Jump to content

Bir Boşluk İçerisindeyim ...


Recommended Posts

İyi Geceler Herkese

Bu forumu birkaç gündür takip ediyorum. Bazı sorulara yanıt arıyorum. Yazımın tamamını okuyup ona göre yorumlarsanız sevinirim :)

Öncelikle kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Müslümanım. Ateism, deizm, teizm ve diğer düşünce inanışları ile ilgili elbette sizler kadar bilgim olmasa da birşeyler okudum. İslam dışı diğer dinler hakkında da bir müslümanın sahip olduğu bilgilere sahibim hemen hemen.

Muhafazakar ve epey tutucu bir ailede büyüdüm. Ailemin muhafazakar olması dışında akrabalarımız, yaşadığım çevre hep bu şekildeydi. Toplantılar, düğünler, bayram ziyaretleri hep bu tutuculuk çerçevesinde bildiğiniz klişelerin oluşması şeklinde gerçekleşiyordu. Çocukluğumun büyük bir bölümü bu şekilde geçti

Yaradılış hakkında düşüncelere çok küçükken başladım. Ortaokul yıllarımda sanırım. Evimizin balkonundan yalnız olarak geceleri gökyüzünü izlemek her zaman hoşuma giderdi. Çocukluğumun en favori aktivitelerindendir gökyüzünü izlemek, diğer çocuklardan farklı olarak : ) Her zaman gökyüzünü izlerken tek düşündüğüm şey ise bizlerden önce olan şey nedir ? İnsanlardan yani. En başı düşünürdüm hep, önce kendimden, sonra ailemden sonra onların da ailesinden... 1000 yıl öncesi, 10.000 yıl öncesi.. Ne vardı ? İnsanlardan önce ne vardı ? Dünyadan önce ne vardı ? Bu şekilde kendi beynimde ilk olan Allah'a kadar gitmeye çalışıyordum. Hatta beynimi zorlayarak onun da öncesine gitmeye çalışıyordum. Çoğu sefer beynimin gerçekten durduğunu hissettim. Aklımı yitireceğim anlar oldu. Bu anlarda düşünmeyi keser yatardım. Ertesi gün yine aynı şekilde baştan düşünmeye başlar yine herşeyin başını düşünmeye çalışırdım. Her gün aynı şekilde düşünür, beynimin sınırlarını zorladığımı hissettiğim an düşünmeyi keser, paradokstan çıkmaya çalışırdım. Gariptir beynimi bu şekilde zorlamam hoşuma gidiyordu.

Bir süre sonra Allah'ı ve Allah'ın varlığını düşünmeyi kestim. Bir çözüm bulamıyordum çünkü. Belki de çocuk olduğumuz içindi. Bu konuyu aileme açtığımda bu konular hakkında fazla kafa yormamamı tavsiye ettiler. Gerçekten de o yaşta aklımı yitireceğim zamanlar oldu. Kestim bu nedenle.

Lise yıllarımda ailemin hiçbir baskısı olmadan, tamamıyla kendi irademle imam-hatibe gittim. İmam-Hatip yıllarımda bu tür varoluş sebeplerimiz ile alakalı herhangi bir düşünceye sarılmadım. Bilakis islam dinine daha da yoğunlaştım. Ancak okulda gördüğüm bazı çelişkiler beni mezun olmamdan sonraki yıllar düşündürdü. Bu konuya aşağıda değineceğim.

İmam-Hatib'i bitirdikten birkaç sene sonra ortaokul yıllarında düşündüğüm düşünceler beni yine sarmaya başladı. İman ediyorum, müslümanım ancak islamda gördüğüm bazı sorular ve çelişkilere çözümler bulmayı istemem nedeniyle araştırma yapma düşüncesindeydim. Tek gayem bu şekilde islama olan güvenimi ve imanımı kuvvetlendirmekti.

Kafamdaki ilk soruyu düşündüm önce ;

Allah bizleri dünyaya bir sınava tabi tutulmamız için gönderdi, sonunda cennete veya cehenneme gideceğimizi bildiği bir sınava. Sonra sordum kendime ben bir öğretmen olsam, öğrencilerimin sınavdan hangi puanları alarak sınıflarını geçeceklerini kesin ve tereddütsüz olarak bilsem onları neden sınav yapayım ? Sınavdan alacakları puanı söyler, evlerine gönderirim.

Sonra düşündüm, öğrencilerim demez mi, hocam nereden biliyorsun bizim sınavdan kalacağımızı veya geçeceğimizi, belki geçecektik ? Doğru bir soru. Böyle bir ortamın oluşmaması için onları sınava sokmalı ve kendilerinin sınıfı geçip geçmeyeceklerine bizzat kendilerinin şahit olması gerekir diye düşündüm. Bu yüzden Allah biz insanların böyle bir soruyu sormamamız için bizi dünyaya gönderdiğini düşündüm. Tam olarak bu cevabımdan tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim. Aynı konu ile alakalı internetten de araştırma yaptım. Genel olarak verilen cevabın benim düşündüğüm cevap ile hemen hemen aynı olduğunu gördüm ama tatmin olmadım.

Sonra yeniden kendime sordum. Peki Allah'ın bizim sınavımıza ihtiyacı var mı ? Elbette yok, o halde neden bir sınava tabii tutuluyorum ? Allah zaten benim cennete veya cehenneme gideceğimi biliyor ancak ben yine de sınava tabii tutuluyorum. Bu konudaki tereddütlerimi maalesef gideremedim.

Müslüman olduğumuz için Kader'e inanıyoruz. Yani hayatımızda oluşan bazı şeyler bizim irademiz dışında gelişiyor. Buna iman ediyoruz. Ancak yine de irademiz ile iyiyi ve kötüyü seçebilme yetisine sahibiz. En çok takıldığım konulardan biri de bu. Şimdi benim iradem var, iyiyi seçeceğim ancak Allah benim iyiyi seçeceğimi biliyor. İrademin neyi seçeceği Allah tarafından biliniyorsa ben nasıl irade sahibiyim ? Daha doğrusu amaç nedir ? Bilinen bir noktada nasıl iradem olabiliyor ?

Ailemden ve çevremden gördüğüm düşünce sistemlerinden biri ; " Cenneti kazanmak kolay, ama cehennem zor "

Bakıyorum, hiçte öyle değil. Ömer Nasuhi Bilmen'in büyük islam ilmihalini okudum. İslama uygun olarak yaşamam için dikkat etmem gereken o kadar çok şey var ki, bunlara dikkat edeceğim derken nefes olmakta zorlanacağımı düşündüm. Sadece namazda dikkat etmem gereken nerdeyse yüzlerce husus var. Bunu zekat, hac ve kurban adabı takip ediyor. En başta da taharet mevzusu var. Gerçekten yüzlercesi hatta kitabın tamamından konuşursak binlerce husus var. Kitabın başında ürktüm gerçekten ve okumayı bıraktım. Çünkü çevremde kendisini en iyi müslüman olarak addeden insanların dahi bu ilmihalde bahsi geçen konuların çoğuna riayet etmediğini gördüm. Bu nasıl samimiyettir, çözemedim.

Düşündüğüm diğer konulardan birisi de yargılanmak. Kastım yargılanmaktaki adalet. Bu adalet tam olarak neye göre sağlanacak ? Okuduğum bazı kaynaklarda, hayatı boyunca hiçbir sevap işlememiş birinin, yaptığı bir iyilik sebebiyle cennete, hayatını sevapla geçiren bir insanın ise hayvana ettiği eziyet nedeniyle cehenneme gideceğini okudum. Bunun gibi bir çok örnek var. Bu bana biraz garip geldi.

Afrika'da teknolojiden bihaber, hayatındaki tek düşünce, sabah uyanmak, çocuğuna hangi yiyeceği bulmak olan bir insanın yargılanması ile bizlerin yargılanması arasındaki fark ne olacak ? Hangimiz daha şanslı oluyoruz ? Müslüman bir ailede müslüman olarak doğan benin, hristiyan bir aileden doğan birey ile farkı nedir ?

Doğduğu gün ölen çocuğun Dünya'ya gelmesindeki amaç nedir ? Sordum bunu çevremdekilere, cennete gidecek dediler. Peki ben neden cennete gidebilmek için hayatım boyunca sınav vereceğim de o çocuk ilk nefesinde can verip cennete gidiyor diye sordum ? Yani farkımız ne, sınavımız eşit mi ? Öğrenmek istediğim bunlardı, ancak tatmin edici cevap almayı bırakın, herhangi bir harf belirtisi bile alamadım ağızlarından, bu beni korkuttu.

İmam-Hatip'te okurken, bazı derslerde hocaların zorlaması sebebiyle kız arkadaşlarımız başlarını açıyorlardı. Okulun ilk yılları başlarını açmaktan çekindiler sınıfta biz erkekler olduğu için. İlerleyen zamanlarda bize alıştılar. Yani başlarını bizim yanımızda açmaktan çekinmiyorlardı, ancak teneffüs arası sınıfa diğer sınıflardan yabancı bir erkek geldiğinde bir çığlık, bir telaş ile sıranın altına giriyorlar veya hemen kapatıyorlardı başlarını. Buna çok şaşırıyordum, bu nedenle kızlardan birine sordum.

Neden bizim yanımızda başınızı açmaktan çekinmiyorsunuz da diğer sınıflardan bir erkek geldiğinde telaşlanıp başınızı kapatıyorsunuz ? Onlar yabancı, sizlere alıştık. Onlar na-mahrem ... ! Bu mudur yani cevap ? Bütün şehir bir sınıf olsa, binlerce insan aynı çatı altında yaşasa eğer, erkeklere başını açacaksın, insanlara alışmadığın için başını kapatıyorsun, amacın bu mu ?

Bu ve benzer sorularıma hep cevap aramaya çalıştım. Ancak tatmin olamadım. Çevreme bu soruları sorduğumda aldığım yanıtlardan sonra istisnasız olarak konuyu kapatma amacında olan tek bir cümle vardı. " Bu tür konuları fazla düşünme, dinsiz olursun bak demedi deme "

İyi de Allah bana akıl vermiş, bunları düşünmememi isteseydi, o zaman aklımı ona göre yaratırdı. Ben bir bilgisayarın çok yoğun grafikleri kaldırmasını istemesem, ram boyutunu ona göre ayarlar, grafik kartının gücünü yüksek tutmam.

Yoksa dini yaşamam için mi bu tür sorulara bir çözüm bulmamam gerekiyor ? Hayatı hiçbir soru sormadan mı geçirmeliyim ?

Belirli bir süreden sonra bu sorulardan ve kuşkularımdan kimseye bahsetmemeye, sadece düşünmeye devam ettim. Tek kalmak istedim hep. Düşünmek için, kimsenin olmadığı, sadece doğa ile içiçe olduğum yerlerde düşünmek için haftasonları seyahatlere çıktım. Tek yaptığım arabamı bir dağın eteğine park etmek ve doğaya bakarak düşünmek. Ancak bir sonuç çıkarttığımı söyleyemeyeceğim.

Neden bu siteye böyle bir başlık açtım ? Müslüman biriyim, islami sitelerde bu soruların cevaplarını aramalıyım değil mi ? Hiçbirinizin duymadığı, görmediği ve okumadığı kadar islami toplantılarla geçen, imam-hatip okuyan ve bundan birkaç sene öncesine kadar muhafazak yaşayan biriydim. Sadece son 2 senedir islamı yaşamıyorum. Bu nedenle hiçbir islami siteyi bu konular ile ilgili olarak incelemedim. Çünkü kimse bilgisi ile yanıt vermeyecek. Alıntı ile bilgi verecek ki ben bunu istemiyorum. Aradığım sorulara hep alıntılar ile yanıt aldım.

Sorularımın cevabını sizlerden öğrenmek istedim. Acaba sizler ne düşünüyorsunuz ? Bana nasıl bir yol izlememi önerirsiniz ? Çünkü son zamanlarda bu sorulara yanıt aramak ve cevap bulamamaktan ötürü ruhsal olarak rahatsızım. İçimde bir huzur yok.

Konuyu tam olarak kimseye de açamıyorum. Bildiğiniz gibi toplumumuz önyargılı, yanlış anlaşılmaktan çekiniyorum.

Umarım bana yardımcı olursunuz, buraya kadar okuma zahmetinde bulunduğunuz için de şimdiden teşekkür ediyorum :)

KareemSaid

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 160
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

@KareemSaid,

İyi Geceler Herkese

İyi geceler,

Bu forumu birkaç gündür takip ediyorum. Bazı sorulara yanıt arıyorum. Yazımın tamamını okuyup ona göre yorumlarsanız sevinirim

Ok,

Öncelikle kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Müslümanım. Ateism, deizm, teizm ve diğer düşünce inanışları ile ilgili elbette sizler kadar bilgim olmasa da birşeyler okudum. İslam dışı diğer dinler hakkında da bir müslümanın sahip olduğu bilgilere sahibim hemen hemen.

Göreceğiz,

Yaradılış hakkında düşüncelere çok küçükken başladım. Ortaokul yıllarımda sanırım. Evimizin balkonundan yalnız olarak geceleri gökyüzünü izlemek her zaman hoşuma giderdi. Çocukluğumun en favori aktivitelerindendir gökyüzünü izlemek, diğer çocuklardan farklı olarak : ) Her zaman gökyüzünü izlerken tek düşündüğüm şey ise bizlerden önce olan şey nedir ? İnsanlardan yani. En başı düşünürdüm hep, önce kendimden, sonra ailemden sonra onların da ailesinden... 1000 yıl öncesi, 10.000 yıl öncesi.. Ne vardı ? İnsanlardan önce ne vardı ? Dünyadan önce ne vardı ? Bu şekilde kendi beynimde ilk olan Allah'a kadar gitmeye çalışıyordum. Hatta beynimi zorlayarak onun da öncesine gitmeye çalışıyordum. Çoğu sefer beynimin gerçekten durduğunu hissettim. Aklımı yitireceğim anlar oldu. Bu anlarda düşünmeyi keser yatardım. Ertesi gün yine aynı şekilde baştan düşünmeye başlar yine herşeyin başını düşünmeye çalışırdım. Her gün aynı şekilde düşünür, beynimin sınırlarını zorladığımı hissettiğim an düşünmeyi keser, paradokstan çıkmaya çalışırdım. Gariptir beynimi bu şekilde zorlamam hoşuma gidiyordu.

Bu sorunuzun cevabının yaratıcı vardıra doğru gitmesi, önyargınızın ve küçüklükten size aşılanan bir dini öğretinin dayatması idi.Peki,Yaratıcıdan önce ne vardı?Yaratıcıyı kim yarattı sorusunu neden sormuyorsunuz?

Beyninizi zormalışsınız ama yaratıcı fikrini beyniniz hep saçma bulmuş açıklama yapamamış.

Bir süre sonra Allah'ı ve Allah'ın varlığını düşünmeyi kestim. Bir çözüm bulamıyordum çünkü. Belki de çocuk olduğumuz içindi. Bu konuyu aileme açtığımda bu konular hakkında fazla kafa yormamamı tavsiye ettiler. Gerçekten de o yaşta aklımı yitireceğim zamanlar oldu. Kestim bu nedenle.

Olmayan birşeyi düşünmek anlamsızdı zaten iyi yapmışsınız.

Lise yıllarımda ailemin hiçbir baskısı olmadan, tamamıyla kendi irademle imam-hatibe gittim. İmam-Hatip yıllarımda bu tür varoluş sebeplerimiz ile alakalı herhangi bir düşünceye sarılmadım. Bilakis islam dinine daha da yoğunlaştım. Ancak okulda gördüğüm bazı çelişkiler beni mezun olmamdan sonraki yıllar düşündürdü. Bu konuya aşağıda değineceğim.

Bakalım neler sizi düşündürmüş,

İmam-Hatib'i bitirdikten birkaç sene sonra ortaokul yıllarında düşündüğüm düşünceler beni yine sarmaya başladı. İman ediyorum, müslümanım ancak islamda gördüğüm bazı sorular ve çelişkilere çözümler bulmayı istemem nedeniyle araştırma yapma düşüncesindeydim. Tek gayem bu şekilde islama olan güvenimi ve imanımı kuvvetlendirmekti.

Karşılaştığınız absürtlükleri aklınız ve mantığınıza sindiremiyordunuz ve sizi dürtüklüyen bir ret olgusu vardı,

Kafamdaki ilk soruyu düşündüm önce ;

Allah bizleri dünyaya bir sınava tabi tutulmamız için gönderdi, sonunda cennete veya cehenneme gideceğimizi bildiği bir sınava. Sonra sordum kendime ben bir öğretmen olsam, öğrencilerimin sınavdan hangi puanları alarak sınıflarını geçeceklerini kesin ve tereddütsüz olarak bilsem onları neden sınav yapayım ? Sınavdan alacakları puanı söyler, evlerine gönderirim.

Dini öğreti size imtihan olgusunu aşılamıştı.Neden yaşıyoruz ve ölüyorsuz sorusuna yapılacak ilk açıklama bir imtihan analojisi idi.Fakat dinlerin Alim-i mutlak tanrısının imtihan yapıyor oluşu bir çelişkiyi doğuruyordu.Sonuç, ezelden beri biliniyorsa, neyi imtihan ediyordu?Kendisinin ezelden belirlediği kararı mı imtihan ediyor?

Sonra düşündüm, öğrencilerim demez mi, hocam nereden biliyorsun bizim sınavdan kalacağımızı veya geçeceğimizi, belki geçecektik ? Doğru bir soru. Böyle bir ortamın oluşmaması için onları sınava sokmalı ve kendilerinin sınıfı geçip geçmeyeceklerine bizzat kendilerinin şahit olması gerekir diye düşündüm. Bu yüzden Allah biz insanların böyle bir soruyu sormamamız için bizi dünyaya gönderdiğini düşündüm. Tam olarak bu cevabımdan tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim. Aynı konu ile alakalı internetten de araştırma yaptım. Genel olarak verilen cevabın benim düşündüğüm cevap ile hemen hemen aynı olduğunu gördüm ama tatmin olmadım.

Alim-i mutlak tanrı özgür irade ile çelişir.O öğrencilerin önceden belirlenmiş sonuçla karşılaşmaları ve bu sonucu değiştiremiyor oluşları imtihan olgusunun kurallarına aykırı idi.Keza öğretmen imtihandan önce kararını vermiş.

Sonra yeniden kendime sordum. Peki Allah'ın bizim sınavımıza ihtiyacı var mı ? Elbette yok, o halde neden bir sınava tabii tutuluyorum ? Allah zaten benim cennete veya cehenneme gideceğimi biliyor ancak ben yine de sınava tabii tutuluyorum. Bu konudaki tereddütlerimi maalesef gideremedim.

İmtihan ve Alim-i mutlak tanrı modellemeleri sürekli çelişkiler yaratır ve çelişkiler doğurur.Bunları kapatmanın yoluda herhangi mantığa dayanmayan kabullerdir.

Müslüman olduğumuz için Kader'e inanıyoruz. Yani hayatımızda oluşan bazı şeyler bizim irademiz dışında gelişiyor. Buna iman ediyoruz. Ancak yine de irademiz ile iyiyi ve kötüyü seçebilme yetisine sahibiz. En çok takıldığım konulardan biri de bu. Şimdi benim iradem var, iyiyi seçeceğim ancak Allah benim iyiyi seçeceğimi biliyor. İrademin neyi seçeceği Allah tarafından biliniyorsa ben nasıl irade sahibiyim ? Daha doğrusu amaç nedir ? Bilinen bir noktada nasıl iradem olabiliyor ?

İrade benliğinizin dış ortama gösterdiği reflexin adıdır.Bu reflexin hangi şekilde olacağı Alim-i mutlak tanrı tarafından belirlenmişse özgür vs değilsinizdir.Keza kader inancı özgür irade ile kökten çelişir.Dolayısıyla iradeniz aslında özgür değildir dinlere göre.

Ailemden ve çevremden gördüğüm düşünce sistemlerinden biri ; " Cenneti kazanmak kolay, ama cehennem zor "

Dayanaksız bir düşünce sistemi.Cenneti kazanan ve kaybeden diye birileri olmadığı için nerden uydurduklarını düşünmeyelim.

Bakıyorum, hiçte öyle değil. Ömer Nasuhi Bilmen'in büyük islam ilmihalini okudum. İslama uygun olarak yaşamam için dikkat etmem gereken o kadar çok şey var ki, bunlara dikkat edeceğim derken nefes olmakta zorlanacağımı düşündüm. Sadece namazda dikkat etmem gereken nerdeyse yüzlerce husus var. Bunu zekat, hac ve kurban adabı takip ediyor. En başta da taharet mevzusu var. Gerçekten yüzlercesi hatta kitabın tamamından konuşursak binlerce husus var. Kitabın başında ürktüm gerçekten ve okumayı bıraktım. Çünkü çevremde kendisini en iyi müslüman olarak addeden insanların dahi bu ilmihalde bahsi geçen konuların çoğuna riayet etmediğini gördüm. Bu nasıl samimiyettir, çözemedim.

İslam hayatın her noktasına müdahele ederek kukla,robotlaştırıcı,sürüleştirici ve sosyal hayatı baltalayan bir din olmuştur.Buna riayet etmek için robot olmak lazım.Riayet etmeyenleri haklı görüyorum.Riayet edenlerin hali de ortada.Zaten sizde şekilci düşünmeye başlamış ve insanları bu haliyle yargılamışsınız.Çünkü İslam ortaya şekilci bireyler çıkarıyor ve herkes birbirini yargılıyor.İnsan psikolojisini bozan bir dindir İslam.

Düşündüğüm diğer konulardan birisi de yargılanmak. Kastım yargılanmaktaki adalet. Bu adalet tam olarak neye göre sağlanacak ? Okuduğum bazı kaynaklarda, hayatı boyunca hiçbir sevap işlememiş birinin, yaptığı bir iyilik sebebiyle cennete, hayatını sevapla geçiren bir insanın ise hayvana ettiği eziyet nedeniyle cehenneme gideceğini okudum. Bunun gibi bir çok örnek var. Bu bana biraz garip geldi.

Yargı margı yok..Allah Ceza Mahkemesi vs diye birşey de yok.Bunlar olsa olsa diyalektik teşbihler olabilir.

Her olay ve sebep sonuç fizik yasaların tayin ettiği şekilde olacak.

Afrika'da teknolojiden bihaber, hayatındaki tek düşünce, sabah uyanmak, çocuğuna hangi yiyeceği bulmak olan bir insanın yargılanması ile bizlerin yargılanması arasındaki fark ne olacak ? Hangimiz daha şanslı oluyoruz ? Müslüman bir ailede müslüman olarak doğan benin, hristiyan bir aileden doğan birey ile farkı nedir ?

Hristiyan bir ailede doğan hristiyanlığı savunacak,antik yunanda doğsaydın zeusu savunacaktın,hindistanda doğsan hindu olacak ineğe tapacaktın.Aranızdaki fark sadece bu.Gerçekten en uzak olanınız da bataklıkta en dipte olanınız olacak sadece.

Doğduğu gün ölen çocuğun Dünya'ya gelmesindeki amaç nedir ? Sordum bunu çevremdekilere, cennete gidecek dediler. Peki ben neden cennete gidebilmek için hayatım boyunca sınav vereceğim de o çocuk ilk nefesinde can verip cennete gidiyor diye sordum ? Yani farkımız ne, sınavımız eşit mi ? Öğrenmek istediğim bunlardı, ancak tatmin edici cevap almayı bırakın, herhangi bir harf belirtisi bile alamadım ağızlarından, bu beni korkuttu.

Dünya'ya gelmendeki amaç annenle babanın çocuk arzusunu tatmindir.Seviştiler oldun.Bu kadar.Kendini ilahi bir seçilmiş sanma.Gerçekleri duymak daha da korkutabilir.

İmam-Hatip'te okurken, bazı derslerde hocaların zorlaması sebebiyle kız arkadaşlarımız başlarını açıyorlardı. Okulun ilk yılları başlarını açmaktan çekindiler sınıfta biz erkekler olduğu için. İlerleyen zamanlarda bize alıştılar. Yani başlarını bizim yanımızda açmaktan çekinmiyorlardı, ancak teneffüs arası sınıfa diğer sınıflardan yabancı bir erkek geldiğinde bir çığlık, bir telaş ile sıranın altına giriyorlar veya hemen kapatıyorlardı başlarını. Buna çok şaşırıyordum, bu nedenle kızlardan birine sordum.

Neden bizim yanımızda başınızı açmaktan çekinmiyorsunuz da diğer sınıflardan bir erkek geldiğinde telaşlanıp başınızı kapatıyorsunuz ? Onlar yabancı, sizlere alıştık. Onlar na-mahrem ... ! Bu mudur yani cevap ? Bütün şehir bir sınıf olsa, binlerce insan aynı çatı altında yaşasa eğer, erkeklere başını açacaksın, insanlara alışmadığın için başını kapatıyorsun, amacın bu mu ?

Kadının saçını namahrem yapan bir din zaten zıvanadan çıkmıştır.Saç cinsel bir organ mı ki?Kadın o dine göre sex objesi ve maldır.Bir bez bağlamadı diye kadın cehennemi boylayacak.Başı kapamanın hiçbir prensibi yoktur.Yobazlıktır bence.

Bu ve benzer sorularıma hep cevap aramaya çalıştım. Ancak tatmin olamadım. Çevreme bu soruları sorduğumda aldığım yanıtlardan sonra istisnasız olarak konuyu kapatma amacında olan tek bir cümle vardı. " Bu tür konuları fazla düşünme, dinsiz olursun bak demedi deme "

Aklı ve mantığını kullanan insan zaten dini bir kenara bırakıp realist düşünmeye başlayacaktır.Dinler akıllı ve mantıklı kişi istemez.Saçmalıklarına iman edecek sürüler ister.

Belirli bir süreden sonra bu sorulardan ve kuşkularımdan kimseye bahsetmemeye, sadece düşünmeye devam ettim. Tek kalmak istedim hep. Düşünmek için, kimsenin olmadığı, sadece doğa ile içiçe olduğum yerlerde düşünmek için haftasonları seyahatlere çıktım. Tek yaptığım arabamı bir dağın eteğine park etmek ve doğaya bakarak düşünmek. Ancak bir sonuç çıkarttığımı söyleyemeyeceğim.

Doğa üstü bir fenomen arayışından vazgeç rahatlayacaksın.Herşey doğal gerçekleşiyor ve doğa üstü bir müdahele yok güçte yok.

Neden bu siteye böyle bir başlık açtım ? Müslüman biriyim, islami sitelerde bu soruların cevaplarını aramalıyım değil mi ? Hiçbirinizin duymadığı, görmediği ve okumadığı kadar islami toplantılarla geçen, imam-hatip okuyan ve bundan birkaç sene öncesine kadar muhafazak yaşayan biriydim. Sadece son 2 senedir islamı yaşamıyorum. Bu nedenle hiçbir islami siteyi bu konular ile ilgili olarak incelemedim. Çünkü kimse bilgisi ile yanıt vermeyecek. Alıntı ile bilgi verecek ki ben bunu istemiyorum. Aradığım sorulara hep alıntılar ile yanıt aldım.

Soruların İslam'a dair sorular ve özellikle özgür irade konusunda tereddütlerin var.Bu konuya dair bir sürü başlık ve konu var.Sabırla bu başlıkları oku ve forumda uzun süreli olmaya bak.

Sorularımın cevabını sizlerden öğrenmek istedim. Acaba sizler ne düşünüyorsunuz ? Bana nasıl bir yol izlememi önerirsiniz ? Çünkü son zamanlarda bu sorulara yanıt aramak ve cevap bulamamaktan ötürü ruhsal olarak rahatsızım. İçimde bir huzur yok.

Siz doğa üstü bir güç arıyorsunuz ve olduğuna dair emare bulamayınca huzursuz oluyorsunuz.Doğa sizin neyinize yetmiyor.Cevaplarınızı doğada bilimsel metotlarla arayın.

Umarım bana yardımcı olursunuz, buraya kadar okuma zahmetinde bulunduğunuz için de şimdiden teşekkür ediyorum

Umarım İslam gibi bir zırvalığı terkedersin.

Başarılar.

tarihinde euclid tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili KareemSaid,

Ben de küçükken kaderi ve imtihanı sorgulardım.

İlkokul 4-5 dönemleri, uzaktan kumandalı araba yapardım. Elektrik motorunun ucuna silgiden kasnak yapardım, ambalaj lastiğinden kayış tahriki iletirdi vs.

Yaptığım arabalar düz bir çizgide gidemezdi genelde, hafif yalpalar, rotasından çıkardı. Kendi kendime düşünürdüm suç arabanın değil, suç benim, zira arabayı ben yaptım, hatanın gerçek sorumlusu benim. Peki insanlar hatalı şeyler yapıp günah işlediklerinde suç gerçekte kimin? Allah'ın değil mi?

Komşumuzun oğlu bi abi vardı, benden 3-4 yaş büyük. Onun yaptığı arabalar düzgün giderdi, ben küçüktüm, onunkiler kadar düzgün araba yapamıyordum. Benim arabalar rotasında gitmeyince pilden bağlatısı kesip düzeltmeye çalışırdım. Arızalı arabaları cezalandırmam, yakmam, kırıp dökmemin bir mantığı yoktu... Hata benimdi, düzeltme sorumluluğu bana aitti.

Kendi kendime düşünürdüm; Kimse katil olmak istemez, hırsız olmak, alkolik olmak istemez. Hiçbir çocuk bunların hayali ile büyümez, ama hayat onları kötü yollara düşürür.

11-12 yaşlarındayım. Benim ailem bana iyi terbiye veriyor. Hiç kimseyi bilerek, isteyerek kırmıyorum, büyüdüğümde de kötü bir insan olmayacağım. Ama ne hayatlar var, ne çileler var bu dünyada... Bu çocuklar bu ortamlarda doğmayı seçmediler ki?

Bir insanın içinde kötü olmak varsa bile bunu insanın içine koyan o insanı yaratan Allah'tan başkası olamazdı.

Sonra kader kavramı öğrenmeye başladım. Allah bizi yaratmış, kaderimizi çizmiş, alın yazımız ne ise onu yaşıyoruz. O zamanlar dua ederdim, "İnşallah kaderimde kötü birşey yoktur" diye.

Özet geçiyorum, biraz daha büyüdükten sonra sorgulamamaya başladım, aileme, din dersi hocasına daha az soru sormaya başladım. Yazın Kuran kursuna felan giderdim. 12 yaşımdan itibaren her yaz kaçmanın bir yolunu buldum. O dönemden gençlik dönemlerine kadar dini olduğu gibi kabul etmeyi, fazlaca sorgulamayı öğrendim. Zira soru zordukça kafam daha karışıyor, huzursuzluğum artıyordu.

Bu dönemde etrafımda yol gösterecek dinin ve tanrı kavramının saçmalığını anlatacak bir kişi olsa hayatım bambaşka olurdu. Yıllarca inanmadığım bir yalana inanırmış gibi kendimi kandırdım.

Büyüdüm kocaman adam oldum, ama el kadar çocukken kafama takılan sorulara yanıt bulamadım. Bulamayışımın nedeni yüzleşmekten korkmamdı...

Sonra yüzleşme cesaretini buldum ve sonuçta tanrı saçmalığından kurtuldum.

Sana tavsiyem şudur; sert tartışmalara girmeden, söylenilenden fazla alınmadan forumda yazışmaya devam et. Bol bol oku... Çok güzel yazılar var burada.

Benim dinim yok, benim tanrım yok... Kendimi müslüman sandığım dönemden daha huzurlu ve mutluyum. Dindarlar genelde ateistleri boşlukta, bunalımda sanırlar. Alakası yok. Keşke imkan olsa yüzyüze tanışsak.

Neyse... Kendini fazla sıkma... Geçiş dönemi, yüzleşme dönemi sıkıntılıdır. Bu aşamayı geçince kendini çok ama çok rahatlamış hissedeceksin.

Sevgiler

Bilgehan

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba KareemSaid

Dinde güzellikler de var, saçmalıklar da. Bazıları ne olursa olsun alim-i mutlak bir tanrı'dan imtihan fikrini kabul edemez. Ters bir ilişki gibi gelir. Öte yandan aitlik hissi onları hep çeker. Bazısı içsel olarak ateisttir, fakat temkinlidir. "Ya varsa?" diye tapar. Bazısı deisttir, kendine bir şekilde islamda yer bulmuştur. Bazısı da "evren bu gün bana iyi davrandı", "evren bu gün işimi rast getirmedi" gibi düşüncelerle dolaşır.

Her insanın farklı eğilimleri var. Beş vakit namaz kılsa da yine de insanların iç dünyaları farklı farklı. Belki onları soktuğum kalıplardan çok daha fazlası var. Örneğin geçen gün bir arkadaşla konuşuyordum, bana geçmişte zalim uzaylıların dünya'ya indiğine ve dinleri de beraberinde getirdiklerine inandığını söyledi. Bu adam bayram namazlarını kaçırmaz, sorulduğunda da "müslümanım" der. Fakat zalim uzaylılara inanır :)

Sen nesin? Ancak sen karar verebilirsin.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

kerem said hoşgeldin açıkgönüllülüğünü tebrik ediyorum ama ateistlerden müslümanlık öğrenemezsin. msn adresimi veriyorum. .....................

tarihinde IFeelGood tarafından düzenlendi
Kişisel bilgilerimizi genelden veremiyoruz. Lütfen özel mesaj yoluya bildirin.
Link to post
Sitelerde Paylaş

@Sadeceta

Neyi öğreticen, elinde kimsenin bilmediği bir sır mı var ?

Adam , imam hatip okumuş,çocukluğundan beri o çevrede zaten.

Müslüman olabilmek için,ilahiyat fakultesinde master mı yapmak gerekiyor ?

@Kareemsaid

Dindeki saçmalıkları,mantıksızlıkları görmüşsün,eğitimini de almışsın.

Seni engelleyen tek şey,"kafir olurum,yanarım cehennemde korkusu"

O ritüellerin,şekilciliğin,kurallar manzumesinin hayatı ne kadar dar ettiğini iyi bilirim.

Bu saçma inançtan kurtulduğun vakit altın dağlar önüne serilmeyecek,cennet diye bir yer,huriler,nuriler de olmayacak ama bir kuş kadar özgür ve rahat olacaksın.

İnanmak seni mutlu ediyorsa inanmaya devam et, bu mantıksızlıklara katlanamıyorsan bu masalları hayatından çıkarma vaktidir.

Bana sorarsan ,masallardan ve korku dünyasından artık kurtulma vaktidir.

Buradaki çoğu insan da senin gibiydi,senin geçtiğin yollardan geçti.

İyi şanslar.

tarihinde cantona tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Neden bu siteye böyle bir başlık açtım ? Müslüman biriyim, islami sitelerde bu soruların cevaplarını aramalıyım değil mi ?

Sorularımın cevabını sizlerden öğrenmek istedim. Acaba sizler ne düşünüyorsunuz ? Bana nasıl bir yol izlememi önerirsiniz ? Çünkü son zamanlarda bu sorulara yanıt aramak ve cevap bulamamaktan ötürü ruhsal olarak rahatsızım. İçimde bir huzur yok.

Konuyu tam olarak kimseye de açamıyorum. Bildiğiniz gibi toplumumuz önyargılı, yanlış anlaşılmaktan çekiniyorum.

İslami sitelerde size ne gibi cevaplar verileceğini zaten bildiğinizden dolayı, bence oralara gitmeniz size ekstra bir şeyler katmayacaktır... Durumunuz çok garip veya sıradışı bir durum değil... Hepimiz aynı sizin gibi kafa çalıştırarak ve sorgulayarak ve sizin geçtiğinize benzer yollardan geçerek ateist olduk zaten... Merak ettiğiniz birçok konuda çok güzel başlıklar var bu sitede... Sizin için güzel ve keyifli bir araştırma yolculuğu olacağını umarım... Merak ettiğiniz her konuda elimizden geldiğince size yardımcı olmak için buradayız...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yine bir laik Türkiye faciası... Bu ülke yönetimi inklaplar sonrası bütün gücünü müslümanları Kur'an dan soğutmak adına kullanmıştır.. Ve başarılıda olmaktadır.. İmam hatip... Ben Risale-i Nur öneriyorum.. Bin imamhatip kadar tesirli değilse bende müslüman değilim... Yada kafana göre takıl hoca.. Kafana göre takıl.. Bu altyapı ile bu foruma gelmen bile kendi idam fermanını imzalamış olduğunun kanıtıdır...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeter ki sorgulada ne olursan ol istersen müslüman kal, istersen ateist ol, istersen budist. Her zaman her bilgiyi sorgula, kafana yatmıyorsa mantıklı gelmiyorsa, olgularla uyumlu değil gözüküyorsa ıncığını cıncığını araştır. Ondan sonra kafana yatan şey zaten senin boşluk dediğin şeyi dolduracaktır. Elinde intenet diye bir şey var, ister islami sitelerden ister hristiyan sitelerinden, ister ateist sitelerinden araştır. Hatta mümkünse hepsine birden bak, karşılaştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba KareemSaid

içindeki boşluk muhtemelen daha fazla büyüyecek. onu bir şekilde başka bir şeylerle doldurmak isteyeceksin. belki bazı insanlarla kavga bile yapmak isteyeceksin. zor bir rota.

belki nerden geldik nereye gidiyoruz sorusuna bilimsel bir cevap aramaya ve kararlılık gösterdikten sonra bu boşluğu doldurmaya başladığını göreceksin.son zamanlarda arizona state üniversitesinde Origins adıyla bir sempozyum yapıldı. the science network'de yayınlandı.belki işine yarar:

http://origins.asu.edu/

http://thesciencenetwork.org/programs/origins-symposium

tarihinde convert tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birkere şunu bil burası tek bir komüte değil. Burada herkes kendi düşüncesini söyler. Ve bu düşünceler ancak kendilerini bağlar. Hele ki DİN konusunda, ifade edilenler sadece fikirdir. Diye düşünüyorum. Buna dikkat edilmesi gerekir. Uyarı: Gerçekleri öğreneceğim diye kendi içinde bir takım açmazlara girer de kendini yormaya başlarsan, buradakiler sana bir yardım yapamaz. Anlatmaya çalıştığım şey, her kes tek başına ve herkes kendi düşüncesini anlatıyor burada bu önemli. Ona göre açıl UÇSUZ BUCAKSIZ DENİZLERE.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir kaç soruya kendi bulabildiğim cevablarımı vereyim...

bizim nasıl insanlar olarak hayatımızı sonlandıracğımız baştan bilinmiyor...

zaten bunu öğrenmek için bu hayat ve ölüm var...

yani allah da bizimle bereber sonumuzun nasıl olacağını merak ediyor...

cennneti kötülüklerden uzak yaşayanlar hakediyor...

cehenemi de zalimlik edenler hakediyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuyu tam olarak kimseye de açamıyorum. Bildiğiniz gibi toplumumuz önyargılı, yanlış anlaşılmaktan çekiniyorum.

Umarım bana yardımcı olursunuz, buraya kadar okuma zahmetinde bulunduğunuz için de şimdiden teşekkür ediyorum :)

KareemSaid

Senin yaşadıklarını burada ki herkesin üç aşağı beş yukarı yaşadığından emin olabilirsin.Ben bu konuda sana diyeceğim tek şey,Baştan yanlış bir yola girmişsin,yanlış yolda olduğunu yeni farkediyorsun.Ve doğru yola girmek içinde ilk adımı atmışsın.Keşke her müslüman senin gibi sorgulasada hep müslüman kalsalar....Kendi doğrularını bulman dileğiyle......

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah varolmak için bir varedene ihtiyacı olmayandır...

yani öyle olsa allah olmazdı...

varlığın var olması için bir varedeni olmayan varlığa yani allaha ihtiyacı var...

allah tanımı gereği yaratanı olmayan varlığı kendinden olan demektir...

küre yuvarlaktır...

yuvarlak olması onun tanımı gereğdir...

küre yuvarlak olmak zorundadır...

allahta var edeni olmamak zorundadır...

küre yuvarlak olmazsa küre olmaz...

allah eğer var edeni varsa allah olmaz...

varlığı zorunlu ve kendinden olandır...

bu yönüyle yaratıklara benzemez...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...