NonTime 0 Oluşturuldu: Nisan 12, 2016 Raporla Share Oluşturuldu: Nisan 12, 2016 (düzenlendi) Arkadaşlar, öncelikle bu yazıdaki amacım, teizmi olabildiğine sade, bilimsel ya da felsefî kompleksliğinden ayrı olarak, netleştirerek açıklamak ve bu son haline eleştiri getirmek. Zira akıl ve mantığın karşısında, yetersiz seçilimlere zorlayan teizmin, yıllarca güç kazanması hep bulanıklıklardan ötürü oldu. Benim için ise bilgiye yönelik en önemli şeylerden biri de anlamaktır. Başlayalım. Başlangıçta Tanrı ya da tanrılar evreni yaratıyor. Yani aslında pek çok kaynakta yer ve gökler gibi geçiyor hatta katmanlarda vs. bilimsel bariz hatalar olduğunu biliyoruz bu ifadelerde. Neyse. Sonrasında ikinci hamle, doğanın (doğal unsurların ya da faktörlerin) yaratılışı & tanzimi oluyor. Bazen evrenle bir, ilk hamlede sayılabilir. Üçüncü hamlede ise insan yaratılıyor bildiğiniz gibi. Çoğu hikayede, ataerkinin etkisiyle, ilk olarak erkek (adam) yaratılır. Ki bu ahlâkî ve bilimsel açıdan oldukça yanlış ve mantıksızdır. Dördüncü olarak da, ekseriyetle bildiğimiz gibi, kadın. Ve kadınlar genellikle (özellikle semavi dinlerde) itaatkâr olan ve olması gereken kişiler olarak tasvir ediliyorlar. Genellikle erkeğin tamamlayıcısı ya da doğurgan olmaları ön planda olmuş hep teolojilerde. Ya da en fazla tanrıça olarak pantheonda boşluk dolduruyorlar. Yani, kısacası erkeğe daha fazla önem verilmiş çoğu eski inançta. Bu utanç kaynağını benimseyen rezil toplumlar da ahlakî gelişimden hayli yoksun kalmışlar. Bir diğer önemli nokta olan kollektivizm/içtimai görüşe de ilerde değineceğim. Evet, bu noktadan sonra hikayelerde çoğunlukla değişiklik olsa da gelişimler aşağı yukarı aynı. İnsanlar yeryüzünde çoğalıyor ve medeniyetler kuruyorlar. İçlerinden tanrıya ya da tanrılara bağlı olduğunu iddia eden kişiler, dim adamı oluyorlar ve tanrı/ tanrıların elçileri oluyorlar. Bu kişilere ilham ya da vahiy geliyor, ya da tefekkür ederek aydınlanıyorlar vs. Sonrasında kendilerine özgü yasalar koymaya ve resmî dinlerini belirlemeye başlıyorlar. Sonrasında ise din kurumsallaşıyor vs. Arada belki tanrının/tanrıların gazabı olabiliyor ve bunlar ibret verici kıssalar olarak anlatılıyor filan. Hepsi aynı bu noktaların. Yani toplamda en az üç kere müdahale edilmiş oluyor. İnsan da çoğunlukla yaratıldığı için itaat etmesi gereken bir varlık olarak görülüyor. Kul tabiri de buradan geliyor işte. İbadetler/ritüeller falan da öyle. Yani bunları farklı anlamlara çeksek bile insanın temelde yaşama amacı ve nedeni; görev yapmak oluyor. Görev de ya tanrının/tanrıların emirlerine göre yaşamak ve onu hoşnut etmek ya da kendini tanrının öngördüğü şekilde günahtan kurtarmak. Bu "ver ki vereyim" mantığına dayanıyor. Belki okumuşsunuzdur, başka bir dildeydi terimin orijinal ifadesi gerçi ama neyse. Nihai olarak, "tüccar mantığı" dediğimiz şey de buradan ileri geliyor. Teistler tanrılarıyla ticaret yapabileceklerini düşünüyorlar. Bu elbette yanlış bir inanç. Politeizmi sembolik olarak görsem de monoteizmi bu konuda ciddi bir şekilde eleştiriyorum. Tanrıyla ticaret yapamazsınız; cennet ya da herhangi bir talebiniz için. Velhasıl, konumuza dönecek olursak, teizm budur. Teizmin vizyonu bundan ibarettir ve bununla biçimlenir. Çoğu inançta şeytana rastlanır ve şeytanın yegane amaçlarından biri, insanı kandırmak ve düşürmektir. Komik bir rekabet bu elbette. Sonuçta, teizm bugün kültürel olarak deistik bir atmosfer içerisinde bekasını sürdürüyor. Birçok sebebi olabilir tabii ama moderniteden yararlanıp paradigmasını güncelleyerek yorumladığı kesin. Nisan 12, 2016 tarihinde NonTime tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Desert Wind 0 Nisan 12, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 12, 2016 gönderildi Politeizme dayanan önceki kültürlerin döneminde anaerkillik de vardı ve yoğundu eskiden sonra değişti. Link to post Sitelerde Paylaş
NonTime 0 Nisan 12, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 12, 2016 gönderildi (düzenlendi) Politeizme dayanan önceki kültürlerin döneminde anaerkillik de vardı ve yoğundu eskiden sonra değişti. Evet biliyorum, Toprak Ana ve Vişnu örnek gösterilebilir buna mesela. Ama beni üzen, semavi dinlerin içinde en azından en net, tutarlı ve manevi yönü yüksek olan yahudilik ve hristiyanlığın da patriyarkal olması. Tekvin bölümü olmasa bu iki inanç da idare ederdi aslında. Ama Musa'nın hikayesi vs. de tam mitolojik. Tanrı tüm dinleri bloke etmiş sanırım. Nisan 12, 2016 tarihinde NonTime tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Desert Wind 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi (düzenlendi) Evet biliyorum, Toprak Ana ve Vişnu örnek gösterilebilir buna mesela. Ama beni üzen, semavi dinlerin içinde en azından en net, tutarlı ve manevi yönü yüksek olan yahudilik ve hristiyanlığın da patriyarkal olması. Tekvin bölümü olmasa bu iki inanç da idare ederdi aslında. Ama Musa'nın hikayesi vs. de tam mitolojik. Tanrı tüm dinleri bloke etmiş sanırım. Adem ve Havva hikayesine eklenen Lilith öyküsü de var.O da kötü görülebilir kadınlar için ya da yasak meyveyi Havva'nın yemesi ve yedirmesi Adem'e. Ayrıca Yahudilik'te Havva'nın o kadar da kötü görüldüğünü sanmıyorum çünkü Adem'in ''etimden et canımdan can'' dediğini hatırlıyorum Tevrat'ta Havva için.. Ki zaten Midraş kaynaklı bazı tefsirlere göre Adem'in iki bölümü vardı Tanrı birini ötekinden ayırıp ayırdığı bölümlerden birinin üzerine Havva'yı inşa etti.Bu kabul edilirse klasik kaburga anlayışı da çöpe gider. Yine de haklısın. Nisan 13, 2016 tarihinde Tanah-Gospel Theologist tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
momentum 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi ...Bu "ver ki vereyim" mantığına dayanıyor. Belki okumuşsunuzdur, başka bir dildeydi terimin orijinal ifadesi gerçi ama neyse. Nihai olarak, "tüccar mantığı" dediğimiz şey de buradan ileri geliyor. Teistler tanrılarıyla ticaret yapabileceklerini düşünüyorlar... İyi de, amellerin insanı tek başına cennete götürmeyeceği, başat bir kuraldır: Amele güvenmemek. Çok öyle, tüccar hesabıyla çözülecek bir iş değil yani. Fıkra: Çok cimri bir adam ölmüş. Öte tarafa adımını atar atmaz, cennetin yolunu sormuş: Cennet ne tarafta? - Bi dakka kardeşim, sen yargılamadan geçtin mi? - Canım yargıya ne hacet, sağlığımda iken yoksulun birine elli lira vermiştim. Adamın geçmişine bakmışlar: - Verin şunun elli lirasını geri, atın cehenneme. Link to post Sitelerde Paylaş
sağduyu 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi İyi de, amellerin insanı tek başına cennete götürmeyeceği, başat bir kuraldır: Amele güvenmemek. Çok öyle, tüccar hesabıyla çözülecek bir iş değil yani. Ama senin put hiç de öyle demiyor. Amelleri teraziye koyup tartacakmış. Ayrıca bu karlı bir alışveriş, yaptığınız alışverişten dolayı sevinin diyerek zaten tüccar kafalı olduğunu ortaya koyuyor. Putun tüccar kafalıyken sen neyine güvenerek putuna kafa tutuyorsun? Müminun/102-103. Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır. Tevbe/111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır. Siz müslümanların din konusunda neden iki lafından birisi yalan ya da çarpıtma? Neden dürüstlük denen bir kavramdan haberiniz yok? Bu yalan söyleme ve insanları aldatma ihtiyacı neden? Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi Adem ve Havva hikayesine eklenen Lilith öyküsü de var.O da kötü görülebilir kadınlar için ya da yasak meyveyi Havva'nın yemesi ve yedirmesi Adem'e. Ayrıca Yahudilik'te Havva'nın o kadar da kötü görüldüğünü sanmıyorum çünkü Adem'in ''etimden et canımdan can'' dediğini hatırlıyorum Tevrat'ta Havva için.. Ki zaten Midraş kaynaklı bazı tefsirlere göre Adem'in iki bölümü vardı Tanrı birini ötekinden ayırıp ayırdığı bölümlerden birinin üzerine Havva'yı inşa etti.Bu kabul edilirse klasik kaburga anlayışı da çöpe gider. Yine de haklısın. Yahudilikte soy anneden geçiyor. bir insanın yahudi sayılması için babanın değil, annenin yahudi olması gerekiyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Desert Wind 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi (düzenlendi) Yahudilikte soy anneden geçiyor. bir insanın yahudi sayılması için babanın değil, annenin yahudi olması gerekiyor. Evet soy değil de ırk diyelim mesela Mesih'in soy olarak babadan gelmesi gerekiyor anneden değil. Anne milleti,dini, baba soyu belirler nerden geldiğini yani. Davut Oğlu İsa bu bağlamda absürdtür çünkü İncil'in kendisi İsa'nın biyolojik babasının olmadığını söylemektedir. Nisan 13, 2016 tarihinde Tanah-Gospel Theologist tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
NonTime 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi İyi de, amellerin insanı tek başına cennete götürmeyeceği, başat bir kuraldır: Amele güvenmemek. Çok öyle, tüccar hesabıyla çözülecek bir iş değil yani. Fıkra: Çok cimri bir adam ölmüş. Öte tarafa adımını atar atmaz, cennetin yolunu sormuş: Cennet ne tarafta? - Bi dakka kardeşim, sen yargılamadan geçtin mi? - Canım yargıya ne hacet, sağlığımda iken yoksulun birine elli lira vermiştim. Adamın geçmişine bakmışlar: - Verin şunun elli lirasını geri, atın cehenneme. Sizin anlamadığınız şey şu: Tanrı'nın insanı yargısına ihtiyaç yok. Zaten faktörleri falan biliyor. Bu yüzden nihai olarak mevcut fiziksel gerçeklikte sizin tabirinizle cennet ve cehennem belirleniyor zaten. Ben hatta her yaptığımızın anında karşılığını orada aldığımızı düşünüyorum teorik olarak. Bu yüzden ölüm sonrası hak edilen şey her neyse orada bulacağız kendimizi. Veya belki de reenkarnasyon döngüsü olabilir vs. Bu yüzden Tanrı'nın/Allah'ın ayrıca bir yargıda bulunacağını sanmıyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
NonTime 0 Nisan 13, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 13, 2016 gönderildi Adem ve Havva hikayesine eklenen Lilith öyküsü de var.O da kötü görülebilir kadınlar için ya da yasak meyveyi Havva'nın yemesi ve yedirmesi Adem'e. Ayrıca Yahudilik'te Havva'nın o kadar da kötü görüldüğünü sanmıyorum çünkü Adem'in ''etimden et canımdan can'' dediğini hatırlıyorum Tevrat'ta Havva için.. Ki zaten Midraş kaynaklı bazı tefsirlere göre Adem'in iki bölümü vardı Tanrı birini ötekinden ayırıp ayırdığı bölümlerden birinin üzerine Havva'yı inşa etti.Bu kabul edilirse klasik kaburga anlayışı da çöpe gider. Yine de haklısın. Lilith hikayesini biliyorum. Dilerim ki gerçek değildir çünkü çok saçma ve kırıcı. Evet olabilir. Talmud'da da zaten Süleyman'ın Özdeyişleri'nde yazıyor, kadının erkeğe eşit olması için kaburgadan yaratıldığı vs. Böyle bir bab var. Sembolik de olabilir tabii. Shekinah da YHVH'nin dişil tecellisini gösteriyor ayrıca. https://eksisozluk.com/shekinah--421010 Hermeneutik metinler bunlar. Analizini yapmak zor. Kur'an'ın teville kurtarılma çabaları var ama onda tarihsel pratikler de olduğu için şükürler olsun ki "apaçık" bir kitap. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts