"dünyayaışınlanıpçoğaldık" 0 Aralık 14, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 14, 2018 gönderildi (düzenlendi) sana cahilun suresini oneririm allahin izniyle zihin acikligi verir zir cahil olmaktan kurtarirsin ahajajaj Aralık 14, 2018 tarihinde "dünyayaışınlanıpçoğaldık" tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Chrysostom 0 Aralık 14, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 14, 2018 gönderildi 9 saat önce, jynx yazdı: Muhammed'in yaşadığı dönemde, daha sadece arap yarımadasına yayılmış bir islam devleti var. Bizanslılarla yapılan ilk savaş zaten 629 yılında oluyor. Onu da müslümanlar kaybediyorlar. 631'de Heraklios, islamiyet'in yayılmasını engellemek için arap yarımadasına sefer düzenliyor. O savaşı müslümanlar kazanıyor. Bu durumda muhammed'ten bahseden ilk yabancı kaynakların 633'te başlaması çok ta anormal değil. Ayrıca Antik ve Klasik çağlar sözel anlatımların güçlü olduğu çağlardır. Yazılı anlatım fazla gelişmemiştir. Dini yazmalar haricinde, içinde bulunduğu dönemin olayları hakkında bilgi veren fazla bir eser yoktur. O dini yazmalarda da muhammed'ten bahsedildiği açıktır. "634 yılında Baptizati adlı hristiyan bir yazarın yazısında, sarakenler arasında çıkan sahte bir peygamberden bahseder" Saraken terimi, muhammed'ten çok daha önce Romalı tarihçiler tarafından Arap yarımadasında yaşayanlar için kullanılmış bir terimdir. Hicaz'ın kuzey bölgelerinde yaşayan Arapları ve diğer Sami kabileleri Saraken olarak adlandırmışlardır. Bunun nedeni ise bu kabilelerin Roma ordularına karşı Arap yarımadası'nın kuzeyinde şiddetli bir mücadele vermesidir. Baptizati'nin bahsettiği dönemde, peygamberlik iddiasında bulunmuş ve bu iddiası en çabuk şekilde yayılmış kişi Muhammed olduğuna göre o sahte peygamberin Muhammed olduğu açıktır. "636 yılında Mark ve Matta incillerinin olduğu bir kodekste Muhammed'in arapları'nın yaptıklarından bahseder." "640 yılında Papaz Thomas'ın eserinde, 634 yılında Muhammed'in araplarınından yaptığı savaştan bahseder." Muhammed'in ölümünden sonra müslümanlarla karşılaşan komşu devletlerin onlara "muhammed'in arapları" demesi son derece mantıklı. 660 yılında Sebeos'un yazdığı kronikte, Muhammed isimli bir tüccarın peygamber olarak ortaya çıktığı, arapları birleştirdiğinden, putlara tapmayı bıraktığından bahseder. Buna bir şey yazmaya gerek yok heralde. İslam devletini kuran Muhammed'ten bahsettiği apaçık. 680 yılında adına bastırılmış sikkeler de var. Yazdıklarınızda Baptizati’nin sahte peygamber söylemi dışında ciddiye alınacak bir şey yok. Peki bu sahte peygamber kim? Muhammed mi? Başka birisi mi? Baptizati sahte peygamberin mesihin gelişini müjdelediğini, cennetin anahtarlarını elinde tuttuğunu söylüyor. Muhammed’in böyle bir söylemi olmadığına göre muhtemelen başka birisi. Verdiğiniz diğer tarihi belgelerin Muhammed’den bahsedip kuran ve islamdan bahsetmemesi saçma, yani işin özü bütün bu tarihsel veriler bir kişiyi değil bence bir topluluğun sıfatını belirtiyor. Henüz ortada yeni bir din olmadığı açık. Sonradan ekleme yapılmış kronikleri de eledim. Link to post Sitelerde Paylaş
jynx 0 Aralık 14, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 14, 2018 gönderildi (düzenlendi) 1 saat önce, Chrysostom yazdı: Yazdıklarınızda Baptizati’nin sahte peygamber söylemi dışında ciddiye alınacak bir şey yok. Peki bu sahte peygamber kim? Muhammed mi? Başka birisi mi? Baptizati sahte peygamberin mesihin gelişini müjdelediğini, cennetin anahtarlarını elinde tuttuğunu söylüyor. Muhammed’in böyle bir söylemi olmadığına göre muhtemelen başka birisi. Verdiğiniz diğer tarihi belgelerin Muhammed’den bahsedip kuran ve islamdan bahsetmemesi saçma, yani işin özü bütün bu tarihsel veriler bir kişiyi değil bence bir topluluğun sıfatını belirtiyor. Henüz ortada yeni bir din olmadığı açık. Sonradan ekleme yapılmış kronikleri de eledim. Baptizati'nin yazmasında bahsi geçen söz şu. "Kardeşimin yazdığına göre, bir sahte peygamber ortaya çıkmış. (Sergius) Kandidatus sarazenler tarafından öldürüldüğünde Ceasaera'ydayım dedi İbrahim. Ve yahudiler (buna) çok sevindiler. Dediler ki, sarazenlerle birlikte gelen peygamber gözüktü, ve Mesih İsa'nın yolda olduğunu haber veriyor" Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Baptizati'nin sahte peygamber ve yaydığı din hakkında birinci elden bir bilgisi yok. Bir kardeşinin, bu peygamber hakkında Yahudiler'den duyduğu bilgileri aktarıyor. Muhammed, Mesih İsa'nın yolda olduğunu hiç müjdelememiş olabilir. Fakat Kuran'da İsa hakkında övücü ve onun peygamberliği destekleyici ayetler ve öğretiler var. Belli ki Kuran'ın bu öğretisini Yahudiler yanlış algılamışlar. Bu çok olağan bir durum. Ve "Mesih isa'nın yolda olduğunu haber veriyor "ifadesi de bahsedilen peygamberin Muhammed olduğunu desteklemektedir. Çünkü Muhammed, İsa'yı övmüş ve onurlandırmıştır. Bunu o dönemde yapmış ve başarılı olmuş başka bir peygamber yoktur. İslam'ın ilk yıllarında Müslümanlar'a komşu milletlerin, İslam ve Müslümanlar hakkında eksikiz ve tam bir bilgiye sahip olmalarını beklemeniz çok hatalı bir bakış açısıdır. Bırakın 7.yy Suriye ve İran halklarını, 18. ve 19.yy Avrupa halkları bile İslam hakkında doğru ve tam bir bilgiye sahip değillerdir. Müslümanlardan bahsederken hep "Moheammedans" kelimesini kullanmışlardır. İslam'ın ilk yıllarında komşu milletlerin de müslümanlara "Muhammed'in Arapları" demesi son derece mantıklıdır. Papaz Thomas'ın kroniğinde, Muhammed'le ilgili olan bölüm sonradan eklenen kısımda değildir. Thomas eserin sonunda "Yeni başlangıcın başladığı yerde bitmiştir" diye not düşmüştür. Ve eserin 640'ta bittiği kesindir. Çünkü eser, tarihi olayları listeleyen bir eserdir. Ve 641'deki Hereaklios'un ölümünü yazmaz. O esere sonradan bazı sayfalar eklenmiştir. Ama eklenen sayfalar bellidir. Yazarın bitti dediği yerden sonraki sayfalardır. Ama Muhammad adının geçtiği kısım, 640 yılından önce yazılan bölümdedir. Muhammed yaşamadığı iddiasını ortaya Robert Spencer, kitabında bu bilgiyi sansürlemiş, sadece "esere sonradan ekleme yapılmış" demiştir. Ayrıca bir önceki mesajda o sikkelerden de hiç bahsetmemiştir. Robert Spencer'in iddiaları akademik çerçevede kesinlikle ciddiye alınmaz. Amerika'daki Islamophobia'dan maddi çıkar sağlayan bir şahıstır. Sebeos'un kroniğine gelince, o esere sonranadan eklemeler yapılması, içindeki her bilginin yanlış olduğunu göstermez. Arkeoloji bilimi, sizin sandığınız gibi "kurunda yanında yaş da yanar" mantığıyla ilerlemez. Sonradan ekleme yapılan eserler, detaysal olarak yanlış olabilir ama yüzeysel olarak doğru kabul edilir. Sebeos'un kroniğinin, Muhammed'in yaşadığını desteklediğini tüm saygın tarihçiler kabul eder. Muhammed'in yaşamadığı teorisini ortaya atan ilk kişi olan Patrica Crone bile sonradan Muhammed'in yaşadığını kabul etmiştir. Patrica Crone dünya üzerinde en çok tanınan ve saygı gören akademisyenlerden biridir. Ve aşağıdaki makalesinde muhammed'in yaşadığına delil olarak, sebeos'un kroniğini kaynak olarak vermiştir. Eğer sebeos'un eseri, muhammed'in yaşadığı konusunda güvenilir bir kaynak olmasaydı patrica crone o kaynağı delil olarak sunmazdı. https://www.opendemocracy.net/faith-europe_islam/mohammed_3866.jsp Gerçek bilgileri çarpıtarak Muhammed'in yaşamadığını iddia eden Robert Spencer gibi kişiler hristiyandır. Yani adamların amaçları, İslam'ın aslında bir hristiyan mezhebi olduğunu söyleyerek müslümanları dininden döndürüp hristiyan yapmak. Bir hristiyan propagandasından başka bir şey değil. Zaten islamda hristiyan kökenli bir şey de yoktur. İbadetleri, ritüelleri, haram-helal'leri birbirinden farklıdır. Aralık 14, 2018 tarihinde jynx tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Aralık 14, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 14, 2018 gönderildi Sözü edilen bahsetmeler güvenilirlikten uzak. Muhammed'in yaşadığına dair güvenilir bir kanıt bulunamamıştır. Hayır olsa bize hiç bir zararı yok. İkna edici kanıt olsa derhal tamam yaşamış dememiz bize, fikir yapımıza hiç bir zarar vermez. Muhammed'imn mezarı denen yerde eşşek yatıyor olsa bilemeyeceğimiz, öğrenme şansı asla tanınmadığı, yasaklandığı için de güvenmemekte haklıyız. Yani kanıtlar ordan burdan birikecek, çelişmeyecek, birbirini destekleyecek de öyle tamam denecek. Tarih bu şekilde oluşur. Örneğin Kadeş diye bir anlaşma yapıldığının hem Hitit, hem Mısır tarafında birbirini destekleyen çok fazla güvenilir kanıtı var. O yüzden Kadeş diye bir anlaşma yapıldığını kabul ediyoruz. Muhammed için böyle bir eminlik söz konusu hiç değil. Ne bilsinler dış ülkelerde taaa Arabistan'da Muhammed'in çıktığını demek zaten kanıt yokluğunu kabul etmek demek oluyor. Üstelik geçersiz. Çünkü Araplar ticaret yaparlardı. Tamam genelde Yemen Habeş oralara giderlerdi ama Hindistan'a da giderlerdi. Hindistan'a Avrupalılar da gittiği için haberler yayılırdı. Tüccarlar ne anlatacak, memleket haberleri! Hadislere bakılırsa Muhammed Bizans'a elçi göndermiş Bizans daveti reddedince ordu göndermiş filan. Öyle Muhammed hayattayken haberleri olmamış gibi bir anlatım yok hadislerde. Yani olmuyor. Olsa "tükan" sizin, bize bir zararı yok da olmuyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Mindsurfer 0 Aralık 14, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 14, 2018 gönderildi (düzenlendi) Muhammed, yaşasa da yaşamasa da sonuç değişmez. görmediğin ve tanışma şansın olmayan bir adama, koşulsuz inanılmasını talep etme hakkı, hiç kimsede olamaz Düşmanca davranışlarla baskı kurarak, gerici ve utanç verici yöntemlerle zorla kabul ettirilmeye çalışılan bir dinin de..., onun peygamberinin de yalan olduğu son derece açıktır. Aralık 14, 2018 tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Chrysostom 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi On 14.12.2018 at 19:26, jynx yazdı: Baptizati'nin yazmasında bahsi geçen söz şu. "Kardeşimin yazdığına göre, bir sahte peygamber ortaya çıkmış. (Sergius) Kandidatus sarazenler tarafından öldürüldüğünde Ceasaera'ydayım dedi İbrahim. Ve yahudiler (buna) çok sevindiler. Dediler ki, sarazenlerle birlikte gelen peygamber gözüktü, ve Mesih İsa'nın yolda olduğunu haber veriyor" Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Baptizati'nin sahte peygamber ve yaydığı din hakkında birinci elden bir bilgisi yok. Bir kardeşinin, bu peygamber hakkında Yahudiler'den duyduğu bilgileri aktarıyor. Muhammed, Mesih İsa'nın yolda olduğunu hiç müjdelememiş olabilir. Fakat Kuran'da İsa hakkında övücü ve onun peygamberliği destekleyici ayetler ve öğretiler var. Belli ki Kuran'ın bu öğretisini Yahudiler yanlış algılamışlar. Bu çok olağan bir durum. Ve "Mesih isa'nın yolda olduğunu haber veriyor "ifadesi de bahsedilen peygamberin Muhammed olduğunu desteklemektedir. Çünkü Muhammed, İsa'yı övmüş ve onurlandırmıştır. Bunu o dönemde yapmış ve başarılı olmuş başka bir peygamber yoktur. İslam'ın ilk yıllarında Müslümanlar'a komşu milletlerin, İslam ve Müslümanlar hakkında eksikiz ve tam bir bilgiye sahip olmalarını beklemeniz çok hatalı bir bakış açısıdır. Bırakın 7.yy Suriye ve İran halklarını, 18. ve 19.yy Avrupa halkları bile İslam hakkında doğru ve tam bir bilgiye sahip değillerdir. Müslümanlardan bahsederken hep "Moheammedans" kelimesini kullanmışlardır. İslam'ın ilk yıllarında komşu milletlerin de müslümanlara "Muhammed'in Arapları" demesi son derece mantıklıdır. Papaz Thomas'ın kroniğinde, Muhammed'le ilgili olan bölüm sonradan eklenen kısımda değildir. Thomas eserin sonunda "Yeni başlangıcın başladığı yerde bitmiştir" diye not düşmüştür. Ve eserin 640'ta bittiği kesindir. Çünkü eser, tarihi olayları listeleyen bir eserdir. Ve 641'deki Hereaklios'un ölümünü yazmaz. O esere sonradan bazı sayfalar eklenmiştir. Ama eklenen sayfalar bellidir. Yazarın bitti dediği yerden sonraki sayfalardır. Ama Muhammad adının geçtiği kısım, 640 yılından önce yazılan bölümdedir. Muhammed yaşamadığı iddiasını ortaya Robert Spencer, kitabında bu bilgiyi sansürlemiş, sadece "esere sonradan ekleme yapılmış" demiştir. Ayrıca bir önceki mesajda o sikkelerden de hiç bahsetmemiştir. Robert Spencer'in iddiaları akademik çerçevede kesinlikle ciddiye alınmaz. Amerika'daki Islamophobia'dan maddi çıkar sağlayan bir şahıstır. Sebeos'un kroniğine gelince, o esere sonranadan eklemeler yapılması, içindeki her bilginin yanlış olduğunu göstermez. Arkeoloji bilimi, sizin sandığınız gibi "kurunda yanında yaş da yanar" mantığıyla ilerlemez. Sonradan ekleme yapılan eserler, detaysal olarak yanlış olabilir ama yüzeysel olarak doğru kabul edilir. Sebeos'un kroniğinin, Muhammed'in yaşadığını desteklediğini tüm saygın tarihçiler kabul eder. Muhammed'in yaşamadığı teorisini ortaya atan ilk kişi olan Patrica Crone bile sonradan Muhammed'in yaşadığını kabul etmiştir. Patrica Crone dünya üzerinde en çok tanınan ve saygı gören akademisyenlerden biridir. Ve aşağıdaki makalesinde muhammed'in yaşadığına delil olarak, sebeos'un kroniğini kaynak olarak vermiştir. Eğer sebeos'un eseri, muhammed'in yaşadığı konusunda güvenilir bir kaynak olmasaydı patrica crone o kaynağı delil olarak sunmazdı. https://www.opendemocracy.net/faith-europe_islam/mohammed_3866.jsp Gerçek bilgileri çarpıtarak Muhammed'in yaşamadığını iddia eden Robert Spencer gibi kişiler hristiyandır. Yani adamların amaçları, İslam'ın aslında bir hristiyan mezhebi olduğunu söyleyerek müslümanları dininden döndürüp hristiyan yapmak. Bir hristiyan propagandasından başka bir şey değil. Zaten islamda hristiyan kökenli bir şey de yoktur. İbadetleri, ritüelleri, haram-helal'leri birbirinden farklıdır. Bunlar tartışmalı konular ve kişisel yoruma açık, geçelim, net bir bilgi vermedikleri aşikar. Bu sorunları aşabilmek için kaynağa yani Arapların kendisine dönelim, neden islam dünyasının kendi içinde bir kaynak yok? Abd-al Malik’in, Dome of Rock’ta yazdırdığı yazıta kadar Muhammed ismine arap kaynaklarında rastlanmıyor. Neden? Link to post Sitelerde Paylaş
jynx 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi (düzenlendi) 4 saat önce, Chrysostom yazdı: Bunlar tartışmalı konular ve kişisel yoruma açık, geçelim, net bir bilgi vermedikleri aşikar. Bu sorunları aşabilmek için kaynağa yani Arapların kendisine dönelim, neden islam dünyasının kendi içinde bir kaynak yok? Abd-al Malik’in, Dome of Rock’ta yazdırdığı yazıta kadar Muhammed ismine arap kaynaklarında rastlanmıyor. Neden? Çünkü muhammedin yaşadığı dönemde okuma yazma oranı %1-2. Sözlü edebiyat gelişmiş. Yazıya aktarma geleneği yok. O zaman kullanılan arapçanın yazı için uygun olmaması da sebep olabilir. Emevilerle birlikte araplar devlet haline geldi. Ve sikkelerde muhammed adı görülmeye başlandı. Kuran eğer kolektif bir bilincin ürünü olsaydı, yazılma şekli tevrat veya incil gibi olurdu. Tevrat ve incil, bahsedilen peygamberin sözde yaşadığı tarihten sonra yazılmıştır. Şurda yaşadı, şunları yaptı, şurda öldü gibi geçmişe yönelik anlatımlar vardır. Kuran'daysa "muhammed şurda yaşadı, şurda öldü" gibisinden geçmişe yönelik anlatımlar yoktur. Bir vahiy kitabıdır. Anlatan peygamberin kendisidir. Hatta sorulara bile cevapları vahiy olarak aktarır. Geleceği yönelik savaş taktikleri verilir ve bir süre sonra bu taktikler geçmiş zaman kipiyle kritik edilir. Ayrıca tevrat ve incilde, musa ve isanın yaptığı mucizelerden de bahsedilir. Onlar geçmişe yönelik bir kitap olduklarından, mucizelerin kanıtlanması mümkün değildir. Kuran'daysa Muhammed'in yaptığı mucizelerden bahsedilmez. Hatta insanların ondan mucize istediğini, muhammed'inde mucize olarak sadece kuran'ı gösterdiğini görürüz. Kuran, geçmişe yönelik bir kitap olmadığı için, peygamber olduğunu iddia eden muhammed o an yaşadığı için insanlara mucize gösterememektedir. Muhammed'in mucizeleri, yaşadığı tarihten 200-300 yıl sonra yazılan hadislerde gösterilir. Onlarında muhammed'i diğer peygamberler gibi kutsallaştırmak için yazıldığı bellidir. Eğer kuranı kerim toplumun bir ürünü olsaydı muhammedin yaptığı mucizelerden de bahsedilirdi. Muhammed'in hangi kadınları kendine eş seçebildiğine, cinsel hayatı gibi konulara da girilmezdi. Aralık 16, 2018 tarihinde jynx tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kavak 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi (düzenlendi) Eğer birazcık dürüstlük taslanacaksa, şu soruların yalın cevabı bilhassa dindarları düşündürmeli: 1. Piyasadaki tüm kitaplarda kimin parmağı var? İnsanların. 2. Piyasadaki tüm dinlerde kimin parmağı var? İnsanların. 3. Piyasadaki tüm tanrılarda kimin parmağı var? İnsanların. 4. Piyasadaki canlıların hangi türünde yalan söyleme kabiliyeti var ? İnsanların. Hal böyle iken, "benim dinim en doğrusu, benim inancım en güzeli, benim peygamberim en sonuncusu ve elbette benim tanrım en yakışıklışı" demeye çalışmak, havanda su dövmekten başka, bir gıdım ileriye gidemez. Aralık 16, 2018 tarihinde kavak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi Bir saat önce, jynx yazdı: Kuran eğer kolektif bir bilincin ürünü olsaydı, yazılma şekli tevrat veya incil gibi olurdu. Öyle bir kayıt koyamazsın. Bu söylediğinin hiç bir bilimsel temeli yok. Süpermen olmasaydı Süpermen filmi de çevrilmezdi demek gibi bir saçmalık senin bu dediğin. Muhammed'e neden mucize ataması yapılmamış Kuran'da konusuna gelirsek. Evet Kuran öncekilerden farklı bir şey olsun düşüncesiyle oluşturulmuş bir betiktir. Öncekilerden başka farkları da var. Öncekilerde rab buyurdu ki formatında nakil sözler kullanılırken Kuran'da direk allah seslendirilmiştir. Burada yani yeni bir tarz deneniyor. Bu yeni tarzın bir görünümü de mucizeler konusunda ortaya konmuştur. Kurana "ve ma rameyte iz rameyte" ve "iktarabeti saat ven şakkal kamer" gibi ne dediği belirsiz, mucizeye yorulacak ifadeler yerleştirilmiştir. Bununla şu taktik güdülmüştür: Açıkça mucize iddiasında bulunmayalım ama ima edelim. Mucizeye yoracak olanlar elli türlü mucize uydururlar bundan. Bu daha verimli bir yol olarak görülmüştür. Öbür türlü ne yaptı diyeceksin, ha işte şunu yaptı. Peki tamam. Kalıba sokulmuş belirli bir iddia. Yersen! Ama öbür ima yöntemi inanılabilirden inanılmaza her insana inanabileceği bir şeyler sunabilen verimli bir yöntem. Bu tabii zeka değil. Şark kurnazlığı. Sadece aptallar üzerinde etkili olur. Zeki insanlara tabii ki çalışmaz. Link to post Sitelerde Paylaş
jynx 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi 10 dakika önce, democrossian yazdı: Öyle bir kayıt koyamazsın. Bu söylediğinin hiç bir bilimsel temeli yok. Süpermen olmasaydı Süpermen filmi de çevrilmezdi demek gibi bir saçmalık senin bu dediğin. Muhammed'e neden mucize ataması yapılmamış Kuran'da konusuna gelirsek. Evet Kuran öncekilerden farklı bir şey olsun düşüncesiyle oluşturulmuş bir betiktir. Öncekilerden başka farkları da var. Öncekilerde rab buyurdu ki formatında nakil sözler kullanılırken Kuran'da direk allah seslendirilmiştir. Burada yani yeni bir tarz deneniyor. Bu yeni tarzın bir görünümü de mucizeler konusunda ortaya konmuştur. Kurana "ve ma rameyte iz rameyte" ve "iktarabeti saat ven şakkal kamer" gibi ne dediği belirsiz, mucizeye yorulacak ifadeler yerleştirilmiştir. Bununla şu taktik güdülmüştür: Açıkça mucize iddiasında bulunmayalım ama ima edelim. Mucizeye yoracak olanlar elli türlü mucize uydururlar bundan. Bu daha verimli bir yol olarak görülmüştür. Öbür türlü ne yaptı diyeceksin, ha işte şunu yaptı. Peki tamam. Kalıba sokulmuş belirli bir iddia. Yersen! Ama öbür ima yöntemi inanılabilirden inanılmaza her insana inanabileceği bir şeyler sunabilen verimli bir yöntem. Bu tabii zeka değil. Şark kurnazlığı. Sadece aptallar üzerinde etkili olur. Zeki insanlara tabii ki çalışmaz. Peki siz kesin olarak yaşamadığını mı düşünüyorsunuz? Link to post Sitelerde Paylaş
Chrysostom 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi Muhammed’i yaşadığı tarihle eş zamanlı olarak gören, tanıyan, bunları yapamasa bile duyan, yazıya döken kimse bulunamıyor. Arapların yazılı geleneği yoktu diyenler Muhammed’in Kuran’ı taş ve kemiklere yazdırdığını unutmasınlar. Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Aralık 16, 2018 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2018 gönderildi 4 dakika önce, jynx yazdı: Peki siz kesin olarak yaşamadığını mı düşünüyorsunuz? Kesin söylemek olanaksız. Öyle bir lüksümüz olamaz. Yaşadığına dair kanıt bulunmadığını söylüyoruz. Kanaatimiz ise yaşamadığı yönünde. Link to post Sitelerde Paylaş
Chrysostom 0 Şubat 12, 2019 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2019 gönderildi On 16.12.2018 at 14:58, jynx yazdı: Çünkü muhammedin yaşadığı dönemde okuma yazma oranı %1-2. Sözlü edebiyat gelişmiş. Yazıya aktarma geleneği yok. O zaman kullanılan arapçanın yazı için uygun olmaması da sebep olabilir. Emevilerle birlikte araplar devlet haline geldi. Ve sikkelerde muhammed adı görülmeye başlandı. Kuran eğer kolektif bir bilincin ürünü olsaydı, yazılma şekli tevrat veya incil gibi olurdu. Tevrat ve incil, bahsedilen peygamberin sözde yaşadığı tarihten sonra yazılmıştır. Şurda yaşadı, şunları yaptı, şurda öldü gibi geçmişe yönelik anlatımlar vardır. Kuran'daysa "muhammed şurda yaşadı, şurda öldü" gibisinden geçmişe yönelik anlatımlar yoktur. Bir vahiy kitabıdır. Anlatan peygamberin kendisidir. Hatta sorulara bile cevapları vahiy olarak aktarır. Geleceği yönelik savaş taktikleri verilir ve bir süre sonra bu taktikler geçmiş zaman kipiyle kritik edilir. Ayrıca tevrat ve incilde, musa ve isanın yaptığı mucizelerden de bahsedilir. Onlar geçmişe yönelik bir kitap olduklarından, mucizelerin kanıtlanması mümkün değildir. Kuran'daysa Muhammed'in yaptığı mucizelerden bahsedilmez. Hatta insanların ondan mucize istediğini, muhammed'inde mucize olarak sadece kuran'ı gösterdiğini görürüz. Kuran, geçmişe yönelik bir kitap olmadığı için, peygamber olduğunu iddia eden muhammed o an yaşadığı için insanlara mucize gösterememektedir. Muhammed'in mucizeleri, yaşadığı tarihten 200-300 yıl sonra yazılan hadislerde gösterilir. Onlarında muhammed'i diğer peygamberler gibi kutsallaştırmak için yazıldığı bellidir. Eğer kuranı kerim toplumun bir ürünü olsaydı muhammedin yaptığı mucizelerden de bahsedilirdi. Muhammed'in hangi kadınları kendine eş seçebildiğine, cinsel hayatı gibi konulara da girilmezdi. Yüz bin kişiye veda vaazı veren bir kişinin ki ortaçağ tarihi için muazzam bir vakadır, eş zamanlı kağıda, kayaya yazan nasıl olmaz? Bunu nasıl açıklayabiliriz? Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Şubat 12, 2019 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2019 gönderildi On 18.09.2018 at 20:18, Abdülmalik said: O dönem O dönem Bizanslılar’ın deli gibi kayıt tuttuğu, o coğrafya’ya hakim olduğu yıllar ve o dönemin kendilerini tehdit eden böyle bir insandan haberleri bile yok.. Lan bir kişi bile bu adamın haberini uçurmadımı? Aslında tam olarak öyle değil. Küresel bir iklim keşmekeşinin ardından yaşanan tam bir kaos ortamı o yıllar. Romalıların dağıldığı, her tarafta sürüyle çeşitli yerel eşkiya benzeri grupların iktidar ilan ettiği zamanlar. Bu ortamda gidip kimsenin şeyine takmadığı arap çölünü takip etmemiş olmaları da, takip etselerd de, o kayıtların bir takım yağmalar sırasında yok olmuş olması da mümkün. Tabi bu muhammet olarak anılan malum bedevinin var olup olmadığını göstermez. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Şubat 12, 2019 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2019 gönderildi 8 minutes ago, Chrysostom said: Yüz bin kişiye veda vaazı veren bir kişinin ki ortaçağ tarihi için muazzam bir vakadır, eş zamanlı kağıda, kayaya yazan nasıl olmaz? Bunu nasıl açıklayabiliriz? Ne yüz bin kişisi yahu... Pek bir muazzam, yüce savaş diye sayıklanan şeyler, 40-50 kişilik bedevi güruhlarının birbirine girmesinden ibaret. Muhammedin -yaşadıysa- zamanında ulaşabildiği kişi sayısı bir kaç bin kişiden fazla değil. Hadislerden bunu da görürsünüz. Koca mekke cemaati bir defada, kadın erkek beraberce, mekke'deki bir camide toplanıp ömerin vaazını dinleyebiliyor. Arkeolojik buluntular, o devirde bahse konu mekke-medine bölgesinde yaşayanların 10 binler seviyesinde olduğunu gösteriyor. Link to post Sitelerde Paylaş
deadanddark 0 Şubat 12, 2019 gönderildi Raporla Share Şubat 12, 2019 gönderildi Bir yerlerde bir yunan metninde o devirlere ait sahte bir peygamberin geldigi, sahte denilmesininde elinde kalkani ve üzerine bindigi bir at arabasi olmadigindan söylendigini hatirliyorum. Elinde kalkani ve at arabasiyla gökten inmemisse peygamber olarak kabul görmüyormus demekki. Link to post Sitelerde Paylaş
Chrysostom 0 Nisan 28, 2019 gönderildi Raporla Share Nisan 28, 2019 gönderildi On 12.02.2019 at 20:19, anibal yazdı: Ne yüz bin kişisi yahu... Pek bir muazzam, yüce savaş diye sayıklanan şeyler, 40-50 kişilik bedevi güruhlarının birbirine girmesinden ibaret. Muhammedin -yaşadıysa- zamanında ulaşabildiği kişi sayısı bir kaç bin kişiden fazla değil. Hadislerden bunu da görürsünüz. Koca mekke cemaati bir defada, kadın erkek beraberce, mekke'deki bir camide toplanıp ömerin vaazını dinleyebiliyor. Arkeolojik buluntular, o devirde bahse konu mekke-medine bölgesinde yaşayanların 10 binler seviyesinde olduğunu gösteriyor. Patricia Crone’a göre Mekke’nin tarihsel bir önem arzedecek hiçbir özelliği yok. Ticaret, tarım hiçbir merkezle bağlantısı yok. Mekke’de bir üretim de yok. Orada neyin savaşı yapıldı? Link to post Sitelerde Paylaş
muslumangenc 0 Nisan 28, 2019 gönderildi Raporla Share Nisan 28, 2019 gönderildi 1 hour ago, Chrysostom said: Patricia Crone’a göre Mekke’nin tarihsel bir önem arzedecek hiçbir özelliği yok. Ticaret, tarım hiçbir merkezle bağlantısı yok. Mekke’de bir üretim de yok. Orada neyin savaşı yapıldı? atınca biraz insaflı atın Mekkede KABE VARDI O DÖNEMDE VE ONDAN ÖNCE ticaretin merkeziydi biraz insaf biraz mantık yahu dünyada yaşadığı en kolaya ispat edilecek kişi peygamberimizdir binlerce söylenmiş sözü var hadisler şeceresi dedesinden başlıyarak günümüze kadar bellidir hepsini bir kenara koyun KURAN var adı geçiyor hadi bunları da bir kenara koyun mezarı doğduğu ev Mekke ve medinede ve diğer şehirlerde yaşadığına dair ev mescid vs Alevilerde mi yalancı Endülüsü fetheden sahabe de mi hayali hz ömer de mi bir sürü fetih yapmış hayali PEKİ DAHA ÖNEMLİ BİR SORU SORAYIM ÖYLE BİRİ YOKDA ÇOK EVLENMESİNDEN TUTUN HAYATININ BİR ÇOK ALANINI ELEŞTİRDİĞİNİZ KİŞİ KİM Link to post Sitelerde Paylaş
muslumangenc 0 Nisan 28, 2019 gönderildi Raporla Share Nisan 28, 2019 gönderildi Size göre Sokrates de hiç yaşamadı değil mi yazılı eseri bile yok tam üşütüksünüz iyice azdınız Link to post Sitelerde Paylaş
muslumangenc 0 Nisan 28, 2019 gönderildi Raporla Share Nisan 28, 2019 gönderildi 12 minutes ago, muslumangenc said: atınca biraz insaflı atın Mekkede KABE VARDI O DÖNEMDE VE ONDAN ÖNCE ticaretin merkeziydi biraz insaf biraz mantık yahu dünyada yaşadığı en kolaya ispat edilecek kişi peygamberimizdir binlerce söylenmiş sözü var hadisler şeceresi dedesinden başlıyarak günümüze kadar bellidir hepsini bir kenara koyun KURAN var adı geçiyor hadi bunları da bir kenara koyun mezarı doğduğu ev Mekke ve medinede ve diğer şehirlerde yaşadığına dair ev mescid vs Alevilerde mi yalancı Endülüsü fetheden sahabe de mi hayali hz ömer de mi bir sürü fetih yapmış hayali PEKİ DAHA ÖNEMLİ BİR SORU SORAYIM ÖYLE BİRİ YOKDA ÇOK EVLENMESİNDEN TUTUN HAYATININ BİR ÇOK ALANINI ELEŞTİRDİĞİNİZ KİŞİ KİM peygamberimizin arkadaşları akrabaları görüştüğü kimselerin isimleri o isimlerin akrabaları görüştüğü kimselerin şecereleri isim isim biliniyor binlerce isim var DÜNYADA BÜTÜN YAKINLARI TEK TEK TESİPİT EDİLMİŞ GÜNÜMÜZE KADAR GELMİŞ (SEYYİDLER) BAŞKA KİMSE YOK torunu hasan hüseyin KERBELADA MI HAYALİYDİ BU KONU SİZİ AŞAR SADECE ŞAKLABAN YAPAR YÜZBİNLERCE DELİL VAR YAŞADIĞINA DAİR sahi sokratesin yaşadığına dair bir şey biliyonuz mu Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts