

Çünkü bir ayette herkesin yaptığı kötülüğün bi misli ile cezalandırılacağını söyleyen Allah, bir başka ayette kat kat cezalandırılacağını söylüyor ve “ebedi cehennem” diyor.

Kim bunun benzeri ceza olduğunu söyleyebilir?

Demek ki misliyle dediğini, bir başka ayette kat kat diyebiliyor.

Örneğin bkz. Enam 160 ve Furkan 69)

Sünnette ve uygulamada da bunu göremiyoruz.

Örneğin Medine’de rahatsızlandıkları için deve sidiği içmeyi tavsiye ettiği Bedevilerin deve çobanını öldürüp develeri alıp kaçmaları üzerine hepsi peygamberin emriyle gözleri oyulup, elleri-ayakları kesilerek açlık ve susuzluk içinde öldürülmüşlerdi.

Ayrıca irtida hareketleri sırasında Halid Bin Velid’in Ebubekir’in meri ve izniyle dinden dönenleri işkenceyle öldürdüğü de biliniyor.

Yani, uygulamada pek de kısasın hakkıyla işlediğini söylemek mümkün değil.

Konuyu kısas içinde boğdun Alchindus.

Hadi kabul edelim ki el kesme cezası Kur’an’daki kısasa uymuyor.

Bu durum, el kesmenin doğru bir ceza olduğunu göstermez.

Tevrat’taki cezayı neshetme sebebini de haklı gösterecek bir izahı yoktur.

Ayrıca putperest kaynaklı bir ceza olduğundan, Allah’ın neden Yusuf’a, Musa’ya el kesme cezasını emretmeyip, putperest toplumun bir bireyi olarak yetişmiş, putperest adet ve ibadetleri içinde yoğrulmuş Muhammed’e putperest cezasını emretmesinin anlaşılabilir bir yanı yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen giderken biz geliyorduk El Kindi!

Deme!

Yaşın kaç bakayım senin!

Yahu senin fıkıh dediğin nedir allasen!

Sanki geniş, büyük bir ilimmiş gibi bahsediyorsun.

Mevzu bahis olan islam fıkhı iseki burada odur, bu ciltlerin istiab edemeyeceği bir konudur!

Zaten bundan nasipsizliğin o kadar sarihki, şu cümleyi kurabiliyorsun!

Ve nerede ise islami bütün disiplinlerin fıkıhtan neşet ettiğinden gafil bulunuyorsun :)

Beşer hata yapmışmış!

Yahu beşerden olmayan mı var?

Bahsimiz beşer zaten!

:)

Asıl burada kıvıran sensin!

Bahsimiz "beşer ve hataya açıklığı" değil, sistem, hukuk sistemi ve bunun adilliği, hatayı teşvik edip etmediği!

Sen eçhelce, hukukun uygulanmasında meydana gelebilecek veyahut gelmiş aksaklıklardan mütevellid, hukuk sisteminin kendisini mahkum ediyorsun!

Hani o daima tekrarlanan "hataen adam asılacağına varsın asılması icab eden suçlu yaşasın" zihniyeti!

Hataen adam da asılmasın, asılması icab eden suçluda yaşamasın!

Bir cinayeti önlemenin yolu başka bir bile isteye cinayet işlemek olmamalıdır!

İslam buna cevaz vermez!

En ufak bir şüphe hadleri bu sebep ile düşürür!

Fiiliyatta yine hata edilmesi mümkün değil midir, tabii mümkündür amma bu sistemin değil uygulayıcıların kabahatidir!

Mesele bu kadar basittir!

İslam Kur'an'mış!

Bir önceki mesajında "Kur'an ve Sünnet" diyen meczup, şimdi kalkmış Kur'an diyor!

Olur da bu kadarı olur! Pes doğrusu.

Hakkatten pes pante, bu kadar alavere dalavere sana dahi fazla :)

Benden yaptığın iktibasta konu kısas iken "kuranı değil islamı konuşuyoruz" gibi komik, eçhelce bir laf etmeni tenkid edip "kuran islamın ana kaynağı ve kısas zaten kuranda farz kılınmış, ne demek kuranı konuşmuyorum" diyorum!

Kafana inen balyozun tesiri ile sen ise yukardaki saçmalıkları terennüm ediyorsun :)

Bak benim bir kabahatim yok, dayağı sen arzuluyorsun, dersi sen talep ediyorsun, hırpalanmayı sen murad ediniyorsun bende bundan seni mahrum bırakmıyorum!

Sakın bana gönül koma tamam mı :)

Evet, burada haklısın.

Ayetteki misli sözcüğünü “misliyle” ya da “misillemeli” olarak çevirmek yanlış.

Çünkü Türkçede yanlış anlaşılmaya yol açıyor. Katıyla, fazlasıyla anlamı algılanabiliyor.

Doğrusu “benzeriyle, aynısıyla” çevirmek olmalı.

Bu gördüğüm hayal mi, bu yaşanan gerçek mi!

Pante, kendisine gösterilmiş galiz bir hatasını kabul edip reddetmiyor!

Bu beşeriyet içün belki küçük, hatta lafı olmayacak ehemmiyetsiz bir adım amma pante içün büyük adım, ondört haziran ikibinon tarihini bir yerlere kaydedip bunun her sene-i devriyesini dostlarının kutlaması lazım pante :)

Hakkaten beni şaşırttın, latife bir tarafa bu davranışın içün seni tebrik ediyorum!

Şu zamana kadar sana yüzlerce hatanı göstermiş iken böyle bir tavrı sende ilk defa görüyorum!

Demekki her daim ümidvar olmak icab ediyor!

Ee, arada bir sen de böyle haklı çık be Alchindus.

Şu vakte kadar sana dini mübini islama dair yazıp çizdiklerin noktasında haksız, yersiz ve mesnetsiz tek bir tenkidim olmadı!

Şu anda meydana gelen tek fark, senin bu defa red ve inkar bataklığına düşmemen oldu!

Demek ki misliyle dediğini, bir başka ayette kat kat diyebiliyor.

Örneğin bkz. Enam 160 ve Furkan 69)

Can çıkmayınca huy çıkmaz derler ya doğru galiba, bak yine ümidlerimizi suya düşürüyorsun, iki doğru söyledin daha doğrusu itiraf ettin ya hemen araya bir ikide saptırma dercetmeden duramıyorsun!

Furkan altmışdokuzda, bir cürme karşı kararlaştırılmış katmerli azaptan bahis vardır!

Ve onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya dua etmezler; Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina da etmezler; kim bunları yaparsa ağır bir cezaya çarpılır.

Kıyamet günü azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır!

Furkan 68-69

Katmerli azab, furkan altmışsekizde zikredilen suçlara karşı kararlaştırılmış cezadır!

Örneğin Medine’de rahatsızlandıkları için deve sidiği içmeyi tavsiye ettiği Bedevilerin deve çobanını öldürüp develeri alıp kaçmaları üzerine hepsi peygamberin emriyle gözleri oyulup, elleri-ayakları kesilerek açlık ve susuzluk içinde öldürülmüşlerdi.

Dedik ya, araya illa sıkıştıracaksın bir kaç yanlışı!

Bu konuya dair çok rivayet vardır ve içlerinden bazısı bu hadisenin kısas ayetleri inmeden yaşandığını söyler ve şu bilgi de, Hz. Muhammedin bu şekilde cezalandırmada bulunmasının keyfiyetini haber verir!

Süleyman et-Teymî'den o da Enes (r.a.) den rivayetle, Enes'in şöyle dediği belirtilmiştir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in onların gözlerinin kızgın madenî mille millenmesini emretmesi sadece onların da çobanların gözlerini kızgın mille mille diklerin den dolayıydı." [557]

Ayrıca irtida hareketleri sırasında Halid Bin Velid’in Ebubekir’in meri ve izniyle dinden dönenleri işkenceyle öldürdüğü de biliniyor.

Benü Âmirler ise Tuleyha'nin Buzaha bozgununu gördükleri vakit, birbirlerine; "Döndügümüz dine girelim. Allah'a ve Rasûlüne iman edelim" dediler. Onlar Halid b. Velid'e giderek ona zekat vermek de dahil Islâm'in her rüknüne uyacaklarina dair bey'at ettiler. Ancak Halid, Esed, Gatafan, Tay, Suleym ve Âmirlerden, irtidat durumunda iken müslümanlari yakarak öldüren, onlara müsle yapan ve Islâm'a düsmanlikta bulunan kimselerin teslim edIlmesinden önce bu kabilelere eman vermedi. Onlar Halid'in bu Istedigini yerine getirip bu suçlari isleyenleri ona teslim ettiler. O da müslümanlara karsi isledikleri cinayetlerin benzerlerini onlara tatbik ederek cezalandirdi(Ibnül-Esîr, II, 350).

Yani, uygulamada pek de kısasın hakkıyla işlediğini söylemek mümkün değil.

Pante, bana kalır ise ve gösterdiğimiz gibi, söylememizin mümkün olmayacağı yada hadi ümidi elden bırakmayalım zor olacağı şey diyelim, senin bir gün ıslah olup yalana dolana hile ve hurdaya başvurmadan yazabilecek olmandır!

Hadi kabul edelim ki el kesme cezası Kur’an’daki kısasa uymuyor.

Bu durum, el kesmenin doğru bir ceza olduğunu göstermez.

:)

Doğruluk ölçülerin sapıtmış oraya girmeyelim de bu dediğin yanlış olduğunu da göstermez, ne olacak peki :)

Tevrat’taki cezayı neshetme sebebini de haklı gösterecek bir izahı yoktur.

Kanun koyucu, şeriatı vaaz eden yaradan, yeni bir şeriatı niçün gönderiyor!

Dinler tarihi noktasında sıkıntın var!

İsrailoğullarının tarihinde, onların inişli çıkışlı seyirleri içinde bir çok emir nehiy, onlara cezai ve terbiye edici olması bakımından vaaz edilmiş iken, sonra bir çok yükten de kurtarıldılar, bu teklif ile karşılaştılar!

Cenab-ı hakkın, Hz. Muhammedden önce belirli bir zaman ve mekan ile mukayyet, yani sınırlı olarak gönderdiği şeriatlerdeki içtimai bazı mevzu ve müeyyidelerin, son ve mütekamil dinde, kıyamete kadar baki islam şeriatında da aynısı ile muhafaza edilmesi düşünce ve talebi, eçheliyet mahsulüdür, bu işten iş anlamamanın eseridir!

Sıkılmasan, "bana niye sorulmadı" diyeceksin :)

Halbuki israiloğulları ve onların tarihleri cemiyet şartları ile, islamla gelen cemiyet şartları toplum nizamı bambaşka mevzulardır!

İslamın hırsızlık bahsindeki had cezasını idrak içün daha evvel de söylediğim gibi, islam cemiyetinde cari islam iktisadına, islamın kurduğu cemiyet hayatına ve oradaki şaşmaz ölçüye bakacaksın!

Birikmişte hakkı bulunana bu hakkı verilen bir cemiyette, hakkı olmayana uzanan el kesilir!

Mesele budur!

Mahrec araştırıcılığında da zayıf olduğunuzu bilmekle beraber, müşriklerde daha evvel de cari olduğu görülen ve fakat islamın sahih ve sağlam sınırlamalar ile müeyyideleştirdiği bu cezanın o topluma hangi tarikle geldiğini kati olarak kim nereden biliyor!

Ah gerçeğe sadakat, eksikliğin kişiyi ne hallere düşürüyor!

Yine de bu gece senin içün ümitlendim pante :)

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş

"İki kişi benim hırsızlık yaptığımı öne sürerek Alchindus'a başvurdu. Alchindus da kanıtların yeterli olduğu kanısına vararak kuran guguku gereği elimin kesilmesi emrini verdi. Fakat sonradan gerçek hırsız bulundu ve benim suçsuz olduğum kanıtlandı. Şahitler bunun üzerine Alchindus'a yanlışlık olduğunu ve bilerek yapmadıklarını söylediler. Alchindus ise onların artık şahitliklerinin kabul olmayacağını söyleyerek serbest bıraktı."

Yok yaaaa! Yok öyle! Kısasa kısas uygulanacak. Şahitlerin elleri kesilecek. Misillemesi ise kararı uygulatan Alchindus'un elinin kesilmesi. O kadar! :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Can çıkmayınca huy çıkmaz derler ya doğru galiba, bak yine ümidlerimizi suya düşürüyorsun, iki doğru söyledin daha doğrusu itiraf ettin ya hemen araya bir ikide saptırma dercetmeden duramıyorsun!

Furkan altmışdokuzda, bir cürme karşı kararlaştırılmış katmerli azaptan bahis vardır!

Katmerli azab, furkan altmışsekizde zikredilen suçlara karşı kararlaştırılmış cezadır!

Görelim bakalım, önce "misliyle" denip sonra "kat kat" denmiş mi denmemiş mi?

Men câe bil haseneti fe lehu aşru emsâlihâ, ve men câe bis seyyieti fe lâ yuczâ illâ mislehâ ve hum lâ yuzlemûn

Enam-160. Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.

Görüldüğü gibi ayette yapılan kötülüğe sadece misliyle yani aynısıyla-benzeriyle ceza verileceği yazılı.

Üstelik zulmedilmeyeceği de yazılı. Yani, o kötülüğünden fazla ceza verilmeyecek, fazla işkence edilmeyecek, iyiliğe ise kat kat (10 kat) mükafat verilecekmiş.

Ama bakıyoruz ki diğer ayetlerde Allah'ın bu adaleti yokoluyor ve kat kat ceza verileceği, ebedi cehennem işkencesi yapılacağını yazıyor. Yani, iyiliğe kat kat mükafat vereceği gibi kötülüğün cezasını da kata kat azap olarak vereceğini söyleyerek Enam-160'la çelişiyor.

Hud-20. Onlar yeryüzünde kimseyi yıldıracak değillerdir. Kendilerini koruyacak Allah'dan başka kimseleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Üstelik onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.

Furkan-69. Kıyamet günü azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır!

Ebedi cehennem, sonsuza kadar yakılarak işkence yapılmak; kat kat hem de trilyon, katrilyon, obtilyon, katı kadar değil, henüz adı tespit edilememiş sonsuz büyüklükte bir sayını katı kadar büyük bir cezadır.

Daha bunun üzerinde tartışmaya gerek var mı? Bu kadar açık bir çelişki işte!

Kanun koyucu, şeriatı vaaz eden yaradan, yeni bir şeriatı niçün gönderiyor!

Dinler tarihi noktasında sıkıntın var!

İsrailoğullarının tarihinde, onların inişli çıkışlı seyirleri içinde bir çok emir nehiy, onlara cezai ve terbiye edici olması bakımından vaaz edilmiş iken, sonra bir çok yükten de kurtarıldılar, bu teklif ile karşılaştılar!

Cenab-ı hakkın, Hz. Muhammedden önce belirli bir zaman ve mekan ile mukayyet, yani sınırlı olarak gönderdiği şeriatlerdeki içtimai bazı mevzu ve müeyyidelerin, son ve mütekamil dinde, kıyamete kadar baki islam şeriatında da aynısı ile muhafaza edilmesi düşünce ve talebi, eçheliyet mahsulüdür, bu işten iş anlamamanın eseridir!

Sıkılmasan, "bana niye sorulmadı" diyeceksin smile.gif

Halbuki israiloğulları ve onların tarihleri cemiyet şartları ile, islamla gelen cemiyet şartları toplum nizamı bambaşka mevzulardır!

İslamın hırsızlık bahsindeki had cezasını idrak içün daha evvel de söylediğim gibi, islam cemiyetinde cari islam iktisadına, islamın kurduğu cemiyet hayatına ve oradaki şaşmaz ölçüye bakacaksın!

Birikmişte hakkı bulunana bu hakkı verilen bir cemiyette, hakkı olmayana uzanan el kesilir!

Mesele budur!

Bu çok basit bir açıklama olmuş Alchindus. Hiç de ikna edici değil.

Böyle bir açıklamada bulunan biri, Kur'an'da bildirilen hükümlerin de miadının dolabileceğini, o döneme ve o dönemin toplumlarına has bir uygulama olduğunu ve zamanı geldiğinde, çağa uygun yeni yasalara gereksinme duyulduğunda ayetlerdeki hükümlerin de değiştirilebileceğini düşünebilmeli.

Birkaç bin yılda hükmünü değiştiren Allah, ilkel döneme ait bir hükmün tüm zaman ve modern dönemlerde ve de kıyamete kadar değişmeksizin sürmesini istemez herhalde.

Madem ki nebilik dönemini, vahyi sonlandırmış öyleyse bu değişimlere insanlar karar verebilir.

Hatta gerici olmayan bir müslüman "Allah, Musa'nın döneminde emrettiklerinden bazılarını İsa'nın döneminde, İsa'nın döneminde emrettiklerinden bazılarını Muhammed'in döneminde değiştirerek insanlığa hükümlerin-kanunların çağa göre, insanlığın ortam ve şartlarına göre değişebileceği mesajını vermiştir. Nebiliği sonlandırmasıyla da bu görevi insanlara bırakmış olabilir." şeklinde düşünebilir.

Ama görüyorum ki sen böyle düşünebilecek kalitedeki müslümanlar sınıfına dahil değilsin El Kindi.

Yazık. Halbuki bilim de tanrıdandır.

Bilimden kaçılmaz.

Bilime boyun eğmeli, artık Tanrıdan başka yalnızca bilime salat etmelisin. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Görelim bakalım, önce "misliyle" denip sonra "kat kat" denmiş mi denmemiş mi?

Men câe bil haseneti fe lehu aşru emsâlihâ, ve men câe bis seyyieti fe lâ yuczâ illâ mislehâ ve hum lâ yuzlemûn

Enam-160. Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.

Görüldüğü gibi ayette yapılan kötülüğe sadece misliyle yani aynısıyla-benzeriyle ceza verileceği yazılı.

Üstelik zulmedilmeyeceği de yazılı. Yani, o kötülüğünden fazla ceza verilmeyecek, fazla işkence edilmeyecek, iyiliğe ise kat kat (10 kat) mükafat verilecekmiş.

Ama bakıyoruz ki diğer ayetlerde Allah'ın bu adaleti yokoluyor ve kat kat ceza verileceği, ebedi cehennem işkencesi yapılacağını yazıyor. Yani, iyiliğe kat kat mükafat vereceği gibi kötülüğün cezasını da kata kat azap olarak vereceğini söyleyerek Enam-160'la çelişiyor.

Hud-20. Onlar yeryüzünde kimseyi yıldıracak değillerdir. Kendilerini koruyacak Allah'dan başka kimseleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Üstelik onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.

Furkan-69. Kıyamet günü azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır!

Ebedi cehennem, sonsuza kadar yakılarak işkence yapılmak; kat kat hem de trilyon, katrilyon, obtilyon, katı kadar değil, henüz adı tespit edilememiş sonsuz büyüklükte bir sayını katı kadar büyük bir cezadır.

Daha bunun üzerinde tartışmaya gerek var mı? Bu kadar açık bir çelişki işte!

Bu çok basit bir açıklama olmuş Alchindus. Hiç de ikna edici değil.

Böyle bir açıklamada bulunan biri, Kur'an'da bildirilen hükümlerin de miadının dolabileceğini, o döneme ve o dönemin toplumlarına has bir uygulama olduğunu ve zamanı geldiğinde, çağa uygun yeni yasalara gereksinme duyulduğunda ayetlerdeki hükümlerin de değiştirilebileceğini düşünebilmeli.

Birkaç bin yılda hükmünü değiştiren Allah, ilkel döneme ait bir hükmün tüm zaman ve modern dönemlerde ve de kıyamete kadar değişmeksizin sürmesini istemez herhalde.

Madem ki nebilik dönemini, vahyi sonlandırmış öyleyse bu değişimlere insanlar karar verebilir.

Hatta gerici olmayan bir müslüman "Allah, Musa'nın döneminde emrettiklerinden bazılarını İsa'nın döneminde, İsa'nın döneminde emrettiklerinden bazılarını Muhammed'in döneminde değiştirerek insanlığa hükümlerin-kanunların çağa göre, insanlığın ortam ve şartlarına göre değişebileceği mesajını vermiştir. Nebiliği sonlandırmasıyla da bu görevi insanlara bırakmış olabilir." şeklinde düşünebilir.

Ama görüyorum ki sen böyle düşünebilecek kalitedeki müslümanlar sınıfına dahil değilsin El Kindi.

Yazık. Halbuki bilim de tanrıdandır.

Bilimden kaçılmaz.

Bilime boyun eğmeli, artık Tanrıdan başka yalnızca bilime salat etmelisin. :D

Nebilerin sonlandırılması alimlerinde sonlandırılması anlamına gelmez.. Bakınız İmamı Azam

Ceza caydırıcılık demektir..Bugün hapse giren bir kisi çıktıktan sonra yine yapabiliyor..Ama hırsızlık yapanın (tabiki gerekli şartlarda) elini keserseniz çalmaya eli kalmayacaktır. Nice yeniden çalacaklarınada engel ve ibret olmuş olursunuz. Gayet adilane bir yaklaşım

İyice okuyup öğrenmeniz dileğiyle

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nebilerin sonlandırılması alimlerinde sonlandırılması anlamına gelmez.. Bakınız İmamı Azam

Alim sayılmak için, ayetlere birebir bağlı kalmak gerekir değil mi?

Öyleyse o alim Allahın halifesi değil, peygamberin halifesi olur.

El kesmekle, hırsızlığın bitmeyeceği 1400 yıldır görülmüş.

Eli kesilen hırsızın vazgeçmediği de, Kütübüsitte'den verdiğim hadisle aşikar.

Hırsızın elini kesmek değil, hırsızlıktan elini çektirmek lazım.

Bunun için de hırsızlığa gerek bırakan şartları oradan kaldırmakla birlikte hastalık düzeyindeki hırsızlığı tedavi etmek ve caydırıcı ağır maddi koşullar getirmek gerekir.

Örneğin bana göre rüşvet almak da bir çeşit hırsızlıktır.

Rüşvet alanın elinden işini alır ve ayrıca ağır bir maddi ceza verirseniz, rüşveti minimuma indirebilirsiniz.

Ama "Benim memurum işini bilir" derseniz, "O rüşvet sayılmaz, hediye" derseniz, rüşvet artar.

Kaldı ki daha önceki mesajlarımda büyük hırsızlara, vurgunculara, hortumculara, devlet malını soyup yetim hakkını yiyenlere, gaspçıya-kapkaççıya, kaçakçıya el kesme cezasının verilmediğini yazmıştım. Bu açıdan bakıldığında hiç de adilane olmadığı gayet açık görülmekte.

Öğrenmeniz dileğiyle. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Alim sayılmak için, ayetlere birebir bağlı kalmak gerekir değil mi?

Öyleyse o alim Allahın halifesi değil, peygamberin halifesi olur.

El kesmekle, hırsızlığın bitmeyeceği 1400 yıldır görülmüş.

Eli kesilen hırsızın vazgeçmediği de, Kütübüsitte'den verdiğim hadisle aşikar.

Hırsızın elini kesmek değil, hırsızlıktan elini çektirmek lazım.

Bunun için de hırsızlığa gerek bırakan şartları oradan kaldırmakla birlikte hastalık düzeyindeki hırsızlığı tedavi etmek ve caydırıcı ağır maddi koşullar getirmek gerekir.

Örneğin bana göre rüşvet almak da bir çeşit hırsızlıktır.

Rüşvet alanın elinden işini alır ve ayrıca ağır bir maddi ceza verirseniz, rüşveti minimuma indirebilirsiniz.

Ama "Benim memurum işini bilir" derseniz, "O rüşvet sayılmaz, hediye" derseniz, rüşvet artar.

Kaldı ki daha önceki mesajlarımda büyük hırsızlara, vurgunculara, hortumculara, devlet malını soyup yetim hakkını yiyenlere, gaspçıya-kapkaççıya, kaçakçıya el kesme cezasının verilmediğini yazmıştım. Bu açıdan bakıldığında hiç de adilane olmadığı gayet açık görülmekte.

Öğrenmeniz dileğiyle. :D

Peygamberin halifesi yahut hükümsüreri olmak demek Allahın hükmünü devam ettirmek demektir yanılmışsınız.

Örneğin siz bir kere çalın biz sizin elinizi Allahın hükmüyle keselim ondan sonra ben sizin önünüze çalmanız için koyarım bir şeyler bakalım çalabilecekmisiniz. Çünkü çalarsanız öteki elinizide keseceğiz.. :)

Tabiki çalın derken belirli şartlarda çalmakta hırsızın eli kesilir çok çok özel şartlarda bunuda belirtelim

Ne diyorsunuz diğer elinizide keseceğiz çalabilecekmisiniz?

Anlamanız dileğiyle

tarihinde Melikul_Deyyan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...