Jump to content

Atatürk diyaneti neden kurdu?


Recommended Posts

Kafamı en çok kurcalayan sorulardan biri de bu. Atatürk gibi bir dahi nasıl olur da sülük gibi devletin parasını sömürmekten başka hiçbir şey yapmayan zarardan başka bir şey olmayan bir kurum kurar? Sizce Atatürk diyaneti kurmakla neyi amaçlamış olabilir? Diyanetin ülkeye ne gibi bir faydası olacağını umuyordu? Neden böyle saçma sapan bir şey yaptı bu adam?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din kurumlari olmadan din ogrenilmez anlasilamaz tamamen ogrenilsin hafizaya kaydedilsin diye kurdurmustur.

Dinin anlasilmasini o da cok istiyordu ama kotu yonde anlasildikca islam insanlarin soguyacagini dusunuyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk zeki bir adamdı. Gerçek islamı bildiği ve cumhuriyete uymayacağını gördüğü için ılımlı islam teorisini daha önceden düşünmüş olabilir. Gerçi Kuran'ı çevirttiği Elmalılı Hamdi Yazır'da pek ılımlı islam yanlısı değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din kontrol altında tutulmalıdır.

Diyanet'e karşı çıkanlar, şeriatçılar ve batı ajanlarıdır. Şeriatçılar dinin yönetimini cemaatlere bırakmak ister. Cemaatleri sivil toplum olarak adlandıran geri zekalılar da bu talebi destekliyor.

Cemaatlerin dini yönetmesi, toplumu da yönetmesi demektir. Örneğin şeriat mahkemeleri kurulacaktır. Osmanlı zamanındaki millet sistemini inceleyin. Millet cemaat anlamındadır. Her cemaatin kendi mahkemesi vardı. Diyanet ilga edilip din "sivilleşirse" şeriat mahkemelerini engelleyecek hukuki zemin ortadan kalkar.

Diyanet çok boyutlu bir konudur. Diyanet'in kaldırılmasını isteyen iyniyetli insanlar olduğunun farkındayım. Ama bu fikri yaygınlaştıran merkezler kesinlikle düşmanlık peşindedir. Konuyu etraflıca değerlendirin lütfen.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din kontrol altında tutulmalıdır.

Diyanet'e karşı çıkanlar, şeriatçılar ve batı ajanlarıdır. Şeriatçılar dinin yönetimini cemaatlere bırakmak ister. Cemaatleri sivil toplum olarak adlandıran geri zekalılar da bu talebi destekliyor.

Cemaatlerin dini yönetmesi, toplumu da yönetmesi demektir. Örneğin şeriat mahkemeleri kurulacaktır. Osmanlı zamanındaki millet sistemini inceleyin. Millet cemaat anlamındadır. Her cemaatin kendi mahkemesi vardı. Diyanet ilga edilip din "sivilleşirse" şeriat mahkemelerini engelleyecek hukuki zemin ortadan kalkar.

Diyanet çok boyutlu bir konudur. Diyanet'in kaldırılmasını isteyen iyniyetli insanlar olduğunun farkındayım. Ama bu fikri yaygınlaştıran merkezler kesinlikle düşmanlık peşindedir. Konuyu etraflıca değerlendirin lütfen.

Devletin parasını boş yere sömürdüğü ve insanları cahilleştirdiği de gerçek ama.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak devlet Diyaneti ne derece kontrol edebildi? Bu gün geldiğimiz nokta ortada Ehli Sünnet artık Devleti kontrol etmeğe başladı.Yarın İranda olduğu gibi Çember sakallı kafasında takke ile dolaşan subaylar paşalar görürsek hiç şaşmayalım.

E sen de bunları istemiyor musun zaten klasik Osmanlı hayranı sünni bir müslüman değil misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

E sen de bunları istemiyor musun zaten klasik Osmanlı hayranı sünni bir müslüman değil misin?

Hayır alakası yok. Nereden çıkardınki?Sunni Müslümanlığımı?Bunları istemiş olsaydım şayet o şekilde yazı yazmazdım.

tarihinde yeniçeri53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Devletin parasını boş yere sömürdüğü ve insanları cahilleştirdiği de gerçek ama.

Haklısınız. Ama kuruluş amacı farklıydı. Konu başlığı, Atatürk niçin diyaneti kurdu, şeklinde olduğu için mesajımı o şekilde yazdım.

Yurttaşlık devrimi aşındıkça birçok kurum gibi diyanet de yozlaşmıştır. Bugün diyanet giderek bir Şeyhülislamlık kurumu haline gelmiştir. Ileride hilafet makamı olarak hazırlandığına da şüphe yoktur.

Laiklik, yanlış şekilde din ve devlet işleri ayrılmasıdır diye ifade edilir. Yani, din devlete karışmayacak devlet de dine karışmayacak. Bu aptalca bir yorum. Din kendi haline bırakılırsa kesinlikle bir siyasi odak haline gelir ve geldi. Bir süre sonra siyasi iktidarı almak için girişimde bulunur. Laikliğin doğru tanımı, devletin hukuki kaynak ve dayanaklarının dinden arındırlması ve tehditlerin stabilize edilmesidir. Bunu gerçekleştirmek için devletin dini denetlemesi şarttır. Yılanın yanına oturup, ben sana karışmayacağım sen de bana karışma diyebilir misiniz?

Islam, aslında bir devlet ve toplum modelidir. Bu kadar güçlü olduğu bir ülkede, denetim altında tutulmazsa, kesinlikle saldırganlaşacaktır. Atatürk'ün kurduğu diyanet modeli, dini bireylerin vicdanı ile sınırlandırmayı amaçlamıştır. Batı ajanlarının propagandasına aldananlar, giderek yanılgılarını fark ediyor. Türkiye'nin normal bir ülke olmasının tek yolu dinin öyle ya da böyle dizginlenmesinden geçer. Türkiye gerçeklerinden uzak, çocukça yorumlara kanmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Kütahya Belediyesinden kadınlara itaat rehberi; Kadına itaat etmesini öğütleyen "Evlilik ve Aile Hayatı" isimli kitabın yazarı Hasan Çalışkan'ın Diyanet işlerinde din görevlisi olarak çalıştığı belirtiliyor. Kadını ikinci sınıf görerek aşağılayan, "Bu usullere uyulmazsa doğacak çocuk ahmak olur, Sevişirken konuşursan çocuğun kekeme olur, Akraba evliliğinde sakat doğumlar cinsel isteksizlik yüzünden, Kadın ev işinde ve kocasının hizmetini görmede maharetli olmalıdır, Çok eşlilik yararlıdır hatta huysuz karısı olan erkek kadını boşayıp başka bir erkeğe bela etmek yerine ikinci eşi alıp ilk eşin rekabet duygularını harekete geçirip onu dize getirse daha iyi olmaz mı" gibi erkeğin cinsel hayatı üzerine kurgulanmış kitabın yazarı Diyanet emekçisi islam alimi Hasan Çalışkan.

Atatürk'ün kurduğu Diyanet'te çalışan islam alimi Hasan Çalışkan'ın "Evlilik ve Aile Hayatı" isimli kitabından seçmeler;

- Kadının çalışması faydasızdır. Kadınların çalışması aile içi geçimsizliğin en büyük nedenidir.
- Kadının çalışması ailede krize neden olur. Kadın ev işinde ve kocasının hizmetini görmede maharetli olmalıdır.
- Çalışan her iki kadından biri tacize uğrar, çalışma hayatı kadının kocasına karşı olan cinsel görevini olumsuz etkiler.
- Çalışma hayatında kadın, işyerinde kocasından daha yakışıklı bir erkeği görürse gönlü ona kayabilir, evinde otursun.

 Kitabın arka kapağında yazılanlar: "Bu eserde, Kur’an ve Sünnet’ten yola çıkarak iyi bir ailenin tesisi ve sağlam temellere oturması için evlilik öncesi ve sonrası nelerin yapılması gerektiğine genişçe yer verilmiştir. Mesela eğitim, terbiye, evlilik, cinsel mutluluk, aile için hak ve sorumluluklar ele alınırken, aile içindeki geçimsizliğe sebebiyet verecek hususlara ve çözüm yollarına da değinilmiştir."

 Hasan Çalışkan’ın "Evlilik ve  Aile Hayatı" kitabının yanısıra, aile içi ilişkileri ele alan başka kitapları da mevcut.
Ailede Çocuk Terbiyesi,  Örtünme ve Çıplaklık, Müslüman Hanımlara Cep Namaz Hocası, Hanımlara İlmihal,
İslam’da Evlilik ve Aile Hayatı, Başarılı ve Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek" isimli diğer kitapların da islami bililerle kadınlar aşağılanıyor.  

tarihinde Engse Hohol tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İlerde...

Diyanetin başına (mesela sünni, alevi, yahudi, hristiyan) 4-5 kişi geçse....

Hem bütün Türkleri temsil etmiş olurlar, hem birbirlerini kontrol ederek "aşırıya" kaçmazlar...

Ve bir dine inanlar, bu diyanetten yararalananlar "cami/cemevi/diyanet vergisi" ile kendi dinlerini finanse etmeliler. 

 

Olabilir mi diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 minutes ago, albatillademir said:

Ne denirse densin, tek bir amacı vardır : ılımlı islam ve dini kontrol altında tutmak.

Bundan başka bir amacı mamacı görevi morevi yoktur arkadaşlar. 

Evet. Ben de onu söyledim zaten. Bir sakıncası mı var?

Ancak Ilımlı İslam terimi özel bir anlama gelir. Onu yanlış bir şekilde kullanmışsın. Ilımlı İslam, batıya uyumlu İslam, batı denetiminde olan İslam demektir.

Atatürk, devlet tarafından regüle edilen, akla uygun bir İslam'ın yerleşmesini arzu etmiştir. Bunda yanlış bir yön göremiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benden bir de şöyle bir geyik muhabetti. Dizilerdeki Doğululaşma da bir sorundur. Türkiye coğrafi olarak Batı'ya yakındır. Batılılara daha çok yaklaşmak istemememiz için de de bir sebep yoktur. Bugün bir kanalda bir hint dizisi, diğer bir kanalda da bir türk dizisi oynuyordu (kadın dizisi filan işte). Ben bu benzerliği artırmak istemenin de kasıtlı olduğunu düşünüyorum.

- Oysa bu da çok önemlidir. Arka sokaklar'ı yıllardır keyifle izlerim (son zamanlarda daha az izliyorum). Ama oradaki komiserlerin, bayan polislerin iyi giyimli, Türkçe'yi güzel konuşan, modern yapıya sahip insanlar olmaları filan çok önemlidir. Çoluk çocuk bunları izledikçe kendine model alır.

Yerine celebi giymiş heriflerin ve başörtülü kadınlarla dolu bir dizi koyarsan, bu sefer çoluk çocuk bunu "kimlik" olarak benimser.

Düşündükçe aynı sonuca varıyorum. Kendi İslam yorumlarını korumak ve güçlendirmek isteyen İran ve Sudi Arabistan gibi ülkeler bu Refah Partisi / AKP'li salaklara para yedirip sermaye edinmelerini filan sağlıyorlar. Tek amaçları da Bizdeki Laik/demokratik anlayışın kendilerine bulaşmasını engellemek. TR'deki Liberal/Sermaye kesimi bunun yerine parayı gördüğü için bunlar 15 sene tutunabildi. Şimdi de iş bence darbe noktasını çoktan geçti.

Okullarda filan başörtülü öğretmen bence olmaz. devlet kurumunda / mecliste / resmi yerlerde de olmaz.

Bir de ben "kurtlar vadisi" dizisini asla beğenmedim. Çünkü tip olarak, dizide böyle bir "tek adam" var. Ve Küçük Emrah'ın zengin olmuş hali gibi.

Yani ben bunların toynağını Zikim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...