Jump to content

İSLAM SANATA BİLİME ENGELMİ ?


Recommended Posts

Evet, bana kalsa ben de böyle derdim. Selçuklulardan önce Anadolu'ya gelip yerleşmiş Peçenek, Kıpçaklardan olmalı. Fakat ben sadece belgelerde yazanı yorum katmadan bildirdim. Golü hazırladım. Elbette biraz daha ileri doğru akıl yürüten bu sonuca varacaktır.

Not: derler ki "Mimar Sinan Ermeniymiş Rummuş önemli değil, Mimarlığı ırkla değerlendirmeyelim. Bizim Medeniyetimize ve İnsanlığa yaptığı katkıyla değerlendirelim." doğrudur. O zaman (drekinci'yi beri tutatım) neden hiçbir mesnedi olmasa da Ermeni de Ermeni diye gidiyor acaba. Bence bu Ermeni milliyetçilerinin ırkı çok önemsemesinden geliyor. En çok okunan yazarlarımız da buna alet oluyor. Elif Şafak- Baba ve Piç'de de öyle geçiyormuş.

Sevgili puppetularz, konu başlığı islamın sanata ve bilime katkısı. Türk'ün, Ermeni'nin, Rum'un değil. Mimar Sinan Türk te olsa, Ermeni de olsa, Rum da olsa bunun önemi yok.

Mimar Sinan müslümanmıydı? Yeteneği, bilgisi, başarısı müslüman oluşundan mı kaynaklanıyordu? Ki dinine bakarak müslümanlığın katkısı olarak kabul edelim.

Dönemin hristianlık medeniyeti görkemli kiliseler inşaa edebilmişlerdir. Buna bakarak müslümanlık da görkemli camilere özenmiştir. Mimar Sinan olmasa bir başka mimar yine görkemli camiler inşa edecekti.

Feodal dönemin hakim ideolojisi tek tanrılı dinlerdi. Krallıklar, monarşiler, kilisenin ideolojisini kabul etmişlerdi. Ve dine dayalı bilim ve sanatın önü bu şekilde açık tutuluyordu. Aynı dönemlerde hristiyanlık ve musevilik daha köklü olduğu için öncülük bunlarda idi. Müslümanlık da bu dinlerin ibadethanelerini, ilahilerini, alfabelerini taklit ederek rönasansa kadar beraberce geldiler. Rönesansta hristianlık en büyük darbeyi yeni filizlenen kapitalistler ve ticaret burjuvazisinden yedi.

Kapitalist ve ticaret burjuvazisi önce monarşik kralları etkisine aldı. Krallar kiliseye başkaldırdı ve dinin evrenselliği yerini ulusallığa ve yerelliğe bıraktı. Ulus devletler pıtrak gibi kurulmaya başladı.

Veee batıdaki bilim ve sanatın gelişimi hristiyanlıktan dolayı değil. Yeni gelişen kapitalist ve ticaret burjuvazisinin ekonomik devriminden (sanayi devrimi) dolayıdır. Müslümanlık sanayii devrimini yaşamadı. Sanayinin gelişmesine izin vermedi. Bursa'daki elle çalışan dokuma tezgahlarının dışında doğru dürüst üretim araçları yoktu. Taaa ki 20. yüzyıl başına kadar.

Özetle hiçbir dinin, bilim ve sanatı geliştirme hedefi yoktur. Ancak kendine hizmet edebilecek alanların gelişmesine izin verir. O da, ibadethaneler, mistik resim ve müzik, ikonlar vs dir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 183
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kenzo yazdıklarına bir itirazım yok.Akla kesin bilgiye bunca atıf yapan bir kitabı olsa olsa 400 küsür yıl sonra ortaya çıkan gazzali gibi yobazlar bu hale sokabilirler.Onuda araçları amaçlaştırarak yapmışlar.Bunları kendini müslüman sanan cahil cühelaya bir şekilde anlatmak lazım .Konumuz islam bilime sanata engel mi ? Kurandan bilime engel değil olsa olsa teşvik çıkar.Sanata gelince zaten kuranın bir özelliği de çağının modasına uygun olan şiirsel anlatımıdır.Ben kuranda sanata engel olacak bir durum görmüyorum.

Ayrıca elbette ki mutezle aristoyu ,müsbet ,bilimi aklı destekleyecekti.Kuran gökler ve yere bakmazmısınız derken öküzün trene baktığı gibi bakın demiyor .

Bu yüzdendir ki dini felsefe bilimi din olarak algılıyorum

Şimdi kurana geçebiliriz.

Kuran akledin derken ne demek istiyor.

Acaba olayların somut nedenleri ve maddenin kendi arasındaki etkileşimleri var ey insanlar sizde onları araştırıp bulunmu diyor.

Yoksa olayların nedenleri Allaha insanların yamuk yapmaları, yamuk yaptıkları için Allah'ın onları cezalandırması..Ve tabiyattaki tüm olayları tanrının çeşitli amaçlardan dolayı yaratmış olmasımı?...

Tüm olayların maddi nedenleri var bu maddi nedenlerden çıkaracağınız kanunlarla çeşitli teknolojik ürünler çıkarabileceğimizin anlatımı varmı kuranda.

Yıldırımı bile canını sıkan insanları Tanrının cezalandırma isteğine bağlayan bir kitaptan bilimden bahsetmek saçmalıktır.

Bu şu demektir. Tanrının canını sıkarsanız sizi yıldırımla cezalandırır. Yıldırımdan korunmak istiyorsanınız tanrıyı kızdırmamaya bakın.

Tanrı paratoner olan şehirlerdeki insanları cezlandıramıyor artık dağdaki çobanları cezalandırıyor.

Ha herşeye uydurulabilen süper tanrıyıda kendi düşüncelerine uydurma çünkü konu kuran.

Bakalım kuranı yazan tanrı bilimselmi filimselmi?

Öncelikle kuranı yazanın tanrı olduğunu sanmıyorum .Siz din eksenli düşünceden bir türlü kopamadığınız için sürekli konuyu bu yöne çekiyorsunuz.

Göklere ve yere bakın işleyişi nasılda kusursuz.Günler geceler hiç şaşmadan birbini takip eder diyor.Sizi var eden güç mevcut bol totemli ruhbanlı bir güç değil.Doğaya hükmeden güçtür demek istemiş.Ve bence vahiy anlayışı ile de Allahın mahlukla konuşmasının bildiğimiz dil ile olmadığını vurgulamış.

Çünkü,

Devrin siyasileri ileri gelenleri cahil halkı din adına sömürüyor.Oda bu sömürüye baş kaldırıyor.Öyle mana alemine dalıp afyonlanmak yok muhammede göre(artık adı her neyse)Kuranın mantığına göre yani.Çünkü zan ile edinilen bilgiyi reddediyor.Onlar kesin bir bilgi ile inanmazlar der çoğu zaman.Atalarının bildiklerinden giderler.Ya ataları yanlış biliyor idiyse diye de sorar.

Yıldırım meselesinde ise toplumda zulmeden kişilerin mutlaka ilahi bir güç tarafından cezalandırılacağını düşünmüş olmalı.Çokta uç bir düşünce değil bence.Yoksa senin dediğin gibi insanın Allah'a yamuk yapması olasılığı ile değil.İnsanların birbirini sömürmesine karşı çıkmış haklı olarak.

Aslında sürekli savunma pozisyonunda olduğumuz için sizlerde kuranın verilerinden asla ayrılmayalım diyoruz gibi bir düşünce oluşuyor.amaç bu değil.Amaç gerçeğin ortaya çıkması.Aksi taktirde emevilerin masallarını bir yüzyıl daha dinlemeye mahkumuz.Bundan siz de biz de muzdaribiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ironman. İşi kafatascılığa sokan asıl sen olmuşsun. Kafatası ölçüleriyle hangı ırk bilimsel olarak ortaya konulmuş? Hangi ırkın kafatası hangi ölçülere göre sınıflandırılmış? Kafatası ölçüleri kafanın içindekilere, bilince ve düşünme yeteneğine hangi oranda etki ediyor ki kafatasına bakarak bu ırkları kafalı veya kafasız, bilim ve sanata uygun veya uygunsuz olarak nitelendirelim.

Tarihin çöplüğüne atılmış kafatası ölçme yöntemini, bilimsel bir yöntemmiş gibi sunman bile senin hakkında önemli bilgi veriyor.

Dikkatli okursanız ilk olarak 44 numaralı mesajda Mimar Sinan'ın ırkından bahsedenin ben olmadığımı görürsünüz.

Aynen alıntılıyorum

Osmanlı mimarisini de müslümanlığa mal etmek yanlıştır. Mimar Sinan ermenidir. Ve hristiyan kiliselerinin mimarisini öğrenerek bunu büyük ölçekli camilere uygulamıştır.

Daha sonra da 51 numaralı mesajda kendisinin Türk olmadığını kanıtlamak için vikipedi'yi kaynak gösterdiniz. Herhalde buraya itiraz etmezseniz.

Ben de bunun üzerine kendisinin Ermeni olamayacağını, din olarak Hıristiyan (yani Rum) fakat ırkın önemli olmadığını yazdım. Eğer illa bir ırk tasnifi yapılacaksa yapılan kafatası ölçüsünün 89—90 yani hiper-brakisefal. Bu ölçü Rum, Anadolulu veya Ermeni'de olamaz. Ancak Türk, Boşnak veya Kafkas kökenli birinde olabilir. Galiba yetiştiği köy de Rum(dini olarak) köyü olarak geçiyor. Bu yüzden de gerçeğe en yakın olanı Hıristiyan Karaman Türk'lüğüdür. Elimizdeki bulgularla en mantıklı sonuç böyle çıktı. Aksi kanıtları getirin, bakalım. Bunu ben başlatmadım, size cevap olarak yazdım. Üstelik hiçbir ciddi ansiklopedi ve kaynakta kendisinin kökeni hakkında kesin bir tahmin yapılamaz, tek bilinen devşirme olduğudur.

Şimdi asıl konuya gelelim. Mimar Sinan denince kimsenin aklına Selimiye veya diğer eserleri gelmiyor, sizde de olduğu üzere direk "devşirme", yani Türk olmayan akla geliyor. Ne zaman konu ondan açılsa, hemen devşirme, Ermeni, Rum gibi sıfatlar yapıştırılıyor.

Mimar Sinan devşirildiğinde mimari hakkında bir bilgisi yoktu. Onun mimar olmasını sağlayan Osmanlı kültürü ve kendi dehasıdır. Kültür Türk olduğu için geriye sadece zekası kalıyor. İşte bizim ırkçılığa karşı çıkan(!) ateistlerimiz de hemen Mimar Sinan'a 'devşirme=Türk olmayan' yaftası vurarak bu zekanın Türklerden çıkamayacağını vurgulamaya çalışıyor.

Hele Hindistandaki Türk mimarisi tespitin göğsümüzü kabartıyor. Ne Türkmüşüz be!! dedirtiyor.

Bunda şaşılacak ne var? Hindistan 13. yüzyılın başından 19. yüzyılın ortalarına kadar Türkler tarafından yönetilmiştir ve en önemli eserler o dönemde verilmiştir. Bu eserler de oradaki Türk hanedan anısına yapılan yapılar veya camilerdir. Acaba o eserleri kime mâl etmeliyiz? Emekçi Hindu proleteryaya mı :)

Yakında bununla ilgili bir başlık açacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, bana kalsa ben de böyle derdim. Selçuklulardan önce Anadolu'ya gelip yerleşmiş Peçenek, Kıpçaklardan olmalı. Fakat ben sadece belgelerde yazanı yorum katmadan bildirdim. Golü hazırladım. Elbette biraz daha ileri doğru akıl yürüten bu sonuca varacaktır.

Önceki mesajımda da yazdım, elimizdeki tek bilgi doğduğu köyün Rum köyü olması ve kafatası ölçüleri. Bunlardan ne olduğunu bilmesek bile ne olmadığını (Ermeni veya Rum) çıkarabiliriz. En yakın ihtimal de bence Hıristiyan Karaman Türk'ü olmasıdır.

Not: derler ki "Mimar Sinan Ermeniymiş Rummuş önemli değil, Mimarlığı ırkla değerlendirmeyelim. Bizim Medeniyetimize ve İnsanlığa yaptığı katkıyla değerlendirelim." doğrudur. O zaman (drekinci'yi beri tutatım) neden hiçbir mesnedi olmasa da Ermeni de Ermeni diye gidiyor acaba. Bence bu Ermeni milliyetçilerinin ırkı çok önemsemesinden geliyor. En çok okunan yazarlarımız da buna alet oluyor. Elif Şafak- Baba ve Piç'de de öyle geçiyormuş.

Benim de yakındığım nokta bu. Ne zaman kendisinin adı geçse hemen devşirme, Ermeni diye söyleniyor. Üstelik bu Osmanlı'nın devşirme sistemini övmek veya onun faydalarını söylemek için değil, bu kadar güzel eserlerin Türk olmayan biri tarafından yapıldığını, yani Türklerin böyle bir eser yapmayacağını vurgulamak için söyleniyor. Sinan'ın yetiştiği kültür Türk olduğuna göre geriye bir tek ırkı kalıyor, o da Türkdışı yapılıyor. Aynı kişiler bir de ırkçı olmadıklarını, ırkçılığa karşı olduklarını söylüyorlar. Kimse sadece bıraktığı eserlerden bahsetmiyor, ya da yetiştiği kültürün Osmanlı-Türk kültürü olduğunu, dolayısıyla devşirme olmasının ya da soyunun önemsiz olduğunu söylemiyor, illa araya devşirmeliğini, yani Türk olmadığını sıkıştırıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam sanata bilime engel mi ?

Böyle bir soruyo ancak tarih bilgisi olmayan biri sorabilir.

Resim ve heykel dışında müslümanların el atmadıkları sanat ve bilim dalı ben göremedim şuana kadar.

Avrupada akıl hastalarını "cadı" diyerek yakarlarken, iranda ırakta akıl hastalarını "müzik" ile tedavi ediyorlardı.

Biraz tarihi araştıralım.

Ama yok illa nefretimi kusacam diyorsanız, sizin bileceğiniz iş tabi. Atıp tutmak serbest nasılsa bu forumda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam sanata bilime engel mi ?

Böyle bir soruyo ancak tarih bilgisi olmayan biri sorabilir.

Resim ve heykel dışında müslümanların el atmadıkları sanat ve bilim dalı ben göremedim şuana kadar.

Avrupada akıl hastalarını "cadı" diyerek yakarlarken, iranda ırakta akıl hastalarını "müzik" ile tedavi ediyorlardı.

Biraz tarihi araştıralım.

Ama yok illa nefretimi kusacam diyorsanız, sizin bileceğiniz iş tabi. Atıp tutmak serbest nasılsa bu forumda.

Sizin bu mantığınıza bayılıyorum.Bu konuyla ilgili değil yanlış anlaşılmasın ama bir müslüman iyi birşey yaptımı onu hemen islama mal ediyorsunuz ve bakın islam budur diyorsunuz ama ne zaman bir müslüman kötü birşey yapsa hayır efendim onun yaptığı islamı bağlamaz masallarına giriyorsunuz.Neden bu dengesizlik?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben öyle birşey demedim. İslam sanata engel mi tarzındaki bir sorunun yanlışlığını göstermek için, doğal olarak müslümanlar şöyle böyle yapmış tarzında bir cevap vermek zorunda kaldım.

Yani, "bak hristiyanlar bunu böyle yapmış o zaman islam sanata engel değildir", gibi bir cevap anlamsız olurdu herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili puppetularz, konu başlığı islamın sanata ve bilime katkısı. Türk'ün, Ermeni'nin, Rum'un değil. Mimar Sinan Türk te olsa, Ermeni de olsa, Rum da olsa bunun önemi yok.

Mimar Sinan müslümanmıydı? Yeteneği, bilgisi, başarısı müslüman oluşundan mı kaynaklanıyordu? Ki dinine bakarak müslümanlığın katkısı olarak kabul edelim.

Dönemin hristianlık medeniyeti görkemli kiliseler inşaa edebilmişlerdir. Buna bakarak müslümanlık da görkemli camilere özenmiştir. Mimar Sinan olmasa bir başka mimar yine görkemli camiler inşa edecekti.

Osmanlı kültürü çerçevesinde İslam ve Sünnilik de var olduğu için elbette Mimar Sinan kimliğinin harcında İslam da olacaktır. Hristiyan kliselerine bakıp özendiklerini söylemek doğru da olsa, var olan karmaşık mimariyi betimlemek için yetmeyeceğinden "hakkını yemek" olur. Evet, bin yıl önce yapılan Ayasofya görkemli olabilir, ama piramitler de görkemliydi. Üstün körü bakıldığında Süleymaniye ile benzer gözüküyor. Zaten Sinan'ın meydan okuması bu idi: Bu payanda üzerine devasa kubbe oturtup tek bir geniş mekan elde etme işini kemale erdireceğim. Ayasofya'dan çok daha iyisini yapacağım. Zaten Hiçbir camisinin kubbe çapı Ayasofya'yı geçmiş değil. Çünkü amacı İslam için "daha görkemli" mabet yapmak değil. O zamanki Batılılar gibi değil onun (ve yetiştiği tasavvufi kültürün) zihniyeti. Yıkılmayacak, hasar görmeyecek, minimal seviyede süslü ve gösterişli fakat taşıyıcısı güçlü ve rasyonel(Yani şimdiki Batılıların zihniyeti).

Bir de şu hristiyan mabetlerine özenmişler lafınının anlamsız olduğunu çıkartayım: Ayasofya'dan bin yıl geçtikten sonra bile, yapı sistemi betonarme ve çeliğe geçmediğine göre, hala yığma (örme duvar) olduğuna göre ve fakat hala çok fazla kişinin içerisinde toplanacağı kare bir alan yapma ihtiyacı olduğuna göre, payanda/tromp ve kubbe mimarisinden başka bir yol-yöntem YOK. Olamaz, Hristiyan Bizans'ın Sasani'den oradan buradan aldığı sistemi kendi medeniyetinde yetişen ustalarca ilerletmesidir bu. Osmanlı da aynen onlarınki gibi ilerletmiş, onlara bir özentisi, aşağılığı yok. Hatta mükkemmel seviyeye getirip bırakmıştır bu sistemi. Yığma duvarla kubbe, payanda, tromp'da daha iyisi yok olmayacak da. İslamdaki bilimcilerin Eski Yunan'dan aldıklarını Batıya geçirmeden önce ileri götürdüğünü görmezden gelmekten bile daha vahim, Osmanlı ve Sinan'ın Bizans mimarisini çok çok ileri götürdüğünden bahsetmemek. Estetik: Altın oran vardır, kendim ölçtüm. Akustik, kubbe duvarlarındaki "resonatör" çanakları; Drenaj, alttaki suyu kuyularda toplamak... Osmanlı yığma teknolojisinde olası deprem yüklerine karşı sönümleyici bariyer kullanmak, temellerde ahşaplardan yüzer/kayıcı mesnet kullanmak. Bunlar müslümanların övünme sayıklamaları değil, gerçek: İslam ve Tasavvufla içiçe olan devletin kanatları altında gelişmiş karmaşık, komplike bir mühendislik ve bir mimari. Yabana atılamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle kuranı yazanın tanrı olduğunu sanmıyorum .Siz din eksenli düşünceden bir türlü kopamadığınız için sürekli konuyu bu yöne çekiyorsunuz.

Göklere ve yere bakın işleyişi nasılda kusursuz.Günler geceler hiç şaşmadan birbini takip eder diyor.Sizi var eden güç mevcut bol totemli ruhbanlı bir güç değil.Doğaya hükmeden güçtür demek istemiş.Ve bence vahiy anlayışı ile de Allahın mahlukla konuşmasının bildiğimiz dil ile olmadığını vurgulamış.

Çünkü,

Devrin siyasileri ileri gelenleri cahil halkı din adına sömürüyor.Oda bu sömürüye baş kaldırıyor.Öyle mana alemine dalıp afyonlanmak yok muhammede göre(artık adı her neyse)Kuranın mantığına göre yani.Çünkü zan ile edinilen bilgiyi reddediyor.Onlar kesin bir bilgi ile inanmazlar der çoğu zaman.Atalarının bildiklerinden giderler.Ya ataları yanlış biliyor idiyse diye de sorar.

Yıldırım meselesinde ise toplumda zulmeden kişilerin mutlaka ilahi bir güç tarafından cezalandırılacağını düşünmüş olmalı.Çokta uç bir düşünce değil bence.Yoksa senin dediğin gibi insanın Allah'a yamuk yapması olasılığı ile değil.İnsanların birbirini sömürmesine karşı çıkmış haklı olarak.

Aslında sürekli savunma pozisyonunda olduğumuz için sizlerde kuranın verilerinden asla ayrılmayalım diyoruz gibi bir düşünce oluşuyor.amaç bu değil.Amaç gerçeğin ortaya çıkması.Aksi taktirde emevilerin masallarını bir yüzyıl daha dinlemeye mahkumuz.Bundan siz de biz de muzdaribiz.

Kurandaki bilgiler ve birçok kutsal sayılıp günümüze kadar gelen düşünceler tabiki hemen çöpe atılacak şeyler değil.

Binlerce insanın binlerce yıllık düşünceleri, çalışmaları ve ayrıca toplumların onayından geçmiş fikirler.

Tapınaklar, rahipler, felsefe okullarındaki binlerce insanlar yıllarca bu konuları düşünmüşler üzerinde çalışmışlar, sorulara ve problemlere tutarlı cevaplar üretmişler. Bu anlamda dinlerin, öğretilerin, ritüellerin saygıyı hakeden yönleri var.

Bu bilgilerin Allah tarafından gönderilmiş bir bilgi olduğuna inanmanın faydaları olduğu gibi doğru olmadığı için ciddi problemleride var.

Zaten Kurandaki eski süzülerek gelen bilgilerde çok fazla tutarsızlık çıkmıyor. Ama Kuranın yazarlarını yorumlayışlarında ve ekledikleri bilgiler çiğ olduğu için tutarsız lık lar genelde orda çıkıyor.

Mesela haksız yere adam öldürmeyin.. Güzel ve genel kabul gören bir cümle. Zaten eski bir cümle.

Ama evlatlığınızla evlenebilirsiniz tutmuyor.

Benim karılarım sizlerin anneleriniz dir o yüzden evlenmeyin cümlesi çiğ ve tutarsız bir cümle.

(Hani herkesin öz annesi gerçek annesiydi, hem bu evrensel bir kitapta niye yer ederki, senin karıların yaşasa yaşasa bir 30 yıl daha yaşar ayrıcada küçük senin dostlarının bulunduğu bir çevrede)

Rakiplerini suçlar , bilgilerinizin delili yok diye ama kendi bilgilerine Allahı şahit gösterir.

İbrahimin tanrı modeli evet kendi içerisinde büyük bir model.

Ama bu tanrı Muhammet zayıfken barışsever, Muhammet güçlenince savaşsever.

Muhammet diğer tanrıları yok sayarak kendi tanrısını okadar büyütür okadar büyütürki herşeyi ona verir ama madem herşeyi senin tanrın yapıyor ozaman fakirleride o doyursun diyince çıkan çelişkiye tabiki cevap veremeyeceği için tehditler savurur.

Muhammetin tek derdi kendi. Herşeyi kendi tanrısının yaptığını ve tek ve en büyük tanrının kendisinin olduğunu iddia ederek kendi hakimiyetini sağlamak rakiplerini silmek. Böyle olmasa hiç koskoca tanrı habire Muhammetin siyasi rakiplerine sövüp sayarmı?

Muhammet düşünmezmisiniz derken herşeyin sahibinin ve yapıcısının kendi tanrısının isteğine göre olduğuna inandırmaya çalışıyor . Tanrısını büyütüyor bu arada kendini büyütmüş oluyor. Muhammet kendisi yönetimin dışında olunca gayet eleştirel ve özgürlükcü, ama kendi yönetimi içinde çok daha fazla tutucu ve dogmatik. Mekkeyi müşriklere tamamen yasaklayacak kadar bencil.

Kuran olayların nesnel oluşumlarını inceleyip bu bilgilerle teknoloji yaratılabileceğini bilmiyor dolayısıylada öğretmiyor.

Herşeyi kendi tanrısı yaptığına göre kendi tanrısını memnun edenlerin iyi sonuçlar elde edeceğini düşmanı olanlarında cezlandırılacağını öğretiyor.

Ve insanların, kavimlerin başına gelenleri bu sebebe bağlayarak nesnel düşünceye tam tersi bir yol gösteriyor.

Doğal felaketleri tanrının cezalandırması olarak gösteriyor.

Halbuki biz iletişimin gelişmesi sayesinde biliyoruzki her yıl dünyada insanların yaşadığı ve hatta yaşamadığı yerlerde yüzlerce büyük doğal felaketler oluyor ve 7 den büyük depremler oluyor ve bunlarla başetmenin en geçerli yolu felaketleri nesnel bir şekilde tanıyıp onlara karşı aldığımız somut tedbirler. Ne peygamberi, ne dini, nede Allahın gösterdiği duygusal tepkiler bu durumun gerçekci bir açıklaması değil.

İşte bu gibi olayların nedenlerinin açıklamasını duygusal bir tanrıya bağlamanın gerçekci olmadığını gören profosyonel bilim çağının din adamları kuranda olmayan palyetif çözümler geliştirmek zorunda kalmışlardır.

Neymiş efendim aslında fiili dua varmış ve fiili dua kim yaparsa yapsın Allah tarafından kabul edilirmiş (tanrıyı edilgenleştirmek zorunda kalıyorlar). Allah kuranda hiç bu şekilde yaklaşmıyor olaya ama. Sözel duada genelde öbür tarafta kabul görecekmiş. (Gerçekler karşısında top taca atılıyor).

Birde sünnetullah varmış (hani bilimin kanun dediği) tanrının kanunlarıymış. Kim bu kanunlara uyarsa Allahın sevdiği veya sevmediği kişide olsa tanrı onların dilediğini yaparmış. Kuranın ve Muhammetin kelli felli muktedir tanrısını iyice maymuna çeviriyorlar vede zorunda kalıyorlar.

Bunlar gerçekler karşısında Kurana rağmen ancak günümüz salaklarını kandırmak için üretilmiş yapay cevaplar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ercüment

Kurandaki bilgiler ve birçok kutsal sayılıp günümüze kadar gelen düşünceler tabiki hemen çöpe atılacak şeyler değil.

Binlerce insanın binlerce yıllık düşünceleri, çalışmaları ve ayrıca toplumların onayından geçmiş fikirler.

Tapınaklar, rahipler, felsefe okullarındaki binlerce insanlar yıllarca bu konuları düşünmüşler üzerinde çalışmışlar, sorulara ve problemlere tutarlı cevaplar üretmişler. Bu anlamda dinlerin, öğretilerin, ritüellerin saygıyı hakeden yönleri var.

Bu bilgilerin Allah tarafından gönderilmiş bir bilgi olduğuna inanmanın faydaları olduğu gibi doğru olmadığı için ciddi problemleride var.

Muhammed bir çoban değildi.İşi gereği medeniyetin beşiği olan mezopotamya ve doğu felselerine vakıf birisiydi.Felsefik üşünceler olduğunu biliyor.Ademle havva kıssası peygamber kıssaları vs hepsi insanların hala yaşadığı sorunları temsil eder.Kendisi zamanına kadar gelen bütün felsefelerin bir harmanını yapmış.Kuranda bu mozaiği görebiliyoruz.

Sorunumuz şu ; tıpkı Atatürkün bir yandan '' ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' deyip bir yandan islamda hiç olmayan ruhbanlık sınıfını diynet kisvesiyle kurduğu cumhuriyete taşımasına sebep olan toplumun kabulleridir.Nasıl ki atatürk kuranın gökten inmediğini bile bile halkın gereksinmelerini karşılamak için diyaneti denize düşenin yılana sarılması gibi gördüyse muhammed de doğru gördüklerini halka kabul ettirebilmek için Allah'ı kullanmış.Çünkü muhatabı olan toplum cahil.Geçenlerde bir oturumda Y.Nuri hocaya gelen bir soruyu paylaşayım'' uzaylılar varsa dinleri islam mıdır ?'' soruya bakarmısınız ? Hoca güldü elbette çünkü verilecek cevap yok.Bunun doğru olmadığı için doğuracağı sonuçların yıkıcılığından korumak için size din olarak islamı seçtim.Dini kemale erdirdim demiş.İnsanlra Allahın onlara şah damarından daha yakın olduğunu söyleyerek bireysel inanca teşvik etmiş.Daha ne yapabilirdi Allah aşkına ?

Mesela haksız yere adam öldürmeyin.. Güzel ve genel kabul gören bir cümle. Zaten eski bir cümle.

Ama evlatlığınızla evlenebilirsiniz tutmuyor.

Benim karılarım sizlerin anneleriniz dir o yüzden evlenmeyin cümlesi çiğ ve tutarsız bir cümle.

(Hani herkesin öz annesi gerçek annesiydi, hem bu evrensel bir kitapta niye yer ederki, senin karıların yaşasa yaşasa bir 30 yıl daha yaşar ayrıcada küçük senin dostlarının bulunduğu bir çevrede)

Rakiplerini suçlar , bilgilerinizin delili yok diye ama kendi bilgilerine Allahı şahit gösterir.

Tabuları yıkmak istemiş olabilir.Sonuçta evlatlığının eşi olduğuda muallakta bir durum.İyilikte bulunduğu kişi deniyor.Ayrıca kelime tahrifçilerini bir azizliği de olabilir.Çünkü kurandaki peygamberlerden birisnini evlatlık olduğu söyleniyor ve o kelime zeyd için kullanılan kelime değil.

Bu konuda kirecin bir analojisi vardı.Askerde komutanın birisi sandalyesini boyatıyor ve bir eri sandalyenin başın amuhafiz koyuyor .Kimse oturmasın boya kurusun diye.Sandalye kurur fakat er hala başında kndisine görevi bırakması emredilmediği için hala nöbet tutuyor.

Buda böyle bir durum bence.

Muhammedin karılarıyla evlenemeyince müminler bir şey kaybetmeyecek.Peygamberlik kisvesi kalktığı için böyle bir durum bir daha olmayacak fakat haksız yere adam öldürmemek ilelebet geçerli bir yasak.

İbrahimin tanrı modeli evet kendi içerisinde büyük bir model.

Ama bu tanrı Muhammet zayıfken barışsever, Muhammet güçlenince savaşsever.

Muhammet diğer tanrıları yok sayarak kendi tanrısını okadar büyütür okadar büyütürki herşeyi ona verir ama madem herşeyi senin tanrın yapıyor ozaman fakirleride o doyursun diyince çıkan çelişkiye tabiki cevap veremeyeceği için tehditler savurur.

Eğer amaç zulme karşı çıkmaksa yapılan eylem zulmün karşısındaysa bunların hiç birisi haksız ve tutarsızlık değildir.Zalimin karşısına zayıfken çıkmak ahmaklıktır.Güçlenip zulmü durduracak duruma gelince faydalı olacak elbet.

Muhammetin tek derdi kendi. Herşeyi kendi tanrısının yaptığını ve tek ve en büyük tanrının kendisinin olduğunu iddia ederek kendi hakimiyetini sağlamak rakiplerini silmek. Böyle olmasa hiç koskoca tanrı habire Muhammetin siyasi rakiplerine sövüp sayarmı?

Gençliğinin baharında ömrünün en verimli çağlarını kendisinden büyük bir kadınla geçirdiktn sonra( ki amacı kendi keyfi ise bu çok büyük bir ödündür)ömrünün sonunda haticenin serveti ile gel keyfim gel etmek varken neden böylesine zahmetli bir davaya girişsin ? gerçeğe, insanın doğasın aykırı.

Doğal felaketleri tanrının cezalandırması olarak gösteriyor.

Halbuki biz iletişimin gelişmesi sayesinde biliyoruzki her yıl dünyada insanların yaşadığı ve hatta yaşamadığı yerlerde yüzlerce büyük doğal felaketler oluyor ve 7 den büyük depremler oluyor ve bunlarla başetmenin en geçerli yolu felaketleri nesnel bir şekilde tanıyıp onlara karşı aldığımız somut tedbirler. Ne peygamberi, ne dini, nede Allahın gösterdiği duygusal tepkiler bu durumun gerçekci bir açıklaması değil.

İşte bu gibi olayların nedenlerinin açıklamasını duygusal bir tanrıya bağlamanın gerçekci olmadığını gören profosyonel bilim çağının din adamları kuranda olmayan palyetif çözümler geliştirmek zorunda kalmışlardır.

Ben muhammedin gerçek bir panenteist olduğunu düşünüyorum .Her ne kadar gelenek dinine kurumsallaşmış inanca karşı çıksada kendisi doğaya içkin ve aşkın bir güce inanmış.O'na korku , saygı ve hayranlıkla teslim olmuş.Tıpkı benim gibi.

Neymiş efendim aslında fiili dua varmış ve fiili dua kim yaparsa yapsın Allah tarafından kabul edilirmiş (tanrıyı edilgenleştirmek zorunda kalıyorlar). Allah kuranda hiç bu şekilde yaklaşmıyor olaya ama. Sözel duada genelde öbür tarafta kabul görecekmiş. (Gerçekler karşısında top taca atılıyor).

Birde sünnetullah varmış (hani bilimin kanun dediği) tanrının kanunlarıymış. Kim bu kanunlara uyarsa Allahın sevdiği veya sevmediği kişide olsa tanrı onların dilediğini yaparmış. Kuranın ve Muhammetin kelli felli muktedir tanrısını iyice maymuna çeviriyorlar vede zorunda kalıyorlar.

Bunlar gerçekler karşısında Kurana rağmen ancak günümüz salaklarını kandırmak için üretilmiş yapay cevaplar.

Evet duayı da şükrüde fiili olarak algılamış.Kuranın bir yerinde allahın insanlara karşı şükredici olduğunu bile söyler.Sen yine felsefi açılımları çorbaya çevirmişsin .

Doğaya karşı hangi insan durabilir ? kelli felli tanrı derken zeus candan mı bahsediyorsun ?

Doğanın kendisine karşı durulmayacağını anlatıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuranın tevrat gibi incil gibi bir kitab olduğunu görmeye başlıyoruz...

yani hadis külliyatından çok da farklı değil...

nasıl hadisleri kritiğe tabi tutup zayıf uydurma sahih diye ayırdetmeye çalışıyorsak...

kutsal kitaplardaki ayetleri de bu şekilde elemeye tabi tutmak gerekecek gibi...

sahih ayet mevzu ayet kavramları belki gündeme gelmeli...

en başlıca kriter evrensel değerler olmalı...

akıl mantık vicdan maruf gibi eleklerden geçenler sahih kabul edilmeli...

tüm insanların rahatlıkla benimseyip uygulayabileceği şeyler ortaya çıkarılmalı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kuranda sanat karşıtı bir ayet falan bulamadım ben

Tabii ki bulamazsın,

Kuran'da bilimle ilgilenmeyin,sanata değer vermeyin yazmasını beklemiyorsunuz heralde.

Bu hayatın geçici olduğunu ifade etmek zaten her türlü ilerlemenin önüne engel koymaktır.

Kuranda "oku", görmüyormusunuz,düşünmüyor musunuz gibi ayetler inanç ile ilgilidir.

Bunların bilimle sanatla ilgisi alakası yoktur.

Kuran tanrı kelamı iddiası ile dünyanın düz olması,spermin kaynağı gibi daha aklıma gelmeyen onca ayet ile apaçık bilim düşmanıdır.

Apaçık insanlık düşmanıdır.

Keşke apaçık kötülük düşmanı olsa idi.

Ben bile muhammed'den çok daha iyi bir kitap yazabilirim insanları iyiye sevketmek adına , ki şimdiye dek yüzbinlerce yazılmıştır.

Ama bunları yazanlar ortaya bir yalan atarak bunlar tanrı kelamıdır demedikleri için kimse kuran gibi savunmaz onları.

İyi ki de öyle olmuyor, onlarda kuran gibi büyücü kitabına dönerdi aksi takdirde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ercüment

Muhammed bir çoban değildi.İşi gereği medeniyetin beşiği olan mezopotamya ve doğu felselerine vakıf birisiydi.Felsefik üşünceler olduğunu biliyor.Ademle havva kıssası peygamber kıssaları vs hepsi insanların hala yaşadığı sorunları temsil eder.Kendisi zamanına kadar gelen bütün felsefelerin bir harmanını yapmış.Kuranda bu mozaiği görebiliyoruz.

Sorunumuz şu ; tıpkı Atatürkün bir yandan '' ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' deyip bir yandan islamda hiç olmayan ruhbanlık sınıfını diynet kisvesiyle kurduğu cumhuriyete taşımasına sebep olan toplumun kabulleridir.Nasıl ki atatürk kuranın gökten inmediğini bile bile halkın gereksinmelerini karşılamak için diyaneti denize düşenin yılana sarılması gibi gördüyse muhammed de doğru gördüklerini halka kabul ettirebilmek için Allah'ı kullanmış.Çünkü muhatabı olan toplum cahil.Geçenlerde bir oturumda Y.Nuri hocaya gelen bir soruyu paylaşayım'' uzaylılar varsa dinleri islam mıdır ?'' soruya bakarmısınız ? Hoca güldü elbette çünkü verilecek cevap yok.Bunun doğru olmadığı için doğuracağı sonuçların yıkıcılığından korumak için size din olarak islamı seçtim.Dini kemale erdirdim demiş.İnsanlra Allahın onlara şah damarından daha yakın olduğunu söyleyerek bireysel inanca teşvik etmiş.Daha ne yapabilirdi Allah aşkına ?

Tabuları yıkmak istemiş olabilir.Sonuçta evlatlığının eşi olduğuda muallakta bir durum.İyilikte bulunduğu kişi deniyor.Ayrıca kelime tahrifçilerini bir azizliği de olabilir.Çünkü kurandaki peygamberlerden birisnini evlatlık olduğu söyleniyor ve o kelime zeyd için kullanılan kelime değil.

Bu konuda kirecin bir analojisi vardı.Askerde komutanın birisi sandalyesini boyatıyor ve bir eri sandalyenin başın amuhafiz koyuyor .Kimse oturmasın boya kurusun diye.Sandalye kurur fakat er hala başında kndisine görevi bırakması emredilmediği için hala nöbet tutuyor.

Buda böyle bir durum bence.

Muhammedin karılarıyla evlenemeyince müminler bir şey kaybetmeyecek.Peygamberlik kisvesi kalktığı için böyle bir durum bir daha olmayacak fakat haksız yere adam öldürmemek ilelebet geçerli bir yasak.

Eğer amaç zulme karşı çıkmaksa yapılan eylem zulmün karşısındaysa bunların hiç birisi haksız ve tutarsızlık değildir.Zalimin karşısına zayıfken çıkmak ahmaklıktır.Güçlenip zulmü durduracak duruma gelince faydalı olacak elbet.

Gençliğinin baharında ömrünün en verimli çağlarını kendisinden büyük bir kadınla geçirdiktn sonra( ki amacı kendi keyfi ise bu çok büyük bir ödündür)ömrünün sonunda haticenin serveti ile gel keyfim gel etmek varken neden böylesine zahmetli bir davaya girişsin ? gerçeğe, insanın doğasın aykırı.

Ben muhammedin gerçek bir panenteist olduğunu düşünüyorum .Her ne kadar gelenek dinine kurumsallaşmış inanca karşı çıksada kendisi doğaya içkin ve aşkın bir güce inanmış.O'na korku , saygı ve hayranlıkla teslim olmuş.Tıpkı benim gibi.

Evet duayı da şükrüde fiili olarak algılamış.Kuranın bir yerinde allahın insanlara karşı şükredici olduğunu bile söyler.Sen yine felsefi açılımları çorbaya çevirmişsin .

Doğaya karşı hangi insan durabilir ? kelli felli tanrı derken zeus candan mı bahsediyorsun ?

Doğanın kendisine karşı durulmayacağını anlatıyor.

İnandığın çelişkiler seni ne hale getirmiş farkındamısın. Kendini fazla dağıtmışsın.

Muhammedin senin şu tabiyat tanrısı ile ilşkisi ne acaba. Ben herkesin kafasının içinde uydurduğu tanrıyı nerden biliyim. Deli bilicisimiyim ben...Kafalarında uydurdukları tanrı, peygamber, dünya kavramlarının sanki çok hikmetli ve gizemli ama evrensel mutlak hakikatlermiş gibi ukala ukala sunan tiplerden biri daha.

Mesela Muhammet kim senin için, kafandaki tasviri bi anlat hele.

Senin tanrı nasıl biri.

Sanırım dinin tüm terimlerini, kavramlarını kabul ediyorsun ama hepsininde sana özel ve de genelden çok farklı tanımları,anlamları var. Öyle gözüküyor.

Ne bilecek insanlar senin kavramlara kafanda uydurduğun anlamlandırmalarıda seninle konuşacak.

Tabuları yıkmak isteyen bir insan kuralı önceden koyar. Baştan deseydi bakalım herkes evlatlığının karısıyla evlenebilirmi diye. Ozaman Zeyit aynı güvenle karısını Muhammetin yanında durdururmuydu. Belkide Zeyit babalık ahlakına güvenerek karısını Muhammetten sakınmıyordur. 89. dakikada kuralmı değişirmiş. Baştan söylesede bir tabuyuda Zeyit yıksaydıya analıkla alakalı tabuyu.

Nedeni bitecek bir yasağı evrensel kitaba koymanın anlamı ne. Karılarına güvenemiyorsun hadi üçbeş arkadaşına tembih edemiyonmu ben ölünce bizim karılara sahip çıkın kimseyle evlenmesin diye.

Allahın taktiği bumuymuş zalime barış marış de sonrada ......

Muhammet demek Panteistmiş öylemi? Herkes bun böyle bilmiyordur ama.

Kuranda fiili dua diye birşey yoktur, ayrıca tabiattaki nesnel sebep sonuç ilişkilerinden bahsetmez. Adamın biri allaha karşı gelir diğer insanlar denize atarlar mesela kurana göre onu, Gökten bol miktarda yağmur yağar kurana göre nedeni allaha isyandır der, allaha isyan edilmese o yağmur yağmayacaktı demekki.

Fiili dua ve sünnetullah gibi kavramlar kuranın allahına yeni şekiller vererek günümüz gerçeklerine Allahı uyarlama, kurtarma ve yeniden tasarlama çabalarıdır. Buda profosyonellerin ayrı bir şarlatanlık , sahtekarlık örneğidir. Tabi cahillerinde işin aslını bilecek kafaları olmadığında bunları kuranın bir hakikati sanıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

muhammed de doğru gördüklerini halka kabul ettirebilmek için Allah'ı kullanmış.

"Bir yalan hangi amaçla söylenmiş olursa olsun,en kötü gerçekten daha kötüdür."

Muhammed'in uydurduğu yalanın acısını milyonlarca,milyarlarca insan yaşadı,hala da yaşıyor ve ne yazık ki sizler onu savunmaya devam ettikçe yaşayacak.

Hem Allah adına yalan söylüyor hem bu ayeti yalanına ekliyor "Diyanet Vakfi : Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur'an'ı) yalan sayandan daha zalim kimdir? "

Bu kuyruklu yalanlar o kadar uzuyor ki,bir yalan başka bir yalana yol açıyor, yola iyi niyetle çıkmış olsa dahi ulaştığı yer kötülüğün bağrı oluyor.

İyilik hiç bu kadar büyük bir zulüm görmemişti.

tarihinde Ramirez tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu bir gerçek ki islam ülkelerinde ve tabii bizde de dini taassup, batılı ülkelere göre çok daha uzun süre kök salmış.

Batı'da perspektif 14.yy başında Floransa'da bulunmuş.Floransa Katedrali'nin mekan düzenlemesi bile Tanrı merkezli değil,insan merkezli olmuş."Anlamaya çalışan"insan ortaya çıkmış.

Bizde ise Tanrıyla tek vücut olmayı düşünen,Tanrı'dan ayrı başka bir varlığın yüküne katlanamayan,dış dünya karşısında talimlenme durumunda olan umudu kesmiş insan var.Umutlu ve yaşama sevincine sahip insana varış 18.yy ın sonlarına doğru olmuş.

tarihinde zensen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Keman çalmak, dansetmek haram.

Heykel ve insan figürlerini, suretlerini resmetmek, fotograflamak günah.

Yüksek ve görkemli yapılar kıyamet alameti zaten.

Modern sanat türlerinin hemen hemen hepsi ya haramdır ya da İslam'ın yasakları dahilinde sınırlandırlmıştır.

İslam'ın sanat anlayışı Kur'an süslemek olan hat sanatı, ebru, cami-türbe inşaa etmek vb. ile sınırlıdır. Sanat da İslami sınırlar çerçevesinde hareket edip, İslam'a hizmet eder...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Islam bilimi alir yutar bir yetkilisine aciklama yaptirtir isine gelirse kabul eder gelmezse üfürür.

Buna bir ör; Tüp bebek simdi yavas yavas kabul edilmis gibi ama cinsiyetini belli etmek caiz degilmis. Okumak icin link

Neye göre tüp bebek caiz, neye göre cinsiyet belirleme caiz degil? Bu simdi bilime karsi olmak degilmi? Ayrica bu konuyu senin 2,5 Mb lik kuraninda nerede buldunda böyle aciklama yaptin?

Burda bazilari islam bilimin yok yaninda, yok engellemiyor yok istiyor diye iliskilendirmesine ugrasmasin.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanılıyorsun Davudi,

İslamın bir kıyım makinesi,yok edici olmasına engel olan yine insanların sağduyusu ve vicdanı.Afganistanda

iranda uyugulanan islam gerçek islam.

"Hayat hala cehenneme dönmemişse, bu dinler sayesinde değil, bu dinlere rağmen dönmemiştir..." Tolstoy

sevgili ramirez bu insanlar , 1400 yıldır hiçmi sağduyuyu elden bırakmıyolar.

davudi kardeş...

sen hakperest bir adamsın...

eyvallah gardas , elimden geldikçe mümkün mertebe gercekci olmaya calışıyorum

Müslümanların propogandaları sende çok etkili olmuşa benziyor. Öyle bir şey yok. O müslüman bilim

adamları dediklerin zamanında mürted ilan edilen kimseler.

propagandayla alakası yok kafir , eger dediğin gibi hepside mürted ilan edildiyse yada enazından onlara

karsı soğuk davranıldıysa bu modernist müslümanlar dediğimiz , müslüman arkadaslar acısından daha iyi ,

cünkü mürted ilan edenlere değilde , mürted ilan edilenlerin kendilerine müslümanım demeleri olayı

özetliyor.

Ne konudaki eleştirileri evlere şenlik?

müslümanlar gericidir , müslümanlar saldırgandır v.s v.s , halbuki son 1500 - 1600 yılda , hem de dünya

capındaki bütün katliamların soykırımların hepside hristiyanlar tarafından yapıldı , buna diğer dinlerin

mensup olduğu ülkelerdede katliamlar ve asimilasyonları azmettirmekte dahil

Hangi yönden aynı düzeydeydiler? Ekonomi? Kültür? Başka etkenler? İddia ettiğin şeyin kanıtını

göstermemişsin.

şöylede nacizane bir örnek verelim

30ix7rk.jpg

Kuranda yazılan İslamı uygulasalar dünyada müslüman kalmaz. Ya da herkes müslüman olur. İslam en aşırı

uçların dinidir. İslam bilime sanata engeldir. Resime, müziğe, heykele, baleye vs. engeldir.

bende son 2-3 aya kadar gercek islam diye , senin dediğin gibi kabul ediyordum , neden olmasın modern

müslüman değimiz insanlarında müslüman olması , hatta o mürted ilan edilen bilimadamlarıda gayri islam

kabul ediliyodu ama bir farkla yobaz müslümanlar tarafından

Hadi eyvallah. Bunları görememen üzücü...

üzdüysem kusura kalma , su forumda dehri hocadan sonra sevdiğimiz bir kardeşimizsin

Aynen öyle. Hakkı arayan, mutlaka bulur. Ön yargılardan arınmak gerekiyor.

harun gardas , foruma ilk üye olduğum zamanlarda ve sonraki aylarda tarafsızdım , ama bu forumda öyle

bir forumki , ister istemez cazibesine bizde kapıldık , ne yazıkki son 2-3 aya kadar tam manasıyla tarafsız ve

sakin bir sekilde yazıları degerlendiremedim , bundan sonra mümkün mertebe tarafsız bi şekilde

değerlendirmeye çalışıyorum insallah bu cizgiyi bi dahada kaybetmem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim müslüman bilimadamları da mevcut sünni sistemin fetvasına uymadı diye müslümanlıktan çıkacak

değiller.

bende artık bu sekilde degerlendiriyorum , neden bir din bir grubun tekelinde olsunki ? sayıca cok diyemi

yada yüzyıllardır daha eski daha kıdemli diyemi ? bu sekilde bakmak hiç mantıklı değil

Gazali

ercüment neden bütün müslümanları , sanki tek bir kalıptan cıkmış gibi kabul edelim ? sence bu adilanemi

, saldıranlara bakıyoruz kendilerine müslümanım diyenler , peki ya saldırıya uğrayanlar ? onlarda

müslümanım diyenler , iş dönüp dolanıyo yine sadece kurana cıkıyo , ve benim gördüğüm kadarıyla islam

aleminde , hristiyanlarda olduğu gibi bilimadamlarına ve sanatcılara yönelik katliamlar , kısıtlamalar yok

İslama göre herşey kuranda mevcuttur, başka yerde bilim aramaya gerek yoktur. Rivaye göre Ömer

İskanderi Kütüphanesini yaktırıken bu gerekçeyi öne sürmüş

bu işler rivayetlerle olmuyor

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skenderiye_k%C3%BCt%C3%BCphanesi

http://www.tumgazeteler.com/?a=5692041

"Padişahsan ordunun başına geç, ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geç"

gibi, kelime-mantık oyunlarını seven birileri tarafından uydurulup atfedilmiş olmalı.

Bunlar İslam'ın okuma, kitap, araştırma düşmanı olduğunu göstertmedi hiç bi zaman.

Ömer, gerçekten bunu dediyse Kuran için "O önünüzdekini tastikleyicidir, ..." ayetini okumamış olmalı.

Önünde bir şey okuyacaksın ki, Kuran onu tastikleyecek... vs.

sende hemen , inandınmı yav :)

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skenderiye_k%C3%BCt%C3%BCphanesi

http://www.tumgazeteler.com/?a=5692041

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...