Jump to content

Harf inkılabı'nı Değiştirme Gayretleri...Arapça Harf Özlemi...


Recommended Posts

Türkçe seni hapsedemez. Dünyanın en çok konuşulan 10 dilinden biridir türkçe. Ancak buna rağmen eğitim bireylerin en az bir yabancı dili mukemmel konuşmasını sağlamalıdır. Bunun yanında vatandaşlarına da istiyorsa kendi etnik kültürünü ve dilini yaşatma fırsatları da verilmelidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 95
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Peki adam milli eğitimde kullanılmak üzere vergi veriyor. Evladına Kürtçe eğitim vermek için de ayrıca para mı ayırsın? Adam parasını veriyor ve diyor ki "çocuğuma kendi dilini öğret tarihini öğret" vs. Sen "vergini ver, fazla konuşma, atarım içeri" diyorsan sen bu adamı haraca bağlamışsın demektir. Bu nasıl bir toplumsal sözleşme? Ne kadar devam edeceğini düşünüyorsun bu şartlar altında? Kim böyle bir aşağılamaya tahammül eder ki?

Hangi vergiden bahsediyorsun sen?

Tüm Türkiye'nin vergi gelirinin %3 (yazı ile yüzde üçü) Güneydoğudan toplanıyor ki bunun içinde öğretmenlerin, polislerin, devlet görevlilerinin vs. aldıkları maaştan yapılan kesintiler de var. Yani asıl rakam çoooook daha düşük.

Elektrik paralarını bile biz ödüyoruz ödemezsek devlet bize bakmiyööör, PKK gel bizi kurtar diye ağlaşıyorlar.

Sırf GAP için, sırf 2009-2010 yıllarında, sırf işsizlik fonundan aktarılan para 9 milyar TL

Sırf GAP için sadece TEK bir fondan aktarılan paradan bahsediyorum. Okuluydu, yoluydu vs derken verdikleri verginin 50 katı kamu kaynağı harcanıyor o bölgeye.

Hastirsinler gitsinler özerk mi oluyorlar ne oluyorlarsa olsunlar. Bölünelim.

Bölünelim ama 2 nesildir oraya aktardığımız kaynakların hatırına kendi topraklarımızda aynı cümle içerisinde "kürt kimliğim" ve "talep" kelimelerini kullananların ağzına kürekle vurulacak diye bir yasa çıkartalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

burda ince bir çizgi var. eski alfabeye dönmek ile ilgili değil, anadilde eğitim ile ilgili konuşuyorum. bu ince çizgi kör milliyetçilik ile bireysel libaral haklar arasında.

Evrensel bir düşünceye sahip olduğum halde ben bu konuda biraz katıyım. İngiltere, Galli ve İrlandalı çocukları için antik dillerini unutmasınlar diye özel eğitim veriyormuş. Şimdi gözlerinizi kapatın ve en tarafsız halinizle bir düşünün; saçmalık değil mi ??

Şu anda dünyada çok fazla insan,devlet ve dil olduğunu ; ve de tüm dillerin bir gün minimize olacağını düşünüyorum. Bu tüm dinlerin bir gün yok olacağını düşünmem gibi bir düşünce. İnsanlığın evrimi bu yönde.

Şimdi kimse kusura bakmasın ama mesela ben niye kürtçe öğrenmeye gerek duyayım ? konuşmaya değer tüm kürtler zaten Türkçe biliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sırf o değil. O dönemde dile de genel olarak yapılmış bir tecavüz var.

Dile yerleşmiş yüzlerce binlerce Arapça ve Farsça kelime tedavülden kaldırılıp kısır bir uydurukça geliştiriliyor. Bunlar da hep Atatürkün rakı sofrasında oluyor.

Bir dil her dilden kelime alır. Bu gayet normal. İngilizce'de Latince kökenli çok kelime vardır.

Ama bağnazca ırkçı/milliyetçi bir fanatizmle kalkıp dilin ırzına geçmiyor kimse. Bu ülkede devleti eline geçirmiş bir avuç adam bunu yaptı.

Dilin nasıl ırzına geçilip kısırlaştığına örnekler:

hücum (assaut, charge) = saldiri

taarruz (offensive) = saldırı

tecavüz (violation / transgression) = saldırı

tasallut (molesatation) = saldırı

taaddi (aggression) = saldırı

Başka bir örnek.. Aşağıdaki kelimelerin hepsi yeni uydurukçada "çıkarmak, çıkartmak, çıkarsamak" kelimeleri ile kullanımdan kaldırılıyor:

ihraç (evict)

istihraç, istihlas, i'tisar (extract)

azl, tard (expel, discharge)

istintaç, istidlal (deduce, infer)

ıskat (exclude)

tarh (deduct, subtract)

neşr, ısdar (issue)

ifrağ, ifraz (excrete)

istiğraf (vomit)

istinbat (derive)

hazf (delete, elide)

hal' (undress, remove, dismantle)

i'la, ref' (elevate)

*****

Sevan Nişanyan'ın örnekleridir. Yanlış Cumhuriyet sayfa: 172. Nişanyan bir dilbilimcidir bu arada.

Kitabın aynı bölümünde durumun aslında ne kadar vahim olduğunu rakamlarla anlatıyor:

....................................

Develliğoğlu ve Aksoy'un verilerini aynen kabul eder ve Püsküllüoğlu'nun toplamından, sözlükte gereksiz bir yer kaplayan 1.500 kadar sontakılı türevi çıkartırsak, dil devriminin sonuçlkarını şöyle özetleyebiliriz: Türk dilinden yaklaşık 60.000 kelime atışmış, yerine 3.100 kadar yeni kelime (atılanın %5'i) konmuştur. Yüzyıl başında kültür dilinde bulunan 83.400 civarında kelime (60.000 atılan artı 23.400 kalan) yerine, bugünkü yazı Türkçesi en çok 26.500 kelimeye sahiptir.
Bir başka deyimle Türkçe yazı dili en az %68.2 oranında fakirleşmiştir.

Baştan söyleyeyim, Türkçe için, geçmiş bin yılda medeniyet diline giren Arapça ile Farsça kelimelerin teknik tabirler olarak kullanılmasına sıcak bakıyorum. İngilizce, Latince'den bir yığın kelime alıp nasıl kendileştirmişse, bir medeniyet ve bilim dili yaratmışsa, Türkçe de bunu yapmalıydı; beş yüz yıl öncesine kadar bunu başardı da. Elitin kendince oyun hamuru gibi kullandığı; ancak kendisi kullanabildiği için kendini ukaladan gördüğü bir "ölü dil"e ihtiyaç vardır. Batı dilleri bunun için Latince ve Yunanca'dan nasiplendi. Orta doğu ile Ön Asya dilleri de varsın Arapça ve Farsça'dan nasiplensin. Önce şöyle düşünürdüm; iyi de Batı dillerinin kullandığı Latince ile Yunanca, yine kendi Hint-Avrupa dil ailesinden. Arapça ve Farsça ise hem Türkçe'den hem de birbirinden farklı dil aileleridir. Böyle bir çekincem vardı; fakat sonra, bazı sebeplerle bunun olabilirliğine, hatta iyi olduğuna aklım yattı.

Nişanyan'ın örnekleriyle öne sürdüğü Türkçe'nin fakirleşmesi görüşüne kısmen katılıyorum. Kısmen, Türkçe'nin potansiyelini göz önüne alarak, katılmıyorum. Ayrıca, bir dildeki elitinin tamamen yabancı bir ölü dille geniş avam kitlesi üzerinde hükümranlık kurmasına da karşıyım. Yeri gelir, İngilizcedeki Germen kökünden phrasal verbler gibi Türkçe'nin de kendi öz varlığından kelimeler kullanır halk. Bu, iktidardaki bir kaç kişinin dayatmasıyla değil, alt tabakada olduğu halde okuyan, üreten nesillerce kendi kendine olmalıdır. Yukarıdaki Arapça kökenli Klasik Türkçe örneklerine, Nişanyan'ın kendi sözlüğünden de yararlanarak, hemen Türkçe köklü kelimeler bulabilirim. Kendime (ve Türkçe'ye) (ve Nişanyan sözlük'e) neden bu kadar güveniyorum? Çünkü Türkçe, Arapça'dan başka/ müstakil bir dil olduğuna göre her kavramın karşılığı kendisinde mevcuttur. (Tekrar hatırlatayım, elitin yabancı ölü bir dili kullanmasına karşı değilim). Başlıyorum:

hücum (assaut, charge) = saldırı

taarruz (offensive) = saldırı, çıkışma, sataşma, akın

tecavüz (violation / transgression) = saldırı çizgiyi aşma, dalaşma, ilişme, azma>azgınlaşma

tasallut (molesatation) = saldırı zorbalaşma (Farsça köklü) (Türkçe'de sultan, zorba, tiran karşılığını bulamadım; yoksa Türklerde bunlar yok muydu?! :). *düzeltme: karşı tez) daha kötüsü... belki de Hanların Hakanların zorba olduğunu farkedecek seviyeye bile gelmemiştik, Yunanlıların Tiran'ın ve Arapların Sultanı gibi...

taaddi (aggression) = saldırı diklenme, üstüne yürüme, dayılanma(?)

Demek ki, illa saldırı'ya kalmış değiliz. Saldırışım gibi abuk "sözcük"lere kalmış değiz. Bu, uygulamada da zaten böyle değildi. Bunların üçer beşer Türkçe karşılığı var. Bir kaçı ikili söz grubu. Ama tek kelimelik, resmi yazışmalar için kullanılacaklar bile var. Devam:

ihraç (evict): çıkarma

istihraç, istihlas, i'tisar (extract): özünü, posasını çıkartma. Bunlar Nişanyan'ın kendi sözlüğünde bile yok. Fakat birincisi yine huruç kökünden: çıkarTma, ikincisi halas kökünden arıtma; üçüncüsü de usare kökünden sıkma (portakal), ezme

azl, tard (expel, discharge): İŞTEN çıkarma, yalınlama (Yeni Türkçe yalıtmak), kovma,

istintaç, istidlal (deduce, infer): çıkarım; birincisi nitac (netice) kökünden üretme, ürünleme(?), ikincisi delil kökünden kılavuzlama(?). Bunlar Türkçemizde yok; ama Arapça teknik tabirler kullanmasaydık olabilirdi.

ıskat (exclude): ... düşürmek, dışlamak (dil devrimi kelimesidir)

tarh (deduct, subtract): kök anlamı "atma". Ticarette, hesaptan çıkartma alamı kazanmış.

neşr, ısdar (issue): zaten "dergi çıkatmak" yerine Yeni Türkçeciler "dergi, makale yayınlamak" diyor. İkincinin sudur kökü ile Türkçe yayın (su kaynağı) aynı kavramdır.

ifrağ, ifraz (excrete): boşaltma, salgılama

istiğraf (vomit): Bu da püstürtmek olmalı.

istinbat (derive): çıkarım. Bu da nebat (bitmek) kökünden; Türkçesi türetme, türetik(!) olacak.

hazf (delete, elide): silme, atlama

hal' (undress, remove, dismantle): gidermek, sökmek, yalınlamak(2)

i'la, ref' (elevate): çıkartmak yükseltmek, kaldırmak

Yine, görüldüğü gibi tüm bu Klasik Türkçe ve Batı dili kelimelerinin karşılığı olarak "çıkarsama" gibi abuk sözcüklere kalmış değiliz. Türkçe'de bütün kavramları karşılayacak kelime (söy(?!)< sög/söğ), zaten vardır. Fakat fanatik olarak Arapça ve Farsça kelimeleri dışlamak zorunda değiliz. Bin yıllık Türkçe'de yerleşik Arapça ve Farsça kelimeler de varlığını korusun, Fakat onların Türkçe, daha kolay anlaşılır alternatifleri de olsun. Dil devrimi, ne kadar yanlışı ve hoyratlığı da olsa, sırf entellektüellere kendi dilimizi hatırlattığı için bile bir bakıma faydalı olmuştur. Bunu jakoben, faşizan bir dayatmacılıkla, tasallutla yapmış olsa bile. Bundan sonra bizim yapmamız gereken dengeyi kurup yola devam etmektir.

tarihinde Temple Grandin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

(Yukarıdaki paragrafı berbat yazmışım; burada kendimi daha iyi ifade ettim.)

Türkçe için, geçmiş bin yılda medeniyet diline giren Arapça ile Farsça kelimelerin teknik tabirler olarak kullanılmasına sıcak bakıyorum. İngilizce, Latince'den bir yığın kelime alıp nasıl kendileştirmişse, bir medeniyet ve bilim dili yaratmışsa, Türkçe de bunu yapmalıydı; beş yüz yıl öncesine kadar bunu başardı da. Elitin kendince oyun hamuru gibi kullandığı; ancak kendisi kullanabildiği için kendini ukaladan gördüğü bir "ölü dil"e ihtiyaç vardır. Batı dilleri bunun için Latince ve Yunanca'dan nasiplendi. Orta doğu ile Ön Asya dilleri de varsın Arapça ve Farsça'dan nasiplensin. Önce şöyle düşünürdüm; iyi de Batı dillerinin kullandığı Latince ile Yunanca, yine kendi Hint-Avrupa dil ailesinden. Arapça ve Farsça ise hem Türkçe'den hem de birbirinden farklı dil aileleridir. Böyle bir çekincem vardı; fakat sonra, bazı sebeplerle bunun olabilirliğine, hatta iyi olduğuna aklım yattı.

Nişanyan'ın örnekleriyle öne sürdüğü Türkçe'nin fakirleşmesi görüşüne kısmen katılıyorum. Kısmen, Türkçe'nin potansiyelini göz önüne alarak, katılmıyorum. Ayrıca, elit zümrenin, arasında tamamen yabancı bir ölü dil ile, bir jargonla anlaşarak bir camaat olup geniş, bilgisiz avam kitlesini dışlamasına; üzerlerinde hükümranlık kurmasına da karşıyım. Yeri gelir; halk kendi dilini kullanır. Eyice cahil kalmaz. İngilizce'deki Germen kökünden phrasal verbler gibi Türkçe'nin de kendi öz varlığından kelimeler bol bol var olmalı, yazı diline geçmelidir. Ancak bu, iktidardaki bir kaç kişinin dayatmasıyla değil, okuyan, üreten nesillerce kendi kendine olmalıdır, olacaktır.

Yukarıdaki Arapça kökenli Klasik Türkçe örneklerine, Nişanyan'ın kendi sözlüğünden de yararlanarak, hemen Türkçe köklü kelimeler bulabilirim. Kendime (ve Türkçe'ye) (ve Nişanyan sözlük'e) neden bu kadar güveniyorum? Çünkü Türkçe, Arapça'dan başka/ müstakil bir dil olduğuna göre her kavramın karşılığı kendisinde mevcuttur. (Tekrar hatırlatayım, elitin yabancı ölü bir dili kullanmasına karşı değilim).

Link to post
Sitelerde Paylaş

..........

Adamların alfabesine ne dediğine dikkat et. "Eciş bücüş." Ve Latin alfabesi ise "daha modern" imiş. Yani Arap alfabesi daha ilkel oluyor sanırım.

..........

Sonra 2012 yılında bunun gibi hesapta "aydın" insanların olduğu forumlarda insanlar kalkıp başka milletlerin kullandığı alfabelerin "modern" olmadığından "eciş bücüş" olduğundan, ya da başka dillerin "ilkel mağara dili" olduğundan falan bahseder. Kimse de bunda acaip birşey görmez.

Arapça gerçekten "eciş bücüş" bir alfabedir. Hat sanatı için, süslemeler için uygun ama, okumak için değil. Aynısından Çin alfabesi de müzdarip. Bildiğim kadarıyla, Japonlar bunu sadeleştirip, daha okunaklı hale getirdi. Fakat belki bu örnek tam doğru değildir. Çünkü Arap alfabesinde çok fazla gereksiz noktalama var ve tek bir kısıtlayıcı Lehçeye göre düzenlenmiş. Harfler (bence) belirgin değil. Arapların ilk aldığı Nebati alfabesi daha okunaklıydı. Akraba Arami ve İbrani alfaneleri de öyle.

Bu problemi aşmak için II. Mahmut, Arap harflerinin İbrani harfleri gibi ayrı ayrı yazılmasını yasalaştırmak istedi. Herhalde olmamış.İşte o zaman belki kendimize has bir alfabemiz olurdu. Ondan sonra Mustafa Kemal, şrak diye problemi başka bir açıdan, kökten çözdü.

tarihinde Temple Grandin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkçe bugün cumhuriyet döneminin çabalarıyla biraz olsun toparlanmıştır. Aşırıya kaçıp dili yavanlaştıranlar zaten başarılı olamadılar. Zaten aptalca bir şeydi yaptıkları. Dil kendi mecrasını yaparak gelişir ve ilerler. Türkçe de kendi yolunu çiziyor. Türkçe'de yabancı sözcüklerin varlığı dili zenginleştirir. Ancak sadeleşme dediğimiz o osmanlının içine düştüğü ağır ve anlaşılması imkansız osmanlı türkçesinden kurtulduğumuz için şanslıyız. Türkçe yok olmadıysa Anadolu türk halkı sayesindedir. Çünkü osmanlının yaptığı edebiyattan bile anlamıyorduk. Osmanlı bir zümre olarak kendi çalıp kendi oynuyordu. anadolu milleti de kendi müziği, şiiri, edebiyatı ve dili ile yüzyıllarca Osmanlı içinde Türkçe'yi ve kültürümüzü korumuştur. Osmanlı'ya kalsa çoktan araplaşmıştık. Çünkü Osmanlı anlayış gereği Türk kelimesinden nefret ediyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıkta dil genelinde ve Türkçe özelinde yapılan yorumlar incir çekirdeğini bile doldurmayacak türden zırvalamalar seviyesinde kalmış.

Nişanyan'ın tarafsız ve bilimsel tespitler yapmasını beklemek ise aptallıkların en büyüğü.

Ermeni ırkçısı, Atatürk düşmanı, psikopat, kapasitesiz ve güvenilmez bir yazar bozuntusu bu adam.

Karısının başına, özenle biriktirdiği bir kova dolusu dışkısını boca edebilecek kadar dengesiz ve ahlaksız biri.

Dil Devrimi ve Türkçeyi özgünleştirme çabaları ise binlerce yeni ve Türkçe uyumlu yeni kelimeyi dilimize kazandırmış, tarihe altın harflerle kazınmış üstün bilimsel çalışmalardır. Yukarıda Nişanyan yalancısının ustaca araya sokuverdiği gibi eski kelimelerin kullanılması üzerinde katı bir yasak uygulanmamıştır. Öyle olsaydı Türkçe sözlüklerin hiçbirinde biz Arapça-Farsça kökenli eski kelimeleri bulamazdık. Bunlar bir süre sonra kullanıcının tercihine bırakılmış ve olduğu gibi korunmuştur.

Yani yukarıdaki aptalın yutturmaya çalıştığı gibi Jakobence-Faşistçe bir dayatma vs yoktur. Dil zengileştirme ve ulusallaştırma çabalarını Faşist uygulamalar olarak adlandırmak da herhalde sadece Türk aydınımsılarında görülebilecek bir gerizekalılık ve bok atıcılık olmalıdır.

Zaten Türk aydını denen yaratık hemen her zaman gerçeği tersinden okur ve yazar; en yararlı işlere kara çalar; en doğru şeyi en kötü şeymiş gibi gösterir.

Her 8-10 yılda bir dünya görüşü değiştirir.

Marksistken muhafazakar olur.

Ulusalcıyken mandacı olur.

Sosyal demokratken dinci yalaması haline geliverir.

Öyle bir kıç yalamaya başlar ki yalayıp yuttuğu irin ve cerahat zamanla kendi bünyesiyle özdeşleşir.

İşte bu andan sonra aka kara, karaya ak demekten kendini alamaz; düpedüz yalancı olur çıkar.

Hiç utanmadan tarihi çarpıtır; yalanı gerçek, gerçeği yalan yapar.

Ben bu nedenle 12 Mart sonrası Türk yazarlarını hemen hemen hiç okumam.

Gazete, dergi vs köşelerinde gündem belirlemeye çalışan zübükleri okuyacağıma dışarı çıkar kendi gözlemlerimle anlamaya çalışırım olanı biteni.

Ben, bu yalancı, sahtekar zübüklere kıyasla mahalle bakkalından bile daha çok şey öğrenmişimdir.

Size de böyle yapmanızı, gözünüzden başka hiçbir şeye inanmamanızı şiddetle öneririm.

--------------------------------------------------- --------------------------------------------------

Saldırı, saldırgan, saldırma, saldırışım.

Etkileme, etkileşme, etkileşim

Bu kelimeler mi dandikmiş?

Kime ve neye göre dandik?

Tümü de mis gibi Türkçe ve ses uyumu açısından da mükemmel.

Dandik olan sizlersiniz.

Siz kafayı yemişsiniz.

İşte beyninizi Nişanyan gibi ahlaksızların tecavüzünden korumazsanız iyiyi kötüden ayıramayacak kadar sefilleşirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani yukarıdaki aptalın yutturmaya çalıştığı gibi Jakobence-Faşistçe bir dayatma vs yoktur. Dil zengileştirme ve ulusallaştırma çabalarını Faşist uygulamalar olarak adlandırmak da herhalde sadece Türk aydınımsılarında görülebilecek bir gerizekalılık ve bok atıcılık olmalıdır.

Zaten Türk aydını denen yaratık hemen her zaman gerçeği tersinden okur ve yazar; en yararlı işlere kara çalar; en doğru şeyi en kötü şeymiş gibi gösterir.

--------------------------------------------------- --------------------------------------------------

Saldırı, saldırgan, saldırma, saldırışım.

Etkileme, etkileşme, etkileşim

Bu kelimeler mi dandikmiş?

Kime ve neye göre dandik?

Tümü de mis gibi Türkçe ve ses uyumu açısından da mükemmel.

Dandik olan sizlersiniz.

Siz kafayı yemişsiniz.

İşte beyninizi Nişanyan gibi ahlaksızların tecavüzünden korumazsanız iyiyi kötüden ayıramayacak kadar sefilleşirsiniz.

Liberal/liboşlara karşı gösterdiğin refleksi bana da gösterdiğin için, hatta aptal dediğin için seni suçlayamam, yahut doğal karşılarım. Çünkü Türkiye'de şu anda aynı terane dönüyor; başka birşey beklemek mucize. Ben liberal vaya ulusalcı kalıbına sığmayan/ uymayan bir yazı yazdım. Yazdıklarımın içeriğini/ muhtevasını :) da iyice irdeleyerek bir kere daha okumanı isterim.Öte yandan jakoben, faşist ve dayatmacı kelimelerini seçerek kullandım. Bunların hakaret olduğunu düşünmüyorum. Yahut artık nasıl anlarsanız anlayın, sonuçta doğruluk payı var. (Faşist biraz fazla olmuş olabilir aslında; onun kelime anlamının kelime dayatmakla ilgisi yok). Dil Devrimi dayatmacı olmaktan ziyade, arkasındaki devlet (ister istemez) dayatmacıydı. Akademisyenler doğrusunu bulmak yerine "Türk"ünü bulmak gayretine girdi. Aceleye geldi, ortaya iyi bir şey çıkmadı. Var olan öz Türkçe kelimelerin bile bozulduğu oldu. Türkçeleşme, yıllara dağılacak, ve özgür düşünceyle elde edilecek bir olgudur.

Şimdi, kötü mü oldu, keşke böyle olmasaydı mı diyorum? Ben böyle demiyorum. Dilimizin böyle bir tecrübe kazanması bence iyi oldu. Öze dönme düşüncesi, uygulamada kötü de olsa, mümkün ve üzerinde durulası bir düşüncedir. Belki de Türkçe'nin buna ihtiyacı vardı. Şimdiden sonra, daha iyi değerlendirilerek yanlışlar düzeltilebilir.

Nişanyan'ın ideolojisine ve dünya görüşüne tam olarak katılmıyorum. Etimoloji araştırmalarının ardında Türkçe'nin diğer dillerden çok ödünç aşmış ve almaya devam eden, bu ödünçlerden ayrı düşünülemez kompozit bir dil olduğunu kanıtlamak vardır. Ben buna da tam olarak katılıyorum. Fakat amacı değişik olsa bile sonuçta/neticede/üründe Türk diline gelmiş geçmiş en yararlı şeylerden birini kazandırdığını düşünüyorum. Bir derlemedir fakat; son derece sistemli, tarafsız, doyucu bir derlemedir. Etimoloji sözlüğü böyle yapılır. Bu sözlüğü çok kullandım, amatör çalışmalarımda çok faydalandım, gerçekten bu böyle; değeri ölçülemez. Yalnız kelime varlığının değil, Türk kelime varlığının da ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Gözleriniz örtülü olmasaydı, belki Nişanyan'ın bu eserinden "ulusal gayelere" bile yönelik bir sürü veri çıktığını görebilirdiniz. Saldırışım gibi bir kelimeye (zaten kullanılmıyor) gerek olmayacak kadar Türkçe'nin (Türkçe kökeninin) zengin olduğunu görebilirdiniz.

-im eki, yanlış kullanılan bir ektir; nesne ya da tek seferlik fiil adı yapar. Genel fiil adı yapan ek aslında, öteki Türk dillerinde olduğu gibi -gan olmalıdır. Yahut şimdi kullandığımız -ma var (ama yetmiyor). Saldırışım diye bir kelime elbette olabilir, kurallara uygun, fakat anlamı dardır: mesela Boks'taki her bir "round"a; harpdeki her bir muharebeye "saldırışım" denirse doğru olabilir. Fakat, bu haliyle her insanın kulağına hoş gelen, bir oturmuşluk yok. Bin yıl kullanılsaydı bu kelime belki "saldırcım" haline gelirdi (kıvılcım gibi). Bak, senin de bu konuda az da olsa hak payın varmış.

tarihinde Temple Grandin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıkta dil genelinde ve Türkçe özelinde yapılan yorumlar incir çekirdeğini bile doldurmayacak türden zırvalamalar seviyesinde kalmış.

Nişanyan'ın tarafsız ve bilimsel tespitler yapmasını beklemek ise aptallıkların en büyüğü.

Ermeni ırkçısı, Atatürk düşmanı, psikopat, kapasitesiz ve güvenilmez bir yazar bozuntusu bu adam.

Karısının başına, özenle biriktirdiği bir kova dolusu dışkısını boca edebilecek kadar dengesiz ve ahlaksız biri.

Dil Devrimi ve Türkçeyi özgünleştirme çabaları ise binlerce yeni ve Türkçe uyumlu yeni kelimeyi dilimize kazandırmış, tarihe altın harflerle kazınmış üstün bilimsel çalışmalardır. Yukarıda Nişanyan yalancısının ustaca araya sokuverdiği gibi eski kelimelerin kullanılması üzerinde katı bir yasak uygulanmamıştır. Öyle olsaydı Türkçe sözlüklerin hiçbirinde biz Arapça-Farsça kökenli eski kelimeleri bulamazdık. Bunlar bir süre sonra kullanıcının tercihine bırakılmış ve olduğu gibi korunmuştur.

Yani yukarıdaki aptalın yutturmaya çalıştığı gibi Jakobence-Faşistçe bir dayatma vs yoktur. Dil zengileştirme ve ulusallaştırma çabalarını Faşist uygulamalar olarak adlandırmak da herhalde sadece Türk aydınımsılarında görülebilecek bir gerizekalılık ve bok atıcılık olmalıdır.

Zaten Türk aydını denen yaratık hemen her zaman gerçeği tersinden okur ve yazar; en yararlı işlere kara çalar; en doğru şeyi en kötü şeymiş gibi gösterir.

Her 8-10 yılda bir dünya görüşü değiştirir.

Marksistken muhafazakar olur.

Ulusalcıyken mandacı olur.

Sosyal demokratken dinci yalaması haline geliverir.

Öyle bir kıç yalamaya başlar ki yalayıp yuttuğu irin ve cerahat zamanla kendi bünyesiyle özdeşleşir.

İşte bu andan sonra aka kara, karaya ak demekten kendini alamaz; düpedüz yalancı olur çıkar.

Hiç utanmadan tarihi çarpıtır; yalanı gerçek, gerçeği yalan yapar.

Ben bu nedenle 12 Mart sonrası Türk yazarlarını hemen hemen hiç okumam.

Gazete, dergi vs köşelerinde gündem belirlemeye çalışan zübükleri okuyacağıma dışarı çıkar kendi gözlemlerimle anlamaya çalışırım olanı biteni.

Ben, bu yalancı, sahtekar zübüklere kıyasla mahalle bakkalından bile daha çok şey öğrenmişimdir.

Size de böyle yapmanızı, gözünüzden başka hiçbir şeye inanmamanızı şiddetle öneririm.

--------------------------------------------------- --------------------------------------------------

Saldırı, saldırgan, saldırma, saldırışım.

Etkileme, etkileşme, etkileşim

Bu kelimeler mi dandikmiş?

Kime ve neye göre dandik?

Tümü de mis gibi Türkçe ve ses uyumu açısından da mükemmel.

Dandik olan sizlersiniz.

Siz kafayı yemişsiniz.

İşte beyninizi Nişanyan gibi ahlaksızların tecavüzünden korumazsanız iyiyi kötüden ayıramayacak kadar sefilleşirsiniz.

O kelimelere değil zaten kabul görmeyen ve gerçekten dile hakaret kelimeler de var. Oturgaçlı Götürgeç gibi ( otomobil)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapca diye bir dil yoktur, o sadece uyduruk, sagdan soldan alinma bir dildir. Tarihte, 1400 sene oncesine kadar yada arkeolojik kazilarda hic bir sey bulamazsiniz Arapca hususunda- Gunumuz ve Muhammed donemi Arapca denilen dili daha cok Ibraniceden alintilar ile dolu ve Ibranicenin bir agzidir.

Bana yardim edin ve 1400 seneden daha eski bir Arapca kitap yada arkeolojik bir kalinti gosterin. Bugun dahi Islam ulkeleri toprakalrinda arkeolojik kazilara izin verilmiyor, nedeni ise basit.

Ben boyle dusunuyorum, ne dersiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ermeni ırkçısı, Atatürk düşmanı, psikopat, kapasitesiz ve güvenilmez bir yazar bozuntusu bu adam.

İşte beyninizi Nişanyan gibi ahlaksızların tecavüzünden korumazsanız iyiyi kötüden ayıramayacak kadar sefilleşirsiniz.

Atatürk düşmanıdır, evet. Psikopatlığına delil geitebilir misiniz? Kapasitesiz: eserleri ortada, adam yale mezunu. Sizin başarılarınız nedir? Güvenilmez: şahsen tanışıyor musunuz yahut eserlerinde araklama yahut çarpıtılmışkaynak gösterin.

Bir insanı düşmanınız dahi olsa ezbere karalamayın efendim.

edit: ermeni ırkçısı kalmış. yuh diyorum sadece

tarihinde Tesla tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk düşmanıdır, evet. Psikopatlığına delil geitebilir misiniz? Kapasitesiz: eserleri ortada, adam yale mezunu. Sizin başarılarınız nedir? Güvenilmez: şahsen tanışıyor musunuz yahut eserlerinde araklama yahut çarpıtılmışkaynak gösterin.

Bir insanı düşmanınız dahi olsa ezbere karalamayın efendim.

edit: ermeni ırkçısı kalmış. yuh diyorum sadece

Aslında Atatürk düşmanı olması onun hakkında doyurucu ve kesin kanı oluşturacak bir veridir benim için.

Yani ben "bu adam Atatürk düşmanıdır, ama ne de olsa insandır; hatta belki de derya gibi dolu bir kültür insanıdır; bir kitabını alıp okumalı" tarzında düşünmem.

Sanırım biraz sekter biriyim.

Hatta son dönemlerde faşistleşmiş olduğumu bile söyleyebilirim.

Örneğin ben: "Karısının başına, özenle biriktirdiği bir kova dolusu dışkısını boca edebilecek kadar dengesiz ve ahlaksız biri." olarak psikopatlığına açıklık getirmiş olduğum halde, sırf Yale mezunu biri tarafından ifa edilmiş olduğu için bu bok dökme eyleminin düzgün ve normal bir psikolojiye işaret edebileceği hala düşünemeyecek kadar faşist olabiliyorum.

Gerçekten de ne kadar faşistleşmişim yahu :))

Yuhhh bana be!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bu dilini milletini seven insanları hiç anlamıyorum. O dili konuşanların toplam nufusu 1 milyon etmiyor. Adamlar devlet kurma derdinde. Ya da devletleri var.. Bence dünyaya bir kaç tane dil yeter. Herkes onları öğrenip yaşasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapca diye bir dil yoktur, o sadece uyduruk, sagdan soldan alinma bir dildir. Tarihte, 1400 sene oncesine kadar yada arkeolojik kazilarda hic bir sey bulamazsiniz Arapca hususunda- Gunumuz ve Muhammed donemi Arapca denilen dili daha cok Ibraniceden alintilar ile dolu ve Ibranicenin bir agzidir.

Bana yardim edin ve 1400 seneden daha eski bir Arapca kitap yada arkeolojik bir kalinti gosterin. Bugun dahi Islam ulkeleri toprakalrinda arkeolojik kazilara izin verilmiyor, nedeni ise basit.

Ben boyle dusunuyorum, ne dersiniz?

kültür ve diller hakkında bir uzmanlik sahibi değilseniz lütfen böyle konuşmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...