NOLAN 0 Aralık 16, 2015 gönderildi Raporla Share Aralık 16, 2015 gönderildi ben köken bakımından indim zaten. İbraniceden sumerceye. Bu aralar ibranice ve sümer dili geçişleri okuyorum Tabi ki konunun etimolojik yanı önemli ama bu konuda fikir belirtmek için gerçek bir uzman olmak lazım..O bölgedeki antik dillere hakim olmak lazım..Ben konunun mitoloji yanıyla ilgileniyorum.. Link to post Sitelerde Paylaş
ateistdusunce 0 Şubat 9, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 9, 2016 gönderildi İslam dışı kesimler tarafından, Allah kelimesinin kökenine dair, "El-İlah" ve "Al-İlah" adlı Ay tanrısı adları ortaya atılmış ve Allah kelimesinin kökeninin bu olduğu söylenmiştir. Bunu ilk olarak kimin ortaya attığını bilmiyorum fakat bu yanlıştır. Tarihte hiç bir zaman "El-İlah" veya "Al-İlah" adında bir tanrı oluşmamış ve böyle bir ad ile herhangi bir tanrıya tapılmamıştır. Bu iddiaya bir zamanlar ben de inanmıştım fakat iyice araştırdıktan sonra gördüm ki, bu içi boş bir idddiadır. İşin garip tarafı ise, bazı İslamcı yazarlar, bu iddiayı yutmuş ve buna karşı savunmaya geçmişlerdir. Ve "Al" ve "El" kelimelerinin Arapça'da, İngilizce'deki "the" artıkelinin karşılığı olduğunu, İlah kelimesinin ise, Arapça'da tanrı manasına geldiğini ve dolayısıyla Allah kelimesinin kökeninin bu olmasının normal olduğunu" söyleyerek yanlışın üstüne yalan katmışlardır. Bu da bize gösteriyor ki, bütün din alimleri, yanlış veya doğru bütün eleştirileri, uydurma ve yalan savunmalarla cevaplamaktadırlar. Zaten dinleri bu günlere kadar taşıyan ve ayakta durmasını sağlayanlar, şimdiye kadar sayıları milyonları bulan bu din tüccarları değil midir? Elbette malının kötülenmesine karşı çıkacak ki, müşterisi azalmasın. Herşeyden evvel, Arapça'daki "El" ve "Al" ekleri İngilizcedeki "the" sözcüğünün karşılığı filan değildir. Eğer böyle olsaydı, Kuran denmez, "El Kuran" veya "Al Kuran" denirdi; tıpkı İngilizcede "the Quran" dendiği gibi. İngilizcedeki "the" artikeli manasız bir sözcük değildir. Onun manası şunlardır: "şu bildiğimiz" , "hani şu malum" , "hani şu herkesin bildiği" . Örnek olarak "on the table" dediğiniz zaman bunun manası "hani o masa var ya! İşte onun üstünde" cümlesidir. "On a table" derseniz, "bir masanın üstünde" anlamına gelir ve bu durumda o kişi o masanın hangi masa olduğunu bilmiyordur. Başına "the" koyduğunuz zaman, "şu bildiğimiz masa" , "hani şu malum masa" , "hani şu herkesin bildiği masa" olur. Başka bir örnekle, Hitap edilen kişi, bahsedilen kişiyi mutlaka tanıyorsa veya bahsedilen kişi insanların çoğunluğu tarafından tanınıyorsa, isminin başında the the kullanılır ki o isim bir başkası ile karıştırılmasın. Eğer "Al" ve "El" ekleri, the ile aynı anlamda artıkeller olsalardı, Muhammed için de "El-Muhammed" veya "Al-Muhammed" denmesi gerekirdi. Al ve El sözcükleri Arapça filan değildir. Bunlar İbranice de vardır ve İbranice de değildir. Bu sözcükler Sümer ve Babil dillerinden İbranice ve Arapçaya girmiştir ve artıkel filan da değillerdir. Onların manası şudur: Tanrı. Evet, "al" ve "el" kelimelerinin manası tanrı'dır. Örneğin Babil dilinde, "Ba-al" adlı tanrının adının manası; "Bağ tanrısı"dır". Babil'in meşhur asma bahçelerini korumakla görevli bağ tanrısıdır. Asıl adı ise "Bağ-Al" dır. Bu al ve el kelimeleri Yahudilerin Babiller ve Sümerler ile olan yoğun teşviki mesaileri sırasında İbraniceye girmiştir. Ve normal olarak da, aslen Yahudi olan Araplara da, onların esas dili olan İbraniceden geçmiştir. Bu kelimeler hangi kelimelerin başlarına eklenmiştir? Başta ithal ettikleri tanrıların adları olmak üzere, Sümer ve Babilden aldıkları kutsal isimlerin bazılarının başlarına geçmiştir. Bunların çoğunluğu tanrı ve tanrıça adlarıdır. Al ve el kelimeleri sadece tanrı manasına gelmez, aynı zamanda da yüce, ulu gibi manalara gelir. Hatta bu kelimeler, insan isimlerinin başlarına da takı olmuştur. Çünkü o dönemler, tanrılaştırılmış kutsal rahipler ve hükümdarlar çoktu. Ara not: Şimdi kimileri yine Arapça düşünmekten kopamayarak; "Allah kelimesi İlah veya İlou kelimesinden türemiştir" diyecekler. Arapça düşünmekten kurtulamazlar çünkü Arapça yüzyıllardır millete dünyanın en eski ve en mükemmel dili olarak anlatılmıştır. Bu bir yalandır. Arapça tam aksine Dünyanın en yeni ve en ilkel dilidir. Çünkü İbranice dilinin dejenere olmuş halidir. (Bunu tartışmayalım çünkü tartıştık ve başlık konusu bu değil) Biz burada Arapça'sından değil, Sümer, Babil, Akad gibi, Araplardan ve Arapça'dan binlerce yıl önceki dillerden bahsediyoruz. Aşağıda, Sümer ve Babil'den ithal bazı tanrıların adlarını görüyorsunuz: Al-Lat Al-Uzza Al-Menat Al-Mah Al-Qaum Kıb-el-La She-el-la(Şila veya Şi-el-la veya She-Al-lah olarak da okuyabilirsiniz) Hub-al Ba-al Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. El ve Al kelimeleri, bu gün halen İbranice'de "tanrı" manasında kullanılmaktadır. http://en.wikipedia..../El_%28deity%29 Hatta El veya Al kelimesinin yanına hiç bir şey ilave edilmediğinde, "tanrıların babası" yani "baba tanrı" manasına gelmektedir. Zaten ki sadece İbranice'de değil, Sümerce, Akada'ca, Babil dilince ve eski mısır dillerinin bazılarında, al ve el kelimeleri tanrı manasındadır, hatta baş tanrı manasındadır. Francois Lenormant, "Chaldean magic and its origin and development" adlı kitabında, Al kelimesinin tanrı manasında olduğunu, hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde detaylarıyla anlatıyor. Allah kelimesindeki "Al" hecesini açıkladık. Şimdi geçelim "lah" hecesine. O hece aslında "lah" değil, "la" hecesidir. İbranice ve Arapçaya "lah" olarak girmiştir. Bazı diller, sonlarında H olan kelimeleri ithal ederken, onu konuşurken yuta yuta bir zaman sonra yok ederler. Arapça ve İbranice'de ise tam tersine, bazı kelimelerin sonlarına H harfi eklerler. Çünkü bu dillerde H harfi bir ayraç gibi kullanılarak, üstüne vurgu yapılarak kullanılır. Hata bazen agh gibi, gırtlaktan çıkarılarak iyice vurgulanır. Bu diller için boşuna yallah, fellah, vallah dili dememişler. Çünkü çok sayıda H harfi işitilmektedir. Allah kelimesinin esası "AL-La" dır. "EL-La" veya "EL-Le" de diyebilirsiniz. Çünkü sadece lehçe farkı yapmış olursunuz. La hecesi ise dişilik ekidir. Sümer ve Babil kaynaklı bazı tanrıçaların ve hatta bayanların isimlerin sonlarına eklenir. Örnekler: Sinder-el-la Mu-Al-la Raffe-el-la Ley-la Sühey-la Gabri-el-la Annabel-La Şimdi "Al" ve "La" hecelerini toplayalım. Al+La=Tanrıça. Üzüldünüz değil mi? Boşa gitti bunca namaz, bunca oruç, bunca Fellah korkusu? Hacı mısın? Hoca mısın? İmam mısın? Eyvah, ne olacak şimdi? Ya bu yazıyı müşterilerin okursa? Gitti paralar pullar, bağışlar, el ayak öpmeler. Haydi bakalım şimdiden başla kılıf üretmeye. Aynı "El-İlah" iddiasına uydurduğun yalanlar gibi, buna da yalanlar uydur, nasıl olsa mesleğin yalancılık. Ama telaşlanma, beyinleri daha bebekken yıkadığın için, senin cahilleştirdiğin müşterilerin benim bu yazdığım gerçeklere değil, senin yalanlarına inanmak için programlanmış. İşin o kadar da zor değil yani. Devam edelim: Nitekim bu "Ella" veya "Alla" sözcüğü, pek fazla kullanılmayan bir sözcük olsa bile halen İbranice'de manası "tanrıça" olarak kalmıştır: El-La: אלה Kaynak: http://en.wikipedia....Ella_%28name%29 "La ilahe il Allah" diyenler aslında "tanrıçadan başka tanrıça yoktur" diyorlar. Çünkü Al-Lah zaten üniversal dilde tanrıça demektir. "İlahe" ise Arapça'da tanrıça demektir. Kimileri "tanrıça" kelimesinin Arapça'da karşılığının "elahim" olduğu yalanını söylese de, elahim, İbranice'deki "Elohim" kelimesidir ve her iki dilde de "tanrılar" manasına gelmektedir. Bu cümledeki manasızlığın sebebi ise, Al-La kelimesinin Arapça'ya en az 500-600 yıl ara ile iki kere girmiş olmasıdır. İlk girişinde değişime uğradı ve sonra başka bir kelimeymiş gibi gibi tekrar girdi ve o dönemin Arapça'sına uygun olarak tekrar değişime uğradı. "La ilahe il Allah". Yani bir değil iki kere tastikli tanrıça. Yahudiler, tüm orta asya ve Anadolu'nun ana tanrıçası olan Kıb-El-Le'yi, Kab-Al-Lah olarak telahfus ederek tanrıları arasına kattılar. Fakat onu fazla önemsemediler. Çünkü Yahudilerde tanrı ve tanrıçadan bol bir şey yoktu.(*1) Arapoğulları'nın Kıb-El-La'yı önemsemiş olması gayet doğaldı çünkü yeni kurulan milletler tek bir tanrı ile inşaa olur. Çünkü şimdilerde bile geçerli olduğu gibi, o zamanlar da birleştirici etki, tanrı ve din idi. Bu yüzden, doğal olarak çok tanrı üzerine bir millet kurmak, zorlu bir yönetim oluşturacağından imkansıza yakındır. Al-la veya Al-lah Yahudiler ve şimdiki Araplarda farklı manalarda kullanılır. Çünkü aslen eski Yahudilerden bir soy olan Araplar, Sümerlilerin ana tanrıçası Kıb-El-La'yı ana tanrıça edinmişlerdi. Ana tanrıça edindikleri için ise, başındaki kıb hecesine gerek duymamışlardır. Çünkü Al-La veya El-La veya El-Le kelimesi, zaten tanrıça demekti. Fakat şimdiki Yahudiler olan Israiloğulları bunu yapmadılar çünkü onlar Kıb-El-La'yı ana tanrıça edinmediler. Zira onların tanrıları ve tanrıçaları çoktu. Diyebilirsiniz ki, "Arapların da tanrı ve tanrıçaları çoktu". Evet ama Kıb-El-La'yı ana tanrıça edindiklerinde, onun eş değerinde başka bir tanrı veya tanrıçaları yoktu. Diğer tanrı ve tanrıçaları daha geç dönemlerde ithal edilerek önem kazanmaya başladı. Kabe'de o dönemlerde baş put'un Allah olmasının sebebi budur. Çünkü o, Arap milleti ortaya çıktığında onların ilk tanrıçaları idi. Allah da aslında Ay kökenli bir tanrıçaydı. Çünkü Mezapotamya ve anadolu'nun ay tanrıçası Kıbele(Kıble)'den devşirmedir. Daha sonraları ataerkil dinlerin etkisiyle melezleştirilerek cinsiyeti yok edildi. Özellikle İslamın gelişiyle tamamen erkek hüviyetine büründürüldü ve cinsiyeti de inkar edilmeye başlandı. Allah(Kıble,Kıbele) neden Ay kökenlidir? Ay'ın manası nedir? Bilinç insanoğlu'nun ortaya çıkışından çok sonra başladı. Ancak, bilinç başlar başlamaz aniden şimdiki seviyesinde ortaya çıkmadı. Dolayısı ile, insanoğlu yarı bilinçli, hatta az bilinçli dönemlerini de yaşadı. Yani, seviye bakımından, şimdiki hayvan ve insan arası birşeydi. Kendinizi o dönemde doğmuş yarı bilinçli, zekası kıt bir insan olarak düşünün. Kendinizin hakkında hiç birşey bilmediğiniz bir gezegende buluyorsunuz. Böyle bir ortamda, o kıt zekanızla bile olsa, ilk gözlemlemeye çalışacağınız şeyler, yeryüzündeki canlılar ve gökyüzündeki yıldızlar, gezegenler olacaktır. Çünkü ilk dikkat çekecek olanlar bunlardır. Yıldızlar taşlar gibi ölü değildi, onlar hereketliydi. Bir görünüp bir kayboluyorlardı. Bunların içinde en hareketli olanları Güneş ve Ay idi. Aynı zamanda da onların gözünde, gökyüzündekilerin en büyük olanlarıydı. İşte bu yüzden, yıldızlar canlı olmalıydı. Hele ki; bazen yarım ay olup, şekilden şekile giren, bazen büyüyüp, bazen küçülen Ay, mutlaka canlı olmalıydı, Ayrıca Ay, hem ışık veriyor, hem de doğarak, batarak çok uzun bir mesafede hareket ediyordu. O mutlaka canlı olmalıydı. Pekiyi ya Güneş? O en koskoca olanı? Ne kadar ilginç bir şey o değil mi? Bazen ormanlar yanarken çıkan o sıcak ve sarı şeyden yayıyordu.(Alev) Bu çok büyük bir etkinlik; koskoca dünyayı ısıtıyor, bitkileri yeşertiyordu. O da Ay gibi çok fazla hareket ediyordu. Evet evet, o mutlaka canlıdır. Canı ne zaman isterse o zaman ısıtıyor, bitkileri canı istediği zaman yeşertiyor. Kızdığı zaman, ormanlara o sarı ve sıcak şeyden gönderip yok ediyor. O, o sarı şeylerden bizim üzerimize de gönderiyor. Demek ki bizi görüyor ve biliyor. O sarı ve sıcak şeyleriyle bazen bizi bunaltıyor, ceza veriyor, bazen ise soğuk kış aylarında bizi bunaltmadan ısıtıyor, üşümekten kurtarıyor. Evet, evet bütün bunları yapan, bizi tanımıyor olamaz, hele hele ölü hiç olamaz. Ay da geceleri o sarı şeylerden gönderiyor ama onunkiler sıcak değil. Fakat bize yol gösteriyor. O ikisi neden hep buradalar? Neden başka yerlere gitmiyorlar? Gitseler bile geri geliyorlar? Neden bizlerle ve bizim Dünyamız ile bu kadar ilgileniyorlar? Yoksa burası onların mı? Güneşin o sarı şeylerden gönderdiği bitkiler, onun kendi bitkileri mi? O yüzden mi onları yeşertip yaşatıyor? Kendi bitkileri olduğu için mi? Ama bize de o sarı şeylerden gönderiyor? Bizimle de ilgileniyor. Yoksa biz de mi onunuz? Onlar çok güçlü, hiç düşmanları yok. Şimdiye kadar onlardan daha güçlü bir şeyin onları kovaladığını veya avladığını görmedik. Pekiyi ya yıldızlar? Onlarda da var o sarı şeylerden. Onlar kim? Olsa olsa o iki tane büyük şeyin çocukları olabilirler. Acaba bu iki şeyden hangisi dişi? Olsa olsa o geceleri çıkan dişi olabilir. Çünkü o daha küçük ve daha az güçlü. O büyük olanı ise çok büyük ve çok güçlü. O sarı şeylerden en çok onda var. Demek ki o da erkek olanı. İlk bilinç başladığında, işte buna benzer, ilkel ama çok da mantıksız olmayan düşünceler ürettiler. Ve bunun neticesinde, Güneş ve Ay'ı efendileri olarak kabul edip, onlara tapınmaya başladılar. İnsanoğlunun ilk tapındığı şeyler, Güneş ve Ay'dır. Bütün diğer tanrılar bunlardan türemiştir. Çünkü doğaya gözle görülür bir biçimde en çok etki edebilen bu ikisi idi. Doğayı yönetiyorlardı. Allah kelimesinin manasının tanrıça olduğunu anlattık. Pekiyi ama onun bir de simgesi olması gerekmiyor mu? Evet gerekiyor. Yukarıda ne demiştik? "İlk tanrılar Ay ve güneş idi" demiştik değil mi? Allah bir tanrıça olduğuna göre, onun simgesi ne olabilirdi? Elbette ki çoğu tanrıça figürlerinde olduğu gibi, onun da simgesi Ay olacaktı. Çünkü ilkel insanlardan başlamak üzere binlerce yıl güneş ve Ay'ı canlı sandılar, ve Ay'ın dişi, Güneş'in ise erkek olduğunu, yıldızların ise onların çocukları olduğunu düşündüler. İşte bu yüzden Allah'ın simgesi Ay'dır. İşte size Allah'ın bir kaç simgesi: mina1.jpg mina2.jpg mina3.jpg Neden Allah'ın simgesi Ay'dır? Çünkü o bir Ay tanrıçasıdır da ondan. Tanrıçaların hepsi Ay kökenlidir. Tanrıların ise hepsi Güneş kökenlidir. İneğin boynuzları da Ay'ı simgeler. Çünkü iki boynuzu tek parça olarak düşündüğünüzde hilal şeklindedir. Bazı dinlerde ineğin kutsal olmasının sebebi de budur. Bazı simgelerde hem boynuz(Hilal olarak) hem de daire şeklinde dolunay birlikte verilir. Aşağıdakiler bazı tanrıçaların simgeleridir: Tanrıça Hekate: Kıb-El-Le'nin bir başka devşirmesi: Hekate.jpg Dolunay'ın üzerinde tanrıça Victoria: victoria.jpg Tanrıça selena: Boynuz/Hilal simgesi önünde poz veriyor: Selena-Luna.jpg Selena için Luna da deniyor. Tanrıça Hator: Hilal içinde dolunay ile birlikte: MisirTanricasiHator.jpg Hator tanrıçaların en eskilerindendir. O da Kıble gibi ana tanrıçadır. Tanrıça Isis: Hilal içinde dolunay ile birlikte: MisirTanricasi_Isis.jpg Mısır tanrıçası Tehuti, Yunan versiyonundaki adı: Thot. Hilal içinde dolunay ile birlikte: Misir_Tehuti-YunanThor.jpg Bu örnekler de daha da çoğaltılabilir. Yani Ay ile ilişkisi olanlar mutlaka tanrıçadır. Şimdi aşağıdaki iki resimi inceleyip arada bir fark olup olmadığına bakmanızı isterim: vaji.jpg Yukarıdaki iki resimin birbirlerine benzerliğini gördünüz değil mi? Neye benziyor onlar? Figur 1'deki resim tanrıça Şila'nın vajinası. Figür 2'deki resim ise, Allah'ın diğer putunu içinde barındıran metal kap. Şimdi yukarıdaki figürlerin orijinallerini gösterelim: sheellah.jpg Üstteki her iki put da doğumu, doğurmayı, hamileliği simgeliyor. Fakat Allah putunun bir başka özelliği daha var. Çünkü o aynı zamanda da içinde yuvarlak bir kara taş barındırıyor. O kara taş, Allah'ı simgeleyen diğer putdur. İslam öncesi putperest Araplar, aynen şimdiki müslümanların yaptıkları gibi, Allah putunun etrafında dönerek hac vazifelerini yerine getiriyorlardı. Ve aynen şimdiki gibi, orada şeytan taşlıyorlardı. Şu aşağıdaki ise yunanlıların aşk tanrıçası Aphrodite'in kara taşı: Kaynak: http://imca.repetti....A-Insights4.htm Aşağıdaki ise, Ay tanrıçası Kıb-el-le'nin, yani gerçek Kıble'nin kara taşı: cybele.jpg Yukarıdaki resimdeki, kıble'nin elinde bulunan taş; mermerden yapıldığı için kara gözükmüyor fakat Ay tanrıçası Kıble'nin gerçekte öyle bir taşı vardı ve tıpkı Kabe'deki put gibi kara idi. Onun kara taşı kayıp yada çalındı. Söylentilere göre, Roma imparatorluğu zamanında, Roma şehrine götürüldü. Yine bir rivayete göre şu anda Vatikan'da saklanıyor. Hatta Kıbele'nin kara taşının çalınarak Kabe'ye götürüldüğü ve o kara taşın oradaki taş olduğu dahi söyleniyor. Fakat Kıble'nin kara taşı her nerede olursa olsun, onun bir kara taşı vardı. http://en.wikipedia.org/wiki/Cybele Kıbele inanırları, o kara taşın etrafında dönerek hac vazifelerini yerine getirirlerdi. O zamanki inanışa göre, Tanrıça Kıble ve tanrı Attis birbirlerine aşık oldular fakat kavuşamadılar. Bunun üzüntüsünden, tanrı Attis kendi cinsel organını keserek erkekliğini bitirdi ve bu sırada kan kaybından öldü. Kıbele yüzyıllar boyunca üzüntüsünden gözyaşı döktü. Bunun üzerine bazı dindar kişiler Kıbele ayinleri esnasında hüzünlenerek kendi cinsel organlarını kesme yoluyla mahtem tuttular. Bunu yapanlar, Kıbele rahipleri, yani gallos oldular ve saygı duyuldular. Ve sonunda Kıble'nin döktüğü göz yaşları tanrı Attis'i diriltti ve bu adet kalktı. İşte İslamdaki sunnetin kökeni de buradandır. Maksat Kıble'nin yas'ına ortak olmaktır. Not: Gerçek Kıble, gerçekten de sevilesi bir tanrı idi. Ve gelmiş geçmiş tüm tanrılar arasında hiç bir tanrı onun kadar sevilmemiştir. İnsanlık ona çok şey borçludur. Çünkü o erkekleştirilmiş sahte Kıble olan Allah ve benzeri tanrılar gibi savaşmayı ve kavgayı değil, sevmeyi aşıladı. Tanrıça Kıbele'nin dininde çok fazla tapınak yoktur. Çünkü her nerede olurlarsa olsunlar, Kıble'ye yönelerek selama durmak vardır. Matthew Bunson'un "A dictionary of the Roman Empire" kitabında, bu rituellerin bir kısmını bulabilirsiniz. Dua ederken elleri avuçları yukarı doğru açmanın kökeni de Ay tanrıçalarının dinlerindendir. Ay'ın ışığına nur denirdi. Avuçlar açık ve yukarıya bakacak şekilde dua edilirdi ki; avuçların içi Ay'dan gelen nur ile dolsun. Sonra da avuçlarda toplanan nur, yüze sürülür. Yani nur ile yüz yıkayıp, günahlardan arınmak. Saygılar, sevgiler. güncel Link to post Sitelerde Paylaş
Türk Torunu 0 Şubat 9, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 9, 2016 gönderildi Kuranda allahın özel bir isim olduğu iddia edilmez. Zaten böyle bir iddia çok aptalca olurdu. Allah ilah kelimesinin başına el eki getirilmiş halinden başka hiçbir şey değil. Link to post Sitelerde Paylaş
Özden Kurt 0 Haziran 17, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 17, 2017 gönderildi On 10.01.2010 at 05:48, Notamatik said: Allah kelimesinin esası "AL-La" dır. "EL-La" veya "EL-Le" de diyebilirsiniz. Çünkü sadece lehçe farkı yapmış olursunuz. La hecesi ise dişilik ekidir. Sümer ve Babil kaynaklı bazı tanrıçaların ve hatta bayanların isimlerin sonlarına eklenir. Örnekler: Sinder-el-la Mu-Al-la Raffe-el-la Ley-la Sühey-la Gabri-el-la Annabel-La Şimdi "Al" ve "La" hecelerini toplayalım. Al+La=Tanrıça. Böylesine büyük bir iddia ne kadar da basit, saçma örneklerle desteklenmeye çalışılmış; -LA hecesi, hangi dilde disilik ekiymiş ? Yok öyle bir şey! Hiç bir sami dilinde dişilik eki -LA degil. İsimleri müennes yapan harf H (ה/ة)'dir... Zahmet edilip de bu isimlerin ait oldukları dillerde nasıl yazıldıgına bakılsa idi bu rahatlıkla görülebilirdi oysa ki... Sinder-el-la ......... סינדרלהMu-Al-la ............... معلاةRaffe-el-la ............ רפאלהLey-la ................... ليلىSühey-la .............. سهيلةGabri-el-la ........... גבריאלהAnnabel-La ......... אנאבלהBu kelimelerin hiçbirisi -LA hecesiyle bitmez, hepsinin sonunda H (ה) harfi vardır ve -AH sesiyle biter. Dişil eki olan H (ה), kendinden önceki harfin sesini -A yaparken, kendisi okuyuşta düşer (veya çok kısık bir sesle telaffuz edilir) Örneğin, GABRİEL (גבריאל), sonuna dişil eki alırsa GABRİELAH (גבריאלה) yazılır ve GABRİELA telaffuz edilir... Burda son harf lamed (L) değil de başka bir harf olsaydı, onun harekesi de kamatz olacaktı, yani -A sesiyle bitecekti. Örneğin çocuk anlamındaki YELED (ילד), dişil eki aldığında YELDAH (ילדה) yazılır ve YELDA okunur vb... Yukardaki örneklerde ise, iddia sahibi özellikle Lamad (ל) harfiyle biten isimleri seçerek, sanki -LA hecesi bu isimlerde dişilik ekiymiş gibi göstermeye çalışıyor! Oysa ki 'H (ה)', hanği harfe bitişirse o harfi -A sesiyle okutur; LA, DA, RA, MA, BA, KA vb... Olay bundan ibaret... Aynı durumun Arapça için de geçerli: Sonuna dişil eki (ة) alan isimlerin son harekesi kesra olur yani -A/E sesiyle biter; SÜHEYL (سهيل), dişilik ekiyle SÜHEYLAH (سهيلة) ve okunuşu SÜHEYLA vb... Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Haziran 17, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 17, 2017 gönderildi Ben allah sözcüğünü özel isim olarak göremiyorum. Türkçede bir konunun uzmanı anlamında "bu işin allahı" kullanımına dayanılarak allah özel isim olmaktan çıkarılmalı bence. Link to post Sitelerde Paylaş
Enderal 0 Haziran 17, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 17, 2017 gönderildi Dine karşı açılması gereksiz savaş cephelerinden bir tanesi. Büyük sonuç verecek daha büyük konular hakkında konuşulabilir. Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Haziran 17, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 17, 2017 gönderildi (düzenlendi) Dine karşı en iyi savaş, onu sıradanlaştırmak ve ironiye almakla olur. Sık sık nitelikli dolandırıcılık yapan birine "dolandırıcının allahı bu" filan demek gerekiyor. Allah kelimesini sıradan bayağı bir kelime olarak kullanmak çok yararlıdır. Müslümler niye allah deyince celle kelle bilmem ne uzatıyorlar? Sıradanlığını kırmak için. Ateistler tersini yapmalı. Mümkün oldukça sıradanlaştırılmalı. Hokkabazın allahı, dansözün allahı, allahın saftiriği, allahın manyağı filan... Nerde denk gelirse yapıştırmalı. Özellikle olumsuz çağrışımlarla birlikte kullanılmalı. Çok iyi müzik yapan birine müziğin allahı filan denilse de olur ama bilimcinin allahı felsefecinin allahı filan pek gitmez, iyi de olmaz ve zaten uyuşmaz. Hırsızın allahı, allahın hırsızı iyi gider. Müzisyenlere müziğin tanrısı veya şarkıcılara müziğin tanrıçası filan demek daha iyi gider. Benim tanrıçam Sia örneğin. Önce Rihanna idi ama son durumda Sia'ya tapınıyorum. Daha öncesinde ipek sesli Dolores (inanılmaz ses, muhteşem) ve Celin Dion tanrıçalarımdı. Dolores kadar ürperten bir ses belki Loreena McKennit... Çok dokunaklı sesi vardı. Ama Dolores gerçek bir tanrıçaydı. Ama şimdilerde büyüksün Sia! Sana tapıyorum tanrıçam! Dur ya bir Chandelier açıp az daha tapınayım tanrıçama. "I'm gonna sving from da chandelier..." Öfff... Yaktın yıktın beni tanrıçam! Hayır da bu peygamberin kız Maddie Ziegler'i nerden buldun yahu! Kız tam bir peygamber! Haziran 17, 2017 tarihinde democrossian tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Enderal 0 Haziran 17, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 17, 2017 gönderildi Din, sınıftaki kendini göstermeye çalışan şaklaban çocuktur. Şayet onu dikkate almazsak zamanın akışında kaybolup gidecektir. Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Haziran 20, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 20, 2017 gönderildi Türkler bilmez de, Araplar bilir sona gelen h sesinin dişilik eki olduğunu. Allah deyince kafalarında bir tanrıça oluşması gerekiyor bu yüzden. Bu fikirle, bu imajla nasıl başa çıkıyorlar, elbette şeytan vesvese veriyor diyerekten bu fikri kafalarından kovuyorlar. Bu h takısı t şeklinde de kullanılır, o zaman da El lat oluyor ki o da dişi bir tanrıdır. Bu allah kelimesini tabii tam olarak nasıl türettiler bilemeyiz ama Menat ve Uzza'yı şutlayıp El Lat'ı tek tanrı olarak filan mı bıraktılar artık neyse bunlar işin spekülasyon kısmı, gerek de yok. Gerçek olan şu ki allah deyince bu Arapçada tipik bir dişil kişilik yaratır. Arapça algısı nedeniyle allahı dişi olarak algılama imajının bir Arap'ın kafada oluşması kaçınılmaz. İbni Arabi de zaten allah kadınlarda tecelli eder demiştir! Bu Arapların manyak olmaması için bir neden yok! Bunlar komple kafayı yer. Bunların aklına gelmeyecek nane kalmaz. Çünkü allah deyince dişi bir tanrıça imajı kaçınılmaz! Eee gerisi ne olacak da?! Tabii ki Kuran'da allah dedi derken gâle yani erkek yüklemi kullanıyor ama, yok bir de gâlet deyip dişi kullansaydı bari, tabii ki onu yapmaz yapamaz ama... Bu tanrıça imajını silmeye yetmiyor. Kuran bu imajı silmeye çok uğraşmıştır. Allah anne ve kızları melekler imajını silmek için. Bir konuya çok yüklenilmişse bilin ki bir bit yeniği vardır. Demek şeytan bu konuda çok vesvese veriyor! Link to post Sitelerde Paylaş
Özden Kurt 0 Haziran 22, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 22, 2017 gönderildi İbranicede müennes eki olarak en çok kullanılan iki harf: T(ת) ve H(ה) harfleridir. Eski Arapçadaki T(ت) ve H(ه) harfleri de aynı şekilde müennes eki idi... Ancak, esas olan T(ת/ت)'dir... H(ه/ה) harfi ise, T'den bedel (onun yerine) kullanılır (isimlerin sonunda müennes eki olarak bulunan H'nin, izafet terkibinde T harfine dönüşmesinden anlayabiliyoruz bunu) Belki kadim Arapçada tanrıça anlamına gelen İLAT kelimesinin sonundaki T'nin yerine H getirilerek İLAH sözcügü ortaya çıkartılmış olabilir. Bu bir ihtimal, ancak onun bir mubalaga harfi olması daha muhtemel. Zira, dilde bunun örnekleri çoktur: Allem / Allemeh (علّام / علّامة) Hanif / Hanifeh (حنيف / حنيفة) Halif / Halifeh (خالِف / خليفة) vb... Aynı şekilde eski Arapçada tanrı anlamındaki İL, mübala ekiyle: İLAH (اله / ال) Sadece Arapçada değil diğer semitik dillerde de bu kelimenin iştikakının aynı şekilde olduğu görülüyor; İbranca ve Aramca EL (אל), bir zaid harf ile ELOH/ELAH (אלה) olmuştur... Bunlar önüne belirlilik edatı aldığında ibrancada HAELOH (האלה), Arapçada ise EL İLAH (ال إله) olur! Allah kelimesi ise, İL kelimesinin mübalagalı formunun, belirlilik edatı ile idgamından türetilmiştir: İL (ال), İLAH (اله), EL İLAH (الاله), ELLAH (الله) : TANRI İL (ال), İLAT (الت), EL İLAT (الالت), ELLAT (اللت) : TANRIÇA Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Haziran 22, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 22, 2017 gönderildi Asıl olan t takısı elbet, bunun h okunması dişiliği tabii ki kesinleştirmiyor. Akla getirdiğini söyledim zaten. Dişiliğin kesinleşmesi için allat yazılıp allah okunması gerekirdi. Zaten bu savlama allah inancına karşı öyle çok üzerinde durulup ortaya sürülecek bir argüman değil. Sizin allahınız dişi kardeşim diye ısrarla edilecek bir iddia değil. Allat yazılsa öyle olurdu. Fakat bu "vesvese" den kurtulmak için ella diye telaffuz edenler olduğu da bir gerçek. Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Haziran 23, 2017 gönderildi Raporla Share Haziran 23, 2017 gönderildi Bir örnek vermek isterim. Arapça "beşir ve nezir" sözcüklerini dişil yapalım. "Beşiraten ve nezirah" olur. Araplar ilk kelimedeki dişi takısını t olarak okur ama sondakini h olarak okurlar. Dolayısıyla t ile h arasında çok fark yoktur. Allahın El Lat adlı Ay tanrısının üç kızından biri olması, diğerlerinin ortadan kaldırılıp sadece El Lat'ın bırakılmış olması bir olasılık. Ay tanrısı Sin ve kızları Lat, Menat, Uzza. Diğer küçük tanrılar ise Baal diye anılırdı. Baal şu, baal bu şeklinde. Örneğin Baalzubab sineklerin tanrısıdır. Sineklerin tanrısı da mı oluyor, oluyor işte. Her şeylerin tanrıları var. Niye bu sineklerin tanrısı meşhur olmuş, çünkü onun azap meleklerine hükmettiğine inanılırdı. Neden buna inanılırdı, ölen oldu mu sinekler hücum ettiği için. Sineklerin cesede azap etmek için hücum ettiklerine inanılırdı. Arap inancı çok büyük ölçüde azap üzerine kuruludur. Adam güneşin doğduğu yere varıyor, lafa bak şimdi: "Ey Zülkarneyn, onlara ister azap eder ister bağışlarsın"! Lan önce bir suçları ne bunların, onu bir açıkla be! Hayır bağışlanacak veya aza edilecek suç ne? Herif bir toplum gördü mü ilk aklına gelen: Ne yapsam şunlara azap etsem mi yoksa az dur bakayım daha sonra mı! Böyle manyak bunlar. Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Kasım 28, 2017 gönderildi Raporla Share Kasım 28, 2017 gönderildi On 10.01.2010 at 11:15, Freddie said: Uğraşıp uzun uzun yazmışsın Notamatik, teşekkür ederiz. Söylediklerin mantıklı. Ayın tanrıçayla ilişkilendirilmesinde kadınların regl döngüsünün ayın hareket zamanıyla uyuşmasının(28 gün) da payı olsa gerek. Zaten İslamda bir de ay takvimi var değil mi? O bile ay ile ilgili yani. Ayrıca yanlış bilmiyorsam, ''Şeytan taşlama'' sırasında taşlanan şey de bir penis sembolü. Bunun, kendini hadım eden Attis'le bir bağlantısı olabilir. Ama kafama takılan bir soru var. Yanılmıyorsam bu forumda şimdi adını hatırlamadığım bir başlıkta, ''ekber'' kelimesinin eril, ''kübra'' kelimesinin ise dişil olduğunu okumuştum. Ve müslümanlıkta ''Allah-u ekber'' deniyor. Bu niteleme, Allah'ın erkek olduğunu göstermiyor mu? Fakat ''La ilahe il allah'' denirken, ''Allahtan başka tanrıça yoktur'' demeleri, aslında Allahın da bir tanrıça olduğunu gösteriyor gibi. Fakat o zaman neden ekber kelimesini kullanıyorlar? Öte yandan, al ve la kelimelerinden hareket ederek argümanını kurmuşsun. Fakat al kelimesinin eril bir tanrıyı anlatıyor ve la kelimesinin tanrıçayı anlatıyor olması, böylece al-la'nın da çift cinsiyetli bir tanrı olması söz konusu olamaz mı? Son olarak da şunu söyleyeyim, içimde kalmasın, al kelimesi Arapça'daki il(''var'') kelimesinden, lah kelimesi de Arapça'daki la(''yok'') kelimesinden türemiş olup, Al-lah adının ''Var-Yok'' anlamına gelmesi de mümkün. Ezoterizmin, tanrının bilincini 'derin uyku' hali olarak kavramasını anlatmakta güzel bir niteleme olurdu doğrusu. Kuran'ın ezoterik bir anlamı olduğunu iddia edenler de var. Belki onların inancına göre Allah hala Kibele'dir. Kim bilir... Evet haklısın Freddie ilah ın dişili ilahe dir. Türkçede “ilahe” şeklinde yazılan bu kelime Arapçada her üç hareke halinde de “ilah” yazılır. Yani bu kelimenin sonunda yer alan “e” harfi bir dişilik alameti değildir. Türkçe yazılımında zorunlu olan bir harftir. Link to post Sitelerde Paylaş
kron213 0 Aralık 31, 2017 gönderildi Raporla Share Aralık 31, 2017 gönderildi Allah kelimesinin EL İLAH'tan geldigi islam dısı kesimler tarafından degil, erken dönem tefsirlerinde de görülecegi gibi ilk defa Müslümanlar tarafından ortaya atılmıstır. Allah kelimesi Basra ekolüne göre EL-LAH'tan türemistir Küfe ekolüne göre EL-İLAH'tan türemisitir. Fakat Müslümanlar bunun Ay tanrısı oldugunu söylemez sadece "tanrı" anlamında bir cins isim olarak ele alırlar... Zaten bu ismi tasıyan bir Ay tanrısının varlıgı tespit edilebilmis degildir; Bunu zaten makale sahibi de kabul ediyor. Ancak İslam öncesinde EL İLAH kelimesi hiç kullanılmadı demek hatalıdır. Arkeolojik bulgular kelimenin "tanrı" manasında kullanıldıgını açık olarak ortaya koymustur. (örnegin 6. yüyıla tarihlenen zebed yazıtı, dummad el candal yazıtı vb.) Yani Müslümanlar gayrı müslimlerin EL İLAH tezini yutmus falan degiller. Bu tez zaten bizatihi Müslümanlara aittir. Fakat gayrı müslim kesim EL İLAH kelimesini Ay tanrısının ismi olarak göstermeye çalısıp saçmalamıstır. Müslümanlar iste bu saçmalıgı kabul etmezler; EL İLAH kelimesinin İslam öncesinde "tanrı" manasında cins (generic) isim olarak kullanıldıgını bilirler. Arkeolojik bulgular da bunu kanıtlamıstır.... EL kelimesinin ingilizcedeki THE sözcügünün karısılıgı olmadıgı iddiasına gelince: Bu, cevap vermeye degmeyecek kadar basit, çocukca ve hatta insan zekasına hakaret sayılabilecek kadar cahilce bir iddiadır.. EL kelimesinin the anlamında olduguna dair binlerce örnek Kur'an'da mevcut. Mushafta "el-kur'an" ifadesi defalarca geçer... Muhammed kelimesinin önüne EL gelmemesinin sebebi özel isim olması nedeniyledir. Zira özel isimler artıkel almazlar. Üstelik sadece Arapçada degil İslam öncesi Nebatice yazıtlarda dahi EL kelimesinin the anlamında kullanıldıgı açıktır. EL İLAH kelimesinin önündeki EL, the anlamındadır. Bunu tartısmaya açmak dahi komik... Bunun dısında tanrı manasına gelen "al" ve "el" kelimeleri de vardır. Bu kısmı dogru: Akkadca .... İL Fenikece ... İL - ?? Ugaritce .... İL - ?? Arapça ....... İL - إل İbranice ..... EL - אל Ancak BAAL isimli tanrıyı bununla iliskilendirip BAG-AL (bag tanrısı) diye okumak yanlıstır. Bir kere "tanrı" anlamındaki AL-EL-İL gibi kelimeler elif-lam (alef-lamed) harfleriyle yazılır. BAAL ise, "be-ayn-lam (bet-ayin-lamed) harfleriyle yazılmaktadır ve kelimenin etimolojisi çok eski birtarihten itibaren açıkca izlenebilmektedir. Akadca (?), Fenikece (???), Ugaritce (???) Aramice (בעל), Süryanice (ܒܥܠܐ), İbranice (בעל), Arapça (بعل) Görüldügü gibi hepsinde B-A-L harfleri sabit. Kelimenin etimolojisi en eski Semitik dil sayılan Akkadcadan itibaren apaçık ortadadır. Bu kelimenin, tanrı manasındaki AL-EL sözcükleri ile uzaktan yakından ilgisi bulunamaz. Böyle bir seyi iddia etmek, ancak iddia sahibinin konuya dair ne derecede cahil oldugunu gösterir; baska bir seyi degil... Makale sahibinin temelsiz kifayetsiz iddiaları bununla da kalmıyor. "Aşağıda, Sümer ve Babil'den ithal bazı tanrıların adlarını görüyorsunuz" dedikten sonra su isimleri sıralıyor: Al-Lat Al-Uzza Al-Menat Al-Mah Al-Qaum Kıb-el-La Hub-al Ba-al Bu kelimelerin Sümerden ithal oldugunun kanıtı nedir. Bu tamamen uydurma ve garip bir varsayım. Bu kelimelerin biri hariç hepsi SEMİTİK isimlerdir. Mesela ilk dört isim Nebati tanrılarıdır ve Nebaticede "AL" arapçadaki "EL" kelimesinin muadili olup ingilizce THE anlamındadır. Kibele ise, bir Anadolu tanrıçasıdır. Hubel ve Baal kelimeleri ise aslında aynıdır. Arapça Hubel (هُبَل), İbranice Habbaal (הַבַּ֗עַל) kelimesinden geliyor. Bastaki Ha (הַ) harfi, bu dilde belirleme edatı (the anlamında).. veya bu H (هُ) harfi Güney Arapçadan geliyor da olabilir, nitekim bazı müsned yazıtlarda, mesela Lat (tanrıça) kelimesinin önünde Hu-lat (???) seklinde bu harfi görmekteyiz. Zamanla Hu harfinin tanım edatı (the) oldugu unutulup kuzey Arapçada Hubel (هُبَل) özel isim olarak kalıplasmıstır! BAAL (بعل) kelimesindeki ayn (ع) düsmesi sonucunda BEL (بل) sözcügü geriye kalmıs ve bu da önüne bir artıkel alınca HUBEL olmustur... Bu iki kelimenin sonundaki AL (el) hecesinin tanrı anlamına gelmedigini biraz yukarda izah etmistim. Bu kelimenin etimolojisini Akkadcadan itibaren takip edebiliyoruz. Makale sahibi belli ki bunu bilmiyor ve kafasına göre etimoloji uyduruyor... Makala sahibinin LAH kelimesiyle ilgili açıklamalarına gelince. Burda sans eseri olsa gerek dogru bir sey söylüyor. Evet LAH kelimesinin sonundaki H sonradan eklemedir. Fakat bu, Arapçada veya İbranicede degil, onlardan daha eski bir dil olan Ugaritcede gerçeklesmistir. Söyleki Ugaritce tanrı anlamındaki İL (??) kelimesi sonuna bir -H (?) harfi alarak İLoH (???) seklinde olur ve sonra kelime bu formuyla diger semitik dillere intikal eder. İbranice ...... ELoH - אֱל֫הַּ Aramice ...... ELaH - אֱלָהּ Süryanice .... ALaH - ܐܠܗ Arapça .......... İLaH - إِلاه -LA hecesinin disilik eki oldugu yönündeki iddiaya gelince; Bir insan cehaletini ancak bu sekilde ilan edebilir diyorum. Ne Sümercede ve ne de herhangi bir semitik dilde -LA diye bir disil eki yoktur. Bu apaçık bir uydurma ve ancak belki ilkokul seviyesinde yapılabilecek kadar komik bir hatadır. Bir de bu basit iddiayı, saçma örneklerle desteklenmeye çalışılmış Sinder-el-la ......... סינדרלה Mu-Al-la ............... معلاة Raffe-el-la ............ רפאלה Ley-la ................... ليلى Sühey-la .............. سهيلة Gabri-el-la ........... גבריאלה Annabel-La ......... אנאבלה Bu kelimelerin hiçbirisi -LA hecesiyle bitmez, hepsinin sonunda H (ה) harfi vardır ve -AH sesiyle biter. Dişil eki olan H (ה), kendinden önceki harfin sesini -A yaparken, kendisi okuyuşta düşer (veya çok kısık bir sesle telaffuz edilir) Örneğin, GABRİEL (גבריאל), sonuna dişil eki alırsa GABRİELAH (גבריאלה) yazılır ve GABRİELA telaffuz edilir. (tıpkı Arapçadaki gibidir) Burda son harf lamed (L) değil de başka bir harf olsaydı, onun harekesi de kamatz olacaktı, yani -A sesiyle bitecekti. Örneğin çocuk anlamındaki YELED (ילד), dişil eki aldığında YELDAH (ילדה) yazılır ve YELDA okunur vb.. Yukardaki örneklerde ise, iddia sahibi özellikle Lamad (ל) harfiyle biten isimleri seçerek, sanki -LA hecesi bu isimlerde dişilik ekiymiş gibi göstermeye çalışıyor! Oysa ki 'H (ה)', hanği harfe bitişirse o harfi -A sesiyle okutur; LA, DA, RA, MA, BA, KA vb... Olay bundan ibaret... İsin ehli olanlar bu iddialara agzıyla bile gülmez! Makale sahibinin sadece suraya kadar açık bir cehalet sergileyerek yaptıgı fahis hataları ancak bir ilk okul ögrencisi ise normal karsılarım. Yetiskin bir bireyin konustugu mesele hakkında bu denli cahil olabilecegine ihtimal vermek istemiyorum. Çünkü iddialar bilimsel veriler ısıgında degerlendirildiginde içler acısı bir hal alıyor.. Hal böyleyken makalenin geri kalanını analiz etmeye devam etsem mi bilemedim. Sanırım etmesem daha iyi.. ayrica arastirma yapmamis turanciturkden kopyala yapistir yapmisin agaghah Link to post Sitelerde Paylaş
Mudiban Çivitgorz 0 Aralık 31, 2017 gönderildi Raporla Share Aralık 31, 2017 gönderildi Ayetlerde yazan "Onlara gökleri ve yeri kim yarattı, güneş ve ay’ı kim size musahhar kıldı diye sorarsan, mutlaka Allah derler" ifadesindeki allah, arapların allah dediği tanrı değildi. O zamanki insanların pagan ritüeli ibadetleriyle ulaştıkları allah kast ediliyordu ama adı, kuran'dan önce allah değildi. Olasılıkla ona süryaniler eloh, ibraniler eloah, aramiler allaha diyorlardı. araplar ise kültürlerine en yakın aramiler'den etkilenerek kuran'ı yazarken tanrıya allah dediler. Muhammed, kuran'dan önceki allah adlarının tüm versiyonlarına allah demiş olması, gökte tek tanrı bileneni 3-4 farklı ad ile andıkları gerçeğini değiştirmiyor. Muhammed'in önceki tanrıya allah demiş olması, o tanrının gerçek adının allah olduğu ve öyle anıldığı anlamına gelmiyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Tumagü 0 Aralık 31, 2017 gönderildi Raporla Share Aralık 31, 2017 gönderildi Nebati metinleri alah adı nitelemesine yeterli kanıt olabileceğini sanmıyorum. Nebatiler göçebe yaşayan bir topluluktu ve bölge devleriyle diplomatik ilişkileri ve konuşma kültürlerinde aynılık yoktu. Bu nedenledir ki Nebati alfabesi, Arami ve Süryani alfabesinden alıntılarla oluşturulmuştur. Dolayısıyla Tanrı derken, Süryanice Laha, Aramice ve Keldanice Alaha, İbranice Elohim kelimelerinin hepsini de kullanmış olabilirler. Bu yüzden Nebati metinlerinden tarihi bir ontolojik veri elde edilemez. Nebatiler, Çingeneler gibi merkezi yerleşimleren uzakta, toplumun tenha sınırlarında yaşıyorlardı. Bu yüzden Petra'yı inşa eden Nebatilerin hangi göçebe döneminin Nebatilerileri olduğu, hatta Petra'yı inşa edenlerin arapların ataları Nebatiler'le aynı olup olmadığından kimse emin değildir. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts