Jump to content

İslam'ın Hak Din olmasının detayları...


Recommended Posts

Şu ana kadar senden aldığım en sağduyulu cevap.

Güncel olay ne demekse artık. Bunlar olur mu?

Enam-68/69

Mesajlarımız hakkında ileri geri konuşan kimselere rastladığın zaman, bu kimseler başka konulara geçinceye kadar onlardan uzak dur; ve eğer Şeytan sana unutturursa, hiç değilse, hatırladıktan sonra, artık açıkça zulmeden böyle bir topluluğun içinde yer alma; çünkü Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar, onlardan hiçbir şekilde mesul değildirler. Böyleleri sadece [günahkarlara] nasihatte bulunmakla yükümlüdürler, belki böylece berikiler Allah'a karşı sorumluluklarının bilincine varırlar.

Tevbe-124/125/126

Ne zaman bir sure indirilse, o hakkı inkar edenlerin arasından "Bu [haber] hanginizin imanını pekiştirdi?" diye (küçümseyerek) soran birileri çıkar. Ama imana erişmiş olanlara gelince, bu onların imanlarını pekiştirir ve onlar [Allah'ın kendilerine ulaştırdığı] müjdenin sevincini duyarlar. Öte yandan, kalplerinde bir hastalık bulunanlarınsa, her yeni haber inançsızlıklarına inançsızlık katar ve böylece hakkı tanımama tutumu içindeyken ölüp giderler. Peki, bunlar her yıl bir ya da iki kere denenip sınandıklarını bilmiyorlar mı ki tevbe edip [Allah'ı] anmıyorlar?

Araf-201/202

Allah'a karşı sorumluluk bilincine sahip olan kimseler, içlerinde Şeytan'ın esinlediği karanlık bir kuruntu uyanacak olsa [O'nu anıp] akıllarını başlarına toplarlar ve hemen [olup biteni] açık bir biçimde kavramaya başlarlar. kendi [inançsız] kardeşleri onları sapıklığa sürüklemek isteseler bile. Sonra [doğru olan neyse, onu yapmaktan] geri kalmazlar.

Yunus-48/49

Buna rağmen yine de [hakkı inkar edenler:] “[kıyamet ve (nihaî) yargı hakkındaki] bu söz ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğru sözlü kimselerseniz [buna cevap verin, ey siz inananlar]!” diye sorup duruyorlar. Onlara de ki; "Allah'ın dileği dışında benim kendime bile zarar ya da yarar dokundurmaya gücüm yetmez. Her ümmetin belirli bir yaşama süresi vardır. O süre dolunca, ne bir an geri bırakılırlar ve ne de bir an önceye alınırlar.

bu yol, çıkmaz yol arkadaşım, dön istersen.

Muhammed zırvalar, 10 gün sonra, 1 yıl sonra, 5 dakika sonra zırvaladığını değiştirir. Muhammed zırvalarken hemen dur dur yanlış oldu diyemez; o zaman kolunu bacağını kesip mabadına yerleştirirverirler, hani sen Allah'tan alıyordun bunları, bizi mi kandırdın diye. Muhammed eğer zırvalamadığına inanmışsa, ilgili ayetler tektir. Yok eğer Muhammed birşeyleri eksik bıraktığını, yanlış söylediğini,çok attığını düşünüyorsa, söylediklerinin ardına, arasına eklemeler yapmıştır.

Bu yol ne yazık ki tabelaları hiç okumadan girdiğiniz yoldur. Getirirp durduğunuz örnekleri ta en baştan zaten size ayetlerimizde açıklamışızdır. Hiç mi akıl etmezsiniz? Bulup getirdiğiniz ayetlerin bazılar bir diğeri olmadan bile anlamlıdır, bazıları ise ancak öncekilere devam olarak aralara ittirilmiş olanlardır. Ve bunlar da yine dediğimiz kaideye uyar: Muhammed, gün nasıl gerektiriyorsa o şekilde ekleme çıkartma (yanlışlama) yapar.

Ne yazık ki ilgili hadisi bulamıyorum fakat Muhammed'in şu ayeti şu surede şu ayetlerin arasına koy dediği hadis hatırlıyorum. Buna benzer başka hadisler de var elbet, ğüncel siyasete uygun olarak araya ittirilen ve sırası değiştirilen ayetlerle ilgili olarak:

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Selemetu'bnu'l-Ekva|"Oruca takat getiremeyenler, bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir" ayeti indiğ i zaman orucu yiyip fidye verenler vardı. Bu hal müteakip ayetin inmesine kadar devam etti. Bu ayet öncekini neshetti. Yani asıl hüküm şudur: "Kim Ramazan ayında hazır bulunursa orucunu tutsun " |Buhari, Tefsir, Bakara 2, 26; Müslim, Sıyam 149 (1145); Ebu Davud, Savm 2 (2315); Tirmizi, Savm 75, (798); Nesai, Sıyam 63, (4, 190)|462

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|ebu davudnesai|İbnu Abbas|Kur'an-ı Kerim'deki "Kocaları, bekleme müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya (herkesten) çok layıktı rlar" (Bakara 228) ayeti hakkında şunu söyledi: "Erkek hanımını üç talakla da boşasa hanımını geri almaya herkesten daha çok hak sahibi idi. Ancak bu hüküm, Cenab-ı Hakk'ın şu sözü ile neshedi ldi: "Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır..." (Bakara, 229). |Ebu Davud, Talak 10, (2195); Nesai, Talak 74, (6, 212)|487

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|müslim|Şakik İbnu Utbe|Bera İbnu'l-Azib (ra)'ten naklettiğine göre, demiştir ki: "Önce şu ayet nazil oldu: "Namazlara ve bilhassa ikindi namaz ına devam edin." Resulullah (sav) bunu bize Allah'ın dilediği müddetçe okudu. Sonra Allah bunu nashetti ve şu ayeti indirdi: "Namazlara ve bilhassa orta namazına devam edin." Şakik'in yanında oturmakta olan bir zat kendisine: "öyle ise bu ikindi namazıdır." Bera dedi ki: "Ben bu ayetin nasıl nazil olduğunu, Allah'ın nasıl neshettiğini sana haber verdim." |Müslim, Mesacid 208, (630) |494

Muhammed emir verir, sonre işine gelmez, şartlar değişir bir şeyler olur ve Muhammed emirden vazgeçer. Değişiklik ya hemen sonrasında gelir, ya da bir zaman geçer ve sonrasında olur. Ayetleri, yerini hatırlarlarsa, ortadan kalkanın arkasına koyarlar, hatırlamazlarsa da başka yerlere ittirirler.

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buhari|Abdullah İbnu'z-Zübeyr|Hz. Osman (ra)'a, Bakara suresinde geçen: "Sizden zevceler (ini geride) bırakıp ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar faidelenmesini (bakılmasını) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti diğer bir ayetle (Bakara, 234) neshedildiği halde niçin bu mensuh ayeti de Kur'an-ı Kerim'e yazıyorsunuz?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ey kardeşim oğlu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu söylüyorsun)? Hayır, ben hiçbir şeyi yerinden oynatmam. |Buhari, Tefsir, Bakara, 2 , 45|498

Bakara 240, 234 ile neshedilmiş ve aralarında bir sıra da bulunmuyor.

Bu yüzden, boşuna örnek toplayıp durmayın. Bulduklarınız, Muhammed'in zırvalarını zaman zaman değiştirdiği, ekleme ve çıkartma yaptığı başka zırvalar olacaktır. Muhammed'in ayetleri tek tektir, değişiklik gerektikçe bir süre sonra -5 dakika da olur, 5 yıl da- başka ayetler ekler, çıkartır. Çünkü ayetleri değiştirmek şansı kalmadığı için, başka ayetler ile Allah'ına onları ancak neshettirir veya anlamını ya da kapsamını genişletir ya da daraltır.

Farkında olmayabilirsiniz ama halen ta ilk iletmde söylediklerimi tekrarlamaktayım. Lütfen okumayı öğrenin. Cevap yetiştireceğiniz zaman: ben burada yazanı gerçekten anladım mı ki cevap vermeye kalkıyorum, diye kendinize bir sorun. Verdiğiniz cevaba da pek güvenmeyin derim; ne de olsa bir müslü olmanız, sizin idrak ve yargılamadan yana epey sıkıntılı durumda olduğunuzu gösteriyor.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 109
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bi karar verin türkiye nin % 99 u mu? daha azı mı Müslüman! Demek ki türkiye de %80 Müslüman.İbadet olayına bakarsak %10-20 Müslüman kalıyor desene tahmini olarak

Allah'ın emirleri açık ve net. Allah'ı bırakıp kullara yada putlara bir insan yönelirse, kimlik müslümanı olarak kalır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yol ne yazık ki tabelaları hiç okumadan girdiğiniz yoldur. Getirirp durduğunuz örnekleri ta en baştan zaten size ayetlerimizde açıklamışızdır. Hiç mi akıl etmezsiniz? Bulup getirdiğiniz ayetlerin bazılar bir diğeri olmadan bile anlamlıdır, bazıları ise ancak öncekilere devam olarak aralara ittirilmiş olanlardır. Ve bunlar da yine dediğimiz kaideye uyar: Muhammed, gün nasıl gerektiriyorsa o şekilde ekleme çıkartma (yanlışlama) yapar.

Ne yazık ki ilgili hadisi bulamıyorum fakat Muhammed'in şu ayeti şu surede şu ayetlerin arasına koy dediği hadis hatırlıyorum. Buna benzer başka hadisler de var elbet, ğüncel siyasete uygun olarak araya ittirilen ve sırası değiştirilen ayetlerle ilgili olarak:

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Selemetu'bnu'l-Ekva|"Oruca takat getiremeyenler, bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir" ayeti indiğ i zaman orucu yiyip fidye verenler vardı. Bu hal müteakip ayetin inmesine kadar devam etti. Bu ayet öncekini neshetti. Yani asıl hüküm şudur: "Kim Ramazan ayında hazır bulunursa orucunu tutsun " |Buhari, Tefsir, Bakara 2, 26; Müslim, Sıyam 149 (1145); Ebu Davud, Savm 2 (2315); Tirmizi, Savm 75, (798); Nesai, Sıyam 63, (4, 190)|462

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|ebu davudnesai|İbnu Abbas|Kur'an-ı Kerim'deki "Kocaları, bekleme müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya (herkesten) çok layıktı rlar" (Bakara 228) ayeti hakkında şunu söyledi: "Erkek hanımını üç talakla da boşasa hanımını geri almaya herkesten daha çok hak sahibi idi. Ancak bu hüküm, Cenab-ı Hakk'ın şu sözü ile neshedi ldi: "Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır..." (Bakara, 229). |Ebu Davud, Talak 10, (2195); Nesai, Talak 74, (6, 212)|487

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|müslim|Şakik İbnu Utbe|Bera İbnu'l-Azib (ra)'ten naklettiğine göre, demiştir ki: "Önce şu ayet nazil oldu: "Namazlara ve bilhassa ikindi namaz ına devam edin." Resulullah (sav) bunu bize Allah'ın dilediği müddetçe okudu. Sonra Allah bunu nashetti ve şu ayeti indirdi: "Namazlara ve bilhassa orta namazına devam edin." Şakik'in yanında oturmakta olan bir zat kendisine: "öyle ise bu ikindi namazıdır." Bera dedi ki: "Ben bu ayetin nasıl nazil olduğunu, Allah'ın nasıl neshettiğini sana haber verdim." |Müslim, Mesacid 208, (630) |494

Muhammed emir verir, sonre işine gelmez, şartlar değişir bir şeyler olur ve Muhammed emirden vazgeçer. Değişiklik ya hemen sonrasında gelir, ya da bir zaman geçer ve sonrasında olur. Ayetleri, yerini hatırlarlarsa, ortadan kalkanın arkasına koyarlar, hatırlamazlarsa da başka yerlere ittirirler.

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buhari|Abdullah İbnu'z-Zübeyr|Hz. Osman (ra)'a, Bakara suresinde geçen: "Sizden zevceler (ini geride) bırakıp ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar faidelenmesini (bakılmasını) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti diğer bir ayetle (Bakara, 234) neshedildiği halde niçin bu mensuh ayeti de Kur'an-ı Kerim'e yazıyorsunuz?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ey kardeşim oğlu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu söylüyorsun)? Hayır, ben hiçbir şeyi yerinden oynatmam. |Buhari, Tefsir, Bakara, 2 , 45|498

Bakara 240, 234 ile neshedilmiş ve aralarında bir sıra da bulunmuyor.

Bu yüzden, boşuna örnek toplayıp durmayın. Bulduklarınız, Muhammed'in zırvalarını zaman zaman değiştirdiği, ekleme ve çıkartma yaptığı başka zırvalar olacaktır. Muhammed'in ayetleri tek tektir, değişiklik gerektikçe bir süre sonra -5 dakika da olur, 5 yıl da- başka ayetler ekler, çıkartır. Çünkü ayetleri değiştirmek şansı kalmadığı için, başka ayetler ile Allah'ına onları ancak neshettirir veya anlamını ya da kapsamını genişletir ya da daraltır.

Farkında olmayabilirsiniz ama halen ta ilk iletmde söylediklerimi tekrarlamaktayım. Lütfen okumayı öğrenin. Cevap yetiştireceğiniz zaman: ben burada yazanı gerçekten anladım mı ki cevap vermeye kalkıyorum, diye kendinize bir sorun. Verdiğiniz cevaba da pek güvenmeyin derim; ne de olsa bir müslü olmanız, sizin idrak ve yargılamadan yana epey sıkıntılı durumda olduğunuzu gösteriyor.

1.

"Her bir ayet de ancak Muhammed'in derdi ne ise ona göre inmiştir. "

"hop ahzab 50 iner. Muhammed sinirden gebermektedir, hop Nisa 89 iner. Muhammed sakinleşir, aklı başına gelmeye başlar, hop 90 iniverir."

bu şekilde buyurdunuz

Bunun böyle olmadığını size Kur'an ile örnek verince,

2.

"Bilmem"

"Verdiğiniz örnek güncel olaylardan biri midir? Muhammed'in güncel olaylarına denk gelen bir ayet midir? Değildir." dediniz.

Peki tamam, bu güncel olaylar neyse onlardan da size örnek vereyim dedim.

3.

"Bulup getirdiğiniz ayetlerin bazılar bir diğeri olmadan bile anlamlıdır, bazıları ise ancak öncekilere devam olarak aralara ittirilmiş olanlardır." şeklinde kıvırdınız.

Kur'an'ın birbirini tamamlayan yüzlerce ayetle dolu olduğunu görünce kaidenize oturtabilmek için,

"Muhammed'in şu ayeti şu surede şu ayetlerin arasına koy dediği hadis hatırlıyorum" diye saçmaladınız.

Üstelik bu konuda otorite oldunuz

"Buna benzer başka hadisler de var elbet, güncel siyasete uygun olarak araya ittirilen ve sırası değiştirilen ayetlerle ilgili olarak" deyip beni güldürdünüz.

Sonuçta siz değil, ben haklı olduğum halde arsızca

"Farkında olmayabilirsiniz ama halen ta ilk iletimde söylediklerimi tekrarlamaktayım. Lütfen okumayı öğrenin." dediniz.

İçiniz daralmış, hızınızı alamamış, "en iyi savunma saldırıdır" diye düşünüp

"ne de olsa bir müslü olmanız, sizin idrak ve yargılamadan yana epey sıkıntılı durumda olduğunuzu gösteriyor."

şeklinde bitirmişsiniz..

Yani eğlence devam ediyor. :)

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1.

"Her bir ayet de ancak Muhammed'in derdi ne ise ona göre inmiştir. "

"hop ahzab 50 iner. Muhammed sinirden gebermektedir, hop Nisa 89 iner. Muhammed sakinleşir, aklı başına gelmeye başlar, hop 90 iniverir."

bu şekilde buyurdunuz

Bunun böyle olmadığını size Kur'an ile örnek verince,

2.

"Bilmem"

"Verdiğiniz örnek güncel olaylardan biri midir? Muhammed'in güncel olaylarına denk gelen bir ayet midir? Değildir." dediniz.

Peki tamam, bu güncel olaylar neyse onlardan da size örnek vereyim dedim.

3.

"Bulup getirdiğiniz ayetlerin bazılar bir diğeri olmadan bile anlamlıdır, bazıları ise ancak öncekilere devam olarak aralara ittirilmiş olanlardır." şeklinde kıvırdınız.

Kur'an'ın birbirini tamamlayan yüzlerce ayetle dolu olduğunu görünce kaidenize oturtabilmek için,

"Muhammed'in şu ayeti şu surede şu ayetlerin arasına koy dediği hadis hatırlıyorum" diye saçmaladınız.

Üstelik bu konuda otorite oldunuz

"Buna benzer başka hadisler de var elbet, güncel siyasete uygun olarak araya ittirilen ve sırası değiştirilen ayetlerle ilgili olarak" deyip beni güldürdünüz.

Sonuçta siz değil, ben haklı olduğum halde arsızca

"Farkında olmayabilirsiniz ama halen ta ilk iletimde söylediklerimi tekrarlamaktayım. Lütfen okumayı öğrenin." dediniz.

İçiniz daralmış, hızınızı alamamış, "en iyi savunma saldırıdır" diye düşünüp

"ne de olsa bir müslü olmanız, sizin idrak ve yargılamadan yana epey sıkıntılı durumda olduğunuzu gösteriyor."

şeklinde bitirmişsiniz..

Yani eğlence devam ediyor. :)

Muhammed'e -sözde- inen ayetler Muhammed'in günlük siyasetinin yansımalarıdır. Hop, hop ve hop kısımlarını da tekrar ediyorum. Muhammed'e inmeyen ayetler ise oradan buradan topladığı masallardır. Bunları insanları korkutmak, tehdit etmek, özendirmek için kullanır. Oradan buradan topladığı masalların neden ayet ayet olduğunu bilemem, muhtemelen bunlar alıntıladığı yerlerde de aynı şekildedir veya belki de şiirlerin parçasıdır.

Muhammed'in gündelik siyaseti ne şekilde gerektiriyorsa, o şekilde ayetler iner kalkar. Kimileri araya girer, kimilerinin yeri değişir. Muhammed'in masallarından neshettiği var mıdır? Masallarını neshetmesine gerek kalmış mıdır? Masalları gündelik siyasetinin parçası olmadığı için olabilir mi? Bu yüzden verdiğiniz örneklerin söylediklerimi anlamamış olmanızdan kaynaklandığının farkına varabilir misiniz? Gündelik siyaset ile yusufun, yakubun masalları arasındaki benzerliği nerden kurdunuz da marifet işlemiş gibi ortaya çıkıyorsunuz?

Şimdi, farkında mısınız bilemem, halen en başından beri söylediklerimi tekrar ediyorum. Muhammed'in gündelik siyasetinin gerektirdiği şekilde ayetler indiriliverilir, yerleri değiştirilir, neshedilir vb. Müslümanlar için detaylı açıklama gerektiği için bu kısmı da açalım:

a, b, c gibi üç tane sıralı ayet var. Bu ayetler çeşitli zamanlarda Muhammed'in zekerini tımarlamak için girilmiş kadın listelerini içeriyor ve c'de artık sana bu sayılanlardan başka kadın yoktur diyor. Günün birinde Muhammed'in zekeri yeni çocuklar çekiyor ve gökten konuyla ilgili yeni bir ayet düşüyor. Muhammed bunu alıp, c'nin önüne koyuyor. sıralama ne oluyor? a, b, yeni c, d (eski c)

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buhari|Abdullah İbnu'z-Zübeyr|Hz. Osman (ra)'a, Bakara suresinde geçen: "Sizden zevceler (ini geride) bırakıp ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar faidelenmesini (bakılmasını) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti diğer bir ayetle (Bakara, 234) neshedildiği halde niçin bu mensuh ayeti de Kur'an-ı Kerim'e yazıyorsunuz?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ey kardeşim oğlu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu söylüyorsun)? Hayır, ben hiçbir şeyi yerinden oynatmam. |Buhari, Tefsir, Bakara, 2 , 45|498

Okumanız varsa, Muhammed'in Bakara 240'ı 234 ile neshettiğini okuyabilirsiniz. Muhammed 234 ile 240'ı nasıl neshedebilir? Çalıştırın bakalım bir miktar beyninizi. Muhammed ya beyinsizdir, önce 234ü sallamıştır, ardından zaman geçmiş ve 240'ı sallamıştır, ama 234 240ı neshettiği iğin 240 ölü doğmuştur. Ya da Muhammed önce 240'ı sallamıştır, sonra zaman geçince 240ı nesh edeni sallamış ve bunu 234e koyun demiştir. Yani Muhammed işine geldiği gibi araya ayet ittirmiştir.

Şu hadis de tüm Muhammed aşıklarına gelsin, az önce bulamadığım hadis:

621:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Beraet (Tevbe) Suresi|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Hz. Osman (ra)'a dedim ki: "Siz niçin, mesani grubuna giren Enfal suresini miün grubuna giren Beraet suresine yaklaştırdınız ve aralarına da besmeleyi yazmadınız?" Hz. Osman (ra) şu cevabı verdi: "Resulullah (sav)'a vahiy sırasında, bir çok süre birlikte gelirdi. Bu durumda herhangi bir vahiy geldi mi, vahiy katiblerini çağırır, onlara: "Şu ayetleri, şu şu meselelerin zikedildiği sureye koyun" diye irşad ederdi. Bir ayet geldiği zaman da "Bu ayeti içinde şu şu şeylerin zikredildiği sureye koyun" derdi. Enfal suresi, Medine'de ilk nazil olanlardandı. Beraet suresi ise, iniş itibariyle Kur'an'ın sonuncusu idi. Bunun kıssası da Enfal'in kıssasına benzemekte idi. Bu sebeple Beraet'i öbüründen zannettim. Resulullah (sav) bu surenin öncekinden olduğunu belirtmeden vefat etti. Bu sebeple ben bunların arasını yakın tuttum ve ikisinin arasına bismillahirrahmanirrahim satırını koymadım. Böylece onu yedi uzunların (Seb'u't-Tıval) arasına koydum." (Ebu Davud'un rivayetinde "Beraet'i öbüründen zannettim" cümlesi yoktur) |Ebu Davud, Salat 125, (786); Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3086)|630

Gelen ayet(ler)i şu şu şu meselelerin zikredildiği sureye koyun.

Müslümanlar da anlayabilsinler diye açıklayalım: Elde zaten bir sure var. Muhammed yeni ayet veya ayetler yumurtluyor. Katipleri çağırıp bunu/bunları şu elde varolan surelere, şu meselelerin oraya koyun diyor. Muhammed, duruma göre ayet üretip, aralara ittiriyor.

Yukardaki 234 ile 240ı neshetme olayını bir kere daha okuyun, kafanız alana kadar okuyun. Bir insan, eğer akıl yoksunu değilse, "bundan sonra söylediğim geçersizdir" deyip komut vermeye devam etmez. Demek ki aynı insan daha önce komutları vermiştir, sonra artık işine başka türlü geldiği için o komutların önüne, onları geçersiz kılan bir başka komut ittirmiştir.

Hadisler sizin dinin. Ayetler de sizin dinin. Size sizin dininizini öğretiyoruz, utanmadan kalkıp bir de akıl vermeye çalışıyorsunuz. Hiç değilse bir teşekkür edin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'e -sözde- inen ayetler Muhammed'in günlük siyasetinin yansımalarıdır. Hop, hop ve hop kısımlarını da tekrar ediyorum. Muhammed'e inmeyen ayetler ise oradan buradan topladığı masallardır. Bunları insanları korkutmak, tehdit etmek, özendirmek için kullanır. Oradan buradan topladığı masalların neden ayet ayet olduğunu bilemem, muhtemelen bunlar alıntıladığı yerlerde de aynı şekildedir veya belki de şiirlerin parçasıdır.

Muhammed'in gündelik siyaseti ne şekilde gerektiriyorsa, o şekilde ayetler iner kalkar. Kimileri araya girer, kimilerinin yeri değişir. Muhammed'in masallarından neshettiği var mıdır? Masallarını neshetmesine gerek kalmış mıdır? Masalları gündelik siyasetinin parçası olmadığı için olabilir mi? Bu yüzden verdiğiniz örneklerin söylediklerimi anlamamış olmanızdan kaynaklandığının farkına varabilir misiniz? Gündelik siyaset ile yusufun, yakubun masalları arasındaki benzerliği nerden kurdunuz da marifet işlemiş gibi ortaya çıkıyorsunuz?

Şimdi, farkında mısınız bilemem, halen en başından beri söylediklerimi tekrar ediyorum. Muhammed'in gündelik siyasetinin gerektirdiği şekilde ayetler indiriliverilir, yerleri değiştirilir, neshedilir vb. Müslümanlar için detaylı açıklama gerektiği için bu kısmı da açalım:

a, b, c gibi üç tane sıralı ayet var. Bu ayetler çeşitli zamanlarda Muhammed'in zekerini tımarlamak için girilmiş kadın listelerini içeriyor ve c'de artık sana bu sayılanlardan başka kadın yoktur diyor. Günün birinde Muhammed'in zekeri yeni çocuklar çekiyor ve gökten konuyla ilgili yeni bir ayet düşüyor. Muhammed bunu alıp, c'nin önüne koyuyor. sıralama ne oluyor? a, b, yeni c, d (eski c)

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Bakara Suresi|buhari|Abdullah İbnu'z-Zübeyr|Hz. Osman (ra)'a, Bakara suresinde geçen: "Sizden zevceler (ini geride) bırakıp ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar faidelenmesini (bakılmasını) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti diğer bir ayetle (Bakara, 234) neshedildiği halde niçin bu mensuh ayeti de Kur'an-ı Kerim'e yazıyorsunuz?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ey kardeşim oğlu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu söylüyorsun)? Hayır, ben hiçbir şeyi yerinden oynatmam. |Buhari, Tefsir, Bakara, 2 , 45|498

Okumanız varsa, Muhammed'in Bakara 240'ı 234 ile neshettiğini okuyabilirsiniz. Muhammed 234 ile 240'ı nasıl neshedebilir? Çalıştırın bakalım bir miktar beyninizi. Muhammed ya beyinsizdir, önce 234ü sallamıştır, ardından zaman geçmiş ve 240'ı sallamıştır, ama 234 240ı neshettiği iğin 240 ölü doğmuştur. Ya da Muhammed önce 240'ı sallamıştır, sonra zaman geçince 240ı nesh edeni sallamış ve bunu 234e koyun demiştir. Yani Muhammed işine geldiği gibi araya ayet ittirmiştir.

Şu hadis de tüm Muhammed aşıklarına gelsin, az önce bulamadığım hadis:

621:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Beraet (Tevbe) Suresi|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Hz. Osman (ra)'a dedim ki: "Siz niçin, mesani grubuna giren Enfal suresini miün grubuna giren Beraet suresine yaklaştırdınız ve aralarına da besmeleyi yazmadınız?" Hz. Osman (ra) şu cevabı verdi: "Resulullah (sav)'a vahiy sırasında, bir çok süre birlikte gelirdi. Bu durumda herhangi bir vahiy geldi mi, vahiy katiblerini çağırır, onlara: "Şu ayetleri, şu şu meselelerin zikedildiği sureye koyun" diye irşad ederdi. Bir ayet geldiği zaman da "Bu ayeti içinde şu şu şeylerin zikredildiği sureye koyun" derdi. Enfal suresi, Medine'de ilk nazil olanlardandı. Beraet suresi ise, iniş itibariyle Kur'an'ın sonuncusu idi. Bunun kıssası da Enfal'in kıssasına benzemekte idi. Bu sebeple Beraet'i öbüründen zannettim. Resulullah (sav) bu surenin öncekinden olduğunu belirtmeden vefat etti. Bu sebeple ben bunların arasını yakın tuttum ve ikisinin arasına bismillahirrahmanirrahim satırını koymadım. Böylece onu yedi uzunların (Seb'u't-Tıval) arasına koydum." (Ebu Davud'un rivayetinde "Beraet'i öbüründen zannettim" cümlesi yoktur) |Ebu Davud, Salat 125, (786); Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3086)|630

Gelen ayet(ler)i şu şu şu meselelerin zikredildiği sureye koyun.

Müslümanlar da anlayabilsinler diye açıklayalım: Elde zaten bir sure var. Muhammed yeni ayet veya ayetler yumurtluyor. Katipleri çağırıp bunu/bunları şu elde varolan surelere, şu meselelerin oraya koyun diyor. Muhammed, duruma göre ayet üretip, aralara ittiriyor.

Yukardaki 234 ile 240ı neshetme olayını bir kere daha okuyun, kafanız alana kadar okuyun. Bir insan, eğer akıl yoksunu değilse, "bundan sonra söylediğim geçersizdir" deyip komut vermeye devam etmez. Demek ki aynı insan daha önce komutları vermiştir, sonra artık işine başka türlü geldiği için o komutların önüne, onları geçersiz kılan bir başka komut ittirmiştir.

Hadisler sizin dinin. Ayetler de sizin dinin. Size sizin dininizini öğretiyoruz, utanmadan kalkıp bir de akıl vermeye çalışıyorsunuz. Hiç değilse bir teşekkür edin.

Olmadı buradan yak diyorsun yani.

Kim kimi nesh ediyor. Ne oluyor?

Kur'an 'da nesh diye birşey olması kadar saçma sapan bir şey olabilir mi?

İşin içinden çıkamayan müfessirlerin uydurduğu bir kavram.

Şimdi sıra buna mı geldi?

Sana şunu çok rahat söyleyebilirim. Benimle tartışacak yeterlilikte değilsin.

Hadis, fıkıh, kelam, saçma sapan tefsirler, nesh veya kaynak olabilecek her ne halt varsa bu uyduruk şeyler ile bana gelme diye sana daha önce de söyledim.

Kur'an 'ın anlamını tartışacaksan tartış.

Bunu tartışırkende ister tek, ister birbirini takip eden, isterse tek bir surede anlatılmak istenen bir hüküm olsun,

bunu muhammed bu araya sıkıştırmış daha sonra olmadığını görmüş bunu iptal edip yerine bunu koymuş gibi

zırvalara başvurma.

Aksi taktirde komik oluyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmadı buradan yak diyorsun yani.

Kim kimi nesh ediyor. Ne oluyor?

Kur'an 'da nesh diye birşey olması kadar saçma sapan bir şey olabilir mi?

İşin içinden çıkamayan müfessirlerin uydurduğu bir kavram.

Şimdi sıra buna mı geldi?

Sana şunu çok rahat söyleyebilirim. Benimle tartışacak yeterlilikte değilsin.

Hadis, fıkıh, kelam, saçma sapan tefsirler, nesh veya kaynak olabilecek her ne halt varsa bu uyduruk şeyler ile bana gelme diye sana daha önce de söyledim.

Kur'an 'ın anlamını tartışacaksan tartış.

Bunu tartışırkende ister tek, ister birbirini takip eden, isterse tek bir surede anlatılmak istenen bir hüküm olsun,

bunu muhammed bu araya sıkıştırmış daha sonra olmadığını görmüş bunu iptal edip yerine bunu koymuş gibi

zırvalara başvurma.

Aksi taktirde komik oluyorsun.

Bakara 106

Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Ben de sorarım: Allah'ın gücünün herşeye hakkıyla yettiğini bilmez misiniz? Söyleyin bakalım Kuran'da nesh diye birşey olabilir miymiş?

mâ : ne, şey, bir şey

nensah : kaldırırız

min âyetin : bir âyet (âyetten)

ev nunsi-hâ : veya onu unuttururuz

ne'ti : getiririz

bi hayrin: hayırlı olanı, daha hayırlısını

min-hâ : ondan

ev misli-hâ: veya onun mislini

e lem ta'lem: bilmiyor musun

enne allâhe: muhakkak ki Allah

alâ kulli şey'in: herşeye

kadîrun: kaadir olan, gücü yeten

arapça'nın yabancısıyım ya, siz bilirsiniz nensah ile nesh'in ilgisi var mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara 106

Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Ben de sorarım: Allah'ın gücünün herşeye hakkıyla yettiğini bilmez misiniz? Söyleyin bakalım Kuran'da nesh diye birşey olabilir miymiş?

mâ : ne, şey, bir şey

nensah : kaldırırız

min âyetin : bir âyet (âyetten)

ev nunsi-hâ : veya onu unuttururuz

ne'ti : getiririz

bi hayrin: hayırlı olanı, daha hayırlısını

min-hâ : ondan

ev misli-hâ: veya onun mislini

e lem ta'lem: bilmiyor musun

enne allâhe: muhakkak ki Allah

alâ kulli şey'in: herşeye

kadîrun: kaadir olan, gücü yeten

arapça'nın yabancısıyım ya, siz bilirsiniz nensah ile nesh'in ilgisi var mıdır?

Bakın size yetersiz dediysem, boşuna demedim.

Benim bu ayeti bilmediğimi falan mı düşündünüz?

Şimdi,

Aşağıda yazdığım dört ayeti yavaş yavaş, anlaya anlaya okuyunuz.

105-Ne önceki vahyin takipçilerinden hakikati inkara yeltenenler, ne de Allah'tan başka şeylere ilahlık yakıştıranlar, Rabbin tarafından sana indirilen bir hayrı görmekten hoşlanırlar; ancak Allah dilediğini rahmetine ulaştırır; zira Allah, sınırsız lütuf Sahibidir.

106-Biz yürürlükten kaldırdığımız veya unutturduğumuz herhangi bir ayeti/mesajı mutlaka daha iyisi veya benzeri ile değiştiririz. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilmez misin?

107-Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır ve Allah'tan başka sizi koruyacak ve yardım edecek hiç kimse yoktur?

108-Yoksa, size gönderilmiş olan Elçi'den, daha önce Musa'dan istenilenleri mi istiyorsunuz? Ama her kim, hakikate inanmak yerine onu inkar etmeyi tercih ederse doğru yoldan sapmış olur.

Eğer yine Kur'an'ın içinde nesh var diye anlıyorsanız, konu kapanmıştır.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın size yetersiz dediysem, boşuna demedim.

Benim bu ayeti bilmediğimi falan mı düşündünüz?

Şimdi,

Aşağıda yazdığım dört ayeti yavaş yavaş, anlaya anlaya okuyunuz.

105-Ne önceki vahyin takipçilerinden hakikati inkara yeltenenler, ne de Allah'tan başka şeylere ilahlık yakıştıranlar, Rabbin tarafından sana indirilen bir hayrı görmekten hoşlanırlar; ancak Allah dilediğini rahmetine ulaştırır; zira Allah, sınırsız lütuf Sahibidir.

106-Biz yürürlükten kaldırdığımız veya unutturduğumuz herhangi bir ayeti/mesajı mutlaka daha iyisi veya benzeri ile değiştiririz. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilmez misin?

107-Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır ve Allah'tan başka sizi koruyacak ve yardım edecek hiç kimse yoktur?

108-Yoksa, size gönderilmiş olan Elçi'den, daha önce Musa'dan istenilenleri mi istiyorsunuz? Ama her kim, hakikate inanmak yerine onu inkar etmeyi tercih ederse doğru yoldan sapmış olur.

Eğer yine Kur'an'ın içinde nesh var diye anlıyorsanız, konu kapanmıştır.

Milyarlarca müslümanı afaroz ettiniz, hayırlı olsun. Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye de islamı öğrettiniz. Siz en büyüksünüz, Allah size kurban olsun.

Yalnız, madem kuranda nesh diye birşey yoktur, bu durumda şu aşağıdaki -bize göre- kepazeliği açıklayabilir misiniz? Madem kuranda nesh, yani yürürlükten kaldırma diye birşey yok, bu durumda hangisi geçerlidir, ikisi birden mi geçerlidir?

Enfal 65:

Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

Enfal 66:

Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.

Ya da benim dinim bana, senin dinin sana mıdır? Yoksa kes biç parçala mıdır? Ya da :

Bakara 234:

İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Bakara 240:

İçinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların meşru biçimde kendileri ile ilgili olarak işlediklerinden dolayı size bir günah yoktur. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bekleme süreleri 4 ay 10 gün mü? 1 yıl mı? İstedikleri zaman çıkıp giderler mi?

Bu soruları soruyor gibi görünsem de, sormuyorum. Çünkü Kuran'da nesh yoktur demek, birbiri ile çelişen ayetlerin hepsi geçerlidir demek. Yani örneğin enfalde adamlar hem 10 kişiye bedeller hem de kalplerinde zayıflık olduğu için iki kişiye bedeller. Kadın hem 4 ay 10 gün beklemek zorundadır, hem de 1 yıl çıkmadan oturabilir hem de istediği zaman çıkıp gidebilir.

Kuran yeterince gülünç iken, nesh yoktur diyerek 5e 10a katladınız; ki, Levia bilimi kurana yamamaya çalışırken, siz kimbilir ayetlere ne taklalar attıracaksınız?

Şunları şuraya bırakayım da reddettiğiniz ayetleri bir kere daha görün:

Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak mutlaka dahaiyisini veya benzerini getiririz. (Bakara2/106).

Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini daha iyi bilir- sen bir iftiracısın derler. Hayır, onların çoğu bunu bilmezler. (Nahl 16/101)

Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır, Ummu’l kitab onun katındadır. (Rad 13/39)

Apayrı bir dava ki, müslülere madem siz iyi biliyorsunuz, kurandaki ayetlerin hangi sırada ve hangilerinin birlikte okunacağını yazın, dünya sayenizde doğruyu bulsun, milyarlar müslüman olsun dedik. Müslüler hala 3-5 atayize laf yetiştirmekten başka iş yapmıyorlar. Size cennetin anahtarını verdik, yöntemi söyledik. Gazalinin, Taberinin yapamadığını yapın dedik, niyeyse yapmıyorlar. Ama tek tek tartışmaya gelince, o ayet öyle okunmaz, bu ayet böyle okunmaz...

Nasılsa hangi ayetlerin birbiri ile okunması gerektiğini biliyorsunuz, oturup bir tek yazmanız kalıyor, yapın, dünya alem müslüman olsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Milyarlarca müslümanı afaroz ettiniz, hayırlı olsun. Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye de islamı öğrettiniz. Siz en büyüksünüz, Allah size kurban olsun.

Yalnız, madem kuranda nesh diye birşey yoktur, bu durumda şu aşağıdaki -bize göre- kepazeliği açıklayabilir misiniz? Madem kuranda nesh, yani yürürlükten kaldırma diye birşey yok, bu durumda hangisi geçerlidir, ikisi birden mi geçerlidir?

Enfal 65:

Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

Enfal 66:

Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.

Ya da benim dinim bana, senin dinin sana mıdır? Yoksa kes biç parçala mıdır? Ya da :

Bakara 234:

İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Bakara 240:

İçinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların meşru biçimde kendileri ile ilgili olarak işlediklerinden dolayı size bir günah yoktur. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bekleme süreleri 4 ay 10 gün mü? 1 yıl mı? İstedikleri zaman çıkıp giderler mi?

Bu soruları soruyor gibi görünsem de, sormuyorum. Çünkü Kuran'da nesh yoktur demek, birbiri ile çelişen ayetlerin hepsi geçerlidir demek. Yani örneğin enfalde adamlar hem 10 kişiye bedeller hem de kalplerinde zayıflık olduğu için iki kişiye bedeller. Kadın hem 4 ay 10 gün beklemek zorundadır, hem de 1 yıl çıkmadan oturabilir hem de istediği zaman çıkıp gidebilir.

Kuran yeterince gülünç iken, nesh yoktur diyerek 5e 10a katladınız; ki, Levia bilimi kurana yamamaya çalışırken, siz kimbilir ayetlere ne taklalar attıracaksınız?

Şunları şuraya bırakayım da reddettiğiniz ayetleri bir kere daha görün:

Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak mutlaka dahaiyisini veya benzerini getiririz. (Bakara2/106).

Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini daha iyi bilir- sen bir iftiracısın derler. Hayır, onların çoğu bunu bilmezler. (Nahl 16/101)

Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır, Ummu’l kitab onun katındadır. (Rad 13/39)

Apayrı bir dava ki, müslülere madem siz iyi biliyorsunuz, kurandaki ayetlerin hangi sırada ve hangilerinin birlikte okunacağını yazın, dünya sayenizde doğruyu bulsun, milyarlar müslüman olsun dedik. Müslüler hala 3-5 atayize laf yetiştirmekten başka iş yapmıyorlar. Size cennetin anahtarını verdik, yöntemi söyledik. Gazalinin, Taberinin yapamadığını yapın dedik, niyeyse yapmıyorlar. Ama tek tek tartışmaya gelince, o ayet öyle okunmaz, bu ayet böyle okunmaz...

Nasılsa hangi ayetlerin birbiri ile okunması gerektiğini biliyorsunuz, oturup bir tek yazmanız kalıyor, yapın, dünya alem müslüman olsun?

Tabiiki onlarında açıklamaları var. Kur'an kendi kendisini tefsiridir. Kimseye ihtiyacı yok.

Ama siz önce benim sıraladığım ayetlerin, Kur'an'daki ayetlerin birbirini nesh etmesini değil,

"önceki vahyin takipçilerinden hakikati inkara yeltenenler ve Allah'tan başka şeylere ilahlık yakıştıranlar" şeklinde tanımlanan

muhatabın kitaplarına olduğunu bir kabul edin bakalım.

Siz yine "Allah size kurban olsun" diyecekseniz ne anlamı olacak bu açıklamalarımın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dogmatiklerin bu forumda bunca basligi okumalarina...gercekler onlerine serilmis olmasina ragmen...hale daha sacma dogmalari gercek kabul etmeleri ne acidir...

Adi ustunde...dogma.....neden gercek kabul edelim??? Kuranda yaziyor....kurana neden inanalim??? Allah sozleri.....nerden bilelim???? Muhammed diyor.....ona neden guvenelim???? Peygamber cunku.....peygamber oldugunu nerden bilelim???? Kuranda ole yaziyor...

Kocaman bir yalanlar donmedolabi.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam neden yanlış anlaşılıyor, biraz irdeleyelim.

İnsanlar, kimlik mslümanı olduğu için yaptıkları her kötü eylem, İslam'a mal ediyor. Kötülüğü yapanın şahsı değil, kimliğinde ki yazı suçlanıyor.

Ne garip bir anlayışa sahibiz. Kur'an bizlere masumu öldürmeyeceksin diyor. Sana savaş açılmadan savaşmayacaksın diyor. Fakat insanlar bu lafızları değil ayetin sonunda yazılı olan ''müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün'' ifadesini kullanıyor. Bunun nedeni çok açık, şartlanmışlık, nefret, düşmanlıktır.

Kur'an'ın ifade etmediği, hoca adı altında ki kişilerin Kur'an dışı ifadeleri neden kabul görüyor?

Bir insan düşünün doğruların yanında yalan söylüyor, doğruları mantık terazisinden geçirenler, yalan ifade ile neden doğruları da çöpe atıyor?

Sizce yalan lafzı söyleyen mi suçlu yoksa lafzın kapsadığı olgu mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam neden yanlış anlaşılıyor, biraz irdeleyelim.

İnsanlar, kimlik mslümanı olduğu için yaptıkları her kötü eylem, İslam'a mal ediyor. Kötülüğü yapanın şahsı değil, kimliğinde ki yazı suçlanıyor.

Ne garip bir anlayışa sahibiz. Kur'an bizlere masumu öldürmeyeceksin diyor. Sana savaş açılmadan savaşmayacaksın diyor. Fakat insanlar bu lafızları değil ayetin sonunda yazılı olan ''müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün'' ifadesini kullanıyor. Bunun nedeni çok açık, şartlanmışlık, nefret, düşmanlıktır.

Kur'an'ın ifade etmediği, hoca adı altında ki kişilerin Kur'an dışı ifadeleri neden kabul görüyor?

Bir insan düşünün doğruların yanında yalan söylüyor, doğruları mantık terazisinden geçirenler, yalan ifade ile neden doğruları da çöpe atıyor?

Sizce yalan lafzı söyleyen mi suçlu yoksa lafzın kapsadığı olgu mu?

HRİSTİYANLIK neden yanlış anlaşılıyor ?...biraz irdeleyelim.

İnsanlar, kimlik HRİSTİYANI olduğu için yaptıkları her kötü eylem, Hristiyanlığa mal ediyor. Kötülüğü yapanın şahsı değil, kimliğinde ki yazı suçlanıyor.

Ne garip bir anlayışa sahibiz. İNCİLİN bizlere masumu öldürmeyeceksin diyor. Sana savaş açılmadan savaşmayacaksın diyor. Fakat insanlar bu lafızları değil ayetin sonunda yazılı olan ''müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün'' ifadesini kullanıyor. Bunun nedeni çok açık, şartlanmışlık, nefret, düşmanlıktır.

İNCİLİN ifade etmediği, PAPAZ adı altında ki kişilerin İNCİL dışı ifadeleri neden kabul görüyor?

Bir insan düşünün doğruların yanında yalan söylüyor, doğruları mantık terazisinden geçirenler, yalan ifade ile neden doğruları da çöpe atıyor?

Sizce yalan lafzı söyleyen mi suçlu yoksa lafzın kapsadığı olgu mu?

aynı savunmanı HRİSTİYANLIĞA uyarladık.....hiç bişi değişmedi...CUK oturdu....

Museviliğe de uyarlayabiliriz....gene CUK OTURUR...hiç bişi değişmez....

bilmem ANLATABİLDİM mi ?

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Milyarlarca müslümanı afaroz ettiniz, hayırlı olsun. Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye de islamı öğrettiniz. Siz en büyüksünüz, Allah size kurban olsun.

Bu yorumunuza da cevap vereyim istedim, havada kalmasın.

Sizin çok önemli bir probleminiz var, buda kendinize ait bir fikrinizin olmaması.

Siz Kur'an'ı başkalarından duyduklarınız kadar biliyorsunuz. Üzerinde araştırma yapmamış ve gereğini de duymamışsınız.

Kur'an'ı, "Muhammed'in zırvalarını zaman zaman değiştirdiği, ekleme ve çıkartma yaptığı başka zırvalar" olarak tanımlamışken,

sıkıştığınızda ise ağdalı cümlelerle, Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye tutunuyor, onlardan medet umuyor ve örnekler gösteriyorsunuz :)

Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye islamı öğretmek ne demek?

Zırva bir kitabın müfessirleri nasıl değerli adamlar olabilirler ki?

Eğer Kur'an zırvalar kitabıysa, bu kişilerin benden daha değerli bilgiye sahip oldukları anlamını çıkaramazsınız.

Yok eğer bu adamlar değerliyse, o zaman Kur'an 'ında zırvalar kitabı olmadığını kabul etmek zorundasınız.

Çelişki içindesiniz.

İnanmama hakkınız baki kalsın, siz önce fabrika ayarlarınıza dönmelisiniz.

Sıfırdan başlayın, duyduklarınız unutun, Kur'an'ı hiç kimsenin etkisinde kalmadan defalarca okuyun.

Kendinize ait bir fikriniz oluşabilir ve o zaman sadece Kur'an üzerinden tartışabilirsiniz.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yorumunuza da cevap vereyim istedim, havada kalmasın.

Sizin çok önemli bir probleminiz var, buda kendinize ait bir fikrinizin olmaması.

Siz Kur'an'ı başkalarından duyduklarınız kadar biliyorsunuz. Üzerinde araştırma yapmamış ve gereğini de duymamışsınız.

Kur'an'ı, "Muhammed'in zırvalarını zaman zaman değiştirdiği, ekleme ve çıkartma yaptığı başka zırvalar" olarak tanımlamışken,

sıkıştığınızda ise ağdalı cümlelerle, Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye tutunuyor, onlardan medet umuyor ve örnekler gösteriyorsunuz :)

Gölpınarlı'ya, İbni Kesir'e, Gazali'ye, Taberi'ye islamı öğretmek ne demek?

Zırva bir kitabın müfessirleri nasıl değerli adamlar olabilirler ki?

Eğer Kur'an zırvalar kitabıysa, bu kişilerin benden daha değerli bilgiye sahip oldukları anlamını çıkaramazsınız.

Yok eğer bu adamlar değerliyse, o zaman Kur'an 'ında zırvalar kitabı olmadığını kabul etmek zorundasınız.

Çelişki içindesiniz.

İnanmama hakkınız baki kalsın, siz önce fabrika ayarlarınıza dönmelisiniz.

Sıfırdan başlayın, duyduklarınız unutun, Kur'an'ı hiç kimsenin etkisinde kalmadan defalarca okuyun.

Kendinize ait bir fikriniz oluşabilir ve o zaman sadece Kur'an üzerinden tartışabilirsiniz.

Başka bir konuda, cahili tanımlarken: bilmediklerini bilmediklerinden, kendilerini her konuda yetkin sanarlar, demiştim. İsmini saydıklarım islam ilmi konusunda başvurulan sayılı insanlardır. Bilmiyorum, bu insanların kim ve ne olduklarını araştırmış mısınızdır? Fakat araştırdıysanız, bu insanlardan daha iyi bildiğinizi öne sürebilmeniz ancak ya bunlardan gerçekten daha iyi bilen bir alim olmanızdan, ya da boş bir teneke olmanızdan kaynaklanıyordur.

Kuran'ın zırva çöplüğü olması, bu insanların bu konuda harcadıkları emeği ve sahip olduğu bilgiyi eksiltmez. Belki zaman zaman kahkahalar ile gülerek; belki de gerçekten, tıpkı sizin gibi, bu kitapta gördükleri, fakat gerçekte olmayan hikmetleri hissederek bu çalışmaları yapmışlardır. Bizler ortaya çıkan ürünle ilgileniriz.

Bu yüzden; Arapçayı, fıkhı, islam tarihini ve islami kaynakları en iyi bilenlerden olan ve birbirleri ile büyük oranda tutarlı çeviriler yapan bu insanlar yerine, hağyır öyle deyil işte!!1, diye çıkan birini sorgularız. Çünkü adı sanı bilinmediği halde, kendinin bu insanlardan daha iyi bildiğini öne süren kişinin cahil bir teneke olma olasılığı, bu insanlarınkinden çok çok çok daha yüksek ve toplum içinde bu tür tenekelerin bulunması da son derece normaldir.

Siz kendinizi ispatlayın, sonra sizi yorumunuz üzerine konuşuruz. Yok, ispatlamam ama en iyi ben bilirim diyorsanız da aslansınız, bu yolda devam edin. Fakat bizim kaynaklarımız bu insanlardır, işinize gelirse.

Şöyle bir saçmalığı düşünebiliyor olmanız da sizin teneke olmanız olasılığına güç veriyor:

Eğer Kur'an zırvalar kitabıysa, bu kişilerin benden daha değerli bilgiye sahip oldukları anlamını çıkaramazsınız.

Yok eğer bu adamlar değerliyse, o zaman Kur'an 'ında zırvalar kitabı olmadığını kabul etmek zorundasınız.

İnsanları çalışma alanlarına göre sınıflamak, mesleklerine göre değerlendirmek yine cahilin özelliklerindendir. Çöpçüye de çöp kadar mı değer vermek gerektiğini düşünüyorsunuz? Çünkü konu çöp toplamak ise, çöpçüdür bu işin profesörü benim gözümde.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Başka bir konuda, cahili tanımlarken: bilmediklerini bilmediklerinden, kendilerini her konuda yetkin sanarlar, demiştim. İsmini saydıklarım islam ilmi konusunda başvurulan sayılı insanlardır. Bilmiyorum, bu insanların kim ve ne olduklarını araştırmış mısınızdır? Fakat araştırdıysanız, bu insanlardan daha iyi bildiğinizi öne sürebilmeniz ancak ya bunlardan gerçekten daha iyi bilen bir alim olmanızdan, ya da boş bir teneke olmanızdan kaynaklanıyordur.

Kuran'ın zırva çöplüğü olması, bu insanların bu konuda harcadıkları emeği ve sahip olduğu bilgiyi eksiltmez. Belki zaman zaman kahkahalar ile gülerek; belki de gerçekten, tıpkı sizin gibi, bu kitapta gördükleri, fakat gerçekte olmayan hikmetleri hissederek bu çalışmaları yapmışlardır. Bizler ortaya çıkan ürünle ilgileniriz.

Bu yüzden; Arapçayı, fıkhı, islam tarihini ve islami kaynakları en iyi bilenlerden olan ve birbirleri ile büyük oranda tutarlı çeviriler yapan bu insanlar yerine, hağyır öyle deyil işte!!1, diye çıkan birini sorgularız. Çünkü adı sanı bilinmediği halde, kendinin bu insanlardan daha iyi bildiğini öne süren kişinin cahil bir teneke olma olasılığı, bu insanlarınkinden çok çok çok daha yüksek ve toplum içinde bu tür tenekelerin bulunması da son derece normaldir.

Siz kendinizi ispatlayın, sonra sizi yorumunuz üzerine konuşuruz. Yok, ispatlamam ama en iyi ben bilirim diyorsanız da aslansınız, bu yolda devam edin. Fakat bizim kaynaklarımız bu insanlardır, işinize gelirse.

Şöyle bir saçmalığı düşünebiliyor olmanız da sizin teneke olmanız olasılığına güç veriyor:

Eğer Kur'an zırvalar kitabıysa, bu kişilerin benden daha değerli bilgiye sahip oldukları anlamını çıkaramazsınız.

Yok eğer bu adamlar değerliyse, o zaman Kur'an 'ında zırvalar kitabı olmadığını kabul etmek zorundasınız.

İnsanları çalışma alanlarına göre sınıflamak, mesleklerine göre değerlendirmek yine cahilin özelliklerindendir. Çöpçüye de çöp kadar mı değer vermek gerektiğini düşünüyorsunuz? Çünkü konu çöp toplamak ise, çöpçüdür bu işin profesörü benim gözümde.

Olmuyor akil olmuyor. Yine enine boyuna düşünmeden yazıyorsun yazılarını.

İlla alim istiyorsan Nesh yoktur diyen alimler de var.

Senin tanımladığın gibi

"Arapçayı, fıkhı, islam tarihini ve islami kaynakları en iyi bilenlerden olan ve birbirleri ile büyük oranda tutarlı çeviriler yapan bu insanlar"

Ebû Müslim el-İsfehânî

Muhammed Tevfik Sıdkî,

Ahmed Emin

Mevdudî

Muhammed Esed

Ülkemizden de Süleyman Ateş, Y. Nuri Öztürk, Hüseyin Atay, M. Sait Şimşek

Hadi bakalım hangi grup çöpçüler senin gözünde profösör?

Ne olucak şimdi hangi gruba teneke diyelim?

Yİne tekrarlıyorum, senin bir fikrin yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmuyor akil olmuyor. Yine enine boyuna düşünmeden yazıyorsun yazılarını.

İlla alim istiyorsan Nesh yoktur diyen alimler de var.

Senin tanımladığın gibi

"Arapçayı, fıkhı, islam tarihini ve islami kaynakları en iyi bilenlerden olan ve birbirleri ile büyük oranda tutarlı çeviriler yapan bu insanlar"

Ebû Müslim el-İsfehânî

Muhammed Tevfik Sıdkî,

Ahmed Emin

Mevdudî

Muhammed Esed

Ülkemizden de Süleyman Ateş, Y. Nuri Öztürk, Hüseyin Atay, M. Sait Şimşek

Hadi bakalım hangi grup çöpçüler senin gözünde profösör?

Ne olucak şimdi hangi gruba teneke diyelim?

Yİne tekrarlıyorum, senin bir fikrin yok.

Saydığınız insanların, en azından ülkemizden olanlarının, hadisleri terketmediğini hatırlatarak belirteyim ki: tam olarak neyin hesabını yapmakta olduğunuzu merak ediyorum. Zira alnınıza nal gibi çakılacak olan bir http://www.ateistfor...dpost&p=1161978 bulunuyor.

Ve elbette çöpçüyü değerlendirirken, yaptığı işi de değerlendirebilmek gerekiyor. Çöp toplama konusunda kendi çapında uzman olan çöpçü gittiğinde, geride hala bir çöp yığını bırakıyorsa, mesleki olarak emsalleri arasında yer alabilecek durumda değildir. Bunu sanıyorum ki siz bile idrak edebilirsiniz. Örneğin:

Tarık 7:

Muhammed Esed :

(erkeğin) beli ile (kadının) leğen kemiği arasından çıkan.

gibi. Farkında değilsiniz ya, burada yapılan yorumların ortak özelliği, mealcilerin yorumlarının hesaba katılmamasıdır. Burada, örneğin, Muhamed Esed'in Allah'ının şerefini kurtarmak için ayet bükücülük yeteneğini kullanarak yarattığı ayetlere dayanarak islami veya kuranı eleştirecek ateist bulmanız pek zordur, böyle bir durum nadirdir. Bu yüzden seçtiğimiz alimler, alanlarında uzman olmakla beraber, yorumu pek az kullanan tekil kişiler veya en azından diyanet işleri gibi kurullardır.

Birbirleri ile uyumlu ve alanında uzman olan kişilerce çevrilmiş ayetleri kullanırız. Bu ayetlere göre de kuran zırvalar kitabıdır. Çeviren, açıklayan insanların neye inandıkları çok umrumuzda değildir. Çeviri tutarlı ise, çevirenin inançları bizim için birşey ifade etmez.

Kafanız zorlanırsa, konuyu başka bir örnekle pekiştireyim.

Newton fiziğin ve matematiğin önderlerindendir. Onun bulduğu ilkeler ışığında insanlığın ilerlemesi ivme kazanmıştır. Newton aynı zamanda ağır hıristiyan motiflerine sahip bir deist ya da bir hıristiyan teisttir. İncilden bilimsel gerçekler çıkartmaya zaman harcamış bir insandır. Newton'un bir alandaki saçmalıkları yüzünden başka bir alandaki başarılı ürünlerini hiçe saydığımızı mı sanarsınız?

Kısa ve öz olarak: tutarlı çevirilere dayanarak yorumlarımızı yaparız. Hayalperest insanların bilinçli veya bilinçsiz çarpıtmalar ile dolu ürünlerini değerlendirmeye katmayız.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Saydığınız insanların, en azından ülkemizden olanlarının, hadisleri terketmediğini hatırlatarak belirteyim ki:

tam olarak neyin hesabını yapmakta olduğunuzu merak ediyorum.

Zira alnınıza nal gibi çakılacak olan bir http://www.ateistfor...dpost&p=1161978 bulunuyor.

Bazı sitelerde, buradaki ateistlerin ne kadar çapsız oldukları ile ilgili yorumlar okumuştum. Bu insanları haklı çıkardınız.

Ben sadece Nesh 'i kabul etmeyen alimlere örnek vermiştim.

Ama ne yalan söyliyeyim bazılarının, hadisle olan ilgilerinden kendinizi pay çıkartma telaşınız buradan çok hoş gözüküyor. :)

En sonunda da benim alimlerim iyi, seninkiler kötü deyip işin içinden çıkmaya çalışıyorsun.

"Bu yüzden seçtiğimiz alimler, alanlarında uzman olmakla beraber, yorumu pek az kullanan tekil kişiler veya en azından diyanet işleri gibi kurullardır."

diye buyurmuştun ya,

Bak aşağıda yorumu pek az kullanan Diyanet İşleri başkanlığının sitesinden bir alıntı var.

Hadis-i şerif;

"Rabbimin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin yarısını Cenab-ı Allah cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi. Ben şefaati tercih ettim. Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir. Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz. Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş, günahlarla kirlenmiş olanları içindir".

Hadis-i şerif;

Her peygamber Allah Teâlâ’nın reddetmeyeceği duasını dünyada iken yapmış ve bu hakkını kullanmıştır. Sevgili Peygamberimiz ise reddedilmeyecek duasını, kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek üzere âhirete saklamış ve böylece ümmetine ne kadar düşkün olduğunu göstermiştir. Nitekim ümmetinden bir kısmının cehenneme gireceğini duyduğu an mahşer meydanında secdeye kapanıp, "Ümmetim! Ümmetim!" diye yakarışa geçecek, ona "Artık başını kaldır! Şefaat et, şefaatin kabul edilecek!" deninceye kadar başını yerden kaldırmayacaktır.

Bu şekilde müminler Allah’ın izniyle onun şefaatine nail olabileceklerdir. Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.) kimlere şefaat edeceği sorulduğunda, “Benim şefaatim, dili kalbini tasdik ederek yürekten kelime-i tevhidi getirenleredir.” buyurarak, samimi olarak “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasulüllah” diyenlerin şefaatten mahrum bırakılmayacaklarını açıkça dile getirmiştir.

İşte bu da linki ... http://www.diyanet.g...-merhameti/6627

Son sözüm.

Biraz edep ya hu.

tarihinde papik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Bu müslümenler okadar CAHAL okadar CAHALKI dinlerinin ne dediginden bülem habarları yoktur.

Bunların dinleri başka hiçbir ınanca müseede etmeyen DESPOT birdindir.

Üç aylar geçince müslümen olmayanları yakaladığınız yerde öldürün deyen dinlerini hala bize YUTTURMAYA kalkmazlarmı?

BEYİNSİZLİGİN bukadarıda ancak dınlılerden çıkar.

Madamakı dininiz bukadar muazzam neyi buldurdu size?

Telefonumu

Radyoyumu

Telsizimi

Motorumu

Tirenimi

Otomobilimi

Uçağımı feze gemisinimi

Söyleyin neyi buldurdu size?

Müslümen olmak istemeyenleri öldürmeyi

Yalan söylemeyi

Kadını domuzla köpekle eş tutmayı

Ana baba kendin gibi müslümen degilse onlarla ırtıbatı kesmeyi.

Dinden çıkanları öldürmeyi

Mallarını ganımat sayıp yağma etmeyi

Karısınında boş olduğunu

Kadın gelirse adamın eşyelerinin üstüne onuda koyup eve götürmeyi.

Herkes müslümen olmak zorunluluğunda olduğunu yaymayı ve

daha neler neler.

Böyle bir dini HENKİ SURATLA översin bizlere be usdan yoksul FELLEH.

Sen körsen görmek istemiyürsen bizidemi KÖR ve kendin gibi uydurukcu sanırsın a SAHTAKAR.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...