Jump to content

1915 ERMENİ OLAYLARINI YAHUDİLER YAPTI


Recommended Posts

Pante, iki soru sana:

Irkçıların, milliyetçilerin gerçek Atatürkçülerden ayrıldığı nokta barışçı değil, savaşçı olmalarıdır. Yurtseverlikle sınırlanan ulusalcılık yerine ırkçılığa uzanan milliyetçiliği benimsemeleridir.

"Milliyetçilik" ve "ulusalcılık" biri eski dilde diğeri yeni dilde olmak üzere aynı kavram değil mi? Bunları ayrı ayrı İngilizceye ya da Fransızcaya çevirsen ne dersin? İkisinin o dillerde farklı karşılıkları olduğuna emin misin? Yoksa Türk siyaset teorisinin insanlığa bir katkısı ile daha mı karşı karıyayız?

Kürt milliyetçilerinin ayrı devlet kurmaları konusu karşısında elbette Türk milliyetçileri de tepkisel olarak Kuzey Irak'a sürülmeleri dahil çeşitli şoven fikirler içinde olacaktır.

Buna şaşırılmaması gerekir. Ancak Atatürkçü düşünceye sahip olanlar daima ulusal birlikten yana olmuşlardır ve o düşünceden ayrımcı fikirler çıkmaz. O tür fikirleri Atatürkçülere yamamaya çalışmak ancak kaşarlanmış liboşlara mahsustur.

Bu dediğim fikri açıktan öne sürüp tartışan adam olan Mümtaz Soysal sence "milliyetçi" Atatürkçülerden mi yoksa "ulusalcı" Atatürkçülerden mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 159
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Madem vatana ihanetten bahsi açtın. Senin ne kadar ahlaksız bir yalancı olduğunu göstermek boynumuzun borcu. Demek ABD'de en büyük suçlardan biri, öyle mi?

anlaşıldığı kadarıyla. ABD'yi hiç isteme orda vatana ihanet en büyük suçlardan bir tanesi.

ABD Anayasası'nın III.3 maddesi vatana ihanet suçunu "Amerika Birleşik Devletlerine karşı savaşmak veya savaşan düşmana katılarak ona yardım etmek" eylemi ile sınırlar.

Suçun kendisi ve cezası US Code 18/2381 maddesinde tanımlanmıştır. ABD tarihi boyunca vatana ihanetten toplam 40 dolayında federal dava açılmış ve hemen hiç mahkûmiyet kararı alınmamıştır. 1952'den bu yana kullanılmayan vatana ihanet yasası 54 yıl aradan sonra ilk kez 2006'da El Kaide üyesi olmakla suçlanan bir kişiye karşı kullanılmış, fakat yargılama gerçekleşmemiştir.

Fransız hukukunda uzun süreden beri kullanımdan kalkmış olan haute trahison (vatana ihanet) suçu sadece 1875 tarihli Yüce Divan (Haute Cour de Justice) Yasası'nda, devlet başkanı veya bakanların vatana ihanetle suçlanması halinde izlenecek yöntem bağlamında korunmuştu. Bu yasa da 27 Şubat 2007'de yürürlükten kaldırıldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak Wiki canavarı kimse senden wikiden bilgi istemedi ,

ben sana ne yazdım hayatında hiç Hukuk dersi aldınmı dedim ?

Aldım diyorsan yargılama usulleri hakkında konuşalım, almadım diyorsan sağdan soldan kopy yapmış olduğun linkler beni bağlamaz. Daha Hukukun " H " sinden haberi olmayan sana bu başlıkta ne anlatmamı bekliyorsun onuda anlamış değilim. Bu tür uygulamalar asla Hukuka gitmez, daha bunu bilkmeyecek kadar konulardan bir habersin.

Önce bildiğin konuyu söyle ona göre tartışalım veya başlık açalım ?

1- 1915 olaylarımı

2- Avrupa, Anglo-Amerika veya Türk Hukuk sisteminin yapısımı

Nedir senin konuşmak istediğin bu başlıkta bunu yaz kimsenin vaktini boşa çalma, nasılsa her yazılana gidip Wikiden bakacaksın.

Birinci maddeyi konuşmak istiyorsan 1800 'lerden itibaren osmanlı tarihi bilmen lazım

İkinci maddeyi konuşmak istiyorsan Hukuk sistemlerini bilmen lazım

Ama gördüğümüz hiç bir şey bilmediğin.

Önce asmış olduğun Linkteki ülkelerdeki yargılama usullerini bir öğren sonra Ateistforum üyelerine bilgi geç olurmu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABD Anayasası'nın III.3 maddesi vatana ihanet suçunu "Amerika Birleşik Devletlerine karşı savaşmak veya savaşan düşmana katılarak ona yardım etmek" eylemi ile sınırlar.

Suçun kendisi ve cezası US Code 18/2381 maddesinde tanımlanmıştır. ABD tarihi boyunca vatana ihanetten toplam 40 dolayında federal dava açılmış ve hemen hiç mahkûmiyet kararı alınmamıştır. 1952'den bu yana kullanılmayan vatana ihanet yasası 54 yıl aradan sonra ilk kez 2006'da El Kaide üyesi olmakla suçlanan bir kişiye karşı kullanılmış, fakat yargılama gerçekleşmemiştir.

ABD'de ideolojik suçluların çoğu vatana ihanet maddesinden değil de casusluk maddesinden yargılandılar.

Rosenberg'lerin idam hikayesi buna en iyi örnektir.

http://www.youtube.com/watch?v=OJVQcsQ-DVE

Link to post
Sitelerde Paylaş

Casusluk nedir?

Bir ülke hakkındaki bilgileri başka bir ülkenin istihbarat servisine satmak veya paylaşmak. Yani başka bir ülkenin emelleri için çalışmak. Devlet yapılanmasına ne kadar tiksintiyle baksam da "devlet" kendisini korumak için bunu suç olarak nitelendirir. Kendi pisliklerinin başka ülkelerle paylaşılmasına müsamaha göstermezler. Türkiye bunları yargılamaz bile, direkt infaz eder. Bizim bunu değil özgürlüğü tartışmamız gerekiyor.

Mesela ABD'de Türkiye'deki gibi resmi ideolojiyi, kişi kültünü, ülkenin yakıcı sorunlarını tartıştığı için hapisle cezalandırılmış birileri var mıdır? Mesela ABD'nin bir Fikret Başkaya'sı var mıdır? Bir Musa Anter'i var mıdır? Şu an olduğu gibi hükümete karşılar diye hapis cezasıyla cezalandırılan "ergenekon" soruşturması başlatıp işi azıtan, muhâlif her kesimi içeri tıkan bir rejimleri var mıdır?

ABD'de bir Mustafa Suphi, bir Sabahattin Ali, bir Uğur Mumcu, bir Abdi İpekçi var mıdır?

ABD yasalarına göre bayrak yakmak bile suç değildir. Türkiye'de bir bayrak yakmaya kalkın mesela, neler geliyor başınıza. Fuck Bush pankartı taşıyanlara özenip Fuck Erdoğan pankartı açmaya çalışın, ne oluyor... ABD Kızılderili soykırımı yapmıştır deyince, vatandaşlarının kapısına polis dikiliyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABD Kızılderili soykırımı yapmıştır deyince, vatandaşlarının kapısına polis dikiliyor mu? [/font]

Mesela Fransada dikiliyor.

Bu konuyu tartışabilmek için ahlak sahibi bir insan olmak lazım fakat senin ebeveynler sana bunu pek aşılayamamış. Düşünce beyan edip tartışmak başka şeydir bir millete hakaret etmek yine ayrı bir şeydir. Bir millete hakaret etmek (kıroların ve satılmış düzenbazların yaptığı) düşünce tartışmak veya öne sürmek değildir. Keza Türk devleti Ermenilere yıllardır gelin arşivleri açalım demesine karşın ısrarlı tavırlarla açmamaktadır, çünkü öne sürdükleri herşeyin düzemece olduğunu kendileri ve sizin gibi hain kılıklı etnik çapulcularda bilmektedir. Siz önce düşünce ve hakaret nediri öğrenip sonradan bu tür başlıklara yazın, zaten söylemlerinizde sadece nette kalır , realite boyutuna indirgeyemezsiniz bunun için elinizde ne bilgi ne belge var , koca yalanlarınızdan başka.

Not : Bu arada sen eski nikini belirt bakayım şu başlığa.

tarihinde Numa Pompilius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante, iki soru sana:

"Milliyetçilik" ve "ulusalcılık" biri eski dilde diğeri yeni dilde olmak üzere aynı kavram değil mi? Bunları ayrı ayrı İngilizceye ya da Fransızcaya çevirsen ne dersin? İkisinin o dillerde farklı karşılıkları olduğuna emin misin? Yoksa Türk siyaset teorisinin insanlığa bir katkısı ile daha mı karşı karıyayız?

Sözcüklerin kökeninden yola çıkarak düşünce şekillerine, doktrinlere anlam vermek ve benzerleriyle eşitlemek her zaman doğru sonucu vermez.

Hele o sözcükleri yabancı dillerdeki karşılığıyla anlamlandırmak hiç doğru değildir. Yabancı dildeki bir çok farklı sözcük Türkçe'de tek sözcükle ifade edildiği gibi, Türkçedeki birkaç farklı anlamdaki sözcük, yabancı dilde tek kelimeyle ifade bulabilir.

Kaldı ki milletçilik, millicilik ve milliyetçilik benzer konuda ama farklı çerçevelerde ve daha geniş-daha dar anlamlardadır.

İlaveten 1910'larda kendilerini sosyal demokrat olarak tanımlayan bolşevikler, 1915'den sonra sosyal demokrasiye tavır aldıklarından bu sözcüğü sosyalizmden dışlamışlardır. Yani, sözcüklerle ifade bulan doktrinler, ideolojiler şartlara ve zamana göre değişime uğrayabilirler.

Milliyetçilik, yurtseverliği de içermekle birlikte şovenizm, militarizm, ırkçılık, etnisitecilik gibi kavramları da içerir ve sağ siyasi görüş olarak tanınır. Türk solu, 1990'lı yıllara kadar milliyetçilik sözcüğünü kullanmak yerine yurtseverlik sözcüğünü kullanmışlardı. 68 ve 78 hareketlerinde yurtsever sözcüğü devrimcilerce benimsenmiş ve yurdunu, halkını savunmanın karşılığı olarak kullanılmıştı. 1990'lı yıllarda Atilla İlhan'ın öncülüğünü yaptığı yurtsever sol, sol literatüre ulusalcılık kavramını kazandırdılar.

Ulusalcılık soldur. Solculuğunun yanında Atatürk devrimlerini savunur. Dolayısıyla "ha milliyetçilik ha ulusalcılık" diyerek birbirine eşitlenemez.

Bu dediğim fikri açıktan öne sürüp tartışan adam olan Mümtaz Soysal sence "milliyetçi" Atatürkçülerden mi yoksa "ulusalcı" Atatürkçülerden mi?

Mümtaz Soysal ulusalcıdır. Atatürk milliyetçiliği de ulusalcılıktır zaten. Ama birileri çıkıp "Ben solcu değilim. Bilindik milliyetçiliğe de karşıyım ama Atatürk milliyetçiliğini benimsemekteyim." diye ayrı bir yol çizebilir ki, Celal Bayar, Hüsamettin Cindoruk, Cüneyt Ülsever vb. siyasetçiler bu düşüncededirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Casusluk nedir?

Bir ülke hakkındaki bilgileri başka bir ülkenin istihbarat servisine satmak veya paylaşmak. Yani başka bir ülkenin emelleri için çalışmak. Devlet yapılanmasına ne kadar tiksintiyle baksam da "devlet" kendisini korumak için bunu suç olarak nitelendirir. Kendi pisliklerinin başka ülkelerle paylaşılmasına müsamaha göstermezler. Türkiye bunları yargılamaz bile, direkt infaz eder. Bizim bunu değil özgürlüğü tartışmamız gerekiyor.

Mesela ABD'de Türkiye'deki gibi resmi ideolojiyi, kişi kültünü, ülkenin yakıcı sorunlarını tartıştığı için hapisle cezalandırılmış birileri var mıdır? Mesela ABD'nin bir Fikret Başkaya'sı var mıdır? Bir Musa Anter'i var mıdır? Şu an olduğu gibi hükümete karşılar diye hapis cezasıyla cezalandırılan "ergenekon" soruşturması başlatıp işi azıtan, muhâlif her kesimi içeri tıkan bir rejimleri var mıdır?

ABD'de bir Mustafa Suphi, bir Sabahattin Ali, bir Uğur Mumcu, bir Abdi İpekçi var mıdır?

ABD yasalarına göre bayrak yakmak bile suç değildir. Türkiye'de bir bayrak yakmaya kalkın mesela, neler geliyor başınıza. Fuck Bush pankartı taşıyanlara özenip Fuck Erdoğan pankartı açmaya çalışın, ne oluyor... ABD Kızılderili soykırımı yapmıştır deyince, vatandaşlarının kapısına polis dikiliyor mu?

Anlamadın galiba!

Rosenbergler örneğiini verdim ama es geçmiş, konuyu çarpıtmaya kalkışmışsın.

Soğuk Savaş döneminde sırf sol düşüncelerinden dolayı binlerce insan bu tür yöntemlerle susturuldu.

Vicdani red hakkını kullanıp Wietnam Savaşına katılmayanlar hain ilan edildi. Muhammed Ali Clay'in ünvanı bile elinden alındı.

Kült arıyorsan ABD dolarına bakacaksın.

Ayrıca başkanının adını şehire veren ülke de Türkiye değil ABD'dir.

ABD'de bayrak koruma yasası vardır. En son 1984'de Reagan'ın başkanlığını protesto etmek için bayrak yakan genç 1 yıl hapis ve 2000 dolar para cezası almıştı. Fakat 1989'dan itibaren mahkemelerin tasarrufuyla bayrak yakma bir çeşit ifade özgürlüğü olarak kabul görmüştür. Ancak bunu kesinleştirecek bir yasa düzenlemesi yapılmış değildir.

ABD'de Mustafa Suphi, Sabahattin Ali gibilerinden yüzlerce vardır. ABD tarihini incelerseniz çok sayıda Geronimo'lar, Malcom x'ler, Martin Luther King'ler, Rosenberg'ler görebilirsiniz.

Ku Klux Klan'lar az katliam yapmadı, derin devletin desteğiyle.

Daha 1955'lerde sırf otobüste yerini bir beyaza vermeyi reddettiği için Rosa Parks adında bir kadın tutuklanmıştı.

"Bunlar 50-60 sene önceki konular" derseniz, Mustafa Suphi'ler de 90 yıl önceki konular.

Ayrıca demokrasi konusunda ABD ile Türkiye'yi kıyaslamak gibi bir saçmalığı bırakın. Elbette ABD çok daha ileri olmalı.

Aksini iddia eden mi var ki zırt pırt ABD'yi övme çabasına giriyorsunuz. Kimse çıkıp da "Türkiye daha demokrattır" demiş değil.

Liboşluğun en önemli niteliklerinden biri de, daha önce saçmasapan iddiasına kanıt istediğinizde veremediği halde, sonraki tartışmalarda hala aynı iddiayı fütursuzca sürdürmeleridir.

Türkiye'de soykırım dediği için kimsenin mahkum olmadığını göstermemize rağmen hala "soykırım diyenin kapısına polis dayanıyor" diyebilecek kadar alçalabilmektedirler.

Soykırım diyenin kapısına polis dayanmıyor ama Türkan Saylan'ların, Ahmet Şık'ların, Nedim Şener'lerin kapısına liboşların alkışladığı sebeplerden polisin dayandığını iyi biliyoruz.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Casusluk nedir?

Bir ülke hakkındaki bilgileri başka bir ülkenin istihbarat servisine satmak veya paylaşmak. Yani başka bir ülkenin emelleri için çalışmak. Devlet yapılanmasına ne kadar tiksintiyle baksam da "devlet" kendisini korumak için bunu suç olarak nitelendirir. Kendi pisliklerinin başka ülkelerle paylaşılmasına müsamaha göstermezler. Türkiye bunları yargılamaz bile, direkt infaz eder. Bizim bunu değil özgürlüğü tartışmamız gerekiyor.

Mesela ABD'de Türkiye'deki gibi resmi ideolojiyi, kişi kültünü, ülkenin yakıcı sorunlarını tartıştığı için hapisle cezalandırılmış birileri var mıdır? Mesela ABD'nin bir Fikret Başkaya'sı var mıdır? Bir Musa Anter'i var mıdır? Şu an olduğu gibi hükümete karşılar diye hapis cezasıyla cezalandırılan "ergenekon" soruşturması başlatıp işi azıtan, muhâlif her kesimi içeri tıkan bir rejimleri var mıdır?

ABD'de bir Mustafa Suphi, bir Sabahattin Ali, bir Uğur Mumcu, bir Abdi İpekçi var mıdır?

ABD yasalarına göre bayrak yakmak bile suç değildir. Türkiye'de bir bayrak yakmaya kalkın mesela, neler geliyor başınıza. Fuck Bush pankartı taşıyanlara özenip Fuck Erdoğan pankartı açmaya çalışın, ne oluyor... ABD Kızılderili soykırımı yapmıştır deyince, vatandaşlarının kapısına polis dikiliyor mu?

Arkadaşım hakaretle, düşünceyi birbirine karıştırdığım zaman, işte böyle abuk sabuk yazılar yazarsın

Şöyle düşün, fuck Erdoğan ya da fuck bush ne demek, erdoğanı veya çalıyı becereyim demek

Biri çıkarda Erdoğan ya da, Bush'un olduğu yere ananın ismini yazarsa bu hoşuna gider mi?

Bunu yazdığı zamanda, hala bunun bir suç olmadığını söyleyebilir misin?

Hiç zannetmiyorum.

Batıyla bizi kıyaslama yapmayı ne zaman bitireceksiniz, ben bunu anlamıyorum.

Şuan batının birçok ülkesinden daha ileri seviyede bir demokrasimiz, yönetim anlayışımız vardır.

Her ülkeyi kendi öz kürtür düşüncesiyle değerlendirdiğiniz zaman, bence sorun sorun olmaktan çıkar.

tarihinde bukalemun1 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante madem Türkiye'nin demokrat olmadığını biliyorsun, ne diye savunmak için yırtınıyorsun?

Ahmet Şık, Nedim Şener falan demeyi iyi biliyorsun, ancak Fikret Başkaya'yı atlıyorsun. İsmail Beşikçi'den hiç bahsetmiyorsun, Atilla Yayla'yı tanımazlıktan bile gelebilirsin. İşte liboş diye nitelediğiniz insanlardan daha alçalmış olan noktanız bu. Siz sadece sizin görüşlerinizde olan insanlara dokunulunca ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz. Bu yüz yıllık bir mesele. İsmail Beşikçi ilk seçimlerin anti-demokratlığını ortaya dökünce üniversiteden atılmadı mı? Adam hapisanelerde sürünmedi mi? Bu olay sadece AKP ile ilgili değil. Türkiye'de demokrasi olmaması sorunu. AKP de aynı CHP de MHP de. Ama sen diğerlerini görmezden geliyor ve sığ bir AKP düşmanlığı yapıyor statükoda taraf olmayı seçiyorsun.

Bu anti-demokrat söylemleriniz bir AKP'ye söküyor. Size göre anti-demokrat olmak sorun değil, anti-demokratlığı AKP'nin yapması sorun.

Malcolm X, Martin Luther King, Muhammed Ali örneklerini vereceğin belliydi. Bu adamlar ABD tarihinde mücadeleleriyle bir yer aldılar. Türkiye'de bu tip adamların hepsi kurşuna dizildi. Aradaki fark bu, bunu biliyorsun ama senin için sorun değil.

İşte Kemalist hezeyanlar bu şekilde işliyor. Kabul etseniz de etmeseniz de siz de en az AKP kadar demokrasi karşıtısınız. Benim bu konudaki tavrım birbirinizi yemenizdir. Kalkıp Doğu Perinçekleri, Yalçın Küçükleri savunacak değilim, ama sebepsiz yere AKP'nin statüko savaşında içeri tıktığı Nedim Şık, Ahmet Şener gibi adamları savunurum.

Bu sizin hoşunuza gitmeyebilir. Anlamanız için yardımcı olayım. Kemalist olmadığımız için sizin söylediğiniz her şeye katılmıyoruz. Kemalist olmak zorunda da değiliz, liberal olmak, liboş olmak bunlar bizi ilgilendiren durumlar.

Liboş diye küçümsediğiniz adamlar ayağınızın altından tabureleri bir bir çekiyor. Çocuklar gibi salya sümük ağlıyorsunuz. Ben de kendi adıma doğru bulmadığım yönleri eleştiriyorum; ama bu adamları eleştiriyorum diye sizin gibi bir başka tür demokrasi karşıtlarının tarafına düşmeyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pante madem Türkiye'nin demokrat olmadığını biliyorsun, ne diye savunmak için yırtınıyorsun?

Liboşların taktiklerinden biri de tartışmaları gelişmiş-demokrat ülkelerle Türkiye kıyaslamasına çekerek, karşılarındakini sanki Türkiye'deki kör-topal demokrasiyi savunuyormuş gibi gibi göstererek haksız düşürmeye çalışmaktır.

Senin de yaptığın bu!

Benim Türkiye'deki demokrasiyi savunduğum nerede görülmüş.

Sizin yalan ve çarpıtmalarınıza karşı çıkmam, göstermelik demokrasiyi savunduğum anlamı taşımaz.

Ahmet Şık, Nedim Şener falan demeyi iyi biliyorsun, ancak Fikret Başkaya'yı atlıyorsun. İsmail Beşikçi'den hiç bahsetmiyorsun, Atilla Yayla'yı tanımazlıktan bile gelebilirsin. İşte liboş diye nitelediğiniz insanlardan daha alçalmış olan noktanız bu. Siz sadece sizin görüşlerinizde olan insanlara dokunulunca ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz. Bu yüz yıllık bir mesele. İsmail Beşikçi ilk seçimlerin anti-demokratlığını ortaya dökünce üniversiteden atılmadı mı? Adam hapisanelerde sürünmedi mi? Bu olay sadece AKP ile ilgili değil. Türkiye'de demokrasi olmaması sorunu. AKP de aynı CHP de MHP de. Ama sen diğerlerini görmezden geliyor ve sığ bir AKP düşmanlığı yapıyor statükoda taraf olmayı seçiyorsun.

Bu anti-demokrat söylemleriniz bir AKP'ye söküyor. Size göre anti-demokrat olmak sorun değil, anti-demokratlığı AKP'nin yapması sorun.

İki isim saydım diye diğerlerini görmezden geldiğim sonucunu çıkarmak da liboşluk. Böyle böyle öğreneceksiniz karakteristik yapınızı benden.

AKP'yi de CHP'yi de objektif eleştiririm. Eleştirilerim içinde haksız olduğum, yanlı baktığım bir konu varsa getirin de neymiş görelim.

Elbette en çok iktidarı eleştireceğim. Çünkü sizin statüko dediğiniz ve değiştirilmesine alkış tuttuklarınız benim gözümde karşı devrimdir.

İktidar yanlılığı kolaydır, basittir, risk içermez. Düzenin insanları için, yalakalar için, çıkarcılar için, liboşlar için bulunmaz nimettir.

Malcolm X, Martin Luther King, Muhammed Ali örneklerini vereceğin belliydi. Bu adamlar ABD tarihinde mücadeleleriyle bir yer aldılar. Türkiye'de bu tip adamların hepsi kurşuna dizildi. Aradaki fark bu, bunu biliyorsun ama senin için sorun değil.

Tabi, liboşlar iyi bilirler beni. O tür örnekleri sunamayacak olanlara yuttururlar mavallarını.

Hiç ABD'de bu tür şeyler olur mu canım! herşey serbest! Nahh serbest!

Türkiye'de kurşuna dizmeye vereceğin örneği, sana ABD'den fazlasıyla veririm.

Burada idam kalktı ama orada hala elektrikli sandalye var.

İşte Kemalist hezeyanlar bu şekilde işliyor. Kabul etseniz de etmeseniz de siz de en az AKP kadar demokrasi karşıtısınız. Benim bu konudaki tavrım birbirinizi yemenizdir. Kalkıp Doğu Perinçekleri, Yalçın Küçükleri savunacak değilim, ama sebepsiz yere AKP'nin statüko savaşında içeri tıktığı Nedim Şık, Ahmet Şener gibi adamları savunurum.

Bu sizin hoşunuza gitmeyebilir. Anlamanız için yardımcı olayım. Kemalist olmadığımız için sizin söylediğiniz her şeye katılmıyoruz. Kemalist olmak zorunda da değiliz, liberal olmak, liboş olmak bunlar bizi ilgilendiren durumlar.

Liboş diye küçümsediğiniz adamlar ayağınızın altından tabureleri bir bir çekiyor. Çocuklar gibi salya sümük ağlıyorsunuz. Ben de kendi adıma doğru bulmadığım yönleri eleştiriyorum; ama bu adamları eleştiriyorum diye sizin gibi bir başka tür demokrasi karşıtlarının tarafına düşmeyeceğim.

Biz gerçek demokrasinin savunucusuyuz. Liboşik demokrasinin değil. Zorda kalınca faşist diktatörlüğe geçilen demokrasinin değil.

Sizin demokrasiniz yalan. Herşeyinde yalan, iftira, çarpıtma, tertip, tezgah olanın demokrasisi de yalan olur, çarpık olur.

Sen gerçekten savunan biri olsaydın Ahmet Şık'a Ahmet Şener, Nedim Şener'e ise Nedim Şık demezdin. Bırakın bu yalanları!

Siz solcu düşmanısınız. Siz Atatürkçü düşmanısınız. Siz ulusalcı düşmanısınız. O yüzden her tutuklanan solcu, Atatürkçü, ulusalcı sizi memnun eder.

Bir kez olsun iktidarı eleştirip, bu masum insanları savunan bir liboş görmedim şimdiye kadar. Bazı liberalleri tenzih ederim.

Karşı devrimlerin yaşandığı bir dönemden geçtiğimiz doğru. O altımızdan alınan tabureler, birgün sizin altınızdan da çekilebilir. Ama bunu göremeyecek kadar körsünüz. Yılanı, akrepi, çiyanı kullanmaktan çekinmiyorsunuz kısa dönemli menfaatleriniz için. Ama uzun dönemde onların sizi de sokacağını akıl edemiyorsunuz.

Gerçi ağa babalarınız "Nasıl olsa yoldan çıkarlarsa yaparız bir darbe, değiştiririz" diye düşünüyorlar da, o darbeyi yaptıracakları "bizim çocuklar"ı bulamayacakları gün de gelebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante sen malmısın?

Ben sana madde 301den mahkum olanların listesini yazıyorum. Sen yok böyle değil istersen dışişleri bakanlığının bilmem ne yok tahanın bilmem ne. Kardeşim aç mahkeme kararlarını oku. Ermeni soykırımı var diyenler cezalandırıldı bu ülkede tamam mı bitti. Ne diyorum bak mesajımın altına tekrar yok böyle değil şöyle değil şunu getiririm deme. Mahkum olanlar listesinin mahkeme kararlarını getir bana . Tek tek oku tabi anlayabilecek kapasiten varsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante sen malmısın?

Ben sana madde 301den mahkum olanların listesini yazıyorum. Sen yok böyle değil istersen dışişleri bakanlığının bilmem ne yok tahanın bilmem ne. Kardeşim aç mahkeme kararlarını oku. Ermeni soykırımı var diyenler cezalandırıldı bu ülkede tamam mı bitti. Ne diyorum bak mesajımın altına tekrar yok böyle değil şöyle değil şunu getiririm deme. Mahkum olanlar listesinin mahkeme kararlarını getir bana . Tek tek oku tabi anlayabilecek kapasiten varsa.

Mal sensin!

Hala utanmadan inat ediyorsun.

Benim bugüne kadar yalan-yanlış bir konuda ısrarcı olduğum görülmüş mü? Var mı bir örneğin?

Sana o listedekilerin 301'den yargılandıklarını ama soykırım dedikleri için yargılanmadıklarını yazıyorum.

Soykırım dediği için kimse mahkum olmadı, ceza almadı bugüne kadar.

Aldığını iddia eden sensin, sen getireceksin mahkeme kararlarını.

Sana verdiğin listeden bir örnek vereyim:

Eren Keskin, 10 ay hapis cezasını TSK'ya hakaretten aldı. Buyur:

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=4087162

Link to post
Sitelerde Paylaş

Liboşların taktiklerinden biri de tartışmaları gelişmiş-demokrat ülkelerle Türkiye kıyaslamasına çekerek, karşılarındakini sanki Türkiye'deki kör-topal demokrasiyi savunuyormuş gibi gibi göstererek haksız düşürmeye çalışmaktır.

Senin de yaptığın bu!

Benim Türkiye'deki demokrasiyi savunduğum nerede görülmüş.

Sizin yalan ve çarpıtmalarınıza karşı çıkmam, göstermelik demokrasiyi savunduğum anlamı taşımaz.

Eşyanın tabiatına aykırı. Kendisini güya demokrat olarak göstermeye çalışan bir insan kalkıp da demokrasi adı altında Türkiye'deki demokrasiyi savunamaz zaten. Nereden tutsan elinde kalır. Senin sıkıntın bunu kabul edebildiğin hâlde söylenmesini hazmedememen. Demokrasi kör-topal da olsa yüce Türk milletinin demokrasisidir aman emperyalistlerin(!) demokrasileriyle karşılaştırmayalım, bu bize yeter.

İki isim saydım diye diğerlerini görmezden geldiğim sonucunu çıkarmak da liboşluk. Böyle böyle öğreneceksiniz karakteristik yapınızı benden.

AKP'yi de CHP'yi de objektif eleştiririm. Eleştirilerim içinde haksız olduğum, yanlı baktığım bir konu varsa getirin de neymiş görelim.

Elbette en çok iktidarı eleştireceğim. Çünkü sizin statüko dediğiniz ve değiştirilmesine alkış tuttuklarınız benim gözümde karşı devrimdir.

İktidar yanlılığı kolaydır, basittir, risk içermez. Düzenin insanları için, yalakalar için, çıkarcılar için, liboşlar için bulunmaz nimettir.

Sen karakter yapını benden öğrenmesen iyi olur, senin için büyük bir yıkım demek olur bu.

Senin karşı devrim diye nitelediğin şeyi ben karşı devrim diye nitelemiyorum. Karşı devrim diye nitelemek için diğerinden taraf olmak gerekiyor çünkü. Ben kemalist devrimi -gerçi bana göre ortada devrim mevrim yok ama- sahiplenmiyorum, sahiplenilecek bir tarafı da yok benim için. Bir baskı durumunu eleştirmek için bir başkasını sahiplenme gereği de duymam. Senin karşı devrim diye adlandırdığın şey benim için diyalektik bir süreçtir. Kemalistler hilafet yanlılarına ne yapmışsa, AKP'liler de size aynısını yapıyorlar. Ağlayıp zırlamanın bir alemi yok.

Bu fark misyonlarına bakış tarzımızdan kaynaklanıyor. Bana göre kendilerine verilen görevi oynuyorlar ve herhangi bir dini rejim, şeriat kurma imkânları yok. Bunu yapmaya kalkıştıkları anda onlara misyonu biçenler verdikleri şablonu alıp kafalarına çarpacaktır.

Size göre her zaman dini bir rejim tehlikesi olabilir ve çok muhteşem Atatürk devrimleri elinizin altından kayıp gidebilir. Bana göre dini bir rejim ihtimali yok, Atatürk devrimleri de atla deve değil, yolu açık olsun. Bu tarihten sonra Arap alfabesi gelecek değil ya da kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılacak değil. Küresel kapitalizmin çıkarlarına ters bir kere.

Tabi, liboşlar iyi bilirler beni. O tür örnekleri sunamayacak olanlara yuttururlar mavallarını.

Hiç ABD'de bu tür şeyler olur mu canım! herşey serbest! Nahh serbest!

Türkiye'de kurşuna dizmeye vereceğin örneği, sana ABD'den fazlasıyla veririm.

Burada idam kalktı ama orada hala elektrikli sandalye var.

Bilmiyorum gerçek hayatında stand-up yapıyor olabilirsin belki, ama beni güldürmüyorsun. İdam cezası örneğini vermen komik. Öncelikle ben idam cezasına karşı değilim, o yüzden bu cezanın olup olmaması benim için bir gelişmişlik göstergesi değil. İkincisi de idam cezasının kalkması AB'ye uyum sürecinde gerçekleşmesi gereken bir şeydi. Türk demokrasisinin hümanizminden kaynaklanmıyordu.

Soğuk savaş sırasında da ABD yapması gerekeni yaptı. Bıraksaydı da komünistler sefaleti küreselleştirse miydi? Elbette siz diktatörler görmekten pek hoşlanırsınız. Dünyanın her ülkesinde bir Stalin, Mao ya da Mustafa Kemal görmek isteyebilirsiniz ama ben istemiyorum. ABD de bu tip diktatörlerin türememesi, komünizm sapıklığının yayılmaması için meşru savunma hakkını kullanmıştır.

Biz gerçek demokrasinin savunucusuyuz. Liboşik demokrasinin değil. Zorda kalınca faşist diktatörlüğe geçilen demokrasinin değil.

Sizin demokrasiniz yalan. Herşeyinde yalan, iftira, çarpıtma, tertip, tezgah olanın demokrasisi de yalan olur, çarpık olur.

Sen gerçekten savunan biri olsaydın Ahmet Şık'a Ahmet Şener, Nedim Şener'e ise Nedim Şık demezdin. Bırakın bu yalanları!

Siz solcu düşmanısınız. Siz Atatürkçü düşmanısınız. Siz ulusalcı düşmanısınız. O yüzden her tutuklanan solcu, Atatürkçü, ulusalcı sizi memnun eder.

Bir kez olsun iktidarı eleştirip, bu masum insanları savunan bir liboş görmedim şimdiye kadar. Bazı liberalleri tenzih ederim..

Hızla yazdığım bir yazıda adamların soyadını karıştırmışım diye söylediklerine bak. Çocuk gibisin, git kaydırakta kay be adam, çıkarıma bak! :D

Evet doğru söyledin. Solcu düşmanıyım, ulusalcı düşmanıyım. Bunu hiçbir zaman da inkâr etmem. İnsanlığa ne verdiniz ki yıkımlardan başka? Solcular hangi ülkede başarılı olmuşlar? İnsanlığa ne kazandırmışlar? Ulusalcılar ne halt becerdiler de biz göremedik!

Gerçek demokrasi yanlısıymış. Hangi demokrasiymiş o? AKP'nin ileri demokrasi safsatasına benziyor senin gerçek demokrasin. Biz gerçek demokrasiden ne kastettiğinizi iyi biliyoruz, siz sıkmayın canınızı. Sizin gerçek demokrasiniz Mustafa Suphiler, Dersimler, 33 kurşunlar, İstiklal Mahkemeleri, faili meçhuller ve ölüm kuyuları... Biz sizin gerçek demokrasinizi istemiyoruz, alıp başınıza çalın.

Karşı devrimlerin yaşandığı bir dönemden geçtiğimiz doğru. O altımızdan alınan tabureler, birgün sizin altınızdan da çekilebilir. Ama bunu göremeyecek kadar körsünüz. Yılanı, akrepi, çiyanı kullanmaktan çekinmiyorsunuz kısa dönemli menfaatleriniz için. Ama uzun dönemde onların sizi de sokacağını akıl edemiyorsunuz.

Gerçi ağa babalarınız "Nasıl olsa yoldan çıkarlarsa yaparız bir darbe, değiştiririz" diye düşünüyorlar da, o darbeyi yaptıracakları "bizim çocuklar"ı bulamayacakları gün de gelebilir.

Yoo, bunu gayet net görüyoruz. Kontrolden çıkabilirler, o tabureleri bizim altımızdan da çekebilirler. Gün gelir, bizi kurşuna da dizebilirler. Doğru. Bize reva göreceklerinin en kötüsü sizin bize reva göreceğinizle eşdeğerdir. Yani bizim gözümüzde ikiniz de birsiniz. İşimize gelen taraflarını sizin tarafınızdan da onların tarafından da kullanırız. Bir doğruyu kim yaparsa yapsın destekleriz. Bir yanlışı da kim yaparsa yapsın eleştiririz. Bu kadar.

Yalaka, çanak yalayıcı... Herkes birilerinin çanağını yalar. Sizin yaladığınız çanakları kırdılar, stocholm sendromunuz kesintiye uğradı. Ben kendi özgürlüğüm için doğru olan her şeyi desteklerim. Buna yalakalık ya da çanak yalayıcılık denemz. Siz yapsaydınız, sizin doğrularınızdan bahsederdik.

tarihinde Loki tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanıt vermeye değmeyecek liboş hezeyanları!

Laf salatasının içinde Atatürk devrimlerini kabul etmediği, ABD'nin cinayetlerini doğru-gerekli bulduğu, kendilerinin solcu-ulusalcı düşmanı olduğu, şeriat tehlikesinin olmadığı var.

Zaten liboşların karşı devrimci olduğunu, ABD yalakası olduğunu, solu-sosyalizmi tehlike görmeye karşın teokrasi tehlikesine gözlerinin kapalı olduğunu biliyoruz.

Yapmayın, etmeyin diyecek değiliz. Çünkü liboşluk iflah olmaz bir hastalıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Der ya da demezsiniz. O bizi ilgilendirmez. Sizi neden dinleyelim ki?

Herkes kendi işine baksın, siz ayağınızın altından alınan taburelere zırlayın. Sıra bize gelirse sizden yardım dilenmeyeceğimize emin olabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante

Sadece forumlarda değil, yazılı ve görsel medyada da sesleri pek bir gür çıkan liboşların LDP adında seçimlere katılan partileri de vardı değil mi?

En son 2011 seçimlerinde kaç oy almışlardı hatırlıyor musun?

Dostum, bunlar Türkiye genelinde yüzde 0.04 oy almışlar. Yanlış okumadın: Yüzde 0.04 sadece. Bu partiye oy atanlar ise koca ülkede hepi topu 15.462 kişi. Bu parti aynı zamanda en az oy alan parti. Sıralamada en sondalar.

http://secim.haberler.com/2011/

Dur, ben buraya bir de ekşisözlük'ten bu ilginç durumu oldukça komik bir dille anlatan bir yorum yapıştırayım. Başlığın adı 'liberal demokrat parti'

''oy verdiğim ilde 3 (yazıyla üç) oy almış parti. lan itoğluitler bunun il başkanı var, yardımcısı var, üyesi var... birini zaten ben verdim; hangi partiye oy veriyosunuz lan siz?''

http://www.eksisozluk.com/show.asp?dbbk=1&t=liberal+demokrat+parti&i=24010129

İşte, aldıkları oy ortada, kendi düşüncelerini temsil eden partiye ne kadar sadakat gösterdikleri vs. hep ortada.

Peki, ülke çapında bu kadar az oy alan liberallerin nasıl oluyor da bu kadar çok sesi çıkıyor diye sorulabilir.

Bence bunun tek bir açıklaması var: Hazır fırsatını yakalamış ve dahi su akarken küplerini doldurmak amacıyla AKP’nin ve cemaatçilerin yanaşmalığını yapmalarından dolayı. Adeta kendilerini inkar edercesine... Liberalizmmiş, özgürlüklermiş çok da umurlarında değil bunların. Haliyle hiçbir inandırıcılıkları yok. Bunlara liboş denmesi de bu yüzden zaten.

Sence?

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante

Sadece forumlarda değil, yazılı ve görsel medyada da sesleri pek bir gür çıkan liboşların LDP adında seçimlere katılan partileri de vardı değil mi?

En son 2011 seçimlerinde kaç oy almışlardı hatırlıyor musun?

Dostum, bunlar Türkiye genelinde yüzde 0.04 oy almışlar. Yanlış okumadın: Yüzde 0.04 sadece. Bu partiye oy atanlar ise koca ülkede hepi topu 15.462 kişi. Bu parti aynı zamanda en az oy alan parti. Sıralamada en sondalar.

http://secim.haberler.com/2011/

Dur, ben buraya bir de ekşisözlük'ten bu ilginç durumu oldukça komik bir dille anlatan bir yorum yapıştırayım. Başlığın adı 'liberal demokrat parti'

''oy verdiğim ilde 3 (yazıyla üç) oy almış parti. lan itoğluitler bunun il başkanı var, yardımcısı var, üyesi var... birini zaten ben verdim; hangi partiye oy veriyosunuz lan siz?''

http://www.eksisozlu...arti&i=24010129

İşte, aldıkları oy ortada, kendi düşüncelerini temsil eden partiye ne kadar sadakat gösterdikleri vs. hep ortada.

Peki, ülke çapında bu kadar az oy alan liberallerin nasıl oluyor da bu kadar çok sesi çıkıyor diye sorulabilir.

Bence bunun tek bir açıklaması var: Hazır fırsatını yakalamış ve dahi su akarken küplerini doldurmak amacıyla AKP’nin ve cemaatçilerin yanaşmalığını yapmalarından dolayı. Adeta kendilerini inkar edercesine... Liberalizmmiş, özgürlüklermiş çok da umurlarında değil bunların. Haliyle hiçbir inandırıcılıkları yok. Bunlara liboş denmesi de bu yüzden zaten.

Sence?

Bence LDP'dekiler ve o partiye oy verenler liboş değil, liberaller sevgili Yakup.

Her ne kadar liberalizme yeterince uygun olmasalar da, liboşlardan çok daha fazla liberaller.

Liboşlar öyle küçük partilerde kesinlikle takılmazlar. "Enayimiyiz ki kendimizi oralarda harcayalım" diye düşünürler. Tamamen duygusal yani. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...