Jump to content

Mülkiyet Üzerine


Recommended Posts

 

 

Bu kadar basit değil. Bir insanın elinde belli bir mantığın üzerinde servet birikince bu o insanın ihtiyaçlarını ve keyfini karşılamanın dışına çıkıyor, farklı bir durum oluşturuyor. Bir insanın çok fazla kaynağa el koyması mantıksızdır.

 

İnsanların sevdiği bir ürün üretip bunu satabilirsin. Ancak bu durum seni insanların kaderlerine hükmedecek bir noktaya getirmemeli.

 

Yine döndük dolaştık Bill Gates'e geldik. Bu adama bir aşk duyan insanlar var nedense.

 

Neyse. Bill Gates yazılım üreten bir şirketin sahibi. Ürettiği mal bilgisayarlarda kullanılıyor. Bu malın ne kadar kaliteli olduğu, malı nasıl sattığını falan bir tarafa bırakıyorum. Bir çeşit mal üretmiş bu adam ve acayip bir şekilde satmış. Elde ettiği gelirle çok değişik mal ve hizmete sahip olabilir. Ben bu durumun dengesiz ve adaletsiz olduğunu düşünüyorum. bu adamın ürettiği mal, ne kadar satılmış olursa olsun elde edebileceklerini karşılamıyor. Arada devasa bir fark var. Bir yazılım üretiyorsun ve bunun karşılığında ada, devasa uçak ve gemilere, otomobillere ve akla gelecek birçok şeye sahip olabiliyorsun. Bu mantıksız. 

 

İnsanlar olarak bir arada yaşıyoruz ve bir ekonomik ortam oluşturuyoruz. Bunun temeli, mal takasına ve bir süre sonra işbölümüne dayanır. Sen tavuk üretirsin ben buğday ekerim, bu iki ürün makul bir orantı ile birbiri ile takas edilir, ikimiz de sahip olmadığımız ihtiyaçlarımıza kavuşuruz. Bu değişim orantısında makul bir seviye olması gerekir. Aşırı servet birikimi bu orantıyı bozmuş durumda. 

 

Bill Gates ona ait olduğu söylenen serveti kesinlikle hak etmiyor. O servetin verdiği ona verdiği güç ise tamamen gayrimeşrudur. Topluma o kadar büyük bir hizmet vermedi. Daha doğrusu hiç kimse öyle bir gücü hak edecek kadar önemli birşey yapamaz. 

 

Bill Gates Windows'u üretmeseydi, bir başkası o işletim sistemini zaten yapacaktı. Nitekim Macintosh işletim sistemini taklit etti. Bunu herkes biliyor. E, peki ne oldu? Kurnaz olduğu için, ahlaksız olduğu için sahip olduğu gücü meşru mu kabul edelim? 

 

Olacak şey değil.

 

- Bu Biraz adaletsiz görünebilir. Ama o kadar karamsar olmamak gerek. En değerli şey, şu aşamada yeniliktir (İng. İnovation). ABD Sovyetleri bu şekilde solladı. Sovyetler bilgisayar çağına yetişemedi. Yoksa Rusya, örneğin uzay teknolojilerinde ABD ile başa baş gidiyordu, Hatta ABD'nin önündeydi. Kapitalizmin başarısını sağlayan şeyden söz ediyoruz. Bir de kaçınız OS2 Warp filan kullandınız? Herkes Windows kullanıyor. + MS DOS da Bill Gates'in işi. Edison'un elektriği bulması gibi bir şey.

 

/Ama şu var: "Bu serveti nasıl kullanıyorum?" diye sormak insanın kendi sorumluluğudur.

2) Trump: "Zenginlerden vergi toplamayak" diyor. Böyle bir şey olamaz. Para kimde daha çoksa vergi tabi ki ondan alınır.

Ve bir önce söylediğim şey de şöyle önemli: Sen mesela Cep telefonu alıyorsun. 1 hafta boyunca senden mutlusu yok (hele iyi biraz da bütçenin üzerinde bir şey almışsan) Peki 1 ay sonra o telefona ne oluyor? - O kadar da mutlu etmiyor.

Zengin gidiyor, bir daha alıyor. Her ay telefon değiştiren samsungun en yeni modelini çıkar çıkmaz adam bile var. 1 ay sonra değeri kalmıyor. Ev de öyle. Ferrari de öyle. Neticede mal hepsi. Eşya.

- O yüzden, bence, Bill Gates parasını hak etmiştir. Da birçok zengin gidip parayla Afrikalı çocuklara yardım ediyor. Virgin'in sahibi, ucuz Uzay seyahati icat etmeye çalışıyor. Yoksa Zenginlik fakirlikten beterdir. Bu, bir de vergilerini ödeyecekler mesela. Paralarını Karayıp adalarında filan saklamayacaklar. Adalet olacak. Mantık bu.

 

 

 

Skep, bu investor senin ekürin mi? Aynı anda daldınız piste. Şirket olarak mı çalışıyorsunuz?

 

- İnvestor'u eskiden Kenan Evren resmiyle gelen çocuk zannediyorum ama emin değilim.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 109
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

 

- Bu Biraz adaletsiz görünebilir. Ama o kadar karamsar olmamak gerek. En değerli şey, şu aşamada yeniliktir (İng. İnovation). ABD Sovyetleri bu şekilde solladı. Sovyetler bilgisayar çağına yetişemedi. Yoksa Rusya, örneğin uzay teknolojilerinde ABD ile başa baş gidiyordu, Hatta ABD'nin önündeydi. Kapitalizmin başarısını sağlayan şeyden söz ediyoruz. Bir de kaçınız OS2 Warp filan kullandınız? Herkes Windows kullanıyor. + MS DOS da Bill Gates'in işi. Edison'un elektriği bulması gibi bir şey.

 

/Ama şu var: "Bu serveti nasıl kullanıyorum?" diye sormak insanın kendi sorumluluğudur.

2) Trump: "Zenginlerden vergi toplamayak" diyor. Böyle bir şey olamaz. Para kimde daha çoksa vergi tabi ki ondan alınır.

Ve bir önce söylediğim şey de şöyle önemli: Sen mesela Cep telefonu alıyorsun. 1 hafta boyunca senden mutlusu yok (hele iyi biraz da bütçenin üzerinde bir şey almışsan) Peki 1 ay sonra o telefona ne oluyor? - O kadar da mutlu etmiyor.

Zengin gidiyor, bir daha alıyor. Her ay telefon değiştiren samsungun en yeni modelini çıkar çıkmaz adam bile var. 1 ay sonra değeri kalmıyor. Ev de öyle. Ferrari de öyle. Neticede mal hepsi. Eşya.

- O yüzden, bence, Bill Gates parasını hak etmiştir. Da birçok zengin gidip parayla Afrikalı çocuklara yardım ediyor. Virgin'in sahibi, ucuz Uzay seyahati icat etmeye çalışıyor. Yoksa Zenginlik fakirlikten beterdir. Bu, bir de vergilerini ödeyecekler mesela. Paralarını Karayıp adalarında filan saklamayacaklar. Adalet olacak. Mantık bu.

 

 

- İnvestor'u eskiden Kenan Evren resmiyle gelen çocuk zannediyorum ama emin değilim.

 

 

Turk Torunu'ndan mi bahsediyorsun? O aptal olmadigima emin olabilirsin.

 

Trump oyle mi demis? Bilmiyorum ama hakli olabilir. Zenginden vergi alip, orta sinif ve fakirler icin is alani actigin zaman, dolasimdaki para azalir, bu da devletin tekrar paraya ihtiyac duymasi demektir. Zenginlerin parasi dolasimda kaldigi icin, devlet, zenginleri destekler.

 

Tamam, ben de ekonomi ile evrim uzmani degilim. Ama, siz hic ekonomi bilmiyorsunuz ve insanin nasil bir canli oldugunu unutarak sistem elestirisi yapiyorsunuz. Bos bos konusuyorsunuz.

tarihinde investor tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Tesla dünyanın en zeki insanlarından kabul edilir ve bu insan fakir olarak öldü ve hayatı boyunca zengin olamadı şimdi Teslanın aptal olduğunumu ima ediyorsun?

Oyle mi gorundum? Yanlis yazmisim oyleyse.

 

Tesla bir bilim insani. Bilim ile ugrasmis. Para kazanmak icin ugrasmamis ki? Neden onu ornek veriyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Devletin babadan ogula gecmesine karsi olan zihniyet is kendi topragina geldiginde buna miras der. Iste mulkiyet budur.

Aslında burda mesele yönetimin babadan oğula geçmesimi yoksa toplumun belirli bir kesiminin kendi çıkarlarına yarayacak kişileri başa getirmesininmi daha iyi olduğu.

Konu şudur eğerki bağımsız yasalar varsa haklar gerekli adalet ile korunabiliyorsa o zaman yöneticiliğin babadan oğula geçmesi hiçbirşeyi değiştirmez çünki güçler ayrılığı ilkesi vardır ve devlet yöneticisi hata yaparsa bunu bedelini ödeyecektir. Böyle bir düzende zaten sistem otomatik yürüyecektir ve her kurum kendini denetleyecektir böyle oluncada yöneticilik babadan oğula geçse bile birşey farketmez.

Mülkiyet ise zaten devletlerin oluşum amaçlarından bir tanesidir. Dolayısıyla burda mesele insanların hertürlü mülkiyet hakkının korunması gerekliliğidir. Bu hak korunduktan sonra gerisi pek önemli değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Oyle mi gorundum? Yanlis yazmisim oyleyse.

 

Tesla bir bilim insani. Bilim ile ugrasmis. Para kazanmak icin ugrasmamis ki? Neden onu ornek veriyorsun?

Aslında şöyle söyleyim her ne kadar fikirlerin itici gelsede gözümün önüne bir profesörün odası geldi geçen yanına gitmiştim isim önemli değil duvarında eski bilim adamlarının resimleri  asılıydı ve ilginç olan neydi biliyomusun bu bilim insanları aynı zamanda çok zengin ve de toplumun elit, aristokrat kesimlerinden oluşmalarıydı hepsi zengin iş adamıydı. Bunu aslında sadece sana yazmadım bir parça kendimede yazdım çok itici bir fikir ve bu fikre karşılık Teslaya tutunma çabası içine girdim belkide :)

 

Fakat yinede şu var aslında bu mesajında farkında olmadan itirafta etmişsin para kazanmak için uğraşmamış. Bir yazılımcı girip oyun yazacağına o oyunu oynayarak zevk almayı tercih eder diğer ise oyun yazar ve zengin olur iki tarafıda aptallıkla suçlayamazsın. Kendi adıma söyleyim ticaret yaparak gecemi gündüzümü para kazanma arzusuyla geçiremem. Vergisiydi, çalışanıydı hayatımı paraya köle edemem zevklerim ve ihtiyaçlarım bellidir bunun ötesi lükstür.

 

Birde sana şöyle örnek veriyim bir arazim olsun istiyorum denize yakın sahilden toprağına birşeyler ekip dikebileceğim ve bu hayalime kavuştum desek işte sıkıntı burda başlıyor yeri değerli olursa devlet geliyor el koyuyor kamulaştırma adı atında ve tutup başka birilerine verip onlara otel yaptıracak yada madenleri işlettirecek koşullar sağlıyor.Yani kim ne bok yerse yesin kim zengin olursa olsun bu beni bağlamaz ama asla benim mülkiyet hakkıma girmemeli sıkıntı burda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, Liberte von Skepticus said:

Çok romantik cümleler bunlar ama ciddi bir karşı çıkış olmaktan uzak. 

 
Mülkiyet hakkı temeldir. "Özsahiplik ilkesi" sayesinde insan hak ve özgürlük sahibi olabilmektedir ve özsahiplik ilkesi insanın kendi kendisinin sahibi olduğunu söyler. Anlamsız cümleler kurmaya gedek yok, hak ve özgürlük sahibi okmayan kişi köledir ve kölede kendi kendinin sahibi değildir. 

 
Kaynaklar yeterlidir veya değildir. Bu önemli değil ki. Önemli olan 1) bu kaynaklarlı verimli kullanıp kaliteli bir üretim nasıl yapacağız 2) elde ettiğimiz birikimi nasıl dağıtacağız. Sosyalist venezuela dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip ama yönetim bu kaynakları verimli şekilde kullanma konusunda hiçbir fikre sahip değil ve halk fakir. Satıcıya ihtiyaç vardır ve kaynakların toplanıp üretim yapılması işini en az maliyetle kapatıp dolayısıyla işi en verimli yapan kişi kapitalisttir. 

 
Doğada para diye bir şey olmadığı için birisi ötekinin kafasına vurunca ağzında ki ekmeği kapar. Para dediğin şeyler 1) kaynakların barşçıl değişimini sağlar dolayısıyla vahşiliği ortadan kaldırır. 2) para piyasa mekanizmasında ki fiyatlar ile olabilecek en verimli üretim yolunu hesaplayıp tercih etmeyi sağlar (sosyalizmde piyasa mekanizması olmadığı için hesaplama problemi vardır ve sosyalist iktisatçılar piyasalı bir sosyalizm modeliyle işin içinden çıkmıştır). 3) Para kaynakların israfını önler zira kaynakları kullanmak için para harcanması gereklidir ve insanlar gerekmediği sürece para harcamaktan kaçınır. Örneğin iletişim beleş olsaydı hatlar genellikle meşgul olacaktı. Ulaşım beleş olsa gereksiz bir yığılma olacaktı. Enerji kullanımı beleş olsa israfın dibine vuracağımızdan emin olabilirsin. Ayrıca 4) para bireye tüketim özgürlüğü sağlar. İlk başta "tüketim özgürlüğü" önemsiz bir kelimeymiş gibi gözüksede aslında önemlidir. Çok basit bir soru: senin ihtiyaç ve isteklerini en iyi senmi bilirsin yoksa başkasımı? "Tabii ki de ben" diyeceğine göre para şarttır zira para sana neyi tüketip neyi tüketmeyeceğin hakkında seçim hakkı sunar. Bu seçim hakkıyla tüketiciler talep ettiği şeyi satın alarak taleplerini karşılayan şirketleri "ödüllendirir" talebini karşılamayanları ise mallarını satın almayarak "cezalandırır". 

 
Mülkiyet kurumu piyasa mekanizmasıyla birlikte varolunca meritokratik bir toplum kurulur. Zira toplumun en üstünde en çok talebi karşılayanlar en dibinde ise en az ve hiç karşılamayanlar yer alır. Piyasa mekanizması esasen tüketicinin üreticiyi kendinde bağımlı kılıp güttüğü bir ödül-ceza sistemidir. 

 
Mülkiyet bir haktır ve gaspla alakası yoktur. Mülkiyet düşmanlarının kavramların anlamlarının içine ettiğini farkettim. Mülkiyet kurumu kimin neyi nasıl kullanacağını belirleyerek yağmanın, soygunculuğun ve gaspın olmadığı bir düzen kurar. 

 
Mülkiyet kurumu olmasa üretimin konusu olan kaynakları kim yönetecek? Allahmı? Küçük topluluklarda kaynak yönetimi önemli değildir ama insanların milyonlarca, milyarlarca ferdi olan topluluklarda yaşadığını göz önüne alınırsa kaynakların yönetimini yapacak kişilere ihtiyaç duyulur. Devlet adamları bu konuda başarısız çünkü kullanılan kaynaklar onlara ait değil. Devlet adamlarının duyarsızlığını ve israfçılığını şöyle izah edeyim: ırakta atılan her bir bombanın parası halkın cebinden değilde bushun cebinden çıksaydı yinede böyle bir savaş olurmuydu? Cevap: tabii ki hayır. Devlet adamları halkın kaynaklarını halk adına yönetir ama sonuç olarak duyarsız, hiçbir işe yaramayacak işler ortaya çıkartır, bir devlet adamı masraftan kaçınmayarak kaynak israf eder. Kapitalistler ise üretime konu olan kaynakların her birine para saydığı için olabilecek en az kaynakla en çok işi yapmanın yollarını arar yani verimliliği sağlar. Ayrıca piyasa mekanizmasında tüketicilerin talebini karşılayacak mallar olmaksızın kâr elde edemezsin. Bundan ötürü kapitalist elinde ki kaynakları talebi karşılamaya yönelik kullanacaktır. Buda kaynakların doğru kullanıldığı manasına gelir. Ayrıca tüketici kaliteli olan ürünü tercih ederken kalitesiz olanı pekte tercih etmediği için kapitalist kaynaklarını olabilecek en iyi sonucu elde etmek için kullanacaktır. 

 
Kapitalistleri babasının hayrına desteklemiyorum. Piyasa mekanizması bireysel çıkarı kolektif faydaya çevirmenin yegane yolu ve bu yolun ana aktörü ise kapitalistler. Doğada ki neredeyse hiçbir işe yaramayacak kaynakları çekip çıkarıp insanların işine yarayacak şeyler ortaya koyuyorlar. Simyacı misali, adi metalden altın elde ediyorlar. Bu işi kapitalistlerden daha iyi yapan olmadığı için kapitalizm dünyada ki en çok refah üretmiş ve bu dağıtmış sistemdir. Eğer ki küçük bir toplulukta veya mağarada yaşıyorsan bu anlattıklarım senin için pekte önemli değil. Ancak büyük ölçekli bir topluluğun işleyişini sağlayan temel öğe mülkiyet kurumudur, duygusal sloganlara gerek yok. 

 

On Thursday, July 06, 2017 at 01:29, investor said:

Peki ne oneriyorsun? Senin onerdigin sistem ile dunya gelisebilir mi?

 

10 hours ago, Türk Ateist said:

 

Paranın ve satıcının olmaması için avcı toplayıcı olmamız lazım. Başka yol yok. Buna, yani on bin yıl öncesine mi dönelim sence? Ayrıca doğada domates diye bir şey de yoktu. Başka milyon çeşit sebze meyve de. 

Para olmadan ihtiyacın olan ürüne nasıl ulaşacaksın? Ne tür bir değiş tokuş sistemiyle? Bu soru önemli.

 

 

Mülkiyeti oluşturan kapitalizm değil, avcı toplayıcılıktan sonra yaptığımız tarım devrimidir, diğer adıyla neolitik devrim. Mülkiyet gayet de haktır, mevcut sistemler içinde insanın doğasına en uygun ekonomik sistemse bildiğin kapitalizmdir. Kapitalizm deyince yalnızca sömürü, adaletsizlik vb kötü kavramlar akla gelir, ben de herkes kadar biliyorum bu kadarını ama yapacak bir şey yok. Doğada para diye bir şey yok diyorsun ya, doğada domates de yok mesela. Eşitlik de. Doğayı işimize geldiği okursak çuvallarız.

 

Bir de kaynaklar insan için yeterli, paraya ve doğal olarak satıcıya ihtiyaç yok, zaten doğada para diye bir şey de yok demişsin.

Bütün bunlardan sonra en uygunu avcı toplayıcılık demek en mantıklısı ve akıllıcası. Başka bir alternatif yok gibi görünüyor.

Avcı toplayıcılar en fazla 30-50 kişilik gruplar halinde yaşıyordu. Örgütlenmeleri bu biçimdeydi. Bu durumda biyolojik taşıma kapasitesi dediğimiz en önemli faktör çok sorun değil gibi görünebilir ki sorun olduğu için mülkiyet edinmeyi de getiren tarım devrimi oldu, şimdi bu sorunu nasıl hallederiz sence?

 

İnsanın ilkel halleri, yaşam biçimi, içlerinde bazı antropologlar da bulunmak üzere birtakım insanlara eşitlkçi, paylaşım ve sevginin olduğu romantik bir dönem gibi görünür. İnanılmaz sert ve acımasız koşullardır oysa onlar. Yani doğamıza dönelim, kaynaklar yeter, doğada para mı vardı deyince yeni ve pratik bir çözüm önerisi bulmaya yönelik bir adım atmış olmuyoruz. Sadece doğayı yanlış okumuş romantikler oluyoruz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakiniz devlet=kapitalizm olarak goruyorsunuz. Ve bu sayede para ve kapitalizmin; isleyebilmesi icin mulkiyet ve satici kavramlarini kutsuyorsunuz. Oysaki devlet birligi ile son uc asirlik kapital kavramlari ayni seyler degildir.

 

Yine bir baska hata ise tarihsel sureci gelisim olarak gormektir. Tarihin ve zamanin ilerleyisi bir gelisme degildir. Felsefe burda bize ahlak veya sevgi gibi insani degerleri anlatir. Pentium 1 den pentium 5 gecen bir bilgisayar hizlanir ama daha cok ahlakli olmaz. Bir devletin ekonomik sisteminin borsasinin bankasinin ve milyonlarca insanin buna entegrasyonu bir gelisim degildir.

 

Oncelikle devlet; insanligin dogadan korunmak icin bir araya geldigi bir duzendir. Devletin varlik amaci yemek korunma vb temel ihtiyaclarin giderilmesi birligi degildir. Doga kosulunda her insan yok olur. Yemek ve korunma ihtiyacida dogadan kaynaklanir.

 

Bu sebeple devletin amaci maslow hiyerarsisinin kendini tamamlama noktasina kadar olan kismini "hak" olarak bireye saglamaktir. Yemek barinmak korunmak vb. Insanlar icin bunlar saglandiginda ancak zeka veya bu sahis suna buna degerdir diyebilirsiniz. Ancak bu noktadan sonra estetik ahlak akil gibi spesifik insani ayrima gecebilirsiniz.

 

Her insana bir ferrari. Yada ferrarisini satan bilge. Hic dusunmuyormusunuz? Ferrari diye bir araca neden ihtiyac var. Otoyolda 500 km hizin deneyini mi yapiyoruz. Yoksa bir insani cok kazandi diye pamuklara sarmamizin manasini bana anlatabilirmisiniz?

 

Bir ulkede ortalama bir otomobil 50 bin tl olsun. 20 milyon aile oldugunu var sayin. Ideal olan her ailenin bir otomobili olmasi degilmidir? Gercektende kazanimi dagitirsaniz bunun her aileye bir otomobil dustugunu goreceksiniz. Ancak avm-bankakredisi-isyeri arasinda sikilen bir halk ugradigi tecavuzun icinde adeta ask ile saticilara hayrandir. Bunu ilk okul cocuguna anlatsak anlarda; yok uretim araclariymis yok halkin refahiymis yok mulkiyet soyle yaparmis yok para ile adaletli olunurmus... kime hangi masali anlatuyorsunuz bilmiyorum ama bu esasen iktisat kitabinin birinci kabusu olsa gerek. Elm sokagi gibi. Hic degilse fredi ruyada olduruyor. Bu iktisat canli canli goturuyor.

 

Hem insan zekasina gore gelir olsun kapital zeki insanlara firsat sunar deniyor. Hemde is adaminin mirasina cocugu gerizekalida olsa hakkidir diyorsunuz. Bu nasil bir celiski.

 

Mulkiyetin insanliktan caldigi ve insanliga verdigi arasinda bir kiyas yapilamaz. Cunku insanliga hicbir zaman bir sey veremez. surekli calar. Ne demis sair hava bedava su bedava peynir ekmek degil ama aci su bedava. Soylermisiniz dunyanin yuzde kaci su yuzde kaci toprak. Neden su ve hava her seyden fazla iken onu parselliyorsunuz da havayi yada denizleri parsellemiyorsunuz. Hayir! Toprak da hava gibi her insanin ortak malidir. Insan bencildir. Oysaki erdem bilgi ile olusur. Bilgi sahibi insan bencilliklerinden arinir.

 

Para konusunda ne olabilir? Simdi devleterin bu gune kadar hic vergi almadigini dusunun. Boyle bir durum icinde devlet her insandan bir karsilik alacak deseydik; bu nasil olabilir? Boyle sey olmaz. Ilkellik bu denirdi. Ama goruldugu uzere devlet her insandan dolayli dolaysiz vergi alabiliyor. Demek ki insanlik isterse para denilen sistemi de mulkiyet sacmaligini da ortadan kaldiracak zekaya sahiptir.

 

Para olmasa ne olur? Para olamasa yerine bir sey olmak zorunda degil. Sorun burada bunu anlayamiyorsunuz. Cunku o kadar komplekslestirilmiski olmadan yada yerine bir sey olmadan kaos yada ilkellesilecegini dusunuyorsunuz. Yuz elmaniz oldugunu dusunun. Oysaki Halkin yuzde 1 ini zengin eden eden yani elmalarin 90 tanesini alan. yuzde 99 unu kolelestiren yani elmalarin 1 tanesini alan bu sistem icinde: hicmi kaynaklar her kese yetiyor anlasilmiyor. Bunu ilk okul cocuguna sorsak elmalari dagitiriz derdi. Ozetle paraya ihtiyac olmadigi gibi bir seyleri "satmayada" ihtiyac yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ek

 

Insanin kendine sahip olmasi. Kolelik ve mulkiyet. Bunlar anlamlari belli seylerdir. Burada algi bozukluguna gerek yok. Otenaziye kadar gideriz.

 

Insan benligi ben kendime sahibim. Dusunuyorum oyle ise varim. Vb.

 

Arkadaslar kapital oyle bir canavardir ki; her seye bir karsilik bulur. Hatta mulkuyeti tanimlarken kendinin bile bir ederi ve bir karsiligi olmalidir. Buradaki ince nokta kendine sahip cik. Bu isin aldatma kismi. Kendinizi kendiniz ile aldatmayin.

 

Eger bir cocuk. Oyuncaginin kendine ait oldugunu hissetmiyorsa; Onu arkadaslari ile paylasmaz. Hemen aglar veya arkadasina saldirir. Kendinin oldugunu biliyorsa paylasir ve arkadaslari ile oynar. 

 

Iste mulkiyet size bir karsilik bicer; kendiniz veya mallariniz gercekten sizin degil diye icinize isletir. Bunu garantilemek icin tapunuz paraniz arabaniz eviniz iyi maasli isiniz olmasini bir mankurt gibi insan onurunuzdan cikarsiniz. Iste oynayamamanin paylasamamanin nedeni budur. Mutsuzluklarin saldirganlillarin sebebi budur.

 

Dunya uzerinde mulkiyet kavrami olmadiginda hapisanelerede ihtiyac kalmayacaktir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Para olmasa ne olur? Para olamasa yerine bir sey olmak zorunda degil. Sorun burada bunu anlayamiyorsunuz. Cunku o kadar komplekslestirilmiski olmadan yada yerine bir sey olmadan kaos yada ilkellesilecegini dusunuyorsunuz. Yuz elmaniz oldugunu dusunun. Oysaki Halkin yuzde 1 ini zengin eden eden yani elmalarin 90 tanesini alan. yuzde 99 unu kolelestiren yani elmalarin 1 tanesini alan bu sistem icinde: hicmi kaynaklar her kese yetiyor anlasilmiyor. Bunu ilk okul cocuguna sorsak elmalari dagitiriz derdi. Ozetle paraya ihtiyac olmadigi gibi bir seyleri "satmayada" ihtiyac yoktur.

 

Çok ciddi düşünce ve bilgi eksikliği var burada. Parasız olmaz. Ürün çeşitliliği arttıkça onu nasıl paylaşacak, dağıtacak veya değiş tokuşa sokacağız?

Bu konuda yazılmış nefis bir ileti vardı forumda, direkt onu kopyalayayım.

 

"Para olmayan ekonomide N tane mal varsa N*(n-1) / 2 tane işlem yapmak zorunda kalabilirsin ki istediğin, ihtiyacın olan ürüne ulaşabilesin.

Senin elinde patates var ve karpuz istiyorsun, bulman gereken kişi patates ihtiyacında olan karpuz sahibi bir insan,

Senin elinde patates var ve ve karpuz istiyorsun, ancak karpuz takas eden adam çilek istiyor, sen gidip patatese ihtiyaç duyan çilek sahibi birini bulacaksın ve onunla takasını yapıp çileği karpuz takas eden adama verip karpuzu alacaksın.

Senin elinde patates var ve karpuz istiyorsun, ancak karpuz takas eden adam çilek istiyor, karpuz satanın istediği çileği takas edecek adam ise karşılığında kiraz istiyor. Sen patates isteyen kiraz sahibi kişiyi bulup patatesi verip kirazı alacaksın, kirazı çilek sahibi kişiye verip çileği alacaksın. Çileği karpuz sahibine götürüp teslim edecek ve karpuzunu alacaksın..

Senin elindeki patatesiii var yaa..

Neymiş! Mallar çoğaldıkça ihityaç sahipleri arasındaki dağılımı yapabilmek zorlaşıyormuş. Sadece avcılık toplayıcılıkla yaşama devam etsek sorun olmazdı...

Paranın ana işlevlerinden biridir bu, bunun için var. İnsanlık aptal değil."

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dun gece haberlerde Tarkan'in 20 gun icin, milyonlar aldigini soyluyorlardi. Dusun, adam 1 ay konser veriyor ve milyonlar aliyor. O parayi bankaya koysa, faizi ile omrunun sonuna kadar cok rahat yasayabilir. Ayrica, yaptigi tek sey, sarki soylemek. Hicbir yarari yok aslinda. Tamam, egleniyoruz, eglenmeye de ihtiyacimiz var, ama cok daha yararli isler yapan kisiler 1 milyon lira bile kazanmiyor.

 

Biz bunlari bilmiyor muyuz saniyorsunuz? En mantikli sistemi bulmaya calisiyoruz, kapitalizm cok iyi demiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@Rhodium 

Ya tamamda kardeşim hala daha aynı şeyi söyleyip duruyorsun. Ben bir insan topluluğunun parasız, mülkiyetsiz vs. varolmayacağını iddia etmedim ki? Küçük bir toplulukta olabilir. Ama kafanı çevirip dünyaya baktığında milyarlarca insandan oluşan bir nüfusa sahip insan türüyle karşılaşırsın. Bu türün zenginlik üretmesi ve bu zenginliği olabilecek en iyi yolla dağıtması gereklidir. 

 
Bunu kapitalizm sağlıyor. Peki nasıl sağlıyor? Piyasa mekanizması ile. Piyasa mekanizması mülkiyet kurumu sayesinde talebi karşılayan kişileri ödüllendirir ve karşılamakta başarısız olan kişileri zarar ettirerek cezalandırır. Buda bireylerin insanlığın ihtiyaç ve isteklerini tespit edip onları tatmin etmesi için bir teşviğin olduğu manasına gelir. Paranın ve mülkiyet kurumunun olmadığı bir dünyada insanları neyle teşvik edeceksin? Patates? Cennet? 

 
Ekonomik eşitsizlik iki durumda meşrudur. 1) Eşitsizlikte üst olan aşağı olana fayda sağlıyor ise ve 2) Eşitsizlik zorbalık yoluyla varlığını sürdürmüyor ise. Kapitalist sistemde üst olan aşağı olana fayda sağlar daha doğrusu sağlamak zorundadır çünkü üst olanın aşağı olandan daha fazla birikime sahip olması ve bu birikimi sürdürmesini sağlayan şey zaten kaynaklarını öteki insanların talebini karşılamak için kullanmak zorunda olmasıdır. Feodalizmde bir soylu kaynaklarını kendinden aşağı olanların ihtiyaç ve isteklerini karşılamak için kullanmak zorunda değildi ama feodalizmde bir kapitalistin böyle bir zorunluluğu var. Ayrıca piyasa mekanizmasında insanlar kendi ihtiyaç ve isteklerini karşılayan ürünleri satın aldığı ve bu ürünlerin kârlarıda kapitalistin elinde biriktiği için eşitsizlik zorbalık üzerine değil gönüllülük üzerine temellidir. 

 
Aslında para, mülkiyet kurumu ve piyasa mekanizmasının olayı teşvik meselesinden daha da derinde yatıyor. Bunların asıl olayı kıt kaynakların yönetimini en iyi şekilde yapılmasını sağlayan fiyat mekanizmasıdır. Örneğin sen bir ev inşa edeceksin. Ama bu evi inşa etmek konusunda karşına iki yol çıkıyor. Hangi yolu kullanıpta evi inşa edersen daha az maliyetle işi kapatıp kaynaklarını en iyi kullanırsın bunu nereden bilirsin? Fiyatlar sayesinde. Fiyatlar bize piyasada ki herşeyin bilgisini verir ve asıl olayı sürekli bir şekilde güncellenmesidir. Dolayısıyla A metodu beş birimlik fiyata sahipse ve B metodu on birimlik fiyata sahipse sen A yolunu tercih ederek daha az kaynak kullanarak işini halletmiş olursun ki buda piyasa mekanizmasınca mülkiyet kurumu sayesinde belirlenen fiyatların kaynakların nasıl kullanılırsa daha verimli olacağını hesaplayabilmene imkan tanır ve bu şekilde sen kaynakları israf etmekten kurtulursun. Bunu sadece sen değil piyasa mekanizmasına dahil tüm aktörler yapar dolayısıyla genelde koskoca toplum kaynaklarını en az kullanarak en iyi sonucu elde eder. 

 
Peki mülkiyet kurumu, piyasa mekanizması vs. nin olmadığı bir toplumda ne olur? Yukarıda bahsettiğim gibi üretimin maliyetini hesaplamanın bir yolu kalmayacağı için kaynak israfı gerçekleşecektir. Sosyalist deneyimler buna en büyük örnek. Ekonominin amacı zaten kıt kaynaklarla insanların ihtiyaç ve isteklerini olabilecek en iyi şekilde karşılamakken ve kapitalizm bu işi başarabilme konusunda alternatiflerine karşı üstünlüğünü kanıtlamışken anti-kapitalistliğin ne anlamı var?

 
Neden mülkiyet kurumu olmayınca insanların anti-sosyal davranışları birden bire ortadan kalkacakmı ki hapisanelere ihtiyaç kalmayacak? Saçmalıyorsunuz. Dünya iyinin ve kötünün savaştığı bir savaş meydanı değildir çünkü iyi veya kötü yoktur, bunu insan zihni uydurur. Sizde mülkiyet kurumunu kendi kafanızda şeytanlaştırmışsınız ve aklınıza ne kadar olumsuz şey geliyorsa mülkiyet etiketi altında topluyorsunuz. Saçmalık bu. 

 
Doğrudan veya dolaylı olarak venus project, zeitgeist gibi saçmalıklar kafanızı karıştırmış belli ki. Panzehir olarak herhangi bir iktisat kitabını okuyabilirsiniz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Evet, zekanin cok onemi yok. Biraz akilli olmak gerekiyor sadece. Onemli olan, cok calismak ve disiplinli olmak. Boyle degilseniz, fakir kalirsiniz tabi. Daha sonra da kapitalizmi elestirir durursunuz.

Ayda 1500 lira alan bir kişinin iş kurabileceğini düşünüyor musun?

İnsanlar çalışmaktan etrafa bakamıyorlar. "Akıllı" olup zengin olacak kaç kişi çıkabilir böyle bir toplumdan?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Turk Ateist,

 

Sence kapitalizm cokebilir mi? Kesinlikle cokmez mi diyorsun? Ileride, kimsenin onceden ne kadar evi, parasi olduguna bakilmaksizin, yeni bir sistem kurulur mu?

 

Bu mumkun degil galiba, degil mi?

 

Kesinlikle çökmez diyemem ama biraz şekil değiştirir. Ekonomi sosyal politikalarla da direkt ilişkili olduğu için dünyanın gittiği yere bakınca kısa vadede daha da vahşileşecek gibi. Bizim istediğimizse kapitalizmin sosyal devlet, sosyal haklar gibi değerleri mutlaka temel alması, kontrol edilmesi. Liberal ekonomi taraftarlarıysa "laisseiz faire, laissez passer"ci. Devlet kontrol ettiğinde her şeyin daha da kötü olacağına inanıyor ve vahşi kapitalizmi destekliyorlar. Bu bana hep "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" safsatası gibi bir şey olarak görünmüştür hep.

Kısaca, sosyal devlet iyidir, yoksulu gözetmek ve kollamak zorundadır ki zenginin kölesi olmasın. Bizim ülkede şu anda herkes köle, beyaz yakalılar da dahil olmak üzere hemen herkes mobbing'e maruz kalıyor, hiç kimse kendini güvende hissetmiyor. Düşünsene, defansif tıp bir şey gelişti ülkede. Tarih kitaplarının klişesi olan "Halk ağır vergiler altında eziliyordu" cümlesi çok keskin ve acımasız biçimde tekrar ediyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...