Jump to content

İnanç değiştirmek Suç, Cezası: Ölüm


Recommended Posts

(İrtidad) RİDDE SAVAŞLARI

İslam davetle tebliğle başlayan ama bunun yetmiyeceğini görünce zoru benimseyen bir dindir.

İslam'da demokrasiden, demokratik haklardan bahsedilemez.

Çünkü kanunların, kuralların Allah'ın emri olduğuna inanılır.

Allah'ın emirlerine ise asla karşı gelinemez. Karşı gelenlerin katli vaciptir.

İnanmayanlara karşı "Ya islam ya ölüm" seçeneği bırakıldığından, yaşamak için İslam'ı kabul edenlere ilerde din değiştirme hakkı da vermezlerdi tabi. Nitekim dinden dönenler için de ölüm kararı alınmıştır. Sonuç olarak İslam'da inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü kesinlikle yoktur. O nedenle de laikliğe karşıdırlar. Tabi güçlü oldukları yerde. Güçsüz oldukları yerde ise demokrasiyi ve laikliği isterler ki

kendi inançlarının propagandasını yapabilsinler. Bu da adalet anlayışlarını ortaya koyar.

Her fırsatta İslam dininin hoşgörü dini olduğunu iddia eden dinciler, İslam'ı tasavvuf, peygamberi ve halifeleri de Mevlana ile Yunus'la karıştırıyorlar herhalde. İslam'da hoşgörü yoktur. Hoşgörünün tanımı müslümanların kafasında farklıdır. Hoşgörü, bir müslümanın başka bir müslümana olan sabrı, iyi davranışıdır onlara göre. Gavura, kafire hoşgörü olmaz.

İstisnalar ise o kişiyi ya da toplumu ifade eder, İslam'ı değil.

Riddet ve irtidad kelimelerinin anlamı, İslam dinini terk etmek, başka dine geçmektir.

Mürted'in kelime anlamı ise İslam'ı terk eden, dinden dönen manasınadır.

Ali İmran / 90. İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarrcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler.

Resulullah (sav) şöyle buyurdu: *"Kim dinini değiştirirse onu öldürün."

Buhari, Cihad ve's-Seyr, 2794 1585

Hadis, "Davadan döneni vurun" faşist fetvasını hatırlatıyor.

Ilk dinden dönme hareket Muhammed'in zamanında Yemen'de ortaya çıkmıstı.

Kendisinin peygamber oldugunu iddia eden Esved el-Ansi, topladığı kuvvetlerle önce Necran bölgesini, peşinden de San'ayi, Vali Sehr ile yirmi beş gün savaşarak ele geçirdi. Peygamber'in Amil ve muallimi olarak bölgeye gönderdiği Mu'az b. Cebel, Ma'rib'de bulunan Ebu Musa el-Esari'ye iltihak etmiş

daha sonra Ikisi birlikte Hadramevt'e gitmislerdi.

(Taberi, III, 229-230).

Ibnül-Esir'in ifadesiyle, "Esved'in çıkarmış olduğu fitne bir alev gibi, Hadramevt'ten Taif, Bahreyn ve Ahsa'dan Aden'e kadar her yeri kaplamıştı"

(Ibnül-Esir, II, 338).

Hadramevt'te toplanan müslümanlar endişeli bir şekilde beklerken, durumu haber alan peygamberin Esved'e karşı savaşılması emri Yemen bölgesinde bulunan müslümanlara ulaştı.

Veber b. Yuhannis vasıtasıyla gönderilen mektubta; dinin korunması, mürtedlere karşı savaşılması, Esved el-Ansi'nin açıkça savaşılarak veya gizli bir tertiple ortadan kaldırılmasi ve bu emrin Islam'da sebat eden bölgedeki bütün müslümanlara ulaştırılması gibi talimatlar yer almaktaydı.

(Taberi, III, 231; Ibnül-Esir, II, 338)

Peygamberin emri San'a'daki müslümanlara ulaştığı zaman, planlanan bir suikast ile Esved el-Ansi, Firaz adındaki biri tarafından öldürülmüş ve Kenan bölgesi tekrar Islam'ın hakimiyetine girmişti. Onun öldürüldüğü haberi Medine'ye peygamber'in vefat ettigi günün sabahında ulaşmıştı.

(Taberi, III, 227 vd.)

Ridde Savaşları, peygamberin ölümünden sonra dinden dönenlere karşı yapılan savaşlardır.

Peygamberin ölüm haberini duyan Yemen ve Necid bölgelerindeki bazı kabileler dinden ayrıldıklarını ilan ettiler ve vergi-zekat ödememeye başladılar. Bu durum kabileden kabileye yayılmaya ve isyan büyümeye

başladı.

Irtidat hareketlerinin başlamasıyla başkent Medine her taraftan kusatılmış bir duruma geldi. Öte yandan Yahudi ve Hristiyanlar, ortaya çıkacak durumu değerlendirmek için müslümanlarin durumunu izlemeye başladılar.

Tarihçiler müslümanların o zaman içinde bulundukları dehşet verici durumu;

"Müslümanlar, peygamberlerini kaybetmeleri ve azlıkları yüzünden sanki şiddetli soğuk, yağmurlu karanlık bir gecede sahrada kaybolmuş koyun sürüsünün durumunu andırıyordu" şeklinde ifade etmektedirler.

(Taberi, Tarih, Beyrut ty, III, 225; Ibnül-Esir, Tarih, Beyrut 1979, II, 333)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pante yazınızı okudum çok güzel bir yazı Teşekürler.

Ben bir ateist gözüyle değilde hristiyan gözüyle okudum.Reddetcek bişey yok sadece islamda değil Hristiyanlıktada din değiştirip yahudi olanlara büyük eziyetle hapsedilmiştir.İnandım Luthercilikte bile bunu marthin luther bile yaptı.

Sadece birilerinin inancını değiştirmesi yüzünden ona insan gibi değilde hayvanlar gibi öldürülmesi.

Hristiyanlıkta islamda aynı hatada.Din değiştireni öldürüp baskıcı olmaları dinlere büyük yara verir.Bu yaralar yeni dinler doğurur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadramutlu Kadınların Kınalı Ellerinin Kesilmesi:

Muhammed'in ölümünü Yemen'in Hadramut bölgesinde kadınlar sevinçle karşıladılar.

Ellerine kına sürüp, tef çaldılar, şarkılar söylediler.

Kutlamalara öncülüğü yapan kraliyet ailesinden 22 kadındı.

Ayrıca yerel yöneticilerden de destek bulmuştu ve tüm Yemen'e yaygınlaşması söz konusuydu.

Halife Ebubekir'e validen gelen ihbar mektubu üzerine harekete geçildi.

Durumu etraflıca inceleyen halife isyanı çıkaranların cezalandırılması talimatını verir. Ancak masumların da korunması ve gözetilmesi gerekmektedir. Buna karşın peygamberin vefat ettiği gün kutlama yapan kadınları nasıl tespit edileceği sorunu vardır. Çünkü üzerinden günler geçmiştir. Bunun üzerine şöyle bir yöntem izlenir. Peygamberin vefat ettiği gün onun ölümünü sevinçle karşılayan kadınlar, tefler şarkılar eşliğinde danslar etmiş ve ellerine kına sürmüşlerdir.

İşte suç işleyen bu kadınları ele verecek olan şey kınalı elleridir. Peygamberin vefatını sevinçle karşılayan yerlerde elleri kınalı kadınlar tespit edilir. Ama yine de bir sorun vardır. Halifenin emri ve İslam'ın bir gereği olarak masumların mutlaka gözetilmesi gerekmektedir. Ya elleri kınalı olan kadınların bir kısmının bu olayla bir alakası yoksa!.

İşte bu sorun ceza vericileri tedirgin etmiş ve şöyle bir yöntem izlenir. Elleri kınalı kadınlar için peygamberin vefat ettiği gün baz alınarak 30 günlük opsiyon verilir. 30 içinde ellerindeki kınaları silinen kadınlar, Muhammed’in vefatından önce sürmüş olmalıydı. Ama 30. gün sonunda kınalar hala rengini korumuş ise suçlu olan kadınlar tespit edilmiş olacaktı. İşte bu muhakeme kullanılarak beklenir. Ve 30. günün sonunda tespit edilen kadınlar tekrar kontrolden geçirilerek, bunun sonucunda 22 kadının ellerindeki kınanın tazeliğini koruduğu tespit edilir. Ve en ilginci de bu kadınların hemen hepsinin Yemen'in eski kraliyet ailesinden gelmeleridir. Bu insanların kraliyet ailesinin soyundan gelmeleri durumu oldukça hassas bir noktaya getirmiştir.

Ne yapılması gerekiyordu. İşte bu noktada yayınladığı fetva buna bir çözüm getiriyordu. Arabistan'da sürmek güzel bir ana işaretti ve çoğu zaman kazanılan askeri zaferlerden sonra kına sürülürdü. Ancak, peygamberin vefat ettiği gün sürmek, ne anlama geliyordu! Bu olsa olsa peygambere bir saygısızlık ve onun şahsında İslam'a ve Allah'a bir küfürdü. İslam'a küfrün hukuksal cezası başlarının kesilmesiydi. Bu suçun bir küfür olduğunun tescil edilmesi ama suçu işleyenlerin de kadın olması nasıl bir ceza verileceği tartışmasını da beraberinde getirmişti. Üstelik suçu işleyenlerden biri büyükanne ve anneydi. Ve sonunda fuhuş yapmak ile eşdeğer tutularak, kadınların yaşamasına izin verildi ama elleri kesilmişti..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vay be Inspector Ebubekir'e bak sen..

Zannedersin CSI: Mekke .. :lol:

Ben bir ateist gözüyle değilde hristiyan gözüyle okudum.Reddetcek bişey yok sadece islamda değil Hristiyanlıktada din değiştirip yahudi olanlara büyük eziyetle hapsedilmiştir.İnandım Luthercilikte bile bunu marthin luther bile yaptı.

E madem o da oyle yapti neden inanmakta bu kadar kararlisin bunu anlamis degilim.. Ya da ne bileyim bir nevi ''gulu seven dikenine katlanir'' mantigi midir anlamadim?

Hani bu Yalniz Kuran diyen abidikler var ya ben de bir ara ciddi ciddi Yalniz Isa hareketi baslatmayi dusunmustum.. Sonra mahallenin papazi araya girdi '' olm , zamaninda Calvin'idir - Luther'idir yapti boye seyler bu zamanda artik tutmaz'' dedi vazgecirdiydi.. Fena adam da degildi de ne bileyim kanim isinmadiydi koftehora..

Ama Isa'yi severim - adam kesip bicmisligi yok.. Benim isim bu dunyayla degil deyip duruyordu - daha tutarli daha mantikli bi bakis acisi tabii de sonradan cok bozuldu bu Hiristiyanlik mirim..

Nerde o eski Havariler .. :o

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadramut olayı, şeriat yasalarına karşı Arap kadının ilk ve son başkaldırısıdır.

Ebubekir'in emri ile, Muhammed'in ölümünden sonra yeniden eski haklarına kavuşacaklarını sanan ve ellerine kına yakarak şenlik düzenleyen Hadramut kadınlarının bilekleri kesilmiştir. Sonrasında Arapk kadınlarının umudu kalmamış ve kaderlerine boyun eğmişlerdir.

Alıntılar: http://www.ekoses.com/ekolojikyasamportali...b=vkwd,HADRAMUT

Muhammed'in ölümünden sonra çeşitli kabileler peşpeşe dinden dönmeye başladılar.

Bazı kabileler ise dinde kalacaklarını ama zekat vermeyeceklerini bildirdiler.

Bir kısmı ise bununla da kalmayıp savaş hazırlığına girişti.

Muhammed'in ölümünden önce Ürdün bölgesine gönderilen Usame'nin ordusunun yokluğu müslümanları tedirgin etmişti. Nitekim Abs'larla Zubyanlar Medine'ye saldırıya geçtiler. Ama hazırlıklı olan müslümanlar saldırıyı püskürttü ve daha sonra ani baskınla mürtedleri yenilgiye uğrattı.

Buradan anlaşılıyor ki Mürted hareketi, Medine'ye dahi girebilecek ve müslümanlarla savaşabiecek kadar güçlü bir isyandı.

İsyanlar ve irtidad hareketleri bununla kalmadı.

İlk riddet hareketi Zulhimar Abhele b. K'ab (el-Esved el-Ansi) tarafından H. 11. yılda Yemen'de gerçekleşti. Esved el-Ansi peygamberliğini ilan etmişti.

Museylime denilen Yemameli Rahman, Yemame'de Necid bölgesinde riddete katıldı. Museylime de peygamberliğini ilan etmişti.

Tuleyhe el-Esedi Semira'da karargah kurarak peygamberliğini ilan etti.

Secahi de Temim kabilesinde peygamberliğini ilan ederek riddete katıldı. Secahi daha sonra Museylime ile evlenerek güçlerini birleştirdi.

Zuttac Kukayt b. Malik el-Ezdi de Umman'da peygamberliğini ilan ederek riddete katıldı.

El-Eş'as el Kindi El-Esved'in öldürülmesinden sonra Yemen'de riddete katıldı.

Umm Zamil (Umm Zıml) Gatafan'da riddete katıldı.

Adı geçen 7 isyancı liderin 5'i peygamberliğini ilan etmiş.

Ortalık bir hayli karışmış yani.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Vay be Inspector Ebubekir'e bak sen..

Zannedersin CSI: Mekke .. :lol:

E madem o da oyle yapti neden inanmakta bu kadar kararlisin bunu anlamis degilim.. Ya da ne bileyim bir nevi ''gulu seven dikenine katlanir'' mantigi midir anlamadim?

Hani bu Yalniz Kuran diyen abidikler var ya ben de bir ara ciddi ciddi Yalniz Isa hareketi baslatmayi dusunmustum.. Sonra mahallenin papazi araya girdi '' olm , zamaninda Calvin'idir - Luther'idir yapti boye seyler bu zamanda artik tutmaz'' dedi vazgecirdiydi.. Fena adam da degildi de ne bileyim kanim isinmadiydi koftehora..

Ama Isa'yi severim - adam kesip bicmisligi yok.. Benim isim bu dunyayla degil deyip duruyordu - daha tutarli daha mantikli bi bakis acisi tabii de sonradan cok bozuldu bu Hiristiyanlik mirim..

Nerde o eski Havariler .. :o

Aziz dostum burda tekil olarak yapılan şeyler beni ilgilendirmez.Martin lutherin kararlı hristiyanlığı beni etkilemiştir.

Ben kendime meçhulüm .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ridde savaşlarının ayrıntılarına girip konuyu fazla uzatmayalım.

Gelelim Yakarak öldürme konusuna...

Ebû Hureyre dedi ki, “Resulullah bizi bir seriyye ile gönderdi ve Kureyş'ten adlarını saydığı iki kişi için, ‘Falan ve falan kişilere rastlarsanız onları yakalayıp ateşte yakın.’ dedi.” O, sözlerini şöyle sürdürmektedir: Yola çıkacağımız zaman veda etmek için Resulullah’a geldik. O, bize, “Ben size falan ve falanı ele geçirdiğinizde yakarak öldürmenizi söylemiştim. Oysa ateşle yalnız Allah cezalandırır. Siz onları yakalarsanız yakmadan öldürün.

(Buhârî, Cihâd, 107.)

Hz. Ali irtidat eden bir topluluğu yakmıştı. Bu haber İbn Abbâs’a ulaşınca o dedi ki, ‘Ben olsaydım onları yakmazdım. Çünkü Resulullah, “Allah'ın azabıyla cezalandırmayınız.” demişti. Ben onları yakmadan öldürürdüm. Nitekim Resulullah “Din değiştireni öldürünüz.” diye buyurmuştur.(Buhârî, Cihâd, 149; Ebû Dâvûd, Hudûd, 1; Nesaî, Muharebe, 14.)

“Allah mürtedlere karşı komutana zafer nasip ederse, komutan onları silahla ve ateşte yakma dâhil her çeşit usulle öldürür. (Halife Ebubekir)

Vâkıdî, Belâzurî, Taberî ve bunlardan sonraki birtakım klasik kaynaklar Hz. Ebû Bekr dönemindeki irtidat ve isyan hadiseleri sırasında yakılarak cezalandırılmayla ilgili birtakım kayıtlara yer verirler.

Taberî, mürtedlerle savaşmak için görevlendirilen komutanların her birine, Hz. Ebû Bekir’in uzunca tavsiyelerde bulunduğundan söz eden bir mektubuna yer verir. Yukarıdaki Ebubekir'e ait sözler bu mektupta geçmektedir.

Taberî, Buzâha savaşı sonrası Hâlid’in yakaladığı bazı esirlere yaptığı işkenceyle

ilgili olarak tüyler ürpertici şeyler anlatır. İlgili rivayete göre Esed, Gatafan, Tayy, Hevazin ve Süleym kabilelerinden bir grup Hâlid’e gelip Müslüman olduklarını beyan etmiş, o da onlara kabilelerinden olup Müslümanlara zulmedenleri teslim etmedikleri takdirde kendilerinden hiçbir şeyin kabul edilmeyeceğini söylemiştir. Bunun üzerine onlar aralarında bulunan asileri getirip

teslim edince Hâlid de onların Müslümanlığını kabul etmiştir. Hâlid, teslim edilenler arasında bulunan Kurre b. Hubeyre ve onun gibi bazı kişileri bağlayıp Ebû Bekir’e göndermiştir. Müslümanlara zulmedenleri ise ateşte yakmak, taşa tutmak, dağlardan aşağılara atmak, baş aşağı kuyulara doldurmak ve okla

vurmak gibi çeşitli işkencelerle öldürmüştür. Ardından da bu uygulamaları

hakkında Ebû Bekir’e bilgi vermiştir. Ebû Bekir ona cevabi yazı göndererek şunları söylemiştir:

“Allah’ın emirlerini yerine getirmek için ciddiyetle gayret et. Gevşeklik gösterme. Müslümanları öldürenleri ele geçirirsen onları başkalarına ibret olacak şekilde öldürerek öçlerini al. Şayet Allah sana zafer nasip ederse, onları (mürtedleri) ateşte yak.

Hâlid, Ebû Bekir’in bu mektubunu aldıktan sonra yaklaşık bir ay kadar Buzâha’da kalmış ve topladığı asilerin bir kısmını ateşe atıp yakmıştır. Bir kısmının kol ve bacaklarını birbirine bağlatıp taşa tutturmuş, bir kısmını da dağlardan aşağıya attırmıştır.

Taberî, III, 233.

Külâ’î, 81.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ali İmran / 90. İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarrcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler.

Anlatığın safsataları bu ayete dayandırıyorsan ...

Nihahahahah .:D

Başka sözüm yok hakim bey.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ali İmran / 90. İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarrcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler.

Anlatığın safsataları bu ayete dayandırıyorsan ...

Nihahahahah .:D

Başka sözüm yok hakim bey.....

Yazılanları okumuyorsun galiba....o kadar hadis,o kadar tarih kayıtlarından alıntılar yazmış sen hala anlamamışın...yazık.

İstersen bir de şu ayeti oku!

Nisâ 89

Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Kuranda dayanak mı yok öldürüp,asıp kesmeye...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazılanları okumuyorsun galiba....o kadar hadis,o kadar tarih kayıtlarından alıntılar yazmış sen hala anlamamışın...yazık.

İstersen bir de şu ayeti oku!

Nisâ 89

Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Kuranda dayanak mı yok öldürüp,asıp kesmeye...

Kimleri inanca dayatanları ...

Üzgünüm karşında aptal birisi yok ne yazık kii..

Tanrı kimseye inancı için dayatma yapmayınız demek istemiş.

Dayatmayı kafirler yapınca güllük gülistanlık demi....

Pışık efendim pışık..

Geçiniz.

eşit olmak için kendi dinine sokmak isteyenlere diyor...

Sizin gibi inanmazlarsa öldürün demiyor....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buzâha savaşından sonra Hâlid b. Velid’in, Süleym kabilesine geldiği ve bu kabileden birtakım isyancıları yakalayıp ahırlara doldurduğu ve ardından onları topluca yaktığı nakledilmektedir.

(Hayyât, 130.)

İbn Sa’d ise, Hâlid’in onlardan bir adamı yakalayıp ateşte yaktığını belirtmekte ve bu olayı duyan Ömer’in, Ebû Bekir’e gelip Allah’tan başkasının yakarak ceza vermeyeceğini söyleyerek onu görevden almasını önerdiğini anlatmaktadır.

(İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübra - VII, 396.)

Öte yandan Belâzurî de Süleym kabilesinin isyanının bastırılması için Hâlid b. Velîd’in bu bölgeye gönderildiğini haber vererek, onun hakkında;

O gün mürtedleri yakıyordu. Bu durumu Ebû Bekir’e söyledikleri zaman o, “Allah’ın kâfirlere karşı kınından çıkardığı kılıcı, kınına sokmak istemem”

diye cevap verdiğini söylemektedir.

(Belâzurî, 107.)

Süleym kabilesi ile ilgili bir yakma olayına bizzat Ebû Bekr’in karar verdiği anlatılmaktadır. Hatta daha sonra Halife’nin verdiği bu karardan dolayı pişman olduğu ve bu pişmanlığını dile getirdiği anlatılır. Halifenin bu konu ile ilgili,

“Fücâe bana getirildiği gün, onu yakmadan öldürmeliydim” dediği nakledilir.

(Belâzurî, 112)

Ebû Bekir döneminde mürtedlere karşı yaklaşımla ilgili olarak hadis kaynaklarına yansıyan on beş civarında kayıt bulunmaktadır.

Ömer dönemine ait ise sadece bir kayıt yer almaktadır.

Ömer, sertliği, zalimliğiyle tanınır ama mürtedlere uygulanan hunharca katliamlarda görüyoruz ki Ebubekir, Ömer'den çok daha gaddarmış.

Bu konuda Ömer'in dinden çıkan Necran bölgesindeki Ru’âş halkına gönderdiği mektup, Ebubekir'in uygulamasıyla kıyaslandığında aradaki fark açıkça görülür:

"Mü’minlerin Emîri Ömer’den bütün Ru’âş halkına, Sizlere selâm olsun. Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a şükür ederim. İslâm’ı kabul ettikten sonra dinden çıktığınızı öğrenmiş bulunuyorum. Sizden kim tövbe eder durumunu düzeltirse, irtidat etmesi ona zarar vermeyecek ve biz ona

güzel dostluk göstereceğiz. Düşünerek karar verin ve kendinizi tehlikeye atmayın. Aranızdan Müslüman olanlara ne mutlu! Ya’lâ özür beyan ederek içinizden birini İslâm’a zorladığını veya baskı yaptığını bana bildirdi. Baskı, zorlama ve tehdit olursa emir yerine getirilmez..."

Ebû Ubeyd, Kitâbu’l-Emvâl, Kahire 1975/1395, 130; Muhamed Hamidullah,

el-Vesâiku’s-Siyâsiyye li’l-Adi’n-Nebeviyye ve’l-Hilâfetu’r-Râşide, Beyrut

1985, 192-93, (no: 99).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadis ve mezhep dini, Kuran'la birçok noktada taban tabana zıt öğeleri barındıran, içine pagan ruhçuluğun sızdığı karma bir dindir.

Kuran'a göre inancından dolayı başkasına tokat dahi atmazsın:

http://www.diniyazilar.com/dy/oku/816/kura...izin-vardir.htm

Yazımda şöyle diyorum:

Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin:

Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah`a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.

29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son!

10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın?

Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kimleri inanca dayatanları ...

Üzgünüm karşında aptal birisi yok ne yazık kii..

Tanrı kimseye inancı için dayatma yapmayınız demek istemiş.

Dayatmayı kafirler yapınca güllük gülistanlık demi....

Pışık efendim pışık..

Geçiniz.

eşit olmak için kendi dinine sokmak isteyenlere diyor...

Sizin gibi inanmazlarsa öldürün demiyor....

Nisâ 89

Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Anlamanız için gözünüze mi sokmamız gerekir? Ne demek "Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün"

Yani müslüman oluncaya kadar,olmazlarsa öldürün! diyor. Karşında müslüman yok,onun için gayet iyi anlıyoruz ne dendiğini ve anlama sorunumuz yok,hiç kasma kendini.

elmalılı da tefsirinde şöyle anlatmış

88-89-Hasan ve Mücahid'den rivâyet olunduğuna göre bir kavim, Medine'ye gelip müslüman olduklarını açıkladıktan bir süre sonra Medine'den sıkıldıklarını bahane ederek çöle çıkmak için Hz. Peygamberden izin istemişler ve çıkınca aşama aşama göçerek gitmişler, sonunda müşriklere katılmışlar, Müslümanlar da bunların müslüman olup olmadığında ve savaş açısından haklarında nasıl bir muamele yapılmasının lazım geleceğinde ihtilafa düşmüşlerdi. Bu sebeple bunların aslında münafık oldukları açıklanarak genel bir şekilde savaş hukuku ile ilgili bazı hükümler tebliğ edilmek üzere şu âyetler inmiştir:

Her kim güzel bir işte aracılık yaparsa sevap, kim de kötü bir işte aracılık yaparsa günah kazanır. Allah'a hesap vermek bir gerçektir, Allah birdir, kıyamet gününde şüphe yok iken, siz o münafıklar hakkında neden iki gruba ayrılıyorsunuz? Halbuki Allah onları kazandıkları küfür ve günahlar sebebiyle tersine çevirip reddetmiştir. Siz Allah'ın sapıklığa düşürdüğü kimselere hidayet vermek mi istiyorsunuz? Halbuki Allah, her kimi sapıklığa düşürürse, yani kimde sapıklığı yaratırsa Ey Muhammed! Sen bile artık ona bir yol bulamazsın. Onlar, kendileri nasıl kâfirler ise siz de öyle kâfir olasınız da hepiniz kâfirlikte eşit olasınız diye arzu etmektedirler. Bundan dolayı, Onlar Allah yolunda hicret edinceye, bu şekilde imanlarını isbatlayıncaya kadar içlerinden dostlar edinmeyiniz. Eğer onlar, Allah yolunda doğru dürüst hicret etmekle imanlarını açıklamaktan çekinirlerse onları tutunuz ve bulduğunuz yerde, yani Harem-i Şerif içinde de olsa kendilerini öldürünüz ve onlardan ne bir dost, ne bir yardımcı tutmayınız, tamamen onlardan sakınınız.

---------------------------------------

Adamlar Muhammet'in saçmalıklarından vazgeçip kaçmışlar,ne halt etmeye öldürmeye çabalıyorlar!

Ayrıca "Üzgünüm karşında aptal birisi yok ne yazık kii...." diye hayıflanıp üzülmen çok yersiz emin ol. :)

"Dayatmayı kafirler yapınca güllük gülistanlık demi...." diyorsun ya,nerde ne zaman olmuş bu olay ? bir zahmet onu da açıkla.

Ayrıca böyle birşey olsaydı bile ben bunu savunmazdım.bir grup müslüman muhammetin peşinden koşarsa koşsun,banane,bak mesela sizler müslüman olmanıza rağmen gelip buralarda rahatça saçmalıyorsunuz ama müslüman olmayan birisi nedense sizin zırva forumlarınızda bir iki soru sorunca hemen engelleniyor,zaten çoğumuzda uğramıyoruz o kirli forumlarınıza ama gerçek yüzünüz bu!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran`da sadece nefsi müdafaya izin vardır

İslam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtma taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir. Örneğin:

9 - Tevbe Suresi

1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;

2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah`ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder.

3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O`nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah`ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula!

4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever.

5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr`dur, Rahîm`dir.

6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah`ın kel dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur.

7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever

--------------------------------------------

Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde.

9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler.

--------------------------------------------------------------------------------

9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH`tır.

--------------------------------------------------------------------------------

9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın,

Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır.

İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma tekniğine başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor.)

Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap.

"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193)

Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir.

--------------------------------------------------------------------------------------

Kuran`da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam`da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur:

--------------------------------------------------------------------------------

Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.

------------------------------------------------

En`am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;

--------------------------------------------------

Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi,

Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin:

Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah`a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.

29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son!

10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın?

Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın.

Sadece nefsi müdafaya izin veren ayetlerin dini bir konuda baskıyla yakından uzaktan alakasının olmadığının, amacın tamamen saldırganı durdurmak olduğunun en güzel kanıtlarından biri de şu ayettir:

HUCURAT

9. Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah`ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever.

Görüldüğü üzere saldıran taraf bir müslüman topluluk ise bile onlarla barışa yanaşıncaya kadar, başka bir deyişle saldırılarından vazgeçinceye kadar mücadele edin diyor.

Her zaman ayetlerde istenen barışın sağlanması, saldırganın-zulmedenin durdurulmasıdır. Yoksa herkes dilediği inancı yaşamakta serbesttir.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

tevbe 4. Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever.

Demek ki neymiş; anlaşma yapılan müşrikler anlaşma sonuna kadar şartlara uydukları sürece dokunulmazmış,peki anlaşma yapılmayanlar???? onlar bulundukları yerde öldürülebilir,katli vaciptir yani. Bak senin kitabın söylüyor,

5. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekatı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.

Müslüman olmayanı öldür diyor.Sadece bir ayrıntı var,anlaşmalı olanların anlaşma süresinin dolması beklenecek anlaşma olmayanlar her durumda öldürülecekler,saldırsa da saldırmasada.bir de önce öldürün diyor sonra hapsedin falan diyor,öldürdükten sonra nasıl yapacak bunu? resmen cinnet geçirmiş sizin muhammet!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Emreye katılıyorum kuranda nefsi müdafa emredilir....

Asla saldırganlık salık verilmez.

2/190 Sizinle savaşanlarla ALLAH yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. ALLAH saldırganları sevmez.

Anlaşma yapılan putperestlerde olsa anlaşmalara tam uyulmalı uymayanlar içinde gerekli yaptırımlar uygulanabilir;

9/13 Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.

Savaş kendilerine savaş açılması durumunda kişiye yazılır.Kendilerine savaş açılarak Zülme uğramış uğratılmış toplum ve bireylere savaş izni vardır.Hakkını arayabilir;

22/39 Kendilerine savaş açılanlara savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar zulme uğratıldılar. Allah onlara yardıma elbette kadirdir.

42/41 Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.

Kimlerle dost kimlerle iyi geçinilir ve kimlerde savaşılır aşağıdaki ayetlerde güzel bir referanstır.

60/8 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever.

60/9 Allah sizi; ancak din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ 89

Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar

Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları

yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

Bu ayette anlatılan nefsi müdafa mıdır?

Sizlerin , bu saçmalıklara inanmamanızı tavsiye eden bizlerden ,bu durumda hiçbir dost edinmemeniz gerekir ta ki bizler Allah'a iman edesiye kadar.Buraya kadar hiçbir sorun yok , iki tarafın da birbirinin dostluğunu isteyeceğini hiç sanmıyorum.

Allah'a iman etmekten , onun yolunda hicret etmekten yüz çevirirsek ne olacak?''Onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün.''

Ayet gayet açık , yorum katılacak hiçbir bölümü yok.

tarihinde FISK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...