Jump to content

kuranı rezil eden matematiksel hata nihayet yanıtlandı..


Recommended Posts

6 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

NİSA-24:‘’Huneyn gününde esirler hakkında ki İbni Abbas’a isnat edilen rivayet sahih değildir.Yani Nisa-24.ayetin ESİR veya CARİYELERLE uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur Bu nedenle söz konusu iddia mesnetsizdir..

 

Çünkü,

 

1-İbni Abbas hicretten 1 veya 3 sene önce dünyaya gelmiştir,Huneyn savaşı ise,miladi 630 da vuku bulmuştur.Hicret 622 yılında yapıldığına göre Huneyen vs. savaşı vuku bulduğu zaman İbni Abbas,savaşın ne olduğunu henüz bilmeyen 9-10 yaşlarında bir çocuk idi.Bu savaşla ilgili olayı,bizzat savaşa katılanlar (hz.Ebu Bekir,Hz.Ömer,hz.Ali,hz.Osman vb.gibi) değil de,henüz küçük yaşta olan ve savaşın ne olduğunu bilmeyen bir çocuk mu bunları anlatacak?  Bunun mantıklı bir izahı var mı? 

 

2-İbni Kesir de geçen bir rivayete göre,İbni Abbas,bu ayetin Hayber olayı üzerine inmiştir,deniliyor,

 

3-Yine İbni Abbas’a isnat edilen başka bir rivayete göre,Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Mekke den Medineye hicret eden ve eşleri Mekke de kalan muhacir mü’min kadınlardır. Bunun Huneyn olayı ile hiçbir alakası yoktur.Peki aynı kişiden 3 farklı rivayet (yani sizin gösterdiğiniz rivayetle birlikte aynı kişiye ait üç tane tutarsız ve çelişkili rivayet) varsa,bunun anlamı nedir? bir kişi aynı şeyi üç farklı şekilde nasıl anlatabilir? Bu tutarsız,çelişkili rivayetlerin mantıklı izahı var mı? Demek ki bu rivayetlerin hiçbiri muteber ve duğru değildir.? Aynı kişi üç şekilde çelişkili ve tutarsız bir şey nasıl söyleyebilir?

 

Yani bir kişiye (İbni Abbas’a) isnat edilen birbirleriyle çelişkil ve tutarsız olan bu üç rivayetin mantıken muteber ve kabul görülmesi mümkün mü? İşte İbni Abbas'a’isnat edilen o gösterdiğiniz rivayet hem tutarsız,hem de Huneyn gününde İbni Abbas’ın çocuk yaşta olması nedeniyle onun o rivayeti sahih değildir.!!! O zaman hem çocuk idi,hem de aynı konuyla ilgili birbirleriyle tutarsız üç farklı rivayeti doğru kabul etmek aklen ve mantıken mümkün değildir !!!

 

4-Yine Taberini’n aktardığı bir başka rivayete göre Nisa-24.ayet Medine’ye hicret kadınlar hakkındadır.

 

5-Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Huneyn olayı olmadığına ve bunun Mekke den Medine’ye göç eden bazı mümin kadınlar olduğuna dair Said el Hudri’nin rivayeti tutarlı ve daha doğrudur,çünkü çocuk ta olsa yine İbni Abbas’a isnat edilen bir rivayet Said el Hudri’nin aynı rivayeti gibidir.Yani eğer bu rivayetleri doğru kabul edersek,Said el Hudri’nin rivayeti daha doğru olduğu anlaşılıyor.

 

Peki bu kadar tutarsız ve çelişkili rivayetlere nasıl ve hangi mantıkla inanılacak? İşte Huneyn günü İbni Abbas hem bir çocuk olduğu için,hem de ona isnat edilen söz konusu rivayetlerin tutarsız ve çelişkili olduğundan bunu sahih ve muteber olarak kabul etmek mantıken mümkün değildir.

 

4-Şimdi ben de Nisa-24.ayetin sizin gösterdiğiniz ‘’Huneyn vs.olayları üzerinde değil de,Mekke den Medine’ye hicret eden fakat eşleri Mekke de kalmış bulunan müslüman mühacir kadınların durumu üzerinde indiğini gösteren ve İbni Abbas'a isnat edilen rivayetten farklı olan rivayetleri de aşağıya alıyorum.

 

قال أبو سعيد الخدري : نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين فنهى الله المسلمين عن نكاحهن (تفسير البغوي )     

                     

 

1-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nuzulü Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.  Kaynak ( Tefsirul Bağavi)

 

-والرابع: أن هذه الآية نزلت في نساء كن هاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج ، فتزوجهن المسلمون ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن ، وهذا قول أبي سعيد الخدري  تفسير الماوردي ).

 

2-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: (Tefsirul Maverdi)

 

هذا وقد روي عن أبي سعيد رضي الله عنه أنه قال: إنها نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ثم يقدم أزواجهن مهاجرين فنهى عن نكاحهن، فالمحصنات حينئذ عبارة عن مهاجرات يتحقق أو يتوقع من أزواجهن الإسلام والمهاجرة

(تفسير أبي السعود)

 

3- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: ( Tefsiru Ebi Saud)

 

وقال آخرون : نزلت هذه الآية في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله - صلى الله عليه وسلم - ولهن أزواج ، فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم يقدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن

(تفسير الطبري

 

4- Ebu Said el Hudrevi dışında kalanlar ise Nisa -24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.  Kaynak: ( Taberi)

 

وروي عن أبي سعيد الخدري أنه قال: كان نساء يأتيننا مهاجرات، ثم يهاجر أزواجهن، فمنعناهن بقوله تعالى: "والمحصنات"... الآية  (تفسير ابن عطية ).

 

5- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak: (tefsiru İbni Atiyye)   

                          

İşte bu tefsirlerde Nisa-24.ayetin sebebi nüzulü Mekke den Medine’ye hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu gösteren Said el Hudri’nin rivayeti !!! Sonuç,Said el Hudri’nin rivayeti daha uygun ve doğrudur,çünkü İbni Abbas’a isnat edilen bir rivayetin de Said el Hudrinin rivayetiyle uymludur. Ama İbni Abbas’a isnat edilen iki fraklı rivayetler olduğu için,bunlar tutarsız olur.!!!

 

İşte görüldüğü üzere Nisa-24.ayette geçen ( الا ما ملكت ايمانكم ) ‘’illa ma meleket eymanuküm’’  ifadesi kesinlikle savaş esirleri ve cariyelerle en ufak bir alakası yoktur,bu tamamen daha önce nikah akdi altına alınmış bulunan eşlerdr.

 

Yani NİSA-24.ayetin doğru meali aşağıdaki gibidir.

 

Nisa-24-Ve yeminlerinizin/nikah akdinizin sahip olduğu (eşler) dışında bütün evli kadınlar da (size haramdır.) Bu,üzerinize farz olan Allahın buyruğudur. Bunların (yakın akraba ve evli olmayan kadınların), dışında kalanlar kendilerine mal varlığınızdan (bir kısmını) vermeniz ve gayri meşru bir ilişki ile değil de evlilik bağı yolu ile meşru şekilde almak kaydıyla size helaldir.(Nikah yoluyla) kendilerinden yararlandığınız kadınlara da mehirlerini bir yükümlülük olarak tastamam verin! Bu yükümlülüğün tesbitinden sonra,başka bir şey üzerinde uzlaşmanızda sizin için bir sorumluluk yoktur.Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.’’şeklindedir.

 

قال معمر ، وأخبرني ابن طاوس ، عن أبيه : إلا ما ملكت يمينك ، قال : فزوجك مما ملكت يمينك ، يقول : حرم الله الزنا ، لا يحل لك أن تطأ امرأة إلا ما ملكت يمينك (تفسير الطبري )

 

Ayrıca,Taberi’de İbni Tavus’tan da şöyle bir rivayet naklediliyor!  : فزوجك مما ملكت يمينك ‘’fe zevcuke mimma meleket yeminuke’’ Senin eşin yemininin/anlaşmanın hak sahibi olduğu kimselerdendir.yani ‘’ma meleket yeminuke’’ bizzat senin nikahlı eşindir.

Kaynak (Taberi)

 

5115 - أخبرنا محمد بن سعد العوفي ، فيما كتب إلي، حدثني أبي، حدثني عمي، حدثني أبي، عن أبيه، عن ابن عباس

، قوله: إلا ما ملكت أيمانكم يعني: التي أحل لك من النساء (تفسير ابن أبي حاتم )

 

Yine Tefsiru İbni Hatem’de ise, İbni Abbas’a dayandırılan bir rivayet de şöylerdir! إلا ما ملكت  أيمانكم  ‘’ illa ma meleket eymanukum,elleti uhille leke minen nisai ‘’Yani ‘’ma meleket eymanukum’’ sana helal olan kadınlardır. !!  Kaynak ( Tefsiru İbni Ebi Hatem)                                                                                 

 

Yani bütün bunlara göre‘’ma meleket eymanuküm’’ifadesi esir veya cariylerle hiçbir alakası yoktur, bununla ifade edilen sadece kişinin mevcut eşidir. 

İşte bu ‘’UYDURMADIR’’diyorsak,bunları mesnetsiz ve delilsiz söylemiyoruz. Bu konuda aynı şahıslara ait öyle tutarsız ve çelişkili rivayetler vardır ki,aklen ve mantıken onlara inanmak mümkün değildir. Özellikle Huneyn gününde henüz küçük bir çocuk olan İbni Abbas’a isnat edilmiş o söz konusu tutarsız ve çelişkili rivayeti doğru bulmanın aklen ve mantıken hiçbir izahı yoktur!!!

-------------------------------

 

HZ:MUSA VE BİLGİN KULUN OLAYI ?

 

‘’Peygamber"(!)in, büyüyünce günah işeyip ana-babasına zarar vercek diye sâbi boğazlayan Hızır'ın yaptıklarını hazmedilebilir kılma adına attığınız taklaları kendiniz dahi sayamıyorsunuz.  (sizden alıntı)

 

Cevap:

Burada geçen kişi bir çocuk değildi,o yol kesen,eşkıyalık yapan ve bazı insanları öldürmüş olan delikanlı bir katil idi,onu öldüren bilgin kul,oranın hukukuna göre kısas uygulamıştır, onu boğazlaması da asla söz konusu değildir.Çünkü kur’an di )  فذبحه ) ‘’fe zebehahu’’şeklinde değil  de, (فقتله )            ‘’ fe katelehu’’ yani ‘’öldürdü’’ şeklindedir. Hz.Musa’ya gelince,o oranın yabancısı olduğu için bunların hiçbirini bilmiyordu,bu nedenle itırazda bulunuyor.İşte bunun böyle olduğuna dair ilgili açıklama aşağıdaki tefsir metinlerinde geçiyor.                                                                                                               

 Kaynaklar,(Tefsiru İbni Atıyye,Tefsirul Kurtubi,Tefsiru Zadil mesir,Tefsiru Fethil Kadir )

 

KEHF-74,80 VE 81.AYETLERLE İLGİLİ DOĞRU MEAL VE TEFSİRLERİ AŞAĞIYA ALIYORUM!

 

KEHF-74:Yine yola koyuldular.Bir süre sonra (Musa’nın durumunu bilmediği,işi gücü yol kesip eşkiyalık yapan)bir genç ile karşılaştılar.O kulumuz,onu (yakalayıp) öldürdü. Musa; «Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın» dedi.

 

قالوا وقوله : بغير نفس يقتضي أنه لو كان عن قتل نفس لم يكن به بأس ، وهذا يدل على كبر الغلام ، وإلا فلو كان لم يحتلم لم يجب قتله بنفس ، وإنما جاز قتله لأنه كان بالغا عاصيا . قال ابن عباس : كان شابا يقطع

الطريق ،

       فقال الكلبي : كان بالغا يقطع الطريق بين قريتين ، وأبوه من عظماء أهل إحدى القريتين ، وأمه من عظماء القرية الأخرى  (القرطبي )

وفي الخبر أن هذا الغلام كان يفسد في الأرض ويقسم لأبويه ما فعل فيقسمان على قسمه ويحميانه ممن يطلبه  (تفسير ابن عطية ،

 

KEHF-80: O (yol kesip eşkıyalık yapan ve direnenleri öldüren) gence gelince: Onun ebeveyni inanmış insanlardı.Fakat biz istemedi ki,o (genç ebeveynini daha fazla derin acılara boğsun ve) onları azgınlığa ve inkara sürüklesin. ‘

 

Aşağıdaki tefsir metinlerde de bunun  bir çocuk değil,belki yol kesen,öldüren ve cinayet işleyen bir genç olduğu anlatılmaktadır.Zaten Arapça da (غلام ) genç ve deli kanlı demektir.

 

 (تفسير الطبري) وكان بعض أهل العربية من أهل البصرة يقول : معنى قوله ( خشينا ) في هذا الموضع : كرهنا ، لأن الله لا يخشى

. قال الربيع بن أنس: كان الغلام على الطريق لا يمر به أحد إلا قتله أو غصبه، فيدعو ذلك عليه وعلى أبويه . وقال ابن السائب: كان الغلام لصا، فإذا جاء من يطلبه حلف أبواه أنه لم يفعل .

(زاد المسير )

)، فقيل : إنه كان بالغا وقد استحق ذلك بكفره ، وقيل : كان يقطع الطريق فاستحق القتل لذلك والحاصل أنه لا إشكال في قتل الخضر له إذا كان بالغا كافرا أو قاطعا للطريق  (تفسير فتح القدي    

 

Ayetlerden anlaşıldığına göre, eşkıyalık yapan ve katil olan delikanlıyı öldürme olayı resmî otoritenin; toplum olarak yasalara göre verdikleri bir karar gereği olmuştur. “Bilgin Kul”bu kararın infaz memurudur. Bu nedenle, olayı açıklarken “ فخشينا  istemedik” ve “فاردنا istedik ki” şeklinde çoğul bir ifade kullanmıştır. Eğer delikanlının öldürülmesi o delikanlının yaşadığı kentte yasal bir icraat olmasaydı, hem delikanlının yakınlarının hem de şehir halkının [kamu otoritesinin] “Bilgin Kul”a gerekli tepkiyi göstermeleri ve onu cezalandırma yönüne gitmeleri gerekirdi.

Görüldüğü gibi, “delikanlının öldürülmesi” olayının bilinmeyecek, yadırganacak, batın ilmi ile açıklanacak herhangi bir yanı yoktur. Normal, yasal bir bir uygulamadır. Ne var ki, Musa, o yörenin yabancısı olduğundan bunu bilmemektedir.  Musa, “Bir can karşılığı olmaksızın masum bir cana mı kıydın?” diyerek bu gencin cani ve katil biri olduğunu  bilmediğinden böyle bir itirazda bulunmuştur.

Dikkat edilirse, 80. ayette “Delikanlıya gelince, anne-babası mümin kimselerdi. Onun, o ikisini (acılara boğdurup) azdırmasını ve inkâra sürüklemesini istemedik” denilmektedir. Bu ifadeden de delikanlının yaptığı eşkıyalık ve işlediği cinayetlerle mümin anne ve babasına hem acılar çektirmekte, hem de  dinden çıkarmak için çaba sarf ettiği anlaşılmaktadır. 

 

Kehf-81-Böylece diledik ki,Rabb'leri onlara o (yol kesip eşkıyalık yapan) gençten daha temiz ve daha iyiliksever bir evlat bağışlasın.

(Musa o beldenin yabancısıdır. Orada olan olaylardan haberi olmadığı gibi tabi olduğu KULun bir peygamber ve oranın YASAları uygulayan bir yönetici olduğunu da bilmemekte idi.

Yüzyıllardır bazı zihniyetler “yola çıkıldığında öldürülen kişiyi“ (ÇOCUK) olarak çevirmiş oysa ayeti gerçekten dikkatli okusa ayet KISAStan bahsetmektedir. “Bir cana karşılık bir can” diyerek yüzyıllardır çocuklara ASLA KISAS yapılmadığını bilmemekte midirler? Çocuklara KISAS yapılmadığı bilinen bir toplumda KISAStan bahsedildiğine göre öldürülen bu kişi GENÇ bir DELİKANLIdır. Yalnız bu MUSA oranın yabancısıdır ve tabi olduğu bu adamın KISAS yaptığını bilmemekte ve bunun için sadece soru sormaktadır. Oysa ÂLİM KUL bu şehirde YASAları uygulayan bir YASA adamıdır, yani halkın seçtiği adaletli bir yöneticidir. İleriki ayetlerde “ben bu işimi kendiliğimden yapmadım” demesi de genelde peygamber olduğu için Allah’tan gelen vahy ile olduğu söylenmekte lakin olayların bir kısmı vahy ile bir kısmı da YASAları uyguladığı için kendi nefsi ile değil YASAların verdiği zaruretle gerçekleştirmiştir.)

Saygılar.

@araştırmacı21  bu yazdıklarının konu başlığı ile ne alakası var?

 

Konuyu değiştirince  konu başlığını çözmüş mü oluyorsunuz?:0_80cbc_37a71a73_L:

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 755
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Araştırmacı21; 

 

Mâdem Ebû Said el-Hudri'yi "muteber" görmektesin.

Buyur oku !..

Alıntı

Ebu Said el-Hudri diyor ki:

"Rasulullah "Huneyn" savaşından sonra "Evtas" denen yere asker gönderdi. Düşmanla karşılaşıp savaştılar. Neticede galip geldiler. Ganimetler ve cariyeler aldılar. Fakat bu sahabiler, aldıkları cariyelerin, müşriklerden kocaları bulunma­sı sebebiyle onlara yaklaşmaktan kaçındılar. Bunun üzerine Allah teala "Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Ele geçirdiğiniz cariyeler müstesna." âyetini indirdi. Böylece cariyeler, iddetleri bittikten sonra, esir düşmeden önce evli olmalarına bakılmaksızın müminlere helal kılındı."

 

İbn Cerir et-Taberi, Camiu’l-Beyan.

 

Aslında bu âyetin Huneyn savaşı sonrası esir edilen kadınlarla ilgili olduğuna dair rivayetlerin tümü Ebû Sâid el-Hudri'den gelmekte.

Ben, fazla yer işgâl etmesin diye yazmamıştım.

 

Gelelim kehf surasi 74. âyete...

Edip Yüksel, Muhammed esed, Ahmet tekin, Mustafa İslâmoğlu "Delikanlı-Genç" diye yazmışsa da meallerin kahır ekseriyetinde "Erkek çocuk" denmiş.

Elmalılı Hamdi Yazır, Abdülbâki Gölpınarllı, Ömer nasuhi Bilmen gibi Kur'an mealinde "otorite" kabul edilen kişiler hep "Erkek çocuk" demişler. Zaten âyetin orjinalinde "gulamen" kelimesi geçiyor ki "Erkek çocuk" anlamına gelmekte. Beni haklı çıkarmaktan başka bir şey yaptığınız yok. İşinize gelmeyen rivâyetler "uydurma" olurken, Kur'an ayetlerine aynı şeyi söyleyemeyeceğiniz için, ayet içindeki "sakıncalı" kelimelere güncel anlamlar atfederek vaziyeti idâre etme telâşı içindesiniz.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümlerin bu "inme sebebi" ile ayet savunmaya kalkışmaları son derece komik. O kadar gülünç duruma düşüyorlar ki, ateistler bir ayetin anlamını destekleyen hadis söylediler mi hemen rivayetlere güvenilemeyeceğini söyleyen bu sahtekar yalancılar, ayette söyleneni değiştirebilmek için rivayetlere sarılıveriyorlar!

 

Uydurdukları bu rivayetler de ayeti kurtaramıyor üstelik! Mercimek kadar beyni olan düşünebilir: Zaten başkasının nikahındaki bir kadının haram olduğunu belirtmeye hiç gerek yok. Bu zaten zina ve cezası var.

 

Burada istisnai bir durum olduğu çok açık. Savaşta ele geçirilip köle yapıldıysa başkasına nikahlı olmasının önemi yok dendiği o kadar açık ve net ki, ne kıvıtma, ne sallama, ne titretme bunu saklayamaz. İstediğiniz kadar oryantal döktürün, anlam son derece açık, net.

 

Ayeti kurtarmak için yüklenmeye çalışılan anlama kargalar bile güler demeyeceğim, buna kargalar bile gülmez bile! Zaten zina olduğu cezası olduğu için yasak bir şeyi haram kılmak bir yana, bir de istisna olarak kendi eşleriniz hiç olur mu ülen yalancı ahlaksız reziller! Bunun böyle olmadığını domuz gibi de biliyorsunuz. Ha bak kendi nikahlı karınızsa o başka o zaman helal diye saçmalık hiç olur mu be!

 

Ahlaksızlığı, sahtekarlığı yalancılığı dibine vurdurdunuz demiyorum, artık dibiniz de yok sizin! Nikah zaten niye var, zaten o eşi helal kılmak için be! Bunu da belirtmeye ayrıca niye gerek olsun ahlaksız yalancı reziller!

 

Onun da haram olduğu zaten belli, bunun da helal olduğu zaten belli düzenbazlar! Burada istisnai bir durum belirtildiğini domuz gibi de bilmeyecek kadar embesil olamazsınız. Bunu domuz gibi biliyorsunuz. Ama tabii ki bize karşı itiraf edemezsiniz yalancı sahtekarlar.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ 24 ve 25'in mevcut okunmasında çelişki var:

 

Muhsenât ile evlenmeniz haramdır (24)

Muhsenât ile evlenmeniz helaldır (25).

 

Ama o çelişki Allah'ın sözlerinde yok. 

 

Çünkü 4:24'ün Arapçasında

muhsenât ile evlenmeniz haramdır anlamına gelen bir ifade yok,

Allah'ın "Muhsenât ile evlenmeniz haramdır" diye bir hükmü yok.

 

Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum kitâballahi aleykum 

Ve "mâ meleket eymân"ınız dışındaki muhsenât, Allah'ın yazdığı budur (24)

Ve iman etmiş muhsenât ile evlenmeye güç yetiremeyenleriniz için "mâ meleket eymân"larınız olan iman etmiş genç kızlarınız  (25)

Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât 

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Hurrimet" lafzı 23 de geçiyor. 24 de "ve" diye devam ediyor. 25 de ise muhsanat helal filan demiyor saçmalamanın alemi yok. Hür bir kadını nikahlayıp muhsanatı yapmaya maddi güç yetiremeyenlerden bahsediyor.

 

İşin yoksa Müslümlere hayhay ile taytay öğret, bu ne yahu!

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok şimdi bu yıllardır beyinleri dogma virüsü ile kirlenmiş, paslanmış küflenmiş örümcek kafalılar "haaaaa, hakkatten de yaaa! Bu Kuran ne biçim kitap lan böyle! Ne menem şeyler yazıyor lan bunda böyle? Ateler doğru söylüyor!" diyecek değiller elbet. Bunu "hamiyyet-i İslamiyeleri"ne yediremez bunlar!

 

Bunu demelerini beklemiyoruz. Ama insanda bir yüz olur bir utanır bari! Oryantal gibi kıvırtmaya, çalkalamaya titretmeye döktürmeye bari çıkmaz yahu! Der ki bu gerçekten çok ciddi bir sorun, bu sorundan nasıl kurtulabiliriz bir düşünelim bir soruşturalım filan denir!

 

Yok saçma sapan "inme sebebi" uydur, yok kelimelere saçma sapan anlamlar yükle... Şöyle saçmalık olur mu yahu, siz hiç yasaların çıkarılma sebebine dayalı mahkemelerde hüküm yürütüldüğünü duydunuz mu! Hiç yargıç "haaaaa o yasa mı, o yasanın çıkarılması şöyle olduydu, bir gün adamın biri şey edince günden güne bu şeyi edenler artmaya başlamış olduğu için meclis olağanüstü toplanıp bu yasayı çıkardıydı" diye hüküm verir mi be!

 

Yasada ne yazıyorsa, yasanın lafzı ne ifade ediyorsa odur! Ben ne bileyim kim ne bot yedi de ayet indi mi sindi mi ne bot oldu be! İnsanın illa asabını bozup kötüyü konuşturacaksınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bu cahil çöl yağmacıları bir kabileyi bastıkları zaman adamları öldürüyorlar. Yaşlı kadınları sanırsam kendi hallerine çölde ölüme terkediyorlar. Beğendikleri kadınları aralarında paylaşıyorlar. Çocukları da köle pazarında satıyorlar.

 

Bu köle yapılan kadınlar için izledikleri yol, bunlarla mükatebe yapıp hürriyetlerinin bedelini belirlemek. Kuranda bunları fuhuşa zorlamayın güya yazıyorsa da kadın fuhuş yaparak bu parayı denkleştirmek zorunda. Zorlama yok, canın isterse. Yoksa köle olarak geberir gidersin pis kafirin karısı zihniyeti! Tabii yok ben fuhuş yapmam diyebilir, zorlama yok! Ne yapar peki, Müslüm olur. Seçenek bu!

 

Bunu yapınca belki onu birisi mehir düşük diye nikahlar evine götürür. Belki eve kapatır dışarı çıkartmaz, sonra da doğan çocuğun kendisinden olduğunu kabul eder. O zaman kadın hürriyete kavuşur. Bunlar sözlerinde durmaz zina ederlerse hür kadınlara vurulan sopanın yarısının vurulacağı Kuranda yazar. Yani alışmış kıçta don durmaz, cariye bunlar demeye getiriyor cahil çöl yağmacıları! Bunlardan sağlam söz alın dost tutmayacaklarına dair diyor. Bunların insanlık dışı yağma stratejileri bu şekilde.   

 

Bunların cahil çöl yağmacıları olduklarının doneleri sayılamayacak kadar çok. Kuranın her tarafından dökülüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.01.2018 at 20:55, güven yazdı:

 Senin kıvıtmaktan başka işin yokmu. ayrıca Allaındandamı utanmıyorsun ayeti yalış  evrip çevirip gösteriyorsun insanda biraz arlanma utanma olur.

Diyanet İşleri: Nisa 24 ayet. Savaş esiri olarak sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

DİYANET MEALİNDEKİ PARANTEZİ KALDIRMANIZ NE ANLAMA GELİYOR ???

 

Kur'an'ın her yerinde ve Arapça lügatında savaş esirlerine çoğul (الاسري ) ''el esra'',tekil olarak da ( الاسير) '' el esir'' denir. Böyle bir ifade Nisa-24.ayette var mı?  Ayrıca diyanet mealinin parantez içindeki‘’savaş esiri olarak’’ ifadesi de tamamen o mealcinin hatalı yorumudur. Peki diyanet mealindeki parantezi neden kaldırmışsınız? Neden olduğu gibi o parantez haliyle göstermekten çekinmişsinizBunun adı sahtekarlık değil midir? Eğer diyanetin mealini kendinize referans yapıyorsanız,onu olduğu gibi göstermeniz gerekir,ama öyle yapmamışsınız !!!                                                                                 

 

İşte o parantezli diyanet mealini aşağıya alıyorum !

 

 Diyanet İşleri: Nisa-24: (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı.(Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Sonuç; Diyanet mealinde parantezle gösterilen (Savaş esiri olarak) şeklindeki yorum tamamen yanlış olup,ayette böyle bir ifade asla yoktur !!!

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

DİYANET MEALİNDEKİ PARANTEZİ KALDIRMANIZ NE ANLAMA GELİYOR ???

 

Kur'an'ın her yerinde ve Arapça lügatında savaş esirlerine çoğul (الاسري ) ''el esra'',tekil olarak da ( الاسير) '' el esir'' denir. Böyle bir ifade Nisa-24.ayette var mı?  Ayrıca diyanet mealinin parantez içindeki‘’savaş esiri olarak’’ ifadesi de tamamen o mealcinin hatalı yorumudur. Peki diyanet mealindeki parantezi neden kaldırmışsınız? Neden olduğu gibi o parantez haliyle göstermekten çekinmişsinizBunun adı sahtekarlık değil midir? Eğer diyanetin mealini kendinize referans yapıyorsanız,onu olduğu gibi göstermeniz gerekir,ama öyle yapmamışsınız !!!                                                                                 

 

İşte o parantezli diyanet mealini aşağıya alıyorum !

 

 Diyanet İşleri: Nisa-24: (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı.(Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Sonuç; Diyanet mealinde parantezle gösterilen (Savaş esiri olarak) şeklindeki yorum tamamen yanlış olup,ayette böyle bir ifade asla yoktur !!!

 

 

 

Ne acı dimi koç koca bir tanrınızı bir parateze muhtaç ettiniz. kuran yazılırken sanki paratez vardı.ben okuduğumu anlıyorum . birisi bana küfür etiyinde paratez olsa ne yazar olmasa ne yazar  küfür küfürdür bu bir örnektir.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisa 24'de savaş esiri olarak kadınlar evli ise onlara tecavüzü onaylıyor ve nur 33'de cariyeleri fuhuşa zorlayan kadınları allah affedermiş.Bu iki ayetler bile kadınları mal yerine koyuyor ve kadınları erkeğin cinsel ihtiyaç olarak görüyorlar.Bu yüzden İslam kadınlar için de çok tehlikeli dindir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

4:24 ve 4:25'teki "mâ meleket eymân"ı 

sevgili tonyukukcuk ile müzakere ederken

şu görüşümü dile getirmiştim:

 

Sizin,

"mâ meleket eymân"ınızı eş almanız haramdır

çünkü onlar sizin "genç kızlar"ınızdır (feteyât), siz onların ailelerisiniz (ehlihinn).

Sizin izninizle BAŞKALARI eş alacak onları. 

 

Bu görüşüm Nisâ 24 ve 25'e dayanıyor. 

 

Nisâ 24'te "Allah'ın yazdığı: muhsenât ama  mâ meleket eymânınız hariç" deniyor,

Nisâ 25'e göre ise onları ailelerinin izniyle eş alacaksınız (bi izni ehlihinn). 

 

Sonia Cihangir'in açıklamasından anladığım:

 

Eğer "mâ meleket eymân"ın bakımını üstlendiyseniz

sizin durumunuz iyidir.

O halde "muhsenât"ı eş alacaksınız, onları eş almaya güç yetirebilirsiniz.

 

Yok, eğer "mâ meleket eymân"ın bakımını üstlenemediyseniz

durumunuz iyi değildir.

O halde durumu iyi olan başkalarının "mâ melket eymân"ını eş alacaksınız.

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, araştırmacı21 yazdı:

KEHF-80: O (yol kesip eşkıyalık yapan ve direnenleri öldüren) gence gelince: Onun ebeveyni inanmış insanlardı.Fakat biz istemedi ki,o (genç ebeveynini daha fazla derin acılara boğsun ve) onları azgınlığa ve inkara sürüklesin. ‘

 

Kehf-81-Böylece diledik ki,Rabb'leri onlara o (yol kesip eşkıyalık yapan) gençten daha temiz ve daha iyiliksever bir evlat bağışlasın.

 

Bu mealerl kimindir ?

Kuranmeali.org sitesinde 41 ayrı meai var.

Kehf 80-81'i hiç kimse bu şekilde meallememiş.

Çok âyet bükücü gördüm.

Amma velâkin; zât-ı âliniz gibisi ile ilk defâ karşılaşmaktayım.

 

"Yol kesip eşkiyâlık yapan" hikâyesini nereden çıkardınız ?

Üstelik; parantez içinde yazmanız aslında Kur'an orjinalinde böyle bir gerekçenin olmadığının kanıtı.

Konu sürgit devam etsin diye bizi "sazan" yerine koyup önümüze "yem" atıyorsunuz gibi geldi bana.

Aksi takdirde, bu parantezli zorlama tevillere inanmanız, II. Halifr Ömer'in; "Evvelce kendi ellerimizle hamurdan put yapar, acıkınca da  onları pişirip yerdik" demesine benziyor.

Ancak; aranızdaki en mühim fark şu.

Ömer bunları anlatırken gülermiş.

Siz, bayâ bayâ ciddi takılıyorsunuz.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, adeist yazdı:

Bin kere sordum bin kere cevap alamadım...
Yine soracağım ve yine cevap alamayacağım.
İslamistlerin iddiasına göre yeri göğü ve (ne demekse) arasında kalanları yaratan, hakimi mutlak, mülkün ve ilmin tek sahibi, ebedi, ezeli tanrı neden bir bedevi kabilesinin cinsel hayatıyla ilgileniyor?
Neden "karının kızını" sikip sikemeyeceğin konusunu gündeme getiriyor?
Neden bir türlü anlaşılayaman ve elli bin çeşit mana çıkartılabilen ayetler yazıyor?
Dün bir forum yazarının da ifade ettiği gibi; "3.700 sene önce Hammurabi'nin yazdığı kanunlar bugün hiçbir kuşkuya tartışmaya yer bırakmayacak şekilde anlaşılıyorken, daha dün hem de tanrı tarafından yazılan bir metin anlaşılamıyor?" 
NEDEN ?
 

 

1-Evlilkten doğan haklar yok mudur ? kur'an bunları,yani eşlerin haklarını belirleyemeyecek mi? Bu ayetlerin cinsel ilişkiyle ne alakası var?  Ama şu da bir gerçektir ki hatalı meal ve yorumlar yüzünden maalesef,bazı ayetlerin verdiği mesaj yanlış algılanmaktadır.

2-Kur’an’ı kerim bir matematik kitabı,yani toplama,bölme ve çarpma kitabı değildir ki herkes 2x2 = 4 olarak aynı sunucu çakarsın !

3- Neden bazı ayetler hususunda bir takım farklı anlam ve yorumlar çıkıyor ?

-Herkesin akli,mantığı,kavrama ve anlama yetenekleri,araştırma imkanları,kültür ve bilgi birikimi ve kur’an Arapçasını anlama düzeyi aynı olmadığından dolayı böyle bir durum söz konusu olabiliyor,ki bu da doğaldır.

Mesela: Bugünkü mevcut hukukumuzun bazı maddeleri bile hukukçular tarafından da farklı olarak yorumlanabiliyor. Örneğin: Bir mahkeme bir karar veriyor, ama bakıyoruz ki,bir üst mahkeme o kararı yanlış bulup bozuyor. İşte bu da böyle. Eğer her konuda bütün insanlar aynı yeteneğe sahip olsaydılar,belki böyle bir  durumla karşılaşmazdık.

4-Hammurabi'nin yazdığı kanun 282 madde ise,kur'an'ı kerim 6000 küsür madde niteliğinde ayetlerden ibarettir.Yani Hammurabi'nin yazdığı kanun kur'an'ın 282 ayet gibi kısadır.O sadece o zamanki örf,adet,gelenek ve kültürden kaynaklanan hukuki maddeleri içermektedir. Kur'an ise ,insanlara îtikad, ibâdet, ahlâk, içtimaiyat, iktisad, siyaset, tarih, hukuk, yaratılış,insan,kâinat ve kâinat ötesi gibi birçok hakikatlerden bahsetmektedir.Peki Hammurabi'nin yazdığı 282 maddelik kanununda bu kadar konulara yer veriliyor mu? Bu nedenle ikisini aynı kefeye koymak asla mantıklı olamaz.Biri 282 maddelik bir yazı,obürü ise 6000 küsür madde niteliğinde ayetler !!!

Saygılar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Bu mealerl kimindir ?

Kuranmeali.org sitesinde 41 ayrı meai var.

Kehf 80-81'i hiç kimse bu şekilde meallememiş.

Çok âyet bükücü gördüm.

Amma velâkin; zât-ı âliniz gibisi ile ilk defâ karşılaşmaktayım.

 

"Yol kesip eşkiyâlık yapan" hikâyesini nereden çıkardınız ?

Üstelik; parantez içinde yazmanız aslında Kur'an orjinalinde böyle bir gerekçenin olmadığının kanıtı.

Konu sürgit devam etsin diye bizi "sazan" yerine koyup önümüze "yem" atıyorsunuz gibi geldi bana.

Aksi takdirde, bu parantezli zorlama tevillere inanmanız, II. Halifr Ömer'in; "Evvelce kendi ellerimizle hamurdan put yapar, acıkınca da  onları pişirip yerdik" demesine benziyor.

Ancak; aranızdaki en mühim fark şu.

Ömer bunları anlatırken gülermiş.

Siz, bayâ bayâ ciddi takılıyorsunuz.

 

İşte ''yol kesip eşkiyalık yapanın'' durumunu anlatan kaynakları kısa metinleriyle birlikte aşağıda gösteriyorum.Arapça biliyorsanız okuyun! 

Kaynaklar,(Tefsiru İbni Atıyye,Tefsirul Kurtubi,Tefsiru Zadil mesir,Tefsiru Fethil Kadir

Konuyla ilgili metinleri de aşağıdadır.

قالوا وقوله : بغير نفس يقتضي أنه لو كان عن قتل نفس لم يكن به بأس ، وهذا يدل على كبر الغلام ، وإلا فلو كان لم يحتلم لم يجب قتله بنفس ، وإنما جاز قتله لأنه كان بالغا عاصيا . قال ابن عباس : كان شابا يقطع الطريق ،   

Aynı zamnda burada İbni Abbas bile,bunun eşkıyalık yapan,yol kesen bir genç olduğunu söylüyor !

       فقال الكلبي : كان بالغا يقطع الطريق بين قريتين ، وأبوه من عظماء أهل إحدى القريتين ، وأمه من عظماء القرية الأخرى يطلبه (القرطبي )   

وفي الخبر أن هذا الغلام كان يفسد في الأرض ويقسم لأبويه ما فعل فيقسمان على قسمه ويحميانه ممن

 (تفسير ابن عطية 

(تفسير الطبري) وكان بعض أهل العربية من أهل البصرة يقول : معنى قوله ( خشينا ) في هذا الموضع : كرهنا ، لأن الله لا يخشى

.                       قال الربيع بن أنس: كان الغلام على الطريق لا يمر به أحد إلا قتله 

 أو غصبه، فيدعو ذلك عليه وعلى أبويه . وقال ابن السائب: كان الغلام لصا، فإذا جاء من يطلبه حلف أبواه أنه لم يفعل قال الربيع بن أنس: كان الغلام على الطريق لا يمر به أحد إلا قتله .

(زاد المسير )  Burada da bu genç yol kesip,geçenleri ya öldürüyor ya da üzerinde ne varsa gasp ediyordu,denilmektedir.

: إنه كان بالغا وقد استحق ذلك بكفره ، وقيل : كان يقطع الطريق فاستحق القتل لذلك والحاصل أنه لا إشكال في قتل الخضر له إذا كان بالغا كافرا أو قاطعا للطري

(تفسير فتح القدير )

Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

1-Evlilkten doğan haklar yok mudur ? kur'an bunları,yani eşlerin haklarını belirleyemeyecek mi? Bu ayetlerin cinsel ilişkiyle ne alakası var?  Ama şu da bir gerçektir ki hatalı meal ve yorumlar yüzünden maalesef,bazı ayetlerin verdiği mesaj yanlış algılanmaktadır.

2-Kur’an’ı kerim bir matematik kitabı,yani toplama,bölme ve çarpma kitabı değildir ki herkes 2x2 = 4 olarak aynı sunucu çakarsın !

3- Neden bazı ayetler hususunda bir takım farklı anlam ve yorumlar çıkıyor ?

-Herkesin akli,mantığı,kavrama ve anlama yetenekleri,araştırma imkanları,kültür ve bilgi birikimi ve kur’an Arapçasını anlama düzeyi aynı olmadığından dolayı böyle bir durum söz konusu olabiliyor,ki bu da doğaldır.

Mesela: Bugünkü mevcut hukukumuzun bazı maddeleri bile hukukçular tarafından da farklı olarak yorumlanabiliyor. Örneğin: Bir mahkeme bir karar veriyor, ama bakıyoruz ki,bir üst mahkeme o kararı yanlış bulup bozuyor. İşte bu da böyle. Eğer her konuda bütün insanlar aynı yeteneğe sahip olsaydılar,belki böyle bir  durumla karşılaşmazdık.

4-Hammurabi'nin yazdığı kanun 282 madde ise,kur'an'ı kerim 6000 küsür madde niteliğinde ayetlerden ibarettir.Yani Hammurabi'nin yazdığı kanun kur'an'ın 282 ayet gibi kısadır.O sadece o zamanki örf,adet,gelenek ve kültürden kaynaklanan hukuki maddeleri içermektedir. Kur'an ise ,insanlara îtikad, ibâdet, ahlâk, içtimaiyat, iktisad, siyaset, tarih, hukuk, yaratılış,insan,kâinat ve kâinat ötesi gibi birçok hakikatlerden bahsetmektedir.Peki Hammurabi'nin yazdığı 282 maddelik kanununda bu kadar konulara yer veriliyor mu? Bu nedenle ikisini aynı kefeye koymak asla mantıklı olamaz.Biri 282 maddelik bir yazı,obürü ise 6000 küsür madde niteliğinde ayetler !!!

Saygılar.

 

 

Sayın Araştırmacı,

Hukuk metinleri insanlar tarafından yazılmıştır. Mahkemeler insanlar tarafından yönetilir, yasaların anlaşılamaması veya yanlış anlaşılması doğaldır. 
Ancak bahse konu metni yazan, 100 milyar ışık yılı çapındaki evreni ve onun içindeki 100 trilyon üzeri 100 trilyon yıldızı, gezegeni, nesneyi ve onların üzerindekilerin tek tek hepsini yaratan TANRI dır !
Gerçekten.... ama gerçekten; "böylesine akıl almaz bir gücün yazdığı böyle bir metnin Araplar dahil müslümanların büyük bir ekseriyeti tarafından yanlış anlaşılması"  aklınıza yatıyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

İşte ''yol kesip eşkiyalık yapanın'' durumunu anlatan kaynakları kısa metinleriyle birlikte aşağıda gösteriyorum.Arapça biliyorsanız okuyun! 

Kaynaklar,(Tefsiru İbni Atıyye,Tefsirul Kurtubi,Tefsiru Zadil mesir,Tefsiru Fethil Kadir

Konuyla ilgili metinleri de aşağıdadır.

 

 

Kurtûbi tefsiri bende de mevcut. Kurtûbi; Buhari, Müslim ve Tirmiziden alıntı yaparken, çocuğun nasıl öldürüldüğünü tafsilâtlı biçimde anlatmış. Kaynak olarak da İslam peygamberine atfedilen, öldürülenin akl-ı baliğ olduğuna ve yol kesip eşkiyalık ettiğine dair hiç bir rivâyet yok. el-kelbi ve ibni abbas'a dayandırılan bir- iki rivâyet dışında. Bunların da söz konusu "Bilgi"yi nereden aldıkları meçhûl. Nisâ 24'ün İbn-i Abbas'a dayandırılan sebeb-i nüzûlüne itiraz ederek, "Huneyn savaşında İbn-i Abbas dokuz yaşında idi. Bilmesi imkânsız" derken, Kur'anda yazmayan, hakkında hadis rivayeti bulunmayan bir bilgiyi nereden aldıklarını hiç düşünmeden buraya "argüman" olarak koymakta bir sıkıntı görmemişsiniz.Yine Kurtûbi, "Cumhura göre bu aklı baliğ olmayan bir çocuktur" demekte. İslâmi literatürde "Cumhur"un ne olduğunu aktarmaya gerek yok sanırım. Biliyor olmalısınız. Kurtubi tefsirinde verilen Kehf :74,80 ve 81 meallerinde parantez içinde "yol kesen eşikyâlık eden" ziyâdesi bulunmuyor. İleri sürdüğünüz düşüncelerinizin arkasında durmanızı anlarım da cambazlık biraz fazla olmuyor mu ?

 

Alıntı

Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocuğa rastgeldiler. O hemen çocuğu öldürdü." Buhârî'de şöyle denilmektedir: Ya'la dedi ki: Said dedi ki: Oyun oynamakta olan çocuklar gördü. Kâfir bir çocuğu alıp yere yatırdıktan sonra onu bıçakla kesti. "(Musa) Dedi ki: Tertemiz" hiç günah işlememiş "bîr cana, başka bir can karşılığında olmaksızın kıydın öyle tni?"

 

Buhârî, Müslim ve Tirmizî'nin Sahihinde de şöyle denilmektedir: Sonra gemiden çıktılar. Kıyıda yürüyorlarken Hızır başka çocuklarla oynayan bir çocuk gürdü. Hızır eliyle kafasını tuttu ve kafasını koparıp onu öldürdü. Mu­sa ona dedi ki: "Tertemiz bir cana, başka bir can karşılığında olmaksızın kıydın öyle mi? Gerçekten sen kötü bir şey yaptın. Dedi ki: Ben sana be­nimle beraberliğe asla dayanamazsın demedim mi?" (Süfyan b. Uyeyne) Dedi ki: Bu İse birincisinden daha ağır idi. "Eğer bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. O takdirde tarafımdan mazur sayılırsın, dedi." Bu, Buhârî'nin lafzıdır.

 

Tefsir'de de şöyle denilmektedir: Hızır, oynamakta olan çocukların yanın­dan geçti. Bir çocuğu yakaladı, aralarında ondan daha güzeli yoktu. Bir taş aldı, kafasını kırıp, beynini parçalayıncaya kadar o taşla kafasını dövdü ve onu öldürdü, Ebu'l-Âliye der ki: Onu Musa'dan başkası görmüyordu, Görmüş olsalardı bu işi yapmasına engel olurlardı.

 

Derim ki: Bu üç durum arasında herhangi bir tutarsızlık yoktur. Çünkü ön­ce taşla kafasını kırmış olması, sonra onu yatırıp kesmiş, sonra da kafasını koparmış olması muhtemeldir. Bunların hangisinin olduğunu en iyi bilen Al­lah'tır. Sahih rivayetlerde yer alan bize yeter.

 

Cumhur "tertemiz (günahsız)" anlamındaki kelimeyi; şeklinde "elif" île okumuşlardır, Kürelilerle, İbn Âmir ise "elıfsiz ve "ya" harfini şed­deli olarak; diye okumuşlardır. Anlamın bir olduğu söylenmiştir. Bu­nu tla el-Kisâî demiştir. Sa'leb der ki; "Elif"siz ve "ya"nın şeddeli okunuşu da­ha beliğdir. Ebu Amr da der ki: ".Elifle okuyuş, hiç bir şekilde günah işle­memiş demektir. "Elifsiz ve "ya"nın şeddelisi şeklindeki okuyuş ise günah işlemiş, sonra tevbe etmiş kişi demektir.

 

İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 11/73-74

 

Görüleceği üzere Musa'nın itirazında kısasdan ziyade "Günahsız cana kıymak" nitelemesi var. 

Genç, delikanlı birinin günahsız olması mümkün değil.

Eğer iddia edildiği gibi "yol kesen eşkiya" ise Kehf 74'te "Temiz-mâsum" nitelemesi neden yapılsın ?

Hızır'ın katlettiği, aklı baliğ birisi olsaydı, itiraz "Bu adamı neden öldürdün ?" şeklinde gelirdi.

Fakat; öldürülen çocuk olduğundan "Temiz-mâsum bir can" nitelemesi yapılmış.

 

Tamam !

Muhtemelen pratik, kıvrak bir zekâya sâhipsiniz.

Ama; bizlerin zekâsını da küçümsemeyin !..

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

Araştırmacı21; 

 

Mâdem Ebû Said el-Hudri'yi "muteber" görmektesin.

Buyur oku !..

 

Aslında bu âyetin Huneyn savaşı sonrası esir edilen kadınlarla ilgili olduğuna dair rivayetlerin tümü Ebû Sâid el-Hudri'den gelmekte.

Ben, fazla yer işgâl etmesin diye yazmamıştım.

 

Gelelim kehf surasi 74. âyete...

Edip Yüksel, Muhammed esed, Ahmet tekin, Mustafa İslâmoğlu "Delikanlı-Genç" diye yazmışsa da meallerin kahır ekseriyetinde "Erkek çocuk" denmiş.

Elmalılı Hamdi Yazır, Abdülbâki Gölpınarllı, Ömer nasuhi Bilmen gibi Kur'an mealinde "otorite" kabul edilen kişiler hep "Erkek çocuk" demişler. Zaten âyetin orjinalinde "gulamen" kelimesi geçiyor ki "Erkek çocuk" anlamına gelmekte. Beni haklı çıkarmaktan başka bir şey yaptığınız yok. İşinize gelmeyen rivâyetler "uydurma" olurken, Kur'an ayetlerine aynı şeyi söyleyemeyeceğiniz için, ayet içindeki "sakıncalı" kelimelere güncel anlamlar atfederek vaziyeti idâre etme telâşı içindesiniz.

 

Bakınız,Arapça lügatında (غلام ) ''Ğulamın tanımı şöyle geçiyor!

تعريف و معنى غلام في معجم المعاني الجامع - معجم عربي عربي

  1. غُلَام: (اسم)
    • غُلَام : جمع أُغَيْلِمَةُ
  2. غُلاَم: (اسم)
    • الجمع : أغْلِمَة و غِلمان و غِلْمة
    • الغُلامُ : الطارّ الشاربِ ''el ğulam'' Et- taruş -şarib '' yani, ''bıyığı bitmiş genç'' demektir
    •  
    • Yine ''Mu'cemul vasit'' adlı lügat kitabında Ğulamın tanımı aşağıdaki gibidir!

 الغلام 

‏ بضم الغين والجمع غلمان , وأصله من الاغتلام وهو شدة طلب النكاح '

'el ğulam, bi dammil ğayni,vel cem' ğulman ve asluhu minel iğtilam ve huve şiddetu talabin nikah...''

Ğulamın Kökü iğtilam olup,anlamı şiddetle cinsel ilişkiyi,evliliği arzu etmektir,Yani bu durumda olan gence ĞULAM denir. Kaynak : تعريف و معنى الغلام في قاموس المعجم الوسيط  ''    Kaynak :Kamusul mu'cemil vasit''

Arapça lügatında bunun birinci tanımı bu olup gerisi bizi ilgilendirmez.

Ayrıca hz.Musa'nın ona ( اقتلت نفسا بغير نفس) '' e katelte nefsen bi ğayri nefsin '' yani,Bir cana karşılık olmadan birini mi öldürdün '' ifadesi yerine ( اقتلت طفلا أو صبيا) ''e katelte tıflan ev sabiyyen'' yani,bir cana karşılık olmadan bir çocuk mu öldürdün'' diyebilirdi,neden tıfl veya sabiy dememiştir?  Bunun yerine ''bir can....'' ifadesini kullanmıştır. Bu da gösteriyor ki,burada ğulam bir çocuk değildir.!!!  İşte araştırılmadan veya Arapça diline tam vakıf olunmadan yapılan mealler böyle hep hatalı olurlar !!!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, araştırmacı21 yazdı:

 

Bakınız,Arapça lügatında (غلام ) ''Ğulamın tanımı şöyle geçiyor!

تعريف و معنى غلام في معجم المعاني الجامع - معجم عربي عربي

  1. غُلَام: (اسم)
    • غُلَام : جمع أُغَيْلِمَةُ
  2. غُلاَم: (اسم)
    • الجمع : أغْلِمَة و غِلمان و غِلْمة
    • الغُلامُ : الطارّ الشاربِ ''el ğulam'' Et- taruş -şarib '' yani, ''bıyığı bitmiş genç'' demektir
    •  
    • Yine ''Mu'cemul vasit'' adlı lügat kitabında Ğulamın tanımı aşağıdaki gibidir!

 الغلام 

‏ بضم الغين والجمع غلمان , وأصله من الاغتلام وهو شدة طلب النكاح '

'el ğulam, bi dammil ğayni,vel cem' ğulman ve asluhu minel iğtilam ve huve şiddetu talabin nikah...''

Ğulamın Kökü iğtilam olup,anlamı şiddetle cinsel ilişkiyi,evliliği arzu etmektir,Yani bu durumda olan gence ĞULAM denir. Kaynak : تعريف و معنى الغلام في قاموس المعجم الوسيط  ''    Kaynak :Kamusul mu'cemil vasit''

Arapça lügatında bunun birinci tanımı bu olup gerisi bizi ilgilendirmez.

Ayrıca hz.Musa'nın ona ( اقتلت نفسا بغير نفس) '' e katelte nefsen bi ğayri nefsin '' yani,Bir cana karşılık olmadan birini mi öldürdün '' ifadesi yerine ( اقتلت طفلا أو صبيا) ''e katelte tıflan ev sabiyyen'' yani,bir cana karşılık olmadan bir çocuk mu öldürdün'' diyebilirdi,neden tıfl veya sabiy dememiştir?  Bunun yerine ''bir can....'' ifadesini kullanmıştır. Bu da gösteriyor ki,burada ğulam bir çocuk değildir.!!!  İşte araştırılmadan veya Arapça diline tam vakıf olunmadan yapılan mealler böyle hep hatalı olurlar !!!

 

 

Sayın vefik Sami,

Ben de Ebu Said el Hudri'den karşıt rivayetler getirdim,peki hem İbni Abbas,hem de Ebu Sait el Hudri nasıl tutarsız ve çelişkili açıklamalar yapabilirler ?  Bu ne deemek? demek ki söz konusu rivayetlere itibar edilmemesi gerekir,yoksa aynı kişi nasıl bu kadar tutarsız ve çelişkili açıklamalarda bulunabilir !!! Bu nedenle her zamn diyoruz ki tek ve doğru kaynak sadece Kur'an'ı kerimdir.

İşte aynı kişiden farklı rivayetler!!!

قال أبو سعيد الخدري : نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين فنهى الله المسلمين عن نكاحهن (تفسير البغوي )

1-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden Müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor. Kaynak ( Tefsirul Bağavi)

-والرابع: أن هذه الآية نزلت في نساء كن هاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج ، فتزوجهن المسلمون ، ثم قدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن ، وهذا قول أبي سعيد الخدري  (تفسير الماوردي ).

2-Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor Kaynak: (Tefsirul Maverdi)

هذا وقد روي عن أبي سعيد رضي الله عنه أنه قال: إنها نزلت في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم ولهن أزواج فيتزوجهن بعض المسلمين ثم يقدم أزواجهن مهاجرين فنهى عن نكاحهن، فالمحصنات حينئذ عبارة عن مهاجرات يتحقق أو يتوقع من أزواجهن الإسلام والمهاجرة

(تفسير أبي السعود)

3- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.                                 Kaynak: ( Tefsiru Ebi Saud)

وقال آخرون : نزلت هذه الآية في نساء كن يهاجرن إلى رسول الله - صلى الله عليه وسلم - ولهن أزواج ، فيتزوجهن بعض المسلمين ، ثم يقدم أزواجهن مهاجرين ، فنهي المسلمون عن نكاحهن (تفسير الطبري

4- Ebu Said el Hudrevi dışında kalanlar ise Nisa -24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.  Kaynak: ( Taberi)

وروي عن أبي سعيد الخدري أنه قال: كان نساء يأتيننا مهاجرات، ثم يهاجر أزواجهن، فمنعناهن بقوله تعالى: "والمحصنات"... الآية  (تفسير ابن عطية ).

5- Ebu Said el Hudri Nisa-24.ayetin sebebi nüzulu Mekke den Medine’ye eşleri yanında olmadan hicret eden müslüman kadınların durumu olduğunu söylüyor.Kaynak: (tefsiru İbni Atiyye)  Hangisine inanalım???  Bu yüzden tek ve doğru kaynak sadece kur'an'ı kerimdir.

 

 

                             

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...