Jump to content

Tanrının Varlığı


Recommended Posts

Herkese merhabalar. Size yaratılış hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

Yaratmak dediğimiz şey daha önceden var olmayan yeni bir şeyin ortaya konmasıdır. Ben bildiğimiz bilmediğimiz her şeyi yaratan bir yaratıcı olduğu görüşündeyim. Bunun sebebi: herhangi bir varlığın kendinden üstün bir varlık oluşturamayacağı gerçeğidir. Örneğin bir çiçeği düşünürsek; görme, duyma, tatma, koklama veya dokunmayla hissetme gibi yetileri yoktur. Dolayısıyla bir çiçekten görebilen, duyabilen, koklayabilen, tadabilen, hissedebilen herhangi bir şeyin oluşmasını bekleyemezsiniz. Zaten akıl sahibi olmayan çiçeğin sahip olmadığı bu özellikleri bilmesi veyahut da hayal etmesi mümkün değildir. Baktığımız zaman; düşünme yeteneği olmayan, iradesi olmayan, hissedemeyen, duyguları olmayan, herhangi bir şeyi algılayamayan atomlar bu gibi kendilerinin sahip olmadığı özellikleri olan herhangi bir varlık meydana getiremezler. 10 tane Hidrojen atomunu bir araya getirdiğinizde elinizdeki 10 tane Hidrojen atomudur. Atomları ne şekilde kombine ederseniz edin, ne tür tepkimelere soksanız da sokun aniden elinizdeki şeyin düşünme yeteneğine, duygulara, ve algılama yeteneğine sahip bir varlığa dönüşmesini bekleyemezsiniz. Değişen sadece atomların sayıları ve düzenleri olacaktır. İşte bu yüzden; görebilen, düşünebilen, duyabilen bir canlının var olabilmesi için, O'ndan daha üstün, bu özelliklerin hepsine ve daha fazlasına sahip bir varlık gerekir. Varlığını gözlemlediğimiz ve bildiğimiz şeylere bakalım. Yaşam ve ölüm: Yaşayan ve ölebilen varlıkların olabilmesi için, yaşam ve ölümden daha üstün bir varlık gereklidir. Uzay: Bizlerin içinde bulunduğu mekânı var edebilmek için mekândan daha üstün bir varlık gerekir. Zaman: Zaman hepimiz için işliyor ve bizi etkiliyor. Zamanın var olabilmesi için zamandan üstün bir varlığa ihtiyaç var. Bilgi: İçinde bulunduğumuz bu zamanda ve mekânda keşfettiğimiz ya da keşfetmediğimiz sayamayacağımız kadar bilgi var. Bu bilgilerin varlığı için bu evrendeki her şeyden daha fazlasını bilen bir varlığa ihtiyaç var. İşte bütün bu özelliklere sahip, her şeyden yüce, her şeyden büyük bir yaratıcı var. O da el-ilah olan, yani yaratan olan Allah oluyor. Bahsettiğim özellikler Allah'ın sahip olduğu özellikler. Zamandan ve mekândan münezzeh olması(zamanın ve mekânın dışında), sınırsız ilme (bilgiye) sahip olması gibi. 

Buradan anlayacağınız üzere bizleri var eden, evrenin içindeki bir şey olamaz. Dolayısıyla Dünya üzerindeki teknoloji nereye ulaşırsa ulaşsın, Dünya üzerinde üretilmiş herhangi bir şey ile yaratıcıya ulaşılamaz. Yani yaratıcının varlığı herhangi bir cihazla kanıtlanamaz. Dolayısıyla bizler göremediğimiz ama az önce verdiğim sebeplerden ötürü varlığını bildiğimiz bir yaratıcıya inanmak zorundayız.

Hiç bir varlık kendinden üstün bir varlık meydana getiremez. 

Bu bilgiyi kullanarak Darwin'in evrim teorisinin de doğru olmadığını gösterebiliriz. Evrimleşerek gelişen canlıların çeşitli hareket kabiliyetlerinin gelişmesi, vücut yapılarının değişmesinin yanı sıra, bir anda daha önceden hiç sahip olmadıkları şekilde akıl sahibi olmaları, irade sahibi olmaları, duygu sahibi olmaları beklenemez.

Bunlar benim düşüncelerim. Lütfen yazdıklarımı tüm yönleriyle eleştirin hatalarımı görmek doğrularımı bilmek beni çok mutlu eder. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 440
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

   Mevcut onur malesef oturduğun yerden sadece düşünmekle birşeyler ıspatlayamazsın.Yabana attığın teoriler üzerine onlarca makale yazılmış durumda.Ayrıca forumu da incelersen birçok konu hakkında yapılmış tartışmalara ulaşabilirsin.

17 dakika önce, MevcutOnur yazdı:

Uzay: Bizlerin içinde bulunduğu mekânı var edebilmek için mekândan daha üstün bir varlık gerekir. Zaman: Zaman hepimiz için işliyor ve bizi etkiliyor. Zamanın var olabilmesi için zamandan üstün bir varlığa ihtiyaç var. Bilgi: İçinde bulunduğumuz bu zamanda ve mekânda keşfettiğimiz ya da keşfetmediğimiz sayamayacağımız kadar bilgi var. Bu bilgilerin varlığı için bu evrendeki her şeyden daha fazlasını bilen bir varlığa ihtiyaç var. İşte bütün bu özelliklere sahip, her şeyden yüce, her şeyden büyük bir yaratıcı var. O da el-ilah olan, yani yaratan olan Allah oluyor. Bahsettiğim özellikler Allah'ın sahip olduğu özellikler. Zamandan ve mekândan münezzeh olması(zamanın ve mekânın dışında), sınırsız ilme (bilgiye) sahip olması gibi. 

  Buraya bir ekleme yapalım.

Tanrı:Tanrının varolabilmesi için tanrıdan daha üstün bir varlığın olması gerekir.

   Bu böyle sonsuza kadar gider.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özet: Salak atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirebiliyor?

 

Kusura bakma ama bu sorunun turşusunu kursanız iyi iş yaparsanız milyon defa soruldu.

 

Yazıyı okumanıza dahi gerek yok ,hep tekrar .İlla okumak istiyorsanız aşağı yukarı şu yazıyor: Salak atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, gerizekalı atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, beyinsiz atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, Allah'ın belası atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, lümpen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, faşist atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, sünni atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, beyin yamyamı atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, dötü kurtlu atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, 15 Temmuz Şehitleri atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, dik durup eğilmeyen bu milletin onlarla olduğu atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, evvela tasarım delili atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, deve sidiği atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, ayetler var ayetler atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, what is the penalty of apostasy atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, sen ne güzel bir detaysın  denilen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, merhaba ben edip atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir,  olan olmuş bi kere sen olsan bari atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, bu dine girerken aşağısı çıkarken yukarısı kesilen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir?

tarihinde Desert Wind tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Desert Wind yazdı:

Özet: Salak atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirebiliyor?

 

Kusura bakma ama bu sorunun turşusunu kursanız iyi iş yaparsanız milyon defa soruldu.

 

Yazıyı okumanıza dahi gerek yok ,hep tekrar .İlla okumak istiyorsanız aşağı yukarı şu yazıyor: Salak atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, gerizekalı atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, beyinsiz atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, Allah'ın belası atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, lümpen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, faşist atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, sünni atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, beyin yamyamı atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, dötü kurtlu atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, 15 Temmuz Şehitleri atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, dik durup eğilmeyen bu milletin onlarla olduğu atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, evvela tasarım delili atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, deve sidiği atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, ayetler var ayetler atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, what is the penalty of apostasy atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, sen ne güzel bir detaysın  denilen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, merhaba ben edip atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir,  olan olmuş bi kere sen olsan bari atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir, bu dine girerken aşağısı çıkarken yukarısı kesilen atomlar nasıl akıllı varlıklar meydana getirir?

 

Konuyu oralara nasıl getirdin anlamadım... Ama ille de özet bir örnek istiyorsan şunu vereyim: Boyutu olmayan (uzunluğu genişliği derinliği vs.) noktalar bir araya gelerek nasıl 3 boyutlu (uzunluğu genişliği derinliği) olan cisimleri meydana getiriyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, MevcutOnur yazdı:

 

Konuyu oralara nasıl getirdin anlamadım... Ama ille de özet bir örnek istiyorsan şunu vereyim: Boyutu olmayan (uzunluğu genişliği derinliği vs.) noktalar bir araya gelerek nasıl 3 boyutlu (uzunluğu genişliği derinliği) olan cisimleri meydana getiriyor?

 

 

Olayı çarpıtmaya gerek yok bütün cümlelerin oraya varıyor ve bu soru forumda en az 200 kere sorulmuştur. Şahsen ben yeni şeyler istiyorum. Ne bileyim Kuran tarihi ile ilgili oryantalist araştırmaların büyüleyiciliği beni benden alıyor bırakın bu felsefeyi falan felsefe ciddi fikirler için yapılır 950 yıl yaşayan insanların ,, ölüleri diriltip çamurdan kuş yapıp canlandıran adamların, balığın karnında ölmeden yaşayan Yunusgillerin  olduğu bir kitap için fesefe yapılmaz. Ha baştan şunu dersin ben deizmin Tanrısı'nı tartışıcam buyur ama teizmin Tanrısı'nı kanıtlamak için deist Tanrı'yı kullanma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, MevcutOnur said:

Herkese merhabalar. Size yaratılış hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

Yaratmak dediğimiz şey daha önceden var olmayan yeni bir şeyin ortaya konmasıdır. Ben bildiğimiz bilmediğimiz her şeyi yaratan bir yaratıcı olduğu görüşündeyim. Bunun sebebi: herhangi bir varlığın kendinden üstün bir varlık oluşturamayacağı gerçeğidir. Örneğin bir çiçeği düşünürsek; görme, duyma, tatma, koklama veya dokunmayla hissetme gibi yetileri yoktur. Dolayısıyla bir çiçekten görebilen, duyabilen, koklayabilen, tadabilen, hissedebilen herhangi bir şeyin oluşmasını bekleyemezsiniz. Zaten akıl sahibi olmayan çiçeğin sahip olmadığı bu özellikleri bilmesi veyahut da hayal etmesi mümkün değildir. Baktığımız zaman; düşünme yeteneği olmayan, iradesi olmayan, hissedemeyen, duyguları olmayan, herhangi bir şeyi algılayamayan atomlar bu gibi kendilerinin sahip olmadığı özellikleri olan herhangi bir varlık meydana getiremezler. 10 tane Hidrojen atomunu bir araya getirdiğinizde elinizdeki 10 tane Hidrojen atomudur. Atomları ne şekilde kombine ederseniz edin, ne tür tepkimelere soksanız da sokun aniden elinizdeki şeyin düşünme yeteneğine, duygulara, ve algılama yeteneğine sahip bir varlığa dönüşmesini bekleyemezsiniz. Değişen sadece atomların sayıları ve düzenleri olacaktır. İşte bu yüzden; görebilen, düşünebilen, duyabilen bir canlının var olabilmesi için, O'ndan daha üstün, bu özelliklerin hepsine ve daha fazlasına sahip bir varlık gerekir. Varlığını gözlemlediğimiz ve bildiğimiz şeylere bakalım. Yaşam ve ölüm: Yaşayan ve ölebilen varlıkların olabilmesi için, yaşam ve ölümden daha üstün bir varlık gereklidir. Uzay: Bizlerin içinde bulunduğu mekânı var edebilmek için mekândan daha üstün bir varlık gerekir. Zaman: Zaman hepimiz için işliyor ve bizi etkiliyor. Zamanın var olabilmesi için zamandan üstün bir varlığa ihtiyaç var. Bilgi: İçinde bulunduğumuz bu zamanda ve mekânda keşfettiğimiz ya da keşfetmediğimiz sayamayacağımız kadar bilgi var. Bu bilgilerin varlığı için bu evrendeki her şeyden daha fazlasını bilen bir varlığa ihtiyaç var. İşte bütün bu özelliklere sahip, her şeyden yüce, her şeyden büyük bir yaratıcı var. O da el-ilah olan, yani yaratan olan Allah oluyor. Bahsettiğim özellikler Allah'ın sahip olduğu özellikler. Zamandan ve mekândan münezzeh olması(zamanın ve mekânın dışında), sınırsız ilme (bilgiye) sahip olması gibi. 

Buradan anlayacağınız üzere bizleri var eden, evrenin içindeki bir şey olamaz. Dolayısıyla Dünya üzerindeki teknoloji nereye ulaşırsa ulaşsın, Dünya üzerinde üretilmiş herhangi bir şey ile yaratıcıya ulaşılamaz. Yani yaratıcının varlığı herhangi bir cihazla kanıtlanamaz. Dolayısıyla bizler göremediğimiz ama az önce verdiğim sebeplerden ötürü varlığını bildiğimiz bir yaratıcıya inanmak zorundayız.

Hiç bir varlık kendinden üstün bir varlık meydana getiremez. 

Bu bilgiyi kullanarak Darwin'in evrim teorisinin de doğru olmadığını gösterebiliriz. Evrimleşerek gelişen canlıların çeşitli hareket kabiliyetlerinin gelişmesi, vücut yapılarının değişmesinin yanı sıra, bir anda daha önceden hiç sahip olmadıkları şekilde akıl sahibi olmaları, irade sahibi olmaları, duygu sahibi olmaları beklenemez.

Bunlar benim düşüncelerim. Lütfen yazdıklarımı tüm yönleriyle eleştirin hatalarımı görmek doğrularımı bilmek beni çok mutlu eder. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

 

Bunlar düşünce falan değil... Bunlar maalesef kıçtan sallamalar sadece, üzgünüm..

 

Senin cehalet seviyene inerek bir örnek vereyim, insan, 2 m havaya bile hoplayamayan insan, nasıl oluyorda, binlerce metre yukarı çıkabilen uçaklar yapabiliyor o zaman? İnsan, kendindne daha üstün bir şey olan uçağı nasıl var edebiliyor basitçe? Yada kendinden kat kat üstün olan bir arabayı? Kendinden kat kat üstün olan bilgisayarı?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, MevcutOnur yazdı:

Herkese merhabalar. Size yaratılış hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

Yaratmak dediğimiz şey daha önceden var olmayan yeni bir şeyin ortaya konmasıdır. Ben bildiğimiz bilmediğimiz her şeyi yaratan bir yaratıcı olduğu görüşündeyim. Bunun sebebi: herhangi bir varlığın kendinden üstün bir varlık oluşturamayacağı gerçeğidir. Örneğin bir çiçeği düşünürsek; görme, duyma, tatma, koklama veya dokunmayla hissetme gibi yetileri yoktur. Dolayısıyla bir çiçekten görebilen, duyabilen, koklayabilen, tadabilen, hissedebilen herhangi bir şeyin oluşmasını bekleyemezsiniz. Zaten akıl sahibi olmayan çiçeğin sahip olmadığı bu özellikleri bilmesi veyahut da hayal etmesi mümkün değildir. Baktığımız zaman; düşünme yeteneği olmayan, iradesi olmayan, hissedemeyen, duyguları olmayan, herhangi bir şeyi algılayamayan atomlar bu gibi kendilerinin sahip olmadığı özellikleri olan herhangi bir varlık meydana getiremezler. 10 tane Hidrojen atomunu bir araya getirdiğinizde elinizdeki 10 tane Hidrojen atomudur. Atomları ne şekilde kombine ederseniz edin, ne tür tepkimelere soksanız da sokun aniden elinizdeki şeyin düşünme yeteneğine, duygulara, ve algılama yeteneğine sahip bir varlığa dönüşmesini bekleyemezsiniz. Değişen sadece atomların sayıları ve düzenleri olacaktır. İşte bu yüzden; görebilen, düşünebilen, duyabilen bir canlının var olabilmesi için, O'ndan daha üstün, bu özelliklerin hepsine ve daha fazlasına sahip bir varlık gerekir. Varlığını gözlemlediğimiz ve bildiğimiz şeylere bakalım. Yaşam ve ölüm: Yaşayan ve ölebilen varlıkların olabilmesi için, yaşam ve ölümden daha üstün bir varlık gereklidir. Uzay: Bizlerin içinde bulunduğu mekânı var edebilmek için mekândan daha üstün bir varlık gerekir. Zaman: Zaman hepimiz için işliyor ve bizi etkiliyor. Zamanın var olabilmesi için zamandan üstün bir varlığa ihtiyaç var. Bilgi: İçinde bulunduğumuz bu zamanda ve mekânda keşfettiğimiz ya da keşfetmediğimiz sayamayacağımız kadar bilgi var. Bu bilgilerin varlığı için bu evrendeki her şeyden daha fazlasını bilen bir varlığa ihtiyaç var. İşte bütün bu özelliklere sahip, her şeyden yüce, her şeyden büyük bir yaratıcı var. O da el-ilah olan, yani yaratan olan Allah oluyor. Bahsettiğim özellikler Allah'ın sahip olduğu özellikler. Zamandan ve mekândan münezzeh olması(zamanın ve mekânın dışında), sınırsız ilme (bilgiye) sahip olması gibi. 

Buradan anlayacağınız üzere bizleri var eden, evrenin içindeki bir şey olamaz. Dolayısıyla Dünya üzerindeki teknoloji nereye ulaşırsa ulaşsın, Dünya üzerinde üretilmiş herhangi bir şey ile yaratıcıya ulaşılamaz. Yani yaratıcının varlığı herhangi bir cihazla kanıtlanamaz. Dolayısıyla bizler göremediğimiz ama az önce verdiğim sebeplerden ötürü varlığını bildiğimiz bir yaratıcıya inanmak zorundayız.

Hiç bir varlık kendinden üstün bir varlık meydana getiremez. 

Bu bilgiyi kullanarak Darwin'in evrim teorisinin de doğru olmadığını gösterebiliriz. Evrimleşerek gelişen canlıların çeşitli hareket kabiliyetlerinin gelişmesi, vücut yapılarının değişmesinin yanı sıra, bir anda daha önceden hiç sahip olmadıkları şekilde akıl sahibi olmaları, irade sahibi olmaları, duygu sahibi olmaları beklenemez.

Bunlar benim düşüncelerim. Lütfen yazdıklarımı tüm yönleriyle eleştirin hatalarımı görmek doğrularımı bilmek beni çok mutlu eder. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

Düşünceler çoğunlukla tutarlıdır, üretenin gerçek anlamda beyni ile ilgili sorunları bulunmuyorsa. Düşünceleri yanlış kılan şey, çoğunlukla bilgi eksikliğidir.

Bilgi eksikliği, çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir. Yukarda yazdıklarınız, bu forumda en çok dile getirilen sözde düşüncelerdir. Burada temel bilgi eksikliği: bunların, kişinin kendi düşünceleri değil, inandırılageldiği sözler olduğunu bilmemesidir. Bunlar ne yazık ki, din pazarlayıcılarının alışılageldik sözlerinden başka bir şey değil.

 

Bu sözlerdeki yanlışlıklar ise yine başka bilgi eksikliklerine dayanıyor. Genel detayları ile evrim sürecini araştırıp anlamaya çalışmanız yukardaki bazı boşlukları doldurduğu zaman, yazdıklarınızın bir kısmının pek de anlamlı olmadığını göreceksiniz.

 

Diğer bilgi eksiklerine bir örnek olarak ise: yalnızca sinir sistemine sahip canlılar bulunuyor. bu canlılar, beyinleri olmamasına karşın, yine tüm canlılar gibi, besleniyor, zararlılardan kaçıyor, ürüyor, dolaşıyor. canlı olmak için beyin gerekmiyor. son zamanlarda, sinir sistemi denilebilecek bir yapıya bile sahip olmayan canlılar da bulunmaya başladı. bunların hepsi, hayatta kalabilen örneklerin üremesi, üreme sırasında öyle ya da böyle atadan farklılıklara sahip genlerin aktarılması ve bu farklılıkların bazen milyarlarca yıl boyunca birikerek bu hale gelmesi sonucu oluştu.

 

örneğin: bitkiler, çoğunlukla  kendi türlerinden alan çalmazlar. yani güneş için, toprak için  türdeşleri ile rekabet etmezler. ama farklı tür bitkiler ile kapışabilirler. bunlar, kimyasallar yolu ile türdeşlerinin varlığını tanırlar. tanıma, bizim verdiğimiz addır. bitkiler kimyasallara, kimyasal tepkiler verirler. görece son derece basit, beyin gerektirmeyen bir tepkime sürecidir. bu tepkime süreci sonucunda ortaya çıkan durum, bitkinin türdeşinden alan kapmaya çalışmaması olarak görünür. burada zeka yoktur. burada, milyarlarca yıllık süreçte, bu mekanizmanın evrimsel olarak şekillenmesi ve bu tür davranışları gösteren örneklerin daha çok üreyebilmesi, daha çok üreyebildikleri için günümüze kadar soylarının evrimleşerek sürmüş olması  söz konusudur. yoksa bir el bunları programlamamıştır.   

 

ne yazık ki, kafaları din masalları ile doldurulmuş olanlar, bu süreçleri algılayamıyorlar. tanrı ezelden, ebediyyen diye atıp tutanlar; milyar, milyon yıl ne demektir, hayal bile edemiyorlar ve yukardakine benzer söylemlerle dolaşıyorlar. 

 

kendinden üstün bir varlık meydana getirmek ne demektir?

 

örneğin:

- 200 yıl yaşayabilen bir insan, diğerlerinden üstün müdür?

- çok daha hızlı anlayabilen ve çok daha iyi düşünebilen insan üstün müdür?

- daha az  acıkan insan üstün müdür?

- daha hızlı koşan?

- daha az kıllı?

- daha ...

yukarda ne sayarsanız, sayın; üyük olasılıkla önümüzdeki 50 yıl içinde bu tür insanlar meydana getiriliyor olacak. Şimdiden dünyanın çeşitli yerlerinde insan klonlama ve genetik dokunuşlar gerçekleştiriliyor.

 

bir başka varlık tarafından öldürülmediği sürece, ölmeyen varlıklar var. bunlar genetik olarak araştırılıyor ve insan ömrü uzatılmaya çalışılıyor. yaşlanma geciktirilmeye çalışılıyor. bizler belki de son ölümlü insanlar olacağız. tabii bunlar insan özelinde.

 

yapay zeka, şu an için pek çok problemi insanlar yerine muazzam hızlarda ve çoklukta çözebilir durumda. yıl 2017. 10 yıl içinde yapay zeka, akıl almaz boyutlara gelebilir. yapay zeka, doğal zekanın yerini alabildiği zaman, kendine yalnızca bir hareketli beden yaratması yeterlidir. bundan sonra: ölmeyen, asla yorulmayan, acıkmayan, sizin ömür boyu karşılaşacağınız problemlerin tümünü birkaç saniye içinde çözebilen ve dahası, insanlara gereksinim duymayan bir varlık yaratmış olacak. yapay zekayı yaratan insanlar, yapay zekanın bedenini yaratması izlemek durumunda kalabilirler. bu, sizin yukarda öne sürdüğünüz, üstün varlığınızdır.

 

sorun şu ki, dinciler yapay zekayı duyuyor olmalarına karşın, ne olduğunu anlayamıyorlar bile. sanıyorlar ki, insanlık hala kendileri gibi taş devrinde yaşıyor. sanıyorlar ki, tenkolojik gelişmeler son binlerce yıl olduğu gibi, görece monoton ilerliyor. hayır, 2000lerin başında, aptal telefonlara sahiptik. şimdi telefonlarda siri ile muhabbet ediyoruz. 10 yıl sonra, siriler bizlerin hükümranlığına son vermiş olabilirler.

 

bunlar sizin rgümanlarınızın bilgisizlikten kaynaklandığını göstermek içindi. sizin dininiz özelinde değil, genel olarak bir tanrının yokluğu ise başka bir durumdur. tanrı -mükemmel varlık- olanaksızdır. imzamda basit bir açıklamasını bulabilirsiniz. bir tanrı olanaksız olduğu için, argümanlarınız ve inancınız zaten aslında baştan geçersizdir.

 

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Desert Wind yazdı:

 

 

Olayı çarpıtmaya gerek yok bütün cümlelerin oraya varıyor ve bu soru forumda en az 200 kere sorulmuştur. Şahsen ben yeni şeyler istiyorum. Ne bileyim Kuran tarihi ile ilgili oryantalist araştırmaların büyüleyiciliği beni benden alıyor bırakın bu felsefeyi falan felsefe ciddi fikirler için yapılır 950 yıl yaşayan insanların ,, ölüleri diriltip çamurdan kuş yapıp canlandıran adamların, balığın karnında ölmeden yaşayan Yunusgillerin  olduğu bir kitap için fesefe yapılmaz. Ha baştan şunu dersin ben deizmin Tanrısı'nı tartışıcam buyur ama teizmin Tanrısı'nı kanıtlamak için deist Tanrı'yı kullanma.

Deizmin tanrısıda teizmin tanrısıda herşeyin yaratıcısı olduğuna göre bütün yazılmış kitaplar onun eseri oluyor. :)

Deizm,teizm diye ayırmayı anlamsız buluyorum.

Tanrıya ulaşmak için istediği argumanı kullanır.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim hakkında ileri geri konușmayı seven dindarların zaman kavramı üzerinde biraz kafa ütülemeleri șarttır, hatta olmazsa olmazlardandır. Zaman olmadan mekan olmaz ve mekan olmadan zaman olmaz, ne gelișim ne de değișim olur. Bu nedenle Tanrı ise sadece hayallerde olur. Sürekli Tanrı diye sayıklayanların dünyadaki 4 milyar(!) yılın içinde kaç tane sıfır olduğundan bihaber oldukları yemiyormuș gibi, resmen zaman kavramına da saygısızlık ediyorlar.  Tutturmușlar münezzeh diye bir kavram, sorsanız bu neyin nesi diye, cevap veremezler. Hiçbir șeyin içinde olduğumuz doğadan bağımsız olacağını zannetmiyorum. Okulda fiziği doğru öğrendiysem, bu böyledir. Tanrı ise sadece hayallerden bașka bir yerde varlığını sürdüremez ve oradan dıșarıya da çıkamaz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Ten Ten yazdı:

Deizmin tanrısıda teizmin tanrısıda herşeyin yaratıcısı olduğuna göre bütün yazılmış kitaplar onun eseri oluyor. :)

Deizm,teizm diye ayırmayı anlamsız buluyorum.

Tanrıya ulaşmak için istediği argumanı kullanır.

 

Teist ile deisti ayırmayı anlamsız buluyorsan ikisi arasında fark olmaması gerekir, ikisi arasında fark olduğuna göre isimleri de anlayışları da haliyle farklı olacak.

Örneğin iki tane makine var, biri uçak olsun diğeri de uzay mekiği, ikisi de uçar, ikisinin de genel ismi makine, o halde sen birinin gök yüzünde diğerinin yıldızlarda uçtuğu farkını yok sayacaksın. Sen ne biçim makine teknisyenisin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

MevcutOnur, bir şeyi savunurken olduğu gibi eleştirirken de ortaya geçerli sayılabilecek bir tez koyman gerekir, yoksa evrim yanlıştır demeyle evrim yanlış olmaz.

Ayrıca maddeler kendinden güçlüsünü var edemez gibi çürütülmüş aksiyonların ne kadar yanlış olduğunu arkadaşlar izah etmiş.

Örneğin aylarca yürüsem ancak ulaştırabileceğim bu yazımın bir saniye içinde binlerce kilometre uzağa gitmesini sağlayan bizleriz.

İddialarından çıkardığım kadarıyla bilmediğin veya es geçtiğin zaman kavramını yok saymış, her şeyi güncelle örneklemişsin.

Oysa değişimler yüz binlerce yıl sürebilmektedir, bugün çiçek olarak gördüğün maddenin yüz binlerce yıl önce veya sonra ne gibi değişimler geçirdiğini yok sayarak sadece bugün ile örneklemek son derece yanıltıcıdır.

Bu örnekler dinlerin temelini oluşturan uydurma fikirlerden yayılmıştır, bunun için çok ve farklı kitaplar okumalı, incelemeni çok geniş anlamda yapmalısın.

Her şeyden önce kısıtlı düşünce ve bilgilerle inançtan öteye gidemezsin, oysa geniş düşünce ve fikirler için inanç gibi kısıtlı kuralları aşman gerekir, tabi bu gibi arayışlarda dürüst isen...

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

Teist ile deisti ayırmayı anlamsız buluyorsan ikisi arasında fark olmaması gerekir, ikisi arasında fark olduğuna göre isimleri de anlayışları da haliyle farklı olacak.

Örneğin iki tane makine var, biri uçak olsun diğeri de uzay mekiği, ikisi de uçar, ikisinin de genel ismi makine, o halde sen birinin gök yüzünde diğerinin yıldızlarda uçtuğu farkını yok sayacaksın. Sen ne biçim makine teknisyenisin?

Deizm ile teizm arasında fark yoktur.

Fark denilen şeyinde saçma olduğunu söyledim zaten.

Deizm tanrı kitap peygamber göndermez der.

Teizm ise tanrı kitap peygamber gönderir der.

Bu fark mantıklı mı?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu baştan aşağıya zırvalık zaten...

 

Mevzu, bilgi, bilmek falansa, işin içine girecek olan, haliyle informasyon, yani bilgi teorisidir. Bu noktada iki mesele öne çıkar, biri örnekleme sayısı, diğeri sinyal gürültü oranı. Bunlar da nyquist ve shannon limitleri olarak bilinir. 

 

Bu kadar bilgi, bilmek falan üzerine debelenmiş olan birinin, acaba bu mevzudan ne kadar haberi vardır? 

 

Kendisine bir iyilik yapalım, gidip önce bayesian, nyquist ve shannonu sular seller gibi öğrensin, ondan sonra böyle şeyler üzerine fikir şeyetmeye başlasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hepinize yanıtlarınız için teşekkür ederim. Sırayla görüşlerimi belirtmek istiyorum.

 

@anibal ; "2 metre zıplayamayan insan nasıl oluyor da kendinden üstün olan uçağı, kendinden 'kat kat' üstün olan arabayı üretebiliyor?"  şeklinde bir ifade kullanmışsınız. Öncelikle şunu söyleyeyim, üstünlükten kastımı gerçekten anlamamışsınız. Benim üstünlükten kastım düşünebilme, algılayabilme, irade sahibi olma gibi özelliklerdir. Bir varlığı üstün kılan diğer varlıklarda olmayan bambaşka bir boyutta özelliğe sahip olmasıdır. O yüzden bir arabanın, bir uçağın, bir insandan kat kat üstün olduğuna katılmıyorum.

 

Son olarak epistemoloji altında bazı kavramlar vermişsiniz. Evet söylediğiniz gibi bu kavramlardan habersizim ve ilk defa duyuyorum. Ancak düşüncelerimi belirtmek için, veya basit olarak düşünme işini yapabilmek için bu kavramları gidip sular seller gibi öğrenmeme gerek olduğunu sanmıyorum. Benim buradaki tek amacım düşüncelerimi paylaşmaktı.

 

@bir_akil_insan ; Konu üzerinde yeterli bilgiye sahip olmadığımı ifade etmişsiniz. Evrim teorisi üzerinde sizler kadar araştırma yapmış olduğumu iddia edemem, ama bu konuda hiç bir bilgim olmadığını da düşünmeyin. Bitkilerin zaman içerisinde genlerinin değişerek kimyasal tepkiler vermesini ve diğer bitkileri tanıma yetisinin oluştuğundan bahsetmişsiniz. Benim görüşüme göre bu bitkinin yeni bir yetenek (yeni bir boyutta) kazandığı anlamına gelmez. Bitkiler kendi besinlerini üreten (ototrof) canlılar olduğu için önceki süreçlerde de fotosentez veya kemosentez yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu iki tepkime sırasında zaten atomlar kullanılıyor, kemosentez işleminde kimyasal enerji kullanılarak besin oluşturuluyor. Yani bitki zaten atomlarla bir şey oluşturabiliyor veya parçalayabiliyor. Bahsettiğiniz şey yine atomsal boyutta olduğu için bunun tamamen yeni bir özellik yeni bir yetenek olduğu görüşünde değilim. 

 

Milyar, milyon yılın ne demek olduğunu bilmediğimi söyleyip "kendinden üstün bir varlık meydana getirmek ne demektir?" sorusunu sormuş ve bazı örnekler vermişsiniz. Verdiğiniz örnekler kesinlikle benim üstünlükten kastettiğim şeyler değil. Bana göre bir varlığın üstünlüğü hareket kabiliyetleri veya görünüşü bakımından incelenmez. Üstünlük hızlı hareket eden ile yavaş hareket eden arasında değil, hareket edebilen ve hareket edemeyen arasında incelenir. Benim düşünceme göre varlıksal üstünlük bu şekildedir. Aynı varlığın özelliklerinin değişmesi kendi türü arasında bahsettiğiniz gibi bir üstünlük sağlamaz.

 

Daha sonra insan ömrünün uzatılmasından bahsetmişsiniz. Böyle bir gelişmenin olacağına inanıyorum ancak yukarıda bahsettiğim gibi daha uzun süre yaşayan insanın daha üstün olmayacağı görüşündeyim.

 

Yapay zekadan haberim var ve belki sizler kadar olmasa da biraz bilgi sahibiyim. Dediğiniz gibi şuan bile yapay zekanın nasıl işler yaptığını görüyoruz. Yapay zeka gitgide gelişiyor ve pek çok işlemi bir insanla kıyaslanamayacak kadar hızlı yapabiliyorlar. Yapay zekanın kesintisiz bir şekilde gelişeceği kaçınılmaz bir şey diye düşünüyorum. Ama yine söylediğim gibi, yapay zeka; insanda olmayan, yepyeni bir boyutta özellik kazanabilir mi? Düşünme-algılama, tatma,duyma gibi özelliklerinin olacağını varsayalım. Burada karşılaştırdıklarımız yine aynı şeyi daha hızlı yapan ile daha yavaş yapandır. Bizlerin ürettiği yapay zekanın daha önceden bizde olmayıp da kazanacakları yeni bir özellik olduğunu düşünmüyorum.

 

Son olarak imzanıza gelirsek; Tanrının amacına ulaşmak için insanlara ihtiyaç duyduğunu, ihtiyaç duymasının da hiçbir şeye muhtaç olmamasıyla çeliştiğini ifade etmişsiniz. Öncelikle şunu anlamak gerek: Eğer ikimiz de Tanrının her şeye gücü yetecek, hiçbir şeyi yapmanın O'nun için bir zorluğu olmadığını kabul ediyorsak, Tanrının amacına ulaşmak gibi bir sıkıntısı yoktur. Tanrının amaçları değil, istekleri vardır. Yani amacına ulaşmak için çaba sarf etmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ben bu görüşteyim.

 

@kavak ; Evrim hakkında ileri geri konuşmayı seven dindarların 4 milyar sayısı içerisinde bulunan 0 rakamlarından habersiz olduğunu, zaman kavramına saygısızlık ettiklerini söylemişsiniz. Öncelikle şunu söyleyeyim, eğer evrim süreci bundan tam 4 milyar önce oluşmadıysa bu sayı içerisinde sıfırlar bulunmak zorunda değil. Belirttiğiniz kitledeki insanların münezzeh kavramını açıklayamayacağından bahsetmişsiniz. Bu kavramı size açıklamak isterim.

 

Sözlükte münezzeh: "arı, duru, temiz, uzak tutulan" anlamlarına gelmekte.

 

İlk yazımda Allah'ın zamandan ve mekandan münezzeh olduğunu söylemiştim. Şahsen bu cümleden anladığımı söyleyeyim: Allah zaman ve mekandan uzak, yani bağımsızdır.

 

@bilgivehis ; Sadece yanlıştır diyerek yanlışlanamayacağını, ortaya bir tez atmam gerektiğinden bahsetmişsiniz. Bu konuda size katılıyorum.  Her şeyi güncele bağlı olarak örnek verdiğimi, zaman kavramını yok saydığımı söylemişsiniz. Diğerlerine söylediğim gibi, bir yazının ulaşabilme hızı benim düşünceme göre bir üstünlük değildir. Üstünlük; varlığı diğer varlıklardan ayırt eden, kendi türüne has özellikler olarak incelenmeli diye düşünüyorum.

 

Çok çeşit kitap okumamı ve inanç sınırları dışına çıkarak düşünmemi ve araştırma yapmamı söylemişsiniz. Bu konuda da size katılıyorum. Gerçekten inanç sahibi biri olduğumu düşünüyorum, bu açıdan baktığınızda kimileri tanrının varlığı gibi bir konuyu düşünmemi bile beklemezdi diye düşünüyorum. En azından buna benzer birkaç konuyu daha sorguladığımı söyleyebilirim.

 

Tekrardan herkese teşekkürler. Başta söylediğim gibi burada yazdıklarımı da lütfen her yönden eleştirirseniz memnun olurum.

 

tarihinde MevcutOnur tarafından düzenlendi
Birkaç yazım hatasının düzeltilmesi. (Baş harfin yazımı, sayı kelimesi yerine rakam kullanılmış olması), noktalama işaretlerinin düzeltilmesi
Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, MevcutOnur yazdı:

 

@bir_akil_insan ; Konu üzerinde yeterli bilgiye sahip olmadığımı ifade etmişsiniz. Evrim teorisi üzerinde sizler kadar araştırma yapmış olduğumu iddia edemem, ama bu konuda hiç bir bilgim olmadığını da düşünmeyin. Bitkilerin zaman içerisinde genlerinin değişerek kimyasal tepkiler vermesini ve diğer bitkileri tanıma yetisinin oluştuğundan bahsetmişsiniz. Benim görüşüme göre bu bitkinin yeni bir yetenek (yeni bir boyutta) kazandığı anlamına gelmez. Bitkiler kendi besinlerini üreten (ototrof) canlılar olduğu için önceki süreçlerde de fotosentez veya kemosentez yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu iki tepkime sırasında zaten atomlar kullanılıyor, kemosentez işleminde kimyasal enerji kullanılarak besin oluşturuluyor. Yani bitki zaten atomlarla bir şey oluşturabiliyor veya parçalayabiliyor. Bahsettiğiniz şey yine atomsal boyutta olduğu için bunun tamamen yeni bir özellik yeni bir yetenek olduğu görüşünde değilim. 

 

Milyar, milyon yılın ne demek olduğunu bilmediğimi söyleyip "kendinden üstün bir varlık meydana getirmek ne demektir?" sorusunu sormuş ve bazı örnekler vermişsiniz. Verdiğiniz örnekler kesinlikle benim üstünlükten kastettiğim şeyler değil. Bana göre bir varlığın üstünlüğü hareket kabiliyetleri veya görünüşü bakımından incelenmez. üstünlük hızlı hareket eden ile yavaş hareket eden arasında değil, hareket edebilen ve hareket edemeyen arasında incelenir. Benim düşünceme göre varlıksal üstünlük bu şekildedir. Aynı varlığın özelliklerinin değişmesi kendi türü arasında bahsettiğiniz gibi bir üstünlük sağlamaz.

 

Daha sonra insan ömrünün uzatılmasından bahsetmişsiniz. Böyle bir gelişmenin olacağına inanıyorum ancak yukarıda bahsettiğim gibi daha uzun süre yaşayan insanın daha üstün olmayacağı görüşündeyim.

 

Yapay zekadan haberim var ve belki sizler kadar olmasa da biraz bilgi sahibiyim. Dediğiniz gibi şuan bile yapay zekanın nasıl işler yaptığını görüyoruz. Yapay zeka gitgide gelişiyor ve pek çok işlemi bir insanla kıyaslanamayacak kadar hızlı yapabiliyorlar. Yapay zekanın kesintisiz bir şekilde gelişeceği kaçınılmaz bir şey diye düşünüyorum. Ama yine söylediğim gibi, yapay zeka; insanda olmayan, yepyeni bir boyutta özellik kazanabilir mi? Düşünme-algılama, tatma,duyma gibi özelliklerinin olacağını varsayalım. Burada karşılaştırdıklarımız yine aynı şeyi daha hızlı yapan ile daha yavaş yapandır. Bizlerin ürettiği yapay zekanın daha önceden bizde olmayıp da kazanacakları yeni bir özellik olduğunu düşünmüyorum.

 

Son olarak imzanıza gelirsek; Tanrının amacına ulaşmak için insanlara ihtiyaç duyduğunu, ihtiyaç duymasının da hiçbir şeye muhtaç olmamasıyla çeliştiğini ifade etmişsiniz. Öncelikle şunu anlamak gerek: Eğer ikimiz de Tanrının her şeye gücü yetecek, hiçbir şeyi yapmanın O'nun için bir zorluğu olmadığını kabul ediyorsak, Tanrının amacına ulaşmak gibi bir sıkıntısı yoktur. Tanrının amaçları değil, istekleri vardır. Yani amacına ulaşmak için çaba sarf etmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ben bu görüşteyim. 

 

üstün tanımını oluşturmanızda yarar var. yukarda, sondan bir önceki kısımda üstünlük olarak yeni bir özellik barındırmayı seçiyor gibi görünüyorsunuz. fakat daha yukarda, bir şeyi yapabiliyor olmak görünüyor. üstünlüğün tanımını tam olarak verdiğinizde, daha uygun ve açıklayıcı örnekler sağlanabilir.

 

tanımlar önemlidir. tanımları tam olarak ortaya koyamadığımızda, aslında konuştuğumuz konular ben olur. örneğin: tanrısını tanımlamayan insanlar, aslında kendilerini mutlu eden inancın peşindedirler. bu inanç sarsıldıkça, aslında kendilerinin sarsıldığını hissederek, savunmaya geçerler.

 

tanımdan söz etmişken

 

tanrınızı kendinizce tanımlıyorsunuz. ama bu tanımı bize vermiyorsunuz. bu tanımı gizlediğiniz sürece, tanrınız karanlıklarda kalıp, kaypak biçimde yaşamayı sürdürecektir.

 

imzamda kısaca ele aldığım tanrı, mükemmel tanrıdır. tanrınız mükemmel değilse, sorun değil. tanrınız mükemmel ise, ne yazık ki, herhangi bir eylemde bulunamaz, herhangi bir isteğe sahip olamaz. çünkü mükemmel tanrının herhangi bir ihtiyacı yoktur. ihtiyacı olmayanın, isteği de yoktur. isteği olmayanın, eylemi de yoktur. eylemi olmayanın, yaratması da yoktur. yaratması olmayan, bizleri yaratmamıştır. bu durumda, bizi, mükemmel bir tanrı yaratmamıştır. inancınız eğer mükemmel bir tanrıya yönelikse, yanlıştır.

 

tanrınızın istekleri olması demek, tanrınızın ihtiyaçları olması demektir. çünkü istemek, olmayana ya da yetinilmeyene yöneliktir. tanrınız bir şey istiyorsa, ona sahip olmadığı ya da sahip olduğu ile yetinmediği içindir. bu durumda: tanrınız eksiktir; tanrınız muhtaçtır. 

 

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
39 minutes ago, MevcutOnur said:

Hepinize yanıtlarınız için teşekkür ederim. Sırayla görüşlerimi belirtmek istiyorum.

 

@anibal ; "2 metre zıplayamayan insan nasıl oluyor da kendinden üstün olan uçağı, kendinden 'kat kat' üstün olan arabayı üretebiliyor?"  şeklinde bir ifade kullanmışsınız. Öncelikle şunu söyleyeyim, üstünlükten kastımı gerçekten anlamamışsınız. Benim üstünlükten kastım düşünebilme, algılayabilme, irade sahibi olma gibi özelliklerdir. Bir varlığı üstün kılan diğer varlıklarda olmayan bambaşka bir boyutta özelliğe sahip olmasıdır. O yüzden bir arabanın, bir uçağın, bir insandan kat kat üstün olduğuna katılmıyorum.

 

Son olarak epistemoloji altında bazı kavramlar vermişsiniz. Evet söylediğiniz gibi bu kavramlardan habersizim ve ilk defa duyuyorum. Ancak düşüncelerimi belirtmek için, veya basit olarak düşünme işini yapabilmek için bu kavramları gidip sular seller gibi öğrenmeme gerek olduğunu sanmıyorum. Benim buradaki tek amacım düşüncelerimi paylaşmaktı.

 

 

Bir araba ve bir uçak, insandan kat kat üstündür. İstersen dene bakalım, çık yola, ömrün New York'a varmaya yetecek mi?

 

Senin üstünlükten kastın, düşünme algılama falan filan mı? Tama, anladık emin ol. Ama sen şunu bilmiyorsun, insan diğer varlıklarda olmayan hiç bir şeye sahip değildir. Evet, bazı özellikleri onlardan daha gelişmiştir, ama o özellikler daha düşük seviyede de olsa, diğer hemen hemen tüm canlılarda mevcuttur. Bilmediğin ilk şey bu. 

 

Diğer yandan hiç uçamayan sen, uzaya bile gidebilen bir şeyi var edebiliyorsan, demek ki yaptığın çıkarım külliyeten yanlış. 

 

Yani, sen amanda hiç bir şey kendinden üstün bir şey yapamaz, edemez diyerek, sadece zırvalamış olursun ve de oluyorsun da.

 

Basit olarak düşüneceksen, kuru fasulyenin neden hala pişmediğini düşün. Ama gidip, düşünme, gelişme, evrim, bilgi işleme, hayat vs üzerine düşüneceksen, o işleri aynen sular seller gibi bileceksin, yoksa, saçmalarsın, düşünce değil zırva üretmiş olursun, yukarda yapmış olduğun gibi. 

 

Ve bilgi sahibi olmadığın konularda, bildiğini sanıp fikir üretme, gene zırvalamış olursun. Mesela, canlıları ve kabiliyetlerini bilip tanımadan, amanda onlar aptal, düşünmeyi biliyor, bilmiyor falan gibi sayıklama...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

@bir_akil_insan ; Tanımlar konusunda haklısınız. Biraz daha kesin tanımlar vereyim.

 

Sözlükte "üstün" kelimesinin anlamı:

1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

2. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik.

 

Burada verilenlere göre üstünlükten bahsettiğimizde bir uçak, hız bakımından insandan üstündür. Dolayısıyla bahsettiğim üstünlüğü anlatmak için "varoluşsal üstünlük" şeklinde bir kavram belirtmek istiyorum. Bu kavramla anlatmak istediğim: Bir varlığın, başka bir varlıkta olan bir özelliğe ve daha fazlasına sahip olması. Örneğin A varlığı x ve y özelliklerine sahipken; B varlığı x, y ve z özelliklerine sahip olursa B varlığı daha üstündür deriz.

 

Benim "varoluşsal üstünlük" tanımım bu şekilde. Örneğin bir insan ile bir uçak arasındaki varoluşsal üstünlüğü inceleyecek olursam:

Uçak: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşmuş maddelerin bir araya getirilmesiyle üretilmiş bir hava taşıtıdır. Elbette pek çok özellik daha ekleyebiliriz.

İnsan: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşur. Akıl, düşünme, irade, muhakeme, beş duyu ile algılayabilme yetilerine sahiptir.

 

Bu şekilde baktığımızda insanın varoluşsal olarak uçaktan daha fazla özelliğe sahip olduğunu söyleyebilir ve bir insanın bir uçaktan varoluşsal olarak daha üstün olduğunu söyleyebiliriz.

 

Tanrı konusuna gelirsek; daha önce söylediğim gibi, her şeye gücü yeten, aklınıza gelen veya gelmeyen bir şeyi yapmanın O'nun için bir zorluk oluşturmadığı bir Tanrıyı ele alalım. Bu durumda Tanrı için her şey O'nun isteklerinden ibarettir. İstemenin ihtiyaç duyma ile olacağını söylemişsiniz. Bu tanım her zaman geçerli midir? Örneğin siz, her zaman gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri mi istiyorsunuz, yoksa size herhangi bir yararı veya zararı olmayacak şeyleri de istediğiniz oluyor mu? Şöyle örnek vereyim: Susadığınız zaman su içmek istemeniz, acıktığınız zaman yemek yemek istemeniz ihtiyaçlardan gelen isteklerdir. Ancak sizin hoşunuza gittiği için resim yapmanız, enstrüman çalmanız gerçek birer ihtiyaç mıdır? Olaya yine varlıksal açıdan bakarsak ki öyle bakmamız gerek; hayatınızda resim veya müziğin olmaması sizin ölmenize, ciddi rahatsızlıklar çekmenize, fiziksel veya mental açıdan zarar görmenize sebep olmaz. Bugüne kadar tanıdığınız her sağlıklı kişi resim yapıp enstrüman çalıyor olamaz. Yani kısaca şöyle söyleyeyim, Tanrının istekleri O'ndan bir şey eksiltecek veya O'na bir şey katacak şeyler değildir. Bu tamamen seçim meselesidir. Umarım anlamış ve anlatabilmişimdir.

 

@anibal ; Lütfen siz de üstünlük kavramını yukarıda yaptığım açıklamaya göre tekrar düşünün. Özür dilerim, tam olarak tanımı belirtmediğim için böyle bir şey ortaya çıktı. Bahsettiğiniz açılardan (hız, yol alma, hareket gibi) bir uçağın veya arabanın bir insandan üstün olduğunu söylemekte haklısınız. Daha sonra insan diğer varlıklarda olmayan hiç bir özelliğe sahip değildir demişsiniz. Fiziksel özellikler olarak baktığımızda, söylediğiniz doğru olabilir. Evet canlıların da olaylardan çıkarım yapabilme gibi kabiliyetleri var. Peki siz insan dışında Dünya üzerinde gözlemlediğimiz herhangi bir canlının iyi-kötü, doğru-yanlış gibi değerlerinin olduğunu düşünüyor musunuz? Şahsen ben bunu doğrulayacak bir örnek görmedim. Bir aslanı ele alalım; aslanın düşünme yeteneği olduğu dahi şüpheli olsa da, sizce bir aslan ömrü boyunca bir kez olsun "yaptığım yanlış, diğer hayvanları öldürmemeliyim" gibi bir şey düşünmüş olabilir mi? Herhangi bir hayvan "doğru olan budur, ben Dünya'ya en çok yararı olacak işleri yapmalıyım" gibi bir şey düşünmüş olabilir mi? En azından benim bildiğim kadarıyla, hiçbir hayvan ahlaki değerleri gözetmez, doğası neyse ona göre hareket eder. O'nun doğasında açlık, avlanma, yuva, yavruları gibi temel kavramlar vardır. Bir hayvan yuvasına yemek götürmesi gerekiyorsa avlanır. Acıktıysa avlanır. Yuvasını beğendiği yere değil, doğası O'na nereye yapması gerektiğini söylüyorsa oraya yapar. Binlerce kilometre uçup doğru yere göç eden kuşlar akıllarına eserek bu işi yapmıyorlar, bu onların doğasında var. Bir kuşun ilk defa bu yolculuğu yaptığı halde doğru yere gitmeyi bilmesinden bu sonucu çıkarabiliriz. İşte buradan anlayacağımız; insanlarda, hayvanlarda veya diğer canlılarda olmayan bir muhakeme, doğruyu-yanlışı gözetme ve ahlaki değerleri bilme özelliği vardır. Bu şuan aklıma gelen bir özellik ama daha detaylı düşünürsek eminim pek çok daha insanların diğer varlıklardan farklı olarak sahip olduğu özellik bulabiliriz. İnsanların diğer canlılarda olmayan bir özelliği olmadığını söylemiştiniz. Yani insanlarda olan her özellik, diğer canlılarda da var. Cümleniz bu anlama geliyor. Peki size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum:

 

Bugüne kadar gözlemleyebildiğimiz, inceleyebildiğimiz zamanların tümünde Dünya'ya insanların hakim olduğunu görüyoruz. Bunun aksine diğer canlıların sadece doğup, üreyip, avlanıp, öldüğünü görüyoruz. Diğer canlılar asla bir gelişme göstermiyorlar (kendi doğaları dışında). Örneğin insanlar var olduklarından beri zamanla gelişip çeşitli yerleşkeler kuruyorlar, daha sonra şehirler ve sürekli yeni makineler, yeni cihazlar geliştiriyorlar. Peki hiç, herhangi bir canlının güç bakımından ezilmediği, kendine uygun bir ortamda bir yerleşke kurduğunu, yaşamı kendi için kolay hale getirecek basit çözümler aradığını gördünüz mü? Örneğin bugüne kadar neden bir örümcek yuvasına daha kolay gidip gelebilmek için kısa bir yol, bir merdiven yapmadı? Kuşlar neden yuvalarını daha modern, daha sağlam inşa etmiyorlar? İşte diğer canlılarda teknolojik olarak bir ilerleme olmaması, insanların ise her gün yeni bir fikir ortaya atabilmesi; bana göre insanlarda akıl olduğunun, diğer canlılarda (gözlemlediğimiz kadarıyla) akıl olmadığının bir göstergesidir. Bilmem görüşüme katılır mısınız.

 

Örneklerini verdiğim için "akıl" dediğimiz şeyin de tanımını yapmaya gerek duyuyorum.

 

Sözlükte "akıl" kelimesinin anlamı:

1. Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us.

2. Öğüt, salık verilen yol.

3. Düşünce, kanı.

4. Bellek.

 

İnternette Türkçe kaynaklarda aklın tanımı:

 

K1: Akıl ile doğru yanlışı ayırırız. Birini beğendiğimiz zaman "akıllı adam, akıllı kadın" deriz. Akıl bize yol göstericidir. Akıl ile ilgili beyinde bir bölge yoktur. Akıl ile yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilir, bir konuda düşünce yürütebilir ve görüş bildirebiliriz. Akıl bize bu yeteneği verir.

K2: Zeka beyin gücünü, kavramları kavramadaki ustalık ve çevikliği ifade eder. Zeka iyiye ya da kötüye kullanılabilir; nötr bir kavramdır. Akıl ise sağduyuyu, isabetli karar verebilme yetisini çağrıştırır; doğru ve mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilemeyi öngörür.

K3: Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece,  şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak; kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilme yeteneğidir. Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür.

K4: Akıl (Arapça: عقل) ya da us, felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesidir. Bugün Batı da bu kavramı, büyük ölçüde aklı anlayışla yüzleştiren, ancak algılamadan ayıran Alman filozofu Immanuel Kant'ın etkisindedir.

 

Kaynak 1: http://blog.milliyet.com.tr/akil-nedir--zeka-nedir-/Blog/?BlogNo=65105 (Bu yazıyı yazan Ayhan Kanat, bir beyin cerrahi uzmanı. Ancak yazılanlar yaklaşık 10 yıl öncesine ait olduğundan özellikle aklın beyinde bir bölgesi olmaması bilgisi hala geçerli mi bilemiyorum.)

Kaynak 2: http://www.bilimist.com/blog-39/akil-ile-zeka-arasindaki-fark-nedir.html

Kaynak 3: http://www.mailce.com/akil-ile-zekanin-arasindaki-fark-nedir.html

Kaynak 4: https://tr.wikipedia.org/wiki/Akıl

 

Son olarak buraya hiçbir şeyi bildiğimi sanarak yazmıyorum. Benim buradaki birinci amacım yazdığım şeydeki yanlışları görmek ve bilmediklerimi öğrenmek, bunların kişisel birer düşünce olduğunu belirttim. Yukarıdaki yazdıklarımı az da olsa kaynak kullanarak da destekledim. Umarım söylediklerinizi anlamış ve anlatmak istediklerimi anlatabilmişimdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 minutes ago, MevcutOnur said:

 

Uçak: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşmuş maddelerin bir araya getirilmesiyle üretilmiş bir hava taşıtıdır. Elbette pek çok özellik daha ekleyebiliriz.

İnsan: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşur. Akıl, düşünme, irade, muhakeme, beş duyu ile algılayabilme yetilerine sahiptir.

 

 ; Lütfen siz de üstünlük kavramını yukarıda yaptığım açıklamaya göre tekrar düşünün. Özür dilerim, tam olarak tanımı belirtmediğim için böyle bir şey ortaya çıktı. Bahsettiğiniz açılardan (hız, yol alma, hareket gibi) bir uçağın veya arabanın bir insandan üstün olduğunu söylemekte haklısınız. Daha sonra insan diğer varlıklarda olmayan hiç bir özelliğe sahip değildir demişsiniz. Fiziksel özellikler olarak baktığımızda, söylediğiniz doğru olabilir. Evet canlıların da olaylardan çıkarım yapabilme gibi kabiliyetleri var. Peki siz insan dışında Dünya üzerinde gözlemlediğimiz herhangi bir canlının iyi-kötü, doğru-yanlış gibi değerlerinin olduğunu düşünüyor musunuz? Şahsen ben bunu doğrulayacak bir örnek görmedim. Bir aslanı ele alalım; aslanın düşünme yeteneği olduğu dahi şüpheli olsa da, sizce bir aslan ömrü boyunca bir kez olsun "yaptığım yanlış, diğer hayvanları öldürmemeliyim" gibi bir şey düşünmüş olabilir mi? Herhangi bir hayvan "doğru olan budur, ben Dünya'ya en çok yararı olacak işleri yapmalıyım" gibi bir şey düşünmüş olabilir mi? En azından benim bildiğim kadarıyla, hiçbir hayvan ahlaki değerleri gözetmez, doğası neyse ona göre hareket eder. O'nun doğasında açlık, avlanma, yuva, yavruları gibi temel kavramlar vardır. Bir hayvan yuvasına yemek götürmesi gerekiyorsa avlanır. Acıktıysa avlanır. Yuvasını beğendiği yere değil, doğası O'na nereye yapması gerektiğini söylüyorsa oraya yapar. Binlerce kilometre uçup doğru yere göç eden kuşlar akıllarına eserek bu işi yapmıyorlar, bu onların doğasında var. Bir kuşun ilk defa bu yolculuğu yaptığı halde doğru yere gitmeyi bilmesinden bu sonucu çıkarabiliriz. İşte buradan anlayacağımız; insanlarda, hayvanlarda veya diğer canlılarda olmayan bir muhakeme, doğruyu-yanlışı gözetme ve ahlaki değerleri bilme özelliği vardır. Bu şuan aklıma gelen bir özellik ama daha detaylı düşünürsek eminim pek çok daha insanların diğer varlıklardan farklı olarak sahip olduğu özellik bulabiliriz. İnsanların diğer canlılarda olmayan bir özelliği olmadığını söylemiştiniz. Yani insanlarda olan her özellik, diğer canlılarda da var. Cümleniz bu anlama geliyor. Peki size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum:

 

Bugüne kadar gözlemleyebildiğimiz, inceleyebildiğimiz zamanların tümünde Dünya'ya insanların hakim olduğunu görüyoruz. Bunun aksine diğer canlıların sadece doğup, üreyip, avlanıp, öldüğünü görüyoruz. Diğer canlılar asla bir gelişme göstermiyorlar (kendi doğaları dışında). Örneğin insanlar var olduklarından beri zamanla gelişip çeşitli yerleşkeler kuruyorlar, daha sonra şehirler ve sürekli yeni makineler, yeni cihazlar geliştiriyorlar. Peki hiç, herhangi bir canlının güç bakımından ezilmediği, kendine uygun bir ortamda bir yerleşke kurduğunu, yaşamı kendi için kolay hale getirecek basit çözümler aradığını gördünüz mü? Örneğin bugüne kadar neden bir örümcek yuvasına daha kolay gidip gelebilmek için kısa bir yol, bir merdiven yapmadı? Kuşlar neden yuvalarını daha modern, daha sağlam inşa etmiyorlar? İşte diğer canlılarda teknolojik olarak bir ilerleme olmaması, insanların ise her gün yeni bir fikir ortaya atabilmesi; bana göre insanlarda akıl olduğunun, diğer canlılarda (gözlemlediğimiz kadarıyla) akıl olmadığının bir göstergesidir. Bilmem görüşüme katılır mısınız.

 

 

 

Gene bilgi sahibi olmadığın mevzularda, fikir şeyetmeye çıkıyorsun. Bildiğimiz zamanların pek çoğunda, Dünya'ya insanlar hakim değildi, hatta zamanın çoğunda insan yoktu bile ortada. 

 

Diğer canlılar da aynı gelişmeleri gösteriyor. Ama sen bilmiyorsun sadece. 

 

Bugüne kadar, daha doğrusu bilindiği kadarıyla, yani en az bir 200 milyon yıldır falan, örümcekler yuvalarına kısa yoldan gelip gitmek için merdivan falan yapıyor zaten. Buna da örümcek ağı deniyor. Kuşlarda yuvalarını daha modern yapıyor artık, git bak kırlangıç yuvalarına, ev saçaklarında falan. 

 

İnsanın teknolojik ilerlemesi dediğin şey, toplasan bin yıl, hadi iyice uzatalım 10 bin yıllık bir mevzu. Ama insan, insan olarak en az 300 bin yıldır dünya üzerinde yaşıyor. Neden o zaman insan, 250 bin yıl önce gökdelen dikemiyor, ya ayılar gibi inlerde, ya da kuşlar gibi derme çatma otlardan falan yapılma kulübelerde kalıyordu?

 

Hah işte, atladığın şey tam olarak burası, insan dünyaya geldiği anda, uzay teknolojisi bir yanında, bilgisayar teknolojisi öbür yanında doğmadı. 300 bin yıldan beri, edindiği bilgiyi biriktire biriktire bugünlere geldi.  Yani, apaçık şekilde, insan bilgi açısından evrimini gerçekleştirdi. Eğer, dediğin gibi olsaydı, ilk insanın bir uzay gemeisi yapıp aya gidiyor olmuş olması gerekirdi.

 

Yani, senin tabirinle yaratılış noktasında, insan, o örümcek, bir ayı, daldaki saksağan falan her neyse, ancak oydu. Kaldı ki bugünde, amanda teknoloj falan diyorsun ama, pek çok insan, bir örümceğin yuvasından bile daha ilkel evlerde yaşayıp, bir kenenin bile kolayca becerdiği şekilde, at veya deve sırtında bir yerlere gidiyor. 

 

Bizim üstün olduğumuz bir şeyler elbette var, ama sadece üstünüz, eşsiz değiliz. İlk bilmediğin şey bu. 

 

Ve dikkatini çekmemiş olan bir diğer şey de, bizde tüm canlılar gibi doğup, büyüyüp, yiyip içip, üreyip ölüyoruz. Yok farkımız.

 

Diyorsun ki hayvanların ahlaki değerleri yok falan. Burada sana okkalı bir laf etmek gerekiyor, çünkü hala bilmediğin mevzuda fikir sayıklamaya çalışıyorsun. 

 

Sana bir kaç şey sorayım. 

 

1. Dünyada kaç çeşit hayvan yaşıyor?

2. Bu hayvanların kaçının hayatını yakından biliyorsun..

3. İkinci soru ağır geldiyse, kaç hayvanı dünya gözüyle canlı gördün mesela?

 

Yani, bilmediğin mevzuda ahkam kesiyorsun ki, bu ancak cehaletin emaresi olabilir.

 

Bak, açık ve net söylüyorum: Bir insanda olan her şey, muhakeme, benlik, ahlak, doğruyu yanlışı ayırtetme vs. her ne dersen, diğer hayvanlarda çoğu zaman mevcuttur, en azından bazıları bir sürü tür hayvanda mevcuttur.

 

Şaşırdığın bir diğer şey ise, insan davranışları, yani insna genetiğine dair bir takım hususların, ki başta ahlak dediğin şey, mutlak gerçek, mutlak doğru olduğunu kabul etmen. Ahlak gibi davranışsal durumlar, bırak bir türü, türün içindeki bireyler için bile mutlak doğru değildir. Bir yaşındaki kadınla evlenilebilir diyenin ahlakının mutlak doğru olduğunu kabul ediyor musun?

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 minutes ago, MevcutOnur said:

 

Son olarak buraya hiçbir şeyi bildiğimi sanarak yazmıyorum. Benim buradaki birinci amacım yazdığım şeydeki yanlışları görmek ve bilmediklerimi öğrenmek, bunların kişisel birer düşünce olduğunu belirttim. Yukarıdaki yazdıklarımı az da olsa kaynak kullanarak da destekledim. Umarım söylediklerinizi anlamış ve anlatmak istediklerimi anlatabilmişimdir.

 

Emin ol hemen hiç bir şey bilmiyorsun. Bildiklerin, 5 bin yıl önce afrika çölünde gezen bir göçebenin bildiklerinden daha fazla değil.

 

İnsanlık tarihini bir izle, incele, en basit yolu bu. 

 

Göreceğin, her neslin daha üstün, daha akıllı, daha bilgili bir nesli yarattığı olacaktır. Büyük deden cep telefonu nedir bilmezdi, manyetolu telefon muazzam bir teknolojiydi mesela... 

 

Sadece bu noktadan baktığında bile, insanın daha üstün nesilleri yarattığını gayet açık görebilirsin.

 

İnsanlardan saklanan en büyük gerçek, nasıl var olduklarıdır. Eğer, babanın cinsel iştahı ve annenin dişiliğinin sonucu, malum şekilde dünyaya gelmiş bir canlı olduğunu hatırlarsan, bazı şeyleri kavraman kolaylaşır. Sen gökten zembille yada malum masaldaki gibi leylekle gelmedin. Seni yaratan anan babandı. Onlar olmasa sen yoktun. Ve sen varken,öğrenilmiş bilgiyi sana veren büyükler, ailen, öğretmenler, kitap falan olmasaydı, o çok övündüğün eşsiz sandığın teknoloji yerine, bugün maymunlar gibi homu homu diyerek meyve toplayıp aslandan kaplanadan kaçan zavallı bir primattan ibarettin. 

 

Yani, senin "üstünlük derken, akıl, düşünce falan" noktasından bakarsan, insanın her nesilde kendinden daha üstün insanları çatır çatır yarattığını görürsün. Bu da senin malum tezlerini zaten tarumar eder, otomatik olarak.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, MevcutOnur yazdı:

@bir_akil_insan ; Tanımlar konusunda haklısınız. Biraz daha kesin tanımlar vereyim.

 

Sözlükte "üstün" kelimesinin anlamı:

1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

2. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik.

 

Burada verilenlere göre üstünlükten bahsettiğimizde bir uçak, hız bakımından insandan üstündür. Dolayısıyla bahsettiğim üstünlüğü anlatmak için "varoluşsal üstünlük" şeklinde bir kavram belirtmek istiyorum. Bu kavramla anlatmak istediğim: Bir varlığın, başka bir varlıkta olan bir özelliğe ve daha fazlasına sahip olması. Örneğin A varlığı x ve y özelliklerine sahipken; B varlığı x, y ve z özelliklerine sahip olursa B varlığı daha üstündür deriz.

 

Benim "varoluşsal üstünlük" tanımım bu şekilde. Örneğin bir insan ile bir uçak arasındaki varoluşsal üstünlüğü inceleyecek olursam:

Uçak: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşmuş maddelerin bir araya getirilmesiyle üretilmiş bir hava taşıtıdır. Elbette pek çok özellik daha ekleyebiliriz.

İnsan: Zaman ve mekân içerisindedir, atomlardan oluşur. Akıl, düşünme, irade, muhakeme, beş duyu ile algılayabilme yetilerine sahiptir.

 

Bu şekilde baktığımızda insanın varoluşsal olarak uçaktan daha fazla özelliğe sahip olduğunu söyleyebilir ve bir insanın bir uçaktan varoluşsal olarak daha üstün olduğunu söyleyebiliriz.

 

Tanrı konusuna gelirsek; daha önce söylediğim gibi, her şeye gücü yeten, aklınıza gelen veya gelmeyen bir şeyi yapmanın O'nun için bir zorluk oluşturmadığı bir Tanrıyı ele alalım. Bu durumda Tanrı için her şey O'nun isteklerinden ibarettir. İstemenin ihtiyaç duyma ile olacağını söylemişsiniz. Bu tanım her zaman geçerli midir? Örneğin siz, her zaman gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri mi istiyorsunuz, yoksa size herhangi bir yararı veya zararı olmayacak şeyleri de istediğiniz oluyor mu? Şöyle örnek vereyim: Susadığınız zaman su içmek istemeniz, acıktığınız zaman yemek yemek istemeniz ihtiyaçlardan gelen isteklerdir. Ancak sizin hoşunuza gittiği için resim yapmanız, enstrüman çalmanız gerçek birer ihtiyaç mıdır? Olaya yine varlıksal açıdan bakarsak ki öyle bakmamız gerek; hayatınızda resim veya müziğin olmaması sizin ölmenize, ciddi rahatsızlıklar çekmenize, fiziksel veya mental açıdan zarar görmenize sebep olmaz. Bugüne kadar tanıdığınız her sağlıklı kişi resim yapıp enstrüman çalıyor olamaz. Yani kısaca şöyle söyleyeyim, Tanrının istekleri O'ndan bir şey eksiltecek veya O'na bir şey katacak şeyler değildir. Bu tamamen seçim meselesidir. Umarım anlamış ve anlatabilmişimdir.

 

bu durumda, varoluşsal üstünlük kavramınız içinde, yapay zeka pek çok yönden  yaklaşık 10 yıl içinde insandan daha üstün hale gelecektir. bu da demektir ki: kendinden daha üstün varlıklar üretebilen varlıklar vardır. 

 

sözcüklerde kaybolmayı seçiyor gibisiniz. ihtiyacın tam olarak anlaşılması için, yukardaki örneğinizi ele alalım:

- hoşuma gittiği için, resim yapıyorum

- hoşuma giden şeyleri yapıyorum

- iyi hissetmeye ihtiyacım var

 

tüm bilinçli eylemler, ihtiyaçtan doğar. bilinçliyi, kesinlikle bozuk zihinleri örnek olarak göstermemeniz için ekledim. diğer türlüsü, zaten tanrınızın da bozuk zihne sahip olabileceğinden söz etmek olacaktır.

 

her eylem, ihtiyaçtan doğar.

 

diğer taraftan ele alalım; belki farklı bir düşünce ile daha iyi görebilirsiniz.

 

tanrınız, mükemmeldir. mükemmel varlık, eksiksizdir. eksiksiz varlık, tüm bilgiye sahiptir. hiçbir bilgi yoktur ki, mükemmel varlık ona sahip olmasın. tanrınız insanları yaratır. yaratmadan önce, tüm insanlık tarihini zaten bilmektedir. insanların yapabileceği, düşünebileceği hiçbir şey yoktur ki, daha insanlar ortada yokken, tanrınız o bilgiye sahip olmasın. bu durumda insanların varlığı, evrenin varlığı tümden  gereksizdir.  tanrınız, gereksiz ve hiçbir işe yaramayan bir eylem gerçekleştirmiştir. tanrınız, bildiği şeylerden hiçbir farklılık yaratamayacağı bir durumda, bir eylem gerçekleştirmiştir.  tanrınız eğer insanlardan, onun bilmediği bir şey yapabileceklerini bekliyorsa,  tümden saçma bir iş yapıyordur. eğer insanlar, tanrınızın bilmediği bir şey yapabiliyor/düşünebiliyorsa, tanrınız tüm bilgiye sahip değildir;  tanrınız acizdir/eksiktir. 

 

örneğin: son zamanlarda tanrı insanları yaratıp, iradelerini serbest bırakmıştır gibi bir inanış dolanıyor. ne yazık ki, tanrınız bunu yapabilmekten acizdir. tanrınız zaten en başından olası tüm bilgiye sahiptir. herhangi bir şeyi bilmezden gelebilmesi (ingilizce: unknow, daha iyi bir sözcük bu durumda) mümkün değildir. eğer tanrınızın bir şeyi bilmezden gelebilmesi mümkünse, örneğin kaldıramayacağı taşı, yokedemeyeceği şeyi yaratması vb de mümkündür. tanrınız bir bilgiyi bilmez olamayacağı için -ki bu da bir acizlik- bir iradeyi serbest bırakması, onun neler üreteceğini en başından beri biliyor olmasını değiştirmeyecektir. bu durumda, tanrınız ne yazık ki her adımını en küçük ayrıntısına kadar bildiği bir filmi çekmeye koyulup, çekip, onun içindeki oyuncuları da, oynadıkları rollere göre değerlendirecektir.

 

mükemmel varlığın tüm özellikleri, diğerleri ile çelişir. bu yüzden mükemmel varlık diye bir şey yoktur. tanrınız da ancak mükemmelliğini reddederek inanabileceğiniz bir hayal olur.

 

üsttekini, konuyu değiştirmek için anlatmadım. yalnızca, mükemmelin çelişkilerini göstermek için anlattım. asıl konumuz yine mükemmel varlık hiçbir şey yaratamaz, yaratırsa muhtaçtır, yaratamayacağı için de acizdirdir.

 

söylediğinizin tersine, tanrınızın hiçbir seçimi olamaz. çünkü seçim, tanrınızın bilgiye sahip olmadığını gösterir. seçim, ancak belirsiz değişkenler ışığında mümkündür. tanrınız eğer belirsiz değişkenlere sahipse, ancak seçim yapabilir. tanrınızın yolu, en başından beri bellidir. tanrınızın hiçbir seçimi olamaz. tanrınız, tüm bilgiye sahip olduğu için, seçim yapması, ancak yine ihtiyaçla mümkündür. tanrınızın seçim yaptığına inanmanız, tanrınız dışında bir iradenin daha varlığını ya da tanrınızın da kendinden bağımsız ve müdahale edemeyeceği bir varlık düzeyinde sıkışmış olduğunu gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...