Jump to content

Saygı Bekleyen Saygısızlar


Recommended Posts

Sevgili hacı.

Ötenazi endikasyonu için gerekli durumları somut olarak madde madde sıralayabilir misin?

Örneğin ötenaziyi yasallaştırmış ülkelerin ötenazi endikasyonlarını buraya taşıyabilir misin?

Doğrusu şu boğaz sorkomu örneğin bile benim için ötenazi uygulamaya yeterli bir örnek değildir. Sarkomun boğazı tıkamasının önüne geçilebilir. Sarkomun tüm semptomlarıyla tek tek semptomatik tedavilerle uğraşılır.

Ayrıca sarkomun boğazı tıkayıp, hastanın ani ölümüne neden olması ile doktorun hastayı ani öldürmesi arasında ne fark olur?

Bak sana senin kabul edebileceğin bir örnek vereyim.

Bir değerli tanıdığım, büyüğüm, yaklaşık 85 yaşlarında ileri derecede kalp yetmezliği vardı. Sen daha iyi bilirsin. Gençliğinde çok sigara içtiği ve tüberküloz geçirdiği için akciğer yetmezliği kalbi de yetmezliğe sokmuştu. Akciğer sorunu için muayene ettiğimde kalp yetmezliğinin hat safhada olduğunu gördüm. İleri derecede sulf duyuluyor, sulflere aritmi de eşlik ediyordu. Hemen üniversite hastanesine sevk ettik, Kardiologlar kalp pili taktılar. Pil ve bronkodilatatör ilaçlarla yaklaşık bir yıl faal yaşadı. Ancak her geçen gün kötüye gidiyordu. Zihni açık, akli melekeleri yerinde ancak efor onun tüm yaşam kalitesini ve mutluluğunu yok ediyordu. Merdiven çıkamaz olmuştu. Düz yolda yarım saat bir saat yavaş yavaş yürüyebiliyordu. Kalp kapağı ameliyatı için doktorlar izin vermiyordu. Hem yaşından dolayı, hem de kalbinin durumu buna elverişli değildi. Ancak hastam "ölümü göze alarak" kapak ameliyatı için doktorları zorladı, razı etti. Ömrümün son zamanlarında ya kaliteli bir yaşama kavuşurum veya ölürüm dedi. Ameliyat günü gelmeden bir gün önce herkesle veda etti. Ve ameliyat masasına yattı. Doktorlar başarılı bir ameliyat geçirdiklerini beyan ettiler, operasyondan sonra şuuru acıldı memnun ve mutlu bir ruh haline büründü, ancak mutluluğu bir gün sürdü, fenalaştı, komaya girdi, yoğunbakımda birkaçgün kaldıktan sonra vefat etti.

Doktorlar yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar.

Hasta ölüm riskini göze alarak bu çileli yaşamına son verdi.

Ama bana kalsa idi. Ben bir doktor olarak böyle bir operasyona izin vermezdim, operatör olsaydım ameliyatı kabul etmezdim. Ve hasta belki birkaç ay daha fazla yaşardı. (Senin deyimin ile sürünürdü)

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 64
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sevgili hacı.

Ötenazi endikasyonu için gerekli durumları somut olarak madde madde sıralayabilir misin?

Örneğin ötenaziyi yasallaştırmış ülkelerin ötenazi endikasyonlarını buraya taşıyabilir misin?

Doğrusu şu boğaz sorkomu örneğin bile benim için ötenazi uygulamaya yeterli bir örnek değildir. Sarkomun boğazı tıkamasının önüne geçilebilir. Sarkomun tüm semptomlarıyla tek tek semptomatik tedavilerle uğraşılır.

Ayrıca sarkomun boğazı tıkayıp, hastanın ani ölümüne neden olması ile doktorun hastayı ani öldürmesi arasında ne fark olur?

Bak sana senin kabul edebileceğin bir örnek vereyim.

Bir değerli tanıdığım, büyüğüm, yaklaşık 85 yaşlarında ileri derecede kalp yetmezliği vardı. Sen daha iyi bilirsin. Gençliğinde çok sigara içtiği ve tüberküloz geçirdiği için akciğer yetmezliği kalbi de yetmezliğe sokmuştu. Akciğer sorunu için muayene ettiğimde kalp yetmezliğinin hat safhada olduğunu gördüm. İleri derecede sulf duyuluyor, sulflere aritmi de eşlik ediyordu. Hemen üniversite hastanesine sevk ettik, Kardiologlar kalp pili taktılar. Pil ve bronkodilatatör ilaçlarla yaklaşık bir yıl faal yaşadı. Ancak her geçen gün kötüye gidiyordu. Zihni açık, akli melekeleri yerinde ancak efor onun tüm yaşam kalitesini ve mutluluğunu yok ediyordu. Merdiven çıkamaz olmuştu. Düz yolda yarım saat bir saat yavaş yavaş yürüyebiliyordu. Kalp kapağı ameliyatı için doktorlar izin vermiyordu. Hem yaşından dolayı, hem de kalbinin durumu buna elverişli değildi. Ancak hastam "ölümü göze alarak" kapak ameliyatı için doktorları zorladı, razı etti. Ömrümün son zamanlarında ya kaliteli bir yaşama kavuşurum veya ölürüm dedi. Ameliyat günü gelmeden bir gün önce herkesle veda etti. Ve ameliyat masasına yattı. Doktorlar başarılı bir ameliyat geçirdiklerini beyan ettiler, operasyondan sonra şuuru acıldı memnun ve mutlu bir ruh haline büründü, ancak mutluluğu bir gün sürdü, fenalaştı, komaya girdi, yoğunbakımda birkaçgün kaldıktan sonra vefat etti.

Doktorlar yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar.

Hasta ölüm riskini göze alarak bu çileli yaşamına son verdi.

Ama bana kalsa idi. Ben bir doktor olarak böyle bir operasyona izin vermezdim, operatör olsaydım ameliyatı kabul etmezdim. Ve hasta belki birkaç ay daha fazla yaşardı. (Senin deyimin ile sürünürdü)

Sevgiler.

Ötenazi yapan kliniklerin nasıl bir protokol izlediklerini bilmiyorum.

Ama öğrenebiliriz. Umarım oldukça sıkı bir protokoldur.

Bazan cerrahlar aşırı derecede agresif oluyorlar ve hastanın geride kalan ömrünün kalitesini hiç dikkate almıyorlar.

Bazan hastalar, burada olduğu gibi, doktorları aşırı tedavilere zorluyorlar.

Bence kararı hasta vermeli senin örneğinde olduğu gibi.

Daha doğrusu hastaya seçenek verilmeli.

Ötenazinin bütün esprisi bu. Yeni ve farklı bir seçenek. Ve hasta ona kendisi karar verebilir.

Ötenazinin başka bir esprisi yok.

Zaten senin korktuğun durumlardan herkes korkuyor. Çünkü ölümün dönüşü yok.

Ama ölmek isteyen hastanın zaten hayata dönüşü diye bir seçeneği yok. Hasta ölecek. Şu veya bu şekilde.

Kendisi ötanaziye karar veriyor.

Bunlar önemli ayrıntılar ve ancak bir doktorla bunları tartışmak mümkün.

Yani senin bu konudaki düşüncelerini herkes dikkate alıyor ve senin mantığını tıp kabul ediyor.

Ama ötenaziyi istemeyen halkın mantığı çok farklı ve gerçekten rahatsız ediyor insanı.

Onlar dini devreye sokuyorlar ve senin ve senin gibi milyonlarca doktorun argümanları bir anda boşta kalıyor.

Sizi zor durumda bırakıyor. Siz doktor olarak bir hastanın yaşamına müdahale hakkına sahip olduğunuz halde ve dincilerin öyle bir hakkı olmadığı halde, onlar sizin bilimsel ve insancıl görüşlerinize gölge düşürüyor. Onları değersiz kılıyor.

Bu nedenlerden dolayı ötenazi daha çok uzun zaman kabul görmeyeceğe benziyor.

Belki de doğrusu budur. Çünkü kendini gerçekten öldürmek isteyen insan sayısı sanıldığından daha azdır.

Ötenazi isteyen insan sayısı çok azdır. Ama yine de onlara da hizmet etmek açısından ötenazi kabul görüyor ve yayılıyor.

Doğrusu budur. Zamanla yayılırsa, insanlık ona kendini hazırlar. Şu anda çok aşırı bir çözüm yolu gibi duruyor.

İlerde öyle durmayacak. Köpeklerini uyutan insanlar neden kendilerini uyutamasınlar?

Köpeklerini yavrusu gibi seven o kadar çok insan var ki. Köpeklerini uyutup depresyona girenleri gördüm.

Ama herşeye rağmen uyutmaktan çekinmediler. Çünkü köpeklerin acı çekmesine razı olamazlardı.

Acı insanlar içindir. İnsan acıya katlanabilir. Her türlüsüne katlanabilir hem de. Ve bu yüzden ötenazi çoğu insan için bir seçenek değildir zaten. Tabii ötenazi seçeneği olması koşulu ile..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...
kanserin ağrısı gerçekten çekilmez olur. En güçlü uyuşturucular, morfin bile yeterli olmaz. Ancak ağrı duyularını beyne götüren sınırlar kesilerek ağrıdan kurtulmak mümkün. Benim tanıdığım pek çok kanser hastası bu şekilde ağrıdan kurtularak kalan kısıtlı ömrünü ağrısız geçirdi.

haci ve drekinci

Cehaletimi mazur görün. Akciğer kanseri ilerlediğinde morfin bile acıyı dindirmez deniyor. Sinir kesme yöntemi akciğer kanserinde kullanılabilir mi?

Ötenazi kliniklerinden faydalanmak için misafir hasta olmak yeterli midir? Ülke vatandaşlığı önemli midir? Tedavi için gidince güzel, iş ölmeye gelince yan çizme durumları var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci ve drekinci

Cehaletimi mazur görün. Akciğer kanseri ilerlediğinde morfin bile acıyı dindirmez deniyor. Sinir kesme yöntemi akciğer kanserinde kullanılabilir mi?

Ötenazi kliniklerinden faydalanmak için misafir hasta olmak yeterli midir? Ülke vatandaşlığı önemli midir? Tedavi için gidince güzel, iş ölmeye gelince yan çizme durumları var mı?

Her akciğer kanserinde dindirilemez ağrı olmaz. Hatta çoğunda olmaz. Bazılarında olabilir. Bazıları boyunda sinirleri tutarsa çok ağrılı olabilir ve ağrıları morfin durduramaz. O zaman sinirler veya omurilikteki ağrı ileten lifler kesilebilir.

Benim bildiğim ötenazi kliniklerinden yararlanmak için paranızın olması yeter. Tabii önemli bir ötenazi nedeniniz de olmalı. Ama ben 90 yaşında bir Alman'ın, İsviçredeki bir ötenazi kliniğinde, depresyondan dolayı ötenaziye maruz bırakıldığını gördüm TV'de.. Tabii yaş da önemli depresyonlarda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İkide bir bu tarz konu açmayın. Sizden saygı bekleyen mi var! Şeriata göre İslam ülkesinde ateist önce tövbeye davet edilir etmezse 3 gün hapsedilir yine düzelmezse katledilir. Cesedi de köpek gibi bir çukura atılır ve üzeri örtülür. Ama ateist kadın olursa öldürülmez müebbet hapse atılır.

İşte arkadaşlar cübbelinin yazdığına bakın diyor ki tövbe et denir, ee tövbe ettim ne oldu peki? Yani dinleri şekilleştirdiler, sokakata adam sana sorar cumaya niye gelmedin, bu kadar basit bir din haline soktular, bir adam gider yalandan namazda kılar, oruçta tutar arkadaşlar, ama dğer hareketleri saygının zerrerisin haketmez diğer müslümanlarda taraf tutar derki o adam namaz kılıyor sen ise kafirsin, işte bütün sorun burada islam şekilcilik dini istersen satanist ol, git iki rekat namaz kıl hemen cemaat seni körü körüne savunsun, bu arada diğer şartları yerine getirmene gerek yok sadece namaz yeterli, maksat oralarda bir görün...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dr.Ekinci gibi bir doktorun eline düşmek ölmekten hatta kanser olmaktan bile çok daha beter bir durum gibi görünüyor burdan bakınca.

''Admı kes-biç-parçala, ilaçlarla işgence et ama yaşat'' düşüncesi kontrollü işgence gibi. ÖLdürmeden önce nekadar süründürebiliriz...

Sevgili NİHİL,

Öyle tahmin ediyorum ki yaşın genç, Nihilist felsefeye de duçar olduğun için yaşamla kolay alay edebiliyorsun. Yaşamın değerinin farkında değilsin.

Yaşayan bir birey için, en kötü şartlarda bile yaşamda kalmak, ölüp yok olmaktan iyidir ve anlamlıdır.

Ölüm, canlıların neslini sürdürebilmesi için bir zorunluluk olsa bile, yaşayan bireyin, kendi yaşamını olabildiğince uzatması, ne varsa yaşamda olacağı, ölümden öte bir şey olmayacağını fark etmesi, kolayca ölüme razı olmayı engeller.

Gelelim

''Adamı kes-biç-parçala, ilaçlarla işgence et ama yaşat'' şeklindeki yaklaşımına.

Doktorların hastaları tedavi etme eylemini kontrollü işkenceye benzetmen hastalıklı bir düşünce. Bu düşüncenin tedaviye ihtiyacı var.

Ameliyatlarda kesme, biçme vardır, ilaçların sevimsiz yan elkileri de olabilir. Ancak tedavi eylemi, dünyanın en itibarlı, en değerli, en yüce bir eylemidir. Uzun bir eğitim dönemi vardır ve doktorlar tedavi ettiği her hastalıkta, şifa kazandırdığı her hastada mutlu olur, hastaların takdir ve sevgisini kazanır.

En ölümcül hastayı bile yaşamda tutmak doktorluk mesleğinin en temel ilkesidir.

Umarım hiç bir hastalığa yakalanmadan, sağlıklı bir ömür geçirirsin.

Doktorların "kontrollü işkence"sine maruz kalmazsın.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine ötanazi konusu tartışılıyormuş burada, başlığın adına bakınca bambaşka bir tartışma beklemiştim. Bu konuyla ilgili geçenlerde Jack Kevorkian'ın yaşamı ile ilgili "You Don't Know Jack" adlı çok güzel bir film izledim, bu konuyla ilgilenenlere tavsiye ederim.

Jack Kevorkian ABD'de Ermeni kökenli bir doktor ve ötanazi hakkı savunucusu, intiharına yardım ettiği çok sayıda hasta var ve bu nedenle kendisine pek çok dava açılıyor, hatta yaşadığı Michigan eyaletinde ona engel olmak için yasalar bile düzenleniyor. Kendisinin iyi bir müzisyen ve ressam olduğunu da ekleyeyim, filmi izledikten sonra hayatını biraz araştırdım, müzik albümünü indirip dinledim, ve ne yazık ki az sayıdaki çok etkileyici resimlerini de tek tek inceledim.

Konuya dönecek olursak; Kevorkian'ın intiharına yardımcı olduğu hastalardan bazıları amyotrofik lateral skleroz hastasıydılar, anladığım kadarıyla bu hastalığın ileri safhalarında hastalar sadece gözlerini oynatabilecek duruma düşüyorlar. Bu durumdaki bir hastanın ötanazi talebi hakkında hacı ve drekinci ne düşünürler merak ediyorum.

Drekinci ötanazinin yasal olduğu ülkelere ilişkin bir soru sormuş, şu bilgileri de vereyim:

Japonya'da ötanazi yasal, ve aktif ve pasif ötanazi için şartlar şu şekilde:

In the case of passive euthanasia, three conditions must be met:

1. the patient must be suffering from an incurable disease, and in the final stages of the disease from which he/she/ is unlikely to make a recovery;

2. the patient must give express consent to stopping treatment, and this consent must be obtained and preserved prior to death. If the patient is not able to give clear consent, their consent may be determined from a pre-written document such as a living will or the testimony of the family;

3. the patient may be passively euthanized by stopping medical treatment, chemotherapy, dialysis, artificial respiration, blood transfusion, IV drip, etc.

For active euthanasia, four conditions must be met:

1. the patient must be suffering from unbearable physical pain;

2. death must be inevitable and drawing near;

3. the patient must give consent. (Unlike passive euthanasia, living wills and family consent will not suffice.)

4. the physician must have (ineffectively) exhausted all other measures of pain relief.

Kısaca çevirecek olursam:

Pasif ötanazi için şu üç şart mevcut olmalıdır:

1-Hasta tedavisi olmayan bir hastalıktan muzdarip olmalıdır, ve de bu hastalığın artık iyileşmesinin muhtemel olmadığı son safhalarında olmalıdır

2-Hasta tedavisinin durması yönünde rızası olmalı, ve rıza ölümünden önce kayıt altına alınmalı. Hasta rızasını açıkça sunacak durumda değilse vasiyetnameye ya da yakınların tanıklığına başvurulabilir.

3-hasta tedavinin durması ile pasif bir biçimde ötanaziye uğrayabilir(?)(Türkçede nasıl ifade edeceğimi bilemedim)

Aktif ötanazi için şartlar:

1-Hasta dayanılmaz fiziksel acıdan muzdarip olmalı.

2-Ölüm kaçınılmaz ve yaklaşıyor olmalı.

3-Hastanın rızası olmalı.(pasif ötanazinin aksine vasiyetnameler ve ailenin tanıklığı yeterli olmaz)

4-Doktorun elindeki tüm acıdan kurtulma yöntemleri tükenmiş olmalı.

Bu da Hollanda'dan:

* the patient's suffering is unbearable with no prospect of improvement

* the patient's request for euthanasia must be voluntary and persist over time (the request cannot be granted when under the influence of others, psychological illness or drugs)

* the patient must be fully aware of his/her condition, prospects and options

* there must be consultation with at least one other independent doctor who needs to confirm the conditions mentioned above

* the death must be carried out in a medically appropriate fashion by the doctor or patient, in which case the doctor must be present

* the patient is at least 12 years old (patients between 12 and 16 years of age require the consent of their parents)

İstek olursa bunu da çeviririm.

http://en.wikipedia.org/wiki/Legality_of_euthanasia

http://en.wikipedia.org/wiki/Euthanasia_in_the_Netherlands

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşayan bir birey için, en kötü şartlarda bile yaşamda kalmak, ölüp yok olmaktan iyidir ve anlamlıdır.

Bu kuralı kim koyabiliyor? Bırakalım da bu konuda kişisel tercihler rol oynasın.

en kötüsü değil en (sağlık açısından) iyi şartlar altında bile yaşamda nefret eden insanların varlığını da unutmamak gerek.

Senin için hayat buna değebilir, ama herkesten aynı hissetmesini bekleyemezsin.

Senin dediğin ''ben turuncuyu seviyorum ohalde tüm dünyayı turuncuya boyamalıyız, bundan hoşlanmayanalr da ancak akıl hastalarıdır'' demek gibi.

''Adamı kes-biç-parçala, ilaçlarla işgence et ama yaşat'' şeklindeki yaklaşımına.

Doktorların hastaları tedavi etme eylemini kontrollü işkenceye benzetmen hastalıklı bir düşünce. Bu düşüncenin tedaviye ihtiyacı var.

Tedavi şeklini eleştirmedim. Ama umut olmayan hastaları da daha iyi olmayacağı halde sırf yaşatmak için vucudlarını metale, kimyasallara, radyasyona tabi tutmak bence akıl hastalığıdır.

Aslında hastalıklar değildir insanları en çok yıpratan ama tedavileridir.

Yaralanma riski altında bulunduğum durumlarda korktuğum şey ölmek değildir kurtarılıp hayata o şeklide devam etmektir.

Tama belki benimkide hastalıklı bir düşünce ama, işte bu da kişisel farklılıklara bir örnek.Bir organımı onarılmayacak şekilde kaybettiğimde kesinlikle kurtarılmak istmem.

Ama sen bunu tabi genç nihilist olmama bağlayıp aklmın başımda olmadığına kanaat getirerek benim için iyi olanı benden daha iyi bileceğine inanmaya devam edeceksin.

Umarım hiç bir hastalığa yakalanmadan, sağlıklı bir ömür geçirirsin.

Doktorların "kontrollü işkence"sine maruz kalmazsın.

Umarım öyle bir durumda en azında kendimi öldürebilecek kadar sağlıklı olurum. O zaman mağruz kalmam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kuralı kim koyabiliyor? Bırakalım da bu konuda kişisel tercihler rol oynasın.

en kötüsü değil en (sağlık açısından) iyi şartlar altında bile yaşamda nefret eden insanların varlığını da unutmamak gerek.

Senin için hayat buna değebilir, ama herkesten aynı hissetmesini bekleyemezsin.

Senin dediğin ''ben turuncuyu seviyorum ohalde tüm dünyayı turuncuya boyamalıyız, bundan hoşlanmayanalr da ancak akıl hastalarıdır'' demek gibi.

Görüyorum ki hastalıklı düşünceleri savunmaya devam ediyorsun.

Ölüm kalım meseleleri kişisel tercihlere bırakılmayacak kadar önemlidir.

Ölüm kalım meseleleri dünyayı turuncu veya pembe görmek istemeye benzemez. Ölüm, renk ve tercihe benzetilemez. Benzetilirse akıl hastalığına konu olur.

Umarım öyle bir durumda en azında kendimi öldürebilecek kadar sağlıklı olurum.
Kendini öldürmek ve sağlıklı olmayı aynı cümlede kullanırsan, çelişki kabak gibi sırıtır.

Dinciler, inandıklarının ölüm sonrasında ispat edileceğine inanır. Tıkandıkları zaman ölünce görüşürüz derler. Eh! Seninki de ölümden bir adım önde. Hele zamanı gelsin bak nasıl kendimi öldürürüm demek istiyorsun.

İntihar veya ötenazi yaşayanlara bir mesaj, söylenen son sözdür. Haklılığınızı yaşamda kalanlara gösterip ispat edebilirsiniz. Ancak kendinize ispat edemezsiniz. Çünkü siz olmayacaksınız.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm kalım meseleleri kişisel tercihlere bırakılmayacak kadar önemlidir.

Ölüm kalım meseleleri dünyayı turuncu veya pembe görmek istemeye benzemez. Ölüm, renk ve tercihe benzetilemez. Benzetilirse akıl hastalığına konu olur.

Ölüm kişisel bir tercihtir. Bir insan kendi bedeninde istediği tasarrufu yapabilir. Akıl hastalığı da değildir. Sadece intihar edenlerin beyinlerinde serotinin hormonunun parçalanmasını sağlayan bir salgının normal insanlarda daha az olduğu saptanmış. Ve bunun gibi şeyler.. İntiher edenlerin büyük bir kısmı normal insanlar gibi beyin fonkyonlarını kullanabilen insanlardır. Hasta olanlar arasında sadece şizofrenleri biliyorum. Diğerleri normal insan. Şizofrenlerin 1/3'ü intihar ediyormuş. Ama bu toplam intihar edenlerin oranına göre ne kadar ediyor bilmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

drekinci ötenaziye neden bu kadar sert bakıyorsunuz anlamadım. Bağıra bağıra ölmek kesin sonsa sakince ölmeyi bir hasta tercih edebilmeli. Judge_Holden'in verdiği bilgilere göre aktif ötenazi şartları doktorluk mesleğinin bittiği yerde başlıyor zaten. Bir şey yapamayacaksanız neyi bekleyeceksiniz? Aktif ötanazi için şartlar: 1-Hasta dayanılmaz fiziksel acıdan muzdarip olmalı. 2-Ölüm kaçınılmaz ve yaklaşıyor olmalı. 3-Hastanın rızası olmalı.(pasif ötanazinin aksine vasiyetnameler ve ailenin tanıklığı yeterli olmaz) 4-Doktorun elindeki tüm acıdan kurtulma yöntemleri tükenmiş olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Dikşeayn,

Bir şey yapamayacaksak. İsmi üstünde bir şey yapmayacağız.

Ancak sizler illa bir şey yapın. Öldürün veya ölmesine yardım edin diyorsunuz.

İşte terslik burada.

Doktorlar ölüme ilişkin görev yüklenemez.

Yüklenenler de beni ilgilendirmez.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ülkemizde doktorların yasal olarak ötenazi yapması mümkün değil.

Drekinci'nin üstüne fazla gitmeyin. Çünkü onun bu konudaki düşünceleri ve davranışları yasal ve doktorların çoğunun düşünceleri doğrultusunda.

Önce yasaları değiştirmeniz lazım.

Bu da doktorların yapacağı bir şey değil.

Bu konuda doktorları rahat bırakmak lazım. Onlar yalnız yasaları uygulamakla yükümlüdürler.

Sorunun çözümü meclisin elinde.. Yasayı çıkaracak olanlar onlar.

Drekinci'yi savunmaya mecbur etmek yanlış bence. Ben de biraz öyle yaptım ama sonra vazgeçtim.

Onun yasalara uymaya ve bu konuda istediği gibi düşünmeye hakkı var.

Sorunu buradaki tartışmalarla çözemeyiz. Bizden büyük bir sorun. Çok büyük hem de.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...